YENİ DEMOKRASİ YOLUNDA
işçi-köylü
www.iscikoylu.org
Say›: 2003-11
11 *Y›l:1 *20 Haziran-3 Temmuz 2003 *Fiyat›: 500 000 TL ISSN:1303-9350
Özellefltirerek s›n›rs›z ya¤maya, kölelefltirerek ili¤ine kadar sömürmeye
KARfiI DURALIM
Dünya proletaryas› ve ezilen halklara yönelik bask›n›n ayyuka ç›kt›¤› zor günlerden geçiyoruz. Emperyalist haydutlar dünyan›n dört bir yan›nda ezilen halklara yönelik sald›r›lar›n› duraksamadan sürdürüyorlar. Irak'la bafllayan ve iflgal ile sonuçlanan emperyalist sald›rganl›k flimdi de baflka ülkeleri hedef tahtas›na oturtmufl durumda.
IRAK HALKI D‹REN‹YOR Ancak bu tablo ilk bak›flta ne kadar vahim görünürse görünsün her fley emperyalist haydutlar›n istedi¤i gibi gitmemektedir/gitmeyecektir. Irak'› iflgal ederek her fleyi halletti¤ini zanneden ABD emperyalizmi, Irak halk›n›n direnifli karfl›s›nda flaflk›nl›¤›n› gizleyememektedir. Irak halk› ABD askerlerini Irak'ta kabul etmedi¤ini ve istemedi¤ini her gün yapt›¤› yeni eylemler ile net olarak gösteriyor.
SALDIRILARA KARfiI DURALIM Ülkemizde ise azg›n bir özellefltirme, iflten atma dalgas› sürüyor. AKP hükümeti bir yandan önüne gelen herfleyi satarken bir yandan da "sosyal patlama" endiflesini yafl›yor. Tüm bu vahfleti durduracak olan tek bir güç vard›r. O da halk›n örgütlü gücüdür. Özellefltirme, iflten atma, onursuzlaflt›rma, açl›kla yüz yüze b›rakma ve daha birçok sald›r›ya karfl› dural›m.
Umut büyüyor kavga sürüyor
Murat Ar›cak
Bülent Ertürk
21 May›s 2003 tarihinde Giresun’un Bulancak ilçesi Bektafl Yaylas› Ercaalan mevkiinde ç›kan çat›flmada Duran kod adl› Murat Ar›cak ve R›za kod adl› Bülent Ertürk isimli gerillalar flehit düflmüfltür. 1999 y›l›nda Çank›r› Valisi Ayhan Çevik’e yönelik eylemin ard›ndan tutuklanarak Eskiflehir tabutlu¤una götürülen Bülent Ertürk 65 günlük direniflin ard›ndan Nevflehir Hapishanesi’ne götürülmüfltü. Sayfa 2
Abdullah Aysu
SÖYLEfi‹ Türkiye Tar›m Vakf› Baflkan› Abdullah Aysu’nun emperyalizmin tar›m› bitirmeye yönelik sald›r›lar› üzerine kaleme ald›¤› yaz›y› k›saltarak yay›nl›yoruz. Sayfa 20-21 ‹flçi-köylü’den TC DEMOKRAT‹KLEfi‹YOR MU YOKSA B‹R‹LER‹ B‹Z‹ M‹ KANDIRIYOR? Sayfa 30
2
20 Haziran -3 Temmuz 2003
10
Umut büyüyor, kavga sürüyor...
Emel K›l›ç
Murat Ar›cak
Bülent Ertürk
Giresun’un Alucra ilçesi k›rsal›nda ç›kan çat›flmada iki halk savaflç›s›n›n flehit düfltü¤ü haberleri yerel gazetelerde yay›nlanm›flt›. Bu haberin ard›ndan 14 Haziran tarihinde Murat Ar›cak’la birlikte flehit düflenin Bülent Ertürk oldu¤u anlafl›lm›flt›r. Giresun’un Alucra ilçesi k›rsal›nda ç›kan çat›flmada iki halk savaflç›s›n›n flehit düfltü¤ü haberleri yerel gazetelerde yay›nlanm›flt›. Yerel kaynaklardan al›nan bilgilere göre bunlardan biri Murat Ar›cak di¤eri ise Cem Karaca olarak belirlenmifl, iki gerillan›n da cenazeleri aileleri taraf›ndan al›narak defnedilmiflti. Haber gazetemiz ‹flçi-köylü’de de yay›nlanm›flt›. Ancak daha sonra al›nan bilgilere göre Murat Ar›cak ile birlikte flehit düflen halk savaflç›s›n›n Bülent Ertürk oldu¤u bildirilmifltir. Jandarma taraf›ndan al›nan parmak izlerinin Emniyete geç ulaflt›r›lmas›, keyfi davranarak flehit düflen gerillan›n kim oldu¤unu netlefltirme ihtiyac› dahi duymadan tahmin üzerine Cem Karaca’n›n ailesine haber verilmifl ve cenaze Elaz›¤ merkeze ba¤l› Gül mezarl›¤›nda topra¤a verilmifltir. A盤a ç›kan bu durum ayr›ca gerillalara yönelik yap›lan iflkencenin de bir kan›t›d›r. Al›nan parmak izlerinin emniyete ulaflt›r›lmas› ile a盤a ç›kan bu durum Bülent Er-
türk’ün ailesine 14 Haziran 2003 tarihinde haber verilmifltir. Ertürk’ün kardefli gözalt›na al›narak karakola götürülmüfl ve durum burada kendisine aç›klanm›flt›r. Bu geliflmelerin üzerine ailesi 15 Haziran günü Bülent Ertürk’ün cenazesini almak üzere yola ç›km›flt›r. Ayr›ca elimize posta kanal›yla ulaflan KBK aç›klamas›nda da; “21 May›s 2003 tarihinde Giresun’un Bulancak ilçesi Bektafl Yaylas› Erca alan mevkiinde faflist TC güçlerinin yapm›fl oldu¤u kapsaml› operasyonlar s›ras›nda KBK’ya ba¤l› 3. M›nt›ka güçlerimizle sabah saatlerinde çat›flma ç›km›fl ve yaklafl›k bir saat sürmüfltür. Ç›kan çat›flmada Duran kod adl› Murat Ar›cak ile R›za kod adl› Bülent Ertürk yoldafllar flehit düflmüfltür. Çat›flma sonras›nda düflman›n ad›n› verdi¤i Cem Karaca yaflamaktad›r. Duran ve R›za yoldafllar ölümsüzdür! Yaflas›n Partimiz TKP/ML önderli¤indeki T‹KKO-TMLGB!” sloganlar›yla aç›klama bitirilmifltir.
1999 y›l›nda Çank›r› Valisi Ayhan Çevik’e yönelik gerçeklefltirilen eylemin ard›ndan devlet taraf›ndan gerçeklefltirilen operasyonlarda tutuklanarak Eskiflehir tabutlu¤una götürülen Bülent Ertürk devletin hücre sald›r›s›na karfl› simgeleflen direniflin içinde yer ald›. 65 günlük direniflin ard›ndan eylem zaferle sonuçlanarak Kemal ve Bülent Ertürk Nevflehir Hapishanesi’ne götürülmüfllerdi. 19 Aral›k katliam›nda Nevflehir Hapishanesi’nde bulunan Bülent Ertürk katliam sonras› di¤er devrimci tutsaklarla birlikte Sincan F tipi Hapishanesi’ne götürüldü. K›sa bir süre sonra buradan tahliye olan Bülent Ertürk 19 Aral›k operasyonunu ve F tipi hücreleri flöyle anlat›yordu; “Foto¤raf›m›z› zorla çekmeye çal›flt›lar, parmak izi almaya çal›flt›lar, direndik. Sonra sald›rarak doktorun oldu¤u bölüme götürdüler. Doktor beni yerde gördü¤ü halde ‘bir fleyin var m›’ diye sordu. Doktor iflkence yap›ld›¤›n› gördü¤ü halde bu soruyu sordu¤u için tedaviyi kabul et-
YAZA MERHABA P‹KN‹⁄‹ YAPILDI ITIF’in merkezi olarak planlad›¤› piknik, 08.06.2003 tarihinde Biel-Neuschtal taraf›ndan, kitlesel kat›l›mla gerçeklefltirildi. ITIF 1. toplant›s›nda al›nan piknik karar›, tek tek bölgelerde bu etkinli¤e iliflkin yap›lan çal›flmalar ve haz›rl›klarda, baz› eksiklikler olsa da esasta olumlu geçmifltir. Bu ve benzeri etkinliklerin, kitleleri toparlamada vazgeçilmez araçlar oldu¤una bir kez
daha bu piknikte tan›k olundu. Piknik, Ba¤›ms›zl›k, Halk Demokrasisi ve Sosyalizm yolunda flehit düflenlerin an›s›na bir dakikal›k sayg› duruflu ile bafllad›. Daha sonra pikni¤in amac› ve gidiflat› hakk›nda k›sa bir konuflma yap›ld›. Böylesi etkinliklerin, kitleleri kaynaflt›rmada ve birbirlerini tan›ma aç›s›nda iyi bir ortam yarataca¤› aç›kt›r. Piknik, kat›l›mc›lardan bir kiflinin
işçi-köylü senin sesin!
saz› ile çald›¤› oyun havalar›yla, kitlenin ifltirak etmesiyle, hareketlendi. Daha sonra, pikni¤in siyasi gündemini oluflturan “Anti-Emperyalist mücadele ve görevlerimiz” üzerine bir konuflma yap›lmas›yla devam etti. Yap›lan konuflma meselenin güncelli¤i aç›s›ndan kitlenin motive edilmesi ve süreçteki faaliyetler aç›s›ndan önemliydi. Grup Topra¤›n çald›¤› güzel parçalarla, tür-
ABONEL‹K fiARTLARI 6 AYLIK: 10.200.000 1 YILLIK: 20.400.000
OKU-OKUT! ABONE OL! ABONE BUL!
NOT: ‹stedi¤iniz süreye denk gelen oranda paray› hesap numaralar›m›za yat›rarak banka dekontunu yay›nevimize fakslay›n›z ya da postalay›n›z. Abonelik ücretine posta masraflar› dahildir.
medik, üzerimizi ç›karmad›k. Dört gardiyan taraf›ndan ayaklar›m ve ellerimden tutularak tek kiflilik bir hücreye konuldum.” Tahliye olduktan sonra da mücadelesine devam eden Bülent Ertürk halk›n›n kurtuluflu için tereddütsüz saf›n› belirleyerek mücadele içindeki yerini alm›flt›r. OPERASYONLAR SÜRÜYOR Devletin bölgeye yönelik yapt›¤› y›¤›nak ve operasyonlar devam ediyor. Süren operasyonlar sonucu Giresun k›rsal›nda TKP/ML T‹KKO gerillas› olduklar› iddia edilen Hüsnü Turan ve Aynur Avyüzen adl› iki kifli gözalt›na al›narak iflkenceli sorgulardan geçirilmifllerdir. Yaklafl›k 10 gün gözalt›nda tutulmalar›na ra¤men kay›tlara isimleri geçirilmeyerek savc›l›¤a ç›kar›ld›klar› gün isimleri bas›na yans›t›lm›flt›r. Ç›kar›ld›klar› savc›l›k taraf›ndan tutuklanarak Giresun Kapal› Hapishanesi’ne konulan Turan ve Avyüzen tek kiflilik hücrelerde tutulmaktad›r.
kü ve halaylarla, coflku daha da artt›. Piknik program› içinde düzenlenen ve kat›l›mc›lar›n birbiriyle yapm›fl oldu¤u Genel- Kültür ve Bilgi yar›flmas› da, kitlenin be¤enisini toplad›. Piknik sportif oyunlarla (Yüzme, Futbol, Koflu vb) devam etti. Bütün bunlar, pikni¤e ayr› bir güzellik kazand›rd›. Böylesi etkinliklerin kitlelerde olumlu izlenim ve be¤eni toplamas› aç›s›ndan olumluydu. Piknik kapan›fl konuflmas›yla ve kitlenin alk›fllar›yla son buldu. Pikni¤in sonunda kitlelerin istemi, bu gibi etkinliklerin devam ettirilmesi yönündeydi. Yurtd›fl› Hesap Numaralar› Sema Gül Euro Hesab› Ziraat Bankas› ‹stanbul Aksaray fiubesi: 0 751 00 38 65 97 00 00 009 Halk Bankas› Laleli fiubesi: 63487 Vak›f Bank Valide Sultan fiubesi: 401 20 35
3
11
20 Haziran-3 Temmuz 2003
Emperyalist sald›rganl›¤› gizlemenin yollar›ndan biri;
‹LK VURUfi fi‹fi‹R‹LM‹fi BALONDUR… Emperyalizmin kendi içinde yaflad›¤› krizleri alt etmesinin yollar›ndan biri de I. ve II emperyalist paylafl›m savafllar› ile paylafl›lan ülkeleri, topraklar› yeniden paylaflmak, bölgeler ve devletler üzerinde tahakküm/denetimlerini güçlendirmektir. Bugün dünyada emperyalist sald›r›lar›n birinci nedeni enerji, petrol, do¤algaz rezervlerine sahip olma u¤rafl›, ikinci nedeni ise bu sahip olunan enerji, petrol, do¤algaz rezervlerinin sa¤l›kl› koflullarda pazara ulaflt›r›lmas›d›r. Çünkü bugün bu do¤al kaynaklara sahip olmak ayn› zamanda dünyadaki ekonomik geliflmeyi de kontrol alt›nda tutmakla efl de¤erdir. Bugün petrol rezervlerinin en güçlü oldu¤u yer kuflkusuz Ortado¤u’dur. Emperyalizm için Ortado¤u petrolüne sahip olmak emperyalistler aras› dalaflta avantaj sahibi olmakt›r. Bu avantaj da krizlerin yaratt›¤› tahribat› minimuma düflürecek ömrünü uzatma gayretidir. 11 Eylül sald›r›s› ile ABD emperyalizminin petrol ve silah tekelleri ola¤anüstü bir olana¤a, bulunmaz bir f›rsata kavufltu. Kimilerine göre bu plan Bush doktrini olarak adland›r›ld›. Asl›nda bu plan Clinton döneminin plan›yd›. Ama o günkü süreçte bu politikalar›n uygulanmas› koflullar›n› yaratamam›fllard›r. Sonuçta emperyalistler için Clinton ya da Bush olmas› önemli de¤ildir. Bu politikan›n ad› ise “Önleyici savafl”, “‹lk vurufl” fleklinde kendini gösterdi. Sald›rgan bir stratejiye dayanan bu oluflumunun temel özelli¤i “terörizmle savafl” safsatas› alt›nda Ortado¤u ve Orta Asya’da kendileri için önemli olan ülkelere sald›rmakt›. “‹lk vurufl”, “Önleyici savafl”, “Onlar sald›rmadan sen sald›r”, “Terörizmle savafl”, “‹nsan haklar›, demokrasi götürece¤iz” planlar›yla pazarlanan ülkelere sald›rmak, halklar› katletmek, kaynaklar› talan etmek planlar›n›n parçalar›d›r. “ABD ulusal güvenlik stratejisine göre ABD tüm gücünü kullanarak potansiyel tehdit olarak gördü¤ü düflmanlar› cayd›rmaya çal›flmakla vakit kaybetmeyerek gerekirse tek bafl›na ilk vurufl hakk›n› kullanarak… ‹kincisi ABD’nin askeri üstünlü¤ü so¤uk savafl döneminde oldu¤u gibi tehdit edebilecek yeni bir gücün ortaya ç›kmas›na, uluslar aras› kurumlar›n idaresini engellemesine de izin vermeyecek ABD ulusal güvenlik stratejisi” (Aktaran: Ergin Y›ld›zo¤lu 25 Eylül 2002 Cumhuriyet) Emperyalistler kendi ç›karlar› söz konusu oldu¤unda hiçbir yasa-kural
tan›mazlar. Kendi koyduklar› yasalar› bile çi¤nemekten kaç›nmazlar. Bunun için de ABD emperyalizmi sald›rganl›¤›n› gizlemek için yalan üzerine yalan uydurmakta “ABD dünyada küresel ç›karlar› olan tek ülke” demektedirler. Yani “ç›karlar›m›za yönelen olursa ortadan kald›r›r›z ya da etkisiz hale getiririz” demek istiyorlar. Bu hem dünya halklar›na hem de di¤er emperyalistlere bir gözda¤›d›r. KILAVUZU PENTAGON OLANIN EL‹ KANDAN KURTULMAZ! Emperyalizm çürüyen kapitalizmdir… Baflkan Mao ise emperyalizmin dünya üzerinde kargaflal›k ç›karaca¤›n›, yenilece¤ini, yeniden kargaflal›k ç›kar›p tekrar yenilece¤ini ve emperyalizmin ka¤›ttan kaplan oldu¤unu belirtiyordu. Emperyalistler dünya üzerinde bir tahakküm/denetim kurmaya çal›fl›yor ve emperyalistler aras› hegemonya mücadelesi de sürekli k›z›fl›yor ve geliflmeye bafll›yor. Dalafl sürekli bir boyut kazan›yor. Bunu en son Irak iflgali/sald›rganl›¤›nda gördük. Emperyalizmin sald›rgan karakteri art›k gizlenemez bir duruma gelmifltir. Zaten gizleme gibi bir dertleri de bulunmuyor. Aç›k aç›k sald›r›yor, iflgal ediyor, katlediyor, talan ediyor. Bunlar› yaparken yine de “insan haklar›”, “demokrasi”, “özgürlük” gibi söylemlerin de peflini b›rakm›yor. Emperyalizm bir ülkeye girdi mi, orada kendi iflbirlikçi iktidar›n› yarat›yor. “Asimetrik savafl kavram›”, “‹lk vurufl”, “Önleyici savafl” kavramlar›yla birlikte ele al›nd›¤›nda “terörizmle savafl”, “insan haklar›” vb. söylemlerle bir ülkeyi iflgal edebilir, sald›rabilir. Afganistan ve Irak buna örnektir. ‹ki yerde de iflgal var. ‹flgal etti¤i ülkelerde iflbirlikçi iktidar›n› kurabilir ki kuruyorlar. Bu anlamda bölge veya ülkenin durumuna göre geçici iflgal, sömürge, yar›-sömürge stratejileri gelifltirirler. Irak ve Afganistan böylesi bir durumdad›r. Tabi bu eski tarzda bir “sömürgecilik” olgusu olarak karfl›m›za ç›km›yor. Ama sömürgecilik daha aç›k bir biçimde hayata geçirilmektedir. Irak’a bak›ld›¤›nda bu kolayca görülür. Sömürge valileri at›yor, geçici yönetimler kuruyor. “Önleyici savafl”, “‹lk vurufl” yeni savunma stratejisi konsepti olarak ortaya kondu. Emperyalizmin ç›karlar›na ters gelen ülke ve devletler “terörist” ilan ediliyor ve kendi ç›karlar›n› daha da sa¤lamlaflt›rarak, tahakkümünü art›rmak için “onlardan bir sald›r›
gelmeden önce ilk vuran sen ol”, “‹lk vurufl”, “önleyici savafl” prensibine uygun olarak hareket edeceklerini belirtip, “Yeni savunma stratejisi” ad› alt›nda ülkeler iflgal ediliyor, katliamlar yap›l›yor ancak tüm bu sald›r›lar, katliamlar, talan operasyonlar› emperyalizmin tahakkümünü sa¤lamaktan
ka k›tas›n› hedef tahtas›na koydu. Önümüzdeki günlerde Afrika k›tas›nda katliam ve sald›r›lar kap›da. Petrole el koymak için harekete geçeceklerdir. ABD emperyalizmi dünya üzerinde hem kendi askeri varl›¤›n› askeri üsleriyle geniflletmeye çal›fl›rken,
baflka bir fley de¤ildir. “‹lk vurufl”, “Önleyici savafl” anlay›fl› esas olarak ABD emperyalizminin enerji kaynaklar›, petrol, do¤algaz rezervlerinin oldu¤u ülkeleri iflgal ve talan yönünde katliamlara giriflti¤i, gelifltirdi¤i bir politikan›n ürünüdür. Birincisi; bunlara enerji, petrol, do¤algaz rezervlerine sahip olmaktan, ikinci aya¤› ise, bunlar›n sa¤l›kl› ulafl›m› için geçifl hatlar›n›n kontrol alt›na al›nmas› güvenli¤inin sa¤lanmas› esas›na dayal›d›r.
hem de ayn› zamanda NATO arac›l›¤›yla da askeri üslerini gelifltirme pefline düflmüfltür. Hat›rlanaca¤› gibi NATO, 21. yüzy›l› ayaklanmalar yüzy›l› olarak belirliyordu. Bu tespite uygun olarak; “On y›l içinde kriz bölgeleri aras›nda Kuzey Afrika, Güney Afrika, Afrika konusunun yer alaca¤› öngörüsüne dayan›yor... Afrika’daki ABD varl›¤›n›n NATO flemsiyesi alt›nda olabilece¤i... NATO, aralar›nda Cezayir ve Fas’›n da bulundu¤u bölge devletleriyle iflbirli¤ini art›rd›. Afrika’y› istikrars›zlaflt›rma politikalar› bafllam›flt›r. Fas’ta patlayan bombalar bunun ürünüdür. ‹stikrars›zlaflt›; sald›r› ve iflgali “meflru k›l” politikas› uygulan›yor. ABD Enerji Bakan› bunu çok aç›k belirtiyor. ABD’li General ise istikrars›zlaflaca¤›n› “öngörüyor”. Yani bölge hassas dengeler üzerinde. ‹leride ABD emperyalizmi daha kapsaml› sald›r›lar ve katliamlar planlayarak hayata geçirecektir. Bölge ve ülkelerin istikrars›zlaflt›r›lmas› ve askerilefltirilmesi süreci yeni de¤ildir. 90’l› y›llar ile kapsam› geniflleyen bir süreçtir. Bu sürecin en çarp›c› örne¤i Balkanlar’da yaflanm›flt›r ve ard›ndan Kafkaslar’da. Bat› Avrupa devletleri Balkan devletlerinin bir kesiminin NATO’ya kat›lmas›, daha sonra Kafkasya’da belli ülkelerin NATO’ya kat›lmas›, bölgelerin istikrars›zlaflmas› ve askerilefltirilmesi anlam›nda iyi örnektir.
ABD EMPERYAL‹ZM‹ AFR‹KA KITASINDA YEN‹ KATL‹AMLAR PEfi‹NDE ABD Enerji Bakan›, “Filistin petrolü bizim için bir ulusal stratejik ç›kar haline geldi” demektedir. fiimdi Afrika üzerinde yeni talan planlar› dillendiriliyor. “BBC’nin bildirdi¤ine göre Bat› Afrika’n›n Gine Körfezi’nde 60 milyon varil kapasitesinde bir petrol rezervi var. THE ECONOM‹ST’e göre ABD halen petrol ithalat›n›n % 15’ini Afrika’dan yap›yor ve bunu 2015 y›l›na kadar % 25’e ç›karmas› planlan›yor. Dick Cheney’in raporu bu bölgeyi hedef gösteriyor” “Önleyici savafl”, “‹lk vurufl” emperyalizmin baflka ülkelerde gerekti¤inde zor kullanarak -iflgal, katliam, sald›r›lar- rejim de¤iflikli¤i gerçeklefltirme takti¤inin benimsenmesidir. ABD emperyalizminin bakanlar› Afri-
S›n›fsal Bak›fl SINIRSIZ YA⁄MA, ‹L‹⁄‹NE KADAR SÖMÜRME VE SA⁄MA SALDIRILARINA KARfiI KOYALIM! Emperyalist-kapitalist sistemin en önemli kalelerinden birisi olarak 80 y›ld›r hüküm süren faflist Türk devletinin hummal› bir yap›laflma içinde kapsaml› sald›r›lar gelifltirdi¤i bir süreçten geçiyoruz. Halk›m›za yönelik bu sald›r›lar›n öncelikli hedefini iflçi s›n›f› ve emekçiler oluflturmaktad›r. Komprador patron-a¤a devletinin, efendilerinin talimatlar›na uygun bir örgütlenme program›yla, peflpefle ç›kar›lan yasalar arac›l›¤›yla, reorganizasyona tabi tutulmas›, rejimin çürüyen ve eskiyen payandalar›n›n güçlendirilmesi ve yeni sald›r› flartlar›na uygun hale getirilmesi için faaliyet yürütülmektedir. Emperyalizmin “küreselleflme” adl› program› do¤rultusunda; IMF, DB, DTÖ gibi kurumlar› eliyle iktisadi, siyasi bak›mdan idari yap›lanma ve iflleyiflte önemli/ciddi boyutlarda de¤iflimlere gidilmektedir. ‘90’l› y›llardan itibaren gelifltirilen bu program›n 21. yüzy›la gelindi¤inde yak›c› bir biçimde gündemlefltirdi¤i do¤rultuda h›zland›r›lan bu flekillendirmenin gere¤i, devletin merkezi ve yerel yap›lanmas› yeniden düzenlenmekte, özellikle de ifl/çal›flma yaflam›na iliflkin köklü ve esasl› ad›mlar at›lmaktad›r. Bu süreç, asl›nda bir çok bak›mdan yaflanan fiili durumun resmilefltirilmesi olarak da okunmal›d›r. Bununla dolays›z bir ba¤lant› içinde, özellefltirmeler ve orman, k›y›, hazine arazilerinin sat›fl› ile ya¤malamada dizginsiz bir sürece geçilmekte, tar›mda tasfiyenin s›n›rlar› geniflletilmektedir. S›n›rs›z ya¤ma, ili¤ine kadar sömürme ve sa¤ma olarak özetlenebilecek bu politikalar›n yaflam flans› bulabilmesi ad›na, son derece yetersiz ve güçsüz k›l›nm›fl olan iflçi ve emekçi kitlelerin örgütsüzlü¤ü alabildi¤ine ifllevsiz hale getirilmeye çal›fl›lmaktad›r. Özellefltirmeler ile gelen ve gelecek olan tafleronlaflt›rma, sendikas›zlaflt›rma, iflten ç›karma/tensikat gibi y›k›mlara; ifl, ifl güvencesi, kamu personel rejimi, kamu yönetimi, yerel yönetimler, do¤rudan yabanc› yat›r›mlar yasa ve yasa tasar›lar›yla getirilen kölelefltirme, robotlaflt›rma sonucu esaret reji-
11
4
20 Haziran-3 Temmuz 2003
mi efllik etmektedir. Yüzy›llar›n kazan›m› olan haklar›n ( k›dem tazminat›, emeklilik, günlük çal›flma saati, fazla mesai, izin vd.) gasp edildi¤i, ifl güvencesinin tamamen silindi¤i koflullarda; esnek üretim (ödünç iflçilik, telafi çal›flmas›, iflyerinin devri), istihdam bürolar› (köle pazarlar›), norm kadro, toplam kalite yönetimi uygulamalar›yla komprador sermaye; en vahfli, en zalim gömle¤ini giymektedir. Parlamentodaki gayr›-resmi koalisyon (AKP-CHP) ile bunlara efllik eden faflist, gerici ve iflbirlikçi sendika yönetimleri eliyle kotar›lan bu kapsaml› ya¤ma ve sald›r› kampanyas›, ciddi ve güçlü bir direniflle karfl›laflmaman›n avantaj›yla, rahat ve emin ad›mlarla sürdürülmekte, kuflatma ve cendere her geçen gün daha da daralt›lmaktad›r. Eflzamanl› bir biçimde, Kürt ulusal hareketinin direnifl dinamiklerini yok etmek, en az›ndan tesirsiz hale getirmek ad›na bir yandan TV yay›n› ile bir parmak bal çal›n›rken, piflmanl›k yasas› ile kapsaml› bir kampanyaya giriflilmektedir. Irak iflgaliyle yeniden gündemlefltirilen “Kürt sorunu”nu çözme (çözülmeye u¤ratma) planlar›n›n Türkiye özelindeki program› iflletilmekte ve Kemalizmin asimilasyoncu, inkar ve imha eksenli çizgisi sürdürülmektedir. Madalyonun öteki yüzünde, bu esasl› sald›r›lar› hem perçinleyecek hem de örtecek baflka ad›mlar›n at›ld›¤›, mizansenlerin sergilendi¤i bir baflka tablo yer almaktad›r. Faflist klikler aras› (AKP-TSK/CHP, AKPGP) dalaflmalar, çeliflkiler (türban-protokol, kadrolaflma, ÇEAfi-Kepez Elektrik’e el koyma vb.); ABD emperyalizmi ile yaflanan azarlama-s›zlanma-yaltaklanma olaylar›; AB emperyalistleri ile sürdürülen iliflkiler çerçevesinde haz›rlanarak “demokratikleflme ad›mlar›” diye sunulan “uyum paketleri”; Irak ya¤mas›ndan pay, Irak Kürdistan›, K›br›s, Ege vb. sorunlar, “siyasi” tablonun bafll›ca malzemeleri olarak kullan›lmaktad›r. Dünya çap›nda gerek ezilen uluslara ve halklara gerekse de özel olarak iflçi s›n›f›na yönelik her türden hak gasp›n› ve ihlalini içeren sald›r›lardan ba¤›ms›z olmayan ülke-
mizdeki operasyon, büyük bir terör dalgas› halinde devreye sokulmaktad›r. Bütün direnifllere, eylem ve gösterilere fliddetle yan›t verilmekte; gözalt›lar, yarg›s›z infazlar, kaç›rmalar, kaybetmeler, iflkenceler, mahkum etmeler artan bir bilançoyla sürmekte; F tipi hücrelerdeki tecrit zulmüyle yetinilmeyip yeralt› zindanlar› infla edilmektedir. Ölümü gösterip s›tmaya raz› etmeye çal›flan emperyalistler, faflistler ve gericilerin ortak kayg›s›, yaflan›l›r ve katlan›l›r olmaktan ç›km›fl bulunan dünya üzerindeki saltanatlar›n›n ömrünü daha fazla uzatabilmektir. Dünya halklar›n›n emperyalist iflgal ve sald›r›lara karfl› muhalefeti henüz somut sonuçlar elde edebilecek bir etki gücüne ulaflamam›fl ise de bu potansiyelin her fleye muktedir bir nitelik tafl›d›¤› apaç›k görülebilmifltir. Örgütlülük ve önderlik sorunun çözmek ve direniflimizi kesintisiz bir sürece kavuflturmak, bizi kal›c› kazan›mlar sa¤layacak bir aflamaya ulaflt›racakt›r. Bu perspektifle, inatla ve sab›rla kavgay› sürdürmek zorunday›z. Ayn› perspektif, ülkemizdeki gündemimizin de esas sorunsal›n›n çözüm anahtar›n› oluflturmaktad›r. Anti-emperyalist mücadele çizgisinin, bugün a¤›rl›kl› olarak iflçi s›n›f›na yönelik sald›r›lar›n gö¤üslenmesinde, anti-faflist karakterle bütünleflerek, en genifl kitleleri harekete geçirebilmede oynayaca¤› rolü a盤a ç›karmal›y›z. Ya¤ma ve kölelefltirmenin emperyalizmin karakteristik politikas› oldu¤u gerçe¤ine vurgu yapmal›y›z. Irak halk›na katliamla, iflgalle, Türkiye iflçi s›n›f› ve emekçilerine faflist yasa ve uygulamalarla dayat›lan esir alma politikas›, ya¤ma ve talan furyas› özünde birdir ve ayn› merkezden dayat›lmaktad›r. Bugün kölelefltirme tasar›lar›n›n yasalaflt›r›lmas› süreci ile özellefltirme operasyonlar›n›n tek tek gerçeklefltirilmelerini engelleyemeyen bir konumda kal›fl›m›z›n, çaresizlik, umutsuzluk, güvensizlik ve y›lg›nl›k yaratmas›n› engellemek durumunday›z. Tersine, daha büyük bir h›rs ve azimle ifle sar›lmam›z gerekiyor. Örgütlülük ve önderlik diye and›¤›m›z olgular, mücadelemizin içinde flekillenecek, cisimleflecek ve kurumsallaflacakt›r. Tam da bu noktada 15-16 Haziran direniflimiz paha biçilmez derslerle doludur. Bugün için iflçi s›n›f›n›n, örgütsüz k›l›nmas›ndan ve var olan sendikal yap›lanmalar›n önderliklerinin gericiler, iflbirlikçiler ve reformistler taraf›ndan gasp edilmesinden kaynakl› olarak ciddi bir direnifl gösteremeyifli; bu gibi çapl›
Tuzla iflçisi ifl bafl› yapt› Deri-‹fl Tuzla fiubesi yönetimi ile ‹flverenler Sendikas› aras›nda sürdürülen T‹S görüflmeleri sonuçland›. Bunun üzerine 9 Haziran 2003 tarihinde bas›n aç›klamas› yapan Deri-‹fl Tuzla yönetimi T‹S sürecini bas›na anlatt›. Yaklafl›k 400 deri iflçisinin de kat›ld›¤› bas›n aç›klamas› saat 18:00’de bafllad›. Deri-‹fl Genel Baflkan› Yener Kaya ve Deri-‹fl Genel Baflkan Vekili Musa Servi bas›n aç›klamas›nda birer konuflma yapt›lar. ‹lk konuflmay› yapan Kaya sürece de¤inip iflçinin hakk›n› savunduklar›n› vurgulad›. Ard›ndan konuflma yapan Servi de T‹S sürecine genel olarak de¤inerek bu süreçte yaflanan sald›r›lara vurgu yapt›. Deri-‹fl Tuzla fiubesi Baflkan› ve Sekreterinin tutukland›¤›n›, 325 iflçinin
iflten at›ld›¤›n› ve 8 fabrikan›n kapat›lmas›na de¤inen Servi bu süreçte iflçilerin haklar›n› arad›klar›n›, sald›r›lar karfl›s›nda durduklar›n› belirtti. Yöneticilerin serbest b›rak›lmas›n› isteyen Servi, görüflmeler sonucu 7 fabrikan›n iflbafl› yapt›¤›n› belirtip sadece Derim-San’la anlaflamad›klar›n› vurgulad›. Bu iflyerleriyle de görüflmelerine devam edeceklerini belirtip Deri-‹fl’in köklü bir geçmifli, sa¤lam bir temeli oldu¤unu vurgulad›. Eylemde s›k s›k “Zafer direnen emekçinin olacak”, “Direne direne kazanaca¤›z”, “Bask›lar bizi y›ld›ramaz” vb. sloganlar at›l›rken aç›klama 18:30’da sona erdi. Sonraki günlerde Derim-San Fabrikas›yla görüflmelerine devam eden Deri-‹fl Tuzla fiube-
Baba Y›ld›z si bu fabrikayla da anlaflmaya vard›. 8 iflçi k›dem tazminatlar›n› alarak iflten at›l›rken di¤er iflçiler iflbafl› yapt›lar. Tutuklanan Deri-‹fl Tuzla fiubesi Baflkan› Hasan Sonkaya ile Sekreteri Musa Avyüzen’in tutukluluk halleri ise halen devam ediyor. Tuzla’da yaflanan son geliflmeler üzerine
sald›r›lar karfl›s›nda örgütlenecek direnifller ve s›cak çat›flmalar içinde oynayaca¤›m›z rol sayesinde yarat›lacak önderliklerin inisiyatifiyle afl›labilecektir. Bu anlamda, önemli f›rsatlar›n olufltu¤u tarihi anlardan birisini yaflamaktay›z. Mücadelemizi; emperyalizmin dünya çap›ndaki operasyonlar› paralelinde faflist Türk devletinin iflçi s›n›f› ve emekçi kitlelere yönelik çal›flma yaflam› a¤›rl›kl› sald›r›lar›n› gö¤üsleme ve direnme ekseninde gelifltirmeliyiz. Amac›m›z; var olan, yeni yasalaflan ve yasalaflt›r›lmaya çal›fl›lan kölelik/teslimiyet fermanlar›na; özellefltirme, tafleronlaflt›rma, sendikas›zlaflt›rma düzene¤iyle bir yandan haraç-mezat ülkenin bütün kaynaklar›n› peflkefl çekerken bir yandan da iflten atma, yoksullaflt›rma, kölelefltirme yoluyla esaret tablosunu tamamlama hamlelerine karfl› koyuflun örgütlenmesini sa¤lamakt›r. ‹flçi s›n›f› ve emekçileri öldürmekten beter edecek koflullar›n, ad›m ad›m ama h›zla örüldü¤ü günümüzde, kitleleri kendi kaderlerine hükmetmeye, geleceklerine müdahale etmeye ça¤›rmal›y›z. Harekete geçifl noktalar›nda süreklilik arz eden bir mücadele yürütmeli, en genifl birlik ve dayan›flma ile en etkili/güçlü eylem biçimleri ve silahlar›n› (genel grev, ülke çap›nda ve bütün alanlarda direnifl) kullanmal›y›z. Sendika önderliklerine çöreklenmifl uzlaflmac›, iflbirlikçi, hain unsurlar›n/gruplar›n yönetimine isyanla, onlar› da hedeflemeyle sürdürülmedi¤i takdirde hiç bir mesafe alamayacak mücadelemizin bu çerçevedeki temel fliar› “Devrimci ‹flçiler Sendika Yönetimine” olmal›d›r. Bugün ne Afganistan’da ne de Irak’ta ifller, iflgalci çapulcular›n istedi¤i gibi gitmemektedir. Direnifl çok çeflitli biçimlerde ve alanlarda geliflme göstermektedir. Filistin halk›n› teslim alma amaçl› “yol haritalar›” ellerinde kalm›flt›r. Avrupa iflçi s›n›f›n›n genel direniflleri ve grevleri hem de birden çok ülkede efl zamanl› bir biçimde büyük sars›nt›lar yaratmaktad›r. Ve ülkemizde de bütün bask› ve zulme, iflbirlikçiler ve hainlere karfl›n “teslimiyet ve piflmanl›k” seçenek haline bile getirilememifltir. Ancak esas sorun bunun ötesinde bir konum elde edebilmeyi baflarmaktad›r. Hedefimiz, emperyalizmin ve faflizmin sald›r›lar›n› daha ileri noktalarda gö¤üslemek, böylelikle engelleme gücünü gösterebilecek aflamaya ulaflmak olmal›d›r. Bu aflama bize iktidar›n üstüne yürüyebilmenin koflullar›n› haz›rlama f›rsat› sunacakt›r.
eski bir deri iflçisi olan Baba Y›ld›z’›n görüfllerini ald›k. -Tuzla Sanayi Havzas›’nda son süreçte yaflanan T‹S sürecini ve geliflmeleri anlat›r m›s›n›z? Baba Y›ld›z: Ben süreci olumlu de¤erlendiriyorum. Baz› “kahramanlar” sa¤da solda konufluyorlar. Sendika iflçileri satm›fl diye. Bu kurumu tüketmemeliyiz. Kurum bitti mi herfley biter. Baz› dostlar›n böyle sa¤da solda konuflmalar› do¤ru de¤il. Bu sorunlar› iyi bir ekip olarak aflabiliriz. iki sendikac› arkadafl›m›z dövülürüken iflçilerin sahip ç›kmas› gerekirdi. Bu ekip ruhuyla oacak birfleydi. E¤er iflçileri e¤itmezsek, onlar sendikay› da b›rak›rlar. Örgütlü insan, s›n›f bilinçli insanlar yaratmal›y›z. Yani ekip olmad› m› bu ifl gitmez. Siyasi görüfllerimiz ne olursa olsun patrona, askere, polise karfl› birlikte hareket etmeliyiz. (Kartal)
5
11
20 Haziran-3 Temmuz 2003
TEKEL’i özellefltirme sald›r›lar› h›zland› 2002 y›l›nda net kâr› 318 trilyon olan TEKEL’in özellefltirilmesi 2,5 milyon insan›n yaflam›n› etkileyecek bir y›k›m olacakt›r. 6 Haziran 2003 tarihinde PETK‹M’in özellefltirilmesinin ard›ndan sald›r›lar›n› durdurmayan AKP hükümetinin yeni hedefi TEKEL oldu. Uluslararas› büyük flirketlerin IMF arac›l›¤›yla AKP hükümetine bask› yaparak TEKEL’in özellefltirilmesi sa¤lanmaya çal›fl›l›yor. AKP hükümeti de özellefltirmesini gerçeklefltirerek 1,5 milyar dolarl›k gelir elde etmeyi planl›yor. TEKEL’in sürekli zarar yapt›¤›n› ifade eden devlet ise zarar yapmayan bu kurumu zarar ediyormufl gibi göstererek özellefltirmek istiyor. TEKEL kasas›na günlük 21 trilyon para girerken, 2002 y›l›nda TEKEL’in y›ll›k net kâr› 318 trilyondur. Bu yüzden günlerdir sendikalar ve iflçiler, TEKEL’in özellefltirme sald›r›s›n› çeflitli eylemler ve etkinliklerle protesto ediyor. CHP’L‹ M‹LLETVEK‹L‹N‹N fiOVU TUTMADI CHP ‹zmir Milletvekili Ahmet Ersin, 9 Haziran 2003 tarihinde Tek G›da‹fl Sendikas› Ege Bölgesi fiubesi’ni ziyaret etti. Burada bas›n toplant›s› yapan
Ersin “TEKEL’in blok sat›fl›na karfl›y›z, ama tek tek sat›labilir” demesi üzerine tepkilerle karfl›laflt›. TEKEL’‹N SATILMASI D‹YARBAKIR’DA DA PROTESTO ED‹LD‹ TEKEL iflçileri eylemlerine Diyarbak›r’da da devam etti. Diyarbak›r Büyük Postanesi önünde 10 Haziran 2003 tarihinde toplanan TEKEL iflçileri Diyarbak›r ve bölge milletvekillerine faks çekerek özellefltirmeyi k›nad›lar. Eyleme KESK de destek verirken, konuflma yapan Tek G›da-‹fl Diyarbak›r 2 No’lu fiube Baflkan› Cemal Do¤rul özellefltirmeye karfl› olduklar›n› belirtip bir gün iflyerini terketmeme eylemi yapacaklar›n› bildirdi. ‹fiYER‹ TERKETMEME EYLEMLER‹ HIZ KAZANIYOR
Kurulu taraf›ndan yap›lan yaz›l› aç›klamayla iflyeri terketmeme eylemi yap›laca¤›n› vurgulad›.
TEKEL’in özellefltirilmesine h›z verilmesi üzerine Tek G›da-‹fl cuma günleri iflyerlerini terketmeme eylemi yapma karar› ald›. Tek G›da-‹fl Sendikas› Marmara ve Trakya Bölge fiubesi Yönetim
ÖZELLEfiT‹RMEYE KARfiI ‹MZA KAMPANYASI
Emekçinin Gündemi
15-16 HAZ‹RAN RUHUNU HER YERDE YAfiATMAK Bundan 33 y›l önce 15-16 Haziran’da gerçekleflen flanl› direniflin bir y›ldönümünü daha geride b›rakt›k. 15 –16 Haziran’› flan›na uygun and›¤›m›z› söylemek yalan olur. Oysa o günleri yaflayanlar veya o günlere iliflkin araflt›rma –inceleme yapanlar ve bunda da dürüst olanlar flunu çok iyi bilirler ki, kompradorlar o günlerde duyduklar› korkuyla bavullar›n› toplama, buralar› terk etme telafl›na düflmüfllerdi. Yüzbinlerin komprador burjuvazinin yüre¤ine sald›¤› korku böylesine büyük olmufltu. O günlerde böylesine büyük bir telafla kap›lanlar gelinen 33 y›ll›k sürede yasalar› kendi istemleri do¤rultusunda yap›land›rm›fl, iflçi ve emekçilerin büyük direnifller, büyük kan ve can bedeli elde edilen haklar› her geçen gün biraz daha budanarak neredeyse en küçük bir hak k›r›nt›s› bile b›rak›lmam›flt›r. S›n›f›n örgütlülü¤ü, yani sendikalar her geçen gün içi daha da boflalt›larak Amerikan tipi sar› sendikac›l›k yarat›lmaya, iflçi s›n›f›n›n sendikalara olan güveni ortadan kald›r›lmaya çal›fl›lm›fl, bunda da büyük ölçüde baflar›l› olunmufltur. Yarat›lan sar› sendikac›l›-
¤›n hakimiyeti giderek pekifltirilmifl, büyük bir sendikal bürokrasi yarat›lm›flt›r. Bugün iflçi s›n›f›n›n saflar›nda görünen bu sendikal bürokrasi, özünde burjuvazinin s›n›f saflar›na s›zm›fl olan Truva atlar›d›r ve kaleyi içerden feth etmeye çal›flmaktad›rlar. Asl›nda bunu onlar›n sistemden, Çankaya’dan medet uman durufllar›nda çok rahat görebilmek mümkün. Egemenlerin s›n›f›n örgütlülü¤ünü yok etme giriflimleri bugün de olanca h›z›yla sürmektedir. Bunun en son örne¤i, kuruldu¤u günden bu yana s›n›f tavr›ndan ödün vermeyen bir duruflla faaliyetini sürdüren, ülkede emekçi halk› ilgilendiren tüm sorunlarda, bu sorunlar› kendi gündemiyle birlefltirerek tav›r koyan ve bu durufluyla da devrimci s›n›f sendikac›l›¤›n›n nas›l olmas› gerekti¤ini y›llardan beri dosta düflmana gösteren Tuzla Deri-‹fl Sendikas›na yönelik gerçekleflen sald›r›yla bir kez daha yaflanm›flt›r. Bilindi¤i gibi T‹S görüflmelerinin sürdü¤ü günlerde iflçilerin sendikalar›yla gerçeklefltirdi¤i bas›n aç›klamas›na sald›ran jandarma güçleri Tuzla fiube Baflkan› Hasan Sonkaya ve fiube Sekreteri Musa
Tek G›da-‹fl Sendikas› TEKEL’in özellefltirilmesine karfl› birçok ilde ve ilçede standlar açarak imza toplama kamAvyüzen’i döverek gözalt›na alm›fl ve her ikisi de ayn› gün ç›kar›ld›klar› mahkemece “Jandarmaya mukavemet” ettikleri gerekçesiyle tutuklanarak Kartal Özel Tip Hapishanesi’ne konulmufllard›r. Ertesi gün yap›lan itiraz ise reddedilmifltir. Bu sald›r›yla çok aç›kt›r ki s›n›f›n sendikal örgütlülü¤ünü da¤›tmak, T‹S görüflmelerine darbe vurmak hepsinden öte de hem iflçilere hem de s›n›f sendikac›l›¤›nda ›srarl› olan sendikal önderliklere gözda¤› vermek amaçlanmaktad›r. Oysa egemenlerin evdeki hesab› bir kez daha çarfl›ya uymam›fl, bir yandan iflçiler sendikal önderlerine sahip ç›karak bir dizi eylemlilik gerçeklefltirmifl, di¤er taraftan ise T‹S görüflmeleri kald›¤› yerden sürdürülmüfltür. Yani sendikal örgütlülü¤ün tasfiyesine veya etkisizlefltirilmesine yönelik giriflilen bu harekat geri püskürtülmüfltür. Gelinen aflamada T‹S görüflmeleri % 37 gibi bir zam oran›yla ba¤lanm›flt›r. Bu rakam ise bugün bir çok iflyerinde b›rakal›m zamm›, iflsiz kalma tehdidinden dolay› ayn› maaflla çal›flman›n bile kabul ettirilir hale geldi¤i ya da % 10’u bile bulmayan art›fllar›n sineye çekilmek zorunda b›rak›ld›¤› günümüz ülke koflullar›nda ortalaman›n üzerinde olarak görülmek zorunda olan bir rakamd›r. Ayr›ca T‹S görüflmeleri sonucu patronun 325 iflçinin ifl akdini 17. maddeye göre fesh etme giriflimi de bofla ç›kart›lm›fl ve iflçiler ifllerine geri dönmüfllerdir. K›sacas› sendikac›lar›n› tutuklayarak sendikal örgütlülü¤ü bo¤-
panyas› bafllatt›. Özellefltirme karfl›t› sloganlar›n yaz›l› oldu¤u önlükler giyerek standlarda imza toplayan KESK iflçileri yo¤un bir ilgiyle karfl›lafl›yor. Toplanan binlerce imzalar daha sonra devlet yetkililerine teslim edilecek ve özellefltirmeye karfl› duyulan tepki de dile getirilecek. (Kartal) ma giriflimi bofla ç›kar›lm›fl, kazanan bir kez daha s›n›f sendikac›l›¤› olmufltur. Bu kazan›m genel bir de¤erlendirme yap›ld›¤›nda küçük gibi görünse de, s›n›f›n bugün içinde bulundu¤u objektif koflullarla de¤erlendirildi¤inde somut durumla örtüflen, bu haliyle de hiç de küçümsenmemesi gereken, ancak zafer sarhofllu¤una kap›lmamay› da gerektiren bir kazan›m olarak görülmelidir. fiimdi bizleri bu durumla ba¤lant›l› bekleyen önemli bir görev daha var. Devrimci s›n›f önderliklerini etkisizlefltirmeye çal›flanlara verece¤imiz bir cevapt›r bu. T‹S görüflmeleri s›ras›nda tutuklanan Sendikac›lar Hasan Sonkaya ve Musa Avyüzen’in 2 Temmuz’da yap›lacak olan duruflmalar› bu cevab› verece¤imiz en uygun zemindir/olmal›d›r. Devrimci s›n›f önderliklerine her zamankinden daha fazla ihtiyaç duydu¤umuz flu süreçte Tuzla Deri-‹fl yöneticilerini duruflmalar›na giderek sahiplenmek, onlar› sahiplenmenin ötesinde devrimci s›n›f sendikac›l›¤›n› sahiplenmektir. Bu sahiplenme ayn› zamanda s›n›f›n örgütlülü¤ünü yok etmeye, etkisizlefltirmeye ve sindirmeye çal›flan kompradorlara verilecek bir cevap hatta bir tokat niteli¤inde olmal›d›r. Bunun için gücümüz ölçüsünde 2 Temmuz’daki duruflmaya hem bizler hem de tüm s›n›f dostlar› duruflmaya kat›l›m sa¤lamal›, duruflmay› s›n›f›n mücadele alan›na çevirmeli ve 15-16 Haziran ruhunu her yerde olmas› gerekti¤i gibi burada da yaflatmal›y›z.
11
6
20 Haziran-3 Temmuz 2003
Tar›m Bakan›’ndan üreticilere cevap;
“GÖZÜNÜZÜ TOPRAK DOYURSUN” ‹zmir Ticaret Borsas›’n›n haz›rlay›p hükümete sundu¤u raporda hükümet uyar›larak “gerekli tedbirler bir an önce al›nmazsa sosyal patlama olur” sözlerinin söylenmesi devletin korkusunu gözler önüne sermektedir.
Sami Güçlü Tütün, pancar ve f›nd›k gibi ürünlerin ekilmesini yasaklayan devlet, üreticilerin tepkisini azaltmak için alternatif ürün projesini devreye sokarken, Tar›m Bakan›’na kadar ulaflabilen tepkiler bakan taraf›ndan üreticilerin “d›flar› kovulmas›” ile dizginlenmeye çal›fl›l›yor. “Tar›msal Reform Uygulama Projesi”nin üreticiyi üretimden koparmaktan baflka bir ifllev görmedi¤i ülkemizde devlet tütünün üretimini bitirirken TEKEL’i de özellefltiriyor. Binlerce çal›flan›n iflsiz kalaca¤› uygulamada tütün üreticileri de büyük zararlara u¤rayacak. IMF politikalar›n› hayata geçirmekte kararl› olan AKP hükümeti yabanc› serma-
yenin istedi¤i köyü sat›n almas›n› sa¤layacak yasal düzenlemeleri de yap›yor. Orman kanununun daha önce yürürlükte olan 57. maddesini de¤ifltirerek, cemiyet ve flirketlerin köy alan› sat›n alabilmesinin önünü açarak köyleri sat›l›¤a ç›kar›yor. Türkiye Odalar ve Borsalar Birli¤i Tar›m Sektör Kurulu ve ‹zmir Ticaret Borsas› Baflkan› Tu¤rul Yemiflçi, devletin IMF politikalar›n› uygulamadaki ›srar›na karfl› üreticilerin patlama noktas›na geldi¤ini söyleyerek baflbakan› “uyard›”. ‹zmir Ticaret Borsas›’n›n haz›rlad›¤› raporu sunan Yemiflçi “Araflt›rma sonunda elde edilen verilere göre çiftinin sat›n alma gücü 1994-2002 y›llar› aras›nda yüzde 26.7 oran›nda azald›. Nüfusun önemli k›sm›n› istihdam eden sektör için gerekli tedbirler bir an önce al›nmazsa sosyal patlama riski artacakt›r” diyerek üreticilere karfl› hükümete telkinlerde bulundu. Geçti¤imiz günlerde Çukurova Tar›m Araflt›rmalar Endüstrisi Müdürlü¤ü’nde, Toprak Mahsülleri Ofisi’nin 2003 y›l› tah›l al›fl fiyatlar›n›n aç›kland›¤› bas›n toplant›s›nda Tar›m Bakan› Sami Güçlü’nün söylediklerine üreticilerden tepki geldi. Toprak Mahsulleri Ofisi’nin kaynak s›k›nt›s› olmad›¤›n› söyleyen Sami Güçlü; “Anadolu Beyaz sert Ekmeklik Bu¤day 325 bin lira, k›rm›z› yar› sert bu¤day 325 bin lira.
“IMF ve hükümet çiftçiye üretmeyin diyor”
Di¤er k›rm›z› sert bu¤daylar 275 bin lira. Çavdar 225 bin lira, yulaf 250 bin lira ve m›s›r 210 bin lira olacak” diyerek ürün bedellerinin yüzde 50’sinin peflin geri kalan k›sm›n›n 1 ay içinde ödenece¤ini söylemiflti. Bakan›n bu aç›klamalar› üzerine üreticiler tepki gösterince salonda gergin anlar yaflanm›flt›. Tah›l al›fl fiyatlar›n›n yetersiz oldu¤unu dile getiren Ceyhan Ziraat Odas› Baflkan› Yavuz Tezkanl›, Bakan›n konuflmas›na müdahale ederek art›k dinlenecek hiçbirfleyin kalmad›¤›n› belirtmifl ve bunun üzerine Bakan Güçlü’nün “D›flar› ç›k”, “Gözünüzü toprak doyursun” tepkisiyle karfl›laflm›flt›. Yavuz Tezkanl›’dan sonra da Adana Çiftçiler Derne¤i Baflkan› Cumali Do¤ru, Seyhan Ziraat Odas› Baflkan› fiahin Tak›n ve Ceyhan Ziraat Odas› Baflkan› Yavuz Tezkan da Bakan› protesto ederek salondan d›flar› ç›km›fllard›. Bakan Sami Güçlü’nün üreticilere yönelik bu tav›rlar›ndan sonra ilk tepki Adana Çiftçiler Birli¤i Baflkan› Cumali Do¤ru’dan geldi. Do¤ru; Çukurova Tar›m Araflt›rmalar Enstitüsü Müdürlü¤ü önünde yapt›¤› aç›klamada, aç›klanan fiyatlar ile köylünün bataca¤›n› söyleyerek Kazakistan ve Ukrayna’dan ithal edilen bu¤day›n fiyat›n›n 380 bin oldu¤unu, üreticinin de bu fiyat› istedi-
¤ini dile getirdi. Bakan›n aç›klamalar› kamuoyunda yo¤un tart›flmalar yarat›rken, sözleri uzun süre gündemden düflmedi. IMF politikalar›n› uygulamada kusur etmeyen, buna karfl› üreticilerin sessiz kalaca¤›n› düflünen bakan uygulanmak istenen politikalara üreticilerin seslerini yükseltece¤ini de farketmifl oldu. Bakan›n sözlerine bir tepki de Tür Köy-Sen’den geldi. Tür Köy-Sen Bakana aç›k bir mektup yazarak “Siz taban fiyat›n› kimin için belirledi¤iniz? Biz üretici köylüler için mi yoksa IMF ve Dünya Bankas› için mi?” sorusunu yöneltti. Çokuluslu tekellerin kendi ülkelerinde tar›ma yapt›klar› deste¤in bütün ürünlerde yüzde 50’yi buldu¤unu, Türkiye’de ise sadece birkaç üründe ve % 6’y› geçmedi¤ini dile getiren Tür Köy-Sen tar›m› bitirmek için her türlü bask› ve hileye baflvuran tekellerle bakan›n içli d›fll› oldu¤unu söyledi. Baflbakan Tayyip Erdo¤an da kendi bakan›na k›zarak onun ad›na “özür” dilerken uygulamalar›n› savunmay› ihmal etmedi. Türkiye’nin iyi yolda oldu¤unu savunan Erdo¤an, Bakan›n üslubunun yanl›fl ancak uygulamalar›n do¤ru oldu¤unu, mazot fiyat›n›n düfltü¤ünü ve çiftçinin hapse girmesinin ortadan kald›r›ld›¤›n› söyleyerek günah ç›kard›. (Ankara)
“Yeni Orman Yasas› ile tar›m arazileri talan edilmek isteniyor” Söz konusu Orman Yasas› ile 17 bin orman köyünde 7,5 milyon orman köylüsü topraklar›ndan olacak. ›llard›r uygulanan IMF ve DB patentli tar›m politikalar› nedeniyle neredeyse yaflam›n› idame edemeyecek duruma gelen üreticiler 2002 seçimleriyle beraber iktidara gelen AKP hükümetinin ülkeyi “krizden kurtarmak” ad› alt›nda elde varolan kaynaklar› flat›fla ç›kar›p bütçeye ek gelir sa¤lamak için gündeme soktu¤u yeni yasalar ve varolan yasalardaki de¤ifliklikler ile iyice iflasa sürükleniyor. AKP hükümetinin el att›¤› yasalardan birisi de 6831 say›l› Orman Kanunu. Devlet bu yasay› “Devlet Ormanlar› Kanunu’na göre; devletçe yönetilir, iflletilir ve ifllettirilir” fleklinde de¤ifltirilerek 500 bin
Y
Türkiye Ziraat Odalar› Birli¤i (TZOB) Yönetim Kurulu Üyesi ve Manisa Ziraat Odas› Baflkan› Nuri Sorman, “Hükümetin verdi¤i taban fiyat›nda da Uluslararas› Para Fonu’nun (IMF) parma¤› var. 375 bin liradan bu¤day ithal eden Türkiye’de, nas›l oluyor da 325 bin lira taban fiyat aç›klan›yor” dedi. Sorman, hükümetin tar›m politikalar›n› bir kez daha gözden geçirmesi gerekti¤ini belirterek Türkiye Ziraat Odalar› Birli¤i olarak hükümetten 410 bin
lira fiyat talep ettiklerini söyledi. “Hükümetin aç›klad›¤› fiyat›n, masraflar›n› bile ç›karamad›¤›n›, çiftçinin primlerle mutlaka desteklenmesi gerekti¤ini kaydederek konuflmas›n› flöyle sürdürdü. “Polatl› Borsas›’nda bu¤day›n 380 bin liradan de¤er görüyor. “Adana Borsas›’nda da 360 bin lira civar›nda bir fiyatla ifllem görüyor. Buna ra¤men bu fiyat›n aç›klanmas›, üreticinin eme¤ine yap›lm›fl bir haks›zl›kt›r” (H. Merkezi)
hektar orman arazisini, metrekaresini 5 dolardan satarak 25 milyon dolar elde etmek hedefinde. Ancak bu durum gösteriyor ki yeni yasa “kriz”den kurtulman›n yolunu açmak amaçl› de¤il, tersine varolan durumu daha da zorlaflt›rman›n yoludur. AKP hükümeti de kendinden önceki hükümetler gibi emperyalizme uflakl›kta s›n›r tan›mayarak ülkedeki talan› h›zland›rm›flt›r. Yeni yasayla as›l amaçlanan ülkedeki arazileri de¤erinin çok alt›nda emperyalist ülkelere ba¤l› flirketlere satarak emperyalizmin pazar alan›n› geniflletmek ve ucuz ifl gücünden faydalanmas›n› sa¤lamakt›r. Bu durumda ise fatura yine yoksul emekçiye ve
köylüye ç›kar›l›yor. Tar›mdaki desteklerin kald›r›lmas›yla beraber zaten zor günler geçiren köylünün yeni düzenlenen Orman Yasas›’yla beraber yaflam› adeta tuzla buz edilmek istenmekte. Bugüne kadar yaratt›¤› tüm yaflam›n›n karfl›l›¤› istenen orman köylüsü kendisine ç›kar›lan faturay› karfl›layamay›nca yaklafl›k 17 bin orman köyünde yaflayan 7,5 milyon orman köylüsü topraklar›ndan olacak. Emperyalist sald›rganl›¤›n yo¤unlaflt›¤› günümüzde, kaynak ad› alt›nda halk› uyutmaya çal›flan AKP hükümeti ülke topraklar›n› peflkefl çekmekten baflka bir amaç gütmemektedir. (Turhal)
7
11
20 Haziran-3 Temmuz 2003
Tar›m›n tasfiyesi tütünle sürüyor Dört mevsimi yaflayan bir ülkenin tar›m ürünlerini d›flar›dan karfl›lamas›, üretime getirilen s›n›rlamalar ülkeyi günbegün bir ç›kmaza sokmufltur.
AKP hükümeti IMF talimatlar›yla tar›m üretimini bitirme noktas›na getirdi. Tar›m›n tasfiyesi h›zla sürdürülürken tar›mda önemli bir yeri olan tütüncülük bitirme noktas›na getirildi. Ülkede tütün üretimiyle yaflam›n› sürdüren üreticiler en temel ihtiyaçlar›n›
Mobil Santral zehir saçmaya devam ediyor Faaliyete bafllamas›n›n ard›ndan halktan büyük bir tepki al›nca çal›flmalar›na ara veren Mobil Santral k›sa bir süre sonra tekrar çal›flmaya bafllad›. Santralin çal›flma kapasitesini düflürdü¤ü ve bu çal›flma ile çevreye zarar vermeyece¤ini iddia eden CEKA ve AKSA Afi. yetkilileri, polis ve jandarma taraf›ndan korumaya al›nd›lar. Halk ise Mobil Santral’in zararlar›n›n sürdü¤ünü ve ürünlerinin tan›nmayacak hale geldi¤ini anlat›yor. Mobil Santral’le ilgili Meclis Araflt›rma Komisyonu kuruldu. Komisyon içerisinde tart›flmalar sürerken halk›n tepkisi ise flu anda durgun. Daha öncesinde Mobil Santral karfl›t› birçok eylem yap›ld›. Son yap›lan eylemde ise ö¤rencileri provokasyoncular olarak yerel televizyonlarda verilmesi, özünde halk›n tepkisinin çarp›t›lmas›d›r. Mobil Santral’i korumaya alan devlet, santralin çevresini de özel timlerle korumaya alarak halka gözda¤›n› sürdürüyor. (Samsun)
karfl›layamaz durumda. Uygulanan kotalar “üretim fazlal›¤›” gerekçeler tütün üretimini yapt›ramaz hale getirirken TEKEL’in özellefltirilmesiyle de tütün üretimi tasfiye sürecine girmifltir. Tütün üretiminin sürdürüldü¤ü Ege Bölgesi’nde, Karadeniz Bölge-
si’nde binlerce köylünün üretimde bulunmay›fl› bunun en yal›n göstergesidir. Herfleyi IMF talimatlar›yla flekillendiren AKP yönetimi egemenlerin ekme¤ine ya¤ sürerken köylüyü, iflçiyi tam bir ç›kmaza sürüklemifltir. Her dönem farkl› isimler ad› alt›nda köylüyü destekleyece¤ini söyleyen uflak yönetimler, özünde yalan ve sömürü politikalar›yla köylüyü aldatmaktan baflka hiçbir fley yapmamaktad›r. DGD aldatmacas›, “tar›m› destekliyoruz” aç›klamalar› yalan ve sömürü politikalar›n›n devam›d›r. Her geçen y›l tar›m üretiminin dibe vurmas› iflsizli¤in 盤 gibi büyümesi emperyalizmin özünde ABD emperyalizminin yar›-sömürge ülkeler üzerinde uygulad›¤› politikalar›n sonucudur. Dört mevsimi yaflayan bir ülkenin tar›m ürünlerini d›flar›dan karfl›lamas› üretime getirilen s›n›rla-
malar ülkeyi günbegün bir ç›kmaza sokmufltur. Ülkede peflkefl çekilmemifl toprak, kurum ve kurulufl b›rakmayan uflak yönetim tütüne de göz dikmifltir. Tütün üreticilerinin tütünlerinin ellerinde kalmas› tonlarca “tütünün “üretim fazlal›¤›” gerekçesiyle yak›lmas› tütün üretiminin bitirilmek istenmesinin göstergesidir. Tütün üretiminin bitirilmesiyle ilgili bir aç›klama da CHP Samsun milletvekili Prof. Dr. Haluk Koç yapt›. TEKEL’in özellefltirilmesinin basit bir sanayi kuruluflunun özellefltirilmesi mant›¤›yla de¤erlendirilemeyece¤ini ifade eden Koç “tütün ekimine getirilen kotalar sonras›nda üreticiler en temel ihtiyaçlar›n› karfl›layamaz duruma düflürülmüfltür. TEKEL’in sat›lmas›ndan sonra üreticiler hepten kendi kaderlerine terk edilmifl olacaklard›r” dedi. (Samsun)
“fieker fabrikalar› kapat›lamaz”
Türkiye fieker Fabrikalar›, Özellefltirme Yüksek Kurulu karar›yla 2004 y›l›nda kapat›lmak isteniyor. Ülkemizi ve ülke halk›n› d›flar›ya tümüyle ba¤›ml›laflt›rmak isteyen egemen güçler kendi üretimlerimizi ortadan kald›rarak iflsizli¤i art›racak ve emperyalist ülkelere olan ekonomik ba¤›ml›l›¤›m›z›n yan›s›ra siyasal ba¤›ml›l›¤› da art›racaklard›r. Türkiye halk› olarak egemen güçlerin oyunlar›na gelmemeli anti-emperyalist bilinci yükselterek emperyalistlere ve iflbirlikçilerine gerekli cevab› alanlarda vermeliyiz.
Do¤u Anadolu Besiciler Birli¤i Yönetim Kurulu Baflkan› Nazmi Il›cal› bu konuyla ilgili yapt›¤› aç›klamada fleker sanayinin özellefltirilmesi için Özellefltirme Yüksek Kurulu karar›n›n 6 Ocak 2001’de Resmi Gazete’de yay›nland›¤›n›, daha sonra sürenin May›s 2002’e kadar uzat›ld›¤›n› ve al›nan karar ile fabrikalar›n 2004 y›l›nda kesin olarak kapat›laca¤›n› belirterek, “Fabrikalar kapat›l›rsa ülkede kaos yaflan›r. AKP hükümeti bu karar› düzeltmeli” dedi. (H. Merkezi)
11
8
20 Haziran-3 Temmuz 2003
‹fiS‹ZLER ORDUSU OLMAYACA⁄IZ ÖSS ve AOBP’yi protesto etmek için 11 Haziran 2003 günü Ca¤alo¤lu’nda ‹l Milli E¤itim Müdürlü¤ü önünde biraraya gelen YDG’liler bas›n aç›klamas› yapt›. Saat 14:00’de toplanan YDG’liler “AOBP-ÖSS Kald›r›ls›n” Yeni Demokrat Gençlik imzal› pankart ve YDG flamalar›yla eylemi bafllatt›lar. Eylemde “‹flsizler ordusu olmayaca¤›z”, “Yaflas›n örgütlü mücadelemiz” ve “AOBP-ÖSS kald›r›ls›n” sloganlar› at›ld›. YDG’li bir kiflinin okudu¤u bas›n metninde flu ifadelere yer verildi. “Egemenler; kitlelerin s›nav sistemindeki eflitsizli¤e karfl› tepkilerini bilmektedir ve hergün yeni düzenlemelere gidece¤ini söylemektedir. Bu eflitsizli¤i yaratan egemenlerdir ve bu aldatmacayla üniversite kap›lar›n› emekçi halk›m›z›n çocukla-
r›na kapatarak göstermektedir.” Devam›nda ise; “Bizler bu eflitsizliklere dur demesini bilmeli ve örgütlü bir flekilde bu haks›zl›klara karfl› koymal›y›z. Bu güç bizlerde mevcuttur. Egemenler bizim gücümüzden korktuklar› için azg›nca sald›rmakta ve varolan haklar›m›z› da elimizden almak istemektedirler. Tüm bu sald›r›lar› örgütlü bir flekilde karfl›larsak biz kazan›r›z” denilerek eylem sona erdirildi. Ancak eylemin ard›ndan “demokratiklefliyoruz” söylemleriyle halk›n gözünü boyayan egemenler anayasal bir hak olan bas›n aç›klamas›na dahi pervas›zca sald›rarak ne kadar demokratiklefltiklerini gösterdiler. Eylem bitiminde da¤›lan gençleri takip eden sivil polisler gençlere bir anda
sald›rarak yaka-paça döverek 4 YDG’liyi gözalt›na ald›. Gözalt›na al›nanlar Eminönü Karakolu’na götürülerek burada sorguya çekilmifllerdir. Yo¤un kaba daya¤a maruz kalan ö¤rencilerin kafa, göz ve
Tokat’ta DHKP-C flehidi
Tokat Refladiye k›rsal›nda TC askerleri taraf›ndan düzenlenen operasyonda yaflam›n› yitiren DHKP-C gerillas› ‹pek Yücel Küçükarmutlu Cemevi’nde düzenlenen törenin ard›ndan Cebeci Mezarl›¤›’nda topra¤a verildi. ‹pek Yücel için ilk tören Küçükarmutlu Cemevi önünde yap›ld›. Yücel’in tabutu k›rm›z› örtüyle sar›l›rken üzerine de sar› çiçeklerle DHKP-C sembolü y›ld›z yap›ld›. Dini törenin ard›ndan “Kahramanlar ölmez halk yenilmez” ve “‹pek Yücel ölümsüzdür” pankartlar› açan grup Yücel’in cemevinden 100 metre uzaktaki evine do¤ru yürüyüfle geçti. Ellerinde ‹pek Yücel’in resimleri de bulunan grup s›k s›k “Halk›z hakl›y›z kazanaca¤›z”, “‹pek Yücel ölümsüzdür”, “Kahramanlar ölmez halk yenilmez” sloganlar› att›. Yücel’in cenazesi evdeki k›sa törenin ard›ndan omuzlara al›narak d›flar› ç›kar›ld›. Evden yaklafl›k 200 metre uzakta bulunan cenaze arac›na kadar yü-
rümek isteyen grubun önünü kesen polis yürüyüfle izin verilmeyece¤ini belirtti. K›sa süren tart›flman›n ard›ndan grup cenazeyi araca yükleyip kendilerini Cebeci Mezarl›¤›’na kadar tafl›yacak araçlara kadar yürümeyi kabul etti. Cenaze töreni nedeniyle bölgeyi adeta kuflatan ve Küçükarmutlu giriflini tamamen kontrol alt›na alan polisler araçlar›n hareket etmesinin ard›ndan takibe bafllad›. Panzerlerle desteklenen ve kameralarla sürekli çekim yapan polisler Gazi Mahallesi’ne kestirme yoldan gitmek isteyen araçlara da izin vermedi. K›sa süren gerginli¤in ard›ndan hareket eden araçlardan ikisi birbirine çarp›nca konvoy bir kez daha durmak zorunda kald›. ‹ki kiflinin hafif yaraland›¤› kazan›n ard›ndan Yücel’in yak›nlar› ve TAYAD’l›lar› tafl›yan araçlar Cebeci Mezarl›¤›’na yöneldi. Mezarl›k önüne gelindi¤inde araçlardan inen grup kortej oluflturarak yürüyüfle geçti. Aralar›nda Yücel’in Almanya’da yaflayan 18 yafl›ndaki o¤lu Y›lmaz’›n da bulundu¤u grup, mezarl›¤›n içine geldi¤inde Yücel’in cesedini tabuttan ç›kar›p DHKPC bayra¤›na sararak topra¤a verdi. Bir dakikal›k sayg› duruflu ve marfllar›n okunmas›n›n ard›ndan k›sa bir konuflma yapan TAYAD üyesi Enver Yan›k, “‹pek onuru, namusu, adaleti üzerinde bar›nd›ran, teslimiyet bayra¤›n› çekmemize isteyenlere karfl› en ön saflarda duranlardand›. And içiyoruz ki ba¤›ms›zl›k bayra¤›n› indirmeyece¤iz” dedi. Konuflman›n ard›ndan marfllar okuyan grup geldikleri araçlara binerek mezarl›ktan ayr›ld›.
vücutlar›n›n çeflitli yerlerinde morlukar meydana gelmifltir. Ard›ndan ayn› akflam gece geç saatlerde serbest b›rak›lm›fllard›r. (‹stanbul)
D‹GOR HALKI DEVLET‹N KARA L‹STES‹NDE Kars 14. Mekanize Piyade Tugay Komutanl›¤›’n›n yay›nlad›¤› “Alem Köyü Köy Destek Uygulamas› Bas›n Bilgi Broflürü” adl› broflürde, köy halk›, “bölücü çevreler taraf›ndan Kürt olarak adland›r›lan vatandafllar” olarak nitelendirildi. Geçti¤imiz ay yay›nlanan ve 10 sayfadan oluflan broflürde, Kars’›n Digor ‹lçesi’ne ba¤l› Alem Köyü tan›t›ld›. Broflürde, 14 bafll›k alt›nda tan›t›lan köyün “Etnik Yap›” bafll›kl› bölümünde, “Köy, bölücü çevreler taraf›ndan Kürt olarak adland›r›lan vatandafllar›m›zdan oluflmaktad›r” ifadesine yer verildi. Köyün birçok özelli¤inin s›raland›¤› broflürde, “Terör Örgütüne Kat›lan Personel Say›s›” bafll›kl› bir bölüm de bulundu. Bu bölümde isim belirtilmeden örgüte kat›lanlar›n say›s› “iki” olarak gösterildi.
(H. Merkezi)
“S‹NOP’TA HERKES TERÖR‹ST” Karadeniz’de devletin ak›l almaz sald›r›lar›na bir yenisi daha eklendi. Sinop’ta çeflitli devlet dairelerinde çal›flan emekçiler hakk›nda baz› örgütlere üye olduklar› hakk›nda yaz›lar da¤›t›ld›. Neredeyse Sinop’taki herkesi terörist olarak nitelendiren emniyet bu düflüncelerini yerel bas›n arac›l›¤› ile yay›nlamaktan da geri durmad›. Bu listeye göre 1 May›s kutlamalar›na kat›lan çeflitli kifliler TKP/ML, DHKPC ve PKK/KADEK örgütü üyesi. En demokratik haklar›n kullan›lmas›n› dahi böyle yöntemlerle göz da¤› vererek engellemeye çal›flan devlet asl›nda kendi korkular›n› gözler önüne sermifl oluyor.
(H. Merkezi)
Bingöl’de arkas› olana yard›m; HALKA KURfiUN VE TUTUKLAMA Depremzedelerin üstüne kurflun ya¤d›ran devlet ard›ndan da 11 kifliyi tutuklad›. May›s 2003 tarihinde çad›r talepleri karfl›lanmad›¤› için Valilik önünde protesto gösterisi yapan 24 depremzededen 11’i tutuklanarak Bingöl Özel Tip Hapishanesi’ne konulurken; 13 kifli ise tutuksuz yarg›lanmak üzere serbest b›rak›ld›. 2 May›s günü yaflanan olaylarda güvenlik güçleri taraf›ndan halk›n üzerine atefl aç›lm›fl ve ard›ndan da oluflan tepkiler üzerine Emniyet Müdürü görevden al›nm›flt›. Bingöl depreminin ard›ndan halk geceyi so¤ukta d›flar›da geçirirken; yard›m için gelen çad›rlar›n AKP milletvekili Berdibek’in yak›nlar›na verilmesi üzerine halk tepkisini Valilik önünde toplanarak dile getirmiflti. Eylemin ard›ndan 1 ay gibi bir zaman geçmesine ra¤men halk üzerinde terör estiren güvenlik güçleri yapt›klar› operasyonlarla 25 kifliyi gözalt›na ald› ve “izinsiz gösteri”, “devlet mal›na zarar vermek” gibi gerekçelerle 11 kifliyi tutuklad›. (H. Merkezi)
2
11
9
20 Haziran-3 Temmuz 2003
Kürkçüler ve Ceyhan hapishanelerinde can güvenli¤i yok Ceyhan Özel Tip Hapishanesi ve Kürkçüler E Tipi Kapal› Hapishanesi’nde yaflanan hak ihlalleri ve anti demokratik uygulamalara iliflkin rapor haz›rlayan ‹nsan Haklar› Derne¤i (‹HD) Adana fiubesi Cezaevi Komisyonu, tutsaklar›n can güvenli¤inin bulunmad›¤› uyar›s›nda bulundu. ‹HD Adana fiubesi Cezaevi Komisyonu, Ceyhan ve Kürkçüler hapishanelerine iliflkin 11 sayfadan oluflan bir rapor haz›rlad›. Rapora iliflkin D‹HA’ya bilgi veren ‹HD Cezaevi Komisyonu Sözcüsü Ethem Aç›kal›n, hapishanelerde yak›nlar› bulunan kiflilerin özellikle son 2 ayda derneklerine yapt›klar› yo¤un baflvurulardan yola ç›kt›klar›n› söyledi. Tutsak yak›nlar›n›n Ceyhan ve Kürkçüler hapishanelerinde yo¤un bask›lar›n ve anti demokratik uygulamalar›n yafland›¤›n› kendilerine ilettiklerini belirten Aç›kal›n, “Bunun üzerine biz de Cezaevi Komisyonu olarak bir rapor haz›rlamaya karar verdik. Raporu haz›rlarken tutuklu yak›nlar›, tutuklu avukatlar› ve bu cezaevlerinde daha önceden tutuklu olarak kalan kiflilerle yüz yüze görüflmeler yapt›k. Bu görüflmeler bize yap›lan yaz›l› baflvurular›n içeri¤inin kesin bir flekilde do¤ru oldu¤unu gösterdi. Ayr›ca konuya iliflkin olarak Kürkçüler Cezaevi Müdürü Mete Erdem, Cezaevi Savc›s› ve Adana Cumhuriyet Savc›s› ile görüflmek istedik ancak bu isteklerimiz sudan gerekçelerle savuflturuldu” diye konufltu. Görüflmeler s›ras›nda özellikle tutsak yak›nlar› ve avukatlar›n çarp›c› beyanlarda bulunduklar›n› ve yaflanan hak ihlallerini kendilerine ilettiklerini ifade eden Aç›kal›n, flöyle devam etti: “Tutuklu
yak›nlar› ve avukatlar bize cezaevlerinde devletin demokratikleflme söylemleri ile ciddi anlamda çeliflen çok çeflitli antidemokratik ve gayri insani yöntemler kullan›ld›¤›n› aktard›lar. Örne¤in, a¤›z aramas›n›n yap›lmas›, görüfl saatinin 15 dakikaya indirilmesi, tutuklu ve hükümlülerin günde 3 defa askeri say›ma tutulmas›, hasta tutuklular›n tedavi edilmemesi, saçlar›n tek tip kesilmesi, elektrik ücretlerinin tutuklulardan al›nmas›, haberleflme, kapal› ve aç›k görüfl yasa¤›, bas›n-yay›n organlar›n›n içeri al›nmamas› gibi birçok uygulamalar yaflanmaktad›r.” Kürkçüler E Tipi Kapal› Hapishanesi’ndeki uygulamalar›n insanl›k d›fl› ve onur k›r›c› oldu¤u fleklindeki tan›k ifadelerinden yola ç›karak raporda aktard›klar›n› belirten Aç›kal›n, bu hapishanedeki uygulamalar›n özellikle Hapishane Müdürlü¤ü’ne getiri-
len Mete Erdem’in döneminde yo¤unlaflt›¤›na dikkat çekti. Erdem’in gardiyanlardan oluflturdu¤u ve “A Tak›m›” olarak tabir edilen bir ekiple tutsaklar üzerinde tüm yasalar› ve genelgeleri hiçe sayarak keyfi uygulamalara gitti¤ini kaydeden Aç›kal›n, “Tutuklu aileleri yak›nlar›n›n Erdem ve ekibi taraf›ndan sürekli ölümle tehdit edildi¤ini aktard›. En son geçti¤imiz hafta B-7 Ko¤uflu’nda KADEK davas›ndan tutuklu bulunan kad›n tutuklulara bir sald›r› gerçeklefltirilmifl ve bu sald›r› s›ras›nda troid kanseri olan fiermin Dorak ald›¤› darbeler sonucu a¤›r yaralanm›fl. Biz ‹HD olarak Ceyhan ve Kürkçüler Cezaevi’nde bulunan tutuklu ve hükümlülerin can güvenli¤i olmad›¤›na inan›yoruz” diyerek raporun Baflbakan’a iletilece¤ini söyledi. Aç›kal›n, ayr›ca konuyu uluslararas› boyuta da tafl›d›klar›n› belirterek,
DEHAP’›n yenilenme Kongresi yap›ld› Genifl kat›l›ml› olarak yap›lan DEHAP Kongresi’nde Kürt halk› üzerinde yo¤unlaflan bask›lardan söz edilmemesi tesadüf de¤ildir. 8 Haziran 2003 tarihinde DEHAP 2. Ola¤anüstü Kongresini Ankara’da gerçeklefltirdi. Türkiye’nin bir çok ilinden kat›l›m›n sa¤land›¤› kongre Mustafa Özbek Kongre Salonunda yap›ld›. “Piflmanl›k de¤il genel af” kampanyas›n›n damgas›n› vurdu¤u kongrede DEHAP’›n yeni sürece göre flekillendirilmesi tart›flmalar›n›n yan›s›ra yaflanan güncel geliflmelerin de¤erlendirmesini kapsayan konuflmalar da yap›ld›. Kongrede konuflma yapan DEHAP Genel Baflkan› Tuncer Bak›rhan, konuflmas›nda faflist Ke-
malist diktatörlü¤e övgü mahiyetinde aç›klamalar yapt›. Bak›rhan yapt›¤› konuflmada “Cumhuriyetin çok kimlikli ve çok kültürlü bir toplumsal yap› üzerine kuruldu¤unu” belirterek flöyle devam etti; “Mustafa Kemal daha Anadolu’ya ç›kar ç›kmaz Kürtlerle ittifak yaparak, Kürtlerle Türklerin eflit haklar temelinde birlikte yaflamas›n›n gere¤ine dikkat çekmifltir.” Bu sözleri ile bugünkü yöneticilerin de bu anlay›fl› esas alarak hareket etmeleri gerekti¤i üzerinde durdu. Yap›lan bu konuflman›nda içeri¤i DEHAP’›n yeniden yap›land›r›lmas›n›n hangi ze-
‹HD’yi ziyaret eden Uluslararas› Af Örgütü Türkiye Baflkanl›¤›’na da haz›rlad›klar› raporu verdiklerini ve Af Örgütü’nden “Acil Eylem Ça¤r›s›”nda bulunmas›n› istediklerini kaydetti. Hapishanelerde yaflanan tüm bu uygulamalara demokratik kitle örgütleri ve sivil toplum örgütlerinin de duyars›z kald›¤›n› ifade eden Aç›kal›n, bu konuda her kesimin vicdan›n› sorgulamas› gerekti¤ini ifade etti. Kürkçüler Hapishanesi’nde yaflananlara iliflkin bir di¤er aç›klama da Avukat Vedat Özkan’dan geldi. Özkan, son günlerde hapishanede tutuklu bulunan müvekkillerinin kendisine hak ihlallerinin artt›¤› yönünde bilgi verdi¤ini söyledi. Hapishanede genelde kötü bir yönetimin oldu¤unu ifade eden Av. Özkan, müvekkillerin görüfl kabinine gelmeden önce onur k›r›c› aramalardan geçirildi¤ini, tehdit edildi¤ini belirterek, “Müvekkillerimin aktard›¤›na göre bu uygulamalar özellikle cezaevi idaresinin bafl›na Mete Erdem’in getirilmesinden sonra artm›fl. Erdem’in, yan›na gardiyanlar› alarak tutuklular› ‘Ben cellad›m. Hepinizin ölümü benim elimden olacak. Burada ben ne dersem o olur’ fleklinde tehdit etti¤i bilgileri aktar›ld›” dedi. Tecrit ve izolasyon politikalar›n› protesto etmek amac›yla geçti¤imiz hafta bir kereli¤ine görüfle ç›kmayan C-16 Ko¤uflu’nun tamam›na 1 ay kapal› 6 ay aç›k görüfl yasa¤› getirildi¤ini de belirten Özkan, sa¤l›k, haberleflme ve sosyal faaliyetler konusunda da birçok s›k›nt›n›n yafland›¤› hapishaneler konusunda yetkilileri sorumlu olmaya ça¤›rd›. (H. MERKEZ‹)
minde ele al›naca¤›n› göstermektedir. Oluflturulan divan taraf›ndan yap›lan konuflmalarda da vurgulanan partinin geniflletilerek tek bir kesimin ya da bölgenin partisi olmaktan ç›kar›lmas› oldu. Mevcut sistemle bütünleflmenin pratik ad›mlar›n›n at›ld›¤› kongrede Kürt halk› üzerinde yo¤unlaflan bask›lar›n dillendirilmemesi var olan anlay›fltan ba¤›ms›z ele al›namayacak bir sonuçtur. Kürt sorunun çözümü için dillendirilen genel af yap›lan konuflmalar›n ana temas› idi. Kongreye Avrupa Parlamentosu Üyesi Feleknaz Uca ile PDS Almanya Genel Merkez üyesi Carsten Mübner de kat›larak k›sa konuflmalar yapt›lar. 905 delegenin oy kulland›¤› seçimlerde Genel Baflkan olarak Tuncer Bak›rhan seçildi. Seçimlerin ard›ndan konuflan Bak›rhan Kürt sorununun çözümünün aciliyetine vurgu yapt›. Daha sonra DEHAP’l› kad›nlar ad›na Filiz O¤uz ve DEHAP Gençlik Kollar› ad›na da Nadir Y›ld›r›m söz alarak k›sa bir konuflma yapt›lar. Yap›lan seçim ve konuflmalar›n ard›ndan kongre bitirildi. (H. Merkezi)
11
10
20 Haziran-3 Temmuz 2003
‘Gözalt›nda iflkenceden ölen yok’ diyen Cemil Çiçek’i mahkeme yalanlad›:
3 JANDARMA T‹M‹ TOPLAM 16 YIL HAPSE MAHKUM OLDU hapis cezas›na çevirerek, san›klar›n ömür boyu kamu haklar›ndan yasakl› olmalar› karar›n› verdi.
Av. Tahir Elçi Adalet Bakan› Cemil Çiçek, 19902002 y›llar› aras›nda OHAL Bölgesi’nde gözalt›nda 18 kiflinin yaflam›n› yitirdi¤ini, ancak iflkenceden dolay› hayat›n› kaybeden kimsenin olmad›¤›n› öne sürse de, fi›rnak A¤›r Ceza Mahkemesi, Silopi’de gözalt›na al›nan Salih Karaaslan adl› kiflinin, yo¤un iflkence sonucu öldürüldü¤ü kanaatine vararak, yarg›lanan 7 jandarma timinden 3’ünü toplam 16 y›l hapse mahkum etti. Salih Karaaslan, 19 Mart 1999’da “Yasad›fl› örgüte yard›m yatakl›k” iddias›yla Silopi ‹lçe Jandarma Komutanl›¤› ekipleri taraf›ndan gözalt›na al›nm›fl sonras›nda fi›rnak ‹l Jandarma Komutanl›¤›’nda sorguland›¤› s›rada “kalp rahats›zl›¤›” sonucu öldü¤ü öne sürülerek, cesedi ailesine teslim edilmiflti. Ölüm sonras›nda 21 Mart günü Diyarbak›r Cumhuriyet Savc›l›¤›’nca yap›lan incelemede, maktulün ne flekilde öldü¤ü tespit edilemeyerek, dosya ‹stanbul Adli T›p Kurumu’na gönderildi. Ancak Bahar Karaaslan, eflinin iflkenceyle öldürüldü¤ü gerekçesiyle fi›rnak Cumhuriyet Baflsavc›l›¤›’na görevli askerler hakk›nda suç duyurusunda bulundu. Yürütülen soruflturma sonucunda, fi›rnak ‹l Jandarma Komutanl›¤› ‹stihbarat fiube Sorgu K›s›m Amiri Ahmet Candan Y›ld›z, fi›rnak ‹l Jandarma ‹stihbarat Sorgu Astsubay› Ali Metin ve fi›rnak ‹l Jandarma ‹stihbarat Sorgulama eleman› Kayhan Yaflar’›n da bulundu¤u 7 asker hakk›nda dava aç›ld›. ‹fiKENCE MAHKEME TUTANAKLARINDA YER ALDI fi›rnak A¤›r Ceza Mahkemesi’nin 22 Nisan 2003 tarihli karar duruflmas›nda, 16 A¤ustos 2000 tarihli Adli T›p ‹htisas Kurulu’nun iflkenceyi belgeleyen raporuna dikkat çekildi. Mahkeme karar›nda flöyle denildi: “Maktulün her iki omuz yüzünde koltuk alt›na do¤ru ask› uygulamas› ile uyumlu ekimozlar›n, genital bölgesindeki haya burma ile uyumlu olan yayg›n ekimozlar›n, penis gövdesindeki lezyon ile ayak s›rt› d›fl yanda görünen lezyonun elektrik uygulamas› ile benzerlik göstermesi, ayak tabanlar›ndaki genifl ekimozlar›n falaka uygulamas› ile uyumlu olduklar› vücudun muhtelif yer ve yönlerinde çok
say›da künt travma ile uyumlu travmatik de¤iflimlerin oldu¤u cihetle bunlar›n kiflinin etkisiz hale getirilmesi için zor kullan›m veya kendi eylemi ile gerçeklefltirilmifl olmayaca¤›, yine ölümün kalp hastal›¤›ndan ileri gelmedi¤i Adli T›p Raporu’nda belirtilmifl, yine belirlenen bu travmalar›n a¤›rl›¤› ve yayg›nl›¤› itibari ile bafll› bafl›na ölüme yol açacak nitelikte oldu¤u saptanm›flt›r.” ‹fiKENCE SONUCU ÖLDÜ⁄Ü TESP‹T ED‹LD‹ Mahkeme karar›nda, Sorgu Amiri olan Ahmet Candan Y›ld›z’›n maktulü bizzat Silopi ‹lçe Jandarma Komutanl›¤› görevlilerinden teslim ald›¤› ve maktulün nezaret odas›na kondu¤unun kay›tlarda yer ald›¤›na dikkat çekilerek, bu tarihte sorgu odas›nda Ali Metin’in bulundu¤u, di¤er gün ise Kayhan Yaflar’›n devrald›¤› belirtilerek, maktulün ayn› gün kald›r›ld›¤› Tümen Hastanesi’nde öldü¤ü vurguland›. Kararda, “Maktulün vucudu üzerindeki izlerin, haya burma, elektrik verme, falakaya yat›rma ve ask›ya alma fleklinde gerçeklefltirilen eylemler neticesinde olufltu¤u ve her birinin de bafll› bafl›na ölüme vucut verecek derecede oldu¤u anlafl›lm›fl, böylelikle maktulün sorgu odas›na al›nd›¤› 19 Mart 1999 ile 20 Mart 1999 tarihleri aras›nda görevli olan san›klar›n Metin ve Yaflar ile san›k Y›ld›z’›n da bu san›klar amiri olarak görevli oldu¤u gerek savunmalar›ndan gerekse il Jandarma Komutanl›¤›’n›n cevabi yaz›lar›ndan anlafl›lm›flt›r” denildi. 3 SANI⁄A 5’ER YIL 4’ER AY HAP‹S Mahkeme, fi›rnak ‹l Jandarma Alay Komutanl›¤›’nda görevli istihbarat elemanlar› Ahmet Candan Y›ld›z, Ali Metin ve Kayhan Yaflar’›n TCK’nin 243-2, 448 ve 452-1 maddeleri gere¤ince suçun ifllenifl flekline göre, 8’er y›l a¤›r hapis cezas› ile cezaland›r›lmalar›na, TCK’nin 243-2 maddesi uyar›nca cezan›n 3’te 1 oran›nda art›r›larak 10’ar y›l 8’er ay a¤›r hapis cezas› verdi. Mahkeme, hangi san›¤›n ölüme neden oldu¤unun bilinmedi¤ini de göz önüne alarak, cezalarda yar› oran›nda indirim yaparak san›klar›n cezas›n› 5’er y›l 4’er ay
AV ELÇ‹: CANAVARCA B‹R H‹SLE ‹fiKENCE YAPILDI Av. Tahir Elçi, Adli T›p Kurumu raporuyla, maktule, falaka, elektrik floku uygulamas›, ask› uygulamas›, testis uygulamas› (haya burma) ve daha bir çok künt travma uygulamas› yap›ld›¤›n› ve ölümün bizzatihi uygulanan a¤›r iflkence uygulamalar› sonucu gerçekleflti¤ine dikkat çekti. San›klar›n maktulün ölümünü önceden öngörmemifl olmalar›n›n mümkün olmad›¤›n›, maktulün evinde PKK üyesi Bahar Erçik’in yakaland›¤›n› ve TCK’n›n 169. maddesinde yaz›lan suçun kan›tlar›n›n maktul aç›s›ndan ortaya ç›kt›¤›n› vurgulayan Av. Elçi, “San›klar maktule zevk duyarak iflkence yapm›fllard›r. San›klar hep birlikte TCK 450-3 maddesinde tan›mlanan canavarca bir his sevkiyle ve iflkence etmek suretiyle adam öldürme suçunu ifllemifllerdir. TCK’n›n 452. maddeleri uyar›nca kast›n afl›lmas› suretiyle adam öldürme suçunun koflullar› bulunmamaktad›r” dedi. Av. Elçi, TCK 450/3 maddesi uygulanmad›¤› gerekçesiyle karar›n bozulmas›n› ve yarg›laman›n verilmesi yerine TCK’n›n 463. maddesinin uygulanmas›n›n yasa ve hukuka ayk›r› oldu¤unu ve bu nedenle hükmün bozulmas›n› talep etti. Adalet Bakan› Cemil Çiçek, CHP Diyarbak›r Milletvekili Mesut De¤er’in soru önergesine verdi¤i yan›tta OHAL Bölgesi’nde 1990-2002 tarihleri aras›nda gözalt›nda 18 kifli öldü¤ünü belirtmifl, “Bunlardan 3’ünün kalp rahats›zl›¤›, 1’nin sa¤l›k nedeniyle, 1’inin yer gösterme esnas›nda taciz ateflinde, 2’sinin k›rsal alanda yer gösterme esnas›nda ç›kan çat›flmada, 7’sinin kendini asmak, 1’nin yüksekten atlamak, 1’inin nefes yolunun t›kanmas› suretiyle ve 1’inin ise gözalt›nda silahla intihar etmek suretiyle öldü¤ünü” iddia etmiflti. (D‹HA)
KOKART TAKMAK SUÇ 8 Mart Dünya Emekçi Kad›nlar gününde “Savafl istemiyoruz” kokart› takan ö¤retmenlere soruflturma aç›ld›. Diyarbak›r’da KESK, ald›¤› karar do¤rultusunda Milli E¤itim Müdürlü¤ü kokart takan 6 ö¤retmen hakk›nda valilik izniyle soruflturma bafllatt›. Silvan ilçesine ba¤l› Profilo ve Yüzüncüy›l ilkö¤retim okullar›nda görev yapan Zennuriye Tan, Ayfer Deniz, Selvi Ekici, Elif Yaml›, Demet Y›lmaz ve Derya Y›lmaz adl› ö¤retmenler bakanl›¤›n soruflturmalar›na tak›ld›. ‹fadeleri al›nan ö¤retmenlerden kokart› ne amaçla tafl›d›klar›n› ö¤renmek amac›yla sorular soruldu. Konuyla ilgili olarak aç›klama yapan E¤itim-Sen Diyarbak›r fiube Baflkan› Abdullah Demirbafl, baflbakan ve milletvekillerinin savafla karfl› olduklar›n› dile getirdiklerini, Türkiye halk›n›n %90’›n›n da savafla karfl› oldu¤unu söyleyerek acaba savafla evet mi demeliyiz? diye sordu. DEVR‹MC‹ BASINA SALDIRILAR PROTESTO ED‹LD‹ Polis taraf›ndan düzenlenen bir komployla tutuklanan At›l›m gazetesi çal›flanlar› Necati Abay ve Kamber Sayg›l› için yap›lan eylemler devam ediyor. 10 Haziran 2003 tarihinde saat 12:00’de Kartal meydan›nda bas›n aç›klamas› düzenleyen At›l›m gazetesi çal›flanlar› ve okurlar› yap›lan sald›r›y› k›nay›p çal›flanlar›n›n serbest b›rak›lmas›n› istediler. Yaklafl›k 30 kiflinin kat›ld›¤› bas›n aç›klamas› alk›fllarla bafllat›ld›. “Bize gücünüz yetmez”, “Gerçekleri yazmaya ve ezilenleri ayd›nlatmaya devam edece¤iz”, “Sosyalist bas›n susturulamaz” vb. dövizlerin aç›ld›¤› bas›n aç›klamas›nda, aç›klamay› At›l›m gazetesi Kartal büro çal›flan› Burcu Gümüfl okudu. Gümüfl yap›lan sald›r›larla devrimcisosyalist bas›n›n emekçi halka do¤rular› ulaflt›rmas›n›n engellenmeye çal›fl›ld›¤›n› belirterek “yalan›n perdesini gerçekleri hayk›rarak y›rtmak için tüm duyarl› kamuyonu mücadeleye ça¤›r›yoruz” dedi. Gazetemiz ‹flçi-köylü’nün yan›s›ra EKB, ESP, K›z›l Bayrak, Devrimci Demokrasi ve Halkevleri eyleme destek verdi. Eylem “Bask›lar bizi y›ld›ramaz”, “Devrimci-sosyalist bas›n susturulamaz” vb. sloganlar at›larak bitirilirken polisin ald›¤› yo¤un güvenlik önlemleri dikkat çekti. (Kartal)
Devlet soyk›r›m sorular›na dahi tahammül edemiyor Kilis Elbeyli Kaymakaml›¤› “as›ls›z ermeni katliam›” iddialar›na karfl› kamuoyu oluflturmak amac› ile 30 May›s 2003 tarihinde tüm kamu çal›flanlar›n›n kat›lmas›n›n zorunlu tutuldu¤u bir konferans düzenledi. Gergin geçen konferansta soru soran ö¤retmenler oldukça sert tepkiler ile karfl›laflt›lar. Muhasebe grubu ö¤retmenlerinden Hülya Akp›nar adl› ö¤retmen sorusunu yöneltince Kilis Muallim R›fat E¤itim Fakültesi Ö¤retim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Mehmet Kabac›k’tan “sen kimsin, kimin ad›na konufluyorsun, hangi s›fatla konufluyorsun” vb. fleklinde cevaplar ald›. Kilis Kaymakam› ise paneli provoke
ettikleri iddias› ile Hülya Akp›nar ve 6 ö¤retmen hakk›nda soruflturma bafllatt›. 2 Haziran tarihinde okullar›ndan al›narak mahkemeye ç›kart›lan ö¤retmenlerin “toplumda infial yaratacak söz ve davran›fllarda” bulunduklar› gerekçesi ile tutuksuz yarg›lanmalar›na karar verildi. Ancak Hülya Akp›nar’›n ise tutuklu yarg›lanmas›na ve 1.5 milyar kefalet ile serbest b›rak›lmas› kararlaflt›r›ld›. Konu ile ilgili bir E¤itim-Sen fiube Baflkan› Selçuk Yaflar bir aç›klama yaparak as›l problemin ›rkç› ve floven anlay›fl tafl›yan insanlarda oldu¤unu söyledi. (H. Merkezi)
11
11
20 Haziran-3 Temmuz 2003
BAYRAMPAfiA ADL‹ TIP RAPORU AÇIKLANDI: KURfiUN YARALARININ ETRAFI KES‹LEREK GEN‹fiLET‹LM‹fi! Bayrampafla Hapishanesindeki katliamla ilgili aç›lan iki ayr› dava da sürüyor. Biri 167 tutsak hakk›nda kendi arkadafllar›n› öldürmek ve isyan ç›karmak suçlamas›yla aç›lm›flt›. Di¤eri ise tutsaklar›n kulland›klar›n› iddia ettikleri silahlar›n hapishaneye sokulmas›nda ihmalleri bulundu¤u ve tutsaklara kötü muamele yapt›klar› iddias›yla 1615 jandarma ve infaz memuru hakk›nda aç›ld›. di arkadafllar›n› öldürmek ve isyan ç›karmak suçlamas›yla aç›lm›flt›. Di¤eri ise tutsaklar›n kulland›klar›n› iddia ettikleri silahlar›n hapishaneye sokulmas›nda ihmalleri bulundu¤u ve tutsaklara kötü muamele yapt›klar› iddias›yla 1615 jandarma ve infaz memuru hakk›nda aç›ld›. Yani Bayrampafla Hapishanesi’nde katledilen 12 tutsa¤›n ölümünden jandarmalar “sorumlu de¤il yaln›zca kendi arkadafllar› sorumlu.” Onlar yaln›zca “Hayata döndürürken” biraz kötü muamele yapm›fllar(!) Oysa gerçekleri gizleyemiyorlar bile. Gelebilecek tepkileri önlemeye çal›flmak için üzerinden bunca zaman geçtikten sonra ortaya ç›kard›klar› bu rapor tutsaklar›n nas›l vahflice katledildiklerini birkez daha kan›tlad›. OPERASYON SIRASINDA GARD‹YANLAR ‹ST‹RAHATTA OLDUKLARINI SÖYLED‹LER
Murat Ördekçi
Mustafa Y›lmaz
19 Aral›k katliam›n›n üzerinden üç y›l geçtikten sonra yeni aç›klanan bir ek raporla tutsaklardan üçünün ölümünden önce veya k›sa zaman diliminde varolan kurflun yaralar›n›n kenarlar›n›n kesici aletlerle geniflletildi¤i ortaya ç›kt›. Bu ek rapor, avukatlar›n 20 Eylül 2002’deki talepleri Eyüp 3. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 31 Ocak tarihli karar›yla dava dosyas›na konuldu. Katliamda Bayrampafla hapishanesinde katledilen Murat Ördekçi, Cengiz Çal›koparan ve Mustafa Y›lmaz ile ilgili Adli T›p Kurumu Baflkanl›¤›’nca 18 Eylül 2001 tarihinde düzenlenen ek otopsi raporunda flu bilgiler yer al›yor.
Murat Ördekçi (1972 do¤umlu): Kuyruk sokumunun iki santimetre üst k›sm›nda yara kenarlar›ndan kesilmek suretiyle geniflletilmifl ateflli silah yaras› mevcut oldu¤u, bu tip müdahalede bulunulmas›n›n baflta at›fl mesafesi tayini olmak üzere birçok de¤erlendirmeyi olumsuz etkileyece¤i, ateflli silah mermi ç›k›fl yaras› bulundu¤u dikkate al›nd›¤›nda kiflinin ölüm öncesi yada sonras› herhangi bir mermi çekirde¤i ç›kart›lmam›fl oldu¤u, yaran›n geniflletilmesinin ölümden önceki yada sonraki k›sa zaman diliminde yap›lm›fl oldu¤u, bunlar aras›nda mevcut bulgularla t›bben ayr›m yap›lamad›¤› kanaatini bildirir ek rapordur.
Cengiz Çal›koparan Cengiz Çal›koparan (1968 do¤umlu): Sol uyluk, ön yüz, sol uyluk arka yüz ve sa¤ ön kol arka yüzde tespit edilen, kenarlar›ndan kesilmek suretiyle geniflletilmifl ateflli silah yaralar› mevcuttur. Mustafa Y›lmaz (1968 do¤umlu): Vücudunun sa¤ uyluk, sol uyluk ve kar›n bölgesinde yara kenarlar›ndan kesilmek suretiyle geniflletilmifl ateflli silah girifl yaralar› bulundu¤u görülmüfltür. Bayrampafla Hapishanesindeki katliamla ilgili aç›lan iki ayr› dava da sürüyor. Biri 167 tutsak hakk›nda ken-
Jandarma ve infaz memurlar› hakk›nda aç›lan dava 6 Haziran tarihinde Eyüp 3. Asliye Ceza mahkesinde görüldü. Duruflmada infaz koruma memurlar› ile operasyon s›ras›nda askeri birliklerin komutan› olan Dursun Ertu¤rul’un avukat› haz›r bulundu. San›klar olay günü nöbet istirahatinde olduklar›n› ve suçlamalar› kabul etmediklerini tekrarlad›lar. Müdahil avukatlardan Güçlü Sevimli olay günü jandarman›n kameraya ald›¤› görüntülerin dosyaya konulmas›n› istedi. San›k Dursun Ertu¤rul’un avukat› ise müvekkilinin olay esnas›nda emri alt›ndaki askerlere yasalar d›fl›nda bir emir vermedi¤ini askerlerin kötü muamemede bulunmas›n›n bireysel inisiyatif olarak de¤erlendirilmesi gerekti¤ini söyledi. Yani 19 Aral›k günü askerler bireysel inisiyatif kullanarak 12 kifliyi öldürüyor ve bu askerlerin komutan› ise herhangi bir müdahalede bulunam›yor(!) Operasyon s›ras›nda içeri al›nmayan ‹stanbul Cumhuriyet Baflsavc›s› Ferzan Çitici’nin tan›k olarak dinlenme talebini reddeden mahkeme, eksik bilgilerin tamamlanmas› için ileri bir tarihe ertelendi. (H. Merkezi)
11
12
20 Haziran-3 Temmuz 2003
MKP Kongresi ve dibe vuran tasfiyecili¤in son ç›rp›n›fl›!-4 Do¤al olarak, geçmiflte nas›l ki tasfiyecilikle aram›zda birebir derin ideolojik, politik s›n›rlar vard›ysa; blok halinde birlefltikleri bugün de ayn› s›n›rlar geçerlidir. IV. BÖLÜM MKP KONGRES‹NDEN ÇIKAN GEN‹fi B‹LEfi‹ML‹ TASF‹YEC‹ BLOK Tasfiyecili¤in yapt›¤› kongrede MKP taraf›ndan partiden ar›nd›r›lan Hizip ve tasfiyeci ak›mlardan Koordinasyon Komitesi ve Yurt D›fl› Hizbi (Bolflevik Partizan) d›fl›nda di¤er ayr›l›klar›n gereksiz oldu¤u tespiti yap›lmaktad›r. Dolay›s›yla bunlar›n d›fl›nda kalanlar Marksist-Leninist-Maoist olarak görülmektedir. Böylelikle tasfiyecili¤in s›n›rlar›n› geniflletip, genifl yelpazeli tasfiyeci blokla Proletarya Partisi’ni örgütsel bir birlik içine çekmeyi hedeflemektedir. Bizim böyle bir anlay›fl›m›z›n olmad›¤› aç›kt›r. Bu konuda Proletarya Partisi’nin tavr› nettir. Lakin; MKP uzun zamandan beri önüne koydu¤u, tasfiyecili¤in parti içine nüfuz etmesi çabalar›n› yine sürdürüyor. Hem de bu sefer daha genifl bir blokla, Proletarya Partisi’ne entegre olman›n gayreti içindedir. Kendisi d›fl›ndaki, ideolojik politik kökenleri daha ikinci MK döneminde oluflan Komün çizgisini, Maoist Merkez adl› çizgiyi ve Kavga Kaçk›n› Suçlular Güruhu’nu da (KKSG) “MarksistLeninist-Maoist” olarak de¤erlendirerek partinin güçleri olarak görmektedir. Yeni tasfiyecilik Proletarya Partisi önünde hiçbir varl›k gösteremeyen, buharlaflm›fl, yok olmufl bu tasfiyecileri yeniden var etmeye çal›fl›yor. Yeniden onlara kan vermeye çabal›yor. Onlar› yeniden diriltmeye çal›fl›yor. Bir zamanlar göreli olarak “has›m” olan bu çizgiler tasfiyecili¤in kongresinde gelinen aflamada ortak bir zeminde birlefliyorlar. MKP kongresi genifl bileflimli tasfiyeci bir blok ortaya ç›karm›flt›r. Denilebilir ki, farkl› tarihlerde ortaya ç›kan tasfiyeci güçleri bugün birlefltiren nedir? Onlar› sonunda yak›nlaflt›ran, bir
mevzide birlefltiren tasfiyecili¤e tekabül eden ideolojik-politik akrabal›klar›d›r. Dolay›s›yla ayn› gen yap›s›n› sahip olan tasfiyecili¤in versiyonlar›, aralar›ndaki husumetleri atarak MKP kongresinde sarmafl dolafl olarak ortaya ç›km›fllard›r. Tasfiyeci bir kongre niteli¤ine uygun olarak ortak dünya görüflüne dayanan bir birlikle, partiyi hedef alm›fl; partiye has›m olan, partiyi reddeden ve bugün bulunduklar› izolasyon çizgisine çekme ve s›n›f mücadelesinden muaf tutmak gibi ortak, karakteristik ideolojik geleneklerle hareket eden tasfiyecili¤in çeflitli bileflenlerini ortak bir çizgide buluflturmufltur. Evet, bu birlik ve bu birlikte yer alan bileflen-
de gösteriyor. 4. Toplant›yla birlikte tasfiyecili¤in hakim oldu¤u ve 5. Toplant›da mülteci bir karakter alan 2. MK’n›n oportünist-tasfiyecili¤ini meflrulaflt›rma ve sözde Marksist-Leninist-Maoist çizgide göstermek için yapmad›¤› manevralar kalm›yor. Di¤er ad›yla Komün ya da Devrimci Partizan olan bu çizgiyi aklamak için yine oklar›n› Proletarya Partisi’ne yöneltiyor. 2. MK’n›n partiyi soktu¤u rotay› onun kendi çizgisinde aram›yor. ‹zlenen çizgiyi hep 2. Konferansa mal ediyor ve dönemin önderli¤ini temize ç›kar›yor. “2. MK’n›n partiye 2.
olarak kopmayan sol oportünist” olarak de¤erlendirmektedir. Görüldü¤ü üzere, MKP tasfiyecili¤i kendi emsalini temize ç›kartmak için nas›l da kendini zorluyor! Ve tabi yine bilinen o malum yöntemlere bafl vuruyor. Yine dönemin en üst parti organ› 2. Konferans nezdinde nas›l da partiye inkarc› ve haks›z suçlamalar getiriyor. Bir baflka deyiflle parti tarihinin en uzun süreçlerinden birinde önderlik yapm›fl bir MK’n›n izledi¤i ideolojik, politik, askeri, örgütsel hatt›n mülteci tasfiyecili¤e dek giden faturas›n›, tarihimizin Marksist-Leninist-Maoist Konferanslar›ndan birine ç›kart›rken; mülteci tasfiyecili¤e zemin yaratm›fl olan bir çizgiyi de kutsuyorlar. MKP bu oportünist ve eklektik tahlili yaparken, dayand›¤› nokta, 2. Konferansta yap›lan dönemin devrimci durumuna iliflkin tespittir. 2. Konferansta yap›lan devrimci durumun abart›l› tahlil-
Yeni tasfiyecilik Proletarya Partisi önünde hiçbir varl›k gösteremeyen, buharlaflm›fl yok olmufl bu tasfiyecileri yeniden var etmeye çal›fl›yor. Yeniden onlara kan vermeye çabal›yor. Onlar› yeniden diriltmeye çal›fl›yor. lerin ortak temel özellikleri budur. Dolay›s›yla onlar› birlefltiren partinin reddi ve tasfiyesinde kendisini ifade eden bu genetik-ideolojik akrabal›kt›r. Do¤al olarak, geçmiflte nas›l ki tasfiyecilikle aram›zda birebir derin ideolojik, politik s›n›rlar vard›ysa; blok halinde birlefltikleri bugün de ayn› s›n›rlar geçerlidir. Elbetteki köylü kurnaz›, “ideolojiler üstü” popülist birlik havarili¤i, tasfiyecili¤e karfl› genifl tecrübeleri olan Proletarya Partisi’ni ve taraftarlar›n› etkileyemeyecektir. Tersine, partiye s›zmak isteyen tasfiyecili¤in bu manevralar› onlar› daha da teflhir etmekte, yüzlerindeki gizi daha da a盤a ç›kartmaktad›r. Öyle ki MKP parti tarihini nas›l çarp›t›p karart›yor ve kendini aklamaya çal›fl›yorsa; ayn› aklama çabalar›n› di¤er tasfiyeci güçler için
örgütsel yenilgiyi yaflatmaya neden olan ideolojik, siyasi, örgütsel, askeri çizgilerinin tarihsel kökleri, 1.MK ve çizgisinde aranmal›d›r. Çünkü 1. MK partiyi savafla ve ülkenin nesnel gerçekli¤ine göre haz›rlamak yerine onu sa¤ pasifist bir anlay›fl ve çizgiye sokarak 12 Eylül Askeri Faflist Diktatörlü¤üne karfl› partinin haz›rl›ks›z yakalanmas›na neden oldu. 2. Konferansta hakim hale gelen sol oportünist çizgi, esasta tepki temelinde geliflti ve ideolojik olarak bu sa¤ çizgiden kopmad›. 2. MK’n›n önce sol sonra sa¤ çizgisine zemin haz›rlayan bu çizginin kendisiydi.” (MKP Kong. Bel. sa. 87) Görüldü¤ü gibi MKP, bir taraftan 2. MK’y› yenilgiye götüren çizgiyi 2. Konferansta ararken; di¤er taraftan da 2. Konferansa hakim olan bu çizgiyi “1. MK’n›n sa¤ çizgisinden ideolojik
ler içermesinden yola ç›karak, hem 2. Konferans› sol oportünist olarak görmekte, hem de bu tespitin 2. MK’y› yenilgiye, sol ve sa¤ çizgilere yöneltti¤ini söylemektedir. MKP tüm Konferans› devrimci durum tespitiyle özdefl görmekte, devrimci durum tespitinden yola ç›karak 2. Konferans› tek bir gündemiyle ele al›p, konferans›n bütününü sol oportünist olarak de¤erlendirmektedir. Aç›kt›r ki 2. Konferans tek bir gündemle s›n›rl› de¤ildi. MKP, bütün içerisinden tek bir parçay› alarak, konferans› bütünü hakk›nda “sa¤-sol oportünist çizgilerin hakim oldu¤u” fleklinde kehanetlerde bulunuyor. Böylelikle subjektivizme düflüyor. Tüm bunlara ba¤l› olarak da devrimci durum tahlilini MKP donduruyor. Dogmatik bir bak›fl aç›s›yla, devrimci durumun diyalektik de¤iflkenli¤ini göremiyor. ☞
11 Devrimci durum tespiti dura¤an de¤ildir; s›n›f mücadelesinin dönemsel seyrine göre de¤iflir. Egemenlerle ezilenlerin aras›ndaki çeliflki ve mücadelenin ivmesine göre s›k s›k de¤iflkenlik kazan›r. Sürecin stratejik tahliline tekabül etmez. Tersine stratejik sürecin içindeki taktik dönemleri içerir. Dolay›s›yla bir konferansta yap›lan devrimci durum tahlili, dönemsel de¤ifliklikleri içerir. Takti¤e tekabül eder. Baz› taktikler Stalin’in deyimiyle 12 saatte bile de¤iflebilir. Devrimci durum -istisnalar›n d›fl›nda 12 saatte de¤iflmezse bile- stratejik sürecin içinde s›k s›k de¤iflikli¤e u¤rar ve ona tekabül eden taktikler de s›k s›k de¤iflir. Dolays›yla devrimci durum dondurulamaz. Önemli olan parti önderli¤inin devrimci durumu yerinde ve zaman›nda objektif de¤erlendirebilmesi ve duruma uygun düflen taktik politikalar, askeri ad›mlar, örgütlenmeler ve p ro p a g a n d a ajitasyon faaliyetleri oluflturmas›d›r. Partinin taktik yönelimini devrimci duruma uygun bir rotaya sokmas›d›r. Burada belirleyici olan merkezi önderliktir. Devrimci durumu tahlil ve partiyi ona denk düflen bir hatta sokmakta birinci derecede merkezi önderlik sorumludur. ‹nisiyatif Parti Merkez Komitesindedir. Bir konferansta, konferans flartlar›nda yap›lan devrimci durum tahlili- do¤ru ya da yanl›fl- sonraki konferansa (veya kongreye) kadar de¤iflmez de¤ildir. Dönemsel de¤iflimleri s›n›f mücadelesinin dönemsel seyrini ifade eden devrimci durum tahlili, o dönemsel süreçte, somut tahlillere uygun bir flekilde de¤iflebilir. Partiye önderlikle yükümlü olan merkezi önderlik de bu de¤ifliklikler do¤rultusunda pratik ad›mlar atar. Nitekim bu 2. MK önderli¤i için de geçerliydi. 2. Konferanstaki abart› ve subjektivizmin oldu¤u tespiti görebilir, nesnel zemine uygun bir tahlil yapabilirdi. MK’lar›n görevi budur. Görev ald›¤› zaman içerisinde süreci do¤ru de¤erlendirme, sürece, ileriye dönük müdahale etmektir. Kald› ki, 2. MK ilk bafltaki sol sald›r› takti¤inden sonra devrimci duruma iliflkin defalarca de¤iflik tespitler de yapm›flt›r. Bu tüzü¤e ve iflleyifle ayk›r› de¤ildir. Lakin önemli olan devrimci durum tahlilinin do¤ru olmas› ve partiyi merkezi önderli¤in do¤ru bir hatta kanalize etmesidir. Ne yaz›k ki 2. MK’n›n sonraki tespitleri tasfiyecili¤e denk düflmüfltür.
13 Dolay›s›yla MKP devrimci durum tespitinden yola ç›karak 2. MK’nin önderlik yükümlülüklerini yerine getirememesini görmezlikten gelirken, ayn› zamanda 2. MK sürecinin kendi içinde 4. Toplant›yla damgas›n› vuran tasfiyeci süreci de 2. Konferansa mal ediyor. Tasfiyecilik bu toplant›yla beraber giderek, 2. MK nezdinde daha çok ete kemi¤e bürünüyor. Kadrolar›n ve parti güçlerinin önce flehirlere çekilmesi, partinin stratejik örgütlülü¤ünün da¤›t›lmas›, yok edilmesi, kadrolar›n yurtd›fl›na ç›kar›lmas› ve Dersim’deki dar bir alanda gerilla birimlerinin kendili¤indenci bir tarzda bafl› bofl b›rak›lmas› vb. fleklinde kendini gösteren parti örgütlülü¤ünün tasfiye edilmesi ve mülteci-tasfiyeci bir hatta sokulmas›
fleklinde yaflanm›flt›r… 2. MK’n›n bu tasfiyeci hatt› Güçlendirilmifl MK ile bafll›yor. Bu çizgiye damgas›n› vuran da FÜ’lerin çizgisidir. Ama MKP tasfiyecili¤i tüm bunlara karfl›n
ranst›r! Öyle ya, 2. MK’n›n çizgisinden 2. Konferans sorumludur! ‹flte tasfiyecili¤in mant›k silsilesi ve ç›kartt›¤› dahiyane sonuç… MKP di¤er taraftan da köylü kurnazl›¤›n› yine elden b›rakm›yor. Kongre belgelerinde en uzun bölümü alan, 2. MK’ y› temize ç›karma, 2. Konferans› karalama bölümünde, kendini iyice zorlarken, her zamanki gibi “Genel çizgi MLM idi” manevras›n› da yapmaktan geri kalm›yor. K›sa da olsa 2. Konferans›n hakk›n› da sözde veriyor! Sar›ld›¤› eklektik, pragmatik, tutars›zl›k vb. oportünist araçlara
yine baflvuruyor. O kadar suçlad›¤› 2. Konferansa bir iki yerde Marksist-LeninistMaoist de diyor. Nala vurmuflken akl›nca m›ha da vuruyor! ‹nkarc›l›¤›n› böylece gizleyece¤ini zannediyor, ama kendisinden baflka kimseyi kand›ram›yor yine… fiöyle diyor; “Çünkü 2. Konferans›-
20 Haziran -3 Temmuz 2003 oynuyor. Parti tarihinin Marksist-Leninist-Maoist dönemeçlerinden bir olan 2. Konferansa çok üstün bir gayretle! sald›r›yor, ama bu sald›r›lar› tuz buz oluyor. Ara s›ra malum manevralar yapsa da ipli¤i bir kere pazara ç›kt›¤›ndan hiçbir sonuç vermiyor. “Konferans›n yol gösteren siyaseti hatal› oldu¤undan parti, sorunlar› pratikte do¤ru olarak çözemedi ve aradan fazla zaman geçmeden önce sol, sonra sa¤a evrilen pratikle yenilgiyle tan›flt›.” (agy shf. 140) Bir kez daha görüldü¤ü gibi 2. Konferans› karfl›s›na alan MKP, Proletarya Partisi’nin MarksistLeninist-Maoist mevzilerini terk etmifl Devrimci Partizan çizgisiyle ideolojik birli¤ini böyle ilan ediyor. MKP’nin kongresinden ç›kan blo¤un bir di¤er bilefleni de Kavga Kaçk›n› Suçlular Güruhu. 6. Konferansta, partiyi terk edip kaçanlar›n nas›l da avukatl›¤› yap›l›yor. Kulaktan dolma dedikoduya dayal›, çarp›tma ve yalanlara tenezzül edilerek sözde Kavga Kaçk›n› Suçlular Güruhu (KKSG) üzerinden hiç de gerçe¤i yans›tmayan sald›r›larla Proletarya Partisi hedef al›nmak isteniyor. KKSG’nin Proletarya Partisi taraf›ndan silahs›zland›r›ld›¤› iddialar› yapan MKP yalan söylüyor! Uyduruk yalanlara itibar ediyor!... MKP’nin de çok iyi bildi¤i gibi bu ideolojik ortaklar› partinin en üst iradesinde tasfiyeci düflüncelerini dile getirme yerine parti iradesine kar-
fl › silah
bu geliflmelerin ve ard›ndaki çizgiyi 2. MK’n›n kendisinde arama yerine, saplant› haline getirdi¤i devrimci durum tespitiyle, hep 2. Konferansta ar›yor. Ne pahas›na! Yine parti tarihini çarp›tma, tasfiyecili¤i aklama pahas›na… Kald› ki bu tasfiyeci baylara sormak laz›m illegal bar›flç› mücadele tespitini, 2. Konferans m› yapt›? Yine örgütün tüm stratejik örgütlenmesinin la¤vedilmesi 2. Konferans›n karar› m›yd›? Örgütü yurtd›fl›na tafl›ma 2. Konferans›n karar› m›yd›? “‹brahim’in çizgisi uygulanm›yor, hayat hakk› bulmuyor!” 2. Konferans›n tespiti miydi? Ve yine “ iki asgari, bir azami program” 2. Konferans›n tahlili miydi? vb… Elbette ki bize göre de¤il. Lakin MKP’nin mant›¤›na göre 2. Konfe-
m›z esasta MLM sonuçlara sahiptir. ‹çinde baz› hatal› ve eksik kararlar olsa da 2. Konferansa damgas›n› vuran çizgi MLM’dir.” (agy 92) Ama, “2. Konferansta hakim hale gelen sol oportünist çizgi, esasta tepki temelinde geliflti ve ideolojik olarak bu sa¤ çizgiden kopmad›.” (agy shf 87) diyen de yine MKP’nin kongresidir. ‹ki cami aras›nda tur atanlar›n ç›karaca¤› kararlar da elbette ki beynamaz kararlar olacakt›r. Görüldü¤ü gibi partinin geçmiflini sözde “objektif” de¤erlendirenlerin ç›kartt›¤› sonuç her dönemeciyle inkarc›l›¤a dayanmaktad›r. MKP salt kendi aç›s›ndan de¤il, oluflturdu¤u kutsal ittifak›n içindeki di¤er tasfiyeci çizgiler aç›s›ndan da ayn› rolü
do¤rultacak kadar ileri gitmifllerdir. Ve bu karfl› devrimci giriflimlerinden sonra da oturumu terk etmifllerdir. Böylesi karfl› devrimci giriflimlerin karfl›l›¤›n›n o somut durumda ne olmas› gerekti¤i bizce dün de aç›kt›, bugün de aç›kt›r. Hiç kimse devrimci bir iradeye karfl› böyle bir küstahl›kta bulunma hakk›na sahip de¤ildir. Ancak o andaki objektif tablo tam da iradenin ortaya koydu¤u so¤ukkanl› ve objektif bir pratik duruflu gerektiriyordu ve yap›lan da odur. Burada bir hat›rlatmada bulunmakta yarar var. MKP kongre bileflimi “devrimci adalet-hukuk” iddias› da sahte ve tasfiyecili¤in bir yans›mas›d›r. Di¤er bir anlat›mla tasfiyecilerin adaleti de komünistlerin lehine de¤il aleyhine olur. Çünkü devrimci adalet
14
20 Haziran -3 Temmuz 2003 ve hukuk soyut de¤il somuttur. Düflünüfl tarz›ndan ba¤›ms›z de¤ildir. Devrimci bir iradeye karfl› silahla yönelmifl bir sald›r› karfl›s›nda, tasfiyeciler ölü taklidi yaparken bir gecede ç›kan kavga ya da hapishanede paylaflt›klar› ayn› ortamda salt sorun yaflanmamas› için yer de¤iflimi noktas›nda ortaya konan devrimci hassasiyetleri dahi kongrelerinin elefltiri gündemlerine girebiliyor. Bu örnek bile tek bafl›na tasfiyecilerin ideolojik ortakl›¤›n› ortaya koyma aç›s›ndan bir belge niteli¤ini tafl›maktad›r. E¤er ortada gerçekten devrimci kayg›lardan hareketle bir elefltiri olmufl olsa anlafl›l›r bir fley ama devrimci kayg›lar, çifte standartl› yaklafl›mlar› reddeder. Oysa karfl›m›zda iki farkl› yaklafl›m ve duruflun resmini görüyoruz. Bu da ortaya konan elefltirel tutumun özde uzak bir tasfiyecilik dayan›flmas› oldu¤unu belgeliyor. Kongre kararlar›n›n son bölümünde MKP; Proletarya Partisi’nin 6. Konferans› (2. OPK) ve sonras› sürecine böyle sald›r›yor. MarksistLeninist-Maoist olarak gördü¤ü KKSG’in üzerinde böyle çaps›z dedikodular ve hayal mahsulü senaryolar türeterek, gerçek niyetlerini ele veriyorlar. Hem de Marksist-Leninist-Maoist olarak gördü¤ünü söyledi¤i Proletarya Partisi’ne yönelerek…‹deolojik-politik zeminde gelmiyor. Giderek takatten düflmüfl olarak, yalana, inkara dayal› araçlar kullanarak kendisini iyice so¤utuyor. Oysa, Proletarya Partisi’nin tarihi ortadad›r… Hiçbir örgütsel varl›¤› olmayan 6. Konferans›n art›klar›yla, yalana dayal› ayn› mevzide buluflanlar›n akrabal›klar›, kendisini partiyi hedef alan çaps›z ve densiz sald›r›larla bir kez daha su yüzüne ç›k›yorlar. Evet, tasfiyecili¤in partiyi reddi, inkar› kendisini Maoizm tabelas›yla gizlemesi ve aklamas› karakteristik bir özelli¤i olarak ç›k›yor… S›n›rlar›n› geniflleten tasfiyeci cephenin flöyle tek tek tarihine bak›ld›¤›nda, hepsinin partiyi bölme eylemi içinde oldu¤u da görülecektir. Ama bu bölücüler, bugün de “birlik” 盤›rtkanl›¤› yap›yorlar. Ve kronolojik olarak bir dönem parti içinde olduklar›ndan yola ç›k›yorlar. Ama bir fleyi unutuyorlar: “O bir dönem” sonras›nda partiyi tasfiye girifliminde bulunmalar›, parti ilkelerini karfl›lar›na alarak parti karfl›t› bir zemine kaymalar›n› unutuyorlar. Dolay›s›yla Maoizm vb. Marksist-Leninist-Maoist literatür kullanarak, geri duygulara “birlik” ça¤r›lar› yaparak, parti içine s›zma emelleri bofl çabalard›r. Parti tarihi tasfiyecili¤i meflru görmez, Proletarya Partisi’nin bir bilefleni olarak hiç görmez! Dolay›s›yla “bir dönem” parti
normlar›na uygun olarak partide olanlar›n, tasfiyeci zemine kayarak yollar›n› ay›ranlar›n nostaljik gerekçelerle parti içinde tekrar yer almalar›, Marksist-Leninist-Maoist parti anlay›fl›yla
parti karar› al›namayaca¤› aç›kt›r.” (abç Lenin,C.4.sa.135) Evet, Lenin’in dedi¤i gibi tasfiyeci blok partiyle ayr› düfltü, aras›na derin s›n›rlar çizdi ve ayr› örgütler oluflturdu. Ama o andan
›n›rlar›n› geniflleten tasfiyeci cephenin flöyle tek tek tarihine bak›ld›¤›nda, hepsinin partiyi bölme eylemi içinde oldu¤u da görülecektir. Ama bu bölücüler, bugün de “birlik” 盤›rtkanl›¤› yap›yorlar. Ve kronolojik olarak bir dönem parti içinde olduklar›ndan yola ç›k›yorlar.
S
ters düflmektedir. T›pk› Lenin’in dedi¤i gibi: “Herhangi bir yeni parti ad›na mevcut partiden ayr›lanlara flu söylenmelidir: Deneyin, yeni bir parti kurun, ama eski, flimdiki, mevcut partinin üyeleri olamazs›n›z! Aral›k 1908’de al›nan parti karar›n›n anlam› budur ve partinin varl›¤› sorununda baflka bir
itibaren partiden koptular. Meflruiyetlerini yitirdiler. Dolay›s›yla partinin meflru bir gücü de¤illerdir. Ve bugün de blok olarak partiyi reddedenlere karfl› çizilen s›n›rlar korunacakt›r. Bundan hiç kimsenin flüphesi olmas›n. Yap›lan kongrede al›nan kararlar,
1f Maoizm’in güzergah›nda duran Proletarya Partisi’nin geçmifline, MarksistLeninist-Maoist çizgisine karfl› c›l›z ve eski pasl› silahlar›n kullan›ld›¤› bir sald›r› mahiyetindedir. Ama ayn› zamanda can vermifl, örgütsel hiçbir varl›¤› olmayan, buharlafl›p yok olmufl tasfiyecilerle MKP; tasfiyeci kongresinde ideolojik birlik ilan ederek A¤ustos blo¤u oluflturmufltur. Tasfiyecili¤in uluslararas› atmosferine iyice kap›larak bir dernek veya sendika ve benzeri bir kitle örgütü kadar bile örgütlü olmayan bu güçlerle birlik karar› ç›karan tasfiyeci kongrenin niteli¤i hakk›nda yeterli fikir verir san›r›z. “Zaten bütün o üç y›l boyunca bütün bu kalemflörler toplulu¤unda ‘lanet olas› sorular’ a kendi net yan›t›n› verme yönünde en ufak bir çaba alg›lamad›k. Kinayeli konuflmalar ve içi bofl hipotezler bol bol vard›, fakat do¤rudan bir tek yan›t yoktu. Bu toplulu¤un dikkate de¤er, karakteristik özelli¤i, flekilsizlik düflkünlü¤üydü, yani lanet olas› sorulara do¤rudan bir yan›t›n verilmifl oldu¤u daha o zamanlar tam da Tasfiyecilik kavram›n›n en kesin, en eksiksiz ve en aç›k biçime temel unsuru olarak kabul edilen bu özelli¤e düflkünlü¤üydü. fiekilsizce ak›nt›ya kap›lmak, kendi flekilsizli¤inden duygulanmak, flekilsiz bugünün karfl›t›n›n üstüne bir ‘çarp› çekmek’ -iflte Tasfiyecili¤in temel özeliklerinden bir budur. Oportünistler her zaman ve her yerde ve edilgen bir flekilde kendilerini ak›nt›ya b›rak›rlar...” Lenin’in bu sözleri sadece Rusya’daki de¤il, “bizim” tasfiyecili¤in de genel karakteristik özeliklerini aç›k bir flekilde yans›t›yor. TASF‹YEC‹ KONGREN‹N ‹S‹M DE⁄‹fiT‹RMES‹ “OLUMLU” YANIDIR! Bilindi¤i gibi tasfiyecilik uzun bir süredir Proletarya Partisi’nin ad›n› kullan›yordu. Yapt›klar› kongrede isimlerini de¤ifltirdiklerini ilan ettiler. Proletarya Partisi aç›s›ndan, isimlerini de¤ifltirmeleri tasfiyeci kongrenin en “olumlu” yan›d›r! Proletarya Partisi’nin de¤erlerini, otoritesini kullanan ve istismar eden tasfiyecilik bilindi¤i gibi uzun bir süre Proletarya Partisi’nin ad›n› da kullanm›fl, Proletarya Partisi’yle kendisini özdefl göstererek geri kitleler içinde hem kendini gizlemeye hem de mu¤lakl›klar yaratarak kendisini meflrulaflt›rmaya çal›flm›flt›r. Bu aç›dan, isimlerini de¤ifltirmeleri bir “olumluluk” arz etmifltir! Çünkü, art›k Proletarya Partisi’nin ismi alt›nda tasfiyecilik yapma flanslar› kalmam›flt›r.
☞
11
15
Yoldafllar, iflçiler emekçiler; “‹BO’nun Partisi’ne” gönül vermifl, umut ba¤lam›fl emekçi halk›m›z; tüm partizanlar: Belirtti¤imiz gibi tasfiyecili¤in sald›r›s›yla bir kez daha karfl›laflt›k. Lakin bu tasfiyecilik bize yabanc› de¤il. DABK-DARBE sürecinin bugünkü temsilcileri tarihimizi tümden inkar etme ve kara çalma yöntemleriyle partiyi hedef alma cüretini bir kez daha göstermifllerdir. Lakin bu sald›r›n›n Proletarya Partisi’nin tarihini karartamayaca¤› aç›kt›r. Herkesinde bildi¤i gibi parti tarihi nice zorlu ve meflakkatli dönemeçlerden geçerek, nice zorlu süreçleri defalarca aflmas›n› bilmifltir. Proletarya Partisi’nin tarihi düflmana karfl› çetin ve zorlu mücadeleler tarihidir. Nitekim bulundu¤u güzergahta yüzlerce flehit vermifl, yeri geldi¤inde düflmana darbeler vurmufltur. Ve yine s›n›f mücadelesinin her arenas›nda direnifllerde hep ön saflarda yer alm›flt›r. Proletarya Partisi’nin tarihi ‹brahim’den Mehmet’e fliar›yla, Marksizm-Leninizm-Maoizm’in
rehberli¤inde kendisini ifade eden tarihtir. Ama ayn› zamanda partiyi hedef alan her türlü anti-MLM ak›mlara karfl› verilen ideolojik mücadele tarihidir. T›pk› di¤er KP’lerin tarihi gibi... Uluslararas› proletaryan›n önder partilerinin, düflmana karfl› mücadeleler tarihinde oldu¤u gibi, tarihin bir parças›n› da s›n›f›n bilimine yönelik her türden ak›ma karfl› mücadele tarihi oluflturmufltur. Proletarya Partisi de s›n›f bilinçli proletaryan›n bu gelene¤inde sebat edecektir. Elbette ki parti ilkelerine ba¤l› kalarak demokratikmerkeziyetçilik ve iki çizgi mücadelesini, partiyi ileriye götüren motor güç oldu¤u bilinciyle, dün oldu¤u gibi bundan sonra da elden b›rakmayarak yoluna devam edecektir. Bu bilinçledir ki, Proletarya Partisi tasfiyecili¤in bu son, ama çok daha c›l›z hamlesini elbette ki yine savuflturacakt›r. Kamuoyuna yans›yan tasfiyecili¤in kongre kararlar›nda iyice dibe vurdu¤u aç›k bir flekilde zaten görülüyor. Ve yine tasfiyeci kutsal ittifak da ölü do¤mufltur. Çokça telaffuz ettikleri Maoizmi, tabela olarak kullanan tasfiyecilik gerçekte bir kez daha Ma-
PUSULA K‹TLE Ç‹ZG‹S‹ VE K‹TLELER ‹Ç‹NDE ÇALIfiMA YÖNTEMLER‹ ÜZER‹NE Kitleselleflme denildi¤inde kitlelerin bizim peflimizden kendili¤inden gelmeyece¤i bilinciyle kitleler içinde kök sal›nmal›d›r. Kitleler kendi bafllar›na kavgaya davet edilemezler. Kitleler içinde partili militanlar örgütleme faaliyetine giriflmeden, yap›lacak ça¤r›larla kitleler kavgaya gelmez. Ekonomiden siyasete, siyasetten savafla evrimle faaliyeti yürütmek asloland›r. “Bu süreçte rehber edinece¤imiz ve tüm partiyi flekilendirmeyi görev edinece¤imiz yönelim; “parti inflas›nda derinlefl kitle faaliyetinde yo¤unlafl”t›r. Kitle faaliyetinde yo¤unlaflmayla, kitleleri parti etraf›nda örgütlemeyi ve parti inflas›n›n güçlenmesi amaçlanmal›d›r. Yönelimin gerçekleflmesi, maddi güce dönüflmesi için kitlelerle birleflmeli ve kitlelerden kopmadan güçlü politik ba¤lar oluflturulmal›d›r. Güçlü politik ba¤lar oluflturmak için, kitlelerin ihtiyaçlar›na ve isteklerine uygun hareket edilmelidir. Kitleler için yap›lan bütün çal›flmalarda ne kadar iyi niyetli olunursa olunsun herhangi bir bireyin iste¤inden de¤il, kitlelerin ihtiyaçlar›ndan yola ç›k›lmal›d›r. Yapt›¤›m›z kavga ça¤r›lar›na kitleler hemen yan›t vermeyince, böyle durumlarda sab›rla beklemeliyiz. Çal›flmalar›m›z sayesinde kitlelerin ço¤unlu¤u kavga ça¤r›s›na olumlu yan›t verecektir, aceleci davranmamak gerekir, aksi takdirde kendimizi kitlelerden kopar›r›z. Kitleler bilinçli ve istekli olmad›klar› sürece onlar›n kat›lmalar›n› gerektiren
bütün çal›flmalar ka¤›t üzerinde kal›r. Acelecilik ve k›sa vadede sonuç alma tutumu sadece baflar›s›zl›¤a yol açar. Proletaryan›n sabr› ve metaneti burada kendini ortaya koymal›d›r. Kendi kafam›zdan kitlelere yak›flt›rd›¤›m›z ihtiyaçlar de¤il, onlar›n gerçek ihtiyaçlar›; bizim kitleler ad›na kararlaflt›rd›¤›m›z istekler de¤il, kitlelerin kendi bafllar›na kararlaflt›rd›klar› isteklere göre somut politikalar, faaliyet ve çal›flmalar belirlemeliyiz. Halka dayand›¤›m›z, kitlelerin tükenmez gücüne kuvvetle inand›¤›m›z, dolay›s›yla onlara güvenip kendimizi onlarla bütünlefltirdi¤imiz sürece her türden düflman› ezebilir ve her güçlü¤ün üstesinden gelebiliriz S›n›f bilinçli proletarya, partili militanlar, kendi anlad›klar› her fleyi kitlelerin de anlad›¤›n› sanmamal›d›r. Halk›n ihtiyaçlar›na uygun düflmeyen bir fikri, bir görüflü, bir düflünceyi ya da bir yöntemi terk etmekte isteksizlik gösterebilir miyiz? Her partili militan halk› sevmeyi, kitlelerin sesine dikkatle kulak vermeyi, her gitti¤i yerde kendini kitlelerin bir parças› olarak görmeyi ve kendini kitlelerden üstün tutmak yerine onlar›n bir parças› olarak görmeyi ve onlar›n içinde erimeyi, kitlelerin bulundu¤u düzeyi gözönünde tutarak onlar› uyand›rmay› hedeflemelidir. Kitlelerin siyasi bilincini yükseltmeyi kitlelerin kendi r›zalar›yla örgütlenmelerine, mücadele yürütmelerine yard›m etmeyi ö¤renmelidir. Halka dayand›¤›m›z, kitlelerin tü-
20 Haziran -3 Temmuz 2003
oizm taraf›ndan çürütülüyor. Proletarya Partisi taraftarlar›n›n bu çizgiye “‹bo’nun partisine” gönül vermifl emekçi halk›m›z›n da bu gerçe¤i gördü¤ünden eminiz. Geçmifl dönemde, partinin de¤erlerini, otoritesini, ismini kullanarak parti taban›n›n bir k›sm›n› kopartan tasfiyecili¤in, bugün MKP olarak ortaya ç›kt›klar› koflullarda etki alan›nda bulunan parti kitlesince de, tasfiyeci niteliklerinin daha objektif sorgulanaca¤› inanc›nday›z. Bugün partiyle, MKP tasfiyecili¤i aras›nda çok daha ç›plak bir flekilde görünen ayr›m noktalar›m›z›n, deflifre edilmesi daha netlik arz etmektedir. Tasfiyecili¤in kongre kararlar›nda görüldü¤ü gibi, Proletarya Partisi’nin tarihine kara çalanlar›n tarihimizle, parti program›m›zla, stratejik temel hedeflerimizle, Marksist-Leninist-Maoist ilkelerimizle ideolojik düzlemde, hiç bir ortak yanlar›n›n olmad›¤› bir kez daha su yüzüne ç›km›fl ve belgelenmifltir. Bu anlamda, bugüne de¤in tasfiyecili¤in etkisi alt›nda kalan insanlar›m›z da, gerçekte parti potansiyelinin bir parças›d›r. Bu kitlemizin, tasfiye-
cili¤in bugünkü geldi¤i dibe vurmufl durumunu daha objektif de¤erlendirece¤i ve gerçek parti saflar›nda yer alaca¤›na inan›yoruz. Tarihe objektif yaklaflmayanlar, Proletarya Partisi’ne sahip ç›kamazlar. Tersine hedef al›rlar. K›r küçük burjuvazisinin s›n›f karakteri üzerinde yükselen, dogmatizmle kesiflen salt askeri bak›fl aç›s›n›n damgas›n› vurdu¤u tasfiyecili¤in bu özelli¤i, MKP tasfiyecili¤inde de bir kez daha kendisini ortaya koymufltur. Oysa Proletarya Partisi kendi geçmifline ve tüm süreçlerine objektif ve öz-elefltirel yaklaflm›flt›r. Tabi ki inkarc›l›¤a prim tan›mam›flt›r, bundan sonra da tan›mayacakt›r. Proletarya Partisi her zaman hesab›n› vermifltir. Her dönemin parti iradesince de¤erlendirilmesini olumluluklar›yla, olumsuzluklar›yla baflta parti kitlesi olmak üzere, devrimci kamuoyuna sunmufltur. Bunu bütünsellik içinde verememesi bir eksikliktir. Bu bizim eksikli¤imizdir. Bunun bilincinde olan Proletarya Partisi bu eksikli¤ini de giderecektir. B‹TT‹
kenmez gücüne kuvvetle inand›¤›m›z, dolay›s›yla onlara güvenip kendimizi onlarla bütünlefltirdi¤imiz sürece her düflman› ezebilir ve her güçlü¤ün üstesinden gelebiliriz Partili militanlar, s›n›f bilinçli proletarya, bütün kalbiyle halka hizmet etmelidir. SADE YAfiAMA VE SIKI ÇALIfiMA ‹LKES‹ VAZGEÇ‹LMEZ ‹LKEM‹Z OLMALIDIR. Güvenece¤imiz yöntem; sorunlar› do¤ru çözebilme yeteneklerimizdir, bizler buna güvenmeliyiz. Geçerli olan budur, do¤ru olan budur. Kitlelerle güçlü politik ba¤lar kurmak esas faaliyetimiz olmal›d›r. Onlarla s›k› ba¤lar kurulmay›nca, kitlelerden kopmak, bürokratlaflmay› ve her türlü hastal›klara yakalanmay› beraberinde getirir. Halk içindeki çeliflmeleri çözerken demokratik yönteme baflvurulmal›d›r. S›n›f bilinçli proleterler, halk içinde çal›fl›rken demokratik e¤itim ve ikna yöntemini kullanmalar›n› ve tepeden inmecili¤e ya da bask› yoluna asla baflvurmamalar› gerekti¤ini unutmamal›d›r, proletaryan›n halk s›n›f ve tabakalar aras›ndaki çeliflkileri çözüm yöntemi her zaman ikna ve e¤itim yöntemi olmal›d›r. Kitlelere ba¤›r›p ça¤›rmadan, kitlelerin karfl›s›na geçilmeden, tam tersine daima onlar›n yan›nda olunarak, çal›fl›lmal›d›r. Kitleler hata yapabilir. Hata yapt›klar› zaman sab›rla onlar› ikna etmeye çal›fl›lmal›d›r. “Bütün bilgelik kitlelerden gelir. Her zaman en cahil olanlar ayd›nlard›r” Mao. Halk içindeki çeliflkilerin do¤ru ele al›nmas›, kitle çizgisini izlemek demektir. Kitlelere dan›flmay› bilmeli ve hiçbir koflul alt›nda kitlelerden kopulmamal›d›r.
Genifl kitleleri devrimci savafla kat›lmaya seferber etmek, temel sorundur. Bu görevi yerine getirmeden, bu göreve yeteri kadar önem vermeden, devrimci hareket geliflmez. Devrimin daha genifl alanlara yay›lmas›n›n yolu bu görevin baflar›yla yerine getirilmesiyle kavran›r. Devrimci savafl kitlelerin savafl›d›r; kitleler seferber edilmeden onlara dayan›lmadan devrimci savafl büyümez ve geliflemez. Düflman› yenmek ve kazanmak için kitlelerin karfl›laflt›klar› sorunlar› çözmeliyiz. Kitlelerin ç›karlar›n› temsil etti¤imizi, yaflamlar›m›z› onlar›n yaflamlar›yla bütünlefltirdi¤imizi, onlar›n özgürlük ve ba¤›ms›zl›k mücadelesinde yaflam›m›z› ortaya koydu¤umuzu, mücadelemizle, hareket tarz›m›zla, sorunlar› çözüm gücümüzle onlara göstermeliyiz. Kitlelerin sevgisini kazanmak zorunday›z. Kitlelerin deste¤ini kazanmak istiyorsak, onlardan mücadelemize kat›lmalar›n› bekliyorsak, onlarla birlikte olmal›, inisiyatiflerini harekete geçirmeli, onlar›n ç›karlar› için ciddiyetle ve içtenlikle çal›flmal›, yaflamlar›nda karfl›laflt›klar› sorunlar›n› çözmeliyiz. Böyle hareket edersek kitleler mutlaka bizlerin mücadele ça¤r›lar›na yan›t verecektir. Karfl› devrimin, devrimi imha ve yok etme sürecinde, hareketinde y›k›lmaz kaleler, kitlelerdir. Devrimi içtenlikle isteyen ve destekleyen halkt›r. Milyonlarca halk› parti etraf›nda örgütlemek için daha s›k› çal›flma, daha yo¤un propaganda ve ajitasyon çal›flmas›na daha yo¤un kitle faaliyetine giriflilmelidir. “‹nceleme-propaganda-örgütlenme” fliar›yla, her düflünce, plan-program, çal›flma ve kitle faaliyetinde yo¤unlaflmay›, parti inflas›nda derinleflme yönelimini hedeflemelidir.
20 Haziran -3 Temmuz 2003
16
11
Sonu gelmeyen anlaflmalar›n nedeni
SONU GELMEZ ANLAfiMAZLIKTIR! ABD haydutunun son Irak iflgalinde de görüldü¤ü gibi BM çetesinin karar›n› da hiçe say›p, rakip emperyalist haydutlarla aç›ktan bir kap›flmaya iten esas neden de içinde bulundu¤u ekonomik kriz ve mutlak üstünlük kurma iste¤iydi. “Emperyalizm var oldukça savafllar kaç›n›lmazd›r” tezi, tüm demagojilere ra¤men bugün de gerçekli¤ini korumaktad›r. “Demokrasi ve özgürlük” söylemlerinin alt›ndan petrol için iflgal; iflgal için ise, s›n›rs›z yalan ve aldatma ç›kt›. Aldatma, gerçekleri tersyüz etme, tüm sömürücü s›n›flar›n egemenlik için vazgeçemedikleri öncelikli kirli silahlar›d›r. Irak sald›r›s› ve iflgali politikalar›n›
ABD haydutu için petrolün önemi, yaln›z krizde olan ekonomisi için de¤il, ayn› zamanda rakip haydutlar üzerinde belli yönleriyle denetim kurmak, onlar›n hareket alanlar›n› daraltmak için de geçerlidir. Ortado¤u petrollerinin önemi ve dünya ekonomisinde oynad›¤› rol tart›fl›lmaz.
dünya kamuoyuna kabul ettirmek için ABD emperyalizmi ve yandafllar›, yapt›klar› demagojilere neredeyse kendileri dahi inanacaklard›. Dahas›, Saddam diktatörünün “elindeki kimyasal silahlar›n” yaratt›¤› “tehlikeye” karfl› neredeyse Amerikan topraklar›nda yaflayan tüm canl›larda “savunma ve korunma refleksi” ve duygusu yaratt›lar. Sonuç malum. Irak iflgal edildi. Binlerce Irakl›, bombalar alt›nda can verdi. Bunlar gerçekler. Peki gerçek olmayan nedir? Gerçek olmayan, Irak’a sald›r› ve iflgal için üretilen gerekçelerdir. ‹flgalin ard›ndan daha aylar geçmeden, iflgalciler cephesinde dahi “kimyasal silah” söyleminin sald›r› ve iflgal için bir bahane oldu¤u sesleri c›l›z da olsa yükselmeye bafllad›. ‹ç hesaplaflma ve kamuoyunu aldatmaya dönük de olsa, ABD haydutunun orta¤›n›n bafl› Tony Blair hakk›nda bu yönlü soruflturma aç›lmas› talepleri ‹ngiltere kamuoyunda tart›fl›lmaya baflland›. Tüm bu geliflmelere ra¤men, iflgalci haydutlar iddialar›n› hala sürdürüyorlar. Kimyasal silah “aramak için” yüzlerce “ilgili ve bilgili” yeni eleman›n› Irak’a göndermek için harekete geçtiler. Dün uydular vas›tas›yla Irak’ta kimyasal silahlar›n “varl›¤›n›” tespit edenler ve BM çetesine bu yönlü kan›t sunanlar, bugün Irak’› iflgal alt›nda bulunduruyorlar ve istedikleri yere girip ç›kmalar›na ra¤men “resimledikleri” o meflhur mekanlar› bulmakta zorlan›yorlar! “Tehlikeli silahlar› bulmak” için durmadan yeni takviye güç karar› al›yorlar. Takviye yap›p yapmayacaklar› tart›fl›l›r.
Tart›fl›lmayacak bir gerçek varsa, o da kimyasal silahlara dair hem yeni yalanlar duyaca¤›m›z hem de tepkiler biraz daha yükselirse, haydutlar ellerinde bulundurduklar› bir k›s›m kimyasal silah› (ki ABD dünyada en fazla kimyasal silaha sahip ülkelerden biridir) Irak’a tafl›yarak dünya kamuoyuna yeni yalanlar sunabilecekleri gerçe¤idir. Ama bu yalanlar› da sökmeyecektir. Bugüne kadar gazetemizde yay›nlanan çal›flmalarda defalarca alt›n› çizdi¤imiz ve yine bu yaz›m›zda da alt›n› çizece¤imiz gibi: Gerçekler, iflgalin gerçekleridir. Yani ABD haydutunun esas amac› hem Ortado¤u bölgesinde bir manevra ve hareket alan› sa¤lamak hem de Irak petrolleri üzerinde denetim kurmakt›. Nitekim, iflgal ordular› Ba¤dat’a girerken korumaya çal›flt›klar› ve koruduklar› yerlerin bafl›nda Irak’›n ‹çiflleri ve Petrol Bakanl›klar› vard›. Baflta Irak’›n tarihi ve kültür zenginlikleri olmak üzere, bir çok fley ya¤malan›p, tahrip edilirken bu yerler özel korunmaya al›nd›. Ya¤malanan bir çok de¤erli tarihi eserin, k›sa bir zaman sonra Avrupa ve ABD’de pazarlanmaya çal›fl›lmas› gerçe¤i, talanc›lar›n da iflgalcilerden ba¤›ms›z olmad›klar›n› ortaya koymak için somut bir veri niteli¤indedir. ABD haydutu için petrolün önemi, yaln›z krizde olan ekonomisi için de¤il, ayn› zamanda rakip haydutlar üzerinde belli yönleriyle denetim kurmak, onlar›n hareket alanlar›n› daraltmak için de geçerlidir. Ortado¤u petrollerinin önemi ve dünya ekonomisinde oynad›¤› rol tart›fl›lmaz. Baflta kimi AB üyesi emperyalist devletler olmak üzere, Rusya, Çin, Japonya gibi güçlerin bölgeye yönelik denetim ve petrole dönük çabalar›n› da bu yaklafl›mla ele almak gerekir. ‹flte ABD haydutunun elinde bulundurdu¤u militarist güç ve teknolojik üstünlükle, Afganistan’dan sonra iflgal serisine Irak’› da katmas›n›n esas nedenlerini bu noktalarda aramal›y›z. Neden Irak sorusuna yazar Fikret Baflkaya daha aç›klay›c› bir temelde flu yan›t› veriyor: “… Birinci sorunun cevab› do¤rudan ABD ekonomisinin içinde bulundu¤u durumla ilgili. Herkes dünyan›n tek süper gücünden söz ediyor. Oysa durum o kadar net de¤il ve nüanse edilmesi gerekiyor. Elbette
ABD mutlak olarak dünyan›n en büyük ekonomisi ama her alanda kesin üstünlü¤e sahip de¤il. Kesin üstünlü¤e sahip oldu¤u yegane alan silah sektörü. Silah d›fl› en ileri teknolojilerde bile üstünlü¤ünü kaybediyor. D›fl ticaret aç›klar› h›zla büyüyor. (1989’da 100 milyar dolardan 2000’de 450 milyar dolara yükselmifltir.) ‹leri teknolojilerde AB ve Japonya gibi rakipler var, ikincil teknoloji gerektiren harc› alem ürünlerde de Çin, Hindistan, Kore, Brezilya vb. gibi rakipler var. E¤er gerçekten “serbest piyasa” diye bir fley olsayd›, ABD silah sanayi d›fl›nda hiçbir sektörde rakipleriyle bafl edemezdi. ABD üretti¤inden daha çok tüketiyor, baflkalar›n›n (özellikle AB ülkeleri ve Japonya) tasarrufunu kullan›yor. Dolar› manipüle edip bir koz olarak kullan›yor vb… fiimdilerde hegomonik konumunu kullanarak bu zaaf›n› önleyebiliyor. Dolay›s›yla, ABD san›ld›¤› kadar güçlü de¤il…” ABD haydutunun son Irak iflgalinde de görüldü¤ü gibi BM çetesinin karar›n› da hiçe say›p, rakip emperyalist haydutlarla aç›ktan bir kap›flmaya iten esas neden de içinde bulundu¤u ekonomik kriz ve mutlak üstünlük kurma iste¤iydi. Bilindi¤i gibi Fransa, Almanya ve di¤er baz› emperyalist ülkeler bölgesel ç›karlar›ndan dolay›, Irak iflgali sorununda ABD haydutuyla ters düfltüler. fiu aç›k ki; Fransa, Almanya vb. emperyalist ülkeleri Irak iflgaline karfl› durmaya iten esas neden bu haydutlar›n bar›flsever olmalar› de¤il, tamamen bölgesel ç›karlar›ndan ve kayg›lar›ndan dolay›d›r. Nitekim, katil Bush’un son Avrupa ziyareti, G8 zirvesinde ortaya ç›kan sonuçlar, emperyalistler aras›ndaki çat›flmal› birlikteliklerin resmi niteli¤indedir. Çat›flmalar›n derinleflmesi ve geçici birliklerin kurulmas›n› da belirleyen emperyalist ç›karlar ve halk düflmanl›¤›d›r. G-8 Z‹RVES‹ VE ORTAYA ÇIKAN SONUÇLAR Zirvede kamuoyuna yans›yan Bush, Schröder, Chirac, Blair aras›ndaki samimiyet gösterileri hiç kimseyi yan›ltmamal›d›r. Yukar›da da ifade etti¤imiz gibi emperyalistler aras› rekabet, çat›flma esas, birlikler ise geçicidir. Zirvede ortaya ç›kan tablo da bu çat›flmal› birli¤in ve iki yüzlülü-
☞
11 ¤ün resmidir. Dün BM hukuku vb. gerekçelerle Irak’›n iflgaline karfl› ç›kan Fransa, Rusya bugün Irak’›n “yeniden inflas›” vb. için BM’nin devreye girmesi, yani talanc›l›¤›n ve katliam›n BM flemsiyesi alt›nda yap›lmas› konusunda ABD haydutuyla geçici de olsa, kamuoyuna yans›d›¤› kadar›yla bir birliktelik yakalad›klar› görünüyor. ‹flin en ilginç yan› ise; tam bu görüflmelerin öncesinde; önce Rumsfeld “belki de Saddam kitle imha silahlar›n› savafltan önce imha etmifltir” dedi. Daha sonra da Wolfofitz “kitle imha silahlar› sorunu kongre ve kamuoyunda savafl›n meflruiyetini artt›rmak için öne ç›kan bürokratik bir gerekçeydi” diyerek öteden beri yüzlerine takt›klar› o yalanc› maskeyi de ç›kar›p att›lar. Katiller art›k yalana ihtiyaç duymuyorlar ya da yalanlar›n› devam ettiremiyorlar. Tabi burada önemle görülmesi gereken, bu peçenin ç›kar›l›p at›ld›¤› bir dönemde yap›lan aç›klamalar ve anlaflmalard›r. Bunlar› maddeler halinde s›ralayacak olursak: Birincisi, G-8 zirvesiyle birlikte emperyalist ç›karlar› gere¤i iflgale karfl› ç›kan Fransa gibi ülkeler, Irak’a dönük bundan sonra BM flemsiyesi alt›nda politika yürütülmesine onay vermekle birlikte, ABD’nin iflgal politikas›n› da resmen onaylam›fl oldular. ‹kincisi, bu onayla birlikte, ABD haydutunun önceleri “Irak’ta en k›sa zamanda sivil yönetime geçilecek” aç›klamalar›n› reddedip, sivil siyasi yönetime geçiflin daha uzunca bir dönemi kapsayaca¤› aç›klamas›n› yapmas›d›r. Tüm bu aç›klamalar›n böyle bir döneme denk gelmesi, Fransa ve di¤er baz› emperyalist ülkelerin iflgal karfl›s›nda sergiledikleri iki yüzlü tutumlar›n›n daha iyi anlafl›lmas› aç›s›ndan oldukça aç›klay›c› ve ikna edici pratiklerdir. Tam da burada flu sorular› sorabiliriz? Bush Fransa, Almanya, Rusya gibi ülkeleri Ortado¤u pastas›na ortak m› ediyor? Yoksa Fransa, Rusya, Almanya “zarar›n neresinden dönülürse kârd›r” mant›¤›ndan hareketle, ABD’nin Ortado¤u politikas›na önemli oranda teslim olarak –Irak iflgalini onaylayarak- pastadan pay m› almak istiyorlar? Di¤er bir ifadeyle “karfl› ç›karak baflaramad›k, bari suç ortakl›¤› yaparak bölgedeki ç›karlar›m›z›, belli ölçüde koruyal›m” düflüncesiyle mi hareketle ediyorlar? Sorular› daha da ço¤altmak mümkündür.
17 Gerçe¤i söylemek gerekirse, bu sorulara hay›r demek çok zordur. Özellikle, dünyada yaflanan ekonomik kriz, bu krizin Rusya vb. ülkelerdeki yans›mas›, baflta petrol olmak üzere bölgenin zenginlik kaynaklar› Fransa, Rusya gibi ülkelerin Irak’taki yat›r›mlar› ve ABD haydutunun sahip oldu¤u askeri ve teknolojik güç söz konusu emperyalist haydutlara “karfl› ç›karak baflaram›yorsan, öngörülen politikalara baflvurarak pastadan pay kapmaya çal›fl” politikas›n› izlemeye itiyor. Tam da burada yeni bir soru daha sorulabilir; ABD rakiplerini böyle bir pastaya niye ortak etsin? Öncelikle flunu belirtmeliyiz ki, ABD, Irak petrolünü tekeline alarak pastadaki aslan pay›n› zaten kapm›fl durumdad›r. Ama kapt›¤› pastay› yemekte sorun/sorunlar yafl›yor. Bu sorunlar›n en bafl›nda iflgalcili¤in gayri meflrulu¤u ve bu gayri meflrulu¤un yaln›z bölgede de¤il, dünyan›n bir çok bölgesinde büyüttü¤ü a n t i -
20 Haziran -3 Temmuz 2003 cek için ABD’ye verilen bir mesajd›r. Di¤er bir ifadeyle pastay› yeme sorununda problem var. Ve bu problem ABD haydutunu yeni aray›fllara itiyor. Bu durum ABD ve ‹ngiliz emperyalizmine pastan›n bir bölümünü, belki de k›r›nt›lar›n› di¤er haydutlara vermelerini dayat›yor. Ve ABD haydutu bu ad›mlarla suç ortaklar›n› ço¤altarak haydutluklar›na ve iflgallerine “meflruluk” da kazand›rmaya çal›fl›yor. G-8 zirvesinde Irak’a yönelik ortaya ç›kan sonuçlar bu politikan›n ürünüdür. Irak’ta sivil hükümete geçiflin ertelenmesi, Wolfowitz’in yapt›¤› aç›klamalar, yaln›z bu politikadan güç alan pervas›zl›klar de¤il, ayn› zamanda iflgalcili¤e “meflruluk” kazand›rma ve bölge ve dünya kamuoyunu da buna al›flt›rma çabas›d›r. BUSH’UN ORTADO⁄U GEZ‹S‹ DE ÖN GÖRÜLEN POL‹T‹KANIN B‹R PARÇASIDIR Bush’un Ortado¤u gezisinin bir aya¤›, hatta görünürdeki en öncelikli ad›m› Filistin sorununa bir çözüm bulma aray›fl›d›r. Bilindi¤i gibi, Filistin sorununa “bar›flç›l çözüm” ya da Bush’un “yol haritas›” yeni bir giriflim de¤il, olan sadece iki yüzlülü¤ün en pervas›z ve haincesinin yeniden tekrarlanmas›d›r; eski yol haritas›n›n üzerine “yeni” kavram›n›n monte edilmesidir. Bu formalite ifl dahi çok pervas›z bir tarzda yap›ld›/yap›l›yor. Filistin taraf›n› kimin temsil edece¤ine bile ABD haydutu ve Ortado¤u’daki tetikçisi ‹srail Siyo-
Bilindi¤i gibi, Filistin sorununa “bar›flç›l çözüm” ya da Bush’un “yol haritas›” yeni bir giriflim de¤il, olan sadece iki yüzlülü¤ün en pervas›z ve haincesinin yeniden tekrarlanmas›d›r; eski yol haritas›n›n üzerine “yeni” kavram›n›n monte edilmesidir. Amerikanc› öfke ve tepki. Bu tepki bugün Irak topraklar›nda, neredeyse her gün iflgalci güçlerin bafl›nda patlayan kurflun, roket sesleriyle eyleme dönüflüyor. Bu ses yaln›z Irak topraklar›nda de¤il, tüm bölgede, gele-
nistleri karar veriyor. Nitekim Arafat bu görüflmelerin d›fl›nda tutuldu. Böyle bir giriflimin sonucunu flimdiden kestirmek için bölgenin yak›n tarihine ve bugüne bakmak yeterlidir. Filistin sorunu emperyalistlerin yön
verdikleri diplomasi koridoruna tafl›nd›¤›ndan bugüne kadar çok görüflme yap›ld›, “bar›fl” antlaflmalar› imzaland›. Ama tüm bunlar ka¤›t üzerinde kald›. Yap›lan her antlaflma, yeni ve daha büyük çat›flmalar›n habercisi, Filistinli çocuklar›n ölüm ferman› oldu. Dolay›s›yla Ürdün’ün Akabe kentinde Bush’un gözetiminde yap›lan son antlaflman›n ak›beti de öncekilerden farkl› olmayacakt›r. Burada, ABD haydutunun bu hamlesinin alt›nda yatan nedenleri sorgulama göreviyle yüz yüzeyiz. Burada önemli iki noktan›n alt›n› çizmeliyiz. Birincisi, ABD haydutu, Irak iflgaliyle birlikte bölgedeki militarist etkisini artt›rd›. Deyim yerindeyse “korku mikrobu” yayg›nlaflt›. Irak’tan sonra “s›ra kimde?” sorusu-sorular› da do¤allaflt›. Sald›r›ya u¤rayacak ülkelerin s›ralamas›n› yapmak ise adeta s›radan bir ifl haline geldi. ‹kincisi, Filistin sorunu bölgenin en temel sorunlar›ndan biridir. Bir yanda ABD haydutunun bölgedeki bafl tetikçisi, di¤er yanda bafl tetikçinin uygulad›¤› katliam ve sürgün politikas›na maruz kalan Filistin halk›. Bafl tetikçi ‹srail devletinin katliamlar› artt›kça Arap halklar›n›n ABD haydutuna ve tetikçisine karfl› öfke ve kini daha da büyüyor. Ve nitekim, Irak iflgaline karfl› Filistin topraklar›nda yükselen protesto seli bunun en somut kan›t›d›r. Bölgede iflgal ve terörist faaliyetlerinin tam da ayyuka ç›kard›¤› bir dönemde ABD emperyalizminin Ortado¤u’nun bu temel sorununa yeniden el atmas› tesadüfi bir geliflme de¤ildir. Haydut Bush bu hamleyle deyim yerindeyse iki kufl vurmaya çal›fl›yor: Bir yandan tehdit ve zorbal›kla Filistin yönetimini en geri noktaya zorluyor –ki Arafat masaya dahi yanaflt›r›lmad›- di¤er yandan bölgede oluflan anti-Amerikanc› tepki ve öfkeyi yat›flt›rmaya çal›fl›yor. Kamuoyunu bekle gör içine itiyor. Filistin sorununa çözüm bulunacak yan›lsamas›n› yarat›yor. Dahas› Filistin cephesinde mevcut olan parçalanm›fll›¤› derinlefltirmeyi hedefliyorlar. Nitekim M. Abbas ve Sharon ABD haydutunun denetiminde yapt›klar› aç›klamalar sonras›nda HAMAS’›n yap›lan ça¤r›lara verdi¤i hay›r yan›t›, Filistin cephesinde yar›n neler olabilece¤inin de somut habercisidir. Sonuç olarak, sorunlar›n yarat›c›s› olan emperyalist haydutlar›n, sorunlar›n çözücüsü olamayaca¤›, Filistin prati¤inde tarihi tecrübelerle ortaya ç›km›fl bir gerçektir. Bugün Afganistan’da, Irak’ta yaflananlar da bu tarihi tecrübeye pozitif anlamda katk› sunan/sunacak somut tecrübelerdir. Bu tarihi tecrübelere, tarihin tan›kl›¤›na s›rt›n› dönenler, hala halklar›n özgürlük-ba¤›ms›zl›k ve eflitlik düfllerini emperyalistlerin kap›lar›nda arayanlar FKÖ lideri Arafat’›n bugünün-
20 Haziran -3 Temmuz 2003
18
11
Bir flovenist sald›r›; ‘‘KERKÜRT’’ Bugün öncelikle Türk ulusuna mensup s›n›f bilinçli proleterler, Kürt ulusuna yönelik imha ve yok etme, inkar ve afla¤›lama sald›r›lar›na karfl› koymakla yükümlüdür.
TV’de Kürtçe yay›n hakk›n› bile, varl›¤› milyonlarla ifade edilen bir ulusa fazla görenlerin az›nl›k haklar›na sayg›l› olmas›n› beklemek safl›k olur. Irak’taki Türkmenlerin, Yunanistan, Bulgaristan’daki milyonlarla bile ifade edilmeyen az›nl›k Türkler konusunda en h›zl› ve en keskin insan haklar›, az›nl›k haklar› savunucusu kesilen TC devletinin demokratl›¤› ancak Kemal Atatürk kadar olabilir, bu Kemalist gerçeklik ise zorla ezme, yok etme ve zorla Türklefltirme gerçekli¤idir.
den ders almal›d›rlar. Star gazetesinin Kerkük’te yap›lan seçimlerde Kürt kökenli valinin seçilmesini “Kerkürt valisi’’ bafll›¤›yla vermesi, Kürt ulusuna yönelik flovenizmin i¤renç sald›r›lardan biri olarak sergilendi. Hemen her geliflme karfl›s›nda, her f›rsatta Kürt, Ermeni ve Yunan düflmanl›¤› yapmaktan geri kalmayan, hakim ulusun medya temsilcileri ve sözcüleri, en temel ve en s›radan bas›n ahlak kurallar›n› bile çi¤nemekten geri kalmamaktad›r. Kendilerini ‘Kemalist’, ‘cumhuriyetçi’, ‘ayd›nl›kç›’, ‘islamc›’, ‘hür bas›n’ diye nitelendiren; istisnas›z bütün egemen s›n›f temsilcilerinin savunuculu¤unu yapan, Türk bas›n› ve medyas›, söz konusu ezilen ba¤›ml› ulus ve az›nl›klardan Kürtler, Ermeniler, Yunanlar olunca vazgeçmedikleri, her zaman baflvurduklar› yöntemlerle en gerici, floven ve kafa-tasç› argümanlarla, söylem ve jargonlarla, sahiplerinin sesi olma rollerini oynamaktan geri durmamaktad›rlar. Halklar aras›nda düflmanl›k tohumlar› ekmekten, Türk halk›n› en gerici ön yarg›larla zehirlemekten geri kalmayan, Kemalist ›rkç›, faflist bas›n, tarihsel ve s›n›fsal rolünü oynamaktan asla geri durmamaktad›rlar. Kuruluflundan günümüze dek, her süreçte ve her tarihi f›rsatta, en azg›n flovenizm ve ›rkç›l›k örneklerini sergileyen, halklar aras›nda düflmanl›¤› körükleyen, hakim ulus milliyetçili¤iyle, gerici ön yarg›larla, halklar› zehirleyen Kemalist faflist TC devletinin g›das›n› ald›¤›, resmi ideoloji olan kemalizme karfl› mücadele etmek her demokrat, ilerici, devrimci ve komünistin vazge-
çilmez görevidir. B‹R KEZ DAHA KAYPAKKAYA Ö⁄RET‹S‹NE BAfiVURMAK B‹R KEZ DAHA SINIF B‹L‹NÇL‹ PROLETARYANIN B‹L‹NC‹YLE DONANMAK Bundan otuz y›l önce Kemalizmin karanl›k yüzünü MLM bilimiyle deflifre eden ‹brahim Kaypakkaya’n›n tarihi tan›kl›¤›na, flaflmaz bilimsel görüfllerine, devrimci bilgeli¤ine baflvurarak, bilimsel do¤rular› benimsemek göreviyle karfl› karfl›yay›z. “Kemalist diktatörlük, az›nl›k milliyetlerden özellikle Kürt milletinin bütün haklar›n› gasp etti. Onlar› zorla Türklefltirmeye giriflti. Dillerini yasaklad›... Kemalist diktatörlük, Türk flovenizmini körüklemeye giriflti. Tarihi yeni bafltan kaleme alarak bütün milletlerin Türklerden türedi¤i fleklinde ›rkç› ve faflist teoriyi piyasaya sürdü. Di¤er az›nl›k milliyetlerin tarihini tamamen kitaplardan sildi. ‘Bir Türk dünyaya bedeldir’, ‘Ne mutlu Türküm diyene’ cinsinden flovenist sloganlar› ülkenin her köflesine okullara dairelere, her yere soktu. Böylece çeflitli milliyetlere mensup iflçiler ve emekçiler aras›nda milli düflmanl›k tohumlar› saçt›; iflçilerin ve emekçilerin birli¤ini ve dayan›flmas›n› baltalad›. Türk iflçi ve emekçilerini, kendi flovenist politikas›na alet etmek istedi. Kemalist diktatörlü¤ün milli meselede izledi¤i çizgi tam anlam›yla Türk flovenizmidir. Ve bilindi¤i gibi, faflist diktatörlüklerin bir özelli¤i de hakim ulus flovenizmini körüklemek, milli düflmanl›klar yaratarak ve k›flk›rtarak, emekçi halk kitlelerini bölmek, birbirine düflürmektir.” Kemalizm ›rkç›l›kt›r, flovenizmdir, en koyu gerici, hakim ulus milliyetçili¤idir, zorla Türklefltirme ve kitle katliamlar› demektir. Kemalizm bizzat faflizmdir. Sözde demokratik olan gerçekte askeri faflist diktatörlük olan Kemalizm, ilerici ve devrimcilerin önünde mücadele edilmesi gereken en gerici ideolojidir. Kemalist faflist tarihi, Türk hakim ulus tarihi, halklar›n belleklerinden silinmeyecek kadar dersler ve ac›larla doludur. Tarih boyunca katliam, soyk›r›m ve en i¤renç asimilasyon politikalar›na baflvuran Türk hakim ulus burjuva ve toprak a¤alar›, ülkeyi adeta bir halklar hapishanesine çevirmekten asla geri durmam›fllar.
Komünist önder ‹brahim Kaypakkaya’n›n Kemalizm hakk›ndaki belirlemeleri ve bilimsel tespitleri bugün de geçerlili¤ini korumakta, onun ö¤retilerinin önemi ve kavranma ve kuflanma aciliyeti artarak devam etmektedir. Dünden bugüne faflist TC devlet politikas›n›n özünde de¤iflen hiçbir fley yoktur. Kemalizmin imha ve yok etme sald›r›lar›, asimilasyon ve Türklefltirme politikalar› bugün daha sinsi, daha sistematik, daha bilinçli ve uyan›k flekilde devam etmektedir, özü olan gericilikten, flovenizmden asla ödün vermeden devam etmektedir. Bir yandan en vahfli katliam, yok etme ve imha sald›r›lar›na baflvururken, di¤er yandan Türklefltirme ve en geri düzeyde kültürel k›r›nt›larla Kürt ulusal özgürlük mücadelesini aldatma ad›mlar›na bafl vurmaktan geri durmamaktad›r. Varl›k zeminini Kürt ulusunun inkarc›l›¤›na dayayan hakim ulus burjuvazisi ve toprak a¤alar›, Avrupa Birli¤i’ne girme müracaatlar›nda ya da TC devletinin baflvurusunun Konseyde gündeme geldi¤i, ele al›p de¤erlendirmeye baflvuruldu¤u dönemlerde, demokrat, insan haklar›na, az›nl›k haklar›na sayg›l› olma maskesini takma ikiyüzlülü¤e baflvurmaktad›r. Aldatma, kand›rma, oyalama ve geçifltirerek, sürece yayma politikalar› Osmanl›dan “genç TC” devletine b›rak›lan mirasd›r. TV’de Kürtçe yay›n hakk›n› bile, varl›¤› milyonlarla ifade edilen bir ulusa fazla görenlerin az›nl›k haklar›na sayg›l› olmas›n› beklemek safl›k olur. Irak’taki Türkmenlerin, Yunanistan, Bulgaristan’daki milyonlarla bile ifade edilmeyen az›nl›k Türkler konusunda en h›zl› ve en keskin insan haklar›, az›nl›k haklar› savunucusu kesilen TC devletinin demokratl›¤› ancak Kemal Atatürk kadar olabilir, bu Kemalist gerçeklik ise zorla ezme, yok etme ve zorla Türklefltirme gerçekli¤idir. Gazete haberlerinde, TV programlar›nda, radyo yay›nlar›nda, her türlü sanat ve edebiyat çal›flmalar›nda, tarih çal›flmalar›nda, inkarc›l›k, yok sayma çarp›tma yöntemlerine baflvurmaktan geri durmayarak, halklar aras›nda düflmanl›k ve kal›n çitler örmeye çal›flanlar›n gerçek yüzünü deflifre etme görevi baflta s›n›f bilinçli proletaryan›n omuzlar›ndad›r. S›n›f bilinçli proletarya, s›n›fsal ve tarihsel rolünü daha güçlü oynamak zorundad›r.
☞
11 Ezilen ve ba¤›ml› ulusa yönelik katliamlara, halklar aras›nda çitler ören, düflmanl›k tohumlar› eken politikalara, onlar› afla¤›layan Türklefltirme politikalar›na karfl› mücadele etmelidir. Bugün öncelikle Türk ulusuna mensup s›n›f bilinçli proleterler, Kürt ulusuna yönelik imha ve yok etme, inkar ve afla¤›lama sald›r›lar›na karfl› koymakla yükümlüdür. Demokrat olman›n, devrimci ve ilerici olman›n görevi ezilen uluslara ve az›nl›klara yönelik ›rkç› ve flovenist sald›r›lar karfl›s›nda kararl› ve tutarl› bir flekilde mücadele etmektir. Proletarya enternasyonalizm bayra¤›n›, s›n›f kardeflli¤ini, halklar aras›ndaki kardefllik bilincini güçlendirme mücadelesini yürütmek, baflta Türk ulusuna mensup s›n›f bilinçli proleterlerin görevidir. En geliflmifl uygarl›klar› yaratan, en geliflmifl toplumsal düzeyi yaflayanlar›n bile di¤er ulus ve halklardan üstün oldu¤unu iddia edecek durumda olmad›klar› bilinmelidir. Tarihsel, bölgesel, ekonomik farkl›l›klar ülkeler ve uluslar aras›nda eflitsizlikler ve uçurumlar yaratm›flt›r. Bu uçuruma varan farkl›l›klar›n yarat›c›lar›, kapitalist-emperyalist sistemdir ve onlar›n kompradorluklar›n› yapan burjuva-feodal sistemlerdir. Hiçbir ulusun aln›na do¤ufltan ak›ll› ya da hiçbir ulusun aln›na do¤ufltan aptal yaz›lmam›flt›r. Hiçbir ekonomik-toplumsal farkl›l›klar, bir ulusun ya da ülkenin kendisini ak›ll› baflka bir ulusu ya da ülkeyi aptal ilan etme hakk›n› vermez. Kapitalizmin eflitsiz geliflim yasas›n›n yaratt›¤› farkl›l›klar ve uçurumlar “ileri- geri” belirlemesini yapma hakk›n› bafl›ndan ortadan kald›rm›flt›r. Unutulmas›n ki uluslar›n özgürlük ve ba¤›ms›zl›k iradelerinin zincirlenmesinin, ülkelerin geri b›rakt›r›lmas›n›n yegane sorumlusu ve suçlusu kapitalist-emperyalist sistemdir, bu sisteme uflakl›k yapan komprador kapitalizm ve her türden gericiliktir. Kürt ulusunun özgürlük iradesinin zorla bast›r›lmas› ve ba¤›ms›zl›k hakk›n›n zorla elinden al›nmas›n›n tek sorumlusu ve suçlusu Faflist TC devletidir. Bugün en demokratik hak olan, ana dilde e¤itim hakk›n›, ana dilini
19 özgürce kullanma hakk›n› gasp edenlerin, bu haklar› sadece hakim ulus olan Türk ulusuna tan›yanlar›n, insan haklar›na, az›nl›k haklar›na sayg›l› olamayacaklar› aç›k de¤il midir? Meclis gündemine 6. uyum paketi olarak gelen, özel TV’lerde farkl› dillerde yay›n yapma hakk›n›n tan›nmas›n› içeren
maddeye, Türk devlet yetkililerinin en küçük bir hoflgörü göstermeyen ve bunun için günlerce tart›flan; bu hakk›n kay›ts›z flarts›z özgürce kullanma hakk›na bile sayg› gösteremeyenlerin sosyal devlet ve laik demokratik devlet söylemlerinde samimi oldu¤u söylenebilir mi? Aç›kça bir aldatmaca ve yanl›fl yönlendirme politikas›yla karfl› karfl›ya olundu¤u görülmelidir. Farkl› dillerde yay›n yapma hakk›n› bask›s›z, özgürce, demokratik bir tarzda kullanma, en koyu faflizmin hüküm sürdü¤ü koflullarda mümkün de¤ildir. Farkl› dillerde yay›n hakk›n›n tan›nmas› demek bu hakk› bask›s›z ve özgürce kul-
20 Haziran -3 Temmuz 2003
lanmak olarak anlafl›lmamal›d›r. ‹yilefltirme ve demokrasiyle ilgili al›nan kararlar, sadece ka¤›t üzerinde kalan ve hiçbir yapt›r›m gücü ve kullanma güvencesi olmayan yasalard›r. Herfleyin komutan›n iki dudak aras›na s›k›flan haklar›n güvencesi ve demokratik kullan›m hakk›, faflizm koflullar›nda mümkün de¤ildir. fiimdiye kadar onlarca “demokratik”, “iyilefltirme” yasalar› ç›kar›ld›. Ancak bunlardan hiç birinin uygulanma güvencesinin ve özgürce kullanma hakk›n›n olmad›¤› ortadad›r. ‹fl ve çal›flma yasalar›nda görüldü¤ü gibi her zaman sömürücü ve efendilerin hakk› koruma ve güvence alt›na al›nm›flt›r. ‹flçilerin, köylülerin, emekçilerin, ezilenlerin hiçbir hakk›n›n koruma ve güvence alt›na al›nmad›¤› yaflanan her bir pratikte aç›kça görülmektedir. Kafl›kla verilen haklar›n kepçeyle al›nd›¤› faflizm koflullar›nda yegane güvence sömürülenlerin, ezilenlerin örgütlenme güvencesidir. Her f›rsatta hukuk devleti söylemlerini dillerinden düflürmeyenlerin, iki yüzlülükleri her toplumsal geliflmede kendini ortaya koymaktad›r. EN GÜÇLÜ HAK, ÖRGÜTLENME HAKKIDIR KURTULUfi,
DEVR‹M YAPMA HAKKINI USTACA KULLANMAKTAN GEÇER! En koyu gericili¤in hüküm sürdü¤ü ve her türlü bask›n›n yasallaflt›¤› faflizm koflullar›nda, s›n›f bilinçli proletarya, Kürt ulusunun kendi kaderini tayin hakk›n›n gasp edilmesinin karfl›s›nda olacakt›r. Her türden Türklefltirme politikas›n›n karfl›s›nda olacakt›r. Ba¤›ms›zl›k ve özgürlük hakk›n›n özgürce kullan›lmas›ndan yanad›r. Örgütlenme hakk›n›n, özgürlük iradesinin kullan›lmas›n›n yanl›fl yönlendirilmesinin karfl›s›nda olacakt›r. Bugün, s›n›f bilinçli proletarya, Kürt özgürlük mücadelesinin silahs›zland›r›lmas›n›n karfl›s›nda olacakt›r. Bu konudaki görevi; PKK-KADEK güçlerini Faflist TC devletinin silahs›zland›rma politikas› karfl›s›nda dikkatli ve uyan›k olmaya ça¤›rmakt›r. Emperyalist senaryolara, faflist TC’nin oyunlar›na karfl› bilinçli ve uyan›k olmaya ça¤›rmakt›r. S›n›f bilinçli proletaryan›n, Kürt özgürlük mücadelesinin silahs›zland›r›lmas›na, piflmanl›k yasalar›yla onursuzland›r›lmas›na karfl› oldu¤u belirtilmelidir. Kürt ulusunun kendi kaderini tayin hakk› Kürt ulusuna aittir. Tam hak eflitli¤i en demokratik bir hakt›r, bu hak ayn› zamanda Kürt ulusunun hakk›d›r. Demokratik halk devrimini kullanma hakk› özgürlü¤ün garantisidir.
20 Haziran -3 Temmuz 2003
A B D U L L A H A Y S U Türkiye ile ABD aras›nda 1950 y›l›nda imzalanm›fl olan ilk kredi anlaflmas›, y›llar içinde de devam etmifl ve Türkiye’yi d›fla ba¤›ml› hale getiren birçok anlaflma imzalanm›flt›r. Bunlar›n birço¤u tar›mla ilgilidir. 1950 y›l›ndan bu yana tar›m sektörüne aç›lan toplam 31 krediden 14’ü 1950-1980 y›llar› aras›nda aç›lm›flt›r. Bu krediler genel olarak dar kapsaml› sektörün belli noktalarda verimlili¤ini art›rmaya dönük (II. Dünya Savafl› sonras›nda Türkiye’ye biçilen role uygun kredilerdir.) 1950’lerde Dünya Bankas› ile bafllayan iliflki k›sa zamanda çok yayg›nlaflm›flt›r. 1950’lerden 1970’lerin sonuna kadar verilen krediler üretim girdilerinde d›fla ba¤›ml› “tar›m ülkesi” olma gere¤ine yönelik kredilerdir. Baflka bir deyiflle Türkiye’ye uluslararas› ifl bölümünde biçilen role uygun olarak tar›m sektörü desteklendi. 1960’l› y›llarda tar›m›n destek görmesi ile birlikte teknoloji kullan›m›nda art›fl olmufl, ifllenemeyen genifl topraklar (meralar) ifllenmeye bafllanm›fl, pazar için üretime geçilmifl, verimde art›fllar yaflanm›flt›r. Tar›m kesiminde uygulanan bu politikalar k›rsal alanda büyüme/geliflme e¤ilimini güçlendirmifltir. Bu dönemde; Tar›m›n desteklendi¤i 1970’li y›llar›n ikinci yar›s›na kadar 1 kg. bu¤day ile 1 kg gübre baz› y›llarda 2 kg gübre bile al›nabiliyordu. 1970’li y›llar›n ikinci yar›s›ndan sonra iç ticaret hadleri tar›m›n aleyhine döndü, 2-2,5 kg bu¤day ile 1 kg gübre al›n›r oldu. Bu de¤ifliklik asl›nda Türkiye’ye II. Dünya Savafl›’ndan sonra verilen tar›msal üretimlerde d›fla ba¤›ml› rolünün de¤iflece¤inin ilk iflaretleriydi. Bilindi¤i üzere 1980’li y›llarda bafllayan ve özellikle az geliflmifl ve geliflmekte olan ülkelere yönelik vahflice sald›r›n›n ad› küreselleflme-globalleflme ya da neo-liberalizm olarak adland›r›lm›flt›r. Kapitalizmin sermayesinin küreselleflmesi ve kamusal alanlar›n›n (devlet kurulufllar›n) sermayelefltirilmesi (özellefltirilmesi) politikalar›ndan, Türkiye’deki tar›m ve hayvanc›l›k sektörü de pay›na düfleni alm›flt›r. 1980 y›l›ndan sonra as›l olarak 1985 tarihli Tar›m SECAL anlaflmas› bafllang›ç olmak üzere kredilerin niteli¤i de¤iflmifltir. 1980’li y›llarda verilen krediler tar›m sektörünün ürün planlanmas›ndan (uluslararas› büyük tar›m flirketlerinin istedi¤i flekilde) kredi sisteminden sektöre dönük kamu ‘örgütlenmesine’/örgütlenmemesine (kamuyu öncülük, ö¤reticilik, üretici ve tüketici lehine düzenleyicilikten al›koyan) dek hem sektörü hem de sektör yönetimini yeniden yap›land›rmaya yönelmifl ‘program kredileri”dir. Baflka bir deyiflle 1980 sonras› krediler “yap›sal uyarlama politikas› kredile-
20
11
Abdullah Aysu’dan köylülük üzerine Emperyalizm ve uflaklar›n›n ülkemizde tar›m› bitirmeye yönelik politikalar› yaln›zca ülkemizde uygulanmamakta; tüm sömürge, yar›-sömürge ülke ekonomileri IMF, DB, DTÖ vb. kurumlar arac›l›¤›yla uluslararas› sermayenin ç›karlar›na göre düzenlenmektedir. Türkiye Tar›m Vakf› Baflkan› Abdullah Aysu’nun bu konular üzerine kaleme ald›¤› yaz›y› k›saltarak yay›nl›yoruz.
Emperyalist sald›rganl›k ve tar›m ri”dir. 1980’lerde 10 kredi, 1990’larda 7 kredi olmak üzere 1980 ve 1990’da toplam 17 kredi anlaflmas› imzalanm›flt›r. Özellikle 1980 sonras› yap›lan her kredinin karfl›l›¤›nda dönemin hükümetleri taraf›ndan ödünler verilerek imzaland›¤›ndan bu krediler bizi her geçen gün geliflmifl ülkelere daha fazla ba¤lad› ve pazar yapt›. II. Dünya Savafl› sonras›nda, bize üretim girdilerinde d›fla ba¤›ml› olma rolü veren Amerika, sanayi ve tar›m›n› eflzamanl› gelifltirdi. Avrupa da Amerika gibi sanayi ve tar›m›n geliflmesine ayn› oranda önem verdi. Geliflmifl ülkelerin uygulad›klar› bu politikalar gere¤i de 1980’lere gelindi¤inde tar›msal üretim stoklar› iyice artmaya bafllad›. Stoklar›n› eritmek için baz› dayatmalarda bulunmaya bafllad›lar. Türkiye’yi pazar yapacak birtak›m yapt›r›mlar› kontrollerindeki uluslararas› finans kurumlar arac›l›¤›yla dayatmaya bafllad›lar. Bundan tar›m ve hayvanc›l›k sektörü de nasibini ald›. Nedir bu dayatmalar 1980’den sonra AB, GATT (Tarifeler ve Ticaret Genel Anlaflmas›), WTO (World Trade Organisation-Dünya Ticaret Örgütü), WB ve IMF’nin direktifleri do¤rultusunda, Türkiye tar›m politikalar›nda ad›m ad›m gerçeklefltirilmek istenenleri, ad›na da Tar›mda Yeniden Yap›lanma dedikleri dayatmalar› flöyle s›ralayabiliriz: 1-Destekleme kapsam›n› daraltmak, 2-Girdi sübvansiyonunu düflürmek, 3-Taban fiyat uygulamalar›n› kald›rmak, 4-Tar›msal kredi faizlerini yükseltmek, 5-Tar›m Sat›fl Kooperatifleri ve Birliklerinden deste¤i kald›rmak ve tesislerini Afi’lere dönüfltürmek, 6-Tar›msal K‹T’leri özellefltirmek, fiimdi bu dayatmalar›n Türkiye tar›m sektörüne, çiftçilere, tüketicilere etkilerini teker teker açal›m. 1-Destekleme kapsam›n› daraltmak, kald›rmak, Geliflmifl ülkeler bize, AB, IMF, GATTWTO, WB gibi uluslararas› örgütlenmeler ve finans kurulufllar› ile desteklemeleri kald›r›n diye dayatt›lar. Ama, kendileri tamamen tersini yap›yorlar. Bir k›yaslayal›m: Dünyada her y›l üçyüz milyar dolar tar›msal ürünlere destek uygulanmaktad›r. Bu rakam›n 284 milyar›n› geliflmifl yedi ülke (G-7’ler) kendi çiftçilerine, kalan 16 milyar dolar ise dünyadaki di¤er tüm ülkeler tar›m sektörlerine destek olarak veriyorlar. Avrupa Birli¤i ülkelerinde dolayl› destekler hariç kifli bafl›na düflen do¤rudan destek oran› y›ll›k 2 bin 500 dolar. ABD’de ise 4 bin 500 dolar, Türkiye’de kifli bafl›na destekleme 40 dolard›r.
AB’de Do¤rudan Gelir Deste¤i’nin desteklemeler içindeki pay› yüzde 6, pazar fiyat deste¤i yüzde 50, (bizde tamamen kald›r›l›yor) girdi kullan›m›na dayal› destek ise yüzde 10’dur (bizde ise tamamen kald›r›ld›) Tar›m ülkesi olan Türkiye, tar›m›na; 1995 y›l›nda 5 milyar dolar, 1999 y›l›nda 2.9 milyar dolar. 2000 y›l›nda 2,5 milyar dolar destek sa¤lam›flt›r. Türkiye’de tar›m› kald›r›n diyen ve 2002 May›s bafl›nda tar›ma desteklerini yüzde 70 art›rma karar› alan ABD’de bu rakam 97 milyar dolar, AB ülkelerinde 127 milyar ECU civar›ndad›r. 2-Girdi sübvansiyonunu düflürmek, Girdilere yap›lan destekler tek bafl›na çiftçilere uygulanan sübvansiyon olarak düflünülmemelidir. Çünkü yap›lan girdi sübvansiyonlar› sonucunda üreticiler ürünü ucuza mal ediyor. Türketici de ucuza tüketiyor. Özetle sübvansiyon uygulanmal›d›r. 3-Taban fiyat› uygulamalar›n› kald›rmak, Taban fiyatlar›n›n belirlenmesi ve al›m garantisi verilmesi hem üreticiyi hem de tüketiciyi koruyan bir yan› vard›r. Devletin g›da güvenli¤i ve yeterlili¤i için taban fiyatlar›n› aç›klamas› ve al›m garantisini yerine getirmesi gerekmektedir. bu sistemde devlet, çiftçiyi tüccar ve sanayiciye karfl› korurken, ayn› zamanda tüketicileri de sanayici ve tüccara karfl› korumufl oluyordu. IMF ve Dünya Bankas› istiyor diye yeterli ürün al›m› yapmamas›, al›m›n› yapt›¤› ürünlerin taban fiyat›n› zaman›nda aç›klamamas› ve al›m›n› yapt›¤› ürünlerin paras›n› da peflin ödememesi çiftçiyi, üretemez duruma sokmufltur. Yine, IMF ve Dünya Bankas› istiyor diye hükümetlerin taban fiyat› uygulamalar›ndan vazgeçmesi demokratik örgüte ve güvenceye kavuflturulmam›fl üreticiler için oldu¤u kadar tüketiciler için de ayn› oranda zararl› olmufltur. (Bu günlerde tart›fl›lan ekmek fiyat›n›n nedeni buradan kaynaklanmaktad›r.) 4-Tar›msal kredi faizlerini yükseltmek, Birçok ürünü y›lda bir sat›lan, buna karfl›l›k bütün bir y›l masraf yap›lan tar›m sektöründe sermayenin devir h›z› yavafl ve tasarruf yoluyla sermaye oluflturulmas› zor oldu¤undan, kullan›labilir sermaye miktar› genel olarak yetersiz kalmaktad›r. Tar›m Kredi Kooperatifleri (TKK) üreticilerin ekonomik menfaatlerini korumak özellikle meslek ve geçimleri ile ilgili ihtiyaçlar›n› sa¤lamak amac›yla kurulmufltur. Çiftçilerimizin gereksinim duyduklar› iflletme kredilerini ve gübre, tohum, ilaç, traktör vb. üretim girdilerinin neredeyse tamam›n› önemli ölçüde kredi kooperatiflerinden karfl›lamaktayd›lar. Bugünkü iflleyifli ile yabanc›, ulusafl›r› flirketler ve onun iflbirlikçilerinin mallar›n›
satan, acenteleli¤ini yapan konumda olan, TKK’n›n kurulufluyla esas olarak ortaklar›na ucuz (maliyetine) ve yeterli kredi sa¤lanmas› amaçlanm›flt›. Bu amac›n› k›smen uygulayabilirken, IMF ve Dünya Bankas›’n›n direktifi ve hükümetlerin direktifleri uygulamaya sokmas› ile TKK kredi faizlerini yükseltti. Bunun sonucunda da çiftçiler borcunu ödeyemez duruma girdi ve icral›k oldu. Cezaevlerine girdi. ‹flletme sermayesi olmayan çiftçiler de art›k üretemez duruma geldi. 5-Tar›m Sat›fl Kooperatifleri ve Birliklerine yap›lan deste¤i kald›rmak; tesislerini Afi’lere dönüfltürerek özellefltirmek, Dolayl› destekleme al›mlar›n› yapan Tar›m Sat›fl Kooperatifleri ve Birlikleri hakk›nda “yeniden yap›land›rma” ad› alt›nda 16 Haziran 2000 Tarih ve 4572 Say›l› Kanun ç›kar›ld›. SÖZLEfiMEL‹ ÜRET‹C‹/Ç‹FTÇ‹L‹K Sözleflmeli üreticilik; Türkiye tar›m›nda ilk uygulanm›yor; yani yeni bir uygulama de¤il ama dönemin özellikleri nedeniyle yeni bir nitelik tafl›d›¤› da bir gerçektir. Türkiye’de ilk 1965 y›l›nda T‹GEM’ler ile çiftçiler aras›nda hububat tohumlu¤u üretmek üzere sözleflmeli çiftçilik/üreticilik bafllad›. Yine 1965 y›l›nda Türkiye fieker Fabrikalar› Afi ile çiftçiler aras›nda yap›lan sözleflmelerle sözleflmeli üreticili¤e geçildi. Ancak bu yap›lan sözleflmeli üreticiliklerde taraflardan biri devlet di¤eri ise çiftçilerdi. 1970’li y›llarda daha çok Marmara bölgesinde salça ve konserve fabrikalar› ile çiftçiler aras›nda sözleflmeli üreticilik uygulanmaya bafllad›. Burada taraflar özel sektör ile çiftçilerdi. Ama, çiftçiler bu flirketlere üretmek zorunda de¤illerdi, çünkü; henüz tar›m tahrip edilmemiflti. Baflka seçenekleri vard›. 1980’li y›llarda uygulanmaya bafllayan kökü d›flar›da politikalar nedeniyle tar›m sektörünün hemen tamam›nda devlet tasfiye ediliyor, onun yerini yerli ve yabanc› büyük tar›m ve g›da flirketleri al›yor. Tütünde, flekerde, tohumda, hayvanc›l›kta... Özetle, son yirmi y›lda uygulamaya konulan IMF ve Dünya Bankas› patentli politikalar sonucu devlet -köylü iliflkisi k›r›l›yor, sermaye (yerli-yabanc›)- köylü iliflkisi kuruluyor. Arada devletin ve çiftçi örgütlerinin rolününü bulunmad›¤› bu iliflki ‘sözleflmeli çiftçilik/üreticilik’ modeli üzerinde yükseltiliyor. O halde sözleflmeli çiftçilik/üreticilik nedir, onun k›sa tarifini yap›p nas›l iflledi¤ine bir bakal›m. Sözleflmeli çiftçilik/üreticilik; yerli ve yabanc› büyük tar›m flirketlerinin tar›m ve hayvanc›l›k alan›nda üretimden tüketime de¤in her aflamaya egemen olmas› diye tan›mlanabilir.
11 leyifline gelince: Örne¤in; flirket çiftçiye arpa ürettirecekse, arpa tohumunu veriyor, flirketin kendi traktörü ile topra¤› ifllettiriyor, gübresini ilac›n› veriyor, biçimini-hasad›n› yapt›r›yor; bütün bu harcamalar harcaman›n yap›ld›¤› dönemdeki dolar kuruna göre dolara dönüfltürülüyor. Arpan›n taban fiyat› TMO’ca aç›klan›nca ya da ekim öncesi flirketçe belirlenen fiyat üzerinden çiftçi, flirket ile hesaba oturuyor. Burada flirket, üretilen mal› TMO fiyatlar› üzerinden ya da ekim öncesi belirlenen fiyat üzerinden almakla yükümlüdür. Tohumun, gübrenin, mazotun, traktörün, ilac›n çiftçiye verilifl tarihi üzerindeki dolara dönüfltürülmüfl fiyat› mal teslimat›ndaki dolar›n kuru üzerinden hesaplanarak maliyet belirleniyor. Hesaplanan maliyet, toplam üründen düflürülüyor, kalan› çiftçiye flirketçe veriliyor. (birfley kald›ysa tabi) Borçluysa da borcunu flirkete ödemek zorundad›r. Bu süreçte kurakl›k olmas› halinde çiftçi flirketin üretim maliyetlerini, hasat döneminin döviz kuru üzerinden vermekle yükümlüdür. Görüldü¤ü gibi flirket, tohum, ilaç, gübre satarken zaten kâr ediyor. Riski yok. Çiftçi kurakl›k halinde maliyeti ödeyece¤i için riski tamamen üstlenmifl oluyor. Baflka sözleflme modelleri de var tabi. Ama bütün sözleflmeler çiftçinin elini kolunu ba¤lay›c› tarzda düzenleniyor. Üreticiler, IMF ve hükümet iflbirli¤iyle önce bütün olanaklardan yoksun b›rak›l›yor sonra pazar ekonomisi koflullar›na teslim ediliyor. Sonra da çaresiz ve sahipsiz çiftçi ilk bak›flta avantajm›fl gibi gözüken sözleflmeli üreticili¤e bal›klama dal›yor ve öyle bir bat›yor ki feryad›n› kimse duyam›yor bile. Sözleflmeli çiftçilik anlaflmalar›, hayvanc›l›kta da yem, veteriner hekimlik hizmetleri, suni ve tabi tohumlama gibi konularda tümüyle flirkete ba¤l› olacak flekilde düzenlenmektedir. Sözleflmeli çiftçilik, kapitalizmin günümüzde köylülü¤ü kendine özgü bir tarzda tasfiye etme ve küresel sömürgecili¤i kurumlaflt›rma araçlar›ndan birisi olarak Türkiye’de hem tar›mda hem de hayvanc›l›kta uygulanmaya baflland›. Bunun uygulay›c›s› da savunucusu da yerli ve yabanc› büyük tar›m ve g›da flirketleridir. Çünkü sözleflmeli üreticilikle; -Yabanc› büyük tar›m ve g›da flirketleri yabanc› bir ülkede iflletme sahibi olmad›klar› için sömürü suçlamalar›ndan kurtuluyorlar. -Yabanc› büyük tar›m flirketleri yerli ifl gücünü çal›flt›ran patron görünümünde de¤iller. Sendikalara karfl› mücadele etmeleri gerekmemektedir. -Küçük ölçekli üretim modeli, tar›msal toprak mülkiyetindeki parçalanm›fll›¤› atlamaktad›rlar. Bu o ülkenin ve üreticisinin sorunu olarak kalmaktad›r. -Sanayici çiftçi ile belirli nitelikteki ürün için sözleflme yapmakta ve ekim öncesi belirlenen fiyat üzerinden hasat zaman› ürünü sat›n almaktad›r. -Kurakl›k nedeniyle oluflacak düflük verim ya da verimsizli¤in riski tamamen çiftçiye ait olmaktad›r. -Model mevcut üretim desenini ülkenin gereksinimleri yerine büyük tar›m ve g›da flirketlerinin gereksinimlerine uygun olarak biçimlendirmektedir. Bu da, ürün çeflitlili¤ini giderek azaltacakt›r. -Üreticilerin üretimden pazarlamaya oluflmas› gereken ba¤›ms›z demokratik zinciri yerine, çiftçiler tafleronlaflt›r›larak uluslararas› tar›m ve g›da flirketlerinin uzant›s› haline getirilerek, ba¤›ml›laflt›r›lmaktad›r. -Çiftçi ile firma aras›nda ayr›nt›l› ve kesin kurallarla anlaflma yap›lmaktad›r. Üretim sürecinde üreticinin iflletmesindeki üretim et-
21 kinli¤i ve kullanaca¤› yöntem ve karar verme yetkisi k›smen veya tamamen firmaya geçmektedir. Sözleflme ile ba¤lanan köylü, art›k bilinen anlamda köylü de¤ildir. Mal› ve iflgücünü birlikte kiraya ç›karan (siz buna üste mal›n› rüflvet olarak verdikten sonra ancak ifl bulabilen deyin) yap›s› ile bir tür “tafleronlaflm›fl iflçi” k›l›¤›na bürünmüfltür. Bu yeni tür köylülü¤ün devletle ba¤lar› kopmufl, (devletin köylüyü desteklemesi ve yasalar ile korumas› kalk›yor ama köylünün devlete karfl› görevleri, vergi, askerlik vb. tek tarafl› olarak devam ediyor.) devlet sermayenin yan›nda yerini alarak, yeni köylülü¤ü, yeni iflvereni sermaye ile karfl› karfl›ya (tek bafl›na-örgütsüz) b›rakm›flt›r. YAPISAL UYUM PROGRAMLARI Dünyan›n üç büyük imparatoru; ABD, AB ve Japonya kendi ülkeleri ve sahip olduklar› büyük uluslararas› flirketleri için IMF ve Dünya Bankas› (DB) ve Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) arac›l›¤›yla yapt›r›mlarda bulunarak- mutluluk kozalar› örerken, az geliflmifl ülkelerin topraklar›, sular› kullan›lmaz oluyor. Ormanlar› tahrip ediliyor. Uluslararas› finanse kurulufllar› (IMF-DB) ve ulaslara-
yükseldi. 1987-98 y›llar› aras›nda Afrika k›tas›nda açl›k s›n›r›nda yaflayanlara 80 milyon kifli daha kat›ld›. Biteviye süren/k›flk›rt›lan iç savafllar ve IMF patentli politikalar nedeniyle, Afrika k›tas›ndaki 48 ülkenin toplam y›ll›k geliri, Belçika’n›n y›ll›k gelirini ancak geçiyor ve dünyan›n en yoksul 50 ülkesinden 33’ü Afrika’da bulunuyor. Afrika ülkeleri olan, Somali ve Zimbabwe’deki IMF politikalar›n›n yaratt›¤› tahribat› teker teker inceleyelim. Somali: 1980’lerin bafl›nda IMF Somali’ye müdahale etti. Tar›m kesimi h›zla çöktü. Tar›msal girdi fiyatlar› artt›. Tah›l sat›fl fiyatlar› düflürüldü. Çiftçiler zarar etti, üretemedi. Bu da, tah›l ithalat›n› artt›rd›. Küçük çiftçileri de uygulanan bu yap›sal uyum programlar› yok etti. Bu dönemde en verimli tar›m topraklar› bürokratlar, subaylar ve tüccarlar›n eline geçti. Finans kurulufllar› Somali’nin geleneksel ürünleri olan m›s›r, süpürge gibi ürünlerine teflvik vermediler. Ülkenin en verimli iyi sulanan topraklar›nda ihracata yönelik meyve, sebze, ya¤l› tohum ve pamuk üretimini teflvik ettiler. Zimbabwe: Yapt›¤› tar›msal üretimle Güney Afrika’n›n “ekmek sepeti” olarak kabul edilen Zimbabwe’de 1992 y›l›nda yafla-
Dünyan›n üç büyük imparatoru; ABD, AB ve Japonya kendi ülkeleri ve sahip olduklar› büyük uluslararas› flirketleri için -IMF ve Dünya Bankas› (DB) ve Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) arac›l›¤›yla yapt›r›mlarda bulunarakmutluluk kozalar› örerken, az geliflmifl ülkelerin topraklar›, sular› kullan›lmaz oluyor. Ormanlar› tahrip ediliyor. ras› örgütler (DTÖ-AB) ile Yap›sal Uyum Programlar› ad› alt›nda az geliflmifl ülke halklar›n› sömürüyorlar. Az geliflmifl ülkelerin insanlar› açl›ktan ve k›flk›rt›lan iç savafllar nedeniyle ölüyorlar. Dünyan›n bu üç büyük imparatorunun ittifak› ile belirlenen yap›sal uyum programlar› az geliflmifl ülkelerin -Afrika, Latin Amerika ve Asya’da- tar›m sektörünü tahrip ediyor. Halklar›n› yoksullaflt›r›yor. Söz konusu program yoksul ülke insanlar›n›n yaflam›n› cehenneme çeviriyor. Avrupa, Latin Amerika ve Asya’daki yap›sal uyum programlar›n›n yaratt›¤› tahribatlara bir bakal›m: AFR‹KA IMF’nin yapt›r›mlar› Afrika’da tar›m sektörünü çökertti. IMF dayatmalar› olan Yap›sal Uyum Programlar› Afrika’da iklimi de¤ifltirdi, kurakl›k bafllad›, yoksulluk alabildi¤ine artt›. Bitmek tükenmek bilmeyen iç savafllar üretildi. IMF’nin uygulad›¤› politikalar, Afrika’y› dünyan›n en borçlu bölgesi haline getirdi. 1980’de d›fl borçlar GSMH’n›n yüzde 39.6’s› iken, bu oran 1996’da 78.7’ye
nan kurakl›k tar›mda verimi düflürdü. K›tl›klar›n yaflanmas›na neden oldu. Uygulanan politikalarla m›s›r üretimi neredeyse durduruldu (yüzde 90 azald›). IMF politikalar›n›n yapt›r›mlar› ile tütün üretimi artt›. M›s›r ekilmemesinin yaratt›¤› k›tl›k halka kar›nca yedirtirken, tütünden elde edilen ihracat gelirleri de d›fl borç ödemeleri için IMF’nin kasalar›na aktar›ld›. Zimbabwe tar›m› uluslararas› büyük tar›m flirketlerinin ihtiyaçlar›na göre planland›. Halk periflan oldu. LAT‹N AMER‹KA’DA YAPISAL UYUM PROGRAMLARI Dünya Bankas› verilerine göre 19801990 aras›nda Latin Amerika’da GSMH yüzde 10’un alt›na düfltü. Mutlak yoksulluk alt›nda yaflayanlar 1980’lerde 130 milyonken uygulanan Yap›sal Uyarlama Programlar› ile 1990’larda 180 milyona yükseldi. Ayn› dönemde nüfusun en yüksek gelirli yüzde 20’sinin zenginli¤i, en yoksul yüzde yirmiye göre 20 kat artt›. 1990’larda Latin Amerika nüfusunun yüzde 44’ü yoksulluk s›n›r›n›n alt›nda yafl›yor. 1990’da toplam d›fl
20 Haziran-3 Temmuz 2003 borçlar 476 dolar iken 1998’de 698 milyar dolara (GSMH’nin yüzde 45’ine) ulaflt›. Kolombiya’daki köylü temelli gerilla hareketleri (FARC/ELN) ABD’nin k›tadaki hakimiyetine meydan okumufl, Venezüella’da Chavez rejiminin ba¤›ms›z d›fl politikas›, Küba’daki devrimci hükümet, Brezilya’da Lula’n›n iktidara gelmesi k›tan›n imparatorlu¤unu tedirgin etmeye bafllam›flt›r. Ancak, halen ABD’nin ve ulusafl›r› flirketlerin hakimiyeti Peru, Bolivya, fiili, Kosta Rika, Meksika, Guyana, Guatemala’da IMF ve Dünya Bankas›’n›n yap›sal uyum programlar› arac›l›¤›yla uygulanmakta ve bu ülkelerin tar›m›n› tahrip etmektedir. Ad› geçen ülkelerden birkaç›n›n durumuna bakal›m: Peru: IMF program›, Peru’da yasad›fl› koka ekimi d›fl›nda tar›msal üretimde büyük düflüfllere neden oldu. Tar›m tekellerinin pazarlama ve da¤›t›m kanallar›n› denetimlerine almas›yla k›rsal nüfus daha da yoksullaflt›. Tar›msal girdi fiyatlar› artt›. Zirai kredi faizleri yükseldi. Küçük üreticiler, dayat›lan bu koflullar karfl›s›nda üretimden düfltüler. Üretemez oldular. Ucuz tar›msal ürünlerin ithal edilmesi sonucunda da küçük ve orta ölçekte üretim yapan çiftçilerin topraklar› ellerinden yok pahas›na ç›kt›. 1991’de ç›kar›lan toprak yasas› tuzu biberi oldu. Bu yasa ile küçük çiftçiler topraklar›n› kaybettiler. Kentteki tüccarlar ve di¤er sermayedarlar büyük topraklar edindiler. Yoksul köylüler tar›m iflçisi oldular, iflçilefltirildiler. Bolivya: IMF programlar›n›n bir di¤er kurban› olan Bolivya’da tar›m ürünleri ihracat› 1980’lerde rekor düzeyde artt›. Bu “mucize art›fl”›n istatistiki sonuçlar› ise 1990 y›l›nda al›nd›. Yoksulluk s›n›r› alt›nda yaflayan köylülerin oran› yüzde 95’e f›rlad›. Yabanc› flirketlerin verimli topraklar› ele geçirmesine olanak tan›nd›. Topraklar› ellerinden al›nan çiftçiler ölümcül heyelanlara aç›k bay›rlarda tar›m yapmaya veya ormanlar› yak›p kendilerine alan açmaya zorland›lar. Ço¤u köylü flehirlere göçtü. Küçük çiftçilere verilen devlet deste¤i kesilirken, tar›mda tekelleflme h›zland›. Tar›m alan›nda sendikalaflma, devlet bask›s›yla önlendi. Yabanc› tekeller yerli halklar taraf›ndan yüzlerce y›lda gelifltirilen tar›m tekniklerinin patentini ald›lar. Tamamen ihracata dayal› tar›m politikalar›, kimyasala ba¤›ml› tar›m tekniklerini gelifltirdiler. Toprak zehirlendi. GÜNEY VE GÜNEYDO⁄U ASYA’DA YAPISAL UYUM PROGRAMLARI VE SONUÇLARI Hindistan: Hindistan IMF program›n› 1991’de yürürlü¤e koydu. Yüzlerce milyon insan›n yaflam›n› do¤rudan etkileyen IMF program› Hindistan’› yoksullaflt›rd›. Kronik açl›¤› yayg›nlaflt›rd›. IMF anlaflmas› gere¤ince tar›mda destekler kald›r›ld›. Desteklerin kald›r›lmas›ndan sonra Hindistan nüfusunun yüzde 45’ini oluflturan küçük ve orta ölçekli çiftçilerden ço¤unlu¤u üretemez duruma girdi. K›sacas› IMF program› yosullu¤u azaltmad›, art›rd›. Say›lar› on milyona varan tar›m iflçisi, esnaf ve küçük tüccar kifli bafl›na günde 50 sentin alt›ndaki parayla yaflamaya mahkum etti. Açl›ktan insanlar öldü. Küçük ve orta köylüler topraklar›n› satmak zorunda kald›. Tefeciler güçlendi. Filipinler: Bal›k yetiflmesine uygun bir zemin oluflturan 500 bin hektarl›k mangrov orman›n› yüzde 90’› tahrip edildi. Geriye kalan› ise ihracata dönük bal›k ve karides çiftliklerine dönüfltürüldü. Karides yetifltiricili¤i için kurulan çiftlikler topraklar›n tuzlanmas›na yol açt›.
22
20 Haziran-3 Temmuz 2003
11
Irak’ta çat›flmalar ve gösteriler vetlerinin, buralarda yaflayan Arap afliretlerine ve güneydeki fiii milislere silahlar›n› teslim etmeleri için tan›d›¤› süre ise doldu. Fakat ne iflgal öncesi BAAS Partisi’nin da¤›tt›¤› silahlardan ne de iflgal s›ras›nda bas›lan depolardan kald›r›lan yüzbinlerce silahtan Ba¤dat’taki merkez karakola teslim edilen olmad›. ‹fiGAL ASKERLER‹ IRAK’TA Y‹NE OPERASYONDA
Irak’›n iflgalinin ard›ndan ülkede iflgal askerlerine yönelik sald›r›lar ve gösteriler sürüyor. En son 14 Haziran’da Ba¤dat’›n Felluce kasabas›nda El-Ehmirat afliretine ba¤l› Araplar, iflgalden hemen sonra tutuklanan afliret lideri fleyh Abdül Emir Abdül Halik’in serbest b›rak›lmas› için protesto gösterisi düzenledi. Yap›lan gösterilerde önlem alan ABD askerleri müdahale etmedi. Bu arada iflgal güçlerinin Irakl›lara
silah b›rakmalar› için tan›d›¤› süre de 14 Haziran günü sona erdi. Depolardan onbinlerce silah›n halk taraf›ndan ele geçirildi¤i Ba¤dat’ta iade edilen silahlar›n say›s› yüzü bulmad›. S‹LAH TESL‹M ÇA⁄RILARI SONUÇ VERMED‹ Ba¤dat’›n bat›s›ndaki Felluce ve Ramadi ile kuzeyindeki Balad, Bakaba ve Tikrit son haftalarda ABD askerlerini hedef alan sald›r›lar›n yo¤unlaflt›¤› bölgelerin bafl›nda geliyor. ‹flgal kuv-
ABD iflgal etti¤i topraklar üzerinde terörizmini sürdürüyor. Buna karfl›l›k ABD askerlerine yönelik gerçeklefltirilen tek tek sald›r›lar da iflgal askerlerinin “keyfini” kaç›rmaya yetiyor. Halk›n elinde bulunan silahlar›n teslim edilmesi için süre veren ABD haydutu silahlar teslim edilmeyince sürenin dolmas›ndan üç saat sonra Felluce, Ramadi, Balad, Bakaba ve ard›ndan Ba¤dat’›n kuzeybat›s›ndaki Rawa bölgesinde operasyon düzenledi. “Terörist” bir gruba ait oldu¤unu öne sürerek sald›r› düzenlenen kampta yaklafl›k 90 kifli katledildi. Tanklar ve z›rhl› araçlar eflli¤inde düzenlenen operasyon 13 saat sürdü. Kamp›n bir “terörist” gruba ait oldu¤unu iddia eden ABD operasyonun ard›ndan da bu “teröristlerin” kimler ya da hangi örgüt oldu¤unu aç›klamad›. Katar’dan yay›n yapan El Cezire televizyonuna konuflan görgü tan›klar› iki ABD helikopterinin düflürüldü¤ünü ve bir tank›n de imha edildi¤ini söyle-
ENDONEZYA’DA ÇATIfiMALAR YO⁄UNLAfiIYOR 1976 y›l›ndan beri Endonezya’n›n Aceh Bölgesinin ba¤›ms›zl›¤› için silahl› mücadele veren Özgür Aceh Hareketi’ne (GAM) yönelik May›s ay›n›n son haftas›nda Endonezya ordusunun son 20 y›l›n en büyük askeri harekat› sürerken Endonezya devleti çat›flmalarda yüzlerce GAM üyesinin öldürüldü¤ünü aç›klad›. Ayr›ca bugüne kadar toplam sekiz askerin ve 14 sivilin de öldü¤ünü ifade etti. GAM ise ölüm haberlerini do¤rularken ölenlerin büyük k›sm›n›n siviller oldu¤unu söyledi. Bölgedeki köylüler de ordunun gerilla olarak nitelendirdi¤i ve öldürdü¤ü kiflilerin büyük ço¤unlu¤unun GAM ile ilgisi olmayan siviller oldu¤unu ifade ediyorlar. Çat›flmalar sürerken binlerce insan da evleri-
ni terk ederek daha güvenlikte olacaklar›n› düflündükleri bölgelere göç ediyorlar. GAM üyeleriyle askerler aras›ndaki çat›flmalar›n yo¤unlaflmas› üzerine yanlar›na birkaç parça eflya alarak evlerini terk eden bölge halk› Aceh’in kuzeyindeki Bireun yak›nlar›ndaki bir futbol sahas›n› kamp haline getirdi. Uluslararas› yard›m kurulufllar› bu nedenle göç etmek zorunda kalanlar›n say›s›n›n 20 binin üzerinde oldu¤unu aç›klad›. Özgür Aceh Hareketi ile Endonezya ordusu aras›nda 1976 y›l›ndan beri süren çat›flmalarda bugüne kadar 12 bin kiflinin yaflam›n› yitirdi¤i bildirilirken bu mücadelenin ard›ndan geliflen “bar›fl” süreci ise Endonezya devleti taraf›ndan bozulmufltu.
di. ABD ise ›srarla kay›p verdiklerini reddetti. “Çöl akrebi” ad› verilen operasyonda ABD askerleri Felluce kasabas›nda da milis liderlerine ait evleri bast›. Operasyona kat›lan yaklafl›k 1 300 ABD askeri kentte silah arad› ancak bulamad›. T›pk› Irak’ta bulamad›¤› kitle imha silahlar› gibi. Gece boyunca sadece elinde sald›r› tüfe¤iyle soka¤a ç›kan bir kiflinin gözalt›na al›nd›¤› bildirildi. Operasyonda en ilgi çekici nokta ise kasabada yaflayan halk›n ABD ordusunun bafllamas›yla birlikte askerlerin geliflini birbirlerine sirenler ve meflalelerle haber vermeleri idi. ABD askerlerinin a¤›r silahlar› toplamak için bu kadar yüklenmesinin sebebi Felluce’de kendilerine karfl› s›k s›k pusu kurularak sald›r›lar düzenlenmesi. Öte yandan bu operasyona ra¤men 15 Haziran günü Ba¤dat’›n bat› bölgesindeki Ramadi’deki bir Amerikan askeri karargah›na top atefli aç›ld›. El Cezire televizyonunun verdi¤i habere göre sald›r› s›ras›nda karargahta yang›n ç›kt›. ABD emperyalizmi Irak’› 21 günde iflgal etti. Ama ülke halk› ABD askerlerine ya da yabanc› güçlerden oluflun bir devlet yap›s›na tamamen karfl›. Bunun için de c›l›z da olsa, devrimci bir önderlikten mahrum da olsa teslim olmamak için mücadele ediyor.
L‹NZ’DE ‹BRAH‹M KAYPAKKAYA ANMASI May›s ay›n›n k›z›ll›¤›nda Türkiye proletaryas›n›n komünist önderi ‹brahim Kaypakkaya 18 May›s’ta Avustralya’da ayn› günde 3 alanda kitlesel kat›l›mlarla coflkuyla an›ld›. 18 May›s programlar›, fliir gruplar›, halk sanatç›lar›n›n söyledi¤i Türkçe ve Kürtçe marfllar anmalara daha da coflku kat›p okunan fliirlerle dönem dönem kitlelerin hüzünlendi¤i ve sloganlar›n at›ld›¤› etkinlikler komünist öndere yak›fl›r bir anma yap›ld›. Onun hayat›, mücadelesi; her türden oportünizme, revizyonizme ve popülizme karfl› yolumuzu ayd›nlat›yor. Ve verilen seminerlerle de devrimci saflarda mücadele ve kurdu¤u partinin di¤er hareketlerden apayr› bir yeri oldu¤unu çünkü anti-emperyalist mücadelede belirleyici oldu¤unu her türden oportünist ve revizyonist MGK devrimcili¤ine soyunan Perinçekçi mant›klar›n komünist önder taraf›ndan yerle bir edildiyse bugün onun önemi daha da berrak bir flekilde kendini göstermektedir. Çünkü bu yol usanmadan b›kmadan, karfl› devrimin çana¤›ndan beslenenlere karfl› MLM biliminin yol göstericili¤inden ilham›n› almaktad›r.
AB BATASUNA’YI KARA L‹STEYE ALDI Avrupa Birli¤i üye ülkelerinin ‹çiflleri Bakanlar›, Lüksemburg’da bir araya gelerek ‹spanya taraf›ndan flubat ay›nda yasaklanan Batausna Partisi’ni “terörist örgütleri destekleyen gruplar›n” yer ald›¤› kara listeye ald›. Avrupa Birli¤i Sözcüsü Pietro Petrucci, Lüksemburg’da yap›lan ‹çiflleri Bakanlar› toplant›s›n›n ard›ndan bir aç›klama yaparak, Batasuna Partisi’nin yasad›fl› ilan edildi¤ini bildirdi. Petrucci, Batasuna Partisi’nin “Terörist gruplara” destek verdi¤i gerekçesiyle AB’nin 11 Eylül’den sonra yay›nlad›¤› kara listeye al›nd›¤›n› kaydetti. 1978 y›l›nda kurulan Herri Batasuna Partisi, ‹spanya’n›n Bask bölgesinde son seçimlerde yüzde 10.1’lik oy oran›yla bölgenin 4. büyük partisi haline gelmiflti. Özerk Bask bölgesindeki yerel parlamento ve çok say›da komün, hakim Garzon’un A¤ustos ay›ndaki karar›na ra¤men flimdiye kadar parlamentodaki Batasuna gruplar›n› feshetmeye yanaflmam›flt›. AB’nin ‘terör örgütleri’ listesinde yer alan ETA, 1968 y›l›ndan bu yana ‹spanya’daki Bask bölgesinin ba¤›ms›zl›¤› için mücadele veriyor.
23
11
20 Haziran-3 Temmuz 2003
Avrupa’da grevler yayg›nlafl›yor
Avrupa Birli¤i’nin (AB) motor güçlerinden Almanya ve Fransa grevlerle çalkalan›yor. Fransa’da yeni emeklilik yasas›n› protesto eden kamu ve hava kontrol çal›flanlar› ülke çap›nda 3 Haziran’da 24 saatlik greve giderken, Almanya’da ise çelik, mühendislik ve hava kontrol çal›flanlar› ifl yasas›n› ve çal›flma saatlerinin uzunlu¤unu protesto için grev ör-
gütledi. ‹talya’da ise Alitalya çal›flanlar› maafl art›fl› talebiyle ve iflten at›lmalar›n durmas› için grev düzenliyor. ‹talya’da grevler yüzünden hava yolu flirketi Alitalya planlanan 200 uçuflunu iptal etti. Fransa’da demiryolu ve otobüs çal›flanlar›n›n gece yar›s›ndan itibaren bafllatt›¤› grev nedeniyle ülke çap›nda hayat durdu. Fransa’da hava trafi¤inin
Dünyadan Notlar F‹L‹ST‹N’DE ÇÖZÜMSÜZLÜ⁄ÜN “ÇÖZÜM” OLARAK SUNULDU⁄U EMPERYAL‹ST YOL HAR‹TASI ‹srail-Filistin aras›nda y›llardan beridir süregelen bir sorun var. ‹srail’in Filistin’i iflgali ve iflgale karfl› Filistin halk›n›n ölümüne direnifli. ‹srail’in Filistin’i iflgaliyle bafllayan direniflte binlerce Filistinli katledilmifltir. Katledilenler aras›nda çocuklar ço¤unluktad›r. Bilindi¤i gibi ‹srail, ABD emperyalizminin Ortado¤u’daki ileri karakoludur. ABD emperyalizmi bu karakolunu Ortado¤u üzerindeki politikalar›n› yaflama geçirmek için kullanmaktad›r. ABD emperyalizminin bu karakolu Filistin’de gerçekleflen katliamlardan sorumludur. “Oslo Antlaflmas› ve Filistin’in intifadas› aras›ndaki iliflki baflar›s›zl›¤a ve yeni bir intifadan›n bafllamas›na yol açt›. Bu süreçte ‹srail, Filistin topraklar›nda 87 yeni yerleflim alan› infla etti. % 60 oran›nda iflgal etti¤i topraklar› geniflletti ve % 90 nispetinde su kaynaklar›na el koydu ve bu yüzden de Filistin halk› kendi gelece¤ini kurmak için intifadaya gerek duydu” (aktaran Cihan Akdeniz, Özgür Gündem) ‹srail ve Filistin aras›nda yaflananlarla birlikte Oslo gibi Filistin halk›n› hiçe sayan anlaflmalar “bar›fl” ad› alt›nda yaflama geçirilmeye çal›fl›lm›flt›r. Amaç Filistin halk›n›n ‹srail iflgaline kar›fl direniflini bitirmektir. Ancak bu hiçe sayma anlaflmalar› Filistin halk›n›n kahramanca direnifliyle bofla ç›kar›lm›flt›r. Son süreçte yine Filistin halk›n›n direniflini bitirmek için ABD, Avrupa Birli¤i, Birleflmifl Milletler ve Rusya’n›n gelifltirdi¤i “Yol Haritas›” gündemde. Burada flunu da belirtmek gerekir ki sözü edilen Yol Haritas› daha önce alt› kez ertelenmifltir. Bu Yol Haritas›’n›n temel noktalar› flunlard›r: • ‹srail egemenli¤ine karfl› k›flk›rtmalar›n durdurulmas›. • Filistin-‹srail aras›ndaki güvenlik sorununun yeniden düzenlenmesi • Filistin’de yeni hükümetin oluflturul-
mas› ve yeni baflbakan›n seçilmesi için yasal zeminin oluflturulmas›. ‹srail taraf›ndan yerine getirilmesi gerekenler ise; • Filistinlilere yönelik insani koflullar›n düzeltilmesi. • ‹srail’in Filistin ve sivillerin mülkiyetine el koymamas›. • ‹srail ordusunun 28 Eylül 2000 tarihinden itibaren iflgal etti¤i Filistin topraklar›ndan geri çekilmesi öngörülüyor. ‹kinci aflama ise 2003 y›l› Haziran ay›ndan, 2003 y›l› Aral›k ay›na kadarki süreyi kaps›yor. Ve yap›lmas› gerekenler flöyle s›ralan›yor: • Uluslararas› bir kongrenin toplanmas›, 2003 y›l› sonuna kadar geçici s›n›rlar içinde Filistin devletinin oluflturulmas› yönünde tart›flmalar›n yap›lmas› ve görüflmelerin bafllat›lmas›n›n sa¤lanmas›. • ‹srail ile Araplar aras›ndaki iliflkilerin yeniden bafllat›lmas›. Üçüncü ve son aflama ise, 2004 bafllar›ndan 2005 y›l›na kadarki süre olarak belirtiliyor. Ve bu aflamada yap›lmas› gerekenler flöyle s›ralan›yor: • Filistin hükümeti ile ‹srail aras›ndaki iliflkilerin kal›c› hale getirilmesi, Filistin devleti, s›n›rlar ve Kudüs sorununun netlefltirilmesi ve 2005 y›l›na kadar gerçeklefltirilenlerin gözetilerek bir karar verilmesi için uluslararas› alanda 3. kongresinin toplanmas›. • ‹srail ile Araplar aras›ndaki iliflkilerin do¤al bir biçime konuflland›r›lmas› olarak belirtiliyor. (Cihan Akdeniz, Özgür Gündem, Nisan 2003) ‹flte ABD emperyalizminin Filistin üzerindeki Yol Haritas› Politikas› bu. YOL HAR‹TASIYLA HEDEFLENEN NE? ABD emperyalizminin 11 Eylül’den sonra
80’i ülke d›fl›na yönlendirilirken, Almanya hava trafi¤i felç oldu, birçok sefer iptal edildi. Ülke genelinde 3 Haziran’da yap›lan 1 günlük grevin ard›ndan otobüs, tren ve uçak seferleri normale dönerken, sendikalar, tasar›n›n geri çekilmemesi durumunda 10 Haziran’da greve gidece¤ini aç›klad›. Bu arada baz› iflçilerin greve devam ettikleri, tasar› geri çekilinceye kadar da eylemi sürdürme karar› ald›¤› ö¤renildi. Frans›z Baflbakan› Jean-Pierre Raffarin ise, grevcilere ifllerine bafllamalar› ça¤r›s› yaparak, emeklilik tasar›s›n› savundu. Raffarin, emeklilik yasas›n›n meclisten geçece¤ini söyledi. Fransa’da halen yürürlükte olan yasada 37.5 y›ll›k prim emeklilik için yeterli olurken, yeni tasar›da bu süre 40 y›l. Öte yandan baz› iflçilerin greve devam etmesi nedeniyle trenlerin %30’unun çal›flmad›¤›, Air France’nda orta mesafeli uçufllar›n›n bir k›sm›n› iptal etti¤i ö¤renildi. Fransa’da tafl›ma iflçilerinden sonra 7 Haziran’da da teyaflama geçirdi¤i “terörle mücadele”, “sonsuz özgürlük”, “demokrasi vb. ad› alt›nda politikalar› devam ediyor. Bu politikalar ekseninde ABD emperyalizmi ilk önce Afganistan’a daha sonra “kimyasal silah var”, “demokrasi götürece¤iz” söylemleriyle Irak’a sald›rd›/iflgal etti. Ortado¤u’yu kendi ç›karlar› ekseninde düzene sokman›n bir parças›yd› Irak. Ayr›ca ABD emperyalizminin Irak’› iflgal etmesinin en önemli nedenlerinden biri de Irak’ta bulunan petrolü kendi denetimi alt›na almakt›. Irak iflgal edildi. ABD Irak petrolünü kendi denetimi alt›na ald›. ABD, Irak ve Irak’taki petrolü ele geçirdi geçirmesine ancak, bu petrolün Akdeniz’e tafl›nmas› gerekiyordu. ABD emperyalizmi bunu nas›l yapacakt›? ‹flte burada Yol Haritas› devreye giriyor. Yol Haritas›’yla ABD emperyalizminin hedeflerinden biri de Irak’taki petrolün Ortado¤u üzerinden Akdeniz’e tafl›nmas›. Ve tabi Irak’taki petrolün sa¤l›kl› bir flekilde Akdeniz’e tafl›nabilmesi için Filistin’deki direniflin bitirilmesi gerekiyor. Yani Yol Haritas›’yla Filistin’deki direnifl bitirilerek, Filistin’de ABD emperyalizmi ç›karlar›na hizmet edecek bir Filistin devleti kurulmaya çal›fl›l›yor. Yukar›da da belirtti¤imiz gibi, ABD emperyalizmi Yol Haritas›’n› yaflama geçirmek için Filistin’de kendi ç›karlar›na hizmet edecek bir yönetim yarat›lmaya çal›fl›l›yor. Buna da Mahmut Abbas’› baflbakanl›¤a getirerek bafllad›lar. Mahmut Abbas’›n Baflbakan olmas› ABD ve ‹srail’e uygun. Yani ABD ve ‹srail’in emirlerine amade olacak bir kiflili¤e sahip. Mahmut Abbas’›n baflbakanl›¤a getirilmesi ve Arafat’›n bütün yetkilerini bu yeni seçilen baflbakana verilmesi Yol Haritas›’n›n birinci aflamas›nda yer al›yor. Böylelikle ABD emperyalizminin ve ‹srail’in istedi¤i bir Filistin’in yarat›lmas›n›n ilk ad›mlar›n›n at›lmas› planlan›yor. Bunun devam›nda, e¤er durum ABD ve ‹srail’in istedi¤i flekilde geliflirse, ikinci intifadan›n bitirilmesi ve Filistin’deki örgütlerin silahs›zland›r›lmas› hesaplan›yor. Ancak ABD, AB, BM ve Rusya’dan oluflan “Quartet”in haz›rlad›¤› Yol Haritas›’na Filistin’deki örgütler taraf›ndan olumlu bak›lm›yor. Silahs›zland›rma konusuna gelince, Filistin’deki örgütler, ‹srail Filistin’den çekilmedi¤i müddetçe silahs›zlanmay› kabul etmeyeceklerini belirtiyorlar. Ayn› za-
mizlik çal›flanlar› greve gitti. Turizm sezonuna denk gelen temizlik çal›flanlar› grevi turizmi olumsuz etkilerken, sal› gününden beri emeklilik tasar›s›na karfl› süren eylemler de sertlefliyor. Lyon gar›nda buluflan grevciler, flehir meclisi binas›na do¤ru yürüyüfle geçti. Meclis binas› önüne gelen gruplar, meclis önüne çöpler dökerek eylemlerine son verdi. Sabah saatlerinde eylemcilerin Lyon Gar›’n›n elektrik hatlar›n› kesmesi yüzünden saatlerce tren seferleri yap›lamad›. Grevler yüzünden Paris’teki her 3 trenden 1’i çal›flmazken, turizm gelirleriyle yaflayan Lyon’da sadece 1 tren sefer yap›yor. 11 Haziran’da yap›lan eylemde ise protestocularla polis aras›nda çat›flma yafland›. Paris sokaklar› emeklilik “reformunu” protesto eden iflçilerin direnifliyle yank›land›.
manda Filistin’deki örgütler Mahmut Abbas’›n baflbakanl›¤›ndaki hükümeti de tan›mayacaklar›n› belirtiyorlar. Bu süreçle ilgili olarak HAMAS’›n aç›klamalar› flöyle: “HAMAS’›n dini lideri fieyh Yasin ‘Yol Haritas›, ‹srail’in güvenli¤ini Filistin aleyhine sa¤lamay› amaçlayan bir yoldur ve taraf›m›zdan reddedilmifltir’ (Financial Times, 30 Nisan) derken, HAMAS’›n siyasi lideri Abu fiahab ‘ortada temel bir denklem var: Nerede iflgal orada direnifl’ dedikten sonra ‘iflgal edilmifl topraklarda, Hamas’›n askeri ve siyasi stratejisinin ‹srail’in eylemlerince belirlenece¤ini’ savundu” (Ergin Y›ld›zo¤lu, Cumhuriyet) Bu durum gösteriyorki ABD ve ‹srail Filistin’de yaflama geçirmeye çal›flacaklar› politikalar› (Yeni Yol Haritas›) pek bir ifle yaramayacakt›r. Çünkü ABD emperyalizminin Irak’taki petrolü sa¤l›kl› bir flekilde Akdeniz’e geçirebilmesi için Filistin’deki direniflin sona erdirilmesi, örgütlerin silahs›zland›r›lmas› gerekiyor. ‹flte bu Yol Haritas›’n› ve kurulacak kukla yönetimi kabul etmeyen örgütler, ABD emperyalizminin plan›n›n istedikleri flekilde gitmeyece¤i, son feda eylemleriyle görülmüfltür. Oslo süreci nas›l bir ifle yaramad›ysa bugünkü Yol Haritas› plan› da ifle yaramayacakt›r. Çünkü Filistin halk› direnmeye devam ediyor. Bugün emperyalistler ve ‹srail, Filistin’de binlerce insan› katletmeye devam etmektedir. Emperyalizm taraf›ndan kurulacak bir kukla devleti de efendisi gibi Filistin halk›n› sömürmekten, katletmekten baflka birfley yapmayacakt›r. ABD emperyalizmi ve ‹srail’in katletme rotas›ndan baflka bir rota izlemeyecektir Filistin’de kurulacak kukla devlet. ABD emperyalizminin Yol Haritas›’yla gerçeklefltirece¤i “çözüm” Filistin’de iflgale karfl› direnifl olmamas› ve emperyalizmin Ortado¤u’yu rahat rahat sömürebilmesi, talan etmesidir. Yani emperyalizm taraf›ndan Filistin ve Ortado¤u’da “dikensiz gül bahçesi” yaratmak istiyor Yol Haritas›’yla. Ancak bunu ABD emperyalizmi de bilmektedir ki ne Filistin’de, ne Ortado¤u’da, ne de Hamas’›n siyasi lideri Abu fiahab’›n dedi¤i gibi “Nerede iflgal, orada direnifl”. Çünkü Filistin sorunu emperyalizm taraf›ndan de¤il, do¤ru bir önderlikle Filistin halk› taraf›ndan çözülecektir
11
24
20 Haziran-3 Temmuz 2003
Hayrettin Bak›fl ve yoldafllar›n›n an›s›na 9 Haziran 1985 tarihinde Hozat’›n Bargini köyünde konaklayan T‹KKO gerillalar› ile devlet güçleri aras›nda ç›kan çat›flmada MK-SB Üyesi Hayrettin Bak›fl, halk ordusu gerillalar›ndan Nihat Topuzo¤lu ve Metin Eker flehit düfltü. Afla¤›da yer alan yaz› 18 May›s 1985’te ‹brahim Kaypakkaya’y› anma vesilesiyle düzenlenmifl bir geceye 1 No’lu Gerilla Bölge Komitesi ad›na Hayrettin Bak›fl taraf›ndan kaleme al›n›p gönderilen bir mesajdan al›nm›flt›r. Bu yaz›n›n baz› bölümlerini Hayrettin Bak›fl ve yoldafllar›n›n ölüm y›ldönümleri nedeniyle yay›nl›yoruz.
Ölümsüz Önder ‹brahim Kaypakkaya yoldafl›n düflünceleri yolumuzu ayd›nlat›yor! Emekçiler, yoldafllar Tam bundan 12 y›l önce, faflizmin iflkencehanelerinde partimizin kurucusu önder yoldafl›m›z ‹brahim Kaypakkaya alçakça katledildi. Çeflitli milliyetlerden Türkiye halk› için kolay kolay yeri doldurulamayacak bir boflluk ve kay›p b›rak›rken emperyalistler için, onlar›n uflaklar› için ise y›k›l›fllar›n› içinde bar›nd›ran bir kazanç ve baflar›y› b›rakm›flt›r. ‹flte gerek partimiz, gerekse çeflitli milliyetlerden halk›m›z› derinden etkileyen bu ac› kayb›m›zdand›r ki 1973’ten günümüze önder yoldafl›m›z› anma, Onu halka maletme, Onun u¤runda savaflt›¤› fikirleri daha da derinlemesine kavray›p kitlelere aktar›p onlar› bu fikirler etraf›nda birlefltirip harekete geçirme, komünistlerin bafll›ca görevlerinden olmufltur. ‹flte günün bu anlam› içindir ki, faflist diktatörlüklerin faflist cuntalar›n sürdü¤ü Türkiye’de nice iflkencelere maruz kalma pahas›na, kay›p verme pahas›na da olsa kitlelere önderimizin fikirlerini ulaflt›rd›k, ulaflt›r›yoruz. Bugünün koflullar›nda önder yoldafl›m›z› anmak, Onun fikirlerini daha derinden kavrayarak, hayata uygulamak daha anlaml› daha önemli bir hale gelmifltir. 12 Eylül cuntas›n›n faflist gerici sald›r› ve uygulamalar› sonucu, Türkiye devrimci hareketinin,
Hayrettin Bak›fl özelinde de Partimizin ald›¤› yenilgi koflullar›nda elbette ki bu daha da özel bir anlam kazanmaktad›r. Yenilgi döneminin getirdi¤i karamsarl›k, yozlaflma, kavga kaçk›nl›klar›na karfl› ‹. Kaypakkaya yoldafl›n ML fikirleriyle, dizlerimiz titremeden, çeflitli cereyanlara gö¤üs gererek yürümek, ML’lerin yenilgilerin içinde zafer tohumlar› tafl›yaca¤› anlay›fl›ndan hareketle yenilgimizin sebeplerini do¤ru tahlil ederek, Ondan ilham almay›, bugün daha da acil görüyoruz. Yenilgi y›llar›n›n tipik özelliklerinden olan, da¤›n›kl›k,
bölünmüfllük, kar›fl›kl›¤›n oldu¤u, çeflitli siyasal birikimlerde yeni yeni aray›fllar›n oldu¤u günümüzde, ‹brahim Kaypakkaya yoldafl›n düflüncelerini temel alarak bu olumsuz gidiflat önlenip, zafere giden yolda ilerlenebilinir. Yenilgi y›llar›ndan at›l›m y›llar›na haz›rlanarak, Partimiz TKP/ML’yi sa¤lamlaflt›rarak, emin ad›mlarla ilerleyebiliriz. Bu tarihi sorumlulu¤u yerine getirmek için daha fedakar, daha canl› ve tutarl› davranmak zorunday›z. Emin ad›mlarla yürüyece¤imiz bu yolda Onun ML düflünceleriyle ilerleyece¤iz.!.. Çünkü ‹. Kaypakkaya yoldafl›n düflünceleri ve ayn› zamanda Partimizin temel çizgisi her geçen gün do¤rulu¤u bir kez daha ispatlan›rken, ‹. Kaypakkaya’n›n düflüncelerinin yol göstericili¤i bir kez daha kendisini en aç›k biçimde gösteriyor.!.. Çeflitli oportünist revizyonistlerin savundu¤u ve sand›¤› gibi O sadece bir “yi¤it” de¤il, O fikir ve düflünceleriyle prati¤iyle Türkiye halk›n› kurtulufla götürecek, proletaryan›n temsilcisidir. Onun iflkencedeki k›z›l direnifli düflman› canevinden vurmufl, düflman›n iflkencehane ve zindanlar›nda komünist devrimci ve yurtseverlere ilham vermifltir. O zor alanlarda ‹brahim, herzaman onlarla beraber en ilerlerde düflmana meydan
okuyor. Onun k›z›l direnme çizgisi, temel siyasal düflüncesiyle birlefltirilip savunulmas› gereklidir. ‹. Kaypakkaya’n›n iflkencedeki tutumunu s›radan bir direnme olarak de¤erlendirenler, kötü bir yan›lg› ifllerlerken Onun eriflti¤i mertebeye gölge düflürüp çeflitli milliyetlerden Türkiye halk›na mal olmas›n› engellemeye çal›fl›yorlar. Ama nafile!... Günefl balç›kla s›vanmaz!... Onun k›z›l direnifl çizgisiyle bütünleflen ML temel düflünceleri bugün yine taptaze, gökyüzünde parlayan günefl gibi yolumuzu ayd›nlat›yor, yol gösteriyor! ‹çinde bulundu¤umuz bu zor koflullarda yenilginin karfl›s›nda pani¤e ve karamsarl›¤a kap›lmadan ‹. Kaypakkaya’dan ö¤renmeli, Onun yolundan yürüyerek, partimizin daha bilinçli birli¤ini pekifltirerek, davranmas›n› bilmeliyiz. Saflarda moral bozuklu¤una, karamsarl›¤a, kavga kaçk›nl›¤›na hayat hakk› tan›mayarak, partimizin diretkar ve ihtilalci çizgisinde yürümeliyiz. Onun deyimleriyle; “Önümüzde çetin ama flanl› mücadele günleri var. S›n›f mücadelesinin engin denizine bütün varl›¤›m›zla at›lal›m! Bu mücadelede kahraman iflçi s›n›f›m›za, fedakar ve çilekefl köylülerimize, yi¤it gençli¤imize sonsuz bir güven duyal›m!”
Kaçkarlar Onlarla daha da k›z›llaflt› ‹SMA‹L BULUT; 1963 y›l›nda Dersim’in Hozat ilçesi Zenkire köyünde dünyaya gedi. Henüz ortaokul y›llar›nda ö¤renci eylemlerine kat›lmaya bafllayan ‹smail Bulut, 1983 y›l›na kadar milislik yapt›. 1984’te MK üyeli¤ine seçildi. 3. Konferans döneminde DABK hizbi saflar›nda yer alan ‹smail Bulut, 92 Birli¤inden sonra MK üyeli¤i ve Askeri Komisyon sekreterli¤ine getirildi. 21 Haziran 1992’de Karadeniz’de Kaçkarlar’da süren ‹smail B u l u t çat›flmalar s›ras›nda eksilen cephanelerini tamamlamak için bomba imal ederken Do¤an Karada¤ elindeki bomban›n patlamas› sonucu flehit düflerken ‹smail Bulut ise yaral› olarak düflman›n eline geçmifl ve iflkencede katledilmifltir. DO⁄AN KARADA⁄; 1962 y›l›nda Dersim Hozat Togar köyünde do¤du. Çocuklu¤undan beri devrimcilerle tan›flan Do¤an Karada¤, 12 Eylül AFC’sinin ard›ndan T‹KKO’ya kat›lm›flt›r. Do¤an Karada¤, flehit düfltü¤ünde parti üyesi ve Karadeniz Alt Bölge Do¤an Karada¤ Komutanlar›ndand›.
EFEND‹ D‹R‹L 1956 y›l›nda Dersim Ovac›k Hülükufla¤› köyünde do¤du. 1976 y›l›nda Proletarya Partisi saflar›na kat›lan Efendi Diril, birçok askeri eylemde aktif rol ald›. 1978 y›l›nda parti üyesi oldu. Efendi Diril, 30 Haziran 1980 tarihinde ‹stanbul Kanarya’da MHP’li faflistler taraf›ndan katledildi.
11
25
20 Haziran-3 Temmuz 2003
Emperyalizmin bo¤uldu¤u Vietnam Devrimi
1930’da Ho fii Minh önderli¤inde kurulan Çinhindi Komünist Partisi ayn› y›l yayg›nlaflan ancak her seferinde kanla bast›r›lan ayaklanmalar›n inisiyatifini ele geçirdi. Ve ayaklanmalar› k›rsal bölgelere çekerek yayg›nlaflt›rd›. 1870’lerden beridir süregelen Frans›z iflgali alt›ndaki Vietnam’da Ho fii Minh, s›n›fsal kurtuluflu ulusal kurtulufla tabi k›lm›flt›. Çin’de toplanan Çinhindi Komünist Partisi merkez komitesi 8. Toplant›s›nda al›nan karar do¤rultusunda k›sa ad› Viet Minh olan Ulusal Cephe kuruldu. Viet Minh’in bafl›nda Ho fii Minh yer al›yordu. Japonlar, 1945 Mart’›nda Frans›zlara ver-
dikleri 2 saatlik bir ultimatom sonucunda Vietnam’› ele geçirmiflti. Kukla hükümete ilan ettirdikleri sahte ba¤›ms›zl›k da inand›r›c› olmam›flt›. Japonlar›n hükümet darbesinin ard›ndan bafl›n› Ho fii Minh ve arkadafllar›n›n çekti¤i Viet Minh 13 A¤ustos 1945’de genel ayaklanma ilan etti. Uzun y›llar süren gerilla savafl› içinde oluflan A¤ustos 1945’te Honai ve Saygon’u da ele geçirdi. Ho fii Minh ba¤›ms›zl›k bildirisini Honai’de 3 Eylül 1945’te Honai’de 500 bin kiflinin önünde okudu. ABD, SSCB ve ‹ngiltere Postdam Konferans›’nda Çin ve ‹ngiliz birliklerinin, Japonlar›n izlerini silmek üzere Vietnam’a “geçici müdahalede” bulunmas› kararlaflt›r›ld›. An-
cak Frans›zlar Çinli generallerle anlaflarak 1946 ilkbahar›nda Vietnam’› ikinci kez iflgal ettiler. Vietnam kentleri yeniden sömürgeci egemenli¤i alt›ndayd›. Ancak Kurtulufl Ordusu Frans›zlara rahat vermiyordu. 1949 sonlar›nda durum Frans›zlar için tehlikeli olmaya bafllad›: Mao’nun birlikleri Vietnam s›n›r›ndaki Çin bölgelerini ele geçirmifllerdi. Vietnam’da olup bitenleri yeni yeni anlamaya bafllayan ABD, Mao’nun Çin’de kazand›¤› zaferle flaflk›na dönmüfltü. Çin ve SSCB Vietnam Demokratik Cumhuriyetini 1950’de tan›d›lar. Buna karfl›l›k ABD Frans›zlar›n da yönetiminde yer ald›¤› (Güney) Vietnam’› tan›d›lar. Frans›z ordular› ABD’den de ald›¤› yard›mlarla bafl›nda Vo Nguyen Giap’›n bulundu¤u Kurtulufl Ordusunu yok etmek amac›yla sald›r›ya geçti. Ancak Vietnaml› partizanlar›n kurduklar› ölüm tuzaklar› aras›ndan geri dönüflleri çok da “ac›kl›” oldu. 21 Temmuz 1945’teki Cenevre Konferans›’nda Vietnam Demokratik Cumhuriyeti (Kuzey Vietnam) ve Vietnam Cumhuriyeti (Güney Vietnam) fleklinde ikiye bölündü. Güney Vietnam Frans›zlar›n denetimindeki bir hükümet taraf›ndan; Kuzey Vietnam ise Viet Minh taraf›ndan yönetilecekti.
CLARA ZETK‹N’‹N ANISINA* (...)
(...) Clara 1857’de Almanya’da (Sachsen) do¤du; babas› bir köy ö¤retmeniydi. O, köyde büyüdü ve köy yaflam›n› yak›ndan tan›d›. O s›ralarda Sachsen’de tekstil sanayii h›zla gelifliyordu; iflçiler (kad›n ve erkek dokumac›lar) henüz köy yaflam›na s›k›ca ba¤l› idiler. Clara köylülerin ve iflçilerin durumunu salt kitaplardan de¤il yaflam›n kendisinden ö¤rendi. Bunun daha sonra ona çok yarar› oldu; O köylülere ve kad›n ve erkek iflçilerin en geri katmanlar›na ulaflmay› beceren ender kiflilerden biri oldu. Clara ö¤retmen olmaya karar verdi. Leibzig’e gitti ve orada k›z ö¤retmen okuluna girdi. Orada Karl Marx ve Friedrich Engels’in ö¤retileriyle yüzyüze geldi; iflçi toplant›lar›na gitmeye bafllad› ve Partinin çal›flmalar›n› tan›d›. (...) Clara Zetkin tüm yaflam›n› emekçi kad›nlar›n kurtulufluna, kad›n iflçilerin iflçi s›n›f› davas› u¤runda mücadeleye kat›lmalar›na adad›. Clara bu sorunu bir Marksist olarak ele ald›; bu sorunu iflçi s›n›f›n›n kurtuluflu mücadelesiyle s›k› ba¤ içerisinde gördü. Clara Zetkin, kad›nlar›n hak eflitli¤i sorunun s›n›f mücadelesinden, köylü ve iflçi kad›nlar›n yaflam ve çal›flma koflullar›ndan kopuk bir sorun olarak gören feministlere karfl› sürekli mücadele verdi.
1923’te “Kad›n Komünist”in 12. say›s›nda Clara Zetkin’in redaksiyonu alt›nda ç›kan Alman gazetesi “Eflitlik”ten al›nan, Clara Zetkin’in “Kad›nlar›n Karl Marx’a Borçlu olduklar› fiey” adl› fevkalede bir makalesi vard›r. “Materyalist tarih anlay›fl› ile” diye yaz›yor Clara Zetkin, “Gerçi o bize kad›nlar sorununda haz›r reçeteler b›rakmad›, ama daha iyisini, onu araflt›rmak ve kavramak için do¤ru ve isabetli yöntemi verdi. ‹lk kez materyalist tarih anlay›fl› bize, kad›n sorununu genel tarihi geliflmenin ak›fl› içinde, genel sosyal ba¤›nt›lar ›fl›¤›nda, onun tarihi olarak koflullanm›fll›¤› ve meflrulu¤u içinde aç›k bir flekilde anlamam›z›, onun itici ve tafl›y›c› güçlerini, bunlar›n eriflmek istedikleri amaçlar›, ortaya at›lan sorunlar›n ancak hangi koflullar alt›nda çözülebilece¤ini anlamam›z› sa¤lad›.” (...) Clara Zetkin’in uluslaras› kad›n hareketi için kazan›mlar› büyüktür. Clara 1892’de “Kad›n ‹flçi” adl› gazetenin yaz› kurulu yöneticili¤ini üstlendi. Kad›nlar aras›nda ajitasyon ve propaganda için parti komisyonlar›n›n oluflturulmas› da ayn› döneme rastlar.(...) Clara Zetkin, gerçek üyelerinden biri oldu¤u Komünist Akademisinin çal›flmalar›yla da ilgilendi. Kad›n hareketinin incelenmesi bölümünü yönetti. (...) Sevgili Clara, senin örne¤in Komünizm davas›n›n tüm savaflç›lar›n› coflkuyla doldurmal›. Senin örne¤in bilinçli erkek ve kad›n iflçileri, bilinçli erkek ve kad›n kolhozcular› coflkuyla dolduruyor. Biz daha ciddi, daha iyi, daha tam bir örgütlenme ile çal›flaca¤›z; nöbeti devredece¤imiz bütün ülkelerin komünist gençlik birliklerine yard›m edece¤iz; çocuklar›m›z› komünizmin inflas›n› sonuna kadar götürecek savaflç›lar olarak e¤itece¤iz! N.Krupskaya *N. Krupskaya’n›n 20 Haziran 1933’te 76 yafl›nda yaflam›n› yitiren Clara Zetkin’in yaflam›n› anlatt›¤› bir makaleden...
Güney Vietnam’daki Diem hükümetinin azg›n bask›lar› 1957’deki ayaklanmalara yol açm›flt›. 20 Aral›k 1960’da Güney Vietnam Ulusal Kurtulufl Cephesi (UKC) kuruluflunu ilan etti. 1 Kas›m 1963’te Diem hükümeti y›k›ld›. Ve ABD 1961’de –ilk elden- 16 bin askerle Vietnam’a ç›kt›. Vietnam köylerini oval›k yerlerde kuracaklar› yerleflim birimlerinde toplamay› ve böylece partizan gerillalar› halktan soyutlayarak imha etmeyi düflünüyorlard›. Ancak köylüler topraklar›n› terk etmediler. ABD’nin Kuzey Vietnam’a yo¤un bir bombard›mana bafllamas›na karfl›l›k UKC Saygon ve di¤er güney kentlerine genifl çapl› bir sald›r› bafllatt›. Dünyan›n en korkunç ve en kanl› çarp›flmalar›n›n yafland›¤› Vietnam’da ABD emperyalizmi döktü¤ü kan seline kap›lm›fl, sürüklenerek Vietnam’dan Hint Okyanusu’na dökülürken, Güney Vietnam kentleri bir bir UKC’ye teslim oluyordu. Savafl tahribat›n›n ve yaralar›n sar›lmas›yla geçen k›sa bir dönemden sonra 2 temmuz 1976’da Vietnam’›n resmen birleflti¤i ve baflkenti Honai olan Vietnam Sosyalist Cumhuriyeti’nin kuruluflu ilan edildi.
Sivas’ta ayd›nlar diri diri yak›ld› Daha önceleri Banaz’da gerçeklefltirilen Pir Sultan Abdal Kültür etkinlikleri 1993’te ilk kez Sivas’ta gerçeklefltirilecekti. fienli¤in ilk günü 1 Temmuz’da “Müslümanlar” imzal› bir bildiri yay›nland›. Bildiride Aziz Nesin’in Kuran’›n dokunulmazl›¤›na küfretti¤i belirtilerek “gün müslümanl›k u¤runa gerekenleri yerine getirme günüdür” deniliyordu. Yani daha önce Marafl’ta, Çorum’da tezgahlanan oyunlara 93 Temmuz’unda Sivas’ta bir yenisi daha ekleniyordu. 2 Temmuz 1993 tarihinde Cuma namaz› s›ras›nda provokatörler “fieytan Aziz Sivas’a geldi. Allahs›zl›k propagandas› yap›yor. Camilere sald›racaklarm›fl” gibi ifadeler kullanarak namazdaki insanlar› harekete geçirdi. Hedef flenlik için Sivas’a gelen onlarca ayd›n›n kald›¤› Mad›mak oteli oldu. Saat 17:30 s›ralar›nda gericilerin say›s› 15 bine ulaflt›. -Anlafl›lan önceden planlanan bu katliam için bir hafta önceden çeflitli illerden faflistler biraraya toplanm›flt›. Olay üzerine Aziz Nesin dönemin “Sosyal Demokrat” lideri Erdal ‹nönü’yü arayarak olay hakk›nda bilgi verdi. Bunun üzerine ‹nönü “vaziyete hakim olduklar›n›” söyleyerek olay› geçifltirdi. Saat 19:00 s›ralar›nda sald›rganlar otelin çevresindeki araçlar› atefle vermeye bafllad›lar. Bir süre sonra da otelin elektrik ve telefon ba¤lant›s› kesildi. Saat 20:00’ye gelindi¤inde de oteli atefle vererek devletin bütün kolluk güçlerinin gözleri önünde 35 devrimci, demokrat, ilerici ayd›n ve sanatç›y› diri diri yakt›lar. 35 flehit verdi halk›m›z Sivas’ta. Nesimi Çimen, As›m Bezirci, Hasret Gültekin, Carina Cuanna, U¤ur Kayanar, Behçet Aysan, Edibe Sulari Aybaba, Muhibe Akarsu, Muhlis Akarsu, Metin Alt›ok, Mehmet Atay, Gülender Akça, Sehergül Atefl, Erdal Ayranc›, Asaf Koçak, Belk› Çak›r, Serpil Canik, Serkan Do¤an, Yeflim Özkan, Huriye Özkan, Handan Metin, Sait Metin, Ahmet Özyurt, ‹nci Türk, Muammer Çiçek, Gülsüm Karababa, Murat Gündüz, Koray Kaya, Menekfle Kaya, Asuman Sivri, Yasemin Sivri, Özlem fiahin, Nurcan fiahin ve otel çal›flanlar› Ahmet Ötürk, Kenan Y›lmaz...Bir döneme kadar 37 olarak ifade ediliyordu flehit say›s› ancak ölenlerden ikisinin oteli atefle verenlerden ‹BDA-C militan› oldu¤u daha sonra yap›lan aç›klamalarda ortaya ç›kt›. Katliam t›pk› Marafl’ta, Çorum’da sonras›nda Gazi’de oldu¤u gibi devletin bilgisi dahilinde ve deste¤i al›narak gerçekleflmiflti. Katliam›n bafllamas›yla birlikte tüm kamuoyu geliflmelerden haberdar oldu¤u halde DYP-CHP koalisyon ortaklar›n›n konu hakk›nda bilgilerinin olmad›¤›n› söylemeleri, sald›rganlara müdahalenin gecikmesi katliam›n sorumlular›n› aç›kça göstermektedir. Sivas idare mahkemesi, katledilenlerin yak›nlar›n›n açt›klar› dava sonucunda devleti kusurlu bularak katledilenlerin ailelerine tazminat verilmesini kararlaflt›rd›. Katliamdan sorumlu olarak yarg›lanan Sivas san›klar›n›n tafl›nd›¤› ring arac› ‘97 y›l›n›n A¤ustos ay›nda TKP/ML militanlar›nca bombaland›.
26
20 Haziran-3 Temmuz 2003
11
fiemse Allak’a ölümüne ceza Bizim derdimiz Mardin’deki 13 yafl›ndaki çobana dahi “tafllamak kötü oldu. Çok tepki ald›. Asl›nda bu ifli silahla bitirmek gerekirdi” dedirten de¤er yarg›lar›n› sorgulamak olmal›. Geçti¤imiz aylarda gazetelerin baz›lar›n›n k›saca üzerinde durup geçifltirdi¤i recm (tafllayarak öldürme) haberi fiemse Allak’›n ölümü ile tekrar ayn› köflelere konu oldu. “Yasak aflk” yaflad›¤› gerekçesi ile ailesi taraf›ndan tafllanarak ölüm cezas›na çarpt›r›lan ve bu cezan›n uygulanmas› sonras›nda bitkisel hayata giren fiemse Allak geçti¤imiz hafta yedi ayl›k yaflam mücadelesinin ard›ndan hayata gözlerini yumdu. 2 fiubat 1968 Mardin Yal›m beldesi nüfusuna kay›tl› fiemse Allak’›n yaflad›klar› bizler aç›s›ndan bir ilk de¤il ve maalesef son da olmayacak. Kad›n›n erke¤in namusu olarak de¤erlendirildi¤i ve namus kavram›n›n çarp›klaflt›¤› sistemde fiemse kurbanlardan sadece biri oldu. Onun gibi ölümle pençeleflip yenik düflen daha kaç kifli var bilemiyoruz. Hatta yedi ay sonunda hastaneden sa¤ ç›ksayd› bile ailesi taraf›ndan tekrar öldürülmeyece¤inin bir garantisi dahi yoktu. Çünkü fiemse hastanede bir yandan ölümle pençeleflirken bir yandan da aile meclisi fiemse ölmedi¤i için namuslar›n› tam olarak temizleyemedikleri kayg›s› ile yeni planlar yap›yordu. Bizim amac›m›z elbette fiemse Allak’›n tecavüze mi u¤rad›¤› yoksa bilerek mi iliflkiye girdi¤i de¤il. Çünkü böyle bir tart›flma sonuç olarak fiemse’yi “suç”lu ç›kartt›¤›nda o zaman sanki cezaland›r›lmas› normalmifl gibi bir durum ya-
rat›r. Bizim derdimiz Mardin’deki 13 yafl›ndaki çobana dahi “tafllamak kötü oldu. Çok tepki ald›. Asl›nda bu ifli silahla bitirmek gerekirdi” dedirten de¤er yarg›lar›n› sorgulamak olmal›. Yani e¤er fiemse Allak’›n yaflad›klar› kendi iste¤i ile olmufl bir olaysa bile bu onun öldürülmesini meflrulaflt›rmaz. Üstelik bu ölüm öyle bildi¤imiz s›radan yöntemlerle de¤il ça¤d›fl› kalm›fl ve vahfli yöntemlerle tafllanarak ve defalarca b›çaklanarak gerçeklefltirilmifltir. ‹nsanl›¤a s›¤mayacak yöntemlerle katledilen fiemse Allak’›n cenazesi, ölümü üzerine onu öldüren ve günlerce hastane önünde ölümünü ama gerçekten ölüm haberini bekleyen ailesine teslim edildi ve bir kimsesizler mezarl›¤›na gömüldü. Gazetemizin bu sayfas›nda daha önce de yaflanan bu tür haberleri ifllemifltik. Özellikle Türkiye Kürdistan’›nda gerici de¤er yarg›lar› kad›n› tamamen erke¤in mal› gibi alg›lamakta ve bafl›na gelen her olayda onun namusu olarak görülerek öldürülmesi günlük s›radan bir olay gibi alg›lanabilmektedir. Namus ad›na burnu kesilen kad›nlardan, traktörün arkas›na ba¤lanarak gezdirilen kad›nlara kadar yüzlerce ak›l almaz örnek bizler için yeni de¤il. Yenilik ad› alt›nda gelifltirdi¤i yeni yasalar ile kad›nlara yönelik tecavüzü dahi yasalaflt›ran, deyim yerindeyse tecavüzü neredeyse özendi-
DEVLET‹N KADIN ‹NT‹HARLARINA BULDU⁄U ÇÖZÜM: PARA CEZASI d›n› s›k s›k kad›n intiharlar› ile gündeme getiren Batman’da bugünlerde ise devletin bu intiharlara çare için gelifltirdi¤i yöntem konufluluyor. Hem devletin bask›lar› hem de sistemin yaratt›¤› flekillenifl sonucu çareyi zulme dönüflen yaflam›n› sonland›rmakta bulan kad›nlar›n yan›nda; iflsizlik, geçim s›k›nt›s› vb. nedenlerden dolay› intihara yeltenen ve baflaramayan kifliler devlet taraf›ndan para ve hapis cezas›na çarpt›r›lacak. Sebep ise “kamu huzur ve rahat›n› bozmak”. T. Kürdistan›’nda ailelerin bask›s›, istek d›fl› evlilik, berdel, cezaland›rma, kuma vb. s›k›nt›lar içinde yaflayan buna ek olarak bir de geçim s›k›nt›s› çeken onlarca kad›n, intihar› denedi¤inde devletin cayd›r›c› tedbir olarak nitelendirdi¤i para ve hapis cezas› ile cezaland›r›lacak. Asl›nda buradan da bir rant elde etme telafl›nda olan devletin bu sorunlar› gerçekten çözmek gibi derdinin olmad›¤› çok aç›k oldu¤u gibi bu yaflananlar da bunu tekrar göstermektedir. Devlet intihar koflullar›n› elleri ile haz›rlamaktad›r. Son günlerde hemen bu kural› iflleme sokan devlet, zaman kaybetmeden Batman’da intihara teflebbüs eden iki kifliye 86 milyon 696 bin lira para cezas› verdi. Gerekçe olarak da “Her kim itidal ve muvazene haricinde veya çirkin veya ay›p görülen sair herhangi bir hal ile baflkas›n› alenen incitir veya huzur ve rahat›n› ihlal ederse 15 güne kadar hafif hapse veya 86 milyon kadar cezas›na mahkum olur” maddesi gösterildi. Sekiz çocu¤u olan ve dilencilik yaparak evini geçindirmeye çal›flan birisi bu para cezas› verilenlere bir örnek. Bu durumda olan ve yaflam›n› idame ettirmeye çal›flan bir insana verilen 86 milyon para cezas›n›n onu intihardan cayd›rmak m› yoksa daha da teflvik etmek mi anlam›na geldi¤inin tart›fl›lacak yan› dahi yoktur. Bu düpedüz ve aç›kça zaten geçim s›k›nt›s› ve daha birçok nedenle bunal›ma giren insanlar› daha da girdab›n içine sürüklemek, intihara itmek ve bunun üzerinden para kazanman›n hesab›n› yapmakt›r.
A
fiemse Allak ren devletin elbetteki bu yaflananlara müdahale edip düzeltmesi gibi bir durum söz konusu de¤ildir. Nitekim fiemse Allak gibi daha ad›n› dahi bilmedi¤imiz milyonlarca kad›n ayn› sorunlar› yaflam›fl ve belki de sessiz sedas›z kimsesizler mezarl›¤›ndaki yerini alm›flt›r. Özellikle T. Kürdistan›’nda kad›n›n yaflad›¤› sorunlar ne yazmakla ne de anlatmakla bitecek gibi de¤ildir. Bugünlerde televizyon ekranlar›nda daha fazla reyting için harcanan ve kullan›lan kad›n yaflamla-
r› ekranlara yans›yan›n çok üstünde ac› ve y›k›mla doludur. Defalarca kez evlenen, kuma üstüne kuma getiren a¤alar›n özendirildi¤i, kad›n›n sadece erkek için varolmas› gerekti¤ini afl›layan bu dizilerde özellikle de Kürt kad›nlar› kullan›lmaktad›r. Kürt kad›nlar›n›n ac›lar›, yaflamlar› kullan›larak devlet, egemen anlay›fl›n› oturtmaya ve kafalarda bunu meflrulaflt›rmaya çal›flmaktad›r. Oysa fiemse Allak’›n yaflad›klar› tüm bu geliflmifllik masallar›n›n alt›ndaki ça¤d›fl› zihniyeti gözler önüne sermektedir.
TECAVÜZ C‹NSEL ‹fiKENCE DE⁄‹L, KÖTÜ MUAMELE Gözalt›nda iflkence gördükleri Adli T›p raporuyla belgelenen Naciye Ço¤altay ve Sunay Yeflilda¤’›n 4 polis hakk›nda açt›¤› davan›n duruflmas›nda, Av. Fatma Karakafl, müvekkillerinin gözalt›nda u¤rad›klar› taciz ve tecavüzün dava kapsam›na al›nmamas›n› elefltirdi. Karakafl, “cinsel iflkencenin” belgelendi¤ini ve iki müvekkilinin 15 gün ifl göremez raporu ald›¤›n› hat›rlatarak, “Suç duyurusu sonras› 10 polisten sadece 4’üne dava aç›ld›, savc› iddianamesinde ›rza tasaddi suçunu kötü muamele kapsam›na sokarak, san›klar›n en az cezay› almas› için u¤rafl›yor” dedi. Sultanahmet Adliyesi 4. A¤›r Ceza Mahkemesi’ndeki duruflmay› çeflitli kad›n kurufllar›ndan kad›nlar izleyip davac› kad›nlara destek verdi. Dava, san›klar›n görevde olduklar› gerekçesiyle duruflmaya kat›lmamas› nedeniyle 21 Ekim’e ertelendi.
C‹NSEL TAC‹Z SUÇU TANIMLANMIYOR 24 Eylül 2002’de “örgüt üyeli¤i” suçlamas›yla gözalt›na al›nan Ço¤altay ve Yeflilda¤, duruflmada, gözalt›nda tutulduklar› 5 gün boyunca 10’un üzerinde polisin hortumla dayak, cinsel taciz gibi iflkencelerine u¤rad›klar›n› a¤layarak anlatt›. ‹ki kad›n›n “fiziksel ve ruhsal travmaya” u¤rad›klar› Adli T›p raporlar›yla belgelenmifl, Bak›rköy ve Çocuk ve Kad›n Tutukevi’nde tutuklu bulunan Ço¤altay ve Yeflilda¤, geçti¤imiz günlerde tahliye edilmiflti. ‹nsan Haklar› Derne¤i Gözalt›nda Cinsel Taciz ve Tecavüze Karfl› Hukuki Yard›m Bürosu avukatlar›ndan olan Karakafl, TCK’n›n cinsel tacizi bir suç olarak tan›mlamamas›na, tecavüz suçunun tan›m›n›n ise yetersizli¤ine de¤indi. Karakafl, varolan yasalar›n da bu davadaki gibi kullan›lmad›¤›n› vurgulad›. Avukat Hülya Gülbahar ise, TCK tasar›s›nda tecavüz suçunun kifliye de¤il topluma karfl› ifllenmifl suçlar kapsam›nda gösterilmesini elefltirdi. “Adalet Bakanl›¤›’n›n bir önceki tasar› için haz›rlad›¤›; tecavüz ve tecavüze kalk›flma suçlar›n›n kolluk kuvvetlerince ifllenmesi halinde ceza art›r›m›na gidilmesi yönündeki maddeler, yeni TCK’da yok. Herhangi bir arac›n cinsel organa sokulmas›, tecavüz say›lm›yor. Irza tasaddi ve cinsel taciz suçlar›n›n kapsamlar› aç›k de¤il. Bu dava, Türkiye’de gözalt›nda taciz ve tecavüzün ne kadar yayg›n oldu¤unun göstergesi ve bu alandaki yasalar›n ma¤durlar› de¤il, kimi korudu¤u da çok aç›k.” (H. Merkezi)
27
11
20 Haziran-3 Temmuz 2003
“Üç Ç›nar” etkinliklerle an›ld›
Naz›m Hikmet
Ahmed Arif
Orhan Kemal
Naz›m Hikmet’in ölüm y›ldönümü vesilesiyle gerçeklefltirilen anma etkinliklerinde Naz›m Hikmet, Ahmed Arif ve Orhan Kemal’in devrimci yönleri ve ünlü eserleri üzerinde durularak, “Üç Ç›nar”›n gerçek birer ayd›n oldu¤u ve dünyaya aç›l›m sa¤lad›¤› vurguland›. ‹STANBUL Dünyaca ünlü flair Naz›m Hikmet’in ölümünün 40. y›ldönümünde düzenlenen anma gecesinde biraraya gelen birçok flair, Naz›m için fliirler okudu. 1963 y›l›nda Moskova’da yaflam›n› yitiren ünlü flair Naz›m Hikmet Ran, birçok flair ve sevenlerinin kat›l›m›yla Naz›m Kültürevi’nde düzenlenen gecede an›ld›. Gecede konuflan Naz›m Kültürevi yöneticisi Ali Mert, içinde bulundu¤umuz bu süreçte Naz›m Hikmet’in bugün daha coflkulu an›lmas› gerekti¤ini belirtti. Talim Terbiye Kurulu’nun ilkö¤retim okullar› kitaplar›nda Naz›m’›n fliirlerinin ç›kart›lmas›n› da elefltiren Mert, bu durumun üzüntü verici oldu¤unu söyledi. Konuflmadan sonra aralar›nda Ataol Behramo¤lu, Ayten Mutlu, Do¤an K›l›çkaya, Güngör Tekçi, Leyla fiahin, Müslüm Çelik, Nevzat
Çelik, Halil ‹brahim Özcan, Sevgi Vural, Tekin Gönenç’in de bulundu¤u birçok flair, Naz›m için fliir okudu. Anma, Nimet Çak›c› ve ‹rfan Ertel’in verdi¤i müzik dinletisinin ard›ndan sona erdi.
biri” diyerek bafllayan panelist Canip Y›ld›r›m, Arif’in “Halk beni anlas›n” mant›¤›yla hareket etti¤ini belirterek, “Ancak flimdiki flairler ‘ister
anla ister anlama’ yaklafl›m›n› sergiliyor” dedi. Ahmed Arif’in müthifl bir etik de¤ere sahip oldu¤unu aktaran Y›ld›r›m, bunun yan›nda Arif’in çok yetenekli bir flair oldu¤unu ve görmedi¤i yerleri bile görmüflçesine betimleyebildi¤ini ifade etti. Panelde, di¤er konuflmac›lar da Naz›m Hikmet, Ahmed Arif ve Orhan Kemal’in devrimci yönleri ve ünlü eserleri üzerinde durarak, “Üç Ç›nar”›n gerçek birer ayd›n oldu¤u ve dünyaya aç›l›m sa¤lad›¤›n› vurgulad›. Rüfltü Asyal›’n›n Naz›m Hikmet, Ahmed Arif ve Orhan Kemal’in eserlerinden sunumlar gerçeklefltirdi¤i panelde ayd›nlar›n eserleri izleyenleri duyguland›rd›. Panel sonras› Gülay Akgün ve Fatih Erenler’in verdi¤i müzik dinletisinin ard›ndan program, verilen kokteylle sona erdi. (D‹HA)
ANKARA Ayr›ca Ankara’da da Makine Mühendisleri Odas› (MMO) taraf›ndan düzenlenen bir etkinlik ile Naz›m Hikmet, Ahmed Arif ve Orhan Kemal an›ld›. Ça¤dafl Sanatlar Merkezi’nde düzenlenen “Devrimci Yazar ve Ozanlar›m›z› An›yoruz” etkinli¤i, ayd›nlar›n portrelerinin aktar›ld›¤› panelle bafllad›. MMO Yönetim Kurulu Baflkan› Emin Koramaz ve Edebiyatç›lar Derne¤i Genel Sekreteri Gökhan Cengizhan’›n aç›l›fl konuflmalar›n›n ard›ndan panele geçildi. Konuflmas›na Ahmed Arif için “Baflkald›ran, eyvallah demeyen
NAZIM H‹KMET ANMASI Ekim Kültür Sanat Üretim Merkezi, Lefkofla Arabahmet Kültür Merkezi’nde, 3 Haziran akflam› saat 20:00’de Naz›m Hikmet’in 40. ölüm y›ldönümü üzerine bir anma gecesi düzenledi. Geceye kat›l›m›n oldukça yüksek olmas›, kat›l›mc›lar›n ço¤unlu¤unun etkinli¤i ayakta gece sonuna kadar izlemesine neden oldu. Yaklafl›k 130 kiflilik bir kat›l›mla yap›lan etkinlik, Naz›m Hikmet’i k›saca tan›tan bir aç›l›fl konuflmas›yla bafllad›. Konuflman›n ard›ndan, Naz›m’› anlatan bir dans gösterisiyle geceye daha da coflku kat›ld›. Dans gösterisinin ard›ndan, Naz›m’›n otobiyografisi sahnede seslendirildi. Bunu takip eden “fiiirlerle Naz›m” bölümünde, Naz›m’dan fliirler okundu. Naz›m Hikmet, Türkçe ve Rumca okunan fliirleriyle sahnedeydi. Bu etkinlik de, Naz›m Hikmet’i iki kardefl toplumun dayan›flma içinde and›klar›n›n göstergesi oldu. 10 dakikal›k bir aran›n ard›ndan, Naz›m’› anlatan slayt gösterisiyle geceye devam edildi. Gece, Ekim Müzik Grubu’nun Türk, Rum tüm kat›l›mc›larla seslendirdi¤i türkülerle son buldu. (H. Merkezi)
BARIfi B‹R DAK‹KAYA SI⁄AR MI? “Bar›fl ‹çin Sinema Giriflimi” 100 yönetmenin kat›l›m›yla; her yönetmenin 1 dakikal›k k›sa filminin yer alaca¤› 100 dakikal›k bir film çekmeyi hedefliyor. “Bar›fl” konulu bu projeye kat›lmak isteyenler için yap›mlar›n›n özgün ve baflka bir yerde yay›nlanmam›fl olmas› flart› getiriliyor. fiu anda elli üyesi bulunan grup; filmler, konular aras›nda ba¤lant› kurarak montaj yapacak ve 1 Eylül Bar›fl Günü’nde tüm dünyada ticari kayg› gütmeksizin bar›flsever izleyicilere sunulacak. Bar›fl ‹çin Sinema Giriflimi Üyesi Baflak Ertür; “dünyada açl›ktan, hastal›ktan, savafltan dolay› her bir dakikada 99’u çocuk olmak üzere 200 kifli ölürken, yaln›zca Bill Gates tek bafl›na her bir dakikada 15 bin dolar kazan›yor. Hiroflima’ya at›lan atom bombas›n›n ard›ndan ilk bir dakikada 150 bin kifli öldü. Her bir dakikada bir kad›n do¤um yaparken ölüyor. Basra’ya düzenlenen hava sald›r›s›nda her bir dakikada iki bomba düfltü. 2000 y›l›nda dünyada silahlanma ve askeri harcamalar için dakikada 1.9 milyon dolar harcand›. K›sacas› bir dakika içinde o kadar çok fley oluyor ki!” diyerek birer dakikan›n bar›fla dair birfleyler anlatabilmek için yeterli bir süre oldu¤unu belirtiyor. (H. Merkezi)
20 Haziran-3 Temmuz 2003
11
28
‹fiTE TÜRK‹YE’N‹N DEMOKRAS‹ HAR‹TASI K
ürt halk›n›n suni gündemler etraf›nda oyalanmas› politikas› kendini daha ne kadar korur belli de¤il ancak bilinen bir gerçek var ki o da halk›n bu sald›r›lar karfl›s›nda uzun süre tepkisiz kalmayaca¤›d›r.
Uzun süredir ülke gündemini meflgul eden AB tart›flmalar› sürerken bu tart›flmalar› büyük bir beklentiyle takip eden çevrelerin beklenti ve umutlar› da devam ediyor. AB’ye girmenin ad›mlar›n› h›zland›ran hakim s›n›flar ardarda yapt›klar› uyum paketi aç›klamalar›yla, belli yasalarda yap›lan de¤iflikler ve yeni yasalar› içinde bar›nd›ran bu paketlerin kamuoyuna sunulmas›n›n ard›ndan yaflanan tart›flmalarda kopart›lan yaygara “demokratiklefliyoruz” üzerine oldu. Ancak daha önce de belirtildi¤i gibi kamuoyunun gündemine giren “demokratiklefliyoruz” tart›flmalar› ülkemiz hakim s›n›flar›n›n baflta Kürt halk› olmak üzere, iflçi s›n›f› ve ezilen emekçi s›n›flar üzerindeki bask› ve terörünü t›rmand›rmas› anlam›na gelmektedir. ‹flçi s›n›f› üzerindeki özellefltirme tehdidinin son günlerde art›r›lmas› ve bunun bir tehdit boyutundan öteye ç›karak ülkemizdeki birçok iflletme ve fabrikalar›n emperyalistlere peflkefl çekilmesiyle birlikte somutlanm›fl bir sald›r› dalgas› durumuna bürünmüfltür. Bunun yan›s›ra geçti¤imiz y›l yap›lan düzenlemelerle kald›r›ld›¤› iddia edilen OHAL, T. Kürdistan›’nda tüm h›z›yla uygulanmaya devam ediyor. OHAL valiliklerinin ve yasalar›n›n korundu¤u bölgede özellikle son dönemde yaflanan geliflmeler hakim s›n›flar›n y›llard›r Kürt ulusuna yönelik uygulad›¤› imha ve inkar politikalar›n›n t›rmand›r›lmas› anlam›na da gelmektedir. Bugün Kürt halk›na dillendirilen genel af talebiyle silahs›zlanman›n önünü açmaya çal›flan PKK-KADEK, uygulanan bask›, hak ihlalleri ve devlet terörünü görmezden gelerek bu talebini dillendirmeye ve oluflturaca¤› bas›nçla bunu devletle pazarl›k maddesi haline getirmeye çal›flmaktad›r. Özellikle son dönemde yaflanan hak ihlalleri ve bask›lar›n son birkaç ayl›k hak ihlali bilançosunu anlamak aç›s›ndan Adalet Bakan› Cemil Çiçek’in meclise verilen bir gensoruya verdi¤i yan›tlarda yaflananlar›n 12 Eylül dönemini aratmayan soruflturma, tutuklama, hak ihlali ve katletme olaylar›n›n yafland›¤›n› ortaya koymaktad›r. OHAL’in kald›r›lmas›na ka-
dar 50 bin kiflinin gözalt›na al›narak sorgulanmas› örne¤inden, iflkence yapanlar›n ço¤u hakk›nda da takipsizlik karar› al›nd›¤› yap›lan aç›klamalar aras›nda. OHAL’in “kald›r›ld›¤›” koflullara kadar yafland›¤› iddia edilen bu ihlallerin kesintisiz devam etti¤i ve bu dönem de yo¤unlaflt›¤› gözle görülür bir durumdur. Uzun süredir kamuoyunda yer alan Diyarbak›r’›n Hani ‹lçesi’nde ö¤retmene laf att›klar› gerekçesiyle gözalt›na al›narak “sorgulanan” ve yüzlerine d›flk› sürülerek flehir merkezinde gezdirilerek teflhir edilen B.D (15) ile M.O (14) “demokratikleflen” sistemin yüzünü görmek aç›s›ndan çarp›c› bir olayd›r. Diyarbak›r’›n Hani ilçesine ba¤l› Hürriyet ‹lkö¤retim Okulu’nda yap›lan 23 Nisan törenleri s›ras›nda ö¤r e t -
menlerine laf att›klar› gerekçesiyle gözalt›na al›nan 14 ve 15 yafl›ndaki çocuklar›n yüzlerine karakol nezarethanesinde bulunan insan d›flk›s› pamukla sürülerek flehir merkezinde ve sokaklarda gezdirilmifltir. Yaflanan bu tüyler ürpertici olay›n ard›ndan polisler hakk›nda soruflturma bafllat›ld›¤› aç›klansa da bu soruflturma daha öncekilerde oldu¤u gibi aradan k›sa bir süre geçtikten sonra takipsizlik karar› al›narak bitirilmek isteniyor. Kamuoyuna yans›yan bu haber Diyarbak›r’da halk›n tepkisine neden olurken devlet ise olay› nas›l kapataca¤›n›n telafl›n› yafl›yor. Olay› haber olarak veren Yeniden Gündem ve Evrensel gazetesi muhabirlerine ve sorumlu yaz› iflleri müdürlerine dava aç›l›rken, davan›n gerekçesi yalan ha-
ber yay›nlamak olarak gösterildi. Bunun yan›s›ra olay›n duyulmas›n›n hemen ard›ndan valilik taraf›ndan yeni aç›klamalar yap›larak taraflar›n ifadesine baflvuruldu¤u, ma¤durlar›n iddialar›n›n as›ls›z oldu¤u, polislerden flikayetçi olmad›klar›, çocuklar›n›n vücut veya yüzlerinde herhangi bir darp ve pislik izine rastlanmad›¤› ma¤dur aileler taraf›ndan aç›kland›. Ayr›ca yüzlerine d›flk› sürülen çocuklar hiç bir biçimde gazetecilerle görüfltürülmezken, mahkemeye de ç›kar›lm›yorlar. Yine valilik taraf›ndan yap›lan aç›klamalarda gazetelerde ç›kan foto¤raflar›n fotomontaj oldu¤u söylenirken, gazetecilerin görüflme talebini reddeden aileler, üzerlerinde yo¤un bir bask› ve denetimin oldu¤unu söyleyerek, çocuklar›n›n polisler taraf›ndan sürekli izlendi¤i aç›klamas›n› yap›yorlar. Yaflanan olay› devlet örtbas edip kapatmaya çal›fl›rken olay›n görgü tan›klar›n›n verdi¤i ifadeler yaflananlar›n boyutunu görmek aç›s›ndan çarp›c›. Ya fl a n a n olaya tan›k olan B.D v e M.O’nun arkadafl› D.Ö (17) olay› flöyle anlat›yor; “Biz dört kifli parkta oturuyorduk. Emniyette suratlar›na d›flk› sürmüfller, M.O a¤l›yordu. Polisler onlar› çarfl›ya getirdiler. Onlara küfür at›yorlard›, dövüyorlard›, suratlar›na d›flk› sürmüfllerdi. Gözlerimizle gördük. Baz› tan›klar var korkudan konuflmuyorlar.” Ma¤durlar ve tan›klar üzerinde bask› ve terör estirerek verdirdi¤i ifadelerle olay› adli soruflturma boyutuyla bitiren devlet CHP Diyarbak›r Milletvekili Muhsin Koçyi¤it’in verdi¤i gensoruyu da geri çektirdi. Diyarbak›r’da yaflanan bu vahflet bölgede ilk defa yaflanmamaktad›r. 1989 y›l›nda fi›rnak’›n Cizre ilçesine ba¤l› Yeflilyurt köyünde bir binbafl› ve üç asker dört köylüye d›flk› yedirmifl, olay›n ard›ndan köylüler Ankara 3. A¤›r Ceza
Mahkemesi’ne baflvurmufllard›. Yaflanan bu olay› da kabul etmeyen devlet köylülerin sadece dayak yedi¤ini kabul ederek olay› kapatm›fl ve dosya A‹HM’e gönderilmiflti. Ciddi tazminat cezas› ile bitirilen dava yine kamuoyunda yer alm›fl unutulmayacak olaylardan biridir. Yine benzer bir d›flk› iflkencesi 1996 y›l›nda Hakkari’nin Baye köyünde yaflanm›flt›r. Gerilla k›l›¤›na girerek köye gelen Özel Harekat Timleri iki köylüden ekmek alarak köyden ayr›lm›fllar, ertesi gün köy askerler taraf›ndan bas›larak, halk köy meydan›na toplanm›fl, 50’ye yak›n köylü gözalt›na al›nm›fl ve aralar›ndaki 60 yafl›ndaki bir köylüye hayvan d›flk›s› yedirilmifltir.
zun süredir kamuoyunda yer alan Diyarbak›r’›n Hani ‹lçesi’nde ö¤retmene laf att›klar› gerekçesiyle gözalt›na al›narak “sorgulanan” ve yüzlerine d›flk› sürülerek flehir merkezinde gezdirilerek teflhir edilen B.D (15) ile M.O (14) “demokratikleflen” sistemin yüzünü görmek aç›s›ndan çarp›c› bir olayd›r.
U
Yaflanan bu örneklerin tümü tarihi zulüm dolu TC’nin Kürt halk›na yönelik süregelen sald›r› politikalar›n›n boyutunu da çarp›c› bir biçimde ortaya koymaktad›r. Devletin Kürt halk›na yönelik boyutlanan sald›r›s› bununla da s›n›rl› kalmayarak bir anlamda traji komik cezalar ve soruflturmalarla son dönem kamuoyuna yans›yarak sürüyor. Hakkari’deki Newroz kutlamalar›na kat›lan halk›n foto¤raf›n› çeken polis resimlerden “teflhis etti¤i” 13 kifli hakk›nda “yasad›fl› slogan” att›klar› gerekçesiyle soruflturma bafllatt›. Ses kayd› olmamas›na ra¤men bu kiflilerin çekilen foto¤raflardan “anlafl›ld›¤› kadar›yla” yasad›fl› slogan att›klar› netlefltirilerek PKKKADEK’e yard›m ettikleri iddias›yla tutuklama karar› ç›kar›ld›.
11
Zanl›lar›n peflinde olan savc› ve polis, Türk yarg› sistemine de bu davayla bir ilki atm›fl oldu. Herhangi bir sesli kay›t olmaks›z›n foto¤raflardan yasad›fl› slogan att›klar› “anlafl›lan” kifliler hakk›nda aç›lan bu soruflturman›n sonucunu tahmin etmek zor olmasa gerek. Polisin çekti¤i foto¤raflar delil olarak kabul edilip, ceza verilip verilmeyece¤i k›sa bir süre sonra netleflecektir. Yine baflka bir traji komik olay ise Erzurum’da yafland›. Vize s›navlar›n›n tarihinin de¤iflmesi için rektörlü¤e dilekçe veren ö¤rencilerden biri, imzas› “Kürtçülük” anlam›na geldi¤i gerekçesiyle okuldan at›ld›. Ziraat Fakültesi Zooteknik Bölümü ö¤rencisi Enis Alkan yapt›¤› aç›klamada 10 y›ld›r ayn› imzay› kulland›¤›n› aç›klarken yürütmenin durdurulmas› için Erzurum ‹dare Mahkemesi’ne yapt›¤› baflvuru da kabul görülmeyerek reddedildi. Yine buna benzer yaflanan birçok örnek mevcut ülkemizde. Evlerinde
eçti¤imiz y›l yap›lan düzenlemelerle kald›r›ld›¤› iddia edilen OHAL T. Kürdistan›’nda tüm h›z›yla uygulanmaya devam ediyor. OHAL valiliklerinin ve yasalar›n›n korundu¤u bölgede özellikle son dönemde yaflanan geliflmeler hakim s›n›flar›n y›llard›r Kürt ulusuna yönelik uygulad›¤› imha ve inkar politikalar›n›n t›rmand›r›lmas› anlam›na da gelmektedir.
G
29
Kürtçe kaset bulundurma yasa¤› olan ve bu yasa¤a uymayan ö¤renciler hakk›nda aç›lacak soruflturmalar›n yan›s›ra, Medya-TV izledikleri gerekçesiyle haklar›nda PKK’ye yard›m yatakl›k etmek suçlamas›yla dava aç›lan ö¤renci say›s› da yo¤unlaflan sald›r›lara örnek olmas› aç›s›ndan çarp›c›d›r. Yine mahkemesi devam eden bir baflka örnek Diyarbak›r’da yafland›. Askeri araçtan düflen bombayla oynayan çocuklar› yaralanan Özer ailesi askerlerden davac› oldu. Ancak bir süre sonra askerler için aç›lan davaya savc›l›k takipsizlik karar› vererek dosyay› kapatarak anne Zülfiye Özer hakk›nda dava açt›. Gerekçe olarak ise “dikkatsizlik ve tedbirsizlik” maddesi gösterildi. Zülfiye Özer flimdi çocuklar›n›n yaralanmas›ndan sorumlu tutularak hakk›nda aç›lan davan›n sonuçlanmas›n› bekliyor. Yine geçti¤imiz günlerde Dersim’de yaflanan olaylar devletin kapsaml› sald›r›s›n›n bir parças› olarak de¤erlendirebilece¤imiz geliflmelerden biri. Dersim halk›n›n ve gençli¤in yozlaflt›r›lmas›na yönelik yap›lan sald›r›lar›n yan›s›ra devletin bölge halk›na yönelik y›llard›r var olan ve hakim olan düflüncesi de¤iflmemifltir -ki de¤iflmez de. Potansiyel suçlu gözüyle bak›lan halk en küçük geliflmede dahi sorgulanarak tutuklanabiliyor. Geçti¤imiz günlerde halk›n büyük bir tepkisini çeken olay iki askerin çay bahçesinde oturan genç k›zlara sark›nt›l›k etmesiyle bafllad›. Çevredeki gençler taraf›ndan uyar›lan iki asker ile gençler aras›nda tart›flma ç›k›nca askerler havaya atefl açt›lar. Çevrede bulunan ve olay› duyan halk öfkeyle soka¤a dökülerek “Dersim faflizme mezar olacak” sloganlar› atarak durumu protesto etti. Yaflanan bu olaylar›n ard›ndan devlet kendini aklamak için yine provokasyon senaryolar› gelifltirerek halk› suçlu ç›karman›n yollar›n› arad›. Dersim’de bulunan çeflitli demokratik kitle örgütü ve çevreler yapt›klar› aç›klamalarda olay› k›nad›klar›n› belirtirken de hal-
k›n büyüyen tepki ve öfkesini bast›rmak için uzlaflma görüflmelerinde bulunarak halka sorumlular›n tutukland›¤› yönünde aç›klamalar yapt›lar. Yaflanan bu olay›n hemen ard›ndan Adliye Binas› önünde bir araya gelinerek kitlesel bir bas›n aç›klamas› yap›ld›, olaylara kat›lanlar hakk›nda suç duyurusunda bulunularak halk›n tepkisi yat›flt›r›lmaya çal›fl›ld›. Halka yönelik gerçeklefltirilen bu sald›r›lar›n yan› s›ra yine bu sald›r›lardan ba¤›ms›z ele al›nmayacak sald›r›lar da demokratik kurum ve DEHAP temsilcilerine yönelik gerçekleflmektedir. Birçok yöneticisinin gözalt›na al›narak tutukland›¤› DEHAP’a yönelik bir sald›r› daha gerçekleflti. DEHAP kad›n kollar› yöneticisi Gülbahar Gündüz 14 Haziran günü sivil giyimli polisler taraf›ndan ‹stanbul Fatih Saraçhane mevkiinde gözalt›na al›narak kaç›r›ld›. ‹HD ‹stanbul fiubesi’nde aç›klama yapan DEHAP kad›n kollar› yapt›klar› aç›klamada Gündüz’ün sistematik iflkence gördü¤ünü belirterek gözalt›nda cinsel taciz ve tecavüze u¤rad›¤›n› duyurdu. Yaflanan bu geliflmelerin yan›s›ra Star gazetesinde ç›kan ve Kürt halk›n›n büyük tepkisine neden olan manflet sald›r›lar›n bir parças› olarak flekillenmektedir. Devletin yo¤unlaflan bu sald›r›lar›na ra¤men ulusal hareket halk›n gündemini genel af gündemine yo¤unlaflt›rarak bu sald›r›lar› görmezden gelmektedir. Bunun yan›s›ra bu
20 Haziran-3 Temmuz 2003 sald›r›lar› halk›n gündemine de sokmama telafl›ndad›r. “Demokratikleflmenin” kriterlerini yaflanan bu örneklerde çok somut gösteren ülkemiz hakim s›n›flar› bu sald›r›lar›na bundan sonra da devam edecektir. Kürt halk›n›n ise suni gündemler etraf›nda oyalanmas› politikas› kendini daha ne kadar korur belli de¤il ancak bilinen bir gerçek var ki o da halk›n bu sald›r›lar karfl›s›nda uzun süre tepkisiz kalmayaca¤›d›r. Ki bunu Bingöl depreminin ard›ndan çok somut gördük ve yaflad›k. Pervas›zlaflan bu sald›r›lar›n bir nedeni sistemin flovenist histerisinin yaflanan ekonomik ve siyasi krizin yo¤unlaflmas› sonucu artmas›nda ararken di¤er taraftan da ulusal hareketin girdi¤i yönelim önemlidir. Sistemle bütünleflme çabalar›n› sürdüren ulusal hareketin önderli¤i bu çabalar›n› sürdüre dursun devlet en küçük bir hakk› dahi tan›madan imhaya yöneliyor. Faflist devletten dost olmayaca¤› gerçe¤inden hareketle medet umman›n bedeli ödenmektedir. Y›llard›r sald›r›lara karfl› direnifl gelene¤ini koruyan Kürt halk›n›n bu gelene¤ini büyütelim. Devletin sürdürdü¤ü haks›z savafl›n her türlü bedelini ödeyerek yaflam savafl› veren bu direngen halk›n direnme gelene¤ine sahip ç›karak büyütelim. Yaflam›n ve umudun direngenli¤iyle, kitlelerden ve ideolojimizden ald›¤›m›z güçle daha h›zl› ad›mlarla yürüyerek örgütleyelim, örgütlenelim.
30
20 Haziran-3 Temmuz 2003
‹flçi-köylü’den TC DEMOKRAT‹KLEfi‹YOR MU YOKSA B‹R‹LER‹ B‹Z‹ M‹ KANDIRIYOR? Ezenlerin Kendi Gündemleri Vard›r Ezilenlerin de Olmak Zorundad›r! Avrupa Birli¤i üyeli¤i konusunda yap›lmas› gereken yasal düzenlemeler konusunda Türk hakim s›n›flar› aras›nda yaflanan ve kamuoyu gündemini meflgul eden tart›flmalar yine gündemdeki yerini korumaya devam ediyor. Alt›nc› uyum paketi olarak adland›r›lan yasal düzenlemeler bir yandan bir yönetim biçimi olarak faflizmin hüküm sürdü¤ü ülkemizde “demokrasinin” hayata geçirilmesi olarak yans›t›l›rken; öte yandan bu tart›flmalar içerisinde Türk hakim s›n›flar› emperyalist efendilerinin istekleri do¤rultusunda, iflçi s›n›f› ve emekçilere yönelik sald›r›lar›n› art›rarak sürdürüyorlar. Bu süreç içinde muhtemelen 26 Haziran’da yap›lacak olan Milli Güvenlik Kurulu’nda yedinci uyum paketinde yer alan düzenlemeler bu tart›flmalar› daha da alevlendirilecek nitelikte. Ve özellikle bu uyum paketinde “asker-siyaset iliflkisinin” düzenlenmesini içeren ibarelerin olmas›, önümüzdeki haftalarda özellikle “TSK-AKP” tart›flmalar›n›, laiklik, darbe, kadrolaflma kavramlar›n› daha s›k duyaca¤›z anlam›na geliyor.Ezenlerin Kendi Gündemleri Vard›r Ezilenlerin de Olmak Zorundad›r! Bu tart›flmalarda iki konu ön plana ç›kacak: “Bunlardan birincisi savunma bütçesinin asker de¤il, hükümet taraf›ndan belirlenmesi. Böylece askeri harcamalar›n ve dolay›s›yla AB ile siyasi
ve ekonomik entegrasyon isteyen Türkiye bütçesinin fleffaflaflmas›. ‹kinci konu ise MGK’n›n de¤il, ama MGK Genel Sekreterli¤i’nin görev, yetki ve yap›s›n›n de¤ifltirilmesi.” (Murat Yetkin 15-06-2003) AB’ye uyum yasalar› olarak adland›r›lan bu “demokratikleflme” hamleleri kimi ilerici devrimci demokrat kesimleri tatl› düfllere itmiyor de¤il. Özellikle Kürt ulusal hareketinin içine girdi¤i tasfiyeci reformist hatla bütünleflen bir seyir izleyen bu “demokrasi” söylemi öyle bir hava yarat›yor ki AKP hükümeti sanki bu u¤urda mücadele ediyor ve bunun önünde kimi “statükocu çevreler” özellikle de TSK ayak diriyor. ‹flte bu yüzden e¤er demokratikleflme istiyorsak AKP’yi direkt ya da ehven-i fler biçimde desteklememiz ve orduya karfl› tav›r almam›z gerekiyor! Yine tam tersi pozisyonda ise AKP’nin AB üyeli¤i ile birlikte ülkenin “ba¤›ms›zl›¤›n›”, “vatan›n bölünmez bütünlü¤ünü” tehlikeye att›¤› ve bu nedenle rejimin kollay›c› ve koruyucusu gücü olan TSK’n›n TC’nin ba¤›ms›zl›¤›n› korudu¤unu ve bu yüzden TSK’n›n yan›nda yer almak gibi bir politik yaklafl›m gelifltirmek zorunlulu¤u dayat›l›yor. Yani ülkenin ba¤›ms›zl›¤›ndan yanaysan›z ve anti emperyalist bir tutum içerisindeyseniz TSK’n›n yan›nda yer alman›z gerekiyor! Yukar›da k›saca iki paragrafta ifade etti¤imiz bu politik yaklafl›mlar son süreçte oldukça
revaçta olan politik yaklafl›mlar. Hiç kuflkusuz ki bu yaklafl›mlar›n revaçta olmas› bunlar›n do¤ru oldu¤u anlam›na gelmiyor. Ve özellikle de iflçi s›n›f› ve emekçi halk›n gerçek kurtuluflundan yana olanlar için dikkat edilmesi gereken yaklafl›mlard›r. Türk hakim s›n›flar›n›n iflçi s›n›f› ve emekçi halka demokrasi uygulamak diye bir dertleri yoktur ve olamaz da. Onlar›n dertleri sömürü düzenlerini devam ettirmek, daha da uzatmak ve hiç kuflkusuz ki emperyalizmle girdikleri kompradorluk iliflkisinde “pastadan daha fazla pay almakt›r.” Daha özlü ve yerinde bir ifadeyle “ufla¤›n efendisine yaltaklanmas›d›r.” fiu aç›k ki içinden geçti¤imiz süreçte emperyalizm kendi kontrolünde bulunan ülkelerde ve özelikle yar›-sömürge ülkelerde yeni düzenlemelere gidiyor. Bu düzenlemeler emperyalizmin hakimiyetini ve sömürüsünü daha da kolaylaflt›ran, kendi aç›s›ndan verimlili¤ini daha da artt›ran yap›sal düzenlemeler bu sürecin öne ç›kan özeliklerini oluflturuyor. S›kl›kla de¤inildi¤i üzere yap›sal uyum programlar›, IMF politikalar› bu sürecin karakteristik özelliklerini içinde bar›nd›r›yor. O yüzden uzun uzad›ya de¤inmekten ziyade, bugün tart›fl›lan demokratikleflme masallar›n›n emperyalizmle TC hakim s›n›flar› aras›ndaki iliflkilerden ba¤›ms›z olmad›¤›n›, bu politik yaklafl›mlar›n esas olarak emperyalizm ve hakim s›n›flar›n kendi politikalar›n› hayata geçirmede bir araç oldu¤unu ve bu arac› da kullan›rken, inisiyatifi ele geçirmek için kendi kozlar›n› ortaya koyarak, ezilenleri kendi gündemlerine tabi hale getirmeye çal›flt›klar›n› görmek gerekiyor. Esas mesele emperyalizme uyum yasalar›d›r. Bu uyumu gerçeklefltirirken iflçi s›n›f› ve emekçi halka da sald›rmaktan geri durmuyorlar. Üstelik de bunu demokrasilerinin bir gere¤i olarak yap›yorlar. Bunun en somut kan›t› ‹fl Güvencesi yasas› olarak yasalaflt›rd›klar› ve iflçi s›n›f› taraf›ndan kölelik yasas› olarak adland›r›lan ya-
11 sad›r. Hakeza, “demokrasi”lerinde yer alan örgütlenme ve sendikalaflma hakk›n› kullanmaya çal›flan baflta Tuzla iflçileri olmak üzere Deri iflçilerine yönelik gerçeklefltirilen gözalt›, tutuklama ve iflten atma sald›r›lar›d›r. ‹flte onlar›n demokrasileri bu! Hakim s›n›flar›n demokrasiden ne anlad›¤›n› bir an olsun gözden kaç›rmamak gerekiyor. Onlar›n demokrasileri kendilerinedir. Kendilerini ifade etme, kendilerinin örgütlenmesi ve öte yandan da kendilerine yönelik her elefltiriyi fliddet de dahil her türlü yöntemle bast›rmak. Türk hakim s›n›flar›n›n “burjuva demokrasisine” bile tahammülleri yoktur. Bu onlar›n niyetinden ba¤›ms›z bir olgu olarak, ülkenin siyasal iktisadi yap›s›n›n bir zorunlulu¤u olarak karfl›m›za ç›kmaktad›r. Bu nedenle onlar›n “demokratikleflme ad›mlar›” bir yandan emperyalizmin ç›karlar› do¤rultusunda flekillenme ve kendi saltanatlar›n› sürdürme ad›mlar› olarak görülmelidir. Emperyalizmin ve Türk hakim s›n›flar›n›n bu anlamda iflçi s›n›f›na ve ezilen halka verece¤i hiçbir fley yoktur. Olamaz da. Verece¤i tek fley sahte umutlar, hayallerdir ve demokrasi nutuklar›d›r. E¤er bu hayallere kanm›yorsan›z o zaman fliddet, gözalt›, iflkence, katletme ve hapishanedir. Bu yüzden iflçi s›n›f› ve emekçi halk kendi gündemine sahip ç›kmak, bunun için örgütlenmek ve mücadele etmek zorundad›r. Bu yolun nas›l olmas›n› gerekti¤ini de iflçi s›n›f› emekçi halk›n o¤ullar› ve k›zlar› yükselttikleri kavga bayra¤›yla göstermektedirler. Son süreçte da¤larda çat›flarak flehit düflen komünistler ve devrimciler, bu anlam›yla içinden geçti¤imiz süreçte her türden tasfiyeci, reformist ve teslimiyetçi anlay›fla, demokratikleflme masallar›na yan›t olma anlam›nda oldukça tarihsel bir görevi yerine getirmifllerdir. Bu görülmeli, söylenmelidir: Yürünmesi gereken onlar›n yoludur! Yap›lmas› gereken onlar›n yapt›¤›d›r!
Halk haydutlara ve uflaklara güvenmiyor Ülkemizde ve dünyada özellikle ABD emperyalizmi ve onun bafl›n› çekti¤i emperyalist sald›rganl›¤a yönelik halk›n varolan tepki ve öfkesi üzerine yap›lan de¤erlendirme ve vurgular, içinden geçmekte oldu¤umuz süreç aç›s›ndan de¤erlendirilmesi gereken noktalard›r. Sald›rganl›¤›n boyutland›¤› süreçte milyonlar›n kimi yerde örgütlü kimi yerde örgütsüz de olsa soka¤a taflan tepki ve öfkesi bu de¤erlendirmenin yap›lmas›ndaki verilerden biridir. Halk›n biriken bu tepki ve öfkesi elbette ki tek bafl›na sald›rganl›kla ele al›nabilecek bir durum de¤il. Bunlar›n yan›s›ra her gün artan iflsizlik ve yoksulluk, yaflam koflullar›n›n a¤›rlaflmas› ve halk›n yaflam gücünün her gün biraz daha düflmesi gibi daha bir çok sald›r› bu tepki ve öfkenin oluflmas›n›n ana nedenleri aras›nda. Sadece ülkemiz aç›s›ndan geçerli olmayan bu durum emperyalizme ba¤›ml› di¤er birçok ülkede de yaflanan mevcut gerçeklik. Bu durum geçti¤imiz hafta ABD’ye ba¤l› bir kurulufl olan Pew Araflt›rma Merkezi’nin 19 ülkeyle birlikte Türkiye’de de 10- 15 May›s tarihleri aras›nda 1005 kifliyle yap›lan anketlerin sonuçlar›na da yans›m›flt›r. “2003 Küresel Yaklafl›mlar” bafll›kl› anket sonuçlar›na göre Türkiye’de halk›n yüzde 82’si ABD’ye olumsuz bakarken, yüzde 71’i de ABD’yi askeri tehdit olarak görüyor. Terörizm bahanesiyle sald›rganl›¤›n› boyutland›ran ABD, uzun süre-
dir hedef tahtas›na koydu¤u ülkelere yönelik bafllatt›¤› ve boyutland›rd›¤› sald›rganl›kla halklar›n nefretini toplamaya devam ediyor. Bunun yan›s›ra halk›n ABD’ye yönelik var olan bu tepkisi bir yandan ülkeye yönelik bir tepkiyken, di¤er taraftan dünya halklar›n›n katili olan Bush’a yönelik bir tepki olarak kendini göstermektedir. Ankette yer alan “ABD’de yanl›fl olan nedir” sorusuna yüzde 52 gibi bir kesim “Bush” yan›t›n› vermifltir. Bunun yan›s›ra yapt›¤› sald›r›larda iflgal etti¤i ülkelere “özgürlük” götürdü¤ünü iddia eden ABD’nin bu 盤›rtkanl›¤›na da halk›n büyük bir kesimi inanmamaktad›r. ABD’nin Irak halk›n›n yaflam›n› düzeltmeye yan›t olamayaca¤›n› düflünenlerin oran› yüzde 63. Küçümsenemeyecek düzeyde olan bu oran baflta ABD emperyalizmi olmak üzere ittifaklar› ve uflaklar›n›n sald›rganl›klar›n› meflrulaflt›rma amaçl› yapt›klar› propagandan›n yaflananlar karfl›s›nda hükmü olmad›¤›n› da göstermektedir. Bunlar›n yan›s›ra Afganistan’da oldu¤u gibi Irak’ta da sivil halk›n katledilmesi boyutuyla büyük bir suç iflleyen ABD sivil halk›n ölmemesi konusundaki “hassasiyetini” aç›klasa da yine dünya kamuoyundan gizlenemeyecek görüntüler bu konuda halkta yarat›lmaya çal›fl›lan güvenin de geçerlilik zemininin olmad›¤›n› göstermektedir. Çünkü halk›n yüzde 88’i ABD’nin sivil halktan kayb›n ol-
mamas›na özen göstermedi¤ini söylemifltir. Daha sorulan bir çok soruya verilen yan›tlar halk›n tepki ve öfkesini anlamak aç›s›ndan çarp›c›. Bu güvensizlik ve tepki ortam› daha öncede vurgulad›¤›m›z gibi anti-emperyalist bilincin kitlelere tafl›nmas› ve kitlelerin bu örgütsüz tepkisinin örgütlenerek sisteme karfl› örgütlü bir güç durumuna getirilmesinin zemini dün oldu¤undan daha güçlü bir biçimde önümüzde durmaktad›r. Tabi bunun yan› s›ra halk›n sistemden beklentisi oldu¤u da yaflanan gerçekler aras›nda. Ülkemizde demokrasi koflullar›n›n var olan sistemde yaflanaca¤›na inanan kesim yüzde 50 gibi bir oran. Yani bir taraftan sisteme güvensizlik geliflirken di¤er taraftan da sistemden beklentilerin olmad›¤›n› söylemek gerçekçi bir de¤erlendirme olmaz. Ancak bu gerçekli¤e karfl› yine yaflanan flöyle bir durum var ki o da halk›n IMF ve DB gibi kurulufllara duydu¤u tepkinin de yine küçümsenmeyecek bir boyutta oldu¤udur. Di¤er taraftan devletin bu sald›rganl›k sürecinde üzerine düflen misyonu oynamad›¤›n› düflünenlerin oran› da hayli yüksek. Halk›n sisteme yönelik güvensizli¤inin artt›¤› bu dönemde R. Tayip Erdo¤an’›n Akflam gazetesinde ç›kan bir söyleflide; “Sistem asl›nda iktidar olman›n yollar›n› ‘bürokratik oligarfli’ ile kapat›yor hükümet olmaya yol veriyor, iktidar olmaya yol vermiyor” fleklinde konuflmas› itiraf ol-
mas› anlam›nda önemlidir. R. T. Erdo¤an taraf›ndan yap›lan bu aç›klama bizler aç›s›ndan flaflk›nl›k yaratmasa da gerçe¤in kendileri taraf›ndan aç›k bir dille ifade edilmesi bak›m›ndan çarp›c›d›r. Emperyalizmin önüne koydu¤u politikalar› uygulamakla yükümlü olan hükümetlerin dönem dönem MGK ile yo¤unlaflan çatlaklar› asl›nda yukar›da ifade edilen durumun bir yans›mas›d›r. Bir nevi kukla görevini yerine getiren hükümetlerin tek bafl›na bir anlam ifade etmediklerini, bunlar› elbette ki devlet yap›lanmas›ndan ba¤›ms›z ele al›namayaca¤›n› ancak karar mercii olma anlam›nda belirleyici bir yükümlülüklerinin olmad›¤›n› görmek aç›s›ndan bu ifadeler önemlidir. Özellikle emperyalizme ba¤›ml›l›¤›n artt›¤› bu dönemde, bunun yan›s›ra devlet içindeki klik çat›flmalar›n›n yo¤unlaflt›¤› bu kesitte devlet yap›lanmas›n›n da sürece uygun flekillendirilmesi ad›mlar›n› görmek ve de¤erlendirmek aç›s›ndan da önemlidir. Halk›n tepki ve öfkesinin artt›¤›, emperyalizmin ve uflaklar›n›n sald›r›lar›n›n yo¤unlaflt›¤› bu dönemde kitlelerin tepkisini örgütlü bir güç haline getirmek önemli. Özellefltirme, iflsizlik ve daha bir çok sald›r›n›n yan› s›ra demokrasi safsatalar›na karfl›n her gün gördü¤ümüz ve yaflad›¤›m›z iflkence olaylar› devletin gerçek yüzünü ortaya koyma anlam›nda da bunlar› de¤erlendirmek önemlidir.
11
31
20 Haziran-3 Temmuz 2003
Kitlelerden ö¤renelim...Kitlelerden ö¤renelim...Kitlelerden ö¤renelim... Amaç sadece piknik bileti vermek ve insanlar› pikni¤e getirmek de¤ildi. Kap› kap› dolaflarak ulaflaca¤›m›z kitleyi tan›mak, onlar›n sorunlar›n› dinlemek, gücümüz oran›nda onlar›n sorunlar›na çözümler getirebilmek, her fleyden önemlisi onlar› sorunlar› etraf›nda örgütleyebilmekti amaç. Emperyalist sald›rganl›¤›n dünya halklar›na uygulad›¤› zulme, uflaklar› arac›l›¤›yla ülkemizde estirdi¤i teröre ra¤men iflçisinden, köylüsünden, kamu emekçisinden ev kad›n›ndan, gencinden, yafll›s›ndan binlerce kifli bulufltu umudun kardefllik sofras›nda… Kimler yoktu ki bu kardefllik sofras›nda; F tipi zindanlarda uygulanan tecrit ve izolasyona karfl› yap›lan ölüm orucu direniflindeki gaziler ve bu tecrite karfl› mücadelelerini y›lmadan sürdüren yi¤it tutsak yak›nlar›, evlatlar›n› devrim mücadelesinde flehit veren flehit yak›nlar›, devletin en son sald›r›lar› sonucu direnifl mevzisi ellerinden al›nmaya çal›fl›lan Tuzla Deri ‹flçileri, “Üsler Kapat›ls›n Emperyalistler Defolsun” kampanyalar› için imza toplayan ILPS Türkiye Seksiyonu, gelecekleri karart›lmaya çal›fl›lan gençler, inkar ve asimilasyon politikalar›yla y›llard›r bask› alt›nda tutulan ve kimlikleri yok edilmeye çal›fl›lan ancak onca zulme karfl› dimdik ayakta durmaya çal›flan Kürt halk›… K›sacas› Kürdü, Türk’ü, Laz’›, Arap’›, Çerkez’i, Ermeni’si… ezilen emekçi halk›m›z hep birlikte ayn› dili, konufltular, ayn› umudu paylaflt›lar. Ve di¤er devrimci dostlar›m›z; K›z›l Bayrak, Devrimci Demokrasi, Ekmek ve Adalet, Yeni Dünya ‹çin Ça¤r›, Mücadele Birli¤i, EKB, Odak… hem kendi ürünlerini tan›tt›lar hem de devrimci dayan›flman›n güzel örneklerini sergilediler. Günler öncesinden baflland› piknik çal›flmalar›na. Amaç sadece piknik bileti vermek ve insanlar› pikni¤e getirmek de¤ildi. Kap› kap› dolaflarak ulaflaca¤›m›z kitleyi tan›mak, onlar›n sorunlar›n› dinlemek, gücümüz oran›nda onlar›n sorunlar›na çözümler getirebilmek, her fleyden önemlisi onlar› sorunlar› etraf›nda örgütleyebilmekti amaç. Yani bu etkinlik bizler aç›s›ndan kitlelere gitmede, onlar› tan›mada, onlar› örgütlemede yaln›zca bir araçt›. Kitlelere gitti¤imizde onlardan birçok fley ö¤rendik. Her fleyden önce kendi gerçekli¤imizi, kendi eksikliklerimizi gördük. Yay›nlar›m›z›, bildirilerimizi,
afifllerimizi, düzenledi¤imiz ev toplant›lar›m›z› faaliyetimizde örgütlemenin birer araçlar› olarak kulland›k. Daha çok emekçi halk›m›z›n, devrime en yak›n olan kitlelerin yo¤un olarak yaflad›¤› bölgelerde yürüttük çal›flmalar›m›z›. Onlar›n sorunlar›n› dinledik. Onlarla ülke ve dünyada yaflanan sorunlar› ve çözüm yollar›n› tart›flt›k. Onlara ö¤retirken ayn› zamanda da onlardan ö¤rendik. ULAfiTI⁄IMIZ K‹TLELER‹ ÖRGÜTLEMEK EN AC‹L GÖREV‹M‹Z “Kitle faaliyetinde yo¤unlafl, parti inflas›nda derinlefl” kampanyas› çerçevesinde yürütülen çal›flmalar›n en somut ürünü olan bu birliktelik, bizlerin çal›flmalar›n›n bundan sonra nas›l sürdürülmesi gerekti¤i noktas›nda da önemli bir veri oldu. Yani biz kitlelere gitti¤imizde kitleler ça¤r›m›za kulak veriyor. E¤er biz onlardan uzaklafl›r, sadece kendi sorunlar›m›za bo¤ulup kal›r-
sak kitleler bizden uzaklafl›yor. Bu, bu kadar basit. Kampanyalar faaliyetimizin yo¤unlaflm›fl biçimleridir. Yani biz kitle faaliyetini yaln›zca kampanyadan kampanyaya sürdürmeyiz. Olmas› gereken bunun süreklili¤ini sa¤lamakt›r. Bu kampanyam›z da var olan çal›flmam›z›n yo¤unlaflm›fl bir biçimi oldu. 24 Nisan’dan bafllayarak 1 May›s ve 18 May›s’› da içine alarak bugüne kadar olan süreyi bu flekilde yo¤unlaflm›fl kitle faaliyeti olarak ele ald›k. 24 Nisan’da Proletarya Partisi’nin kurulufl y›ldönümü etkinlikleriyle bafllad›¤›m›z kitle faaliyetimiz 1 May›s’ta yürüttü¤ümüz kitle faaliyetimizle sürdü. Komünist önder ‹brahim Kaypakkaya’n›n 18 May›s’ta iflkencede katlediliflinin 30. y›l› vesilesiyle sürdürdü¤ümüz anma etkinliklerimizi böylesi bir piknikle alana tafl›d›k. fiimdi önemli olan bundan sonra yapacaklar›m›z… Kampanyadan kampanyaya, eylemden eyleme, piknikten pikni¤e mi kitlelere gidece¤iz yoksa sü-
rekli onlar›n yan›nda m› olaca¤›z? Elbette amac›m›z kitle faaliyetimizin süreklili¤ini sa¤lamakt›r. Bunu nas›l yapaca¤›z? Bunun birçok arac› var. Örne¤in son süreçte halk›m›z›n en yak›c› hissetti¤i sorunlardan biri, devletin özellefltirme sald›r›lar›. Özellefltirme sald›r›lar›na karfl› halk› bilinçlendirmek, onlara örgütlenme ve mücadele ça¤r›s› yapmak bizlerin omuzlar›nda duran en somut görevlerden biri. Yine emperyalist sald›rganl›¤›n ve iflgalin sürdü¤ü bu süreçte halkta anti emperyalist bilinci gelifltirmek ve onlar› anti-emperyalist mücadele içinde örgütlemek de bizlerin en acil görevleri aras›ndad›r. Bu göreve tüm gücümüzle her alanda sar›lal›m. Sonuç olarak planl›, disiplinli bir flekilde yürüttü¤ümüz kitle faaliyetinin, kolektif eme¤in, kolektif çaban›n bir ürünü oldu “Umudu Tohumca Büyütece¤iz” pikni¤i. Ve al›nan verim de kolektif eme¤in sonucu al›nd›. Bunu daha da ileriye tafl›mak B‹ZLER‹N ELLER‹NDE….
BÜROLAR
YEN‹ DEMOKRAS‹ YOLUNDA
işçi-köylü B‹Z HALKIZ GELECEK ELLER‹M‹ZDED‹R
UMUT YAYIMCILIK VE BASIM SANAY‹ LTD. fiT‹ Yönetim yeri: Gureba Hüseyin A¤a Mah. ‹mam Murat Sok. No:14/1 Aksaray-Fatih/‹STANBUL. Tel: (0212) 521 34 30, 531 48 53 FAKS: (0212)621 61 33 Sahibi ve Yaz›iflleri Müdürü: Beflir KASAP Bask›: Gün Matbaac›l›k Genel Da¤›t›m: YAY-SAT @mail: umutyayimcilik@superonline.com
➧ KARTAL: HAMAM SOK. DEM‹RL‹ ‹fiHANI NO: 57/14 KARTAL, TELEFAKS: (0216) 306 16 02 Cep: 0 544 521 34 30 ➧ ANKARA: MEfiRUT‹YET MAH. KONUR SOK. NO: 14/24 KIZILAY/ANKARA TEL: (0312) 418 25 26 Cep: 0 535 562 33 72 ➧ ‹ZM‹R: GAZ‹OSMANPAfiA BULVARI, KOÇAfi ‹fiHANI NO: 87, DA‹RE:318 KONAK, TELEFAKS: (0232) 441 93 09 Cep: 0535 310 31 84 ➧ MALATYA: DABAKHANE MAHALLES‹, BOZTEPE CAD., BABACAN ‹fiHANI NO:9 KAT:1/16 MALATYA TEL: (0422) 325 78 13 Cep: 0 536 558 45 04 ➧ BURSA: GÜMÜfiÇEKEN CAD. ERKMEN ‹fiHANI, NO:7/21, HEYKEL, TEL: (0224) 224 09 98 Cep: 0 536 612 81 98 ➧ SAMSUN: KALE MAH., YUSUF KEFEL‹ ‹fiHANI, KAT: 6 NO: 9 , TEL: (0362) 435 64 57 Cep: 0 537 427 71 48 ➧ TURHAL: YAVUZ SULTAN SEL‹M MAH. TANRI-VERD‹ SOK. 19/15 2. NOTER YANI TURHAL/TOKAT TEL: 0356 276 37 20 Cep: 0533 414 65 54 ➧ MERS‹N: ÇANKAYA MAH. S‹L‹FKE CAD. ÜZÜM ‹fiHANI KAT :1 NO: 47 MERS‹N CEP: 0 533 768 36 98 ➧ AVRUPA MERKEZ BÜRO: WESELER STR 93 47169 DUISBURG-DEUTSCHLAND TEL: 0049 203 40 60 958 FAKS: 0049 203 40 60 959
Binlerce kifli umudun kardefllik sofras›nda bulufltu Tohum Kültür Merkezi’nin düzenledi¤i; kolektif çaban›n, kolektif eme¤in, kitlelerle bütünleflmenin somut ifadesi olan “Umudu Tohumca Büyütece¤iz” pikni¤i 8 Haziran’da Gebze Denizliköy Düzmefle piknik alan›nda yap›ld›. Yaklafl›k 8 bin kiflinin kat›ld›¤› piknik deyim yerinde ise adeta bir halk flölenine dönüfltü. ir kez daha coflkulu türkülerle bulufltu binlerce yürek, bir kez daha umudu tohumca büyütmenin coflkusunu yaflad› bütün kitle. Kürtçe, Türkçe, Lazca ezgilerle coflku doru¤a ulaflt› Gebze Denizliköy’de… Tohum Kültür Merkezi’nin düzenledi¤i kolektif çaban›n, kolektif eme¤in, kitlelerle bütünleflmenin somut ifadesi olan “Umudu Tohumca Büyütece¤iz” pikni¤i 8 Haziran’da Gebze Denizliköy Düzmefle piknik alan›nda yap›ld›. Yaklafl›k 8 bin kiflinin kat›ld›¤› ve deyim yerindeyse bir halk flölenine dönüflen piknikte tüm devrim ve komünizm flehitleri için yap›lan sayg› duruflunun ard›ndan aç›l›fl› çal›flmalar›n› Mezopotamya Kültür Merkezi bünyesinde sürdüren Koma Ag›re Jiyan yapt›. Ag›re Jiyan “bar›fl, kardefllik ve özgürlü¤e olan inanc›m›zla sizleri selaml›yoruz” diyerek Kürtçe ve Türkçe söyledi¤i türkülerle kitleyi coflturdu. Hep birlikte çekilen halaylar›n ard›ndan tertip komitesi ad›na aç›l›fl konuflmas›n› Arzu Özdemir yapt›. Genel olarak emperyalizm ve uflaklar›n›n pervas›zca sald›r›lar› karfl›s›nda durabilmenin ancak ve ancak örgütlü karfl› duruflla olabilece¤inin vurguland›¤› konuflmada katlediliflinin 30. y›l› vesilesiyle ‹brahim
B
Kaypakkaya’y› ve son Karadeniz flehitlerini anman›n önemine de de¤inen Özdemir konuflmas›n› flöyle sürdürdü. “Tohum’un tüm dostlar›na ve ‘‹brahim’in Partisi’ne gönül vermifl tüm canlara ça¤r›m›z budur. ‹flçilere köylülere, Kürt halk›na, gençli¤e ve ezilen tüm kesimlere ça¤r›da bulunuyoruz. Bugünümüz ve yar›n›m›z için, ekme¤imiz ve özgürlü¤ümüz için, ülkemizin ba¤›ms›zl›¤› çocuklar›m›z›n mutlu yaflayaca¤› bir yar›n için hiç zaman kaybetmeden s›n›f mücadelesindeki yeri-
mizi alal›m. Her sorunu çözmemizde yol gösterici olan siyasallaflmada yo¤unlaflal›m. S›n›f mücadelesinin tüm alanlar› bizlerin müdahalesini bekliyor. Hayat onu yaratan, üreten ve yaflan›l›r k›lan sahiplerinin müdahalesiyle yücelmek ve özgürleflmek istiyor. Katlediliflinin 30. y›l›nda ö¤retileriyle yolumuzu ayd›nlatan ‹brahim Kaypakkaya ve yine May›s ay›n›n k›z›ll›¤›yla silah elde topra¤a düflen Tokat ve Giresun flehitlerinin de bizlere ça¤r›s› örgütlemek ve örgütlenmektir. Bu ça¤r›ya kulak verelim. Kendimize ve halk kitlelerine güvenelim, Marksizm-Leninizm-Maoizm bilimine inanmak ve kavramak her zorlu¤u aflmaya muktedirdir. Birleflelim, örgütlenelim ve özgür yar›nlar› yaratma mücadelesine tüm benli¤imizle kat›lal›m. Tohumun baflaklar›na, tüm emekçi halk›m›za, tüm dostlara ve yoldafllara ça¤r›m›z budur.” Çal›flmalar›n› Tohum Kültür Merkezi bünyesinde sürdüren Gulasor Halk Oyunlar› Ekibi’nin Ad›yaman ve Artvin yöresi oyunlar›n›n ard›ndan Ali Ekber Eren ve Nurettin Güleç de türküleriyle kitleyi coflturdu. Türkiye’de Kürtler kadar Lazlar’›n da dillerinin bask› alt›nda oldu¤unu söyleyen Birol Topalo¤lu, grubuyla
birlikte kitleye Karadeniz ezgilerinden oluflan bir türkü ziyafeti verdi. Kemençesi, tulumu, horonu ve yöresel k›yafetleriyle bizleri taa Karadeniz’e kadar ulaflt›ran Birol Topalo¤lu’na kitle de horonlar›yla karfl›l›k verdi. Ard›ndan yine çal›flmalar›n› Tohum Kültür Merkezi bünyesinde sürdüren Barbara
Halk Sahnesi oyuncular› emperyalist sald›rganl›k ve ülkemize yans›malar›n› konu alan “Savafl Mitosu” adl› oyunlar›yla kitleyle bulufltu. “Emperyalizm ve yerli uflaklar›n›n zulmü karfl›s›nda halk›m›z›n bugün örgütlülükler yaratmas›, örgütlülüklerine güvenmesi; kitlelerle kucaklaflmas›n›n olmazsa olmazd›r. Ve bunu baflarmak, ancak ‹brahim Kaypakkaya’ca kitlelere sar›l›p, onlar›n içinde olarak, her koflulda direnifl meflalesini yükseltmekle ve o büyük feda ruhunu kuflanmakla mümkündür. ‹flte bu bilinçle saklanmaya çal›flan meflale ‹brahim Kaypakkaya’y› an›yor, onun May›s’› k›z›llaflt›ran ruhunu bugünkü birlikteli¤i-
“Siz dostlarla beraber olmak benim için büyük bir onur. Bir ay önce de Avrupa’da ayn› güzelli¤i yaflam›flt›k. Devrim flehitlerimizi anm›flt›k beraberce. Ben buradan da tüm devrim flehitlerini sayg›, sevgi ve dostlukla an›yorum.” mize tafl›yabilmenin coflkusuyla sizleri selaml›yoruz” sözleriyle programlar›na bafllayan Grup Günefle Türkü, kavga türkülerini kitleyle hep birlikte söyledi. Program›n en son konu¤u “Eflk›ya dünyaya hükümdar olmaz” parças›yla sahneye ç›kan Edip Akbayram oldu. Edip Akbayram’›n söyledi¤i özgürlük ve sevda türküleriyle kitledeki coflku doru¤a ulaflt›. Tohum Kültür Merkezi’nin etkinli¤ine ilk kez kat›ld›¤›n› söyleyen Edip Akbayram kitlenin coflkusu karfl›s›nda yaflad›¤› duygular› flu sözlerle dile getirdi: “Siz dostlarla beraber olmak benim için büyük bir onur. Bir ay önce de Avrupa’da ayn› güzelli¤i yaflam›flt›k. Devrim flehitlerimizi anm›flt›k beraberce. Ben buradan da tüm devrim flehitlerini sayg›, sevgi ve dostlukla an›yorum.” Edip Akbayram’›n ard›ndan program sona erdi.