rar Rnni^dfl™ gaHpr^ ".ya.lf.a’7afr,ı .f^ynyy*’ 'de şairin başarılı olSuğu görülmektedir. Bu ev içi şiirlerinde çocuk önemli bir ver tutar, ‘ Takazat-ı Levliyyellde gecenin içinde pivano çalan kadın hayaliyle bizde görmediğimiz, fakat tahayyül ettiğimiz bir ev içi, hissi” uyandırılmaktadır.^,L c_ve ?) c. Tabiat manzaralarıyla ilgilrşiirlerinde Cenap özellikle geeeyi tercih eder. Bir sevgilinin mehtaplı bir gecedeki ta s v ir ile n /~İ896’da yayımladığı ‘‘Aks-i M ah”tan başlayarak ‘‘Meşcere-i Saadet” (Mutluluk Korusu), ‘‘Leyâl-i Zâhire” (Parlak Geceler), “ Ab u Ziya” (Su ve Aydınlık). ’ ‘Terane-i M ehtâb” (Ayışıgı şar kısı), “Makdem-i Yar” (Sevgilinin Gelişi) . ‘^ e m ls a ^ L e y a l ‘ ‘(Ge ceyi sevir). ‘‘Riyah-ı Leyal’ ’ (Gecelerin Rüzgârları),. “ Son Arzu” da verlalır. Mevsimlerden de sonbahar ‘‘Lika-yı Hazan” (Sonbahann Yüz ü ).Jj£ lhan-ı Hazan” (Güz şarkıları), ‘‘Berg-i Hazanr,lG ü z Yap rağı), “ Temâşâ-yı Hazan” (Güz Seyri) şiirlerindeki mevsimdir, kışı ise ‘‘Elhan-ı Şita” (Kış şarkıları) da işlemiştir. Bu şiirler Ce nap'in en güzel şiirleri arasında sayılır. *‘Temâşâ-yTHazar f ’da |evgilisini sonbaharı ve dünyanın kederini seyfeçaftıran (> n afL tiK âttâ hasta, kırğınbirm ian havai eder Burada dildcatimi çek miş o_lan bir noktayı işaret etmek istiyorum. Mesleği doktorluk olan Cenap şiirinde ve nesrinde tabiata ve insanlara bakarken hep mesleğinden gelen kelimeleri kullanır. Tabjata_ve insana bakar ken adeta mesleki KrliâssaVrık~gösterir. Dallar, akaçlar hasradır. tabiat öksürür, veremdir, tabiatın kalb atışlarını o—hep elinde, tutar. "" Mehmet Kaplan, Cenap'ın “ gece tasvirlerinde umnmiyerie göze hitap eden imajlar kullandığı halde, mevsim tasvirlerinde harekefli İmajlar kullandığına” dikkati çeker. ‘ ‘Elhan-ı Şita”vı T‘Cenap'ın kendi estetik anlayışınagöre yazdığı en mükemmel manzume'' olarak niteleyen Mehmet Kaplan, ‘ ‘şekil, ahenk, kom pozisyon ve imajlar birbirleriyle alâkalı tam bir birlik vücuda getiriyor’ ' der. “ Elhan-ı Şita” nın daha teminden itibarenjpusiki kendisini hissettirirTCehap ’m şeHl, vezin ve ses tekrarlanyla şii rini bir musiki parçası haline getirdiğini görürüz. Şiirde resme has unsurlar İhm al edilmiş değildir. Bilakis resim ve musikinin bir leştirilmesine çalışılmıştır. Şiirde baştan sona k a ^ r gıiTglminle.rin geçip l^bohnuş^lm asından dolayı bir hüzün hakimdir. Kar
15
\