Hemzemin sayi11 2013 10 01

Page 1

Gülsüyu’nda Çeteleşmeye karşı aylardır mücadele eden halkın üzerine önceki gece polis destekli çetelerce ateş açıldı. 5 kurşun yarasıyla Hasan Ferit Gedik’i kaybettik. Hasan ne diyordu? : “Bizler mahallelerimizi yıkmak, talan etmek, bizleri yurdumuzdan sürgün etmek isteyen kimseyi istemiyoruz. Bundan daha ‘demokratik’ talep var mı?” Aylardır sokaklardaydı Gülsuyu halkı, gezi çadırlarında günlerce omuz omuzaydık. Çetelere, mahallelerinde sürdürülmek istenen uyuşturucu ticaretine karşı yol kapattılar, yürüdüler, kurşun yediler. Daha 7 Ağustos’ta yürüyüş yapan Gülsuyu halkına ateş açılmış, 9 kişi yaralanmıştı. “Tüm yoksul mahalleler bizimdir! Tüm yoksul mahalleler bizimle özgürleşecektir! Çeteler halka hesap vermekten kaçamayacaklardır!” Böyle yazdı işte Hasan mesajında, bir de öldükten sonra horon vurulsun istedi. Dr. Lütfi Kırdar Kartal Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne kaldırılan ve sabaha karşı yaşamını yitiren Gedik’in cenazesi İstanbul Adli Tıp Kurumu’nda yapılacak otopsinin ardından ailesine teslim edilecek. Başından ve vücudunun diğer bölgelerinden vurulan Gökhan Aktaş da yoğun bakımda, beynindeki ödem nedeniyle ameliyata alınamıyor. Yine silahla yaralanan Abdullah Kıyak, Yalçın İleri ve Semiha Ateş’in tedavisi de Küçükbakkalköy’deki Bayındır Hastanesi’nde sürüyor. Avukat Gökoğlu, bu olayla ilgili henüz hiç kimsenin suçlanmadığını, bir failin belirlenmediğini söyledi. Hemzemin’in tüm sayıları www.hemzeminposta.org adresinde PDF formatında yayınlanmaktadır. Direnişin, forumların sesini yükseltmek için forumlara gitmeden, sokağa inmeden önce bu adresi ziyaret edin; son sayıyı bastırın, çoğaltın, yaygınlaştırın. Onlar kanun yapmaya devam etsin, tarihi yazan bizleriz! www.hemzeminposta.org facebook.com/hemzeminposta twitter.com/hemzeminposta hemzeminposta@gmail.com

“halbuki korkulacak hiçbir şey yoktu ortalıkta, her şey naylondandı o kadar...”* Eylül geldi ve perde bir kez daha aralandı. Sahne tanıdık, üzerindekiler tanıdık: En önde artık gizleme gereğini bile duymadıkları öfkeleriyle üniformalılar; asla sahip olamayacaklarını bildikleri kent sokaklarını hınçla, her gece, bir kez daha laciverte boyuyorlar.

Üniformalıların yanı başında yüzlerinde silinmez sırıtışlarıyla bakanlar, valiler, emniyet müdürleri; haylazları terbiye etme isteğiyle zemin sarsıntısının yarattığı tedirginlik, bir sırıtış olarak yapışmış sanki yüzlerine. Ceketlilerin koltukaltlarında kendilerine verdikleri o saygın isimle kanaat önderleri; güçlünün yanından düşme ihtimalinin verdiği kaygıyla oturuyorlar her gece stüdyo koltuklarına. Ve sahnenin ortasında, öfke ve beğenilme arzusunun iç içe geçtiği bir haletiruhiyeyle kasılmış bir orkestra şefi. Eylül geldi ve perde iktidar oyunu için aralandı! Görme ve görülme üzerine kurulu bu oyunun kuralları. Egemenler tüm haşmetleriyle kendilerini gösterme derdinde. Es geçtikleri her saniyenin iktidarlarını lime lime dökeceğini biliyorlar çünkü. Ortalığı boş bırakmaya gelmez diye düşünüyorlar, sanıyorlar ki her gece üzerimize haykırdıklarında, her köşe başını tuttuklarında, her kolumuza yapıştıklarında onların gücünü bir daha aklımızdan çıkarmamacasına kabulleneceğiz. Ama bu basit bir yanılgı değil, bir arzu aynı zamanda. Gücünü gösterme ve görülme arzusu, aksi takdirde silinmeye başlayacağının kesif bilgisi. O yüzden ben varım ve beni seveceksin diye fısıldıyorlar her gece kulaklarımıza. devamı 2. sayfada


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.