S. GÜNAY AKARSU (Oyun Dergisi Sahibi, Eleştirmen) 27 Mart'ın dünyada tiyatro günü sayılması nın ve bugün tiyatro konusunda bildiriler yayınlanmasının fazla bir değeri yoktur. Bir göstermelikten öteye geçmemektedir bu uy gulama. Nasıl geçsin k i , kapitalist-emperyalist düzenlerde yılda bir gün tiyatroya önem verilince, diyelim, tiyatroların kapı l a r ı gene varolan seyirciye açılınca, tiyat ro yapısal bir değişme mi geçirecektir; me ta olmaktan kurtulacak mıdır? Sorun bura dadır çünkü. Emeğe yabancılaşmış toplum larda meta durumuna düşürülmüş olan tiyatronun genellikle kime ve neye yararlı plduğu tartışılmaz biçimde ortadadır. Bu çemberi kırmaya yönelik olumlu ve dürüst tiyatro çabalarının varlığı, düzenden kaynaklanan genel yapıyı değiştirme yecektir elbet. Bu yüzden yılda bir günün tiyatroya ayrılması, gerçekte sonucu hiç etkilemez. Böyle bir günde bildiri sunma görevi bana verilseydi, bu görevi yuka rıda belirlediğim anlamda değil de doğruları kamuoyuna bir kez daha ulaş tırmak için üstlenir, günün koşulları içinde faşizme karşı bir çağrı fırsatına dönüştürürdüm. HAYATÎ ASILYAZICI (İstanbul Belediyesi Şehir Tiyatroları Genel Sanat Yönetmeni) Konuya şöyle gireyim: Dünya Tiyatrolar Günü nedeniyle dünyanın her tarafında, 27 Mart'ta temsiller verildiğinden, biz de İBŞT olarak aynı gün çeşitli tiyatrolarımızda pa rasız oyun oynadık. Bu oyunlar sayesinde, tiyatroya gitme olanağı bulamayan ya da az bulan işçiler, ve diğer yoksul kesimler, üc retsiz tiyatro seyredebiliyorlar. Biz böyle günlerde, belli kurumlara davetiye göndlriyoruz ve o kurumlar, tiyatroya gidemeyen lere dağıtım yapıyorlar. Gelen kitleye ise özel bir oyun sergileyemiyoruz; re pertuarda ne varsa o oynanıyor. Gezici tiyatro kolumuz ise, çevre beledi yelerle ilişkiye geçerek bedava oyunlar sergiliyor. TAVIR/159