Tenisseverler Sayı - 3

Page 1

BÖLÜM BAŞLIĞI

SÖYLEŞİ:

STACEY ALLASTER

GENÇLİK VE SPOR BAKANI SUAT KILIÇ İLE RÖPORTAJ

TÜRKİYE’DEN VE DÜNYADAN

TENİS HABERLERİ DOMINIKA CIBULKOVA

VE TENİS KARİYERİ

Roland Garros FRANSA AÇIK 2013

1


BÖLÜM BAŞLIĞI

2



BAŞKAN'DAN Federasyon olarak Türkiye’nin her yerinde “tenis bilinsin, tenis herkes için bir yaşam tarzı olsun” çıktığımız yolculukta, her gün umut dolu yeni ufuklar keşfediyoruz. OSMAN TURAL TÜRKİYE TENİS FEDERASYONU BAŞKANI

Yolumuza devam ederken en büyük motivasyonumuz tenis adına yaşanan güzel gelişmelerdir. Ülkemizin dört yanında turnuvalarda, genç tenisçilerimizin başarı haberleriyle gururlanıyoruz. Teniste ülkemizi tanıtacak, gençlerimize tecrübe ve motivasyon aşılayacak uluslararası organizasyonlara ev sahipliği yaptık. Gelecekte tüm dünyaya Türk tenisini duyuracak organizasyon ve sporculara sponsorların desteği önem taşımaktadır. Türkiye’yi bir tenis ülkesi haline getirebilmek için planladığımız çerçevenin içini ancak sponsorlarımızla doldurabiliriz. Bu bakış açısıyla sponsorluk anlamındaki en önemli amacımız, her geçen gün daha fazla ticari kuruluşun ilgisini tenise çekebilmektir. Bu hedef ile Türk tenisini ve öğelerini markalaştırmak için çalışıyoruz. Tenisi potansiyel sponsorlarımız için daha çekici hale getirebilmek ve daha fazla sponsor kazanabilmek amacıyla turnuva yelpazemize toplumun tüm katmanlarına hitap edebilecek organizasyonlar kattık. Türkiye Tenis Ligi'nin ve Türkiye şampiyonalarının marka değerini artırabilmek için profesyonel firmalarla ortak çalışmalar yürütüyoruz. Sponsorlukta önemli olanın, ortaklığı her iki taraf için de kazançlı hale getirebilmek olduğunu biliyoruz. Mevcut sponsorlarımızla bu durumu sağladıkça yeni sponsorlar kazanacağımıza inanıyoruz. Türkiye Tenis Federasyonu'na ve ülkemizdeki tenisin gelişimine destek veren tüm sponsorlarımıza teşekkür eder, yeni sponsorlarımızla hedeflerimizi emin adımlarla yürümeyi temenni ederiz. Saygılarımla.

2


BÖLÜM BAŞLIĞI

3


BÖLÜM BAŞLIĞI

İki ayda bir yayınlanır. Haziran 2013 Sayı 03

Yönetim

İmtiyaz Sahibi SAGA Dan. Paz Reklam İmalat Dış Tic. Organizasyon Ltd. Şti. adına Pelin AYDIN Yazı İşleri Müdürü Münevver POLAT mpolat@sagatr.com Genel Yayın Yönetmeni Levent GÜRCAN lgurcan@sagatr.com Yapım

12

KISA KISA Genel Yayın Koordinatörü Nazlı KÜTÜK nkutuk@sagatr.com Editör Burcu ÖZTÜRK bcetinkaya@sagatr.com Tasarım Mahyar M. KALANTARİ mkalantari@sagatr.com Reklam ve Halkla İlişkiler Polat DALGIÇ pdalgic@sagatr.com 0530 389 80 09 Sosyal Medya ve Web Sorumlusu Okan KILIÇKAYA okan@tenishaber.com Üretim Müdürü Ahmet YILMAZ ayilmaz@sagatr.com Satınalma & Finans Beyhan İNCİ ÖZKAN bozkan@sagatr.com Basım Tarihi: 14.06.2013 Basım Adedi: 3500 Yapım: SAGA Dan. Paz. Reklam İmalat Dış Tic. Organizasyon Ltd. Şti. Uğur Mumcu Cd. No. 101/5 GOP/ANKARA T. 0 (312) 446 73 36 F. 0 (312) 446 73 63 Gümüşsuyu Mah. İnönü Cad. Ulusal Apt.5 / 8 Beyoğlu-İSTANBUL T. 0 (212) 243 79 07 F. (0212) 243 69 88 www.sagatr.com Yönetim Yeri: Türkiye Tenis Federasyonu Basım Yeri: AJANS-TÜRK Basın ve Basım A.Ş. İstanbul Yolu 7. km. Necdet EVLİYAGİL Caddesi No: 24 ANKARA T. 0 (312) 278 08 24 F. 0 (312) 278 18 95 Sayın Alaaddin Boyar, Başak Eraydın, Dominika Cibulkova, Kaan Irgıt, Semih S.Yazıcı, Stacey Allaster, Suat Kılıç, Tolgar Mireli, ve Yeşim Özdemir Aşti'ye katkılarından dolayı teşekkür ederiz.

4

30

STACEY ALLASTER İLE SÖYLEŞİ

36

DOMINIKA CIBULKOVA İLE SÖYLEŞİ

40

TENİS KURALLARI-3

42

TİTANYUM RAKET

44

LONDRA


BÖLÜM BAŞLIĞI

92

96

GEZİ

BESLENME

84 LEZZET

62

72

50

54

DÜNYADAN

TENİS MODASI

98

ROLAND GARROS

GENÇLİK VE SPOR BAKANI SUAT KILIÇ İLE RÖPORTAJ

MAKALE

86

YAZ BAKIMI

90 SAĞLIK

78

TÜRKİYE'DE TENİS NASIL BAŞLADI-3

58

KİM NE DEMİŞ?

60

BAŞAK ERAYDIN İLE SÖYLEŞİ

5


Editörden

İki sayımızı geride bıraktık. Sizin değerli geri dönüşleriniz, önerileriniz ve ilginiz sayesinde hazırladığımız 3. sayımızla karşınızdayız. Açık havada tenis oynamanın tadını çıkardığımız keyifli yaz günlerine eşlik edecek dergimiz, yine tenisin renkli dünyasını sayfalarına taşıyor. Güçlü kadın imajının tam da karşılığı dediğimiz WTA Başkanı Stacey Allaster ile WTA 2013 lansman çalışmaları için geldiği İstanbul’da bir araya geldik. İnanılmaz bir enerjiye sahip Allaster, tüm samimiyetiyle bize tenisten, yaşamdan ve kendinden bahsetti. Türk seyircisine duyduğu sempatiyi her fırsatta dile getiren Stacey Allaster ile bir röportaja imza atmak bizim için eşsiz bir deneyimdi. Röportajı okurken satır aralarındaki bu heyecanı size de yansıtabileceğimizi umut ediyoruz. 2020 Olimpiyatları adaylığımız dolayısıyla Spor Bakanı Suat Kılıç ile bir söyleşi gerçekleştirdik. Kılıç, adaylık sürecindeki hazırlıklardan ve İstanbul'un bu organizasyon için artılarından bahsetti. Grand Slam kentleri yazı dizimize Londra ile devam ediyoruz. Londra’nın artık bir marka halini almış sokaklarını arşınladıktan sonra, Wimbledon’a uzanıyoruz. İngiliz kuralcılığının bir yansıması olan yazısız protokollerine değindiğimiz, tarihinden çarpıcı başlıklara yer verdiğimiz turnuvayı anlatan yazımız ile Wimbledon heyecanını artıralım istedik. Uluslararası arenada elde ellettiği başarılar ve Türk tenisine kazandırdığı ilklerle bizi gururlandıran Başak Eraydın ile Lale Cup sonrası keyifli bir söyleşi gerçekleştirdik. Onun izinden ilerleyen genç yeteneklere ilham olacağına inandığımız röportaj için yoğun programında bize vakit ayıran Başak’a bir kez daha teşekkür ederiz. Yazı dizileri, röportajlar, özel haberler ve köşe yazarlarımızın değerli paylaşımlarının yer aldığı yeni sayımızı keyifle okumanız dileğiyle.

Bol tenisli günler dileriz…

6


7


İSPANYA’NIN YERİNİ TÜRKİYE ALACAK GÖKHAN DÖNMEZ YÖNETİM KURULU ÜYESİ, PERFORMANS TENİSİ VE MİLLİ TAKIMLAR SORUMLUSU

2020 Olimpiyatları’nın ülkemizde düzenlenmesi için çalışmalar tüm hızıyla devam ederken Federasyon olarak bizler de Olimpiyatlar’da mücadele edebilecek sporcuları hazırlamak için aynı hızla çalışmalarımıza devam ediyoruz. Olimpiyat ve Dünya Şampiyonası ayarında turnuvalar dünyanın birçok farklı ülkesinde yıl boyunca, her hafta oynanmaya devam ediyor. 3-4 yıl öncesine kadar 12 hafta olan uluslararası turnuva sayımızı, 120 haftalara çıkararak dünyada bugüne kadar en fazla turnuva düzenleyen ülke unvanına sahip olduk. Maddi durumu yeterli olmayan başarılı sporcularımızın tamamının, uluslararası turnuvalarda oynayıp puan alabilmeleri için şartlarımızı zorlamaya devam edeceğiz. Ulusal turnuva sayımızı 3-4 yıl içerisinde 10 katına çıkardık. Neden bu kadar fazla sayıda turnuva düzenliyoruz? Çünkü biz müsabakanın olmadığı yerde gelişmenin ve rekabetin olamayacağını düşünüyoruz. Bu sebeple küçük yaşlardan itibaren maç oynamayı, kazanmayı ve rekabeti bilen müsabık bir jenerasyon yetiştirmek istiyoruz. Dünya klasmanında ilk 1000 de ve ilk 100’de en çok sporcuya sahip ülkeleri incelediğimizde, en fazla turnuva düzenleyen ülkeler ilk sırada karşımıza çıkmaktadır.

8

Sadece fazla turnuva düzenlemenin başarılı sporcu yetiştirmek için yeterli olmadığının farkındayız. Eğitimli antrenörler, vizyon sahibi kulüpler, yetenekli sporcular vb. birçok taşın yerine oturması için çalışmalarımız devam etmektedir. Dünyaca ünlü birçok antrenör ve akademi, ülkemizde akademi kurmak ve sporcu yetiştirmek arzusuyla Federasyon’umuza başvurmaktalar. Önümüzdeki birkaç yıl içerisinde Avrupa’nın tenis ülkesi İspanya’nın yerini Türkiye'nin alacağından hiç şüpheniz olmasın. Birkaç yıl öncesine kadar sporcularımızın 10.000 dolar ödüllü turnuvaları kazandıklarında yaşadığımız sevinci unutup bugün 50.000 dolar ve üstü ödüllü turnuvaları kazanamadıklarında üzülüyorsak ve 10.000 dolar ödüllü turnuvalarda kazanılan şampiyonlukları gözümüzde büyütmüyorsak demek ki doğru yolda ilerliyoruz demektir. Çok kısa zamanda ilk 500’de daha fazla sporcu ile mücadele edip ilk 100 içerisinde sporcularımızı tekrar göreceğimizden eminiz. Sevgiyle kalın.


­


ADVERTORIAL

TEB BNP PARIBAS WTA CHAMPIONSHIPS–İSTANBUL 2012

Son iki yıldır İstanbul’da düzenlenen, dünyanın en iyi kadın tenis oyuncularının katıldığı ve WTA’in en büyük tenis organizasyonlarından biri olarak nitelenen TEB BNP Paribas WTA Championships-İstanbul, başarılı organizasyonu ile öne çıkıyor ve tüm dünya tarafından ilgiyle izleniyor. Şampiyona, Türkiye’deki ikinci yılında 167 ülkede canlı yayınlanarak 44 milyon kişi tarafından izlendi. Turnuvanın ilk dört günündeki eleme müsabakaları 40 bine yakın seyirci tarafından, etkinlik ise toplamda 73 bin izleyici tarafından takip edildi. WTA tarafından 2000 yılından bu yana ulaşılan en yüksek seyirci sayısı olarak belirtilen bu rakamlar ülkemizde tenise olan ilginin artışına da işaret ediyor.

DÜNYANIN EN İYİ 8 KADIN RAKETİ SON KEZ İSTANBUL’DA TEB BNP Paribas WTA Championships-İstanbul, tekler ve çiftler karşılaşmalarında, bu sene hiç olmadığı kadar çekişmeli bir turnuva vaat ediyor. Teklerde Serena Williams, Victoria Azarenka’dan birincilik sırasını alırken onu Maria Sharapova takip etmekte. Çiftlerde ise İtalyan ikili Sara Errani-Roberta Vinci liderliğindeki dünya sıralamasını Nadia Petrova-Andrea Hlavackova ikilisi takip ediyor. İlklere imza atan iki başarılı sezon sonu turnuvasının ardından İstanbul, 2013’te üçüncü ve son kez bu şampiyonaya ev sahipliği yapacak.

10


2013 LANSMANI 29 NİSAN’DA YAPILDI 22-27 Ekim tarihleri arasında gerçekleşecek TEB BNP Paribas WTA Championships-İstanbul’un sezon sonu finali geçtiğimiz yıllarda olduğu gibi bu yıl da Türkiye Tenis Federasyonu (TTF) ev sahipliğinde, Sinan Erdem Spor Salonu’nda düzenlenecek. Kadın tenisinin en prestijli turnuvasının resmi tanıtımı, Spor Genel Müdürü Mehmet Baykan, PTT Genel Müdürü ve TTF Başkanı Osman Tural, TEB Genel Müdürü Varol Civil, WTA Başkanı Stacey Allaster ve Slovak tenisçi Dominika Cibulkova’ın katılımıyla 29 Nisan’da İstanbul’da gerçekleştirildi.

TEB BNP PARIBAS WTA CHAMPIONSHIPS–İSTANBUL 2013 BİLETLERİ SATIŞA ÇIKTI Her maçın bir final müsabakası tadında geçtiği, 2011’de Petra Kvitova’nın ve 2012 yılında da Serena Williams’ın müthiş performanslarıyla kazandıkları şampiyonanın biletlerinin kısa bir sürede tükenmesine karşılık, 2013 TEB BNP Paribas WTA Championships–İstanbul biletlerine 30 Nisan 2013 tarihi itibariyle www.biletix.com internet sitesinden veya Biletix satış noktalarından ulaşmanın mümkün olduğu ve TEB kredi kartı ile alınacak biletlere özel %15 indirim uygulanacağı bildirildi.

11


KISA KISA

KIZLARIMIZ AVUSTRALYA’DA

DÜNYA ŞAMPİYONU 13 Nisan'da Avustralya'da başlayan Okullararası Dünya Tenis Şampiyonası'nda Türkiye, kızlarda dünya şampiyonu oldu. Turnuvada Türkiye'yi temsil eden İstek Vakfı Kemal Atatürk Lisesi kız ve erkek takımları, grup maçlarını tamamladıktan sonra yarı finale yükselmeyi başarmıştı. Kızlarımız, yarı finalde Avustralya'yı 6-0 mağlup etti ve finale yükseldi. Finaldeki rakibi İngiltere'yi de 5-1 mağlup eden Türkiye, 2013 Okullararası Dünya Tenis Şampiyonu oldu. İpek Soylu, Müge Topsel, Naz Karagöz, Melis Bayraktaroğlu, Ceylin Günay ve Günce Günay'ın temsil ettiği İstek Vakfı Kemal Atatürk Lisesi'ni tebrik eder, sporcularımızın başarılarının devamını dileriz.

ERKEKLER DE DÜNYA ÜÇÜNCÜSÜ İstek Vakfı Kemal Atatürk Lisesi Erkek Tenis Takımı ise turnuvayı 3. olarak noktaladı. Yarı finalde İtalya temsilcisine 4-2 yenilen Cem Hızlıalp, Egehan Sertkaya, Ata Hergünvarım, Mert Zincirli, Mark Emre Genç, Ege Bekgöz'den oluşan erkek takımı, 3/4'lük maçında Yeni Zelanda'yı mağlup ederek dünya üçüncüsü oldu.

12


GD KUPASI’NDA

EFEKAN-CAN İKİLİSİ ŞAMPİYON! 8 - 14 Nisan Tarihleri arasında Antalya'da gerçekleşen Tennis Europe GD Tennis Cup turnuvasında çift erkekler şampiyonu Efekan Bülbül – Can Öztüzün çifti oldu. Turnuvanın yarı finalinde Yiğitcan Çömlek / Berk Iliescu karşısında çok çekişmeli bir mücadele sonucu maç tie-break'iyle üstün gelen çift, bugünkü finalde Belaruslu tenisçiler, Aleksei Khomich – Pavel Korenets çiftiyle karşılaştı. Final karşılaşmasında Belaruslu rakiplerini 6-3 ve 6-4 mağlup eden Efekan Bülbül – Can Öztüzün turnuvanın çift erkekler şampiyonu oldu.

BERK ILİESCU

ANTALYA’DA İKİNCİ OLDU Tennis Europe 16 yaş, kategori 2. serisi "GD Tennis Cup"'ta tek erkekler finalinde Türk raket Berk Iliescu ile İsviçreli sporcu Raphael Baltensperger’la karşılaştı. Turnuvanın yarı finalinde, Kaya Göre'yi mağlup eden 2 numaralı seribaşı Baltensperger, Berk Iliescu'yu 6-3 ve 6-1'lik set skorlarıyla yenerek şampiyon oldu.

23 NİSAN KUPASI’NDA

BETINA TOKAÇ’TAN BİR İLK! Antalya'da Tennis Europe 12 yaş 3. kategoride düzenlenen 23 Nisan Kupası Turnuvası’nda daha önce hiç şampiyon çıkartamayan Türk tenisi, Betina Tokaç'la bir ilki başardı. 11 yaşındaki tenisçimiz, turnuvanın finalinde karşılaştığı Rus Polina Krupchenko'yu 6-2 ve 6-2 mağlup edip şampiyonluğa ulaştı ve kupayı ülkemize kazandırdı.

13


KISA KISA

ERGİ KIRKIN, SIRBİSTAN’DA İKİNCİ OLDU Sırbistan'ın Pancevo kentinde düzenlenen Tennis Europe 16 yaş "Pecin Memorijal 2013" Turnuvası’nda Türk tenisçi Ergi Kırkın çiftlerde ikincilik elde etti. Ev sahibi ülkeden Stefan Milicevic'le partner olan Kırkın, final mücadelesinde turnuvanın 1 numaralı seribaşları Macar raketler, Akos Kotorman / Mate Valkusz ile karşılaştı. Turnuva boyunca set vermeyen Macar ikili karşısında 7-5 ve 6-1'lik skorlarla mağlup olan Ergi Kırkın / Stefan Milicevic çifti turnuvayı ikincilikle kapadı.

CEM İLKEL,

SLOVAKYA’DA İKİNCİ Milli tenisçimiz Cem İlkel, Slovakya'da düzenlenen ITF G2 "The 35th PROFSTAV Slovakia Cup 2013" Turnuvası’nı ikinci olarak noktaladı. Turnuvada 3 numaralı seribaşı raket olarak mücadele eden İlkel, finalde Polonyalı Kamil Majchrjak karşısında ilk seti 7-5 kazanmasına rağmen, diğer setleri 6-1 / 7-6 kaybederek ikinciliğe razı oldu. Yarı finalde turnuvanın 1 numaralı seribaşı raketini deviren Kamil Majchrjak, çiftlerde de şampiyonluğa ulaşırken, ITF Juniors sıralamasında 54. sıraya kadar yükselen Cem İlkel de yarı finalde turnuvanın 2 numaralı ismi Çek Pavel Staubert'i eleme başarısı göstermişti.

ALP ŞENTAY’DAN İKİNCİLİK Bosna Hersek Mostar'da düzenlenen ITF G4 Moster Open 18&U Turnuvası’nda çift erkeklerde partneri Aziz Kijametoviç ile finale yükselen Alp Şentay, partnerinin maç öncesinde sakatlanıp turnuvadan çekilmesiyle şampiyonluk şansını yitirdi. İtalyan rakipler, Gianluca Grison / Diego Morelli karşısına çıkamayan Şentay, turnuvayı ikincilikle kapamak zorunda kaldı.

14


BÖLÜM BAŞLIĞI

TENİSÇİLERİMİZ,

ÇUKUROVA CUP’TA ESTİ Adana'da düzenlenen Tennis Europe 14 yaş, kategori 2 "Çukurova Cup" Turnuvası’nda Türk raketler Defne Olcay ve İrem Kaftan, çiftler şampiyonu oldu. Çift erkekler kategorisinde de Can Kaya, partneri Vincentiu Andrei Niculescu'yla ikincilik kupası kazandı. Tekler finalinde İsviçreli tenisçi Sina Zuger karşısında 2-6 / 6-2 / 4-6'lık setlerle mağlup olarak turnuvayı ikinci kapatan Olcay, partneri

İrem Kaftan'la çıktığı çiftler finalini ise kazandı. Turnuvaya çiftler kategorisinde 2 numaralı seribaşı olarak katılan İrem Kaftan – Defne Olcay ikilisi, turnuvanın 1 numaralı raketleri Sofya Golubovskaya / Jana Weiss çiftini, 7-5 ve 6-2'lik skorlarla saf dışı bırakarak mutlu sona ulaştı.

AVUSTRALYA GELİBOLU CUP’TA HEM TEKLER HEM ÇİFTLER ŞAMPİYONU

İPEK SOYLU

22 - 28 Nisan tarihleri arasında Avustralya'nın Melbourne kentinde düzenlenen ITF Grade 4 serisi "Gallipoli (Gelibolu) Youth Tennis Cup" Turnuvası'nda milli tenisçimiz, İpek Soylu mutlu sona ulaştı. ITF Juniors sıralamasında 16. basamakta bulunan İpek Soylu finalde ev sahibi ülkeden Seone Mendez ile karşı karşıya geldi. Maçtan 6-1 ve 6-4'lük skorlarla galip ayrılan İpek Soylu, Gallipoli (Gelibolu) Youth Tennis Cup Turnuvası'nda şampiyon oldu.

Önce Malezya, ardından Filipinler'de G1 serisi şampiyonluklarının yanı sıra önceki hafta Dünya Okullararası Tenis Şampiyonası'nda da şampiyon olan İpek Soylu, Gelibolu Kupası'nda da mutlu sona ulaşarak, üst üste 4 şampiyonluk elde etti.

ÇİFTLERDE DE ŞAMPİYON Milli tenisçimiz, partneri Müge Topsel'le çıktığı final maçından da galip ayrılarak, çiftler şampiyonluğunu elde etti.

15


KISA KISA

MİLLİ TENİSÇİLERİMİZDEN,

ÖZEL ÇOCUKLARIMIZA TENİS DERSİ Uluslararası Lale Cup ITF Womens Circuit Turnuvası kapsamında milli tenisçiler ile Algı Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezi’nde eğitim gören otizmli çocuklar bir araya geldi. Milli tenisçiler Çağla Büyükakçay, Pemra Özgen ve Ukraynalı tenisçi Yuliya Beygelzimer'in yanı sıra mili antrenörler Can Üner ve Alaaddin Karagöz, otizmli çocuklara raket tutmayı, top sektirmeyi ve topa vurmayı öğrettiler. Çocuklar çok keyifli vakit geçirirken, aileleri özel çocukların eğitiminde sporun büyük önem taşıdığını vurgulayarak organizasyonu yapanlara teşekkür ettiler. Algı Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezi'nin müdürü Selim Parlak, böyle bir projede kendilerine destek veren Türkiye Tenis Federasyonu'na çok teşekkür ederken, "Öğrencilerimiz bugün hayatlarında hiç unutamayacakları bir gün geçirdiler. Kendilerini seyrederken ben de aileleri de çok mutlu olduk. Onları böylesine sevinçli ve aktif görmek bizlerin öncelikli hedefi" diye konuştu.

16

Daha önce okullarında eğitim gören 10 şanslı öğrencinin nadiren de olsa tenis oynama imkanı olduğunu dile getiren Parlak, "Ancak bizim için bu organizasyon bir ilk. Çocuklarımızın geçirdiği en güzel 23 Nisan Bayramı. Bu vesileyle tüm çocukların, Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nı kutlarım" dedi. Algı Özel Eğitim ve Rehabilityasyon Merkezi'nde psikolog eğitmen olarak görev yapan Dilek Erzenli, “Etkinlik sırasında duygulu anlar yaşadım. Onları hiç bu kadar mutlu görmemiştim. Emeği geçen herkese çok teşekkür ederim" diye konuştu. Milli tenisçilerimizden Çağla Büyükakçay ve Pemra Özgen de otizmli çocuklara ders vermekten büyük keyif aldıklarını belirttiler.


BÖLÜM BAŞLIĞI

CAN KAYA, GD KUPASI’NDA

ÇİFTLER ŞAMPİYONU Antalya'da düzenlenen Tennis Europe, 14 yaş, kategori “2 Gd Tennis Cup” Turnuvası’nda çiftlerde finale yükselen Can Kaya, partneri Joel Akarnut ile birlikte çiftler şampiyonu oldu. Finalde turnuvanın 1 numaralı seribaşı raketi Ukraynalı Aleksandr Braynin ve Rus partneri Mikhail Sokolovskiy karşısında her iki seti de 7-5 kazanan tenisçimiz, partneriyle çiftler kategorisinde mutlu sona ulaştı. Turnuvanın tekler kategorisinin şampiyonu da Can Kaya – Joel Akarnut çiftinin çiftler finalinde yendiği Mikhai Sokolovskiy oldu. Mikhai Sokolovskiy finalde, Youssef Dabbabi'yi 6-2 ve 6-3 mağlup etti.

BAKÜ’DE ÇAĞATAY ŞAMPİYON, BEKİR BERK İKİNCİ OLDU Bakü'de düzenlenen Tennis Europe, 14 yaş, kategori 3 “ Tennis Europe Tournament 14,16&Under Pasha Bank Cup 2013” Turnuvası’nda tenisçilerimiz, bir şampiyonluk ve bir ikincilik elde etti. 16 yaş kategorisinde finale yükselen Çağatay Sami Söke, ev sahibi ülkeden Aykhan Manaflı'yı 6-3 ve 6-1'le geçerek şampiyonluğunu ilan etti. Sporcumuz turnuvaya eleme turundan başlamış ancak doğrudan ana tabloya katılmıştı.

BEKİR BERK ŞAHİN İKİNCİ OLDU Turnuvanın 14 yaş kategorisinde elemelerden gelerek finale kadar yükselen Bekir Berk Şahin, finalde karşılaştığı turnuvanın 2 numaralı seribaşı raketi Savriyan Danilov'a 6-3 ve 6-0'lık set skorlarıyla mağlup olarak turnuvayı ikincilikle noktaladı.

17


KISA KISA

ŞAMPİYON İPEK’TEN KARİYERİNDE BİR İLK

Mısır'da düzenlenen 10 bin dolar para ödüllü ITF Turnuvası "Sharm El Sheikh Cup"ta milli tenisçimiz İpek Soylu şampiyonluğa ulaşarak, profesyonel kariyerinin ilk şampiyonluğunu elde etti. Turnuvanın finalinde İtalyan raket Camilla Rosatello'yu 7-5 ve 6-1'le geçen milli tenisçimiz, arka arkaya kazandığı junior turnuvalarından sonra ilk kez ITF Women's Circuit turnuvası kazanmayı başararak büyük çıkış yaptı. Soylu, geçtiğimiz yıl Başak Eraydın'la birlikte çiftler kategorisinde şampiyonluk elde ederek profesyonel kariyerine giriş yapmıştı.

MARSEL İLHAN

ANTALYA’DA ÇİFTE ŞAMPİYON Antalya Belconti Resort Hotel tesislerinde düzenlenen ITF Futures serisi "Tennis Organisation Cup"ta milli tenisçimiz Marsel İlhan, hem tekler hem de çiftler şampiyonu oldu. Tekler finalinde Fransız raket, Jules Marie'yi 6-1 ve 6-2'lik set skorlarıyla mağlup eden İlhan, şampiyonluğu kolay elde etti.

18

Çiftler kategorisinde de partneri Haluk Akkoyun'la finale yükselen Marsel İlhan, Ukraynalı kardeşler Gleb / Vadim Alekseenko'nun final maçında mücadele edemeyecek durumda olması sebebiyle "walkover"la şampiyonluğa ulaştı.


Saray’dan Serpme Kahvaltı Mutluluğu “Yemek yemek üstüne ne düşünürsünüz bilmem ama kahvaltının mutlulukla bir ilgisi olmalı” der Cemal Süreya. Günün en güzel saatlerinde, hayat taptazeyken zengin serpme kahvaltıyla eşsiz bir lezzet yolculuğuna çıkmaya ne dersiniz? Bırakın güzel bir sabah lezzetle ve keyifle Saray’da mutluluğa dönüşsün. Afiyet olsun.

• Beyoğlu • Demirören AVM • Teşvikiye • Osmanbey • Cevahir AVM • Kanyon AVM • İstinyepark AVM • Fatih • Bakırköy Manhattan Pizza • Capacity AVM • Galleria AVM • Güneşli (Merkez Şube) • Marmara Park AVM • Bağdat Caddesi • Feneryolu • Suadiye • Palladium AVM www.saraymuhallebicisi.com


KISA KISA

ENKA GELİBOLU CUP ÇİFTLER

ŞAMPİYONLARI MERT VE ATA Enka Sadi Gülçelik Tesisleri'nde gerçekleştirilen ITF G4 "Enka Gallipoli Cup" Turnuvası’nda çiftlerde Ata Hergünvarım-Mert Zincirli ikilisi şampiyonluğa ulaştı. Finalde Rus ve Ukraynalı partnerler Sergey Baryshev-Anton Khyzhkin'i 6-2 ve 6-3'lük setlerle geçen tenisçilerimiz, çiftler kupasını havaya kaldırdı.

MISIR’IN KRALİÇESİ

MELİS SEZER Milli tenisçilerimiz Başak Eraydın ve Melis Sezer, Mısır'da düzenlenen 10 bin dolar para ödüllü “Şarm El Şeyh” Turnuvası’nda birbirlerinin rakipleri olmuşlardı. İki tenisçimiz, bugün final mücadelesinde karşı karşıya geldi. Turnuvanın 1 numaralı seribaşı Başak Eraydın ile 2 numaralı seribaşı Melis Sezer'i karşı karşıya getiren final mücadelesi 3 set sürdü. İlk seti 6-2 kazanan Melis Sezer'e karşılık, ikinci seti 4-6 alan Başak Eraydın, karşılaşmayı final setine taşıdı. Final setinde az hata yapan taraf Melis Sezer'di ve milli tenisçimiz, kariyerinin üçüncü şampiyonluğunu elde etti.

20


BÖLÜM BAŞLIĞI


KISA KISABAŞLIĞI BÖLÜM

İPEK SOYLU FRANSA AÇIK’TA ÇEYREKTE KALDI 2 – 8 Haziran tarihlerinde sezonun ikinci Grand Slam mücadelesi Fransa Açık'ta (Roland Garros) ülkemizi juniors kategorisinde temsil eden milli tenisçimiz İpek Soylu, çiftlerdeki mücadelesini çeyrek finale kadar sürdürebildi.

mücadelesinde turnuvanın 2 numaralı seri başı raketleri Çek Krejcikova / Siniakova'ya 6-4'lük setlerle mağlup oldu. Fransa Açık Juniors Turnuvası’nda ülkemizi temsil eden Soylu; teklerde ilk tur, çiftlerde de çeyrek finalde turnuvaya veda etmiş oldu.

Soylu, çiftler kategorisinde Hırvat Jana Fett ile çıktığı çeyrek final

ÇAĞLA BÜYÜKAKÇAY MOSKOVA’DA İKİNCİ OLDU 27 Mayıs’ta Rusya'nın başkenti Moskova'da toplamda 25 bin dolar para ödüllü Moskova Açık Tenis Turnuvası’nda 1 numaralı seri başı olarak mücadele eden milli tenisçimiz Çağla Büyükakçay, turnuvayı ikinci olarak noktaladı.

22

Finalde WTA sıralamasında 397. sırada bulunan Estonyalı rakibi Anett Kontaveit karşısında 1-6 / 1-6'lık set sonuçlarıyla mağlup olan milli tenisçimiz, 2013 yılındaki ilk finalinden ikinci olarak döndü.


BÖLÜM BAŞLIĞI

DÜNYANIN EN İYİ TENİSÇİLERİ SPORUN KANALINDA WTA ve ATP 500 maçları sadece sporun kanalı sportstv’de.

HD 376. Kanal

82. Kanal

84. Kanal

35. Kanal

84. Kanal

2A 11958 V 27500 5/6

23


KISA KISA

LALE CUP 22 - 28 Nisan

Özdilek sponsorluğunda, İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve Türkiye Tenis Federasyonu ortaklığında düzenlenen Lale Cup tekler finali Göztepe Gülbahçesi Spor Tesisleri'nde oynandı.

Turnuvaya 1 numaralı seribaşı olarak katılan Hırvat tenisçi Donna Vekic ile elemelerden finale yükselme başarısı gösteren Rus raket Elizaveta Kulichkova arasında oynanan final maçı, tenisseverlerin büyük ilgisini çekti. Maça hızlı başlayan isim favori Donna Vekic'ti. Hırvat raket, üst üste kırdığı servislerle 3-0 öne geçti ve seti 6-4 kazandı. İkinci sette direncini artıran ve tempo yükselten Kulichkova, kırdığı servisle avantajı eline geçirip, set için 2 kez servis attı. 4 kez set puanı şansını yitiren Kulichkova, setin tie-break bölümüne uzamasını engelleyemedi. Tie-break bölümünde korta hakim görünen Vekic, 4 maç puanı elde etti ve ikincisini kullanarak, Lale Cup'ta mutlu sona ulaştı. Maçın ardından ödül töreninde konuşan Vekic, "Seyircilere ve takımıma çok teşekkür ediyorum. Benim için çok başarılı bir

24

turnuvaydı. Gelecek yıl tekrar görüşürüz" dedi. Turnuvaya elemelerden katılıp kimseye set vermeden finale yükselen Elizaveta Kulichkova da "Beni destekleyen herkese teşekkür ediyorum. Vekic'i de kutlarım Çok iyi oynadı ve şampiyon oldu." ifadelerini kullandı. Oyunculara ödüllerini veren Türkiye Tenis Federasyonu Başkanı Osman Tural, seyircilere teşekkür ederken, "En büyük alkışı sizler hak ediyorsunuz. Çok büyük katılımın olması bizleri fazlasıyla sevindirmiştir. Bu tesisi halkımıza kazandıran İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Kadir Topbaş ve Spor A.Ş yetkililerine, sponsorumuz Özdilek'e çok teşekkür ederim" diye konuştu. Ödül törenine Başkan Tural'ın yanı sıra Spor A.Ş Genel Müdürü Alparslan Baki ve turnuvanın ana sponsoru Özdilek Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Özdilek de katıldı.


BAŞAK ERAYDIN,

LALE CUP’IN İKİNCİLİK KÜRSÜSÜNDE Özdilek sponsorluğunda, İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve Türkiye Tenis Federasyonu ortaklığında düzenlenen Lale Cup'ta milli tenisçimiz Başak Eraydın ve partneri Aleksandra Naydenova, çiftler finalinde ikincilik kupasının sahibi oldular. Final mücadelesinde Ekaterina Bychkova – Nadiya Kichenok karşısında üstün oynadıkları ilk seti 6-3 alan Eraydın ve Naydenova, ikinci sete servis kırdırarak başlayıp bir anda 0-3 geriye düştü. Üst üste 2 oyun kazanan Milli tenisçimiz ve partneri, setten 2-6 yenik ayrıldı. Uzayan süper tie-break bölümünde (5-10) skorla yenilen Eraydın – Naydenova çifti, Lale Cup çiftler finalini ikincilikle noktaladı.

25


KISA KISABAŞLIĞI BÖLÜM

LALE CUP’IN ŞAMPİYONUYLA,

TENİSE DAİR...

Lale Cup’ın Şampiyonu Hırvat raket Donna Vekic ile yaşamının merkezindeki tenisi, başarısının sırlarını ve Lale Cup atmosferini konuştuk. Tenis hayatınıza nasıl girdi? Osijek’te bir tennis kulübünde tennis okulu başlıyordu ve ben denemek istemiştim. Okula katıldım ve tenise aşık oldum. Sizce, sizi başarıya taşıyan etken ne? Çok çalışma. Başarıda başlangıç, orta ve son vardır. İyi çalışmak her zaman sonuç verir. Ben mental olarak çok güçlü olduğuma inanıyorum. Fakat hem mental hem de fiziksel anlamda gelişmin sonu yok. Sürekli daha iyisi için çabalamalısın. Ben çalışmaktan hiç vazgeçmiyorum ve bu da beni başarıya taşıyor. Turnuvalarda üzerinde baskı oluşuyor mu? Tabii ki oluşuyor. Ben her sporcunun farklı şekillerde baskıyla karşı karşıya olduğuna inanıyorum. Ne kadar çabuk bu baskıyı alt etmeyi başarabilirseniz sizin için o kadar iyi olacaktır. Bu yoğun tempoda okula nasıl vakit ayırıyorsun? Hırvatistan’a gittiğimde diğer her öğrenci gibi okula gidiyorum ve

26

sınavlara giriyorum. Hiç kolay değil fakat; bu hayat tarzını seçiyorsak bu zorluklara katlanmamız gerekiyor. Tenis yaşamından özel bir anın var mı? Oynamış olduğum ilk WTA Turnuvası’nda ana tabloda ilk turu geçmem ve Avusturalya’da ikinci tura çıkmam benim için hep özel anılar olarak kalacak. Tenise başladığında bir idolün var mıydı? Tabii ki izlediğim ve takip ettiğim oyuncular vardı ama dürüst olmak gerekirse kendime hiçbir idol belirlemedim. Türkiye ve Lale Cup hakkında neler düşünüyorsun? İstanbul’da gerçekten çok güzel zaman geçirdim. Turnuva organizasyonu gerçekten çok iyiydi ve bir gün tekrar Türkiye’ye gelip böyle bir atmosferde oynamayı umuyorum. Resmi Facebook ve Twitter sayfalarımda birçok Türk’ün beni takip ettiğini görmekten mutluluk duyuyorum. Desteklerinizden dolayı çok teşekkür ederim.


BÖLÜM BAŞLIĞI

Baskıyı ne kadar çabuk alt etmeyİ başarabİlİrsenİz sİzİn İçİn o kadar İyİ olacaktır.

27


KISA KISABAŞLIĞI BÖLÜM

WTA CHAMPIONSHIPS 2013 ÇALIŞMALARI BAŞLADI Kadınlar tenisinin dünyadaki en prestijli turnuvalarından biri olan WTA Championships 2013'ün çalışmaları İstanbul'da resmen başladı. 22-27 Ekim tarihleri arasında Sinan Erdem Spor Salonu'nda düzenlenecek turnuvayla ilgili Türkiye Tenis Federasyonu, WTA Championships'in yeni yıl hazırlıkları için İstanbul'da WTA yetkilileriyle buluştu. Toplantıya TTF Başkanı ve PTT Genel Müdürü Osman Tural, WTA Başkanı Stacey Allaster, Gençlik ve Spor Bakanlığı Spor Genel Müdürü Mehmet Baykan, ana sponsor Türkiye Ekonomi Bankası (TEB) Genel Müdürü Varol Civil ve dünyaca ünlü Slovak tenisçi Dominika Cibulkova katıldı. Türkiye Tenis Federasyonu Başkanı Osman Tural, "Ülkemizde son 2 senede düzenlenen turnuva, WTA tarihindeki en başarılı organizasyonlar arasında yerini aldı. “İstanbul'daki finaller, Madison Square Garden'la eş değerdi” Bu tabir bana ait değil, dünyaca ünlü eski tenisçi Mary Pierce'a ait" dedi. Tural, "İnşallah 2020 Olimpiyatları'nı İstanbul'da düzenleyeceğiz. Asıl amacımız, 2020 Olimpiyatları'nda tenis takımımızla turnuva içinde yer alabilmek. Bunun için federasyonumuzun yetkilileri tüm güçleriyle çalışıyor" diyerek sözlerini noktaladı.

28

WTA Başkanı ve CEO'su Stacey Allaster ise, "WTA tarihindeki en güzel organizasyonları İstanbul'da gerçekleştirdik. 2011 yılı birinci set, 2012 yılı da ikinci setti. Bu yıl final setini oynuyoruz. Eminim ki en güzel set, final seti olacak." ifadelerini kullandı. Gençlik ve Spor Bakanlığı Spor Genel Müdürü Mehmet Baykan, turnuvada emeği geçen herkese teşekkür ederken, amaçlarının daha önce ayak basılmamış başarılara imza atmak olduğunu kaydetti. TEB Genel Müdürü Varol Civil de "Biz TEB olarak tenisi çok sevdik ve Türkiye'de yaygınlaşması için tüm gücümüzle çalışıyoruz. Bu turnuvayla birlikte, Sokak Tenisi etkinliğimiz de devam edecek" şeklinde konuştu. İstanbul'daki ve Türkiye'deki tenis sever profilinden çok etkilendiğini belirten dünyaca ünlü tenisçi Dominika Cibulkova, İstanbul'da sonuncu kez düzenlenecek WTA Championships'in bu yıl çok keyifli geçeceğini ve kendisinin de bu turnuvada yer almak istediğini kaydetti. Biletler satışa çıktı Turnuva biletleri de şimdiden satışa çıkmaya başladı. 22-27 Ekim tarihlerinde Sinan Erdem Spor Salonu'nda gerçekleşecek turnuva biletlerini, Biletix'ten bulabilirsiniz.


BÖLÜM BAŞLIĞI

29


SÖYLEŞİ

STACEY ALLASTER

SÖYLEŞİ: NAZLI KÜTÜK

30

İLLÜSTRASYON: MAHYAR M. KALANTARİ


TENİS DÜNYASININ GÜÇLÜ KRALİÇESİ

FOTOĞRAF: OKAN KILIÇKAYA

Hayatını tenise adamış bir iş kadını… Öyle ki tenis oyunculuğundan hakemliğe, file çekmekten yöneticiliğe kadar tenisin tüm alanlarında yer almış. Hırslı kişiliğini kendisi gibi tuttuğunu koparan iki kadına; annesine ve anneannesine borçlu. Allaster, Türk tenis seyircisini ise enerjik ve saygılı olarak nitelendiriyor. Kadınlar tenisinin dünyadaki en prestijli turnuvalarından biri olan WTA organizasyonun başkanı ve CEO’su Stacey Allaster ile tenise, yaşama ve kendisine dair bir söyleşi gerçekleştirdik.

31


SÖYLEŞİ Sinan Erdem Spor Salonu’nu görmek için geldiğiniz zaman Türkiye’ye ilk gelişiniz miydi?

Türk seyircisini çok beğendiğinizi biliyoruz. Bize biraz bu konudan bahseder misiniz?

Evet. 2010 yılında Türkiye’ye ilk defa Sinan Erdem Spor Salonu’nu görmeye geldim. Daha önce Türkiye’ye ziyarette bulunmamıştım.

Buradaki seyirciler kendilerini çok iyi ifade ediyorlar. Kendi heyecanlarını sporcularla paylaşıyorlar. Sporcuları takdir ediyorlar ve bunu kendilerine hissettiriyorlar. Oyunculara öyle güzel bir enerji veriyorlar ki… Üstünde “Seni Seviyoruz” yazan posterler, sporcuların porte çizimleri gibi mükemmel şeyler getiriyorlar tribünlere. Hem çok eğleniyorlar hem de çok eğlendiriyorlar. Ve en önemlisi maçları gerçekten izliyorlar, kurallara uyuyorlar ve çok saygılılar.

Peki gelmeden önce Türkiye ile ilgili nasıl tahminleriniz vardı ve nelerle karşılaştınız? Gelmeden önce tabii ki birçok resim görmüştüm ve tesislerin dünya standartlarında olduğunu biliyordum. Sinan Erdem’e geldiğimde oradaki potansiyeli gördüm ve oranın çok güzel bir saha olacağını hemen anladım. Seyirciler korta oldukça yakın, ışıkların düzenlenmesi mükemmel, kısaca bir şov için isteyebileceğimiz çok iyi bir merkezdi. İlk geldiğimde ve gördüğümde çok ama çok heyecanlanmıştım. İstanbul haricinde başka bir şehre gittiniz mi? Hayır. Türkiye’de başka şehirlere gitmek benim bu yıl içindeki amaçlarımdan biri. Aslında Kapadokya’ya gitmeyi ve orayı gezmeyi çok istiyorum. Haziran ayında kocamla birlikte bir gemi turuna çıkıyoruz ve gemi İstanbul’dan kalkıyor. Türk yemeklerini nasıl buldunuz? Buradaki balıklara bayıldım. Hemen hemen hergün balık yiyiyorum. Keşke bu kalitede balıklar dünyanın her yerinde olsaydı.

Peki Serena Williams’ın Sinan Erdem Spor Salonu’nda bir seyirciyi kucaklamasına ne diyorsunuz? Çok özel bir andı. Bu aslında benim tam olarak istediğim şeydi. Serena’nın hiç böyle bir şey yaptığını görmemiştim. Ona karşı o kadar büyük bir ilgi ve destek vardı ki, o da oraya gitti ve onlara olan saygısını bu şekilde gösterdi. Mükemmel bir andı. Türkiye Tenis Federasyonu hakkında düşünceleriniz neler? Mükemmel bir iş çıkarıyorlar. Çok büyük ilerlemeler kaydediyorlar. Böyle büyük turnuvaları Türkiye’ye getirmeleri, bu işe ne kadar gönül verdiklerini ve çalıştıklarını bir kez daha gösteriyor. Tenisi bu ülkede geliştirmek için çok çalışıyorlar. Şampiyonalar ilham verirler. TEB BNP Paribas da tenis sporuna oldukça yöneldi. İnsanların eline raket

FOTOĞRAF: OKAN KILIÇKAYA

32


Çok ama çok şanslıyım ki kariyerimi çok severek yapıyorum çünkü hayalimdeki işe sahibim. FOTOĞRAF: OKAN KILIÇKAYA


SÖYLEŞİ

FOTOĞRAF: OKAN KILIÇKAYA

Türkİye’den de şampİyonların çıkacağına gönülden İnanıyorum. verip, sadece izleyici kalmamalarına destek verip, tenis oynamaları konusunda onları teşvik ediyorlar. Tenis ömür boyu yapabileceğiniz bir spor dalı. Türkiye’den de şampiyonların çıkacağına gönülden inanıyorum. Tenis sayesinde sağlıklı yaşanıyor, iyi bir sosyal çevreniz oluyor ve şampiyonlar da bu şekilde gelişiyor. Siz çok başarılı bir iş kadınısınız. Bu başarınızı nasıl tanımlarsınız? Sizi bu başarılara getiren nedir? İyi bir DNA’ya sahibim. Çok güçlü bir anneannem ve çok güçlü bir annem var. Çok çalışkanlar. Büyükannem de iş kadınıydı. Gayrimenkulle uğraşırdı ve ayakkabı mağazası işletirdi. Ve bunun yanı sıra 5 çocuk annesiydi. Yani hem başarılı bir ev hanımı hem de başarılı bir iş kadınıydı. Çok iyi rol modellerim var. Ben hayatımın her döneminde çok sıkı çalışan biri oldum. Asla pes etmedim. Hiç kolay olmadı, bir çok insan bana başarılı olamayacağımı söyledi ama bakın işte buradayım. O zaman hırslı olduğunuzu da söyleyebilir miyiz? Evet, oldukça. Ben hep iyi bir tenisçi olmak istemiştim. Junior olarak oynadım, fakat yeteneğim olmadığını fark ettim. Sonra ben de bunu kort dışı kariyer haline dönüştürmeye karar verdim. Ve tenisle ilgili her alanda çalıştım. File çekmekten tutun, hakemliğe kadar tenisin her alanında bulundum.

34

WTA Turnuvaları’nı yönetmenin en zor kısmı nedir? 54 turnuva, 32 ülke tabii ki kolay değil. Fiziksel olarak sürekli bir yerlere çekiliyorsun, yoruluyorsun, ülkeler arası zaman farkı zor oluyor. Avrupa, Amerika gibi yerlerde turnuvalar yönetmeye devam ediyorsun. Aynı zamanda ekonomileri düzelen ülkeler oluyor ve WTA Turnuvaları’na ev sahipliği yaparak, ülkelerinde bu sporu geliştirmek istiyor. Çok fazla sporcumuz var, Grand Slam gelenekleri var. Yani gelişmek için fırsatları bir araya toplamak biraz zor oluyor. Tenis sporu sizin hayatınızda ne ifade ediyor? Ben en büyük tutkum olan tenisi kariyerim yapmayı başardım. Yaptığınız şeyi sevmeniz lazım. Ve ben çok ama çok şanslıyım ki kariyerimi çok severek yapıyorum çünkü hayalimdeki işe sahibim. Oyuncularla nasıl ilişkileriniz var? Kort dışında arkadaş mısınız? Benim işim onları desteklemek ve kariyerlerinde kazanabilecekleri en çok parayı kazanmalarını sağlamak. Bu şekilde bir sonraki jenerasyon için organizasyonlar daha güçlü olur. Oyuncularla aramızda profesyonel bir ilişki var. Onları çok düşünüyorum ve onların her birine özen gösteriyorum. Düzenli bir şekilde onlarla buluşuyorum ve her konuda bilgilendiriyorum. Ekibimle birlikte amaçlarına ulaşmaları için ihtiyaçları olan tüm konularda onlara destek veriyorum.


BÖLÜM BAŞLIĞI

35


SÖYLEŞİ

DÜNYA 15.si

DOMINIKA CIBULKOVA İLE TENİS KARİYERİ ÜZERİNE… SÖYLEŞİ: NAZLI KÜTÜK

36

İLLÜSTRASYON: MAHYAR M. KALANTARİ


Bu yıl İstanbul’da sonuncusu gerçekleştirilecek olan WTA 2013’ün ilk lansmanı için WTV Başkanı ve CEO’su Stacey Allaster ile ülkemize gelen dünya 15.’si Dominika Cibulkova ile profesyonel kariyeri üzerine konuştuk.

Tenise nasıl başladınız? Farklı sporlar deniyordum, yüzmeyi çok seviyorum. Yaşadığımız yere yakın bir tenis kortu vardı ve orada çocuklar için tenis kampı düzenleniyordu. Ailem beni oraya gönderdi ve ilk andan itibaren bu spora aşık oldum. Tenis yolculuğum, bir hobiyle başladı ve tenis hayatımın merkezi haline geldi. Sizi bu kadar başarılı yapan nedir? Fiziksel ve mental olarak güçlü silahlarınız neler? Çok büyük bir savaşçıyım. Benim buralara kadar gelmemdeki en büyük etkenin bu olduğunu düşünüyorum. Hep daha iyisi için çalışırım. Mental olarak güçlüyüm, çalışmaktan asla sıkılmam. Rakiplerimin karşısında fiziksel olarak da tabii ki güçlü olmak zorundayım ve bunu mental disiplinim sayesinde gayet iyi başarıyorum. Ayak hareketlerimin ve forehand vuruşumun korttaki en iyi silahlarım olduğunu düşünüyorum. Binlerce seyirci izlerken baskıyla nasıl mücadele ediyorsunuz? Her zaman rol model olmamız gerekiyor. Küçük tenisçiler bizi izliyor ve her adımımız takip ediliyor. Bu kolay bir şey değil. Bu baskıyla başa çıkmayı öğrenmem gerekiyordu ve öğrendim de. Maça çıkmadan önce yaptığınız özel bir şey var mı? Çok spesifik bir şeyim yok ama genellikle aynı şeyleri yapıyorum. Aynı rutinde, aynı ısınma hareketlerini yapıyorum. Yıllardır aynı şeyleri yapmanın vermiş olduğu bazı alışkanlıklar var ve bir süre sonra onları otomatik olarak yapıyorsunuz.

"ROLAND GARROS ÇEYREK FİNALİNDE MARIA SHARAPOVA’YI YENMİŞTİM VE BU BENİM İÇİN YENİ BİR BAŞLANGIÇ GİBİ OLDU." FOTOĞRAF: OKAN KILIÇKAYA

37


SÖYLEŞİ

Bu yoğun tempoda kendinize zaman ayırabiliyor musunuz? Evimde olmayı çok seviyorum. Ülkeme aşık biri olarak oraya gitmek beni çok mutlu ediyor. Arkadaşlarımla vakit geçirmek, rahatlamak bana çok iyi geliyor. Takvimimiz çok yoğun ve eve gitme fırsatı bulabildiğimde sonuna kadar değerlendiriyorum. Şimdi yeni bir eve taşınıyorum o yüzden heyecanlıyım. Normal bir hayat özlemi çekmiyorum değil. Tenise dair unutamadığınız bir anınız var mı? Roland Garros çeyrek finalinde Maria Sharapova’yı yenmiştim ve bu benim için yeni bir başlangıç gibi oldu. O anda hissettiklerimi asla unutamam. Bu anı, her zaman beni ilerisi için motive eder ve daha nice başarılara imza atacağıma inandırır. Bu sene İstanbul’da sonuncusu düzenlenecek olan WTA Turnuvası’na katılmayı hedefliyor musun? Kesinlikle. Bunun için uğraşıyorum, turnuvalarda tüm gücümle oynuyorum. Bütün sene bunun için çalışıyorum ve bu seneki en büyük idealim ve hayalim İstanbul’da düzenlenecek olan En İyi 8 Turnuvası'nda oynamak.

FOTOĞRAF: OKAN KILIÇKAYA

38


Normal bİr hayat özlemİ çekmİyorum değİl.

39


TENİS

KURALLARI-3 YAZAN: ULUSLARARASI HAKEM ALAADDİN BOYAR

Sevgili tenis severler, önceki yazılarımda kortta oluşan anlaşmazlıklardan bahsetmiştim. Anlaşmazlıklardan bir tanesi de puan bitiminde topun patlak veya sönük olup olmadığıdır. Bu yazımda, korttaki daimi eşyalardan, top ve raketten bahsetmek istiyorum. Korttaki daimi eşyalar; hakem sandalyeleri, tribün ve seyirciler, arka ve yan tel örgüler, ışıklar ve direkleri, kapalı kort ise tavan, kortta görevli olan, belirlenen yerlerinde olmaları koşulu ile hakemler ve top toplayıcılardır. Dünyanın birçok yerinde olduğu gibi kortlar, çiftler maçlarına göre çizilirler. Tekler maçı oynandığında tekler çizgisinden file direğine doğru 91,4 cm uzaklığa tekler sopası yerleştirilir. Tekler maçında file direği ile tekler sopası arasında kalan alan da korttaki daimi eşyalardandır.

KURAL

Oyun sırasında top, daimi eşyaya dokunduğu anda puan sonlanır. Yani, A oyuncusu topa vurduğunda, top önce doğru bölgeye düşer sonra herhangi bir daimi eşyaya değerse puanı A kazanır. Ancak; A oyuncusunun attığı top önce daimi eşyaya değerse bu sefer puanı kaybeder. Bu kural serviste şu şekilde geçerlidir; top ilk önce servis kutusuna düşer sonra daimi eşyaya dokunursa, puan sona erer. Ancak top, önce daimi eşyaya sonra doğru kutuya düşerse bu servis hatasıdır. Birinci serviste olmuşsa ikinci servis atılır, ikinci serviste olmuşsa puan biter. 10 yaş ve altı tenis turnuvalarında kırmızı, turuncu ve yeşil toplar kullanılmaktadır. Üst yaş gruplarında oynayan sporcular ise normal top kullanmaktadırlar. Bu toplar, fabrikasyon hatalardan, fazla kullanımdan veya çok sert vuruşlara maruz kaldıklarından bazen patlayabiliyor veya havası inebiliyor. İşte burada bir kargaşa yaşanabiliyor; top patlak mı, havası mı inmiş, yumuşamış mı?

40

Top sıkıldığında basıncı yok ise; herhangi bir yerinde kırılma hissedilebiliyorsa, topun yüzeyinde herhangi bir yırtılma veya deformasyon varsa patlaktır. Yumuşak topun basıncı ise normalden düşüktür. Top, oyun sırasında patlar ise puan tekrar edilir; basıncı düşüp yumuşamış ise puan oynandığı gibi kalır ve her iki durumda da topun değiştirilmesi gerekir.

DURUM

Puan bitiminde A oyuncusu, yerdeki bir topu alıp topun patlak olduğunu iddia eder ve puanın tekrar edilmesini ister. B oyuncusu ise topun başka bir top olduğunu iddia eder ve puanın kalmasını ister.


ÇÖZÜM

Hakem, A oyuncusunun getirdiği topun oynanan top olduğundan emin ise puan tekrar edilir, emin değilse puan aynen kalır ve her iki durumda da topu değiştirir. Tenis eğitmenlerinin, (özellikle küçük yaştaki sporcular tarafından) en sık karşılaştığı sorulardan bir tanesi de rakete kaç tane titreşim azaltan parça (damper) takılabileceğidir.

KURAL

Bu durumda, servis karşılayanın iki seçeneği vardır. Birinci seçenek, kopuk telle devam eder ve A oyuncusu 2. servisini atar. Servis karşılayan, puana kopuk telle devam etmiş oluyor. Çünkü puan, birinci servis atıldığında başlamıştır artık. İkinci seçenek ise raketini hemen değiştirmesidir. Bu da servis atan oyuncunun ritmini bozacağı gerekçesiyle A oyuncusuna 1. servis atma hakkı doğuruyor.

Bol tenisli günler dilerim.

Raketteki telin örülü olan alanın dışına gelmesi koşulu ile istendiği kadar damper takılabilir. Diğer bir soru ise; oyun sırasında tel koparsa ne olacağıdır?

KURAL

Profesyonel teniste oyuncular kopuk tel ile puana başlayamaz. Ancak tel, oyun sırasında koparsa puan bitene kadar oyuncu, bu tel ile devam edebilir. Diğer taraftan, yaş turnuvaları, senyör ve özel turnuvalarda hatta profesyonel olmayan uluslararası yaş turnuvalarında puana kopuk tel ile başlanabilir.

DURUM

Profesyonel oynanan bir maçta, A oyuncusu 1. servisi atar ve hata olur, servis karşılayan B oyuncusu topa vurur ve raketinin teli kopar.

41


NOSTALJİK RAKET

2000 – TİTANYUM

RAKET

Günümüzde titanyum raket hemen hemen herkes tarafından kullanılan raket olma unvanını elinde tutuyor. Tahta raketler ve metal raketlerden sonra kortları ele geçiren titanyum raketler kontrol, ağırlık, titreşim ve pek çok etkende farkını ortaya koyuyor.

42


Tenis raketi yıllar içinde evrimsel bir plato içine yuvarlandı. Ufak tefek kompozisyon ve aerodinamik özellikler değişimi dışında raketin performansını değiştirecek büyük bir değişim uygulanmadı. Tenis raketlerinin bugün gelmiş olduğu noktada araştırmacılar, tenis raketi evriminde bir sonraki adımın mikro elektronik alanında yapılan gelişmelerden yararlanmak olacağını bildiriyor.

43


BÖLÜM BAŞLIĞI

LONDRA HAZIRLAYAN: BURCU ÇETİNKAYA ÖZTÜRK

44


Yağmuru, müzikalleri, müzeleri, sanat galerileri, fish & chips’i, kendi modasını yaratan sokakları, pubları, festivalleri, parkları ve dünyanın en prestijli turnuvalarından Wimbledon’ı ile bir marka haline gelen Londra, kendine özgü yaşam kültürüyle ilk görüşte aşk etkisi yaratıyor. “Bir insan Londra’dan sıkıldığı zaman hayattan sıkılmış demektir.” Ünlü yazar Samuel Johnson, 18. yüzyılda böyle buyurmuş. Londra’ya adım attığınız anda hiç de haksız olmadığını anlıyorsunuz. Şehrin merkezi kabul edilen ve adeta bir dil okulları cenneti diyebileceğimiz Oxford Street’in tarihi binaları arasından süzülürken yüzünüze çisil çisil vuran yağmura bırakırsınız kendinizi. Dünyanın dört bir yanından insanın, binbir farklı dilde konuşmaları kulağınıza çalınır. Orada ne kadar vakit geçirirseniz geçirin asla

alışamadığınız sağdan akan trafiği, kırmızı otobüsleri eşlik eder keşfinize. Tıpkı İstanbul gibi hiç uyumayan, 24 saat yaşayan bu şehrin gündüzü de gecesi de hayat dolu. Londra’nın özgürlüğün kıyasıya yaşandığı, tüm gün boyunca cıvıl cıvıl olan sokaklarına bir de akşamüstleri, iş çıkışı her köşe başında bulunan publarda bir şeyler içmeye gelen Londoner’lar (Londra’da yaşayanlara İngilizce’de verilen isim.) eklenir.

45


LONDRA

Londra’da toplu ulaşımı tercih etmek bir statü sembolü değil. Gecenin bir vakti kokteylden çıkmış şık şıkırdam bir çiftle aynı durağı paylaşabilirsiniz.

Londra’da gidip görülecek, yapılacak o kadar şey var ki… Trafalgar Meydanı’na mutlaka uğrayın. Görkemli heykellerin gölgesinde kalabalığa karışın. Trafalgar Meydanı İngiliz donanmasının İspanyol ve Fransız ordularını yenmiş olduğu 1805 tarihli Trafalgar Savaşı’ndan almaktadır. Meydan, önemli tarihi ve askeri liderlerin heykelleri ile süslü. Meydana adını veren Trafalgar Deniz Savaşı'nın kahramanı Lord Nelson, Kral Dördüncü George ve George Washington burada heykeli bulunanlardan bazıları. Meydan her zaman kalabalık, dolayısıyla görkemli heykeller ne gündüz ne de gece vakti yalnız kalmıyorlar.

TRAFALGAR MEYDANI

46


NATIONAL GALLERY

Trafalgar Meydanı’ndaki National Gallery için bile Londra’ya gidilir. Muhteşem sanat eserlerine ev sahipliği yapan galeride Van Gogh, Michelangelo, Monet, Rembrandt, Leonardo Da Vinci gibi dehaların muhteşem eserlerini görebilirsiniz.

HYDE PARK

Bir hafta sonu piknik sepetinizi doldurun, İtalyan şarabınızı kapın ve Hyde Park’a gidin. Kendinizi harikalar diyarındaki Alice gibi hissedeceğiniz Hyde Park’ta ördekleri besleyebilir, ağaçların arasından süzülen ışık hüzmelerinin tadını çıkarabilirsiniz. Yalnız sepetinizdeki cevizleri çalmaya niyetlenecek hırsız sincaplara dikkat edin.

47


LONDRA

İŞTE WIMBLEDON RİTÜELLERİ Oyuncular Beyazlar İçinde: Oyuncuların bütün giysilerinin beyaz olması bir zorunluluk.

Pimm’s Cup İçiliyor: Wimbledon’ın geleneksel içeceği ise Pimm’s adında bir kokteyl.

Kraliçeye Selam Olsun: Kraliçe veya Galler Prensi tribündeyse Kraliyet Tribünü’nü başlarıyla ya da reverans yaparak selamlamak zorunda.

Çim Deyip Geçmeyin! Zemin için İngiliz çimi olarak bilinen Lolium Perenne türü kullanılıyor ve tam olarak 8 milimetre kesilmesine dikkat ediliyor.

Çilek / Krema İkilisi: Tribünlerde artık Wimbledon’un geleneksel yiyeceği kabule dilen çilek ve krema tüketiliyor.

Rufus İş Başında: Turnuvanın çalışanlarından biri de Rufus adındaki şahin. Rufus, turnuva esnasında kortların üzerinde güvercinlerin dolanmasını engelliyor.

WIMBLEDON’DAN ÇARPICI ANILAR 2012 - Tarihi Buluşma Finalde Roger Federer ile Andy Murray karşı karşıya geldi. Murray galibiyeti elde edemese de 1938'ten bu yana Merkez Kort’a şampiyonluk için çıkan ilk Britanyalı oldu.

1990 - Navratilova’nın Rekoru Navratilova 1990 yılında Zina Garrison-Jackson’ı mağlup ederek 9. kez Wimbledon’da şampiyon oldu

2010 - En Uzun Tenis Maçı John Isner ile Nicolas Mahut’un arasındaki maçı tarihe geçti. Isner’in unutulmaz bir zafere imza atatığı mücadele, tam 11 saat 5 dakika sürdü.

1975 - İlk Siyahi Şampiyon Arthur Ashe, Jimmy Connors’u yenerek şampiyon oldu. Ashe, Wimbledon Kupası’nı kaldıran ilk siyahi sporcu.

2008 - Efsanevi Final 4 saat 48 dakika süren Nadal-Federer finali muhteşem bir mücadeleye sahne oldu ve efsaneleşti.

48



TENİS MODASI

KIYAFETİNİZ SİZİ YANSITIR HAZIRLAYAN: MAHYAR M. KALANTARI

Tarihe baktığımzda ilkel toplumlarda kıyafetler kişinin toplumdaki rolünü göstermek için büyük önem taşıyordu. Avcılar, avladıkları hayvanların deri, kürk, kemik veya tüylerini, üstlerinde taşıyarak güçlerini diğer insanlara gösteriyorlardı. Uzak Doğu'da geyşaların kademeleri makyaj ve elbiselerinden anlaşılıyordu. Günümüzde de çoğumuz ister istemez kişileri kiyafetlerine göre değerlendiririz. Kıyafetlerinden dolayı, tanımadığımız insanlara ciddi, modern, eğlenceli, kültürlü gibi sıfatlar yakıştırırız. Şunu da biliyoruz ki insanlardaki ilk iznelim kolay kolay değişmez. Bu sebeplerden dolaylı sosyal hayatta ve iş yaşamında olduğu kadar spor maçlarında da kiyafetin büyük önemi var. Kıyafetiniz fonksiyonel ve rahat olduğu kadar, etkileyici de olmalı. Sizin modunuzu yüksek tutup, kendinize güvenmenizi de sağlamalı. Baharın açık yeşil ve pembe renklerinden ilham alarak; karanfil pembesi, fosforlu pembe, ruby ve toz pembe renklerin baskın olduğu kiyafetleri araştırdık.

New Balance

Çim kortların yeşiline ve toprak kortunun turuncusuna son derece uyum sağlayan pembe tonlarını kullanarak taze bir görünüş elde edebilirsiniz.

COUTURE LA LA JUICY COUTURE Kırmızı kuş üzümü, yeşil elma ve mandalinanın mükemel açılışı, modonuzu anında değiştirir ve size pozitif bir aura kazandırır. İnci çiçeği, portakal çiçeği ve menekşe yaprakları bu zengin parfümün orta notalarını, misk ise; ana notasını oluştumakta. Zarif ama aynı zamanda iddialı olan bu parfüm, feminen gücü temsil ediyor.

50


GORGEOUS GARDENIA FLORA BY GUCCI Georgeous Gardenia Bahçe Serisi'nden oldukça şekerli ve feminen bir parfüm. Yaz ayları için ideal bu parfümün baş notalarını armut ve kırmızı meyveler; orta notalarını gardenya ve frangipani; ana notalarını ise silhat ve küp şeker oluşturuyor.

Eliza Audley

pinksandg

reens.com

51


TENİS MODASI

DOĞANIN

DOKUSU Yeşil renk neredeyse tüm insanlara yakışır. Bu durumun, atalarımızın ormanda yaşamasıyla bağlantılı olduğunu düşünmemek elde değil.

Adidas

Şans getirdiği düşünülen yeşil rengi, turuncu ve sarı gibi sıcak renklerle buluşturunca modern ve genç bir görünüm kazanabilirsiniz. Yeşil renk insanı sakinleştirir ve pozitif düşünceler kazandırır. Adidas'ın Yeni Koleksiyonu'nda da doğadan izler var... Adidas'ın 2013 Yeni Koleksiyon'unda hayvan derisi motifler ve geometrik biçimler, canlı renklerle buluşuyor. Bu birliktelikten sıra dışı bir koleksiyon doğuyor.

FUEL FOR LIFE DIESEL Baş notaları anason ve greyfurt olan bu parfümün orta tonları olan ahududu ve lavanta. Kediotu ve ahşap ise parfümün ana notası. Ferah ve şekerli yapısı, bu parfümü bahar mevsimi için ideal yapıyor. Acı bir tatlılığa sahip olan ve ahududulu vodkayı anımsatan koku, kesinlikle akılda kalıcı ve denemeye değer.

52


Adidas

PRIVATE BLEND NEROLI PORTOFINO TOM FORD 2011 yılında piyasaya sürülen parfümün baş notaların bargamut ve mandalina, orta notalarını Afrikalı portakal çiçeği, ana notasını ise amber oluşturuyor. Bu ferah aromatik ve unisex koku da baskın olan portakal çiçeği size saatlerce ferahlık taşıyacak.

53


RÖPORTAJ

2020 OLİMPİYAT OYUNLARI ADAYLIK SÜRECİNDE NEREDEYİZ? GENÇLİK VE SPOR BAKANI SUAT KILIÇ RÖPORTAJ: LEVENT GÜRCAN

2020 Yaz Olimpiyat ve Paralimpik Oyunları için adaylığımızı koyduk. Spor Bakanı Suat Kılıç’la güçlü rakipler içinde İstanbul’un yerini, adaylık sürecimizi ve ev sahipliğimizin ülkemize neler kazandıracağını konuştuk. 54


Bize biraz Suat Kılıç’tan bahseder misiniz? 23 Temmuz 1972'de Samsun'da doğdum. Yükseköğrenimimi Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde tamamladım. Henüz üniversite öğrencisi iken başladığım gazetecilikte sırasıyla Dünya Radyo, Kanal 7, NTV ve Kanal D'de görev yaptım. 3 Kasım 2002 Genel Seçimleri’nde 22. Dönem Samsun Milletvekili olarak Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne en genç milletvekili sıfatıyla girdim. TBMM Başkanlık Divanı Kâtip Üyeliği ve AK PARTİ Genel Merkez Tanıtım ve Medya Başkan Yardımcılığı görevlerinde bulundum. AK PARTİ’nin aylık resmi yayın organı olan Türkiye Bülteni’nin de 6 yıl süreyle Genel Yayın Yönetmenliği’ni yaptım. 22 Temmuz 2007 seçimlerinde ikinci kez milletvekili seçildim. AK PARTİ Genel Merkez Tanıtım ve Medya Başkan Yardımcılığı, TBMM Anayasa Komisyonu Üyeliği, AK PARTİ Grup Yönetim Kurulu Üyeliği, Karadeniz Ekonomik İşbirliği Parlamenter Asamblesi KEİPA Üyeliği, Türkiye-Brezilya Parlamentolar Arası Dostluk Grubu Başkanlığı görevlerini yürüttüm. 2009 yılında ise AK PARTİ Grup Başkan Vekilliği görevine getirildim. 12 Haziran 2011 seçimlerinde yeniden milletvekili seçildikten sonra kurulan kabinede Gençlik ve Spor Bakanlığı görevini yürütmekteyim.

“Birlikte Köprüler Kuralım” sloganıyla 2020 Yaz Olimpiyat ve Paralimpik Oyunları’na adaylığımızı koyduk. Şu anda ne aşamadayız? Halkımızın motivasyonu ve desteğini değerlendirir misiniz? Bugüne kadar Türkiye, 4 kez Olimpiyatlar’a aday oldu. Ancak o başvurularda ciddi eksikliklerimiz olduğunu herkes kabul ediyor. İlk kez dört başı mamur, tüm ayakları ile tamamlanmış bir adaylık söz konusu. Çünkü Türkiye, son yıllarda 700’den fazla uluslararası büyük spor organizasyonuna ev sahipliği yaptı. Avrupa Futbol Şampiyonası ve Olimpiyatlar dışında yapmadığımız büyük spor organizasyonu neredeyse kalmadı. Bu çok büyük bir tecrübe. Bu kez Türkiye'nin bu işi gerçekten hak ettiği, çok esaslı bir hazırlık yaptığını herkes kabul ediyor. Hükümet olarak, İstanbul kenti olarak sağlam bir vizyona sahibiz. Adaylık süreciyle ilgili hazırlıklarımızı tamamladık. 7 Eylül’de Arjantin’de yapılacak oylama öncesi St. Petersburg’da Sportaccord Zirvesi’nde çok başarılı bir sunum gerçekleştirdik. Tüm dünya orada Türkiye’nin yaptığı sunuma hayran kaldı. 3-4 Temmuz’da bu kez Lozan’da yeni bir sunum daha gerçekleştireceğiz. Artık son viraja girdik diyebiliriz. İnşallah kıtaların, medeniyetlerin, dillerin, dinlerin, kültürlerin buluşma noktasında halkımızla beraber Birlikte Köprüler Kuracağız. Halkımızın bu süreçte motivasyonu oldukça yüksek. Yapılan araştırmalar da milletimizin bu sürece verdiği desteğin ne kadar büyük olduğunu ortaya koyuyor. IOC’nin yaptığı kamuoyu araştırmasına göre, İstanbul halkının %83’ü Olimpiyatlar’a ev sahipliği yapmak istiyor. Bu istek ve bu arzu İstanbul’u tercih edenleri mahcup etmeyecek bir iradenin yansımasıdır.

Teknik altyapı açısından Madrid’in daha avantajlı olduğu yönünde iddialar var. Ancak siz İstanbul’un avantajları üzerinde duruyorsunuz. Güçlü adaylar içinde İstanbul’un artıları nedir? Adaylık süreci boyunca rakiplerimizin avantaj ve dezavantajları üzerine bir strateji izlememeyi ilke edindik. Çünkü İstanbul’un ve Türkiye’nin avantajları ya da artıları say say bitecek gibi değil. Biz

İstanbul’umuzun artılarını anlatmayı tercih ettik ve etmeye devam ediyoruz. Ülke olarak ve İstanbul olarak güçlü yanlarımız saymakla bitecek gibi değil. Bir kere Türkiye, ekonomik dinamizmin adresi olan bir ülke. OECD raporlarına göre dünyanın en hızlı büyüyen ikinci, Avrupa bölgesinin ise en hızlı büyüyen birinci ekonomisi Türkiye ekonomisidir. Türk ekonomisinin gücü, olimpiyat oyunları sürecinde İstanbul kentini desteklemeye devam edecek. Bu en önemli avantajlarımızdan biri. İkinci olarak Türkiye’nin adaylık başvurusunun altında dünyada istikrar abidesi bir lider olan Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın imzası var. 12’den fazla bakanlığımızın garanti mektupları var. Yani tam bir siyasi kararlılığımız var. Üçüncü olarak iş dünyamızın desteği var. Türk sermayesi, İstanbul kentini Olimpiyat kenti olarak görmeye hazır. Henüz adaylık sürecinde büyük sermaye grupları sponsorluklarını ortaya koymak suretiyle adaylık bütçemizin yarıdan fazlasını karşılayacak bir ekonomik birikimi üreterek komitemize teslim ettiler. Doğuş, Koç, Sabancı, Ülker grupları ile Turkcell ve Digitürk ana sponsorlarımız oldu. Doğan, Turkuaz, Çalık ve Ciner grupları medya sponsoru olarak Olimpiyatlar’ın İstanbul’da yapılmasına gönülden destek veriyor. Dördüncü olarak IOC’nin yaptığı kamuoyu araştırmasına göre İstanbul halkının %83’ü olimpiyatlara ev sahipliği yapmak istiyor. Halk desteği açısından rakiplerimiz Tokyo ve Madrid’i geride bırakmış durumdayız. İstanbul nüfusunun %50’den fazlası 25 yaşın altında. Bunun anlamı; 5 milyon gencimiz büyük bir heyecanla olimpiyatları bekliyor. Bu istek ve bu arzu İstanbul’u tercih edenleri mahcup etmeyecek bir iradenin yansımadır. Gönüllülük noktasında bu genç nüfusun ortaya koyduğu irade IOC çevrelerinin de dikkatinden kaçmamış durumda.

Peki 2020 Olimpiyat Oyunları’nın İstanbul’da gerçekleşmesi ülkemize neler kazandıracak? Ben olimpiyatların büyük getirileri olacağına inanıyorum. Bir kere bu meseleyi, Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne üyelik sürecine benzetiyorum. Avrupa Birliği süreci sayesinde Türkiye, temel hak ve özgürlükler, demokratik standartlar noktasında son 10 yılda devrim niteliğinde değişiklikler yaptı. Olimpiyatlar sayesinde de çok şey kazanabiliriz. Olimpiyatlar da Türkiye için, İstanbul için iyi bir motivasyon kaynağı olabilir. İstanbul’un birçok yapısal sorunu olimpiyatlar sayesinde çözüme kavuşabilir. Sporcu yetiştirme programlarımız, olimpik seyirci yetiştirme programlarımız olimpiyatlar sayesinde başarıya ulaşabilir. 12 kentimizi olimpiyata sporcu yetiştirme merkezi ilan ediyoruz. Bu kentler spor altyapısını büyük oranda tamamlamış illerimiz. Ankara, Erzurum, Trabzon, İstanbul, Samsun, Bursa, Konya, Mersin, Gaziantep, Kayseri, İzmir ve Aksaray’da Paralimpik Sporcular Kamp Merkezi oluşturuyoruz. 2020 Olimpiyat ve Paralimpik Oyunları’na yönelik sporcu yetiştirme programlarımız hazır. Olimpiyatların İstanbul’a verilmesi halinde büyük bir motivasyon kaynağımız olacak.

Olimpiyatlar için bir alıştırma diye nitelendirebileceğimiz Akdeniz Oyunları için çok ciddi faaliyetler yürütüyorsunuz. Bize biraz bu konuda bilgi verebilir misiniz? Toplamda hazırlık süresi yedi yıl olan Akdeniz Oyunları’nı 18 ay gibi kısa bir sürede gerçekleştirmeyi başararak yabancıların bile itiraf ettiği Türk mucizesini gerçekleştirmiş bulunuyoruz. Mersin’de müsabakalar 54 tesiste yapılacak. Bunların 11’i 18 aydan daha az bir sürede yapılan yepyeni tesisler. Birçoğu 11 ayda tamamlandı. Kalan tesislerde de yeni inşa edilmiş gibi kalıcı değişiklikler yaptık.

55


RÖPORTAJ

İstanbul’un ve Türkiye’nin avantajları ya da artıları say say bitecek gibi değil. Biz İstanbul’umuzun artılarını anlatmayı tercih ettik ve etmeye devam ediyoruz.

Erdemli’deki atış poligonumuz Avrupa’nın iki ya da üç numarası. Açık ve kapalı tenis kortlarımızın inşaatı tamamlandı. 4 bin 500 kişilik Akdeniz Oyunlar Köyü organizasyonun ardından yükseköğrenim yurdu olarak öğrencilerimize tahsis edilecek. Bu stadyumlar, kortlar, salonlar, antrenman salonları, atış poligonları, olimpik ve yarı olimpik antrenman yüzme havuzları Mersin’i bir spor kentine dönüştürecek. Çünkü Mersin’in önümüzdeki 50 yıllık sportif altyapı ihtiyacını tamamlamış durumdayız. Ülkemiz için hiç şüphesiz çok önemli bir organizasyon. 32 branşta yarışların olacağı oyunlara 24 ülkeden katılım bildiren sporcu sayısı 6092. Londra’daki yaz olimpiyatlarına katılan sporcu sayısı 10 bin 470 idi. Mersin'e gelecek olan 6092 sporcu sayısını göz önüne aldığımızda Akdeniz Oyunları yarı bir olimpiyattan daha büyük bir organizasyon olacak.

Peki olimpiyatların ardından bu dev tesisler ne şekilde değerlendirilecek? Bunun için bir çalışma söz konusu mu? Mersin’deki tesisler Mersinlilerin, Türk sporcularının hizmetinde olmaya devam edecek. 12 kentimizi olimpiyata sporcu yetiştirme merkezi ilan ettik. Bu kentler spor altyapısını büyük oranda tamamlamış iller. Mersin de bunlardan biri olacak. Ankara, Erzurum, Trabzon, İstanbul, Samsun, Bursa, Konya, Gaziantep, Kayseri, İzmir ve Aksaray’da Paralimpik Sporcular Kamp Merkezi oluşturuyoruz. 2020 Olimpiyat ve Paralimpik Oyunları’na yönelik sporcu yetiştirme programlarımız hazır. Bu çalışmayla birlikte, hem bu tesisleri çürümeye terk etmemiş hem de elit sporcu yetiştirmiş olacağız.

Türkiye’de spor adına çok güzel gelişmeler oluyor. Bu

56

gelişmelerin en göze çarpanlarından biri de tenis dalında yaşanıyor. Siz, ülkemizde tenis adına atılan adımları nasıl değerlendiriyorsunuz? Türkiye’de tenis sporu artan bir ivme ile ilgi görmeye devam ediyor. Biz de bu ilginin farkındayız. Spor yatırım planlamalarımızda tenis kortları önemli bir yer tutuyor. Mersin’deki açık ve kapalı tenis kortları gibi İstanbul’da Wibledon standartlarında bir tenis kompleksini yatırım programımıza aldık. Ankara’da da benzer kortlar inşa edeceğiz. Son iki seneden beri WTA Dünya Tenis Şampiyonası’na ev sahipliği yapıyoruz. Şampiyona boyunca sporseverlerin bu maçlara gösterdiği ilgi ortada. Tek bir bilet bile elimizde kalmadı. Bu yüksek ilgi bizim de tenise ilgimizi artırıyor.

Sizin de iyi bir tenis oyuncusu olduğunuzu ve tenise zaman ayırdığınızı biliyoruz. Yoğun gündeminiz içinde tenis hayatınızın neresinde? Spor yapmaya özen gösteriyorum. Ancak her zaman buna fırsat bulamıyorum. Yoğun bir programımız var. Fırsat buldukça tenis oynuyorum. Çok da zevk alıyorum.

3 çocuğunuz var. Çocuklarınızın tenise ilgisi var mı? Çocuklarımın sporla ilgilenmesini, spor yapmasını teşvik ediyorum. Hangi branşta olursa olsun mutlaka sporla iç içe bir yaşam felsefesine sahip olmalarını arzu ediyorum. Mutlaka tenis oynamalarında ısrar etmiyorum. Zaten ben oynadığım için içlerinden heves edenler olacaktır. Çünkü tenis gerçekten güzel bir spor.


Spor Bakanı olarak pek çok spor dalıyla ilgileniyorsunuz. Bize yakın olduğunuz spor dallarından bahseder misiniz? Gençlik ve Spor Bakanlığına bağlı 61 federasyon var. Bağlı demek ne kadar doğru bilmiyorum; ama bütçelerinin önemli bir kısmını bizden aldıkları için bu ifadeyi kullandım. Federasyonlar arasında, branşlar arasında yarım yapmak bulunduğumuz görevin gereklerine aykırı. Nasıl bir baba evlatları arasında ayrım yapmazsa, biz de spor dalları arasında ayrım yapamayız.

Gençlerle iç içe bir yaşamınız var. Bu enerji hem iş hem de özel hayatınıza ne şekilde yansıyor? Genç bir bakan olarak gençliğin gücünü ve dinamizmini arkamıza almak bize güç veriyor. Genç bir bakan olmam hasebiyle gençlerle iletişimimiz çok güçlü. Mümkün olduğu kadar hayatın her sahasında onlarla birlikte olmaya çalışıyorum. Yurtlarda, spor salonlarında, sokaklarda onları dinliyor, onlardan aldığım enerji ile politikalar üretiyorum. Gençlerle birlikte olmak, onların enerjisini, desteğini arkanızda hissetmek, çalışmalarımızın gençlerde hasıl ettiği mutluluk, yaptığımız işlerin doğru olduğunu bize hissettiriyor, bu da bütün yorgunluğumuzu alıyor.

Genç bir bakan olarak gençliğin gücünü ve dinamizmini arkamıza almak bize güç veriyor. 57


KİM NE DEMİŞ? HAZIRLAYAN: OKAN KILIÇKAYA

Küçüklüğümde çeşitli parçalardan kendime kupalar yapar, aynanın karşısına geçerek o yaptığım kupaları kaldırırdım. Ve derdim ki: “Şampiyon Nole”. NOVAK DJOKOVIC Maçı yaşarsınız, duygularınız vardır. Ama hiçbir zaman daha fazla heyecanlanmak istemezsiniz. Vücudunuz aşırı gerginlikten ötürü iflas etmiş durumda olur. ROGER FEDERER

Nadal’ı ormanların kralı aslana benzetebilirim. O çok güçlü, çok hırslı, çok yetenekli ve çok hızlı. O Mitolojik bir İspanyol hayvanı. JULIEN BENNETEAU Bundan sonra kariyerimde maç kazanır mıyım bilmiyorum. Ama ne yaparsam yapayım, nereye gidersem gideyim, Wimbledon şampiyonu olarak tanınacağım. GORAN IVANISEVIC

Kaybetmek hiçbir zaman düşmanım değildir. Kaybetmekten korkmak ise büyük düşmanım. RAFAEL NADAL

58


Herkes bana tavırlı bir yapım olduğumu söylüyor. Belki de öyledir bilmiyorum ama bunu yapmak zorundasınız. Çünkü kimsenin size inanmadığı anda, siz kendinize inanmalısınız. Venus Williams

Ben canavar değilim, tamamen kötü biri de sayılmam. Sadece % 10’um kötü, geriye kalan % 90 kısmım hep iyidir. JOHN MCENROE

Adı “Roger” olmayan herkes kadar şansım var. (Amerika Açık’taki şampiyonluk şansını yorumlarken) ANDY RODDICK

Tenis oynamak aşk gibidir. Israrla ararsınız ama bulamazsınız, akışına bırakırsınız, her şey kendiliğinden güzelleşir. MARAT SAFIN

Kimseden korkmam, kendimden korktuğum kadar. Çünkü teniste mental güç çok önemli. JUSTINE HENIN

59


SÖYLEŞİ

TENİSTE LALE DEVRİ’NİN SULTANI

BAŞAK ERAYDIN

Elde ettiği başarılarla Türk tenisine “ilkleri” armağan eden başarılı tenisçimiz Başak Eraydın ile Lale Cup sonrası bir araya geldik. Her zamanki mücadeleci ruhunu bu turnuvaya da taşıyan Başak ile Donna Vekic, Kristyna Pliskova gibi yıldızların da yer aldığı Lale Cup üzerine keyifli bir söyleşi gerçekleştirdik.

60


Tebrikler Başak, çiftler finalisti olarak turnuvayı kapadın. Bu turnuvada en başarılı Türk tenisçi oldun, neler söylemek istersin? Teşekkür ederim. Final oynadığım için gerçekten çok mutluyum. Çiftlerde finale başlamak, turnuva başlamadan önce beklemediğim bir başarıydı. Daha doğrusu her tenisçi gibi önceliğim teklerde başarılı olabilmekti. Ama partnerimle iyi bir uyum yakaladığımızı düşünüyorum. Bugün şampiyon olabilirdik, ilk seti de kazandık. Ama ikinci setin başından itibaren performansımız düşmeye başladı. Yarı finali geçtikten sonra şampiyon olacağımıza inanmıştık ama olmadı. Yine de final oynadığım için mutluyum.

Dergimizi inceledin, nasıl buldun ? Ülkemizde tenis adına çok güzel gelişmeler yaşanıyor. Turnuvalar, yeni tesisler derken bu gelişimin iletişim anlamda da yeni yayınlarla hareketlenmesi sevindirici. Derginizi inceledim ve gerçekten beğendim. İçerik çok zengin gözüküyor. Elinize sağlık. Başak çok teşekkür ederim, ikincilik kupandan ötürü de seni çok tebrik ediyoruz. Gelecek turnuvalarda başarılar dilerim. Ben de çok teşekkür ederim.

Teklerde de ilk maçında çok başarılıydın. Aslında 2. turda yenildiğin 2 numaralı Pliskova karşısında da galip gelebilirdin. Set skorları da bunu gösteriyor. 6-4 yenildin iki sette de… Sonucu nasıl değerlendiriyorsun? Tabii olabilirdi ama rakibim benden daha güçlü ve tecrübeliydi. Zaten turnuvaya 2 numaralı seribaşı olarak gelmişti. Dünya sıralamasında da ilk 100’de. Özellikle servis return’lerinde beni çok zorladı. Ben her zaman maçlardan dersler çıkarmaya çalışıyorum. Sonuç galibiyet ya da mağlubiyet olsun; her maçın bana bir deneyim kazandırdığına inanıyorum. Her turnuva sonunda kendimi daha tecrübeli hissediyorum. Böyle maçlar oynayana oynaya, daha başarılı sonuçlar elde edeceğimi düşünüyorum. Seyircinin turnuvaya ilgisi büyüktü. Final maçında da seni çok desteklediler. Lale Cup’ı bir tenisçi gözüyle değerlendir misin? Gerçekten çok keyifli ve güzel bir turnuva geçirdim. Seyircilerimize çok teşekkür ediyorum, turnuvanın her günüde aynı ilgiyle maçları takip ettiler. Böyle bir tesisi, tenisseverlere kazandıranlara da teşekkür etmek lazım. Böylesine güzel bir turnuvayı şehrin tam ortasında düzenlemek, tenisi insanların ayağına kadar getirmek gibi bir şey oldu. İlgi büyüktü ve bu da biz tenisçileri her zaman ekstra motive eden bir nedendir. Tenisin bu kadar beğeniyle takip edilmesi sevindirici. Evet gerçekten de ilgi büyüktü. Hatta sen ikinci tur maçını yaptığın sırada yan kortta Çağla’nın da (Büyükakçay) maçı vardı ve her iki kortta da eşit seyirci vardı. Türk tenis severler, turnuvalarda maç seçebilecek konuma geldi. Tabii, bunda en büyük pay sahibi, siz başarılı tenisçilersiniz. Teşekkür ederim. Türk tenisinin geçmiş yıllara oranla her yıl daha da ileri gittiğini düşünüyorum. Tabii bu süreç çok uzun. Pemra ve Çağla Ablalar hedefleri yukarılara taşıdılar. Alttan gelen tenisçilerin bunu daha da yukarı taşıyacaklarını düşünüyorum. Tenis de teknoloji gibi her sene gelişiyor Türkiye’de. İpek Soylu’nun, Berfu Cengiz’in, adını sayamadığım birçok tenisçinin başarılarını duyuyoruz. Türk tenisini daha da yukarı taşıyacaklarından şüphem yok. Bu turnuvada 2.tur oynayarak teklerde 10 puan toplamış oldun. Peki 2013 hedeflerin neler? İlk hedefim ilk 200 içine girebilmek. 10 puan kazandım ancak geçen yıldan korumam gereken puanlar var. Başarılı bir yaz dönemi geçirerek, performansımı en yüksek seviyeye taşıyarak sıralamada yukarılara çıkmak istiyorum.

Böylesine güzel bir turnuvayı şehrin tam ortasında düzenlemek, tenisi insanların ayağına kadar getirmek gibi bir şey oldu.

61


DÜNYADAN

MONTE CARLO’NUN KRALI

DJOKOVIC

Novak Djokovic, 8 yıldır Monte Carlo Erkekler Tenis Turnuvası'nın tahtında oturan Rafael Nadal’ı 2-0 yenerek şampiyon oldu. ATP tarafından Monaco'da düzenlenen Monte Carlo Turnuvası'nın tekler finalinde, dünya 1 numarası Sırp Novak Djokovic ile dünya 5 numarası İspanyol Rafael Nadal karşılaştı. Maç, aşırı yağış nedeniyle yaklaşık 40 dakika gecikmeli başladı. Djokovic, karşı ilk seti, 6-2 aldı ve durum 1/0 oldu. İkinci sete daha etkili başlayan Nadal’ın sayı bulma yüzdesi yükselirken, iyi savunma yapan Djokovic, 2'şer kez servis kırdı. Setin kazananını belirlemek için "tie break"e gidildi. Djokovic, "tie break"i 7-1, 1 saat 52 dakika süren maçı da 2/0 kazanarak, Monte Carlo Turnuvası'nda mutlu sona ulaştı.

62


WTA’DAN İSTANBUL’A VEDA,

SİNGAPUR’A MERHABA 2011 – 2012 yıllarında İstanbul’da düzenlenen ve bu yıl son kez İstanbul’da gerçekleşecek olan WTA’nın bir sonraki adresi olmak için çalışan şehirlerin içinden ilk üçe Meksika'nın Monterrey kenti, Singapur'un başkenti Singapur ve Çin'in Tianjin kenti kalmıştı. WTA Başkanı Stacey Allaster, düzenlediği basın toplantısıyla yeni ev adresinin Singapur olduğunu açıkladı. Singapur, 2014 yılından itibaren beş yıllığına WTA Sezon Sonu Turnuvası'na ev sahipliği yapacak. Sezonu teklerde ilk sekiz içinde bitiren kadın tenisçiler ile en iyi dört çift ekibin şampiyon olmak için mücadele ettiği WTA Sezon Sonu Turnuvası ilk kez 1972 yılında ABD'nin Boca Raton şehrinde gerçekleşmişti. Daha sonra sırasıyla Los Angeles, New York City, Oakland, New York City, Münih, Los Angeles, Madrid, Doha ve son olarak 2011-2012 yıllarında İstanbul'da düzenlendi.

FED CUP’IN YÜKSELEN YILDIZLARI; İTALYA VE RUSYA Fed Cup yarı final maçları oynandı. Finale yükselen ülkeler ise; İtalya ve Rusya oldu. Fed Cup’ta yarı finalde kupayı son iki yılda kazanan dünya 1 numarası Çek Cumhuriyeti ile İtalya karşılaştı. İtalya, Sara Errani ve Roberta Vinci'nin galibiyetleriyle, çiftler maçına gerek kalmadan 3-1'lik skorla güçlü rakibini eledi ve finale yükseldi. Diğer seride ise zafer taraf Ruslar’ın oldu. Dünya 2 numarası Maria Sharapova'nın yer almadığı seride Slovakya önünde 2-0 geriye düşen Rusya, Makarova-Vesnina ikilisinin Cibulkova-Hantuchova çiftine karşı kazandığı karşılaşmada 3-2'lik skorla finale kaldı. İtalya ile Rusya'yı karşılaşacağı 2013 Fed Cup finali, 2-3 Kasım 2013 tarihlerinde İtalya'da düzenlenecek.

63


DÜNYADAN

BARCELONA AÇIK’TA,

NADAL RÜZGARI Toprak kortlardaki zaferleri sebebiyle, “toprak kortun kralı” lakabını alan İspanyol raket Rafael Nadal, Barcelona Açık'ta 8. kez şampiyonluğa ulaştı. Nadal, ATP takviminin 500 puan değerindeki turnuvalarından olan Barcelona Açık'ta İspanyol raket Nicolas Almagro ile karşılaştığı finali 6/4 - 6/3'lük setlerle kazanarak tekler kariyerinin 54. zaferini elde etti.

64


SHARAPOVA’YA, PORSCHE YAKIŞIR Stuttgart'ta düzenlenen Porsche Tennis Grand Prix'in şampiyonu Maria Sharapova oldu. Stuttgart Açık'ta üste üste ikinci kez şampiyon olan Sharapova, bu zaferiyle Porsche marka otomobilin sahibi oldu. Maria Sharapova, finalde Çinli Na Li ile karşı karşıya geldi. Mücadeleye iyi başlayan Rus tenisçi, rakibinin servisini iki kez kırdığı açılış setini 6-4 kazandı. İkinci sette de son dört oyunun tamamını kazanan Sharapova, 6-3'lük skorla tekler kariyerinin 29. zaferini elde etti. Porsche'un yeni tanıtım yüzü olan dünya 2 numarası, bu sonuçla Stuttgart'taki unvanını korumuş oldu.

65


DÜNYADAN

DÖNÜŞÜ MUHTEŞEM OLDU! Toprak kortun kralı Rafael Nadal, yine gücünü konuşturdu. Rafa, Madrid Açık'ta şampiyonluğu elde ederek, kariyerinin 23'üncü Masters zaferine ulaştı. Dizindeki sakatlık nedeniyle kortlardan uzun süre uzak kalan Nadal’ın dönüşü muhteşem oldu. Madrid Açık Tenis Turnuvası finalinde Stanislav Wawrinka'yı 2 set sonunda mağlup eden İspanyol tenisçi, sakatlığını atlattıktan sonra katıldığı turnuvalarda 5. şampiyonluğunu elde etti. Finalde İsviçreli Wawrinka'yı 6-2 ve 6-4 biten set sonuçlarıyla 1 saat 10 dakikada geçmeyi başaran Rafael Nadal, Madrid Açık'ta 3. kez zafere ulaşırken, kariyerinin de 55. ATP birinciliğine ulaştı.

66


BÖLÜM BAŞLIĞI

67


DÜNYADAN

ROMA’DA NADAL ATEŞİ Toprak kortta tarih yazan Rafael Nadal, Roma Açık’ın finalinde güçlü rakibi Roger Federer’i yenerek, şampiyonluğu elde etti. Sadece 69 dakika süren maçta Federer'i 6-1 ve 6-3’lük setlerle geçmeyi başaran Rafa, Madrid Açık'tan sonra Roma'da da zirveye çıktı. Finalde ilk oyunu rakibine puan vermeden kazanan Federer oldu. Ancak ikinci oyunla birlikte performansını doruğa çıkaran Rafael Nadal, üst üste altı oyun alarak 23 dakikada ilk seti bitirmeyi başardı. Nadal, İkinci sette 3-0 öne geçti. Tansiyonun yüksek olduğu karşılaşmada Federer, bir ara sinirlerine hakim olamayarak raketini fırlattı. 5-1'de şampiyonluk için servis kullanan Nadal’ın servisini kırmayı başaran İsviçreli raket bir oyun daha aldı. Fakat şampiyonluk, maç için kullandığı ikinci servisi almayı başaran Rafa’nın oldu.

HAAS’TAN 35 YAŞ REKORU! Münih’te düzenlenen toprak zemin turnuvası finalini Tommy Haas kazandı. Son şampiyon Philipp Kohlschreiber'i geçen 35 yaşındaki Haas, 2008'den beri bu yaşta bir turnuva kazanan ilk isim oldu. 35 yaşındaki Tommy Haas, performansın ve deneyimin bir araya gelmesiyle nasıl mucizeler sergileneceğini herkese gösterdi. Eski dünya bir numarası Haas, finalde vatandaşı Philipp Kohlschreiber ile karşı karşıya geldi. Turnuvaya son şampiyon unvanıyla gelmesinin yanı sıra 2007 yılında da zirveye çıkan Kohli'yi 6-3, 7-6(3)'lık skorla mağlup eden Haas, sekiz yıl sonra ilk toprak zemin turnuvasını kazanırken, toplamdaki şampiyonluk sayısını ise 14'e yükseltti. Haas, bu galibiyetiyle 2008 senesinden bu yana 35 veya üzerindeki bir yaşa sahip olarak turnuva birinciliğine imza atan ilk raket olma unvanını da elde etti.

68



DÜNYADAN

MADRİD’TE ŞAMPİYON SERENA! WTA Madrid Açık Tenis Turnuvası finalinde Maria Sharapova ile karşı karşıya gelen Serena Williams, bu birincilik ile kariyerinin 50. tekler zaferine ulaştı. WTA Madrid Açık Tenis Turnuvası finalinde Birleşik Amerikalı Serena Williams ile Rus raket Maria Sharapova karşı karşıya geldi. Maria Şarapova'yı 6-1, 6-4'lük setlerle geçen Serena Williams, rakibini set vermeden yenerek kariyerinin 50. şampiyonluğunu elde etti. Daha önce sahne aldığı 7 toprak kort finalinde yenilgi yüzü görmeyen Sharapova, bu sonuçla birlikte kariyerinde ilk kez toprak kortta oynadığı bir finali kaybetti. 31 yaşındaki Williams, bu galibiyetle aralarındaki 15. maç sonucunda, 26 yaşındaki Rus rakibi karşısındaki ezici üstünlüğünü 13-2'ye çıkardı.

70


BÖLÜM BAŞLIĞI


NADAL, ROLAND GARROS’TA ESTİ


Fransa Açık tek erkekler finalinde Rafael Nadal, rakibi David Ferrer'i 6-3, 6-2 ve 6-3'lük setlerle 3-0 yenerek Roland Garros'ta 8. şampiyonluğuna imza attı. Toprağın hakimi olarak bilinen raket Nadal, Roland Garros’ta 8. şampiyonluğunu kariyerinde ilk kez Grand Slam mücadelesi veren David Ferrer'e karşı kazandı. Toplam 2 saat 18 dakika süren maçta Nadal Ferrer’i 6-3, 6-2 ve 6-3’lık setlerle mağlup eden taraf oldu. Üst üste 4 kere Roland Garros Şampiyonu olmayı başaran Nadal, yarı final mücadelesinde Novak Djokovic’i kıran kırana geçen maçta elemeyi başarmıştı. Finalde ise vatandaşı Ferrer’i yenerek kupanın sahibi oldu. Toprak kortun hakimi Nadal, bu zaferiyle Grand Slam Turnuvaları’nda 8 kez aynı turnuvayı kazanmayı başaran ilk tenisçi olarak tarihe geçti.

73


DÜNYADAN

ROLAND GARROS ŞAMPİYONU

SERENA 74


Fransa Açık Tenis Turnuvası tek kadınlarda 1 numaralı seri başı Amerikalı raket Serena Williams ve 2 numaralı seri başı Rus raket Maria Sharapova karşı karşıya geldi. Williams rakibi Sharapova’yı 6-4 ve 6-4’lük setlerle 2-0 yenerek toplamda 16. Grand Slam şampiyonluğuna ulaşmış oldu. Fransa Açık'ta kadınlar tek finalinde Serena Williams yine büyük bir başarıya imza attı. Final mücadelesinde Rus raket Sharapova’ya zor anlar yaşatan Serena, 11 yıldan sora Roland Garros’ta şampiyon olmayı başardı. Amerikalı raket Serena Williams, Roland Garros’u en son 2002 yılında kazanmıştı. Bu sene 11 yıldan sonra Fransa Açık Kupası'nı kucaklayan Williams, bu zaferle 16. Grand Slam şampiyonluğuna imza atmış oldu.

75


ROLAND GARROS’TA ÖNE ÇIKANLAR 31'LİK FERRER, İLK GRAND SLAM FİNALİNDE 31 yaşındaki David Ferrer, Roland Garros 2013'te set kaybetmeden finale yükselmeyi başardı. Roland Garros'ta erkekler yarı final mücadelesinde, David Ferrer ile ev sahibi ülkeden Jo-Wilfried Tsonga karşı karşıya geldi. Mücadeleden 6-1/ 7-6(3)/ 6-2'lik setlerle galip ayrılan Ferru, kariyerinin ilk Grand Slam finaline yükselme başarısını gösterdi.

SEN İNSAN MISIN SERENA WILLIAMS ? Serena Williams, Fransa Açık turnuvası’nda yarı final maçını yalnızca 46 dakikada kazandı. Kadınlar tenisinin 1 numaralı ismi Serena Williams, yarı final mücadelesinde geçtiğimiz yıl bu turnuvada final oynayan Sara Errani ile karşı karşıya geldi. Amerikalı raket rakibini sadece 46 dakikada 6-0 / 6-1'lık setlerle eledi. Maç boyunca yalnızca 16 puan kazanabilen Errani, rakibinin inanılmaz oyunu karşısında çaresiz kaldı.

76



GEÇMİŞTEN

TÜRKİYE'DE TENİS NASIL BAŞLADI -3 HAZIRLAYAN: BURCU ÇETİNKAYA ÖZTÜRK

78


40’LARDAN GÜNÜMÜZE, SATIR BAŞLARI Türkler, 1900'lü yılların başında İngiliz diplomatlar aracılığıyla tanındığı tenisi ancak; 1915’lerde oynamaya başlayabildiler. Bu tarihten itibaren kortta hareketlenmeler başladı. 1923 tarihinde kortların da özgürlüğe kavuşmasıyla, Türk tenisine hayat veren isimler yetişmeye başladı. Özgürlük rüzgarları kadınları da korta taşıdı. Sahaya önce önce Musevi bayanlar çıktı. Türk kadınları da onlardan cesaretle oynamaya başladılar. 1930 yılında ilk büyük uluslararası başarımızı elde ettik. Atina’da düzenlenen Balkan Şampiyonası'nda Sedat Erkoğlu ve Vahram Şirinyan’ın çift erkeklerde gösterdiği olağanüstü başarı ile birinci oldu. 1942'de "Tenis, Eskrim, Dağcılık" (TED) Kulübü’nün Muhterem Sökmen, Avni Şaşa, Cihat Tegin, Mecdi Serdengeçti, Rıza Arseven, Memduh Moran gibi isimlerin öncülüğünde kurulmasıyla birlikte Türk tenisinde yeni atılımlar başladı. 1946'da İstanbul Tenis Turnuvası düzenlendi. Ardından dev bir adım geldi. 1948 yılında Türk milli takımı, Davis Kupası’na katıldı. Takımımız, ülkemizde oynanan karşılaşmada Yugoslavya'ya 5-0 mağlup oldu. Bundan sonra uzun süre Davis Kupası’nda tur geçemeyen takımımız ilk galibiyetini 1974'de Lübnan'ı 3-2 yenerek aldı.

TÜRK TENİSİNİN DUAYENİ NAZMİ BARİ Türk tenis tarihine adı altın harflerle yazılan efsanevi tenisçimiz Nazmi Bari, 1951-1965 yılları arasında uzun bir süre tek erkeklerde birinciliği elinde tutmuş ve kırılması güç bir rekora imza atmıştı. Bari’nin rüzgarı öyle güçlüydü ki; raketi sınırları aştı. Bari sayesinde dünya, ilk defa bir Türk tenisçi ile tanışmış oldu. Nazmi Bari; 1951 Beyrut Turnuvası’nda Tek Erkekler’de ikinci, 1952 Beyrut Turnuvası’nda birinci, 1954 Selanik Turnuvası’nda birinci; 1957 İsrail Turnuvası’nda ikinci; aynı yıl Üsküp Turnuvası’nda ikinci olarak yurdumuzu temsil etti.

79


GEÇMİŞTEN

1958 yılında Wimbledon’da eleme turlarına, 1963 yılında ise Amerikan Açık Tenis Turnuvası’na katılarak Türkiye’nin Grand Slam Turnuvası’na katılmış ilk tenisçisi oldu.

UMUT VEREN, GURUR VEREN ULUSLARARASI BAŞARILAR… Türkiye, 1974'te Balkan Şampiyonası’nda dördüncü oldu. 1980 İzmir'de yapılan İslam Oyunları Karşılaşmaları’nda ise tek bayanlarda Tevfika Celaloğlu şampiyon oldu. Çift bayanlarda Tevfika CelaloğluEmel Erdem çifti ve karışıkta Tevfika Celaloğlu ile Kemal Ambar çiftinin zaferleri Türk tenisinin en büyük başarıları arasında yer aldı. 1989'da Romanya'da yapılan Balkan Şampiyonası’nda bayanlar çiftlerde Duygu Akşit-Gülber Gültekin üçüncü oldular.

80

MARSEL VE İPEK TARİH YAZDI 46 yıllık aranın ardından US Open ana tablosunda yer alarak Nazmi Bari’nin unutulmaz rekorunu egale eden Marsel İlhan, bu galibiyetle Grand Slam’lerde tur atlayan ilk Türk tenisçimiz oldu. İpek Şenoğlu ise WTA düzeyinde final oynayan ilk tenisçisi olarak Türk tenis tarihindeki yerini aldı.

BİR MUCİZENİN BUGÜNÜ Türk tenisi, azmin mucizeleriyle kat etmeye devam ediyor. Suat Subay’ın, Sedat Erkoğlu’nun, Vahram Şirinyan’ın, Nazmi Bari’nin, Tevfika Celaloğlu’nun ve tenise gönül veren nice sporcumuzun taşıdığı bayrağı devralan tenisçilerimiz uluslararası turnuvalarda elde ettikleri başarılarla, onların açtığı yolda emin adımlarla ilerliyor.


BÖLÜM BAŞLIĞI

Fikirlerimiz taze, taze,köklerimiz köklerimizderin... derin...

Sektöre Sektörekattığımız kattığımızyeniliklerimiz yeniliklerimiztaze tazebir birfidan, fidan, sektördeki yerimiz köklü bir çınar gibi. sektördeki yerimiz köklü bir çınar gibi.

Çetin Emeç Bulvarı No: 60/4 06520 Balgat/ANKARA Tel: 0 312 286 90 75 Faks: 0 312 286 90 79 Çetin Emeç Bulvarı No: 60/4 06520 Balgat/ANKARA Tel: 0 312 286 90 75 Faks: 0 312 286 90 79 fidanlar@fidanlarinsaat.com www.fidanlarinsaat.com fidanlar@fidanlarinsaat.com www.fidanlarinsaat.com


82



LEZZET

PROTEİNLERİN ÖNEMİ HAZIRLAYAN: ŞEF TOLGAR MİRELİ

Proteinler, organizmaların gereksinim duyduğu besin maddelerinin en önemli grubunu oluşturur. Karbonhidratlar, aktüel enerji taşıyıcı yağlar, rezerv proteinler ise temel yapı taşıdır. Proteinler, kasların yapılanması ve onarılmasında önemli rol oynar. Proteinler yapılarında karbon, hidrojen, oksijen ve azot bulundururlar. Vücudun çalışmasında düzenleyici olarak görev alan enzimleri ve hormonları proteinler oluşturur. Alyuvarlara rengini veren hemoglobin ve kasları oluşturan myozin aktin proteinden ibarettir. Proteinler aynı zamanda enerji kaynağıdır. 1 gr protein, 4kcal enerji verir. Proteinlerin yapı taşı amino grup asitlerdir. Doğada bulunan 22 amino grup asitten 8 tanesi organizmada yapılanmadığından dışarıdan besinlerle alınması gerekir. Proteinler hayvansal ve bitkisel kaynaklardan alınır. Et, süt, balık, yumurtanın yanı sıra kuru baklagiller önemli protein depolarıdır. Hayvansal kaynaklı proteinlerin içerdiği doymuş yağ, kolesterol nedeniyle kalp damar hastalıklarına neden olabilir. Protein açısından en uygun beslenme şekli proteinin %50’sinin hayvansal, %50’sinin de bitkisel kaynaklı besinlerden alınmasıdır.

84


Sağlıklı bir kişinin günlük protein ihtiyacı kilogram başına 0,8-1,2 gr kadardır. Proteinin vücutta depolanma oranı, karbonhidrat ve yağlardan çok daha düşüktür. Uzun süreli protein yetersizliğinde vücut kendi dokularındaki proteini kullanmaya başlar ve bu bazı hastalıklara neden olabilir, büyüme yavaşlar, vücut ağırlığı azalır, halsizlik, anemi ve ödem yapabilir. Hastalıklara karşı direnç azalır, iyileşme geç olur. Demir, kalsiyum ve A vitamini kullanımı azalır. Sporcular arasında konsantre hazırlanmış protein tozları çok kullanılmaktadır. Bunlar yüksek oranda protein içermelerine karşın yağ ve kolesterol oranları düşüktür. Ağır sporlar yapan sporcuların antrenman dönemlerinde protein ihtiyacı artar ve normal sağlıklı bireylerden 1-1,5 kat fazla olur. Pratik bir çözüm olarak gözükse de dikkat edilmesi gereken bazı konular vardır. 1 Sporcunun günlük protein ihtiyacı hesaplanmalıdır. 2 Protein kullanımı sporcunun enerji dengesini bozmayacak şekilde ayarlanmalıdır. Ayrıca gerektiğinden fazla alınan proteinlerin vücutta yağ olarak depolandığı unutulmamalıdır.

SAĞLIKLI GÜNLER.

85


YAZ BAKIMI

KORTTA YAZ BAKIMI Soğuk kış günlerinden sonra hepimiz güneşin, mutluluk saçan ve iç ısıtan yönünden olabildiğince faydalanmaya çalışıyoruz. Tabii bu güzel güneşin de karanlık bir tarafı var. O da ultraviolet A ve ultraviolet B ışınları.

Püre haline gelmiş avokadoyu, kalın bir tabaka oluşturacak şekilde yüzünüze uygulayın. Kalın tabaka maskenin daha geç kurumasına ve cildinizin daha fazla beslenmesine yardımcı olur. Maskeyi uyguladıktan ortalama bir saat sonra (maske ne zaman kurmaya ve koyulaşmaya başlarsa) cildinizi sadece sıcak suyla yıkayın.

UVA ve UVB ışınlardan korunmak için gerek işe giderken, gerek açık hava maçlarınızda mutlaka cildinize uygun bir güneş kremi kullanmanız gerekiyor. Güneş sonucu bronzlaşan cildinizi, hoş renginden dolaylı sağlıklı hissedebilirsiniz. Fakat; uzun süre korunmasız güneşte kalmanız, cildinizin erken yaşlanmasına ve ciddi hastalıklara yol açabilir. Güneşli ve sıcak günlerin tadını çıkarırken, kendi mutfağınızda rahatlıkla yapabileceğiniz maskelerle harikalar yaratabilirsiniz. Bu maskeleri haftada bir, göz çevresi ve dudaklar hariç yüzünüze uyguladığınızda, kısa sürede cildinizdeki değişikliği fark edeceksiniz.

AVOKADO Bu vitamin ve mineral deposu yağlı meyve, cilde düzenli sürüldüğünde mucize etkisi gösterebiliyor. Özellikle içindeki A ve C vitamini sayesinde yaşlanma belirtilerini azaltır. Güneşin yol açtığı nem kaybından cildinizi korumaya yardımcı olur. Ayrıca yağlı yapısı, cildinizin nem depolamasını sağlar ve cildinizin daha sıkı görünmesine yardımcı olur. Hafif yumuşak olan bir avokado seçip, onu bıçakla ikiye bölün. İçindeki çekirdeği çıkartın. Çekirdek pürüzsüz ise onunla dikkatlice cildinize masaj yapın. Bu işlem, sizi ferahlatır ve cildiniz kuruduktan sonra maskenin cildinizde daha sabit durmasına yardımcı olur. Bu esnada çekirdeğini çıkardığınız yarım avokadoyu, tahta veya plastik kaşık ile püre haline getirin.

BAL Bu doğa mucizesinin cildimize de çok faydası var. Bal yaraların ve sivilce izlerinin iyileşmesine, ince çizgilerin azalmasına ve cilt tonunun dengelenmesine yardımcı olur. Balın antibakteriyel yapısı, sivilceler ve iltihapların azalmasında rol oynar. Güçlü bir antiseptik olan bal cildi temizler, nemlendirir ve güneşe karşı korur.

BAL VE AVOKADO Bu muhteşem ikili birleşince, kuru ve sivilce izleri olan ciltlere adeta ilaç gibi gelir. Püre haline getirmiş olduğunuz yarım avokadoyu bir yemek kaşığı bal ile karıştırın ve yüzünüze uygulayın. Hafif kurumaya başladıktan sonra, cildinize yavaşça masaj yaparak maskeyi soyun. Yüzünüzde kalan yağın bir kaç saat beklenmesinde fayda var. Eğer yağ çoksa yüzünüzü hafifçe durulayın. Yüzünüzü kurutmayın, kendiliğinden kurumasını bekleyin. Bu şeklide yağın bir kısmı sizi rahatsız etmeden cildinizde kalmış olur.

86


LIME LİMONU VE NANE C vitamin deposu olan lime limonunun içinde bulunan asitler, derideki ölü hücreleri arındırır ve cildi pürüzsüzleştirir. Akne oluşumuna engeller. Lime gibi besleyici özelliğe sahip nane, bu özelliğinin yanı sıra cildi temizler, ferahlatır, nemlendirir ve siyah noktaların yok edilmesine yardımcı olur. Yağlı ve sivilceli ciltler için uygulanabilecek bu masaj için; avuç içi kadar naneyi parmaklarınızla, küçük parçalar şekline gelene kadar parçalayın. Aynı miktardaki püre avokadoyu da naneye ekleyin. Üzerine yarım lime limonu sıkın, karıştırın ve uygulayın.

BÖĞÜRTLEN, DEREOTU VE YOĞURT Çok güçlü antioksidanları barındıran bu lezzetli meyveleri yemenin yanı sıra cildinize uygulandığınızda cildinizin UVA ve UVB ışınlarına karşın korunmasına yardımcı olursunuz. Üstelik bu meyveler, cilt hücrelerinin yenilenmesine de önemli ölçüde katkı sağlar. Dereotunun içinde bulunan salisilik asit, ursolik asit, demir, potasyum, A, B, C vitaminleri her tür cildi doyasıya besler, pigment bozukluğunu önler ve gözeneklerin küçülmesine yardımcı olur. Normal ve karma ciltler için ideal olan böğürtlen ve dereotu toniği hazırlamanız oldukça basit. Bir avuç içi dereotunu ahşap kaşık yardımıyla tabakta iyice ezin. İçine 2 adet böğürtlen ekleyip tekrar ezin. Bir yemek kaşığı yağlı yoğurt ekleyin ve karıştırın. Karışım sulanacaktır. Suyu, sünger görevi yapan dere otuyla alın ve yüzünüze masaj yapın. Bu işlemi dereotlarını tekrar suya batırıp cildinize uygulayarak, tekrar edin. 15 dakika sonra yüzünüzü ılık su ile durulayın.

BAL, DEREOTU VE AVOKADO Son derece besleyici olan bu maske, kuru ciltler için ideal bir nem deposu. Bir avuçtan biraz daha az dereotunu, parmaklarınızla parçalayarak küçük parçalar haline getirin. Püre halindeki avokadoyu ve bir çay kaşığı balı tekrar karışıma ekleyip, uygulayın. Maske kuruduktan sonra, maskeyi nazikçe masaj yaparak ciltten arındırmaya çalışın. Maskenin kalıntılarını su yardımıyla hafifçe arındırın. Yüzünüzde kalan yağın tamamının suyla akıp gitmemesine dikkat edin. Kalan yağın yüzünüzde bir kaç saat kalmasında fayda var.

87



ADVERTORIAL

DOKU MÜHENDİSLİĞİ İLE KENDİ HÜCRELERİNİZLE

GENÇLEŞME…

Doç. Dr. Afşin UYSAL TOBB ETÜ Hastanesi Plastik, Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Uzmanı

İnsan yüzü zamanın etkilerini yansıtır. Bu görünüm insanoğlunun gerçek biyolojik saatidir. Bir önsöz, bir vitrin gibi, bir kapak ya da içinde olanı bilinmeyen bir kutunun ambalajı gibi yüzün yarattığı algı insanın varlığının ilk sunumudur. İnsan kendisini bu algı ile tanır ve çevresine tanıtır. Yüz; birbirini tanımada, farketmede, değerlendirmede, iletişimleri düzenlemede en öncelikli görüntüdür. Zaman ilerledikçe yüz değişir, yıpranır, gençliğini yitirir. Yerçekimi etkisi ve dokuların elastikiyetinin azalması, hücre yenilenme döngüsünün değişmesi ile birlikte alında ve göz çevresinde kırışıklıklar, ağız çevresinde çizgilerin derinleşmesi, elmacık kemiklerinin üzerindeki yumuşak dokuların yanaklara doğru yer değiştirmesi şeklinde tipik yaşlanma izleri ortaya çıkar. Cildin gerginliği ve parlaklığı azalır. En birincil iletişim enstrümanımız olan yüzümüze gösterdiğimiz özen bizi, günümüzde “kendisini iyi, daha iyi hissetmek” adına korumanın ötesinde bir şeyler yapmaya zorlamıştır. Kozmetik ürünler, dolgu maddeleri, kırışıklık tedavileri, lazer, estetik cerrahi girişimler artarak uygulanmaya devam ederken “hücresel tedaviler” de modern çağda mutluluk verici gelişmeler göstererek hayatımıza girmiştir. Sağlığın pek çok alanında çalışmalar devam ederken, doku mühendisliği ile artık yüzün biyolojik saatine müdahale edilebilecek, etkili, güvenli, kalıcı, şaşırtıcı sonuçlar alabilmek mümkün hale gelmiştir. “Fibrocell Tedavisi” adı ile bilinen yöntem kişinin kendisinden alınan dokunun özel laboratuarda ayrıştırılıp bağ dokusu hücreleri olan fibroblastların çoğaltılıp kendisine enjeksiyonu şeklindedir. Fibrocell tedavisi, kan tahlilini takiben, steril şartlar sağlanarak, lokal anestezi ile kulak arkasından alınan küçük bir deri parçasının özel nakil şartlarında, laboratuara gönderilmesi ile başlar. Laboratuarda bu deri parçasındaki cilt altı bağ dokusunda yer alan fibroblastlar, uygun ortamlarda, 3-4 hafta süren işlemlerle 20 milyonluk 3 grup halinde, yani toplam yaklaşık 60 milyon hücre içeren son ürünlere çevrilirler. Elde edilen sıvı madde, hiçbir ek materyal içermeyen, tamamiyle kişinin kendisine ait dokulardan oluşan, enfeksiyon ya da başka hastalığa yol açmayacak bir canlı dolgu maddesidir. Toksik, karsinojenik, teratojenik, allerjik olmaması nedenleriyle en ideal biyolojik materyaldir.

Gençlik aşısı ile; Kırışıklıklar azalır, Yara, yanık veya akne izleri silinir, Cilt daha parlak, dolgun ve gergin hale gelir. İşlemin sonuçları uzun süre kalıcıdır, herhangi bir yan etkisi yoktur. Uygulama yapılan kişinin doku örnekleri, gerek güvenlik açısından, gerekse ileride aynı uygulamanın daha kolay yapılabilmesi için özel doku bankasında saklanır. Doku mühendisliği ile uygulanan hücresel tedavilerde en öncelikli basamak güvenliktir. Hastanemizin çözüm ortağı olan Atigen-cell Hücre ve Gen Merkezi, rejeneratif tıp ve hücresel tedavi alanında uluslararası standartlarda ürün ve hizmet sunmayı amaçlayan, Avrupa İyi Üretim Uygulamaları (GMP) kalite standardına sahip ve Sağlık Bakanlığı tarafından faaliyetleri kapsamında ruhsatlandırılmış ülkemizin ilk biyoteknoloji şirketidir. Atigen-cell kendi alanında ülkemizde ilk olduğu gibi, üretim kapasitesi ve teknolojisi açısından Avrupa'nın da sayılı tesisleri arasındadır. Hücre ve gen tedavileri alanında dünyadaki gelişmeleri takip ederek sistemini değişikliklere ve yeniliklere göre güncelleyen Atigen-cell, hücresel tedavi bir seçenek olduğunda hedef kitlesi olan bilim adamları, doktorlar ve sağlık kurumlarına kaliteli, güvenilir ve dünya standartlarında ürün ve hizmet sunmaktadır. Sağlık alanındaki en modern gelişmelerden biri olan doku mühendisliği ile hücresel tedaviler, hastalıkların tedavisinde ve kaliteli yaşam sağlamada olduğu kadar estetik cerrahide de çığır açmaktadır.

89


SAĞLIK

TENİS

YARALANMALARINDAN KORUNMA HAZIRLAYAN: OP. DR . KAAN IRGIT ÖZEL ÇANKAYA HASTANESİ /ANKARA

Tenis yaralanmaları profesyonelden yeni başlayana her seviyeden oyuncuda meydana gelebilir. Teniste, diğer sporlarda da olan pek çok benzeri yaralanmalar yaşanabileceği gibi; kullanılan değişik ekipmandan, biyomekanik ve gereken fiziksel dayanıklılık farklılıklarından dolayı özel bir takım yaralanmalar da oluşabilir. Öncelikle yaralanmaların en önemli sebebinin vücudu kaldırabileceğinden daha fazla bir yükün altında bırakmak olduğunu unutmamak gerekir. Yaralanmalardan korunmak için genel olarak dikkat edilmesi gerekenler şunlardır: 1 Doğru grip boyu ve tel gerginliği ile dirsek ve omuza binen stresler azaltılacağından uygun raket seçimi en önemli konudur. Literatürde el bilek, kol, ön kolda stres kırıkları bildirilmiştir ki bu tamamen önlenebilir bir yaralanmadır. Stres kırığı basit anlamıyla, kemiğin direkt veya endirekt bir darbe gelmeden maruz kaldığı fiziksel zorlanmalar (burada vuruşlar esnasında raketin sapının ele karşı yaptığı direnç) nedeniyle bütünlüğünde bozulma anlamına gelir. Bu durum kendini vuruşlar esnasında oluşan anormal ağrılar ile gösterir. Rahatsızlık ilerledikçe oyun sonrasında da ağrı devam eder hale gelir. Bu gibi ağrılı vuruşları olanların bir sağlık kuruluşunda muayenesi, erken teşhis şansı verecektir.

egzersiz bisikleti veya olduğunuz yerde sıçramalar ile ısındıktan sonra yavaş ve nazik germeler ile kaslarınızın uzama potansiyelini arttırın. Her germe hareketini 2-3 tekrar yaparak 30 sn. kadar tutmak gerekir. Germe yaparken ağrı ortaya çıkaran noktaya kadar zorlamamak gerekir. 4 Tenis raketiyle vuruşlara ısınmak için öncelikle servis kutusundan kısa vuruşlar ile başlayıp daha sonra servis çizgisine çıkmak gerekir böylece omuz ve kolda oluşabilecek zorlanmalar önlenebilir. 5 Omuz, bacaklar ve karın kaslarının kuvvetlendirme idmanlarının yapılması hem yaralanma olasılıklarını azaltır hem de oyun esnasında pozisyon almayı kolaylaştırır. Karın kaslarında oluşan küçük yırtıklar (daha çok servis esnasında oluşur) yine tenise özel sayılabilecek sık görülen yaralanmalardandır ve uygun karın kası kuvvetlendirme egzersizleri ile önlenebilir.

2 İkinci önemli husus uygun ayakkabı seçimidir ki böylece toprak ve sert yüzeylerde ayaklar korunabilir. Sert yüzeylerde oynamaktan kaçınmak da bir korunmadır (Örneğin çimento, asfalt veya sentetik kortlarda oynamamak). Eğer sert kortta oynanacaksa ,bel ağrılarını engellemek amacıyla ayakkabının içinde yükü emmek etmek için yumuşak topuk desteği kullanmak gerekebilir.

6 Tekniğinize odaklanın; servis atarken veya baş üstü vuruşlarda belinizden geriye doğru eğilmek yerine dizlerinizi bükün ve topuklarınızı yükseltmeye çalışın. Böylece vücudunuzun üst kısmında denge eşit dağılacaktır. Aşil tendon yırtılmalarından sakınmak için sıçrama sonrası yere inerken parmaklarınızın ayağın geri kısmı ile birleştiği ön kısmı ile yere inmemeye gayret gösterin.

3 Bıkmadan sıkılmadan her oyun öncesi ısınmayı alışkanlık haline getirmek gerekir. Araştırmalar soğuk kasların yaralanmaya daha yatkın olduğunu göstermiştir. 3 ila 5 dakika yürüyerek, koşarak,

7 Sıcaktan ve kramplardan korunmak için yeterli miktarda sıvı ve mineral desteği alındığından emin olun. Özellikle sıcak havalarda 30 dakikada bir sıvı almaya gayret gösterin.

90


91


GEZİ

DIŞI SOĞUK İÇİ SICAK: KLASİK BİR RUS GÜZELİ ST. PETERSBURG YAZAN: DR. DT. SEMİH S. YAZICI / AĞIZ, DİŞ, HAST. VE CERRAHİSİ UZMAN DİŞ HEKİMİ

Dünyanın en ünlü ve zengin tenisçilerinden biri olan Maria Sharapova’nın ülkesi Rusya’nın gözde kentlerinden biridir St. Petersburg. 1995 yılından beri her yıl ATP World Tour 250 Turnuvaları’na ev sahipliği yapan şehirde 25.000 kişilik bir kompleks bulunmaktadır. Sovyetler zamanında V.I. Lenin Spor ve Konser Kompleksi olarak adlandırılan bu kompleks, Yevgeny Kafelnikov, Mara Safin ve Mikhail Youzhny isimli Rus tenisçilerin de tekler şampiyonluğuna ev sahipliği yapmıştır.

92


Yürümek için yaratılmış bu güzel şehir Büyük (Deli) Petro’ nun emriyle Avrupa şehirleri örnek alınarak yaratılmış. Geniş caddeler, geniş kaldırımlar, uzayıp giden caddeler... Venedik havası estirmesi için yaratılmış kanalları ve onların can damarı şehrin ortasına damgasını vuran Neva Nehri. Bu şehirde yapılması şart olan klasik maddeleri saymaya başlarsak ilk madde eğer hava güzelse kanal turudur. Şehrin genel panoramasını size çıkartır. St. Isaac Katedrali ve Meydanı mutlaka görülmesi gereken ikinci duraktır. Kubbesinden şehri zevkle seyredebilmek ve içini gezebilmek mümkün. Sırf kubbesi için 100 kg altın kullanılmış olan bu katedral gerçekten çok görkemli. Sovyet donanmasının en güzeli en önemli parçası Aurora Zırhlısı ve Donanma görmeniz gereken tarihi yerler. Donanma’nın yanındaki meydana Aralık Meydanı denmiş. Yeni evli çiftler burada fotoğraf çektiriyorlar ve siz fotoğraflarını çekerseniz de çok sıcak davranıp poz veriyorlar. Orjinal adı Splitted Blood olan ama pek çok şekilde adlandırılan İlk Kan Kilisesi, II. Alexander 1881 yılında burada öldürüldüğü için bu adı almış. Hiçbir yerde bu kadar görkemlisini görmemiştim. Peter ve Paul Kalesi de gezilmesi gereken diğer bir tarihi adres. Çok görkemli saraylara da ev sahipliği yapan bu şehre II. Katerina damgasını vurmuş. Yedi park, yirmi saray ve köşkten oluşan Peterhaf Sarayı bir masal dekoru gibi. Şehirde büyük küçük pek çok saray var. Ama şehrin asıl mücevheri elbette Hermitage (Ermitaj) Müzesi. Çar’ın II. Katerina’ya armağanı olan bu müzede yetenekli Rus ressamlarından Van Gogh ’a, Leonardo Da Vinci‘den Monet’ye, Rembrant’a kadar pek çok inanılmaz ressamın eseri var. Sırf koridorları 25 km’yi bulan bu müze, tarihin elle tutulur bir göstergesi gibi. Neushy Caddesi şehrin kalbinin attığı yer. Genel olarak alışveriş, yemek yenecek yerler ve gece kulüpleri bu bölgeye yerleşmiş

93


GEZİ yemekleriyle Mockba HT. Neushy Caddesi’ndeki bir mall’un en üst katında bulunan Mockba HT’de her mutfaktan bir şeyler bulabilirsiniz. Ama finalde mutlaka milföy pasta yiyin. Damak çatlatan derler ya işte tam öyle bir şey. Aynı mall’un en alt katında ise gurme bir market var. O da tavsiye olunur. Ulaşım için metro var fakat; taksi de oldukça hesaplı. Ama mutlaka pazarlık yapılmalı. Tabi matruşka , faberge yumurtası ve Rus ressamların küçük de olsa bir eseri alınmadan dönülmemeli. Gayet güvenle gezebileceğiniz bu güzel şehirde güzel mi güzel Rus kızlarından kat kat fazlası var. Benden tavsiye gitmediyseniz özellikle Beyaz Geceler de mutlaka görülmeli. Şimdiden keyifli tatiller…

durumda. Ruslar İngilizce bilmediğinden anlaşmakta zorluk çekebilirsiniz. Ama gece kulüplerindekiler gayet güzel Türkçe anlıyor ;) Eğlenceye çok düşkün bir millet Ruslar. Hafta içi veya sonu fark etmiyor. Yiyip, içip dans etmeye bayılıyorlar. Gece kulübü olarak birkaç isim vermek gerekirse XXXX Club, Magrib ve Rossi sayılabilir. Taksicilere isim söylemek yeterli çünkü hepsi bu kulüpleri biliyor. Zaten şehirde her araba istenirse taksi görevi yapabiliyor. Tüm dünya gibi Ruslar da suşiye düşkünler. Bize benzer şekilde kumpir yiyorlar. Ve her şeyin içine bol bol sarımsak koyuyorlar. Tabi gitmişken Barş Çorbası içmeden dönmemek gerek. Magrip gibi, Le Bashch gibi çok güzel restoranlar var. Ama benim asıl favorim; muhteşem ambiyansı, süper kalitede hizmetleri ve acayip güzel

94


95


BESLENME

SPORCULAR NASIL BESLENMELİ? YAZAN: DİYETİSYEN ZEYNEP SUBAŞI ÖZEL ANKARA ENDOMER BESLENME VE DİYET UZMANI

Sporcular, performanslarını arttırmak için beslenmelerine özen göstermelidir. Çünkü bir kişinin normal günlük gereksinmelerinden çok daha farklı gereksinmelere sahip olabilirler. Bu durum kişinin yaptığı spor türü, süresi ve sıklığına bağlı olarak değişebilir. Sporcular günlük karbonhidrat, protein ve yağ miktarları ile birlikte vitamin, mineral ve sıvı ihtiyaçlarını da tam ve eksiksiz karşılayacak bir biçimde beslenmelidirler. İşte antrenman esnasında ve sonrasında sporcuların performansını artıracak 10 altın öneri.

Doğru bilinenin aksine karbonhidratlar spor performansı için olmazsa olmaz temel besin öğesidir. Özellikle antrenmanlardan önce kompleks karbonhidrat alımı performansı olumlu yönde etkilemektedir. Kompleks karbonhidrat kaynağı besinler ekmek, makarna, bulgur, pirinç, mısır, patates, bisküvi, mercimek, fasulye, bezelye ve nohut gibi kan şekerini hızlı yükseltmeyen liften zengin besinlerdir. Antrenman öncesinde kan şekerini dengelemek, antrenman esnasında oluşabilecek enerji kayıplarını ve antrenman sonrasında boşalan karbonhidrat depolarını takviye etmek için yenilebilecek en uygun besinler muz, makarna ve kepekli ekmek ile sandviçtir. Sık antrenman yapanlarda mutlaka antrenman sonrasında uygun karbonhidrat kaynağı tüketilmelidir. Aksi takdirde egzersizden sonra kaslarda azalan glikojen depoları dolmaz ve kas kayıpları, zayıflama, halsizlik, yorgunluk ile birlikte performansı etkileyen durumlar oluşabilir. Egzersiz sonrasında yanınızda bisküvi veya kek ile birlikte

96

meyve suyu gibi hızlı tüketilebilecek alternatifler bulundurabilirsiniz. Sporcular arasında yaygın bir inanış, fazla protein tüketiminin kas kütlesini arttıracağı yönündedir. Ancak bu doğru bir durum değildir. Yapılan çalışmalarda kas kütlesini yapılan egzersizin türü ve şiddetinin arttırdığı gösterilmiştir. Unutulmamalıdır ki alınan fazla protein vücutta kas olarak değil, fazla yağ olarak depolanmakta ve karaciğeri yormaktadır. Özellikle yaz aylarında sporcularda dehidratasyon artmaktadır. Bu nedenle sıvı tüketimi çok önemlidir. Egzersizden önce, egzersiz sırasında ve sonrasında yeterli miktarlarda su içilmelidir. Her sporcunun kendi vücut ağırlığına ve yaptığı sporun süresine ve cinsine göre sıvı alımı farklıdır. Yeterli sıvı alındığının en iyi göstergesi idrar rengi ve sıklığıdır. Eğer idrar açık berrak saman sarısı renkteyse yeterli sıvı alındığının göstergesidir. Özellikle kadın sporcular demir ve kalsiyumdan zengin besinler olan


kırmızı et, koyu yeşil yapraklı sebzeler, kuru baklagiller, süt, yoğurt, peynirden zengin beslenmelidirler. Bu minerallerin eksikliği varsa mutlaka dışarıdan suplemen desteği yapılmalıdır. Ağır antrenmalardan önce yoğun karbonhidrat içeren alternatifler tercih edilmelidir. Örneğin muz ve süt ile hazırlanmış smoothie’ler, kepek ekmeği arasında peynirli domatesli tost ve meyve suyu, peynirli ve mevsim sebzeli krep ve ayran uygun alternatiflerdir. Maç veya müsabaka öncesinde acılı, baharatlı yiyecekler, kızartmalar yenilmemeli, kolalı ve gazlı içecekler içilmemelidir. Maçtan 3-4 saat önce yemek yenmeli, gaz yapabilecek kuru baklagil, lahana, salatalık gibi besinlere diyette yer verilmemelidir. Sporcu, ergojenik destekler kullanmadan önce mutlaka hekimi ve diyetisyeni ile konuşmalıdır. Eksikliği olmadığı sürece besin destekleri kullanılmamalıdır. Bu tür protein ve amino asit destekleri ve karışımların içinde doping sayılabilecek destekler olabileceği ve sporcunun tüm yaşantısını etkileyebileceği unutulmamalıdır. Tüm sporcular mutlaka beslenmeleri hakkında bir diyetisyenden yardım almalı ve beslenmeleri, kendilerine uygun ve gereksinimleri doğrultusunda düzenlenmelidir. Beslenmede yanlış yapılan ve önemsenmeyen bir durum dahi performansı ciddi anlamda olumsuz etkileyebilir.

97


MAKALE

BABAM SAĞ OLSUN… YAZAN: YEŞİM ÖZDEMİR AŞTİ

Herkesin, değerli mi değerli, yerine kimseleri koyamadığı, ailenin reisi, onu canından çok seven bir babası vardır. Kim için denir ki başka,“ailenin direği” diye… İnsanın hayatta anneden sonra bir de babası vardır, sırtını koşulsuz ve sonsuz güvenle yaslayabileceği. Bir sebeple başın sıkıştığında bilirsin ki baban vardır, o senin için elinden geleni yapar, olamayacağı oldurur. Sen daha iyi okullarda oku, daha iyi yaşa diye o eksik yaşar çoğu zaman. Ne büyük bir nimettir babanın varlığı. Ona güvenle sorabilirsin istediğin konuyu, bilirsin ki o senin için en iyisini düşünüp öyle cevap verecektir, fikirlerine gözün kapalı güvenebileceğin başka biri var mıdır hayatta? Bu yazdıklarımı okuyan hemen hemen herkes biliyorum benimle aynı fikirde… Küçükken, hatırlıyorum, yürürken elleri o kadar büyük gelirdi ki sadece işaret parmağını tutardım babamın. Pazar sabahları en büyük keyfimiz ablam ile beraber annemle babamın yatağına gidip onların koynunda şarkı söyleyip babamla annemle şakalaşmaktı. Zaman sanki daha yavaş işlerdi küçükken. Evde babamın gelişini beklemek, geldiğinde “baba bana ne getirdin?” diye sormak ne keyifliydi… Büyüdük.Önce okul, sonra aşklarımız girdi hayatımıza. Derken evlilik, iş koşuşturmacası, bizler de anne, baba olduk, zaman da yetmez oldu. Ve herkes hayatında bir kere kaybeder babasını. Allah gecinden versin denir ya hakikaten öyle bir duygudur o. Yaşanmadan anlaşılmaz, yaşanınca da hayat artık eskisi gibi olmaz. O zaman anlıyor insan

98

onunla geçirdiği zamanların değerini ve o zaman bir pişmanlık çöküyor insana. Keşke diyorsun, keşke daha fazla zaman geçirseydim onunla, onu daha fazla mutlu edebilseydim. Daha yapacak ne çok planımız vardı hâlbuki. Hepsi yarım kaldı…Hatırlayamıyorsun mesela ona, onu çok sevdiğini en son ne zaman söylediğini… Böyle zamanlarda insan hayatı da sorguluyor. Bazı sorunlar o kadar küçülürken insanın gözünde, değersiz görünen birçok şey ise değer kazanıyor. Gereksiz insanlarla vakit kaybetmemen gerektiğini ve sana değer veren insanlara ise daha çok vakit ayırman gerektiğini anlıyorsun. Bu değeri en çok hak eden ise annemiz ve babamız… Haziran ayındayız… Benim babasız geçireceğim ilk babalar günü. Babanız eğer hayatta ise, ona sımsıkı sarılın, onun gözlerine bakarak onu ne çok sevdiğinizi söyleyin. Emin olun onun için en büyük hediye sizsiniz. Başta rahmetli babam Günay Özdemir olmak üzere tüm babaların, babalar gününü kutluyorum. Biliyorum o bir yerlerden izliyor ve duyuyor beni… Babiş seni çok seviyorum… Babalar Günü'n kutlu olsun…


BÖLÜM BAŞLIĞI

99



BÖLÜM BAŞLIĞI

101


BÖLÜM BAŞLIĞI

Tenisi çok sevdik. Onları da… Dünyanın en iyi kadın tenisçileri yeniden İstanbul'a geliyor. Biletlerinizi TEB kredi kartınızla Biletix’ten %15 indirimle alın, korttaki heyecanı kaçırmayın.

22-27 Ekim / Sinan Erdem Spor Salonu

TEB Kredi Kartları ile 30 Nisan -31 Mayıs 2013 tarihleri arasında Biletix.com’dan alınacak TEB BNP Paribas WTA Championships biletlerinde %15 indirim uygulanacaktır. İndirim tutarı işlemin yapıldığı kredi kartına 14 Haziran 2013 tarihinde yansıtılacaktır.

102


Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.