III. Türkiye Lisansüstü Çalışmalar Kongresi (TLÇK) Bildiriler Kitabı [1. Cilt]

Page 39

III. Türkiye Lisansüstü Çalışmaları Kongresi - Bildiriler Kitabı IV

Elveda Gülsarı

Aygaşka

“Sarı yorga gönül çırağını söndürmüş, her şeyi kendisiyle birlikte alıp götürmüştü. Artık her şey başka, her şey değişmişti.” (s. 88)

“Aygaşka’ya tütün yöneticisi biniyor, zavallı atın o eski hâlinden eser yok, zayıflamış, körelmiş” (s. 177)

“Tam o sırada Gülsarı at korasında çırpınıp duruyordu. Kora denilen o at hapishanesine ilk kez kapatılmıştı.” (s. 90)

“Kolhoz’un atı her zaman yarı aç gezer. Off zavallı Aygaşka’m, senin kaderinde bu da mı vardı.” (s. 178)

Kolhoz, simgesel düzgüde her iki eserde de, bozulan düzeni nedeniyle eleştirilir. “Cakıpbekov’un Aygaşka’sında işlenen ideoloji yönetime körü körüne bağlı şakşakçıların gözüyle bakıldığı zaman gerçekten de bozuk (Cakıpbekov, 2008, s. 4).” Aytmatov ise, kolhoz’u açık olarak değil, ancak, tüm eserlerinde olduğu gibi gizliden gizliye eleştirir. Kolhoz’u bir hapishaneye benzetmesi de bunun göstergesidir. Simgesel düzgüde iki metin arasında ortak metafor, at simgesi etrafında anlatılan sömürülen Kırgız halkıdır. Eser simgesel olarak okunduğunda kullanılan her cümlenin farklı boyutta anlam ilgisiyle kurulduğu görülür. Elveda Gülsarı romanında, roman boyunca, Kırgız halkının örf, âdet ve geleneklerinden bahseden, atın kültürel önemine değinen Aytmatov, komünizmi öven açıklamaları yanında, Gülsarı’nın çektiği çile ile Kırgız halkının çilesi arasında paralel anlam ilgisi kurmuştur. “Gülsarı Gülsarı olalı, nice nice kolhoz başkanı görmüştü. Bunların içinde akıllı olanı da vardı, ahmak olanı da namuslu olanı da, kötüsü de. Ama hepsi de, kolhoz başkanlarının ilk gününden son gününe kadar, Gülsarı’ya binmişlerdi (s. 39).” Burada ezilen Gülsarı değil, onun temsil ettiği, Kırgız halkıdır. Yine Elveda Gülsarı romanının bir yerinde geçen ideolojik söylem, ezilen Kırgız halkının temsilcisi olan Aytmatov’un yönetime sessiz bir tepkisidir. “O (Gülsarı) uzun ömür boyunca sırtından eyer düşmemiş, nice nice yollar tepmiş, nice nice insanları taşımıştı ve hiç gelmemişti o yolların sonu (s. 10).” Kolhoz’a verilen Gülsarı kaçıp kaçıp sahibine yani Tanabay’a döner. Ancak onu kolhozdaki görevliler iğdiş ederler. “O itler, onu iğdiş etmişler! (s. 109)” Gülsarı’nın iğdiş edilmesi soyunun tüketilmek istenmesiyle ilgilidir. Burada amaç Gülsarı’nın değil onun temsil ettiği Türk milletinin soyunu tüketmektir. Tanabay’ın atına gösterdiği ilgiyi ve onun temsil ettiği Kırgız halkını, Kılıçbek ile Aygaşka’da da görmekteyiz. Kılıçbek’in atına gösterdiği ihtimam, onu beslemesi, (ona) şefkatle bakması bütün baskılara rağmen (onun) satılmasına razı olmaması, birbirini tamamlayan olay zinciridir. Aslında bu aşırı ilgi Aygaşka’ya değildir, onun temsil ettiği semboledir. Kırgız halkının yüzyıllardır içerisinde kanına sindirdiği at kültürü ve sevgisinedir. Kısacası Cakıpbekov, kahramanlarının psikolojisini çok iyi bilmekte, oluşturduğu kahramanı millî duygularla donatarak kişilikli bir yapı kurmaktadır. Çünkü onun kahramanları, gerçek hayatta yaşayan kahramanlardır (Cakıpbekov 2008, s. 13-14). Aytmatov ile aynı köyden, yani Talas’a bağlı Şeker köyünden olan Cakıpbekov, onunla aynı havayı solumuş, aynı trajediyi yaşamış, dolayısıyla (her iki yazarın da simgesel düzgü de at simgesi etrafında Kırgız halkını anlatması bu 38


Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.