Sebîlürreşad Dergisi Sayı: 1011, Cilt: 41, Kasım 2016

Page 2

iki

Başyazı

Allah’ın İpine “sımsıkı” sarılın, ayrılmayın! Tefhim-ul Kur’an, ÂLİ İMRÂN-103. Ayeti şöyle tefsir eder: “Allah’ın ipine hepiniz sımsıkı yapışın. Dağılıp ayrılmayın. Ve Allah’ın sizin üzerinizdeki nimetini hatırlayın. Hani siz düşmanlar idiniz. O, kalplerinizin arasını uzlaştırıp ısındırdı ve siz O’nun nimetiyle kardeşler olarak sabahladınız. Yine siz, tam ateş çukurunun kıyısındayken, oradan sizi kurtardı. Umulur ki hidayete erersiniz diye, Allah, size ayetlerini işte böyle açıklar.” Bir karmaşa yaşadığımız doğru. İçimizde korku var. Zira “Toptan Allah’ın ipine sarılın” ayetine uymadık. İçimize düşen ürperti bu yüzden. Yemen’den başlayarak bir bir domino taşı gibi düşürülüyoruz. Her bir taş bir diğerinin zeminini sallıyor ve düşürüyor. Yemen, Tunus, Mısır, Suriye… Şimdi Ümmetin kalbi Türkiye’yi düşürme gayretindeler. Siyasetimiz bu dirence ne kadar dayanacak? Dayanmalı elbet… Herşey siyasette de açık, dürüst ve şeffaf yürüse mesele değil. Batı, maşalarla bel altı vuruyor. Şimdi en tehlikeli yerden edepsizce, hayasızca vuruyor. Aylan bebek, Ümran bebek onların yüzsüz insanlığında bir katre yara açmış değil. İntikam hırsıyla büyüyorlar, ilerliyorlar. DEAŞ, İŞİD kanlı eylemleriyle ekranlara verilirken, asıl DEAŞ’ı ve İŞİD’i kurgulayan ve siyasi DEAŞ rolünü oynayan Batı acımasızca Şii ve Sünni savaşı çıkartmaya çalışıyor. İran gibi Yavuz Sultan Selim’den beridir sınırımızda en ufak bir anlaşmazlık yaşanmayan komşumuzla şimdilerde “acem ateşi” oyunu oynar olduk. Suriye’de şii milisler, Kuzey Irak’ta Şii Milisler, Haşdi Şabi denilen yeni bir illet. PYD, YPG, PKK illetleri… Sünnilere dağıtılan şii katliamı görüntüleri, facebook ve twitterde servis edilen sünni videoları karşılıklı bir çatışmayı besliyor. Tam bu ortamda İran devletinin finanse ettiği İranlı yönetmen Mecidi’ye ait “Hz. Muhammed’in Hayatı” adlı sinema filmi gösterime giriyor. Diyanet İşleri Başkanlığı açıklama yaptı ve sakınca görmediklerini beyan etti. Diyanetin bu açık ifadesine rağmen birçok Sünni Alim’in farklı eleştirileri de var. Meselenin filmografisinde değiliz, zamanlamasındayız. Neden bugünlerde oluyor tüm bu olanlar… Çağrı’nın ilk yayına girdiği ay Ramazan ayıydı. Mecidi’nin filmi sezon sonu denilen bir zamanda yayına veriliyor.

Batı, kendi tarihinde yaşanan otuz yıl savaşlarıyla ciddi bir tahribat yaşamıştı. Bu deneyimi şimdilerde islam coğrafyasına yaşatmaya çalışıyor. Etnik olarak küçük devletler haline gelen islam coğrafyası, şimdi mezhep devletleriyle yeni bir ayrım aşamasında. Bu gidiş şüphesiz islam coğrafyasında onarımı zor yaralar açacaktır. Temel akaidimiz ortak, fıkıh anlayışımız farklı olabilir. Zaman fıkhi ayrılıklar üzerinden bir kavga zamanı değil, zaman kur’an ve sünnet ipine sarılma zamanıdır. Asıl olanın İslam olduğunu unutup, mezheplerimizi din haline getirirsek hem islam’ın temel akaidine, hem kur’an ve sünnet fıkhına riayet etmemiş oluruz. Bir Şii’yi bir Sünni’den ayıran nedir? Bir Selefi’yi bir Caferi’den ayıran nedir? Nedir bu anlayış farkları ki bir diğerinin ölümüne neden olsun? İslam tarihinde feci vak’alar yaşadık. Cemel ve Sıffın vak’ası, Rasulullah’ın torununa, onun ailesine din adına, güç ve iktidar adına neler yaşatıldı. Bunların acısını hepimiz derin bir şekilde yaşadık. Onun ciğer parelerinin canına kıyanlar hangi din, hangi fıkıh, hangi tefsire dayanabilir? Kişisel hırslarımızı, güç ve saltanat merakımızı bir kenarda eritelim ve Allah rızası için, Rasulullah (s) sevgisi için kardeşliğimizi güçlendirelim. Ehli salibin oynadığı oyunu görelim, bu karanlık devri birbirimizi öldürerek, yok ederek aydınlatamayız. İkimizin yokluğu ehli salibin varlığını güçlendirecektir, unutma. Halep, Şam, Bağdat tarumar oldu. Medeniyetimizin hem mimarisi, hem tarihi yok edildi. 3 milyondan fazla kardeşimiz öldürüldü. Halen kan revan içinde milyonlarca kardeşimiz mülteci durumda. Ey kalbi olduğuna inandığımız Müslümanlar, Aylan Bebek Batı’nın kahkahasını kesmedi de, size ne oluyor? Sizin hırslarınızı, güç ve saltanat aşkınızı nasıl kesmez! Allah’ın ayetlerini bayrak etmek güzel de, o ayetler ışığında kardeşlik yolunda ilerlemek daha güzeldir. Mü’minler ancak müminleri dost edinebilir. Allah’ın va’di budur. Mehmet Akif üstadımız “Acem Şahı” adlı şiirine Şeyh Sa’di’nin şu beytiyle giriş yapar, bizde yazıyı onun bu sözüyle bitirelim: “Be-merdî ki mülk-i serâser zemîn Niyerzed ki hûnî çeked ber zemîn.” Sa’dî (Baştan başa bütün dünya bir damla

Hesap no :

Kapak çizim: Hattat Mesut Dikel Musahhih: Esengül Şehitoğlu Dizgi - Tasarım İmay Yapım A.Ş.

Sosyal Medya: ZİRAAT KATILIM BANKASI ULUS ŞB. facebook.com/sebilurresaddergisi twitter.com/sebilurresad_d (Nezihe Bayhan adına) instagram.com/sebilurresad_d

TR0500 2090 0000 0975 1700 0001

Umar mıydın? torunu

SELMA ERSOY ARGON Dedem Mehmet Akif’in islam coğrafyasının haline ağladığı, Gölgeler bölümünde yayınlanan “Umar mıydın” adlı şiirini bu sayıda onun köşesinde sizlerle paylaşmak istiyorum. Bu yazı aslında Sebîlürreşad’ın Ekim 1918’de basılan 372. sayısında yayınlandı. Ancak içinde bulunduğumuz atmosfer aradan geçen yüzyıla rağmen değişmedi. Coğrafyamızda ağıtlar devam ediyor. Ve şimdi mezhepler savaşı çıkartma gayretine şahitlik ediyoruz. Bu tehlikeli oyun, yeni ateşler yakacaktır. Dedem bu şiirini Kuzey Müslümanlarının (Rusya) alim liderlerinden Ataullah Bahaddin’e ithaf etmiş, onun serencamına şiirle ayna tutmak istemiştir.

kanın yere dökülmesine değmez)

KURUCUSU: EŞREF EDİP - MEHMET AKİF ERSOY Kuruluş: 1908 - İSTANBUL CİLT: 41 YIL: 1 SAYI: 4 14 KASIM 2016 ABONE BEDELİ: 6 Aylık 70 Türk Lirası 12 Aylık 120 Türk Lirası sebilurresadabone@gmail.com

Mehmet Âkif’in Kürsüsü...

“Odama girdim; kapıyı kapadım; ağlamaya başladım; O gün akşama kadar İslâm’ın garibliğine, müslümanların inhitâtına ağladım, ağladım...” Şimal müslümanlarından Atâullah Behâeddin Sebîlürreşâd

Görünmez âşinâ bir çehre olsun rehgüzârında; Ne gurbettir çöken İslâm’a İslâm’ın diyârında? Umar mıydın ki: Ma’bedler, ibâdetler yetîm olsun? Ezanlar arkasından ağlasın bir nesl-i me’yûsun? Umar mıydın: Cemâ’at bekleyip durdukça minberler, Dikilmiş dört direk görsün, serilmiş bir yığın mermer? Umar mıydın: Tavanlar yerde yatsın, rahneden bîtâb? Eşiklerden yosun bitsin, örümcek bağlasın mihrâb? Umar mıydın: O, taş taş devrilen, bünyân-ı mersûsun, Şu vîran kubbelerden böyle son feryâdı dem tutsun? İşit: On dört asırlık bir cihânın inhidâmından , Kopan ra’dın, ufuklar inliyor, hâlâ devâmından! Civârın, manzarın, cevvin, muhîtin, her yerin mâtem; Kulak ver: Çarpıyor bir mâtemin kalbinde bin âlem! Ne hüsrandır ki: Doldursun bugün tevhîdin enkâzı, O, hâkinden nebîler fışkıran, iklîm-i feyyâzı! Gezerken tavr-ı istilâ alıp meydanda bin münker, Şu milyonlarca îman “Nehye kalkışsam” demez, ürker! Ömürlerdir bir alçak zulme miskin inkıyâdından, Silinmiş emr-i bi’l-ma’rûfun artık ismi yâdından. Hayâ sıyrılmış, inmiş: Öyle yüzsüzlük ki her yerde... Ne çirkin yüzler örtermiş meğer bir incecik perde! Vefâ yok, ahde hürmet hiç, emânet lâfz-ı bî-medlûl ; Yalan râic , hıyânet mültezem her yerde, hak meçhûl. Yürekler merhametsiz, duygular süflî , emeller hâr ; Nazarlardan taşan ma’nâ ibâdullâhı istihkâr. Beyinler ürperir, yâ Rab, ne korkunç inkılâb olmuş: Ne din kalmış, ne îman; din harâb, îman türâb olmuş! Mefâhir kaynasın gitsin de, vicdanlar kesilsin lâl... Bu izmihlâl-i ahlâkî yürürken, durmaz istiklâl! *** Sen ey bîçâre dindaş, sanki, bizden hayr ümîd ettin; Nihâyet, ye’se düştün, ağladın, ağlattın, inlettin. Samîmî yaşlarından coştu rûhum, hercümerc oldu; Fakat, mâtem halâs etmez cehennemler saran yurdu. Cemâ’at intibâh ister, uyanmaz gizli yaşlarla! Çalışmak!.. Başka yol yok, hem nasıl? Canlarla, başlarla. Alınlar terlesin, derhal iner mev’ûd olan rahmet, Nasıl hâsir kalır “Tevfîki hak ettim” diyen millet? İlâhî! Bir müeyyed, bir kerîm el yok mu, tutsun da, Çıkarsın Şark’ı zulmetten, götürsün fecr-i maksûda? İstanbul, 24 Teşrînievvel 1334 (24 Ekim 1918)

Yeniden

SEBÎLURRESAD SEBILURRESAD Siyasi, Dini, İlmi, Edebi ve Ahlaki Aylık Mecmua Neşre Bilfiil Hazırlayan İmtiyaz Sahibi ve Sorumlu Yazıişleri Müdürü

FATİH BAYHAN

Sebîlürreşad Ceride-i İslâmiyesi ayda bir nüsha yayınlanır ve sadece abonesine gönderilir

www.sebilurresad.com.tr sebilurresad.editor@gmail.com

BAŞMUHARRİRİ: MEHMET AKİF ERSOY SAFER 1438 ISSN: 1307-3796

FATİH BAYHAN

Safer 1438

CİLT: XLI SAYI: 1011

İDARE YERİ:

SEBÎLÜRREŞAD YAZIHANESİ

Anafartalar Caddesi Sakarya Apt. No: 50/12 Altındağ/ANKARA GSM: 0 541 673 85 80

DAĞITIM-ABONE-İLAN: İmay Yapım A.Ş. Mecideyeköy Mah. Cemal Sahir Sok. No.29/31 Şişli/İSTANBUL

BASILDIĞI YER: AFŞAR MEDYA MATBAACILIK A.Ş. Ostim Mah. 21.Cad. 1424 Sk.No:8/2 O.S.B Yenimahalle/ANKARA TEL: 0 312 394 39 22

TEMSİLCİLER: KAYSERİ: Hüseyin Türkmen ÇANKIRI: Şükrü Altın KASTAMONU: Levent Kenan


Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.