Sosyolojik yöntemin kuralları emile durkheim

Page 8

İnsan şeylerin ortasında onlar hakkında fikir oluşturmadan yaşayamaz ve insan bu fikirlerine göre davranışını belirler. Ancak bu nosyonları daha yakınımızda ve daha kolay anladığımızdan dolayı gerçekliklerin yerine koyma eğilimi gösteririz. Şeyleri ise fikirlerimizin bilincine varmak, onları çözümlemek ve birleştirmekle yetiniriz. Gerçeklikler bilimi yerine ideolojik bir çözümleme yaparız. Ama bu nosyonları ve onlardan çıkan sonuçları doğrulamak için olgulara başvurulabilir. O zaman da olgular ikinci sırada örnekler ya da doğrulayıcı kanıtlar olarak devreye girer. Bilimin konusu olmazlar. Bu çözümleme fikirlerden şeylere gider, şeylerden fikirlere değil. Bu yöntem ise nesnel sonuçlar vermez. Nosyonlar ya da kavramlar, şeylerin gerçek temsilcisi değildir. Gerçekliğin yasalarını, nosyonları oluşturarak ortaya çıkarmak mümkün değildir. Nosyonlar şeyleri sıradan insanlardan saklarlar. Nosyonlardan oluşan bilim var olur olmaz yok olur ve uygulamalı bilgiye dönüşür. Ve nosyonlar gerçekle karıştırılır. Düşünce ise insanların izlediği amaçlara daha uygun olan, yeni olguların bilincine varmaya girişir. İnsanlar hukuk, aile, ahlak, devlet ve toplum hakkında fikirlere sahip olmak için toplumsal bilimin ortaya çıkmasını beklememişlerdir. Çünkü yaşamak için bu fikirlere ihtiyaçları vardır. Bu ilk nosyonlar sosyoloji de akıllara hâkim olma ve şeylerin yerine geçme durumundadır. Gerçekten de, toplumsal şeyler yalnızca insanların aracılığıyla gerçekleşir ve insan etkinliğinin bir ürünüdür. Toplumsal şeyler sosyolojinin özgün konusuna dönüşen fikirler içinde gerçekliğe sahipmiş gibi görünürler. Kitaba göre sosyoloji bugüne kadar yalnızca kavramları ele almıştır, şeyleri değil. Comte da toplumsal fenomenlerin doğal yasalara boyun eğen doğal olgular olduğunu söylemiştir. Sosyolojinin başlıca konusunu oluşturan şey insanlığın zaman içinde ilerlemesiydi. Olgular aşırı bir basitlikle ortaya çıkmazlar. Spencer ise insanlığı değil, toplumları bilimin konusu sayar. İş birliğini toplumun özü sayar ve buradan yola çıkarak toplumları iki sınıfa ayırır. Birinci topluma sanayi toplumları adını verir ve kendiliğinden oluşan bir işbirliği vardır. İkinciye ise askeri toplumlar adını verir ve bu toplum bilinçli olarak kurulmuş bir işbirliğinden oluşur. Ve bu ayrım sosyolojinin ana fikrini oluşturur. Bu tanım anında görülebilen ve saptanması için gözlemin yeterli bulunduğu bir olgunun dile gelmesi olarak ortaya çıkmıştır. Stuart Mill ise bilimin konusunu her şeyden önce zenginliklerin elde edilmesi amacıyla meydana gelen toplumsal olgulardır. Ama böyle tanımlanan olguların tanınması sağlayan işaretlerin hangisi olduğunu bilmek gerekir.

8


Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.