CELAL MUKADDİMESİ
-
1
-
Mülkörnüzde terakki fikrinin zuhurundan beri cihan-ı in saniyyetin haza'in-i kemalatından igtinam edebildiğimiz cevahir-i ma'rifetden biri de edebiyyatdır. Filhakika bizde ka temin gösterdiği terakki, Garb'ın bedayi'-i irfanına kıyas olu nursa; bir allamenin irfanına nisbeten yeni lakırdıya başlamış bir çocuğun söyleyebileceği üç, beş kelime hükmünde kalur. Mamatih kıllet, yokluk demek olmadığından, edebiyyatımız da hasıl olan inkılab, tarih-i asr içinde bir küçük dibace-i mü bahata ziynet vermek liyakatinden beri değildir. Bundan on beş, yirmi sene evvel merbiit bir mektiib yaz mak asl-ı kitabet; sıfat ü mevsiif mutabakatına vukiif ise ka tibler içün pek büyük bir ma'rifet, ya hele kafiyeli bir dua ve münasebetli birkaç beyit ile tezyin olunmuş bir huliis kağıdı tertib edebilmek m illetin natıka-i irfanı demek olan edebiy yatda en ali bir mertebe-i bera'et kıyas olunurdul Münşe'at namıyle elde mevciid olan mecmu'aların hangi sine bir nazar edilürse bu da'vayı isbat içün herahin-i müte selsile ile m alamal görünür. Terceme-i hal-i hakiranemin cami' olduğu gara'ibdendir ki, İstanbul'un harikden muhafazası hakkında ba'zı mütala'atı havi (Tasvir-i Efkar)'da neşretdiğim bir makale, bi. dereceye ka dar bedi'a mutabık yazıldığıyçün, o zaman Bab-ı Ali'nin en büyük mesanidinde bulunan ve kalemlerini m ütteka-yı alem kıyas eden ba'zı zevat tarafından fevkal'ade birşey addolu narak -arada olan fikir ve meşreb muhalefetiyle beraber- def aten rütbe-i saniyye ile tatyib olunmuşdum . Halbuki şimdi o yolda bir m akale yazılsa, üdebamız tarafından tatyibi değil, tezyinat-ı lafzıyye heves-karlığıyle iza'a edilen zernan içün, ta'yibi da'vet eder zannederim. 1 10