Eylul09

Page 1

kültür sanat yaşamı nda

2.25 TL(KDV’li)

eylül 2009

ı ssn 1303-9113 •2009/9 • sayı 89

. yılmaz güney ve devrimci ellerde büyüyen sanat . lenin ile söyleş i . munzur festivali ve düş ündürdükleri . kübalı kadın kahraman haydee santamaria



tavır a y l ı k

s a n a t

d e r g i s i

Merhaba

Sahibi Tavır Yayınları Org. Reklamcılık adına Öznur Turan Genel Yayın Yönetmeni Gamze Mimaroğlu

“(...) Devrimci sanatçı, devrimci tabiatı gereği militandır, yenileştirici ve değiştiricidir. Toplumsal kurtuluş mücadelesinden ayrı düşünülemez... Devrimci mücadeleye organik bir biçimde bağlı olmalıdır. Bu nedenle, devrimci bir sanatçı, o ülkenin devrimci mücadelesinin hedefleri ve görevleri doğrultusunda görevlerle yüklüdür. O her şeyden önce bir devrimcidir, militandır; sanatı devrimin bir aracıdır, bir silahıdır. Genel olarak ifade etmek gerekirse, devrimci sanat, halkın yaşamını, halkı ezen sınıf baskılarını, bu baskılara karşı halkın mücadelesini, yeni bir topluma duyduğu özlemleri, ezen sınıflara duyulan kini, nefreti temel almalı; onların devrimci mücadele ruhunu geliştirmeli, halk kahramanlığını, halk için fedakârlık ruhunu derinleştirmeli, olumlu ve olumsuz insan örneklerini karakterize ederek mücadeleyi bütün boyutlarıyla konu edinmelidir. (...)”

Sorumlu Yazıişleri Müdürü Cihan Keşkek Yazışma Adresi İstanbul Mahmut Şevket Paşa Mah. Mektep Sk. No:4-B Okmeydanı - Şişli - İstanbul Tel: (212) 238 81 46 Faks: 238 82 49 e-posta: tavir2007@gmail.com Ankara İdilcan Kültür Merkezi Şirintepe Mah. 8.Cad. No:222 / B Mamak – Ankara Tel: (312) 390 38 05 Hesap no (TL) 1042- 30000 596147 Gamze Mimaroğlu İş Bankası Parmakkapı/İST. Hesap no (EURO) 1042- 3010000 129062 Gamze Mimaroğlu İş Bankası Parmakkapı/İST. Fiyatı (DÖVİZ) Almanya: 5 Euro Fransa: 5 Euro Hollanda: 5 Euro Avusturya: 5 Euro İsviçre: 7.5 Frank İngiltere: 4 Sterlin Baskı Ezgi Matbaa Sanayi C. Altay Sok. No:10 Çobançeşme /istanbul Tel: 0(212) 452 23 02

Yukarıdaki satırlar bir devrimciye, bir devrimci sanatçıya ait. Yılmaz Güney’e… Dünyaya, ezilen halklara, yaşanan tüm acılara bakış açısıyla, devrimci duruşuyla, hataları/eksikleri/günahları ve sevaplarıyla, yaptıklarıyla, sanat cephesinde Türkiye’de bugüne kadar yapılmayanları yapmasıyla büyük bir değerdi o. Ölüm yıldönümünde onu anmak, yaptıklarının ve düşüncelerinin çok küçük de olsa bir bölümünü paylaşmak istedik. Onun eserlerinin ölümsüzlüğünü herkese duyuralım, şu yalanın ve riyanın, üçkağıtçılığın geçer akçe olduğu bir dönemde, devrimci sanatçı kimdir, devrimci sanatçı nasıl olmalıdır sorularına verilebilecek en iyi örneği verelim istedik. Kolay yetişmiyor Yılmaz Güneyler. Kıskançlıkla korunmalı eserleri, yarattıkları. Devrimci sanatçılığın misyonunu kavrayanların, yeniyi/güzeli/ileri olanı/devrimci olanı yaratanların sayılarını çoğaltmak bunu gerektiriyor. Devrimci değerler aşınıyor, düzen her geçen gün devrimci değerlerin de kirlenmesini sağlıyor ne yazık ki. Devrimci/ilerici saflardan buna zemin hazırlamak da işin ayrı bir acı tarafı. 9. Munzur Doğa ve Kültür Festivali’nde yaşadıklarımız ve gözlemlerimiz bu sözlerimizi doğrular nitelikteydi. İzin vermemeliyiz. Dostluğun, kardeşliğin ve zulme karşı ortak mücadelenin yükseltilmesi için, eksik olan, yanlış olan ne varsa ortaya dökmeli ve iyiyi/doğruyu geliştirmeliyiz. Festival hakkındaki yazdıklarımız bunun yaratılması için yazılmış samimi duygularımızdır… Çok isyan gördü Anadolu. Halkın zulme karşı isyanına da nice kahramanlar önderlik etti. “Baldırı çıplaklar”ın Osmanlı Sarayı’na karşı isyanına önderlik eden Patrona Halil’in resmi tarihteki adı “eşkıya” olsa da, halkın yüreğindeki adı da başkadır, yeri de… “Eşkıyalık” eğer halk adına bedel ödemek ise evet eşkıyadır Halil. Eşkıyadır evet, zulme karşı direnmenin adı eşkıyalık ise… Tavır; okurlarından duygularını, düşüncelerini yazıya dökmelerini; öyküleriyle, denemeleriyle, inceleme/araştırmalarıyla Tavır’ı zenginleştirmelerini istiyor. Bekliyoruz. Bir sonraki sayımızda görüşmek dileğiyle… Dostlukla…

Yerel süreli yayın tavır


İÇİNDEKİLER

09/2009 3 6 8 10 12 16 17

22 23 24 27

31 33 39 41 46

ELEŞTİRİ tavır bir festivalin düşündürdükleri DENEME av. barkın timtik özgürlük sevdası içimizde: adalet istiyoruz DENEME av. taylan tanay balcalı’da iki hücre ANI seren deniz yorum konseri düzenlemek BİYOGRAFİ ümit zafer sonsuza kadar santamaria ŞİİR asım gönen ayrılığın iksiri İNCELEME levent karakaya yılmaz güney ve devrimci ellerde büyüyen sanat AYIN FOTOĞRAFI hakan ertürk ŞİİR can yücel yukardalar RÖPORTAJ tavır vladimir ilyiç lenin İZLENİM türkan doğan nazar boncuğu: eski bir inancın camdaki yansıması TİYATRO gülnaz bıçakcı saatleri ayarlama enstitüsü İNCELEME ümit zafer patrona halil isyanına dair ÖYKÜ ersin demir minarenin kılıfı RÖPORTAJ tavır gayda istanbul HABERLER

6 özgürlük sevdası içimizde: adalet istiyoruz

12 haydee santamaria

15

lenin’le söyleşi

8 balcalı’da iki hücre

kapak


eleştiri

bir festivalin düşünürdükleri... tavır

Em per ya lizm le ezi len dün ya halk la rı ara sın da, (öze le in dir ge ye lim, bi zim ül ke mi zi ta nım la ya lım) oli gar șiy le ezi len Tür ki ye halk la rı ara sın da bir ik ti dar sa va șı ya șa nı yor. As lın da bu sa va șın ta ri hi çok es ki le re, sı nıf la rın do ğu mu na ka dar da ya nı yor.

İk ti dar sa va șı öy le her za man el de si lah ça tıș mak la, mu ha re be mey dan la rın da iki or du nun bir bi ri ni, omuz üs tün de tek bir baș kal ma ma ca sı na si lip sü pür me siy le ya șan mı yor. Bu sa va șın ar tık “mo dern çağ”da, bir de öte ki bo yu tu var: İde o lo jik-po li tik-kül tü rel sa vaș!.. En az si lah lar la ya pı lan sa vaș lar ka dar önem li bir mü ca de le dir bu. İlan edil me miș tir bel ki öte ki gi bi ama çıp lak si lah lar la ya pı lan sa va șın baș la dı ğı an da bu da baș la mıș tır ve öbür sa va șın bit me si ne ka dar o da var lı ğı nı sür dü re cek tir. Sür dü re cek tir çün kü bu sa va șın te mel be lir le yen le rin den bi ri de ide olo jik-po li tik-kül tü rel mü ca de le ala nı dır. Hat ta de ni le bi lir ki, si lah la ra yön ve re nin ide olo ji ol du ğu göz önü ne alın dı ğın da, bu alan da k i sa vaș, so nuç ta ni hai za fe ri ka za na nı da be lir le ye cek tir. Bir sa vaș ta, dü șün ce ler si la ha yön ve rir. An cak dü șün ce ler ye nil di ğin de si lah lar da

ye ni lir. Dü șün ce ler ne ka dar doğ ruy sa, si lah da doğ ru yö ne he def ala cak ve ik ti dar se nin ola cak tır. Dü șün ce ler ne ka dar doğ ru dan sa par sa si la hın da yan lıș yö ne dö ne cek -hat ta böy le si bir du rum da bü yük ola sı lık la si lah da bı ra kı la cak tır- ve sa va șı yi ti re cek sin dir. Ama cı mız Che’nin as ke ri ya zı la rı na na zi re yap mak de ğil. Ezen ler le ezi len yok sul mil yar lar ara sın da yü rü yen ik ti dar sa va șı na dair bi li nen tez le ri ye ni den yaz mak da de ğil... Ama cı mız 9. Mun zur Do ğa ve Kül tür Fes ti va li’nin kü çük bir de ğer len dir me si ni yap mak ve bu de ğer len dir me üze rin den dost la rı mı zı eleș tir mek ve dos ta ne bir șe kil de uya rı gö re vi mi zi ye ri ne ge tir mek... Çe șit li ku rum lar, bu na ka mu ku rum la rı da da hil, sen di ka lar, der nek ler, si ya si par ti ler ve el bet te be le di ye ler, Tür ki ye’nin yüz ler ce ye rin de yüz ler ce fe sti val dü zen li yor mev sim din le me den... An cak en çok da yaz ay la rın da olu yor bun lar. Yaz ay la rı nın se çil me si el bet te ka tı lımı ço ğalt mak ve in san la rın ta til le ri ni hoș ça ge çi re cek le ri bir ola nak sun mak. Bu nu da en iyi fes ti val lar ya pı yor iș te. Mun zur Do ğa ve Kül tür Fes ti va li, ilk kez ya pı lır ken, ya pı lıș ama cı ola rak çok gü zel șey ler sı ra lan mıș tı. Halk lar ara sı kül tü rel ya kın laș ma sağ la na cak, halk la rın kar deș li ği te me lin de ha re ket edi le cek, yoz kül tü re kar șı hal kın ile ri ci kül tü rü ya șa tı la cak, Mun zur Va di si’nin eko lo jik ve do ğal ya pı sı ne pa ha sı na olur sa ol sun ko ru na cak ve sai re ve sai re... Bu yıl do ku zun cu su ya pı ldı ve dü zen len di ği ilk yıl dan bu gü ne, baș ta söy le nen he def ler de ne re den ne re ye ge lin di ği üze ri ne çok cid di bir șe kil de

eylül 2009 | TAVIR | 3


eleştiri

yup sah ne den ine cek le ri ni be lirt miș ler dir. Ke za İdil Ti yat ro Atöl ye si; Na zı mi ye ve Ova cık’ta ki fes ti val prog ram la rı na ne re dey se so run suz ola rak ka tıl mıș ve adı anı lan be le di ye le rin yo ğun il gi si ne ma ruz kal mıș tır. An cak prog ram da yer al ma sı na, fes ti val prog ram bro șü rün de adı nın ol ma sı na rağ men, Der sim mer ke zin de sah ne ye çık ma sı en gel len miș tir. Her si ya si ör güt len me nin ken di po li ti ka la rı nı ve gün de mi ni fes ti va le ta șı mak is te me si an la șı la bi lir. Fa kat Kürt mil li yet çi ha re ket bu nu ken di dı șın da ki ke sim le re yö ne lik bir da yat ma ya çe vir miș tir. Be le di ye çer çe ve sin de ki yet ki ve ko num la rı nı kul la na rak, "ba rıș" po li ti ka la rı nı her ke se da yat mıș lar, bu an lam da tam bir ben mer kez ci lik ser gi le miș ler dir.

dur mak ve or ta ya çı kan ger çek üze rin den iyi ce bir sar sıl mak ge re ki yor. Ta bi ki fes ti va li dü zen le yen ler ya pa cak bu nu en baș ta. Hem de en ağı rın dan sor gu la ya cak lar ken di le ri ni. Son ra ka tı lım cı lar da üze ri ne dü șen ne var sa ala cak lar.

da ya da be le di ye ye sa hip olan la rın ta șı dı ğı an la yı șın baș tan so na ya nıl gı la ra sa hip olan, te mel den yan lıș “ba rıș” po li ti ka sı hak kın da bir-iki cüm le et me si nin dev rim ci le re ter cih edil me si ne an la ma gel mek te dir? Ağız lar dan bir an lık çı kan ve za rif bir dil sürç me si ol ma sı nın ola nak sız ol du ğu bu cüm le ler, as lın da 9. Mun zur Do ğa ve Kül tür Fes ti va li, bel ki de ta șı nan ger çek zih ni ye ti na sıl da tur nu sol gi ilk fes ti va lin ya pı lıș ama cı na en uzak fes ti val - bi or ta ya se ri yor. ler den bi ri ol muș tur. Çün kü bu fes ti val de, “Ben yap tım ol du” an la yı șı, dü zen le yi ci be le - Bu ba kıș açı sı na sa hip olan la rın; fes ti va li po di ye ve des tek çi le ri ta ra fın dan en ba riz șe kil - li ti ze et me si ve fes ti va lin ilk ya pıl dı ğı yıl lar da de ha ya ta ge çi ril miș; dev rim ci sa nat çı la ra ve or ta ya ko nu lan he def ler için ça ba sar fet me si ken di le rin den ol ma yan her ke se kar șı, prog - el bet te bek le ne mez di. Ni te kim, da ha ilk top ram da yer al ma la rı na rağ men sah ne ye çı kar - lan tı lar dan iti ba ren, ör ne ğin Grup Yo rum’un ma ma da da hil, ta ham mül süz ce dav ra nıl - ne re dey se tüm fes ti val le re gel di ği, bu yıl on mıștır. Der sim, bu an la yıș sa hip le rin ce ade ta la rın gel me me si, on la rın ye ri ne baș ka sa nat kendi tekkeleri gibi görülmüș, fes ti va li de bu çı la rın ge ti ril me si nin da ha doğ ru ola ca ğı tek ke de ya pı lan ve her șe yi ken di le ri ne hak üze ri ne va az lar ve ril me ye baș lan mıș, ba șa rı gör dük le ri bir ayin miș gi bi dav ra nıl mıș tır. la ma yıp Grup Yo rum’un fes ti va le gel me si en gel le ne me yin ce, bu kez de Grup Yo rum’a ör Öy le ki, ben mer kez ci lik, da yat ma cı lık, “ben tü lü bir san sür uy gu la na rak, ge ce nin bi li rim”ci lik da ha ay lar ön ce fes ti va lin prog ra - 01.30’un da sah ne ye çı ka rıl mıș tır. mı nın be lir le ne ce ği top lan tı lar da or ta ya çık mıș; bu fes ti va lin ger çek özü nün ya șan ma sı Grup Yo rum, ken di le ri ne ya pı lan bu hak sız lı için her tür lü be de li öde miș ve öde me ye ha - ğı/ada let siz li ği, hat ta say gı sız lı ğı hak et me zır dev rim ci le re, dev rim ci sa nat çı la ra fes ti val dik le ri ni, fes ti va le ka tıl ma nın ken di le ri için ade ta ka pa tıl mak is ten miș, dev rim ci ler/dev - ne de re ce önem li ol du ğu nu an cak ay nı öne rim ci sa nat çı lar “is ten me yen ki și” ilan edil - min ve öze nin be le di ye ta ra fın dan ken di le ri miș tir. ne gös te ril me di ği ni söy le miș ve sah ne ye çık ma ya cak la rı nı ama hal ka kar șı say gı sız lık Bu ne de mek tir? Se zen Ak su ve onun gi bi yap mak is te me dik le ri için sah ne ye çık tık la rı po pü ler üç-beș is min Mun zur Va di si hak kın - nı ve bu du ru mu pro tes to için iki șar kı oku -

4 | TAVIR |eylül 2009

Yu ka rı da sa yı lan ör nek ler, fes ti va lin na sıl ben mer kez ci ve da yat ma cı bir an la yı șın ürü nü ol du ğu nu ka nıt la ma ya ye ter de ar tar bi le... Öte si za ten fes ti va li dev rim ci le re tü müy le ya sak la mak tır, hiç bir prog ra ma al ma mak tır... İși kı sa va de de ora ya ka dar var dı rır lar mı bi le me yiz ama bu an la yı șın so nu ora sı dır; bu an la yıș sa hip le ri iși er ya da geç ora ya var dı ra cak lar dır. Böy le ol ma ma sı ge re ki yor. Ger çek ten, tüm Tür ki ye ça pın da he def ve amaç lar ba zın da ile ri ci ve dev rim ci ne re dey se tek fes ti val du ru mun day ken, dü zen le yi ci an la yı șın yıl lar bo yun ca pra tik le ri ve yap tık la rıy la içi tü müy le bo șal tıl mıș bu lu nan Mun zur Doğa ve Kültür Fes ti va li’nin aci len o baș lan gıç ta ki he def le ri ne ve amaç la rı na, kı sa ca sı “özü ne” dön me si ge re ki yor. Bu nun ola bil me si de an cak ve an cak ge niș ve de rin bir sor gu la ma yap ma, eleș ti ri-öze leș ti ri me ka niz ma sı nı çok cid di ola rak ha ya ta ge çir mek le müm kün... Fes ti val dü zen le mek çok zor bir șey de ğil dir. Bu gün ül ke ça pın da pı ra sa sın dan du tu na ka dar her çe șit mey ve-sebze için bi le ya pı lı yor fes ti val ler. Ve di ğer ko nu lar da bin ler ce si ya pı lan fes ti val ler da ha çok eğ len ce amaç lı, sa bun kö pü ğü sa yı la bi le cek tür den dir. Hal kı eğ len dir me nin, po sa sı çık mıș “sa nat çı lar la” gü nü dol dur ma nın, “ka fa la rı bo șalt ma nın” ze mi ni olan fes ti val ler, iç ki le rin su gi bi ak tı ğı, yoz laș ma nın en iğ renç ör nek le ri nin ya șan dı ğı yer ler ko nu mu na gel miș ler dir.


eleştiri

Za ten fes ti val ler, bi ze en çok da bu bo yut la rıy la ha tır la tı yor fa șiz mi, fa șist dik ta tör lük le ri... Ör ne ğin Por te kiz’de 3F ile for mü le edi len fa șiz min uy gu lan ma mo de lin de, hal kı uyut ma nın en bü yük ara cı bu F’ler den bi ri olan “fi es ta”dır. Fi es ta da bi zim di li miz de “fes ti val”den baș ka bir șey de ğil dir. (Me rak eden ler için di ğer F’ler; bi ri “fut bol”, di ğe ri de “fa do”dur. Fa do Por te kiz halk mü zi ği dir. Biz de ki kar șı lı ğı da, içe ri ğiy le bi re bir ay nı olan “ara besk mü zik”tir.) İș te tam da bu ra da “Bi zim fes ti val le ri mi zin, yu ka rı da ki say dı ğı mız tür den fes ti val ler den far kı ne ola cak tır?” so ru su nun so rul ma sı ve dev rim ci, halk çı ve so nuç la rı ba kı mın dan halk kül tü rü nün ge liș ti ril me si ne ya ra yan ce va bı nın ve ril me si ge re ki yor. Bi zim fes ti val le ri miz; halk kül tü rü nün sa hip le nil di ği, yay gın laș tı rı lıp ge liș ti ril di ği, gün cel ve te mel po li tik ge liș me le rin ta kip edi lip hal kın bil gi len di ril di ği, çe șit li ko nu lar da hal kı eği ti ci pa nel ve se mi ner le rin dü zen len di ği, sa nat sal et kin lik ler de ki kıs ta sın as la “po pü ler lik” ol ma dı ğı, kıs ta sın asıl ola rak ile ri ci, hal kın ya ra rı na ol ma sı, ge le ce ğe ta șın ma sı ge re ken kül tü rel özel lik le rin kıs kanç lık la ko run du ğu, yoz lu ğa as la ve as la izin ve ril me di ği, em per ya liz min ben cil-bi rey ci kül tü rü ne kar șı pay la șım cı, eșit lik çi, yar dım laș ma yı ve kar deș li ği esas alan halk kül tü rü nü ya șa tan fes ti val ler ol ma lı dır.

uğ ru na po pü ler “sa nat çı lar” için her tür lü ola nak lar se fer ber edi lir ken, di ğer an la yıș la ra sa hip dev rim ci le rin et kin lik le ri ne ya izin ve ril me miș, ya da bin bir zor luk çı ka rıl mıș, ada let siz ce dav ra nıl mıș tır. Dev rim ci le rin kap sa yı cı lı ğı, her ke si mi ku cak la ma an la yı șı, baș ka ke sim ler le kı yas la na ma ya cak öl çü de ge niș ve an lam lı dır. Bu nok ta da, amaç halk kül tü rü nü ge liș tir mek, ide olo jik ve kül tü rel ola rak em per ya liz min bi rey ci an la yı șı na kar șı fa ali yet te bu lun mak ol duk tan son ra, bel ki po pü ler sa nat çı lar da da vet edi le bi lir fes ti va le. Fa kat Se zen Ak su ve Zer rin Özer’in Der sim’e çağ rıl ma sı nın al tın da ne ya zık ki halk kül tü rü nün sa hip le nil me si ya da halk ya ra rı na her han gi bir po li ti ka yok tur. Grup Yo rum’un, da ha fes ti val prog ra mı tar tı șı lır ken is ten me yen ki și ilan edil me si ve bu ol ma yın ca da, ge ce nin bir ya rı sın da 01.30’da sah ne ye çı ka rıl ma sı ile İdil Ti yat ro Atöl ye si’nin sah ne ye çı ka rıl ma ma sı; ken din den ol ma yan her gö rü șe ta ham mül süz lük ten baș ka bir șey ol ma sa ge rek. Bu nun ne re si de mok ra tik tir ve bu na sıl halk la rın kar deș li ği te me lin de ör güt len miș bir fes ti val dir?

ku șat ma sı al tın day ken, Mun zur Do ğa ve Kül tür Fes ti va li gi bi bir ola na ğı mız var ken, bu ku șat ma yı yar ma da bu fes ti val çok önem li bir mis yon yük le ne bi le cek du rum day ken, ken di el le ri miz le dev rim ci le ri, dev rim ci sa na tı ve halk kül tü rü nü boğ mak is te yen le re al tın tep si de sun ma nın, on la rın hiz me ti ne ver me nin adı po li tik dav ran mak de ğil dir. Bu, apo li tik leș tir me ye hiz met et mek ten öte an lam ta șı ma yan bir tu tum dur. So nuç la ra ba kıl dı ğın da bu fes ti va lin hal kın ya ra rı na ol ma dı ğı, ak si ne halk düș man la rı nın iși ne gel di ği çok açık bir șe kil de gö rü le cek tir. Bir-iki se mi ner le, ya pı lan üç-dört sa at lik “ba rıș” ko nuș ma la rıy la, stand ön le rin de gün bo yu Kürt çe șarkılar eșliğinde ha lay çek tir mey le po li tik bir fes ti val ör güt len mi yor ne ya zık ki... İç ki nin su gi bi ak tı ğı, Mun zur’un üze rin de bi ra ve ra kı și șe le ri nin yüz dü ğü, du yun ca yü zü mü zün kı zar dı ğı ta ciz olay la rı nın bi le ya șan dı ğı bir fes ti va lin, her yö nüy le ma sa ya ya tı rıl ma sı ve ha ta nın/ek sik li ğin kim ler de ve ne re ler de ol du ğu or ta ya çı ka rıl ma sı ge re ki yor. Bun lar ya pıl ma dı ğı tak dir de, se ne ye 10. Mun zur Do ğa ve Kül tür Fes ti va li; apo li tik, yoz, bi rey ci ve ben cil kül tü rün ya yıl dı ğı, halk kül tü rün den fer sah fer sah uzak la șıl mıș bir fes ti val ola rak ya pı la cak tır.❏

Po li tik ol mak zo run da yız. An cak; em per ya lizm ve yer li iș bir lik çi le ri nin dört bir yan dan

Ne ya zık ki, Mun zur Do ğa ve Kül tür Fes ti va li, yu ka rı da sa yı lan lar dan gi de rek uzak laș mıș tır ve 9.’su dü zen le nen fes ti val de de, uzak laș ma nın ha la de vam et ti ği gö rül müș tür. Gö nül is ter di ki, yu ka rı da sa yı lan olum lu de ğer ler Der sim’de ya șa tıl sın ve her fes ti val de bun la ra ye ni ye ni de ğer ler ek len sin. Ol ma mıș tır, ol ma sı için de ba șı nı DTP an la yı șı nın çek ti ği ke sim ler ce ne re dey se hiç ça ba gös te ril me miș; ak si ne fes ti va lin içi nin bo șal tıl ma sı için bir çok ta viz ler ve ril miș, halk kül tü rü ne ya kıș ma yan ta vır lar içi ne gi ril miș, fes ti va li ba ba sı nın ma lı imiș gi bi gö ren ler ce, Kürt mil li yet çi li ği nin, ne idü ğü be lir siz “ba rıș” po li ti ka la rı nın bo ra za nı ha li ne ge ti ril miș tir. Fes ti va lin meș ru lu ğu (San ki böy le bir zo run lu luk var mıș gi bi) dev rim ci sa nat ta ve dev rim ci sa nat çı lar da de ğil; po pü ler kül tü rün, da ha doğ ru su yoz kül tü rün bi rer nes ne si ko nu mun da ki “sa nat çı lar da” aran mıș tır. Kit le sel lik

eylül 2009 | TAVIR | 5


deneme

özgürlük sevdası içimizde: adalet istiyoruz! av. barkın timtik

“Burjuva düzeninin uygarlık ve adaleti bu düzenin köleleri ne zaman efendilerine karş ı baş kaldırırlarsa, kendi korkunç yüzlerini açıkça gösterirler. O zaman bu uygarlık ve adalet maskesiz yabanıllık ve yasasız öç alma olarak ereklerini açığa vurur” Karl MARKS

tutuklanan üniversite öğrencilerinin duruş ması görülecekti. Onları; anayasal hakları olan düş ünce ve ifade özgürlüklerini kullandıkları için, Amerikan emper yalizmine karş ı oldukları için “yasadış ı örgüt üyesisin” diye suçlamış lardı. 15 ay boyunca özgürlüklerinden mahrum bırakıldılar. Bu 15 ayın 13 ayı boyunca neyle suçlandıklarını bile bilemediler. Bek lediler, bek lediler… Nihayet o gün geldi. Tarih 18 Ağustos 2009, günlerden Salı idi. Arkadaş ları çeş itli illerden duruş mayı izlemek, tutuklu arkadaş larının yanında olduklarını göstermek istemiş lerdi. Silahsızdılar. Kimseye saldırmadı lar. Ellerinde “Amerika’ya Karş ı Oldukları İçin Tutuklananlar Serbest Bırakılsın” yazılı bir pankart ve davaya konu Amerikan emperyalizmine karş ı yapılmış karikatür sergisinde sergilenen karikatürleri taş ı yorlardı. “Kahrolsun Biz bu çetrefilli konunun neresinden baş laya- Amerikan Emperyalizmi” dediler, “Ne ABD Ne lım diye düş ünürken, büyük ustamız yine el AB Bağımsız Türkiye” dediler, “Adalet İstiyoruz, Bağımsızlık İsteyen Gençlik Yargılanamaz” deuzattı 150 yıl ötesinden. Dedi ki: diler. Ama nafile… “Her toplumsal sistemin bir adaleti vardır. Ezenler ve ezilenlerin olduğu sistemler adalet- Birazdan günler öncesinden hazırlıkları yapılmış bir mizansenin son perdesi oynanacaktı. sizdir. Kendini adil ve uygar gösteren burjuvazinin Bir “hassas vatandaş ”, “bölücüler” diye bağıracaktı, “Neden Erzurum’u Seçtiniz?” diyecekti. düzeni Sonra Erzurum polisi bu provokatörü oracıkSen ona baş kaldırdığında maskesini çıkarır. Diş lerinden kan damlayan yüzüyle sana düş - tan uzaklaş tıracaktı. Ama o da ne birkaç dakika aradan sonra sayısı yüzlere varan baş ka bir manlığını kusar.” “hassas güruh” öğrencilerin etrafını saracak “Burası Erzurum Buradan Çıkış Yok” ve “KahrolBir kez daha gördük ve anladık; Amerikan emperyalizmine kar ş ı oldukları için sun PKK” diye höykürerek öğrenci grubun üze-

6 | TAVIR | eylül 2009

rine saldıracaktı. Kurtarıcı polis ise tarihi rolünü oynayıp, öğrencilere yaptıkları eylemin kanunsuz olduğunu, dağılmaları gerektiğini, dağılmazlarsa zor kullanmak zorunda kalacaklarını ihtar edecekti. Peki, o hassas güruh “buradan çıkış yok” derken ne demek istemiş ti? Milliyetçi duyguları, Amerikan iş birlikçilerine değil de neden bağımsızlık isteyen gençliğe saldırıya dönüş müş tü? Özel yetkili ağır ceza mahkemelerinde her hafta onlarca yasadış ı silahlı örgüt davası görüldüğü halde neden bugün toplaş mayı uygun görmüş lerdi? Neden saldıran “hassas güruh”tan kimse gözaltına alınmadı? Neden polis saldırganları engellemek yerine can güvenliklerini sağlamakla yükümlü oldukları kiş ileri gözaltına aldı? “Ne ABD Ne AB Bağımsız Türkiye” diyenler yerlerde sürüklendiler, coplandılar, kafaları kırıldı, yürüyemez duruma getirildiler, polis araçlarında biber gazı sıkılıp araçları üzerlerine kapadılar… Ömürlerinde duymadıkları küfürleri, hakaretleri duydular. Tüm bunlar yetmedi, kanunsuz gösteri yapmaktan, kamu malına zarar vermekten, görevli memura etkili eylemde bulunmaktan suçlandılar. Bunlardan beş i tutuklanmaları talebiyle hâkimliğe sevkedildi ve nihayet onlar da serbest kalabildiler. Yapı lan iş kenceler, hakaretler, adaletsizliğe duyulan öfke… Nasıl oluyor bütün bunlar? Adalet isterken bir baş ka adaletsizliğin kurbanı olunan bu düzenin adı ne? Gördüğümüz neyin tablosudur? Çocuğu polis kurş unuyla öldürülmüş bir babanın, Çağdaş GEMİK’in babasının adalet ararken “Antalya Adalet Sarayı”nda kafasının kırılarak kanlar içinde bırakılmasının görüntüsü ge-


deneme

liyor gözümüzün önüne. 19 Aralık 2000 tarihinde yapılan askeri operasyonun adına “Hayata Dönüş ” demiş lerdi. İnsanların diri diri yakıldığı; yüzlerce, hatta binlerce kimyasal gazın kullanıldığı, yüzlerce insanın iş kenceden geçirildiği operasyonda, bu suçları iş leyenlere değil; operasyonun mağdurlarına, ölmeyip sağ kalma suçunu iş leyenlere davalar açıldı. 16 Mart 1978’de 7 solcu üniversite öğrencisinin öldürüldüğü dava, zamanaş ımıyla ortadan kaldırıldı. Yürüyüş dergisi sattığı için polis tarafından kur ş unlanıp felç bırakılan Ferhat’a, onu vuran polislerden daha fazla ceza isteniyor. Güler ZERE’nin durumuna ne demeli? Kanser hastalığının 4. evresini yaş ayan Güler ZERE infazını çekebilir durumda kabul ediliyor iken; göz bozukluğu olan iş adamı, panikatak yaş ayan politikacı infazını çekemeyecek kadar kötü durumda görülebiliyor. Ve en son örneklerden biri... 20 Ağustos tarihli Radikal gazetesinin manş etine taş ınan, Engin CEBER davasında ses kayıtlarının silinmiş olduğu haberi... Hepimizin gözleri önünde cereyan eden ş ey acaba Engin’in iş kence gördüğüne iliş kin beyanda bulunan tanıkların ifadelerinin değiş tirilmeye çalış ılması çabası mı? Göreceğiz… Bunlar bir çırpıda sayıp döktüklerimiz… Evet, adalet ne? Esasında yazımızın giriş kısmına yaptığımız alıntıda adalet kavramını ele alırken hangi kavramlarla düş ünmemiz gerektiğinin cevabını da buluyoruz. Sınıfların var olduğu toplumsal yapılarda her ş ey sınıfsaldır. Sınıf, toplumsal üretimden ne kadar pay aldığımızla, üretim araçlarıyla aramızdaki iliş kiyle belirlenen bir toplumsal kategori... En anlaş ılır olarak ş öyle diyebiliriz: Biz yaş amak için emek gücümüzü satıyorsak, üretim araçlarının sahibi değilsek, baş kalarının emeğini sömürerek yaş amıyorsak biz ezilen sınıftayız. Tersi durumda olanlar ise egemenleri, ezenleri oluş turuyorlar. Adalet de sınıfsal bir kavram. Devlet gibi, hukuk gibi, ideoloji gibi, ahlak gibi, eğitim gibi…

Biz tüm bu kavramları duyduğumuzda kimin devleti, kimin hukuku, kimin ahlakı, kimin eğitimi diye sorarız. Bu kavramlar gerçek anlamlarını, aidiyetleri ile kazanırlar. Bu noktada ş unu belirtmekte fayda var. Hukuk ve adalet de birbirinden ayrılmaz gibi sunulsa da, aslında birbirinden çok farklı kavramlardır.

içerisinde bin bir türlü adaletsizliğin tanığı ya da mağduruyuz. Emperyalizme bağımlı yeni sömürge bir ülkede hukuk bu kadarlık bir örtüdür iş te. Bu örtü, zulmün üstünü tam olarak örtmeye yetersiz kalıyor. Azgın diş leriyle bu kudurganlık örtünün altından gösteriyor kendini.

Sınıflı toplumlar eş itsizlik üzerine kuruludur. Eş itsizliğin olduğu yerde de adaletten bahsedilemez. Ama hukuktan mutlaka bahsedilmelidir. Daha net bir ifadeyle hukuk eş itsizliğin olduğu yerde vardır. Hukuk egemenlerin yasallaş mış iradesidir. Esasında ezenlerin, egemenlerin çıkarları için vardır ama herkes içinmiş yanılsaması yaratır. Çünkü hukuk, eş itsizlikleri görünmez kılan bir perde iş levi görür. Adalet ise kazanmak zorunda olduğumuz bir idealdir. Ezilenlerin özgürlük mücadeleleri adaletli bir toplum düzenini kurmak üzerine ş ekillenir.

"Bir rejim, halkın adalete inanmaz bir hale geldiği noktaya gelince o rejim mahkûm olmuş tur" diyor Montesquieu. O kadar görünür kılınmak zorunda kalınıyor ki adaletsizlik; hukuk devleti olmak, demokratik açılım yapmak pek bir fayda etmiyor. Adaletsizlik üreten bu sistem o adaletsizlikle ayakta kalıyor.

Öyle cafcaflı sözler etmeye gerek yok. “Adalet nedir?” sorusunun yanıtı basittir. Adalet, toplumsal eş itliğin olduğu bir toplumsal yapıda herkesin hak ettiğine kavuş masıdır. Adalet, yukarıda anlattığımız gibi bir çırpıda sayılıp dökülen olayların yaş anmadığı yerdedir. Adaletsizlik bu tablonun kendisidir. Anlattığımız burjuvazinin adaletinin resmidir. Her gün adalet mülkün temelidir yazan mahkemelerde onlarca adaletsizlik örneği yaş anıyor. Bu sistem

“Özgürlüğün sevdalısı değilsek bu dünyada bir hiçiz” (Frantz Fanon) sözü her adaletsizlikte kalbimizde atıyor. Çünkü “Özgürlük adaletten baş ka bir ş ey değildir” diyen Voltaire’e hak veriyoruz. Özgürlük sevdası içimizde... Adaletse yüreğimizde bir harlanıp bir dinen ama daima yanan bir özlem… Onun için, bir kez daha ve yeniden o sese ses katıyoruz; adaletin olduğu bir düzen istiyoruz. ADALET İSTİYORUZ…❏

eylül 2009 | TAVIR | 7


deneme

8 | TAVIR | eyl端l 2009


deneme

balcalı’da iki hücre av. taylan tanay

Bal ca lı’da iki hüc re. İki kar deş hüc re yan ya na. Bi ri has ta ko ğu ş u, bi ri morg. Bi ri ha yat, bi ri ölüm. Ha yat ve ölüm ara sın da iki adım var sa de ce. Ve ş im di Bal ca lı’nın ölü me en ya kın o hüc re sin de atı yor kal bi miz. Kal bi miz tut sak ş im di. Her gün bir son ra ki hüc re ye gö tür mek için yok lu yor lar onu. Sa bır sız lar. Çok ve ka la ba lık lar. Her gün ütü lü ma vi, la ci vert ve ha ki renk li el bi se le riy le de mir den bir ka pı önün de bek le ş i yor lar. Ka pı nın ar dın da ko yu bir ses siz lik kar ş ı lı yor on la rı. Akan za man la bü yü yor ve ço ğa lı yor ses siz lik. Ne re dey se “İş te o an gel di, ye nil di ha yat!” di ye, za fer na ra la rıy la bo za cak lar ses siz li ği. Du rak sı yor lar… Son ra za fer kut la ma sı için er ken ol du ğu nu anım sı yor lar. Ka pı da ki as ma ki li di ağır ağır çö zü yor lar. Ha la sa de ce ka pı nın gı cır tı sı bo zu yor ses siz li ği. Göv de le ri nin üze rin de ta ş ı dık la rı uzuv la rı nı uza tı yor lar kö ş e de ki ran za ya, son lan mış bir ha ya tın boy lu bo yun ca uzan dı ğı nı gö re cek le rin den emin olarak. İki ateş to pu kar ş ı lı yor on la rı, ku lak la rı sa ğır eden bir çığ lık gi bi bo zu yor ses siz li ği. La kin iş te bu ra da ha yat ve göz le riy le ko nu ş u yor. Hem de çığ lık çığ lı ğa. Ür pe ri yor, kor ku yor, ka çı ş ı yor lar. An cak as ma ki li di ka pı ya ta ka cak ka dar güç bulabiliyorlar kendilerinde... İn ce cik ve kü çü cük bir be de nin di ren gen li ği ş a ş ır tı yor on la rı. Ölü mün ha ya ta ga le be ça la ca ğın dan ad la rı gi bi emin ler. Ama iş te bit mi yor bek le yiş . Ha la çar pı yor kal bi miz ve ha la

çar pı ş ı yor ha yat. Kaç gün ol du? Kaç gün düz kaç ge ce ye dön dü? Bel ki ha tır la ya nı yok, tak vim yap rak la rın dan gay rı. Ama Bal ca lı cep he sin de ha yat ile ölüm tam 320 gün dür çar pı ş ı yor. Ön ce ki yıl baş la dı kav ga. Ey lül ayı idi. El bis tan Ha pis ha ne si ’nin kör bir hüc re sin dey di Gü ler. Cey han kö pü rü yor, ba har son dem le ri ni ya ş ı yor du. Her kes zor lu bir kı ş a ha zır la nı yor du. Ölüm, kan ser hüc re si ne bü rün müş pu su da bek li yor du. Ön ce bir di ş e ti üze ri ne ku rul du, ses siz ce. Ha yat onu far ket mek te ge cik me di. Tam ye ni le cek ken ölüm, be yaz ön lük lü bi ri le ri ka pan dı lar üze ri ne. Has ta ne ve ad li ye ko ri dor la rın da bes le yip ken di el le riy le bü yüt tü ler. Ölüm ön ce Gü ler’in ağ zı nı tü ket ti. Son bir ham ley le boy nu na atıl dı. Üç ame li yat, pro tez bir ağız ve hız la eri yen bir be den. Da ha sı 28 sa at lik bir yol cu luk ve Nur BİR GEN. Öze tin öze ti; hız la ya yı lan ölüm ve di re nen ha yat. Ha yat ve ölüm ara sın da ki bu kav ga ya nı ba ş ı mız da sü rü yor. Pe ki ya biz ne re sin de yiz bu kav ga nın? Duy ma ma nın ve gör me me nin ma ze re ti çok tan geç ti. Ha la duy ma dıy sa nız, du yun iş te. Çu ku ro va Üni ver si te si Tıp Fakültesi Has ta ne si ’nin mah kûm ko ğu ş un da, gen ce cik bir ka dın eri yen be de ni ne inat ha ya tı sa vun ma ya de vam edi yor. Kan se re, Ad li Tıp Ku ru mu ’na ve bil cüm le dev let er kâ nı na kar ş ı. Hem de tek ba ş ı na. Va kit iler li yor. Ta rih te ker rü re ha zır la nı yor. Ye ni ölüm ha ber le ri ver me ye ha zır la nı yor ga ze te ler, te le viz yon lar. Ad li ye ler ve Ad li Tıp ye ni ter fi ler bek li yor. Ve biz ya nı ba ş ı mız da bir ölü me da ha ta nık ol ma ya zor la nı yo ruz öy le ce. Son ra ye ni le ri ni bek le me ye.

Tem muz sı cak la rı ka vu ru yor. De niz ler bi zi ça ğı rı yor. Ha ber bül ten le ri se vim li dost la rı mı zın ya ş a ma sı için pra tik öne ri ler sı ra lı yor ar dı ar dı na. Ha yat ya nı ba ş ı mız da kat le di li yor. Er zu rum Dev let Has ta ne si’nde İs met Ab lak yan hüc re ye ta ş ı nı yor. Ve o bü yük ş a i rin di ze le ri yan kı la nı yor ku lak lar da “Gün ler ağır. Gün ler ölüm ha ber le riy le ge li yor. Düş man Ha ş in za lim ve kur naz. Ölü yor çar pı ş a rak in san la rı mız” Şim di ölü me kar ş ı ha ya tı sa vun ma nın vak ti, Şim di ma dem on lar çok lar, ço ğal ma nın vak ti, Şim di Bal ca lı cep he sin de Gü ler ZE RE’ye yol daş ol ma nın vak ti.

Avu kat Tay lan TA NAY Çağ daş Hu kuk çu lar Der ne ği İs tan bul Şu be Baş ka nı

eylül 2009 | TAVIR | 9


anı

yorum konseri düzenlemek... seren deniz

engellemekti… İnsan elinde olmadan üzülüyor iş te… Konser çalış maları mız yarım kalacak, konser iptal olacak diye. — Ne konseri mi? … Hani ş u “türküler susmaz halaylar sürer” diye boğazları mız çatlayana kadar bağırdı ğı mız, zafer iş aretleriyle halaylara durduğumuz; iyiye, güzele, inanca, umuda, devrime dair nice duygu varsa yaş adı ğı mız, yârimizin yolunu gözler gibi hasretle beklediğimiz ş arkı lara, slogan ve zılgıtlarla eş lik ettiğimiz konserler… — Evet, doğru bildiniz. Yorum konseri…

Türkiye’nin Trabzonu’nda bir evin kapı sı… — Tak tak tak!

— Sen kimsin? — Polis!..

Sabahın altı sı… Sakine Ana söylenerek kalkar: — Hayırdır inş allah bu saatte… Türkiye’nin Samsunu’nda bir demokratik bir kurumun kapı sı… — Tak tak tak! Kapı deliğinde koca bir karar tı gören dernek üyesi sorar: — Kim o? — Açın kapı yı!

10 | TAVIR | eylül 2009

*** Geldiler. Kapı yı kı rarcası na girdiler derneğimize. Uzun namlulu silahlarıyla, kar maskeleriyle- yazın bu sı cağında- ve kirli dilleriyle karardı or talık. Yazık… Konsere bir hafta kala baskın… Benim de ettiğim siteme bakın. Ya ş aş kınlı ğım… Dünyanın Türkiyesi’nde yaş amı yoruz sanki. Oysa bundan bir ay önce Trabzon’da dernek ve ev baskınlarıyla tutuklananlar yine bizim arkadaş ları mızdı. Onlar da Rize konserinin çalış maları nı yapı yorlardı. O zaman da söylemiş tik; asıl amaç, konserimizi

Oysa asmış tık afiş lerimizi, tutmuş tuk salonumuzu, biletlerimizin çoğu tükenmiş ti. Heyecanlıydık, gençler heyecanlıydı, üniversite öğrencileri, aileler; Ayş e Teyze gelecekti oğlu Barış ’ı da alıp, Barış ’ın ilk Yorum konseri olacak tı. Son ra Sam sun’un çev re sin den Fat sa’dan, Sinop’tan, Amasya, Tokat’tan geleceklerdi. Harçlıklar biriktiriliyor, otobüsler ayarlanı yordu. Dedim ya, konsere bir hafta kalmış tı. Beklemiyor da değildik böyle bir saldı rı yı. Trabzon’da arkadaş ları mız tutuklanalı bir ay bile olmamış tı. Tam da Grup Yorum konseri öncesinde yaş anan tutuklamaların hesabı nı soracaktık. Onlar tutuklanınca bizlere daha çok iş düş müş tü. Olmayacak ş ey değil ya bu baskı lar… Yine de insan bu kadar per vasız olmaları na ş aş ı rı yor. Grup Yorum korkutuyor onları. — Bir müzik grubundan neden mi korkulur?


anı

bakınca içerdekilerin terörle mücadele ve güvenlik ş ube polisi oldukları nı ayırt edebiliyorum. Derneği darmadağın eden polisler, en sonunda suç aletlerini bulmanın sevinciyle gülümsüyorlar birbirlerine. Ve suç unsurları na el koyuyorlar! — Hangi suç unsurları na mı? — Grup Yorum konserinin afiş ve el ilanları na, Yürüyüş ’e, Tavır’a… Birden gözümün önüne 1 Mayıs’taki Taksim zaferimizin ardından bası nın önünde çı karak, limonu da suç unsuru olarak sergileyen İstanbul valisinin içine düş tüğü aciz-komik durum geliyor. Şimdi diyorum, bu bizim suç unsurları nı da sergilerse Samsun valisi, yanarız vallah!

Sı radan bir müzik grubu değil ne de olsa Yorum, bir kar makinesi. Her alanda, her yerde... Düzenin yoz kültürünün kar ş ı sı na halkın demokratik kültürünü ve sosyalist tarihsel birikimini, kuramları nı dayanak alarak müzik yapı yor yıllardır. 24 yıldır devrimci müzik geleneğiyle halkın acı ları nı ve umutları nı notalarla bayraklaş tı rı yor, onlara üretimleriyle mücadele bilinci taş ı yor. “Ex aş k”lara ş arkı lar yapmı yor ya da birbirinden alakasız kelimeleri ardı ardı na dizerek ş arkı söylemiyor Yorum. Onun ş arkı sözlerini anti-faş ist ve anti-emper yalist mücadele, hapis ha ne kat li am la rı, em per ya list savaş lar, ölümler, aş k, erdem ve özgür bir dünyaya duyulan özlem gibi konular ş ekillendiriyor. Bu yüzden her türlü baskı ya maruz kalı yorlar. Konserleri yasaklanı yor, Yorum üyeleri tutuklanı yor -ş u anda bile Yorum üyesi Muharrem Cengiz Trabzon Hapishanesi’nde tutsak bulunuyor-, albümleri toplatı lı yor, konseri düzenlemek isteyenler tehdit ediliyor. Bizler de sabahın bu saatinde terminatör kı -

lıklı adamların ş iddetine maruz kalı yoruz. Ardından gözaltı, adliye ve ver elini tutsaklık… Tüm bunlar bir konser düzenlemek istediğimiz için yaş anı yor. Çünkü Yorum konseri, düzenin bireyci-yoz kültürüne kar ş ı belki de hiçbir platformda bir araya gelmeyen binlerce insanı bir araya getirmek demekti. Yorum konseri demek, devrim anından bir kaç saat koparmak demekti. Umut demekti, güç demekti… Devrimcilerin halka doğruları anlatmasından, Grup Yorum türkülerinin halka ulaş masından korkanlar hazırlamış lardı bize bu komployu. Polisin konserin yapılması nı engelleyecek yasal bir gerekçesi yoktu ya, ancak ülkemizde hukuksuzluğun örnekleri çoktu.

Derken tanı dık bir sima dikkatimi çekiyor. El koydukları afiş ve ilanların iznini veren polisle göz göze geli yo rum. Po li si ta nı yo rum çün kü emniyete konserin afiş ve el ilanları nı bizzat ben götürmüş ve ş u anda kar ş ımda duran polise imza kar ş ı lı ğında ben vermiş tim. Ne diyeceğimi anlı yor ama ben yine de soruyorum: — İzin belgesini siz vermediniz mi, neden ş imdi el koyuyorsunuz? Cevabı kocaman bir sessizlik oluyor. Hukuksuzluğun cevabı olur mu? Peki ya bildirimi yapılmış , Samsun sokakları na asılmaya baş lanmış afiş ve el ilanları na el konulması nın mantıklı bir açıklaması var mı dır? Dernekteki iş leri bitti. Çekiş tirmeye baş lı yorlar bizi, gözaltı na alı nı yoruz. Samsun sokakları na yayı lı yor sesimiz; insanlar güzel bir bahar gününde pencerelerine dolan sesimizle uyanı yor…

*** Arkadaş ı mın hiç dinmeyen, gittikçe bir volkan gibi yayı lan sesiyle irkiliyorum. “Buraya bu ş ekilde giremezsiniz!” “Bı rakın o kitapları…” “Burası yasal bir kurum!”…

“İn san lık o nu ru iş ken ce yi ye ne cek!”… “Bas kı lar biii zi yıl dı raa maz!”…

Baş lı yorum ben de bağırmaya; etrafı ma bir

eylül 2009 | TAVIR | 11


biyografi

sonsuza kadar santamaria ümit zafer

lan gıç ta yal nız ca iyi bi rer düş çü”ydü on lar. Ve düş le ri ni ku ş a nıp yol la ra dü ş e cek ler di. Mey dan lar dan, ha pis ha ne ler den, dağ baş la rın dan ge çe cek ti yol la r ı.. 26 Tem muz 1953… Bu ta rih, Kü ba dev ri mi nin dö nüm nok ta la r ın dan bi ri dir. O gün Fi del’in ba ş ı nı çek ti ği 131 dev rim ci genç, Ba tis ta dik ta tör lü ğü ne kar ş ı kur tu lu ş un ate ş i ni yak mak için San tia go de Cu ba ş eh rin de k i Mon ca da As ke ri Kış la sı’na yö ne lik si lah lı bir bas kı na gi riş ti ler… Yal nız ca bir k aç tü fek ve bi raz bom ba var dı el le rin de. Ve ele ge çir me yi ça lış tık la r ı tam teç hi zat lı ko ca bir kış lay dı. O bas kı na ka tı lan lar ara sın da yal nız ca iki ka dın var dı ve bi ri si Hay de e San ta ma ri a’ydı… “Ken di ni ya k ar ken et ra f ı nı ay dın la tan ış ık” di ye be tim le miş bir yol da ş ı onu. Ha ya tı ya ş a nı la sı kı lan o ış ı ğı iyi bi li riz biz de; “Dev ri me me ş a le” de riz adı na ve po lis ba ri k at la rın dan Kü ba dağ la r ı na; Mos ko va ön le rin den Fi lis tin’e,Tür k i ye’ye, her kav ga da en ön de olan, vu ru ş an, can ve ren ve dai ma çı k ar dı ğı yan gın dan ye ni den do ğan hep ay nı ış ık tır. Ro sa’dır, Jan ya’dır, Ley la’dır, Fi dan’dır…

koş tur du ğu so k ak la r ı, ço cuk lu ğu nu, çift lik ya ş a m ı n ı ar d ın d a bı r a k ıp baş k ent Ha v a na’nın yo lu nu tu tar. Ya nın da, o za man 22 ya ş ın da olan er kek kar de ş i Abel var dır. Ve iki kar de ş in önün de yep ye ni bir ya ş am uza nı yor dur ş im di. O gü nün Kü ba sı, em per ya liz min gü nü müz de k i yoz laş ma dü zen kar ş ı sın da ge l i ş en özel l ik l e öğ ren c i ey l em l e r i n in sah ne siy di. Hay de e ve Kar de ş i Abel’in de ken di le ri ni öğ ren ci ha re ke ti için de bul ma la r ı çok geç ol ma dı.

Ve ş im di Hay de e San ta ma ri a’dır. Han gi za man da ve dün ya nın ne re sin de ya ş a mış ol duk l a r ı hiç fark et m ez “Bi z im Ka d ın l a r ı - Al bay Ful gen ci a Ba tis ta’nın 10 Mart 1952 ta ri hin de ger çek leş tir di ği dar bey le ik ti da r ı ele mız”dır hep si… ge çir me si, öğ ren ci genç lik ha re ke ti nin da ha Ve “Bi zim Ka dın la r ı mız”dan bi ri dir Hay de e da ra di k al leş me si ni sağ la dı. Hay de e ve Abel San ta ma ri a. 1922 yı lın da Or ta Kü ba’da do - de, bu sü re ci biz zat için de ya ş ı yor lar dı. Bir ğar. Beş ço cuk lu bir çift çi ai le si nin ikin ci ço - ak ş am Abel, Hay de e ile ya ş a dık la r ı eve ya cu ğu dur. Ço cuk lu ğu ve ilk genç li ği, doğ du ğu nın da bir mi sa fir ile gel di. Bu mi sa fir Fi del ş e hir de, okul dan ar ta ka lan za man lar da ş e - Cas tro’dan baş k a sı de ğil di. O ge ce otu rup ker plan tas yon la r ın da ça lı ş a rak ge çer. Ve bir bir le riy le ya r ı nın Kü ba’sı na da ir dü ş ün ce 1950 se ne s in d e, do ğup bü y ü d ü ğü ş eh r i, le ri ni pay laş tı lar. Ki Fi del’in de yi mi ile “Baş -

12 | TAVIR | eylül 2009

Mon ca da bas kı nı için se çi len ta ri hin 26 Tem muz ol ma sı se bep siz de ğil di. O Pa zar San tia go ş eh ri nin ge le nek sel kar na va lı ger çek le ş e cek t i. Her yıl kar n a val gün l e r in d e Kü ba’nın dört bir ya nın dan ge len in san lar la do lup ta ş ar dı ş e hir. Mon ca da kış la sı na yö ne le cek ey lem le rin de böy le si bir gün de ş e hir de dik k at çek me ye ce ği dü ş ü nül müş tü. Hay de e San ta ma ri a, bas kın dan bir k aç gün ön ce iki ba vul do lu su bom bay la San tia go tre ni ne bin di. Onun bu ha li ni gö ren bir as ker ya nı na yak laş tı ve yar dım et me yi öner di. Hiç iti raz et me den elin de k i ba vul lar dan bi ri ni as ke re uzat tı… Ba vu lun bir hay li ağır ol ma sı na ş a ş ı ran as ker “Ne o bom ba mı ta ş ı yor sun?” di ye sor du. Gü lüm se di Hay de e. O ka dar ken din den emin bir gü lüm se mey di ki bu, her han gi bir ce va bı ge rek siz bı rak mış tı. Yi ne de as ke rin so ru su nu ce vap sız bırakmadı: “Sı nav la r ım bit ti, San tia go’da k i kar na -


biyografi

va la gi di yo rum çan ta da ki tap la r ım var. As lın da kar na val da bu lu ş up eğ len sek ne iyi olur.” Tren de ken di si ni bek le yen kar de ş i Abel ve yol da ş ı Re na to’nun ya nı na, bir as ker le be ra ber gel di Hay de e. On la r ın as ke ri gö rün ce ka pıl d ık l a r ı pa n i ğe ba k ıp yi n e gü l üm s e d i. As k er ise ba v u l u ken d i eliy l e tes l im et t i Abel’e… Ve gü rül tüy le ha re ket et ti tren, ray lar Mon ca da’ya ta ş ı yor du on la r ı… Gün ağar ma dan son de fa plan la r ı nı göz den ge çi ren 131 genç dev rim ci, as ke ri üni for ma la r ı nı gi yi nip ha re ke te geç ti ler. Üç ko la ay r ıl mış lar dı. Grup lar dan bi ri ne Fi del, di ğe ri ne Ra ul ve üçün cü sü ne de Abel ko mu ta edi yor du… “Mon ca da iş gal edil di ğin de, dev rim ci güç ler po lis ka rar ga hı, De niz Po li si’nin ve De niz Kuv vet le ri’nin mev zi le riy le bir lik te hal k a ey lem le ri nin ama c ı nı an lat mak ve on la r ı mü ca de le ye ça ğır mak için rad yo is tas yo nu nu ele ge çi re cek ler di.” (1) An cak güç ler faz la sıy la eş it siz di ve ş ans la r ı da yar dım c ı ol ma dı. Bas kın da ha en ba ş ın dan plan lan dı ğı gi bi yü rü me di ve ni ha ye tin de ba ş a r ı sız lı ğa uğ ra dı. Çı k an ilk ça tış ma lar da 55 bas kın c ı, as ker ler ta ra f ın dan kat le dil di. Ge ri çe k i le bi len le rin ço ğu da ya k a lan dı lar. Fi del ve be ra be rin de k i bir k aç yol da ş ı ku ş at ma yı yar ma yı ba ş ar dı lar sa da on lar da sa va ş ı sür dür mek için çık tık la r ı dağ da bir haf ta son ra pu su ya dü ş ü rü le rek ya k a lan dı lar. So nuç ola rak Mon ca da bas kın c ı la r ı nın ya r ı ya ya kı nı kat le dil miş , di ğer ya r ı sı ise ya k a lan mış tı. Hay de e San ta ma ri a, kar de ş i Abel ve ni ş an lı sı Ba ris de ya k a la nan lar ara sın day dı. Is la de Pi nas Ha pis ha ne si’ne gö tü rül dü ler…

genç Hay de e San ta ma ri a’ya ‘Ar tık bir er kek ar k a da ş ın yok.’ de di ler. ‘çün kü onu öl dür dük.’ Ve yi ne va kur, ya nıt la dı: ‘O öl me di. Çün kü va ta nı için öl mek, son su za dek ya ş a mak de mek tir.’ Kü ba lı ka dı nın kah ra man lı ğı ve va k a r ı hiç bu den li yük sek le re eriş me miş ti…” (2) Bir kez ol sun ba ş ı nı eğ me di Hay de e. Kar de ş i ni, ni ş an lı sı nı ve kat le di len di ğer yol daş la rı nı kal bi nin en de ri ni ne göm dü. Hay de e ve Mon ca da bas kı nı na ka tı lan di ğer ka dın olan Mel ba Her nan dez, 1954 Ma yı sı’nda ser best bı ra kıl dı lar. On lar yal nız ca ken di le ri ni de ğil, tut sak dev rim ci le rin coş ku su nu, ş e hit dü ş en le rin sı cak lı ğı nı da ta ş ı mış lar dı dört du va r ın ar dı na. Fi del on la r ı uğur lar ken bir ta li mat ver miş ti… Dı ş a r ı da ka lan yol daş la r ı nı bu lup ye ni den bi ra ra ya ge ti re cek ler di. Fi del’in ta li ma tı nı ye ri ne ge tir mek için iş e ko yul duk la r ın da far ket ti ler ki, Mon ca da ey le mi tah min et tik le ri nin de öte sin de bir et k i ya rat mış tı, sa yı sız genç in sa nın yü re ği ne kı vıl c ım dü ş ür müş tü. Ken di le ri nin ara ma sı na ge rek kal ma dan bir çok es k i yol da ş ı, da ha sı, hiç ta nı ma dık la r ı ye ni in san lar ge lip on la r ı bu lu yor du. Evet, on lar Mon ca da’da fi zi ken ye nil gi ye uğ ra mış lar dı bel k i ama cü ret le riy le, ka rar lı lık -

la r ıy la ve iş ken ce ci ler kar ş ı sın da k i di re niş le riy le o fi zi k i ye nil gi yi si ya si bir za fe re dö nüş t ür m üş l er d i. O sa b ah dev r im ate ş i n i yak mak için çık mış lar dı yo la. Ba ş ar mış lar dı da. Dev rim ate ş i ya nı yor du iş te. Ve ş im di genç yü rek ler de har la nan ateş dal ga dal ga ya yı la cak ve tüm Kü ba’yı ay dın la ta cak tı gü nü gel di ğin de. Gü lüm sü yor du Hay de e… Ye ni bir ör güt len me nin ilk çe k ir de ği ni bu ş e k il de oluş tu ran genç dev rim ci ler, ilk iş ola rak Fi del’in Mon ca da da va sın da yap tı ğı ta ri hi sa vun ma sı “Ta rih be ni be ra at et ti re cek tir”in, ba sım ve da ğı tı mı na gi riş ti ler… Bu gö re vi da ha son ra ş öy le an la ta cak tı Hay de e: “Bu gün ko lay gö zü kü yor ama o za man çok zor du. Bel k i de ör güt len me si en acı gö rev ler den bi riy di, çün kü biz le re on ca gü ve nen Fi del’i düş kı r ık lı ğı na uğ rat ma ola sı lı ğı kor kunç tu.” (3) As lın da Hay de e’nin, ya ş a dı ğı acı la r ın ar dın dan ya ra la r ı nı kav ga için de sar dı ğı, ken di ni ye ni baş tan ya ra tıp ile ri ye ta ş ı dı ğı bir sü reç ti bu ay nı za man da. Sa vun ma’nın Kü ba hal kı na ve genç li ği ne ta ş ın ma kam pan ya sı bir çok açı dan olum lu ge liş miş ti. Ha re ket he nüz tam ola rak ör güt lü ya pı ya dö nüş me miş ol sa da iyi ce or ga ni ze ol muş ve et k in li ği ni art tır mış tı. Ön le ri ne ye ni bir he def koy du lar:

* * * “Bir ça vuş , elin de kan lar için de bir in san gö zü, bir k aç adam la bir lik te yol daş la r ı mız Mel ba Her nan dez ve Hay de e San ta ma ri a’nın tu tul du ğu hüc re ye gir di. Hay de e’ye hi ta ben, ‘Bu göz kar de ş i nin di’ de di, ‘onun an lat ma yı red det tik le ri ni an lat maz san, öte k i ni de çı kar ta ca ğız.’ Yi ğit kar de ş i ni her ş ey den çok se ven Hay de e va k ar la ya nıt la dı: ‘O, gö zü nü çı k ar tır ken ko nuş ma dıy sa, ben de ko nuş ma ya ca ğım.’ Son ra dö nüp kol la r ı nı si ga ra iz ma r it l e r iy l e yak t ı l ar ve so n un d a, öf k ey l e

eylül 2009 | TAVIR | 13


biyografi

de er ken baş la tıl mış olan ayak lan ma kan la bas tı r ıl dı. Yi ne bir çok ş e hit ve tut sak ve ril di… İki gün son ra Kü ba kı yı la r ı na va ran Fi del Cas tro ve 80 yol da ş ı da ka ra ya adım atar at maz Ba tis ta or du su nun sal dı r ı sı na uğ ra dı. On lar için den de bir çok la r ı kat le dil di, tut sak düş tü… Ge ri ye yal nız ca 12 sa vaş ç ı kal mış tı. Ve on lar, tü fek le ri ni omuz la yıp Si er ra Ma es tra dağ la r ı nın yo lu nu tut tu lar; Fi del ve Che de iç le rin dey di. * * * On lar; Ame ri ka’nın ker ha ne si ve ku mar ha ne si di ye anı lan bir ül ke de dev rim yap mak, Ba tis ta dik ta tör lü ğü ne ve yüz yıl lar dır sü ren sö mür ge li ğe son ver mek; halk la rı nın onu ru nu ge ri ka zan mak için düş müş ler di yo la… Ne ye te rin ce si lah la rı var dı, ne mad di ola nak la rı… Fa kat ter te miz yü rek le ri, sar sıl maz inanç la rı var dı; ka za na cak lar dı...

Fi del ve yol daş la r ı için af kam pan ya sı baş - tro’nun ön der li ğin de bi ra ra ya ge len dev rim ci ler, Mon ca da bas kı nı nın ger çek leş ti ril di ği lat tı lar. ta ri he atıf la, 26 Tem muz Ha re ke ti’ni kur du lar, “Ta lep, müm kün olan her za man ve ve her (26-7-M) Kay be de cek za man la r ı yok tu. Fi del tür lü araç la di le ge ti ril di. Za man la ulu sal bir Cas tro ve bir kı sım yol da ş ı si lah lı ayak lan ma olay ha li ne gel di. Ser best bı ra kıl ma la r ı için nın ha z ır lık la r ı nı yap mak üze re Mek si k a’ya gön de ri len di lek çe ye on bin ler ce im za ve ril - geç ti ler. Hay de e San ta ma ri a ise Kü ba’da kal di… Ba z ı mu ha fa za k ar ku rum lar bi le af ta lep mış tı. Bu ra da k i ayak lan ma ha z ır lık la r ıy la gö eden di lek çe ha re ke ti ne ka tıl dı lar. (...) 15 rev len di ril miş ti. Bu ha z ır lık la r ın sü dü rül dü Ma yıs 1953’te Fi del Cas tro ve di ğer San tia go ğü sı ra da ken di ne özel bir ş ey de ya ş a dı: Yol ve Ba ya mo’da k i kış la la ra bas kın dü zen le yen da ş ı Ar mand Hart ile ev len di… mah kum lar ser best bı ra kıl dı. Bu af la, dev rim ci güç ler ve halk, 10 Mart 1952 dar be sin - Mek si k a’da ge rek li eği tim ve ha z ır lık la r ı ta den bu ya na en önem li za fer le rin den bi ri ni mam la yan Fi del ön der li ğin de k i dev rim ci le rin Kü ba’ya bir çı k ar ma yap ma sı, bu nun la eş za ka zan mış ol du lar…” (4) man lı ola rak da ş e hir ler de ayak lan ma baş la Tüm bu sü reç le rin ör güt le yi ci si ola rak için de, tıl ma sı dü ş ü nül müş tü. Bu plan doğ rul tu sun da San tia go ş eh rin de ayak lan ma 30 Ka sım en önün dey di Hay de e… 1956 gü nü baş la tıl dı. Bu ayak lan ma ya 26 Tem m uz Ha re k e t i’nin ön d er l e r in d en olan * * * Frank Pa is ve Ce li a Sanc hez ile Hay de e San ta Fi del ve yol daş la r ı nın öz gür lük le ri ne ka vuş - ma ri a ön der lik edi yor du… Ve an cak, Fi del ve ma sı Kü ba’da dev rim mü ca de le si nin ye ni bir yol daş la r ı plan la ma nın ak si ne o gün ka ra ya ev re ye gir me si de mek ti… Mon ca da yan gı nı çık ma mış lar dı. Ha va ko ş ul la r ı ve bin dik le ri ha y a t ın or t a ye r in d ey d i ar t ık. Fi d el Cas - tek ne nin es k i li ği bu na ma ni ol muş tu. Bu hal -

14 | TAVIR | eylül 2009

Bir k aç ay son ra Hay de e de Si er ra Ma es tra’nın yo lu nu tut tu. Bu ra da Fi del ve di ğer yol daş la r ıy la bu lu ş up has ret gi der di ler… Ge ril la nın o gün kü ha li iç ler acı sıy dı; üst le rin de doğ ru düz gün el bi se le ri, ayak la r ın da sağ lam ayak k a bı la r ı bi le yok tu… Bu du rum Hay de e ve di ğer le ri ni bir an için bi le ol sa ka ram sar lı ğa dü ş ür me di. Si er ra Ma es tra’da Fi del’den al dı ğı ye ni ta li mat lar la ye ral tı di re ni ş i ni bü yüt mek üze re San tia go de Cu ba’ya ge ri dön dü Hay de e. “Hay de e, eş i Ar man da’yla bir lik te San tia go de Cu ba’da Frank Pa is’in yö net ti ği ye ral tı di re ni ş i nin ön cü le ri ara sın day dı. Hay de e ef sun luy du ade ta. Müf re ze le rin gö zü önün den, ha mi le köy lü giy si le ri için de, be li ne sar dı ğı cep ha ne li ği Si er ra’ya ulaş tı r ı yor, kon trol nok ta sın da k i as ker ler den ken di si ne eş lik et me le ri ni is ti yor, ev bas kı la r ın da ka pı sı na da ya nan as ker le ri azar lı yor, so k ak ça tış ma la rın da ka pı sı ken di ne ara la nan ev le re giz le ni yor… ve hiç ya k a lan mı yor du.” (5) Ve fa k at, sa vaş ger çek li ği de tüm acı ma sız lı ğıy la ku ş at mış tı ken di le ri ni… Ve bu ger çek li ğin üze ri ne ba sa rak iler li yor du Hay de e… Ba tis ta dik ta tör lü ğü ne kar ş ı ye ral tı di re ni ş i ni sür dür dük le ri bu sü reç te bir çok yol da ş ı nın ş e hit li ği ne ta nık lık et ti… Bun lar ara sın da 30 Tem muz 1957 gü nü kat le di len Frank Pa is kuş ku suz en ağı r ıy dı… Yi ne eş i, yol da ş ı Ar man da Hart da tu tuk la nıp ha pis ha ne ye


biyografi

gön de ril di ay nı sü reç te…Fi del Cas tro, 1958 Ma yı sı’nda ha re ke te des tek sağ la mak için Mia mi’ye git me si ta li ma tı ver di Hay de e San ta ma ri a’ya. Fi del onu bu cep he ge ri si gö re vi ne gön d e r ir k en ya ş a d ı ğı bun c a acı l a r ın, has ret le rin ar dın dan dev ri mi gör mek en çok onun hak kı di ye dü ş ü nü yor du bel k i de… Hay de e ise so nu na ka dar kav ga nın en önün de ol ma yı is ti yor du. So nuç ta Fi del’in ta li ma tı na uy mak zo run day dı ve is te me ye rek de ol sa Mia mi’ye git ti. Mia mi’ye sah te pa sa port la gi riş yap mış tı. Beş ay son ra bu du rum açı ğa çı kın ca tu tuk lan dı. Ney se ki bu tu sak lı ğı uzun sü re li ol ma dı. Haf ta lık dü zen li im za ver me si ş ar tıy la ser best bı ra kıl dı. Ye ni den gö rev le ri nin ba ş ı na dön dü. Mia mi’de k i pek çok ki ş i ve çev rey le te mas ku rup si lah ve pa ra sağ la ma ya ça lı ş ı yor lar dı. Bu gö re vi ni 1 Ocak 1959 ta ri hi ne ka dar sür dür dü. * * * Ve Ta rih 1 Ocak 1959… Renk renk ış ık la r ın al tın da ye ni yı lın coş ku su nu ya ş ı yor tüm dün ya. Kü ba’da ya ş a nı lan ise yal nız ca ye ni yı lın de ğil, fi liz le nen yep ye ni bir ha ya tın coş ku su… Ha ber hız la ya yı lı yor: Ba tis ta kaç tı! Bay rak lar ve ş ar kı lar eş li ğin de baş kent Ha va na’nın ka pı la r ın dan çı kı yor ye ni ha yat. Onur, na mus, öz gür lük hay kı r ış la r ı yan kı la nı yor tüm so k ak lar da… O gün Ha va na’ya gi ren ge ril la lar ara sın da Hay de e San ta ma ri a yok tu. Onun ya nak la r ı çok uzak ta Mia mi’de ıs lan dı. Yü re ği ise Ha va na’day dı el bet te, Che’nin ya nı ba ş ın da. Ha be ri al dı ğı an dan iti ba ren bir an bi le ül ke sin den uzak ta ka la maz dı ar tık. Ve ilk uça ğa bi nip ül ke si ne dön dü. Ha va na’nın öz gür so kak la r ın da koş tu rup dur du. Ne ta k ip kor ku su var dı, ne de bir ran de vu ya ge cik me te la ş ı… Kar de ş i Abel’in, Ba ris, Frank Pa is’in ye ri ne de adım l ı yor d u öz g ür l e ş en ül k e s i n in top ra ğı nı… * * * Hay de e San ta ma ri a dev ri min ar dın dan da bir kö ş e ye çe k i lip din len me di. Şim di ar tık ye ni Kü ba’nın in ş aa sı gö re vi var dı ön le rin de. Bu nun bir aya ğı da kül tür-sa nat ala nın da ola cak tı el bet te. Hay de e bu alan da so rum lu -

luk lar üst len di. 1965 yı lın da Kü ba lı dev rim ci ha re ket ler bir le ş e rek Kü ba Ko mü nist Par ti si’ni kur du ğun da oluş tu ru lan ilk mer kez ko mi te de Hay de e de var dı. Ve ya ş a mı nın so nu na ka dar da ha bir çok alan da sa yı sız gö re vi ye ri ne ge tir di. 9 Ekim 1967 ta ri hin de bir ha ber ula ş ı yor du Kü ba’ya. Ku man dan Er nes to Che Gu eva ra, Bo liv ya Dağ la r ı’nda çar pı ş ır ken ş e hit edil miş ti. Hay de e’nin yü re ği acı yor du bir kez da ha. Ve ağ lı yor du, göz yaş la r ı nı sak la ma dan… Otur du ve bir mek tup yaz dı çok sev di ği yol da ş ı nın ar dın dan: “Che, Sa na ne re ye ya za bi li rim? Her ye re di ye bi lir sin. Bo liv ya lı bir ma den ci ye, Pe ru lu bir ana ya, he nüz ol ma yan ama ola cak olan ge ril la sa vaş ç ı ya... Tüm bun la r ı bi li yo rum Che. Bu nu ba na sen öğ ret tin ve da ha sı bu mek tup se nin için ola maz dı. Sa na, Frank (Pa is)’in öl dü rül dü ğü ha be ri ni al dı ğım ge ce den bu ya na hiç bu ka dar ağ la ma dı ğı mı söy le ye bi li rim. Oy sa ki bu kez inan mış tım. Se nin sağ ol du ğun dan he pi miz emin dik ve de dim ki: ‘Bu müm kün de ğil, bir kur ş un son suz ola nı na sıl so na er di re bi lir ki? Fi del ile se nin ya ş a ma nız ge rek, yok sa biz na sıl ya ş a ya bi li riz? On dört yıl ön ce, en çok sev di ğim in san la r ın öl di rül dü ğü nü gör müş tüm. Sa nı r ım çok faz la ya ş a dım. Gü neş o ka dar gü zel de ğil, pal mi ye ağaç la r ı nı gör mek ba na zevk ver mi yor. Ki mi za man, ya ş a mı on ca sev me me, sırf o iki ş ey için de ol sa her sa bah gö zü mü aç ma ya de ğer ol du ğu nu dü ş ün me me rağ men, ş im di ol du ğu gi bi on la r ı ka pa lı tut ma yı is ti yo rum. (…) Fi del söy le di, o za man doğ ru ol ma lı, ne acı. ‘Che’ di ye me di; gü cü nü to par la yıp ‘Che Gu eva ra’ di ye bil di. Ha be ri hal k a, se nin hal kı na böy le ve re bil di. Son suz bir hü zün... Halk için, Fi del için, se nin için ağ la dım. Çün kü ar tık da ya na mı yo rum…

ş ey ya za mı yo rum ve hep o anı yı ta ş ı ya ca ğım…” (6) Hay de e’nin ken di öm rün de ta ş ı dı ğı yor gun luk, ölüm süz lü ğe uğur la dık la r ı na öz le mi yer yer bu mek tu bun sa tır la r ı na da düş müş … O yor gun, te pe den tır na ğa sev da ve öz lem yük lü be de ni ni an cak on üç yıl da ha ta ş ı dı… * * * Bu hi k a ye nin bir so nu ol say dı eğer, en çok iç bur k an ya nı so nu olur du kuş ku suz. Çün kü 18 Tem muz 1980 gü nü el li se k iz yıl lık ya ş a mı na ken di el le riy le son ver di Hay de e San ta ma ri a… Ama bu hi k a ye nin bir so nu yok tur. 28 Tem muz 1980 gi bi du rak sa sa da bit mez. Öz gür Kü ba’da her gün em per ya liz me ka fa tu ta rak dev ri mi sa vu nan, dev ri min ka za nım la r ı na sım sı kı sa r ı lıp da ha da ile ri ta ş ı yan mil yon lar ca Kü ba lı ka dı nın, tüm dün ya em per ya liz me kar ş ı ba ğım sız lık, fa ş iz me kar ş ı de mok ra si, ka pi ta liz me kar ş ı sos ya lizm mü ca de le si ve ren “Bi zim Ka dın la r ı mız”ın yü rek le rin de son su za ka dar sü rüp gi der. Has ta la vic to ri a si em pre: Hay de e San ta ma ri a!. Kaynak lar: (1) : J. Con ton Na va ro, Kü ba Ta ri hi, Ya z ı la ma Yay. Sf: 327 (2) : Fi del Cas tro, Ta rih Be ni Be ra at Et ti re cek tir. (3) : Akt.: Si bel Öz bu dun, La tin Ame ri k a’da İs ya nın Ta ri hi, Ütop ya, Sf: 322. (4) : J. Con ton Na va ro a.g.e. Sf: 249 (5) : Si bel Öz bu dun, a.g.e. Sf: 324 (6) : a.g.e. Sf: 326 ❏

Sa na ne di ye bi li rim ki, Che? Keş ke se nin gi bi ko nuş ma yı bil sey dim. Bir ke re sin de ba na ş un la r ı yaz mış tın: ‘Ya ra tım gü cüy le bir li te ra to (ya zar/bn) ol du ğu nu gö rü yo rum, ama se nin en çok, o yıl ba ş ın da k i gi bi, bü tün el bom ba la r ın pat la mış , top atış la r ı ara sın da k i ha lin le sev di ği mi iti raf ede yim. O im ge ve Si er ra’da k i ler -o gün ler de k i kav ga mız bi le gü zel anı lar- kul lan mak için ya nım da ta ş ı ya cak la r ım ola cak. ‘Bu ne den le sa na da ir hiç bir

eylül 2009 | TAVIR | 15


şiir

ayrılığın iksiri asım gönen

gökyüzünü siyaha boyayıp battı güneş dağların en karanlık ardıyla bağlandı yollar gecenin ipiyle asılmış bir ş airin ruhundan kızıl bir vedaydı lokmalar götüren içmiş ayrılığın iksirini esrimiş çiçeklerde hüznü yeldiriyor rüzgar ne sılaya uçan bir kuş var ne de gözleri ardında kalan bir imrenme çekmiş kılıcını dağların baş ı boynunu vuruyor bütün renklerin alıp baş ını kıpkızıl battı güneş her mağarasında bir devin uyuduğu bütün renkleri yuttu karanlık açık bir yaraydı dağların baş ı yolların baş ı kapalı bir kapı bir ölüye nasıl yakış ırsa gülmek öyle yakış mış tı çiçeklere de ağlamak timsahların tuzağı olalı beri küsmüş tü nehirlere ay yolu olmayan bir yolcuydu suların ş avkı her akş am bir vedayla doyan ne karanlık ardı var dağların ne doymaz karnı var her gece böyle al basmış böyle kötürüm nasıl güz düş er bağlarına bir ömrün ben bu akş amın vurgunu değilim diyen hangi rüzgar savurur gazelini mecnun a leyla görünene leyla ya çöl görünenin bu karanlık bana ait değil konmayın dallarıma kuş lar bu kanatları ben kırmadım bu kafes demirleriyle acı çektirmeyi birlikte sevenlere inat acı çekmeyi ayrı ayrı seven ben değilim gülmeyi hep beraber kirletip ben değilim ağlamayı veda güllerine yakış tıran

16 | TAVIR | eylül 2009


inceleme

yılmaz güney ve devrimci ellerde büyüyen sanat levent karakaya

"Sanatsal çabalar, çalı şmalar, sı nı f mücadelesinden ve bunun bir ifadesi olan siyasal mücadeleden kopuk ele alı namaz. Ben bir kavga adamı yı m, sinemam da bir kavganı n, halkı mı n kurtuluş savaşı nı n sineması dı r. Bugüne kadar, gücümün ve bilincimin el verdiği oranda kavganı n içinde yer aldı m. Bu nedenle, sanatçı kişiliğimin yanı nda siyasi bir kişiliğim de var ve bunlar birbirinden ayrı değildir."

baş la dı ğı bir dö nem de, Atıf Yıl maz’lar la ça lış ma ya baş lar ken so ya dı nı de ğiş ti rir, ka de ri ni de... Ar tık; Yıl maz Gü ney’dir. "Asıl adım Yıl maz Pü tün'dür. Adım, zor luk lar kar ş ı sın da eğil mez, umut suz lu ğa ka pıl maz, yıl gın lı ğa düş mez ve ba ş eğ mez an la mı na ge lir; so ya dım Pü tün ise bir dağ mey ve si nin kı rıl maz çe kir de ği de mek tir. 1937 yı lın da, Tür ki ye'de, bir gü ney ş eh ri olan Ada na'nın Ye ni ce Kö yü’nde doğ dum. Kürt asıl lı, top rak sız bir köy lü ai le nin iki ço cu ğun dan bi ri yim. An nem din dar dı ve oku ma yaz ma bil mez di. Ba bam ise oku ma yaz ma yı as ker de öğ ren miş ti. An nem gi bi o da hiç oku la git me miş ti. 1976'da ben Kay se ri Ce zae vi'ndey ken öl dü. Me za rı nı gö re me dim... Do kuz ya ş ım dan bu ya na ha ya tı mı ça lı ş a rak ka zan dım. İlk iş im da na güt mek ti."

Yıl maz Gü ney... Ma pus ha ne sa nat çı sı, kah ra man, sav cı yı vu ran yö net men, Can nes'da ödül alan si ne ma cı, Du var'ın yö net me ni, sür gün dev rim ci, ka ba da yı ve Çir kin Kral… Çok çe ş it li çev re ler ta ra fın dan çe ş it li dö nem ler de is mi de fa lar ca anıl dı, çe ş it li dö nem le re ya ş a dık la rı ve yap tık la rıy la dam ga sı nı vur du. Ha ya tı nın önem li bir kıs mı ha pis ha ne ler de geç ti, sür gün de ha ya tı nı kay bet ti. Ar dın da ha tı rı sa yı lır film ler, dev rim ci bir ya ş am bı rak tı. "Tür ki ye Si ne ma sı"nda dev rim ci bir hat çiz di. Ha ya tı nın bü yük bir bö lü mün de ege men le rin, fa ş iz min hep he de fi ol du. Ba ş ı be la lar dan

kur tul ma dı. Her ş e ye rağ men yi ne de dev rim ci kim li ği ni kay bet me di, çiz gi si ni sür dür dü. Yıl maz Gü ney, Tür ki ye'de ki "onur lu ay dın"lar di zi ni içe ri sin de de rin um man lar dan bi ri dir. Ya ş a mı, ki tap la rı, özel lik le film le ri, po li tik ya zı la rı, gö rüş le ri, tes pit le ri, dev rim ci du ru ş u ay rı ay rı ele alı nıp tar tı ş ı la bi lir. O, her ne olur sa ol sun, ye ni nes lin en baş ta ta nı ma sı ge re ken ki ş i lik ler den bi ri dir. 1 Ni san 1937’de Ada na'nın Ye ni ce Kö yü'nde do ğar. Asıl adı Yıl maz Pü tün'ken, İs tan bul'da si ne ma dün ya sı nın tam or ta sı na gir me ye

Ba ba sı Ha mit, ır gat ba ş ı lık ya pı yor o dö nem ler. An ne si Gül lü ise ev ha nım lı ğı... Top lam 7 kar deş ler. İlk ve or tao kul dö ne min de ır gat la ra su cu luk, at çı lık, pa muk top la yı cı lı ğı, si mit ve ga zoz sa tı cı lı ğı gi bi iş ler de ça lı ş ır. Da ha son ra ki dö nem ler de ya za ca ğı "Boy nu Bü kük Öl dü ler" ro ma nı ve çe ke ce ği "Umut" fil mi, bu yıl lar da ki ya ş an mış lık la rı an la tır, ora dan yo la çı kar. Li se yıl la rın da Ada na Ant Film'de ça lış ma ya baş lar. Da ha son ra Ke mal Film'e ge çer. Şir ket te ki iş i ge re ği Ga zi an tep, Ela zığ, Mar din, Di yar ba kır gi bi böl ge ler de ve köy le rin de do la ş ır. Kürt coğ raf ya sı nı, ken di kö kü nü bu ra lar da da ha iyi ta nı ma ola na ğı bu lur. ’50’li yıl lar dır. Kürt asıl lı ol ma sı, ezi len hal kın için den gel me si, o ş e kil de ya ş a ma sı on da ba zı fi kir le ri uyan dı rır. Na zım Hik met’in o dö nem el al tın dan

eylül 2009 | TAVIR | 17


inceleme

giz li giz li do la ş an ş i ir le ri ona da ula ş ır. Bun lar dan et ki le nir. İlk ola rak bu dö nem de ya zar lı ğa baş lar ve hi ka ye ler ya zar. Po li tik bilinci, böylelikle yavaş yavaş oluş ma ya baş lar. Marx’ı, En gels’i, Le nin’i, Ma o’yu ta nır. Dün ya dev rim le ri ni, sos ya liz mi… Li se yıl la rın da ar ka daş la rıy la bir lik te çı kar dık la rı Do ruk der gi sin de ki ya zı la rın dan do la yı hak kın da so ruş tur ma lar açı lır. (Bu dö nem de hak kın da baş la tı lan so ruş tur ma lar 1957’de so nuç la nır ve 1,5 yıl ha pis ce za sı, 6 ay da sür gün ce za sı alır. Bu ne den le üni ver si te öğ re ni mi ya rım ka lır.) 1955 yı lın da li se yi bi tir dik ten son ra ilk ola rak An ka ra Hu kuk Fa kül te si'ne kay dı nı yap tı rır, ar dın dan tek rar Ada na'ya dö nüp bu kez Dar Film'de ça lış ma ya baş lar. Hem ş ir ke te bağ lı ola rak İs tan bul’da ça lış mak, hem de öğ re ni mi ni İs tan bul'da yap mak için İs tan bul İk ti sat Fa kül te si'ne kay do lur. Bu dö nem de yö net men Atıf Yıl maz'la ta nı ş ır ve ken di de yi miy le “Tür ki ye Si ne ma sı”na bir ka pı aç mış olur. "İş ten atıl dım, er te si gün ye ni iş bul dum. Çün kü Atıf Yıl maz film ya pı yor du. Ya ş ar Ke mal'in bir hi ka ye sin den. Bir da ya nış ma ör ne ği ola rak; Atıf Yıl maz ba na 'Sen bi ze se nar yo da yar dım eder sin.' de di. Ya ş ar Ke mal de çı kar dı 500 li ra ver di he men. Bun lar olum lu ş ey ler. Ve Ya ş ar Ke mal'in 500 li ra sı, Atıf Yıl maz'ın des te ği; ben bir den si ne ma ya se nar yo yar dım cı sı ola rak gir dim. He men adı mı da de ğiş tir dim. O za ma na ka dar adım Yıl maz Pü tün. Si ne ma iliş ki si ne gi rin ce de dim ki; 'Be nim adım Yıl maz Pü tün de ğil, Yıl maz Gü ney.' Yıl maz Gü ney ora da gir di. Ka çak adı ola rak o kal dı. "1957 yı lın da İs tan bul'a, İk ti sat Fa kül te si'nde öğ re nim gör me ha yal le riy le gel dim. Fa kat de vam ede me dim. 1955'ten be ri sü ren ta ki bat ve mah ke me so nuç lan mış tı ve ben baş lan gıç ta ye di bu çuk yıl ağır ha pis ve iki bu çuk yıl sür gün ce za sı na çarp tı rıl dım. Da ha son ra tem yiz mah ke me si ka ra rı boz du, ye ni den gö rü len mah ke me so nu cu ce zam bir bu çuk yıl ağır ha pis ve al tı ay sür gün ce za sı na çev ril di. Öğ re ni mim ya rım kal mış tı. Önüm de ki tek yol, ken di mi ha ya tın oku lun da, ha ya tın ka bul et ti ği ve da yat tı ğı öğ ret men ler ara cı lı ğı ile eğit mek ti. Öy le yap tım... Ki tap lar, si ne ma, iş , ce zae vi, acı ma sız lık, ha ya tın ka tı ku ral la rı, top lum sal bas kı lar, kah pe lik ler, yi ğit ler... Kar ş ı laş tı ğım zor luk la rı yen mek için di ren mek ve ka rar lı lık... Öğ ret men le rim den bi ri 'zor'dur..." Atıf Yıl maz’ın yö net ti ği, hi ka ye le ri Ya ş ar Ke mal’e ait olan bir kaç film de oy nar. Atıf Yıl maz ve Ya ş ar Ke mal’le ta nış mak, bir lik te ça lış mak, on lar dan yar dım gör mek, Gü ney’e bü yük bir güç ve rir. Ve ar dın dan film le rin ar dı ar ka sı ke sil mez olur. (Uzun yıl lar son ra Ya ş ar Ke mal’i, fi kir le rin den ödün ver di ği ve çiz gi sin den sap tı ğı yö nün de eleş ti re cek tir.) 1958-61 yıl la rı ara sın da; Bu Va ta nın Ço cuk la rı, Ala ge yik, Ka ra ca oğ lan'ın Ka ra Sev da sı, Tat lı Be la, Do lan dı rı cı lar Şa hı, Se ni Kay be der sem, Tü tün Za ma nı, Kı zıl Va zo, Ölüm Per de si gi bi film ler de, oyun cu luk, yö net men lik, yö net men yar dım cı lı ğı, se na rist lik gi bi gö rev ler üst le nir. Yi ne bu dö nem de, İs tan bul'da ya yın la nan "On Üç" ad lı der gi de "Üç Bi lin me yen li Eş it siz lik Sis te mi" ad lı öy kü sün den do la yı, da ha ön ce den baş la tı lan ko vuş tur ma so nuç la nır, 24 ay ha pis ha ne de ve sür gün de ya ş a mak zo run da ka lır. Bir sü re son ra ha pis ha ne den çı kan Gü ney, bu dö nem de ayak ta ka la bil mek için iri li ufak lı bir çok film de oy nar. Bu film le rin bir ço ğu her ne ka -

18 | TAVIR |eylül 2009

dar içe rik ola rak tas vip et me di ği film ler ol sa da ge ri çe vir mez. (Son ra dan ken di si de bu tav rı nı yan lış bul du ğu nu, ha ta yap tı ğı nı ve bu dö nem de hal ka kö tü ürün ler ver di ği ni söy le ye cek tir.) Bu dö nem onun nez din de da ha çok, Ye ş il çam film le riy le geç miş tir de ni le bi lir. Ge nel lik le soy gun, kan da va sı, ka ba da yı lık gi bi ko nu la rı içer mek le be ra ber ko nu la rı iş le yiş ş ek li ola rak da Ye ş il çam film le ri dü ze yin de ka lır. Ya ni pi ya sa ne is ti yor sa o ya pı lır. On Kor ku suz Adam, İki si De Ce sur du, Ben Öl dük çe, Mor Def ter, Kon yak çı, Çir kin Kral... Son ra ki dö nem de Hu dut la rın Ka nu nu fil miy le, Ye ş il çam’la ara sı na fark lı bir çiz gi çe ker. Özel lik le oyun cu luk açı sın dan dik kat le ri üze ri ne top lar. Lüt fi Akad'la bir lik te ger çek leş tir di ği bu fil min ar dın dan Yıl maz Gü ney, si ne ma ala nın da ye ni ara yış la ra, yö ne liş le re gi rer. Kı zı lır mak Ka ra ko yun, İn ce Cu ma li, Bir Çir kin Adam, Se yit Han, Kur ban lık Ka til, Aç Kurt lar gi bi film ler bu ara yış ve ye ni len me sü re ci nin ürün le ri dir di ye bi li riz. Bu film ler le bir lik te si ne ma dün ya sın da ye ri ni güç len di rir, adın dan söz et ti rir, bir çok yö net men, ya pım cı, oyun cu onun la ça lış mak is ter. Çir kin Kral adı böy le bir dö ne min için den çı kar. Artık adlarından biri de Çirkin Kral’dır. Yıl maz Gü ney, böy le bir dö ne min ar dın dan ar tık bir film ya pım ş ir ke -


inceleme

ti ne sa hip tir ve film le ri Tür ki ye'nin dört bir ya nın da iz le nir ol muş tur. Halk; Yıl maz Gü ney’de fark lı bir ş ey ler keş fet miş tir. Bu ka dar yoz laş ma nın ol du ğu bir pi ya sa da, film le rin ta ma men içe rik ten yok sun, gi ş e he def li ya pıl dı ğı bir or tam da on dan fark lı bir ener ji al mış tır se yir ci. Ne dir bu fark lı lık? Ken di hor lan mış lı ğını, ezil miş li ğini, yok sa yıl mış lı ğını, hüz nü nü, acı sı nı, se vin ci ni gör müş tür on da. Sı nıf sal me se le le re, yok sul lu ğa, ay rım cı lık la ra de ği nir ol muş tur film le rin de. Gü ney, bu dö ne min ar dın dan bir kaç yıl ara ver mek zo run da ka lır si ne ma ya, as ker lik se be biy le. Dön dük ten son ra ise ar tık, si ne ma sal ve po li tik açı dan da ha do nan mış bir Yılmaz Güney var dır. Yıl maz Gü ney si ne ma sı nın kö ş e taş la rın dan ola cak Umut fil mi bu dö nem or ta ya çı kar. “Bu film, Tür ki ye'de top lum sal de ği ş im le rin ve ça tış ma la rın yo ğun luk ka zan dı ğı bir dö ne min ürü nü dür. Çı kı ş ı ol ma yan umut suz ça ba la rın ger çek çi bir bi çim de ser gi len me si dir. Yüz yıl lar dır ezi len, sö mü rü len bir hal kın, ege men sı nıf ara cı lı ğı ile na sıl ş art lan dı rıl dı ğı ve ken di sı nı fı na ya ban cı laş tı rıl dı ğı nı gös ter me si, kur tu lu ş u me ta fi zik yol lar da ara ma nın boş lu ğu nu bel ge le me si açı sın dan Umut, Türk si ne ma sın da bir dö nüm nok ta sı ol muş tur.” (Fatoş Güney) Bur ju va ziy le açık tan he sap la ş ır Umut. Türk si ne ma sın da dün den bu gü ne alı ş ı la gel miş ola nı ta o gün ler de yı kar. Bu dö nem ler de Yıl maz Gü ney'in bir çok fil mi san sü re ma ruz kal ma ya baş la mış tır. Yıl maz Gü ney ar tık ya kın ta kip te dir. Umut fil mi, bir yan dan ödül ler alır ken, bir yan dan da ya sak lan ma ya ça lı ş ı lır. Umut’un ar dın dan yi ne po li tik ve sı nıf sal öğe ler ta ş ı yan Ağıt, Acı, Umut suz lar, Ba ba’yı çe ker. Ar tık Yıl maz Gü ney, ye ni bir çiz gi yi ya ka la mış , sos ya list, dev rim ci bir si ne ma cı gi bi dü ş ün me ye, ça lış ma ya baş la mış tır di ye bi li riz. Bu ge liş me, son ra ki dö nem ler de de sü rek li de vam ede cek tir. Bu dö nem ler; ’68’li-’70’li yıl lar dır. Dün ya da ve Tür ki ye’de sol rüz gar la rın es ti ği, dev rim ci le rin hal kın üze rin de et kin ol du ğu bir dö nem dir. "Bir sa nat ese ri nin de ğe ri ni be lir le yen en önem li öl çü ler den bi ri, öz ile bi çim ara sın da ki uyum dur. Bir fik rin, bir öne ri nin, bir me sa jın doğ ru lu ğu, hak lı lı ğı, ge rek li li ği, onun su nu luş ve an la tım bi çi mi nin doğ ru lu ğu, uy gun lu ğu ile an lam ka za na bi lir. Bu ne den le, bi çim, be nim için ol duk ça önem ta ş ır. Dü ş ün sel, ta rih sel ve top lum sal ger çek ler ken di le ri ne en uy gun bi çim için be ni zor lar lar. Ve ben, fil mi min ya da ro ma nı mın bi çi mi ni, ürü nü mün ha ya ta ka vuş ma sü re ci içe ri sin de adım adım bu lu rum. Öze uy ma yan her bi çim sel par ça, kan uyum suz lu ğu na ben zer bir uyum suz luk la ken di ni açı ğa çı kar tır. Ör ne ğin her han gi bir plan, oyun ku ru lu ş u, mi zan sen, ka me ra ha re ke ti, ha re ke tin hı zı, ya da ses, mon taj, öze uy gun de ğil se, çok geç me den ben de be lir ti le ri gö rü nür; adı bel li ol ma yan ra hat sız lık, mi de ağ rı sı, yor gun luk du ya rım. De mek ki ka nım da bir uyum suz luk var dır. Ve bi lin cim ye ni ara yış la ra gi rer ve öze uy gun olan par ça yı bu lur..." Yıl maz Gü ney’in bir yan dan da dev rim ci ler le bağ la rı var dır. O dö nem dev rim ci mü ca de le için de olan öğ ren ci ör güt le ri ne mad di ve ma ne vi çe ş it li yar dım lar da bu lu nur. Ma hir Ça yan’lar ül ke nin her ta ra fın da ara nır lar ken, on la rı si lah la rıy la bir lik te evi nin ya tak oda sı nın ta va nın da ki böl me de sak lar. Evi ne ge len po lis ler, Ma hir Ça yan ve ar ka daş la rı nı ara -

dık la rı nı, eve ba ka cak la rı nı söy ler. Yıl maz Gü ney ise, “Buy run ta van da sak la nı yor lar” di ye es pri ya par. Bu nun üze ri ne po lis ler evi ara mak tan vaz ge çer. Ama gö zal tı na alı nır. İş te bu dö nem, dev rim ci le re, ko mü nist le re “yar dım” et ti ğin den do la yı tu tuk la nır, Se li mi ye As ke ri Ha pis ha ne si’ne ko nur. İki yıl tu tuk lu kal dık tan son ra 1974 ge nel af fıy la ser best ka lır. Ta bi yi ne kal dı ğı yer den sa na tı na, film le ri ne, mü ca de le si ne de vam eder. “1972'de, Mart'ın 16'sın da, dev rim ci le re yar dım ge rek çe siy le tu tuk lan dım. Mah ke me so nu cu 10 yıl ağır ha pis ve sür gün ce za sı na çarp tı rıl dım. Ece vit hü kü me ti nin 1974 ge nel af fıy la ser best bı ra kıl dım. Bu gün ise Ece vit ce za evin de dir. 1974 Ey lü lü'nde, bir ci na yet ola yı na adım ka rış tı ve 19 yı la mah kum edil dim. Ce za evin dey ken Gü ney ad lı bir kül tür-sa nat der gi si çı kar dım. On üç sa yı son ra sı kı yö ne ti min ye ni den gel me si üze ri ne, der gi miz ka pa tıl dı ve hak kım da ya zı la rım dan ötü rü on ay rı da va açıl dı. Su çum, ko mü nizm pro pa gan da sı yap mak, mil li duy gu la rı za yıf lat mak, hal kı suç iş le me ye teş vik et mek, suç sa yı lan fi il le ri öv mek ve dev le tin iç te ve dış ta iti ba rı nı sars mak... İs te nen ce za top la mı yak la ş ık 100 yıl... 1981 Ekim'in de, izin li çık tı ğım Is par ta ya rıaçık ce za evi ne dön me dim. Son ra da yurt dı ş ı na çık tım. 1981 Eki mi'ne ka dar, yak la ş ık on iki yı lı mı çe ş it li ce za ev le rin de ge çir dim. Bu on iki yıl için de, iki si ya rı-açık ol mak üze re on beş ce zae vi ta nı dım. Ül kem den ay rıl dık tan son ra ilk ay lar da üç da va nın so nuç lan dı ğı nı, so nuç ta, top lam 20 yıl ağır ha pis, 7 yı la ya kın da sür gün ce za sı al dı ğı mı öğ ren dim... Öbür da va la rım de vam et mek te an cak he nüz han gi le ri so nuç lan dı, ne ka dar da ha ce za al dım, bil mi yo rum..." ’74’te Ar ka daş fil mi ni çe ker. Po li tik içe ri ğin den do la yı, fil me bur ju va zi ta ra fın dan sal dı rı lar baş lar. Ar ka daş , ay nı za man da Yıl maz Gü ney de nin ce ilk ak la ge len film le rin den bi ri ha li ne ge lir da ha son ra. Ey lül 1974’te bu kez meş hur Yu mur ta lık ola yı ya ş a nır. Yıl maz Gü ney, En di ş e fil mi ni çe ker ken, bu lun du ğu ye re Yu mur ta lık sav cı sı ge lir. Sav cı, ya nın da ki ler le bir lik te ga zi no gi bi bir yer de bir ma sa da otu rur lar. Or tam da yo ğun bir ş e kil de iç ki içi lir. Yıl maz Gü ney’ler de baş ka bir ma sa da... Da ha son ra sav cı nın zil zur na sar hoş lu ğu, Yıl maz Gü ney’e sa taş ma sı, ka rı sı nı ta ciz et me si, kü für et me si, san dal yey le üze ri ne yü rü me si ve ar dın dan Yu mur ta lık sav cı sı nın so nu. Yıl maz Gü ney bu kez de bu sav cı nın öl me si yü zün den tutuklanır. Ve yi ne hak kın da baş ka so ruş tur ma lar ve si ya si bir çok da va da var dır. Bu dö nem yap tı ğı mah ke me sa vun ma la rın dan bi rin de ş öy le der: “Ta rih, sı nıf lar mü ca de le si nin ta ri hi dir. Ta ri hi ma ter ya liz min bi ze öğ ret ti ği bu ger çek ve bu ger çe ğin ya sa la rı kav ran ma dan, top lum sal-si ya sal olay la rın içe ri ği ni, bu olay lar için de yer alan ki ş i le rin ni te lik le ri ni, eği lim le ri ni an la ma nın, olay lar ve ki ş i ler kar ş ı sın da doğ ru bir tu tum iz le me nin ola na ğı yok tur. Ezen ler le ezi len ler ara sın da ki mü ca de le, sı nıf lı top lum lar da ka çı nıl maz dır ve enin de so nun da, ez me ve ezil me ye, sö mür me ve sö mü rül me ye da ya nan sis te min or ta dan kal dı rıl ma sı, ya ni ezil me yi var eden mad di ko ş ul la rın yok edil me siy le son bu la cak tır… Ezi len sı nıf la rı or ta dan kal dır mak müm kün de ğil dir; çün kü ezen sı nıf la rın var lık ne de ni, ezi len sı nıf lar dır, on la rın her ko nu da ha ya sız ca sö mü rül me le ri dir. Üs te lik, ezen le rin ezi len le ri or ta dan kal dır mak gi bi bir dü ş ün ce le ri yok tur; yal nız ca da ha çok na sıl sö mü re cek le ri ni dü ş ü nür -

eylül 2009 | TAVIR | 19


inceleme

ler. On lar, ezi len le ri de ğil, ezi len le ri uyan dır mak is te yen le ri or ta dan kal dır mak is ter ler ve bu ça ba için de dir ler. Yar gı cı lar ve yar gı la nan lar ola rak biz ler, ob jek tif ola rak, sı nıf lar ara sı mü ca de le nin kar ş ı kar ş ı ya ge tir di ği ta raf la rız. Şu an men su bu bu lun du ğu nuz yar gı ku ru mu, ezen le rin ezi len le rin uya nı ş ı na, tep ki si ne kar ş ı kul lan dık la rı bir bas kı ara cı dır ve sa de ce çı kar la rı bu dü zen den ya na olan lar için, ken di le ri ni ko ru yu cu bir de ğe re ve iş le ve sa hip tir. (…) Ya ş a sın top lum sal dev rim. Ya ş a sın eme ğin kur tu lu ş u için mü ca de le bir li ği.” 1981’e ka dar tu tuk lu ka lır. As lın da ce za sı da ha faz la dır. Is par ta Ha pis ha ne si’nden izin li bir ş e kil de çık tık tan son ra bir da ha ge ri dön mez, tes lim ol maz. Son ra yurt dı ş ı na çı kış ya par. Ha pis ha ne de kal dı ğı bu yıl lar da da boş dur maz, yaz ma ya de vam eder. Sü rü fil mi nin se nar yo su bu dö nem de olu ş ur. (1978) Ze ki Ök ten de fil mi çe ker. Fran sa’ya il ti ca di lek çe si ş öy le dir: “Bir sa nat çı ola rak, Yıl maz Gü ney di ye bi li ni rim; asıl adım Yıl maz Pü tün’dür. 1937 Ada na-Tür ki ye do ğum lu yum. Ja le Fat ma ile ev li yim, iki ço cu ğum var. Oğ lum Yıl maz Pü tün 11, kı zım Gü ney Pü tün 15 ya ş ın da dır. Li se yi Ada na’da bi tir dim. İs tan bul’a üni ver si te ye git tim. Fa kat, 18 ya ş ın da yaz dı ğım bir hi ka ye ne de ni ile 1,5 yıl ağır hap se, 6 ay sür gün ce za sı na çarp tı rıl dım. Ay rı ca, ömür bo yu ka mu hak la rın dan yok sun bı ra kıl dım. Bu ne den le, ben zer le ri min ye dek su bay öğ ret men ola rak yap tı ğı as ker li ği, ben er ola rak yap tım. 1972’de, dev rim ci öğ ren ci le re pa ra yar dı mı yap tı ğım için tu tuk lan dım. İs tan bul Sı kı yö ne tim As ke ri Mah ke me si’nce 10 yıl hap se mah kum ol dum. İki bu çuk yıl yat tık tan son ra, 1974 ge nel af fıy la sa lı ve ril dim. 1974’ün 13 Ey lü lü’nde, adım bir ci na yet ola yı na ka rış tı. Öle nin savcı ol ma sı, si ya si ni te li ğim, sı ra dan bir po li si ye ola yı, si ya si ha sım lı ğa dö nüş tür dü. Hak sız ye re, 19 yıl hap se mah kum ol dum. Bu ce za mın 7 yıl, 1 ayı nı yat tık tan son ra Is par ta Ce zae vi’nden kaç tım. Çün kü dü ş ü nen bir in san ola rak, as ke ri fa ş ist dik ta tör lü ğe mu ha lif bir in sa ne ola rak Tür ki ye’de ya ş a ma mın ola nak la rı kal ma dı. Eko no mik, si ya si, kül tü rel ve in sa ni an lam da git tik çe da ral tı lan ve ne re de du ra ca ğı bel li ol ma yan bir ku ş at ma al tı na so kul dum. (...) bir kül tür ve sa nat der gi si ola rak ya yın la nan, da ha son ra sı kı yö ne tim ce ya yı nı dur du ru lan ‘Gü ney’ der gi sin de ya yın la nan fel se fi ve si ya si ya zı la rım dan do la yı yüz ler ce se ne yi içe ren ce za lar la yar gı lan mak ta yım. Ad li ve Sı kı yö ne tim mah ke me le rin de gö rül mek te olan 10 da vam var… İs pan ya’nın Val la do lid Film Fes ti va li yö ne ti ci si Sn. Fer nan do Her re ra’ya yaz dı ğım bir mek tup tan do la yı ay rı ca yar gı la nı yo rum. ‘Fa ş izm Üze ri ne’ ad lı ki ta bım top lat tı rıl dı ve hak kım da da va açıl dı.

20 | TAVIR |eylül 2009

‘Oğ lu ma Hi ka ye ler’ ad lı ço cuk hi ka ye le ri ki ta bım top lat tı rıl dı. Çe ş it li ulus la ra ra sı film ş en lik le rin de ödül alan Sü rü ad lı fil mim, da ha on ce san sür den geç ti ği hal de, ye ni den san sür edi le rek ya sak lan dı. Ber lin ve Lon dra Film Fes ti val le ri’nde ödül alan Düş man ad lı fil mim, Da nış tay ka ra rıy la gös te rim iz ni al dı ğı hal de as ke ri ş ef le rin em ri ile ya sak lan dı. Ar ka daş fil mim ya sak lan dı. Res mi ol ma mak la bir lik te, çe ş it li bas kı lar la ki tap la rım, re sim le rim ve film le rim kit le le re ula ş a maz ol du. Son ola rak Dağ ad lı se nar yom, ‘Irk çı lık ve bö lü cü lük’ ge rek çe siy le red de dil di. Be nim le in sa ni, ti ca ri, kül tü rel iliş k i le ri olan in san la ra ma ne vi bas kı lar ya pıl dı. Ve ar tık ce za ev le ri, son bas kı lar la ya ş an maz ha le ge ti ril di. Bir sa nat çı için, ül ke si nin de mok ra tik ge le ce ği için yü re ği çar pan bir in san için, ül ke sin den ay rıl mak zo run da kal ma sı acı ve ri ci dir. Ama, ar tık hiç bir ş ey ya pa ma dan bit ki sel bir ha yat ya ş a ma yı in san lık ve sa nat çı lık onu ru ma ters gör düm ve ül ke niz Fran sa’ya si ya si sı ğın ma is te ğiy le gel dim. Ka bü lü mü ri ca ede rim…” Yıl maz Gü ney’in bu di lek çe si ka bul edi lir ve Fran sa’da si ya si kim li ğiy le ya ş a ma ya de vam eder. Gü ney’in bu il ti ca di lek çe si ay nı za man da ha ya tı bo yun ca ya ş a dı ğı bas kı la rın kısa bir dö kü mü ni te li ğin de dir. 1982 yı lın da Yol fil mi ni ya par. Se nar yo su nu, Sü rü fil min de ol du ğu gi bi içer de oluş tu rur. Dı ş ar da ş e kil ve rir. Şe rif Gö ren fil mi çe ker. Son ra Yıl maz Gü ney mon taj ma sa sın da fil me ye ni bir ruh ka zan dı rır. Bu film ay nı yıl Can nes Film Fes ti va li’nde Al tın Pal mi ye Ödü lü’nü alır. Po li tik du ru ş uy la, fi kir le rin den ödün ver me den, dev rim ci sa na tıy la Can nes’da boy gös te rir, ödü lü al dı ğın da yi ne yum ru ğu yu kar da dır. Sür gün yıl la rı çok ağır ge lir Yıl maz Gü ney’e. Özel lik le va tan daş lık tan çı ka rıl ma sı ve ül ke sin de sa na tı nı ya pa ma ma sı… Vü cu du yo rul ma ya baş lar. Tür ki ye’de ya ş a dı ğı ma pus luk lar, gör dü ğü bas kı lar. Ya ş a dı ğı stres ler… Hiç bir ş ey yıl dır maz onu. Da ha an lat mak is te di ği o ka dar çok ş ey var dır ki… Bu dö nem de Du var fil mi nin çe kim le ri ne baş lar. Fran sa’da bir me kan ayar la nır ve kol lar sı va nır. Du var’la Tür ki ye’nin ha pis ha ne le ri ni, fa ş iz mi an la ta cak tır. “Öte yan dan Du var, 1980’le rin Tür ki ye si’nin zu lüm, aş a ğı la ma, iş ken ce, yok sul laş ma ve bas kıy la ku ş a tıl mış or ta mı na yap tı ğı güç lü çağ rı ş ım la rıy la, Tür ki ye’de ki as ke ri dik ta nın teş hi ri ne yö ne lik kam pan ya yı can lan dı rı cı bir iş le vi de ye ri ne ge tir di. Du var, Yıl maz’ın du var la rın dan kur tul muş Tür ki ye ide ali nin me sa jı nı da içe ri yor du.” (Fa toş Gü ney) 1983 yı lın da çe ki len Du var, Yıl maz Gü ney’in son fil mi dir ar tık. 1984 yı lı nın 9 Ey lü lü’nde Pa ris’te, ya ka lan dı ğı kan ser has ta lı ğı, zul mün, fa ş iz min, ha pis ha ne le rin, sal dı rı la rın, bas kı la rın, so ruş tur ma la rın, mah ke me le rin yıl dı ra ma dı ğı in sa nı tes lim alır. Se ven le ri, ai le si için ölüm ha be ri çok ani olur. Ce na ze si Pa ris’te def ne di lir. Yıl maz Gü ney, yal nız ca Tür ki ye Si ne ma sı için de ğil, dün ya si ne ma sı için de çok önem li bir si ne ma cı dır. Çok önem li bir dev rim ci sa nat çı dır.


inceleme

Sos ya list ger çek çi li ği, sa na tı nın her ala nın da en et ki le yi ci ş e kil de kul la nan; ya ş a mı/gö rüş le ri/tu tu muy la hem dev rim ci le re, hem de dev rim ci si ne ma cı la ra ör nek olan Gü ney, bu ül ke ni n sa nat ala nın da en bü yük de ğer le rin den bi ri ol muş tur. Mi ra sı nı ko ru mak da dev rim ci le re, dev rim ci sa nat çı la ra düş mek te dir. “Ha yat bi ze mut lu ol ma ş an sı ver me di sev gi li... Biz ken di miz den baş ka her ke sin üzün tü sü nü üzün tü müz, acı sı nı acı mız yap tık çün kü. Dün ya nın öbür ucun da, hiç ta nı ma dı ğı mız bir in sa nın göz ya ş ı bi le içi mi zi par ça la dı. Ke di le re ağ la dık, kuş la rın ya sı nı tut tuk. Yü re ği mi zin yuf ka lı ğı ki mi za man ha yat kar ş ı sın da bi zi za yıf yap tı. As lın da ne gü zel ş ey dir in sa nın in sa na yan ma sı sev gi li... Ne gü zel dir bil me di ğin bi ri nin der di ne üzü le bil mek ve ça re ara mak... Ben, bü tün ha ya tım da hep üzül düm, hep yan dım. Ya ş a mak ne gü zel dir be sev gi li... Ya ş a mak ne gü zel dir... Se vi ne rek, se ve rek, se vi le rek, dü ş ü ne rek... Ve o vaz ge çil mez san cı la rı nı du ya rak ha ya tın...” (Yıl maz Gü ney) "Önüm de ki gün le rin, ge rek sa nat sal, ge rek si ya sal açı lar dan ol sun, fark lı bir kül tür or ta mı açı sın dan ol sun, bir çok zor luk la ra ge be ol du ğu nu bi li yo rum. An cak, iyim se rim ve ge le ce ğe gü ven le ba kı yo rum. Ba ş ım, be de ni min üze rin de kal dı ğı müd det çe, kar ş ı la ca ğım zor luk la rı ye ne ce ği me ina nı yo rum. Ama kah pe bir kur ş u na ye nik dü ş er sem, kav gam bı rak tı ğım yer de dur ma ya cak, onu ile ri ye gö tü re cek in san la rın elin de he de fi ne ula ş a cak tır. ❏

Yılmaz Güney ve Sinemamız “Yıl maz Gü ney'in sa nat sal ya ş am öy kü sü, sa de ce Türk Si ne ma sı ba kı mın dan de ğil, dün ya si ne ma sı ba kı mın dan da ben ze ri ne pek rast lan ma yan özel lik ler ta ş ır. Türk ve dün ya si ne ma sın da, ön ce le ri ta nın mış bir oyun cu iken,son ra dan film yö net me ye baş la yan sa nat çı lar var dır ama sa yı la rı çok de ğil dir... Ama da ha az rast la na nı si ne ma ka ri ye ri ne po pü ler film ler de ak tör lük le baş la yıp, so nun da ödün süz, ka li te li film ler ya pan sa nat çı lar dır. Bu, bir ya ş am pla nı, bir tut ku, ömür bo yu unu tul ma yan bir amaç ge rek ti rir. Yıl lar ca yüz den faz la film de ak tör ola rak rol alan, Türk Si ne ma sı'nın en se vi len sta rı dü ze yi ne yük se len, ‘Çir kin Kral’ adıy la mil yon lar ca se yir ci nin hay ran lı ğı nı ka za nan po pü ler bir yıl dı zın, gü nün bi rin de tüm ünü nü, yay gın lı ğı nı teh li ke ye ata rak, ödün süz, ka li te li film le rin yö net men li ği ne ka rar ver me si, çok rast la nan olay lar dan de ğil dir. Yıl maz Gü ney, si ne ma da bu nu ger çek leş tir di. Bu an lam da Yıl maz Gü ney, Türk Si ne ma sı'nda yan lız ca yö net men ola rak de ğil, ak tör ola rak da, ken di sin den son ra ge len le re önem li bir ör nek oluş tur du. 1970 – ’80 ara sı bir dü zi ne genç yö net men, onun ödün süz ve gö zü pek ger çek li ği ni be nim se di ği gi bi, bir çok genç ak tör de, ka li te li film ler de oy na ma yı, il ke li dav ran ma yı be nim se di. Bu an lam da ön cü lük, Yıl maz Gü ney'in si ne ma sa na tı mız da ki ye ri ni ko num lar ken kul la na bi le ce ği miz en ge çer li söz cük tür. Yıl maz Gü ney bir ön cüy dü.” Onat Kut lar

eylül 2009 | TAVIR | 21


ayın fotoğrafı

foto: hakan ertürk

22 | TAVIR | eylül 2009


şiir

yukardalar can yücel

12 Mart'tan sonra İstanbul'un ev ev arandığı gece Yılmaz, Mahirlerle Ulaş ları saklandıkları yerden Arabasına bindirip Levent'e evine götürür. Polis barikatlarından "Yaş a Çirkin Kral!" ünlemleriyle Az sonra kapı vurulur, bir komiser on silah endazıyla Girer içeri, Yılmaz kapı ağzındadır. Komser "İhbar aldık, Mahir'le arkadaş larını Burda saklıyormuş unuz" der. Yılmaz da Yılmaz'ca gülüp eliyle çatıkatını göstererek "Yukardalar" deyince, Komser de kahkahayı basıp avanesiyle basıp gider. Mahir gerçekten o anda yukardadır. Yoldaş larıyla Devrim Tarihimizin çatıkatında

eylül 2009 | TAVIR | 23


röportaj

lenin ile söyleşi tavır

Sa vaș ve ba r ıș hak kın da Le nin ile “Sos ya lizm ve Sa vaș” ki ta bı üze rin den bir rö por taj ger çek leș tir dik. Ha ya tın so ru la r ı na, Le nin’in ha ya tın için den ver di ği ce vap la r ı din le dik bir kez da ha. Ki el bet te ya șı yor ve ko nu șu yor Le nin... Sos ya list le rin sa va șa kar șı tu tu mu ne dir? Le nin: Sos ya list ler, halk lar ara sın da k i sa vaș la r ı, her za man bar bar ca ve in san lık tan uzak bu la rak mah kum et miș ler dir. An cak bi zim sa va șa kar șı tu tu mu muz, (ba r ı șı des tek le yip sa vu nan) bur ju va pa si fist ler den de, anar șist ler den de te mel den ay r ı lır. Biz, sa vaș ile bir ül ke de k i sı nıf mü ca de le si ara sın da k i ka çı nıl maz ba ğı gör dü ğü müz için on lar dan fark lı yız; biz sı nıf lar or ta dan kal kıp sos ya lizm ku rul ma dık ça sa vaș la r ın or ta dan kalk ma ya ca ğı nı bi li yo ruz; biz ay r ı ca iç sa vaș la r ı, ya ni ezi len sı nı f ın ezen sı nı fa, kö le nin kö le sa hi bi ne, ser fin top rak be yi ne ve iș çi le rin bur ju va zi ye kar șı ver di ği sa vaș la r ı ta ma men hak lı, ile ri ci ve zo run lu ka bul et ti ği miz için de on lar dan ay r ı lı yo ruz... (Say fa:13) Sa va șı na sıl ta nım lı yor su nuz? Le nin: “Sa vaș, po li ti k a nın baș k a araç lar la (ya ni șid det) de va mı dır.” Bu ün lü ve ci ze yi, sa vaș ko nu sun da k i en akıl lı as ker ya zar lar dan olan Cla use witz söy le miș tir. Mark sist ler de hak lı ola rak her so mut sa va șın ni te li ği ni de ğer len di rir ken bu te zi, ku ram sal te mel ola rak al mıș lar dır. Marks ve En gels’in sa vaș la ra yak la șı mı da her za man bu ba kıș açı sın dan ol muș tur... (Say fa:18)

an la ma ge lir? Le nin: So yut bir ba r ıș çağ r ı sı ya pan pa si fizm, iș çi sı nı f ı nı kan dır ma nın pek çok yo lun dan bi ri dir... Ba r ıș pro pa gan da sı, yal nız ca ha yal to hum la r ı eke cek ve pro le tar ya nın ce sa re ti ni kı ra cak tır. Çün kü bu, pro le tar ya yı bur ju va zi nin in san c ıl ol du ğu na inan dı r ır ve onu sa va șan ül ke le rin giz li dip lo ma si si nin elin de bir oyun ca ğa çe vi rir. Özel lik le, bir di zi dev rim ol mak sı z ın söz de de mok ra tik bir ba rı șın müm kün ol du ğu fik ri, ta ma men yan lıș tır... (Say fa: 67) Dev rim ci le rin ba r ı șa yö ne lik yak la șı mı, prog ra mı ne ol ma lı? Le nin: (...) Bi zim “ba r ıș prog ra mı mız”, em per ya list güç le rin ve em per ya list bur ju va zi nin de mok ra tik bir ba r ıș ve re me ye ce ği ni açık la ma lı. Böy le si bir ba r ıș, ne geç miș te, ne ge ri ci bir em per ya list ol ma yan ka pi ta lizm ütop ya sın da, ne de ka pi ta lizm ko șu la r ın da eșit ulus la r ın bir li ğin de de ğil ge le cek te, pro le tar ya nın sos ya list dev ri min de aran ma lı ve ba r ıș için bu șe k il de mü ca de le edil me li... Kim ki ulus la ra, sos ya list dev rim pro pa gan da sı yap ma dan “de mok ra tik” bir ba r ıș va at edi yor sa ya da bu dev rim için mü ca de le yi red de di yor sa... o, pro le ter ya yı al da tı yor de mek tir... (Say fa:95)

Sos ya list ler bü tün sa vaș la ra kar șı mı çı kar lar? Le nin: Sos ya list ler, sos ya list ol mak tan vaz geç mek si zin, ge nel ola rak bü tün sa vaș la ra kar șı ola maz lar... Ezi len halk la r ın zul mün den kur tul mak için ken di le ri ni ezen le re kar șı yü rüt tük le ri sa vaș lar ör ne ğin de ol du ğu gi So yut bir ba rıș çağ rı sı ya pan pa si fizm ne bi de mok ra tik sa vaș lar ve ayak lan ma lar da

24 | TAVIR | eylül 2009

as la ola nak sız de ğil dir. Pro le tar ya nın sos ya lizm için bur ju va zi ye kar șı yü rüt tü ğü iç sa vaș l ar ka ç ı n ıl m az d ır. Sos y a l iz m in za fe r e ulaș tı ğı bir ül ke ile bur ju va ve ya ge ri ci baș ka ül ke ler ara sın da da sa vaș lar ola bi lir... (Say fa: 97) Si lah sız lan ma ko nu sun da ne dü șü nü yor su nuz? Le nin: Si lah sız lan ma, sos ya liz min bir ide ali dir. Sos ya list top lum da sa vaș lar ol ma ya cak tır. Ve do la yı sıy la da si lah sız lan ma ba șa r ıl mıș ola cak tır. Fa k at top lum sal bir dev rim ve pro le tar ya dik ta tör lü ğü ol ma dan sos ya liz min ger çek leș me si ni bek le yen bi ri sos ya list de ğil dir. Dik ta tör lük, doğ ru dan șid de te da ya nan dev let gü cü dür. Yir min ci yüz yıl da șid det -bu uy gar lık ça ğın da ge nel ola rak böy le dir- bir yum ruk ya da so pa de ğil, as ke ri kuv vet l er an l a m ı n a ge l ir. “Si l ah s ız l an ma”yı prog ra ma koy mak, șu ge nel ifa dey le eș de ğer dir: Si lah la r ın kul la nıl ma sı na kar șı yız. Bu ifa de ne ka dar Mark sist ise, șu nu söy le mek de o ka dar Mark sist ola cak tır: Șid det kul la nıl ma sı na kar șı yız! (Say fa: 97) Bu ko nu da ezi len le re öne ri niz ne dir? Le nin: Ezi len bir sı nıf, si lah kul lan ma yı öğ ren mek ve si lah edin mek için ça ba gös ter mi yor sa, kö le mu ame le si gör me yi hak edi yor de mek tir. Eğer bur ju va pa si fis ti ya da bir opor tü nist de ğil sek, sı nıf mü ca de le sin de ve ege men sı nı f ın ik ti da r ı nı yık mak tan baș k a bir çı kıș yo lu nun bu lun ma dı ğı ve de bu lun ma ya ca ğı sı nıf lı bir top lum da ya șa dı ğı mı z ı unu ta ma yız... (Say fa: 98) Ne den böy le di yor su nuz?


röportaj

Le nin: İs ter kö le li ğe, serf li ğe, is ter gü nü müz de k i gi bi üc ret li kö le li ğe da yan sın, bü tün sı nıf lı top lum lar da, ezen sı nıf her za man si lah lı dır... Bu öy le si ne ba sit bir ger çek ki, üze rin de dur ma ya ge rek bi le yok. Ki is tis na sız bü tün ka pi ta list ül ke ler için ge çer li olan, as ker le rin... grev ci le re kar șı kul la nıl ma sı ol gu su nu ha tır la mak ye ter. Pro le tar ya ya kar șı si lah lan mıș bir bur ju va zi, mo dern ka p i t a l ist top l u m un en bü y ük, en önem li ve en te mel ger çek le rin den bi ri dir... Bu ger çe ğe rağ men dev rim ci sos yal de mok rat lar dan (dev rim ci ler den-bn-) “si lah sız lan ma”, “ta le bi ni” ile ri sür me le ri bek le ni yor! Bu, sı nıf mü ca de le si ba kıș açı sı nı ta ma men terk et mek le, dev rim dü șün ce sin den bü t ü n üy l e vaz g eç m ek l e eș an l am l ı d ır... (say fa: 98-99) Siz ne öne ri yor su nuz pe k i? Le nin: Slo ga nı mız șu ol ma lı dır: Bur ju va zi yi yen mek, si lah sız lan dır mak ve mülk süz leș tir m ek için pro l e t ar y a n ın si l ah l an m a s ı. Dev rim ci bir sı nıf için ye ga ne tak tik bu dur ve bu tak tik, ka pi ta list mi li ta riz min bü tün nes n el ge li și mi ni man tık sal ola rak ta k ip eden ve bu ge li șim ta ra f ın dan dik te edi len tak tik tir... (say fa: 99) Bü tün si lah lar ta ri hin çöp lü ğü ne ne za man atı la cak? Le nin: Pro le tar ya, an cak bur ju va zi yi si lah sız lan dır dık tan son ra, ta rih sel mis yo nu na iha net et mek si zin bü tün si lah la r ı hur da yı ğı n ı n a gön d e re b i l ir. Pro l e t ar y a șüp h e s iz bu nu ya pa cak tır ama an cak bu ko șul ger çek leș tik ten son ra, ke sin lik le da ha ön ce de ğil... (say fa: 99) Bir yan dan “sos ya list” ol du ğu nu söy ler ken di ğer yan dan pa si fizm pro pa gan da sı ya pan lar as lın da ne yap mıș olu yor lar? Le nin: Bur ju va zi yi ala șa ğı et me den ve sos ya liz mi ör güt le me den ba r ıș umu du nun bir al dan ma dan baș k a bir șey ol ma dı ğı nı iș çi le re açık la mak tan ka ç ı nan sos ya list pa si fizm, bur ju va pa si fiz min yal nız ca bir kop ya sı dır. On lar, iș çi le rin ka de ri ni bur ju va zi nin el le ri ne tes lim et mek te, em per ya list hü kü met le ri ve bu ül ke le rin ken di ara la r ın da yap tık la r ı pa zar lık la r ı iyi bir șey miș gi bi sun mak ta ve kit le le rin dik k a ti ni bu gün kü ge liș me le rin önü mü ze koy du ğu sos ya list dev ri mi ol gun laș tır ma gö re vin den baș k a yö ne çek mek te dir...

(say fa: 125) “Sa vaș” ke li me si kar șı sın da bi le deh șe te ka pı lan kü çük bur ju va zi için ne ler söy ler si niz? Le nin: (...) Sız la nıp du ran kü çük bur ju va zi için sa de ce deh șet ve kor ku, sa de ce si lah la rın her tür kul la nı mı na, kan dök me ye, ölü me vb. yö ne lik nef ret uyan dı r ı yor sa, o za man șu nu söy le me miz ge re k ir: Ka pi ta list top lu mun ken di si sı nır sız bir deh șet tir ve her za man da öy le ol muș tur. (say fa: 99)

Bur ju va hü kü met le re ba rıș ko nuș ma la rıy la ses len mek ne an la ma ge lir? Le nin: Bur ju va hü kü met le ri ne kar șı ba r ıș ko nuș ma la r ıy la ses len mek ger çek te hal kı al dat mak tır. (say fa: 142) Emek çi ka dın la rın bü tün sa vaș la ra kar șı ol m a s ı ge rek t i ği n i söy l e yen l er var, bu ko nu da ne söy ler si niz? Le nin: Pa ris Ko mü nü’nü iz le yen bir göz lem ci, Ma yıs 1871’de bir İn gi liz ga ze te sin de k i

eylül 2009 | TAVIR | 25


röportaj

ya z ı sın da șöy le söy lü yor du: “Fran sız ulu su sa de ce ka dın lar dan oluș say dı ne kor kunç bir ulus olur du!” Pa ris Ko mü nü’nde ka dın lar ve ço cuk yaș ta k i genç ler, er kek ler le omuz omu za sa vaș tı lar. Bur ju va zi yi de vir mek için yak la șan sa vaș lar da da du rum fark lı ol ma ya cak tır. Pro le ter ka dın lar, ye te rin ce si lah lan ma mıș ya da ta ma men si lah sız iș çi le rin, bur ju va zi nin iyi si lah lan mıș güç le ri ta ra f ın dan kur ș un l an m a s ı n a se y ir c i kal m a y a c ak t ır... Em p er y a l izm, bü y ük güç l e r in, dün y a n ın pay la șı mı ve ye ni den pay la șı mı için yü rüt tü ğü vah și bir sa vaș tır. Bu yüz den ka ç ı nıl maz ola rak, bü tün ül ke ler de, hat ta ta raf sız ve kü çük olan lar da bi le, as ke ri leș tir me yi da ha da ile ri gö tür me ye mec bur dur. Pe k i, pro le ter ka dın lar bu na na sıl kar șı ko ya cak lar? Sa de ce bü tün sa vaș lar ve as ke ri olan her șe ye la net oku ya rak mı, sa de ce si lah sız lan ma ta lep

26 | TAVIR | eylül 2009

ede rek mi? Ezi len ve ger çek ten dev rim ci olan bir sı nı f ın ka dın la r ı, bu utanç ve ri ci ro lü as la ka bul et me ye cek. On lar oğul la r ı na di ye cek ler ki: (...) As ker lik sa na tı nı iyi ce öğ ren. Pro le ter le rin bu bil gi ye ih ti ya c ı var... Sö mü rü ye, se fa le te ve sa va șa, dua lar la de ğil, bur ju va zi yi ye ne rek ve onu si lah sız lan dı ra rak son ver mek için ih ti ya c ı var... (Say fa: 100101)

Bah set ti ği niz ba rı șın yo lu ner den ge çi yor? Le nin: Her kim ka lı c ı de mok ra tik bir ba r ıș is ti yor sa, hü kü met le re ve bur ju va zi ye kar șı iç sa vaș tan ya na ol mak zo run da dır... (Say fa: 29)

Ba rıș için ge re ken ko șul ne dir? Le nin: Ba r ı șı sağ la mak için (da ha sı ger çek ten de mok ra tik ve ger çek ten onur lu bir ba rıș için), po li tik ik ti da r ın, top rak sa hip le ri ve ka pi ta list le rin de ğil, iș çi le rin ve yok sul köy lü le rin elin de ol ma sı ge re k i yor. (Say fa: 143)

Son ola rak me sa jı nız... Le n in: Dev r im için atı l an her mu z af fer adım, yüz bin l er c e, mil y on l ar c a in s a n ı ölüm den, se fa let ve aç lık tan kur ta ra cak tır. Ku lü be le re ba r ıș, sa ray la ra sa vaș! (Say fa: 154)

Dev rim ol ma dan “ba rıș” ol maz mı? Le nin: Dev rim ler ol mak sı z ın söz de de mok -

(Alın t ı l ar için kay n ak: Sos y a l izm ve Sa vaș/Le nin, Ev ren sel Ba sım Ya yın) ❏

ra tik bir ba r ıș, dar k a fa lı bir ütop ya dan baș ka bir șey de ğil dir... (Say fa: 43)


izlenim

nazar boncuğu: eski bir inancın camdaki yansıması... türkan doğan

Mem le ke ti mi zin mes lek er bap la rı... Ba kır cı lar, ka lay cı lar ve taş iş çi li ği us ta la rı, kız gın ateş ha rın da çe ki ci ör se vu rup da alın ter le riy le de mi ri eri ten de mir ci ler... Kök le ri yüz yıl lar ön ce si ne da ya nan ha sır cı lar, ko ş um cu lar... Ana do lu mi ra sı mız on lar bi zim. Za na at çı la rı mız, bin ler ce yı la, üç kı ta ya uza nan kül tür le riy le bir bi rin den fark lı ve de ğer li üre tim le riy le çı rak olup, kal fa olup, son ra us ta la ş ıp bir çok el sa na tı nın mi ma rı ol muş lar dır. Bel ki bu ne den le dir ata la rı mı zın in sa noğ lu nu be ce ri ve ye te ne ğiy le yaş ken eği len bir ağa ca ben zet miş li ği. Hal kı mı zın ih ti yaç la rın dan do ğan mes lek le rin de çı rak ol mak, kal fa ol mak, us ta ol mak yaş ken eğil mek ten geç miş .

Ge li ş en tek no lo ji sa ye sin de, ha ya tı mı zın her ala nın da de ği ş i me uğ ra yan, gün lük ha ya tın sü rek li de vi ni mi ne di re ne me yip kul la nım dan kalk ma ya, bel lek ler den si lin me ye baş la dı el sa nat la rı mız. Öy le ki ge ri ye, Ana do lu'nun sa yı lı yö re le rin de, hiç ol maz sa bel lek ler den si lin me sin ler, bi rer kül tür mi ra sı ola rak kal sın lar dü ş ün ce siy le el sa nat la rı mı zı ya ş at ma ya ça lı ş an us ta la rı arı yo ruz… Geç mi ş e da ir bü tün ye te nek le ri be ce ri le ri ve gü zel lik le riy le tek tek yi ti ri yo ruz on la rı. Ar tık ge çer li li ği kal ma mış es ki mes lek le ri dü ş ü nü yo ruz. Biz ler ba kır ten ce re kul lan ma dık ça ka lay cı lar; el ya pı mı tah ta ka -

eylül 2009 | TAVIR | 27


izlenim

ş ık sa tın al ma dık ça ka ş ık us ta la rı; mut fa ğı mız da yö re sel mut fak eş ya la rı na yer ver me dik çe ba kır cı lar, de mir ci ler, bı çak çı lar, top rak ka ba ş e kil ve ren us ta lar ve da ha ni ce le ri bu iş ten ek mek yi ye mez ol du lar. Son ra ha sır cı lar, se mer ci ler, ke çe ci ler, cam bon cuk üre ti ci ler ve da ha ni ce mes lek er ba bı, za na at kar lar dük kan la rı nın ka pı sı na ki lit vu rup çe ki li yor kö ş e le ri ne.

zar Kö yü ile ta nı nır. Ana do lu'nun unu tul ma ya yüz tut muş ge le nek sel na zar bon cu ğu ve 3 bin yıl lık geç mi ş i olan na zar bon cu ğu ge le ne ği, Tür ki ye'de sa de ce İz mir'in Ke mal pa ş a il çe si ne bağ lı Na zar Kö yü’nde ve Cu ma ova sı-Gö re ce’de bon cuk us ta la rı ta ra fın dan üre ti lip, ya ş a tı lı yor.

El eme ği göz nu ru üre ti len na zar bon cuk la rı, Ke mal pa ş a’nın bu ş i rin kö yü olan Na zar’da ki Ege’de do ğa nın ye ş il lik ler le örü lü ş i rin mi ş i - cam ocak la rın da ha yat bul du ğu nu öğ ren di ği rin bir il çe si dir Ke mal pa ş a. İz mir'in 29 km do - miz de yok olan mes lek le rin us ta la rı nı ta nı mak ğu sun da yer alan Ke mal pa ş a'nın ta ri hi geç - için dü ş ü yo ruz yol la ra. mi ş i İ.Ö. 1300'le re da yan mak ta dır. Akad lar ve Hi tit ler den baş la ya rak Sel çuk lu ve Os man lı Yol lar bi zi Ege’de bir kö ye doğ ru gö tü rü yor. İz dö ne mi ne ka dar bir çok me de ni ye te sah ne mir ga ra jın dan Ke mal pa ş a’ya ge çi yo ruz. Ke olan Ke mal pa ş a; He len, Ro ma ve Bi zans dö - mal pa ş a’dan bin di ği miz dol muş , göz bon cu nem le rin de Sart ve Ion kent le ri ara sın da ker - ğu ya pım cı lı ğı ile adı nı du yur muş olan Na zar van yol la rı nın uğ rak ye ri ol muş tur. An tik adı Kö yü’ne 40 da ki ka da ge ti ri yor bi zi. Nymphai on ola rak bi li nen gü nü müz Ke mal pa ş a il çe si, Nif Da ğı etek le rin de 200 m yük - İlk mer ha ba mı zı kö yün gi ri ş in de de de sin den sek lik te ku rul muş tur. Nif Da ğı, İz mir'in Ke mal - kal ma la ka bıy la Pi lot Meh met Am ca’dan alı pa ş a il çe si ne ha kim ve Boz dağ lar dağ sil si le si - yo ruz. Çok iç ten, el le ri na sır lı bir emek çi… Na nin en ba tı ya uza nan ucu nu oluş tu ran 1510 zar’ın du var la rına ve ağaç lar dan sar kan bon m. yük sek lik te ki bir dağ dır. Ege Böl ge si'nde cuk la ra ba ka rak iler ler ken, kö yün ta ri hi ni ve Hi tit ler den ka lan tek ör nek olan Ka ra bel Ka - Ku ru göl Kö yü’nün ne den Na zar ol du ğu nu an bart ma sı il çe sı nır la rı içe ri sin de dir. Ke mal pa - la tı yor. Ne de ni açık; bu köy na zar bon cu ğu ş a, dün ya ca ün lü ki ra zı ve çam or man la rıy la, üre ti ci li ği ile ün lü. Ay nı za man da es ki bir na bir de ni ce gü zel köy le ri gi bi ş i rin mi ş i rin Na - zar bon cu ğu us ta sı ol du ğu nu da ifa de edi yor

Pi lot Meh met bi ze. Na zar bon cu ğu üre ti len bu ş i rin kö yün mey da nın da ku ru lan stand la ra ve bon cuk sa tı ş ı tez gah la rı na ve köy du var la rın da kö pe ği öl dük ten son ra ken di si ni köy de sa de bir ya ş a ma ka pa tan bir hey kel tı ra ş ın yont ma taş lı bon cuk iş le me li ça lış ma la rı na ta kı lı yor göz le ri miz. Köy hal kı bi zi Mah mut Us ta’ya yön len di ri yor. Mah mut Us ta’nın ye ş il bir bah çe içer sin de ki bon cuk sar kan ağaç la rın al tın dan ge çe rek, na zar bon cuk la rı nın el eme ği göz nu ru ile üre til di ği oca ğı na ge li yo ruz. Ağus tos’un en sı cak gün le ri ni ya ş ar ken ve böy le bir sı cak gü nün içe ri sin dey ken, us ta la rı, çam ağa cı nın odu nuy la har la nan ate ş in kar ş ı sın da eri yen cam la rı ş ek le sok ma ya ça lı ş ı yor ken bu lu yo ruz. İn san la rın bu nal tı cı sı cak lar dan kaç ma ya ça ba la dı ğı sı cak yaz gün le rin de ba zı mes lek grup la rı ate ş in kar ş ı sın dan ne il ginç tir ki ay rı la mı yor. Ka pa lı dev re fı r ın la r ın tüm mes lek grup la rı na ya yıl ma sı na rağ men ba zı mes lek gru bu ge le nek sel ka li te yi ko ru ya bil mek için sa bır la 1200 de re ce sı ca ğa 50 san tim uzak lık ta ta ham mül et me ye ça lı ş ı yor. Tıp kı Mah mut Us ta’nın bon cuk atöl ye sin de ki beş hü ner li us ta gi bi... Kuş cı vıl tı la rıy la do lu, yem ye ş il bir ara zi nin or ta sın da tuğ la dan ya pıl mış dört du var ve on la rın da üze rin de ah ş ap bir dam. Önün de kı rık cam par ça la rı, te ne ke ler, ş i ş e ler, odun lar… Açık pen ce re den gi ren ış ık, içe ri de ça lı ş an la rın mal ze me le ri seç me le ri ve bir bir le ri ni gör me le ri için ye ter li. İçe ri de, dört gö zün den ateş ler sa çan bir ej der ha yı an dı ran, ker piç le sı van mış yer den bit me kub be ş ek lin de bir ocak var. Ağ zın dan içe ri ye sü rek li odun lar sü rü lü yor oca ğın… Oda du man lı ve sı cak... Oca ğın göz le rin den içe ri ye be yaz renk li ya da say dam cam par ça la rı atı lı yor kü rek ler le. Cam par ça la rı, göz le rin içi ne so ku lan de mir le rin ucun da eri ye rek ma cun ha li ne ge li yor. Us ta lar el le rin de de mir ler eri yen ca mı ka rış tı rı yor dur ma dan… Kıp kır mı zı kor ha lin de ki gö zün için de ma cun ha li ne ge len cam, oda nın bir kö ş e si ne bı ra kı lı yor. Di ğer kö ş e le re ay rı ay rı sa rı ve ma vi cam lar yer leş ti ri le rek eri me ye bı ra kı lı yor. Ama oca ğın için de bü tün cam la rın ren -

28 | TAVIR |eylül 2009


izlenim

gi ay nı, kıp kır mı zı bi rer ma cun on lar. Us ta lar ayır dık la rı par ça la rın ren gi ni an cak koy duk la rı ye re gö re ayırt ede bi li yor lar. Us ta la rı iz li yo ruz. Us ta, oca ğın önü ne kü çük bir yas sı taş yer leş ti ri yor. Eli ne al dı ğı in ce uzun bir de mir le oca ğın için de ki ma cun lar dan bi rin den kü çük bir par ça ko pa rı yor. De mi ri dön dü re rek dı ş a rı ya çı ka rı yor ve ta ş ın üze ri ne ko yar koy maz, di ğer elin de tut tu ğu sac la üze ri ne bas tı rıp ca mı yas sı laş tı rı yor. Cam, bir kaç sa ni ye de kır mı zı dan la ci ver te dö nü ş ür ken, üze ri ne sı ra sıy la ocak tan al dı ğı be yaz, sa rı ve la ci vert nok ta la rı yer leş ti ri yor. Bü tün bu iş lem bir da ki ka bi le sür mü yor. Us ta lar bu oca ğın ba ş ın da gün de 7–8 sa at ça lı ş ı yor lar. Ba zen gün de 500, ba zen de 1000 bon cuk ya pı yor lar. Es ki den bon cuk çu luk ba ba dan oğu la ge çer miş . Ama ar tık ye ni ne sil pek il gi len mi yor bon cuk la, bon cuk çu luk la. Tür ki ye’de yak la ş ık 100 yıl dır bon cuk ya pı lan iki köy de; Ke mal pa ş a ve Cu ma ova sı-Gö re ce Kö yü’nde yak la ş ık 50 us ta var bon cuk ya pan. On la rın yap tı ğı bon cuk lar sa de ce Tür ki ye’ye de ğil, bü tün dün ya ya da ğı lı yor. Bu ş i rin köy de bon cuk atöl ye si sa hi bi ve sos yal bir ki ş i li ği ile de dik ka ti mi zi çe ken Mah mut Us ta ile ta nı ş ı yo ruz.

Na zar Kö yü’nde son 57 yıl dır na zar bon cuk la rı nın el eme ği göz nu ru üre til di ği atöl ye ler, ocak lar tek tek ka pa nı yor. Çin mal la rı nın Tür ki ye'ye gir me si nin ar dın dan; iki yıl ön ce si ne ka dar 12 ocak ve atöl ye nin bu lun du ğu köy de

ça lı ş an ocak-atöl ye sa yı sı nın dör de düş tü ğü nü öğ re ni yo ruz. Na zar bon cu ğu üre ti miy le ta nı nan Na zar’da ş im di ki he def ise eko-tu rizm yo luy la Çin mal la rıy la re ka bet et mek...

Na zar Kö yü'nde bon cuk atöl ye si sa hi bi olan Mah mut Sür, 13 ya ş ın da am ca sı nın atöl ye sin de baş la dı ğı bu mes le ğin 30 yıl lık emek çi si. Cam bon cu ğu ya pı mı nın, ger çek ten çok zor bir sa nat ol du ğu nu ifa de eder ken, ca mın eri ye bil me si için ge rek li ısı nın 1200 °C de re ce yi bul du ğu nu, bu or ta mı çam odu nu kul la na rak top rak ocak lar da sağ la ma ya ça lış tık la rı nı söy lü yor. Bon cuk us ta sı nın ate ş in kar ş ı sı na ge çe rek el le ri ne al dı ğı iki de mir le bon cu ğa ş e kil ver di ği ni söy le yen Sür; bu sı ra da bon cu ğa düz gün ş e kil ve ri le bil me si için göz le rin sü rek li açık ol ma sı ve hız lı ha re ket et me nin çok önem li ol du ğu nu an la tı yor bi ze. Yaz ay la rın da çok sı cak gün ler de na zar bon cu ğu ya pı mı nın zor laş tı ğı nı söy le yen Sür, si pa riş ol du ğu tak dir de sı ca ğa rağ men ek mek pa ra sı için ça lış ma ya de vam et tik le ri ni di le ge ti ri yor. Ça lı ş ır ken sık sık yüz le ri ni yı ka dık la rı nı, fır sat bul duk ça is ti ra hat et tik le ri ni be lir ten Sür, ate ş in yüz le ri ne ver di ği sı ca ğa ve bon cuk la ra ş e kil ver dik le ri de mir ş iş le rin ısın ma sı na za man la alış tık la rı nı söy lü yor.

eylül 2009 | TAVIR | 29


izlenim

Köy hal kı nın ço ğun lu ğu bah çe ci lik, ta rım ve ya ş a mak ta bu gün. Bu gün, bu ge le ne ği ya ş a arı cı lık ile uğ ra ş ı yor fa kat kö yü meş hur kı lan tan az sa yı da ki bon cuk us ta sı nın kö ke ni, 19. yüz yı lın son la r ın da Os man lı İm pa ra tor lu esas ürün na zar bon cu ğu... ğu’nun da ğıl ma ya baş la ma sıy la, İz mir ve çev Na zar Kö yü’nün ye ş il mey ve bah çe le ri ara sın - re si ne yer le ş en Arap asıl lı cam us ta la rı na da da Per ş em be ve Pa zar gün le ri ha riç, yaz-kış yan mak ta. Ana do lu'da unu tul ma ya yüz tut tü ten ba ca lar, na zar bon cu ğu ocak la rı na ait. muş olan cam iş le me tek ni ği, bu ta rih ten son Us ta, 1950'li yıl lar dan bu ya na na zar bon cu ğu ra göz sem bo lüy le bir le ş e rek ye ni den ha yat ocak la rı nın bu lun du ğu ve cam süs eş ya sı üre - bu lur. Ön ce le ri Arap han ve Ke me ral tın'da ocak ti mi nin ya pıl dı ğı kö yün son yıl lar da güç kay - ku rup hal hal ve göz bon cu ğu ya pan us ta lar, fı bet ti ği ni söy lü yor. 2000'li yıl la ra ka dar köy de rın la rın çı kar dı ğı du ma nın, çev re sa kin le ri ni ra do ğan tüm ço cuk la rın na zar bon cu ğu üre ti - hat sız et me si ve yan gın teh li ke si ya rat ma sı miy le ye tiş ti ği ni, an cak Çin mal la rı nın Tür ki - üze ri ne bu böl ge den sü rü lür ler. 1930'lar da, bü ye'ye gir me ye baş la ma sı son ra sı ocak la rın bi - yük mik tar lar da tü ket tik le ri çam odu nu nun bol rer bi rer ka pan dı ğı nı, hal kı el ürü nü cam eş ya ol du ğu yıl lar da ku la nı lan fı rın lar la, gü nü müz ve na zar bon cu ğuy la Çin ma lı se ri üre tim de kul la nı lan fı rın la rın ya pı sı ve ça lış ma tek ni ürün ler ara sın da ki fark lar ko nu sun da bi linç - ği ne re dey se bi re bir ay nı dır. Sa ba hın er ken sa at le rin de çam odu nuy la ya kı lan fı rın, atık cam len dir me ye ça lış tık la rı nı ifa de edi yor. la rın ve özel ola rak ha zır la nan renk len di ri ci Mah mut Us ta “ata ya di gâ rı cam dan ma mul, kim ya sal la rın fı rın için de ki göz le re yer leş ti ril öz ha ki ki na zar lık” imal eden bir kaç oca ğın, me si nin ar dın dan, çok kı sa sü re de 1200 C de re inat la ya ş a ma sa va ş ı ver di ğin den bah se di yor. ce lik bir sı cak lı ğa ula ş ır. Bu, sa de ce ateş tuğ la sı, kil ve sa man dan ya pıl mış olan fı rın lar da ki — “Ma ki ne ha lı sı ile el ha lı sı ara sın da ki fark üs tün tek no lo ji nin bir gös ter ge si dir. Her gün gi bi bir du rum söz ko nu su. Yurt dı ş ın dan ge - ina nıl maz bir ısı dü ze yi ne yük se lip so ğu yan fı len le rin bon cuk la il gi si yok. Fab ri kas yon ol du - rın la rın üze rin de ki kil sı va, hem ide al bir ısı ya ğu için yü zey sel bo yan mış . Bi zim üret tik le ri - lı tı mı sağ la mak ta, hem de da ğı lıp par ça lan ma miz par lak, renk le ri da ha can lı ve el eme ği dir. sı nı ön le mek te dir. Çam odu nu ise yan dı ğın da Üre tim de ki ka li te ye rağ men tü ke ti ci ler da ha yük sek ısı ver me si, çok az kül bı rak ma sı, ca ma ucuz ol du ğu için Çin ma lı ürün le re yö ne li yor. par lak lık ve ş ef faf lık ka zan dır ma sı ne de niy le Ken di mi zi an lat ma nın en iyi yo lu nun tu rizm - özel lik le ter cih edil mek te dir. den geç ti ği ni gör dük. Çin'den it ha la tı ter cih eden top tan cı lar kö ye uğ ra maz ol du, biz de Hal kı mız ta rih ler bo yu na za ra kar ş ı çe ş it çe ş it bon cuk kul lan mış tır. Yö rük ler "dil göz" adı nı umu du mu zu tu riz me bağ la dık." o ver dik le ri de ve bon cu ğu nu ço cuk la rı na, de ve “Zor bir mes lek tir bu uğ raş .” di yor us ta. Sa - le ri ne ve ke mer le ri ne ta kı yor lar. Ay nı bon cu man la ka rış tı rı lan, çam odu nu kul la nı la rak ğa, Ka ra de niz’de "yı lan ba ş ı", An tep’te "it bon 1200 °C de re ce sı cak lı ğa ula ş an fı rı nın haz ne - cu ğu" de ni li yor. le rin de bu lu nan cam lar eri ye rek ş e kil le ni yor. Ay rın tı lar dan son ra bon cuk fı rı nın da ki gün lük İki adet de mi rin kul la nıl dı ğı bu tek nik te ka lın iş le yi ş i an la tı yor Mah mut Us ta: olan de mi re bon cu ğun ana ze mi ni sa rı lı yor, in ce de mir le ise ana ze min üze ri ne di ğer — Cam ve bo ya ak ş am dan atı lır, ka rış tı rı lır. renk ler ek le ni yor. Ez me yön te miy le de bon - Sa bah her kes sı ray la 05.00’te oca ğı ya kar. Ca cuk lar ş e kil le ni yor. Na zar bon cu ğu ya pı mın - mın eri m e s i için oca ğın için d e k i ısı n ın da, kü çük da na göz, ka ra göz, ye di göz gi bi il - 1000–1200 °C de re ce ye ka dar çık ma sı ge re ki ginç isim le ri bu lu nan kla sik leş miş te mel fi - yor. Ma cun ha li ne gel me si için se 800 °C de re gür ler kul la nı lı yor. Na zar bon cuk la rı, us ta dan ce lik bir ısı ye ter. Ca mı oca ğa at tık tan 1,5–2 us ta ya, ka rı ş ım dan ka rı ş ı ma de ği ş en renk sa at son ra erir. Her kes ge lir otu rur ve baş lar iş i ni yap ma ya... Bon cuk oca ğı nın ya pı lı ş ın da, ton la ma la rıy la da ay rı bir il gi oda ğı olu yor. ön ce bir çu kur ka zar sın oda nın or ta sı na. Son Araş tır ma lar da bu sa na tın, bin ler ce yıl lık sü reç ra 12 sı ra ateş tuğ la sıy la nal ş ek lin de örer sin için de, çok az de ği ş i me uğ ra dı ğı nı gö rü yo ruz. oca ğın du var la rı nı. Üs tü ne de beş tuğ la ko 3000 yıl lık An tik Ak de niz cam sa na tı tüm in ce - yup, kaç ki ş i ça lı ş a cak sa ma cun tab la sın da ki lik le riy le, Ana do lu göz bon cu ğu fı rın la rın da gi bi bö ler sin oda la ra... Son ra da nal ş ek lin de -

30 | TAVIR |eylül 2009

ki fı rı nın ağ zı nı odun sü re cek ş e kil de açık bı ra kıp oda la rın üs tü nü ker piç le sı var sın. Oda la rın için de bir de fa ya mah sus cam fab ri ka la rı nın ar tık la rın dan bir mad de eri tir sin. Bu mad de bir ke re erir ve ol du ğu ye re ya pı ş ır. Böy le ce bu oda nın için de bon cuk yap mak için eri ti len cam lar top ra ğa ka rış maz." Mah mut Us ta, bon cuk fı r ı nın da ya kı la cak odu nun da önem li ol du ğu nu söy lü yor. "Çam odu nun dan baş ka sı ol maz. Çün kü en iyi ale vi o ve rir." di yor. Na zar Kö yü’nün ocak la rı na gi ren cam lar, us ta la rın el le rin de ye ni den do ğu yor bon cuk ola rak... Loş ve sı cak bir oda dan çı kıp Ke me ral tı’nda ki ta ri hi dük ka na ge ti ri li yor lar. Ba zı sı ba kır lar, gü müş ler, de ri ler le süs le ni yor, ba zı sı tek ba ş ı na mağ rur bek li yor sa hi bi ni... Ba zı sıy sa kö tü göz ler den ko ru mak için sa bır sız la nı yor! Ba zı sı da ye ni doğ muş be bek le ri, ye ni ev li çift le ri, ev le ri, eş ya la rı, cüz dan la rı, çan ta la rı, ara ba la rı, iyi süt ve ren inek le ri, ya rış at la rı nı, kö pek le ri, ke di le ri, ko yun la rı, ke çi le ri, de ve le ri, tar la la rı, ağaç la rı, çi çek le ri süs le mek için bek li yor lar. Göz le ri ate ş e odak lan mış us ta lar, çe lik çu buk la rıy la, hız lı ama te laş sız ça lı ş ır lar. Ses siz lik için de bil me di ği miz bir oyu nu oy nar gi bi dir ler. Bir kaç ke sin ha re ket le, eri miş ca ma bi çim ve ri lir. Kul la nı lan araç la rın ad la rı bi le mis tik bir tö ren de oku nan tür kü le rin yan kı la rı gi bi dir. Ana par ça yı oluş tu ran ca mın sa rıl dı ğı çu bu ğun adı Asa be... Bon cu ğun üze ri ne göz le ri kon dur ma da kul la nı lan ş iş , Mer dan... Eri miş ca ma bi çim ve ri len yas sı de mi rin adı ise Met le ke... Ateş ile cam ve on la rı bir bi ri ne ka vuş tu ran us ta lar yi ne bir lik te ve baş ba ş a dır. Ve bu iz len me si do yum suz gös te ri, sü rer gi der ken us ta lar la ve da la ş ıp ay rı lı yo ruz Na zar Kö yü’nden.❏


tiyatro

saatleri ayarlama enstitüsü gülnaz bıçakcı

Ahmet Hamdi Tanpınar, romanında Batıdan alınan, akılla buluş mayan, temeli olmayan Batılılaş mayı hem Tanzimat döneminde, hem de Cumhuriyet döneminde ele alıp inceliyor. Bu temeli olmayan kültürün ülke aydınlarında, insanlarında ve kurumlarında yarattı ğı ikiliği ve parçalanmış lığı anlatıyor. Ayrıca, zaman, mekan ve insan iliş kisini de inceliyor. Geçtiğimiz tiyatro sezonunda, İstanbul Devlet Tiyatrosu, Kenter Tiyatrosu’nda Türk yazınının önemli bir eserini sahnelendi. Ahmet Hamdi Tanpınar’ın “Saatleri Ayarlama Enstitüsü” isimli eserinin sahnelenmesi önemli bir olaydı. Yönetmen Özgür Yalım, oyunu sahnelerken amacının romanı oyunlaş tırmak değil ama romandan oyun çıkarmayı denemek olduğunu söylemiş . Yönetmen romandan “Batılılaş ma ve akıl” konusunu seçmiş . Bu konuyu oyunun ekseni yapmış . Oyun iki kısımdan oluş uyor. Birinci kısımda Osmanlı kültürünün Tanzimat’a kar ş ın “aydınlanma” aklıyla buluş amamasını iş liyor. İkinci kısımda Cumhuriyet döneminin akılla ne kadar buluş tuğunu soruyor ve akılla buluş mamış bir kültürü sorguluyor.

Romanın konusu kısaca ş öyledir: Baş karakter Hayri İrdal (Atilla Şendil), Muvakkit Nuri Efendi’nin (Ali Ersin Yenar) yanında çırak olarak iş e baş lar. Saatlerle uğraş mayı seven ama bu meslekte kalmak istemeyen biridir Hayri İrdal. Nuri Efendi`nin yanında bilimsel, dini ve felsefi söyleş ilere tanık olur. Babasıyla tekkeye gider, müzik öğrenir. Seyit Lütfullah’a (Adnan Biricik) takılır, define avına merak salar. Büyür, askerliğini yapar. Tunuslu Abdüsselam Efendi, konağın son sakinlerinden Emine’yi Hayri’ye nikâhlar. Abdüsselam Efendi ölümüne yakın abuk sabuk vasiyetler bırakınca, Hayri’nin baş ı belaya girer. Mahkemelerde önce tanık, sonralarıysa sanık sandalyesinde oturur. Bu da yetmez, akıl hastanesine tedaviye gönderilir. Sonunda beraat eder, hastaneden taburcu olur ve Emine’sine kavuş ur. “Pos-

ta Telgraf” idaresinde iş e girer. Emine ölür. Hayri, iki yetimle baş baş a kalır. İspritizma Cemiyeti’nde çalış ır. Sonraları buradan ayrılıp Cemal Bey’in (Çetin Kaya) ş irketinde kâtip olarak iş e baş lar. Cemal Bey kendisini kovunca, Şehzadebaş ı’ndaki kahvede Doktor Ramiz’in (İş dar Gökseven) onu arkadaş ı Halit Ayarcı’yla (Adnan Biricik) tanış tıracağı güne kadar iş siz kalır. Halit Ayarcı, hayat hikâyesini dinleyince Hayri İrdal`ı çok sever. Kafasında Saatleri Ayarlama Enstitüsü fikri oluş ur. Enstitüyü kurar ve müdür yardımcılığı görevine Hayri’yi getirir. Hayri İrdal’ın yaş amı bundan sonra tamamıyla değiş ir. Fakirlik günleri geride kalır. İnanmadığı bu iş e zoraki girmiş tir. Sonuçları ş aş ırtıcı olunca müsterih olmasa da bu oyunu devam ettirme yoluna gider çünkü herkes bunu istemektedir. Ve günü gelir enstitü tasfiye edilir. Gerçekler ortaya çıkar. 17. ve 18. yüzyıllarda Avrupa’da aydınlanma felsefesi benimsenmiş tir. Bu düş ünce akımının amacı akılcı düş ünceyi eski, geleneksel, değiş mez kabul edilen varsayımlardan, önyargılardan ve ideolojilerden özgürleş tirmek ve yeni bilgileri geliş tirmektir. Fransız Devrimi ve modernleş me hareketleri kaynaklarını aydınlanma felsefesinden alırlar. Avrupa’da Fransız Devrimi ve diğer burjuva devrimleri gerçekleş irken, Osmanlı İmparatorluğu burjuva devrimini gerçekleş tirememiş tir. Ama ülke aydınları Batı’daki reformlardan da etkilenmeye baş lamış tır. Bunlara halk ların hoş nutsuzluğu ve değiş im istemleri de ekle-

EYLÜL 2009 | TAVIR | 31


tiyatro

yapımı ayaklı saat Mubarek’in bedeni mekan, saatin iş leyiş i zaman, ayarı da insandır. Zaten Hayri İrdal’ın eski saat ustası Muvakkit Nuri Efendi de “Saatin bedeni mekân, yürüyüş ü zaman, ayarı insandır” der. Reform hareketinde amaç kendi yaş amının ayarını özgür iradesiyle yapabilecek insanlar yaratmakken, Batıdan ithal edilen yukarıdan aş ağıya yapılan ve halkın değerleriyle örtüş meyen ve insanları Doğu ve Batı kültürü arasında parçalayan bir kültür, sonunda Hayri İrdal gibi yozlaş an kiş iler ortaya çıkarır.

nince, Osmanlı İmparatorluğu’nda 1839 yılın- aydın karakteri de Doktor Ramiz’dir. Dr. Ramiz, da Gülhane Hatt-ı Hümayunu’nun okunmasıy- psikoz teş hisi koyduğu Hayri Bey’den hastalığıla modernleş me ve yenileş me hareketi baş la- na uygun rüyalar görmesini ister. mış tır. Öldü diye tabut içinde mezarlığa götürülen ve Bu modernleş me ve yenilik hareketi Avru- tam gömülecekken kendine gelen Zarife Hala pa’daki gibi halkların ve aydınların mücadele- da “ölüp dirildikten sonra” önceki yaş amının leri sonucu meydana gelmediği için temeli tam tersine Batılı bir hayata merak salar. yoktur. Burjuva devrimini gerçekleş tirmemiş Osmanlı ve Türkiye Cumhuriyeti’nde, burjuva- Batı’dan ithal edilen değerlerin aydını da, tam zinin aydınlanma döneminin kültürü de Avru- anlamıyla aydın olmayı baş aramaz. Kendi yapa’dan ithal edilmeye çalış ılmış tır. İthal kültür, ş amını kendi iradesiyle düzenleyemez ve otoülke toplumuna bir ş ekilde giydirilmeye çalış ı- rite kar ş ısında korkar, boyun eğer. Romanda ve lan iğreti bir elbise gibi kalmış , toplumun ger- oyunda bir aydın olan Hayri İrdal, kendi yaş açek değerleri gibi benimsenmemiş ve yozlaş - mının ayarını yapamayan bir aydındır. Ve ayarmış tır. Bu ithal kültür, ülke halkının kendi de- lanmaya muhtaç bir saat gibidir. Ayrıca, baş ta ğerleriyle yaratmadığı bir kültür olduğu için dürüst ve insanlık değerleri taş ıyan Hayri İrdal, akıl ve mantık temeline oturmamış tır. İçi bo- Batılı bir aydın olmaya çalış ırken içinde bulunduğu çevre tarafından yozlaş tırılan bir aydınş almış ve yozlaş mış tır. dır. Gerek Tanzimat döneminde olsun gerek Cumhuriyet döneminde olsun, insanlar ve kurum- Tarihe karş ı sorumluluğunu yerine getiremelar Doğu ve Batı arasında sıkış mış ve bölün- miş ; inandığı değerlerin içi zamanla boş almış müş lerdir. Örneğin oyunun baş kiş isi Hayri İr- tır. Saatleri ş ehir meydanındaki saatlerden ileri dal buna güzel bir örnektir. Hayatı “Ayar saniye- ya da geri olanlardan para cezası alan bir ş irkenin peş inde koş maktır”, “Saatin bedeni mekân, tin müdür yardımcısı olmuş tur. İnanmadığı bu yürüyüş ü zaman, ayarı insandır” gibi büyük iş e zoraki katılmış tır. İçi rahat etmese de herlaflar eden saat ustası Muvakkit Nuri Efendi ile kes istiyor diye devam eder. Yaş amı iyice yozzamana modernist bir bakış açısıyla yaklaş an laş mış . Yoz burjuva iliş kiler içinde yaş amaya Saatleri Ayarlama Enstitüsü kurucusu Halit baş lamış tır. Ayarcı arasında sı kış mış tır. Hayri İrdal’dan baş ka, Doğu-Batı olgusunu gösteren ve akılla Oyunda zaman-mekan-insan iliş kileri iç içe buluş mamış bir aydınlanmayı temsil eden bir geçmiş tir. Oyunun kiş ilerinden biri olan İsviçre

32 | TAVIR |EYLÜL 2009

Sahne tasarımcısı Ethem Özbora, dekor tasarlamamış tır. Sahnenin arkasında, fonda siyah bir perde vardır ve oyun bu siyah perdenin önünde oynanır. Oyunun Osmanlı döneminde bulunan Nuri Efendi’nin kağıt mendil kullanması hiç de iyi durmuyor. Mihriban Oran’ın kostümleri oldukça baş arılı. Önder Arık ış ık tasarımıyla yönetmenin düş ünce ve yorumunu destekliyor. Zaman ve mekan kavramları iyi kullanılmış . Bora Coş ar’ın müzikleri de güzel. Oyunculara gelince, Atilla Şendil yer yer baş arılı. Abartılı ve gereksiz jestler yapıyor. Örneğin olmayacak yerde dil çıkarmak gibi, omuz jesti yapmak gibi. Bunlara rağmen Hayri İrdal’ın ruhsal durumunu yansıtabiliyor. İş dar Gökseven, Dr. Ramiz rolünde baş arılı. Oyunun en baş arılı oyuncularından Adnan Biricik, hem Seyit Lütfullah’ı, hem de Halit Ayarcı’yı sahne üzerinde baş arıyla canlandırıyor. Diğer çok baş arılı oyuncu, Gülen Çehreli de, Pakize Hanım rolünün hakkını veriyor. Burak Karaman, Aristidi Efendi rolünü baş arıyla oynuyor. Nermin’e can veren Tuba Karabey’i de kutlamak gerekir. Eğer Ahmet Hamdi Tanpınar’ın romanından çıkarılan oyun “Saatleri Ayarlama Enstitüsü”, önümüzdeki sezonda da İstanbul Devlet Tiyatrosu’nda sahnelenirse; hem Türk edebiyatının önemli bir yazarını ve eserini tanımak, hem de Türkiye’nin Doğu-Batı arasındaki parçalanmış durumunu anlamak için bu oyunu görmenizi öneririz. ❏


inceleme

patrona halil isyanına dair... tavır

“Hal kın ta rih sel mü ca de le ve di re niş ge le ne ği, bu mü ca de le ve di re niş için de oluş tur du ğu de ğer ler hiç kuş ku yok ki, sa na tın en te mel kay nak la rı ara sın da dır.” (Ha ya tın İçin de ki Teo ri–2)

Ta rih der si nin özü, öze ti ş u dur ki, sö mü rü ve zu lüm ol du ğu sü re ce is yan da hep var ola cak tır. İs tan bul, bu ger çek li ğe ta nık tır. Ve za ten bu yüz den, ev vel za ma nın için den bu gü ne kav ga mı z ın baş ken ti sa yı lır İs tan bul. An la ta ca ğı mız ta nık lı ğı ise 1730 se ne sin de ya ş a nan “Pat ro na Ha lil İs ya nı” na da ir dir. Ki bal dı rı çıp lak la rın Os man lı Sa ra yı’na na sıl diz çök tür dü ğü nün ma ce ra sı dır bu. Pat ro na Ha lil, Mus lu Be ş e ve Emir Ali ön der li ğin de k i yok sul halk, 28 Ey lül 1730 Per ş em be gü nü is yan edip İs tan bul’u aya ğa kal dır mış tır. Aya ğa kal k an İs tan bul’un ayak la rı nın di bi ne düş müş tür ni ce ve zir kel le si. Ki bir

avuç gö zü ka ra asi nin çev re sin de tu tu ş an is yan ate ş i, “La le Dev ri”ni bi tir miş tir. Ol maz de ni len ş ey ol muş ve Os man lı sa ra yı, bal dı rı çıp lak la rın kı lı cı kar ş ı sın da aman di le miş tir. Res mi ta rih çi le re so rar sa nız ayak lan ma ön de ri Pat ro na Ha lil için “eş kı ya” der ler, bi ze so rar sa nız bu gü nün bal dı rı çıp lak la rı nın yol da ş ı dır Ar na vut Ha lil. Ar na vut luk, o dö nem Os man lı nın sı nır la rı için de dir. Ha lil, Har peş te ka sa ba sın da doğ muş tur. İs yan baş la rın da otuz lu yaş la rın da ol du ğu na gö re, yüz yı lın baş la rın da doğ muş ol ma lı. Yok sul ço cu ğu dur Ha lil. Bü yü yün ce de “ne iş ol sa ya pa rım” di ye rek ge mi ler de

tay fa olur. Da ha son ra “Pat ro na” ad lı ge mi de le vent lik ya par ken, adı na Pat ro na Ha lil den me ye baş la nır. Ön ce ge mi de, son ra ka ra da bir k aç ayak lan ma ya ka rı ş ır Ha lil. İs yan sa is yan, en ön de yü rür ge rek ti ğin de. Fa k at ayak lan ma lar bas tı rı lır ve Ha lil güç be la ca nı nı kur ta rıp İs tan bul’a ge lir. Bu ra da es k i ci lik, ha mam da tel lak lık ve sey yar sa tı cı lık yap ma ya baş lar. Bir bal dı rı çıp lak tır Ha lil. Yok sul dur, ezil miş tir, ye ri ge lin ce de is yan ede cek ka dar gö zü ka ra dır. Ha mam kül han la rın da ya tıp kal k an bi le ği kuv vet li bir yi ğit tir. Ha mam la rı ısı tan ocak tır, kül han dır. (Kül han be yi ke li me si de bu ra dan ge lir). Sı cak ol du ğu için so k ak lar da ya ş a yan yok sul hal kın ba rın dı ğı me k ân lar dır kül han lar: “Bu oca ğın adı kül han dır/yer siz le re yurd suz la ra me k ân dır...” Bu kül han lar da ba rı nan bal dı rı çıp lak lar da, sey yar sa tı cı lık ya par ken ta nı dı ğı es naf lar da ta nır lar Pat ro na Ha lil’i. Ha lil de İs tan bul’un yok sul lu ğu nu ta nır. O gü ne ka dar ba ş ın dan ge çen ler ve ş im di İs tan bul so k ak la rın da gör dü ğü yok sul luk Os man lı nın na sıl bir sö mü rü dü ze ni ol du ğu nun ka nı tı olur. Pa ş a la rın, ve zir le rin ş eyh le rin zevk-ü se fa için de ya ş a dı ğı nı gö ren göz le ri, kül han lar da ya tan yok sul la rı da gör mek te dir. Bir yan da se fa sü ren asa lak lar, di ğer yan da se fa let çe ken yok sul lar… İş te bu çe liş k i dir Pat ro na Ha lil’in adıy la anı lıp La le Dev ri’ni bi ti re cek olan is ya nı ya ra tan. İs yan lar ş u ya da bu el bi se yi gi ye bi lir ler ama

temmuz 2009 | tAVIR | 33


inceleme

o is yan la rın için de halk var dır. Ve her is yan, halk de ni len der ya nın taş ma sı dır. Ki Pat ro na Ha lil taş kı nı nın he men ön ce sin de hal kın du ru mu nu gör mek için bir ka si de ye ba k a ca ğız ş im di. La le Dev ri ş a ir le rin den Os man za de Ah med Ta ib Efen di’nin sad ra zam Da mat İb ra him Pa ş a’ya sun du ğu ka si de dir bu. Her ne ka dar sad ra za mı öv mek için ya z ıl mış ol sa da, ba k a ca ğı mız bö lü mü La le Dev ri’nde k i hal kın tab lo su nu bu gü ne ta ş ır: “… Odun ateş ba ha sı na çık tı, tüt sü lük dut ağa cı gi bi dir hem le sa tı lı yor. Kö mü rün to zu nu bul sak, sür me di ye gö zü mü ze çe ke ce ğiz. Göz de ar pa cık çık sa, in san bir tor ba ar pa bul muş gi bi se vi ne cek. Sı kın tı dan yü re ği nin ya ğı eri yen fu k a ra, mum ye ri ne ken di si ya nı yor. Kah ve ne re de, no hut ka vu rup içi yo ruz. Sa bun de se ler ağ z ı mız kö pü rü yor. Bu yok lu ğun, pa ha lı lı ğın, sı kın tı nın se be bi ni an la ya ma dık; her ta raf tan za hi re gel me de, li man ge mi ler le ve mah zen ler er zak ve eş ya ile do lu! Bu hal muk te dir ler(vur gun cu lar-bn-)be la sı dır. Zi ra or ta da, hal kı ko ru ya cak, ah va li ni so rar, iz ler kim se yok...” (1)

zim k in den ge niş tir…” Os man lı ta ri hi nin 1718 ile 1730 ara sın da ya ş a nan dö ne mi ne “La le Dev ri” de nir. Bu dö ne min pa di ş a hı Üçün cü Sul tan Ah met”tir. Onun sad ra za mı ise Da mat İb ra him Pa ş a’dır. Tah min edi le ce ği gi bi pa di ş a hın da ma dı dır. Sad ra zam, pa di ş a hın kı z ı nı ha re mi ne kat tı ğın da ço cuk da ha on iki ya ş ın da dır. Ara la rın da tam kırk yaş fark var dır. Ki la k in Şey hü lis lam onay lı bir ev li lik tir bu. “Ta rih ler de, ilk ye ni leş me gi ri ş im le ri nin ya pıl dı ğı bu dö ne min bir ‘ıs la hat’ ya da ‘re form’ dö ne mi ola rak de ğil de bir çi çek adıy la ‘La le Dev ri’ ola rak anıl ma sı bi le, ege men çev re le rin ne den li bir dü zen den ya na ol duk la rı nı ye te rin ce be lir ler. Bu çev re le rin top lum sal sa pık lı ğı ‘La le’ ile sim ge leş ti ril miş tir… Bu dö ne min göz de ki ş i si ve zir-i azam Da mat İb ra him Pa ş a ise ‘hal kı al da ta cak ş ey la z ım dır’ de yü her ola nak ta İs tan bul’un çe ş it li semt le rin de do lap lar, be ş ik ler, at lı ka rın ca lar ve sa lın cak lar kur dur ma ya baş lar ve ye tiş k in in san lar, bu ra lar da eğ len mek le va k it öl dü rür ler… Bu soy suz laş ma ay nı za man da bir ah lak düş kün lü ğü nü de bir lik te ge ti re cek tir…”(3)

Şa i rin “yok” de di ği ni, halk yi ne ken di için den çı k ar ma sı nı bi lir. Bil miş tir ve bi le cek tir. Çün kü hal kın ki ta bın da “yok” yaz maz. Yaz ma mış tır ve yaz ma ya cak tır. Öy le ki, en bo yun eğer gi bi gö rün dü ğü za man bi le, bi raz son ra baş la ya cak olan baş k al dı rı sı na rüz gar top lu yor dur halk. De vir di yor duk, La le Dev ri’dir. Pe k i, ama ne den “La le Dev ri” den miş tir bu dö ne me? Bel k i ş u ce vap bir fi k ir ve re bi lir: “… Os man lı ege men çev re le ri hal k a kar ş ı ol mak üze re Ba tı lı ka pi ta list çev re ler le bü tün leş mek te ve ba tı ya hiz met et me ye baş la mak ta dır. İş te ba tı lı laş ma nın te me lin de bu lu nan ol gu bu dur. Ba tı lı laş ma nın baş lan gıç nok ta sı ise La le Dev ri’dir…” (2)

Bu gü ne ne den li ben zi yor de ğil mi? Bir yan da “sı kın tı dan yü re ği nin ya ğı eri yen fu k a ra”, di ğer yan da “hal kı al da ta cak ş ey la z ım dır” di yen ik ti dar... Ama el bet te hal kı al dat ma ya yö ne len bü tün po li ti k a lar bir ye re ka dar ge çer li olur. O yer, is ya nın taş ma vak ti dir. Ki he nüz va k it var dır.

Gö rü yor mu su nuz? Os man lı ege men le ri ba tı lı laş mak is ti yor ve bu amaç la la le dev ri baş la tı yor. Pat ro na Ha lil gi bi bal dı rı çıp lak lar da is yan edip o la le le ri sö küp atı yor lar. Ti pik bir halk dav ra nı ş ı dır bu. Ne de miş tik? Şu nu: En bo yun eğer gi bi gö rün dü ğü za man bi le, bi raz dan baş la ya cak olan baş k al dı rı sı na hın cın rüz ga rı nı top lu yor dur halk. Tam da bu yüz den Marks hak lı dır: “Ta ri hin ha yal gü cü bi -

“1720”de Yir mi Se k iz Çe le bi Efen di adın da bir zat Üçün cü Sul tan Ah met’in fev k a la de el çi si ola rak Pa ris’e git miş , bir se ne ye ya kın ora da kal mış dı; Sa da bad ma mu re si nin ku ru lu ş un da bu Meh med Efen di’nin Pa ris hi k a ye le ri nin bü yük te si ri ol muş tur, Sa da bad ka ş a ne le ri Ver say köş k le ri ile park la rı na na zi re ola rak ya pıl mış tır di yen ler var dır…” (4)

34 | tAVIR |temmuz 2009

Feo dal Os man lı, ge li ş en Av ru pa ka pi ta liz mi kar ş ı sın da ge ri de kal mış tır. Gir di ği sa vaş la rı yi tir me ye baş lar ve böy le ce fe tih çi li ği de son bu lur. Bu du rum kar ş ı sın da Os man lı ege men le ri, bir yan dan ül ke için de k i sö mü rü yü yo ğun laş tı rır lar, di ğer yan dan bü ke me dik le ri eli öp mek için Av ru pa’yı tak lit et me ye baş lar lar. Bu amaç la Av ru pa’ya el çi ler gön de ri lir.

Os man lı ege men le ri, sür dür dük le ri zev kü se fa dü ze ni ne Av ru pa i bir gö rün tü ver me ye ça lı ş ır lar. Bu öy le bir tak lit çi lik tir ki, me se la Bo ğa zi çi’nde k i bü tün ya lı lar be ya za bo ya nır. Köş k le re isim ler ve ril me si bi le mo da olur: Şe re f a b ad, Mi r a b ad, Fay z a b ad, Asa f a b ad vb… bun la rın en meş hu ru ve bu gün de adı anı la nı, Ka ğıt ha ne De re si ci va rın da ku ru lan Sa da bad ol muş tur. Ev li ya Çe le bi’nin ak tar dı ğı na gö re, Ka ğıt ha ne De re si’nin çev re si La le Dev r i’nden ön ce de me s i re ye r i d ir. Ama 1720’den son ra bu çev re nin al dı ğı hal bam baş k a olur: “… Sa da bad ya pı la rı na 1722’de baş lan dı ve bir se ne için de ta mam lan dı. De re bo yu, Ka ğıd ha ne kö yün den Ha liç’in bi ti min de k i Ka raa ğaç kas rı na ka dar par sel len di ve her par ça sı bir gü zel ka sır, bir la le bah çe si ve bah çe sin de fıs k i ye li bir ha vuz yap tır mak ş ar tı ile dev let ve sa ray er k a nı na ve İs tan bul zen gin le ri ne tem lik edil di, da ğı tıl dı…” (5) Sa hi, ka çın cı La le Dev ri’nde yiz aca ba? Öy le ya, İs tan bul’un en gü zel yer le ri ma lum ve muk te dir ze va ta peş keş çe k i li yor ha la… Ha ra mi le rin sür dür dü ğü se fa nın, esas ola rak bu gün den far kı yok tu. Halk aç ken bu asa lak la rın el le ri yağ da, ayak la rı bal day dı. Ki dö ne min için den ta nık lık ya pan Ka tip Sa la hi Efen di, zen gin eğ len ce le rin den bi ri ni ş öy le ta rif eder: “… men ş ur lu (priz ma lı-bn-) bil lur ka deh ler la le le rin ara sı na ko nu lur, kan dil le rin ış ı ğı nı men ş ur lar, çi çek le re ak set ti rir, bu su ret le ış ık la nan bin ler ce ren ga renk la le nin ge çe sey ri ne do yum ol maz.” (6) Bu eğ l en ce l e r in vaz g e ç il m ez tip l e r in d en olan sa ray ş a i ri Ne dim’in di ze le ri, dö ne min ege men ru hu nu yan sı tır: “Bir el de gül, bir el de cam gel din sa k i / Han gi si ni al sam, gü lü, ya hud ki ca mı ya se ni” Halk aç lık tan kı rı lı yor, Ne dim’in ne um run da? O sa ray dan bes le ni yor ve sa ra yın meş re bi ne uy gun ş ey ler ya z ı yor iş te böy le. Ru hu nu bur ju va zi ye sa tan gü nü müz sa nat çı la rı nın du ru mu da böy le de ğil mi? Öy le dir… Geç me den söy le ye lim, bu ş a ir Ne dim efen di, is yan baş l a dı ğın da dam dan da ma ka çar ken dü ş üp öle cek tir. Eh, is yan za man la rı, “Yü rü ser vü re va nım gi de lim Sa da bad’a” de nen o se fil alem za man la rı na ben ze mez. Re ş ad Ek rem Ko çu, ege men le rin böy le si eğ len ce le ri icin “La le Dev ri alem le ri, hal k a zu -


inceleme

lüm ile ku rul muş se fi ha ne mec lis ler, halk inim inim in ler ken atıl mış kah k a ha lar de ğil dir” di yor. Ama as lın da tam da öy le dir. Halk inim inim in ler ken, kah k a ha atan ha ra mi ler bu gün de yok mu? Halk aç ken, iş siz ken, yok sul ken… ki min ş ir ket le ri kar pat la ma sı ya pı yor sa, bi lin me li dir ki, hal kın acı la rı nı kah k a ha la rıy la çiğ ni yor lar de mek tir. O hal de, La le Dev ri sü rü yor de mek tir… La le Dev ri’nde tü ke tim eko no mi si alıp ba ş ı nı git miş , eş ya nın fi ya tı sü rek li ar tar ken pa ra nın de ğe ri düş müş ve es na fa ağır ver gi ler ko yul muş tur. Da ha sı, her tür den dev let iş in de ka yır ma cı lık, men fa at çi lik ha k im ol gu ha li n e gel m iş t ir. İç ta l a n ın so n u c u ola r ak, mem le ke tin de ya ş a ya maz du ru ma ge len in san lar, İs tan bul’a göç et miş ama bu ra da da ha faz la aç ve açık ta kal mış lar dır. İs ya nın Pat ro na Ha lil dı ş ın da k i ön der le rin den olan Mus lu Be ş e, otuz beş yaş la rın da bir ma nav dı. Kırk beş yaş la rın da k i Emir Ali ise kah ve ci lik ya pan bir es naf tı. Bu üç lü nün et ra fın da top la nan otuz ki ş i lik bir çe k ir dek kad ro su var dı is ya nın. Ve bu güç le, 28 Ey lül 1730 ta ri hin de is ya nı baş lat tı lar. Os man lı’nın baş ken tin de otuz ki ş iy le is yan baş lat ma yı gö ze al dı lar. Ne ye gü ve ni yor lar dı? “Sı kın tı dan yü re ği nin ya ğı eri yen fu k a ra”la ra, bal dı rı çıp lak la ra, da ra dü ş en es naf la ra… kı sa ca hal k a gü ve ni yor lar dı. Çün kü ken di le ri o hal kın için de ma ya la nan is ya nın bi lin ci ni ta ş ı yor lar dı za ten omuz la rı nın üs tün de. Sa bah sa at le rin de Be ya z ıt Ca mi i’nin et ra fın da top la nır lar. İs yan bay ra ğı açıp hal kı ayak lan ma ya ça ğı rır lar. San cak la rı be yaz ze min üze ri ne kır mı z ı ve sa rı çu buk lu bir peş te mal di. Bir sü pür ge ve sı rı ğı na bağ la nan peş ta mal, bal dı rı çıp lak la rın elin de is yan bay ra ğı ol muş tur. Ki an cak bir halk is ya nı na ya kı ş an bir gü zel lik tir bu. Pat ro na Ha lil, Mus lu Be ş e ve Emir Ali ön der li ğin de üç ko la ay rı lıp so k ak ta k i hal kı, dük k a nın da k i es na fı is ya na ça ğır ma ya baş la dı lar. Ba ye zid ve çev re sin de Pat ro na Ha lil’in se si yan kı la nır: “Ke penk le ri ni zi ka pa yıp ge lin ki siz le rin da hi ye ri niz bay ra ğı mız al tı dır.”

Sü pür ge sı rı ğı na bağ la nıp is yan bay ra ğı na çev ri len peş ta mal, ş im di bir çe k im mer ke zi ol muş tur. Hak için, ada let için kav ga ya ça ğır mak ta dır cüm le aha li yi. İs yan kol la rı na ka tı lım gi de rek art ma ya baş lar. Es naf lar da ke penk in di re rek des tek olur lar is yan cı la ra. Yok sul lu ğun boz kı rı na düş müş bir kı vıl cım gi bi ya yı lır is yan. Baş lan gıç ta k i otuz ka rar lı is yan cı nın sa yı sı ön ce yüz le re, son ra bin le re çı k ar. Çün kü hal kın için den ge çen le re ter cü man ol muş lar dı. Ve eli ne kı lı cı nı alan yok sul lar, ka tıl dı Pat ro na’nın is yan ala yı na. Kel le yi kol tu ğa al mak de mek ti bu. Ama za ten kay be de cek bir ş ey le ri kal ma mış tı yok sul la rın. İs yan, tek çı k ar yol du. Ki halk, is ya nı tek çı k ar yol ola rak gör dü ğün de is yan eder. Ye ter ki, is ya nın tek çı k ar yol ol du ğu nu gös te ren ler çık sın. Pat ro na Ha lil ve yol daş la rı nın yap tı ğı iş te buy du. İs ya na ka tı lan la rın mes lek du rum la rı nı Re ş ad Ek rem Ko çu ş öy le ve rir: “Ta ba nı ya rık, bal dı rı çıp lak, del lak, ma nav, kah ve ci, ham mal, ka yık çı, se yis, ka ta fat çı, ır gad ma ku le si…” Onun ek sik bı rak tık la rı nı da biz ta mam la ya lım: Odun cu, ocak çı, can baz, yor gan cı, tu lum ba cı, söz ş a i ri… Kı sa ca sı dö ne min İs tan bul’un da alın te riy le ge çi nen her ke sim den emek çi var dır is ya nın için de. Bu emek çi le rin, asi le rin et nik du rum la rı na iliş k in ve ri len bil gi ş u dur: “Ar na vud, Laz, Çin ge ne, Er me ni, Rum, Ya hu di, Kürt, Boş nak, Ana do lu Tür kü, Ru me li Çı ta ğı…” De ni le bi lir ki, ül ke de ve do la yı sıy la İs tan bul’da ya ş a yan her din ve mil li yet ten in san var dır is yan cı lar ara sın da. Sa ray’a kar ş ı hep si ay nı is yan da bir leş miş ler dir ki do ğal ola nı da bu dur. Çün kü han gi din, mez hep ve ka vim den olur sa ol sun, hep si bal dı rı çıp lak tır. Hep si nin or tak düş ma nı, ken di le ri ni ezip sö mü ren Sa ray’dır.

la ra mü da ha le em ri al sa lar bi le bu na kal kış maz lar. Zi ra Ye ni çe ri oca ğı nın ta ba nı nı oluş tu ran as ker ler de bir yer de bal dı rı çıp lak la rın kar de ş i sa yı lır. İs yan, per ş em be gü nü ne denk ge ti ril miş ti. Bu nun is yan ön der li ği ta ra fın dan ira di ola rak ter cih edil di ği an la ş ı lı yor. Çün kü per ş em be gü nü ta til dir. Os man lı me mur la rı iş ba ş ın da de ğil, yö ne ti ci ler de köş k le rin de zev kü se fa için de dir ler. Pa di ş ah ve ve zir le ri ise, bir k aç gün dür Üs kü dar ta ra fın day dı lar. İs yan hız la ya yı lır İs tan bul’a. Mü da ha le et me ye kal k an lar anın da ce za lan dı rı lır. Ka rar sız lı ğa ha cet yok tur. Os man lı yö ne ti ci le ri ise ş aş kın dır. Kul ola rak gör dük le ri, adam ye ri ne koy ma dık la rı bal dı rı çıp lak hal kın bu kal kış ma sı kar ş ı sın da ade ta felç ol muş lar dır. Bu du ru mu ha ber alan Üs kü dar’da k i pa di ş ah he men ve zir le ri ni top la dı et ra fı na, İs yan cı lar kim di? Ne is ti yor lar dı? Ge len bil gi ler ka rı ş ık tı. Açık olan ise, çar ş ı la rın ka pa lı, hal kın da ayak ta ol du ğuy du. Bu du rum da ne ya pıl ma sı ge rek ti ği ko nu ş u lur ken, ve zir ler ara sın da çı kar ça tış ma la rı da ya ş a nı yor du. Ki mi “an la ya lım dert le ri ney miş ” der ken, ki mi si de “he men mü da ha le ede lim” di yor du. Halk düş man lı ğın da bir le ş en ler, ken di ara la rın da ça kal lar gi bi ka pı ş ı yor lar dı. Da mat İb ra him Pa ş a ve yan daş la rı bir an ön ce mü da ha le edip is yan ate ş i ni sön dür mek ten ya nay dı. Di ğer le ri ise, sön dü re yim der ken, bü tün sa ra yı tu tuş tu ra cak bir yan gı nın çık ma ih ti ma lin den kor ku yor lar dı. Bir k aç kel le ve re rek is ya nı at lat mak var ken, sa ra yın tu tuş ma sı na yol aç ma mak ge rek de me ye ge ti ri yor lar dı. Kas te di len kel le ve ön ce lik le Da mat İb ra him Pa ş a’nın kel le siy di. Pa di ş ah ka rar sız dı. Da ma dı nı göz den çı k ar ta rak dur du ra bi lir miy di bu is ya nı?

İs tan bul çar ş ı la rı is ya nın le hi ne ke penk in di rir. So k ak lar ya lın kı lıç kül han bey le riy le, bal dı rı çıp lak yok sul lar la, Sa ray’ın ver gi le ri al tın da ezi len es naf lar la do lu dur. El le ri kı lıç lı, göz le ri ka ra dır asi le rin. Ki zor ba la rı kor ku tur dai ma eli ne kı lıç al mış hal kın kud re ti.

Halk ile halk düş man la rı ara sın da k i çe liş k i nin is ya na dö nüş me si, halk düş man la rı ara sın da k i çe liş k i le ri de açık ça ya ş a nır ha le ge tir miş ti. Ege men ler ara sı çı k ar grup la rı bir bir le ri ni tas fi ye et mek için ade ta bir bir le ri ni yi yor lar dı. Dö ne min Fran sa el çi si Mar k i de Wil le ure ve’nin göz lem le ri ya ş a nan lar hak kın da fi k ir ve ri ci dir:

Bu kud ret ve cü ret kar ş ı sın da Ye ni çe ri as ker le ri de ş aş kın ve ses siz dir. Bir k aç kez is yan cı -

“… Ve zir ler de Sul ta nı aha li ye gös te re cek ka dar me ta net ol sa idi, bel k i aha li nin pa di ş ah -

temmuz 2009 | tAVIR | 35


inceleme

la rı na kar ş ı olan kor ku ve hür met le ri do la yı sıy la asi le ri da ğıt mak müm kün ola bi lir di. Bu sı ra da asi le rin mik ta rı üç dört bin ki ş i den faz la de ğil di. Fa k at pa di ş a hın ka rar sız lı ğı ve asi ler den ne is te dik le ri ni so ra cak ka dar za af gös ter me si, hü kü me tin pe ri ş an lı ğı nı or ta ya koy d u ve asi l er bun d an ce s a ret bul d u lar…”(7)

ede cek olur sak mu vaf fa k i ye ti miz de mu hak kak tır’ söz le riy le ar k a daş la rı nı ik na et miş ve so nun da de di ği çık mış tır…” (8)

İs ya nın ilk ge ce si zor bir ge ce dir. Ge ce, kay gı ve me rak için de sa ba ha doğ ru yol al mak ta dır. Ya rın sa bah ne ola cak tır? İş te bu so ru ya ve ri le cek ka ram sar bir ce vap is yan cı saf la rı boz gu na uğ ra tır. Ama öy le ol maz. Çün kü Pat ro na Otuz ki ş iy le baş la yan is yan, üç bin ki ş i yi de Ha lil’in o an da, o kri tik an da ver di ği ce vap is aş mış tı ar tık. Eli kı lıç lı asi le rin adım ses le ri yan cı la rın ola sı da ğı nık lı ğı nı da en gel ler. sa ra yı sars ma ya baş la mış tır. Da ha dü ne ka dar, köş k bah çe le rin de gü nü nü gün eden le - Der ki Pat ro na Ha lil: Ey bal dı rı çıp lak kar deş rin ete ği tu tuş muş ve bir bir le ri ne gir miş ler di le rim, soy dan fa k ir dost la rım, dert li es naf ar iyi ce. Bel li ki bu is yan kel le al ma dan din mez - ka daş la rım, kül han bey le rim… eğer di ren di, ki pa di ş ah da hil hep si kel le kor ku su ya ş ı - me yip da ğı lır sak ve ya di re ni ş i miz ba ş a r ı lı ola maz sa ölüm bi zim için dir. Biz bu nu gö ze yor du. al dık. An cak kur tu luş yo lu da di re niş te dir, Kel le kol tuk ta is yan eden bal dı rı çıp lak lar la, azim ve se bat ta dır. Eğer di re nir ve di re ni ş i kel le kor ku su çe ken Sa ray lı lar’ın ira de siy di miz de sa bır gös te rir sek za fer de bi zim ola cak ça tı ş an. Cü ret ve kor ku çar pı ş ı yor du aha li nin tır… göz le ri önün de. Ce sa ret bal dı rı çıp lak la ra öz güy dü ve kor ku, Sa ray lı lar’ın ye di ği ek mek, İs yan cı lar din ler Pat ro na Ha lil’i o ge ce. Sa ray’da ise de vam eden top lan tı lar da her ka fa so lu du ğu ne fes ti. dan çok ses çık ma ya de vam edi yor du. Çün kü Pa di ş ah kor ku dan tit ri yor du, çün kü kay be - sa ray lı lar can te la ş ı na düş müş ler di, Pat ro na de ce ği bir taht var dı. Sad ra zam tit ri yor du, Ha lil ise ser den geç me nin ör ne ği ola rak do la çün kü kay be de ce ği bir kel le var dı. Ve fa k at ş ı yor du is yan cı lar ara sın da. Pat ro na ve yol daş la rı dim dik du ru yor lar dı, çün kü bu uğur da can ver me yi gö ze al mış lar - 29 Ey lül 1730 gü nü asi le rin yap tı ğı iki ş ey den bi rin ci si, yap tık la rı nın di ne uy gun ol du ğu nu dı za ten. gös ter mek için ken di dü ş ün ce le ri ne uy gun İş te o du ruş , is yan ön der li ği nin o ka rar lı lı ğı, bi ri ni İs tan bul Ka dı lı ğı’na ge tir mek ol du. Böy is yan güç le ri nin ola sı da ğıl ma la rı nı da en gel - le ce yap tık la rı ve ya pa cak la rı her ş e yi ki ta bı na uy du ra cak lar dı. İs yan cı la rın ikin ci adı mı le miş tir. ise, İs tan bul zin dan la rın da tu tu lan mah kum El bet te, is ya na ka tı lan de ği ş ik halk ke sim le - la rı, is ya na yar dım cı ol mak ş ar tıy la ser best rin den her ke sin ay nı ka rar lı lık ta ol ma sı bek - bı rak mak ol du. Böy le ce ye ni bir ada let te sis le ne mez. On la rı, ki ş i sel ce sa ret le rin den de edil miş olu yor du. Bu du rum Sa ray’ın ada let öte ye ge çi ren gö zü ka ra lı ğı sağ la yan is yan siz li ğin den bı k an hal kın is yan c ı la ra dö nük des te ği ni art tır dı. ön der li ği nin cü ret li ta vır ve dav ra nış la rı dır. “… İlk an da, me rak sa ika sıy la zor ba la rın (asi le rin –bn-) et ra fı na bir hay li in san top lan dı ğı hal de, bu mik tar bi rin ci gü nü ak ş a ma doğ ru çok azal mış tı; hat ta bu ra da ka lan la rın içi ne bir kor ku da hi düş müş ve he men hep si bir ta ra fa kaç ma yı dü ş ün müş tür. Fa k at Pat ro na Ha lil’in me ta net ile ha re ke ti, bu da ğıl ma nın önü n e geç m iş t ir di ye b i l i r iz. Pat ro n a ‘Mu k a ve met gös ter me yüp da ğıl dı ğı mız ve ya mu k a ve met te mu vaf fak ola ma dı ğı mız tak dir de ölüm bi zim için dir; an cak kur tu luş yo lu azim ve se bat ta dır. Se bat ile mu k a ve met

36 | tAVIR |temmuz 2009

İs yan cı la rın sı ra dan hal k a yö ne lik za rar ve ri ci, ta ciz edi ci ha re ket le r i ol ma mış tır. Böy le si dav ra nış la ra yel te nen ler, ş id det le ce za lan dı rıl mış ve hal kın gö zü önün de idam edil miş ler dir. İs yan cı lar hal k a za rar ver me dik le ri gi bi, İs tan bul hal kı nın yi ye cek sı kın tı sı nı çöz me ye ça lı ş ır lar. Ay r ı ca, is yan c ı la r ın “… hak la r ı na bü yük bir ih ti mam gös ter miş ol duk la rı Rum, Er me ni ve Çin ge ne ce ma at le ri ne men sup da ha bir çok kim se ler de asi ler le bir leş miş ya da bi ta raf kal mış lar dır.” (9)

İs ya nın ikin ci gü nü hem hal kın des te ği art tı, hem de de ği ş ik as ke ri güç ler den ka tı lım lar ol du: “… Zor ba re is le ri (is ya nın ön der le ri -bn) ken di le ri ni ka fi de re ce de kuv vet li his set tik ten son ra, Et- mey da nı’ndan gön der miş ol duk la rı adam lar ve bay rak lar va sı ta sıy la ce be ci, top çu, to pa ra ba cı, ter sa ne li, si pa hi ve si lah dar gi bi muh te lif bir lik le re men sup as ke ri kuv vet le ri de ken di le riy le iş bir li ği yap ma ya da vet et ti ler. Bun lar dan bir kıs mı nın doğ ru dan doğ ru ya, bir kıs mı nın da ba z ı mü za ke re ler ne ti ce si asi le re il ti hak et ti ği gö rül dü.” (10) Gi de rek güç len me ye baş la yan is ya nı bas tır mak is ti yor du Sa ray ama doğ ru su is yan cı la rın üze ri ne gön de re cek le ri ken di adam la rı na bi le gü ve ne mi yor lar dı. Ya is yan cı la rı bas tır ma ya gi den si lah lı güç, asi ler le bir le ş ir se ne olur du? Bu ne den le pa di ş ah kim se ye gü ve ne mi yor du. Da mat İb ra him Pa ş a, is yan cı la rın üze ri ne yü rü mek ten ya nay dı. Ama bu amaç la dı ş a rı çık tı ğın da em rin de k i güç ler le ka ç ıp gi der se? Ken di le ri en tri k a c ı olan lar, baş k a la rın dan da en tri k a umar lar el bet te. Ve ş im di sa ra yın ko ri dor la rın da en tri k a lar ya rı ş ı yor du. İler le yen sa at ler de bir Ha se k i Ağa sı’nı, yir mi beş ki ş i lik mu ha fız bir li ğiy le be ra ber is yan cı la ra gön der di Sa ray. Bu el çi nin gö re vi ta lep le ri ni öğ ren mek, eğer ba ş a ra bi lir se bir ta kım va at, tel k in ve teh dit le da ğıl ma la rı nı sağ la mak tı. Bu Ha se k i Ağa sı’yla Pat ro na Ha lil gö rüş tü. Din le di ve de di ki; “Bak Ağa, se nin va at ve teh tid le ri ne pa buç bı ra k a cak bir du ru mu var mı be nim ayak la rı mın?” El çi, iş te o za man ilk kez Pat ro na Ha lil’in ayak la rı na bak tı, is ya nın ön de ri ya lın ayak tı… Ha se k i Ağa sı, is yan cı la rın ta lep le ri ni öğ re nip dön dü. Ön ce lik le ci han im pa ra to ru ve Müs lü man la rın ha li fe si sa yı lan pa di ş a hın “da ğı lın” em ri ni red det miş ti is yan cı lar. “… Teh di de hiç al dır ma dan, bi zim de pa di ş a ha ar zo la cak hak lı ş i k a yet le ri miz var dır di yor lar dı ve is te dik le ri sad ra zam, ş ey hü lis lam ile Ket hü da Meh met Pa ş a gi bi… dev let ri ca lin den 37 ki ş i nin ken di le ri ne tes li mi ni ta lep et miş ler di… On la rın ş i k a yet le ri din le nip bu ar zu la r ı ye ri ne ge ti ril me dik çe, si lah la r ı da terk et me ye cek le ri ni bil di ri yor lar dı…” (11)


inceleme

halk? Top lan ma dı lar. Bu nun üze ri ne asi le re kar ş ı kı lıç çe ke cek ha k i k i Müs lü man la ra pa ra ve ri le ce ği, ma aş bağ la na ca ğı ilan edil di. Ama Sa ray’ın böy le si ak çe li tek lif le ri yok sul hal kı sa tın al ma ya yet me di. İn san lar yok sul du, sa ray ise on la rı onur suz sa yı yor ve öy le dav ra nı yor du. Ama hay si ye ti ni sa vu nan halk, Os man lı san ca ğı’nın al tın da top lan ma dı. Ge li nen aş a ma da, kel le si ni kur tar mak is te yen ki mi Sa ray lı lar, is yan cı lar la iliş k i len me ye baş la dı lar. İş in so nu nu ön gö rüp ola sı bir al tüst oluş sı ra sın da su yun üze rin de kal ma ça ba sıy dı bun lar. El bet te, ege men ler ara sı böy le si çe liş k i le ri de rin leş tir me ye ça lış tı is yan ön der li ği de. Sa ray’da boş dur mu yor du el bet te. Giz li ce adam gön de rip is yan cı lar ara sın da iki lik çı k ar ta cak, adam sa tın ala cak gi ri ş im ler de bu lun du lar. Ama ba ş a rı sız ol du lar. Cü ret ve kor ku çar pış ma ya de vam edi yor du za ten İs tan bul’da. Sa ra ya ka pa nan kor ku, kıs tı rıl mış lı ğın ac ziy le bü yü yor du. Mey dan da k i cü ret ise, ye te rin ce bü yük tü za ten. Ve Sa ray’ın kor ku su, 30 Ey lül 1730 Cu mar te si gü nü, is yan cı la rın cü re ti ne bir kez da ha el çi gön der di: Ne is ti yor du asi ler? Ve ri len ce vap yi ne açık tı: Baş ta ş ey hü lis lam ve sad ra zam ol mak üze re, ki mi ve zir le rin ken d i l e r i n e tes l im edil m e s i n i is t i yor l ar d ı. Böy le ce, Os man lı yö ne ti mi nin di ni (ş ey hü lis lam) ve ida ri (sad ra zam) baş la rı nı dü ş ür me yi he def le dik le ri ni ilan et miş olu yor lar dı. La le Dev ri’nin halk düş man lı ğın dan he sap so ra cak la rı nın ila nıy dı bu. Yok sul lar, da ra düş müş es naf lar, bal dı rı çıp lak lar adı na, Os man lı nın hal k a gö rü nen iki yü zü olan ş ey hü lis lam ve sad ra za mın kel le si ni ta lep edi yor lar dı sa ray dan. Ve da ha sı, Sa ray’ın su ve ia ş e yol la rı asi ler ta ra fın dan ke sil miş ti. İs yan cı lar ken di le ri ne ya kı ş an ve anıl ma ya de ğer bir ce vap ver miş ler di. Sa ray lı lar’ın ca hil cü he la bak tı ğı bu is yan cı lar “dip lo ma si” yap ma yı da bi li yor lar dı. Ve fa k at on la rın dip lo ma si si sa ray’ın an la dı ğı an lam da de ğil di. “Ya hep ya hiç” de me nin ga yet açık dip lo ma si siy di. Eş de yiş le, “dip lo ma si” fa lan yap mı yor du asi ler. Si lah la r ı nı bı rak ma yı red det miş ler di, ta lep le ri var dı ve bun la rın ar k a sın da can be de li du ra cak la r ı nı söy lü yor lar dı. Ge ri si ni Sa ray dü ş ün sün dü ar tık. Sa ray’ın dü ş ü nüp bul du ğu ise, “mu k ad des”

Os man lı san ca ğı nın or ta ya çı k ar tı la rak ha k i ki Müs lü man la rın bu san cak al tın da top lan ma sı için çağ rı ya pıl ma sı ol du. Çar pı ş an iki ira de, ş im di iki bay rak ş ek lin de so mut la nı yor du. Bir yan da is yan cı la rın sü pür ge sı rı ğı na bağ lı peş ta mal bay ra ğı, di ğer yan da “mu k ad des” Os man lı san ca ğı… Ta rih ta nık tır ki, bir Al lah’ın ku lu bi le “mu k ad des” Os man lı san ca ğı nın al tın da top lan ma dı. İş te o ka dar mu k ad des ti o san cak. O gü ne ka dar La le Dev ri’nin zev kü se fa sı nın üs tü nü ör ten o san ca ğın al tı na ne den top lan sın

Ken di tah tı nı ko ru mak için, Da mat İb ra him Pa ş a’yı göz den çı k ar dı en so nun da Pa di ş ah. Dü nün haş met li ve zi ri, kul la nıl mış bir men di lin ka de ri ni ya ş a dı. 1 Ekim 1730 ge ce si Da mat İb ra him Pa ş a, Ket hü da Meh met Pa ş a ve Kap tan-ı Der ya Mus ta fa Pa ş a sa ray da idam edil di ler. Üç öküz ara ba sı na yük le nen bu üç ce set, sa bah vak ti is yan cı la ra gön de ril di. Üç gün ön ce “sı kın tı dan yü re ği nin ya ğı eri yen fu k a ra” ş im di o sı kın tı la rı na se bep olan la rın ce set le ri ne ba kı yor du. “Halk bun la ra kin

temmuz 2009 | tAVIR | 37


inceleme

bir me mu ri yet ve re rek mer kez den uzak laş tır ma yı dü ş ün dü ve bu mak sad la ken di si ne ar zu et ti ği va zi fe yi sor du. Fa k at bu ze k i ve kur naz adam, me se le yi der hal kav ra mış ve ne rüt be de, ne de man sıb da gö zü ol ma dı ğı nı, an cak mem le ket için ça lış tı ğı nı bir de fa da ha tek rar la mış tı. Pat ro na, bu es na da pa di ş a hın ken di si ne yüz bin al tın ve re ce ği ni ve bu nu alıp is te di ği ye re git me si ni tav si ye eden ye ni çe ri ağa sı na ise, ga yet sert mu ame le ede rek, İs tan bul’un bü tün pa ra sı nın ken di nin ol du Sa ra yın elin de ölü sü nü ya da di ri si ni ve re bi - ğu nu, pa ra ya ih ti ya cı bu lun ma dı ğı nı da söy le cek le ri bir Da mat İb ra him Pa ş a yok tu. Çün - le miş ti…” (12) kü o ce set za ten Da mat İb ra him’e ait ti. As lın da bu du rum, is ya nın gel di ği bo yu tu da gös - Hal kın eli kı lıç lı ha li olan Pat ro na Ha lil, 6 Ekim te ri yor du. Bun dan öte sin de pa di ş a hın kel le si 1730 ta ri hin de öy le dav ran dı ki, bü tün Os söz ko nu suy du ar tık. He men is yan cı la ra ye ni man lı ta ri hin de ilk ve son kez ta nık olun du bu el çi ler gön de ril di: Ne is ti yor lar dı? Ce va bı al - du ru ma. O gün ye ni pa di ş a hın kı lıç ku ş an ma mak ta ge cik me di ler: Üçün cü Ah met’i ar tık tö re ni var dı. Tö ren ala nı na at la ge len pa di ş a hın atı nın önün de, Pat ro na Ha lil at sü rü yor Pa di ş ah ola rak gör mek is te mi yor lar dı. du. Ola cak ş ey de ğil di bu. Sa de el bi se le ri, kı Üçün cü Ah met’in kar ş ı çı k a cak, bir du ru mu, lı cı ve çıp lak ayak la rıy la, iler li yor du atı nın üs bir gü cü yok tu. Kal dı ki, pa di ş ah de ğil, pa di - tün de. Oy sa pa di ş a hın atı nın önün de de ğil, ş ah lık önem liy di ve is te ği ye ri ne ge tir di. Sul - ya nın da bi le kim se ola maz dı. tan lı ğı ye ğe ni Bi rin ci Mah mud’a bı ra k a rak çe kil di taht tan. Yir mi ye di se ne pa di ş ah lık ya - Ken di si ni ko ru mak is te yen sal ta nat, asi le re pan sul tan, böy le ce tah tı nı yi ti rip kel le si ni ta viz ve re rek is yan ate ş i nin üze rin den at la mış tı. Şim di ken di ik ti da rı nı ye ni den güç len kur tar mış ol du. dir mek için asi le ri ez mek, sal ta na tın ta bia tı İs yan cı la rın uf ku bu he de fe ulaş mak la sı nır - ge re ğiy di. Bu amaç la, is yan cı saf la rı da ralt lıy dı. İs te dik le ri de ği ş ik lik le ri yap mış lar dı. mak ve içer den iş bir lik çi bul mak için gi ri ş im Ama de ği ş en kel le ler ol muş tu sa de ce. Sal ta - le re baş la dı lar. Sa ra yın her iki ham le si de ba nat ise ol du ğu gi bi du ru yor du. Sö mü rü sal ta - ş a rı lı ol du. Bu nun üze ri ne asi ler le sa ray ara na tı Üçün cü Ah met el bi se si ni çı k art mış , Bi - sın da iki mad de lik bir an laş ma ya pıl dı: 1)İs rin ci Mah mut el bi se si ni giy miş ti. Üçün cü Ah - ya na ka tı lan lar ile ri de bu ne den le ce za lan dı met kı lı ğın da do la ş ır ken baş ede me di ği Pat - rıl ma ya cak… 2) Asi ler be lir li bir kuv ve ti ko ru ro na Ha lil’i, Bi rin ci Mah mut kı lı ğıy la ber ta raf ya cak ama is yan saf la rı nın ço ğun lu ğu da ğı tı la cak tı… et mek is te ye cek ti. ve nef ret do lu na zar lar la ba kı yor, ade ta in ti kam alı yor du.” Ce set ler ön ce yer ler de sü rük le nip da ha son ra de ği ş ik yer le re asıl dı lar. Bu ara da, Da mat İb ra him Pa ş a’nın ce se di nin, as lın da ona ait ol ma dı ğı söy len ti si ya yıl dı. Pa di ş ah ken di le ri ni kan dır mış mıy dı? Bu nu ar tık bi le mez ler di, çün kü ce set ta nın maz hal dey di. Bu nun üze ri ne ce se di bir bey gi re yük le yip sa ra ya ge ri yol la ya rak ger çek Da mat İb ra him Pa ş a’yı is te di ler.

Ön ce sa tın al mak is te di ler Ha lil’i. Yap tık la rı gö rüş me de ye ni pa di ş ah ne is te di ği ni sor du. Ken di si için hiç bir ta lep te bu lun ma dı, sa de ce hal kı ezen ver gi le re son ve ril me si ni is te di. Bi rin ci Mah mut is te me ye rek de ol sa, La le Dev ri’nde ku ru lan ki mi ver gi le rin kal dı rıl ma sı nı ka bul et ti. Ver gi le ri in dir ten Pat ro na Ha lil ve yol daş la rı ki min han gi gö re ve ge ti ri le ce ği ne de ka rı ş ı yor lar dı. Bu du rum sa ra yın tep k i si ni çe k i yor ama he nüz is yan cı la ra açık tan kar ş ı çık mı yor lar dı. Bu yüz den bir kez da ha Pat ro na Ha lil’i sa tın al ma yı de ne di ler:

Ya ş a nan bu “iki li ik ti dar” sü re ci nin çok sür me ye ce ği ar tık bel li ol muş tu. İs yan cı lar ta rih sel se bep ler le is yan la rı nı da ha ile ri ye ta ş ı ya ma dık l a r ın d an dur m uş l ar d ı. İs ya n ın dur m a s ı de mek, sa ray sta tü ko su nun yü rü me si de mek ti. Ki yü rü yen sa ray, el bet te du ran is yan cı la rı ezer di. Kav ga nın ka nu nuy du bu.

Pat ro na Ha lil ve yol daş la rı, dev let me se le le ri ni gö rüş mek üze re, 25 Ka sım 1730 ta ri hin de sa ray da k i di van top lan tı sı na çağ rıl dı lar. Pat ro na ve otuz ka dar ser den geç ti ar k a da ş ı sa ra ya gel di ler. On la rın si lah lı bir kıs mı, top lan “… Sul tan I. Mah mut, Pat ro na’nın ta hak kü - tı ya pı la cak ye rin dı ş ın da tu tul du. Top lan tı mün den kur tul mak için ilk de fa ona bü yük sa lo nu na Pat ro na Ha lil, Mus lu Be ş e gi bi is yan

38 | tAVIR |temmuz 2009

ön der le ri gir di. Der ken Pa di ş a hın ki ra lık ka til le ri mey da na çı kıp sal dı rı ya geç ti ler. Asi ler ora da kat le dil di, ön der le ri ni yi ti ren is yan cı lar da da ğıl dı lar ve Pat ro na Ha lil is ya nı da böy le ce so na er di. So nuç ola rak, “Ba tı lı laş ma” adı al tın da yo ğun laş tı rı lan sö mü rü, zu lüm ve soy suz laş ma nın adı olan La le Dev ri’ne kar ş ı yok sul hal kın na sıl kar ş ı lık ver di ği ma lum dur: İs yan… Pe k i, La le Dev ri so na mı er di? Ha yır! O hal de yok sul la rın, bal dı rı çıp lak la rın, da ra dü ş en es na fın is ya nı da sü rü yor de mek tir bu top rak lar da. KAYNAKLAR: 1,4, 5, 6: Pat ro na Ha lil, Re ş at Ek rem Ko çu, 1967 2, 3: Et nik ve Top lum sal Yön le riy le Türk Halk Ha re ket le ri Ve Dev rim ler, Çe tin Yet k in, 1974 7, 8, 9, 10, 11, 12: Pat ro na İs ya nı, M Mü nir Ak te pe, 1958


deneme

minarenin kılıfı ersin demir

bo ş alt mış ; ça tı dip le ri ne, ağaç dal la rı na sı ğın mış lar dı. Top lu ta ş ı ma araç la rı az sa yı da yol cu la rıy la ka pı la rı açık hal de sey re di yor lar dı. Yi ne de is yan edi yor du ş o för ler. Ma aş la rı nın ay lar dır öden mi yor olu ş u da tuz bi ber eki yor du bu is ya na… Gü ne ş in gö ğün en te pe si ne çıkıp hal ka kan kus tur du ğu bu sa at te baş kan, ma ka mın da de ri kol tu ğa ya yıl mış hal dey di. Ba ş ı nı ge ri ye doğ ru at mış , yü zü nün yö nü nü te pe de ki kli ma dan ya yı lan ya pay esin ti ye çe vir miş ti. Göm le ği nin ya ka sı nı da iyi ce gev ş et ti. (Kra vat tak maz dı za ten ezel den be ri..) Elin de ki men di li kat la yıp en se sin den göğ sü ne doğ ru bir ha re ket le bi ri ken ter le ri sil di. Ay nı ha re ke ti ön ce sağ dan so la, son ra sol dan sa ğa tek rar la dı. Ar dın dan kli ma nın esin ti si göğ sü ne de vur sun di ye ba ş ı nı da ha bir ge ri ye at tı. Bu ha liy le bol ve uzun tüy lü ev ke di le ri nin sırt üs tü ma yış ma hal le ri ni an dı ran bir gö rün tü sü var dı. Bu sı ra da oda nın ka pı sı iki ke re üst üs te ça lın dı. O da ha ye rin den doğ ru lup “gir” de me ye kal ma dan açıl dı ka pı. Be le di ye mec lis üye si Mus ta fa Bey’di içe ri gi ren. Mus ta fa Bey ay nı za man da baş ka nın en ya kın ar ka da ş ıy dı. Dost luk la rı ta ço cuk luk yıl la rı na da ya nı yor du. İmam Ha tip oku lun dan bu ya na ise ne re dey se hiç ay rıl ma mış lar dı. - Se la mün Aley küm, de di Mus ta fa Bey ve da vet bek le me den baş ka nın kar ş ı sın da ki kol tu ğa otur du. - Aley küm se lam, de di baş kan ye rin den ha fif to par la na rak…

İs tan bul yi ne ta ri hi, sı cak gün le rin den bi ri ni ya ş ı yor du. Bü tün so kak lar, cad de ler ve mey dan lar bo ş al mış ; her kes bir göl ge li ğe çe kil miş , im ka nı olan lar ise ş eh ri tüm den terk et miş ler di. Kuş lar bi le se ma la rı

Ka pı yı usu len ça lıp tek lif siz ce içe ri gir mek, hiç bir da vet bek le me den otur mak ve hat ta kol tu ğa iyi ce ya yı lıp yer leş mek… Bun lar baş ka nın ma ka mın da yal nız ca Mus ta fa Bey’in cü ret ede bi le ce ği ş ey ler di. Onun ha ri cin de kim olur sa, hat ta ka rı sı bi le gel se, baş kan sek re te ri ara c ı lı ğıy la da vet et me den içe ri gi re mez di. Mus ta fa Bey’le ara la rın da ise çok özel bir hu kuk var dı. Ka der ve yol ar ka da ş ıy dı lar. Bir lik te ne ler ne ler ya ş a ma dı lar ki! Okul yıl la rın da da va ya bir lik te ka tıl mış , ko mü nist le re kar ş ı omuz omu za çar pış mış lar dı. “Ka nı mız kay nı yor du.” di yor du baş kan o gün le ri an lat tık ça. Son ra ev li lik ler, ço luk ço cu ğa ka rış ma lar… Yi ne bir lik tey di ler bu yıl lar bo yun ca. Or tak lar dı da ay nı za man da. İn ş a at iş i ne bir lik te adım at mış lar dı. Al lah “yü rü ya ku lum” de di on la ra. Yü rü dü ler ve bü yü dü ler. Kı sa za man için de İs tan bul’un sa yı lı mü te ah hit le ri ara sı na gir miş ler di. Bir yan dan da si ya se te atıl dı lar. Bu iş te Mus ta fa Bey özel lik le ge ri

eylül 2009 | TAVIR | 39


deneme

dur muş , esa sen baş kan için ça ba la mış tı. Ha du ğu muz da to pu to pu bir kaç ki ş iy dik. Ço cuk o ol muş , ha ken di si, fark et mez di na sıl sa, son - sa yı lır dık da ha. Ama iş te… Ka pı ka pı do la ş ıp ba ğış top la yı ş ı mı zı ha tır la sa na. Vay be. Al lah ra se çim ler… ve… da bi zi utan dır ma dı. Yap tır dık çok ş ü kür. Baş kan ye te rin ce se rin le miş ola cak ki, ni ha yet ye rin den doğ ru la bil di. Kat la yıp boy nu nun - Çok ş ü kür, de di Mus ta fa Bey. ge ri si ne sar dı ğı men di li ora dan alıp tek rar dan bir al nı nı sil di ve ba kış l a rı nı ar ka da ş ı na çe vir - - O za man lar, di ye de vam et ti baş kan, dağ ba ş ıy dı ora lar. Şim di ba kı yo rum da… Şe hir ne di: ça buk ge liş ti ha ki ka ten. Bi zim ca mii nin ye ri kos ko ca man il çe nin mer ke zin de kal dı gö rü - Bu ne yin sı ca ğı böy le Mus ta fa? Mus ta fa da elin de ki ka ğıt men dil le te ri ni si lip yor mu sun? du ru yor du içe ri gir di ğin den be ri: - Doğ ru di ye onay la dı onu ar ka da ş ı. - Val la ne bi le yim baş kan, di ye kar ş ı lık ver di. Bir sü re ses siz lik ol du. İki si de bir den da lıp git - İyi ki ş u alet var da se rin le ti yor, de di baş kan, miş ti. Son ra göz gö ze gel di ler. Su su yor lar dı. ba ş ıy la kli ma yı iş a ret ede rek, yok sa ya nar Ama göz le ri sus mu yor du… İç le rin den ay nı ş e yin geç ti ği nin far kın day dı iki si de. Bir bir le ri kav ru lur duk… nin ci ğe ri ni bi lir ler di. Ama bu de fa gö zü o ka Ha va dan ya kın ma la rı bir sü re da ha kar ş ı lık lı dar ka rar tıp ka rart ma mak ta bir tür lü ka rar kı de vam et ti. Ar dın dan be le di ye nin iş le ri ni ko - la mı yor lar dı. Ve Mus ta fa ka rar ver di. nuş ma ya geç ti ler. “Her ş ey iyi, yo lun da çok ş ü kür.” di yor du Mus ta fa Bey kar ş ı sın da ki nin Böy le si bir ko nuş ma da ilk sö zü baş ka na bı gön lü nü fe rah lat mak is ter ce si ne. Üs tü ne bir rak mak ge rek ti ği ni iyi bi lir di Mus ta fa Bey. Ön de baş ka na öv gü ler düz dü. Onun öv gü do lu ce ken di si aç ma lı, baş ka nı da ik na et me liy di. söz le ri baş ka nın yü zün de gül ler aç tı rı yor du. Ne den son ra baş kan ak lı na bir den bir ş ey Ye rin de bir kez da ha doğ rul du. Eli ni ağ zı na gel miş gi bi ye rin den iyi ce doğ rul du. Yü zü ne doğ ru yak laş tı rıp bir iki ök sü re rek se si ni te miz le di. Ve ko nuş ma ya baş la dı. cid di bir ifa de ve re rek ko nuş ma ya baş la dı: - Şu mer ke zi yer ler de ki okul la rın ara zi le ri nin sa tıl ma sı iş i ne çok tak tı lar Mus ta fa… İyi ce dal la nıp bu dak lan dı iş . Di yo rum ki, bu me se le ba ş ı mı za iş aç ma sın.

- O de ğil de baş kan, iş in doğ ru su biz o ca mi yi o yok luk için de çok da sağ lam yap tır dık der sek ya lan olur. Doğ ru ya doğ ru… Son ra dep rem olun ca iyi ce sar sıl dı...

- Yok, on dan bir ş ey ol maz. Bir iki söy le nir söy - Ba ş ı nı sal la ya rak onun bu söy le dik le ri ni onay le nir son ra su sar lar. Za ten o iş in dö nü ş ü de la dı baş kan. Yü zün de ya zık la nır bir ifa de var ol maz ar tık. Bü tün ara zi le rin sö zü nü ver dik, dı. Mus ta fa Bey de vam et ti. an laş ma sı nı yap tık… - Di yo rum ki, ma hal le nin he men çı kı ş ın da ko Mus ta fa Bey’in se si ra hat ve ken din den emin - ca man boş alan var. Bi zim ca mi yi yık tı rıp ora di. Bu ha li, bir an için sı kıl mış olan baş ka nı da ya ye ni bir ca mi mi yap tır sak? ra hat la tıp ne ş e si ni tek rar ye ri ne ge tir di. Ye ni - Bu söz le ri du yan baş kan bir den hid det len di: den ha va dan su dan ko nuş ma ya dön dü ler. Laf uza dı, genç lik yıl la rı na ka dar git ti ler, es ki - Ne di yor sun sen Mus ta fa kar de ş im! O ka dar dost la rı an dı lar. Yok luk, yok sul luk gün le ri ni… ca mii ce ma ati ne ne de riz biz son ra? Şük ret ti ler… Baş kan bu tek lif ten do la yı bir an ürk müş gö - Ha tır lı yor mu sun de di baş kan, bi zim ma hal - rü nü yor du, baş ka sı ol sa bu na ke sin lik le ina le ye ca mi ya ptır dı ğı mız gün le ri? Ne gün ler di nır dı. Ama bu tav rın yap ma cık lı ğı nı Mus ta o gün ler! O ne ateş li iman dı ki, te pe den tır na - fa’dan da ha iyi an la ya cak kim se de yok tu. O ğa sar mış tı bi zi… O ne ener jiy di, yü ce rab bi - ne den le dir ki, Mus ta fa Bey yi ne ra hat sa kin ve min lüt fu… Ca mii yap tır ma der ne ği ni ilk kur - ken din den emin di.

40 | TAVIR |eylül 2009

- Ne di ye ce ğiz baş kan? Ola nı söy le ye ce ğiz. Ce ma at za ten di ken üs tün de na maz kı lı yor. Ya rın bi zim mü hen dis le ri yol la yıp bir tet kik et ti re lim, ha yı kıl dı, ha yı kı la cak ol du ğu on la rın ra po ruy la da gün gi bi or ta ya çı kar. O ka dar ce maa tin ca nı nı teh li ke ye mi ata ca ğız? Sen bu nun ve ba li ni ala bi lir mi sin üs tü ne? Hem… Bu ra da kap ka ra ba kış la rı nı doğ ru dan baş ka nın göz le ri ne dik ti, can alı cı bir ş ey söy le ye ce ği bel liy di. - Ye ni yap tı ra ca ğı mız ca mii ş öy le bü yük ve gör kem li olur… Bü tün İs tan bul’da ş a nı yü rü sün cin sin den ha ni… Bu söz ler üze ri ne baş ka nın yü zü ne ko ca man bir gü lüm se me ya yıl dı. Sa rım tı rak diş le ri nin tek mi li bir den or ta ya çık tı… İk na ol muş tu! - Doğ ru di yor sun Mus ta fa Bey, de di baş kan, in san ca nı bu boş ver me ye gel mez. Ge re ği ney se ya pa lım son ra da ma hal le dı ş ın da ki o ye re ko ca man bir ca mi yap tı ra lım. Dört ta ne mi na re si ol sun.. Hem do ğup bü yü dü ğü müz sem te kar ş ı da ve fa bor cu mu zu öde miş olu ruz fe na mı?! Mus ta fa Bey ba ş ı nı sal la ya rak onay la dı onu, mem nun gü lüm sü yor du… - Pe ki… de di baş kan utan gaç bir ses le, es ki ca mii nin ye ri ne ola cak, var mı ha zır da bir ta lip li si? - Var, de di Mus ta fa Bey ba ş ı nı sal la ya rak, alış ve riş mer ke zi ya pa cak lar mış … Se sin de pek önem se me yen bir ton ha kim di… Tam bu sı ra da ezan se si du yul du “Aziz Al lah” de di ler iki si bir den. Sa at le ri ne alış kan lık la bir göz at tı lar ve aya ğa kalk tı lar… Bir lik te Cu ma’yı kıl ma ya git ti ler.❏


röportaj

balkanlardan gelen hep soğuk hava olmaz a! tavır

“ . . . ‘Yol menzilin bir parçasıdır’ der, eski bir Çingene sözü. Biz de çıktığımız bu yolu, menzil eyledik. Yol boyunca neyi gördük, neyi anladık, neyi öğrendiysek bir yerlerde birileriyle paylaş abilmek umuduyla yanımıza kattık. Elinizde tuttuğunuz bu albüm, bugüne kadar süren yolculuğumuzda edindiğimiz birikimleri paylaş abilme adına tatlı bir mola, ferah bir durak yeri de oldu bizim için...” sözleriyle yayınladıkları “Gayda İstanbul/Balkanlardan gelen hep soğuk hava olmaz a!..” adlı albümlerin-

den yola çıkıp Gayda İstanbul’u biraz tanıyalım/tanıtalım istedik. Kimdi onlar, neyi amaçlıyorlardı, bahsettikleri yolculuğun menzili neydi... Hepsini öğrenelim, duyuralım istedik. Bu amaçla, Gayda İstanbul’dan solist Fehmiye Çelik ve bas gitarist Ayhan Akkaya ile sohbete oturduk. Aş ağıdakiler konuş tuklarımızdır.

Ön ce lik le ye ni al bü mü nüz ha yır lı ol sun di ye lim ve he men baş la -

eylül 2009 | TAVIR | 41


röportaj

ya lım. İlk ola rak ş u nu sor mak is ti yo ruz, killendiren kadrodur ama albümde bunun dış ında epey katkıda bulunan arkadaş lar da olGay da İs tan bul kim ler den olu ş u yor? du. Gerek bizim BGST’den arkadaş lar, gerek Feh mi ye: Gayda İstanbul’u anlatırken, “proje” Roman müzisyenlerin kendi arkadaş ları... Doolarak tanımlıyoruz, “bir müzik grubu” demi- layısıyla albümde yirminin üzerinde enstrüyoruz; orayı bir çalış ma alanı olarak kodlayıp man duyabiliyorsunuz. sürekliliğini sağlayabilmek amacıyla... Gayda İstanbul projesi, Boğaziçi Gösteri Sanatları Şu nu di ye bi li riz o Topluluğu (BGST)’nin müzik alanındaki son z a m a n , projelerinden biri. Temmuz ayında albümü çıktı. Proje aslında albüm sürecini de katarsak 3 yıllık bir emek-yoğun sürecin sonunda çıktı.Tabi bu sürecin bir öncesi de var ki, o önceliği BGST/Kardeş Türküler projesindeki birikimlerimiz oluş turuyor. Kardeş Türküler, kültürel çoğulculuğu eksen almış bir projedir ve bu coğrafyada yaş ayan halk ların müzikleri üzerine eğilmiş tir. Dolayısıyla biz de biliyoruz ki bu coğrafyada Romanlar da yaş ıyor, Boş naklar da, Arnavutlar da, Balkan göçmenleri de... Kardeş Türküler aracılığıyla zaten yabancısı değildik bu yöndeki müziklerin ama aradan geçen yıllar zarfında bu alanlarda biraz daha derinleş mek gerektiği üzerinde konuş tuk ve bunun da ihtiyacını hissettik açıkçası. Ve iş te 3 yıllık bir süreç, bir albümle somutlandı. BGST’den Ayhan Akkaya, bas gitarıyla ve aynı zamanda düzenlemeci/besteci kimliğiyle yer alıyor bu projede. Ben de G a y d a solistliğini yapıyorum. Gayda İstanbul’un yüİs tan bul pro je si rütücü sorumluları olarak, asıl ikimiz varız BGST ile bağ lan tı lı bir BGST’den. Ama BGST’li birçok arkadaş ımızdan pro je dir. da fikir aldık, destek aldık. Ay han: Balkan, Çingene, Roman müzik leri üzerine bu alanda çalış an müzisyenlerle biraraya gelmeye çalış tık. Dolayısıyla biraz farklı iliş kiler kurmak gerekti. Daha önce Kardeş Türküler konserlerinden tanış tığımız Roman müzisyen, Sarıköylü Tevfik Çekiç vardı. Onun aracılığıyla, torunu çalış malarımıza katıldı. Torununun adı da Tevfik ve keman çalıyor. Şükrü Tırkış klarnet çalıyor, Basri Özkaraağaç darbukacımız. Onur Baş kurt davul, Berkant Çelen elektrik gitar çalıyor. Bu kadro ana soundu ş e-

42 | TAVIR |eylül 2009

Feh mi ye: Elbette. Ve tabii ki Kardeş Türküler projesinde edindiğimiz birikimin de bu albümde bir yansıması var. Ay han: Zaten ş u nokta önemli… Bir yandan Kardeş Türküler de devam ediyor ve biz orada da çalış ıyoruz. Kardeş Türküler bütün odaklardan, halklardan örnekler sergilemeye çalış ıyor. Ve bu hem çok ciddi, hem çok kuş atıcı, sıcak; konjonktürel olarak da Türkiye’ye çok uyan bir mesaj oldu aynı zamanda. Ama bu-

nun yaş aması için, bir yandan da bu odaklarda derinleş mek, tabiri caizse “uzmanlaş mak” gerekiyor. Türkiye’de ne yazık ki böyle ş eyler çok fazla yok. Örneğin Bir Çingene Enstitüsü yok, bir Ermeni Müziği Okulu yok. Bu tür iş ler yapan alternatif topluluklar dış ında kurumsal fazla bir ş ey olmadığı için alternatif yolları zorlamaya çalış ıyoruz. Bir yandan Kardeş Türküler devam ederken, diğer yandan da olanaklar çerçevesinde “alternatif okullaş ma”ya gayret ediyoruz. Dolayısıyla, “uzmanlaş ma” diyebiliriz uzun vadeli hedefimize... Türkmen müziği ya da Kürt müziği üzerine var mesela, yarın da Ermeni müziği, Çerkez müziği üzerine olur. Gayda İstanbul çerçevesinde ise Balkan, Trakya, İstanbul oldu. Yani, bizim de parçası olduğumuz bir coğrafya üzerinde çalış ıyoruz. Biz de bu nu sor mak is ti yor duk. Ya ni Gay da İs tan bul sa de ce Bal k an, Trak ya, Ro man mü zi ği üze ri ne mi ça lı ş a cak? Ay han: Gayda İstanbul’da beslendiğimiz kültürel iklim ya da yola çıktı ğı mız coğrafya Balkanlar… Ama Balkanlar dediğimiz zaman, yaklaş ık 15 ülkenin adı sayılır ki, Makedonya, Slovenya, Sırbistan, Kosova, Bulgaristan, Yunanistan ve hatta biraz daha yukarı çıkarsak, Romanya, Macaristan da var bu sınırlar içinde ve elbette Türkiye de var. Elinize Balkan haritasını alıp bakınca, mutlaka Türkiye’yi de görürsünüz, çünkü bu coğrafyanın doğal bir uzantısı. İş te buralarda dolaş an rüzgârlarla Trakya üzerinden İstanbul’a gelen kültürel bir iklim söz konusu. Balkanlar, Osmanlı İmparatorluğu döneminde olsun, daha öncesinde olsun, sınırların çok sık değiş tiği, etkileş imlerin yoğun yaş andığı yerler. Biz de diyoruz ki, İstanbul da bu kültürün bir parçası. “Bu kültürün bir parçası değiliz; ama oralardan sevdiğimiz ş arkıları söylüyoruz.” gibi bir durum söz konusu değil. Bir parçası olduğumuza inandığımız bir kültürel iklimde çalış ma yapıyoruz. Tabii ki bu alanda daha önce yapılmış çalış maları da inceleyip örnek almak gerek. Bunun için de belli bir eğitim sürecine girdik. Ama bir yandan da kendimizi ifade edebileceğimiz


röportaj

besteler yapalım, kendi sözlerimizi yazalım ya da geleneksel bir ş arkıyı yorumlarken kendimizden bir ş eyler katalım istedik ki, “gelenek” dediğimiz yer müzelik bir alan olmasın. Geleneksel olan, bugünde de yaş asın diyoruz. Bu anlamda Gayda İstanbul, bestelere ya da söz yazma çalış maları na, sound denemelerine açık ve ana iklim Balkanlar, Trakya ve İstanbul. Al büm ka pa ğın da bu al büm bir bi ri ki min so nu cun da or ta ya çık tı de miş si niz. Ne ler bi rik tir di niz hey be niz de? Feh mi ye: Albüm kapağında da dediğimiz gibi “yolu, menzil eyledik” ve açıkçası baktık ki heybemizde, Romanların hikâyeleri çok fazla birikmiş ve ş arkılarımızı da ağırlıklı olarak o hikâyelerin birikmiş liğiyle yazmış ız. Özellikle İstanbullu Romanların çarpıcı gündemlerine tanıklık ettiğimiz için gördük ki, birikimimiz, Romanca besteler yönünden biraz daha fazla olmuş . Dolayısıyla onları hemen paylaş mamız gerekiyordu bu ilk albümde, çünkü gündemleri çok yakıcıydı. Yaş adıkları mağduriyetler, ayrımcılık, ırkçılık, kentsel dönüş ümde uğradıkları zulümler… Sonra gerçekten “en aş ağıdakiler”. Çok farkında değiliz belki ama turistik bir bakış la eş zamanla ilerleyen bir ırkçı bakış var onlara dönük. Bugün Romanstar yarış malarında “ne ş irin, ne ş eker insanlar” gibi veriliyorlar, kimlikleriyle ilgili bir sorun yaş amıyorlarmış gibi ama aslında gerçeği yansıtmıyor bu. “Çingene” olmak çok zor, biz bu yolculukta bunu gördük. Bu kimliği hayatın her alanında özgürce yaş amayı bırak, gündelik yaş amda bunu zikretmek bile hiç kolay değil. Çünkü “Çingenelik”, arsızlıkla, hırsızlıkla, uğursuzlukla, her türlü çirkinlikle eş değer kılınmış . Çingene sözcüğü, bir küfür gibi kullanılagelmiş . Dolayısıyla onu bir kimlik olarak yaş ayabilmek, o insanların bu kimlik içinde gündelik hayatlarını sürdürebilmeleri zaten mümkün değil. Ekonomik koş ulları itibariyle de bu çok zor. Gerçekten “en aş ağıdakiler”. Belki de bu ilk albümde, biraz ağırlıkla onların sesi olmak istedik; çok fazla seslerini duyuramamaları, bu albümde duyurma ihtiyacı hissettiğimiz konulardan oldu. Ay han: Çalış mamızın adına “Gayda” dedik. Gayda, Balkanlarla bütünleş miş bir enstrüman aslında. Ar tık çok fazla kullanılmıyor; ama geçmiş in bir simgesi durumunda. İstanbul ise, yaş adığımız yer. Ve “Gayda İstanbul” olarak biz, müziğimizi İstanbul’dan bakarak

yapı yoruz. İstanbul’dan bakıldı ğında da o coğrafya öyle çok uzak bir coğrafya değil, tam tersi kendimizi içinde hissettiğimiz bir bölge, paylaş tığımız bir kültür... Tabii ki Kuzey Amerika’dan da bir blues ş arkısını dinleyip sevebilirsin ya da İspanya’dan bir flamenkoyu… Elbette o müzikleri dinlerken de buluş tuğun noktalar olacaktır ve ortak sıcaklıklar yakalanabilir. Ama bizimki biraz daha farklı bir durum... Biz, Balkanlarda yaş anan hayatların bir parçası olduğumuzu düş ünüyoruz; aynı iklimi paylaş ıyoruz. Geçen hafta Almanya’da, Balkanlardan bir brass müzik topluluğunun performansını izledim ve düş ündüm ki, bizim Dolapdere’deki müzisyen arkadaş lara ne çok benziyorlar. Müzikal icradaki üsluplardan, icra anındaki jest ve mimiklere kadar… Ya da Emir Kusturica’nın “Çingeneler Zamanı” filmine, Goran Bregoviç’in yaptığı müzikleri bir düş ünün. O müzikler Türkiyeli dinleyicilerin hafızalarında öyle bir yer etmiş tir ki, bütün bunlar, ortak bir hafızanın yarattığı buluş malardır. Diğer yandan, Balkan müziklerinin Türkiye’de bunca yaygınlaş masında Çingene müzisyenlerin çok önemli rolü var. Mesela Kusturica’nın filminin isminin “Çingeneler Zamanı” olması bir tesadüf mü? Olmasa gerek. Sonuçta Çingenelerin, Balkanlardaki müzik lerin geliş iminde, bir yerden bir yere taş ınmasında ve icrasında çok büyük rolü var. Tabii ki “orada her müzik yapan Çingenedir” demiyoruz ama Çingene müzisyenlerin baskın karakteri genelde az bilinen bir ş ey. Emir Kusturica, bu durumu epey bir günyüzüne çıkardı. O tipik Balkan soundu dediğimiz noktalarda, Çingenelerin büyük bir katkısı var. Biz aslında bu ilk albüm çalış mamızda bu noktayı, biraz da Türkiye açısından görünür kılmaya çalış tık. Bizim burada da Çingeneler var ve elbette çok iyi müzisyenler. Bence arabesk müziği de en iyi onlar çalar, Rumeli müziklerini de, fasılları da, meyhane havalarını da... Ve ne yazık ki, genelde kendilerini kabul ettirmeye yönelik olarak piyasanın talep ettiği eğlendirici iş leri yapmış oldular bu zamana kadar. Biz de, madem bu kültürün bir parçasıyız, o hayatın içinden konuş alım, dedik. Bu anlamda da bu kültürel iklim, bu müzikler, oradaki müzisyenlik deyince, bizde de Roman kültürü bir adım öne çıktı. Pe ki Ro man mü zi ği, Bal kan mü zi ği Tür ki -

ye’de ne re ye otu ru yor? Bi ri kim di yor sun ya, pe ki na sıl olu ş ur bu bi ri kim, bu in san lar ne ler ça lı yor lar, ne söy lü yor lar? Ora da en dik kat çe ki ci ş ey, her ş e yi an la tı yor lar ama ken di le ri ni an lat mı yor lar. Ayhan: Taksim’de ya da Niş antaş ı gibi lüks semtlerde çiçek satan Roman kadınları herkes görür ama yaş adıklarını kim biliyor? “Çiçekçi” ş arkımız o tanıklıklardan doğdu. “Kağıthane” ş arkımızda, “kağıt, cam, plastik” toplayan, yani çöp toplayan Romanlar var. Ekmeklerini çöpten çıkarıyorlar. “Buçuk” adında bir ş arkımız var. 72,5 millet denir ya, “buçuk” Çingene olana kar ş ılık gelir. Olur mu hiç insanların yarımı, buçuğu, çeyreği? İnsan, insana neler yapabiliyor aslında. İş te bütün bu ş arkıları yaparken en büyük derdimiz, onların tabiriyle “sosyetik” olmamaktı. İçerden konuş mak gibi bir derdimiz var ve onlarla birlikte çalış arak bunu yapmak istedik. Proje dememizin nedeni de o. Onlarla beraber o üslubu koruyarak, geliş tirmeye çalış arak hep birlikte yapmaya çalış tık. Sonuçta temada ya da ana çizgilerde Fehmiye’yle ikimizin bir yönlendiriciliği oldu ama ş arkıların çoğunu beraber yarattık. Feh mi ye: Kardeş Türküler’in “Hemavaz” albümünde ilk kez Roman havasına yer verdik ve o dönem, “Roman havaları söylemek size yakış madı” diyen ş aş ırtıcı e-mail’ler geliyordu. İlginçtir, bunu söyleyen, aynı zamanda muhalif duruş uyla “her türlü ayrımcılığa kar ş ıyım” diyen bir Kardeş Türküler dinleyicisi. Ama Roman kültürüne dönük böyle bir bakış ı var. Ona göre, Roman ş arkıları, “yoz, lümpen” ş arkılar. Olabilir mi böyle bir ş ey? Hani diyoruz ya, yolculuğumuzda neler biriktirdik. Romanca diye de bir dilin varlığına tanıklık ettik. Romanca, “abe, sarı gaci!” gibi ifadelerden ibaret değilmiş sadece, onu gördük. Gerçekten grameriyle, dil yapısıyla Hint-Avrupa dil ailesinden bir dil. Ama o dilde konuş tuğun zaman Çingene kimliğini de kabul etmiş olduğun için o dili mümkün mertebe kamusal alanda çok dillendirmiyorlar, konuş muyorlar. Yaş lılar, biliyorsalar da bilmiyoruz, diyorlar. Unutturmaya çalı ş ı yorlar genç kuş ak lara. Kendilerini aş ağılayan ya da yok sayan zihniyetler nedeniyle, yok edilmeye mahkum edilmiş bir dil. Hani Ubıhca son yok olan dillerden biriydi ya Kafkasya dil ailesinden; Romanca da yok olmaya doğru gidiyor. Böyle olunca Romancayı da görünür kılmaya çalış tık. Sarıköylü Tevfik Çekiç, bu dili kullanan son temsilci-

eylül 2009 | TAVIR | 43


röportaj

lerden. Dolayısıyla Romancanın içinden ş arkı sözleri yazmaya çalış tık. Bir de baktığımız zaman, ş arkıları gündelik konuş ma dilinin içinden yazıyorlar ve argoya çok yer veriyorlar. O geleneği de koruyarak ama nasıl daha farklı bir ş eyler yapabiliriz, nasıl güncele ve arzu edilen taleplere dair bir ş eyler söyleyebiliriz diye, ona da kafa yorarak farklı sözler yazmaya çalış tık. Ay han: Bu müzikler Türkiye’de daha çok enstrümantasyon üzerinden tanınıyor. Bence sözlü ifade gücü biraz sınırlı... “Ben Romanım” demekten çekindikleri gibi, bu dili kullanmaktan da çekiniyorlar. Oysa insan, kendi dilini kullanamadan kendini en iyi nasıl ifade edebilir? Orada iş , biraz zorlaş ıyor tabii ki. Biz, ş arkı sözü yazma konusunun da biraz üzerine gidelim istedik. Belki bu aş amada biraz anlatıcı gibi kalıyor olabiliriz. Çiçekçileri anlatıyoruz, mesela, Kağıthane’yi, Bumbum’u, Buçuk’u... Ama tabii ki zaman ilerledikçe bireysel temalar da devreye girecek; yalnızlığın ya da sevdanın türlü vechelerini de anlatmaya baş layacağız. Örneğin Sulukule’ye gittiğimizde, Sulukule Roman Kültürünü Yaş atma Derneği baş kanı bize “Biz de avukat olmak istiyoruz, biz de doktor olmak istiyoruz. Niye hep çiçekçiyiz, niye hep kalaycıyız ya da enstrümancıyız?” diyordu. Bu durum da onun gibi bir ş ey. Müzikteki o ş arkı sözlerinde kendini ifade etme anlamındaki bireyselleş me önemli bir gösterge. Türkiyeli müzikte, Türkçede bu oluyor, Kürtçede de oluyor ama Romanlarda henüz olmuyor. Çünkü dil yok, kimliklerini saklıyorlar. Vatandaş lık hakkını alalı ne kadar oldu ki? Çok yakın dönemde... Mesela Jasmine Dellal’in yönettiği bir belgesel var: Gypsy Caravan. Esma Recepova, Makedonya’dan bir Çingene müzisyen, bu belgeselde Çingenece, etkileyici ş arkılar okuyor ya da İspanya’dan Antonio El Pipa, yaş adığı acıyı anlatan çarpıcı bir flemenkoyla yer alıyor aynı belgeselde. Farklı temalarda, farklı hikâyelerde aş klarını, hüzünlerini anlatıyorlar. Ve bunu ben Çingeneyim diyerek yapıyorlar. Biz bu noktaların biraz uzağındayız henüz. Bu al bü me na sıl ha zır lan dı nız? Mü zis yen ler le ça lı ş ır ken ne gi bi zor luk lar la kar ş ı laş tı nız?

44 | TAVIR |eylül 2009

Ay han: Balkan müziği alanında Kardeş Türküler çalış malarımızdan gelen belli bir aş inalık var. Ben, bas gitar çalıyorum ve bu alan, benim de koş a koş a gittiğim, beni geliş tireceğine inandığım bir alan. Tabii ki, bir proje olmak, bir topluluk olmak çok zor iş … Belli bir çalış ma disiplini, belli bir ortaklık gerektiriyor. Kardeş Türküler kadrosuyla neredeyse 20 yıldır birlikteyiz ama Gayda projesinde yepyeni arkadaş larla biraradayız ve bir dil oluş turmak kolay değil. O anlamda, yine de epey bir mesafe kat ettiğimizi düş ünüyoruz. Roman arkadaş larımızın kendi kimliklerini keş fetmeleri açısından da ilginç bir deneyim oldu aslında. Bir de gönül ister ki, bu alanda bir okullaş ma olsun. Örneğin Bulgaristan’da bir Çingene Enstitüsü var. Böyle bir ş ey burada olsa aslında, iliş kiler daha farklı olur. Bu genç arkadaş larımız o tip enstitülere, okullara gitseler hem yeteneklerini çok daha fazla geliş tirecekler, hem de bu buluş maların önü biraz daha açılacak. Ama ne yazık ki henüz yok.

olsun… Bunu belli bir noktada yansıtabildik; ama bu yönde daha cesur olmamız gerek ve bu da ancak kadronun birbirini daha çok tanımasıyla, daha çok konser vermekle, deneyimle kazanılabilecek bir durum.

Feh mi ye: Tabii ş unu da söylemek gerek, çok oturmuş bir sound ve müzikal üslup üzerinden hareket ediyoruz diyemeyiz. Şu anda her ş ey bizim için bir tecrübe, bir arayış … Dil konusu zaten öyle. Şimdi bir cümle kuracaksınız diyelim ki, orada bin tane tartış ma oluyor. Soruyoruz, sözlüğe bakıyoruz, bir dakika doğrusu bu, hayır bu diye tartış ıyoruz... Balkanlar’daki Romanca ile İstanbul’daki Romanca arasında ufak tefek de olsa farklılıklar var. Hulasa, çok rahat çalış amıyorsunuz. Bazen kör topal ilerlediğimiz noktalar da oldu. Sonra, bu müzikleri stüdyoya sığdırmak öyle kolay değil. Hakikaten çoş kulu arkadaş lar ve her çalış ta üslup farklılaş abiliyor, sololar da öyle… Evet, ş arkılarımızda belli bir protest ruh var, ama Balkanlara özgü o coş kuyu da korumaya çalış ıyoruz. Bu arada, inanın en keyiflisi konserlerde canlı çalmak ve orada dilediğin doğaçlamayı yapmak. Bu müziğin doğasında bu var. Emir Kusturica’nın ve Goran Bregoviç’in baş arılı olduğu nokta da bu aslında. O doğallığı stüdyo kayıt ortamında çok iyi verebilmiş ler. Biz de belli bir ruh yakalayabildik elbette ama kat etmemiz gereken daha çok mesafe var. Tabii teknik olanaklar ya da piyasa koş ulları da devreye giriyor. Ne kadar az zamanda bitirirsek o kadar iyi, ne kadar ucuza getirirsek o kadar iyi gibi ş eyler de devreye giriyor günümüz koş ullarında. Gönül isterdi ki hücum kayıt yapalım. Hatta kayıt sırasında birtakım sürpriz doğaçlamalar

Feh mi ye: Eş dost, beraber çalış tığımız arkadaş ların aileleri, mahalleden tanış tığımız insanlar dış ında, Roman dinleyicilerle çok bir temasımız olmadı. Zaten daha bir ay oldu albüm çıkalı. Gayda İstanbul’un resmi sitesi var: www.gaydaistanbul.com adresli. Buraya gelen mailler üzerinden ya da kar ş ılaş tığımız insanlardan genelde ş öyle bir tepki alıyoruz: “İlk dinlediğimizde yabancılaş ıyoruz; ikinci dinlediğimizde bir dakika burada farklı bir ş eyler var, diyoruz. Albümünüzü, dinledikçe seviyoruz”. Böyle söyleyenler çok oluyor; hem tanıdığımız, hem de tanımadığımız insanlardan. Sonuçta biz bir arayış içindeyiz. O arayış da devam ettiği için ve bu çalış ma daha bizim ilk çalış mamız olduğu için, gelen tepkiler bizim için çok değerli. Genel olarak da aldığımız tepkiler olumlu. Biz, bu çalış manın açtığı yeni kapıların ne olduğunu ya da hangi noktaların üzerine gidip geliş tirmemiz gerektiğini tek tek not alıyor durumdayız ş u anda.

Ay han: Evet, o coş kuyu, doğallığı stüdyo ortamına sığdırabilmek çok önemli. Stüdyo dediğin yer, dört yanı kapalı bir kutu; iş te o kutuyu ağaçlar altında bir kır eğlencesine ya da ş enlikli bir halk buluş masına nasıl çevireceğiz? Bunun yollarına bakacağız. Belki ikinci albümde yurtdış ında bir kayıt yapabiliriz; belki canlı bir konser per formansının kaydını alabiliriz. Aslında albüm çıkmadan önce, bestelerimize yönelik tepkileri almak için 10-15 tane konser vermiş tik ve sonra albüm kaydına geçmiş tik. Tep ki ler na sıl? Me rak edi yo ruz, ör ne ğin Ro man lar na sıl bul du bu al bü mü? Ne ler di yor lar?

Ay han: Balkan coğrafyasında çok iyi müzisyenler var, solistlik anlamında, enstrümancı anlamında... Orada ne kadar çok buluş ma yaş arsak, ne kadar çok derleme yaparsak, ne kadar çok konser verirsek, ne kadar çok dinlersek birbirimizi o kadar geliş tirici olacak bizim için. Çünkü Türkiye’de sunulan koş ullar belli. Maddi olanakların yönlendiriliciliğinde belli ş eyleri yapmaya itiliyor insanlar. Onun dış ına


röportaj

çıkmak, epey bir fedakârlık ve zaman istiyor. Yani çok uzun bir yol bizimkisi. Biz zaten hedefinize ulaş tınız mı diye soranlara, albüm kapağına da yazdığımız Roman özlü sözünü hatırlatıyoruz: “Yol, menzilin bir parçasıdır.” Biz ş imdi o yoldayız ve ş u anda hedeflediğimiz menzilin bir parçası yız, menzilin içindeyiz çünkü. Fehmiye’nin edebiyatsever bir yönü olduğu için böyle sözleri çok iyi bulur ve bu söz, gerçekten bizi en iyi anlatan söz... Pe ki ne ka dar sür dü bu al bü mü oluş tur mak? Al büm çı ka na ka dar ki sü reç te ne ler ya ş a dı nız? Feh mi ye: Proje kelimesini kullanmamızın en temel yanı da yeni kültürlere uzanmak, aslında yeni olmayan ama bilinmeyeni ortaya çıkarmak için çaba sarf etmek... Uzunca bir süreç, bir araş tırma... Bu iş in bir derleme ayağı, konser ayağı, albüm ayağı, kitabı, notaları var... İnternet sitesini zaten ilk baş ta kurduk, albümden önce sitemiz ortaya çıktı. Sulukule’de yaptığımız söyleş iler olsun, günlüğünü tuttuğumuz geliş meler olsun, bu alanda sürekli paylaş maya çalış ıyoruz. Kamusal paylaş ım dediğimiz bir olgu var. Kendi baş ımıza bir ş eyler yapmak değil de, yaptığımız ş eyleri paylaş maya çalış mak çok daha değerli bizim için. Kurumsallaş abilmek gerekiyor. Tabii iş in

somut bazı ihtiyaçları da var, fedakârlık da bir yere kadar, bir yerden sonra sıkıntıya giriyorsun. Ama alternatif yollardan bunu da aş maya çalış ıyoruz. Neticede, her zaman iş baş a düş üyor. Bu ça lış ma nı zı bu ül ke de ya ş a yan di ğer mil li yet ler den in san lar la bu luş tur mak, kon ser vs. gi bi bir plan la rı nız var mı? Ay han: Zaten, müziğimizi sadece Boş nakların olduğu, Makedonların olduğu etkinliklerde icra edelim mantığı doğru olamaz. Bunlar da olacaktır elbette ama farklı kesimlere hitap edebilmek, farklı yaş lardan farklı kültürlerden insanlara hitap edebilmek de çok önemli… Bir de aslında her alanda bu çalış maların yaygınlaş ması gerekiyor. Çerkesce, Lazca, Ermenice de yeni bestelerin yapılması gerekiyor.

yanın, sınırların en çok değiş tiği, yerlerdir buralar. En son Karabağ’da, Kosova’da yaş ananlar... Bu durum Latin ülkelerinin müziğinde de vardır, hüzne coş kuyla cevap veren bir gelenek çıkar kar ş ınıza. Bu kültürü, Balkan halklarında da görmeniz mümkün ve neticede bizim derdimiz bir kapı aralamak. Ekim baş ı gibi, bu çalış manın konserleri baş lasın istiyoruz. Balkan ülkelerine de turneye gitmek, ortak çalış maları geliş tirmek istiyoruz. İnternet sitemize yükleneceğiz bu aralar, www.gaydaistanbul.com adresine hazırladığımız yeni yazılarımız var, onları paylaş mak istiyoruz. Bu yolda devam edeceğiz. Te ş ek kür ede riz...❏

Son ola rak söy le mek is te di ği niz bir ş ey ler var mı? Ay han: Biz daha yolun baş ındayız ve bu çalış ma mütevazi bir baş langıç olarak değerlendirilebilir. Neticede bu, coş kulu bir müzik ve belli mesajlar vereceğiz diye bu müziğin coş kusunu yok etmek müzikal olarak da, kültürel olarak da saygısızlık olur. Evet, Balkan halkları, en çok acı çeken halklardan. Coğraf-

eylül 2009 | TAVIR | 45


ha ber ler

Ali Öz, Kar şı Sa nat’ta fo toğ raf ser gi si aç tı Kar ş ı Sa nat Ça lış ma la rı 20092010 son ba har-kış se zo nu nu Ha ber fo tog raf çı sı Ali Öz’ün fo toğ raf ser gi si ile açı yor. 1953 Si lif ke do ğum lu sa nat çı, sı ra sı ile Nok ta, Gü neş , Mil li yet, Cum hu ri yet, Ak tü el, Tem po, NTV MAG ve Bir gün’de ça lış tı. An ka ra Si ya sal Bil gi ler Fa kül te si Ba sın Ya yın Yük se ko ku lu Rad yo Te le viz yon Bö lü mü me zu nu olup ha len ser best fo to mu ha -

bir li ği yap ıyor. “1982-2009 Fo toğ raf lar la Tür ki ye” ola rak ad lan dı r ı lan ser gi, Tür ki ye sos yal ta ri hi ni kap sa yan son 25 yı lın ka re le rin den olu ş u yor. 1 Ey lül-20 Ey lül 2009 ta rih le ri ara sın da ge zi le bi le cek ser gi yo ru mu nu Yıl dı rım Tür ker ya pı yor. Yur ti çi ve yurt dı ş ın da pek çok ki ş i sel ve kar ma ser gi açan sa nat çı, bir çok ulu sal ve ulus la ra ra sı ödü lün de sa hi bi. Ser gi 1 – 20 Ey lül ta rih le rin de, Pa zar gün le ri ha riç, Kar ş ı Sa nat Ça lış ma la rı’nın Ga ze te ci Erol Der nek So kak’da ki ga le ri sinde 11:00-19:00 sa at le ri ara sın da ge zi le bi le cek. KAR Ş I SA NAT ÇA LIŞ MA LA RI Ga ze te ci Erol Der nek So kak Ha nif Han, No 11, Kat 3, Dai re 4 Be yoğ lu İS TAN BUL Tel: 212.245 71 53.❏

Ne zi he Me riç, ha ya tını kay bet ti! Ede bi ya tın birçok ala nın da eser ler ve ren Ne zi he Me riç, 19 Ağus tos’ta 84 ya ş ın da, kan ser te da vi si gör dü ğü evin de ha ya -

tı nı kay bet ti. 1925’te Gem lik’te do ğan ya zar, İs tan bul Üni ver si te si Türk Di li ve Ede bi ya tı Bö lü mü’n de okur ken 1945’te bu ra da ki eği ti mi ni ya rı da bı rak mış ve 1946-1956 yıl la rı ara sın da Hey be lia da İl ko ku lu’nda mü zik öğ ret men li ği yap mış tı. Ro man, hi ka ye ve ti yat ro dal la rın da eser ler ve ren Ne zi he Me riç’in ilk ya z ı sı olan “Ümit” N.Ufuk im za sıy la İs tan bul der gi sin de, ilk öy kü sü ''Bir Şey'' ise Se çil miş Hi ka ye ler Der gi si'nde ya yım lan mış tı. ❏

46 | TAVIR |EYLÜL 2009

6. Geleneksel Armutlu Güz Şenliği “Yıkımlara karşı” düzenleniyor Pir Sul tan Ab dal Kül tür Der ne ği Sa rı yer Şu be si Genç lik Ko mis yo nu’nun dü zen le di ği 6. Ar mut lu Güz Şen li ği, bu se ne de 18-19 Ey lül gün le ri ara sın da yi ne Kü çü kar mut lu’da ya pı la cak. Bu se ne Sa rı yer Be le di ye si’nin kat kı la rıy la ger çek le ş e cek olan ş en li ğin ilk gü nün de pa nel ve film gös te ri mi ola cak. Pa ne lin bu se ne ki ko nu su ge ce kon du yı kım la rı… Yıl lar dır adı na “Kent sel Dö nü ş üm” de ni len yı kım ve rant pro je si nin göl ge sin de ya ş a yan Ar mut lu için ye ni bir pro je da ha dü zen len di dev let ta ra fın dan. Bu gü ne ka dar Ata ş e hir’e ya pı la ca ğı söy le nen Mer kez Ban ka sı bi na sı nın Ar mut lu’ya ya pıl ma sı gün de me ge ti ril di. Pa nel de iş te bu sü reç tar tı ş ı la cak Ar mut lu lu lar ve Ar mut lu’ya ge len ler ta ra fın dan…

Şen li ğin ikin ci gü nü bu kez no ta lar, ez gi ler kar ş ı çı ka cak yı kım la ra… Bu ül ke nin du yar lı sa nat çı la rı; ş ar kı la rı nı, tür kü le ri ni yı kım la ra kar ş ı söy le ye cek bu kez. “Yı kım la ra Ha yır!” di ye cek sa nat çı lar, ş ar kı la rı, ez gi le ri, söz le riy le… Şen li ğin dü zen le me ko mi te si, yı kım la ra kar ş ı sö zü olan, Ar mut lu hal kıy la da ya nış mak is te yen aka de mis yen le re, sa nat çı la ra açık çağ rı ya pı yor lar: “İs ter bir bağ la ma, gi tar ya da her han gi bir ens trü man la, is ter bir ş i ir le, is ter no ta sız bir ez giy le, is ter ha ya ta da ir bir cüm ley le, is ter ses siz bir çığ lık la… ge lin bir söz de siz söy le yin…” Şen lik, her yıl ol du ğu gi bi Sa rı yer Pir Sul tan Ab dal Kül tür Der ne ği ve Ce me vi’nin bah çe sin de ya pı la cak. ❏

Ka na da lı yö net men İs ra il’i pro tes to et ti! Ka na da’nın film yö net men le rin den John Grey son, Ulus la ra ra sı To ron to Film Fes ti va li yö ne ti mi ni, İs ra il des tek li film le re ağır l ık ver m e l e r i ne d e n iy l e pro tes to et ti. Fes ti val yö ne ti mi ne açık mek tup ya zan Grey son, “Co ve red” ad l ı ya p ı m ı n ı da ge r i çek t i. Grey son mek tu bun da, İs ra il’in To ron to Baş kon so lo su’nun ve Ca na di an Je wish News ga ze te si nin bir yıl dır bu yıl ki fes ti va lin “İs ra i l ış ı ğıy l a pa r ıl d a ya c a ğı” pro pa gan da sı yap tık la rı nı be lirt ti. Mek tup ta, fes ti val de hiç bir Fi lis tin li ya da Arap ya pım cı ya yer ve ril me di ği ne dik kat çe ken

Grey s on, “Ba n a bu fes t i va lin Brand Is ra e l (İs ra i l mar k a s ı) kam pan ya sı nın bir par ça sı ol ma ya ca ğı nı söy le di niz ama bu nu hal ka ne den res men açık la mı yor su nuz? Si zin amaç la rı nı zın bir par ça sı ola mam” de di.❏


ha ber ler

Gü ler Ze re için ki tap ya yın lan dı

GRUP YORUM g ü n c e 330 Temmuz 2009: 9. Mun-

Yer yü zü Sa nat çı la rı Plat for mu ta ra fın dan, ha pis ha ne de bu lu nan kan ser has ta sı dev rim ci tu tuk lu Gü ler Ze re’ye des tek için, sa nat çı la rın ken di el ya zı la rın dan olu ş an bir ki tap ha zır lan dı. Ki tap Yar Ya yın la rı ta ra fın dan ba sıl dı. Ara la rın da; Ne jat Ya va ş o ğul la rı, Ta rık Akan, Men de res Sa man cı lar, Ali Öz gen türk, Rah mi Sal tuk, Rut kay Aziz, Arif Da mar, Ata ol Beh ra moğ lu, Ünol Bü yük gö nenç, Sa dık Gür büz, Gün gör Gen çay, Cen giz Gün doğ du’nun bu lun du ğu yak la ş ık 50 sa nat çı, Gü ler Ze re için duy gu la rı nı yaz dı.

gür lük.” Ad nan Öz yal çı ner: “Su çu ne olur sa ol sun, bir so luk luk öm rü ka lan in san la ra bi le öz gür lük le ri çok gö rü lü yor. Gü ler Ze re için bir so luk luk öz gür lük.” Men de res Sa man c ı lar: “Gü ler Ze re’nin sağ lık so ru nu nu bi le rek öz gür lü ğü ne en gel olan la ra, vic da nın var mı yok mu di ye so rul maz.” Ali Öz gen türk: “Uta nı yo rum böy le ş ey le rin ol du ğu du rum lar dan, uta nı yo rum.” Me tin Üs tün dağ: “Ana ya sa da ye ri yok ama ya ş a ma yı se vi yo ruz.” Rah mi Sal tuk: “Bu zu lüm bit sin.” Ne jat Ya va ş o ğul la rı: “Ha la umu dum var bu lut suz gün le re.”❏

Bu gü ne ka dar, yüz ler ce et kin lik, bin ler ce in sa nın tep ki siy le sa hip çı kı lan Gü ler Ze re, ha la Ada na Bal ca lı Has ta ne si Mah kum Ko ğu ş u’nda bu lu nu yor. Te da vi si ge cik ti ril di ği için bu gün ar tık ölüm sı nı rı na gel miş bu lu nu yor. Hal kın bas kı sı üze ri ne en son 27 Ağus tos’ta Ad li Tıp Ku ru mu tek rar top lan dı, ş u an da Ad li Tıp Ku ru mu’nun ve re ce ği ka rar bek le ni yor.

Oyun cu Ay kut Oray ya şa mını yi tir di

Bi zim ki ler di zi sin de “Ka til” la ka bıy la hal kın ta nı dı ğı Ay kut Oray, 1960 yı lın dan be ri ti yat ro nun için dey di. Oy na dı ğı si ne ma film le ri ve di zi lerden bazıları: Jan jan (2006), Halk Düş ma nı (2004), Kol tuk Sev da sı (2001), Şel la le

331 Temmuz 2009: Festivalin 2. gününde Hozat’ta düzenlenen etkinlikte yaklaşı k 10000 kişye seslendi.

kinlikte 1500 kişiye seslendi. 39 Ağ ustos 2009: Gülsuyu -

Gülensu Özgürlükler Derneği ta ra fı n dan dü zen le nen “Yoz laş ma ya, Yok sul lu ğa Kar şı Gü cü müz Bir liğimizdir” pikniğinde 1000 kişiye seslendi. 313 Ağ ustos 2009:

31

Ağ us tos 2009: Festivalin 3. gününde Ovacı k’ta sahne aldı ve yaklaşı k 10.000 kişiye seslendi.

38 Ağ ustos 2009: Anadolu Özgürlükler Derneği girişimi tarafı ndan 1 Mayı s Mahallesi’nde düzenlenen yozlaşmaya ve yoksulluğu karşı et-

İzmirAliağa Belediyesi tarafı ndan 20.’si düzenlenen Emek Şenliklerinde Aliağa meydanı nda yaklaşı k 8000 kişiye seslendi.

313 Ağ ustos 2009: İdil Kül-

tür Merkezi tarafı ndan bu yı l 6.’sı düzenlenen “Halk Sofrası Pikniği’nde 3000 ki-

F Tipi hapishanelerde kitap sansürü protesto edildi

Ki tap ta ş u ifa de ler yer alı yor: Ta rık Akan: “So nu na ka dar öz -

Ti yat ro sa nat çı sı Ay kut Oray, Muğ la’nın Köy ce ğiz il çe sin de dü zen le nen 4. Kau nos Al tın As lan Türk Film le ri Fes ti va li’nde, kal dı ğı otel oda sın da ölü bu lun du. Oray’ın kalp kri zi ge çir di ği açık lan dı.

zur Doğa ve Kültür Festivali’nin ilk gününde stadyumda yapı lan konserde 5000 kişiye seslendi.

(2001), Çi çek Tak si (1995), Bi zim ki ler (1989).❏

Kocaeli 2 No’lu F Tipi Hapishanesi’nde bulunan tutuklular, dı şarı dan İspanyolca ve Kürtçe bazı kitaplar istediler. Hapishane idaresi de kitaplara “Türkçe değil” gerekçesiyle el koydu. Kitap Çevirmenleri Meslek Birliği konuya ilişkin yapmı ş olduğu açı klamada şöyle dedi: “… Devlet düşünceden hala öcü gibi korkuyor, her fı rsatta düşünce ve ifade özgürlüğünün önünü kesmeye uğraşı yor. Bunun son örneği, Kocaeli 2 Nolu F Tipi Cezaevi’nde yatan meslektaşı mı z çevirmen Tonguç Ok’un entelektüel üretim faaliyeti için sipariş ettiği İspanyolca ve Kürtçe kitap ve dergilerin ‘Türkçe değil’ gerekçesiyle cezaevine sokulmaması kararı dı r.

değil güvencesi olmaktı r. Ülkedeki herkesin ulaşabildiği bası lı eserlere ulaşmak, cezaevinde zor koşullarda üreten meslektaşı mı z Tonguç Ok’un vatandaşlı k ve en temel insan hakkı dı r. Adalet ve kültür bakanlı kları nı söz konusu hakları n iadesi için acilen göreve çağı rı yor, suçu her ne olursa olsun, cezaevine gönderilmiş bir insanı n zihinsel üretimini denetlemeye veya biçimlendirmeye soyunarak, meslektaşı mı zı n işini yapması nı engelleyen bu sansürcü yaklaşı mı kı nı yor ve Tonguç Ok’un ve diğer mahkumları n zihinsel üretim çabaları nı destekliyoruz.” ❏

Bir kez daha hatı rlatmakta yarar var: Devlet’in görevi vatandaşlı k hakları nı gasp etmek

EYLÜL 2009 | TAVIR | 47


ha ber ler sa... kısa... kısa... kısa.. kısa... kısa... kısa... kısa... kısa... kısa... kısa... kısa... kısa... kıs

3Al tın Por ta kal'da onur ödül le ri bel li ol du. 46. Ulus la ra ra sı An tal ya Al tın Por ta kal Film Fes ti va lin de, bu yıl 14'ncü sü ve ri le cek olan onur ödül le ri ne, Türk si ne ma sı na yap tık la rı kat kı lar dan do la yı se nar yo ya za rı, yö net men, ş a ir ve ro man cı Ve dat Tür ka li, yö net men Ül kü Era ka lın, mü zik teo ris ye ni, bes te kar Yal çın Tu ra ve si ne ma sa nat çı sı Sev da Fer dağ'a; “Yıl dı rım Önal Anı Ödü lü” ise Erol Gü nay dın'a ve ri le cek. Ulus la ra ra sı An tal ya Al tın Por ta kal Film Fes ti va li'nde 2006'dan iti ba ren ve ri len ve Türk Si ne ma sın da ka me ra ar ka sın da ça lı ş an, ba ş a rı lı iş le re im za at mış ki ş i le re ve ri len “Si ne ma Emek Ödü lü”nün de bu yıl set iş çi si Ha lil De de'ye ve ril me si ka rar laş tı rıl dı. 3Kürt çe film, San Se bas ti an’da ya rı ş a cak Yö net men Mi raz Be zar’ın “Min Dît” (Ben Gör düm) ad lı Kürt çe fil mi, İs pan ya’da 18 – 26 Ey lül 2009 ta rih le ri ara sın da ya pı la cak olan San Se bas ti an Film Fes ti va li’nde ya rı ş a cak. Di yar ba kır’da çe ki len ve ça tış ma la rın yo ğun ol du ğu dö nem de an ne ba ba sı kat le di len iki ço cu ğun dün ya sı nı ko nu alan “Min Dît” ay rı ca Ham burg Film Fes ti va li’nde de gös te ri le cek. Ev rim Ala taş ile bir lik te yaz dık la rı hi kâ ye den

Mi raz Be zar’ın se nar yo su nu yaz dı ğı film de Şe nay Orak, Mu ham med Al, Ha kan Kar sak, Be ri van Ayaz, Fah ri ye Çe lik, Ali ş an Ön lü rol alı yor. 3Ka ra göz ve Ha ci vat tas vir le ri, Ba kır köy'de 20 Ağus tos-20 Ey lül ara sın da ser gi le ne cek. Kül tür ve Tu rizm Ba kan lı ğı Mil li Kü tüp ha ne Baş kan lı ğı ile bir alış ve riş mer ke zi nin iş bir li ğiy le açı la cak Ka ra göz ve Ha ci vat tas vir le ri ser gi sin de, 1900'lü yıl la rın ilk ya rı sın da Ha ya li Kü çük Ali ta ra fın dan de ve de ri si üze ri ne kök bo ya la rı ile el de ya pı lan tas vir ler, ilk kez ka mu ya açık bir alan da halk la bu lu ş a cak.

Ser gi de, Ka ra göz ve Ha ci vat, Kan lı Ni gar, Ta hir ile Züh re, Ka ğıt ha ne Se fa sı, Kan lı Ka vak, Bah çe Oyu nu, Ca zu lar, Aga lık Oyu nu gi bi 10 fark lı oyu nun ka rak ter le ri nin 104 par ça ori ji nal tas vi ri yer ala cak. Ser gi, 20 Ağus tos-20 Ey lül ara sın da üc ret siz ge zi le bi le cek. 3İs tan bul Bi ena li baş lı yor İs tan bul Kül tür Sa nat Vak fı (İKSV) ta ra fın dan dü zen le nen 11. Ulus la ra ra sı İs tan bul Bi ena li, 12 Ey -

lül-8 Ka sım 2009 ta rih le ri ara sın da ya pı la cak. 3Su ri ye’de Ah med ve Mu ham med Ma las ad lı iki kar deş , ev le ri nin bir oda sı nı mi nik bir ti yat ro sa lo nu ola rak kul la nı yor. 15 ki ş i ye ka dar se yir ci ala bi len sa lon da bir çok oyu na im za at tan kardeş lerin ünü Arap dün ya sın da hız la ya yı lı yor.

Kar deş ler, oyun la rı nı üc ret siz oynuyor ve üç kez Su ri ye Dev let Ti yat ro su sı nav la rı na gir dik le ri ni ama üçün de de ka bul edil me dik le ri ni, en son böy le bir yön tem bul duk la rı nı söy lü yor lar. Bu ş e kil de mü ca de le le ri ni yü rü te cek le ri ni ifa de eden Ma las kar deş ler, oyun la rıy la top lum sal me se le le re par mak ba sı yor lar. Ma las kar deş ler: “Türk di zi le rin de çok faz la gay ri meş ru iş ve iliş ki var. Arap dün ya sı, Türk le rin di zi ler de an la tıl dı ğı gi bi ya ş a dı ğı nı dü ş ü nü yor. Baş rol oyun cu su olan ka rak ter ler kö tü ş ey ler ya pı yor, ama kah ra man gi bi gös te ri li yor. Ma las Dra ma’da bu nu eleş tir di ği miz bir bö lüm var” di yor lar.❏

DVD... VCD... albüM... DVD... VCD... albüM... DVD... VCD... albüM... DVD... 3armanc

3mesut iktu

şop Kom Müzik

ba ri ton Kalan Müzik

48 | TAVIR |EYLÜL 2009

3neyistanbul ins tru men tal so lo net TFM Müzik

3heme haci

dev re Kom Müzik




Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.