Necdet Sevinç - Acının Tadı

Page 43

Demek Bektaş da tiryakiydi. Öyleyse çaya daha çabuk ulaşacaktı Tiryaki. Hüsnü ile Nizam niye ses çı­ karmıyordu acaba? Nizam'ı boşverdi, Hüsnü'ye sordu: - Ya sen Hüsnü, sen çay sevmez misin? - Olursa içerim, olmazsa aramam ahi. Benim zorum votkayla. Vallahülazim meslek hayatım boyunca tekel bayiinden başka mekan soymamışımdır. Aslında kaçak maçak cezaevine votka giriyordu ama bir orospu çocuğu kelek yapınca komutan dışandan nevale geti­ rilmesini yasaklamış. İkaz yollu iki kez öksürdü Tiryaki: - Nasıl kelek yapmış? - Dışarda tezgahı kurmuş, anladın mı? Kurduğu tezgah şeytanın aklına gelmez ahi. Her ziyaret günün­ de herifçioğluna bir karpuz gelmeye başlamış. Bir de­ ğil, iki değil, beş değil, onbeş değil. Her ziyarette bir karpuz. Meğer karpuzun içine iğne ile votka şırınga ederlermiş. İdare işe uyanınca da komutan "yasak" de­ miş. Karpuz da yasak, sigara da yasak. Her şey yasak. - Görüyor musun dedi Bektaş, bir ibne çocuğunun yüzünden mahkumun başına neler geliyor? İkaz yollu tekrar öksürdü Tiryaki. Birer sigara da­ ha dağıtıp konuyu değiştirdi: - Şimdi boşverin votkayı motkayı , çay olsa içer misin, içmez misiniz? Hep birlikte cevap verdiler: - İçeriz! Bektaş'la Hüsnü'yü işaret etti Tiryaki: - Öyleyse siz ikiniz yarın çayhanede esaslı bir ke­ şif yapacaksınız.


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.
Necdet Sevinç - Acının Tadı by Türkçü Betik - Issuu