Vampir Akademisi 2 Buz Öpücüğü

Page 165

iri iri açılmış gözlerle bakıyordu. O anda, zihnimin derinlik‐ lerinde, akvaryumu patlatanın o olduğunu anladım. Su bü‐ yüsü o kadar da değersiz görünmüyordu artık. Isaiah hala sarsılmış bir halde kalkmaya çalışıyordu. Ama bunu başarmasına fırsat vermeden üzerine çullandım. Kılıç her darbede kan ve acı yaratarak kendi şarkısını söylemeye başladı. Artık kendimi deneyimli bir profesyonel gibi hisse‐ diyordum. Isaiah yere devrildiğinde, Mason'ın boynunu kı‐ rışı hala gözlerimin önünden gitmiyordu ve elimden geldi‐ ğince şiddetli vurmaya devam ediyor, sanki her darbede o anıyı silmeye çalışıyordum. "Rose! Rose!” Nefretten gözüm kararmış halde, Mia'nın sesini zorlukla duyabildim. "Rose, o öldü artık!" Sersemlemiş bir halde son darbemi durdurdum ve ayak‐ larımın dibindeki şeye baktım, başı artık vücuduna bağlı değildi. Mia haklıydı. Isaiah ölmüştü. Gerçekten ölmüştü. Etrafıma bakındım. Her yerde kan vardı ama manzaranın dehşetini kavrayamıyordum. Dünyam yavaşlamış, sadece iki temel şeye odaklanmıştı: Strigoileri öldür, Mason'ı koru. Başka bir şeyi algılayamıyordum. "Rose," diye fısıldadı Mia. Korku dolu bir sesle konuşu‐ yor ve titriyordu. Strigoilerden değil, benden korkuyordu. "Rose, gitmemiz gerek. Haydi." Bakışlarımı onun yüzünden ayırarak Isaiah'nın kalıntıla‐ rına baktım. Kısa bir süre sonra, kılıcı elimden bırakmadan Mason'ın cesedine yaklaştım.

"Hayır,” dedim, sesim çatlayarak. "Onu bırakamam. Baş‐ ka Strigoiler gelebilir." Gözlerim yanıyor, umutsuzca ağlamak istiyordum. Diğer yandan, içim hala kan şehvetiyle doluydu ve hissedebildi‐ ğim duygular şiddet ve öfkeden ibaretti. "Rose, onun için geri döneriz. Başka Strigoiler gelecek‐ se, buradan gitmek zorundayız." "Hayır," diye tekrarladım, Mia'ya bakmadan. "Onu bırak‐ mıyorum. Onu yalnız bırakmayacağım." Boştaki elimle Ma‐ son'ın saçlarını okşadım. "Rose..." Başımı sertçe kaldırdım. "Git buradan!" diye bağırdım. "Git buradan ve bizi yalnız bırak!" Bana doğru birkaç adım attı ama kılıcı kaldırdım. Donup kaldı. "Git buradan," diye tekrarladım. "Diğerlerini bul." Mia yavaşça kapıya doğru geriledi. Dışarı koşmadan ön‐ ce bana son, umutsuz bir bakış attı. Ortama sessizlik hakim olurken kılıcı tutan elim gevşedi ama bırakmadım. Vücudum öne doğru sarktı ve başımı Ma‐ son'ın göğsüne koydum. Başka hiçbir şeyin farkında değil‐ dim: Etrafımdaki dünyayı, zamanı algılamıyordum. Saniye‐ ler geçmiş olabilirdi. Saader geçmiş olabilirdi. Bilmiyordum. Mason'ı orada öyle bırakamayacağım dışında hiçbir şey bil‐ miyordum. Dehşeti ve acıyı zorlukla kontrol altında tutan bir zihin durumuyla öylece kalakalmıştım. Mason'ın öldü‐ ğüne inanamıyordum. Ölümü davet ettiğime inanamıyor‐

165


Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.