İşçiler ve Toplum 1

Page 60

58 * İŞÇİLER VE TOPLUM

başlamasının yanı sıra, devletin daralan dış ticarete paralel olarak daralan iç pazarın ihtiyaçları doğrultusunda henüz zayıf olan burjuva sınıfının kaldıramayacağı bazı yatırımlara girmeye başlaması oldu. Devlet bir taraftan temel tüketim mallarını üretmeye başlarken yavaş yavaş bazı önemli (çimento, kömür çıkartma, elektrik üretme gibi) alanlarda yatırımlara başladı, böylece de yeni bir sermaye birikim modeli gelişmeye başladı. Yine bunun temel özelliklerine girmeden görüntüleri ile kendimizi sınırlamak durumundayız. İlk dikkati çeken ithal ikameci bir sanayileşme ve bunun yanı sıra devletin de desteği ile palazlanmaya başlayan bir sanayi burjuvazisidir. Diğer taraftan eski ithalat ve ihracata dayalı entegrasyon biçimine tepki olarak, ki bu emperyalizmle bağların ifadesi olarak tüm şimşekleri üzerine çekiyordu, mahalli kapitalizm için sanayileşme yaşamanın tek yolu olarak ortaya çıkarken ve bunun ideolojik ifadesi de «sanayileşme eşittir ekonomik bağımsızlık» olarak kendini gösterdi. İkinci dünya savaşının ertesinde dünya ekonomisi ABD hegemonyası altında yeniden örgütlenirken, Doğu Avrupa’da SSCB etrafında yeni bir blok ve yeni bir uluslararası sosyoekonomik sistem doğuyordu. Dünya sistemi artık iki kutuplu olmuştu ve tüm savaş sonrası uluslararası siyasal ilişkiler ister istemez hep bu iki kutu-bun oluşturduğu eksenin şu veya bu şekilde etrafında cereyan edecekti. Bu arada iki savaş arasında SSCB’deki hızlı sanayileşme, sosyalizmin sanayileşmeye, yani teknolojik yapılanmaya, üretim ilişkilerinin de mülkiyet ilişkilerine ve merkezi planlanmaya kadar indirgenmesi, buradaki hızlı sanayileşmeyi büyük bir zafer olarak gören azgelişmiş ülke devrimcilerinin gözlerini kamaştırıyor, bur-a politikacılarım dahi merkezi devlet planlarının faziletine inandırıyordu. Bu arada ise plan, sanayileşme ve devlet mülkiyeti söz konusu olduğunda kimse SSCB’de yöneten kim? gibi sorularla ilgilenmiyordu. Azgelişmiş ülke devrimcileri olduğu kadar gelişmiş ülkelerde de sosyalistler burjuva devletlere karşı devletleştirme talepleriyle çıkıyorlar ve bunları da sosyalizme doğru atılan adımlar olarak burjuva sınıfının geriletilmesi biçiminde görüyorlardı. Gerçekten de mülkiyet ilişkileri, sınıf egemenliği ilişkilerinden kopmuş salt hukuki ifadeleri ile algılanır olmuş, toz dumana karışmıştı ve sosyalizm, devletçilik ve popülizm hızla iç içe giriyordu artık. İkinci dünya savaşı sonrası bir diğer önemli gelişme sömürge sisteminin dağılmaya başlamasıdır. Sömürgelerin yerine politik olarak nispeten bağımsız


Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.