Devlis Sayı 10 - Ekim 2009

Page 1

DEV~lJrLis

DEVRiMl

Li~ELiLER

' ,... '.. _/.i-;.i-

ESiTliKADAlE1 e,'

QZGURLร ~.. 'iรง, in ' ~ - i . - - - J'A .IMC::t -.- ~-=~,

_.

_

~ """\

"

,~.

"

'

,

~

(

LL ~...

L

,

"

--~ - -rp:.; ... "', j"

-< -~~

...

'

,

\.


PANORAMA

1

PARALI EGiTiM

3

4-5

GÖRÜSLERiMiz MESLEK LiSELERi

PORTRE

PORTRE

6-7

.8

9

EGiTiM SiSTEMi KAMPANYA

..14

KADiN

.15

TEORi

':

"_ _

~.

16 17-18

KÜLTÜR SANAT

19

KÜLTÜR SANAT

20

KiTAP TANITIMI

6 -';::'

12-13

SPOR

DÜZGÜN

.

10-11

21

TEORi

..23

HABERLER

.24-25


DEVRiMC~iSELiLER

Yola Devam...

..

Yeni bir yila, kaldigimiz yerden basliyoruz. Kaldigimiz kavrami aslinda pozisyonumuzu anlatmak için pek de uygun bir kavran degiL. Zira kalmak demek beklemek demektir. Biz hiç durmadik ki DEV-Lls mücadelesini ne okul duvarlari ne de MEB'in takvimiyle sinirlayan bir hareket degiL. Sicak bir yaz ne yazik ki Trakya ve istanbul da ölüme bogan bir yagmurla noktalandi. Yagmura, yagmurun ortaya çikardigi sele yani doganin gazabina kurbanlik verilen canlar yoksullar ve isçiler oldu. 1 Mayis 2009 Taksim'de, izmir'de, Antep'te, Mersin, Ankara ve Eskisehir'de ve hatta Antalya'da ve adini sayamadigimiz pek çok sehirde DEV-LlS'in güç gösterisine taniklik etti. 6 Mayis'ta Deniz'e akar misali DEV-LlS'liler kitlesel güçleriyle militan ruhlariyla ve coskun yürekleriyle Deniz'in yoluna aktilar. Durmadik. Sanki gelecek olani müjdeler gibi bizi bekleyeni yani ÖSS sonuçlarini görür gibi ÖSS ye karsi yaraticiligimizi, mesruyetimizi ve gücümüzü ortaya koyduk. NTV binasinda sallanan devasa pankartin altinda DEV-Lls DEV-GENÇ imzasi vardi. 6-7 Ekim Taksim, istiklal, Tarlabasi, dolapdere ve sisli ve bankalar ve iMF ve duman ve toz ve gaz sisi n ve dumanin ortasinda bir imza DevUs.iMF ye iMF toplantilarina ve onlara kapilarini açanlara karsi direnisin bayragi Dev-Us in bayragi oldu. Polis barikatlarini asarken dillerimizde.iMF ye geçit yok sloganlari ve gözlerimizin önünde 6.Fili yu denize dökenlerin Deniz Gezmis'in, Mahir Çayan'in hayali vardi. iMF istanbul daydi adalilar sokakta iMF yoksulluktu iMF issizlikti parali saglik parali egitimde iMF geleceksizlikti. istanbula toplantiya gelmisti misafirdi. Direndik geçit vermedik. 6. Filoyu denize dökenlerin dolma bahçede attigi imzaya taksimden mütevazi bir selam verdik. Bayragi yerde sananlara bayragimizi gösterdik bize bedel kesmeye gelenlere bedel ödettik. iMF ye direndik bilinsinki parali egitime de direnecegiz. Gençlik mücadelesinde yeni bir yol çizdik dün biz vardik simdi yine biz variz. Her sey bizde basladi ve bizimle yürüyor. Kendine yeniyim diyerek ortaya çikan ve sonu lis ile biten bütün hareketler eski, çünkü bizi takip ediyor. Yürünen kaldirimlar eskimis bizim ayak izlerimiz var. Asilan pul, duvarlari süsleyen afis, eylem tarzlari sadece basit bir taklit. Bizim taklidimiz. Artik lise eylemlerinde tek bir imza var. Kendileri ne derse desinler yapilan her is, asilan her pul, afis imzasi DEV-Lls. Devrim varolan düzeni devirmek ve yerine yeni bir düzeni esitligin ve adaletin oldugu sömürünün ortadan kalktigi düzeni, ilkel toplun yikilmasindan buyana spartaküs'ün bedrettin'in, Pir mmmnm

mn.mnn

m.n.mnm...mm.mnm..m

sultanin, Paris Komünarlarinin, Che'nin düslerini süsleyen düzeni sosyalizmi kurmak çabasidir. DEVLls görünen bu yolun mütavazi bir neferidir. Bu yüzden ne kavgamiz nede bayragimiza direnisin özgürlük çigliginin yükseldigi hiçbir yerden eksik tutmadik. Etmeme ye de devam edecegiz. Çünkü biz liseli gençligin önderiyiz. Onun nefes aldigi her yerde biz olmaya devam edecegiz. Yasananlar söylediklerimizi dogrulamaya devam ediyor. Ana dilde egitim demistik bugün bu talebi hükümet, Cumhurbaskani, meclis tartisiyor. Esitlik ve adalet istemisti k son ÖSS sonuçlari o talebimizin hakliligini bir kez daha gözler önüne serdi. Devlet okullari bitiyor. Bu okullara giden yüz binlerce liselinin gelecek umudu tükeniyor. Özel okullarin, koiejierin ve dershanelerin yildizi yükseliyor. Sistem bizi kölelestiren koyunlastiran egitim sistemi, yerine oturuyor. O yerine otururken altinda bizim gelecegimiz yok oluyor. isimiz çok "Parasiz egitim istiyoruz" . Ya durduracagiz yada yok olacagiz. Parali egitim okullarda para toplanmasi degiL. Bütün devlet okullari hiç para toplamasa bile özelokullar, dershaneler, özel dersler dünyasinda bunun hiç bir karsiligi yok. Parali okullar oldugu sürece esitsizlik olacak. Sinavoldugu sürece adaletsizlik olacak büyüyecek 2 ayri gezegen ve 2 ayri dünya. Sifir çekenlerin ve tasra ve kasaba üniversitesine yolu düsünlerin yani yoksullarin nüfusun %80 inin dünyasi öte tarafta özel okullara yilda 30-40 bin TL verenlerin dünyasi. Bizim gezegende ne ask var nede ümit. Bilim kurgu filmlerinin koloni gezegenlerine benziyoruz. Ve giderek daha da kötülesiyoruz. Durdurmazsak okudugumuz okulun anlami kalmayacak. Elimizdeki diplomanin karsiligi olmayacak. Parali egitim emperyalizmin egitim politikasidir. Parali egitime karsi çikmak ayni zamanda sermaye sistemine, emperyalizme, sömürüye karsi çikmaktir. Parali egitime karsi mücadele sistemin çarkina çomak sokmaktir. Yapilabilecek en devrimci kavgalardan biridir. DEV-Lls adina yakisir bir sekilde bu kavgayi yürüttü yürütecek. Yeni yila yeni bir kampanyayla basliyoruz. Büyük bir hareket olmanin bilinciyle baslayacagiz yeni kampanyaya. Direklere, duvarlara ve eylem alanlarina atilmis imzalarimizin yanina yeni imzalar atacagiz. Baskalari taklit etsinler diye yeni sloganlar, afisler üretecegiz. izimizi sürsünler diye sokaklara yeni izler birakacak ve ögrensinler diye yeni eylemler gerçeklestirecegiz. Yaraticiligimizi militanligimizi ve coskumuzu yeni sehirlere ve okullara tasiyacagiz. Ve dönüp diyecegiz ki yolun basindayiz. Daha hiçbir sey yapmadik. Hepimize kolay gelsin.

nm.m.mnnmn.nm.nmmmm.nnnn.h.hnumm..hm m..nm

nm.m.m.U.um.h.mummuun Pa

nora

ma

~


DEVRiMC,-iSELiLER

Anadilde Egitim Devrimci Liselilerin kurumsalolarak verdikleri mücadelenin baslangicindan günümüze kadar olan süreçte savundugu tezlerin arasinda yer verdigi ve hala güncelligini koruyan bir konu olan anadilde egitim talebini bu sayimizda açiklayacagiz. Yasadigimiz ve mücadele verdigimiz ülkenin temel sorunlari arasinda yer alan Ulasal sorun,Dev-Lis'in de bu sorunun alana iliskin yansilarina yanit üretmesi gerekmektedir. Dil,iletisim,ögrenme ve her türden zihinsel faaliyetin temel aracidir.lnsana özgü ögrenme anadile dayalidir ve insan kimligini anadil ile bulur diyorsak, var olan sorunun devrimci liseliler olarak karsisinda durmaliyiz. Anadilin asil anlami anne dilidir. çocugun dogumundan sonraki süreçte çevresini tanimasi, iletisim kurmasi,konusmayi ögrenmesi ancak anadiliyle mümkündür. Toplum içerisinde gelecegin bireylerini olusturacak olan çocuklar özellikle yasadigimiz ülkede okul ile

baslayan bir asimilasyon politikasina

/

ugramaktadiriar. Özellikle Kürt illerinde kimlik inkari devletin insanlar üzerindeki baslica politikalarindan birisidir. Yüzyillardir bu topraklarda yasayan ve ortak bir kültüre, dile sahip olan bir halk ülke egemenleri tarafindan yok sayilmaktadir. Dilin; özellikle ana dilin,yasam alanlarinda insanlarin gelisimi açisindan büyük bir önemi olmasi ve kisacasi bir ulusu var eden etmenlerden bir tanesi olmasi önemli bir politik araç olarak insanlar üzerinde kullanilmaktadir. Egemen sistem sürekliligini devam ettirmek için gençlik üzerine bir takim uygulamaktadir. Bunun genel amaci potansiyel güç olan gençligi apolitiklestirmek ve sistem içerisinde tek tiplesmis bireyler haline getirmektir. Bu politikalari aileden ilkögretim okuluna,liseden üniversitelere,isyerinden askeriyeye kadar sistemli bir sekilde uygulanmaktadir. Belirli bir yasa kadar kendi çevresini ve dünyasini anadiliyle gözleyen ve yorumlayan çocuk i okul basladigi süreçte hem ikinci bir dille ve hem de anadili yok sayilarak ögrenim görmek zorunda birakiliyor. Egemenlerin bölünme paranoyasi yasadigi ve en ufak demokratiklesme hareketlerini bile tehlike

..

Anadii

m

m

m

mm

(terör) olarak lanse ettigi bir dönemde insan olmanin sartlarini savunmak öncelikle devrimci liselilerin görevidir. Cumhuriyetin kurulus asamasindan günümüze kadar gelindiginde yani basimizdaki bir halkin nasil yok sayilmaya çalisildigini ve buna karsi da o halkin ortak kültürünü korumak adina ne tür mücadeleler verildiginde görebilmekteyiz. Potansiyel tehlike gözüyle bakilan bu ulusa uygulanan fiziki ve etnik politikalar egemenlerin mesrulastirilmaya çalisilmaktadir. Gerekçe: DiI,sosyal ve kültürel faaliyetlerin temelidir. Etnik kimliklerin olusmasinda etkilidir.Bu özelliklerden dolayi bireyin kendini egitmesini ve kültürel anlamda yetistirilmesini, en iyi kendi anadili saglar.Bu sebeple bireyin anadili disinda verilen egitim, onun ögrenim disinda verilen egitim, onun ögrenim sürecindeki gelisimini engeller. Karar: Devrimci Liseliler, özgür ve demokratik bir ortamda herkesin anadilinde ögrenim görme hakkini savunur. Egemenlerin her türlü politik ve fiziksel baskisina karsi Dev-Lis ve tüm ilericidevrimciler ortak mücadele edecek ve ezilen halklarin yaninda olacaktir. Hayati taniyana kadar ninelerinden, dedelerinden anadilleriyle masal dinleyen çocuklarin hayalleri ile bizlerin düslesmis olduklarini dünya arasindaki bagi kuracagiz ve buna göre mücadele edecegiz. Sömürgecilerin her türlü basi ve asimilasyon politikalarina karsi , zafer direnen halklarin olacak. Halklarin kardesligi sloganlarimizi her dilden, her irktan insanla haykirmak ve liselerimizdeki milliyetçi-soven dalgayi kirmak için Dev-Lis saflarinda örgütlenelim

YASASiN HALKLARiN KARDESllGI Biji Bratiya Gelan...

m___m..mm

m

m

mmmmmm_m

mm_mm..mmm


DEvRiMCii'~rrLiSELiLER

Parasiz Egitim aliyoruz. Fakat aidatiarda önemli bir sorun olarak önümüzde duruyor aslinda. Hem de küçümsenmeyecek kadar büyük bir sorun. Okullarda çok sorun çikiyor önümüze. Herkese fotokopi verilirken sinavi klasik olarak elle yazdiriliyor aidat ver(e)meyen ögrenciye. Fislenircesine sinif ortasinda teshir etmeye kadar uzaniyor bu isin ucu.

Anayasa' da bile yazar egitim parasizdir diye. Ama her nedense yazilanlarla gerçekler arasinda büyük bir uçurum vardir. Parali oldugunu iddia ettigimiz egitim sisteminin, sadece aidatiardan dogru tariflemiyoruz tabi ki. ..

Aidata karsi çikmak ayni zamanda parali egitime karsi çikmak anlamina gelmiyor..

Biz DEVLLS olarak salt aidatiara karsi çikip, aidatlar kaldirildigind a egitimin parasiz egitim olacagini söylemiyoru z. Aidata da karsiyiz tabi ki ama sadece aidattan ibaret degil egitim sisteminin parali bir sistem olmasi. Dershaneler, özel hocalar, özel dersler vs vs.. Bunlarin hepsi aidata oldugu gibi

egitimin parali oldugunun kaniti niteliginde.

Ama su unutulmamalidir ki, liselinin gençligin üzerine gelen her baski karsisinda

/ed

,7\:[\-:7\rt

n

n_h

uu.nn

nnnunnu

u

n

n__u..nn

.

n

dUUO

:

Ü

L

Ji

eylernimizi yaptiysak, yarin önümüze çikacak her engelde TEK SES TEK YUMRUK yine alanlarda olacagiz.. Suradan da bakmak gerekiyor. Bizim 3 kurus için isyan ettigimizi söyleyen ögretmenlerimiz, ek ders ücretleri kesildigi zaman sayilari binlerle ifade edilen kitlelerle alanlara çiktilar. Ek ders ücreti için alanlara çikan ögretmenlerimiz, neden liselilerle mücadelelerini birlestirmiyorlar? Neden DEV-Lls' le alanlara çikmiyorlar? 40 yildir old.ugu gibi, 1969'da oldugu gibi 2009'da da alanlarda olup, DEV-Lls bayragini en yüksege tasiyacagiz. Esit, parasiz, bilimsel, anadilde egitim siariyla alanlari dolduracagiz. Yasasin demokratik lise mücadelemiz!!!! PARASiz EGITiM ISTiYORUZ ALACAGIZ!!!!!!!!!

Eger egitimin parasiz egitim olmasini isteyip, parali egitimin sonuna kadar karsisinda olacaksak, sadece okullarda toplanan aidatiara, katki paylarina degil, ÖSS' ye ve onu besleyen bütün sinav sistemlerine karsi mücadele etmek gerekiyor. ÖSS ve onu besleyen bütün S'ler beraberinde dersaneyi, özel hocayi, özel dersi getiriyor. Ve bütün bunlar egitimin parali olmasinin yolunu açiyor. Bizler DEV-Lls' liler olarak, bütün bunlarin, egitimi parali hale getiren bütün sistemlerin karsisinda duruyoruz. Yeni baslattigimiz "PARASiz EGiTiM iSTIYORUZ ALACAGIZ" kampanyamizla bütün S' lere ve onunla birlikte gelen, egitimi parali hale getiren bütün kurumlara karsi oldugumuzu gösteriyoruz. Yaptigimiz pullarla afislerle eylemlerle sokakta mücadelenin içinde yerimizi

uun

."0

i-

DEV-Lls' in kitlesini, yumrugunu karsisinda bulacaktir. Hoca Ahmet Yesevi Lisesi'nde sinava alinmayan ögrencinin yaninda nasil durduysak, okulun önünde

Inanç

unu..

mU""''''''''

Parasiz Egitim


DEVRiMC.iSELiLER

Dev-Lis Mücadele hedefleri EDER 1- PARALI EGiTiME KARSI MÜCADELE EDER a) Ordu disiplininin yansimasi olan tek tip Egitimin kalitesini (sözde) yükseltmek kiyafet zorunluluguna karsi, giyim iddiasiyla ögrencilerden bagis, yardim, katki özgürlügünü savunur. payi adi altinda b) Genotokrasiye karsi, esit iliskileri savunur. -zorunlu olarak- alinan ve okul giderlerinde Ögretmen-ögrenci iliskisinin yani sira, üst sinif-alt kullanilmayan har(a)çlarin kaldirilmasini savunur. sinif ögrenci iliskisinde de belirleyici olan yas ve tecrübe hegemonyasina ve bu 2hegemonyanin siddet-baski-asagilama seklindeki yansimalarina karsi çikar. c) Ögretmenlerin her firsatta basvurdugu ve okul idaresinin göz yumdugu, insanlik

EZBERCi ve GERiCi EGiTiME KARSI, BiliMSEL ÖGRETiM içiN MÜCADELE EDER a) Ders kitaplarinda yer alan gerici ve gerçek disi bilgiler karsisinda, bilimsel bilgi edinme hakkini savunur. b) Ders geçmede belirleyici olan ezberci yönteme karsi, analitik-sentezci yöntemi savunur. c) Din dersinin seçmeii olmasini ve müfredatin dinler tarihini mezhepleriyle beraber içerecek sekilde ve resmi dinle sinirli kalmadan düzenlemesini savunur. d) Düz lise-meslek lisesi ayriminin kaldirilip, yerine brans egitiminin geçirilmesini savunur.

onurunu asagilayan, dayaga karsi çikar. D) Kisla disiplinine karsi, Özgür Lise'yi savunur. Yüksek duvarlari ve parmakliklariyla yari açik cezaevini andiran okul binalarinda, beden Egitimi derslerinin asker talimine indirgenmesi, ögretmen derslige girince hazir ol konumunda ayaga kalkilmasi, törenlere katilma zorunlulugu ve tören disiplini vb. 3- MlLiTARisT EGiTiM KURUMUNA KARSI sekildeki her türlü militarist uygulamaya DEMOKRATIK liSE içiN MÜCADELE karsi çikar.

.w Görüslerimiz

Un

...n...nnnnnn.nn

.n.n

...

nn

n.._u

n

U..h_nUh.__U_h...uu


DEVRiMC.iSELiLER e) Gerici Disiplin Yönetmeligi'ne karsi, ögrenci yararina bir hukukun olusturulmasini savunur. Ögrencilerin "kusurlu" davranislarinin militarist kurallarla cezalandirilmasina karsi çikar. 4- YOKSUL ÖGRENCiLER LEHiNE POZiTiF AYRiMCiliK içiN MÜCADELE EDER Ögrenim özgürlügünün kullanilmasinda esit olmayanlarin esit kosullarda bulunmasi aslinda esitsizlige tekabül ettiginden dolayi, sözde "firsat esitligi"ne karsi, okullardaki bir takim olanaklardan (kütüphane, bilgisayar salonu, spor salonu vb.) öncelikli olarak yoksul ögrencilerin yararlanmasini savunur. 5- EGiTiM KURUMLARiNiN ÖZELLESTiRiLMESiNE KARSI MÜCADELE EDER isçi ve emekçi çocuklarinin ögrenim özgürlügünü tümüyle elinden alacak olan özellestirmeye karsi, egitim ve bilim emekçileriyle dayanismayi hedefler.

'i

6- OKUL iÇERiSiNDE YUVALANAN ANTiDEMOKRATiK GÜÇLERE KARSI MÜCADELE EDER a) Ögrenim özgürlügünü ve her türlü demokratik talebi terör uygulayarak engelleyen fasist harekete karsi mücadele eder. IcooLgif Seriat yanlisi mücadele yürüten kökten dinci akimlara karsi mücadele eder. c) Anti-demokratik güçlerin polis-idare isbirligiyle beslenmesine karsi mücadele eder.

a) Ders kitaplarindan erkek egemen ifadeleri n çikarilmasini savunur. Icool.gif Ögretmen-ögrenci iliskisinde ve ögrenciler arasi iliskilerde, kadinlari ikincil cins konumuna düsüren her türlü davranisa ve cinsel tacize karsi mücadele eder. c) Disiplin yönetmeliginde yer alan erkek egemen kurallara karsi çikar. d) Kiz ve erkek Liseleri ayrimina karsi çikar. 9- MESLEK liSELERiNDEKi EMEK SÖMÜRÜSÜNE KARSI MÜCADELE EDER a) Meslek lisesi ögrencilerinin staj adi altinda asgari ücretin üçte biri oraninda ya da kimi zaman ücretsiz (Kiz Meslek Liseleri gibi) çalistirilarak sömürülmesine karsi, en az asgari ücret ödenmesini savunur. IcooLgif Meslek Lisesi ögrencilerinin sigortali olmasini savunur. c) Meslek Lisesi ögrencilerinin iliskili olduklari iskolu na bagli sendikalarla, Meslek odalari'yla dayanismasini ve bu dayanismanin kurumsallasmasini hedefler. 10- OKUL YÖNETiMiNDE ÖGRENCi DENETiMI iÇiN MÜCADELE EDER Egitim kurumlarinin isleyisinde ögrencilerin nesne olmasina karsi, yönetsel kararlarin alinmasinda, yönetmeliklerin olusturulmasi ve uygulanmasinda ögrenci temsilcilerinin ve tüm çalisanlarin da katilimini

7- SOVENisT EGiTiME KARSI MÜCADELE EDER a) Resmi dilde egitimin zorunluluguna ve ezilen uluslarin asimilasyonuna karsi anadilde egitim hakkini savunur. IcooLgif Ders müfredatlarinin millilestirilmesine karsi çikar. c) Ögretmenlerin, milli-soven duygulari körükleyen ve ögrencileri halklara düsman eden sovenist ajitasyon ve propaganda yürütmesine karsi çikar. 8- CiNS AYRiMCiLIGINA EDER

-.....--.-.-..-..........-...-.....-..........

KARSI MÜCDELE

ou

._

____uu_.uonun

""_""_"__

Görüslerimiz

~


DEVRiMC~iSEL!.LER

MeslekiVe TeknikLiselerUzerine Akademik alan içinde farkli konumlara sahip olan liseler kendi içlerinde farkli kategorilere ayrilmaktadir. Liseleri; düz liseler, Anadolu ve fen liseleri ve meslek liseleri olmak üzere kabaca üç grupta toplayabiliriz. Bunlari da kendi içlerinde farkli gruplara ayirma olanagimiz var. Konumuz geregi meslek liselerine bakacak olursak kendi içinde çesitlilik göstermektedir. Saglik meslek liselerinden, ögretmen liselerinden, turizm meslek liselerinden, askeri liselere, endüstri meslek liselerinden, imam hatip liselerine kadar birçok örnek verebiliriz. Türkiye de kapitalizmin gelismesine paralel biçimde mesleki ve teknik liselerde önemli artis gözlenmektedir. Son yillarda sanayinin gereksinimlerini karsilamak için birçok meslek lisesi pesi sira açilmaktadir.(sadece sanayi degil saglik sektöründe, turizm ve "imam" gereksinimlerini karsilamak için meslek liseleri açilmaktadir.) Türkiye ye nazaran baska ülkelerde, özellikle sanayilesmis ülkelerde bu liseler yogun bir sekilde bulunmakta ve diger liselere oranla daha çok yer teskil etmekte. Örnegin Avrupa'nin birçok ülkesinde mesleki ve teknik liseler diger liselere oranla daha fazla bulunmaktadir. Buradan su anlasilmasin "Avrupa da bu liseler çokta bizim ülkemizde neden düz liseler daha fazla bulunmakta, Avrupa yine bizden daha üstün." Elbette meslek liselerinin bir ülkede çok olusu, o ülkede is hacminin de büyük olmasindan kaynaklanir. Üretimin yogun biçimde yapildigi yerlerde dogalolarak bu liselerin daha fazla açilmasi gerekmektedir. Bu gerçeklik üretimin mantigi geregi normal bir durumdur. Ancak isçi sinifi, sosyalistler duruma bu açidan bakmazlar. Kapitalist sistemde bir bölgede sanayinin gelismis olmasi o yerdeki is hacmini de artiracaktir ve buna kosut olarak ta insanlar issiz kalmayacaktir. Düz bir 1antikla bakarsak bu durum anormal degildir. Asil erçek belli bir dönemde belli bir yerdeki geçici aniisamadir. Bugün görüldügü üzere en büyük elismis ülkeler dahi birçok kriz yasamaktadir, üyük sirketlerin ani çöküsleri, birçok fabrikanin apanmasi, sayisiz isçinin islerinden çikarilmasi. österiyor ki kapitalizm var oldugu sürece krizlere

~

I\J1QCIQ~ i iC:~IAri

gebe bir sekilde yasamak zorundadir. Meslek liselerini degerlendirirken bunlari gözden kaçirmamak gerekir. Meslek liselerinde verilen egitim gelecegin isçisinin tek yönlü bir biçimde gelismesini saglamaktir. Bu okullardan mezun olan ögrenciler üretimin sadece bir alanin da egitim aldiklarindan belli bir kolda çalismak zorundadirlar. Bu husus isçinin gelecegini tehdit eder durumdadir. Örnegin belli dönemlerde bazi is kollarinin ortadan kalkmasi, bazilarinin isçiye olan gereksinimin az olmasindan kaynakli isten çikarmalarin olusu çikarilan isçinin farkli bir is kolunda çalisamamasina sebep olmaktadir. Örnegin bir ilde motor sanayinin gereksinimini karsilamak için motor meslek lisesi aç)lmaktadir. Ancak o ilde motor sanayi ile ilgili fabrikalar olmayinca motor meslek mezunlarinin is bulamamasina sebep olmaktadir. Insanin tek yönlü gelismesine olanak taniyan bu egitim sistemine karsi durmak gerekmektedir. Bu egitim sistemine alternatif olacak politeknik egitimi, isçi sinifi daha güçlü bir sekilde haykirmaya devam etmelidir.

ri

USTA VE ÇiRAK Tekelci kapitalistler fabrikalarinda kalifiye eleman ihtiyacini gidermek için bu liselerden veya meslek yüksek okullarindan mezun olan ögrencil is yerinde isçi olarak çalistirirlar. Bu isçiler genç v tecrübesiz oluslarindan dolayi ucuz isgücü olarak kullanilmalarina karsin okuldan ögrendikleri bilgil ile çalistiklari yerlerde daha kaliteli ve daha üretken bir üretimin olmasini saglarlar. Bu durum kapitalist için arti bir degerin olusmasina sebep olur. Sanayi için eleman ihtiyacini gideren bu liselere benzer bir yapi, Osmanli toplumundaki ahilik ocaginda, usta ile çirak arasindaki iliskide gözlei;nlenebilir. Ahilik sisteminde is ögrenmek üzere ustanin yanina gönderilen çocuk, çirak olarak ustanin yaninda çalismaya baslamaktadir. __Oh.h. h

----...--

n

'

nn__U

nU.n__u.__nn__

..u.u...........


..

DEVRiMC~iSELiLER çiragina yaptirarak isin büyük bir kismini ona yüklemektedir. çiragin sadece yiyecek gereksinimini karsilamakta ve bunun disinda ücret vermemektedir. Elbette ahilik ocagi ve meslek liseleri arasinda büyük farklar vardir. Bizim burada anlatmak istedigimiz iki kuramda benzerlik tasiyan usta ve çirak iliskisidir. Usta tecrübeli, isi bildiginden çirakla arasinda maddi anlamda belli bir üstünlügünün olmasi gerektigine inanarak çiragin emegini hiçe saymaktadir. Ayni durumu günümüzde fabrikada çalisan genç isçi ve yali isçi arasindaki iliskide gözlemleyebiliriz. Fabrika hiyerarsisinde yasli isçi en üstte, genç isçi ise en altta bulunur. Bu durumu patron "genç isçiye" az ücret ödeyerek, sigortasini yaptirmayarak, izinlerini vermeyerek ya da fabrikadan isçi çikarilmasi gerektiginde ilk önce genç isçileri çikarmasi gibi uygulamalarla kendisi için avantajli hale getirir. isÇi siNiFi iÇiNDE ÖRGÜTLENMEK içiN! . Meslek liselerinde okuyan ögrenciler bulunduklari akademik alanin çesitli sorunlarini yasarlarken, buna ek olarak çalistiklari is yerlerinde gördükleri emek sömürüsünden kaynakli sinifsal sorunlari da yasamak zorunda kalirlar. Elbette bu zorunluluklar bu kadar degildir. Genç oluslarindan kaynakli, ailevi, ekonomik, yasadigi yerden kaynakli degisik sorunlarla da mücadele etmek zorunda kalmaktadirlar. Iste liseler içinde apayri bir yer edinen

!

mesleki ve teknik liseler üzerinde durulmasi gerekmektedir. Dev-lis'in örgütlenmesinde meslek liseleri önemli konumda yer almaktadir. Bilindigi gibi BOden sonra Türkiye sosyalist hareketi isçi sinifiyla neredeyse tamamen baglarini koparma durumuna gelmistir. isçi sinifiyla sosyalistler arasindaki kopukluk degisik sebeplerle açiklana bilir, ancak sosyalistlerin örgütlenmesinde muhakkak isçilerin olmasi gerekmektedir. Tabii ki isçi sinifini örgütlemek suan ki haliyle kolayolmayacaktir. Ve biz isçi sinifi içinde örgütlenmek istiyorsak bugünden gelecekteki isçi önderlerini örgütlemek zorundayiz. Bu önderler de meslek liselerinden çikacaktir. Bulunduklari konum itibariyle aydin olma özelligi tasiyan bu ögrencilerin sosyalizme egilimleri daha fazla olacaktir. Bu liselerde okuyanlar genç oluslarindan kaynakli düzene daha entegre olmamis, var olan sistem içinde konumlari tam anlamiyla belirlenmemis, kapitalizmin onlara biçtigi rolü kabul etmeyip daha farkli olani arayan, belli bir muhalifligi dogalolarak içlerinde tasiyan dolayisi ile örgütlenmeye açik kisilerdir. Meslek liselerinde okuyan ögrenciler okulu bitirdikten sonra fabrika ve kamu sektörüne çalismakta ya da meslek yüksek okuluna gitmektedir. Girdikleri fabrikalarda teknisyen, usta gibi unvanlar üstlenerek isçilere önderlik etme vasfina daha kolay sahip olurlar. Ve bu yüzdendir ki gelecegin isçi önderlerini bugünden örgütlemek Dev-

Bulisele;~~O~Uyanlar ~~~~-ol:sla~ndankaynakli

i düzene daha entegre olmamis,va.rolansistemiçinde i i

konumlan tam anlamiyla .belirlenmemis,kapitalizmin onlara biçtigi rolü kabul etmeyip daha farkli olani

arayan, belli birmuhalifligidogalolarakiçlerinde tasiyan dolayisi ile örgütlenmeye açik kisilerdir. -- --

---

- - - - - --- -

Mesl

i i~ e k L ise Ien~


DEVRiMC.iSELiLER

Adali'ninHesabiniSoracagizn meydanlardayiz. ..Adlari onur!!!Katillerinden hesabi biz soracagiz

Tam 29 yiloldu 8 Ekim 1980.Karanlik puslu bir Ankara sabahi. Cezaevinin avlusu... NecdetAdali idam edildLSehpa da Necdet'in gözlerinde korkuyu arayanlar. Necdet'in sözlerinde nedamet umanlar, cezaevlerinde 600 bin devrimci küçücük bir avluda bogmak isteyenler yanildiklarini çabuk anladilar. Tabure tekmesini atip, celladin elini bosta birakan Necdet'in gür sesi cezaevinin avlusunda yankilandi. !OO binlerce devrimcinin kulaginda çinladi. Necdet'in sesi gögü fethe çikan komünallerin savas naralariydi. Idam sehpasinda haykiran Rosa'ydi. Bolivya Daglarinda Che Guevara, Kizildere'de Mahir çayan, Mamak'ta Deniz Gezmis,Yusuf Arslan, Hüseyin Inan'di.lskencede katledilen Zeki Erginbay'di.

Necdet Adali'yi, Erdal Eren'i, Hidir

Arslan',katledenlerii iskenceciler,yasal katiller,emekli generaller tam 29 yildir bir ülkenin onurlarini ayaklarinin altina alipisokaklarinda pervasizca gezenler,hayatta oldugunu sanan yasayan ölüleriöldükçe tükenenler...

Cezaevi avlularina idam sehpalarini kuranlar ve kösebaslarina ölüm pusulari atanlar Mamak'lar, Metris'ler, Diyarbaki r'lar. Devrimcileri silahla,devrimcileri ölümleidevrimcileri idamla susturacaklarini sananlar Che Guevara'yi Bolivya'da Deniz'i Mamak'ta Mahir'i Kizildere d~ öldü sananlar gafiller!!!Necdet'j öldürecegine

inanlar...

Tam 29 yiloldu Hala bol yildizli pasalar,pasalarin önünde secdeye duran politakicalar,bakanlar,basbakanlar... Onlar sandilar ki devrimin sesi cezaevlerinin los koridorlarinda, F tiplerinin duvarlarinda,iskence odalarinin karanliginda ve namlularin isiltisinda ve tank paletlerinin gicirtisinda,devrimin sesi yok olacak.. .Onlar sandilar ki öldürdükçe yok olup tükenecek yanlldllar!!!Hep yanlldllar!!!Gög. fethe çikan komünallerin özgürlük çigligini Pari surlarinin altinda bogmaya çalisanlar yanlldllar.Che Guevara'nin ezilen uluslara bayrak olan mücadelesini Bolivya daglarina gömmek isteyenler yanlldi.Onlar yanildi Che bayrak oldu,Deniz bayrak oldu,Mahir bayrak oldu...Adali'nin sesi yeniden hayat buldu. Devlis'e bayrak oldu. Adali'nin gür sesi esitiadalet ve özgürlük mücadelesinde tek ses olmus,tek vücut olmus,tek yumruk olmus,kavga olmus Dev-lis'te yeniden hayat bulmus.Bizi korkuttuklarini sananlar 68'leri,78'leri bitirdiklerini sananlar Dev-lis'in gür sesiyle hayal kirikligina ugruyor.8 Ekim'de daragacind devrim mücadelesindeiözgürlük ve onur mücadelesinde Necdet Adali'yi bedel verdik.Adinl onur yazdik,adi ve kavgasi onurumuzdur.Onurumuzu koruyacagiz.Bedel verdik gün gelecek kavga büyüyecek hesap soracagiz.. .Dev-lis'in onurlu bayragi alanlarda sallandikça

J

'.~ '

"A

'Necdet AtJ~lI

Tam 29 yiloldu

."

Yine 8 Ekim...Yine

Portre

n

mmmm

m..m

m

..mmm........................___

n

n.

.n

n

u........


Che'nin sesi Bolivya daglarinda,Adali'nin sesi Mamak duvarlarinda yankilanmaya devam edecek. Bizi yenemediler,yenemeyecekler.Çünkü tarihte son sözü hep direnenler söyler. Tam 29 yiloldu Adali'yi idam ederek susturmak isteyenler yanlldl.Botan'da yankllandl.Amed'de isyan oldu.Cudi'de daigalandI. Ezilen kürt halkinin özgürlük mücadelesinde Batman'da Kiziltepe'de Kadifekale'de ve istanbul'da seloldu meydanlara aktl.Bizlere rehber oldu. Dün devrimin sesinden korkanlar bugün özgürlügün sesinden korkuyorlar.Dün üniversite kapilarina ve kösebaslarina pus atanlarikursun yagdiranlaribugün Batman'da Yüksekova'da küçücük çocuklari kursuna diziyorlar. Fasist sürüler yine isbasinda yine karanlik odalarda hain tezgahlar kuruyor.12 Eylül'ün generallerinin önünde secdeye duranlar,iskenceleri aklayanlar,infaz timlerini alkislayanlariyurtseverlik edebiyatina siginanlar bugün yeni darbelerden korkulardan dem vuruyorlarYine postal seslerinden,yine tank paletlerinden söz ediyorlar... 12 Eylül generalleri

.

yarg ilanmadan iskenceciler cezaland irilmadan, magdurlar aklanmadanidarbe kurumlari dagitilmadan,yani i

YÖK,yani MGK,yani KONTR-GERILLA dagitilmadan,kapatilmadan,sorumlulari yargilanmadan,darbe

heveslileri kurutulamaz. . .

Kirli savas sona ermeden, savas suçlulari yargilanmadan,Ugur

Kaymazim katilleri

cezalandirilmadan,Kürt

halki kurtulmadan Türk

halki kurtulamaz. Yine 8 Ekim...Yine alanlardayiz... Konak'tayiz,Istanbul' dayiz,Batman' da yiz ve Botan'dayiz.. .12 Eylül pasalari yargilanmadi,yargilayacagiz. ..Hesap sorulmadi,soracagiz.. .Rosa'nin haykirisini haykirisimiz yaptik.

VARDIK.VARIZ.VAROLACAGIZ!!

EmestoChe'GwaNc(r8> 1'4.,~'..

,ü~E!rinealdl.Fakat doktÔrfuktan .~Ô~ 'MarksrZm,Ieninizmi benimse!J1isti:pe~ çikti ayni yil içinde Arbenttiüi(4an~tini bulundu ama devrim basarisizlik! t~'+ ~56 yilinda Kilba!ya aog tas(yangemideydi.Che'nin'4' \ """'t'--',,, Ôi~ra'd'aki savastan kesin'-basarfyr~<.

-

ba..sartdan sonra 1959 yilinda se&ildi.1961 yillada ise,,'

<

atangiglRdaülkenin.»-~, ;ü$'tlerimisti.Che'nin ise. 'e.15.onomisi büyük ölçüde

<

-"in'S-anlikiçin olan g~re\tinj 1966 yilinin temmuz'Ün da orada bir hareket 'hiikumet birliklerine baskm Che yoldas çatisma sonucU' 8'-

\kursunlavurularak çunkü,Che'nin

<

ölüsÜnden

bile,

'göster!I~rekyaklldi.Che'nin onurl~r

, ~dn:bi.ifdiw.()he Guevata"sÔY~}Ü#o(8u:t~" de'irii:ncliei-"geIEkektir,: -

- ,.,. :.>:-;,"

nnunun

.. \'

c.:'

u

'"

u_n

n

~;.

nu

u

n...nn

n._n

n.nn

n.n.n...._____________

Portre


DEVRiMC.iSELiLER _. ~

PARALI EGITIME KARSI OTU RUYORUZ 2009 ÖSS sonuçlari bir seyi tartisilmamak üzere herkesin gözüne batirircasina açiga çikartti. Egitim sistemi bir yarisma düzenegi üzerine kurulmustur. Ve bu yarisma düzeneginde firsat esitligi de adalette yoktur. Gazete sayfalarina yansiyan sinav sonuçlarina dair haberler büyük liselerin ve dershanelerin duvarlarina asilan listeler bu yarisi ve yarisa hakim olan adaletsizligi firsat esitsizligini hiçbir arastirmaya gerek kalmadan ispat etmektedir. Sinav sisteminin ortaya çikardigi sonuç parasi olmayanin para harcayamayaninin okumaya sansi yoktur. Kapitalizmin ruhu yarismaya 1,\ dayali sistemde "' .'.. egitme yedirilmistir. ~, Yaptigin yatirim kadar verim elde

1&. .... .

edersin son ÖSS'nin verilerine baktigimizda devlet okullarinin bu okullar içerisinde düz lise ve meslek liselerine hiçbir kredisi ya da kapitalizmin ekonomik diliyle kredibilitesi kalmamistir. Bu okullarin ÖSS deki basari orani %10laron altina düsmüstü ve egitim sisteminin yeni yildizlari anadolu liseleri ve fen liseleri degildir. ÖSS'nin top 10 özelliselerdir ve esas olarak özel dershaneler özel

.ir

Egitim Sistemi

dersliklerdir. Özelliselerin basari orani %90'lara dayanmistir. Bu olguya özel olarak dikkat etmek gerekir zira iyi bir lisede okumadan ÖSS'de basarili olma sansi yoktur. Paranin insan onurunu satin aldigi çagda egitim sisteminin kurallarini koyanlar insan onurunu satin alacak kadar insanliktan çikmis gücün kaynagini parada görende paraya tapanlardir. Kurallari anlasilir kilmanin pedagojik yolu somut örnekler vermektir... Yani ÖSS de basarili bir ögrencinin maliyeti, halkin %80inin hayal bile demeyecegi kadar büyük bir rakamdir. Bu rakami ödeyemeyenieri n üniversite, Anadolu lisesi, fen iisesi ve hatta KPSS gibi sinavlara hazirlanan çocuklardan basari beklemeleri ise hayal ötesidir. Hani her pazartesi Sali haftanin bini

i mum günleri --

- --

u-'

tv'lerde gazeteler

de kahve ve

Caferler de Türkiye de yatirim yapmadan alt yapi kurmadan futbolun basarili olamayacagi üzerine derin analizler yapanlar vardir ya. Hani her futbol maçinda yabanci futbolcularin toplam bedelinin Türkiye de kaç takima bedel oldugunu hesaplayanlar vardir ya n

n

u.........................

"IIIIi


DEVRiMC.iSELiLER Hayatimizi Tüketen Sinavlar Kaldinlsin

Hani her futbol maçinda yabanci futbolcularin toplam bedelinin Türkiye de kaç takima bedeloldugunu hesaplayanlar vardir ya merak ederiz bizden niye basari bekler bu kisiler. Türkiye nüfusunun yoksulluk sinirinin altindayasadigi 40 milyonun asgari ücretle geçindigi cografyada özellise dershane vb. fiyatlari ödeyecek kaç anne kaç anne baba var merak ederiz.

.~.

Anne babalar ögretmenler okul müdürleri milli egitim bakani herkes bilir. Bozuk olan düzen bozuk düzende basari sansimizin olmadigini da biliyorlar, Düzene itiraz edemedikleri için öfkeyle bize dönüyorlar. DEV-US paraya dayali paraya endeksli paranin ortalikta uçustugu o egitim sisteminde parasi olmayanin basari sansi olmadigini biliyor. Parasi olaninda yani basaraninsa insanlikta çikarildigini biliyor. Yaniliyorsunuz biz tembel degiliz sadece parasiziz. DEV-US bu yüzden parasiz egitime karsi çikiyor ve tüm anne babalara açik dille bir çagri yapiyor. Bizi seviyor musunuz? Basarili olmamizi mi istiyorsunuz? Engelolmayin destek verin. Biz parali egitime karsi oturacagiz siz ne yapacaksiniz? Gücümüze güç katin haksizliga ve adaletsizlige karsi mücadelemize omuz verin yanimizda olun. Basaracagiz. Bir gün mutlaka kazanacagiz. iSTiYORUZ, ALACAGIZ!!!!

"t

dünya nereye gidiyor? Artik son sinirina gelmis olan tüketim çilginligi, vurdum duymazlik gençligi nereye sürüklüyor. Bizlerin yasadigi, yasamak istedigi ve çocuklarina miras birakacagi dünya bu mu? Nasil bir dünyada yasamak zorunda birakiliyoruz? Savruluyoruz

nereye gittigimizi bile bilmeden.

Tutunacak

bir seylere ihtiyacamiz var. Bizi zincilerimizden

kurtaracak

bir seylere

kurdugumuz

inanmaya,

mücadele

etmeye,

düsler için ... hayaller kurmaya gelecek günlere

güzel günlere dair... Okullarimizda

bize söylenen

bir parçasi olmak zorundasiniz,

sunlar:

"siz bu sistemin

onu degistiremeyeceginize

göre kabullenmek, bireyci yanliz ve mutsuz bir nesilolmak zorundasiniz." Hayir! bunu kabul etmiyoruz.bizler okuyan,arastiran, düsünen ve mücadele veren insanlariz. , Üzerimizde oynanan ve bizi yildirmaya çalisan kapitalist politikalarin bilincindeyiz.

Bilmem fark ettiniz mi? insanlar

haril haril kuponlar dolduryoriar,

paralarini yatiripbahis

oynuyorlar. ve bu oyunlari oynayan gençler paralarinin baska insanlari öldüren bombalara füzelere dönüstügünü, aci, siddet ve göz yasi getirdigini bilmiyorlar. Televizyinda bir sinema filmi gibi izledikleri katliamlarda paylari oldugunu bilselerde ne hissederlerdi acaba? Acaba diyoruz ama bireyciligin .bu kadar benimsetildigi

bir toplumda

karsimizda

bulabilecegimiz tepkisizlik bize yabanci gelmez saniriz.... eskiden 20 yasinda dünyayi kurtarmaya, degistirmeye çalisan gençler bugün ise zengin olmak, kapagi Amerika'ya atmak gibi hayaller kuruyorlar. Zaten en çok girmek istedigimiz

üniversiteler de sabanci ve koç üniversiteleriymis (!) En basindan

,

beri özgürlük demek, üniversiteli olmak

demekti bizim için. Liselerde geçen bogucu ve baskici günlerden

sonra her sey mutlu sonia bitecekti! (her yil

toplanan katki paralari, spor paralari, ögrenciye müsteri gözüyle bakan zihniyet, özellikle kiyafet konusunda gittikçe arttirilan baskilardan kurtulacaktik.) ama hiç de umdugumuz gibi degil galiba. 12 eylülle kurulan YÖK'ün amaci sadece ögrenci hareketini durdurmak degil; egemen sinifin yani burjuvazinin isteklerine göre bir üniversite modeli olusturmaktir. Böyle bir sistemde üniversiteli olmak nasildir? Ve daha önemlisi böyle bir üniversite hayati istiyor muyuz? Arkadaslarimizdan, sevdiklerimizden, hayatimizdan fedakarlik edeek, aylarca çalistigimiz

.h

U

u

n...nnn.n_nn

"

nnn

n

un

n

bu yolun sonunda

n..___.________.__............__......_..__ m.mmmmhuumUmmmm_

hayal kirikligi mi bekliyor

EgitimSistem"'"

.

...


DEVRiMC,,-iSELiLER

iSTiYORUZ Uzun süredir yürüttügümüz dev-lis faaliyeti geldigimiz noktada Dev-Lis önemli bir potansiyele ve güce seslenme imkanlarini ortaya çikarmistir. Dev-lis ülkenin en önemli gençlik hareketlerinden biri haline gelmis ayni zamanda kamu tarafindan en fazla taninan ve bilinen bir yapi olmustur. Diyebiliriz ki; yola çikarken koydugumuz hedeflerin önemlice bir kismina yürüttügümüz faaliyet sonucuna ulasmis durumdayiz. Pek çok sehirde pek çok lise ve liseliye degen çok genis bir taraftar yapisina sahip olan bir kitle hareketi haline geldik. Bütün bu olumluluklar eksiklerimizi görmezden gelmemize yol açmamalidir. Kabul etmeliyiz ki hala ulasacagimiz potansiyelin çok küçük bir kismina degiyoruz ve degdigimiz tabaninda küçük bir kismiyla örgütlü bir faaliyet yürütüyoruz. Var olan konumumuz, örgütlülük düzeyimiz, hareket kabiliyetimi, seslendigimiz kitle ve hedefler düsünüldügünde olmasi gerekenden çok uzak bir yerdeyiz. Dev-lis sayisiz sehirde on binleri yürütme, harekete geçirme ve örgütleme sansina sahip olan seslendigi tabanin ve yürüttügü hareketini özünde bu potansiyeli tasiyan bir harekettir. Bu sansi kullanmak, sadece .ulusal degil, uluslar arasi arenada da ciddi bir gençlik hareketi haline gelmek gelecegi kucaklayacak bir kusagi yaratmak ya da var olan sinirlari hareket gücü ve örgütlülük düzeyinde digerlerine göre büyük olmakla avunarak, kendi döngüsü içinde dönüp durmak ve elindeki sansi elinin tersiyle itmek, faaliyetin bu gün yüz yüze geldigi seçenekler bu ikisinden olusur. Bu seçenekleri kullanacak olan da gelecegin tarihine imza atacak olan da ya da ayni tarihte bir dip not olarak kalacak olan da biziz. Tarihe bir dip not olarak düsmektense,tarihin sayfalari yenilerek gömülmeyi tercih etmek gerekir henüz yenilecegimiz bir kavgaya girmedik bile. Kabul etmek gerekir ki var olan potansiyeliyle bile Devlis'i yenecek tek güç Dev-lis'ten baskasi degildir. Kendi tarihini yazmaya soyunanlarin tercihi bu tarihi hak edecek düzeye ulasmak için ;abalamak olmalidirYazilan tarih bizim tarihimiz se söylenecek söz de bizim olmalidir.Bu yil bu 5ÖZÜsöyleme, yazilan tarihe parlak bir sayfa ;}klemeye ,yürüttügümüz mücadeleyi bir üst asamaya siçratmaya ve Dev-lis'j ülkenin ve

."

Kampanya

n

n_u

dünyanin en önemli gençlik hareketlerinden biri örgütlülügüyle biri- haline getirmeye adayiz.Bütün gücümüzle enerjimizi bu hedef için sarf edecegiz.Tarih bizim, gelecek bizim, söz bizim ,eylem biziz. Bu ögretim yilinda bütün sene boyunca yürütecegimiz kampanyanin ana slogani" Istiyoruz ,Alacagiz "olacaktir.Bu faaliyet konjektürel gündemle uyumlu sekillenecektir.Büyük hedefleri, hedefleri de talepleri de büyük olur.Dev lis kendi alaninda politika üreten, ürettigi politikayi hayata geçirme potansiyeli olan, dinamik ,militan gençlik hareketidir.Klasik muhalefet tarzinda farkli olarak sadece elestiren ve isteyen bir tarzdan farkli olarak taleplerinde iddiali ve hayata geçirme potansiyeli olan bir hareket olarak kamuya seslenecegiz. Parasiz egitim, sinavsiz üniversite, esit ve adil bir egitim, demokratik lise, ana dilde egitim istiyoruz. Bu taleplerin her birinin gerektirdigi pek çok degisikligi istiyoruz. Bunlari isteme hakkimiz var çünkü bunlar bizim en siradan haklarimiz. Sadaka ya da lütuf degil haklarimizi istiyoruz. Ve biliyoruz ki hak verilmez

u

u...no

___o.

n

.-

.-.-.--


DEVRiMC.iSELiLER

~LACAGIZ!!! alinir. Bu yüzden istiyoruz, alacagiz. Son yapilan ÖSS sonuçlari kamuoyunda "egitim sisteminin çöktügü"seklinde bir algiya ve tartismaya yol açti. Sifir çeken otuz bin kisi ve YÖK'ün okullar bos kalmasin diye baraj puanlarini düsürmesi, kontenjanlari arttirmasi egitim sistemini geldigi konumu göstermesi açisindan anlamliydi. Görünenle yetinmek, görünen üzerinden hayati anlamaya çalistiginiz anda yüzeyde kalan görüntüyü ortaya çikaran koskoca bir gerçekligi anlayamazsiniz. Hayir egitim sistemi çökmemistir. Ortaya çikan rakamlar egitim sisteminin basarili oldugunun göstergesidir. Basariyi tarif eden amaçtir. Amaca ulasan basarili, ulasamayan basarisizdir. Bizim sormamiz gereken soru, var olan egitim sisteminin amacinin ne oldugu sorusu olmalidir. Bu amaci görmezden gelerek ortadaki rakamlarla tartismaya kalktiginizda egitim sisteminin çöktügünü iddia edebilirsiniz. Bu iddia \ var olan egitim sistemine hak etmedigi bir amaç 'atfeder ."Egitim sisteminin esit ve adil bir yapiya ve herkesin ( ezilenlerin ve yoksullarin) iyi bir üniversitede okumasini ve saglikli bir gelecege kavusmasini hedefledigini var sayar. Hedefiniz buysa dogrudur, basaramamissinizdir. Biz ise egitim sisteminin amacinin halkin çok büyük bir kesini cehalete ve geleceksizlige mahkum edilmesi ve çok küçük bir grubun mutlulugu üzerinden tariflendigini iddia ediyoruz. Sistem her geçen gün bu amacina bir adim da ha yaklasiyor. Sifir çeken ögrenciler ve okullar tek bir seyi gösteriyor; sistem çökmüyor yerine oturuyor. O otururken bizi eziyor. Son sinavlar özelokullarin ve statüye yakin Anadolu liselerinin basarili oldugunun geri kalanlarin ise basarisiz oldugunun

n

u__u

n

u_.u

n

u

'

kanitidir. Bu uçurumu yaratan bu sistemin kendisidir. Sistemin amaci parasi olanlarin okumasi geri kalanlari cahil kalmasidir. Ve daha yolun basindayiz. Özel üniversiteler, özelliseler derken simdi özel ilkögretim okullari ve bunlari besleyen ana okullari devrede. Gelecek dönemlerde Anadolu ve fen liselerini kazananlarda devlet okullarindan degil kolejler ve özel ilkögretim kurumlarindan çikacak. Usain Boltla ayni kulvarda yarisa soyunan siradan bir ülkenin siradan sporculari gibiyiz. Varligimiz sadece onun zaferini daha yüceltmek için basarisizliga mahkum ve kaderligiz. Okudugumuz okullarin olanaklari, egitim sisteminin dershane ve özel ders vb. parali dayatmalari esitsizligi uçurum haline getirmistir. Esitligin olmadigi yerde adalet yoktur. Adil olmayan bir sinavda kendimizi kurtarmak için çirpiniyoruz. Ama herkes biliyor ki Usain Bolt kazanacak ve biz onun rüzgariyla avunacagiz. Parali egitime karsi çikmak okullarda para toplanmasina karsi çikmak degildir. Elbetle buna karsi çikilmalidir. Ama parasiz egitim talebi bütün bir egitim sisteminin var olan amaçlarinin degistirilmesi talebi olmalidir. Kosullar esitlenmeden çikacagimiz her yaris kaybedenler sayfasina düsülecek bir dip not olacaktir. Esitlik ve adalet talebi bu yil çok daha acil ve önemli bir talep haline gelmistir. Okullar esitlenmeden, özel okullar, dershaneler, özel dersler kapatilmadan yani bir cümle esitlik saglanmadan adaletle mümkün degildir. Devletin amaci egitimi parali haline getirmektir. Bu amaca devlet okullari parali yaparak ulasilmaz. Bu amaca var olan sinav sistemiyle ulasilir. Devlet okullarinin yaninda özel okullar, dershaneler açarak ulasilir. Bu gün adim adim bu amaca ulasiyorlar. Bedelini biz ödüyoruz. Bu yil milli egitimin temel amacina karsi mücadele edecegiz. Egitimin parali hale getirilmesine parali egitim kurumlarina dershanelere karsi mücadele edecegiz. Düz liselerin ve meslek liselerinin içinin bosaltilmasina ,çürütülmesine karsi bu okullarda okuyanlarin daha en basta geleceksizlestirilmesine karsi mücadele edecegiz. Esitlik ve adalet isteyecegiz. Bunun saglanmasi için özgürlük talep edecegiz.Ana dilde egitim isteyecegiz.Herkes için esitlik, herkes için adalet.

n..".__.____._________.__.________......_..........

Kampanya .v

.,


DEVRiMC.iSELiLER

Bir Maçtan Fazlasi Disaridan bakildiginda bu, sadece özel bir maç olarak görülebilir Fakat bu karsilasma iki 'dost'un bulusmasi olarak da degerlendirilmeli. Adana Demirspor ve Uvorno bulusmasi... Sözünü ettigimiz dostluk, yesil saha içinde geçen bir dostluktan çok, tribün bekçilerinin hayata karsi duruslarinin, siyasi görüslerinin yakinligidir aslinda. Bir tarafta italya'da, Tiren Denizi'nin kiyisinda yer alan ve italyan Komünist Partisi'nin dogusuna taniklik eden bir sehrin çocuklari, diger tarafta da Çukurova'nin bereketli topraklarinda "Grup Yorum" sarkilarini tezahürat sekline dönüstüren Demirspor'un "Asi ve Mavi" gençleri. Orta italya'nin kuzeyindeki Taskana bölgesinde, 150 bin nüfuslu bir liman sehri olan LlVORNO, isçi hareketinin ve komünistlerin kalesi olan bölgenin en 'Kizil' sehridir. Kizil bayrak, orak-çekiç, sehrin faiklorunun parçalari olmustur. Uvorno, sporda ve yasamin her karesinde, irkçiliga her türlü din, dil, irk, cinsiyet ayrimina ve endüstriyel futbala karsi italya'nin sol futbol geleneginin temsilcisi olarak taniniyar. italya Komünist Partisi'nin 1921 yilinda kurulusuna ev sahipligi yapip anti-fasist mücadele dönemi direnis hareketinin merkezi olan isçi ve liman kenti Uvorno'da 1915'de kurulan kulübün taraftar grubunun lokalinin adi da 1921. Uvorno, 2005 yilinda oynanan Lazio maçiyla adini tüm dünyaya duyurmus. Lazio takimi kaptaninin attigi golün ardindan taraftarina Nazi selami vermesi, taraftarinin bu selama karsilik vermesi sonrasi Uvorno ve Laziolu taraftar arasinda kavga çikti. Rövans maçinda tribünleri orak çekiç ve kizil bayraklarla dolduran Uvornolular, enternasyonal ve Çav Bella marsiarini söylemisti. Attigi golün ardindan yumrugunu havaya kaldirarak 1921'lileri selamlayan takim kaptani Lucarelli, maç in ardindan italya'da sevilmeyen adam seçilmisti. Babasi hala liman isçisi olan ve komünist partisi üyesi olan Lucarelli, italya Milli Takimi'nin davetini reddederek, "Benim milli Takimim Uvorno" demisti.

.ir

Spor

__n m__n__m__nmmmn__mnmn_n_

Forza Uvorno, endüstriyel spora karsi bilinç olusturma kaygisi tasir. Amaç, Kapitalizmin pazarlama kaygisiyla spor müsabakalarina olan müdahalesine Dayanma gösterebilecek sporseverleri bir araya getirerek ortak hareket Etmelerini saglamaktir. Spor baris kardeslik birlikte hareket etmektir. Bu bakimdan Forzalivorno bilinci, kisinin tuttugu takimi Kutsamasi anlamina gelen "taraftarizmi" reddeder. Taraftarizme düsmeden takim Tutmanin keyfini yasatir insana. Kisacasi Forzalivorno "taraftarizm" ile "taraftarlik" Arasindaki ayrimi önemser. Takimlar birer put degildir Forzalivorno için. Tam da bu anlamda Forzalivorno bir tür put kiricidir. Forzalivorno, taraftarligi "zevk" Için para ödeyen bir tür müsterilik olarak tanimlamaz. Taraftar, bir kulübün finans Kaynagi degildir, olamaz! Taraftar, bir takimi takim yapan ve bunu karsiliksizlik Ilkesine göre, gönüllülük temelinde yapan olmazsa olmaz ögedir; bir takimin var olus Sebebidir. Hepimizin tuttugu sempati duydugu bir takim vardir. Klasik GS, FB, BJK gibi. Bu takimlara baktigimizda taraftarlarini sirf müsteri olarak gören bir kurulus görmememiz elde degiL. Ya da bazi taraftarlarin takimlarini kutsar gibi tutmalari... Her yenilgi sonrasi siddete basvurmalari. .. Forzalivorno dili söylemi ve durusuyla sporda siddeti körükleyen egemen anlayisi Reddeder. Taraftarin her seyden önce "güzel futbola" taraftar oldugunu bilerek, futbol endüstrisinin suni bir sekilde körüklemeye çalistigi gerilimlere karsi, renklerin kardesligini savunur. Futbolu çirkinlestirmeyen rakibini alkislama erdemi göstermeye sahiptir. Evet Forzalivorno diger takimlar gibi bir futbol takimi. Zaten diger takimlarla tek ortak yönü de bu degil mi? Futboloynamasi...

Büsra h..............

_..

n_

_h

u..un

n_.u__.n_n_h___u.U

u

n

n_nn

n

h~


DEVRiMC7JtiiSELiLER

Kadlri Olmak Simdi kadinlar için ölüm vaktimiydi. Her seyi bir kenari birakip kadin erkek esit oldugunu savunmak. Yada kendini güçlendirmek veya veda etmek.Simdi bizler için ölüm vaktimiydi. .. Simdi yasam kadinlari yasatmayanlarin,olaylara göz yumanlarin bildikleri halde susanlarin girtlagindan asagiya itti. Peki ya susanlar korkup ta devletten, kocadan, polisten ,abi den,babadan.. Köse kapmaca oynuyanlar ölümlerde mi olmalidir hep uyanislar. Kadin olmak bir bebegin ilk adimi gibi kadinim demek dimdik durabilmek için düsmüssündür defalarca yere. Kadinsin ya bebek gibi bekleyeceksin birileri gelip sana yürümeyi ögreticek. Düse kalka,ögerendin mi yürümeyi? sevineceksin gözlerinin isiltisi parlatacak dünyayi ama parlayan baska bir göz göremiyeceksin etrafinda senin gibi parlayan ardindan teker teker sönen gözler izleyec seninde onlar gibi sönüsünü . belkide' . çocuktan ayrilan yanimizda bu ya s

kimse olmayacak etrafimizda

a.

ben daha bir aylik bile degilim gecmisten sesleniyorum size annemin ikinci kiziyim diye canli canli gömülüyorum aglama seslerimi duyan yok mu ben ölüyorum ben bir bilim kadiniyim adim madam curie derslerde neden benden bahsedilmez yaptiklarim neden anlatilmaz ben bir bilim kadinyim bilim adami degil bunu neden anlamazlar ben kadinim sevmenin en agir yükünü ödüyorum töreyle kadin için sevmek nede zormus kadin için hayatta dimdik durabilmek,kadin için sevmek neden günahmis,kadin neden mal yerine konulrda parayla satilirmis,köyde cayirda dalgalarla oynayan erkeklere özenirken o dalgalari parayla dayakla üzüntüyle tasiyan gemi neden ben oldum.. i seviyorum evet ilk defa bu lafi kadin basima kulian m.yillarca bizi görmezden ceJQini~i4u diniz.sizin için kadinin sevmesi ~ha, ünahti.simdi sizin yasak ve hl~tir.$.' bagiriyorum evde sokakta

orum ey özgürlük. ki n vEl~hj,ikten v~pi:Je ol

kadinsin ya agzindan cfkan ilk ke olucak.bir bebegin agzindan cika muhtaç birakilicaksin nede olsa' Uykularindan olucaksin agliyaca özgürlük diye.eseretin tutsakligin kollarina teslim edilen sen bir beb aglamasindan daha cok bagiricaksi sesini duyan seni avutan varmi etrafi duymazdan gelenler hepsi ya bu düzen carklarina alet olmustur yada senle yanma korkmustur

..

aglamalarimi yoksa sizde gece yatarken mermi seslerinden uyananlardanmisinz sizde bu yüzden mi duymuyorsunz beni

c;:~

c

yanmaktan korkanlar! carka alet olanlar! duyuyorlarmidir beni ben gazinoda calisirken polis kiliginda iki insan.tekme tokat cikardilar beni defalarca tecavüze ugradim hiç yanmadi mi içiniz neden cikmadi sesiniz... ben alti yasinda bir kizim sirnakta büyüyorum...kalem yerine is vrdiler elime okumak istedim aglama seslerim mermi seslerine karisti babam duymadi beni siz sizdemi duymadiniz n.n

nun

h

h

nn.n

h

n...n

u".n

h

n_

AHUCAN

__no

"._......................


DEVRiMC.iSELiLER

Yoldasa Rapor döndü anilar hala simsicak.

Devrilen bir çinar nasil uzanirsa boylu boyunca öylece düstü kollarina kan-revan içinde dostu n donup kaldi soluk bir gülümseyis çocuksu kivriminda dudaklarinin Hepimizin dudaklarinda donup kaldi senin gülümseyisin. Düzgün kardesim yoldasim senin bagrina degil bizim umudumuza yarinimiza saplanmis bir hançer oldu etine saplanan çelik. O sebepten kanar durur yaramiz o sebepten dinmez durulmaz öfkemiz. Bundandir hirsimiz çabamiz. seni hayatini koydugun kavgayi büyütme direnci gelistirmek umudu yesertmek için sensiz senle beraber kosturmamiz

-i

Hele dik tut basini önce haykir yikilmadigini, tükenmedigini yüregindeki yalim nasilolsa koriastirir zamanin çeligini sen önce öfkenin adini koy yaniltmasin yüregini Isim koyduk öfkemize isim kavgaya sehrin tüm sokaklarina yazdik kavganin adini dev-lis imza atmadik sokak okul direk duvar birakmadik. Büyüdük çogaldik yanimiza dev genç katildi öfkede umutta büyüdü. Biz yürüdük sen yoktun aramizda ama adin ama coskun ama öfken cesaretin ve azmin hep bizimleydi. Yoldas hala masalarimiz açiliyor. Hala itler dalasiyor ve tepenim sokaklarinda yoldaslarin dolasiyor ve ne zaman itler ulusa Karsiyaka da çiglide yanibasimizda senden kalan miras .hatiralarin tüm sicakligi ile dururken kavganin ;alismanin en sicak aninda hiç geç kalmaman 5rnek simdi yoldaslarina. Bu bayram misafir olduk annenlere. Babanla sohbet ettik seni andik içimiz buruk yüregimiz öfkeli ve hepimiz mahzun ayrildik. Sensiz bayram bayram olmuyor ki. Sonra herkes kendi içine

.ir

Düzgün

Ve hala simsicak durur anilar simsicak ve biraz boynu bükük Ne varsa yasanmis ve paylasilmis Yasak bir kitap gibi durmaktadir. Ne varsa yasanmis ve paylasilmis olan ve aslinda paylasilacak olan. Yoldas söz vermistik senle 1 mayis'a adimizi verecegiz diye verdik ve adini haykirdik alanlarda Orhan yoldasla beraber. Dev, Lis damgasini vururken alanlara imzan tasidigimiz pankartta dövizde kaldirdigimiz bayrak öfkeli sloganlarimizda yagmura inat yanan mesalelerde ve yagmurla islanan yüreklerde kaziliydi. Yoldas verdigimiz sözlerimiz var tutamadik daha. Bin olduk binler olacagiz. Dudaklarimi kanatircasina isiriyorum günlerdir Her sözcük dilimin ucunda küfre dönüyorçünkü Bir gök gürlese bari diyorum bir sagnak patlasa Bitse bu sessizlik, bu kirli yapiskanlik bitse bitecek bu zulüm bitecek sömürü esitlik ve adalaet arayanlar özgürlügü kovalayanlar bir gün mutlaka kazanacak ve o gün geldiginde adini alanlara zaptettigimiz alanlara verecegiz.

Dev-Lis

yasadikça

m

m.m

adin

.

Sen dostumdun benim, gülünce günesler açan Bulutlara, rüzgara asarim suretini her aksam Her aksam bir mektup yazarim daglar kadar Kayip bir adresten geliyor sesin simdi, üsüyorsun Unutma dostumsun sen, neredeysen orada ölmek . isterim.

..u m

yasayacak

senin yanina Orhan yoldasin adini yazdik adinizi Adali'nin Aynur'un Zeki'nin yanina yazdik. Bil ki dövüsen yoldaslarin ver yürek elde öfke yürekte taksimde konak'ta çarsi'da bil ki yanina kendi isimlerimizi yazacagiz ama asla pes etmeyecegiz ne kavga ne türkü yarim kalmayacak. yoldas koca bir yil geçti. ne gözlerindeki isilti eksiidi gözlerimizden ne de yüregimdse cosku eksiidi yüregimizden. Adini duvarlara pankartiara sloganlara yazdik. Adini kavgamiza öfkemize verdik ama resmin duvarlarda degil yüregimizde en sicak en korunakli yerde el sürdürmeyecegiz. Sözümüz var yerine getirilmemis getirecegiz , hesabimiz var sorulmamis ant olsun yemin olsun soracagiz. Sen yoldasimizsin sen dostumuzsun. Yoldas rahat uyu biz nöbetteyiz yolundayiz

mmm

mmm..

m...m

m.......................

h

n

u

n._.u.


DEVRiMC.iSELiLER

Halaen korkunçhayalet

~.

...

"Avrupa'da bir hayalet dolasiyor. Komünizm hayaleti. Eski Avrupa'nin bütün güçleri bu hayaleti defetmek üzere büyük bir ittifak içine girdiler" diye söze basladiklarinda dünyayi geri dönülmez bir sekilde degistireceklerini biliyorlardi. insanlik tarihinin yazilmis en güçlü metinlerinden biri olan Komünist Manifesto "Bütün Ülkelerin isçileri, Birlesiniz!" savsözüyle noktalandigi 1848 Ocagindan bu yana, tam 153 yil boyunca insanligin farkli iklimierinde, farkli kosullarda, farkli heyecanlarla okunageldi. Daha 1890 baskisina yazdigi önsözde yoldasini çoktan Highgate mezarligina gömmüs olan Engels, 'Manifesto'nun kendisine ait bir yasam öyküsü vardir' deyip Avrupa'nin kirk yilini anlatiyor ve "Ama kirk iki yil önce proleteryanin kendi istemleriyle ortaya çiktigi ilk Paris Devrimi'nin arifesinde bu sözleri dünyaya duyurdugumuzda, buna çok az ses karsilik verdi. Bununla birlikte, 28 Eylül 1864'te Bati Avrupa ülkelerinin çogunun proleterleri sanli anilara sahip Uluslararasi isçi Birligi'ni kurmak üzere birlestiler. Enternasyonalin kendisinin ancak dokuz yil yasadigi dogrudur. Ama onun yarattigi, bütün ülkelerin proleterlerinin ölümsüz birliginin hala yasamakta oldugunun ve her zamankinden daha güçlü yasamakta oldugunun en iyi tanigi günümüzdür" diyor ve bu coskulu önsözü "Bir de Marx bunu kendi gözleriyle görebilmek için hala yanimda olsaydi" sözleriyle bitiriyordu. Aradan geçen bir buçuk yüzyil sonra Marx'in hayaletinin, ya da birden fazla oldugunu iddia eden Derrida'ya selamla, hayaletlerinin karsisina geçip onlara kulak vermemiz gerekiyor. Tam da su sirada. Kapitalizmin hoyratça vites degistirdigi su

ugursuz dönemde. Bunun için Marksist olmak gerekmiyor. Hem de hiç sart degiL. Ama sürekli bir degisimi, dönüsümü öngören ve kendisi de farkli okuma/ara sonsuza dek açik bir metin olarak okumak gerekiyor Marx'i. Degil mi ki Derrida'nin sözleriyle, "yeni bir dünya düzensizliginin yeni-kapitalizmini ve yeniliberalizmini yerlestirmeye yeltendigi su anda , hiçbir yadsima Marx'in hayaletlerini basimizdan

atmayi basaram iyor." Komünizmin ipliginin pazara çikip sonsuza dek yok oldugu, Marksizmin çürüyüp dagildigi günümüzde, bu metinlerin ancak akademisyenler tarafindan degerli bir filozofa bati düsüncesi içindeki itibarini iade etmek için sükunetle yeniden çözümlenmeleri gerektigi degil tabii, benim de bu yeniden okuma eyleminden muradim. Marx'i filozoflarin yanina kilitleyip ondan kurtulabilecegini zanneden neoliberalizm avcunu yaliyor bile. Her seyden öte, Marx'i insanlik tarihinde Stalinizmin kör okumasina emanet edip, iç huzuruyla Sovyetler tecrübesinin agir anitmezarina gömen muzaffer kuvvetlerin yanilgisi kendi korkusunda açiga çikiyor. Kapitalizmin, Marx'in 150 yil önce yazmis oldugu kaderinden kurtulamayip tökezledikçe hala bir hortlaktan korkar gibi Marx'dan korkmasi Manifesto'nun hala güçlü, hala okunakli oldugunun açik kaniti degil mi? Marx'in insanlik adina talep ettikleri, dünyanin her kösesinde sisteme yönelik muhalefetin dilini biçimlendiriyor.

uuuu......_________...._..................._..........................._......___................................ ................-.-..-.......-..-.-.-.......-.-..--...------------------

Teori

.". .J


;;;=

DEVRiMC7ibiSELiLER Haydi, hemen belki yillardir kapagini açmamis oldugunuz Manifesto'yu kitapliginizdan bulup çikarin. Bakin. Kadinin toplumdaki yerinden, çocuk sömürüsüne ("Bizi, çocuklarin anababalari tarafindan sömürülmesine son vermeyi istemekle mi suçluyorsunuz? Bu suçu kabulleniyoruz. "), aile ve egitim kurumunun vahsetinden özel mülkiyetin ("Demek ki, siz bizi, varliginin zorunlu kosulu toplumun büyük bir çogunlugunun mülksüzlügü olan bir mülkiyet biçimini ortadan kaldirmaya niyetlenmekle suçluyorsunuz. Elbette; bizim niyetimiz de zaten budur.") alçak kutsiyetine, milliyetçilikten irkçiliga, uygarlik ülküsünün durmadan sorgulamak zorunda kaldigi her konuda simsekler çakiyor o kisacik metinde. Pakistanli yazar Tarik Ali 'The Independent' gazetesinde Münih Havaalani'nda tutuklanma öyküsünü anlatmis. Goethe Enstitüsü'ndeki 'islam ve Kriz' konulu iki günlük seminerlere katildiktan sonra bilet kontrolünden geçiyor. çantasi güvenlikte takiliyor. içinde metal bir nesne tespit edildiginden degiL. Sahibinin rengi ve kimligi yüzünden. içindekileri bosaitmasi isteniyor. Gazeteler, kirli çamasirlar, dergi ve kitaplar ortaliga saçiliyor. Makinenin basindaki görevli bir dergide kenarina notlar alinmis bir makaleyi incelerken bir Alman yayincinin hediye etmis oldugu Marx'in henüz naylonundan soyulmamis kitabini görüverip heyecanla silahli polise uzatiyor. Karl Marx, 'Intihar Üzerine'. "Bu söz polisleri gerçekten heyecanlandirdi. Beni nasil gördükleri yüzlerinden okunuyordu. Birini ele

geçirdiklerini düsünüyorlardi. Pasaportum ve binis kartim alindi. çantami toplamam söylendi. Su önemli 'kanit' hariç tabii. Sonra da havaalaninin güvenlik departmanina götürüldüm. Beni tutuklayan polis yüzünde muzafferane bir gülücükle '11 Eylül'den sonra böyle kitaplarla seyahat edemezsiniz' dedi. Ben de cevap verdim; 'O zaman siz de böyle kitaplar basmayin ya da en iyisi hepsini meydanlarda yakin.''' Hayatimin hiçbir döneminde, kimi çevrelerde en muteber oldugu yillar dahil, Marksist olmadim. Marx'tan yola çikan kimi farkli okumalar; yol ayrimlari beni daha çok ilgilendirdi. Ama Marksizmin tükenmis, vaktini doldurup dünya sahnesinden çekilmis bir aktör oldugunu ileri süren trendin ardinda yatana karsi hep uyanik oldum. Yepyeni bir enternasyonalizmin mümkün olduguna; Marx'in hayaletinden bunca korkulmasinin kutlu bir isaret olduguna; onun nabzini tutmus oldugu proleteryanin yerinde yeller esse de; kaybedeceklerimiz artik zincirlerimizden fazla olsa da sonunda kazanacagimiz bir dünya olduguna hep inandim.

5 EYLÜLTARiHli RADiKAL GAZETESiNDEN AliNTiDIR.

O...h

n__n .........


DEVRiMC.iSELiLER

DevrimciFotografçi:Tina Modatti

i

.,...

Yeni kadin adi, her bir kadin adi, baska kadin gönderilen Vittorio Vidali idi. ikinci önemli kisi ise adlari duymak; tarihi kadinlarla yazmak, kadinlarin henüz 25 yasinda olmasina karsin Küba'da Gerado yazdigi tarihi okumak asla ufak ayrintilar degiL. Machado'nundiktatörlügünde gönderildigi Aksine bütün bunlar, hep birlikte yürünen yolu kat hapishanede baslattigi ayaklanmayla adi Sol'un eden büyük adimlar... Sanatçi kadinlari, yazan Adonis'i olarak duyulan devrimci Julio Antonino idi. kadinlari, okuyan kadinlari, evdeki kadinlari, Bu dönemde EI Machette'teki etkinligini arttiran Tina, sokaktaki kadinlari, bütün kadinlari yolumuza dergi için fotograf çekmeye de basladi. katabilmek için her bir adim önemlidir. Birliktelik yasadigi Guerrero'nun 10 Ocak Asil adi Assunta Adelaine Luigia Modotti 1929'daöldürülmesinden sorumlu tutularak Mondini olan Tina Modotti'nin hikayesini anlamli kilan tutuklandi. Tina böylelikle Komünist Parti'nin da her seyden önce kadin olusudur. asagilanmasi için kullanilacak günah keçisi oldu. Devrimci komünist bir suikast girisimi Tina'nin hafifmesrep bir kadin ve tehlikeli bir katil sirasinda hayatini kaybeden dostu Mella'nin ölümü oldugu yolunda acimasiz bir kampanya baslatildi. anlatilirken Tina Modotti'nin dogum yeri ve kisisel 1930'da da Baskan Pascaul Ortiz Rubio'ya yönelik bilgileri aktarilir. Arkadasinin ölümünün ardindan gerçeklestirilen suikast girisiminden sorumlu tutularak verdigi ifadeye göre Tina; "Fotografçiydi.17 agustos önce hapsedildi daha sonra da Meksika'dan sürüldü 1896'da italya'da, Venezia Gulia'da dogmustu".Mali ve Berlin'e gitti. Berlin, belgesel ve sanat güçlükler yüzünden önce Avusturya'ya tasinmak fotografçiligi konularinda avantgarde konumdaydi. zorunda kalan aile, daha sonra da makine mühendisi Ancak Tina, makinelerinin yetersizligi ve etraftaki olan baba Guiseppe Modotti'nin 1905'deAmerika'ya fotografçi bollugu dolayisiyla ruhsal çöküntüye gitmesiyle yeni bir bocalama içine girdi. Tina henüz ugradi. 6 ay içinde kendisiyle Berlin'e de gelmis olan 12 yasinda iken bes küçük kardesinin bakimina Vittorio Vidali ile birlikte Moskova'ya geçti. katkida bulunabilmek için bir ipek fabrikasinda Moskova, Tina'nin yasaminda yepyeni bir çalismaya basladi. dönemin basladigi yer oldu. Burada fotograf Modotti'nin fotograf çalismalari sanatsal bir makinesini bir daha eline almamak üzere birakarak gözlem firsati sundugu gibi devrimci sanatini ve kendini tümüyle siyasal etkinliklere verdi. Vidali bakisini göstermesi açisindan da tatmin edicidir. vasitasiyla Lenin'in bas kalemi ve International Red Orak çekici siklikla kadrajinin içine almasi bir yana, Aid'in basindaki Yelena Stassova ile tanisti. fotograflarinda odaklandigi isçiler, kadinlar, yoksulluk Stassova'nin kisa sürede güvenini kazanmasinin ve eller de bir karakteristigi isaret etmektedir. ardindan çeviri islerinden fasist Avrupa'ya yönelik Çamasirci Kadinin Elleri, Alet Tutan Eller, Kuklaci gizli görevlere terfi ettirildi. Komünist ajanlar, Elleri, zanaatin izlerini tasirken, emegin çizgilerini de yakalanmalari durumunda hemen ölüm cezasina daha belirgin kilmistir. inceli, kisali parmaklar, rengi çarptiriIiyorlardi. Ancak Tina en tehlikeli durumlardaki degismis tirnaklar, derisi soyulmus avuç içi, damarlari serinkanliligiyla hatiri sayilir derecede ün yapti ve belirginlesmis, lekeleri artmis, ihtiyarlamis eller; 'el siyasi tutuklularin savunulmasi için kullanilacak emegini' betimler. Ellerin bu anlatim gücünün fonlari teslim etmek üzere pek çok kez italya ve farkinda olan Modotti, bu kadar ayrintili olmasa da ispanya'ya gizli görevle gönderildi. Tina'nin ünü ve siyan beyaz karelerinde ellere odaklanmistir.Tina, yetkisi Moskova'da giderek artti. 1933'de Red Aid fotograflarindaki özneleri toplumsal baglam içine Örgütü'nün Yönetim Komitesi'nde göreve getirildi. oturtuyordu. EI Machete gibi oldukça radikal bir Dostlariyla geçirdigi günün sonunda kendini yayinin ve Uluslararasi isçi Yardimi ve Antiiyi hissetmemesi üzerine hastaneye gitmeye karar Imperialist League gibi uluslararasi örgütlerin veren Modotti, kendisine eslik eden dostunu birakip bünyesinde yer almaya baslamisti. Bu sirada bir taksinin arka koltuguna ilismistir. Kadinin hiriltiyla Kominist Parti üyesi Xavier Guerrero ile iliskisi karisik iniltilerini duyan taksici onu yetistirmek için dolayisiyla fotograflarindaki siyasi yan daha da acele etse de Modotti kurtarilamaz ve "hastane kirk belirgin biçimde algilanir olmustu. yaslarinda kimligi belirsiz bir kadinin taksinin arka Tina'nin siyasi uyanisi oldukça siddetli olmustu ve bu koltugunda hastaneye 'ölü olarak geldigi'ni bölge dönemden sonra da siyasetin disinda hiç kalmadi. karakoluna hemen bildirmistir".Tina'nin 'yalniz ölümü' 1927'de katildigi Meksika Komünist Partisi'nde asla trajik ya da acinasi degildir. O kimselere yük yasaminda çok önemli roloynayacak olan iki kisiyle olmadan, bir devrimcinin agirligiyla çekip gider; belki tanisti. Bunlardan ilki atesli bir fasist karsiti ve sokak biraz erken ama arkasinda eserlerini birakarak... savasçisi olan ve Meksika'ya Komünist Parti'nin öncü EZGi konumdaki örgütlerini yeniden yapilandirmasi için


DEVRiMC.iSELiLER

Ahmed Arif Seni anlatabilmek seni iyi çocuklara kahramanlara... isyanin, umudun, onurun, çarenin ve çaresizliklerin sairiydi Ahmed Arif. Sair 21 Nisan 1927'de Diyarbakir'in hançesek semtinde dogmustu. Orta halli bir ailenin çocuguydu babasi memurdu. Babasi tayinle baska ile atanmasi sonucu ilk ve orta okulu Urfa'da Okudu. Agabeyinin istedigi ile liseyi Afyon'da yatili olarak okumaya karar vermisti. Lise yillarin da baslamisti siir yazmaya,

ilk siirlerinde ögretmeninin

kazanmak

EVERE§T

~ r if Ah med.

edebiyat begenisini vardi, bu

yüzden siirlerinde biraz Ahmet Hasim biraz Cahit Sitki Taranciya benziyord u. Yazdiklarini çok acemice ve siir özelligi tasimadigini düsünen sair kendisini degistirme ye ve gelistirmey e karar vermisti. O yillarda moda Orhan Veli gibi yazmakti ama Ahmet Arif bu yolu hiç tercih etmemisti. Çünkü ona göre Orhan Velinin alayci ve ucuz espirili siirleri yasayis tarzina ve dünya görüsüne uymuyordu. Çünkü o ve yandaslari küçük burjuvalardi Fransiz özentisi küçük burjuvalardi "ben ise doguluyum az gelismis degil, sömürülmek için kasitli geri birakilmis adi yasak bir halkin çocuguyum" diyordu. Anadolu'da hak ve özgürlük mücadelesinin yükseldigi dönemde Ankara'da üniversite ögrencisi olan sair, siirlerinde oldugu kadar hayatin içinde de tam bir yurtsever tam bir devrimciydi. Dönemin ve düzenin mahkemelerince tutuklanip günlerce iskence görmüstü ama yilmamisti. Siirleri Nazin Hikmetin yolunda gittigi için bir çok arkadasi ona "Nazimdan sonra siir yazmak bosuna gayret hatta saygisizliktir" diyerek elestirmisti. Ancak yazdigi cografyanin duyarliliklarini ve halk kaynaginda sesini hiç yitirmeden Iirik, epik, koçaklama tarzinda kusursuz bir kurgu ile kullanarak özgün ve tutkulu, müthis ezgili çagdas siirleri hemen kendini belli etmis ve herkesten ayriimisti. Ahmet Arifin siirleri bir bakima Nazim

.......--

Hikmet'in çizgisinde daha da dogrusu Nazim Hikmet'in de bulundugu çizgide gelismis ancak iki sair arasindaki fark hemen ortaya çikiyordu. Bu farkliliklari en iyi beklide Cemal Süreyya gözlemlemis ve söyle dile getirmisti. "Nazim Hikmet sehirlerin sairidir. Ovadan seslenir insanlara büyük düzlüklerden ovadan akan büyük ve bereketli bir irmak gibidir. Uygardir. Ahmet Arif ise daglari anlatir uygarlik tanimayan yassiz daglari, asi daglari. Sevda, umut ve esitlik bir dünya düsü Ahmet Arif siirlerinin can damariydi. Anadolu'nun ama özellikle dogu'nun yoksul emekçi halkinin yasadigi duyumsadigi her sey bu siirin kaynagi olacakti. Daha önemli olan bu duyarliliklari siirine dönüstürürken bu kültürlerin efsaneleri, türküleri, masallari ve agitlarindan yararlanarak kurmustu kendi siirini. Köroglu'yu Karayilan'i Meçhul askerleri... Sonra Pir Sultani ve Bedrettin'i Sonra kalem yazmaz Bir nice sevda. 2 Temmuz 1991'de kalp krizi sonucu evinde hayranlarina veda etmisti. Siirlerinden olusan tek kitabi Hasretinden Prangalar Eskittim eseri darbelere, baskilara karsi onlarca basim yaparak dillerden düsmemis günümüze ulasmistir.. . Yasami boyunca sürgünlere, zalimlere, namertlere bas egmeden mertçe yasamis ve mertçe ölmüstür Ahmet Arif.

Öyle yikmak kendini, Öyle mahzun,öyle garip Nerde olursanol, içerde, disarida, derste,sirada, Yürü üstüne üstüne, Tükür yüzüne celladin. Firsatçinin, fesatçinin, hainin.. Dayan kitap ile Dayan is ile Tirnak ile dis ile Umut ile, sevda ile, düs ile Dayan rüsva etme beni.

DlLAN

._n___ .00._

uouu.

.....


DEVRiMC.iSELiLER

Özgür Egitim Joel Springin yazdigi "Özgür Egitim" adli kitap; genel anlamda egitim sisteminin tarihsel gelisim, ulastigi boyutlari, uygulanmis yöntem ve amaçlarini; bu konu üzerinde arastirma yapmis filozoflarin görüs ve elestirilerinden, çesitli .~

ülkelerdeki pratiklerden

faydalanarak detaylibir

.

sekilde betimliyor. J:

t..

Bütü.~ .?u analizler

ve gorusler eksenin de yazar;

mevcut

egitim sisteminin radikallestiril mesini gelecek açisindan umut olarak görüyor.

.." 1/

~\\

O ~~

· 1t "1' ~i;

~

..\'

~

..j

\..,i~ ~,

Ö' ~

L\

~.

~

-""

.

sistem çikmistir

.

~

Çok kaba bile dedigiz halde Türkiye'deki egitim sisteminin gelmis oldugu nitelik boyutu ortadadir. Bu vahim durum; egitim sistemin toplumsal yasama etkisi bazinda ne kadar etkili oldugunun bir göstergesidir.bu açidan ülkemiz ve dünya ölçeginde egitim sistemlerinin nasilortaya çiktigi ve nasil gelisip, hangi amaçlarla uygulandigini bilmek hem lise ögrencisi olmamiz hem de bu egitim sisteminin bir parçasi olmak istememe temelinde hayati önem tasimaktadir.

Egitim sisteminin degistirilmesi konusunda dogrudan derdi olan biz Devrimci Liselilerin de ; "nasil bir egitim istiyoruz?" sorusuna dogru ve kapsamli bir yanit verebilmemiz için bu kitaptan faydalanmamiz gerekiyor. Özgür Egitim'i anlatmadan önce Türkiye'deki egitim sistemini ana hatlariyla belirtmekte fayda var. Bu anlamda bakinca; Türkiye'deki egitim sistemi devletin resmi ideolojisinden bagimsiz uygulandigini söyleyemeyiz. Bu yüzden su andaki egitim sistemi bilgi vermek gibi objektif bir olguya dayanmamaktadir. Asil amaci; bireylerin küçük yastan itibaren bilimsel bilgilerle donatilmasini bu bilgilerin pratige dökülerek pekistirilmesini ve hem yas hem de zeka ölçüleri yeterli boyuta ulasan

n

bireylerin zevkleri, tercihleri, becerileri ve ilgi alanlari temelinde bilgi donanimlari edinmesini saglamak olan egitim sistemi ülkemiz ölçeginde belirli kaliplarla sinirlandirilmis. Genel anlamiyla müfredat adi verilen merkezi devlet planlamasiyla, ögretilecek bilgiler resmi ideolojinin disina çikmayacak sekilde ayarlanmistir. Böylece ortaya; egitim sistemine tabi tutulan ögrencilerin tek tipçi, tepeden inmeci, egemen sistem özelliklerini benimsemesi amaçlayan

nu

__nu_

___n

o

u

_u

Mert

un,.._"

n_ ,h_

..h

nn.___

Kitap Tanitimi ~

...


DEVRiMC.iSELiLER

TarihteHalkinVe BireyinRolü

.....

i

Kisiligin Rolü Emperyalizmin felsefesi ve revizyonizm tarihsel materyalizmin olaganüstü kisilerin tarihsel gelismelerde oynadiklari rolü hiçe saydiklarini ileri sürerler.Bu dogru degildir tarihi insanlar yapar.insanlarin farkli yetenekleri vardir.Sinif mücadelesinde, kitle hareketlerinde önde bulunan, kitlelere yön veren, ordulara komuta eden insanlara gereksinim vardir.Böyle insanlar tarih sahnesinde her zaman var olmustur.Tarihsel kisilerin eylemleri her zaman nesnel kosullara bagli olmustur.Böyle kisiler, ne toplumsal kisilerin kaçinilmaz yasalarini zorunlulugu asamalarini atlayabilir ne de tarihin tekerini geri döndürebilir.Ancak toplumsal gelisimin hizini etki ederek gelisimi yavaslatabilir.engelleyebilir veya hizlandirabilir.Tarihte büyük kisiler toplumsal gelismeye katkilari ve etkisi bakimindan büyük bir kisilik sayilirken;söz gelimi Hitler bir kisilik sayllmaz.Ancak büyük canilikler gerçeklestirmis bir kisi, halkin ve halklarin düsmani bir cani sayilabilir. Toplumsal gelisimden yana olan kalburüstü kisilerin önemi, diger kisilerden daha önce ve daha derinden tarihsel sorunlara ve gereksinimleri kavrayabilmis olmalarindan ne yapilmasi gerektigini önceden de zamaninda görebilmelerinden ileri gelir. Bunlar sinifin önüne geçer, ona tarihsel akisin yönünü ve hedefini bu hedeflere götürülecek araçlari ve yollari gösterir. Bu yolda büyük bir güçle mücadele verirler.Halk kitlelerini costurur.Güçleri örgütleyip yönlendirir.Tüm nuu

nun

uh

U

unu

bunlari yaparken de yön verdigi toplumsal güçlerin himayesi alintindadir. Bu olmadan tarihin akisina bir müdahale de mümkün degildir. isçi sinifinin önderi teorik yönden bilgili devrime kesinlikle

-,

) inanm is,seri nkanii, yürekli, partisi ne ve halkina simsiki bagli ,örgütleme yetenegi yüksek,kitlelere güvenen ve güven veren,onlarin deneylerinden ders çikaran kisidir.Sinif mücadelesi kapitalizmden sosyalizme geçis sürecinde Marx,Engels ve Lenin gibi kisiler yaratmistir. Lenin, yeni ekonomik politikanin iliskileri adli yapitinda kitle,parti ve lider iliskilerinin düzenlenmesinde sinif mücadelesinden çikardigi ilkeleri söyle siralar: - isçinin yasantisi içerisinde köklesmis olmak - Onlarin güvenini kazanmak - Kitleden kopmamak - Kitleye dalkavukluk etmemek

- Ruhsal durumlari

tanimak,

her

seyi tanimak ve bilmek Halkin Rolü Halk toplumun maddi zenginligini üreten emekçi kitlelerden nesnel konumlari

nnuun

uu

u

u

n

geregi belirli bir çagda,belirli bir ülkede tarihsel görevleri çözebilen tüm sinif ve katmanlarda olusur. Emekçiler her zaman halkin belirleyici kesimini olustururlar. üretimin tasicisidirlar, toplumsal gelismenin temel kosulunu meydana getirirler.Sömürücü düzende her zaman baski altinda tutulur ve sömürülürler. Çikarlari tarihsel gelismeye karsi olan sinif ve katmanlar halki sömüren ve baski altinda tutan kesimler halk sayilmazlar bunlar yalniz ve yalniz halkin düsmanidirlar.Halk tarihin yaraticisidir.Çünkü toplumun maddi yasaminin temelini üretir.Sözün özü tarih,kral ve bakanlarin saraylarinda bakanlarin ve parlementerlerin viIIalari nda degil;kömürün petrolün yeryüzüne çikarildigi maddenin üretildigi makinalarin kuruldugu tahilin üretildigi yerlerde yani üretim alaninda yapilir. Ancak halkin tarihin seyrine yaptigi etki,onun maddi degerlerin yaraticisi olmasiyla sinirli degildir.Halk tüm toplumsal dönüsümlerinde tahin edici gücünü olusturur.Sömürücü siniflar halki politikanin disina birakmak için ellerinden geleni yapsalar da kitleler yinede tarihin dönüm noktalarinda son sözü söylerler.Tüm devrimler halk kitleleri tarafindan gerçeklestirilmistir. Lenin 'Sosyaldemokrasinin iki taktigi' adli yapitta söyle der; devrim,ezilenlerin ve sömürülenierin bayram günüdür.Halk kitlelerini hiçbir zaman devrim sirasinda oldugu gibi yeni toplumsal durumlarin etkin bir yaraticisi olarak ortaya çikamaz. nn__....._............

Teori ~


DEVRiMC.iSELiLER politik gelisiminin gene dogrultusu degismemi olacaktl.Büyük adamlari toplumsal gereksinmenin ve olgulasan kosullarin yarattigi açiktir. Rastlantinin etkisi bu çerçeve içindedir.B önermeye itiraz edenler büyük adamlara gereksinim duyulan çaglarin oldugu, ancak böylesi insanlarin ortaya çikmadiklarini ileri

Öte yandan manevi kültürün, bilim ve sanatin, felsefe ve edebiyatin genislemesi halkin yaraticiliginin

eseridir.Halkin dilin yaraticisidir.Dilsiz, manevi-düsünsel yarati olamaz. Halkin ve halk yasaminin en kalici etkisi özellikle sanatta görülür. Gerçek sanat her zaman halkin yasamiyla onun düsüncesi ve istekleriyle simsiki baglidir.Hangi toplumsal alana egilinirse halkin dolayli ya da dogrudan belirleyici etmen oldugu görülür. Halkin tahin edici rolü bu kadar güçlüyken sömürücü siniflarin ideologlari tarihte halkin oynadigi rolün açiklamasindan yana olmazlar idealist tarih anlayisindan hareketle toplumun gelismesinin ancak ideolojikpolitik alanda gerçeklestigini ileri sürerler.Buradan bakilinca tarih halkin üretim etkinligi ya da sinif mücadelesi sayesinde itici kaynagini bulan bir tarih olmayip seçkin kisilerce,büyük adamlarca, kal burüstü kisilerce, kahramanlarca, üstün insanlarca yapilan bir seydir.Bu tarih anlayisinda halk,etlen durumdaki seçkinlerin kullandigi edilgen bir nesnedir. Bu teoriler arka planinda bazi amaçlar gizlidir:Nüfusun çogunlugunu olusturan emekçilerin bir avuç sömürücü azinlik tarafindan sömürülmesini ve ezilmesini doga zorunlulugu ve yazgi olarak göstermek; ayni zamanda halkin tarihin bilincine varmasini engellemek, akla aykiri ve toplumun genel ve dogal durumuna karsi eylemler olarak göstermek. Rastlantilarin Rolü

.,

Teori

...nnu

Marks, 1981de L. Kugelman'a söyle yazar:"Eger rastlantilar hiçbir roloynamamis olsalardi ,dünya tarihi.. ..Olabildigine mistik bir içerik tasiyacaktl.Bu rastlantilar dogal bir sekilde genel gelisme seyrinin parçasini olustururlar ve yerleri diger rastlantilar tarafindan doldururlar.Ne var ki, hizlanma ve gecikmeler, hareketin basini çeken halkin karakterinin rastlantisalligi da dahilolmak üzere, böylesi 'rastlantilara' son derece baglidir."Marks böylece olaylarin basini çeken halkin rolünü özellikle tayin edici olarak vurgulamistir. Önemli liderlerin ortaya çikisinda rastlantinin yeri vardir. Belli bir zamanda, belli bir ülkede birisinin ortaya çikmasi tamamen rastlantisaldir.Ancak ortaya çikan kisi olmasaydi onun yerine geçebilecek birisine talep olacaktl.lyi veya kötü bulunacakti. Önemli kisilerin yönettikleri olaylara damgasini vurduklarini inkar götürmez.Sözgelimi Napolyon'un yerini baska bir general alsaydi Fransa bilinen askeri basarilara ulasamayacakti ve daha sonra onun düsmesine yol açan olaylarin da akisi farkli olacaktl.Ne var ki Fransa'nin 19:yy'da ekonomik, toplumsal ve __n.n...

n

o

*-_____

sürmektedirler.Bu anlayisa göre böylesi çaglar durgunluk,bilgisizlik ve tekdüzeli dönemleri olarak kalmislardir.Ortaçag, genellikle buna örnek gösterilir.Ancak Ortaçag'in göreceli bir durgunluk çagi olmasinin nedeni, hiçbir büyük adamin, hiçbir politik simanin, büyük dogal niteliklere sahip bireylerin dogmamis olmalari degil, zamanin ve kosullarin böylesi kisilerin ortaya çikmasina elverisli olamamasindandir. Kilisenin be engizisyonun egemenligi öylesine bir ortam ve ahlaksal anlayis dogmustur ki, özgür düsünce ya açiga vurulamiyor ya boguluyor ya da manastira hapsediliyordu.Kopernik, ancak ölüm yataginda ve günleri sayilirken günes sisteminde yeryüzünün konumuna iliskin es dogmatik görüsleri yadsiyip, bunlarin yerine kendi görüslerini koyma cesareti gösterebilmistir. Ne var ki, Ortaçag'da bile,Rönesans çaginin dogmasina ve büyük filozoflarin,bilim insanlarinin,yazarlarin ve sanatçilarin ard arda ortaya çikmasina yol açan agir,gizli süreçler alttan alta yasanmistir.

..nh

n

uuuun...nnuuu

nn

n

n._


DEVRiMC.iSELiLER

~

Pano

U...h u

un


..;..,

t

.1

LI

ii

~

:ยง ..--. 3i:

O_. --2 .,-;. < ..-OJ ~r-. ci) Jn ..--. r~



Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.