Omc e-konomi Agustos 2013

Page 1






































































15 Ağustos 2013

“Kalıcı projelere imza attık bugün Antalya Türkiye’nin en büyük yüzme havuzuyla buluşma noktasına geldi” “Kaleiçini kültürle bezenmiş sanatla bezenmiş bir bölge haline getirebilmek mümkün”

SÜLEYMAN EVCİLMEN:

“Antalya’da kalıcı projeler yapmak için belediye başkanlığını seçtim”


BAŞ YAZI

Merhaba, Reşat GÜNEY resat.guney@omcturkiye.com resat.guney@omc-ekonomi.com

E

vet, bugüne kadar her zaman size değerli olanı sunmak için çalıştık. Gelecek sayılarımızda da bu pencereden bakmaya devam edeceğiz. Uzun süredir planlamasını yaptığımız yenilikleri birinci yılımızı doldurmamız sebebiyle, siz değerli okuyucularımıza bu ay sunmak istiyoruz… Bu ay itibari ile OMC-TV yayına başlıyor. OMC-TV’nin içeriği ekonomi ve yerel gündem üzerine olacak. Kendine has bir formata sahip olan projelerin anlatıldığı, fikirlerin sunulduğu, yapılanların ve yapılacakların konuşulacağı; konuğuna değer veren, saygı gösteren bir çerçevede yayın hayatını sürdürecek. Farklı bir formatta sizlerle buluşan bu yayın akışı, sahip olduğu değerlerden ve ilkelerimizden asla taviz vermeyecek. Bu ayki kapak konuklarımız aynı zamanda OMC-TV’nin ilk konukları; Muratpaşa Belediye Başkanı Sayın Süleyman Evcilmen ve Antalya Ticaret Borsası Başkanı Sayın Ali Çandır oldu. Bundan sonra da yenilikler düzenleyerek sizlere ulaşmaya devam edeceğiz. Keyifle bilgiye ulaşmanızı, savaştan uzak, mutlu, başarılı ve bol kazançlı ve riskleri az bir çalışma ayı diliyorum…

Organization Management Consulting

3


Muratpaşa Belediye Başkanı Süleyman EVCİLMEN:

Antalya’da kalıcı projeler yapmak için belediye başkanlığını seçtim



YEREL GÜNDEM

M

uratpaşa Belediye Başkanlığı görevini 15 yıldır sürdüren Sayın Süleyman Evcilmen ile ülke siyasetini, Antalya’yı, başkanlığı boyunca gerçekleştirdikleri projeleri ve kentin geleceğini konuştuk. Belediye Başkanlığı görevini kişisel olarak başka siyasi mecralara tercih ettiğini belirten Süleyman Evcilmen, bu görevi bunca zamandır sürdürebilmiş olmanın gururunu yaşıyor… Öncelikli olarak çok teşekkür ediyoruz OMC e-konomi dergisinin ilk sayısında da Yerel Gündem konuğumuz siz olmuştunuz. Bugün OMC e-konomi TV’nin ilk Yerel Gündem konuğu da sizsiniz. Bize göstermiş olduğunuz ilgi için sonsuz teşekkür ediyoruz. Hemen bir soruyla başlayalım arzu ederseniz. Tabi 15’inci yılın içerisindesiniz. Bu her belediye başkanına nasip olan bir şey değil. Gayet uzun, güzel bir periyot. 15 yılı nasıl değerlendirirsiniz? 15 yılı değerlendirmeden önce 6

şunu söyleyeyim; böyle ayrıcalıklı bir konumda kalmanın kıvancını ve keyfini sürüyorum. Hem derginin ilk sayısına kapak olmam, hem OMC-TV’nin ilk programına konuk olmam benim için son derece önemli. Ben size teşekkür ediyorum. Beni böyle ayrıcalıklı konumda kıldığınız için. Tabi, 15 yıl dün gibi! Bu aslında normal yaşamın genel kuralıdır. Başarılıysanız dün gibidir. İlkokul çağlarımız, lise çağlarımız, üniversite çağlarımız hep dün gibidir.

Zaman hızlı akar. Ama akan bu zamanın içinde çok önemli evreler vardır ki kalıcı olan bana göre onlardır. 15 yıldır geride bırakılan süreçte Muratpaşa’da çok önemli gelişmelerin olduğunu ifade edebilirim. Geldiğimizde, şimdiki nüfusunun neredeyse yarısı nüfusa sahip bir Muratpaşa vardı. Şimdiki yerleşim bölgelerinin neredeyse yarısının azında yerleşim söz konusuydu. O günlerde yerleşim bölgelerinin dışındaki alanlarda o gün için sera veya benzeri, ekilen biçilen alanlar vardı. Bugün Muratpaşa sadece Antalya’nın değil, sadece Türkiye’nin de değil bana göre Avrupa’nın beğenilen ilçelerinin başında geliyor. Bir başka deyişle artık marka kent konumuna geldi. Yaşam kolay ve güvenli. Aynı gün içinde farklı birçok programı Muratpaşa’da bir güne sığdırabilme olanakları söz konusu. Bunun yanı sıra kabul gören, insanların birbiriyle ilişkilerini doğru kurduğu bir Muratpaşa yaratıldı diyebilirim.


YEREL GÜNDEM Burada bizim küçük de olsa katkılarımız varsa ne mutlu bana ve ekibime. İyi şeylerin geliştiğini gördük. Bunu biz söylemiyoruz. Bunu Muratpaşa’da yaşayan herkes söylüyor. Söylemekle yetinmiyorlar; Muratpaşa’ya gelip, buradan ayrıldıktan sonra Muratpaşa’yı tarifleyen, olumu tarifleyen birçok insandan da duymak söz konusu. Bu da bizi mutlu ediyor. Ciddi bir moral güç olarak, bizde kalıyor. Biz bununla kendi ivmemizi, kendi potansiyel gücümüzü yükselterek yeniden, yeni stratejik hedefleri ortaya koyarak Muratpaşa’nın daha da gelişmesine fırsatlar yaratmaya çalışıyoruz. Böyle bir 15 yıl geride kaldı. 7’den 77’ye herkese proje üretmeye çalıştık. Onların ortak kullanım alanlarını yaratarak daha yaşanabilir bir ilçe olabilmesinin önünü açtık Muratpaşa’da. Bu da kabul gördü. Bunun sempatisini de 3 dönemdir artan oylarla, kendini kendi içinde katlayan oylarla kazandığımızı görüyoruz. Yüzde 60’a yakın bir oyla kazandık ama yüzde 25’lerden yüzde 60’lara; kendi içinde ciddi bir artıştır. Ve artan nüfusa rağmen bu artışı yakalayabilmenin de son derece önemli olduğunu düşünmekteyim. Çünkü Muratpaşa Belediyesi çok büyük bir belediye. Türkiye’nin 20 büyük belediyesinin içinde yer alıyor. Nüfus olarak 500 binleri zorlayan, yaz aylarında nüfusunun 2 hatta 2,5 katı insana hizmet götüren

önemli bir metropol belediyesi. İşte bu koşullar içerisinde bu sempatiyi elde edebilmek, ciddiye alınmak bana göre önemliydi. Bu anlamda mutlu olduğumu ifade edebilirim. Belediye başkanlığı çok önemli bir icra merkezi. Siyaset ve belediye başkanlığını nasıl değerlendirirsiniz? Siyasette milletvekilliği ve belediye başkanlığı ayrımını nasıl tanımlarsınız? Bu makamlar Süleyman Evcilmen’in gözünde nerededir? Belediye başkanlığı zaten siyasi bir ortam. Sonuçta benim mensubu bulunduğum Cumhuriyet Halk Partisi’nden seçilerek buraya geldim. Birbirinden ayırt edebilmek mümkün değil. Olaya milletvekilliği, belediye başkanlığı ikileminde bakarsak; bu talebe bağlıdır. Tercihlere bağlıdır. İlgi

alanlarına bağlıdır. Ben belediye başkanlığını tercih etmekle en azından burada daha çok üretimden yana, daha çok bu kentin sorunlarına çözüm getirmeden yana bir yetkinin kullananı olduğum için tercihimi bu şekilde kullanıyorum. Yani kentler yaşayan canlı organizmalardır. Aslında demokrasi kentlerde yeşerir. Buradaki bir gelişim, ülkenin geneline doğrudan katkı koyan bir gelişimdir. Yani kentlerin kendi içinde hem fiziksel, hem sosyal, hem kültürel, hem sportif her konuda gelişimi, aslında ülkenin gelişimidir. Kentlerin gelişimini ülkenin gelişiminden ayrıt etmek mümkün değildir. Bugün gelişmiş ülkelerin kentlerine baktığımız zaman kentleri de gelişmiştir. Gelişmemiş ülkelerin kentlerine baktığımız zaman kentleri de gelişmemiştir. Birkaç kentle anılırlar. Ama önemli olan ülkenin 81 ilinin de gelişip, bağlı ilçelerinin de gelişip, ülkenin gelişimine bu yönde katkı koyabilmesidir. Bu anlamda ben tercihlerimi belediye başkanlığından yana kullandım. Yasaların bize verdiği bir takım haklar, yetkiler, görevler, sorumluluklar bulunmakta bunları doğru kullandığınız süre içinde; hele hele birkaç kalıcı eseri de bu kentte yaratabiliyorsanız, bu yönde anılabiliyorsanız, bunlar son derece önemli, keyif verici şeylerdir. Bakıldığında tesisleşmenin, proje üretmenin; bu ürettiğiniz projeleri bu kentte yaşayan insanların yararlanmasının, kullanabilmesinin çok sevindirici ve keyifli olduğunu söyleyebilirim. 7 Organization Management Consulting


YEREL GÜNDEM Milletvekilliğinde bu tür hakların ve yetkilerin olmadığını biliyorum. Orada daha bir farklı yapı içinde daha farklı bir statü içinde kendi grup kararlarımız içinde tamamen kendi parti politikamızın, TBMM’de ortaya konduğunu bilmekteyim. Dolayısıyla kendi grup içindeki tartışmalarımız, paylaşımlarımız, bir ortak karar şeklinde parlamentoya yansıyor. Burada biz kendi stratejik planlarımızı kendimiz hazırlıyoruz. Kendi ekibimizle birlikte hazırlıyoruz. Onun uygulanması noktasında biz doğrudan bu yetkiyi kullanabiliyoruz. Halkın taleplerini açık açık doğrudan kullanabilmekteyiz. Yani burada yaşayan herkesin talebi, bizim için aslında bir projeksiyondur. Bir stratejik planlamanın altlığıdır. Bunları kullanıyoruz. Bu da bizim dinamizmimizi, bu konuda ortaya koyduğumuz performansımızı açıkça etkiliyor. Olumu yönde

etkiliyor. Yani kısaca belediye başkanlığı görev, yetki, sorumluluk olarak milletvekilliğinden çok daha farklı bir görev. Yani aslında şunu söylüyorsunuz. Bir anlamda yaptığınızı görebiliyorsunuz. Yaptığınızı görebiliyorsunuz. Bunun olumlu yansımalarını ala-

biliyorsunuz. Halkla iç içe birliktelikler kurabiliyorsunuz. Bugün hangi alana giderseniz gidin; siz tanınıyorsunuz. Nereye oturursanız oturun, sizi bu kentin insanları tanıyor. Sadece bu kentin değil artık bu kendin dışında da belli bir zaman diliminden sonra hala belediğe başkanıysanız tanınıyorsunuz. Bunlar çok güzel şeyler. Ha olumsuz yanları var mı? Var. Zaman zaman özgürlükleriniz kısıtlanıyor. Topluma mal olmuşsunuz; kendi özelinizi yaşamakta zorlanıyorsunuz. Hafta sonunuz yok, geceniz yok, bayramınız yok, tatiliniz yok. Olsun! Bu kente hizmet etmek bana göre çok olumlu bir anlam taşıyor. Bu kente her kim hizmet ediyorsa ki geçmişte benim bir söylemim vardı; bu slogan olarak zaman zaman kullanılır; Antalya’nın ileriye yönelik eşsiz bir kent olabilmesinin onuru, bu kente hizmet edenlerin olacaktır. Ben de bu kente hizmet edenlerden biri olduğum için bu anlamda onur duyuyorum, kıvanç duyuyorum. 15’inci yılı biraz önce de vurguladık. Yeni bir seçim dönemine giriyoruz. Son dönemde yapmış olduğunuz hizmetler içerisinde, “Bu o kadar iyi oldu ki, 10 yıldır bunu düşünüyordum; yapmak istiyordum” diyip de son periyotta yaptığınız hizmetler var mı? Tabi ki var. 7,5 ay kaldı ve çok uzun bir zaman değil. Hele hele Bütünşehir Yasası karar aşamasına geldikten sonra, 7,5 ayın çok uzun bir zaman olmadığını düşünüyorum.

8


YEREL GÜNDEM

Tabi, belediyelerin kendi performans programları, bu arada meclislerinden geçirdikleri stratejik planlamalar, yıla bağlı kalmayıp bir sonraki yılı da, hatta 4 yılı kapsayan stratejik planlamaları hedef icraatlardır. Bu icraatları ‘ben böyle düşünüyorum’ diye yapabilmemiz olanaklı değildir. Bu kentin de talepleri vardır. Bu kentin de tercihleri vardır. Onları da içine katan bir hedefin adıdır bu stratejik planlamalar. Bunları tek başınıza ortaya koymanız bir şey ifade etmez. Bunun bir karşılığı, bütçe karşılığı olması lazım. Paranız varsa bu hedeflerin gerçekleşebilmesi mümkündür. Paranız yoksa bunların çoğunu, bazen hiç birini gerçekleştirme olanağına sahip olamıyorsunuz, ne yazık ki. Dolayısıyla böyle bir ikilemi çok sağlıklı koşular altında yürütebilmenin adı; işte, doğru yönetim biçimi oluyor. Biz bunu artık doğru yapıyoruz diye düşünüyorum. Kaldı ki bu doğru uygulamanın adı da şu anki bütçe tablolarından, şu anki performans programlarından, gerçekleştirilen projelerden bir şekilde algılanabilmekte. Bunu kent yaşayanları

zaten doğrudan görebiliyor. Bu projelerin neler olduğu yönünde demin ifade ettim. 7’den 77’ye herkese mekan yaratıyoruz. Bir bakıyorsunuz gençlere, çocuklara, kadınlara, engellilere, yaşlılara, emeklilere herkese, herkese mekanlar yaratıyoruz. Spor, olmazsa olmazlarımızın içinde. Birçok spor tesisini yaratma konusunda çok ciddi hamlelerimiz oldu. Örneğin, geride bıraktığımız yıllar içinde 3 tane stadyum; çok sayıda spor kompleksi; bir kapalı salon, fonksiyonel bir kapalı salon; yetmedi ikinci kapalı salonu bitirdik. Önümüzdeki ay açılışını gerçekleştireceğiz. İşte Açık AVM’ler, çarşı projeleri, restorasyon projeleri… Bunlar hep bu stratejik planlamalarımızın içinde yer alan son derece önemli gelişmelerdi. Ocak ayı içerisinde bitmesi planlanan Türkiye’nin en büyük kapalı, ısıtmalı havuzu; olimpik yüzme havuzu çalışması son aşamaya geldi.

tilebileceğiz. Bunlar bizim son dönemimizde, bu bakış içerisinde ürettiğimiz projeler oldu. Yani 182 milyon TL’lik bir yatırım bütçesinin de adı oluverdi. Önemli projeler, yani kalıcı projeler. Bugün Antalya Türkiye’nin en büyük yüzme havuzuyla buluşma noktasına geldi. Bu güne kadar Antalya’nın böyle bir havuzu yoktu. İlk defa olacak.

Yılbaşında mı hizmete girecek? Yılbaşında bitecek ama Ocak ayı içerisinde açılışını gerçekleOrganization Management Consulting

9


YEREL GÜNDEM

10


YEREL GÜNDEM Çok önemli bir proje! Turizm için de çok önemli. Son derece önemli. Kesinlikle doğru söylüyorsunuz. Burada müsabakalar yapılacak. Sadece Antalya düzeyinde değil; sadece ulusal düzeyde değil; uluslararası düzeyde de müsabakalar gerçekleştirilecek. Balkan şampiyonaları, Avrupa şampiyonaları artık bu havuzda olacak. Bakıldığında yani Antalya gibi 650 km’lik bir kıyı bandına sahip bir kentte, yüzme havuzunun olmaması büyük bir handikaptır. Kapalı salonu yok, Antalya’nın. Şu an Antalya’nın bir tane kapalı spor salonu var; o da 53 yıllık bir binadır. 53 yaşında bizim eski kapalı salonumuz. Onun dışında salonu yok. Biz şimdi bir salonu bitirdik. Yetinmedik; ikinci salonu bitirdik. Bunlar bizim görevimiz değildi; bize görev olarak da yasalarla verilmemiş. Sadece, siz isterseniz yapabileceğiniz görevler bunlar. Bunları yapıyoruz. Çok da iyi şeyler gelişiyor. Bununla kalınacak mı? Hayır. Belki üçüncü salon gereksinimi olacak Antalya’nın. Belki bu havuz yetmeyecek; ikinci kapalı havuz gereksinimi olacak. Yani bunlar hep kentin gereksinimlerine bağlı olarak, bu kentte yaşayan insanların taleplerine bağlı olarak ortaya konması gereken projelerdir. Yüzme havuzunu gerçekten

önemsiyorum; turizm açısından çok önemli bir müşteri potansiyeli olduğunu ama imkânları olmadığı için seyahat acentalarının müşteri getiremediklerini biliyorum. Bu gerçekten önemli bir proje; muhtemelen kapasitesi büyük bir tesis olacak ve acentalar da orayı çok aktif kullanacaklar. İki açıdan önemli bu; bir turizme bu yönden katkı koyacak. Kış turizmine katkı koyacak. Yani yüzme takımlarının Antalya’da kamp yapma olanaklarını bu havuzla sağlayabileceğiz. Önemli bir avantaj.

Bir ikinci konu Antalya’dan artık yüzücü yetişmiyor. Bakın, havuz bittikten sonra Antalya’da neler yetişiyor, hep birlikte göreceğiz! Antalya’da birçok sporcu, bir kere ulusal düzeyde bir numaralı yüzücüler olacak. Ve takımlar çıkacak. Antalya’da su topuyla ilgi birçok takım kurulacak. Bunlar Türkiye’nin önemli takımları arasında, önemli başarılar elde edecekler. Böyle bir takım avantajları da sunacak bu proje. Bakıldığında bundan veliler de mutlu olacak. Çocuklarının boş zamanlarını veya serbest zamanlarını değerlendirmede önemli bir mekân konumunda olacak bu yüzme havuzu.

Organization Management Consulting

11


YEREL GÜNDEM

Yani her şeyi yapabilirsiniz. Ama tesisiniz yoksa bu tür branşlarda maalesef geride kalmak durumundasınız. İşte bu tesisler bu tür branşlar için olmazsa olmaz diye düşünüyorum. Gerek bir kapalı salon, gerek bir kapalı havuz bunlar mutlaka olması gereken tesisler. Emeğinize sağlık! Son 7,5 aylık periyottayız. Bundan sonra nasıl bir değerlendirme yaparsınız? Seçime yönelik nasıl bir değerlendirmeniz olur? Böyle bir değerlendirmemiz olmaz. Ben seçimlere ilk defa katılmayacağım. Daha önceki dönemlerde de bu tür durumları yaşadım. 15 yıldır belediye başkanıyım. Biz normal programımızı devam ettiriyoruz. Bizim programımız neyse, o yaşama geçirilecektir. Zaten böyle ezbere; gelişigüzel; ‘hadi bunu da yapıverelim’ diye bir program dışı davranabilme olanağımız yok. Bizim şu an neyi ne zaman yapacağımız bellidir. Peki, onlardan biraz bahseder misiniz? Hani önümüzdeki dönemde kafanızda belki netleşmemiş olabilir ama ‘şu çok önemli bir proje, bunu önümüzdeki dönemde yapmayı çok arzu 12

ediyorum’ dediğiniz bir çalışma var mı? Önümüzdeki dönemi söylemeyeyim de bu dönem yapacaklarımızı söyleyeyim. Önümüzdeki dönem bizim kendi yeni dönem vaatlerimiz olacak. Ama bu dönem birkaç kahve modelini bu 7,5 aya sığdıracağız. Örneğin bir Giritliler Evi’nin temelini atıyoruz bu hafta. Antalya’da yaşayan Giritlilere bir Giritli kahvesi. O kültürün yaşatılacağı bir kahve yaratacağız. Yine

Bayındır, Soğuksu bölgesinde ikinci emekliler kahvesi yaratacağız. Emekliler son derece önemli. Yani emeklilik sürecinin başladığı günden sonra, boşluğa düşen cidden sıkıntılı bir dönem yaşayan insanlara bir mekan yaratmak lazım. Yaşıtlarının, aynı konumdaki kişilerin paylaşabileceği, gazete okuyabileceği, kitap okuyabileceği, televizyon izleyebileceği alanlar yaratmak lazım. O tür projelerimizi yaşama geçireceğiz.


YEREL GÜNDEM Bu arada becerebilirsek eğer gerçekleştirebilirsek; bunun için tabi bizim dışımızda bir karar organının da devreye girmesi gerekiyor; bir Balık Pazarı projesini de yaşama geçirmeyi düşünüyoruz. Yani aklıma geliveren bunlar. Onun dışında rutin hizmetlerimiz aynen devam ediyor. Parklarımız, spor komplekslerimiz, benzeri projelerimiz. Devamı da gelecek ama emlak olarak, mekân olarak 3 veya 4 projeyi yaşama geçireceğiz. Devam etmekte olan projelerimizin tamamını bu 7,5 ay içerisinde bitireceğiz. Sinan Mahallesi’nde şu an sanıyorum 250-300 dükkânın bir açık AVM projesiyle bu kente kazandırılması projesi var. O çalışmanın bitmiş olması lazım. Meltem’de bir Balık Pazarı Çarşısı’nın yine bu dönem içerisinde mutlaka bitirilecek olmasını sizinle paylaşabilirim. Yüzme Havuzu bitecek, Kapalı Salon önümüzdeki ay tamlanacak. Gibi gibi; bu tür projeleri de bitirerek 7,5 ayı tamamlayacağız ama bu bir seçim etabı olmayacak. Daha önceden planlanmış işler bunlar. Seçim bizim için olmazsa olmazlarımızın başında gelmiyor. Seçim günü geldiğinde kendimizi ifade ederiz. Halkın teveccühünü bekleriz. Yeniden bize ‘evet siz başarılıydınız ve biz sizi tekrar onaylıyoruz’ denmesi hali, bizim yeni dönemde de tekrar bir görevi üstlenmemiz anlamı taşıyacak. Bekliyoruz, bakalım bu 7,5 ay nasıl geçecek. Hep birlikte göreceğiz.

topluyoruz. 550 ton. Ve bu topladığımız çöpü 41 km uzaklıktaki Kızıllı Köyü’ne götürüyoruz. Orada depolu alana bırakıp boş dönüyoruz. Çok ciddi bir iş. Yani çok basit bir iş değil. Ve çöplerin daha ziyade toplanma saatleriyle ilgili defalarca yaptığımız etütler sonrası en ideali bu sistem. Bundan daha idealini bulamadık. Yani sizin dediğiniz türden vatandaşın rahatsızlığı tabi ki son derece önemli ama bu defa farklı bir rahatsızlık meydana gelebiliyor; o da çöplerin konteynırlarında birikmiş olması. Sabah topladığınız zaman akşamüstü tüm konteynırlarınız

full çekiyor. Bunları ertesi gün sabaha bıraktığınız zaman akşamüstü ilk saatlerde veya bu kente gelenlerin en azından gezinti saatlerinde bütün konteynırlarız çöp dolup taşmış vaziyette çok olumsuz bir görüntü yaratıyor. En idealini yapıyoruz. Dikkat ettiyseniz Antalya çok temiz bir kent. Bu konuda hiçbir problemimiz yok. Ufak tefek, yani vatandaşlarımızın bu türden olumsuz tepkilerini alıyoruz ama yapılabilecek olanın en iyisini yaptığımızı da düşünüyorum. Temizlik konusunda Avrupa’nın en başlarında yer alacak bir ilçedir Muratpaşa. İddialıdır.

Antalyalı bir vatandaş olarak soruyorum; çöp kamyonlarının çöpleri sabah erken saatlerde almaları imkânı var mı? Çünkü bakıyorsunuz, çöpleri trafiğin yoğun olduğu zamanlarda topladıkları oluyor. Mesai saatleriyle alakalı bir çalışma yapılabilir mi? Trafiği de olumlu etkileyecektir diye düşünüyorum. Ben belediye başkanı olmadan önce, aynen sizin gibi düşünüyordum. Fakat belediye başkanı olduktan sonra o kadar çok çalışmalar yaptık ki, günde 550 ton çöp Organization Management Consulting

13


YEREL GÜNDEM

14


YEREL GĂœNDEM

Organization Management Consulting

15


YEREL GÜNDEM En temiz ilçelerden biridir. Çöplerinizi mesela konteynırların dışına taşmış; işte alınmamış bir konteynır falan göremezsiniz. Sokaklarımız tertemizdir. Yapabileceğimizin en iyisini yapıyoruz ama hakikaten işimiz çok zor. Neden zor? 550 ton çöpü toplamak; bunları 41 km ileriye götürmek; 218 araçlık filoyla olabiliyor. Yaklaşık 800 kişi çalışıyor. Dev gibi bir ordu! Böylesine güç bir projede ufak tefek şeyleri de artık göğüslemek zorundayız. Bugün Ankara’nın başkent olduğunu hepimiz bilmekteyiz. Gidin; o kent, benim üstüme yürüyor çöp olarak. Türkiye’de birkaç kenti de bunun yanına ekleyebilirim. Biz çok iyiyiz. Avrupa’da birçok kenti aynen Ankara örneğinde olduğu gibi Muratpaşa ile kıyaslayabilirim. Yani inanın oralarda bu dikkat yok. Bizde bu dikkat çok. Dolayısıyla biz iyi şeyler yapıyoruz diye düşünüyorum. Tekrar seçime doğru yönlenelim isterseniz. Biliyorsunuz Yerel Seçimler Yasası yürürlüğe girdi. Nasıl bir değerlendirme yapabilirsiniz? Bütünşehir Yasası çıktı. Bu yasa büyük şehirleri büyük şehir ölçeğinde doğrudan ilgilendirmekte. Geçmişte büyük şehirler sadece kendi merkez ilçe boyutunda sorumluydu. Şimdi komple 19 ilçeden sorumlu konuma getirildi. Her şeyiyle büyükşehir ilgilenmek durumunda; köyüyle, köy yoluyla, alt yapısıyla, üst yapısıyla, çevre sağlığı mücadelesiyle, her şeyiyle artık Antalya’nın haritadaki her noktasından sorumlu konumuna gelecek. Böyle bir sorumluluk, aslında beraberinde çok ciddi görevleri ve bu görevlere bağlı ciddi yükleri de getirmekte. Bu hizmetlerde, ilk dönem gerçekten çok açıklar hissedilebilecek. Çünkü bir altlığı ve buna bağlı bir alt yapısı henüz oluşabilmiş değil. Ama işin seçim boyutuna bakıldığında ben çok rahatlıkla bu yasanın bütün şehir yasasının Cumhuriyet Halk Partisi adına çok olumlu sonuçlar doğuracağına inanıyorum. 16


YEREL GÜNDEM

Ürküntü içine giren birçok arkadaşımızın varlığından haberdarım ama ben tam tersi düşünüyorum. Bu yasa düşünüldüğü gibi siyaseten, siyasi rekabet anlamında olumsuz bir gelişme olarak seçimde karşımıza çıkmayacak. Çok sayıda belediye kapatıldı. Sanıyorum 76 belediyenin kapatıldığından söz ediliyor. 76 belediyenin kapatılmış olması bu belediyelerde yaşayanlarının, belediyesini köye dönüştüren yasaya çok sıcak

bakmayacakları şeklinde algılanmalı. Tepki olabilir diyorsunuz. Kesinlikle. Yani hangi belediye başkanı, hangi belediye başkan vekili, hangi belediye yaşayanı, ‘ya, ne kadar iyi ettiniz bizi köye dönüştürdünüz’ diyecektir? Böyle bir şey olabilir mi? Mümkün değil! 2B Yasası bunların bir başka tarafı. Yani 2B ile ilgili vatandaşın ciddi olumsuz tepkileri ortaya çıktı. Bunları da bunun yanına

koyduğunuz zaman bana göre bir takım avantajlar istemeden bizim partimizin tarafına veya muhalefet partileri tarafına geçti diye bir ifade, bana göre yanlış bir ifade olmaz. Peki, yönetsel anlamda nasıl değerlendiriyorsunuz? Ciddi sıkıntılar yaşanacak. Mutlaka bir helikopter alacak büyükşehir belediye başkanı. Helikopter almazsa zaten bu kenti doğru düzgün yönetebilmesi mümkün değil. Neden mümkün değil? Bugün doğu ilçelerinin sonunda Gazipaşa; batı ilçelerinin sonunda Kaş var. Gazipaşa’dan Kaş’a arabayla gitmeye kalksanız, 7 saatten önce gidemezsiniz. 7 saatlik bir yolculuk ne demek! Günün tamamını öldürmek demek! Mutlaka bir helikopter kullanmak zorundasınız. Örneğin benim Muratpaşa’da 56 tane mahallem var; her hafta birine gitmeye kalksam 56 haftada bir sıra gelir! Demek ki Muratpaşa’da 1 yıl 1 ayda sıra geliyor. Peki, şimdi 19 ilçeyi işin içine kattığınız zaman belediye başkanı bunun neresinde olacak? Sonuçta belediye başkanı da bir insan! Yani onun da bir fiziki gücü var. Her yere gitmek istese bile gidemeyecek. 17 Organization Management Consulting


YEREL GÜNDEM

18


YEREL GÜNDEM

Her yere uğramak istese bile uğrayamayacak, her köyde en azında birkaç saat geçireyim dese de o imkan ne yazık ki bu yasayla kendisine sunulamayacak. Yani yerinden yönetim mantığı birazcık istemediğimiz bir noktaya getirildi diye düşünüyorum, bu yasayla. Oysa yerinden yönetim, tamamen olaya sahip çıkma; kentin sorunlarını takip edebilme; bunlara çözüm getirebilme; ekipleri bu yönde değerlendirme ve bu değerlendirme sonucunda nelerin olduğunu, nelerin olmadığını görebilmektir. Yeniden başa dönüp tekrar ikinci bir etabı başlatabilmenin avantajlarını kaybettik diye düşünüyorum. Yani gruplar kuracaksınız; bu grupların sorumluları olacak ama bir belediye başkanının hevesini o grupların aynı anda taşıyabilmesi bana göre biraz zor gibi geliyor. Fakat ne olursa olsun önemli olan zoru başarmaktır. Zoru başarmanın da keyfi son derece değerlidir. Ve bu sadece Antalya için değil. Her kent için geçeridir. İlk yıllarda biraz sıkıntı yaşanır

zaman içerisinde hem bu kent bu yasaya alışır, hem seçilen belediye başkanı ve vekili bu yasaya tamamen adapte olur ve karşılıklı bir bütünleşik dönem geçirilir. İyi şeyler gelişir, iyi projeler üretilir diye düşünüyorum. Tabi büyükşehir belediyesinin ASAT Genel Müdürlüğü gibi önemli bir müdürlüğü var. Altyapı konusunda uzman bir birim var. Bu bir avantaj. Bu arada ilçe belediyelerinin seçilmiş belediye başkanları ve ekiplerine büyük avantajdır; yani büyükşehir belediyesinin yeni büyükşehir bağlamında yükünü ortadan kaldırabilecek bir performansı, büyük ölçekte ortaya koyacaklarını düşündüğüm için bu avantajı ifade ettim. Güzel şeyler gelişir diye düşünüyorum.

ortaya çıkmıyor. Sizce Antalya’ya başka neler katılabilir, hangi değerler konabilir? Şimdi o üç konu da Antalya’nın merkez sınırları içinde en önemli konulardandır. Batı Çevreyolu, Kuzey Çevreyolu, Kaleiçi bugünün sorunu değil. Batı Çevreyolu yakın tarihin sorunu, Kuzey Çevreyolu yeni çıktı. Expo 2016 var. Kuzey çevre yolu Expo 2016 için olmazsa olmaz. Yapılacak.

Birçok sivil toplum kuruluşu başkanlarına da soruyoruz. ‘Antalya’nın sorunları nelerdir?’ dediğimizde 3 konuyu ısrarla söylüyorlar. Bir, Kaleiçi’ni söylüyorlar; ikincisi, tramvay diyorlar; bir de çevreyolu diyorlar. Kime sorarsanız sorun. Bu üç sorunu söylüyorlar. Başka bir düşünce Organization Management Consulting

19


YEREL GÜNDEM

Expo’yu hedeflediyseniz bu bayrağı buraya getirdiyseniz Kuzey Çevreyolu’nu yapılmak durumundasınız. Batı Çevreyolu çok kısa bir yol. Bunun yani yapılmaması bana göre son derece yanlış bir uygulamadır. 1,5 kilometrelik bir yol. 1,5 kilometrelik bir yol problem olmaktan çıkar. Ama burada bir yetki kargaşası var. Bu yollar bir kere karayoludur. Karayolları, bu konuda kendi yetkilerini kullanmıyor. Belediyelerden bir şey bekliyor. Belediyeler kendi içinde planlamaya dönük bir takım sıkıntıları geride bıraktığımız aylarda, yıllarda yaşadı. Madem devlet bünyesinde gerçekleştirilecek uluslararası bir organizasyona doğru gitmekteyiz, bu yolları Karayolları yapar, geçer. Yani Türkiye’nin her yerinde Karayolları ciddi çalışmalar yapmakta. O kadar, iki tane kısa metrajlı yolu yapmanın, Karayolları’nın bağlı olduğu bakanlığı zorlayacak diye düşünmüyorum. Bunlar sorun olmaktan çıkar. 20

Kaleiçi’nin, aslında çözümleri net ama nedense bir türlü bu çözümlere gitmekte üst yetkililer zorlanmakta. Yani Kaleiçi’nde 5 tane yetkili var. 5 başlı yetki ortamı, Kaleiçi’ni ancak bu kadar yönetebilir. Muratpaşa yetkili, Büyükşehir yetkili, Turizm Bakanlığı yetkili, KUDEP var; bir de Koruma Kurulu var. Böyle bir şey olur mu! Yetkinin tek elde toplanması gerekir! Burada, mesela belediyeler planlama yapamaz. Oysa koruma amaçlı bir plan Kaleiçi için şarttır. Yoksa başka türlü Kaleiçi’nin sorunlarını aşamazsınız. Gideremezsiniz. Çözemezsiniz. Ama plan yapma yetkisi belediyenin yetkisi değildir. Bakanlığındır. Bakanlık plan yapmadığı sürece, koruma amaçlı plan yapmadığı sürece, bize gelen herkese biz her koşulda ruhsat veririz. Yasa bunu çok net tarif etmiş. Yani konaklamanın içinde bar da yapsa, veririz. Caz yapsa veririz. Saz yapsa veririz. Lokanta ruhsatı için gelse, yine veririz. Bunun biz

ayırdında olamayız çünkü böyle bir yetkimiz yok bizim. Oysa ben koruma amaçlı plan yapsam, işte liman ve çevresini farklı bir amaç için; diğer Atatürk Caddesi’ne yakın yerleri farklı bir amaç için; Cumhuriyet Meydanı’na yakın yerleri farklı bir amaç için değişik loblar içinde planlasam; zaman içinde birden oranın esnaf konumu değişiverecektir! Konaklama konumu değişiverecek, dolayısıyla birbirinden rahtsız olmayan ama aynı Kaleiçi’ne hizmet eden loblar oluşacak! Bunu yapamıyoruz ne yazı ki. Konaklayan, bardan şikâyetçi; esnaf ticaretten nemalanırken, ulaşımdan şikâyetçi; ulaşım, konaklamadan şikâyetçi; böyle bir kargaşa devam edip gidiyor. Ve ruhunu kaybetti Kaleiçi. Ruhunu tekrar kazandırabilmenin adı, yetkiyi tek elde toplamaktır. Kaleiçi’nin en azından bu planlarını yaparak tekrar o hava attığımız “Kaleiçi’ne gittik, akşam oradaydık” dediğimiz günlere döndürebilmek gerekiyor.


YEREL GÜNDEM Çünkü Altın Elma Ödülü almış bir yer. Çok önemli bir yer. Çok önemli bir miras. Terk edilecek veya gelişine bırakılacak bir yer değil. 50 küsur tane sanıyorum çok kötü bina var maalesef. O günün yöneticilerinin bana göre bir aymazlığıdır. Çok çirkin yapılar var. Sit olmayan yapılar var. O yapılara da bir kaynak yaratılacak. O yapıların tamamı kamulaştırılacak, yıkılacak ve yerlerine hiç bir şey yapılmayacak. Onlar 50 küsur tanedir. Kaç olduğunu tam hatırlamıyorum ama 50’nin üzerinde. Yeşil doku olarak rengârenk bezenmiş, küçük alanlar olarak Kaleiçi’ni daha bir görsel güzellik konumuna getirecek. Ondan sonra Kaleiçi bakın ne hale geliyor. Daha uzun dönemli cruise gemilerini orada demirletmeniz mümkün ama bu makro politika. Oradan Antalya’yı doğrudan Kaleiçi’nden turistlerin tanımasına fırsat yaratırsınız. Bu çok makro bir proje ve olması gereken bir şeydir. Şimdi yeni limana gidiliyor, yeni limanda bir anda abandone oluyor gelen turistler! Bakıyorlar ki Antalya’ya geldik ama etraf rezalet. Antalya imajı kafadan bir kere onların bütün düşüncelerini alt üst ediyor. Oysa burada cruise gemilerinin

Kaleiçi’nin dışında demirletme olanaklarımız olsa, Kaleiçi’yle bir tanıştırsak; ilk gelen turisti nasıl olur? Bunu yapmamız halinde ve dediğim o yetkiyi, planlamayı buna bağlı çok kötü o yapıları yıkarak pırıl prırıl bir mirası gerçekten iyi pazarlarız diye düşünüyorum. Siz sanata ve spora çok önem veren bir başkansınız. Antalya

turistik bir şehir. Antalya’da büyük ressamların sergilerinin olduğu, büyük eserlerin sergilendiği bir sanat evi yok. Kaleiçi’nde böyle bir yer olsa misafir profili daha yukarı çekilmez mi? Kesinlikle katılıyorum. Zaten bir bütüncül planlamadır. Bunun içinde kültür noktaları, bunun içinde alışveriş noktaları olacaktır. Kesinlikle doğru söylüyorsun. Yani Kaleiçi’ni sadece yeme içme mekânı, sadece ticaret yapılan bir mekan veya sadece eğlence mekanı veya sadece konaklama mekanı olarak görmemek lazım. Kültürle bezenmiş, sanatla bezenmiş bir bölge konumuna getirebilmek mümkün. Her an orada sanata dair bir şeylerin olabilmesi lazım. Sizin dediğiniz türden sergilerin yaratılabilmesi lazım. Daimi, kalıcı; bu tür sanat eserlerinin sergilendiği sergi salonlarının olabilmesinin, Kaleiçi’ni daha üst noktalara taşıyacağını düşünüyorum. Teşekkür ediyorum. Hakikaten yine keyif aldım. Ümit ediyorum Muratpaşalılara bilgi aktarmış olacağız. Sağolun. Teşekkür ederim, siz sağolun. Organization Management Consulting

21





Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.