Prof. Dr. Harun Güngör
parlıyordu. İflasın eşiginde bir adam olarak kendi kendime" o da benim gibi bir uçurumun kenannda fakat bu durum onun yaprak lannın güneşe dogru uzarunasına engel teşkil etmiyor! O vardır ve var olmaktan da korkmuyor" işte beni çarpan ilk şey bu oldu. Ağaç vardır ve o bu var oluştan da korkmuyor. O, bizim gibi ta nınmış, bilinmiş olma ihtiyacına sığınmıyor. Ölümden ve yok ol maktan korkmuyor. Onunla kendimi özdeşleştirirken gözlerimi kapayarak Onu kollanmın arasına aklını. Kalbirnde onunla birleşmeyi, bir bütün olmayı, benim eneıjimin onun olduğunu hisset.tim Onun derin köklerine inerken ve dalların tepesine çıkarken ondan bu karan lık tarih içerisinde beni korkutan ve kaygılanduan şeyi alma sını istedim . Bu bir açıklık ve hafıflik duygusu idi. Sanki be nim yanımda aniden açılmış ölü yapraklardan iki tekerlekli bir araba tutan, sonra belkemiğimin boyunca ağaç yapraklarında ol duğu gıbi fışkıran bir eneıji hissettim.. O, omuzlarıma ve kolla rıma kadar uzanıyor bunlar benim eneıji fışkıran dallarıın olu yordu. Kendimi ağacın tepesine süzü.len ve kökleri derinde olan bir kimse gibi görüyordum. .
..
Aynı zamanda bana hiç bir şey demeden gülümseyen büyük babamı görüyordum. Sanki bana "çocuğum yarın seni bekliyo rum" diyordu.
1 06