Ekim09

Page 9

deneme

adım Ernesto değil ama ruhum Che’dir bu macerada. Adımın ne önemi var? Esas olan esasımdır. Yüreğimin umutlu nabzı Che... Che... diye atıyor ya aş kla. İş te bu, dünyayı ayağa kaldırmak için yeterlidir fazlasıyla... Duyuyorlar kalbimin ş iddetli çarpış ını. Duyuyor o İMF çakalları. Duyuyor ve korkuyorlar. öyle ya, ben gerçeğin ateş li diliyim. Ve yıllar önce, eş yaya adı nı koyup söylemiş tim İMF’nin ne menem bir alçaklık olduğunu: “... Uluslararası Para Fonu, kapitalist kamp içinde doların bekçisidir...”(*) Dolar Tanrısı’nın bekçisi olan İMF’ciler, duydum ki, kirli kararlar almak için geliyorlarmış biraraya. Duyulur da durmak olur mu. Olmaz! İş te ş imdi buradayım... Sel yadigarı çamurla, olanca baldırı çıplaklığımla, hıncımla dikiliyorum kar ş ı sı na İMF’nin. Besili yüzsüzlüklerinin ortasına gerçeğin taş ını fırlatıyorum: “... Tekelci sermaye dünya üzerinde egemenliğini kuralı, insanlığın büyük çoğunluğunu yoksulluk içine süründürüyor, en güçlü ülkelerin oluş turduğu grup tatlı karları kendi aralarında bölüş üyor. Bu ülkelerdeki yüksek yaş am düzeyi, bizimkilerin yoksulluk çekmesine dayanıyor. Azgeliş miş halkların refah düzeyini yükseltmek içinse emperyalizmle savaş mak gerekiyor...”(*) İş te gerçek budur! Kuyruklu masalarda aldıkları yalandan kararlar bu gerçeği saklamaya yetmez. Böyle olduğu içindir ki, gerçeği sevmez İMF çakalları. Yaldızlı yaygaralarına sualsiz inanılmasını isterler. Hayır! Taş kıvamında sorularımız var bizim. Cevaplarımız var gerçeğin ateş renginde. Evet, gerçek ateş rengindedir. Yakıcıdır ve yaktığı İMF yalancılığıdır. Yıllar önce dile getirdiğim ve tarihin tecrübesi olan gerçek ise ş udur: “... Uluslararası Para Fonu’nun görevi, sözde kambiyo biçimlerinin kararlılığını ve değiş mezliğini sürekli kılmak ve uluslararası öde-

melerin serbestliğini sağlamaktır, oysa gerçekte, yabancı tekellerin rekabeti ve yabancı sermaye istilasıyla karş ı karş ıya bulunan geri bıraktırılmış ülkelerin kendini savunmak için aldığı en basit önlemleri bile ortadan kaldırmaktan baş ka bir ş ey yapılmaz...”(*) İş te o ş ık giyimli, alaycı sırıtış lı İMF çakallarının, iş i budur. Tuttukları yeri kurutur, dokundukları yeri çürütürler. Kuzular melemez, insanlar gülüş mez. Alıp baş ını gider yoksulluk. İş te o yoksulluğun rahminden doğarım ben. Hep böyle doğdum. Hep böyle doğacağım. Sonra da emperyalist çakallarla dövüş ürüm. Ölürüm, kaç kez ölürüm. Ama öldüğümden çok daha fazla doğarım. İş te hayatın kanunu budur: “... emperyalist ve burjuva güçlerin saldırısı, halk hareketlerini pek çok kez yok olmanın sınırına dek getirecek, fakat bu hareketler her zaman yeniden ortaya çıkacak, tam ve kesin zafere eriş inceye kadar halkın gücüyle durmadan yenilecektir...”(*) Siz bakmayın Amerikan iş birlikçisi Talabani’nin ruhuma fatiha okumasına. İş birlikçiliğin en sarhoş halidir onun sefilliği. Açık olan ş u ki, emperyalist yağmacılık olduğu sürece, her toprağın bağrında doğacaktır isyanın Che’leri. İş te ş imdi buradayım. Bir elimde taş , diğerinde iki taş . Kara gözlerimi emperyalist soy-

suzlara çevirip caddelere ateş le yazıyorum İMF’nin kirli iş lerini: “... Bütün bu kurumlar, sözümona uluslararası ekonomik iliş kilerde eş itlik ve adaleti korumak için oluş turulan kurallara ve ilkelere göre yönetilirler, oysa ki aslında bunlar, geriliği ve sömürüyü sonsuza dek sürdürmek için yaratılmış en kurnazca araçları örtbas etmeye yarayan putlardır.”(*) Ve o putları yıkmak, İbrahim torunu olan Karakafalılar’ın boynunun borcudur. Yıkacağız elbet, emperyalist tekellerin yolunu düzleyen o ş irret İMF putunu. Şimdi savurduğum taş lar o kıyametin yoluna döş enmektedir. Şeytan taş lamak için çok uzağa gitmeye de gerek yoktur. Çünkü, İMF’den daha belalı bir ş eytan bulunamaz ş u alçak alemde. O halde İMF ş eytanını taş lamak halka farzdır. İş te bu bizim kutsal görevimizdir. Görevimizin özünü söylemiş tim size: “... Bize, bu dünyanın sömürülenlerine ve geri bıraktırılmış larına düş en görev, emperyalizmi ayakta tutan temelleri yıkmaktır.”(*) İş te beni her defasında canlandıran bu yıkıcılıktır. Evet, biz yıkıcıyız bu macerada. Olmak zorundayız. Çünkü, sırtımızda yükselen ve bizi ezdikçe ezen ş u kanlı İMF saltanatını yıkmadan belimizi doğrultamayız. Bu öylesine çıplak bir gerçekliktir ki, yaş adı-

EKİM 2009 | TAVIR | 7


Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.