Şu yalan dünya… AKP onyılı bitirdi. Bu dönemde burjuvazinin hareket kabiliyeti arttı, bilginin, paranın, metaların, işgücünün yaprak gibi oradan oraya savrulduğu, hızın olağanüstü arttığı bir gündemi yaşadık. Herşeyin olduğu, ama hiçbir şeyin bizim olmadığı bir dönemi yaşadık ve halen de içinde yaşıyoruz. Peki, biz işçiler bu tablonun neresindeyiz? Kadın işçiler, Kürt işçiler, Alevi işçiler, çocuk işçiler, genç işçiler, kentin ve köyün yoksulları, AKP’ye oy vermiş/vermemiş işçiler, başka partilere oy veren/vermeyen işçiler… Bizim ülkemizde de, Türkiye ve Kürdistan’da da, patronların partilerinin milyonlarca dolarlık kurultay organizasyonlarını izleyip “ne olacak, kim bakan olacak acaba” diye beklemek dışında, işçilerin kendi gündemleri, kendi talepleri, kendi sesleri olmayacak mı? Olmalı!
»3 yaşasın
sosyalist
işçi demokrasisi Sayı:26 Ekim 2012 1 TL
İşçinin balyozu inmedikçe!
Bir velinin mektubu: Benim kızım geri zekâlı mı? En büyük sorun eğitim sisteminin kendisi aslında. Bizim zamanımızda lise yıllarının sonlarına doğru başlayan yarışma/ yarıştırılma yaşı artık ilk okullara indi. Her ne kadar çocuğumu bu sürecin dışında tutmak istesem de biliyorum ki başarılı olamayacağım. Yapılacak bir şeyler olmalı. »5
Ostim’de her soluk ölüm, yaşamaksa direnmektir! 1 hafta boyunca Ostim’de bulunan Taşgök Galvaniz önünde oturma eylemi yapan galvaniz işçisinin eylemi kölelik koşullarına karşı Ostim’de uzun yıllar sonra yapılan ilk işçi direnişi oldu. Eylem Ostim işçileri arasında yaygın olarak gündemleşen, tartışılan, desteklenen bir direniş oldu. »8 Bu dava henüz bitmedi. Sadece faşist askeri darbeleri gerçekleştiren generaller, Kenan Evren gibi darbe kuklalarının yargılanmasıyla da bitmeyecek. Gelişimi ve sonuçlanma biçimiyle bu dava, burjuvazinin ve partilerinin farklı kesimleri arasında bir iç mücadele ve hesaplaşma, bir tarafın diğerini tasfiyesi biçimini aldı. İşçi sınıfı, komünistler, demokratlar, ilerici aydınlar, Kürt halkı için ise kayda değer demokratik bir kazanım
dahi oluşturmadı. Bundan dolayı ne zamanki emeğin yumruğu kalkacak, işçilere, emekçi halka, Kürt halkına karşı suç işleyenler işçiler, kent ve kır yoksulları tarafından, Kürt halkı tarafından yargılanacak, 12 Eylül askeri faşist darbesini gerçekleştirenlerin, “Balyoz darbe planı” yapanların, TÜSİAD’ı, MÜSİAD’ı, TUSKON‘uyla burjuvazinin bütün kesimlerinin kafasına işçilerin balyozu inecek, bu dava işte o zaman sonuçlanacaktır.
Kolektif işçi demokrasisi: Toplantı özgürlüğü Burjuvazi, adeta “sürekli toplantı” halindedir. Patronlar ve üst yöneticiler, sözde mesailerinin büyükçe bir bölümünü toplantılarda geçirirler. Bunun için en konforlu, yüksek güvenlikli, işçi ve emekçilerin adımını bile atamadığı onbinlerce toplantı salonu onların hizmetindedir. İşçilerin yüzde 70'i ise kendi sınıfdaşlarıyla kendi sorun ve istemlerini konuşup kararlar alabildiği tek bir toplantı görmüş, tek bir toplantıya katılabilmiş değildir. Toplantı serbest zaman demektir. Günde 9-11 saat (ulaşım süresiyle birlikte günde 10-13 saat), haftada 6 gün çalışan işçilerin, toplantı için, hele ki düzenli kitle toplantıları yapmak ve çeşitli işçi toplantı ve etkinliklerine katılmak için serbest zamanı yoktur. Çalışma sürelerinin giderek uzadığı ve esnekleştirildiği günümüzde, bu işle uğraşmış herkes, bir işçi toplantısını, hele ki düzenli işçi toplantılarının (işçilerin »6 zamanları çakıştırılarak) organize edilmesinin nasıl çetrefilli bir iş olduğunu bilir.
Güney Afrika’nın Kürt İşçileri Güney Afrika’nın siyah işçilerinin karşılaştığı saldırılar, süregiden sömürü ve katliamlar, Kürt işçi sınıfı için uyarıcı olmalıdır.
» 12