1 60 I ADİL YAKUBOV
aklına getirmemeli miydi? Kendisi, içi yanmış insanlara hükmetmeyi, herkesi kendi arzularına uygun hareket ettir meyi, şan ve şöhretini artırmak için kör gibi davranmayı hiç düşünmüş müydü? Bu gaddar dünyanın vefasızlığını unutup, eşi görülmemiş çirkin işler yapmış mıydı? Mirza Uluğbey, hayaline kara basan gibi oturan bu dü şüncelerden kurtulmak için uzaklara, aheste aheste sağa so la yalpalanan bahçedeki ağaçların arkasında kalan rasatha neye doğru baktı. O an, balkonun kapısı açılıp, Muham med Hüsrev' in başı göründü. - Sayeban-ı merhamet! Mirza Uluğ bey , ayak uçlarına basarak kapıya doğru yürüdü. - Hayırdır? - Mevlana Ali Kuşçu'yu bulamadım. Yalnız, bir derviş ben kendim anlatının diyerek sizi görmek istedi. . - H angı dervış ?. .. - İri yan birisi. Beni an hazretime götür diye yakama yapıştı . . ihtiyar pineklemekte. Dervişi çağır derseniz, he men gidip çağırayım. ... çagır 1. . ... - Ç agır, "İri yarı bir derviş .. Onun rasathanede işi ne? Müder risler, öğrenciler nerede?" . Mirza Uluğ bey, ocak �akılarak ısıtılmış odaya girer ken, aşağıdaki odadan başında eski külah, sırtında eski bir heybe, siyah sakalı göğsüne.. kadar inmiş mecnun misali bir derviş göründü. - Esselamu aleyküm, üs ttid ! "Ü stad? .. Mirza Uluğ bey, kapıda dikilip duran perişan kılıklı dervişe baka kaldı. - Kalender Karnaki ! Soğuktan simsiyah olmuş yüzüne birden bir tebessüm çöken Kalender: - Tanıdınız üstad ! - dedi. .
"