ZAVALLI ÇOCUK
-·
BİRİNCİ FASIL (PERDE) Bir müzeyyen (süslü) oda
-
Birinci Meclis ŞEFİKA (Kendi kendine) Bu kuş kadar gönlümden de, ne acayip haller geçiyor! Ben daha ne oldum ki, zihnimde kendimin bile iyice anla yamayacağım birtakım hayaller bulunsun . İki ay evvel bu va kitler, nasıl tatlı tatlı uyurduıiı. İki aydır gözümü açıp da, dünyayı karanlık görmediğim gün bilmiyorum. Pekiila! Ata burada iken, uyanayım. Ne kadar erken uyanırsam, zararı yok. Ya bir saat ziyade (fazla) yüzünü görürüm, ya bir saat ziyade uyanmasını beklerim. Ya, O rnektepte iken!. .. Acaba ne gö receğim? Acaba ne bekleyeceğim? Gide gide hiç şüphem kal mıyor: Muhabbet (sevgi, aşk) mutlak budur! Güzel amma ben, nineciğimi de seviyorum. Niçün her gece gözlerimi kapadık ça, rüyama girmiyor? Babacığımı da seviyorum. Niçün kendi evde olmadıkça, hayali gözümün önünden geçmiyor? Geçende mektebe gitti. Bir ay sonra geleceğini pekala bilirken, gene her gün acaba geliyor mu diye deli gibi saatte iki kere pence reye koşuyorum. Ninem, babam çehremden, tavnından bir şey anlamasın diye korkumdan yerlere geçiyorum. Halimi kendinden saklamak da, gene başka bir bela! Anlasa, arım dan (utancımdan), anlamasa kederimden öleceğim. Ah! Bu, mutlak muhabbetten başka birşey değildir. Dün , Tabende' ye: "İnsan nasıl sever?" diye sordum. Ne cevap verse iyi! "Sen yaşta çocuk, sevmeyi ne bilecek?" demesin mi!. Budala! Ben yaşta çocuk sevmeyi ne bilecek imiş? Senin gibi yanaklanın gerdanıma sarkacak, çenem bumuma yapışacak da, ondan sonra mı sevmeyi öğreneceğim? Saat onbire (dörde) geliyor . 1 74