Organik Türkiye Dergisi / SAYI 18 / Ocak-Şubat

Page 1

Organik Hayata Önem Verenlerin Dergisi

Türkiye’de

Organik tarım katlanarak büyümeye devam ediyor!

ISSN2149-293X

Sayı

#18



Editör

MEHMET AKİF DİLMEN

SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK mümkün mü? Yapılan araştırmalar 2016 yılının en önemli gıda eğilimlerinden birinin gıdanın içerik maddesinden nihai ürüne, iş yatırımlarından şirket düzenine her şeyi etkileyen sürdürülebilirlik olacağını gösteriyor.

G

enel olarak gıda endüstrisi, hem iklim değişikliğinin kurbanı hem de sorumlusu olarak kabul ediliyor. Ancak 2016 yılı, endüstri uygulamalarının bu sorunu ciddi bir şekilde ele aldığı bir yıl olacak. Tüketicilerin yerel gıda tüketme çabası, gıda eğilimlerinin en önemlilerinden birisi. Peki, karmaşık uluslararası tedarik zincirleriyle küresel gıda şirketleri bu eğilime, nasıl ayak uyduracak? Bu sorunun cevabı iki kelime de saklı: global-lokal. En başarılı perakendecilerin, üreticilerin ve fast food zincirlerinin global-lokal olabilmek için çaba sarf edeceği bir yıl göreceğiz. Global-lokal olmaktan kasıt üreticilerin, yerel özelliklerini kaybetmeden küreselleşebilmesi. Bunlar, sadece günümüz gençlerinin Instagram’dan paylaşarak yaygınlaştırdığı tüketici eğilimleri değil aynı zamanda hükümet yetkilileri tarafından kabul gören akımlar. Büyük şirketlerin örneğin, kurumsal sosyal sorumluluk uygulamalarında yerel ve organik ürünleri seçerek, sürdürülebilir gıda sistemleriyle bir ilişki içinde olmasını gerektiriyor. Araştırmalar şirket ne kadar büyükse, tüketicilerin güveni o kadar az! Çünkü bazı küresel gıda şirketleri sürdürülebilirliği karın üzerinde tutarken, bazıları zarara uğrayacağı gerekçesiyle sürdürülebilirliği göz ardı ediyor. Dolayısıyla tüketicilerin ilgisi, daha çok güvendikleri küçük markalara kayıyor. Tüketiciler, artık daha fazla sürdürülebilir, çevre dostu ürün görmek istiyor. Bu da, büyük şirketlerin, sürdürülebilirliğin ön plana çıktığı küçük markaları satın almasına neden oluyor. Mesela, Coca-Cola’nın sırf sürdürülebilirlik eğilimine ayak uydurabilmek için küçük bir markayı satın aldığını düşünün. Akıllara gelen ilk soru tüketicilerin bunu nasıl karşılayacağı. Genellikle tüketiciler, küçük markaların hangi büyük firmaların elinde olduğunu bilmiyor. Dolayısıyla bu, tüketiciler cephesinde büyük bir etki yaratmıyor. Daha önceki yazımda da söz etmiştim, tüketicilerin bu isteğine karşılık verebilmek için bazen de McDonald’s gibi firmalar, küçük bir marka satın almak yerine, kendi marka imajlarını değiştirmeye çalışıyorlar.

Ma Dilmen Organik Türkiye Organik Hayata önem verenlerin dergisi Binbir Basın Yayın Danışmanlık Reklam Organizasyon Tic. Ltd. Şti. Adına İmtiyaz Sahibi, Genel Yayın Yönetmeni ve Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Mehmet Akif Dilmen akif@organikturkiye.com.tr | Yayın Koordinatörü Eda Zortul eda@organikturkiye.com.tr OCAK - ŞUBAT 2016 | Haber Merkezi Ahmet Kaynak, Elif Duru, Duygu Mercan | | Web Teknolojileri Müdürü Sinan Soydan | Tasarım Binbir Basın Yayın | Reklam Yönetmeni Nilüfer Özyiğit | İdare Merkezi Çobanoğlu Sok. No:109 D/28 C Blok Osmanbey / İstanbul 0 212 297 25 63 e-posta: info@1001ajans.com Baskı TOR OFSET SAN. ve TİC. LTD. ŞTİ Osmangazi Mahallesi 3112 Sokak No: 2 Esenyurt/İstanbul Tel: 0212 886 34 74 Faks: 0212 886 34 80 © OrganikTürkiye Dergisi, T.C. yasalarına uygun olarak yayınlanmaktadır. Dergide yayınlanan yazı, fotoğraf ve konuların her hakkı saklıdır. izin alınıp, kaynak gösterilerek alıntı yapılabilir. OrganikTürkiye basın meslek ilkelerine uymaya söz vermiştir. Ayda bir yayınlanır. Yerel Süreli Yay›n | ISSN 2149-293X

ocak-şubat ‘16

OrganikTürkiye 3


İÇİNDEKİLER 20

Türkiye’de

Organik tarım katlanarak büyümeye

22

“Londra’da yüzlerce markete organik ürün tedarik ediyorum”

10

08

Röportaj 24

Doğayı tabakta sunuyor

36

Monaco’da Monte Carlo Beach Hotel’in restoranlarından Elsa, Ecocert’in ‘Bio Organik’ sertifikasını alarak Avrupa’nın ilk organik restoranı oldu.

GERÇEKLER 26

Tarım İlaçları Arıları Öldürüyor

4 OrganikTürkiye ocak-şubat ‘16

Geleceğin ‘Yel Değirmeni’ böyle olacak

Baki Görgün, 2005 yılında Londra’ya geldi. Meslek Yüksek Okulu’nda turizm okudu ancak hiçbir zaman bu sektörde çalışmadı. Londra’ya geldiği günden beri yiyecek sektörünün çeşitli alanlarında çalıştı.

devam ediyor!

Sera gazından nasıl kurtulunur?

Röportaj

OCAK - Şubat 2016


ORGANİK TARIM NEDİR?

şunlar olmadan yetiştirilir

Organik olmayan yemler

Çiftlik hayvanları

Büyüme hormonları

İyi bir gelecek için sağlıklı ve iyi beslenmek gereklidir. Organik tarım size sağlıklı, temiz, güvenilir, GDO’suz ve hormonsuz ürünler sunar. Organik Tarım, hasat, kesim, işleme, tasnif, ambalajlama, etiketleme, muhafaza, depolama, taşıma ile ürünün tüketiciye ulaşmasına kadar olan sürede T.C. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından yetkilendirilmiş Kontrol ve Sertifikasyon Kuruluşları tarafından kayıt altına alınarak izlenmekte ve denetlenmektedir. Tüketici aldığı ürüne ait sertifika ile ürünün kim tarafından nerde ve nasıl üretildiğini sorgulayabilir. Laboratuvar analizleri ile ürünün sağlıklı olduğu belgelenmektedir.

Antibiyotikler

NEDEN ORGANİK TÜKETMELİYİZ?

Ürün etiketleri Organik ürün

Organik ürün

Ürün içindeki bileşenlerin organik olması anlamına gelir. Tüm paketleme işlemlerinde T.C. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın logosu kullanılmalıdır.

Ayrıca T.C. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın yetkilendirdiği sertifasyon kuruluşlarının logosunu taşıması zorunludur.

ORGANİK ÜRÜN ALIRKEN DİKKAT EDİLMESİ GEREKENLER • •

Organik ürünler ile ilgili yasa bu ürünlerin ambalajsız satılamayacağını bildirir. Organik ürünlerin üzerinde, T.C. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın “Organik Tarım” logosu ve ürünü denetleyen bağımsız sertifikasyon kuruluşunun logosu olması zorunludur. Organik ürünlerdeki, Organik Tarım Logosu insan ve çevre sağlığını koruyan üretim tekniklerin kullanıldığının garantisidir. “% 100 Doğal, Hormonsuz, Hakiki, Köy ürünü, Saf, gibi tanımlanan ürünler Organik ürün değildir. Tüketiciye ürün hakkında hiçbir garanti vermez. Organik ürünlerin etiketi ve logosu, reklam ve tanıtımı; sahte, yanıltıcı olamaz ve tüketiciyi yanıltacak yazı, resim, şekil ve benzerlerini içeremez. Bu nedenle organik ürün alırken mutlaka ürünlerin etiketi ve logosuna dikkat etmeliyiz.

GIDADAN, KIYAFETE, TEMİZLİKTEN, KOZMETİĞE KADAR YÜZLERCE ORGANİK ÜRÜNE ULAŞABİLİRSİNİZ

İyonlaştırıcı radyasyon

Arıtma çamuru

şunlar olmadan yetiştirilir

Suni gübreler

Meyve ve sebzeler

Genetik modifikasyon

Standartlar

Tarım ilaçları

Dünya’da havayı, suyu ve toprağı kirletmeksizin, erozyonu, toprağın tuzlulaşmasını, diğer hastalık ve zararlıların etkisini en aza indirecek tarımsal tekniklerin geliştirilmesine her geçen gün duyulan ihtiyaç artmaktadır. Bu ihtiyacı karşılayacak, doğaya dost üretim metodu “Organik tarım” olarak nitelendirilmektedir. Organik tarım, insan sağlığına ve çevreye zarar vermeyen ve üretimde kimyasal girdi kullanılmadan, üretimden tüketime kadar her aşaması kontrollü ve sertifikalı tarımsal üretim biçimidir. Doğal dengeyi koruyarak hava ve su gibi yaşamsal kaynakların ve doğal hayatın korunmasını amaçlayan bir üretim yöntemidir.

Ekilebilir arazinin organiklestirilmesi 1.Yıl

Gelecek 2 sene boyunca arazinin verimliliği arttırılır. Mahsül, organik olarak etiketlenemez.

2.Yıl

İkinci yılda, mahsül “Organikleşme Aşamasında” şeklinde etiketlenebilir.

3.Yıl

Üçüncü yıla kadar, mahsülün tam organik olduğu belirtilemez. Toprağın verimlileştirilmesi ve natürel verimliliğin arttırılması, organik tarımın önemli parçalarıdır.

Organik çiftlikler genellikle geleneksel çiftliklerden daha küçüktür Bu nedenle daha geniş araziye sahip olan yetiştiricilerin

faydalandığı ekonomik tasarruflardan yararlanamazlar.

Organik ürünler neden daha maliyetlidir? Geleneksel yöntemlerle tarım yapan çiftçiler devlet sübvansiyonlarından faydalanırken, organik tarım yapan çiftçiler devlet sübvansiyonlarından faydalanamaz. Bu nedenle organik besinlerin fiyatı, gerçek maliyet masraflarını yansıtmaktadır.

Organik tarım daha yoğun bir emek gerektirir Çünkü gübreleme uygulaması ve toprak erozyonu karşıtı çevre düzenlemesi gibi yöntemler çok yoğun bir çalışma ve emek gerektirir.


Yörünge R A H M İ AY D I N

Organik Güvenilir Gıdalar Derneği Başkanı

Lokmam Hekimliği İnsan bağırsak florası asıl olarak, bir dizi bakteri ile beraber çalışabilmektedir. Bakteri noksanlığı veya yoksunluğu, bağırsak bakterilerinin durmasına sebep olur ki, kabızlık çeken her kim olursa olsun hastalıklara kapı açmış olur.

O

nedenle bilhassa, kabız olmamaya eğer kabız isek kurtulmanın çaresine bakmak durumundayız. Bünyemiz yeme içme noktasında, yaradılış nedeni ile beslenme düzeni yaratan tarafından, en iyisi ne ise onunla bilgilendirilmiştir. Eğer bunun dışındaki yiyecek ve içeceklere yönelirsek yarardan çok zarar görürüz. Bünyemizdeki organlarımız, yenen içilen besinlerin hazmı sırasında içinden yarayan kısmını aldıktan sonra kalanının vücuttan atılması ile ilgili faaliyet gösteren uzuvlarımızın işini kolaylaştırmak için onların gereksinim duyduklarını vermek durumundayız. O gereksinim duydukları besin ve enzimleri organik ürünlerden alabilme imkânı var. Milyonlarca insan bugün kötü beslenme (olumsuz) organik sağlıklı gıdalar alamadıklarından dolayı, vitamin ve mineral bakımından beslenemeyen bünye, potasyum eksikliği gibi önemli yaşamsal bir güçten de yoksundur. Bu yanlış beslenme zamanla, kahve, çay, kolalı içeceklerle, sigara, alkol veya kısa sürelerde kendini iyi hissettirecek farklı enerji vericiler gibi ürünlerden medet umulur. Organik ürünler ile beslenmede beklenen şifalar, bu yanlış beslenmenin yerine geçecek, önce kimyasal ve pestisitler veya hormonel ilişkilerden alakası olmayan ürünlerle beslenmek, doğru beslenme başladığında zarar

6 OrganikTürkiye ocak-şubat ‘16

verici ürünlerden, uzaklaşma imkânı daha iyice başlayacaktır. Burada bazı sözleri de dikkatle izlemek iyi olur. Günde 1 elma doktoru uzak tutar. Hepimiz bu sözü biliriz. Ama bizi hangi elma bu işlevde doğrusu olabilir. Aslı günümüzde hangi elma sorusuna cevap ise sadece, Organik elma demekten başka çare göremiyorum. Yumuşak dokular için potasyum, sert dokular içinde kalsiyum ihtiyacı vardır. Ancak bu enzimleri alabilmek için Organik ürüne ihtiyaç vardır. Bunun için

elma sirkesi ile hastalarını tedavi etmişti, bu doğal bir antibiyotik ve anti-septik idi. O gün ki şartlar aynı değildir. Fakat dünya da insan yaşamın da, kanı 93 günde yenilenirken, 11 ay da derisinin ve hücrelerinin yenilendiği bilinir. 7 Yılda da tüm sert dokular yenilenir ve tazelenir. O nedenle 2002 yılından bu yana, Organik sertifikaladığımız organik fındık arazilerinde kendiliğinden organik olarak yetişmiş, tatlı kışlık elmalardan yapılan Talkım Elma Sirkesi bu gün

Beklenen şifa Organlarımızın, işlevini yapabilecek derecede, güçlü olması ve yapabilmesi, Organik gıdalarda beklenen şifadır. bünyemizdeki toksinlerin atılmasında, önemli rol oynayan iyileşmede enzim ve vitaminlerin alınabileceği ürünler Doğal ve Organik ürünler olmalıdır. Lokmamların Hekimliği; (12.Ay 2015 Marmaris Seminerinden bir bölüm) Şimdiye kadar çok tür hekimlikler duyduk, öğrendik, okuduk, öncelikle tüm hekimlere teşekkür ediyorum. Elbette tıbbın babası diye tanımlana Hipokrat’ın MÖ 500 yıllarında bu gün hala şifa olduğundan hiç şüphe duymadığımız, güçlü iyileştirici ve temizleyici özelliklere sahip, organik

burada sizinle buluşma nedeni olup ve bu çalışmaların nimeti olup yanımızda bulunmaktadır. Bu örneği ürettiğimiz ve organik ürünlerimiz organik güvenilir gıda garantisi ile kişinin kendi doktorunun kendin olacaksın ki sağlıklı olursun sözü, bizim hekim olarak değil ürettiğimiz ürünlerin, lokmaların hekim olduğunu sizlerle paylaşmak istedik. Çok teşekkür eder saygılar sunarım

ORGANİK BESLENMEK VÜCUDA VERİLEN HÜRRİYETTİR.


Organikte Lider Bjorg’dan Fransız Gurme Lezzetler

Organik Pirinç Patlağı

Organik Yulaf Gevreği

Organik Mısır Patlağı

Organik Mısır Gevreği

Organik Yulaf Kepeği

Organik Şeker Eklenmemiş Müsli

Organik Sürmelik Fındıklı Çikolata

Çok beğenilen organik ürünlerimiz Macrocenter’dan sonra Migros mağazalarında... İlgili mağaza listemizi www.nustil.com sitesinde “Perakende Satış Ağı” menüsünde bulabilirsiniz.


ORGANİK SÜT

Organik diye satılan açık sütlere dikkat! Sağımından tüketimine kadar sütün kalitesinin korunması gerekiyor.

S

on zamanlarda açıkta satılan işlem görmemiş sütlerin organik süt olduğuna dair bir kanı oluşturuluyor. Peki, açıkta satılan süt organik midir? Açıkta satılan sütün, üreticilerinin organik süt elde edebilmeleri için bahsi geçen kriterleri yerine getiriyor ve ilgili denetlemeleri geçiyor olmaları gerekir. Küçük bir üreticinin gerçekten hayvanın meme başı hijyenine dikkat edip etmediğini, yoğun antibiyotik veya organik yemler kullanıp kullanmadığını, hayvanların veteriner kontrolü olup olmadığını bilme şansımız ne yazık ki yoktur. Sütü satan üretici T.C. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından onaylanan organik ürün sertifikası ibraz edemediği sürece açıkta satılan sütler organik algılanmamalıdır.

BİR GIDANIN ORGANİK OLMA KRİTERLERİ NASIL BELİRLENİR? Gıdaların organik olma kriterleri T.C. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından yayınlanan yönetmeliklerle belirlenmiştir. Yalnızca bakanlığın “organiklik logosu”nu taşıyan sütler organiktir. Kontrol edilmeyen hiçbir ürün veya üretim bu sertifikayı taşıyamaz. Bilinçli tüketicilerin, aldıkları üründe mutlaka organik gıda logosuna

8 OrganikTürkiye ocak-şubat ‘16

dikkat etmeleri gerekir. Sertifikalı olmayan hiçbir ürün organik ürün değildir. Buna, sokak sütleri de dahildir. Açık sütlerin organik olmamasının yanı sıra besin kaliteleri ile ilgili Hacettepe Üniversitesi’nden Prof. Dr. Tanju Besler ve Prof. Dr. Serhat Ünal tarafından yapılan “Türkiye’deki Açık Sütün Kimyasal Kalitesi: Vitaminler” adlı araştırmanın sonuçlarına göre, Türkiye’de toplam süt tüketiminin yüzde 62’sini oluşturan açık sütün besin değeri de düşük bulunmuştur. Sağımından tüketimine kadar, özellikle içime hazırlama evresinde sütün besin değerinin korunması ve yine mikrobiyolojik olarak güvenilir olması önem taşıyor. Sütten, ancak içindeki besin öğeleri korunduğu zaman yararlanabiliriz. Yapılan çalışmada ayrıca açık sütün sağlığı tehdit eden çok sayıda zararlı organizmayı da içerdiği tespit edilmiştir. Sokaktan alınan açık sütün içindeki sağlığa zararlı mikroorganizmaları yok etmek için sütü 90-95°C’de, en az 10-15 dakika kaynatmak gerekir. Ancak bu yöntem vitaminlerin de önemli ölçüde azalmasına yol açar. Araştırma sonuçları, ısıl işlem geçirmemiş açıkta satılan sütün besin değeri ve mikrobiyolojik açıdan tüketiminin uygun olmadığını bir daha açıkça göstermektedir.

ORGANİK HAYVANCILIK Örneğin bazı geleneksel üretimlerde uygulanan ve bir inekten maksimum süt verimi alabilmek için hastalıklarda aşırı antibiyotik kullanımı, hormonlarla süt ve et üretimini artırma, hayvan refahının göz önünde tutulmaması organik hayvancılık uygulamalarında kanunlarla yasaklanmıştır. Organik hayvancılıkta hayvanlara doğal şartlarına uygun besleme ve bakımın gerçekleştirilmesi kanunen zorunlu tutulur. Aynı zamanda hayvanın hastalandıktan sonra tedavi edilmesi yerine hayvanın hastalanmaması için gereken koruyucu uygulamaları kullanmak kanunen zorunludur.


Biz sa¤lkl gdaya ve topra¤n tüm canllarla beraber korunmas gerekti¤ine inanyoruz Elta-Ada çiftliğinde mısır tohumu toprağa düşer, hasat edilir yem olur, inekler beslenir, süt sağılır, mayalanır, yoğurt sizlere ulaşır…

Elta-Ada Çiftliği

Elta-Ada Organik Butik

Merkez Ofis

Fatih Mah. Çiftlik Cad. No:12 Gökçeada / Çanakkale T. 0 286 887 45 81 F. 0 286 887 32 87 ilcin@elta.com.tr

Caferağa Mahallesi Yeni Fikir Sok. No:3/A Moda, Kadıköy / İstanbul T. 0 216 336 23 76 moda@elta.com.tr

Kumrular Sok. No: 28/7 Kızılay, Çankaya / Ankara T. 0 312 231 57 10 F. 0 312 232 21 63 info@elta.com.tr

elta-ada.com.tr

inovatasarim.com

Ürünlerimizin yaşadığı tüm bu serüveni kendimiz gerçekleştiriyoruz.


ORGANİK KOZMETİK TANITIM

Bu yüzden ürünlerin etiketlerini iyice inceleyin ve organik ürünler içerenleri tercih edin. Organik ürünler kullanmanın cilde faydası olduğu gibi iç organlarımız için de önemlidir. Sülfat İçermeyen Ürünler Tercih Edin: Sülfat genellikle şampuanlarda ve duş jellerinde bulunan bir kimyasaldır. Saç derisine ve iç organlarınıza zararlıdır. Organik ürünler kullanmanın cilde faydası var demiştik, bu faydayı saç deriniz için de kullanmak sağlıklı saçlar için çok önemli. Talk İçermeyen Ürünler Tercih Edin: Talk pudrasını mutlaka duymuşsunuzdur. Özellikle bebek reyonlarında gördüğümüz bu isim cildiniz için büyük tehdit! Talk, cildin parlamasını önleyen bir üründür ve makyaj malzemelerinde yüksek dozda bulunur. Fondöten, pudra ve farlarda da bulunan bu madde cildin yıpranmasına sebep olur.

Organik ürünler kullanmanın cilde faydası

Kimyasal ürünler vücudumuzun her bölgesine zarar verdiği gibi cildimizi de yıpratıyor ve farklı rahatsızlıklara sebep olabiliyor. Paraben içermeyen ürünleri tercih edin: makyaj, temizlik ve parfüm gibi ürünlerin çoğunda kullanılan paraben maddesi aşırı kullanımda meme kanserine sebep oluyor. Bu yüzden üzerinde ‘’Paraben İçermez’’ damgası bulunan ürünler almaya dikkat edin.

10 OrganikTürkiye ocak-şubat ‘16

Petrokimyasal İçermeyen Ürünler Tercih Edin: eğer aldığınız ürünlerin içerik etiketlerinde ‘’-anol’’ (alkol) ile biten kimyasal isimlerine rastlarsanız bu üründe petrokimyasal vardır demektir. Beyin ve solunum yollarına zarar veren bu kimyasal neredeyse çoğu kozmetik ürününde bulunuyor.

BHA ve BHT İçermeyen Ürünler Tercih Edin: belki de ismini daha önce duymadığınız bu kimyasallar isimlerini görünce ne kadar bu dünyaya ait değillermiş gibi dursalarda neredeyse kullandığımız tüm bakım ürünlerinde mevcutlar. Nemlendirici özellikleri nedeniyle ürünlerde kullanılan bu maddeler cildin hassasiyetini arttırarak alerjik hastalıklara sebep olabiliyor. Özellikle hassas cilde sahip olanlar bu iki maddeden uzak dursun ve organik ürünler kullanmanın cilde faydasını asla küçümsemesin. Yoksa cildinizdeki kızarıklıklarla baş edemezsiniz. Kişisel bakım alışverişinizi yaparken seçtiğiniz ürünlerin etiketlerine mutlaka bakın ve yukarıda sıraladığımız kimyasalları içeren ürünleri hemen geri bırakın! Bu kimyasallar ürünlerin içinde ne kadar az miktarda olursa olsun sürekli kullanıldığı hallerde hem cilt sağlığınıza hem de iç organlarınıza ciddi zararlar veriyor. Sadece cilt ürünlerinde değil kıyafetlerinizde de sentetik boya kullanılmayanları tercih etmeye çalışın. Günümüzde kimyasal içermeyen ürünlere ulaşmak zor ve biraz pahalı olsa da unutmayın ki hiçbir şey sağlığımızdan daha değerli değil. Eğer ekonomik bir yol izlemek isterseniz bakım ürünlerinizin çoğunu evinizde de yapabilirsiniz. Organik ürünler kullanmanın cilde faydasını anlattığımız bu yazı umarız işinize yarar.



ORGANİK KİMYASAL

mutlaka okumakta fayda var. Artık organik uçucu madde içermeyen ürünler de üretilmektedir. Evlerde kullanacağınız eşyaları ikinci el olarak alabilirsiniz. Uzun süre kullanılması nedeniyle bu uçucu maddeler dağılmıştır. Ayrıca ambalajından çıkmış teşhir edilen ürünleri almayı tercih edebilirsiniz. Evlerinizde sürekli hava sirkülasyonunu sağlayın, yaz kış en az evlerinizi günde birkaç saat havalandırın.

Evdeki uçucu kimyasallara karşı önlem alın

Evde kullandığımız birçok eşyada ortaya çıkan uçucu kimyasallar sağlığımızı tehdit eden unsurlar taşıyor.

E

vlerde bulunan halılar, koltuklar ve bir takım eşyalarda bulunan bu kimyasallar yerinde durmuyor uçuşuyor ve soluduğumuz hava ile vücudumuza giriyor. Üstelik 18 tane hastalığın alt nedeni oluyor. Bu kimyasalların nerde ve ne şekilde bulunduğunun bilincine vararak önlem almak bizleri bu sorundan kurtaracak çözümler getirebilmektedir. Uçucu bileşenler; mobilyalar ve halılar ve boyalarda ortaya çıkar. Benzen, formeldehit, amonyak ve yanıcı olarak hidrokarbür olarak bulunur. Genelde ilk alınan araba ya da halılarda bu bileşenler koku yapar ancak kokusuz olarak da bulunabilir. Yapılan araştırmaların sonucunda bu bileşenler, astım, öksürük, alerjik reaksiyonlar, bunama, yorgunluk, deride tahriş, lenfoma ve lösemi gibi hastalıklara neden olduğu ortaya çıkmıştır. Evlerdeki halılar da bu kimyasal bileşenler halının alınmasından 5 yıl süreyle salınmaya devam ediyor.

12 OrganikTürkiye ocak-şubat ‘16

Bilgisayarlar ve klavyelerde, yazıcılar ve fotokopi gibi aletlerde de oldukça yüksek oranda bulunur. Evlerin yapımında bulunan sunta ve parkelerde formaldehit bulunmakta ve bu kanserojen etki yaratan bir maddedir. Özellikle birbirine monte etmekte kullanılan yapıştırıcılar yeterince bu kimyasalları taşıyor. Evlerde kullanılan tüm temizleme ürünlerinde bu uçucu maddeler çok fazla vardır ve hayatımızın her anında yer alır. Asetonlar da kimyasal içeriyor ve soludukça birçok uzuvda tahrişe neden olabiliyor. Boyalar, tenis topları, duvar kağıtları, vernikler, odun yakan şömineler, oyuncaklar ve naftalin topları da uçucu kimyasal içerirler ve dikkatli olarak kullanmak gereklidir. Bu ürünlerin üzerinde bulunan etiketleri

Duvardan duvara halılarını tercih etmeyin, parça halı ya da yapıştırıcı kullanılmayan halıları tercih edin. Yataklarınızı organik ürün kullanılan üretimlerden tercih edebilirsiniz. Ya da ikinci el yatakları kullanmak uçucu maddeden kaçınmanızı sağlayacaktır. Su bazlı yapıştırıcılar kullanılan tek parça mobilyaları tercih edin; aşırı birleştirilmiş mobilyalardan kaçının. PVC kullanmaktan kesinlikle kaçınmalısınız; döşeme, muşamba ve duş perdeleri oldukça sağlıksız bunları kullanmayın. Ekstra kokulandırılmış ürünleri kullanmayı tercih etmeyin. Evlerinize boya badana yaptırmayı düşünüyorsanız mutlaka yaz aylarında bunu yapmanız gerekir. Sağlıklı olarak kurumanın ve kimyasalların arınması için gerekli olan uygulamadır. Hayatımızın içerisinde çok fazla yer alan uçucu kimyasalları mümkün olduğunca dikkat ederek hayatımızdan çıkarmamız uzun süreli önlem açısından şarttır. Belki bazılarını hayatımızdan çıkarmak mümkün olmayacaktır ancak aza indirmek ve gereksiz olanlarını çıkarmak az da olsa katkı sağlayacaktır. Uçucu kimyasallar insan sağlığını tehdit eden ancak o kadar çok içimizde yer alan ürünlerde bulunuyor ki! Doğanın içerisinde dahi çok büyük zararla oluşturan bu kimyasallar özellikle çocuklar için çok daha fazla tehlike yaratıyor. Bir şekilde bilinçli hareket etmek en azından bile bile kullanmamak gerek.

Çoğu kişi bu kimyasalların varlığından haberdar ancak önlem alma konusunda pek bir çaba göstermiyoruz sanırım.


Limon Kabuğu Yağı:

Nane Yağı:

Limon yağının dinginlik verici bir kokusu vardır. Ayrıca havadaki asılı mikropların etkisiz hale gelmesinde etkindir. Bu nedenle kışın limon yağını hem evinizde hem de iş yerinizde gün boyu kullanmanız size çok iyi gelir.

Nane yağı ortamı ferahlatır ve canlandırır. Enerjinizi yükseltir. Ayrıca baş ağrılarına karşı iyi gelir. Nane yağından miktarın çok olmamasına dikkat ederek kışın etkin şekilde faydalanabilirsiniz.

Portakal Kabuğu Yağı:

Portakal yağı keyif verir, sizi dinlendirir ve günlük stresten arındırır. Ayrıca ortamın temizlenmesinde etkindir. Portakal yağını da evinizde, hatta çocuklarınızın odasında kullanabilirsiniz.

dan r a l u k Bu ko

nasıl

iz? bilirsin a n a l fayda ları

ku a bu ko r z ortam hava yayıcıla u n u ğ u d li n ik r lu t e u k B Ele ind r sayes ır. irsiniz. verebil amik yakıcıla akt c a ık r ç e ya da s tkileri ortaya unuza e , vücud yağların ı karıştırarak masajlar da ız lar Bu yağ ygulayacağın u n e kısm aktır. ili olac çok etk

www.happymoments.com.tr


ORGANİK SİRKE

Alıç Sirkesi: Sinir, kalp, damar sıkışması, ritim bozukluklarını önlemek için oldukça faydalı.

Elma Sirkesi: Bir tür yağ yakıcı olmasının yanı sıra zayıflama ve diyetlerde de faydalanılıyor. Bunların dışında elma sirkesi, karaciğerde oluşabilecek yağlanmayı engeller. Beden ve saç temizliğinde de kullanımı görülüyor.

Enginar Sirkesi: Kolesterol ve karaciğer hastalıklarına karşı oldukça faydalı olan enginar sirkesi, mide ve bağırsak problemlerini de temizleme özelliği bulunduruyor.

Böğürtlen Sirkesi: İltihap kurutucu nitelikte olan, şeker hastalıkları ve bayanlara özgü olan hastalıklarda da tercih ediliyor. Bunun dışında bademcik ve boğaz ağrıları içinde böğürtlen sirkesi sıkça tercih ediliyor.

Nar Sirkesi: Vücuttaki kanı temizleme ve ishal kesmede de oldukça çok önerilen nar sirkesinin kolesterol ve tansiyon düşürücü niteliği de barındırıyor.

Limon Sirkesi: C vitamini bakımından oldukça zengin olan limon sirkesinin bağışıklık sistemi problemlerine, kan yağlarını temizlemeye ve enfeksiyon hastalıklarında tercih edilir.

Üzüm Sirkesi: Üzüm sirkesi daha çok turşu yaparken kullanılan bir sirke türüdür. Ancak ayak ağrılarına da oldukça iyi gelen bir nitelik taşıyor.

Organik sirkeler şifa kaynağı! 14 OrganikTürkiye ocak-şubat ‘16

Gilaburu: Gilaburu denilen sirke, idrar yollarında oluşan enfeksiyonlarda oldukça etkilidir ve böbrek hastalıklarına da iyi gelen bir sirkedir.



ORGANİK BAKLİYAT

Organik bakliyatlar ve faydaları

Türk yemek kültürünün vazgeçilmezleri arasında olan bakliyat besin zincirimiz için en gerekli besin gruplarından birisi. İhtiva ettiği lif sebebiyle oldukça zengin bir yapıya sahip olan bakliyat, metabolizmayı hızlandırarak sindirim sistemini düzenliyor. Elbette bakliyatın vaat ettiği faydalarından yararlanabilmek için organik bakliyat tüketmek gerekiyor.

K

uru fasulye, mercimek, pirinç, bulgur, soya fasulyesi, nohut ve bakla bakliyat denildiğinde aklımıza ilk gelenlerden. Bu mucizevi bakliyatların saymakla bitmeyen faydaları var.

Bezelye: Organik bakliyat denilince akla ilk gelenlerden olan bezelye, günlük protein ihtiyacını büyük oranda karşılar. Enerji verme özelliği de olan bezelye kasların gelişmesini de sağlar.

Kuru Fasulye: Protein bakımından

16 OrganikTürkiye ocak-şubat ‘16

zengin olan bir diğer organik bakliyat ise kuru fasulyedir. Bitkisel protein ihtiyacının önemli bir bölümünü karşılayan kuru fasulye içerisinde birçok vitamin ve minerali de ihtiva eder.

Mercimek: Demir açısından oldukça zengin olan mercimek, A ve B vitaminleri açısından da oldukça iyi bir kaynak. Nohut: Bol miktarda fosfor ve B vitamini içeren nohut, vücuda enerji vererek güçlendirir.

Soya: Mucizevi bir besin kaynağı olan soya, yoğun miktarda protein ihtiva eder. Aynı zamanda B vitamini ve çeşitli minerallere de sahip olan soya, muhteşem bir enerji kaynağı olarak karşımıza çıkar. Kemiklerin gelişmesini ve güçlenmesini de sağlayan soya, bitkisel proteinin en yoğun olduğu besin kaynaklarından birisi olarak karşımıza çıkar.


ORGANİK TANITIM

Tarif DİLEK İNCE ÖZENEL dilekozenel@hotmail.com

AVOKADOLU MERCİMEK SALATASI Malzemeler • 2 su bardağı organik yeşil mercimek (haşlanmış) • 1 orta boy organik kırmızı soğan (küp şeklinde doğranmış) • 2 organik havuç (rendelenmiş) • 2 kırmızı organik kapya biber (küçük doğranmış) • 1 büyük nar (ayıklanmış) • 1 avokado (küp şeklinde doğranmış) • 2 avuç dolusu organik ıspanak (ince doğranmış) • 1 avuç iri kırılmış organik ceviz • Organik Nar ekşisi • Tuz • Sızma soğuk sıkım zeytinyağı Yapılışı Avokado haricinde malzemeleri karıştırın. Servis esnasında zeytinyağı, tuz ve nar ekşisi ile soslayın. Servis esnasında avokado ve dilerseniz cevizleri ilave edin. Afiyet Olsun

BÖĞÜRTLENLİ SMOOTHIE Malzemeler • 1 su bardağı donmuş böğürtlen • 2 koca avuç dolusu organik ıspanak • 1 su bardağı badem sütü • 1 donmuş organik yerel muz • 1/2 avokado Yapılışı Blenderda hepsini pürüzsüz olana dek karıştırın. Bekletmeden için. Afiyet Olsun

ocak-şubat ‘16

OrganikTürkiye 17


Sedef İybar’ın hünerli ellerinden, Orvital Organik için özel olarak hazırladığı sağlıklı ve lezzetli organik et tarif leri...

Makarnalı Köfte Malzemeler: • • • • • • • • •

300 gr Orvital organik kıyma 500 gr Orvital organik spaghetti 1 çorba kaşığı galeta unu 1 tatlı kaşığı köfte harcı 1 diş sarmısak 2 tane kırmızı biber 2 çarliston yeşil biber 2 çorba kaşığı krema 4 çorba kaşığı zeytin yağı

Hazırlanışı: Kıyma, galeta unu ve köfte harcını harmanlayın. Ceviz büyüklüğünde köfteler hazırlayıp bu köfteleri ızgarada her iki yüzünü 5’er dakika pişirin. Bütün sebzeleri ince ince doğrayın. Tavaya ezdiğiniz sarmısağı yapın içine içine ilave edin. Sebzeleri tuz ve bir fiske sekerle ekleyin. Sebzelerin diri kalmasına özen gösterin. Hazırlamış olduğunuz köfteleri de bu sosun içine ilave edin. Kremayı da ekledikten sonra tuzlu suda haşladığınız ve 1 yemek kaşığı zeytin yağı ile karıştırdığınız makarnanızın üzerine dökün.

Etli Türlü Malzemeler: • 750 gr. Orvital organik kuşbaşı • 100 ml. zeytinyağı • 500 gr kuşbaşı patlıcan • 500 gr kabak

• • • • • •

300 gr renkli biber 250 gr arpacık soğan 1 çay kırmızı pul biber 2 bardak su 1 diş sarımsak 1 tatlı kaşığı tuz

Hazırlanışı: Kuşbaşı kesilmiş etleri yıkayın ve süzün. Bir tencerenin içine su koyarak haşlayın. Haşlarken suyun üzerinde biriken köpükleri, delikli bir kepçeyle alıp atın. Etler yumuşayıncaya kadar yaklaşık 1.5 – 2 saat haşlayın. Ayrı bir tencerede ayıklanmış bütün sebzeleri kuşbaşı doğranmış olarak hazırlayın. Etler yumuşayınca arpacık soğan ve sebzeleri de üzerine ekleyin. 20 dakika daha pişirin. Sonra kestaneleri, tuzu, pul biberi ilave edin. Suyu az gelmişse, 1 fincan su daha ilave edin. Hafif ateşe alarak yarım saat kadar kaynatın. Etler suyu iyice çektikten sonra servis yapın.


Patlıcanlı Kebap Malzemeler: • • •

800 gr. Orvital organik dana eti 60 gr. zeytinyağı 250 gr. soğan

• • • •

250 gr. domates 1 adet havuç 1 1/2 bardak su tuz

Hazırlanışı: Tencereye zeytinyağı koyup, kuşbaşı kesilmiş etleri ilave ederek kızartın. Sonra etleri çıkartıp, soğanı katarak kavurun. Soğanlar pembeleşince, kabuklu küçük kesilmiş domatesi, havucu, yarım çorba kaşığı tuz katın ve etler içine sıcak su ilave ederek etler yumuşak bir hal alıncaya kadar 2 saat pişirin ve servis yapın.

Fıstıklı Ali Nazik Malzemeler: • • • • • • • • • •

500 gr. Orvital organik kırmızı kuşbaşı eti 2 kaşık zeytinyağı 1 adet ufak kuru soğan 3 çorba kaşığı şam fıstık (irice kıyılmış) 50gr. kaymak 1 çorba kaşığı limon suyu 5 adet taze soğan 1 çorba kaşığı taze kekik 1 tatlı kaşığı kırmızı pul biber 1,5 çay kaşığı tuz, 1 diş sarımsak

Patlıcan Hazırlığı için; • 3 adet patlıcan • 2 çorba kaşığı zeytinyağı • 1 çay kaşığı tuz

Hazırlanışı: Kuşbaşı eti, 1 adet kuru soğan, 1 diş ince doğranmış sarımsak, 2 kaşık zeytinyağı ve limon suyu ile hafifçe kapağı kapalı olarak kavurun. Suyunu bıraktıktan sonra kapağı tamamen kapatıp suyunu çektirin ve kaymağı da kavrulmakta olan etin içine ilave edin. Et iyice piştikten ve yaklaşık 30 dakika kavrulduktan sonra taze soğan, taze kekik şam fıstık, tuz ve pul biberi ekleyin 5 dakika sonra da ateşten alın. Bostan Patlıcanlarını uzunlamasına ortadan ikiye bölün çatalla farklı yerlerinden delikler açın. Daha sonra hafif zeytinyağı sürün ve biraz tuz serpin. Bir fırın kağıdının üzerine koyun, yaklaşık 250 derece ısıtılmış fırında 20 dakika kızartın. Çıkan patlıcanların üzerine pişmiş fıstıklı kuzu etini eşit miktarlarda yerleştirerek servis tabağına alın.


ORGANİK İSTATİSTİK

Organik

pazar

büyüyor İnsan sağlığına ve çevreye duyarlı, ihracatta daha çok katma değer sağlayan organik ürünler, Almanya’nın Nürnberg şehrinde 10-13 Şubat 2016 arasında düzenlenen, dünyanın en büyük organik fuarı Biofach’ta görücüye çıktı.

B

u yıl 27. kez düzenlenen Biofach Organik Ürünler Fuarı’nda, Türkiye milli katılım organizasyonunu yine Ege İhracatçı Birlikleri (EİB) üstlendi. Türkiye, 2015 yılında Biofach’a 13 firmayla katılırken 2016 yılında bu sayı 16’ya yükseldi. Türk organik sektörünün Biofach’a gösterdiği ilgi sebebiyle EİB, Türkiye standının büyütülmesi için fuar idaresiyle görüşmelere başladı. Biofach’ta bu yıl, 77 ülkeden 2 bin 544 firmanın ürünlerini sergilediğini anlatan EİB Koordinatör Başkan Yardımcısı Nurettin Tarakçıoğlu, 50 bini aşkın kişinin ziyaret ettiğini, katılımcı sayısının yüzde 8 arttığını, bunların yüzde 69’unun uluslararası olduğunu aktardı. Biofach ile aynı zamanda, dünyanın en kapsamlı uluslararası organik kongresinin de düzenlendiğini ifade eden Tarakçıoğlu, “Dünya organik sektörü taraflarının fuara ve kongreye ilgileri bu yıl çok daha fazla oldu. 2015 yılında 13 firmayla milli katılım organizasyonu düzenlemiştik, bu sene ise beraberimizdeki firma sayısı 16’ya çıktı. 376,5 metrekarelik Türk holü artık bize yetmiyor. Fuar idaresiyle alanımızı genişletmek üzere görüşmeler yaptık. Buna bağlı olarak da önümüzdeki sene

20 OrganikTürkiye ocak-şubat ‘16

Nurettin Tarakçıoğlu, Türkiye’de organik tarıma ayrılan alanların toplam tarım alanları içindeki payının yüzde 2’yi aştığını hatırlattı.


Organik ürünlere ilgi ve talep tüm dünyada artıyor. Türkiye’deki üretim miktarlarına baktığımızda organiğe geçiş süreci ürünleri dahil, 2002’de 310.000 ton olan toplam üretim, 2014’te 1.642.000 tona çıkmış yani % 430’luk bir artış söz konusu.

gerçekleştireceğimiz milli katılım organizasyonuna daha fazla firmamızı götürmek ve Türk ürünlerini, ihracatçılarımızı uluslararası alıcılarla buluşturmayı hedefliyoruz.” diye konuştu. Organik ürünlerin ihracatında katma değerli ve inovatif ürünlerin şansının daha yüksek olduğuna dikkat çeken Tarakçıoğlu, şunları kaydetti: “Biofach’ta Türk firmalarımız, başta organik kuru üzüm, kayısı, incir, fındık gibi organik kuru ve kabuklu meyvelerimiz olmak üzere hububat, bakliyat, yağlı tohumlar, odun dışı orman ürünleri, zeytin ve zeytinyağı, kuru domates ve domates konsantresi, konserve ve salamura meyve ve sebzeler, meyve suyu, püresi ve konsantresi, yarı kuru meyve ve sebzeler, dondurulmuş meyve ve sebzeler, un, çay gibi sektörlerdendi. Türk organik sektörünün yıllık 400 milyon dolar seviyesindeki ihracatını, uluslararası fuarlara katılarak 2023 yılında 2,5 milyar dolara çıkarmayı hedefliyoruz.”

‘ORGANİK TARIM İHRACATI 400 MİLYON DOLAR’

Türkiye’de organik tarıma ayrılan alanların, toplam tarım alanları içindeki payının yüzde 2’yi aşmış durumda olduğunu belirten Tarakçıoğlu, sözlerini şöyle tamamladı: “Son yıllarda tüketici taleplerinde, güvenilir gıdalar ön plana çıkıyor. Tüketiciler insan sağlığına uygun, güvenli ve çevreye zarar verilmeden üretildiğinden emin oldukları ürünleri tercih ediyor. Organik ürünlerin iç piyasadaki satış değeri 70-80 milyon dolar civarında, ihracat hacmimiz ise gıda dışı, ağırlıklı olarak pamuk, tekstil, giyim ürünleriyle birlikte 400 milyon dolar civarında. Organik ürün ihracatı, konvansiyonel ürün ihracatına göre çok daha katma değerli. Türkiye’de organik tarım yapan çiftçilere verilen devlet destekleri, düşük faizli krediler, doğrudan gelir desteği, çevre amaçlı tarımsal arazilerin korunmasına yönelik destekler halihazırda var ancak bu desteklerin arttırılması gerektiğine inanıyorum; ancak bu sayede organik ürün ihracatımızda 2,5 milyar dolar olarak belirlediğimiz 2023 hedefimize ulaşabiliriz.” diye konuştu.

BAZI İSTATİSTİKLER... 2014 yılında Almanya organik pazarı %4.8 oranında arttı. 2014 yılında ABD’deki organik pazar %11 artışla, 35.9 milyar dolar değerine ulaştı. Organik Ticaret Birliği’nin (OTA) ABD organik satışlarını ilk kez araştırdığı 1997 yılına kıyasla, pazar 10 kat artış göstermiş. Fransa’da organik gıdaya çok talep var ve pazar sürekli büyüme yaşıyor. Önceki yıla kıyasla satışlar 2014 yılında %10 arttı. 10 tüketiciden 9’u en azından ara sıra organik ürünler almayı tercih ederken, 6’sı ise ayda bir tercihini bu yönde kullanıyor. Bu talebe yetişmek için, artan sayıda çiftçi organik üretime geçiyor. Danimarka’da satın alınan her dördüncü havuç ve her dördüncü litre süt organik. 2014 yılında İsveç organik pazarı %5.6’lık bir pazar payına erişti. En fazla talep meyve ve sebze ürün grubunda oldu. 2014 yılında İsviçre organik pazarı %7.5 arttı. Böylece organik ürünlerde kişi başına düşen tüketim 269 İsviçre frangına (2013’te 223 avro) yükseldi. Bu, Avrupa’daki en yüksek rakam. Ülkede dağlık bölgedeki 5 hektar alandan biri, organik olarak işleniyor.

ocak-şubat ‘16

OrganikTürkiye 21


ORGANİK LONDRA

“Londra’da yüzlerce markete

organik ürün tedarik ediyorum”

Baki Görgün, 2005 yılında Londra’ya geldi. Meslek Yüksek Okulu’nda turizm okudu ancak hiçbir zaman bu sektörde çalışmadı. Londra’ya geldiği günden beri yiyecek sektörünün çeşitli alanlarında çalıştı. Son 3.5 yıldır kendi yaşam biçimine de uyduğu için Londra’da bulunan Türk marketlerine organik ürünler tedarik ediyor. Başarılı genç girişimci organik ürün pazarını anlattı.

2

005 yılında yeni bir hayata başlamak için İngiltere’ye geldim. Türkiye’de Adana Ceyhan’da çiftçilikle uğraşıyordum. Turizm Yüksek Okulu’ndan mezunum. Turizm sektöründe çalışmak istemedim. Yer fıstığı, patates ve pamuk ekip biçiyorduk. İlk geldiğim yıllarda kebapçı dükkanlarında, Holland Bazaar, Özdiller gibi büyük toptancılarda çalıştım. Herkesin geçtiği dönemlerden geçtik. Sonra kendi işimi kurdum.

22 OrganikTürkiye ocak-şubat ‘16

Goodness Foods ile tanıştım. Goodness Foods’un ürünlerinin Londra’da satış acentalığını aldım. Goodness Foods İngiliz bir şirket. Bu tarz organik ürün satan firmalar genelde 1-2 ayda bir güncellenen kataloglarını yada online web site adreslerini müşterilerine yollarlar. Müşteriler bu kataloglardan, web sitelerinden siparişini verir. Firma siparişi o işyerine gönderir. Ben Goodness Foods’un satış temsilciliğini yapmaya başladıktan sonra bu satış tarzı değişti. Düzenli olarak

müşteri ziyaretleri yapıyoruz. Müşterinin ihtiyacına göre siparişleri alıyoruz. Ürünleri hızlı satabiliyorsa haftalık, yavaş satıyorsa iki haftada bir ziyaret ediyoruz. 350-400 markete organik ürün tedarik ediyorum.

DOĞAYA ZARAR VERMEDEN ÜRETİLEN ÜRÜNLER Türk marketleri organik ürünler satıyordu ancak ben organik ürün satmaya başladıktan sonra bu pazar daha fazla gelişti. Organik ürünleri her milletten


insan tüketiyor. Genelde dünyaya idealist bakan, çevreci, okuma-yazma oranı yüksek, sağlıklı beslenmek isteyen kişiler organik ürünleri tüketiyor. Çünkü bu ürünler aynı zamanda doğaya zarar vermeden üretilen ürünler. Her bölgede organik ürünleri satılmıyor. Biz o bölgeleri tanıyoruz ve belirliyoruz. O bölgedeki yaşam tarzlarından organik etiketli ürünlerin satılıp satılmayacağını biliyoruz. Bu konuda marketlere ön bilgi de veriyoruz. Biz bu bilgiyi vermezsek uzun vadeli o marketin ayakta kalması zor, bizimde ona ürün tedarik etmemiz imkansız. Dolayısıyla organik ürünlerle ilgili bölgeye özgü marketleri destekleyici bilgiler aktarıyoruz. Bazen “hayır o ürün senin marketinde gitmez” dediğimiz oluyor.

YENİ MARKETLERE SATACAK ÜRÜNÜ TEDARİK EDİYORUZ Yeni market açan birisi geldiğinde hangi ürünlerin o çevrede satılacağını market sahibine anlatıyoruz. Kendisi bizim verdiğimiz öğütü almak zorunda değil. İstediği ürünü sipariş edebilir. Ancak organik ürün pazarını bilmiyorsa ve bu tarz ürün daha önce satmamışsa 2 yıl boyunca ürün deneyip, satılacak ürünleri bulmaya çalışarak hem zaman hem para kaybedebiliyor. Bizimle çalışacak marketlerin böyle bir sorunu yok.”

6000 ÇEŞİT ORGANİK ÜRÜNÜMÜZ VAR Londra’daki Türk marketleri genelde cash&carry’lerden su ve gazlı içecekler gibi hızlı giden ürünleri alıp satıyorlar. Bizim ürünlerimiz ise bu tür cash&carry’lerde olmayan ürünler. Ortak ürünlerimiz var ama çoğu ürünümüz cash&carry’lerde bulunmaz. Bizim sattığımız yaklaşık 6000 çeşit ürün var. Bunlar arasında dairy-free dediğimiz alternatif sütler, glütensiz ürünler gibi bir çok alternatif sağlıklı ürünler bulunuyor. Gluten buğdayın içinde olan bir madde. Gluten çölyak hastalarında sindirim sorunu yaratıyor. Ölümcül bile olabiliyor. Glutene alerjisi olan birçok insan var. Bu yüzden buğdaydan değilde mısır unundan, kara arpadan, pirinçten alternatif ürünler üretiliyor. Bunlara glutensiz ürün deniyor. Biz örneğin mısır unundan üretilen makarna satıyoruz. Tadı farklı ama sindirim sistemini rahatsız etmiyor.

Organik ürün satın alan kişilerin yaşam tarzı, kültürü bu. Hayata bakış açıları ve beslenme biçimleri organik ürün pazarını oluşturuyor. ORANGUTANLARIN YAŞAM ALANINI BİLE DÜŞÜNEN BİR KİTLE Örneğin düşünülenin aksine zengin bölgelerde yeme alışkanlıklarını değiştirmek çok zor. Bizim organik sürme çikolatımızı zengin bölgelerde satamıyoruz, tadını beğenmiyorlar. Konvansiyonel çikolatalar şeker oranı çok yüksek ve sağlıksız olduğu halde yemeye devam ediyorlar. Fıstık ezmesi satıyoruz. İçinde palmiye yağı (palm oil)

yok. Çünkü palmiye yağının elde edilmesi için ağaçların kesilmesi lazım. O ağaçların kesilmesi orangutanların yaşam alanını daraltmak anlamına geliyor. Bizim müşteri kitlemiz orangutanların da yaşam alanını düşündüğü için, içinde palm oil olmayan organik ürünleri tercih ediyor. Bizim kullandığımız poşetler doğada 150 yıl yok olmayan ve çevreye zarar veren naylon poşetlerden değil. Bizim kullandığımız poşetler doğada 5-6 ayda çözünüp yok oluyor.

ocak-şubat ‘16

OrganikTürkiye 23


ORGANİK RESTORAN

Doğayı

tabakta sunuyor Organik gıdaları, ürünlerin sertifikasyon sürecini az çok biliyoruz ama organik restoran kavramıyla yeni yeni tanışıyoruz. Monaco’da Monte Carlo Beach Hotel’in restoranlarından Elsa, dünyada bu alanda en yetkin kurum olarak kabul gören Ecocert’in ‘Bio Organik’ sertifikasını alarak Avrupa’nın ilk organik restoranı oldu.

R

estoranın ulaştığı önemli başarının ardında; organik ürünlere tutkuyla bağlı şef Paolo Sari’nin tutku ve azmi var. Avrupa dışında Tokyo, Seul, New York, Los Angeles ve Moskova gibi önemli pek çok şehirde büyük otellerin mutfağını yöneten tecrübeli şef, birikimlerinin bugün onu getirdiği noktayı ‘doğayı tabakta sunmak’ olarak tanımlıyor. Tüm enerjisi, kuvveti, sağlığı ve basitliğiyle doğayı yemeklerinde yansıtmak istiyor. Elsa’nın Bio Organik sertifikası üçüncü seviyede. Bu da Elsa’da kullanılan malzemelerin üreticilerinin ve ürünleri restorana taşıyarak teslim eden firmaların da organik

24 OrganikTürkiye ocak-şubat ‘16

sertifika sahibi olduğunu gösteriyor. Restoranın organik menüsünde yer alan ürünlerin tamamı yüzde 100 sertifikalı organik. 33 şarap üreticisi, 22 malzeme tedarikçisi ve tabaklarda kullanılan 158 malzemenin tamamı buna dahil. Herhangi bir katkı maddesi veya genetiğiyle oynanmış malzeme kullanmadıklarına dair ayrıca bir belgeleri var ki buna balıklar da dahil. Sıklıkla çiftlikleri ve tarlaları ziyaret eden, üreticilerle hayal ve fikirlerini paylaşan Sari, 15 farklı sebze üreticisiyle çalışıyor. Bu üreticilerden bazıları sadece Elsa için üretim yapıyor. Ürünlerin yüzde 94’ü 200 km’lik yakın çevreden temin ediliyor. Sari, lokal olmayan ürünlerden kaçınıyor. Sığır


KIRMIZI SAN REMO KARİDESİ • • eti ise menüden tamamen çıkarılmış durumda çünkü şefin istediği kalitede bir et üreticisi henüz yok! Paolo Sari’nin çok keyif aldığını söylediği bu organik yolculuk ile ilgili sözleri onun işine tutkusunu da özetliyor: “Yeterince zor değilse eğlenceli de değildir”

Elsa’nın organik sertifika alması için çalışmaya nasıl başladınız? Monte Carlo Beach’te organik bir restoran kurma hayalim iki yıl önce başladı. Elsa’da her şeyi tamamen organik kaynaklardan elde etmeye başladığımızda artık bir tescile ihtiyacımız olduğunu düşünmeye başladım. Ulaşabileceğimiz en yüksek sertifikasyon ise Ecocert tarafından verilen Bio Organik’ti. Bugün pek çok restoran ve şef organik yiyecek sunduğunu iddia ediyor ama Elsa üçüncü seviye organik sertifikalı. Sadece Avrupa değil, dünyada bunun başka bir örneği olduğunu sanmıyorum.

Monte Carlo’da sizin yolunuzdan giden farklı restoranlar var mı? Yaptıklarımızın sıklıkla taklit edildiğini görüyoruz ki bu iyi bir şey. Otelimizin yüzde 60’ı organik. Minibardan oda servisine kadar otelin tamamını Elsa gibi yüzde 100 organik hale getirmek için çalışıyoruz. Eğer başarır ve sertifika alırsak Monte Carlo Beach Hotel dünyanın ilk 5 yıldızlı organik oteli olacak.

Sadece organik malzeme kullanmak menü oluştururken sizi kısıtlıyor mu? Ben sadece doğayla ilgileniyor ve bize sunduklarının keyfini sürüyorum. Dolayısıyla süreç kısıtlayıcı değil, aksine yaratıcı geçiyor. Menü ve

ürün düşünmek yerine doğanın ve mevsimin sunduğu malzemelere göz atıyorum sadece. Tabii bunun yanında tedarikçi ve üreticilerle müthiş yoğun bir planlama sürecimiz var. Sıklıkla çiftlikleri, üreticileri ziyaret ediyorum. Kendimi en iyi ürünleri kullanmaya adadım. En iyi hammaddeyi bulduğum zaman zaten en iyi ürünleri kendim hazırlayabilirim. En iyi zeytinden en iyi zeytinyağını, en iyi meyveden en iyi marmeladı yapmak benim işim.

Organik gıdaların sağlığa yararlı olduğunu biliyoruz. Pişirmede ve lezzette de aynı şekilde avantaj sağladıklarını söyleyebilir miyiz? Hangi tadın iyi ya da kötü olduğunu söylemek bana düşmez. Ben sadece en iyi ve en kaliteli malzemeye odaklanıyorum. Ürünün kalitesini en iyi yansıtacak tekniklerle, doğanın bize verdiklerini pişirmeye odaklanmış durumdayım. Tazelik, basitlik, dürüstlük ve doğaya saygı benim için her şey demek. En iyi malzeme tabağa ancak en iyiyi getirebilir, bunu söyleyebilirim.

• • • • •

• •

20 adet kırmızı San Remo karidesi 12 damla bergamotlu zeytinyağı 1 damla sızma zeytinyağı 1 adet limonun kabuğu, rendelenmiş 8 adet mini rezene 12 adet hodan çiçeği 4 adet pembe greyfurt dilimi, soyulmuş ve üç parçaya ayrılmış 20 gr havyar Tuz, karabiber

Karideslerin kafa kısımlarını ayırıp kabuklarını temizleyin. Temizlediğiniz karidesleri uzunlamasına ikiye ayırıp yağlı kağıt üzerine yayarak sıralayın. Et tokmağı yardımıyla karidesleri nazikçe inceltin; tabaklara eşit şekilde paylaştırıp tabak yüzeyini tamamen kapatacak şekilde yerleştirin. Bir kapta tuz, karabiber, bergamutlu zeytinyağı, sızma zeytinyağı ve limon kabuğunu karıştırın. Elde ettiğiniz sosu karideslerin üzerine dökün. Rezeneleri uzunlamasına dilimleyip canlılıklarını kaybetmemeleri için buzlu su dolu bir kap içinde bekletin. Greyfurt dilimlerini karideslerin üzerine yerleştirip rezene dilimlerini ve hodan çiçekleri ilave edin. Havyar ve rezene otuyla süsleyerek servis edin.

Restoranda sunduğunuz malzemelerden örnekler verebilir misiniz? Doğanın bize sunduğu malzemelerle mutlu olmak ve ona saygı duymak gerekiyor. Her sezon için dört farklı menü hazırlarken bunu göz önüne alıyorum. Domates, patlıcan, kabak, aromatik otlar, çilek, hepsi bize organik küçük üreticilerin geçmişimizi, içinde yaşadığımız toprakları. Kullandığım bütün etler organik kriterlerin tamamını karşılayan yerlerden. Dondurmalarımızdan da bahsetmek gerek, kullandığımız meyveden süte her birinin taze ve organik olması şart. Ekmeğimiz günde iki kez taze çıkıyor. Organik sızma zeytinyağı ve zeytin kreması eşliğinde sunuyoruz.

ocak-şubat ‘16

OrganikTürkiye 25


ORGANİK GERÇEK

Tarım İlaçları

Arıları Öldürüyor Arılar hızla ölüyor ve Amerikan hükümeti çok yaygın olarak kullanılan bir böcek ilacı sınıfının arıların ölümünden, en azından kısmî olarak, sorumlu olduğunu sonunda kabul etti. Dünyada milyonlarca arıyı öldüren tarım ilaçlarının kullanımı yaşam temellerimizden biri olan gıda güvenliğini de ciddi boyutta tehlikeye atıyor. Çözümse, doğayla uyumlu, insan ve canlı sağlığını etkilemeyen sürdürülebilir ekolojik yöntemlerde…

26 OrganikTürkiye ocak-şubat ‘16


1

0 yıldan fazla bir süredir, Birleşik Devletler Çevre Koruma Ajansı (EPA) daha önce kullanımını onayladıkları bir böcek ilacı sınıfı olan neonik (Neonicotinoid)’lerin yeniden değerlendirilmesi konusunda çevreciler ve arıcılar tarafından baskı altındaydı. Bu baskı, bu tip kimyasalların arı ve diğer tozlaştırıcılara zarar verdiğini gösteren bir araştırma sonucuna dayanmaktaydı. Geçtiğimiz günlerde yayınlanan raporla, EPA bu durumu sonunda kabul etti. İlk olarak Avrupalı kimyasal devleri Sygenta ve Bayer tarafından pazarlanan, daha sonra başka firmalar tarafından da piyasaya sürülen neonikler, Birleşik Devletler ve dünyada en yaygın olarak kullanılan böcek ilaçları. 2009’da ajans, bu kimyasalların uzun ve yavaş bir ‘yeniden değerlendirme’ sürecine başladı. Bu süreçte kimyasallar sınıf olarak değil, tek tek (toplamda 5 adet) değerlendirildi. Bu arada onlarca milyon hektarlık tarıma elverişli arazi alanı her yıl neoniklerle ilaçlanıyor ve buna bağlı olarak bal arısı kovanlarının sıkıntılı durumu devam ediyor. EPA’nın uzun zamandır beklenen değerlendirmesi, en çok öne çıkan neoniklerden birinin –Bayer’in İmidakloprid’i- arıları nasıl etkilediği üzerinde odaklanıyor ve arıların tarım alanlarında oldukça sık görülen miktarda, yani milyarda 25 partikülden yüksek oranda imidakloprid ile karşılaşmaları durumunda zarar gördüğünü ortaya koyuyor. Maalesef bu etkiler tozlaştırıcıların azalmasının dışında, bal üretimindeki düşüşü de kapsıyor. Ajansın raporunda, İmidakloprid’in narenciye ve pamuk dışında diğer ekili ürünler üzerindeki etkileri ve dört diğer neonik ürünün değerlendirmesi maalesef yer almıyor.

Zehir endüstrisi Neonik içeren böcek öldürücülerin arıların yanı sıra küçük kuşlar ve benzeri canlılar için ölümcül olduğunu belirten çalışmalar da var. Yapılan dğer araştırmalar bu ilaçların, özellikle kuş, kelebek ve

suda yaşayan omurgasızları da etkilediğini ortaya koyuyor. Sistemik olduğu için besinlerin soyulması veya yıkanmasıyla temizlenemeyen neonik içerikli tarım ilaçları, yaşam temellerimizden biri olan gıda güvenliğini de ciddi boyutta tehlikeye atıyor. Neonik ve benzeri tarım ilaçları, aynı görevi gören doğa dostu böceksavarlarla ve/veya yöntemlerle değiştirilebilirler. Ne yazık ki tarım sektöründe kullanılan tarım ilaçları, gübreler, hormonlar, insan sağlığı ve ekosistem üzerindeki etkilerine yönelik uzun vadeli araştırmalar yapılmadan kullanıma sunuluyor. EPA gibi yapıların görevi, yıllarca kullanımdan sonra yapılan araştırmalar ile bu ilaçların kullanımına sınırlama getirmek veya yasaklamak değil, kullanıma sunulmadan gerekli araştırmaların yapılmasını sağlamak olmalı. Ekosistemimizi yıkıma uğratan bu ilaçların ülkemizde de yaygın bir şekilde kullanıldığını hatırlatalım. Zehirli kimyasallar içeren ilaçlar kullanmayan, doğayla uyumlu ekolojik/organik üretim yapan üreticilerin desteklenmesi ve çoğalması bu nedenle çok önemli. İlgili kurumlar ve karar vericiler, bu konudaki yaptırımları ülkemizde de hızlıca uygulamalı, denetim ve bilinçlendirme çalışmalarına ağırlık vermeli ve ekolojik, doğayla dost ve sürdürülebilir yöntemleri teşvik etmeli.

Arı yoksa gıda da yok Yoğun böcek ilacı kullanımı, habitat kaybı, iklim değişikliği, dengesiz şehirleşme, arılarla birlikte pek çok tozlayıcının sayılarının endişe verici şekilde azalmasına sebep oluyor. Buğday Derneği olarak, arılara ve diğer tozlayıcılara, doğa dostu arıcılığa destek olmak için yeni bir projeye başladık. Avrupa Birliği Erasmus+ Programı tarafından desteklenen “Ekolojik Arıcılık Eğitimi” Projesi ile ortaklarımızla birlikte geleneksel ve doğa dostu arıcılık bilgisini yaygınlaştırmak, tecrübelerimizi paylaşmak ve doğa dostu arı ürünleri için farkındalığı ve talebi artırarak arza destek olmak amacındayız. Çünkü arı yoksa gıda da yok!

ocak-şubat ‘16

OrganikTürkiye 27


ORGANİK TEHDİT

GDO BİYOLOJİK

BiR SiLAH

Tüketici Hakları Derneği Başkanı Turhan Çakar, “GDO’lu yemlerle beslenen tavukların etini ve yumurtasını, ineklerin de etini ve sütünü tüketmeyin, çocuklarınıza yedirmeyin” dedi

28 OrganikTürkiye ocak-şubat ‘16


A

vrupa Birliği’nin (AB) 19 ülkesi genetiği değiştirilmiş (GDO’lu) tarım ürünlerinin yetiştirilmesini yasaklamak için harekete geçerken, Tükiye’de Biyogüvenlik Kurulu Kararı ile 2 adet GDO’lu soya çeşidi ve altı adet GDO’lu Mısır çeşidine ithalat izni çıktı. GDO’lu yemlerle beslenen tavukların eti ve yumurtası ile ineklerin eti ve sütünün tüketilmemesi çağrısında bulunan Tüketici Hakları Derneği, önümüzdeki hafta GDO’lu gıdalarla ilgili bir eylem yapacak.5 Kasım 2015 tarihli Resmi gazete’de yayımlanan kararla bugüne kadar, yedi soya ve 25 mısır çeşidi olmak üzere toplam 32 çeşit hayvan yeminin Türkiye’ye ithalatına izin verilmiş oldu. Tüketici Hakları Derneği Başkanı Turhan Çakar, karara tepki göstererek, şunları söyledi:

‘İnsan sağlığı risk altında’ “Tüketiciler, GDO’lu yemle beslenen hayvanlardan elde edilen gıdalara mahkum edilerek sağlıkları risk altına atıldı. Türkiye GDO’lu ithal yemlerin işgali altında. Ne yazık ki, Türkiye’de hayvan yeminin bugünü ve yarını emperyalist GDO firmalarına teslim edildi. Bundan yarar gören GDO’lu mısır ve soya tohumu üreticisi, GDO’lu mısır ve soya yemi üreticisi ve ihracatçısı emperyalist GDO firmaları ile Türkiye’deki ithalatçı firmalardır. Hem sağlık hem de ekonomik olarak riskini ve zararını yüklenenler ise tüketiciler ve Türkiye’dir. Türkiye’de sağlıklı hayvansal gıdanın dayanağı olan küçük üreticilere ve üreticiliğe büyük

darbe vurulmuştur. Hayvansal gıdamız, karlarından başka bir şey düşünmeyen büyük endüstriyel tarım şirketleri ile GDO şirketlerinin insafına terk edilmiştir.” Tüketicilerin sağlıklı ve güvenli gıdaya erişim hakkının ayaklar altına alındığını kaydeden Çakar, şunları söyledi:“Türkiye gibi dört mevsimi yaşayan, tarıma çok elverişli bir coğrafyada hayvanları besleyecek yeterli yemin yetiştirilmesini sağlamayıp, GDO’lu ithal yeme mahkûm eden tarım ve hayvancılık politikalarına neden olanları tüketiciler olarak şiddetle kınıyoruz. Ayrıca, tüketiciler ve Tüketici Hakları Derneği olarak, GDO’lu yem ithalatına ve kullanımına izin veren Biyogüvenlik Kurulu’nu protesto ediyoruz.”

‘Yem ithalatına son verilsin’ Türkiye’de, hayvan ve insan sağlığı için GDO’lu yem ithalatı ve tüketimine son verilip, Türkiye topraklarında sağlıklı ve yeterli yem üretimine başlanacak tarım politikasının ivedilikle uygulamaya konulması gerektiğini kaydeden Çakar, “Aksi takdirde, Türkiye’de insan ve hayvan sağlığına önem vermeyen, Türkiye’yi yemde dışa ve emperyalist GDO firmalarına bağımlı kılanlar hiç iyi anılmayacak ve bunun hesabını veremeyeceklerdir. Son olarak, tüketicilere, GDO’lu yemlerle beslenen tavukların eti ve yumurtası ile ineklerin etini, sütünü, et ve süt ürünlerini tüketmemeleri ve çocuklarına tükettirmemeleri çağrısında bulunuyoruz.” Çakar, önümüzdeki hafta GDO’lu gıdalarla ilgili bir eylem yapacaklarını da ifade etti.

Yeterli bilinç yok “GDO’nun olası riskleri, yaratabileceği olumsuz sonuçlar ve özellikle insan sağlığı üzerindeki yıkıcı etkileri ülkemizde yeteri kadar bilinmiyor. Tüketiciler bile bile bunu kullanmak istese dahi yine de ürünün üzerinde belirtilmesi şarttır. Bunun yanında GDO ile beslenmiş hayvanların ürünlerinin de etikette mutlaka belirtilmesi gerekiyor. Toplum sağlığını yakından ilgilendiren bu konuda bir düzenleme yapılması gerekiyor.” Türkiye’nin de taraf olduğu 1985 tarihli Birleşmiş Milletler Evrensel Tüketici Hakları Bildirgesi’nin 3’üncü maddesini hatırlatan Yüceer, “Tüketicilere, kendi ferdi istek ve ihtiyaçlarına göre bilinçli seçim imkânı sağlamak için yeterli bilgilere erişim sağlanması bir hak olarak değerlendirilmiş ve imzacı hükümetlere bunun sağlanması görevi verilmiştir” diye konuştu.

Açık ve net olmalı “Ürünün ne olduğunun, ne işe yaradığının ve ne kadar süreyle kullanılabileceğinin vatandaşlar tarafından bilinmesi bir haktır. Vatandaşa bu bilgiler açık ve net olarak sunulmalıdır. Uluslararası ve ulusal mevzuatla güvence altına alınan bu hakka rağmen gıda, yem, işleme ve tüketim amacıyla sunulan ürünlerin içeriğinde binde 9’dan az GDO’lu ürün bulunduğunun belirtilmesi şart değil. Bu da ayrıca üzerinde durulması gereken bir konu.”

ocak-şubat ‘16

OrganikTürkiye 29


ORGANİK SAĞLIK

İlkbahar öncesi kilo vermenin pratik yolları Yaz gelmeden hem sağlıklı hem de kısa sürede kilo vermek istiyorsanız bu 15 öneriyi yerine getirmelisiniz.

D

iyet yaptığınız dönemde şekeri tamamen hayatınızdan çıkarmalısınız. Şeker ihtiyacınızı meyvelerden, kuru meyvelerden alabilirsiniz. Satın aldığınız soslar, dondurulmuş yiyecekler, ekmekler ve bunun gibi pek çok gıdanın içerisinde gizli şeker bulunur. Bu yüzden yiyeceklerini satın almadan önce mutlaka içerisindekileri okuyun. Şekeri yalnızca diyet yaptığınız dönemde değil, tüm beslenme düzeninizde sınırlayın.

Taze sebze ve meyveleri öğünlerinizden eksik etmeyin. Özellikle organik yiyecekler tüketmeye özen gösterin.

30 OrganikTürkiye ocak-şubat ‘16


Daha sağlıklı beslenmek ve aşırı kalori alımının önüne geçmek için yemeklerinizi evde pişirin. Dışarıdan yemek sipariş ettiğinizde seçtiğiniz menü oldukça sağlıklı görünüyor bile olsa içerisine konan yağ ve tuz miktarını bilemezsiniz. Bu sebeple, kalori kontrolü yapabilmek için yemeklerinizi kendiniz yapın.

Yapılan araştırmalara göre yüksek miktarda su içen kişilerin içmeyenlere göre daha hızlı kilo verdikleri ortaya çıkmış. Kilo vermeye çalıştığınız dönemde su içmek bu yüzden çok önemli.

Yaşadığınız yer, iş hayatınızın yoğunluğu ya da ev işleri yüzünden yürüyüş yapmaya çok imkan bulamıyor olabilirsiniz. Ancak, önünüze çıkan bazı fırsatları değerlendirerek kalori yakımına destek olabilirsiniz. Örneğin, asansör kullanmak yerine merdivenleri çıkabilir, arabanızı ofisinden biraz daha uzak bir mesafeye park edebilirsiniz. Böylelikle gün içerisindeki hareket sayınızı biraz da olsa artırmış olursunuz.

Alkollü içecekler yüksek oranda ‘boş kalori’ içerir. Alkol tüketmek yerine su içme alışkanlığınızı arttırmalısınız.

Yetersiz uykunun kilo vermedeki olumsuz etkisini biliyor muydunuz? Araştırmalara göre yeteri kadar uyumayan kişiler, yemek yemeye ve kilo almaya daha çok meyilli oluyorlar.

Tek başına spor salonuna gitmenin ve egzersiz yapmak için motive olmanın ne kadar zor bir iş olduğunu hepimiz biliyoruz. Ancak spor salonuna yakın bir arkadaşınızla giderseniz, yanınızda sizi her zaman egzersiz yapmak için teşvik edecek biri olacaktır.

Öğünlerinizde tabağının 3/2’sini sebze yemekleri ve salata ile doldurun. Diğer yemeklere göre daha düşük kalorili olan sebze ve salata türleri, öğünlerinizi daha sağlıklı hale getirecektir.

Market alışverişi esnasında

kasaya gitmeden önce tüm reyonları geziyor ve canınızın her istediğini sepete dolduruyorsanız, bu duruma engel olmalısınız. Kendinizi abur cubur almaktan alıkoyamıyorsan, evden çıkmadan önce yanınıza kredi kartı değil, ihtiyacınız olacak kadar nakit para alın. Böylece ekstra bir şeyler alamadan eve dönmüş olacaksınız. •

Çorba, düşük kalorili ve tok tutan yemeklerden biridir. İçerisindeki pek çok sebze ve tahıl grubu sizi uzun süre tok tutarken aynı zamanda sağlıklı beslenmenize destek olur. Çorba pişirirken dikkat etmeniz gereken tek konu, içerisine un, yağ ve krema koymamaktır.

Güne daha zinde başlamak ve öğlene doğru oluşabilecek açlık krizlerinin önüne geçmek için mutlaka sağlıklı bir kahvaltı yapın. Kahvaltı yapmadan güne başlarsanız, gün içinde daha çok acıkacak ve daha fazla şey tüketmek isteyeceksiniz.

Yapılan araştırmalara göre kırmızı biber, metabolizmayı hızlandırıyor ve yağ yakımına yardımcı oluyor. Kilo verme sürecinde yemeklerinizi kırmızı biberle tatlandırmayı ihmal etmeyin.

Her zaman yediğiniz ölçüdeki porsiyonu ikiye bölün. İlk bölümü önce ye ve biraz ara verin. Aradan geçen sürede yeterince tok olduğunuzu ve ayırdığınız diğer yemeği yemek istemediğinizi göreceksiniz.

Kalsiyumun kilo vermedeki önemli etkisini biliyor muydunuz? Yapılan araştırmalara göre yarım yağlı süt ve süt ürünlerinin kilo vermeyi hızlandırdığı ortaya koyulmuş.

ocak-şubat ‘16

OrganikTürkiye 31


ORGANİK ÜLKE

Bhutan dünyanın ilk

organik ülkesi olma yolunda

Çin’in komşusu Bhutan, yanı başındaki kirliliğe rağmen, tamamen sürdürülebilir bir model peşinde.

32 OrganikTürkiye ocak-şubat ‘16


D

ünyanın en kirli ve kalabalık iki ülkesi Hindistan ve Çin arasına sıkıştırılmış Bhutan tam bir aykırılık örneği: Küçük (yüzölçümü ve nüfus olarak), sıfır karbon ve ormanlarının %60’ını korumaya altında tutmaya kararlı bir ülke. Fakat hepsinden öte, gelişimini gayri safi milli hâsıla yerine gayri safi milli mutluluğa göre ölçen bu Budist krallığı, 2020 itibariyle dünyanın ilk organik ülkesi olma hedefiyle medyanın yeni dikkatini çekti. Giderek artan bitki öldürücü kimyasallar, et çiftlikleri ve kalan 5 yıldan az süre göz önüne alındığında bu hedef hala yeşil bir rüya. Fikir ilk olarak, 2006 yılında, Bhutan’da Organik Tarım İçin Ulusal Çerçeve’de sürdürülebilir bir model ve doğaya, tüm canlı varlıklara saygıyla sağlıklı bir yaşamın bir sembolünü sunan bir organik tarımın varsayıldığı dokümanla ortaya atıldı.

daha yoğun bir çaba gerektirmesi nedeniyle, organik tarım yapacak çiftçilere sübvansiyonlar sağlanıyor. (Bhutan kendisi için yeterince üretim yapamadığından ithal yoluna gidiyor)

Plan tarihsel olarak, geçimlik tarım denilen ve 1960’lara kadar hayvancılıkla bir arada sürdürülen, zehirli ilaçlama ürünlerinin teşvik edilerek sektöre giriş yapmasından beri var olan Bhutan tarım sisteminin tam bir revizyondan geçirilmesi için çağrıda bulundu.

Bhutan’ın İngilizce yayınlanan Kuensel gazetesine göre; Organik tarımın iş olanakları yaratacağı umudu var ama pek çok genç tarımın geride kalmış bir iş olduğunu düşünüyor ve kırsal alanı terk ederek başkent Thimphu’nun yolunu tutuyor. Bu da ürün elde etmek için neden son 15 yılda zararlı ilaçların kullanımının arttığını açıklıyor.

Plan aynı zamanda organik standartların geliştirilmesini de talep ediyordu. On yıl sonra, yetkililer hala üzerinde etiketi olmadan çiftlikten pazara giden ürünler üzerinde çalışıyor. Plan, organik yöntemlerle ilgili çiftçilerin

eğitimini de içeriyordu. Gübreleme ve biyolojik haşere kontrolü, bitkileri yok eden zararlı madde ya da gübrelerin tehlikeleri ve elverişli bitkiler gibi konular belirlendi. Konvansiyonel ve organik ürünlerin aynı fiyata satılması, Hindistan’dan gelen geleneksel ürünlerin daha ucuz olması, piyasa şartları ve

Bütün zorluklara rağmen, birkaç özel kuruluş, sivil toplum örgütleri ve sivil toplum kuruluşları hedefe doğru çalışıyorlar. The Samdrup Jongkhar İnisiyatifi, 1000’den fazla çiftçiyi ve yerel tarımda yerel tarım memurlarını eğitti ve Samdrup Jongkhar’ı Butan’in ilk organik tarım ilçesi yapma hedefinde ilerliyor. BioBhutan, ülkede uluslararası sertifikalı organik ürün satan tek marka, Doğu Butan’da yap esansları için limon ekimi yapıyor ve kırsal alanda kazanç getirecek işleri destekliyor. Lotus Foods, Amerika’yı da içeren uluslararası pazarda satmak üzere Butan kırmızı pirinci yetiştiriyor. MyBhutan ise bir sivil toplum kuruluşu ve aynı zamanda bir seyahat portalı. Organik bira ve organik bal üreterek önümüzdeki yıl uluslararası pazara girmeyi hedefliyorlar. Bunlar gibi çeşitli ürünler yetiştiren pek çok şirket mevcut.

ocak-şubat ‘16

OrganikTürkiye 33


ORGANİK YEŞİL

Sera gazından nasıl kurtulunur? Atmosferdeki ısınmanın iki dereceyle sınırlandırılabilmesi için fosil enerji hammaddelerinin yeşil enerjiyle ikame edilmesi gerekiyor. Yeni bir araştırma 2050 yılına kadar bunun başarılabileceğini gösteriyor.

T

Gezegenimizdeki ısınmanın iki dereceyle sınırlandırılmasında fosil enerji ekonomisinin terk edilmesi en önemli rolü oynuyor. Sera gazı üretiminde kömür, petrol ve doğalgazın çıkarılması ve kullanılması dürte üçlük paya sahip. Ormanların yok edilmesi ve tarımcılığın hissesine de yüzde 25’lik pay düşüyor.

‘Enerji Devrimi Senaryosu’ Greenpeace ile Alman Hava ve Uzaycılık Merkezi’nin işbirliğiyle ve sayısız münferit araştırmaya dayanarak hazırlanmış. Sürdürülebilir ve iklimle uyumlu enerji üretimi alanındaki en kapsamlı küresel araştırmanın Paris’teki iklim konferansında büyük ilgi göreceği kesinlikle söylenebilir.

Araştırmanın hazırlayıcılarından olan Greenpeace örgütünden Sven Teske “Yenilenebilir enerji artık çok gelişti ve iklime zarar veren termik ve tehlikeli nükleer santraller ile rekabet edebilir duruma geldi. Bütün sektörlerde yüzde yüz yenilenebilir enerjiye geçmek mümkün. Zaman kaybetmeden temiz, güvenli ve ekonomik enerji çağını açmalıyız”, diyor.

eorik olarak 2050 yılına kadar bütün dünya yüzde yüz oranında yenilenebilir enerjiye geçebilir. İddialı ‘Enerji Devrimi Senaryosunu’ hazırlayanlar, yeşil enerjiye geçişin teknik bakımdan mümkün olduğunu, enerji maliyetini düşüreceğini ve milyonlarca kişiye iş imkânı yaratacağını öne sürüyorlar.

34 OrganikTürkiye ocak-şubat ‘16


9,5 milyar dünyalıya ucuz enerji 364 sayfalık ‘Enerji Devrimi Senaryosunda’ elektrik ve ısı üretimiyle ulaşımda ucuz ve temiz enerjiye geçişin nasıl başarılabileceği anlatılıyor. Ancak araştırmanın bazı zayıf noktaları olduğu da gözden kaçmıyor. Örneğin, küresel hava ve deniz trafiği ile yüksek enerji tüketen çimento fabrikaları gibi sanayi işletmelerinin durumu araştırma kapsamına alınmamış. Bu branşların küresel karbondioksit emisyonundaki payı yüzde 5’i aşıyor. Alman Hava ve Uzaycılık Merkezi’nden Thomas Pregger havacılık ve denizcilikle sanayi sektörünün dahil edilmesinin araştırmanın hacmini kabartacağını ve bu alanda alınacak karbondioksit emisyonunu azaltıcı önlemleri değerlendirmenin zorlaşacağını söylüyor.

Ulaşımda petrol yerine elektrik Ulaştırmada karbondioksit emisyonunun azaltılması ise kolay olmayacak. Küresel sera gazı emisyonunda akaryakıtla çalışan motorlardan çıkan karbondioksitin payı yüzde 14’ü buluyor. Sven Teske devrime asıl bu alanda ihtiyaç duyulduğunu, elektrikli araçların artması kadar yenilenebilir enerji kaynaklarından elde edilen sentetik yakıtın kullanıldığı ulaşım teknolojilerine geçilmesinin de şart olduğunu söylüyor. Ana prensip, petrolün elektrik akımıyla ikame edilmesi. Rüzgâr, güneş ve hidrolik santrallerden elde edilen elektrik otomobil ve trenlerin aküsünü dolduracağı gibi sentetik yakıt üretiminde de kullanılabilecek. Çoktan olgunluğa ulayan bu teknoloji sayesinde sentetik yakıt gaz, benzin ve mazotun yerini alacak ve iklime zarar veren petrole ihtiyaç kalmayacak.

Araştırmada dünyanın bütün bölgelerindeki farklı teknolojiler ve enerji kullanımındaki gelişmeler ayrıntılarıyla ele alınmış. Araştırmayı, 2050 yılında 9,5 milyarı bulması beklenen dünya nüfusunun enerji ihtiyacının sürdürülebilir kaynaklarla nasıl karşılanabileceğini gösteren bir rehber gibi okumak mümkün.

Araştırmada ulaşımdaki dönüşümün devletin alacağı önlemlerle hızlandırılabileceği belirtiliyor. Halkın daha küçük ve hafif araç kullanmaya teşvik edilip taşımacılıkta verimliliğin arttırılmasına önem verilmesi, otobüs ve tren gibi toplu taşıma araçlarının arttırılması tavsiye ediliyor.

Karbondioksitsiz elektrik enerjisi üretimine rüzgâr ve güneş enerjisindeki artış önemli bir itici güç oldu. Bu iki tükenmez enerji kaynağına sadece 2014 yılında 250 milyar dolarlık yatırım yapıldı. Maliyetin düşmesi yatırımları arttıran en önemli faktör sayılıyor. Öncelikle güneş enerjisi ünitelerinin fiyatı hızla düşüyor.

Kârlı hamle

Araştırmada, maliyetteki düşüşün yenilenebilir enerji tesislerini şimdiye kadar tahmin edildiğinden çok daha hızlı arttırabileceğine işaret ediliyor. Küresel enerji dönüşümü için 2050’ye kadar her yıl bir trilyon dolarlık yatırım yapılması gerektiği hesaplanmış. Buna paralel olarak fosil enerji hammaddelerinden yapılacak tasarrufun ise yılda bir trilyon 70 milyar doları bulacağı tahmin ediliyor. ‘Enerji Devrimi Senaryosuna’ göre değişim istihdam piyasasını da olumlu etkileyecek. 2030 yılına kadar 19 milyonluk ek istihdam yaratılmasının mümkün olduğunu belirten uzmanlara göre, ‘enerji dönüşümünün aynı tempoda devam etmesi durumunda 2030 yılına kadar bu branşta çalışanların sayısı 27 milyona inecek. Yüzde yüz yeşil enerjiye geçişin hızlanması ise istihdamı kanatlandıracak ve 2030 yılında enerji sektöründe 46 milyon kişi çalışacak.’

Greenpeace, 2050 yılında 9,5 milyar dünyalı için yenilenebilir kaynaklardan ve büyük ekonomik ve teknolojik güçlüklerle karşılaşmadan enerji temin edilebileceği görüşünde. Araştırmada hükümetlerden ve özel sektörden çabuk ve kararlı bir şekilde harekete geçilmesi talep ediliyor, sanayi, tüketici ve piyasaların daha fazla yenilenebilir enerji ile enerji verimliliğine özendirilmesinde vakit kaybedilmemesi isteniyor. Bu amaçla fosil enerji hammaddesine uygulanan sübvansiyonların kaldırılması da önemli rol oynayabilir. Uluslararası Enerji Ajansı, fosil enerjiye devletin yılda 500 milyar dolarlık teşvik uyguladığını hesaplamış. Greenpeace başkanı Kumi Naidoo ‘Enerji Devrimi Senaryosunu’ okumaları için öncelikle yeşil enerjiye kuşkuyla bakan ve enerji dönüşümünün çabuk başarılamayacağını düşünenlere tavsiye ediyor. Naidoo, “Pekala başarılabileceğini, başarılması gerektiğini ve bunun hepimizin yararına olacağını anlayacaksınız”, diyor.

ocak-şubat ‘16

OrganikTürkiye 35


ORGANİK YEŞİL

Geleceğin ‘Yel Değirmeni’ böyle olacak

G

eleceğin yel değirmeni olarak bahsedilen ve The Dutch Wind Wheel ismi verilecek yapılacak yapı Rotterdam’ın yeni ikonu olacak. DoepelStrijkers firması tarafından üstlenilen projede aynı zamanda Meysters ve BLOC firmaları da yer alarak inovasyon ve sürdürülebilirlik kavramlarını aynı yapıda buluşturuyor. DoepelStrijkers’ın ortaklarından Duzan Doepel’e göre proje Rotterdam şehrinin tamamen temiz teknolojilere geçişinden kolektif ve önemli bir çaba. Elbette bunu başarmak için yatırımcılar, bilim insanları ve Delft Üniversitesi ya da Rotterdam İklim Girişimi gibi birçok önemli kurumundan desteği alınıyor. Yani tek adamın kararı, tek kişinin beğenmesi böyle büyük bir projede için geçerli değil.

Doğuda hala nükleer santraller hayalleri görülürken gelişmiş ülkeler çok farklı hedefler peşinde. Bunlardan bir tanesi de Hollanda’da gerçekleşiyor. Mimari deha ile sürdürülebilir enerji kaynaklarının birleştiği proje hem Rotterdam’ın çehresini değiştirecek hem de yaşam kalitesini yükseltecek.

Bina, birbirinden farklı fonksiyonlarda iki halka şeklinde tasarlanmış. İçteki halka yaşam alanlarını içerirken dışarıdaki halka raylı sistemle hareket eden ve dönebilen bir sistem olacak. Dönen halkadan gelen enerji yatay çelik tüplerle içerideki yaşam alanına aktarılacak ve tüm enerji ihtiyacı tamamen bu şekilde karşılanacak. Elektrostatik rüzgar türbini olarak tasarlanan bu teknoloji elbette geleneksek yel değirmenlerinden oldukça farklı ve gelecekte sık sık karşımıza çıkacak. Yapılan hesaplamalar yapının sadece kendi enerjisini değil aynı zamanda çevredeki yapıların da enerji ihtiyacını rahatlıkla karşılayabileceğini gösteriyor. Ayrıca yapıdaki camlar interaktif olacaklar ve ısının optimum seviyede tutulmasında büyük rol oynayacaklar. Kullanılacak su ise tamamen organik atıklardan elde edilecek. Yani sadece mimarı bir yapı olarak değil aynı zamanda ekosistemin devamlılığını sürdüren bir değer olacak. Şu anda proje aşamasında olan ve Rotterdam’ın siluetini değiştirecek The Dutch Wind Wheel, 2020-2025 tarihleri arasında tamamlanacak.

36 OrganikTürkiye ocak-şubat ‘16


ORGANİK TALKIM ELMA SİRKESİ


ORGANİK YEŞİL

Atık gıda üzerinden her yıl 140 bin pound tasarruf eden market! Daha sürdürülebilir fikirler için geleneksel iş pratiklerinin üstesinden gelmeye adeta yemin etmiş bu orta ölçekli marketler zinciri Sainsbury’s, İngiltere’de 1869 tarihinde kuruldu.

B

u marketler zincirinin Kent’teki Hyde mağazası 2011 yılında dünyanın ilk akıllı şebeke süpermarketi oldu. Şimdi Batı Midlands’taki Cannock mağazası ise tamamen gıda atıkları ile güç sağlıyor. Sainsbury’s’in topluma ve çevreye bağlılığı uzun yıllara dayanıyor ve her iş modelini bu prensip ve bağlılıkla yürütüyor. Sainsbury’s’in mülkiyet direktörü Neil Sachdev, İngiltere’nin yedek

38 OrganikTürkiye ocak-şubat ‘16

enerjisinin üçte ikisinin yüksek karbon emisyonu yayan yenilenebilir olmayan kaynaklardan sağlandığını ve bunun gerçekten bir problem olduğunu dile getiriyor. Akıllı Şebeke* ve Anaerobik Çürütme uygulamaları, iklim değişikliği mevzuatının meydana getireceği değişimi beklemek yerine yenilenebilir enerji uygulamalarına yol açıyor. İş modelleri takdire şayan ve “Atık Arazisine ve Çöpe Hayır” politikası

ile Sainsbury’s, fazla gıdaları, gıda bankaları veya hayvan yemi için bağış ortaklıklarına veriyor. Atık muzlar, maymunların beslenmesi için yerel safari parklarına yollanıyor. Hiçbir atık israf edilmiyor; geri dönüşü yapılıyor veya tekrar kullanılıyor. Bugün modern atık su arıtma tesisleri akış içinde düşük miktarlarda atıklara sahiptirler. Bioland, bu atıkların uygun şekilde tamamen zararsız hale getirilmesi gerektiğini düşünmektedir. Bu amaçla, size modern tesisler ve prosesler sunabilir. Çürütücü tanklarda, çamur anaerobik olarak stabil hale getirilir, bunun anlamı organik kütlenin metan gazı ve suya dönüştürülmesidir. Bu sistemde metan gazı üretilir ve yeniden kullanılır. Bir taşımacılık yakıtı veya doğal gaz olarak kullanılabilen yenilenebilir bir enerji kaynağına dönüştürülür. Daha sonra doğrudan Sainsbury’s’e 1,5 km uzunluğundaki kablo üzerinden üretilen elektrik verilir. Anaerobik işlem, her türlü girdi değişimleri ile başarılı: Hayvan gübresi, yemek atıkları ve organik atıkların diğer formları. İşlemin her kısmı hatta kalan katıklar bile kullanılıyor. Kompost için ya da bir sığıra yatak için… Bu da bu olayı, mükemmel bir sürdürülebilir kaynak yapıyor. Sainsbury’s’in projesi tahmini 280 bin pound tuttu fakat şimdiden her yıl 140 bin pound enerji masrafı azalttıklarını duyurdular. *Akıllı Şebeke: Tedarikçi ve tüketici arasında karşılıklı elektronik İletişimin sağlanması amacıyla akıllı sayaç ve izleme sistemlerinin elektrik şebekelerine eklenerek elektrik şebekelerinin izlenmesi, güncellenmesi ve sürekli güvenilir, kaliteli olarak dağıtım yapılırken kullanıcı güvenliğinin sağlanması gereken bir yaklaşımdır




Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.