KÜRTÇE DİYE BİR DİL YOKTUR
K ürt dili bahsinde: M. Riza, (Benlik ve Dil Birliğimiz, sahife: 17-18) adlı eserinde: K ü rt diye anılan bu dağlı Türklerin Zaza ve K orm anca diye ikiye ayrıldıklarını ve bu h er iki dilde, ayrı ve çeşitli lehçelerin m evcut bulunduğunu, ve K ürtçenin başlı başına b ir dil olmayıp, çeşitli dillerden yığılan b ir dil yığını olduğunu, Rus ve Al m an dillerince bastırılan lügat kitabında yazılı olan 873 sözden 3080 kelim esinin eski T ürk ve Türkm ence ve geri kalanın Rabî ve Farisî dillerinden alındığını ve bu dağlı Türklerin dillerinin çok değişmesi dolayısiyle, bu eski Asya Türkçesini bugün çok geç ve yanlış olarak konuştuklarını ve iklim in sertliği dolayısiyle bu halkın daim a keli m eleri boğazlarından sert ve karışık çıkardıklarını, ve m isâl olarak K ütçenin «Kunt» dedikleri köy, adının aslının K ent olduğunu, ve d oktor Firiç ile Profesör Veberin, «K ürt dili b ir dil ham uru değil, b ir söz yığınıdır.» dediklerini ve k ü rt dilinin hiçbir tarih i veya her hangi b ir m illetin belli-başlı varlığım gösteren b ir dil olm adığını ve bu dilin ancak bazı aşiret kavgaları öven destanlardan ib aret kal dığını, ve aslında Türkçe olan bu dilin, Acem kom şuluğunda Fars dili ile dolduğunu ve hüküm etin zoriyle yüz benzetişlerini ve dilleri ni fazlaca değiştirm ek ve kendilerine K ü rt dem ek zorunda kaldıkla rını, ve sonradan bu dilin Lohorto T ürkleri (K ürtler) vasıtasiyle Do ğu ve B atı A nadolu'daki yakın çağ T ürk ve Türkm enleri (Kormançolar) arasında yayıldığını ve bugün bu Türklerden îra n hududun da olanların fazlası Farisîce ve Arap hududunda olanların Arapça konuştuklarım , uzun uzadıya anlatıyor. Bugün yakından konuşup incelediğimiz K orm ançi ve Zaza dil leri, yukarıda açıkladığım ız gibi, o k ad ar karışık ve anlaşılm az bir hale gelm iştir ki, onu herhangi b ir m illetin dili olarak vasıflandır m akta büyük b ir yanlışlık vardır. Bu dili konuşan B abakürdî, Kormanço ve Zaza şubelerine m ensup aşiretlerin h er b iri ayrı ayrı şive lerle konuşur, bunlard an pek çokları b irbirlerinin konuşm alarını anlam akta büyük b ir zorluk çekiyorlar. H er aşiret ve bölge bu dil leri çeşit çeşit şekillere sokm uşlar, bu karışık şekiller hiçbir su ret le tesbit edilemez. H er boy ve oym ak kendi keyfine göre konuşm uş tur. Bazen b ir aşiret ağasının kendisine has olarak çıkardığı edalar ve gelişigüzel süslü kelimeler, aşiretin içinde halk dili m akam ına girm iş, b ir hocanın konuştuğu yarım Arabi ibareli b ir üslûp, derhal halk tarafından ezberlenm iş bu dillere karışm ıştır. H atta Cum huriyet devrinde büyüklerim izin dile verdikleri öne m in tesirleri, hem en bu dillerde kendini gösterm iştir. Şimdi doğu