mühim bir kısmını bu devletler henüz kabul edebilecek kadar sıkış mış olsunlar. Evet, milli taleplerimizin mühim bir kısmını diyoruz; çünkü Millet Meclisi'ne tebliğ olunan barış teklifleri bizim istediği miz barıştan hayli uzaktır. Bazı hususlarda aramızda derin farklar vardır. Pek muhtemeldir ki, müttefikler barış masası başında biraz daha müsait davranırlar veya davranmazlar. Bunlar siyasi vaziyetin leh ve aleyhlerinde vuku bulacak değişimlerine, bizim kudret ve halimize göre hareket edeceklerdir. Bununla beraber, bugün olduk ça aleyhlerinde cereyan etmekte olan vaziyetin öyle kolay kolay lehlerine dönebileceğini de ummuyoruz. Başta, yine ve daima İn giltere olmak üzere İtilaf devletleri memleketimize karşı besledik leri haris emellerini tatmin için her fırsattan istifade yolunu kolla yacaklardır. Bu hakikat daha şimdiden tezahür etmeye başlamıştır. Devletler siyasi vaziyet karşısında müşkülata maruz kaldıkça vakit kazanmak ve hadiselerin cereyanına göre hareket hattı takip etmek hakkında pek ustaClırlar. Her vakit tekrar ettiğimiz gibi bir kere da ha söyleyelim ki, İtilaf devletlerinin ve bilhassa İngiltere'nin ba ğımsızlık hayatımızla bağdaşması mümkün olmayan ve taban taba na zıt birtakım talepleri vardır ki, asri bir millet olarak yaşamak is teyen bizler için bunları kabul imkanı yoktur. Kabul etsek bile Ya kındoğu'nun vaziyeti, mana ve mahiyeti bu gibi şartlar altında kati bir barış tesisine müsaade edemez; zira, devletler kapitülasyon isti yorlar. İngiltere, Boğazlar'ı ve Musul'u istiyor. Yalnız bu kadar de ğil, Doğu ve Batı Trakya da dahil olmak üzere Yunanistan'ı Marma ra sahillerine, İ stanbul kapıları"la kadar uzatıyorlar. Bütün bunların manası, yeni Türkiye'yi işte barış, işte insanlık, işte medeniyet cihanı karşısındaki asil gayemiz diye diye kıskıvrak bağlamak ve sonra "şiri n i dahi kast etmesi cana gülerektir" atasö zünce -ve kanaatlerine göre- son kertesine getirdikleri Doğu mese lesinin tamamen hallini de geleceğe bırakmaktır. Maksatları bu ol1 Şir: Aslan. (Kaynak Yayınları'nın notu.)
1 22