VOIR TEMMUZ SAYISI

Page 1

2014

Mücevher İhracatçıları Amerika’yı Yeniden Keşfetti !

Yaşam

Fırat YETEROĞLU Ege’nin Vazgeçilmez Huzuru

Eğlence Dünyasında Bir Marka Yavuz KURTULAN

Dalyan

Dosya Tatile Çıkarken

Bu Ödülü Dolu Dolu Hak Ettim






VOIR

TEMMUZ - 2014 SAYI: 19 KAPAK: Cansu Melis KARAKUŞ İmtiyaz Sahibi VOIR Magazin Adına Nurseli GÖKÇÜL nurseligokcul@voirmagazin.com Yazı İşleri Müdürü (Sorumlu) Burak GÖKÇÜL Genel Yayın Koordinatörü A.Faruk GÖKÇÜL / faruk@voirmagazin.com Editör / Gülbahar KILINÇ / gulbahar@voirmagazin.com Kreatif Direktör / Bora DEMİROĞLU bora@voirmagazin.com Görsel Yönetmen / Günseli Top ÖZ gunseli@voirmagazin.com

Nurseli’den

Kurumsal İletişim Müdürü / Özden BÖLÜKBAŞI ozdenbolukbasi@voirmagazin.com Sanat Danışmanı / Faruk ÖZ Reklam Koordinatörü / Ebru AKÇER ebru@voirmagazin.com Reklam Satış Müdürü Gözde Burcu TOP / gozde@voirmagazin.com Buse ÖZ / buse@voirmagazin.com Yayın Danışmanları / Av. Önder DURDU onderdurdu@voirmagazin.com Yrd. Doç. Dr. Nuri SEZER nurisezer@voirmagazin.com Ege Bölge Temsilcisi / Günseli Top ÖZ Marmaris Filarmoni Derneği Renk Ayrımı & Baskı Ada Ofset Matbaacılık San. Tic. LTD. Davutpaşa Cd. Litros Yolu 2. Mat. Sit. E Blok No: (ZE-2) 1. Kat Topkapı / İSTANBUL T. 0212 567 12 42 • F. 0212 544 78 64 www.adaofset.com Sertifika No: 14460

Dağıtım / Aras Kurye Yayın Türü / Aylık Süreli Yayın Yönetim Yeri ve İletişim Alemdar Mah. Nuruosmaniye Cad. No: 21 D:105 Eser Han Fatih - İstanbul / Türkiye Tel: +90 212 522 15 51 www.voirmagazin.com info@voirmagazin.com

Değerli sektör mensupları,

G

üzel bir sayıyla daha hepinize merhaba. Her ay başka bir heyecanla çıkarıyoruz dergimizi. Siz okuyucularımızdan aldığımız tepkiler, size daha iyiyi sunabilmenin enerjisiyle bizleri uyutmuyor. Bu ay yine sektör haberlerinden röportajlara, açılışlardan etkinliklere ve daha bir çok detaya yer verdik.

Öncelikle yaz dönemi içerisinde olduğumuz şu günlerde, İstanbul Shopping Fest kapsamında düzenlenen Altın Günü, Kapalıçarşı’da Mehter Takımı eşliğinde gerçekleşti. Öte yandan FD Diamond ve Kamer Gold'un Konak Kırtay Park’ta düzenlediği davette, misafirler FD Diamond’ın Haziran dönemi için mağazalarına getirdiği 2014-2015 trendlerine uygun mücevherleri inceleme fırsatı buldu. Dergimizde, özellikle yeni evlenecek olan çiftlerin ilgi göstereceğini düşünerek klasik araçlara yer verdik. Yaz aylarının başlamasıyla beraber düğünler için sıklıkla tercih edilen klasik araçlarla ilgili merak ettiklerinizi, Düğün Arabası Klasik Oto Kiralama Servisi sahibi Bilal Ahretlik'e sorduk. Eğer tatil yeri olarak da Marmaris'i tercih ediyorsanız ve gece hayatını seviyorsanız, Backstreet'e gitmenizi tavsiye ederim. Marmaris'te bir marka olan Backstreet'in Yönetim Kurulu Başkanı Yavuz Kurtulan ile samimi söyleşi yaptık. Sayamayacağım bir çok konuya değindiğimiz dergimizin bu sayısını keyifle okuyacağınızı umut ediyorum. Hepinize mutlu günler dilerim.

VOIR Magazin’in Tüm Hakları Saklıdır. Yerel Süreli Yayındır. VOIR Magazin’de yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri, yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Bu dergide yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu uyarı VOIR Dergisi’nin birinci sayfasından son sayfasına kadar, içinde yer alan tüm haber, yorum, analiz ve öneriler için geçerlidir. İlan ve reklamların sorumluluğu sahiplerine aittir. Dergide yayımlanan yazı, fotoğraf ve konuların her hakkı saklıdır. İzinsiz, kaynak gösterilmeden alıntı yapılamaz.

6

Nurseli GÖKÇÜL



TEMMUZ

16'da İHRACATTA EN HIZLI BÜYÜYEN 18. ŞİRKET OLDU

24'de BU BU ÖDÜLÜ ÖDÜLÜ DOLU DOLU DOLU DOLU HAK HAK ETTiM ETTiM

MÜCEVHER İHRACATÇILARI AMERİKA’YI YENİDEN KEŞFETTİ

BAHARIN TÜM MÜCEVHERLERİ VE 2014-2015 TRENDLERİ

40'da

H 62'de

e d ' 4 5 8

ER ŞEYİN SEVGİYLE ÇÖZÜLECEĞİNE EMİNİM


ELİDOR MİSS TURKEY 2014 TÜRKİYE HEDİYELERİNE KAVUŞTU

HER ALANDA SATICILARI ALICILARLA BULUŞTURUYORUZ

74'de

de ' 8 6

91'de EGE'NİN VAZGEÇİLMEZ HUZURU

94'de

Yavuz KURTULAN Röportaj

77'de

ARLA L Ç A R A BU FTİ 3600 Çİ DİM R İ D N E L EV

100'de 9






VOIR EDİTÖR'DEN

Herkese Merhaba

B

iz, Temmuz sayımızı büyük bir özveriyle hazırlarken, bir çoğunuz da kim bilir nerelerde hangi şezlongun altında serinliyordur. Bunu yazarken kıskandığımı düşünmeyin çünkü İstanbul 'da da oldukça serin bir hava hakim. Önümüzdeki günlerde ise bizi hangi sıcaklık dereceleri bekliyor orası muamma.

Havadan sudan konuştuktan sonra gelelim bu ay neler yaptığımıza. Bütün Kış koşturduğunuz yetmiyormuş gibi hala tatile çıkamayan ve sosyal medyada arkadaşlarının tatil fotoğraflarını görüp tahammül edemeyen, izine ne zaman çıkacağı, çıksa da nereye gideceğini bilmeyenler için Ege'nin en huzurlu yerlerinden biri olan Dalyan'ı kalem kalem yazdık. Gündüzüyle gecesiyle, mavi yengeciyle, buz gibi soğuk suyu, nil kaplumbağalarıyla size her şeyi unutturacak bir tatilin garantisini verebilirim. Gittiğinizde yazarsınız artık. Tam da güzelliklerden bahsetmişken güzelliklerle devam edelim. Biliyorsunuz Miss Turkey 2014 güzelini seçti ve o şanslı güzel, Amine Gülşe oldu. Bu güzelin haberine yer veremeden edemedik ve hızımızı alamayıp, Best Model 2014 birincisi Cansu Melis Karakuş ile çekimlerin yanı sıra keyifli geçen bir röportaj yaptık. VOIR Popüler'de bu keyifli röportajı okuyabilirsiniz. Yine sektörün önde gelen isimlerinden Fırat Yeteroğlu'nun yaşam öyküsüne değindik. Tesadüflerle dolu hayatını VOIR Magazin'e anlatan Yeteroğlu'nun bir solukta anlattığı yaşam hikayesini hayretler içerisinde okuyacaksınız. Keyifli geçen bu sayımızın ardından, diğer sayılarımızda sizi sürprizlerin bekleyeceğine hazır olun. Keyifli bir tatil dilerim sizlere.

Gülbahar KILINÇ gulbahar@voirmagazin.com 14





VOIR HABER MÜCEVHER İHRACATÇILARI AMERİKA’YI YENİDEN KEŞFETTİ Amerika pazarına açılmayı hedefleyen Türk mücevher firmaları 30 Mayıs- 2 Haziran JCK Las Vegas fuarında ürünlerini Amerikalı alıcıların beğenisine sundu. Dünyada 200’ün üzerinde ülkeye ihracat gerçekleştiren Türk mücevher üreticilerinin şimdiki hedefinde ise Amerika pazarına girmek var. Las Vegas’ta yapılan bölgenin en önemli fuarlarından birisi olan Las Vegas JCK Jewelry Show’a Mücevher İhracatçıları Birliği’nin öncülüğünde bu yıl 5’inci kez katılan Türk firmaları, sergiledikleri ürünlerle göz doldurdu. Türk mücevherini uluslararası alanda daha iyi tanıtmak ve sektörün ihracat performansını artırmak amacıyla çalışmalar yürüten Mücevher İhracatçıları Birliği, bu yıl 5’inci kez milli katılım organizasyonu düzenledi. Amerika pazarının kalbinin attığı Las Vegas’taki fuara 34 firma ile çıkarma yapan Türkiye, mücevher üretimi ve tasarımı konusundaki iddiasını da ortaya koydu. Mücevher İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Güner; “Mücevher ihracatçıları Birliği olarak sektörümüz bize nereyi gösteriyorsa oraya gidiyor, milli katılım organizasyonları yapıyoruz, Las Vegas Amerika pazarı için çok önemli, vergi engelleri nedeniyle ürün satamadığımız Latin Amerika pazarına da açılmak için Las Vegas önemli bir basamak. Firmalarımız genelde bizim milli katılım organizasyonlarından memnunlar, önümüzdeki dönemde de Milli katılım organizasyonunu birliğimizin düzenleyeceği Vicenza oro, Hong Kong Mart-Haziran ve Eylül fuarları ile sektörümüze önemli fırsatlar sunacağımızı düşünüyoruz” dedi. Fuara katılan firmalardan Arpaş A.Ş. Pazarlama Başkan Yardımcısı Murat ERGÜN:

18

“Genel olarak hedeflerimizi gerçekleştirdik. Las Vegas fuarı önem verdiğimiz bir fuar, daha çok müşteri kazanmak için değil mevcut müşterilerimiz ile ilişkilerimizi sürdürmek anlamında burada olmak çok yararlı diye düşünüyorum. Las Vegas JCK fuarına daha çok Kanada ve Latin Amerika’dan ziyaretçiler geliyor. Gözlemlediğimiz Amerika’da hareketlenme var fakat Kanada ve Latin Amerika piyasasında ciddi bir durgunluk var, tabi bu da fuara yansıdı. Fakat biz mevcut müşterilerimize ulaştık” şeklinde konuştu. Efe Montür temsilcisi Adnan CAN ise şunları söyledi: "Las Vegas JCK fuarına 4 yıldır katılıyoruz, genel olarak yavaş geçtiğini söyleyebilirim beklentimizi karşılamadı. Fakat seneye yine katılabiliriz bunu da özellikle burada tanıştığımız yeni kontaklarımızla 1 yıl süresince yapacağımız işlere bağlı olarak karar vereceğiz. Tabi biz montür ağırlıklı çalışıyoruz ve bu söylediklerim montör için geçerli, bizden genelde düşük volümde 14 ayar talep ediliyor açıkcası bu da yorucu. Bu yüzden daha toptan alıcı firmalara yönelmemiz gerekiyor. Genel gözlemimiz Amerika ve Latin

piyasasından ziyaretçiler geldi. Bu pazarlara ulaşmak isteyen firmalar için iyi bir fırsat. Firmalarımız iyi takip ederlerse giremeyecekleri bir pazar değil fakat bizim ürünlerimiz biraz ağır hatta fantezi kalıyor bu nedenle bu pazara girecek firmaların pazarın istediği türde ürünler üretmelerinde fayda vardır." Çetinol Kuyumculuk temsilcisi Ahmet ÇETİNOL’un görüşleri ise; "Genel olarak hareketli bir fuardı, ilk defa katılıyoruz buna rağmen beklentilerimizi karşıladığını söyleyebilirim ama tabi ki sürekli iletişim halinde olmak ve takip etmek lazım. Meksika Amerika iç piyasası ağırlıklı ziyaretçiler geldi, bizim firmamız daha çok koleksiyonculara hitap ettiği için biz memnunuz. Buraya gelecek firmalara tavsiyem, altyapıyı tamamlamaları çok önemli, buradaki alıcılar çok profesyonel çalışıyor bunu karşılamayan firmaların orada iş yapamayacağını lojistiği, sipariş süresini ve ürün tasarımını firma talepleri doğrultusunda tamamlamaları gerekiyorlar. Son olarak Mücevher İhracatçıları Birliği’ne çok teşekkür ediyorum, çalışma koşulları açısında bize son derece uygun bir ortam yarattılar." dedi.



VOIR HABER

İSTANBUL 5 BİN 500 KUYUMCU İLE ALTIN GÜNÜ’NE KATILDI Bu yıl 4.’sü 7-29 Haziran 2014 tarihleri arasında düzenlenecek olan İstanbul Shopping Fest’in çok özel kampanyası “Altın Günü”, İstanbul Kuyumcular Odası (İKO) ve Birleşmiş Markalar Derneği (BMD) işbirliğiyle gerçekleşti. Altın Günü’nün açılışını İTO Başkanı & İSF İcra Kurulu Başkanı İbrahim Çağlar, Kapalıçarşı’nın kapısını açarak başlattı.

İstanbul’un marka değerlerinden biri olma yolunda hızla ilerleyen ve düzenlendiği tarihlerde alışveriş ve eğlence fırsatları yaratan İstanbul Shopping Fest (İSF) kapsamında düzenlenen Altın Günü, Kapalıçarşı’da 12 Haziran Perşembe günü gerçekleşen törenle açıldı. Nuruosmaniye Caddesi’nde başlayan kortej Mehter Takımı eşliğinde Kapalıçarşı’ya girdi. Kapalıçarşı’da, İstanbul Shopping Fest kapsamında indirimde olan tek taş yüzükler tanıtıldı. Altın Günü’ne özel olarak tüm İstanbul genelinde zirkon tek taş yüzük 399 TL yerine 129 TL’ye, pırlanta tek taş yüzük ise 799 TL yerine 299 TL’ye satıldı. İstanbul genelinde 5500 kuyumcu da altın ve takılarda yüzde 20’ye varan oranda indirim yaptı. Etkinliğe İstanbul Ticaret Odası Başkanı&İSF İcra Kurulu Başkanı İbrahim Çağlar, İstanbul Kuyumcular Odası Yönetim Kurulu Üyesi Aziz Akbulut, İTO Kuyumculuk Komitesi Başkanı Erhan Hoşhanlı, İstanbul Shopping Fest Genel Müdürü Füsun Tavus, Atasay Kuyumculuk Yönetim Kurulu Başkanı Cihan Kamer, Birleşmiş Markalar Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Mustafa Kamar, Kapalıçarşı Esnafları Derneği, Mahmutpaşa Esnaf ve İşadamları Derneği, Nuruosmaniye 20

Esnaf Derneği yetkililerinin de aralarında bulunduğu çok sayıda davetli katıldı. KAPALIÇARŞI KAPILARINI İSF’YE AÇTI! Kapalıçarşı’nın kapısını, temsili olarak açarak etkinliği başlatan İstanbul Ticaret Odası Başkanı & İSF İcra Kurulu Başkanı İbrahim Çağlar; “Altın Günü, İSF’nin en önemli etkinliklerinden biri. Festivalin, esnaf tarafından da hissedilen bir organizasyon olması adına bugün olduğu gibi otellerimizden hamamlara, sokaktaki simitçiye kadar yayılan geniş bir yelpazede çalışmalar yapmaya devam edeceğiz. Festivalin her geçen yıl daha büyüyen bir değer olacağına tanıklık edeceğiz” diye konuştu. İstanbul Kuyumcular Odası Yönetim Kurulu Üyesi Aziz Akbulut ise indirimde olan tek taşları tanıtarak, “Bu yıl ilk kez festival kapsamına alınan Altın Günü’nün kuyumculara, sektöre ve İstanbul halkına hayırlı olmasını dileriz. İstanbul Kuyumcular Odası olarak bizlere moral kazandıran bu önemli etkinlik için festival komitesine, festivale katılan 5500 kuyumcuya teşekkür eder, İSF’yi destekledikleri için büyük onur ve gurur duyarız. Bugün Kuyumcu Kent, alışveriş mer-

kezleri ve semtlerdeki cadde mağazalarda; festival logosu gördüğünüz tüm kuyumcularda çok uygun fiyat seçenekleriyle tek taş yüzükler ve altınlar satışa sunuldu” dedi. KUYUM HARCAMALARI DA YÜKSELİYOR Etkinlik kapsamında Kapalıçarşı da 22:00'a kadar açık kaldı. Kapalıçarşı’nın da içerisinde bulunduğu tarihi yarımada da ticaretin kalbinin attığı sokaklar İSF’ye özel olarak süslendi. İSF’ye katılan tüketiciler, katılımcı kuyumcuları vitrinlere asılan İSF sticker’ı ve bayraklarla tespit edilebildi. İstanbul Shopping Fest, 2011 yılında ilk kez düzenlendiğinde, 40 günlük ISF döneminde bir önceki yıla göre İstanbul’da toplam alışveriş yüzde 26 artmıştı. 40 günde 8 milyar TL ciro elde edilmiş, bu ciro içinde kuyumun payı 119 milyon TL olmuştu. İSF 2012 kapsamında, 21 günde toplam alışveriş yüzde 35 artarken, kuyum harcaması ise 173 milyon TL’ye yükselmişti. 2013 yılında ise İSF’de 23 günde toplam alışveriş yüzde 10 artarak 8 milyar 250 milyon TL’ye ulaştı. İstanbul Shopping Fest’in 2014 yılında 10 milyar TL ciro hedefini yakalaması bekleniyor.





Kazım ŞAHİN

FD Group Yönetim Kurulu Başkanı

ULUSLARARASI GEÇERLİLİK Ülke olarak hızlı gelişen ve ilerleyen dinamik bir yapımız var. Dünya üzerinde birçok ülkenin gelişim hızı yavaşlamış durumda. Tabii bu yavaşlamalarının yanında ticarette de birçok köşe başını tutmuş durumdalar. Biz de ülke olarak birçok üründe üretici ve ihracatçı durumundayız ancak yine de şöyle hakim olduğumuz, konusu geçtiğinde ülkemizin hatırlandığı bir sektörümüz var dememiz zor.Bir sektörde dünya markası olmak, daha doğrusu o sektörün dünyadaki merkezi olmak bir markanın tek başına yapabileceği bir iş değil. Çünkü sektördeki tüm markaların bu konu da söz sahibi ve liderlik yarışı içinde olması gerekir. Ne demek istediğimizi şöyle örneklendirelim. İsviçre Saati, Alman Arabası gibi kavramlar var. Dünyada birçok ülkede kaliteli arabalar ve pahalı araba markaları üretilmektedir. Ancak ortak bir fikir vardır ki Alman Arabaları'nın yeri başkadır. Burada öncelikli unsur kalitedir. Üretilen ürünler kaliteli olmalıdır. Ancak bu kalite anlayışı bir iki marka için değil, markaların tamamının kaliteli üretim yapmasında yatmaktadır. Eğer bazı markalar kaliteli üretim yapar diğerleri yapmazsa bu durumun gerçekleşmesi ne yazık ki mümkün değildir. Mücevherde kaliteli üretim yapabilecek teknolojik altyapı ülkemizde mevcuttur. Ayrıca üretimin olmazsa olmazlarından kalifiye personel gereksinimimiz de karşılanabilmektedir. Birkaç üniversitemiz de sektörümüzle ilgili eğitim verilmektedir. Ayrıca binlerce yıllık tarihe sahip kökenlerimizden tutun da, geleceği öngörebilen ruh ve zeka seviyelerine kadar her türlü farklı tasarımları gerçekleştirebilecek fikir ve bakış açılarına da sahibiz. Bütün bunların yanında bulunduğumuz coğrafya binlerce yıl öncesinde neredeyse takının yada mücevherin doğduğu topraklar sayılır. Üzerine burada hüküm sürmüş imparatorluklarımızdaki mücevher kültürünü de koyduğumuzda, dünyada en iyi mücevherlerin ülkemizde üretilmesi gerektiğini düşünüyor insan. Tüm bunları bir araya toplarsak; un da, yağ da, şeker de mevcuttur. Ancak bu yaklaşımımızın gerçekleşmesi ülkemizde bulunan tüm mücevher markalarının bu hedefi kendilerine koymasına bağlıdır. Bu bir kültür meselesidir aslında. Yaptığının en iyisini yapmak; bir tarzdır, bir anlayıştır. Bazılarının doğuştan taşıdığı, bazılarınınsa sonradan kazandığı bu özelliği sektör olarak düstur edinirsek bu yola baş koymuş olabiliriz. Bu tür büyük hedefler hem maddi ve manevi güç, hem de zaman ister. Maddi ve manevi gücün bu ülkenin mücevher markalarında var olduğundan hiç şüphemiz yok. Zaman ise elimizde olmayan bir çok etkene bağlı bir olgu. Zamana en çok, ürünlerimizin kalitesini anlatmakta ihtiyaç duyuyoruz. Ne üretirseniz üretin kullanılmadan kalitesi anlaşılmaz ve halka yayılmaz diye düşünülebilir. Ancak mücevherlerin kalitesini en başından tüm dünyaya ispatlayabilme imkanı var. Yapılması gereken üretimden önce kullanacağımız taşlara yetkili laboratuvarlarda ön inceleme yaptırmak. Ürettiğimiz mücevherlerde en iyilerini kullanmak. Üretimden sonrada yine aynı laboratuvarlardan sertifikalarını alıp Uluslararası Geçerliliği olan ürünlerimizi göğsümüzü gere gere pazara sunmak.Bugün böyle bir hedeften bahsetmek birçok kişiye olanaksız görünebilir. Belki gerçekten mümkün de olmayabilir. Bu çok da önemli değildir. “Karıncaya sormuşlar : Nereye gidiyorsun? Hacca demiş. Ömrün yetmez demişler. Olsun yolunda ölürüm demiş.” Bu da böyle bir şey aslında. Belki şu an bu sektöre hizmet eden hiç kimsenin bu işe ömrü yetmez, sonra gelen nesiller mücadeleye devam etmek zorunda kalabilirler. Belki de elimizdeki fırsatları iyi değerlendirirsek çok kısa denebilecek zamanlarda bu hedefe ulaşabiliriz. Sonuç ne olursa olsun bir ömür boyu, tüm dünyaya “TÜRK MÜCEVHERİ” dedirtmek için çalışmaya değmez mi? 24

ÇARŞI KÜLTÜRÜNÜ DEVAM ETTİRİYOR Tarih boyunca yoğun olarak kuyumculuk mesleği Çemberlitaş semtinde ve Kapalıçarşı çevresinde icra edilmiş. Eskiden çırak, kalfa ve usta arasındaki saygıya, sevgiye dayanan ilişki; ne yazık ki günümüzde o günlerdeki gibi değil. Kuyumculuk mesleğine çok küçük yaşta atılan, çıraklıktan ustalığa kadar adım adım mesleğin inceliklerine vakıf olan Ömer Kaya; 22 yıl önce kurduğu Besay Kuyumculuk markasında ‘Çarşı Kültürünü’ büyük bir titizlikle devam ettiriyor. Ortalama 12 – 13 yıllık çalışanları bulunan Besay Kuyumculuk; kemikleşmiş ve birbirini çok iyi tanıyan kadrosuyla birbirinden başarılı çalışmalara imza atıyor.

Başarıyı ortaya koyan etmenlerin en başında gelen başarılı kadro oluşturma; Besay Kuyumculuk tarihinde yıllardır en çok önem verilen değer olarak kabul ediliyor. Yıllardır aynı kadroyla yoluna devam eden ve ustanın çırağını yetiştirdiği, saygı ve sevginin ön planda olduğu Besay’da; firma sahibi Ömer Kaya; patron kimliğinden ziyade ‘Usta’ kimliğiyle yer alıyor. Şirket kurulduğu günden buyana aralıksız çalışanların olduğu Besay’da, kişiler işin değil firmanın bir parçası. ‘Çarşı Kültürü’ ile yetişen Ömer Kaya; yıllar önce haftalığının iki katını teklif eden bir firmayı reddederek ‘aidiyet’ duygusunun ne demek olduğunu çok iyi özümsemiş ve bunu kendi çalışanlarına da aşılamış. Kuyumculuk sektöründe yakın tarihlerde işlerin açıldığı dönemlerde birçok firmanın suni kadro genişlemesinde bulunduğunu, en ufak bir daralma esnasında ise çalışanların işlerine son verildiğini hatırlatan Besay Kuyumculuk firma sahibi Ömer Kaya; “Biz güneşli havada ve fırtınalı günde aynı arkadaşlarımızla yolumuza devam ettik. Bugün piyasamızda ‘Besay’a giren çıkamaz’ sözü diye bir ifade bulunduğuna memnuniyetle tanıklık ediyoruz. İnsan; ailesinden birini hayatından nasıl çıkaramazsa, bizim içinde çalışanlarımızın durumu budur” dedi. Sık olmamakla birlikte zaman zaman tecrübeli kuyum ustalarının Besay bünyesine katıldığını, fakat bu kişilerin kemik kadroya dahil olmadan önce farklı bir konumda şirket kültürüne adapte edildiklerini kaydeden Ömer Kaya, “Bu süreci başarıyla geçen kişiler, çekirdek kadromuza dahil oluyorlar. Bizim için bir ustanın işinde çok başarılı olması kadar, şirketimizin aile yapısına da uyum göstermesi çok önemlidir. Yıllardır sadece iki arkadaşımız aramızdan ayrıldı. Onlarda kendi işlerini kurmak için ayrıldılar. Ben artık onların Ömer ustası değil Ömer ağabeyleriyim” diye konuştu.



VOIR HABER

İHRACATTA EN HIZLI BÜYÜYEN 18. ŞİRKET OLDU

S

on yıllarda ihracatındaki hızlı büyüme ile ilk önce Türkiye İhracatçılar Meclisi’nin en fazla ihracat yapan 1.000 firma sıralamasına giren Karakaş Atlantis, 2013’te de 49.016.385 dolar olarak gerçekleştirdiği ihracat ile de Türkiye İhracatçılar Meclisi’nin iki ayrı sıralama listesinde yer aldı. İhracatı en hızlı yükselen şirketler kategorisinde bir önceki seneye göre % 102 ‘lik ihracat artışıyla 18.sırada yer alan Atlantis, TİM’inTürkiye’nin en fazla ihracat yapan 1.000 şirket sıralamasında da 766.sıradan 376. sıraya yükselerek 390 basamak birden ilerlemiş oldu. İhracat çalışmalarını giderek daha da önem veren şirket, ihracatını artırmak için çalışmalarına tüm hızıyla devam ediyor.

Yönetim Kurulu Başkanı Kamil Karakaş, “2023 vizyonu hedefleri doğrultusunda 500 milyar dolar ihracat hedefleyen Türkiye'nin mücevher ihracatının arttırılmasıyla ilgili yapmış olduğumuz azimli çalışmalar bir önceki yıla göre rakamlarımıza ciddi katkı sağlamıştır. İhracatımıza 2 senedir daha da özen göstermekte ve yatırım yapmaktayız. Araştırmalarımız ve belli bölgelere deneme üretimlerimiz sonucu ihracatımızı artık daha çok fayda sağlayacağımız bir raya oturtmak üzereyiz. İhracatta önceliğimiz müşteri beklentileridir. Müşteri beklentileri doğrultusunda özel siparişlerimiz ve özel serilerimiz oluşmakta. Bu yaklaşımımızdan dolayı talep gitgide artmakta. Biz de bu talepleri iyi değerlendiriyor, şirketimiz ve ülkemiz adına katma değere dönüştürüyoruz. İhracat kolumuzu şirketimiz içerisinde daha önemli noktalara taşıma arzusundayız. Bu yüzden çalışmalarımızı daha da arttırarak devam ettiriyoruz. 2015'de 100 milyon dolar mücevher ve takı ihracatı hedefimizdir ." dedi. Temelleri 45 yıl önce atılan Karakaş Atlantis, 2005 yılından bu yana yoluna Atlantis markasıyla devam eden, Türkiye’de 11 bölge müdürlüğü olan, Türkiye çapında yaklaşık 2.023 kuyumcu müşteriye hizmet veren bir firma olmuştur.

26



VOIR HABER

ATASAY VE RİXOS HOTELS ÇİFTLERİ EVLENDİRİYOR

77 yıllık tecrübesiyle Türk kuyum sektörüne yön veren Atasay ve Türkiye’nin ilk ve tek global otel markası Rixos Hotels sinerjisiyle hayata geçen kampanya kapsamında bu yaz evlenecek çiftlerin; evlilik bütçesi arasında önemli yer tutan balayı tatilini Atasay karşılayacak. Türk kuyum sektöründe bir dönüm noktası olacak bu yepyeni fırsat kapsamında, Atasay’dan minimum 3 bin 500 TL tutarında düğün alışverişi yapan ilk 1.500 çifte, kampanya kapsamındaki anlaşmalı ve uygun Rixos Hotels otellerinden birinde, çekilişsiz kurasız 3 gece-4 gün konaklamalı balayı tatili hediye edilecek. Türkiye’nin mücevher sektörünün “Lovemark”ı olan Atasay, 77 yıldır sürdürdüğü en beğenilen ve sevilen marka algısını yeni nesil “Y” kuşağına da taşımayı amaçlıyor. Yeni dönemde mevcut ve sadık müşterisine ek olarak yeni neslin de takı markası olma hedefiyle çalışmalarını sürdüren Atasay’ın balayı kampanyası da, bu açıdan bir kilometre taşı niteliği taşıyor. Atasay ve Rixos Hotels işbirliğiyle hayata geçen kampanyanın tanıtımı amacıyla, Kuruçeşme The Market Restoran’da; Atasay Mücevherat Yönetim Kurulu Başkanı Cihan Kamer ve Rixos Hotels Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Fettah Tamince’nin katıldığı bir basın toplantısı düzenlendi. Kampanyanın sunduğu fırsat ve kapsamı açısından Türkiye kuyum sektöründe bir ilke imza atıldığını belirten Atasay Mücevherat Yönetim Kurulu Başkanı Cihan Kamer, “Atasay olarak yaratıcı, yenilikçi ve proaktif pazarlama fikirlerimizle sektörün önünü açıyor, pazarın büyümesini sağlıyoruz. İlk günden itibaren tüketici odaklı inovatif ürünler ve projeler yaratma ilkesiyle çalışarak kısa zamanda Türkiye’nin Lovemark’ı haline gelen, Türkiye’nin lider grupları arasında yerini alan Atasay sahip olduğu saygınlık ve marka imajı ile yaratıcı ve özgün bakış açısı sayesinde sektörde her zaman ses getiren projelerin sahibi olmuştur." dedi. Rixos Hotels Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Fettah Tamince ise toplantıda yaptığı konuşmada şunları söyledi: “Bugün burada İstanbul’un en güzide mekanlarından biri olan The Market’te Atasay ile işbirliğimizi açıklamaktan dolayı mutluluk duyuyorum. Sevgili Cihan Kamer’den bu kampanyaya ilişkin teklif geldiğinde seve seve kabul ettik çünkü eskiden birçok kişi için lüks olan tatil kavramı günümüzde artık herkes için önemli bir ihtiyaç. Bizler de hem yurt içinde hem de yurt dışındaki tesislerimizde kampanyadan faydalanacak 1500 balayı çiftini ağırlamaktan memnuniyet duyacağız. Bu vesileyle şimdiden çiftlerimize ömür boyu mutluluklar diliyorum” dedi. 28



Murat TIRPAN

Murat Gold Yönetim Kurulu Başkanı

FED VADE UZUN OLACAK DEDİ FED son toplantısında, ilk çeyrekteki ekonomik daralmaya rağmen, ekonomik toparlanma süreci ile ilgili herhangi bir risk olmadığını açıkladı. Artan enflasyon ve düşen işsizlik oranının da etkisiyle varlık alımında azaltım sürecine devam ediyor. Varlık alım hızı 45 milyar USD' den 35 milyar USD 'ye geriledi. Faizlerin ,varlık alım süreci bittikten sonra dahi ,önemli bir süre daha düşük kalacağı öngörüsü korundu. 2014 büyüme tahmini %2,9 dan %2,2 ye revize edildi. Enflasyon Mart ta %1.55 seviyelerinde iken Haziran da %1.60 a çıkmış olsa da önümüzdeki 3 yıl boyunca %2 seviyesinin altında seyretmesi bekleniyor. 2015 ve 2016 da beklenen politika faizi ise sırasıyla 1.70 ve 2.5 olarak belirlendi. Kısa vadeli politika faiz seviyelerinin yükselmesine rağmen 2 yıllık ABD faizinde aşağı yönlü seyir, gelişen ülke para birimlerinin USD karşısında değer kazanmasına neden oldu. Sona eren FOMC toplantısından sonra açıklanan kararlar ve Yellen in konuşmasındaki detaylara bağlı olarak altın da yaklaşık 20 USD' lik yükseliş yaşandı. Dolar endeksindeki düşüşlerinde bu yükselişte etkisi olduğunu söyleyebiliriz. Irak ta IŞİD terör örgütünün ilerlemeyi sürdürmesi ve özellikle enerji kaynaklarına yönelik tehdidin devam etmesi piyasalar üzerindeki endişeyi arttırıyor bu da altının direnç seviyelerini test etmesini sağlıyor. Dirençler şu anda sırasıyla 1300-1315-1335 olarak karşımıza çıkıyor. Fakat tehdidin azalması durumunda hızlı geri çekiliş görebileceğimizi de ihtimaller arasında korumamız gerekiyor. 30

GELİN ADAYLARI ŞİMDİ Ç K ŞANSLI Yıllardır özellikle tektaş ve sıralıtaş montür üzerine uzmanlaşan ve ulaşılması çok zor, yüksek kalitesiyle fark yaratan Sina Montür; yeni modelleriyle özellikle gelin adaylarının başını döndürecek.

H

er yıl ülkemizde pırlantalı mücevher ve tektaş ürün grubuna artan bir ilgi olduğunu belirten Sina Montür firma sahibi Barış Lek; “Tektaş ve sıralıtaş ürün grubuna ilgi artarken, doğal olarak bu alanda üretici sayısında da ciddi artış var. Bugün Sina Montür; tektaşın telaffuz edildiği her ortamda kuyum camiasının ilk akla gelen isimlerinden biri olmuşsa, çok büyük emeğin ve titiz çalışmanın bir neticesidir” dedi. Hem yurtiçinde hem de yurtdışında Sina Montür tektaş grubuna ilgi olduğunu kaydeden Barış Lek; sürekli tasarım ve pazarlama departmanlarının bir araya gelerek, müşteri beklentilerini analiz ettiklerini, farklı modeller üretme konusunda fikir jimnastiği yaptıklarını, günümüz piyasa koşullarında etkin satış yapmanın anahtarının ‘yeni tasarımlar’ olduğunu dile getirdi. Artık tektaşların, gelinlerin duağı gibi ayrılmaz bir parçası olduğunu sıralıtaş ve tamtur yüzüklere de ilginin arttığını belirten Lek; “Bu yıl sevginin evrensel ifade biçimi olan kalpli tektaşlarımız büyük beğeni topladı. Sevgililer gününde ilk kez piyasaya sunduğumuz kalpli tektaşlarımız yepyeni modelleriyle sezona iddialı bir giriş yapacak. Ülkemizde klasik 3-5 tipte tercih edilen tektaşlar, yurtdışına daha fantezi türleriyle çıkış yapıyor. Bu yıl yerli tüketicimize daha çok çeşit sunacağız” diye konuştu.





VOIR 3 HABER FRANCHİSE SİSTEMİ İLE YAYILACAK Nova Pres Gold Değerli Madenler Rafineri firması tarafından piyasaya sunulmak üzere olan NZP Gold yatırım altınları; ülke genelinde franchise sistemi ile büyüyecek. NZP Gold’un ilk bayisi ise Gaziantep’ten….

Sektörün deneyimli değerli madenler rafineri firması Nova Pres Gold; NZP Gold ismiyle kendi değerli yatırım madenlerini piyasaya sundu. Çok titiz AR-GE araştırmalarının ve fizibilite çalışmasının ardından tüm tescilleri resmi kurumlardan alınarak satışa sunulan NZP Gold ürünleri; Türkiye’nin her noktasına bayilik sistemi ile ulaşacak. NZP Gold’un piyasada bilinen gram altınlardan çok farklı bir ürün olacağını ve yatırım altınını tezgah altından kuyumcu vitrinin en güzel noktasına taşıyacak estetik anlayışla üretildiğini belirten Nova Pres Gold Yönetim Kurulu Başkanı Murat Niziplioğlu; “Bizimle bölge ve şehir bayiliği ile yola çıkacak değerli meslektaşlarımızı çok avantajlı yatırım ve kazanç fırsatları bekliyor. NZP Gold; güvenliğinden ambalajına, görünümünden üretim tekniğine, boyutlarından farklı tasarım anlayışına kadar her türlü özelliğiyle fark yaratacak” dedi.

YENİ KOLEKSİYONDA YAZ ESİNTİLERİ

Sade İş Mounting Jewellery'nin klasik yaz koleksiyonunu tamamladı. Kahve çekirdeklerinden esinlenerek yapılmış olan yeşil, pembe ve beyaz altından oluşan koleksiyonlar daha önceki yıllarda yurtiçi ve yurtdışında beğeni ile karşılanmıştı. Bu mevsimde de yine Sade İş, bir klasik olarak bu modeli bütün iş ortaklarına sunuyor, İyi bir sezon dilemeyi de ihmal etmiyor…

'SEVGİ KOLYESİ' İLE DİKKAT ÇEKİYOR Ufuk Alyans, yepyeni bir ürün modeli geliştirerek piyasaya sundu. Yeni markası Ever After’ın içinde yer alan ve 15 parçadan oluşan ‘Sevgi Kolyesi’ isimli yeni takı grubu, Dünya çapında bir ilk….

34

Ülkemizin yenilikçi alyans üreticilerinden biri olan Ufuk Alyans; ilk kez İstanbul Jewellery Show’da lansmanını yaptığı Ever After ve ‘Sevgi Kolyesi’ isimli iki yeni ürün grubuyla dikkat çekiyor. Çiftlerin mevcut alyanslarına ek olarak, aynı alyansın minik boyutlu bir yüzüğünün kolyeden geçirilerek kullanıldığı ‘Sevgi Kolyesi’ parlak bir fikrin hayata geçirilmesiyle meydana geldi. Aşkın ve sevginin sonsuzluğunu ifade eden ‘Sevgi Kolyesi’, üst düzey mineli bir çalışma ile renklendirildi ve sevgi sözcükleri üzerine yazıldı. Ufuk Alyans firma sahibi Ufuk Güneş; sıradışı bu fikri geliştirerek üretim bandından çıkardıklarını, bu kolye ile yepyeni bir ürün grubu sektöre kazandırdıklarını söyledi. Günümüzde ‘evlilik öncesi genç çiftlerin birlikteliklerindeki ciddiyeti vurgulamak için kullanacakları farklı bir takı olmalı’ düşüncesinden hareketle ortaya çıkan sevgi kolyelerinin ilk koleksiyonunun yurtdışında tanıtılmaya başlandığını ve gelen tepkilerden çok memnun olduklarını ifade eden Ufuk Güneş; “Bu ürünümüze, evlilik öncesindeki çiftlerden olduğu kadar evli çiftlerinde yoğun ilgi göstermesini bekliyoruz. Hatta bu sıradışı ürünümüzü ülkemizin en büyük zincir perakende kuyum mağazalarına sahip dev markalarıyla beraber geliştirme konusunda da çeşitli görüşmelere başladık. Böylelikle çok daha büyük bir kitleye daha hızlı bir şekilde ulaşabileceğiz” dedi.



VOIR HABER

LEZZETLERİYLE TARİHE ŞAHİTLİK EDEN MARKA

Hafız Mustafa 150. yıl kuruluş kutlamalarını 100 binlerin önünde yaptı.

1864

yılında kurulan Hafız Mustafa Lokumcusu, 150. yıl kuruluş kutlamalarını bu güne kadar görülmemiş bir şekilde Sirkeci ve Eminönü'nde gerçekleştirdiği dev organizasyon ile kutladı. Sirkeci dükkanının önünden 150 kişilik dev kadro ve padişah kostümü giyen Vatan Şaşmaz, Sultan kostümü giyen Hazel Çamlıdere ve program sunucusu Gökhan Yalçın ile yeniçeri askerlerinin yanında mehter takımı eşliğinde 50 bin adet lokum, Padişah Fermanı, Osmanlı Fesi, ve tonlarca şerbet dağıtılarak Sirkeci'den Eminönü'ne yürüyerek gerçekleşti. Programın, Eminönü'ne kurulan dev sahnesinde ise programın 3.5 saatlik bölümünü başarılı tv programcısı Gökhan Yalçın sundu. Programa İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu, İstanbul Emniyet Müdürü Selami Altıok katılırken, hem birer konuşma yaptı hem de firma sahipleri Avni Ongurlar'ı tebrik ettiler. Mehter takımı performansı, semazenler ile ilahi gösterileri, Dünya Kuran okuma şampiyonlarından Kuran Dinletileri ve çeşitli gösteriler yapılarak 3.5 saatlik program tamamlandı. İstanbul Valisi'ne ve İstanbul Emniyet Müdürü'ne firma sahibi Avni Ongurlar tarafından verilen günün anlamını ifade eden İznik çinisi takdim edildi. Eminönü meydanına kurulan ikram çadırlarında ise program boyu lokum, şerbet ikramı devam ederken 5 tondan fazla lokum 3 saat içinde dağıtılarak kırılması zor bir rekor ortaya çıkardı. Sirkeci'den hareket eden mehter takımı ve yeniçeri askerleri ise Eminönü'ne kadar halkın da korteje katılması ile devasa bir kalabalığa dönüşerek sahne alanına geldi. Hafız Mustafa ülkemizin 150 yılını dolduran sayılı firmalarının başında gelmekte. Program sonunda, İstanbul Valisi'nin attığı tweet ise Hafız Mustafa firmasının yeni kuşak patronları Eren ve Emre Ongurlar'ı oldukça mutlu etti.

36


PİYASALARIN SEYRİ VE BEKLENTİLER

Volkan Kuğucuk

ALB Menkul Değerler Kapalı Çarşı Şb.

ALTINDA BEKLENTİLER DEĞİŞİYOR MU? Haziran ayında Avrupa Merkez Bankası ( AMB ) fonlama faizini ve mevduat faizinde indirime gitmiş yanı sıra 400 milyar Euro değerinde hedefli LTRO ( T-LTRO) fonlaması yapacağını bildirmişti. AMB’nin ekonomiyi destekleyici kararları sonrası piyasalarda yaşanan iyimserlik Irak’ta yaşananlar sebebi ile uzun sürmedi. Ancak piyasalara daha geniş bir açıdan yaklaşınca ABD ve Euro Bölgesi toparlanıyor. Çin’de ise korkulan yavaşlama olmuyor. Bunlarla beraber FED tahvil alımlarını ayda 10 milyar USD miktarında kademeli olarak azaltmak ile beraber faizlerin tahvil alımlarının bitirilmesinden sonrada uzun süre düşük kalacağını beyan ediyor. Ayrıca son açıklanan ABD 1. Çeyrek GSYH verisinin ilk çeyrekte ABD de yaşanan çetin kış şartlarının da katkısı ile , yüzde 2,9 daralma ile beklentilerden oldukça olumsuz gelmesi FED’in faizi uzun süre daha düşük tutacağı beklentisini canlı tutuyor. Mevcut durumda gelişmiş ülke ekonomileri toparlanırken, bir yandan da faizlerin rekor seviyede düşük kalmaya devam etmesi ile hisse senedi piyasaları yükselmeye devam ediyor. Bu açıdan FED faiz artırımı sinyali verinceye kadar küresel hisse senedi piyasalarında, düzeltmeler yaşansa da yukarı yönlü trendin yavaşlayarak ta olsa devam etmesi beklenebilir. Zira düşük faiz ortamı küresel risk iştahını yüksek tutuyor. Yurt içinde ise seçimden sonra yaşanan sert yükselişten sonra Irak riski ile karşı karşıyayız. Irak riskinin daha fazla büyümemesi ve FED tarafından faiz artımı sinyali gelmemesi durumunda bu sene içerisinde yurt içinde bir miktar daha yükseliş görülmesi beklenebilir. Zira FED’in faizleri düşük tutacağı beklentisi, TCMB’nin ölçülü faiz indirimleri, cari açıkta 2014 yılında görülen azalma , cari açıkta görülen azalmaya rağmen büyümenin makul bir hızda devam etmesi mevcut durumda yurt içi piyasaları destekliyor. Ayrıca sanayi şirketlerinin özellikle Euro Bölgesi'ne ihracat yapan sanayi şirketlerinin bilançoları olumlu geliyor. Euro bölgesindeki toparlanma, döviz fiyatlarının geçen seneye göre yüksek seyretmesi ihracata olumlu etki ederken, yüksek döviz kurları ithalat yerine yerli ürünlere talebi arttırıyor. Bu durumda sanayi şirketlerine olumlu yansıyor. Bankacılık sektöründe ise karlar geçen seneye göre gerilemek ile beraber, bankacılık sektörü karlarında görülen gerileme fiyatlara yansımış durumda. Ayrıca önümüzdeki dönem görülecek faiz indirimleri banka karlarına olumlu yansıyacağı unutulmamalıdır. Teknik olarak ise Irak riski dolayısı ile 77.500 ve 75.000 seviyelerine kadar görülebilecek gerilemeler sürpriz olmamak ile beraber endeksin sırası ile 80.000 , 82.000 ve 85.000 seviyelerini test edebileceğini düşünüyoruz. Mevcut durumda yukarı yönlü trend devam ediyor.

Bir önceki yazımızda 1.275 seviyesinin altında satış eğiliminin artabileceği yönünde uyarılarla birlikte sıkışma süreci sonunda yeni bir trend uyarısında bulunduk. Altın gerilerken şüphesiz fiyat beklentileri öne çıkarken küresel finans piyasalarının önde gelen kuruluşları birbiri ardında raporları piyasalara sunmaya devam ediyor. Burada rapor yayınlayanlar arasında Societe Generale 2014 yılı tahiminini revize ederek 1.272 seviyesinde çıkardığını görmekteyiz. Bank Of America Merrill Lynch ise altın fiyatlarında 4 . Çeyrekte 1.300 $ ons seviyesine doğru olacağını tahmin ediyor. Temmuz Eylül döneminde ise fiyatların 1.250 $ ons seviyelerinde oluşmasını bekliyor. Altında gerileme eğilimi devam ederken Çin tarafından gelebilecek fiziki talep beklentisi korunmaya devam ediyor. Ancak bugüne kadar Çin fiziki tarafında altına destek olabilecek bir gelişmenin ortaya çıkmadığını belirtebiliriz. Bununla beraber altının 1.240 seviyeleri üzerinde kalma isteği Çin efektinin beklentisi ile ilgili olabilir. Son dönemde özellikle hisse senetleri piyasaları içindeki pozitif hava nedeniyle altın tarafındaki en azından son günlerde var olan sakin görüntü devam ediyor. Bu noktada gözlerimiz yurtdışında olmaya devam edecek. S&P endeksi başta olmak üzere hisse senetleri piyasalarında bir bozulma olması durumunda altın güvenli liman adına yükseliş hareketiyle duruma tepki verebilir. Draghi sonrasında gözlerimiz daha fazla dolar endeksinde olmaya devam edecek. Özellikle geçtiğimiz aydaki yazımızda da belirttiğimiz üzere 80.50 üzerine yerleşen ve kalma isteği içine giren dolar endeksi altın tarafındaki baskılanmayı devam ettirebilir. Rakamsal olarak … Altında gerileme eğiliminde 1.240 seviyesinin son zamanlarda destek anlamında görev yaptığını görmekteyiz. Zaman zaman 1.250-1.260 seviyelerine tepki çıkışları olsada bu tepkinin anlam kazannabilmesi adına 1.270-80 bandı üzerinde ilk adımda kalmamız gerekiyor. Bu durumda fiyatlar yeniden 1.300 seviyelerine doğru hareketlenebilir. Ancak 1.270-80 bandı üzerinde kalıcı hareket olmadıkça desteklere baskı devam edebilir. Bu senaryoda 1.240 desteğinin kırılması halinde ise fiyatlar 1.220 seviyesine kadar devam edebilir. Tekrar görüşmek ümidiyle,bol kazançlı günler dilerim. volkan.kugucuk@albmenkul.com.tr twitter.com/vkugucuk 37


VOIR HABER

TELEViZYON PROGRAMINA SPONSOR OLDU Gözlük, vantilatör, spor deniz malzemeleri ve plaj şemsiyesi gibi ürünlerde sektörde adından söz ettiren Rubenis markası, son dönemlerde saat üretimiyle gündemden düşmüyor. 1990 yılında alt yapı olarak saat üretimiyle Rubenis markasına start veren Yönetim Kurulu Başkanı İsmail Suvari ve Abubekir İpek, yeni sezon saat ürünlerini piyasaya sürmek için sabırsızlanıyor. Türkiye'de saat markası olarak bir ilki gerçekleştiren Rubenis'i, diğer markalardan ayıran özelliği ise, hem fiyatının uygun olması hem de 5 yıl garantili olması. Her biri sanat eseri niteliğine sahip Rubenis Saatleri, farklı tarzları bir markada sunmayı hedefliyor. Spor, seramik, dijital, led ve silikondan oluşan, hem klasik hem spor hem de gündelik kullanılabilecek bay- bayan her yaş aralığına hitap eden Rubenis Saatleri, daha önce bazı dizilerin saat sponsorluğunu üstlenmişti.

38

Kaliteli marka, şimdi de televizyon programına sponsor oldu. Yeni ürünlerini piyasaya sunmanın heyecanını yaşayan İsmail Suvari, Star Tv'de ünlü oyuncu ve sunucu Oktay Kaynarca'nın sunumuyla başlayacak olan "Vay Arkadaş" programına sponsor oldu. Oktay Kaynarca'nın her bölüm farklı takacağı Rubenis Saatleri şimdiden çok konuşulmaya başladı. Ünlü oyuncu ve sunucu Oktay Kaynarca'nın Rubenis saatlerini takmanın yanı sıra programın Roll Captionun'da Rubenis'in logosu yer alacak. Vay Arkadaş programının yanı sıra bir çok dizi ve programa sponsor olmaya hazırlanan Rubenis Saatleri, basın dünyasına bomba gibi düşecek. Ayrıca ünlü şarkıcı Özgün Uğurlu'nun marka yüzü olduğu Rubenis Saatleri, önümüzdeki günlerde tüm Kuyumcu panolarında yer alacak.



SARRAFLAR'IN YENİ GÖZDESİ

Mehmet Akyürek

Orobella Alyans CEO Orobella & Altın Fabrikası

DALGALI FİYATLARIN ALIŞVERİŞE ETKİSİ Geçen ay piyasalarda bizi en çok meşgul eden konu fiyat kararsızlığıydı. Gerek ülkemizdeki gerekse küresel ölçekteki borsalarda ve kıymetli maden piyasalarında kararsız ve tedirgin edici bir yapı izledik. Altının önce 1290 dan 1240'lı seviyelere düşüp sonra buradan 5-6 Haziran itibarı ile tekrar 1280’e tırmanma trendine girdiği Mayıs 4.hafta ve Haziran 1.haftalarda kendi pazarımı geziyordum. Mayısın son günleri ve Haziran'ın ilk 4 günü son derece zayıf olan bir pazarla karşılaştım. Altının düşüş trendinde olup dip yapmaya doğru gittiği bugünlerde siftahsız dükkan kapatan birçok mağaza varken, fiyat artışınım başladığı 5 Haziran'da işler aniden açıldı. Yükseliş trendinin devam ettiği 6 Haziran'da artarak devam eden satışlar 7 Haziran Cumartesi günü adeta tavan yaptı. Sonrasında ise yükseliş trendi devam ettikçe de satışlar iyi seyretti. Ons fiyatı bazındaki yükselme daha kuyumcu ekranlarına tam yansımadan müşterilerin alıma geçmesi bize Türk halkının nasıl sıkı bir piyasa takibi yaptığı konusunda önemli bir bilgi veriyor. Senelerdir genel olarak bildiğimiz bir konudur bu, ancak piyasa ekranlarının bazı TV kanalları aracılığı ile anlık olarak halka sunulması, yorumcuların altında hareket başladı yorumları inanın Türk insanını hemen hazırlanıp alelacele çarşıya çıkmasını sağlıyor. Bunu çok kere yaşayıp görmüş olmama rağmen, tepkinin bu kadar anlık olduğunu hayatımda ilk defa piyasanın içinde yaşadım. 5 Haziran günü sabah işleri vasat olarak bıraktığım bir ilden öğleden sonra ayrılıp 2 saatte gittiğim komşu ilde işleri açılırken gördüm ve hemen ertesi gün geçtiğim diğer bir ilde ciddi bir alışverişle karşılaştım. 1 gün öncesine göre değişen tek şey, 20 Usd artan Ons fiyatı idi! Tabii piyasanın aniden açılması ile aylardır yazdığım bazı yazıların da gerçek olduğuna şahit oldum ki hazırlıksız yakalanan birçok kuyumcu vardı. Gerçek işi olan kuyumculuk yani işçilikle para kazanmak yerine daha da düşecek diye elinde nakitle açıkta bekleyenler aniden gelen “50 Ata, 100 çeyrek, 200 gr gram altın gibi taleplere “abi şu an elimde yok akşama getirtiriz” vs. gibi cevaplar verip müşterilerini başkalarına kaptırdı. Altın artıyor paniği ile alyansı ve düğün setini hemen alalım diye mağazalara gelen müşteriler, çeşidi yetersiz buldukları dükkanları boş geçip, mesleğine ve mağazasına birinci derecede önem veren mağazalarda buldular taleplerinin karşılığını. Ben bunları aynı bölgedeki dükkanlara 30’ar dakika arayla uğradığım ve arayışta olan alıcılarla çoğu zaman birden fazla mağazada karşılaştığım için çok sık görebiliyor ve kazancını daha fazla kazanma hırsı ile açıkta para bekletmek, başka sektörlere yatırım yapmak için kullananlarla, ürüne yatırım yapanlar arasındaki farkı çok iyi analiz edebiliyorum. Her bölgede içinde onlarca müşteri olan ama hemen etrafında boş duran mağazalar vardır. Çok müşterisi olanın ucuz sattığı konuşulur ya hep… Aslında o mağazalar inanın ucuz satmıyor ama orada müşteri iyi bir servis ve ne ararsa onun en iyisini bulabilmektedir. Bulamaz ise mağaza o aranan ürünü bir şekilde temin etmektedir… Temel fark sadece budur. Vitrinimizdeki stok aslında bizim bu işte nereye oynadığımızın esas göstergesidir. 40

Uzun yıllardır kalitesi ve farklı duruşuyla adından sıkça söz ettiren Sarraflar Altın, şubesine bir yenisini ekledi.

G

aziantep'te bulunan ve daha çok Güneydoğu ve Doğu Anadolu'da fark yaratarak kitlesini arttırmaya çalışan Sarraflar Altın, yeni şubesini Kahramanmaraş'ta Haziran ayında açmayı planlıyor. Hazırlıklarının devam ettiği yeni şubesinde açılış yapmak için gün sayan Sarraflar Altın Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Happani ve Genel Müdür Serkan Aytaç, profesyonel ekibiyle Kahramanmaraşta da fark yaratacaklarını belirtti. Happani, hedeflerinde Güneydoğu ve Doğu Anadolu'da devamlılık sağlamak olduğunu vurguladı.



VOIR HABER BAHARIN TÜM MÜCEVHERLERİ VE

20

14 15

TRENDLERİ FD DIAMOND ve KAMERGOLD, 5 Haziran Perşembe günü Konak Kırtay Park’ta düzenlediği davette, misafirler FD Diamond’ın 5-15 Haziran dönemi için mağazalarına getirdiği 2014-2015 trendlerine uygun mücevherleri inceleme fırsatı buldu.

E

tkinliğin açılış konuşmasında, FD Group Kurucu Başkanı Sn. Cemalettin Şahin davetlilere katılımları için teşekkür etti. Ardından Dünya Elmas Yüksek Konseyi üyesi Aylin Gözen, FD Group adına davetlilere firmanın atılımlarını ve yeni dönemde planlanan atılımları anlattı. FD Döviz’in Tüm Türkiye'ye hizmet verdiğini ve İstanbul Kapalıçarşı'da bulunan döviz bürosunun işlem sıralamasında ilk 3 de olduğunu belirten Gözen, FD Diamond’ın da Türkiye genelinde 60 satış noktasına ulaştığını belirtti. FD Group’un satış noktalarının dışında şu anda Kapalıçarşı'da pırlanta perakende mağazası, Kapalıçarşı’da pırlanta üretim ve toptan satış merkezi, yine Kapalıçarşı'da FD Kent Ayarevi, Kuyumcukent'te Toptan Altın Satış, Döviz Satış, Yarı Mamül ve Pırlanta Satış Mağazası bulunduğunu anlattı. Alt yapı çalışması devam eden Hadımköy'de bir Altın Rafinerisi çalışmasının da olduğunu belirtti. Ayrıca, Dünya'da ilk kez darphane ürünlerinin otomatik kulplandırılmasının da grubun kendi patentinde olduğunu bildirdi. Tüm dünyadan mücevher fuarları ve moda sektöründeki gelişmeleri bir video gösterisi eşliğinde sunan Gözen, daha sonra 2014-2015 yılı için belirlenen mücevher trendlerini sundu. Etkinlikte sunulan mega trendler aşağıdaki şekildeydi;

LACES & CAGES Altın fiyatlarının dalgalı seyri, pırlanta fiyatlarının yükselişi mücevherleri dantel ve kafes formlarına soktu. Laser kesimli hafif ama gösterişli parçalar tüm vitrinleri süsler oldu.

42


FLOWER KINGDOM Doğaya duyulan özlemin yansımaları, sezonluk trendlerle birlikte her zaman mücevherde görülmüştü. Ancak bu sezon çiçekler ve kelebekler, yalın tarzları nedeniyle beklemediğiniz markaların bile koleksiyonlarını süslüyor. Dolce Gabbana'nın tüm trend öncüsü dergilerde yayınladığı ve bahar dalları desenli etkileyici koleksiyonunun, kısa zamanda ünlülerin üzerinde görülmeye başlaması da bu trendi yukarılara taşıdı. Neredeyse bahar dallarındaki çiçeklerle aynı çizgilerdeki pembe çiçek figürleri mücevherleri sardı. Mercandan oyularak yapılan pembe çiçekler ise aynı temanın mücevhere uygulanmasını gösteriyordu. Çiçeklerin yanında, kelebekler de sezonun en göze çarpan modelleri. Bu sezon kelebekler her şekilde, her boyda, her renkte.

COLORMANIA Geçtiğimiz yıllarda başlayan renkli mücevherlere duyulan ilgi giderek artıyor. Geçtiğimiz yıllarda pırlantanın büyüsünü hisseden mücevher severler, artık renkli pırlantalara ve pırlantadan daha değerli renkli mücevher taşlarına gözlerini çevirdi. Renkli mücevher taşlarının hepsi bu yıl çok moda…

PAST... PRESENT... FUTURE Rönesans etkileri, Gotik çizgiler, Art Deco, Osmanlı... Tarihin izlerini taşıyan mücevherler artık her dönemi kapsıyor. Geçmişin etkileyici hikayeleri, yeni yorumlarla birleşip farklı bir tarz yaratıyor. Özellikle, geçtiğimiz yılın Art Deco çizgileri mücevhere taşıyan muhteşem filmi “Great Gatsby”’den sonra, bu yıl da Nicole Kidman’ın başrolünü oynadığı “Grace of Monaco” filmi, mücevher trendlerine 1960’ların tarzını katacak.

43






İhsan SAYAN

Sadeiş Mounting Jewellery Yurt İçi Satış ve Pazarlama Müdürü

GÖZLÜKTE YENİ SEZON TRENDLERİ BELİRLENDİ

ZAMANI KAZANMAK Ülkemizde, çoğu kişi için yaz mevsimi, deniz, güneş, kum, yani tatil anlamına gelir. Bu mevsim, mevsimlerin en güzellerinden biridir, belki de kimileri için en güzelidir. Peki, tatil nedir? Tatil, dinlenmek ve eğlenmek amacıyla çalışmaya ve öğrenime ara verilen en az bir günlük süredir. Tatillerin süresi kişilerin mesleklerine; bağlı oldukları kurumlara karşı yükümlülüklerine, kültürel yapılarına; zevklerine ve maddi durumlarına göre değişiklik gösterir. Kimimize göre hiçbir şey yapmadan sadece dinlenip bütün bir yılın yorgunluğunu atmak, bazılarımız için de kitapları kapatıp denize koşmaktır. Diğer bir deyişle hepimizin tatile yüklediği rol ya da anlam farklıdır. Fakat tatilin en değerlisi, kullanmadığımız zamanı kazanmaya karar verdikten sonra; ziyaret edemediğimiz büyüklere ulaşmak, göremediğimiz arkadaşları görmek, göremediğimiz filmlere, yerlere; sokağa denize, okuyamadığımız kitaplara, gidemediğimiz tiyatrolara vakit ayırmak, kısaca sevdiğimiz işleri yapmaktır. Unutmayalım vakit yaratılmaz, ayrılır. Gün herkes için 24 saattir ama mesele bunun nasıl değerlendirildiğindedir. Bu da ‘vakit yaratarak’ değil, ‘vakit ayırarak’ sağlanır. ‘‘Seveceğin bir iş seçersen hayatında bir an bile çalışmış olmazsın. İşini öyle sev ki başarıların bedenini ve yüreğini güçlendirirken, verdiklerinle de yepyeni hayatlar başlatmış olacaksın.’’ İşte, sevdiğimiz işleri yapmak, paradan değerli olan zamanı kazanmaktır. Bence tatil budur… 48

Premium, lüks ve spor gözlük sektöründe dünya lideri olan Luxottica 2014-2015 Sonbahar - Kış gözlük koleksiyonlarını Fumeé Restaurant’ta düzenlenen bir etkinlik ile basına tanıttı. Luxottica’nın bünyesinde yer alan Ray-Ban, Vogue Eyewear, Persol, Prada, Miu Miu, Prada Linea Rossa, Dolce&Gabbana, Giorgio Armani, Emporio Armani, Burberry ve TopTen markalarının en yeni modellerinin tanıtıldığı lansmanda, Vogue Eyewear’ın yeni sezon modellerini markanın yeni yüzü, ünlü moda ve stil danışmanı Ece Sükan basına sundu.

Ece Sükan, yaz tatili öncesinde gözlük trendlerine dair stil ipuçları verdi. Ünlü stil ve moda danışmanı, Yaz - Kış çantalardan eksik olmayan güneş gözlüklerinde bu sezon aynalı camların, optik gözlüklerde ise canlı renklerin öne çıkacağını belirtti. Sükan, marka yüzü olduğu Vogue Eyewear’da büyük çerçeveli kedi gözü güneş gözlüklerinin ve feminen ayrıntılarla işlenmiş optik modellerin yanı sıra sezonun vazgeçilmez trendi çiçek desenlerinin yer aldığı modellerin de hit parçalar olacağını belirtti.





Fazıl ÖZEN

I.C.A. International Colored Gemstone Association Uluslararası Gemoloji Derneği Türkiye Başkanı

S

YAKUT

afir gibi korundum grubundan olan yakut, Haziran ayı şans taşı olarak kabul edilir. Bu değerli taş, iyi bir mücevher taşından beklenen herşeye sahiptir; etkileyici bir renk, nadirlik, iyi bir sertlik derecesi ve dayanıklılık. İyileştirme ve tedavi uygulanmamış, iyi kalite ve renkteki bir yakut oldukça nadir bulunur. Son yıllarda piyasada el değiştiren en büyük yakutlardan biri, ısıtma da dahil olmak üzere hiç bir iyileştirme işlemi görmemiş, karat fiyatı 425.000 $ olmak üzere, toplam 3.6 milyon dolara İsviçre’ nin St. Moritz şehrinde, Christie‘s müzayede evinde satılmıştır. Yakutun renkleri turuncu kırmızıdan morumsu kırmızıya ve kahverengimsi kırmızı tonlarına kadar değişir. İçinde krom ve demirin bulunuşu, bu mücevher taşına kahverengi gölgeler kazandırır. Fakat en güzel yakut rengi, İngilizce’de “pigeon blood”, Türkçe’de ise “güvercin kanı” olarak adlandırılan canlı, doygun kan kırmızısıdır. Çok koyu veya mora yaklaşan renkler fiyatını düşüren başlıca etkenlerdendir. Moh’s sertlik tablosuna göre yakut’un sertliği 9’dur. Bazı yakutlar nadir olarak yıldız efekti gösterir. Günümüzde, % 99’undan fazlası diyebileceğimiz oranda yakutlar özel fırınlarda, yüksek sıcaklıklarda ısıtılarak kırmızı rengindeki yoğunluğu ve saflığı arttırılmaktadır. Bazen yakutta küçük hatalar bulunabilir. Isıtma işlemi sırasında cam, silikat veya benzeri yan ürünler taşta bulunan çatlakları doldurur ve daha az görünür hale getirirler. Bu iyileştirme, taş ateşe veya aside girmediği sürece ısıtma işlemi gibi kalıcıdır. Son yıllarda, bu teknikle yapılan iyileştirmeler sonucunda dünya piyasasında yakut fiyatlarında oldukça büyük düşüşler olmuştur. Sadece ısıtma işlemi uygulanmış yakutlarla, ısıtılarak içine yabancı maddeler konulmuş yakutlar arasındaki fiyat farkları inanılmaz boyutlarda olabilir. Bu arada özellikle son yıllarda “glass filled” yani “içi cam doldurulmuş” diye adlandırılan yakutlardaki yabancı dolgu maddelerinin oranı % 80’lere kadar çıkabilmekte. Doğal yakut’u sentetik yakuttan ayırmak için çeşitli yöntemler uygulanmaktadır. Sentetik yakutlar her zaman kısa boylu ultraviole ışık altında doğal yakutlardan daha fazla floresans özelliği gösterirler. Ayrıca, mikroskop altında sentetik yakutlarda gaz baloncukları gözlenebilir. Yakut’un çıkarıldığı ana kaynaklar; Burma, Kamboçya, Seylan, Kenya, Vietnam, Madagaskar’dır. Bunun yanında Afganistan, Hindistan, Pakistan, Tayland ve Tanzanya’da da yakut madenleri vardır. Geçmiş yıllarda Tayland’dan önemli oranda yakut çıkartılmasına rağmen, çok güzel olmayan mora kaçan rengi dolayısıyla günümüzde tercih edilmemekte ve madenleri aktif olarak işletilmemektedir. Yakutta değerli taşların fiyatını belirlemekte, pırlantanın 4 C kuralından sonra gelen “orijin” oldukça önemlidir. Örneğin, ısıtma işlemi uygulanmış, iyi renkte, temiz, güzel kesimli, yaklaşık 3 karat boyundaki bir afrika orijinli taşın karatı sadece bir kaç yüz dolar ederken, aynı özelliklerdeki bir burma yakut, binlerce dolar karat fiyatıyla satılmaktadır. Harmony’de işlem görmüş veya görmemiş yakutlar Türkiye’nin en geniş koleksiyonu ve dünya fiyatları ile sektöre sunulmaktadır. Bu arada piyasadaki bilgi eksikliğini fırsat bilen bazı yabancı firmalar İstanbul fuarında ellerindeki afrika kökenli yakutları “burma yakutu” adı vererek meslektaşlarımızı aldatmaktadırlar. Bunun yanında, yabancı veya yerli bazı ard niyetli taş satan kişiler, kırmızıya boyanmış kuvars dizileri veya fasetli taşları yakut veya kök yakut adı altında piyasaya sürmektedirler. Bunun yanında “yakut’un tozundan yapılmış”, “difüzyon yakut”, “yarı hakiki”, “rubilayt” adı altında da sahte taşları satmaya çalışanlara karşı da tüm sektör uyanık olmalı. Unutulmamalıdır ki güzel renkte, kesimde ve berraklıktaki bir yakutun karat fiyatı hiç bir zaman birkaç dolar olamaz. Yakut’un bakımında ultrasonik yıkama, buharla temizleme genellikle güvenilirdir. Fakat yağ ile kaplanmış taşlara uygulanmamalıdır. Sabunlu ılık su yakutun bakımı için güvenilir bir yöntemdir. Cam doldurulmuş yakutlarda ise hem rodaj hem de yüksek ısı bozulmalara sebep olacağından taşların tüm işlemler bittikten sonra mıhlanması daha güvenli olacaktır.

52

BAYRAMOĞLU'NDAN BLOGGER ETKİNLİĞİ Kurulduğu yıllarda sadece perakende satış yapan Bayramoglu Mücevher, şu anda sattığı bir çok ürünü kendi üretiyor.

Ç

emberlitaş'ta bulunan Bilezik Fabrikası Bayramoglu Kuyumculuk’un tüm mağazaları için 22 ve 14 ayar bilezik üretimi yapıyor. Kapasitesini her gün yeni yatırımları ile artıran Bayramoğlu, Marmara bölgesi yoğunluklu Türkiye'nin bir çok bölgesinde bulunan tüm kuyumcu dükkanlarına toptan bilezik satışı da yapmaktadır. Bugün İstanbul’da 3 AVM , 1 Cadde Mağazası bulunan firma, son bir kaç yıldır sadece kendi mağazaları için pırlanta da üretiyor. Üretmiş olduğu pırlantaları uluslararası laboratuvar sertifikası ile birlikte satan Bayramoğlu, diğer markalarla kıyaslandığında aynı kalitede en uygun fiyat avantajını elinde bulunduruyor. Geçtiğimiz yıl Bayramoglu Mücevher’in İK ve Yönetim Sistemleri Müdürü Özlem Yalçın, pırlanta konusunda tüm firma çalışanlarının profesyonel eğitimler aldıklarını, bu konuda özellikle kendisinin yurtdışındaki kaynaklardan tüm yenilikleri takip edip, firmanın bunlardan haberdar olmasını sağladığını söylüyor. Geçtiğimiz günlerde Bayramoğlu Kuyumculuk’un Profilo AVM Mağazası'nda Blogger'a bir davet verildi. Bu davete katılan Blogger'lara pırlantaların nasıl seçilmesi gerektiği konusunda bilgiler verildi. Loop kullanma ve pırlantanın içine bakma tecrübesini de edinen Blogger’lar, artık hem sertifika okumayı biliyorlar hem de pırlantanın içindeki safsızlıkları tanımlayabiliyorlar.



DENİZALTIN İLE

GRAM

ALTIN YATIR, ALTIN ÇEK

DenizBank’ın hayata geçirdiği yeni uygulama ile artık DenizAltın Merkezi şubelerine fiziki olarak gram altın yatırılıp istenilen zamanda yine fiziki şekilde çekilebilecek. DenizBank müşterileri, kaydi veya fiziki olarak 1 gramdan 100 grama kadar seçeneklerle hesaplarına yatırdıkları altınlarını, yine bu miktar aralığında geri alabilecekler.

D

enizBank, niş sektörlerden biri olarak belirlediği altın sektörüne desteğini artırmaya devam ediyor. DenizBank’ın sunduğu avantajlı uygulama ile artık “DenizAltın Merkezi” şubelerinden altın hesaplarına gram cinsinden fiziki olarak altın yatırılıp arzu edildiğinde hesaplardaki altınlar yine gram olarak çekilebiliyor. DenizBank’ın yeni hizmetinde; banka müşterisi olmayan kişiler de gram altın alıp satabilecek. Bu ürün ile yastık altındaki altının ekonomiye kazandırılmasına katkı sağlamayı hedefleyen DenizBank, söz konusu işlemleri DenizAltın Merkezi olan yetkili şubelerinden gerçekleştiriyor.

“Herkesi yararlanmaya davet ediyoruz” Konuya ilişkin açıklama yapan DenizBank Altın Bankacılığı Grup Müdürü Hikmet Güncan, DenizBank Altın Bankacılığı olarak yeni projeleri DenizAltın (DenizBank Gram Altın) ile yastık altındaki altınların ekonomiye kazandırılmasına ve altın mevduatının büyümesine destek verdiklerinin altını çizdi. Güncan, “İstanbul Altın Rafinerisi ile ortak olarak yürütülen projemiz ile Bankamız altın ürünlerine bir yenisini daha ekleyerek DenizAltın Merkezi şubelerimizden fiziki altın teslimine başladı. DenizAltın ürünümüzün hayata geçmesi ile müşterilerimiz fiziki olarak getirip mevduata dönüştürdükleri veya kaydi olarak aldıkları altınlarını artık yetkili şubelerimizden istedikleri zaman 1, 2,5, 5, 10, 20, 50, 100 gramlık kupürler halinde çekebiliyorlar. Böylece D-düğün, nişan, doğum gibi özel günlerde hediye edecekleri altınları hesaplarından karşılayabilecekler. Üstelik Bankamız müşterisi olmayan kişiler de gram altın alış ve satış işlemlerini DenizAltın Merkezi şubelerimizden gerçekleştirebilecekler. Herkesi sunduğumuz yeni hizmetten yararlanmaya davet ediyoruz” dedi.

54



BU BU ÖDÜLÜ ÖDÜLÜ DOLU DOLU DOLU DOLU HAK HAK ETTiM ETTiM Düzgün fiziği ve güzelliğiyle son anda Best Model 2014 yarışmasına katılmaya karar veren ve yarışmadan birincilikle ayrılan Cansu Melis Karakuş, VOIR Magazin'e konuştu.

56

Röportaj Özden Bölükbaşı Fotoğraflar Bora Demiroğlu Asistan Burak Gökçül Saç & Makyaj by Kemal Baykar Mekan Backyard

VOIR POPÜLER


Öncelikle hangi isminizi kullanıyorsunuz? 'Melis'i kullanıyorum. Erkekleri bile zor durumda bırakacak bir boyunuz (1.85) var. Best Model 2014 yarışmasına katılma fikri nasıl gelişti? Bahseder misiniz? Yarışmalar insanlara aslında çıkış fırsatları sağlar. Bende hali hazırda modellik yapmakta olduğum için aslında bu yıla kadar girsem mi girmesem mi diye çok gel git yaşadım. Şimdiki menajerlerimden Emrah Yıldız, o zaman arkadaşımdı. Yarışma başvuruları bittiği gece beni aradı; "sonuç olarak bu bir modellik yarışması ve sen iyi yaptığın mesleği temsil edeceksin üstelik bu konuda çok iyisin" dedi. Ve bu beni cesaretlendirdi. Bir röportajınızda "Ben model olmak için doğmuşum " demişsiniz. Bu yarışmaya katılırken birinci olacağınıza inanıyor muydunuz? Bu süreçte yanınızda kimler vardı? Evet, bu benim arkadaşlarımla aramda boyumdan dolayı yıllardır var olan bir espriydi aslında. Tabi ki inanıyordum, istiyordum. Yarışmaya girerken en azından fiziğime ve podyumuma güvenerek girdim. Öncesinde de zaten modellik yapmakta olduğum için kendimi tanıyordum. Sonucu tabi ki bilemezdim ama elimden gelenin en iyisini yapmanın iyi şeyler getireceğine inanıyordum. Son anda verilen bir karar olduğu için uzun bir hazırlık süreci geçirmedim ama Emrah hep yanımdaydı. Tabi ki ailem ve arkadaşlarımda her zaman destek oldular. Best Model 2014 yarışmasına katılmadan önce nasıl bir hayatınız vardı? Birinci olduktan sonra neler değişti hayatınızda? Çok değişiklik yok aslında. Sadece okulumun yanı sıra sürdürdüğüm bir modellik kariyerim vardı öncesinde. Yarışmadan sonra her anlamda daha ciddiyetle ve profesyonel olarak devam ediyorum artık. Etrafımdaki insanlar da çok değişmedi. Sadece zaten tanımakta olduğum insanlarla, arkadaşlarımla artık birbirimize daha profesyonel bakıyoruz.

57


2014'ün Best Model'i Caner Tanrıverdi ile cesur pozlar verdiniz. Buna nasıl ikna oldunuz? İyi isimlerle çalıştık ve aslında önce işin kalitesine ikna olduk. Caner de, ben de profesyonel modelleriz. Poz vermek işimiz ama işi kiminle yaptığımız, nasıl lanse edileceği ve her pozun kariyerimize nasıl yön vereceği önemli. Bu pozlar da sıradan pozlar değildi. Cristiano Ronaldo ve Irina Shayk' tan ilham almıştık ve Styling'e kadar her şey özenliydi. Styling'i Hakan Akkaya'dan yaptık. Çekim sırasında ise Hakan Gence ile röportaj yaptık,çok keyif aldığım bir çekimdi. Fotoğrafları Emre Yunusoğlu çekti ve sonuç olarak bizi standart yarışma sonrası mayo veya bikiniye yapılan çekimlerin çok dışına çıkardı. 'İşte modellik budur, bu insanlarda 2014'de Türkiye'nin en iyi modelleri' dedirten harika bir çekim yaptık. Bize Best Model gecesinden biraz bahseder misiniz? Nasıl hissediyordunuz kendinizi ? Önce Caner'in birinciliği ilan edildi daha sonra ismim açıklanmadan önce başkanımız Erkan Özerman birincilerin oy farkıyla kazandığını söyledi ve izleyenlere 'sizce kim olsun' diye sordu. Bir çok insan 16 diye bağırıp beni gösterdi, numaram söylendiğinde de büyük bir alkışla, ıslıkla ve sevgiyle karşılandım. O an beklemediğim bir şekilde gözlerim doldu çünkü kazanmanın yanı sıra bu ödülü hak ederek dolu dolu kazandığımı hissetmek çok gurur vericiydi. Sonrasında da ailemin, arkadaşlarımın ve sevdiklerimin o büyük sevinciyle mutluluğum kat kat arttı. Çoğu benden çok sevinmişti. Bir şeyi sevgiyle biriyle paylaşmak ona daha gerçek bir değer ve anlam katıyor. Hayatımın en özel anlarından biriydi ve sanırım hep öyle kalacak. Birinci olduktan sonra nasıl teklifler gelmeye başladı? Bundan sonraki kariyerinizde nasıl bir yol izlemek istiyorsunuz? Öncelikle elde ettiğimiz başarının parlaklığı ve rüzgarı çok güzel. Bunu en iyi şekilde değerlendirmek ve yönetmek adına menajerlerim Ataberk Oral ve Emrah Yıldız'ın destekleri de çok güzel. Beni inanılmaz disipline ve motive ediyorlar. Benim bir oyunculuk geçmişim olmamasına rağmen bu konuda da kendimi geliştirmem ve eğitimim konusunda destek oluyorlar. Tabi ki elimizdeki oyunculuk tekliflerini çok iyi düşünüp değerlendirmeye çalışıyoruz. Şuan öncelikli hedefimiz Caner'le 6 Aralık'ta yapılacak olan Best Model of the World yarışmasından en iyi derecelerle dönmek. Fakat kişisel olarak benim dünya çapında başarılı bir Top Model olmak gibi çok inandığım, güzel bir hedefim ve hayalim var.

58



SOMA FACİASININ HATIRLATTIKLARI

T

ürk ve dünya kamuoyununun gündemini uzunca bir süre meşgul eden Soma’daki kömür madeninde gerçekleşen iş kazası, birçok yönüyle kendimizle hesaplaşma vesilesi oldu. Sektörel bir yayın organı olan dergimizde de bu elim olayı işlemenin yerinde olacağı kanaatiyle bu ayki yazımı soma faciasından hareketle hazırlamaya karar verdim. Birçok farklı bakış açısıyla bakılabilir bu elim kazaya; insanlık dramına; ihmal ve hatalar zincirine… Hukuk tekniği açısından bir iş kazası olarak nitelendirilen soma kömür madenlerindeki olaydan yüzlerce insanın hayatı etkilendi. Dolayısıyla da olay sonrasında yüzlerce dava açıldı. Davaların bir kısmı, bahsedilen kazanın meydana gelmesine sebep olan sorumluların cezalandırılmasına yönelik ceza davaları, bir kısmı ise mağdur ve maktül - mağdur yakınlarının açtıkları tazminat davalarıdır. Yazımızın asıl konusunu, tazminat davaları ve tazminat davalarının işçi ve işverenler açısından taşıdığı anlam oluşturmakta. Soma faciası ve benzeri olaylar, birçok hayatın, bilhassa emekçilerin hayatlarının sonlanmasına sebep olabileceği gibi, birçok işletmenin iflas etmesine, işletmelerin kapılarına kilit vurulmasına sebep olabilmekte. Günümüz demokratik hukuk devletlerinin en sıhhatli neticelerinden biri, kuralları belirlenmiş öngörülebilir serbest piyasa ekonomileri yaratması iken bir diğer sonucu ise işçi – işveren münasebetlerini reel bir çerçevede, günün global gelişmelerine paralel biçimde düzenlemesidir. İşçi –işveren ilişkileri düzenlenirken genellikle işçinin (zayıfın) haklarının korunması düşünülmektedir. Bizim hukukumuzda da eğilim, işçi haklarının korunması yönündedir. Bu çerçevede, iş güvenliği ve

60

Önder DURDU Avukat & Arabulucu

onderdurdu@voirmagazin.com

sağlığına yönelik tedbirlerin alınması sorumluluğu tamamen işverene yüklenmiştir. Bu konuda yapılan son yasal düzenleme, 6331 sayılı İş Sağlığı Ve Güvenliği Kanunu’dur. Kanunun kapsamına, kamu ve özel sektöre ait bütün işler ve işyerleri; bütün işveren, işveren vekili, çırak ve stajyerler de dahil olmak üzere tüm çalışanlar dahildir. Kanun, yukarıda da değindiğimiz üzere, iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması için asıl sorumluluğu işverene yüklemektedir. Bu bağlamda, 6331 sayılı yasanın 4. ve devamı maddelerinde işverenin mesuliyetleri sıralanmıştır. İşçi güvenliği ve sağlığı demek yerine iş güvenliği ve sağlığı ifadesinin tercih edilmesi manidardır. Zira asıl olan işin, yani istikrarlı bir iş hayatı işleyişinin sağlanması ana maksadı etrafında işçinin, işletmenin ve nihayet işin güven, sağlık ve istikrarının sağlanmasıdır. İşçinin sağlık ve güvenliğinin korunması kadar işletmenin güven ve istikrarının korunması, işçi, işveren ve hatta sosyoekonomik yapı için vazgeçilmez değere sahiptir. 6331 sayılı yasanın kanunlaştığı ilk zamanlarda yasa, işverenlere çok ağır idari ve mali yükümlülükler yüklediği eleştirisine maruz kaldı. Ancak uygulamada ortaya çıkan imkanlar ile serbest piyasa ekonomisinin rekabetçi ve esnek yapısı, ağır prosedürlerin daha kolay çözümlenmesi, ağır mali yükün daha hafifletilmesi yönünde çözümlerin ortaya çıkmasını sağladı. Bununla beraber 6331 sayılı yasa öncesi dönemde, iş kazalarının ve mesleki hastalıkların ortaya çıkmasını önleme yükümlülüğü tamamen işverene bırakılmış iken bu yükümlülüğün işveren tarafından ne şekilde yerine getirileceği konusu açıklığa kavuşturulmamıştı. Bu sebeple de bir iş kazası sonrasında işçinin zararı karşısında işverenin sorumluluğu irdelenirken işveren açısından kusursuz sorumluluk öngörülmektedir. İşverenin kusursuz sorumluluk ilkesi çerçevesinde sorumluluktan kurtulmasının tek yolu, alması gereken tüm önlemleri aldığını ispat etmesi yahut alması gereken tüm önlemleri almış olsa dahi zararın oluşmasına engel olamayacağını ispat etmesidir. Ancak alınması gereken tedbirler yargı mercilerince çok geniş yorumlanmaktadır. Böylece bir iş kazası neticesinde oluşan zarardan her halükarda işverenin sorumlu olması gibi bir sonuç ortaya çıkmaktadır. İşte 6331 sayılı yasanın, iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması için işverene yüklediği yükümlülükleri oldukça ayrıntılı bir şekilde düzenlemiş olması ilk bakışta işverene yüklenmiş ağır bir külfet gibi görünse de nihayet, işverenin yükümlülüklerinin çerçevesinin belirli hale gelmesini sağlaması yönüyle işçi lehine bir düzenleme olduğu kadar işveren ve işletme lehine de bir yasal düzenleme olduğu kanaatindeyim. Son söz olarak şunları paylaşmadan edemeyeceğim: Kâinatta insandan daha kıymetli bir cevher bulunmamaktadır. Hiçbir değer, beklenti, kazanç insanın feda edilmesine haklı sebep teşkil edemez. Bu veçhile elim soma faciasında hayatlarını kaybeden insanlarımıza Allah’tan rahmet, acılı ailelerine sabır ve metanet dilerken bir daha benzeri olayların yaşanmaması için gerekli dikkat, özen ve özveriyi gösterme yükümlülüğünün her birimizin omuzlarında onurlu bir yük olarak durduğunu hatırlatmak isterim.





VOIR YAŞAM

H

64

ER ŞEYİN SEVGİYLE ÇÖZÜLECEĞİNE EMİNİM


H

er çocuk gibi onun da büyüyünce olmak istediği bir meslek vardı. Fakat büyük bir tutkuyla olmak istediği mesleği yani Doktor olmayı, büyüyünce olmayacağından bir haberdi. Ermeni bir ailenin 3 çocuğundan biri olan Fırat Yeteroğlu, doğup büyüdüğü Sivas'tan okumak için İstanbul'a gelmesiyle hayat serüveni başladı. Ailesi de onu İstanbul'da yalnız bırakmamak için İstanbul'a yerleşir. Aklına koyduğu Doktor olma hayalini gerçekleştirebilmek için var gücüyle derslerine çalışan bu küçük çocuk, 13 yaşında okulların yaz tatiline girmesiyle birlikte kendisini neler beklediğinden habersiz Kapalıçarşı'da çıraklığa adım atar. Aslında bu çıraklık işinin tesadüflerle dolu bir hikayesi var. Şöyle ki; okulların tatil olmasıyla tam da rahat bir nefes alıp, sabah uykusunun keyfini çıkarırken birden kuzeni gelir ve hemen uyanmasını söyler. Fırat uyku sersemliği ve şaşkınlığını gizleyemeden neden uyanması gerektiğini sorar. Kuzeni ise hemen bir çıraklık işinin olduğunu ve bu yaz tatilini orada değerlendirebileceğini söyler. Bunun üzerine Fırat, apar topar kalkıp kendisini bir anda Kapalıçarşı'da bulunan ufak bir Kuyumcu atölyesinde bulur. Ustalar Fırat'ın hemen tesviye yapmaya başlamasını ister. Henüz hiç bir şey bilmediğini ifade etmeye çalışan Fırat, "ben tesviye yapmasını bilmiyorum ki" der. Ustalar bu duruma şaşırıp Fırat'ı, Sivas'ta bir kuyumcuda çıraklık yapan abisi Murat’la karıştırdığını anlar. Fakat bu tesadüf, büyüyünce ısrarla Doktor olmak isteyen Fırat'ın hayatındaki dönüm noktası olur. Kuyumculuğu üniversiteye tercih eden Fırat,” Kapalıçarşı başlı başına bir hayat okulu” demeden edemiyor. 8 yıl o küçük kuyumcu atölyesinde çalışan Fırat, artık Doktor olma hayallerini bir kenara bırakır. Askere gidip geldikten sonra tekrar Kapalıçarşı'daki atölyesinde çalışmaya devam eder. Çok kısa bir süre içerisinde

fabrikalaşan atölyede iyi bir konuma gelen Fırat, artık işi iyice öğrendiğini düşünerek oradan ayrılarak kendi atölyesini açma kararı alır. Kardeşi Zeki ve ağabeyi Murat'la ortaklaşa açtıkları atölyeye Yeteroğlu ismini verir. Öncesinde Kapalıçarşı'da olan ufak atölyesi, sonraları 600 metre büyüklüğüne kadar ulaşır. İkitelli'de şuan 4 katlı imalat atölyesi bulunan Yeteroğlu kardeşlerin, Sultanahmet'te de ofisleri bulunuyor. Yeteroğlu İmalat Atölyesi’nde şuan yaklaşık 40 kişi çalışıyor. 2003 yılında ihracata başlayan Yeteroğlu İmalat Atölyesi, yurtdışında büyük bir ilgiyle karşılanır. Macaristan, Dubai, ABD, Meksika, Güney Amerika, Özbekistan, İngiltere gibi toplam 27 ülkeye ihracat yapan Yeteroğlu, artık işin ehli olduğunu tüm dünyaya kanıtlar. Genelde erkek zinciri üreten Yeteroğlu, yurtdışında büyük bir beğeniyle karşılanıp sipariş üzerine çalışmaya başlar. Hiç bir ülkenin fuarını kaçırmayan Fırat, adeta kendine rakip tanımıyor. İngilizce ve Ermenice'yi iyi bir şekilde konuşan Fırat, yurtdışına genelde tek başına gidip iş toplantılarına katılır.

65


Bu günlere gelmenin hiç kolay olmadığını, gece sabahlara kadar yıllarca çalışmanın meyvelerini şimdi topladığını anlatıyor. Merakla yaşam öyküsünü dinlediğimiz Fırat, bombayı patlatıyor ve diyor ki “ İyi ki Doktor olmamışım.” Nedenini sorduğumuzda ise, askerliğini Ankara Gata’da yaptığını, hastalarla sürekli iç içe olduğunu ve Doktorluk egosunu bu şekilde tatmin ettiğini söylüyor. Fırıncı olan babasının da emekli olduktan sonra bu işe el attığını gözlerinin içi gülerek söylüyor. Doktor olma hayallerini bir kenara bırakıp Kuyumculuk sektöründe kariyer yapan Fırat, her şeyi yoluna koymuşken 2000 yılında aşık olduğu kadınla görkemli bir şekilde evlenir. Şuan Nora ve Arda Ararat isminde iki çocuğu var. İşiyle, ailesiyle mutlu bir hayat sürdüren Fırat, aile babası olduğu kadar bir de müzik tutkunu. Boş zamanlarını ud, cümbüş ve keman çalarak geçirdiğini anlatıyor. Hatta bu sevdiği enstrümanlar için kursların yolunu bile tutmuş. Dostlarına çalmayı tercih eden Fırat’ın hobilerinin ardı arkası gelmediği, sosyal hayatını ne kadar çok önemsediğinin kanıtı. Nuruosmaniye’de hafifçe esen rüzgar eşliğinde daldığımız koyu sohbetimize bir de motosiklet ekleniyor. Araç kullanmayı sevmediğini söyleyen Fırat, yıllardır içinde olduğu motosiklet tutkusunu trafikte de gösterir olmuş. Yaz – Kış demeden her yere motosikletiyle giden Fırat, motosiklet kullanmanın kendisini 10 yaş gençleştirdiğini ve herkese tavsiye ettiğini gülerek söylüyor. Motosiklet kullanmanın yaşı olmadığını vurgulayıp, kör olmuş bütün duyuların açılabileceğinin altını çiziyor. Türkiye’de motosiklet kültürünün çok fazla yaygın olmadığını üzülerek belirtiyor ve ekliyor; “ülkemizde ne yazık ki motosiklet denilince akla kuryeci geliyor, pizzacı geliyor ve trafikte de kullanılması oldukça sakıncalı. Oysa yurtdışında belli kanunlar var.” Yaşadıklarını göz önüne aldığımızda hayatın bize plan yapmaması gerektiğini öğretmenin farkında olan Fırat, plan yapmaktan hoşlanmıyor. Tatile gittiğinde bile yolda, hiç bilmediği bir yere sapıp orada gezmekten çekinmiyor. Birçok yeri ailesiyle doğaçlama gezdiğini söyleyen Fırat, hayatında planın olmadığını dile getiriyor. Konu dönüp dolaşıp çocuklarına geliyor. Çocuklarına aşık olduğunu dile getiren Fırat, hayat felsefesinin birinci sırasında çocuklarına hep saygıyı ve sevgiyi öğretmesi geliyor. Sorduğumuz soru karşısında 5 saniyelik bir düşünme payıyla cevap veren Fırat, oğlunun da aslında kuyumculuk mesleğini yapmasını istediğini gülümseyerek söylüyor. “Adalet şimdiye kadar yanımda olmadı” diyen baba, kızının da avukat ya da savcı olmasını istiyor. Bizde bu sevgi dolu aileye hayatlarında istedikleri şeylere kavuşmalarını dileyerek, Nuruosmaniye’nin mis kokusunu içimize çekip , bir ilginç hayat hikayesini daha burada noktalıyoruz.

66



Zaman Tüneli Aylin GÖZEN Elmas Yüksek Konseyi Mücevher Danışmanı

"PIAGET ROSE DAY"

T

üm yılların vazgeçilmez trendi doğa, bu yaz da içinden farklı temaları çıkardı. Bir dönem fazla naif bulunan çiçek ve kelebek figürleri, büyük bir yükselişle 2014 yazının ana temaları arasına girdi. Geçtiğimiz yıllarda, şehir hayatının kalabalığından, gürültü ve kirliliğinden bunalarak doğaya duyduğumuz özlemin sonucunda çiçek temalı ürünler zaten etrafımızı sarmıştı.

PIAGET ROSE COLLECTION

PIAGET ROSE COLLECTION

DOLCE GABBANA 2014 YAZ KOLEKSİYONU Piaget Shops

B

u yılın başında ise tekstilde Dolce Gabbana'nın başlattığı bahar çiçekleri akımını, Piaget güllerle tamamladı. Haziran ayının başında düzenlediği etkinlikle, tüm dünyada ses getiren marka, "Piaget Rose Day" ile mücevherde yaz çiçekleri şölenini açtı. Yves Piaget'nin güllerinden esinlenerek hazırlanan koleksiyonun 2013 lansmanı ile başlayan bu özel gün, ikinci yılında geleneksel hale gelmiş oldu. Bu yıl pek çok blogger'ın gül desenli kıyafetlerini paylaşarak katıldığı "Piaget Rose Day", moda dünyasında hızla yayılmaya başladı. Tüm dünyadaki Piaget mağazalarının güllerle donatıldığı ilk etkinlikte ise, Paris'in tanınmış mekanı Jardin des Tuileries'de bir konser daveti düzenlenmiş, tüm ünya medyasında geniş yer almıştı.

68

PIAGET ROSE COLLECTION


VE YAZ'IN MiS KOKULU ÇiÇEKLERi ROBERTO BRAVO GALLICA COLLECTION

FD DIAMOND

DAMIANI Pembe altın karamela pırlanta ametist ROBERTO BRAVO GALLICA COLLECTION

G

ül, zerafeti ve ipeksi dokusuyla, her zaman tasarımcıların gözbebeği oldu. Roberto Bravo markasının naif koleksiyonu "Gallica" yıllardır popülerliğini yitirmedi. Dünyanın en uzun yaşayan ve en güzel kokan gülü olan "Gallica"dan esinlenerek hazırlanan bu koleksiyon, yıllardır sevgiyi ifade etmenin en güzel yolu olarak lanse edildi. Bu yazın diğer öne çıkan deseni ise bahar dalları ve özellikle kelebekler... En minimal markaların bile koleksiyonuna kattığı farklı desenlerle ve mücevher taşlarıyla donanmış kelebekler, tüm dünyadaki mücevher severlerin yeni tutkusu oldu.

Kiki Albrecht 2013 69


VOIR RÖPORTAJ

"HER ALANDA SATICILARI ALICILARLA BULUŞTURUYORUZ" Ebru Hanım, sahibinden.com'da akvaryum balıklarından konuta, kozmetikten elektronik eşyaya kadar bir çok farklı alışveriş seçenekleri bulunuyor. Bir nevi Avm'lerin sanal hali. Bu kadar farklı seçeneği bir arada bulundurmanızın sebebi nedir?

sahibinden.com’un Türkiye’nin en çok tercih edilen, en büyük ilan ve alışveriş platformlarından biri olmasında, farklı alanların tamamında bakılabilecek ilk adres olarak hemen akla geliyor olmasının rolü çok büyük. Kullanıcılarımız hayal ettikleri evi, arzu ettikleri vasıtayı, tutkunu oldukları teknolojik ekipmanı ya da hobileriyle ilgili herhangi bir şeyi bir arada bulabilecekleri yegane platformun sahibinden.com olduğunu biliyor. sahibinden.com olarak, müşterilerimize ücretsiz olarak sunduğumuz ilan verme sayesinde ülkemizde her alanda satıcıları alıcılarla buluşturuyoruz. Emlak ve otomobil dışında da ticaretle uğraşan firmalar ufak bir bütçe ayırarak platformumuzda sanal mağaza sahibi olup ürün ve hizmetlerini ayda 28 milyon ziyaretçi sayısına sahip bir platformda tanıtabiliyor ve satabiliyor. Biz, e-ticaret konusunda eğitici ve destekleyici bir platform olma misyonuna da sahibiz. Bu nedenle sadece büyük markaların değil, her alandaki mağaza sahiplerinin ve KOBİ'lerin de e-ticaretin sunduğu fırsatlardan yararlanmasını çok önemsiyoruz. sahibinden.com olarak Emlak, Vasıta, Alışveriş, İş Makineleri & Sanayi, Yedek Parça-Aksesuar-Donanım & Tuning, Hizmet, Kariyer ve Hayvanlar Alemi olmak üzere toplam 8 kategoride hizmet veriyoruz. Neredeyse insanlar artık sadece internetten alışveriş yapar oldu. Sahibinden.com ekibi olarak bu yola koyulurken koyduğunuz hedefin ne kadarını gerçekleştirdiniz?

sahibinden.com olarak Türkiye’deki e-ticaret pazarının ilk oyuncularından biriyiz. Bugüne kadar gerek uygulamalarımız gerekse ilklerimizle sektörü büyütmek adına önemli çalışmalarımız oldu ve olmaya da devam edecek. sahibinden.com internetin ülkemizde 70

henüz yaygınlaşmaya başladığı bir dönemde ışverişle kuruldu ve 2000 Sanal al inlikleriniz mi yılında Aksoy Group irg ızı ilgili ted icaretle hayatın z? bünyesinde faaliyet i t n i var? E aylaştırabilirs ilgi göstermeye başladı. l n o la ık nasıl m erde e-ticarete o leri 2001 yılında yeni l e m l i n e girilen ilanları Son dön Tüm merak ed aretten nasıl? den.com e-tic kullanıcılarına SMS ımcısı sahibin nel Müdür Yard göndererek haber Ge vermeye başladık. Sorumlu ru Kundakçı ile Eb 2004 yılında ise Canlı k. konuştu Destek hattını açarak kullanıcılarımıza anında yazılı hizmet verdik. 2007 yılında 3D Secure uygulamasını başlatarak kredi kartıyla alışverişte güvenliği artırdık. 2008 yılında Ankara’da ilk bölge ofisimizi açtık. 2009’da da büyümemizi sürdürerek, şekilde logomuzu değiştirdik ve yine bu İç Anadolu’dan sonra Ege, Akdeniz ve vizyon çerçevesinde dünyadaki teknoloji Karadeniz bölge ofislerini de açtık. şirketleriyle yarışır nitelikteki yeni Aynı yıl siteye İngilizce dil seçeneğini de ofisimiz “Sahiplex”e taşındık. ekleyerek hizmet alanımızı genişlettik. sahibinden.com olarak bugün 340 Kullanıcılarımızdan aldığımız önerileri çalışanımız, ayda 28 milyon tekil değerlendirerek mevcut yapımızı sürekli ziyaretçinin yarattığı 3 milyarı aşkın sayfa geliştirerek, Türkiye’de “Megafoto”, görüntülemesi, 80 milyon ziyaretçi sayısı “Cebinden Onaylı”, “Videolu İlan” gibi ve 3,6 milyon aktif ilan ve on binlerce birçok hizmetin öncüsü olduk. ürün çeşidiyle Türkiye’nin en büyük 2012 yılı sonunda şirket vizyonumuzu e-ticaret platformlarından biri olma daha iyi temsil ettiğine inandığımız özelliğimizi koruyoruz.


2014'te Türk e-ticaretini sizce neler bekliyor? 2014'te en çok ne konuşulacak sizce?

2013 yılında olduğu gibi 2014 de e-ticaret alanında var olan oyuncular ile rekabetin yoğun olarak hissedileceği bir yıl olacak. Türkiye’nin kredi kartı penetrasyonunda Avrupa ülkelerine kıyasla daha üst sıralarda olmasının sektörün gelişimine katkı sağlayacağını söylemek gerekiyor. Bu durumda mobil ticaret de ön plana çıkacak ve web çok konuşulan konuların başında gelecek. Mutlaka yeni yatırımlar ve girişimler de sektöre canlılık getirecektir. E-ticaret sektöründe taşların her geçen gün yerine oturduğunu söylemek yanlış olmaz. Büyüyecek alanların hala olduğu sektörde kalıcı oyuncular da netleşti. Bu da rekabetin olgunlaşmasına ve her geçen gün daha iyiye evrilmesine olanak sağladı. Önceki yıllara göre talepler nasıl? Türkiye'de sanal alışveriş arttı mı?

Türk e-ticaret pazarı, internet kullanıcılarının sayısındaki artış, genç ve dinamik nüfus ve Türkiye’nin kredi kartı penetrasyonunda Avrupa’da ikinci sırada yer alması gibi faktörlerin de etkisiyle önemli bir büyüme potansiyeline sahip. Sektör, pek çok yeniliğe açık. Bankalararası Kart Merkezi (BKM)’nin 2013 yıl sonu verilerine göre, Ekim ayında internetten yapılan kartlı ödeme tutarı 2,7 milyar lira seviyesinde oluşurken, internetten yapılan ödemelerin tüm kartlı ödemeler içindeki payı yüzde 8,4 oldu. Bu oran 2012 yılında 7,2 olarak belirlenmişti. Verilere göre, 2013 yılında yaklaşık 35 milyar lira tutarında kartlı ödeme internetten yapıldı. Bu da 2012 yılına kıyasla yüzde 37 artış olduğunu gösteriyor. Modern dünyanın getirdiği teknolojik yenilikler, gerçekler doğrultusunda, Türk tüketicisinin finansal kültüründe ve ödeme alışkanlıklarında önemli değişiklikler oldu. Nakit ödemenin yerini elektronik ödemenin almasıyla birlikte, kredi kartı Türkiye’de milyonlarca kişinin vazgeçemediği bir ödeme aracı haline geldi. Mobil ödeme sistemlerinin daha geniş kitlelere ulaşması da internetten alışverişi kolaylaştıran bir diğer unsur oldu. İnsanların sanal alışverişe önyargısı her zaman vardı. Siz müşterilerinize bu güveni nasıl sağladınız?

sahibinden.com olarak, tüm e-ticaret işletmelerinin yasal uygulamalar dışında kendi güvenlik politikalarını da oluşturmaları gerektiğini düşünüyoruz. Bu çerçevede sahibinden.com’da

opsiyonel olarak sunulan Güvenli e-ticaret (GeT) adını verdiğimiz bir sistemimiz mevcut. Bu sistemle alışveriş ve ödeme sürecini başından sonuna kadar kontrol edebilerek, yapılan alışverişlerde gerek ödemenin satıcıya, gerekse ürünün alıcıya sorunsuz ve doğru şekilde ulaşmasını güvenceye alabiliyoruz. sahibinden.com üzerinde Güvenli e-ticaret (GeT) seçeneğini kullanıp satışlarını gerçekleştiren kullanıcılarımızın belirli bir profil puanı oluyor. Bu şekilde ürünü sattığı kişi satıcıyı “ürün kalitesi, vermiş olduğu hizmet, zamanında teslimat“ gibi bir çok kriter bazında değerlendirmiş oluyor. GeT seçeneğini kullanmadan ilan veren kullanıcılarımızın alışverişlerinde ise bu tip bir değerlendirme mevcut değil, alıcı ve satıcı kendi aralarında iletişim kurarak alışverişi gerçekleştiriyorlar. Bu tip ilanlarda ise alıcı ve satıcı güvenliği ile alışveriş güvenliğini daha çok kullanıcıları bilgilendirerek yapıyoruz. E- ticaret'le ilgili bilinmeyenleri sizden dinledik, teşekkür ederiz. Eklemek istediğiniz başka bir konu var mı?

sahibinden.com’un farklı alanların tamamında bakılabilecek ilk adres olarak akla gelen, Türkiye’nin en çok tercih edilen, en büyük ilan ve alışveriş platformlarından biri olduğunun bilinciyle; kullanıcılarımızı hayallerindeki ev, vasıta, tutkunu oldukları teknolojik ekipman ya da hobileriyle buluşturuyor olmanın verdiği mutluluk ve sorumluluğu birlikte yaşıyoruz. Kullanıcılarımıza yaşattığımız deneyimi her gün daha da iyisine taşımak için var gücümüzle çalışmaya devam edeceğiz.

71


Tasarım Dünyası Handan KELTEK Mücevher Tasarımcısı

ART NOUVEAU EKOLÜNÜN CAM ESER VİRTİYÖZÜ RENÉ LALIQUE Art Nouveau dönemi tasarımcıları değerli taşları vurgulamak yerine cesur yaklaşımı ile mücevherlerin genel izlenimini değiştirdiler. Akıcı formlar, sıradışı taşlar, çeşitli metaller ve mine işçiliği her açıdan benzersiz sanat eserleri yaratmak için kullanıldı. Doğa teması hakimiyetini koruyordu ama bu sefer mistik kadın figürleri, büyük iris çiçekleri, kelebekler ve yusufçuklar ön plandaydı. Art Nouveau döneminin mücevherleri soyut karakterleri ile ve mükemmel kalitesi ile insanlarda barış ve huzur hissi yarattı. Art Nouveau döneminin yıldız isimleri Rene Lalique, Henri Vever, Georges Fouquet, Joe Descomps, Boucheron, Phillipe Wolfers, Plisson and Hartz ve Peter Carl Faberge aynı zamanda Art Nouveau ustasıydı. René Jules (6 Nisan 1860, Ay, Marne – 5 May 1945, Paris) tasarladığı parfüm şişeleri, vazolar, mücevherler, avizeler, saatler ve otomobil kaput süsleri ile bilinen Fransız cam tasarımcısıdır. Daha sonra ilk işe kendi adıyla anılacak olan bir cam firmasında başladı ki bu cam firması başarılı ününü hala korumaktadır. Lalique’in yaşamının ilk yılları tasarım yöntemleri ve kalan yaşamında kullanacağı sanatı öğrenmekle geçti. 2 yaşında, ailesi Paris’in bir banliyösüne taşındı, fakat yaz tatillerinde yine Ay’a yolculuk yaptılar. Bu yolculuklar Lalique’nin sonraki doğacı cam sanatına ilham oldu. Paris’te Louis Aucoc‘ın kuyumcu çırağı olarak çalışmaya başladı ve Ecole des arts décoratifs‘ degece derslerine katıldı. 1874-1876'e kadar burada çalıştı ve daha sonra 2 yılını Crystal Palace School of Art Sydenham, Londra’da geçirdi. Sydenham Sanat Okulu’da grafik tasarım becerileri ve sanata doğalcı yaklaşımı daha da gelişti. İngiltere’den döndüğü zaman serbest sanatçı olarak çalıştı. Cartier, [Boucheron] ve Boucheron, Cartier, Destape, Gariod, Fareli, Jacta ve diğerleri için mücevherleri için parça tasarladı. Lalique da iki yıllık bir

72

ortaklık içinde, Varenne'in ile çalıştı. 1885 de, kendi işini kurdu ve kendi mücevherlerini ve diğer cam parçalarını tasarladı ve yaptı. 1890'la birlikte, Lalique, Fransa’da yeni sanat akımının önde gelen mücevher tasarımcılarından biri olarak tanınmıştı. Samuel Bing’in yeni Paris mağazası, Maison de l’Art Nouveau için yenilikçi parçalar yaratmıştı. Alanının en ünlüsü olma yolunda ilerliyordu. İsmi güzellik, kalite ve yaratıcılıkla beraber anılıyordu. Tüm Lalique tasarımları en yüksek kalite standartlarına sahip gerçek birer sanat eseridir. Tipik Art Nouveau tasarımı olarak mücevherlerin arka kısımları bile güzel dekore ediliyordu, böylece arkalarına baktığınızda ön tasarımın devamını görürdünüz. Lalique Art Nouveau dönemine yeni bir bakış açısı getirdi. Cam, boynuz, yarı değerli taşlar ve metaller, tüm bu sıradışı malzemeler gerçekten büyük fark yaratıyordu. Lalique 17 yüzyılın Fransız ‘’Plique-a-jour’’ mine tekniğini yeniden canlardırdı. Düz parçaların üzerinde mine yapmak o kadar zor değildir, ancak kıvrımlı ve kavisli yüzeylerde bu çok daha karmaşık bir iş ve Lalique bu işçiliği mükemmelleştirdi. Onun organik tasarım anlayışi doğanın tüm yönlerini yansıtıyordu. Çiçekli broşların üzerinde mutlaka arı veya böcekler vardı. Çiçeklerin bazıları tamamen açılmış, diğerleri ise yarı solmuş olurdu böylece zamanın içinde sanki bir an yakalanmış olma duygusunu yaşıyordunuz. Ayrıca Lalique tasarımlarında kadın figürünün keskin bir vurgusu vardı, sadece kadınlar kanat ya da bir yusufçuk gövdesine sahipti. Lalique her zaman kadın figürü ve doğayı gerçek güzelliği ile ilişkilendirirdi. René Lalique Fransa’nın Art Nouveau döneminin en önde gelen tasarımcılardan biriydi ve tüm tasarımlarını benzersiz sanat eserlerine dönüştürüyordu.



VOIR HABER

BEST MODEL TÜRKİYE 2014 AÇIKLANDI 27. Best Model Türkiye, 8 Haziran Pazar gecesi Girne Rocks Hotel’ de seçildi.

Best Model Turkey 2014 birincileri olarak; bayanlarda Cansu Melis Karakuş, erkeklerde Caner Tanrıverdi seçildi. Türkiye’nin en iyi mankeni yarışması muhteşem bir organizasyonla Kıbrıs Girne Rocks Hotel’ de gerçekleşti. Kıbrıs Genç TV’ nin canlı olarak yayınladığı gecenin sunucuları Ece Gürsel ve Mehmet Ali Erbil’ di. 16 bayan ve 16 bay mankenin yarıştığı gecede Hande Yener,Nil Burak ,Berksan ve Yavuz Bingöl sahne aldı. Erkan Özerman ve Mehmet Ali Erbil'in esprileri ve birbirlerine takılmaları da geceye damgasını vurdu. Yarışmada, İkinciliği Mert Şimşek ve Dila Pekdemir, Üçüncülüğü Caner Nalbantoğlu ve Ebru Özçat, Dördüncülüğü Aylin Şallı ve Emrah Çetin, Beşinciliği ise Ayge Buse Gündoğan ve Murat Özbek oldu.

74



VOIR HABER ELİDOR MİSS TURKEY 2014 TÜRKİYE HEDİYELERİNE KAVUŞTU Star’ın düzenlediği Elidor Miss Turkey 2014 Güzellik Yarışması’nda AMİNE GÜLŞE Türkiye’nin yeni güzellik kraliçesi oldu. DİLAN ÇİÇEK DENİZ ikinci, AYBÜKE PUSAT üçüncü, GİZEM KOÇAK ise jüri tarafından dördüncü güzel olarak ilan edildi.

E

lidor Miss Turkey güzelleri yoğun bir kamp döneminin ardından finalden başarıyla çıkmanın mutluluğu yaşıyor. Türkiye Güzeli ile birlikte ikinci, üçüncü ve dördüncü güzel medya ile buluştu. Güzeller toplantıda kendilerini tanıttı, yaşadıkları heyecanı gazetecilerle paylaştı, soruları yanıtladı ve kazandıkları birbirinden değerli hediyeleri teslim aldı. Miss Turkey Organizasyonu Başkanı Can Sandıkçıoğlu da Miss Turkey güzellerinin bundan sonraki görevlerini ve yaşayacakları süreci anlattı. Sandıkçıoğlu, binlerce güzel kız arasından sıyrılarak birinci gelen güzel AMİNE GÜLŞE’nin ülkemizi Miss World (Dünya Güzellik), ikinci güzel DİLAN ÇİÇEK DENİZ Miss Universe (Kainat Güzellik Yarışması), üçüncü güzel AYBÜKE PUSAT ise Miss Earth’de dördüncü seçilen GİZEM KOÇAK ise ülkemizi Miss International yarışmasında temsil edeceğini söyledi. TÜRKİYE GÜZELİ, GEZİ, TARİH VE FOTOĞRAF TUTKUNU İsveç’te doğup büyüyen ve Türkiye’ye sevgisi, tarih ve fotoğraf tutkusu nedeniyle 9 ay önce annesi ile İzmir’e yerleşen 2014 Elidor Miss Turkey güzeli Amine Gülşe, yarışmanın geleceğiyle ilgili yeni ufuklar açtığını söyledi. Amine; “Artık Türkiye’yi, Türk kadınını yurt dışında nasıl en güzel şekilde temsil

76

edebileceğimi ve onun planlarını yapmaya yoğunlaşacağım.” dedi TÜRKİYE GÜZELİ’NE FIAT 500 Basın toplantısında hazır bulunan sponsor temsilcileri güzellere hediyelerini takdim etti. Türkiye Güzeli Amine Gülşe, Fiat 500 marka otomobilin sahibi oldu. Ayrıca kraliçelerin tacını da hazırlayan Boybeyi 5.000 TL değerinde takı hediye etti. Elidor’un bakım ürünlerinden oluşan hediye sepeti sunuldu. İkinci güzel Dilan Çiçek Deniz’e alışverişin uğurlu adresi n11.com tam 10.000 TL değerinde hediye çeki takdim etti. Boybeyi ikinci güzele 3.000 TL değerinde takı hediye etti. Elidor’un bakım ürünlerinden oluşan hediye sepeti sunuldu. Üçüncü güzel Aybüke Pusat’an n11.com 5.000 TL değerinde hediyeçe kitakdim etti. Boybeyi 2.000 TL değerinde takı hediye etti. Elidor’un bakım ürünlerinden oluşan hediye sepeti sunuldu. Dördüncü güzel Gizem Koçak’an n11. com 5.000 TL değerinde hediye çeki verdi. Boybeyi 1000 TL değerinde takı hediye etti. Elidor’un bakım ürünlerinden oluşan hediye sepeti sunuldu.

FİNALİN GÖRÜNMEYEN KAHRAMANLARI Her yıl güzeller kadar konuşulan gecenin kostümlerini modacı Raşit Bağzıbağlı hazırladı. Koreografi ise Yasin Soy’a ait. Elidor’un uzman ekibinden Kemal Baykar ve ekibi kızların saç ve makyajlarını yaptı. Mayo ve kaftanlar Koton imzasını taşırken, güzellerin taçı ve takıları Boybeyi sağladı.


/CJR Ayşe Örnek, Temsilcisi tış Sa r he ev Müc

HRD ANTWERP TEMEL MÜCEVHER SATIŞ EĞİTİMİ İLE MÜŞTERİLERİNİZİN KARAR VERME SÜRESİNİ KISALTIN! HRD Antwerp Temel Mücevher Satış Eğitimi, perakende satış temsilcileri ve bu alanda kariyer hedefleyen profesyonellere yöneliktir. HRD Antwerp tarafından özel olarak geliştirilen HRD Antwerp Satış Modeli ile katılımcılar, satış sürecine hakimiyet kazanır ve otokontrol edinirler. Teknik pırlanta bilgisini ve bu bilgiyi satışta müşteri odaklı olarak satış faydasına çevirmeyi öğrenen katılımcılar müşterinin karar verme süresini kısaltacak bilgi ve beceri düzeyine ulaşırlar ve satış başarısı arttırılır.

Çünkü satın alma kararı müşteriye bırakılmayacak kadar değerlidir.

Eğitim Süreci Nasıl İşler? Eğitim öncesinde teorik ve pratik test uygulanır. Yapılan bu testlerin sonucunda kişiye özel rehberlik hizmeti verilir. Eğitim süresince katılımcılar gerçek bir perakende mücevher mağazası olarak döşenmiş HRD Antwerp Satış Labortuarı'nda rol çalışmaları gerçekleştirerek sıcak satışı HRD Antwerp Satış modeli'ne göre deneyimlerler. Gerçek deneyimlerden beslenerek hazırlanmış videolarla hayal kurma zorunluluğundan kurtularak, profesyonel bir eğitmen eşliğinde teorik bilgiyi özümserler. Bu sayede satış aşamalarına müşteri odaklı bir bakış açısıyla hakimiyet kazanılır. Eğitim sonunda yapılan pratik ve teorik test ile ilerleme kayıt altına alınır ve nihai başarı sonucu ortaya konur. Eğitimi başarı ile tamamlayan katılımcılar, uluslar arası geçerli HRD Antwerp Mücevher Satış Eğitimi Sertifikası almaya hak kazanırlar. • Eğitimi başarı ile tamamlayan katılımcılar, %50'ye varan KOSGEB desteklerinden faydalanabilirler. • Eğitim ücreti 500 EUR+KDV'dir. • Katılımcılara talep üzerine 3 ay sonra gizli müşteri hizmeti de verilmektedir. egitim@hrdantwerp.com.tr / 0 505 473 473 1



79


VOIR TATİL Koton Mayo

Oleg Cassin i

Vogue Optik

x Victorinoz Vali

dro n a s s e l A n Bronz Te

Sperry Terlik Top 80



VOIR TATİL Kenzo

Bonprix

n Bc Su

Dagi Mayo

Zizigo

eur el l u o C aram C

82



VOIR TAT襤L life a m l Pa pa S & rt Reso

yo End

eep

Ma

na

Ni

i

cc i R

Dile k Hani f

84

Marcatelli

l覺 Konya aat S



VOIR TATİL

gaj a l B rsek e H a n Bos

to

n Arge

Cacharel

Clarks Mens

86

Sarar



FATİH PORTAKAL'DAN MUTLU EDEN ZİYARET

Özden Bölükbaşı

BHUJANGASANA KOBRA Bhujangasana – Kobra Duruşu Bhujangasana; Sanskrit dilinde ‘bhujanga’ yılan, ‘asana’ ise postür anlamlarını taşımaktadır. Bhujangasana; yani Kobra pozu, Hatha Yoga’nın 12 temel duruşu arasından altıncı olandır. Aynı zamanda normal bir yoga çalışmasında sırt/bel güçlendirici olarak ilk sırada yer alan bir asana’dır. Bhujangasana, başlangıç ve ileri seviyeler için mükemmel bir asana’dır. Geleneksel Yoga yazıtlarında, Bhujangasana’nın vücut ısısını arttıran ve Kundalini (insan vücudundaki gizemli evrim enerjisi) enerjisini uyandırma özelliği olduğu yazılır. Yüzüstü uzanın ve parmaklar ileri doğru bakacak şekilde avuçiçlerini omuzların altına denk olarak yere yerleştirin. Dirsekleri bedene yaklaştırın. Bacaklar geriye doğru düz, ayaküstleri yere yapışık ve ayaklar birbirinden kalça mesafesi açık. Nefes alarak yavaşça başınızı ve göğüsünüzü yerden yukarı doğru yükseltin. Omuzlar geride ve kulaklardan uzak, avuçiçlerden yere bastırarak kolları omuz ve bilek aynı hizada olacak biçimde düz hale getirin. Ellerde ağırlığınızın eşit olarak dağıldığına dikkat edin. Burda kalçaları kasmak yerine pozdayken gevşek bırakın. Göbek çevrenizide gerilme hissedeceksiniz bu normal, aynı zamanda sırt kısımda kasılma ve hafif ağrı da hissedebilirisiniz; bu sırt bölgenizin gergin olduğunu gösterir. Bu hareketi çalıştıkça bu gerginlik ortadan kalkacaktır. Vücudunuzu dinleyin, limitizini bilin ve asla pozlarda esnetmek adına kendinizi zorlamayın. Her vücudun limiti farklıdır. Pozda 5 saniye kalın ve yavaşça cıkın. Bhujangasana Pozunun Yararları; •Sırt/bel ağrıları için faydalı •Sırt gerginliğne iyi gelir •Omuz ve kol güçlendiricidir •Düzenli olarak yapılırsa akut gaz problemlerine faydası vardır •Karın bölgesini sıkılaştırır •Omuz, göğüs ve abdominal bölgesini esnetir •Astım için terapütik etki Önlemler •Karpak Tünel Sendromu olanlar yapmamalı •Hamileler için uyun değildir

Yoga’yla kalın... 88

www.yogametrique.com info@yogametrique.com

Ekranların en çok izlenilen ve sevilen ana haber spikeri Fatih Portakal ile dergimizin Haziran sayısında keyifli bir röportaj gerçekleştirmiştik. Bu röportajın ardından sevgili Fatih Portakal ile yeniden bir araya gelme fırsatı bulduk. Platine merakı olduğunu söyleyen Fatih Portakal, alyansını yenilemek için Türkiye'nin sayılı platin ustalarından Matyos Bıçakçı ile bir araya geldi. Matyos Usta, yıllardır oğlu Arda Bıçakçı ile el emeği göz nuru yaptığı hünerlerini Portakal'a sergiledi. Fatih Portakal bu tasarımlara adeta hayran kaldı. Eşi Armağan Portakal için hediye bakmaya başlayan Fatih Bey, platin alyans siparişi vermeyi de ihmal etmedi. Tasarımcı ustaların sevgiyle ağırladığı Fatih Portakal, keyifli geçen sohbetin ardından Fox Tv'nin yolunu tuttu.






VOIR RÖPORTAJ

BU ARAÇLARLA 3600 ÇİFTİ EVLENDİRDİM Evlilik hayali kuranlar, nişanlı olanlar, düğününe az bir zaman kaldığı halde hangi araçla kuaföre, eve ve düğünün yapılacağı yere gideceğini kara kara düşünen çiftler... Aracınız şimdiden hazır. Düğün Arabası Klasik Oto Kiralama Servisi sahibi Bilal Ahretlik ile yeni evlenecek çiftler için bir araya gelip, merak edilenleri sorduk. Bilal Bey, düğün arabası kiralama mesleği kimine göre enteresan bir meslek. Sizde bu fikir nasıl gelişti?

Önceleri özel bir bankada operasyon yönetmeniydim. Klasik arabalara tutkum çocukluğumdan beri vardı. Küçükken her çocuğa sorulduğu gibi bana da soruyorlardı "büyüyünce ne olacaksın?" diye, ben de "çöp kamyonu şoförü" olmak istediğimi söylüyordum her defasında. (gülüyor) Çöp kamyonundan yola çıkarsak araçlara her zaman bir tutkum vardı. O tutkunun peşinden koşmaya başladım. Oto sanayide hep görüyordum ustalar devamlı bir onarma girişimindeydi ve bu benim hoşuma gidiyordu. Bende bu düşünceyle başka bir meslek yaparken bir anda kendimi dugunarabası.com'u açarken buldum. 2007'den bu yana da alnımızın akıyla bu işi yapıyoruz. Bu fikir ortaya çıktıktan hemen sonra, bu işin hangi ucundan tutarak genişletmeye başladınız?

Şöyle ki; benim önceleri dolmuş çıkması klasik bir aracım vardı. Bu işe ilk olarak; tanıdığım klasik araç sahiplerinin araçlarını, yıllık anlaşmalar yaparak başladık.

Bu süreçte de kendi filomuzu oluşturduk ve bununla da devam ediyoruz. Şuan 27 aracımız var bünyemizde. 12 tanesi düğüne gidebilen araçlar, diğerleri de dizi, film ve reklam çekimleri için kullanılan araçlar. Filomuzdaki araçları; üstü açık convertible, klasik limuzin ve sedan grubu olmak üzere 3 sınıfta topladık. Bu araçları nerden, nasıl seçtiniz?

Araba sevdası için Türkiye'nin bir çok yerini dolaşıp, kullanılmayan eski araçları toplayıp burada kendi atölyemizde restore ettik. Bu araçların restorasyonunu tamamladıktan sonra düğüne gidilebilecek hale getirdik. Güvenlik ve konfor çok önemli benim için. Kiralayan kişilerin "acaba yolda kalır mıyım?" korkusunu yenmeleri ve onlara güven vermemiz için bütün bakımlarını atölyemizde tamamladık. Böylece araç filomuz oluşturulmuş oldu. Hayat verdiğiniz bu arabalarla kaç kişiyi evlendirdiniz? Hangi dizilere gönderdiniz? Bahseder misiniz?

Yaklaşık 3600 çifti evlendirdik bu araçlarla. Günde 18 düğün yaptığım oldu

fakat son zamanlarda 5-6 düğünün üzerine çıkmıyoruz açıkçası. Çünkü, hizmetin kalitesini korumak bizim için çok önemli. Bir de araçlarımızın yedeklerini tutuyoruz. Kiraladığımız aracın herhangi bir kaza veya yaşanabilecek olumsuzluklara tedbir amaçlı yedek araçlarımızı da hazırda bekletiyoruz. Dizilere gelince; diziler bizim vazgeçilmezimiz. (gülüyor) Büyük bir filo var elimizde, öyle olunca da dizi yapımcıları , reklam ve dizi çekenler, genelde bizden tedarik ediyorlar. Hanımın Çiftliği, Öyle Bir Geçer Zamanki, Ben Onu Çok sevdim, Türkan, Karadayı gibi dizilerle çalıştık. Hatta araçlarımızın dizilerden dolayı birer hikayeleri var. (gülüyor) Öyle Bir Geçer Zamanki dizisinin başrol karakterlerinden Caroline ve Ali Kaptan'ın düğün arabası, Keşanlı Ali'nin arabası, Hanımın Çiftliği'ndeki Hanım'ın arabası gibi isimler söz konusu. Yeni dizilerden oldukça talep var, onlara da cevap vermeye çalışıyoruz. Size Rent A Car muamelesi yapanlar mutlaka oluyordur... Evet diyorlar ve Rent A Car dedikleri zaman çok kızıyorum çünkü ben Rent A Car işi yapmıyorum. Biz çok özel bir iş yapıyoruz, tarifeli yolcu taşımıyoruz. Bu yakıştırmayı hiç bir zaman kabul etmiyorum. Biz, Şoförlü Klasik Otomobil Kiralama Servisiyiz.

pek çok bilgi aldık. Sizin özellikle belirtmek istediğiniz bir konu var mı?

Bu klasik arabaları kiralarken çiftlerin dikkat etmesi gereken konulara değinmek istiyorum. Çiftlerin ya da kiralayacak olan kişilerin araç kiralanmadan mutlaka gidilip aracı yerinde görmelerini öneririm. Çünkü her an bir sürprizle karşılaşabilirler. İnternette çok fazla sahte ilan var, bunlardan etkilenmesinler gidip mutlaka görsünler. Üstü açık araçların üstünün kapanıyor olmasına dikkat etsinler, araçların bakımının yapıldığından emin olsunlar. Bunun dışında mutlaka kiralama sözleşmesi yapsınlar. Şuan bizim dışımızda hiç bir firma sözleşme yapmıyor. Klasik araba çok nazik bir sektör, bu yüzden de çok dikkat edilmesi gerekiyor.

Bu araçlar eski model olduğu için arızalandığında ya da bir parça gerektiğinde size zorluk çıkarıyor mu?

Araçların parça konusunda bir sıkıntımız yok, Amerika'dan istediğimiz parçayı getirtebiliyoruz. Kendi bünyemizde atölyemiz olduğu için bu gibi sorunları rahatlıkla çözebiliyoruz. Bizim piyasada bu kadar önde olmamızın en büyük sebeplerinden biri de bu. Örnek vermem gerekirse; geçen yıl 793 düğün vardı ve hiç birinde en ufak bir aksilik yaşanmadı. Bu sene de ilk 6 aylık dönemde yaklaşık 500 düğün yaptık, yine hiç bir olumsuzlukla karşılaşmadık. Bu da bizim bu konudaki hassasiyetimizi gösteriyor. Bu özel araçlarla ilgili sizden

93


EN ÖZEL ANINIZDA YANINIZDA

E

vlenecek olan çiftlerin vazgeçilmezi şüphesiz eski model klasik arabalar... Son dönemlerde revaçta olan klasik arabalar, bu yaza da damgasını vurdu.

ADVERTORIAL SAYFA

Türkiye'de sınırlı sayıda bulunan ve Türkiye'yi gezip kullanılmayan eski model arabaları getirip kendi atölyesinde kullanılır hale getiren Düğün Arabası Klasik Oto Kiralama Servisi sahibi Bilal Ahretlik, 2007 yılından bu yana çiftlerin hayallerini gerçekleştiriyor. Yaklaşık 3600 çifti evlendiren Bilal Ahretlik, Türkiye' de bir ilki gerçekleştirmenin ve bu hizmeti vermenin mutluluğunu yaşıyor.

www.dugunarabasi.com



VOIR GEZİ

N A Y L DA

EGE'NİN VAZGEÇİLME KIŞ GÜNEŞİ VE DALYAN Şehirde yağmurdan ıslanmış, çamura bulanmış, kar-kış psikojisine batmışken, birkaç dakikalığına gözlerinizi kapatın. Dört dörtlük bir doğa tatili, üçer beşer yenen mavi yengeçler ve iki teker üstünde bir tatil için, iklimi ılıman, tabiatı muhteşem Dalyan’a uzanıyoruz.

mrünü Bodrum-Çeşme hattında geçiren metropol insanı için Dalyan, keşfedilmemiş bir cennet, “Burası Türkiye mi?” dedirten bir coğrafya. Muğla'nın Ortaca ilçesine bağlı bu zenginliklerle dolu beldenin, 5 bin kişilik nüfusunun bir kısmı da yabancı uyruklu. Biz Türkler, Çeşme ve Bodrum’da tıkış tıkış, yapış yapış bir yaz geçirirken, Alman ve İngiliz’e bir terlik, iki parça bol döküm kıyafet yetiyor. Ağırlık yapan kıyafetlerden, muhabbetlerden, havadislerden uzakta, ‘Caretta Cumhuriyeti’nde geçecek birkaç gün, kışa dair sıkıntıları tek tek vücudunuzdan sökecek. Dalyan’a dair bilmeniz gereken iki mühim şey var: Birincisi, Dalyan’ın tadı en iyi iki teker üstünde çıkar. Merkezde adım başı Scooter, ATV, bisiklet kiralayan yerler mevcut. Yok, yok. Araba kullanana, soran gözlerle bakılıyor. Yerlisinden turistine Dalyan’da herkes iki teker üstünde, pıtır pıtır bir uçtan ötekine, gidip geliyor. Yeşili delerek maviye varıyor; maviden geçip yeşile çıkıyorsunuz. Bilmeniz gereken ikinci önemli nokta; “Nerede kalınır?”ın cevabının aile pansiyonları olması. Apartmandan bozma villalar, Dalyan’ın yerlileri tarafından otele dönüştürülmüş. Koridorda aile fotoğrafları, mutfakta yine aile fertleri ve her yıl aynı günde gelen yerli/yabancı turistler (yani, misafirler)... Sabahları, size bir yandan taze yumurta kırarken, diğer yandan gün içinde neler yapabileceğinizi, ne gibi ihtiyaçlarınız olabileceğini anlatıyorlar tatlı tatlı. Dalyan’dan yazlık almaya niyetlenmeyin. Odanız, her zaman garanti.

Fotoğraflar Ali Rıza AKKIR

Ö

96

ÇEKİCİLİĞİ VE GİZEMİYLE BİR ÇOK TURİSTE EV SAHİPLİĞİ YAPAN DALYAN, BU YAZ TATİL İÇİN SEÇİMLERİNİZ ARASINDA OLMALI


Caretta garantili akşam yemeği Akşam için en esprili öneri, Otherside Restoran. Nehrin öteki tarafındaki Otherside’ın akşam menüsündeki şirin sürprizi kimse reddedemiyor. Tabelasında “Caretta garantili akşam yemeği” ibaresini gördüğünüz gibi atlıyorsunuz Otherside’ın teknesine. Nehir kenarındaki salaş masalarından birine kuruluyorsunuz. Menü belli: Mevsimine göre, taze deniz mahsulleriyle nehrin sakinliğinde serin bir akşam. Herkes göz ucuyla nehrin üstündeki hareketlilliği kontrol halindeyken, beklenen misafir yavaş yavaş beliriyor ufukta. Adı, Popi. Yavru caretta, her akşam aynı saatlerde Otherside’a yüzüyor ufak ufak. Favori yemeği, mavi yengeç. Karnı doydukça daha da yanaşıyor kıyıya. Restoran ahalisi Popi’nin başına toplanmış, kimi karnını doyurma, kimi yan yana fotoğraf çektirme derdinde.

EZ HUZURU Âşık ettiren, hayallere daldıran plaj Bir taraf Akdeniz, bir taraf Dalyan kanalı. Bir tarafı yeşil, bir tarafı mavi. Caretta caretta’ların üreme için yumurtalarını bıraktığı dünyadaki nadir plajlardan. Hatta dünyada doğallığını koruyabilmiş ikinci plaj. Havası, suyu, tabiatı adamı fena çarpıyor. Âşık ettiriyor, hayallere daldırıyor, doğaya doyuruyor. Dalyan merkezden kalkan teknelerle doğrudan plajın ucuna, kanalla açık denizin birbirine karıştığı noktaya gidebilirsiniz. Asıl esprisi, plajı boydan boya, bir uçtan diğerine yürümek. Kuma bata çıka, arada denize girip mola vererek, plajın ucundaki tesise ulaşıyorsunuz. İztuzu Plajı’nı boydan boya yürümek; hani şu ‘ölmeden önce yapılması gerekenler’ listesindeki tabiat harikalarından. 97


6

Altı adımda Dalyan:

Yapmadan me Dön

Jeep safariye katıl Köy türü, minik şelale, Yuvarlak Çay ve İztuzu’yla Dalyan’ı tepeden izleyebilmek... Bir gününüzü, serin sulara bata çıka, arada köylerde gözleme molaları vere vere, dere tepe Dalyan’ı karışlamaya ayırın.

Nil kaplumbağalarını izle Adını Nil Nehri’nden alan, Dalyan’da ‘Sini kaplumbağası’ olarak bilinen Nil kaplumbağaları, Dalyan’ın kıymetli zenginliklerinden. Yumuşak kabuklu dev kaplumbağaları yakından görebilmek için sabahın erken saatlerinde uyanmalısınız. Günün ilk ışıklarıyla, turu düzenleyenler, belirli kayalıkların üzerine tavuk ve balık parçaları bırakıyor, kaplumbağalar da sabah kahvaltısına geliyor.

Bu fotoğraf ; gokcesu.net

Rafting yap Dalaman Çayı üzerindeki rafting parkuru son demlerini yaşıyor. Akköprü’deki baraj inşaatı tamamlandıktan sonra, bu heyecandan yoksun kalabiliriz. Süresiz... Hayatınızda hiç rafting yapmadıysanız dahi, burada deneyebilirsiniz. İki farklı parkur mevcut: Biri profesyonel raftingciler için. Zor parkuru devrilmeden tamamlamak maharet istiyor. Kolay parkura ise çocuğunuzla bile katılabilirsiniz.

Mavi yengecin tadına bak Mavi yengeç, Dalyan’ın ‘milli’ yemeği. Nehir kenarındaki restoranlarda mavi yengecin hem tadı hem de fiyatı makul.

Motorla Ekincik’e git Ekincik, suyu kristal berraklığında, yatlar için doğal bir liman. En güzel kısmı ise, Dalyan-Ekincik arası alabildiğine yeşil yol. Zamandan bağımsız bir yolculuğa çıkmış gibisiniz.

Kana kana nar suyu iç Dalyan’ın başlıca içeceği nar. Yol kenarında, harareti kessin diye, yemek sonrası tatlı niyetine taze sıkılmış nar suyu servis ediliyor. Yol kenarı, sokak başı taze sıkılmış bardak bardak nar suyuyla dolu. 98


* Sahilde yürümek, salim kafayla bir şeyler içmek için Dalyan geceleri biçilmiş kaftan. * “Belediyenin çay bahçesi” deyip geçmeyin. Dalyan’daki, ömrü uzatan lokasyona sahip. Nehir kenarında, yeşil çimlerin üzerinde, kaya mezarlığının tam karşısında. Taze çayınızdan alacağınız tek yudum, metropolde yediğiniz bin egzoza bedel. * Dalyan’ın ‘resmi içeceği’ nar olmasına rağmen, barlarda bir barmenin aklına taze nar suyuyla kokteyl yapmak gelmemiş. Varsa yoksa yapay renkli şuruplarla tekila, cin, votka karışımı sürahide kokteyl ‘fish bowl’. * Dalyan’ın en eskisi Jazz Bar, mesela, tipik bir yaz beldesi klasiği. 18 yıllık barda uzun saçlı, esmer genç delikanlı, elinde gitarıyla sırasıyla ‘Akdeniz Akşamları’nı, ‘Kumralım’ı söyler; size de parmak arası terliğinizle tempo tutmak düşer. * Dalyan Bar’ın girişindeki ‘Probably the busiest bar in town’ (Muhtemelen şehrin en kalabalık barı) levhasına aldanmayın. Bir avuç insandan çok müşterisi olduğu henüz görülmemiş. Barlar sokağının sonundaki Dalyan’ın en sakin, naif barlarından.

* Sağlı sollu karaoke barlar, İngiliz turistlerin istilasına uğramış. Dalyan turist kabilesi, ne Bodrum Gümbet’tekiler kadar genç ve coşkulu ne de Marmaris’tekiler kadar gürültücü ve kalabalık. Yaşı 70/enerjisini yitirmemiş İngilizlerin karaoke performansı pek sancılı ve teatral. * İngilizlerin Dalyan’da yaz-kış yerleşik hayata geçmesi restoranların çeşitlerini de etkilemiş. Indian ve Dragon’s Chinese, deniz mahsulleriyle arası olmayanlar için iki sürpriz alternatif. * Barlar Sokağı üzerinde ‘Pop-In’ isimli bir restoran var. Özelliği şu: Servis çalışanları, turistleri eğlendirmek için, belli aralıklarla ellerindeki tepsileri bırakıp halaya çıkıyor. * Tıntın, bölgenin en kalabalık barı. Canlı rock bar Tıntın, yerli-yabancı turistlerin kafa sallaya sallaya, shot shot tekila götürdükleri orijinal bir bar. * Sazlık kenarına sıralanmış restoranlar akşam yemeği için ideal. Loe Street, aralarında en adı sanı tuhaf/eli yüzü düzgün olanı. Mavi yengecin tadına bakılmadan akşam yemeği bitmiş sayılmaz.

99




VOIR RÖPORTAJ

EĞLENCE Marmaris'in gözde eğlence yerlerinden biri olan Backstreet Bar'ın Yönetim Kurulu Başkanı Yavuz Kurtulan ile keyifli bir röportaj gerçekleştirdik.

Yıllardır Marmaris'in önde gelen eğlence mekanlarından Backstreet Bar'ın Yönetim Kurulu Başkanısınız. Backstreet Bar kaç yaşında? Ne kadar zamanda başarıya ulaştınız?

Evet haklısınız Backstreet eğlence dünyasında bir markadır...Yaklaşık 20 yılı aşkın bir zaman içerisinde bu güne kadar emek harcamış çok değerli kişiler tarafından yönetilmiştir. Kısmet 2014 yılında ben ve ortaklarıma nasip oldu. Backstreet gibi kendini eğlence dünyasında kanıtlamış bir işyerini işletmek güzel bir duygu. Bu arada bu işletmeye emek katan tüm geçmiş arkadaşlara da teşekkür ederim. Backstreet Bar'ı diğer eğlence mekanlarından ayıran özelliği nedir? Genelde kimler gelir Backstreet'e?

Backstreet diğer eğlence mekanlarından ayıran özellik demeyelim de tercih diyelim. Bizim işletmemizde vakit harcayan her müşterimiz değerlidir bizim için .Genelde yerli müşterilere ve az da olsa yabancı turistlere hizmet vermekteyiz. 2014 sezonunu ne zaman açtınız? Turistlerin tepkisi nasıl?

2014 yılında işletmemiz faal olarak 3 Mayıs'ta hizmete girdi. Fakat Türkiye'yi sarsan maden olayında işletmemiz 3 gün süreyle Yönetim Kurulu kararıyla kapatıldı. Bu arada maden şehitlerine Allah'tan rahmet ailelerine sabır diliyorum. Her yıl aynı ekiple mi çalışıyorsunuz? Marmaris'e tatile gelip, Backstreet'e eğlenmeye gelen ünlü isimler var mı?

Genelde ekibimizi değiştirme taraftarı olmuyoruz ama ilave ettiğimiz arkadaşlar da oluyor. Marmaris'e gelen her ünlü genelde Backstreet'e uğramıştır. Bir çok ünlü isimler Backstreet konser programına katılmıştır. Işın Karaca, Fatih Ürek, Zeynep Dizdar, Funda Arar, Murat Uyar, Tan gibi… 102

Yavuz Kurtulan


DÜNYASINDA BİR MARKADIR Her yıl aynı mı, yoksa farklı konseptlerle mi açılışı yapıyorsunuz? Anlatır mısınız?

Her yıl yeni dekor, özelliğini ve konseptini kaybettirmeden yeniliklerle müşterilerimize karşı yeni sezonlara başlıyoruz.

Kış mevsimi için mekanınızın açık olmasını isteyen yerli halk ya da turistler oluyor mu?

Tabiî ki oluyor ama hava muhalefeti dolayısıyla kış sezonu açmak biraz zor oluyor. Kısmet olursa bu yıl sonu deneyeceğiz. Çünkü Backstreet yazlık bir eğlence merkezidir. Eğlence mekanlarıyla ilgili farklı hedefleriniz var mı?

Her işletmenin olduğu gibi bizim işletmemizin de hedefleri bulunmaktadır. Zaman içerisinde bu hedeflere ulaşmak vakit alacaktır. Amacımız geçmişten gelen işletme kalitesini, müşteriye karşı saygısını ve hizmetini en iyi bir şekilde devam ettirmek olacaktır.

103


VOIR HABER KUYUMCUKENT HAK ETTİĞİ YERE YILLAR SONRA ULAŞIYOR Bir sene önce gerçekleşen seçim sonucunda çalışmalara hızla başlayan yeni Kuyumcukent Yönetimi benimsediği şeffaf yönetim anlayışı ve üstlendiği vizyon-misyonla birlikte Kuyumcukent’e yeni bir soluk getirdi!

K

uyumcukent’in bir sene içerisinde ulaştığı kurumsal yapı ile ilgili “Kuyumcukent'e yeni bir soluk getirdiğimizi, aldığımız olumlu tepkilerle görüyor ve daha çok çalışma azmimiz perçinleniyor” yorumunu yapan Kuyumcukent İşletme A.Ş (KİAŞ) Yönetim Kurulu Başkan Vekili ve Genel Müdürü Selami Tütüncüoğlu, şirketi aldıkları dönemden bu yana 2.875,920 TL’lik bir cari açığın da kapatıldığını ve uluslar arası standartta alınmış ilk Bağımsız Denetim Raporu verilerine göre de “olumlu” yorumunun alındığını ekledi. Yönetim değişikliğinin hemen ardından çıkartılan teknik MR sonucunda yıllardır ihmal edilen sorunların çözümlenmesiyle Kuyumcukentliler maddi ve manevi ciddi kazançlar elde etti. Kuyumcukent tesisinde geçmişten gelen kronik işletme sorunları çözümlenirken, yeni Yönetim tarafından daha modern, temiz, konforlu, daha sık sefer sayısı olan Kapalıçarşı ring servisleri hizmete girerek sektör mensuplarının Kuyumcukent’e ulaşımları kolaylaştırılmıştır. Su servisi, Ortak Sağlık ve Güvenlik Birimi, dini tesislerin elden geçirilmesi, özel sigara ve dinlenme alanlarının tesisi gibi gerçekleşen projelerin ardından; 2012 yılında % 73 olan doluluk oranları % 85'e çıkartılarak müşteri ziyaret oranında % 15 artış sağlanmıştır. 1 yıl içerisinde açılan 200’ün üzerindeki iş yeri ile Kuyumcukent’te ekonomik canlılık artmış, yeni istihdam olanakları yaratılmıştır ve sonuç olarak günlük 6.000 araç, 20.000 insan sirkülâsyonu ile devasa bir tesise dönüşmüştür. Kuyumcukent’in nihai tüketiciye açılan kapısı, evlilik ve altın alışveriş merkezi Wedding World Kuyumcukent AVM’de de beyaz eşya, mobilya firmaları da dâhil olmak üzere ciddi mağaza açılışları yaşandı. Kuyumcukent'in tanıtım atağına ara vermeden ve hiçbir ücret ödemeksizin ulusal günlük gazetelere haber olmayı, TV kanallarına katılımcı olarak çağrılmayı ve ilgili odağı olmayı başardık. İstanbul Ticaret Üniversitesi Mücevherat Fakültesi Araştırma ve Geliştirme Laboratuvarı Kuyumcukent’te açılışını yaparak eğitimlerini vermeye başladı. Yıllarca sürüncemede kalan

104

Sitenin Tadilat Projesi Büyükşehir Belediyesince onaylanmış, Bahçelievler Belediyesi ile görüşmeler ise devam ederken, Trigenerasyon Projesi ve cami projesi hız kazandı. Yaşanan ciddi doluluk artışları ile birlikte, Kuyumcukent’lilerin talep ettiği, güzergâhında Kuyumcukent istasyonunun bulunacağı Metro ve Havaray projelerine ise bu yıl başlanacağı müjdesini vermek isterim.” Kaliteli hizmet üretmeyi ilke edinen yeni Yönetimin Genel Müdürü Selami Tütüncüoğlu, bir senelik faaliyet ve gelişmeleri şu şekilde özetledi: “Özet olarak KİAŞ yeni Yönetimle birlikte 1 yıl içinde sadece şirketin mali durumunu düzeltmekle kalmamış, aynı zamanda 3.600 kalem işi de sonuçlandırmıştır. Bunu başarmak için elbette ki "arı" gibi çalışmak gerekir. Kuyumcukent Yönetimi ve çalışanları olarak bizler, 14 Temmuz 2004’de kurulmuş olan ve 10. Yılını kutlayan şirketimize; daha etkin bir güçle ülke ekonomisine daha fazla katkı sağlayan bir kurum olmasını sağlamaya azimliyiz. Yılmadan devam edeceğimiz bu yolda, her zaman olduğu gibi yaptığımız işler hakkında sizleri bilgilendirmeyi sürdüreceğiz. Neticede; 1 yıl içinde verdiğimiz sözlerin hepsini tuttuk. Profesyonel şirket yönetimini tesis ettik; AVM’de “reklam parası” olarak alınan aidatı kaldırdık; Maliklere otopark’ı ücretsiz hale getirdik, Servis projesi ile Kuyumcukentlilerin ulaşım sorunlarını azalttık; Aidatlardan alınan cezada (temerrüd faizi) indirim yaparak, % 3’e düşürdük; Devlet destek ve teşviklerinden faydalanılmaya başladık; Hukuk projesi hayata geçirildi ve üyelerin KİAŞ ile hukuki problemlerine çözüm bulundu; Siteye 5.000 kişi kapasiteli cami projesi için Belediye makamları ile görüşmeler son aşamaya gelindi; Kuyumcukente THY transit yolcuların taşınması projesi gerçekleşmek üzeredir.” Bu başarıda katkısı olan tüm Yönetim Kurulu Üyeleri ve çalışanlarına, sağladıkları her türlü destek ve anlayış için tüm Kuyumcukent’lilere teşekkürlerini sunan Tütüncüoğlu, sektörün kalbi olan Kuyumcukent tesisinin hak ettiği yere gelmesi adına çalışmalarına hızla devam edeceklerini de ekledi.



VOIR RÖPORTAJ

ÖNCELİKLİ HEDEFİMİZ İNSAN KAZANMAK Yeniliklerle dolu bir Lübnan mutfağı... Yeşilköy'de çok kısa sürede açıldı ve çok ilgi gördü. Değişik lezzeti ve muazzam manzarası eşliğinde Lebnaan'ın restoran sorumlusu Gökhan Şeyhületibba ile keyifli bir söyleşi yaptık.

2014'ün başlarında Lebnaan isminde Yeşilköy'de restoran sorumluluğunu aldınız... Buraya kadar olan serüveniniz nasıl başladı, anlatır mısınız?

Ben 16 yaşımdan beri restoran ve turizm işiyle uğraşıyorum. Bu zamana kadar olan serüvenimde hep otelcilik vardı. Divan Otel, Sheraton Otel gibi büyük yerlerde yıllarca çalıştım. Bunun dışında Güney Afrika'da bir barın işletme müdürlüğünü yaptım. Türkiye'ye döndükten sonra Ali Rıza Kapısız ve ortağı Cengizcan Akçay'ın beraber açmaya hazırlandıkları Lebnaan restoranıyla karşılaştım. Ali Bey bana Lebnaan isminde Cengizcan Akçay'la beraber bir restoran açacağını ve bu konuda kendisiyle çalışmamı istedi. Bende otelcilik hayatımı Ali Bey'e güvenerek noktalayıp, buradaki sorumluluğumla işe başlamış oldum. 14 Şubat'ta ilk açılışımızı yaptık, daha sonra yoğun talep üzerine ikinci açılışımızı da Mart ayında yaptık. Ahçı başımızı Lübnan'dan getirdik.

Röportaj Gülbahar KILINÇ

Kendisi Beyrutlu. Oranın en iyi ahçılarından bir tanesi. Kendisi ekibiyle beraber geldi ve bu şekilde startımızı vermiş olduk. İnsanlar artık buranın bir Lübnan restoranı olduğunun bilinciyle geliyor. Bu da bizi mutlu ediyor.

106


Lebnaan restoran yeni olmasına rağmen çok sevildi. İçerisinde hangi kültürel tatları barındırıyor?

Lübnan mutfağı, bizim Osmanlı Mutfağı'na çok yakın bir mutfak. Çünkü Lübnan 400- 500 yıl kadar Osmanlı Egemenliği'nde yaşamış bir toplum. Bundan dolayı Osmanlı kültürünü de içerisinde barındırıyor. Yemekler de bundan bir tanesi. Güneydoğu ve özellikle Hatay mutfağına çok yakın. Künefesi, kebabı, köftesi, içli köftesi, tatlıları, mezeleri, baharatları Anadolu kültürünü aratmayan cinsten. Lübnan'ın bir çok lezzetli yemeği var fakat özellikle mezeleri çok tercih ediliyor.

var. VİP salonlarımız var, rezervasyonlu misafirlerimizi ve sanatçı dostlarımızı ağırlıyoruz burada. Bunun yanı sıra Suudi Arabistan Prensini, Arap Emirlikleri'nden gelen devlet yetkililerini ağırladık. Lokasyon olarak neden Yeşilköy'ü tercih ettiniz?

Bulunduğumuz yer Yeşilköy'ün en iyi yerlerinden biri. Denize çok yakın olmamız ve her yerden denize cephemizin olması büyük bir avantaj. Burada bulunmamızın sebebi de Yeşilköy'ün böyle bir mekana ihtiyacının olması. Burada bir çok restoran var evet ama Cengizcan Akçay ve Ali Rıza Kapısız ile burada bir yenilik yaparak Lebnaan restoranını açtı. Kısa sürede Yeşilköy ve çevresinin gözdesi oldunuz. Bundan sonraki hedefiniz nedir?

Sadece restoran değil aynı zamanda bir eğlence yeri Lebnaan. Ne gibi etkinlikler oluyor burada?

Yaz aylarında farklı, kış aylarında da farklı etkinlikler düzenliyoruz. Çağımız artık bunu gerektiriyor. Kış aylarından oryantal dansçılarımız ve perküsyon şovlarımız eşliğinde burada eğlencelerimiz oluyor. Canlı orkestra ekibimiz de var aynı zamanda. Yazları da, denize sıfır bir mekan olduğumuz için daha çok gitar eşliğinde bahçemizde misafirlerimize hizmet veriyoruz.

Açıkçası bizim birinci olmak gibi bir politikamız yok. Çünkü Bizim hedefimiz öncelikli olarak insan kazanmak. İnsan kazandığınız zaman zaten bir takım güzellikleri ve başarıları elde edebiliyorsunuz. Bizim restoranımızla ilgili en büyük reklamımız ve sevincimiz insanların ağzından çıkan sözler. Bundan sonraki aşamada daha farklı planlarımız var. Öncelikle burada ismimizi oluşturup, insanların beynine kazıyıp ilerleyen dönemlerde de diğer şubelerimizi açmak istiyoruz. Anadolu yakası Beylerbeyi boğazda bir şube açmak planlarımız arasında bulunuyor.

Misafirleriniz en çok kimlerden oluşuyor ?

Genel olarak Yeşilköy'de yaşayan misafirlerimiz, İstanbul'un her yerinden ve Kapalıçarşı'dan kuyumcu misafirlerimiz oluyor. Burası 3 katlı ve bir de terasımız

107


Özlem YALÇIN

Bayramoğlu Kuyumculuk İK ve Yönetim Sistemleri Müdürü

NEW YORK’TA TÜRK ETKİSİ

REHAVET ÇÖKMEDEN Yaz ayında doğduğum için mi bilinmez ama yaz mevsimi benim en çok sevdiğim, en çok kendimi bulduğum ve mutlu olduğum mevsim. Kim sevmez ki yazı demek istemiyorum, çünkü son yıllarda dünyanın dengesi bozuldukça artan sıcağın şiddeti yüzünden yaz aylarında bazı anlar bizim için çekilmez hal aldı. Bütün kış çalıştık, çalışırken de çocukların okul masrafı, faturalar, kira, vergi, taksitler vs. derken hem bedenen hem de zihinsel olarak çok yorulduk. Hem yazın dayanılmaz sıcağında yaşadığınız yerden bir nebze uzaklaşmak hem de tüm yılın yorgunluğunu atmak için tatil planı yapmış olmak çok önemlidir. Bizim kültürümüze bu şekilde yerleşmemiş olan tatil tanımı, aslında yavaş yavaş bazı kesimlerde benimsenmeye başlamış olsa da hala çok yeterli değil. Özellikle bizim sektörümüzde bazı ustaların çok nadir işler yapıyor olması ve işverenlerin firmalarını emanet edememe sorunu sebebi ile tatile çıkmak çok daha zorlaşıyor. Oysa bugün tüm hastalıkların temeli olan strese neden olan şeyler çok çalışmak, dinlenememek, yorgunluk, kendine vakit ayırmamak ve zihnini rahatlatmamak. Yapılan bazı araştırmalarda tatil yapan kişilerin kalp hastalığından ölme risklerinin %30 daha düşük olduğu saptanmış. Birlikte tatil yapan çiftlerin evliliklerinin daha uzun sürdüğü, ailelerin birbirine daha bağlı olduğu, hatta tatilin ömrü bile uzattığı kanıtlanmış. Doğadan hoşlanıyorsanız, doğayla iç içe olacağınız, sessiz sakin bir yer bulun, deniz kenarında olmak istiyorsanız, hazırlayın deniz çantalarınızı kıştan kapıya koyun, her an heyecanla bekleyin güzel tatil günlerini. Haziran ayında yağan yağmurlar bitti, mübarek Ramazan ayı ve sıcaklarla beraber bir rehavet daha çökmeden tatilinizi planlamayı unutmayın. Şimdiden iyi tatiller dilerim. 108

Türk Mücevher Tasarımcısı ve heykeltıraş Semra Ecer’in özel tasarımlarından oluşan bir koleksiyon New York’taki Gilbert Albert Gallery’de sergilendi. Mücevher tasarımlarını ve heykellerini açtığı sergilerle yıllardır sunmaya devam eden Ecer, New York Gilbert Albert Gallery’de bir sergi daha düzenledi. 32 Group’un katkılarıyla gerçekleşen sergi, seçkin davetlilerin ve uluslararası sanat otoritelerinin ilgisiyle karşılaştı. Sergiye katılan isimler arasında New York Başkonsolosumuz Levent Bilgin ile eşi Ayşe Bilgin, Dünya Türk İş Konseyi (DTİK) Amerika Bölge Komite Başkanı Celal Seçilmiş ile iç mimar-endüstriyel tasarımcı Olcay Seçilmiş, BM Daimi Temsilcimiz Halit Çevik’in eşi Nihal Çevik, Kültür ateşemiz Fatoş Özsoy, Prof. Abdullah Tansel, Bloomberg ana haber sunucularından Melike Ayan, 32 Group sahibi Majid Pishyar ve ailesi, 32 Group Gn. Md. Yardımcısı Sharon Ray, BM muhabiri Gloria Starr Kins, Leila Heller, Pervin Mertsoy, Av. Melih Doğan, İlker Engüdar, Nursel Akdoğan, Dilek Öngörü ve Av. Begüm Kayım, Kendra Bridelle, Adrian Neritani ve Bona Neritani gibi isimler göze çarptı. ABD’de büyük yankı bulan bu organizasyonda sergilenen Semra Ecer koleksiyonu birçok ünlü isim tarafından alıcı buldu. Bu ilgiden oldukça memnun olan Ecer “Koleksiyonumun Amerika’da gerçekleşen dördüncü sergisine gösterilen yoğun ilgiden dolayı katkısı bulunan herkese çok teşekkür ederim. Türkiye’de de sergilemeyi planladığım yeni koleksiyonum için hazırlanmaya devam edeceğim” dedi.





Yrd.Doç.Dr Nuri Sezer Grafik Sanatçısı

BRANDED ÜZERİNDEN TASARIM ELEŞTİRİSİ "Dizayn, bir sorunun çözümü için bir plandır, bir ide’dir" (Löbach) Buna göre dizayn, ilkin bir ide olarak düşüncede var olan bir tasavvurdur ama bu ide, bu tasavvur bir biçim (form) verme dinamiği içerir ve bu oluşum süreci içinde biçim kazanmış bir ide olarak dışlanır, somutlaşır. Buna göre her dizayn, her tasarım olgusunda, bir ide ve bir de dizayn edilmiş tasarlanmış bir nesne bulunur. Bunu başka türlü söylersek, her tasarımlamada tasarımlayan bir süje, duyum, algı, düşünme, duyu ve hayal gücü gibi bilgi yetileriyle kendisine verilmiş olan bir nesneyi üç boyutlu doğal düzen içinden çıkarır ve onu tasarımsal bir dünya içine yerleştirir. Bu nedenle, daha en yalın bir bilgi olayı bile, burada duyularla algılanan bir nesnenin bir obje haline getirilmesi söz konusu olduğuna göre bir tasarımı ifade eder." (Tunalı, 2002) Bu durumda kişi tasarımlarını olan bir varlık üzerine geliştirilmiştir diyebiliriz, yani hayatı gördüğü, tanıdığı ve yorumladığı şekilde tasarlamaktadır. Yine aynı şekilde tasarım, müşterinin tüketiciye yönelik iletişim probleminin çözümüne karşılık geldiği varsayılabilir. TV’ de izlediğiniz, gazete ve dergilerde gördüğünüz her reklam, renkler ve şekiller tasarımın kitle pazarlama çözümüdür. Ama marka oluşumunda tasarım tam olarak etkili değildir. Tasarımın verdiği mesajlar ne kadar ustaca olursa olsun bir çok başka teknikle desteklenmediği sürece tüketicideki hipnotik istek bu derece etkili olamaz. Marka oluşturulduktan sonra tüketicinin dikkatini çekmek ve yönlendirmek gerekir. Bunun için ne kadar kaliteli reklam materyalleri kullanılırsa da önemli olan reklamın ne kadar çok kişiye ve doğru kitleye ulaştığıdır. Son yüz yıldır bir markanın ifşası sadece görsel veya masa üstü tasarımlarla oluşturulan masum reklamlarla değil, gerçekten kirli yöntemlerle de desteklenmeye başlamıştır. Günümüzde tamamen ortaya çıkmasına rağmen nedense gerçekliği bir türlü kabul edilmeyen sübliminal mesajlar, ürünlerdeki bağımlılık yaratan maddeler ve toplumun tüm değer yargılarını acımasızca kullanan yönlendirmeler belki de marka tasarımlarının çok önüne geçmiştir. Tüketiciler çoğu zaman satın alma kararlarını farkında olmadan markaya dayalı olarak yaparlar. Subliminal mesajlar, markaların hem estetik açıdan, hem de fonksiyonel açıdan marka değerini zenginleştirip, derin anlamlar katar. Peki bu gerçekten böylemidir? Çok uzun süredir piyasada oldukları için aşinalık ve bunun yanında güven duygusu yaratan az sayıdaki markaların dışında, bu kirli oyunun, markanın daha logo tasarımında işin içine girdiğini söylemek yanlış olmayacaktır. Tasarımcının etrafındaki üç boyutlu dünyayı Tunalı’nın söylediği gibi zihninde özgürce harmanlayarak bir tasarım oluşturduğunu düşünmüyorum. Belki tasarıma başlarken bir özgünlük söz konusu olsa da üretim aşamasında tasarımcının bu özgürlüğünü kısıtlayan yeni bir olgu ortaya çıkmıştır. Bu da henüz logonun yapım aşamasında tüketimi arttırmaya yönelik bu oyunun sahnelenmeye başlamasıdır. Tasarımcının zihninde oluşturduğu objeye yapılan, bilinçaltına seslenen detaylar sanatın olmazı olan özgürlüğü bilimsel metotlarla kısıtlamaktadır. Not: Bu makale, Arel Üniversitesi Grafik Tasarım Ana Sanat Dalı öğrencilerimden İpek Çevik'e aittir. 112

ÇAĞ ATLATAN BİR KUŞATMA; İSTANBUL’UN FETHİ Osmanlı miğferlerinin ve mektup açacağı minyatür kılıçların yer aldığı masaüstü serisi, Osmanlı İmparatorluğu’nun görkemli havasını evlerinize taşıyor. Müze Mağazaları’nda ve www.bkg.com.tr’de satışa sunulan ürünler, Osmanlı İmparatorluğu’nun yükselme döneminin ihtişamını tarih tutkunlarıyla buluşturuyor. Tarihi ve kültürel öğeleri tasarım ürünlerine dönüştüren BKG, Fatih Sultan Mehmet’in 1453 yılında gerçekleştirdiği İstanbul Fethi’ni replikaları ve masaüstü ürünleri ile kutluyor. BKG, İstanbul’u kuşatarak, 1058 yıllık Doğu Roma İmparatorluğu’nu sona erdiren ve Orta Çağ’ı kapatıp Yeni Çağ’ı başlatan Osmanlı Ordusu’nun cesur ruhunu yüzyıllar sonra evlerinizde yaşatıyor. Topkapı Sarayı Müzesi'nde bulunan bir miğferden esinlenerek hazırlanan eşsiz replikalarını tarih tutkunlarının beğenisini sunan BKG, dönemin görkemli havasını 21’inci yüzyıla taşıyor. Osmanlı askerlerinin kullandığı, yüzeyinde Fetih Suresi, sultana dizilmiş methiyeler, besmele ve Kur'ân-ı Kerîm'den âyetler, işlenen miğfer replikaları, t o m b a k tekniği kullanılarak üretiliyor.



VOIR LEZZET

Profesyonel ekibiyle 14 yıldır Adana'nın değişik dürüm lezzetini Kapalıçarşı'da sunan Demir Atilla İlkan, yeni şubesini Kapalıçarşı'da açtı.Yıllardır Adana dürümün lezzetini İstanbul'da devam ettiren ve 'Aynen Dürüm' adını verdiği İlkan, hijyenik mekanını geçtiğimiz günlerde basın mensupları eşliğinde Kapalıçarşı'da açtı. Değişik konsepti ve lezzetiyle isminden sıkça söz ettiren Aynen Dürüm, malzemelerini özel olarak Balıkesir ve Trakya yöresinden getirtiyor. Demir Bey, bu yörenin etlerinin çok sağlıklı ve lezzetli olduğunu belirtti. Lezzetinden dolayı İstanbul'un hemen her semtinden müşterisi olduğunu hatta turistlerin de gözdesi olduğunu dile getirdi. Dürümün lezzetini çok beğenen bir turistin Amerika'da bir dergide kendisine yer verdiğini ve şanının yurtdışına kadar gitmesinden dolayı mutlu olduğunu belirtti. Bakırköy'de şubesi olduğunu söyleyen Demir Bey, şimdiki hedefinin de Bağdat Caddesi ve Beyoğlu'nda şube açmak olduğunu dile getirdi.

114




BEREKETLİ İFTAR SOFRALARIYLA MİSAFİRLERİNİ AĞIRLAYACAK WOW İstanbul Hotels & Convention Center’da 20 kişiden 2500 kişiye kadar iftar davetlerinizi verebilir, geleneksel Ramazan sunumları ile misafirlerinize çok özel bir Ramazan gecesi yaşatabilirsiniz. WOW İstanbul , Ramazan‘da karanlığı aydınlatma özelliği ile medeniyetin en önemli unsuru olan, dini günlerde ve sokakların aydınlatılmasında kullanılan kandil temasından yola çıkarak misafirlerini aydınlık ve bereketli iftar sofralarında buluşmaya davet ediyor. Bilindiği üzere , Osmanlı döneminde kandillere geleneksel işlevselliğinin yanında sanatsal bir değer de yüklenmiştir. Camilerin, medreselerin yapımında aydınlatmaya büyük önem verilmiş, hatta kandillerin dinsel inanışlardaki yeri o kadar önem kazanmıştır ki, III. Murat döneminde (1576) Mekke’ye gönderilen 3 kandil Osmanlı Türkleri’nin Kabe’ye astırdığı ilk kandiller olma özelliğini taşımıştır. Kandilin yaydığı ışık; feyz, doğruluk ve öze dönüşü ifade ederken sonsuz bir huzura yöneltir. WOW İstanbul, geleneksel Türk ve Osmanlı mutfağının en

özel tatlarını, 50 TL ve 85 TL arasında değişen fiyat aralığında beş farklı mönü seçeneği ile misafirlerinin beğenisine sunuyor. WOW, şirket ve özel gruplara yönelik 20 kişiden 2500 kişiye kadar hizmet verebilecek kapasitesi ile 'Özel Ramazan Konsepti'nde, geleneksel Ramazan sofralarının vazgeçilmez tatları iftariyelikler, çorba, kebaplar ve tatlılardan oluşturulan beş ayrı mönüden oluşan özel iftar sofralarında Türk ve Osmanlı mutfağının en özel tatlarını bir araya getiriyor. WOW Convention Center, İstanbul’un kolonsuz en büyük toplantı salonu ile 2500 kişiye kadar olan iftar davetlerine ev sahipliği yapabiliyor. 2014 yılına yenilenmiş olarak giren WOW İstanbul Hotels & Convention Center en çok tercih edilen iş otelleri arasında yer alıyor.

Selçuk ÖZKAN

ORHAN VELİ KANIK Büyük şiir üstadının doğumunun yüzüncü yılında anmadan geçmek şaire ve şiiri büyük haksızlık olacaktı. Orhan Veli 13 Nisan 1914 tarihinde İstanbul Beykoz' da dünyaya geldi. Melih Cevdet ve Oktay Rıfat ile Garip akımının öncüleri arasında yer almıştır. Şiire yeni bir boyut getirerek sokaktaki adamın söylemlerini şiirlerinde kullanmaya başlamıştır. Yeni bir zevk ortaya çıkarabilmek için eski olan her şeyden uzak duran Orhan Veli, hece ve aruz ölçülerini kullanmayı reddetti. Kafiyeyi ilkel; mecaz ,teşbih, mübalağa gibi edebi sanatları gereksiz bulduğunu açıkladı. "Geçmiş edebiyatların öğrettiği her şeyi, bütün geleneği atmak" amacıyla yola çıkan Kanık'ın bu arzusu şiirinde kullanabileceği teknik olanakları azaltsa da şair, ele aldığı konular, bahsettiği kişiler ve kullandığı sözcüklerle kendine yeni alanlar oluşturdu. Kanık, şiire getirdiği bu yenilikler yüzünden önceleri büyük ölçüde yadırgandı, çok sert eleştiriler aldı ve küçümsendi. Durmadan arayan, kendini yenileyen, kısa yaşamı boyunca uzun bir şiir serüveni yaşayan Kanık'ın edebiyat hayatı farklı aşamalardan oluşmaktadır. Oktay Rıfat onun hakkında "Orhan Fransız şairlerinin birkaç nesillik şiir macerasını kısacık ömründe yaşadı. Türk şiiri onun kalemi sayesinde Avrupa şiiriyle at başı geldi." ve "Birkaç neslin belki arka arkaya başarabileceği bir değişmeyi o birkaç yılın içinde tamamladı." sözleriyle ne kadar önemli bir şair olduğunu çok güzel şekilde vurgulamıştır.Genç yaşta anlamsız şekilde kaybettiğimiz bu şairi sizler pek çok şiirini bilirsiniz ama ben onu kendini anlatan şiiri ile yad etmek istedim.

Ben Orhan Veli "Yazık oldu Süleyman Efendiye" Mısra-i meşhurunun mübdii... Duydum ki merak ediyormuşsunuz, Hususi hayatımı, Anlatayım: Evvela adamım, yani Sirk hayvanı falan değilim. Burnum var, kulağım var, Pek biçimli olmamakla beraber. Bir evde otururum, Bir işte çalışırım. Ne başımda bulut gezdiririm, Ne sırtımda mühr-ü nübüvvet. Ne İngiliz kralı kadar Mütevaziyim, Ne de Celâl Bayar'ın Sabık ahır usağı gibi aristokrat. Ispanağı çok severim Puf böreğine hele Biterim Malda mülkte gözüm yoktur. Vallahi yoktur. Oktay Rıfat'la Melih Cevdet'tir En yakın arkadaşlarım. Bir de sevgilim vardır pek muteber; İsmini söyleyemem Edebiyat tarihçisi bulsun. Ehemmiyetsiz şeylerle de uğraşırım, Meşgul olmadığım ehemmiyetsiz Sadece üdeba arasındadır. Ne bileyim, Belki daha bin bir huyum vardır. Amma ne lüzum var hepsini sıralamaya? Onlar da bunlara benzer.

117




VOIR LEZZET

Yaklaşık 3 ay önce restoran açmaya karar veren Taner Koyuncu ve ortağı Levon Demircidir, Nuruosmaniye'de açtığı Tahta Kaşık Restoran'ın heyecanını yaşıyor.

Ailecek bu işe koyulduğunu söyleyen Taner Koyuncu, aklınıza gelebilecek bütün ev yemeklerini Tahta Kaşık'ta barındırıyor. Kısa zamanda müşterilerinin gönlünü kazanmayı başaran Tahta Kaşık'ın önceliği, ev ortamında sağlıklı ve lezzetli bir hizmet sunabilmek. Yeni bir mesleğe adım attığı halde halinden ve gelen tepkilerden çok memnun olduğunu dile getiren Koyuncu, mekanını daha da genişletmek istediğini vurguladı. Taner Bey, Tahta Kaşık'ın geçmişten günümüze ev yemeklerini simgelediği için restoranın adını Tahta Kaşık seçtiklerini belirtti. Müşterilerinin kendilerini huzurlu hissettikleri bu mekanda, yemek yemenin dışında kahvenizle Tahta Kaşık'ın huzurlu bahçesinde kafanızı dinleyebilirsiniz. Müşterilerinden istek yemek dahi aldığını söyleyen Taner Bey'in şimdiki hedefi ise ortağı Levon Demircidir ile Cadde Bostan ve Etiler'de şube açmak.

120



Şiir Terapisti Burak BALLI Şair, Yazar, Gazeteci

ŞİİR TERAPİ Şiir, hem Batı hem de Doğu Edebiyatı'nda çok önemli bir edebî baş yapıt olarak her zaman yerini almıştır. Türk Edebiyatı'nda batı ve doğunun etkisi ile şiir hak ettiği değeri elde etmiş ve etmeye devam etmektedir. Benim şiirden anladığım ile bir başkasının aynı şiirden anladığı çok farklı olabilir. Hatta benim o anki ruh hâlime göre aynı şiirden değişik zaman dilimlerinde anladığım da farklı olabilir. Şiir Terapisi, ruh sağlığını korumak ve güçlendirmek adına çok etkili bir yöntemdir. Şiir terapisi özellikle alkol ve madde bağımlılıklarının tedavisinde, kronik ve terminal hastalıklarda psiko-sosyal desteğin bir parçası olarak kullanıldığı gibi, ergenlerle, sorun yaşayan ailelerle, psikiyatrik birimlerde, huzurevlerinde ve travma tedavisinde yaygınlıkla hizmete sunulan bir sanat psiko-terapisi türüdür.

Aşkın 7 Hali - Bişnev! Yazar: Sinan Yağmur Dili: Türkçe

Sayfa Sayısı: 336 Sayfa Yayın Evi: Kapı Yayınları

Aşkın Gözyaşları serisiyle milyonlarca okura ulaşan Sinan Yağmur'dan ilk defa günümüzde geçen bir hikayeyle yaralı yüreklere Tasavvuf terapisi niteliğinde bir aşk romanı! Aşkın 7 Hali: Beşerî aşk, masalsı aşk, Platonik aşk, divane aşk, dosta aşk, Peygamber aşkı, ilahi aşk… Tasavvuf tarihinin en can alıcı olayları hakkında yazdığı romanlarla milyonlara ulaşan Sinan Yağmur, ilk defa bugünde geçen bir hikâyeyle okurun karşısına çıkıyor. Kendisini intihara sürükleyen bir ihanetin pençesinde kıvranan bir kadın: Aylin hayatında ilk defa vicdan azabı kavramıyla tanışacak bir zevk düşkünü: Cengiz hayatını temellerinden sarsan bir iftiranın kurbanı: Hace Sinan Yağmur, bu üç kahramanın Konya'da kesişecek hayatlarını aşkın 7 farklı hali üzerinde katman katman örüyor. Sahabe'den Safvan bin Muattal ile Hz. Ayşe, Mevlana ve Şems, Leyla ile Mecnun, Ferhat ile Şirin ümitlerini kaybetmiş üç karakterin imdatlarına yetişip onları aşk terapisine alıyor. Aşkın 7 Hali - Bişnev, olgun bir kalemin diliyle, iç huzuru arayanlara ve yaralı yüreklere derman ve başucu kitabı olacak, yıllar boyu unutulmayacak bir roman.

Şiir terapisi, bireyin kendi ve diğerlerini algılamasında netlik kazanması; yaratıcılık, özgüven ve kendini ifade becerisinin artması; yoğun duyguları kağıda dökerek gerilimini azaltması; yeni fikir, iç görü ve bilgilerin sentezi yaparak yeni anlamlar oluşturması; davranış ve tutumlarının değişmesini sağlayacak olgun başa çıkma becerilerinin gelişimi yönünde katkı sağlar. Edebiyat konusunda bilgili ve klinik açıdan donanımlı şiir terapisti, bir uygulama seansında çalıştığı birey veya danışanlarla bir edebi eser sunarak, kurgusal, karakterolojik ve imgesel yönlerinin detaylı tartışmasını sürdürebilir. Eğer mevcutsa, farklı karakterlere ait bakış açılarına karşılaştırmalı olarak değinilmesini sağlayabilir. Bireylerin eserdeki sanatsal yapı içerisinde kendilerine dair parçalar bulmasına teşvik edebilir. Son aşamada, şiir terapisti bireyleri yaşadıkları özdeşleşim ve yeni farkındalıklarını özgün yaratıcı yazı çalışmaları yada sözel paylaşım aracılığıyla kendi benlikleri ile bütünleştirmeleri için yönlendirir Kitap okuyanlara kitap okumalarının devamını diliyor ve bunu şiirle süslemelerini tavsiye ediyorum. b.burakballi@gmail.com www.siirterapi.com www.burakballi.com 122

Benim Yarim Nilüfer Çiçeği - Lien Yazar: Mustafa Haki Buhari Dili: Türkçe

Sayfa Sayısı: 175 Sayfa Yayın Evi: Cinius Yayınları

"LadiesandGentlemen" anonsu artık inişe geçtiğimizi müjdeliyordu. Yolculuğa eşlik eden yanımdaki yolcu bayan, uykumu böldüğü için mahcup bir edayla, ince ve tiz sesiyle, hiç de alışkın olmadığım bir aksanla özür dilerken, gözlerini gözlerimden ayırmıyor ki kendi hâlime döneyim. Kadının dili çözülmüş, yarı anlaşılır İngilizcesiyle nereli olduğumu, ne için seyahat ettiğimi soruyor. Altı üstü bir promosyon tatil çıkmış, sekiz günlüğüne Amerika'nın California eyaletinde, önce Miami'de dört gün, sonra da Orlando'da geçecek bir kaçamak tatil. Aklımdan da bu bayan acaba ajan mı diye geçiriyorum. Ama saf bir kıza benziyor. Uzakdoğulu olduğu çekik gözlerinden belli de, Çinli mi, Japon mu yoksa Koreli mi? Gözüm, elindeki kitaba takılıyor, kitabın üzerinde Mao'nun resmi ve fonunda da Çinli proleterlerin pirinç tarlalarında hasır şapkalarını havaya fırlatan çizimleri var, kızıl komünist devrimin kutlamasını yapıyorlar. Anlaşıldı, yanımda bir kızıl komünist oturuyor adı da LİEN’di…



Birbakış Burak KAPLAN

Okan Üniversitesi GSF Araştırma Görevlisi burak.kaplan@okan.edu.tr

Bizim Nuri’nin palmiyesi Millet olarak uluslararası madalyalara, kupalara, ödüllere pek bir hasretiz. Olimpiyatlarda ‘kazara’ yarışan bir yüzücümüz ya da ne bileyim bir uzun atlamacımız olsa bir anda televizyonlara kilitlenip destekleriz sporcularımızı. Vatani duygularımız kabarır, elimizi ayağımızı nerelere koyacağımızı bilemeyiz. Buna ister vatani görev bilinci diyelim ister başarıya olan hasret, nihayetinde durum şu: takip etmediğimiz sporları yapan sporcuları üzerlerinde milli formaları varken nasıl destekliyorsak okumadığımız yazarları, filmlerini izlemediğimiz yönetmenleri de yurt dışında öyle destekliyoruz. Nuri Bilge Ceylan’ın Altın Palmiye’si de biraz böyle bizim için. Sevinecek bir şeyler bulduk mu sarılıp yapıştığımız heykelciklerden biri daha onunki. Şu anda hepimizin favori filmleri arasında Bir Zamanlar Anadolu’da yok mu mesela? Ya da hepimiz Kış Uykusu’nun ne zaman vizyona gireceğini sorup durmuyor muyuz birbirimize? Seneye mart ayında Oskar’a da davul zurnayla uğurlamayacak mıyız Nuri’mizi? İşte, filmleri ülkesinde izlenmeyen bir adamın ülkesinin bağrının sıcaklığını aniden hissetmesine, açıkçası biraz sinirliyim ben. Aranızda Cristian Mungiu, Altın Palmiye aldığında Romanya’ya turistik bir seyahat gerçekleştiren var mı? Ya da Weerasethakul (soyadını yazmak yeterince zor, adını yazmayı denemeyeceğim bile) aynı ödülü aldığında Tayland’a giden var mı? Heh, işte tam da bu yüzden Nuri Bilge’nin Altın Palmiye’sinin ülke turizmine bir katkısı olmayacak, bu konuda bir anlaşalım önce. Ceylan’ın filmine ‘yurtdışında bizi başarıyla temsil ediyor, gurur duyuyoruz’ şeklinde yaklaşanlar için şunu söyleyebilirim: bir sinemacının ya da herhangi başka bir alanda üretimini sürdüren bir sanatçının böyle bir derdi olmak zorunda değil. Onların üzerinde bir milli forma yok. Katıldıkları festivallerde de sadece kendileri adına yarışıyorlar ve tüm emek de kendilerine ait. Bunu bir ülkenin başarısı, gururu olarak sunmaya gerek yok. Ceylan’ın palmiyesi, en temelde bir sinemacının dünyanın en prestijli sinema ödüllerinden birini kendi meslektaşlarının takdiriyle kazanmasıdır sadece. Ceylan’ın tamamen sinema aşkıyla, imkansızlıklar içinde çektiği ilk filmlerinden beri onu takip edenler tabi ki yönetmen adına sevinecekler, gözleri dolacak. Yönetmenin yıllar süren yolculuğunda onunla beraberdi çünkü bu insanlar. Heyecanlanmaları, sevinçten hop oturup hop kalkmaları doğal. Bunun dışındakilerin ‘vah vah adamın filmlerini izlesek bari, baksana sadece yüz bin kişi izlemiş’ tavrı ise hiç hoş değil gerçekten. Kazanılan palmiyenin üzerine böyle bir ‘vazife’ ediniyor olmanın gereği yok. Ceylan’ın sineması, onun işlerini gerçekten seven bir kitle tarafından takip ediliyor ve destekleniyor zaten. Üstelik eminim, Ceylan’ın derdi daha büyük kitlelere ulaşmak olsaydı, ne bileyim bir Mehmet Taneri parçasını fon müziği olarak kullanır ve Bir Zamanlar Ne Çok Severdim diye bir kavuşamayan aşıklar filmi falan çekerdi yönetmen. Yapardı bence, bana inanın! Sonuçta, anlıyorum başarıya susadık ama; neyin ‘milli’ neyin ‘şahsi’ olduğunun ayrımını yaparken biraz daha dikkatli davranmalıyız diye düşünüyorum. Aksi takdirde filmlerini izlemediğiniz - hatta belki adını bile duymadığınız - bir adamın başarısından ‘yahu bizim Nuri’nin palmiyesi’ tavrıyla bahsetmek, Ceylan’ın işlerine bundan böyle iyi niyetle sahip çıkmaktan ziyade onun işlerine ‘izlemiyorum ama destekliyorum’ gibi bir ikiyüzlülükle saygısızlık etmek olur. İzleme tabi, izleme... Okuma da hatta okuma... Hatta şimdi bırak mesela okumayı! 124

VİZYON SEÇKİLERİ Transformers: Kayıp Çağ Yönetmen: Michael Bay Oyuncular:Mark Wahlberg, Nicola Peltz, Jack Reynor Gösterim Tarihi: 27 Haziran 2014 Hasbro firmasının ünlü oyuncuklarının sinema macerası, ikinci bir üçlemeyle devam ediyor. Yönetmen ve senarist koltuklarında bir değişiklik yok. Fakat oyuncu kadrosu tamamen yenilenmiş durumda. Bu yeni macerada Mark Wahlberg’ü baba rolünde izleyeceğiz. Hikayemizin merkezinde ise Optimus Prime’ı bulan bir aile var. 165 dakikalık bir robot ve patlama şölenini kaçırmam diyenlerdenseniz, biletinizi alacağınız film belli!

Maymunlar Cehennemi: Şafak Vakti Yönetmen: Matt Reeves Oyuncular: Andy Serkis, Jason Clarke, Gary Oldman Gösterim Tarihi: 11 Temmuz 2014 60’lı yılların ünlü serisi Maymunlar Cehennemi’nin başlangıç öyküsünü anlatan ilk film 2011 yazında vizyona girmişti. Serinin ikinci filmi ise bu ay vizyona giriyor. Yönetmen koltuğunu Cloverfield ve Let Me In ile oldukça başarılı işlere imza atan Matt Reeves’in devraldığı filmin en büyük kozu; hareket yakalama görsel efekt teknolojisi ile hayata geçirilen maymunlar. Maymunların lideri Caesar’a hayat veren isimse tabiki yine Andy Serkis.

Arınma Gecesi: Anarşi Yönetmen: James DeMonaco Oyuncular: Zach Gilford, Kiele Sanchez, Frank Grillo Gösterim Tarihi: 18 Temmuz 2014 Geçtiğimiz yıl 3 milyon dolar gibi oldukça düşük bir bütçeyle hayata geçirilen Arınma Gecesi, sadece kendi ülkesi ABD’de 64 milyon dolarlık bir hasılat elde etmişti. Yapımcılar da filmin devamını getirmek için hemen kolları sıvadılar tabi. Bu yeni filmde ilk filmin aksine bu kez evde geçen olayları değil, sokakta geçen olay örgüsünü takip edeceğiz. İlk filmin yazar-yönetmeni James DeMonaco’nun devam filminin de başında oluşu ise güven verici.

HABERLER •Star Wars haberlerinin ardı arkası kesilmiyor. Yeni üçlemenin ilk filmini J.J Abrams’ın yöneteceğinin açıklanmasının ardından üçlemenin sonraki iki filminin yönetmeni de belirlendi. Üçlemenin yeni filmlerini Looper’ın yönetmeni Rian Johnson yönetecek. •Sinema macerasına 2002 yılında başlayan ünlü video oyunu Resident Evil’ın 2015 yılında vizyona girecek serinin son filmi Resident Evil: Alive ile seriye nokta koyacağı açıklandı. Altıncı ve son filmin yönetmenliği ise yine Paul W.S. Anderson’a emanet.



126



VOIR KÜLTÜR

SANAT KONSER

LADY GAGA İSTANBUL'A GELİYOR Lady Gaga, 4. dünya turnesine hazırlanıyor. 4 Mayıs'ta başlayacak turnenin Avrupa ayağındaki ilk durak, İstanbul olacak. İlginç kostümleri ve sıra dışı sahne şovlarıyla tanınan ABD'li pop yıldızı Lady Gaga, "ArtRave: The Artpop Ball" adını verdiği dördüncü dünya turnesine 4 Mayıs'ta başlıyor. Ünlü şarkıcı, 10 Kasım'da tamamlamayı planladığı turnenin Avrupa ayağında toplam 25 konser verecek, Avrupa turu İstanbul'da başlayacak. Ünlü yıldız, Pozitif'in organizasyonuyla 16 Eylül'de İstanbul'da sahneye çıkacak.

ALBÜM

GÜLŞAH BUZLU YENİ ABÜMÜYLE KONUŞULUYOR Televizyon ve dizi projeleri ile ara verdiği müziğe bomba gibi geri dönen Gülşah Buzlu'nun “Gülşah Buzlu 2014” ismini verdiği 3. albümü, Eflatun Müzik etiketi ile müzik marketlerde yerini aldı. Adnan Fırat, Yıldız Tilbe, Burak Soylu ve Fikret Dedeoğlu şarkılarının yer aldığı maxi single şu günlerde oldukça ses getirdi. Maxi Single’da daha önceleri kendisi tarafından albümünde seslendirdiği ve sözü müziği Yıldız Tilbe’ye ait olan “Sor” isimli şarkı cover olarak düzenlendi. Sözü ve müziği Fikret Dedeoğlu’na ait, sosyal medyada “Buldun mu” olarak da bilinen ve çok ses getiren “Elveda” isimli şarkı ilk kez profesyonel bir stüdyo albümünde yer alıyor. Burak Soylu’ya ait olan “Veda Zamanı” isimli şarkının remix versiyonu ise Başar Ünsal imzası taşıyor. Maxi Single’da yer alan şarkıların düzenlemeleri ise Erman Tazegül tarafından yapıldı. Fotoğraf çekimlerinde Duran Gül ile çalışan sanatçının ilk video klibi sözü ve müziği Adnan Fırat’a ait olan “Hadi Neyse” isimli şarkıya Kumburgaz sahillerinde yaklaşık 20 saat süren bir çalışma ile Evren Davut yönetmenliğinde çekildi. 128

YENİ ALBÜMÜNÜ SEVENLERİYLE BULUŞTURDU Ali Çağlayan'a ait olan "Sıktı mı Canını" ve Hakkı Bulut'a ait olan "Son Mektup" şarkılarını cover yapan güzel şarkıcı Seda Bütün, geçtiğimiz günlerde 2 şarkıdan oluşan yeni albümünü sevenleriyle buluşturdu. İlk albümünü geçtiğimiz yıl çıkaran ve Devran Çağlar'la düet yapan güzel şarkıcı, yeni şarkılarıyla çok konuşulacağa benziyor.


KİTAP

ŞİMDİ UMUDUN ZAMANI

Şair Yazarı Burak Ballı 3. kitabı ‘’Sessiz Bekleyiş’’i okurları ile buluşturdu. Sessiz Bekleyiş Burak Ballı’nın şiir kitabı kişisel gelişim alanındaki yazmış olduğu özlü sözlerin şiirsel anlatımı yanı sıra, Haiku ( Türkçesi eğlenceli mısra) 5-7-5 ölçülü üçlü kelime öbeklerinden oluşan dünyanın en kısa Japon şiir türünü kaleme alarak önümüzdeki yıl Japonya’daki yarışmaya katılacağını belirtmiştir. Türkiye'de kitap tanıtım filminin ilk uygulayıcısı ve çağdaş Türk şiirinin en önemli isimlerindendir. Dünya Edebiyatı alanında yapmış olduğu yenilikleri ve kendine ait tarzı ile Uluslararası bir üne ulaşmıştır ve dünyada 21. yüzyılın en iyi şairleri arasında gösterilmektedir.

Kimilerinin umutlarını tüketir yaşam, kimilerine umut vaad eder yıllarca… Kimilerini tam da umudun zamanına denk getirir. Yılgın bir anında, yorgun bir zamanında, umutlarını kaybetmeye ramak kalmış bir gecenin bir vaktinde, tam da karma karışık haller içindeyken… Karşıdan kulağınıza gelen ve hiç tanımadığı, yüzünü bir kere bile görmediği, yan yana gelip de merhaba bile demediği, diyemediği o ses, bütün karmakarışıklığınızı, yılgınlığınızı, umutsuzluğunu alıp götürür. 'Şimdi Umudun Zamanı' belki de Allah ne verdiyse, içinizden geldiği gibi hasbihal olma zamanı... Ne güzel... Bir ses… Bir soluk… Bir nefes gelsin istiyorsun… İşte elinizdeki bu kitap, tam tamına 'Şimdi Umudun Zamanı'

TİYATRO Zülfü Livaneli'nin büyük ses getiren romanından uyarlanan Leyla'nın Evi, bu sezon da sahnede olacak. Nedim Saban tarafından sahneye büyük başarıyla taşınan "Leyla'nın Evi" oyununda, Roxy rolündeki başarısıyla adından söz ettiren, sesi ve fiziğiyle kitleleri büyüleyen, Vasfi Rıza Zobu Ödülü, 2011 Afife Jale Ödülleri (müzikal dalında) ve Sadri Alışık Ödülü Yılın En Başarılı Kadın Oyuncusu seçilen Ayça Varlıer'in ardından, Celile Toyon, oyundaki Leyla karakteri ve Çınar Ağacı filmindeki rolüyle Küçükçekmece Belediyesi tarafından yılın örnek annesi ve kadın oyuncusu seçildi. Bir yalının el değiştirmesinden yola çıkarak kuşak çatışmalarının anlatıldığı oyunda, Livaneli'nin eski İstanbul şarkıları ile Ayça Varlıer'in yorumladığı yeni hip hop tarzı müzikler hoş bir çelişki oluşturuyor. 5 Temmuz- 26 Temmuz arası Muğla, İzmir ve Balıkesir'de oynanacak. 129





Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.