DR. NECİP HABLEMİTOOLU
1 55
ile 15 Avrupa Birliği üyesının desteğini alarak adayının l.M.F. Başkanlığını erkenden garantilemiştir. Kısaca, Al manya, A.B.D. 'nin ardından en büyük ikinci küresel güç olduğunu ortaya koymuştur. Hem de ulus-devlet bütünlü ğü içinde, ırkçı politikalar üreterek . . . Genel bir tanımla bir devletin temel varlık nedeni, ken di siyasal sınırları içindeki insanlar arasında düzeni sağla maktır. Ancak bazı ülkeler vardır ki, "dünya jandarmalığı", "üzerinde güneş batmayan imparatorluk" ve benzeri söy lemlerden hareketle, kendi siyasal sınırları dışında yaşayan insanlar arasında da düzen sağlama gayreti içindedirler. Emperyalizm olarak nitelenen bu olguda, başta silah sana yicileri olmak üzere uluslararası sermayenin yönlendirici gücü, halkın iradesinin önünü kestiğinde ve hatta demok rasiye rağmen devleti yönetmeye başladığında, sözkonusu olan artık "derin devlet"dir. Örneğin, ABD'nde iki siyasal partiden başka bir yapılanmaya, muhalefete, köktenci akımlara hayat hakkı tanımayan; tüm kitle iletişim araçları na, stratejik eğitim ve sanayi kuruluşlarına egemen; çıkar ları doğrultusunda C.I.A., F.B.I, Pentagon gibi kurumları te tikçi olarak kullanan; en temel insan haklarını, kendi ulu sal hukukunu ve de uluslararası hukuku yeri geldiğinde çı karları için hiçe sayan; Dünya Ticaret Örgütü , Dünya Eko nomik Forumu, Bilderberg Grubu gibi gibi yapılanmalarla dünya ekonomisini yönlendiren; yeri geldiğinde kendileri ne ters düşen J.F. Kenedy gibi Ba�kanı faili meçhule kur ban götüren; bazen de Nixon, Clinton örneğinde olduğu gibi skandallarla rezil eden, sadece ve sadece birkaç bin ki şi ile sınırlı bir oligarşik "derin devlet" organizasyonundan söz edilmektedir. Almanya'da böyle katılımcıların sayısı açısından sınırlı bir "derin devlet" organizasyonu yoktur; bizatihi Alman Devleti'nin kendisi "derin devlet"tir. Sermayenin çıkarları, Alınan Devleti'nin çıkarları ile örtüştüğü sürece önemlidir.