1997 02 temmuz agusos

Page 34

Şimdi baktığımızda bugün karşılaştığımız haksızl ıkları, 1972'deki ida mlarla eş değerde görüyoruz. Bugün yargısız infazlar yapılıyor, o gün de yargılı infazlar yapılıyordu. Bir yerden bir yere gelişi anlatabilmek için topluma doğruyu, kimin neyi savunduğunu, kimin hangi konuda ne kadar haklı olduğunu ortaya koymak için biraz gerilerden ele al mak gerekiyor. Onun için Deniz ve arkadaşlarının hikayesini çekmeyi, sinemadan insanlara aktarmayı istedim. 1990 yılında böyle bir filmi yapmaya net olarak karar verdim. Bir yandan gazetecilik yaparken, bir yandan da dökümanter araştırmasına başladım. Mevcut tutanakları, bütün arkadaşlarıyla o dönemi yaşamış, tanıyan, tanımayan, var olmuş tü m insanlarla, -ki bunların sayısı ikiyüzü aşkın- görüşerek fotoğraflar, o dönemin gazeteleri, gizli kalmış yönlerini araştırdım, buldu m. Yaklaşık 4-5 yıllık bir araştırma sonucunda 1994 yılında da senaryoyu yazdım ve bitirdi m. Şi mdi ise yeniden düzenlemeler yapıyoruz, eklemeler yapıyoruz, kısaltıyoruz. Çekim senaryosuna yöneliyoruz. Toplam 300 sayfalık senaryo metnini 150'ye indirmeyi düşünüyorum. Yani yaklaşık 2.5 saatlik bir film olacak. Geçen yıl Euri mages'a başvurduk. Çünkü film, çok büyük bir bütçe istiyor. Bütçemiz oraya başvurduğumuz za man I5 milyon 200bin Frank'tı. 300 milyarı aşkın bir bütçe bu. Ama Türkiye şartlarında, şu anki daraltıl mış bütçemiz 200 milyar. Niye bu kadar bütçe diyeceksiniz. Çünkü, o dönemi yeniden harekete geçirme mi z gerekiyor. Üniversite işgalleri, 6. Filo protestoları, kanlı pazar olayları, ODTÜ olayları, kısacası 68'le 72 dönemi arasındaki yaşanan darbeler, öğrenci hareketleri, işçi hareketleri artık her ne varsa hepsini yeniden hayata geçirmeye hazırlanıyoruz. Dolayısıyla binlerce figürana ve kostüme ihtiyaç olacaktır. Bunun için de çok büyük bir boyutta bütçe gerekiyor. Bu yıl İstanbul'da toplanan Eurimages, Türkiye'den iki projeye yardım ka32

rarı aldı. Birincisi bizi m proje, diğeri de Canan Gerede'nin projesi. Eurimages'dan 200 milyarlık bütçemi ze karşılık, 1 milyon 600 bin Frank, yani yaklaşık 35-40 milyarlık bir yardım ald ık. Geri kalan bölümünü kendi özkaynaklarımız ve çeşitli kuruluşlardan elde etmeye çalışıyoruz. Avrupa'da çeşitli sinema vakıfları var, onlara da başvurduk. Planımıza göre Ekim ayında çekimlere başlamayı düşünüyoruz. Üç aylık bir çekim süresi olacak. Labaratuvar çalışması, seslendirmesi, mü ziği derken, öteki Ekim'de bitmiş olacak film. Yani bir yıllık bir çalışma planını kapsıyor. '98'in Ekim'inde vizyona girmesini hedefliyoruz, eğer başarırsak. Şu anda en büyük zorluğumuz; ekonomik zorluk. Böyle bir filme para yatıran kapitalist yok, yatırmaz da, beklemiyorum. Bu ekono mik darboğazı aşabilmenin yolu ise; sinema kuruluşlarının yardımları, bu tür projelere yardım eden vakıflar, sponsor kuruluşlar ve belki de o dönemde var ol muş bugün de zengin olmuş kişilerin yardımları olacak. Çok büyük sıkıntı yaşıyoruz, kapısına gitmediği m kuruluş kalmadı. Tabi başka bir zorluk da var. Yaşanılmış ve yaşayan tanıkların dönemdeyiz şu an. Yaşanmış bir olayı, yaşayanların da var olduğu bir dönemde sine maya aktarıyoruz. Orduyu anlatacaksınız; orduda o dönemde önemli görevler üstlenmiş kişiler yaşıyor, öğrencileri anlatacaksınız; öğrencilerle hareket etmiş, bu eylemleri başlatmış insanların bir çoğu yaşıyor. Doğruluğu tartışılmaz bir şekilde ortaya koyma mız gerekiyor." Tabi bu konuşmalar arasında merak ettiklerimiz v ar. Örneğin; film Deniz Gezmişin kişiliğini mi-ele alıy or yoksa o sürecin genel bir panoramasını mı çıkaracak? Çünkü o dönemde Deniz'den ayrı düşünülmey ecekler de v ar; mesela Mahir Çayan gibi. Denizler'in idamını engellemek için dev rimciliğin, siper y oldaşlığının, day anışmanın en güzel örneğini göstererek Deniz, Y usuf v e Hüsey in için ey lem yapan ve bu

ey lemde şehit düşen Mahir Çay an bu f ilmde görünüp geçecek mi? Eğer böy leyse sorarız, o süreçte Mahir'in yeri sadece bir kaç kare midir? Böyle düşünüyoruz çünkü burjuvazi, Deniz ve Mahir'in düşünceleri ve y aşay ışında suni bir ay rılık yaratmak istiyor. Deniz Gezmiş, egemenler nezdinde "mazlum" rolüne büründürülüp özünden saptırıl ıy or; Mahir Cay an ise eli silahlı, gözü dönmüş bir cani olarak lanse ediliyor. Bu örneklere düny ada çokça rastlanmaktadır. Che ve Castro karşılaştırmaları buna örnektir. Egemenlerin y aptığı, özünde onların politik kimliklerini boşaltmak, önderlik misy onlarından saptırmaktır. Bakalım Reis Çelik bu konuda ne düşünüyor? " 1968' den idama kadar olan dönem içerisinde darbe vardır, işçi hareketleri vardır, öğrenci hareketleri vardır. Amacımız, o döne min Türkiye' sinin fotoğraflarını, bir bakışla vermektir. Yalnızca bir yanını koymak değil. Çok özel bir yaşam biçimine gir me yaklaşımım yok. Sadece Deniz'i anlatmak gibi bir şeyim yok. A ma o döne mi bire bir ortaya koymak, ne olmuş bitmiştir, anlatmak istiyorum. O dönem, o kadar zengin bir dönem ki. O üç-dört yıllık süreç içinde Denizlerin hikayesini alıyorsunuz başka kocaman bir hikaye, Mahirlerin hikayesini alıyorsun tama men başka bir boyutuyla başka sinema, başka bir film, Nihat Erim'i alıyorsun başka bir film. Bu yüzden ağırlık Deni z'le arkadaşlarının o döneme gelişindeki yolculuklar ama, yanlarında o olaylardan da haberdar ediyoruz insanları. Denizleri n idamından sonra Mahirler, Kızıldere vardır. "(1) "Öbür tarafta Mihri Belli olayı vardır. Askeri yapı içerisindeki ilerici hareketlerin özeti vardır. Bunlar daha çok ana hikayenin etrafında dolaşan hikayelerdir ama, ta ma men farklı şeylerdir. Yani sahnenin bir yüzünde Mahir de gözüküyor ama bu toplantıdadır. Sahnenin bir yüzünde Nihat Erim ve çevresindekiler gözüküyor. Ama küçük bir andır Aç-


Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.