POSTA212 - SAYI 13

Page 4

4

Dünya

14 Ağustos 2013 Çarşamba

Osman Öztürk Türk dış politikasında sıcak bir sonbahar

T

OPLUM olarak bayram günlerinin getirdiği huzur ve sevinç ortamına o kadar çok ihtiyacımız varmış ki eski bayramların eski çoşkusu olmasa da sevgi dolu havasını azar azar içimize çeker olduk bu bayram boyunca. Bayramlar toplum katmanlarını bütünleştiren , kırılmış fayları bir nebze de olsa onaran merhem işlevi görüyor. Toplumsal iletişimin ve bağların güçlü olduğu, gelenek ve göreneklerin özenle korunduğu ve geleceğin sevgiyle örüldüğü toplumlar iç barış ve huzuru etkin bir şekilde sağlamanın yanında uluslararası arenada da güçlü devlet olmanın öz güvenine sahip oluyor. Türkiye bayram heyecanını ve barışcıl duyguları yaşarken dünya kendi ekseninde hiç durmamacasına dönmeye devam ediyor. Birçok köşesinde insanlar kendi insanlarını acımadan öldürüyor. Yönetimler kendi halkları ile çatışma ve savaş içinde. Bazı coğrafyalarda insanlar kavga etmekten barışa zaman ve fırsat bulamıyor. Tunus’daki eylemlerle başlayan Arap baharı süreci yeni bir türbülansa girmiş gözüküyor. Bu geriye dönüşümün göstergeleriyle dolu çatışmalı bir sürece dönüşeceği izlenimini vermektedir. Nedense yönetime gelen hükümetlerin toplumsal barış ve huzuru sağlayamamalarının yanında demokrasi, hukuk devleti, insan hak ve özgürlükleri ile adil ve eşitlikçi bir demokratik yaşamın hayata geçirilememiş olması bu duruma etken olmuş olabilir. Çağdaş demokrasi ve hukuk kültürüne sahip olmayan bu ülkelerin diktatoryal geçmişlerinin sancılarını çektikleri , ya da gün be gün yeni sorunlarla yüzleştikleri görülmektedir. Türkiye’de gezi olaylarının yarattığı sıcak iklim gitgide soğumaya başladığı izlenimini verse de geleceğe dair yarattığı korku ve endişeler sürmektedir. Hükümet yetkililerinin yaptığı açıklamalarda bu doğrultudadır. Eylül ayında üniversitelerin açılması ve lig maçlarının başlamasıyla toplumsal hareketliliğin artacağı endişesi tedirginlik yaratmaya devam etmektedir. Son dönemde yapılan eylemlerin ekonomiye getirdiği yük ve ticari yaşamın olumsuz etkilenmesi bir çok ticari işletmenin kapanma aşamasına gelmesine neden olmuştur.Beyoğlu can çekişmeye devam ediyor ve kepenkler kapanmak üzere. Suriye’de devam eden iç savaş değişik evreler göstererek sürüp gidiyor. Suriye ile olan sınır hattı sınır ihlallerine ve sınır kaçakçılığına karşı riskler taşıdığından bu istikrarsız ortamdan yararlanmak isteyen bazı kaçakçılık organizasyonları adeta toplu kaçakcılık yöntemlerine başvurarak son olaylarda olduğu gibi güvenlik güçleriyle çatışmaya girmeyi göze alabiliyorlar. Bütün bu risk ve tehlike analizleri önümüzdeki dönemde gerek yeni Kürt yapılanması gerekse Suriye sınırı boyunca devam eden iç savaş ortamının Türk dış politikasında sıcak bir sonbaharın yaşanacağı olasılığını gösteriyor. Ülke olarak çok dikkatli olmamız gereken bir sürece giriyoruz . Karanlık sulara doğru bizi sürüklemeye çalışan alt dalgalardan korunmalıyız. Başta ABD olmak üzere AB ülkeleri ve uluslararası toplumla uyum içinde olmamız gereken bir dönemden geçeceğiz. Kendi içinde barış ve kardeşliğini gerçekleştirmiş, iktidar ve muhalefetiyle iç politikanın labirentlerinde boğuşmaktan çevrede olup bitenlere kayıtsız kalmayan bir ulusal politikanın izlendiği günlere duyduğum özlemle bayram tadında zamanlar diliyorum.

BASIN ÖDÜLÜ TÜRK GAZETECİYE Gazeteci Zeynep Kuray, National Press Club tarafından John Aubuchon Basın Özgürlüğü Ödülü’ne layık görüldü (WASHINGTON – POSTA 212) Washington merkezli National Press Club, Türkiye’deki gazetecilere destek oldu ve KCK davasında yargılandıktan sonra yakın zamanda tahliye olan Zeynep Kuray’a basın özgürlüğü ödülünü verdi. Seyahat kısıtlaması bulunan Zeynep Kuray, John Aubuchon Basın Özgürlüğü Ödülü törenine telefonla katıldı ve konuşması izleyicilerden büyük alkış aldı. “Bu ödülü KCK ya

da başka nedenlerle hala hapiste olan tüm gazeteciler adına kabul ediyorum” diyen Kuray, ödülü “Türkiye’deki hapsedilen ve baskı altına alınan gazetecilere desteğin bir ifadesi” olarak nitelendirdi. NPC Başkanı Angela Greiling Keane ise “Hiçbir yerdeki hiçbir gazeteci, işini yaptığı için suçlu bulunarak hapsedilmemelidir ve bu kural dünyadaki tüm ülkeler için geçerlidir” diye konuştu.

IPI: Yasalar zorlanarak gazeteciler hapse atılıyor Uluslararası Basın Enstitüsü, Erdoğan hükümetinin tutuklu gazetecilerle ilgili sözünde durmadığı görüşünde (POSTA212) Merkezi Viyana’da bulunan Uluslararası Basın Enstitüsü (IPI) ve ona bağlı Güney Doğu Avrupa Medya Örgütü (SEEMO), Ergenekon davasındaki kararların ardından çok sayıda gazetecinin ağır cezalara çarptırılması üzerine bir açıklama yaparak endişesini dile getirdi. Uluslararası Basın Enstitüsü açıklamasında “Ergenekon davasında 20’den fazla gazetecinin, beş yıl ile ömür boyu hapis arasında cezalara çarptırılmasından endişe duyuyoruz” dedi. IPI İcra Direktörü Alison Bethel McKenzie imzasıyla yayınlanan bildiri şöyle:

» GAZETECİLİĞE MİSİLLEME

haber@posta212.com

“Türk hapishanelerindeki gazetecilerden birçoğunun, meslekleri gereği yaptıkları işe misilleme olarak tutuklandığı konusunda uzun zamandır korkularımız vardı. Varılan bu sonuç, Ergenekon davasındaki çok sayıda endişe verici suçlamalar ve yasal süreçte yaşanan ihlallerle güçlenmiş görünüyor. Bu gazetecilerden birçoğunun demir

HABER

parmaklıklar ardında şimdiden yıllar geçirmiş olduğunun dikkate alınarak yetkililerin, temyiz sürecinde onları salıvermesi çağrısı yapıyoruz.”

» ARINÇ SÖZ VERMİŞTİ

“Bu kararlar aynı zamanda Türkiye’nin muğlak terörle mücadele ve ceza kanunlarının nasıl aşırı derecede zorlanarak genişletebildiğini gösteriyor. Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç geçen aralık ayında IPI heyetine, dördüncü yargı paketinin tutuklu gazeteciler sorununa çözüm olacağı sözünü vermişti. Öyle görünüyor ki sonuçta bu paket bile pek az ilerleme sağlayabildi. Türkiye’deki yasa yapıcıları, kamu yararı adına yapılan eleştirel haberciliğin terörle eşdeğer görülmeyeceğini garanti eden reformları uygulamaya ve yeni bir anayasanın basın ile ifade özgürlüğünü Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi dahil uluslararası normlara uygun olarak koruma altına almasını sağlamaya çağırıyoruz.”

OLMAK İÇİN...

TÜRK BASININDA EN ÇOK ABD KONUŞULDU Medya Takip Merkezi (MTM), Türk basının en çok konuştuğu ülkeleri belirledi. 5 yıl öncesi ve sonrasını karşılaştırmalı olarak ele alan araştırmada, ABD her iki dönemde de gündemi belirleyen ülke olurken, 5 yıl öncesine göre basındaki en radikal çıkışı Suriye yakaladı

(POSTA 212) Gerek siyasi gerekse ekonomik ya da kültürel konularla gündeme gelen ülkelerin, Türk medyasında ne oranda yer bulduğunu inceleyen Medya Takip Merkezi, 5 yıl öncesi ve sonrasını içeren bir araştırma raporu hazırladı. 1 Temmuz 2007 – 30 Haziran 2008 ve 1 Temmuz 2012 – 30 Haziran 2013 tarihleri arasında gerçekleştirilen karşılaştırmalı araştırmaya göre, 5 yıl öncesine oranla, geçtiğimiz 1 yıl içerisinde yabancı ülkeler basında yüzde 75 oranında daha fazla konuşuldu. Araştırmaya göre, Temmuz 2007-Haziran 2008 döneminde Türk basınında ülkeler ile ilgili toplamda 1 milyon 743 bin 790 haber ve yazı yer alırken, 5 yıl sonra aynı tarih aralığı incelendiğinde bu sayının 2 milyon 8 bin 313 haber ve yazıya yükseldiği belirlendi. Ülkelerin Türkiye gündeminde ne oranda yer aldığını ortaya koyan rapora göre, 5 yıl öncesi ve sonrasında en çok konuşulan ilk 20 ülkenin büyük oranda değişmediği tespit edildi. 2012 Temmuz-2013 Haziran döneminde, 5

yıl öncesine göre sadece İsveç yerine Filistin listeye dahil oldu. Rapora göre, Türk basını her iki dönemde de en fazla Amerika Birleşik Devletleri’ni konuştu. 2007-2008 döneminde Mortgage kredileri ile patlak veren ve dünya genelini etkisi altına alan ekonomik kriz, ABD’nin haberlerinde yoğun olarak yer alırken, basın ülkeye 192 bin 78 haber ve yazı ile yer ayırdı. 2012 Temmuz-2013 Haziran döneminde ise ABD, Türkiye gündemindeki yerini yüzde 43 arttırırken, ağırlıkla Obama-Erdoğan ilişkisi, Obama’nın yeniden başkan seçilmesi ve Ortadoğu’daki olaylar ile ilgili anıldı. 5 yıl önce ve sonrasında ülkelerin basında ne düzeyde yer buldukları incelendiğinde, en dramatik değişikliğin Suriye’de yaşandığı gözlendi. 20072008 döneminde 24 bin 656 haber ve yazıya konu olarak 18. sırada yer alan Suriye, 5 yıl sonrasında haberlerini yüzde bin 19 arttırarak ABD’nin hemen arkasından Türkiye gündeminde en fazla konuşulan ülke oldu. Suriye, 5 yıl öncesine göre gündem-

de en yüksek artışı yakalayan ülke olurken, onu sırasıyla İran (yüzde124), Portekiz (yüzde 100), Filistin (yüzde 98), İsrail (yüzde 98) ve Rusya (yüzde 97) takip ettiler. İki dönem arasında, basındaki konuşulma oranları en az artan ülkeler ise, İsviçre (yüzde 2), Irak (yüzde10) ve Brezilya (yüzde 19) oldular. İki dönemin karşılaştırıldığı araştırmada, ilk 20’de yer alan ülkelerin basına konu oldukları haber sayılarında herhangi bir düşüş yaşanmazken, bu rakamlar takip edilen gazete ve dergilerin sayısındaki artışa göre değerlendirildiğinde, 3 ülkenin yayın başına haber sayılarında azalma olduğu belirlendi. Yayın başına haberlerini en fazla arttıran ülkeler, Suriye (yüzde 712), İtalya (yüzde 152) ve Brezilya ( yüzde71) olurken, Japonya (yüzde -59), Filistin (yüzde -40) ve Irak (yüzde -20) gazete ve dergilere konu oldukları haber ve yazıda düşüş yaşanan ülkeler oldular.


Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.