5.sayı NogayBike

Page 1


NOGAYBİKE

İÇİNDEKİLER

EDİTÖRDEN Hakan BENL İ

Deneme ÖZLEM Kevser KIZILDAĞ………………………

Yeni sayımızla sizlerle tekrar buluşmaktan mutluluk duyduğumuzu ederek hepinize sevgi ve 03 - 04 ifade saygılarımızı sunuyoruz.

Edebiyat Bekir Sıdkı Çobanzade Meryem BAŞKURT ……………………

05 - 07

Bu sayımızda dergimizde birbir inden güzel yazılarla ve yazarlarla beraberiz.

Henüz yeni bir dergi olduğumuz için, kısmet olursa ilerleyen sayılarda daha zengin ve daha çok içerikle, daha Ertengi çok yazarlarla ve konularla sizlerle olmak Kutsuz Kutlime Necdet ÖZEN ……………………………0 7 – 1 1 arzusundayız.

Şiir Galiba Erhan ÇAĞDAŞ

…………………………..

12

Çocuk Avrupa’da Yaşayan Nogay Çocuklarının Dil Sorunu Rukiye TEKER ……………………

13 - 14

Nogay Mutfağı Nogay Katlaması Hasane Bayar AYSUL ……………………

Buradan sizlere ayrıca güzel bir haber vermekte istiyorum, zira bir soraki sayıda NogayBike Dergisi’ nin editörlüğünü sizinde yakından tanıdığınız başarılı, azimli bir genç arkadaşımız üstlenecek. Kendisi daha önce Eskişehirde okuyordu. Bu yıl ise Ankara’ da öğrenimine devam ediyor. Eminim ki bir sonraki sayıda çok ama çok daha güzel bir NogayBike ile birlikte sizlerle olacak ve buradan sizlere seslenecek. Sevgilerimle…

15

Nogaybike – 0 2


DENEME Kevser KIZILDAĞ

Karanlığı uykuya yatırdığım gecenin şu deminde yadıma geçmişime duyduğum özlem düştü. Özlemeyi bile unuttuğum şu günlerde hasretle yazıyorum. Velhasıl çocukluğumu özlüyorum…

"Karanlığı uykuya yatırdığım gecenin şu deminde yadıma geçmişime duyduğum özlem düştü. Özlemeyi bile unuttuğum şu günlerde hasretle yazıyorum. ……………………………… Velhasıl çocukluğumu özlüyorum…

………………………….

Masumiyetin hüküm sürdüğü o yılların el değmemiş,can yakmamış duygularını özledim.Evimizin bahçesinde ip atlayıp, seksek oynadığım anların neşesini,koşarken düştüğümde kanayan dizimin acısına teslim oluşum gözümün önüne geldi.Oyun oynarken hayatın tüm dertlerini unutmanın yanında,ekmek almayı da unutup yemek saatini kaçırmayı özledim.Kaçırdığım her yemek saatini annemin yüzünde öfke şeklinde yakaladığım anların anıları yok şimdi.Çocukluğumda dizlerimde yara bere hiç eksik olmazdı.Olsun,canım sağolsun.Yara dediğin nedir ki bir çocuğun hayatında.İki güne kalmaz iyileşen,kabuk bağlayan bir hadise.Kabuk bağlayan yaralarımla oynamayı özledim.Bu oyun bedenimi acıtır,canımı acıtmazdı.Annem çok kızardı.İz kalırmış…Keşke her yaranın bıraktığı acının bakiyesi bir iz olsaydı…Artık yaralarımla oynamıyorum.Kabuk bağlamayan yaralar bedenimde iz bırakmıyor ama yüreğimde açtığı izler canımı çok acıtıyor...

NogayBike– 0 3


DENEME Kevser KIZILDAĞ

Çocukluğumun

geçtiği

sokakları

özledim…

Güvenle oynadığımız bu sokakların ruhu vardı sanki. Bizimle birlikte yaşar, bizimle birlikte yaşlanırlardı. Bir çoğumuzun ilk okulu olmuştur bu sokaklar. Şimdiki zaman diliminde hiçbir gencin cv sinde yazmaz bu okulun adı. Dışarıdan bitirmesi, alttan üstten ders alması yoktur bu okulların. Öğretmeni, tahtası, tebeşirleri olmadığı gibi… Genel okul müfredatı geçerli değildir burada. Çünkü burada öğretmen, tecrübedir. Önce imtihan eder sonra ders verir… …………………………………….. Bundan dolayı sokak okulunu başarıyla bitirenler hayata 1-0 galip başlardılar. Adam olmanın yolu bu sokaklardan geçerdi. Şimdiki gibi dersler teorik anlatılmaz, pratik de bizzat yaşanırdı.Ayşe teyzenin bahçesinden gizli elma almanın cehenneme, Fatma Teyzenin bahçesinden izin alarak kopardığımız üzümün bizi cennete götüreceğini ilk olarak burada öğrendik. Yastığa başımızı koymadan vicdanımızı dinlemeyi, merhameti burada öğrettiler bizlere. Şimdiki çocukların korku değil sevgi endeksli terbiye sistemi bu sokaklarda geçmezdi. Bizler korkardık. Önce Allah dan sonra anne-babamızdan. Korkumuz sevgidendi. Bir yanlış iş yaptığımızda, bir suç işlediğimizde mahallenin ağabeylerinin annebabamız kadar bizi azarlamaya, kulak çekmeye, ceza vermeye hakları vardı. ………………………………… Zılgıtı yerdik, dayak yerdik lakin birbirimizi yemezdik… Anne yarısı Teyzelerim...Fatma Teyzemi,Emine Teyzeyi,Zeynep Teyzeyi unutmak ne mümkün. Okuldan dönerken yemek kokusu bizi Emine Teyzenin evine götürür, kapıyı çalmak için teklif beklemezdik. Allah ne verdiyse aynı sofraya diz

kırar, asla kalp kırmazdık… ………………….. Her birimizi bir araya getiren hayatın sürüklediği noktalardı. Kadere isyan etmeyi değil kadere rıza göstermeyi hep beraber öğrendik. Ayrıgayrı nedir bilmedik. İnsan olmanın ortak paydasına komşuluk hakkını eklemiştik bizler. Şimdi her şey var lakin ağzımızın tadı yok… Teknolojinin bu kadar nimeti hayatımızı sarmış, hayatımızı kolaylaştırmışken bizler neden bu kadar mutsuzuz… …………………………….. Artık kimseyi özlemiyoruz. Merak etmek bir tuş yakınlığında yok oldu hayatımızda. Cep telefonlarımız beklemeyi, sinirlenmeyi, telaşlanmayı ortadan kaldırdı… Birbirimize anlatacak hikayelerimiz yok artık.Çünkü sürekli konuşuyoruz.Bizler dinlemeyi unuttuk… Şimdi birde 3G Teknolojisi çıktı ki sormayın kalan dertlerimizi de o halleder. …………………. Ben insanım… Benim değerlerim, duygularım var. Her geçen gün kaybettiğim bu hissiyatlarımla bu dünyada yaşamak gittikçe ağır geliyor. Muhabbetler yüz yüze ,göz göze değil tele konferaslarla yapılıyor.Emine Teyzemin böreğinin yerini hamburgerlerin almasını hazmedemiyorum. Zaten kimsenin kapısını da artık teklifsiz çalamıyoruz … Herkesin randevu defterleri dolu… Aynı apartmanda ayrı ayrı yaşıyoruz. Merdivenlerde karşılaşıp birbirimize selam vermeyi komşuluk sayıyoruz. Her şeyin çıldırtan bir hızla geliştiği şu dünyada insanlığımız yerinde sayıyor farkında bile değiliz.… ……………………….. Evet özledim… ………………………….. Hemde çok özledim… ……………………… Sokağımızdaki günleri özledim… ……………. Velhasıl; çocukluğumu özledim…"

NogayBike– 0 4


EDEBİYAT Meryem BAŞKURT

Latin alfabesine geçiş için uğraşmış, ayrı alfabe kullanmak zorunda bırakılan Türk ülkelerinde alfabe ortaklığı sağlanması amacıyla çalışmalar yürütmüştür. Bu kadar çalışmanın yanında eser vermeyi de ihmal etmeyen şairimizin yazdığı kitap, makale ve edebi tenkitleri 140’tan fazladır. Bilim adamlığı da şairliği de birbiriyle kıyaslanamayacak kadar kuvvetlidir. Sadece bir yönünü ortaya çıkarmak diğer alandaki başarılarına haksızlık etmek olacaktır. 15 Mayıs 1893 tarihinde Kırım’ın Karasubazar şehrinin Argın köyünde doğmuştur. Şairin asıl ismi Ebubekir’dir. Peygamber isimleri taşınması ağır isimlerden kabul edildiği için bu isimler başka isimlerle birlikte kullanılırdı. Karasubazar Rüşdiyesi’nin müdürü Yusuf Ziya Efendi tarafından Bekir’e Sıdkı ismi bu nedenle verilmiştir. “Çobanzade”yi takma isim olarak 1916 yılında kullanmaya başlamıştır. Babasının ismi Abdül Vahhab, annesinin ismi Çobanzade’nin “Bir İzin Beriñiz” şiirinde geçen şekliyle Zaydabay’dır. Çobanzade, Karasubazar’daki Cemiyet-i Hayriye’nin desteğiyle kurulmuş rüşdiyeye 1904’te (ya da 1905’te) başladı ve 1908’de (yahut 1909’da) okulu birincilikle bitirdi. Rüşdiyeden mezun olduktan sonra Cemiyet-i Hayriye onu eğitimine devam etmesi için İstanbul’a yolladı. Kırım Talebe Cemiyeti’nin yardımıyla İstanbul Sultanisi (Galatasaray Mekteb-i Sultanisi)’ne kaydoldu. Okul bittikten sonra Kırım’a döndü. 1. Dünya Savaşı sebebiyle Ruslar tarafından askere çağırıldı. Ancak Rus ordusuna hizmet etmek istemediği için Rusya’dan kaçarak tekrar İstanbul’a geldi. Burada İstanbul Üniversitesi

NogayBike– 0 5

Filoloji Fakültesi’ne başladı. Öğrenciliğinin her döneminde başarısıyla dikkatleri üzerine toplayan Çobanzade, bölümünde de hocasının dikkatini çekti ve onun teşvikleriyle Budapeşte’ye gitti. 12 Ekim 1916’da Peter Pazmany Üniversitesi’ne kaydoldu. Tahsilini tamamladıktan sonra Şarkiyat Akademisi’nde işe kabul edildi, bu esnada “Codex Comanicus”u inceledi. Türk Filolojisi, Arap Edebiyatı ve Macar Edebiyatı tarihi alanlarında doktorasını tamamladı. Doktorasını verdikten sonra, Budapeşte’de öğretim görevliliğine başladı. Buradaki görevini ardından Kırım’ın Akmescit şehrine yerleşti. Milli Fırka’nın Milli kurtuluş merkezi toplantılarına katıldı. Kırım’da öğretmen okulu açılması için çaba sarfetti. 1921’de Totayköy’de açılan öğretmen okulunda Tatar Dili ve Edebiyatı öğretmenliği yaptı. O dönemde Akmescit’te kısmen kurulmuş olan üniversitede Türkoloji profesörü oldu. Kırım’a gelen Samed Ağamalioğlu, Çobanzade’yi Latin harflerinin kabulü için kurulan komiteye rehberlik etmesi için ikna etti. 1924’te Bakü Üniversitesinde görev yapmaya başladı. O günlerde 1. Dünya sebebiyle Ruslar


EDEBİYAT Meryem BAŞKURT

tarafından askere çağırıldı. Ancak Rus ordusuna hizmet etmek istemediği için Rusya’dan kaçarak tekrar İstanbul’a geldi. Burada İstanbul Üniversitesi Filoloji Fakültesi’ne başladı. Öğrenciliğinin her döneminde başarısıyla dikkatleri üzerine toplayan Çobanzade, bölümünde de hocasının dikkatini çekti ve onun teşvikleriyle Budapeşte’ye gitti. 12 Ekim 1916’da Peter Pazmany Üniversitesi’ne kaydoldu. Tahsilini tamamladıktan sonra Şarkiyat Akademisi’nde işe kabul edildi, bu esnada “Codex Comanicus”u inceledi. Türk Filolojisi, Arap Edebiyatı ve Macar Edebiyatı tarihi alanlarında doktorasını tamamladı. Doktorasını verdikten sonra, Budapeşte’de öğretim görevliliğine başladı. Buradaki görevini ardından Kırım’ın Akmescit şehrine yerleşti. Milli Fırka’nın Milli kurtuluş merkezi toplantılarına katıldı. Kırım’da öğretmen okulu açılması için çaba sarfetti. 1921’de Totayköy’de açılan öğretmen okulunda Tatar Dili ve Edebiyatı öğretmenliği yaptı. O dönemde Akmescit’te kısmen kurulmuş olan üniversitede Türkoloji

profesörü oldu. Kırım’a gelen Samed Ağamalioğlu, Çobanzade’yi Latin harflerinin kabulü için kurulan komiteye rehberlik etmesi için ikna etti. 1924’te Bakü Üniversitesinde görev yapmaya başladı. O günlerde 1. Dünya Savaşı öncesindeki rahat dönem yoktu ve Kırımlı gençler Türkiye’de okuyamıyorlardı. İşte Çobanzade Bakü’de olduğu yıllarda pek çok öğrencinin Azerbaycan’da okumasını sağladı. İlk ve ikinci evliliğini de bu dönemde yaptı.1937’ye kadar Bakü’de kaldı. Bilim alanında, edebi ve dil alanlarında bu kadar etkin olan bir kişinin Rus baskısıyla karşılaşmaması düşünülemezdi, öyle de oldu. Çobanzade, 1934 yılından itibaren yoğun baskı altına alınmaya başladı. Bu baskıların neticesinde tutuklandı ve 13 Ekim 1937’de kurşuna dizildi. Çobanzade bütün Türk lehçelerinin yanı sıra Arapça, Farsça, Macarca, Fransızca, Almanca, Rusça, İngilizce, Ermenice ve Gürcüce biliyordu. Çobanzade, İsmail Bey Gaspıralı gibi Türkçenin bütünlüğüne inanmış ve bu uğurda çaba göstermiştir. Daha önce Kırım Tatarcanın çöl ağzıyla yazdığı şiirleri üzerinde düzeltmeler yapmış, şiir dilini 1928’de basılan “Boran” isimli şiir kitabında İstanbul Türkçesine yaklaştırmıştır. Gaspıralı’nın görüşlerini hayatına uygulamaya çalışan Çobanzade, her fırsatta Gaspıralı’yı övmüştür. Latin alfabesine geçiş için uğraşmış, ayrı alfabe kullanmak zorunda bırakılan Türk ülkelerinde alfabe ortaklığı sağlanması amacıyla çalışmalar yürütmüştür. Bu kadar çalışmanın yanında eser vermeyi de ihmal etmeyen şairimizin yazdığı kitap, makale ve edebi tenkitleri 140’tan fazladır. Bilim adamlığı da şairliği de birbiriyle kıyaslanamayacak kadar kuvvetlidir. Sadece bir yönünü ortaya çıkarmak diğer alandaki başarılarına haksızlık etmek olacaktır. “Öz tuvğan tilimde cırlap ölermen” diyor Çobanzade ve öyle de yapıyor. Öz dilinde eserler ortaya koyuyor, edebiyatımızın mihenk taşlarından oluyor. Bu sözlerin geçtiği “Tuvğan Til” şiirinin kıymeti, dilimizin yok olmaya yüz tuttuğu bu günlerde daha da çok anlaşılıyor.

NogayBike– 0 6


EDEBİYAT Meryem BAŞKURT

TUVĞAN TİL Seni men Qırımda, Qazanda taptım, Cüregim qaynağan, taşqanda taptım... Cat elde muğayıp, açınıp cürgende, Ümüdim, hayalım şay tüşüp cürgende, Moynuña sarıldım, dertimni aytıp, Bir guzel sözüñmen özüme qaytıp... Cırlarıñ bolmasa, maneñ bolmasa, “Curt” degen sözüñmen cürek tolmasa,

İstiymen özüñni er yaqta körmek, Er yerde inciñden destanlar örmek... Quşlarğa, qaşqırğa üyretsem seni, Sen bolsañ öksüzniñ köñülden süygeni. Camige, mihrapqa, sarayğa kirseñ, Deñizler, çöllerniñ çetine erseñ... Seniñmen düşmanğa yarlıqlar yazsam, Qaruvlı sözüñmen köñlüni qazsam...

Ah, nasıl cürermen ğurbet yaqlarda, Tanışsız, bilişsiz yat soqaqlarda?..

Qabrimde melekler sorğu sorasa, Azrail tilimni biñ kere torasa,-

Bilmiymen Türükmi, Tatarmı adıñ, Bek yaman tatlısıñ, Tañrıdan tadıñ.

“Öz tuvğan tilimde ayt maña!” dermen, Öz tuvğan tilimde cırlap ölermen...

Türük de, Tatar da seniñ sözleriñ, Ekisi eki çift muñlu kozleriñ...

Köñlümni qayğılar kemirip turğanda, Halqımnı tınışsız yıldızı urğanda,

Viyana ögünde, Qazaq içinde Barabar cırladıq Hindlerde, Çinde...

Tuvğan til, başqası aqlıma kelmiy, Bir buyuk sırımsıñ, düşmanlar bilmiy...

Añlasın bir seni, düşman da süyer, Bir canıq sözüñmen cüregi iyer...

Budapeşte, 01.06.1918

Çizim : Hansaray- Bahçesaray / Ramiz NETOVKİN

NogayBike– 0 7


ERTENGİ Necdet ÖZEN

Kün köterilip üyle avganson ekindige tuvra kündün iykki kızdırgan vaktında köydün kıbla betindeki arman cerlerden birevindin kenarındakı şalaştın aldına oturgan on oneki caslarında tizden coğarsı balaklı ıstan kiygen,ıstanındın askıları şapraz baylavlı üstündeki anteri kıska kollu,ayakkapları karalastik bolmay aruv ayakkap bolgan,şaşları taravlı bir bala şalaştın az tömeninde kapısı küntuvarga karagan bir üyden kolunda eski bir kuman bolgan kart bir akaydın şıkkanın kördü.Oturgan cerinden turmay bu akayga tuvra merak etip indemiy şalaştın duvarına cavurnun süykep karadı.Kart akay aldında bir şöküş alıp kumandın sümeğin taptap cerinden şıgardı.Sorada kumandın işine kişkene taslardan bir avuş tolturup kişkene bir temircol temirine catkızıp aldında kumandın avzun,artındanda sümek şıkkanson kalgan

tesikti bir şöküşmen aruv etip taptap tıkadı.Sorada kumandı koluna alıp coğarga tuvra sallaganıman işindeki taslar tögülmiy şıngır şıngır etip ses şıgardı.İndemiy buga karagan kişkene bala aaaa dep ses şıgarganıman onu canı körgen kart o yaka karap,baladı tanımaganga: -Koş keldin balam,bu köydekilerge usamaysın,kimlerden bolasın,kimge keldin? Dedi. -Men özüm bu köyden tuvulman,anamman atamda bu köyden tuvul erek bir şerdenmiz ama naşayyem bu köylü eken.Özü bek kartaydı,ince maraz dep aytadılar ogada tutulgan,bek avuruydu.Meni köyüme aketiniz degenge,özündün köyde cıllarman kapavlı üyün kağıp cıyıp eki kün eveli anamman onu akeldik.Mende tarsıgıp şıktım köydü kıdırayım degende seni kördüm.O yasagan

NogayBike– 0 8


ERTENGİ Necdet ÖZEN şiyin ne boladı atam? -Bu yasaganım birşiy tuvul balam,kişkene casımdanberi koy kozu bagıp bu casıma keldim.Kartayganga endigi koy bagamayman ama bari kozu bagayım dedim. On cıl bar belkim kozu bagaman ama endiği cuvuruklayık takatım kalmadı.Kozulardı kaytarmak üşün mınavdı yasadım aldılarına tuvra atkanda ses şıgaradıya onlarda ürküp menim degen yagıma keledier.Mende cuvuruklamaktan kurtulaman onun üşün yasadım dedi. -Atam mende üyde tarsıgaman,akranım nede tabalmadım,sen kozulardı kırga şıgarganda mende senimen keliyimmi?senin atın ne üyge barganda kim dep aytayım.Kozu bakmaga ketiyikmen degende Naşayyem belki sorarda dedi. -Menim casımda köyde bek kimse kalmadı ama Naşayyen sorasa Akmırza’lardan Kökşebay dep aytadıekenler dersin.Bu kün ekindide kozulardı kırga aketiyikmen ama mına kiyimlerin canı.Akelgen bolsanız biraz taga eski uzun ıstanman uzun köylek bersin anan,birde lastik ayakkap tabsan, kırda cürmesi taga aruv bolur.Ertengi kün kelde men seni aketiyim balam dedi Kökşebay akay.Sorada mende senin atındı üyreniyim ne eken? Dedi. -Menim atım Samedin dedi bala, süyünüp cuvurup üylerine ketti.Üydün töründe bir tapşanda catkan arık,cavurnunda kökreginde süyekleri sayılganday zayıp,zayıplıktan betindin eki cagı işine şögüp,elmacık süyekleri şıkkan kurtkadın kasına barıp şonkayıp oturup kollun alıp betine aketip süykep -Bu kün aruvsünya naşayyem dedi.Uyklapyatkan kurkta cerinden turamay basın torununa tuvra aylandırıp: -Aruvmen,balam sen kayttin,köydü kıdırdınmı?dedi. -Kıdırdım,yarında üyle avganson kart bir akayman kırga kozu bakmağa ketiyikmiz dedi.O ara anası Gülzade kirdi üyge.Ogada ayttı,kozu bakmaga ketiyigin Samedin.Ama bu üstündeki kiyimmen ketilmiyiginde aytkanıman anası Gülzade bavuldan başka kiyiyklermen cizlavet lastik ayakkap şıgardı. -Mınavlar kaydan esine tütsüde kasına aldın anay dedi Samedin

-Mende bilmiymen balam,köyde kalayık bolup senide akeliyik bolganda anam ayttı, mende bavulga saldım dedi Gülzade.Ertengi kün boldu üyle avmayburun Samediy Kökşebay’dın üyüne bardı kapıdı şaldı.Kökşebay kozulardı sayaga kapap üyle uykusuna catkan edi.Kapı şalınganıman turup aştı,karasa tinevinki bala : -Kel işkerge balam,kartlık işte biraz cantayayım degen edim uyklap kalgaman dedi.Sorada üydün ayatında peşuvzundun kasından eki sıra taktaga tizilgen şanak,tabaktay birşiyer alıp ocaktı caktı, oyşaktın üstüne tenciredi cerlestirip işine süt tolturdu,bir tencireden ötmek şıgarıp eki ayakka tuvrap pisken süttü ayaklarga kuyup, birevin Samediy’ge berdi.Anavbirevsinde özü kasıklap işti..Bılay şiyler körmegen Samediy oga karap kaldı.Akırında ekevi sayadın kapısın aşıp kozulardı şıgarıp kırga tuvra aydadılar.Akşamga tuvrada kaytarıp akeldiler.Akşam koy şobanıda koylardı akelgende kozulardın cuvurup anaların tabamız dep camraganı,koylardında kozuların tapkanı Samedin’din bek oşuna ketti.Ertengi künlerdende gene Kökşebay’man kozu bakmaga kettiler.Araları bek tüzeldi.Birevi seksen,anavbirevside oneki casında bolsada ekevi bir akranday bolup anlaştılar.Bir kün Samedin, köşebay kartka: -Atam, senin biken balan yokmu iş körünmiydiler sende aytmadın dedi: -Yok balam,men üylenmedim.Eki karındasım baredi olar üylenip erekteki köylerge kettiler.Atam anamda erte vakıt anyaka köşkenge men calgız kaldım.Mal maşatımız, tarlamızda bolmaganga kişkene casımda kozu baktım.Öskensonda koy şobanlığı yasadım.Kartaygansonda gene kozu şobanlığına aylandım.Şimdigide kozu bagıp cüremen dedi. -Caslık vakıtında iş süygenin nen bolmadımı atam dedi Samedin.Cerge oturup közlerin kökke taman tigip,dalıp ketti Kökşebay kart. -Caslık vakıtlarımda boldu,süygenim nem bolmazmı;boldu işte aytayım balam. 0naltı onyedi caslarında edim.Bu köyde bir üydün bir kızı baredi.Onlarda şoban cürgen edim,koyların bagataganedim.

NogayBike– 0 9


ERTENGİ Necdet ÖZEN Vakıtları begaruv malları köp, tarlaları neleri baredi.Bulardın başka balaları nesi bolmay menim akranım bir kızları baredi.Caslık işte men bu kızdı süydüm.O da meni süydü.Barlı kisidin kızı bir carlı şobanga barmaz,baraman desede anası atası bermez derler ama bu kız menimen üyleniyik boldu.Atası anasınada makıl edi, meni işkiyev alayık boldular.O kış menim atamman anamdı şakırdılar.Birevlermen kelip ayttırınızda beriyik dediler.Köydün kartlarıman bikeleri cıyılıp kelip ayttırdılar.Sözümüz kesilip cavluğumuz alındı.Cazga şıgıp arman sonu toy yasayık edik.Mendiy carlıga barlı kisidin kızındın berilgenine onun tuvganları bek razı bolmadılar.O kış onun atası Sülüyman akay avurup anyaka köştü.Onun ketivi yakın bolganga arman sonu toy yasıyalmadık.Atasındın ketkeni taga canı öşek eterler dep tüsündü üykenlerimiz.Bek keşikmiy anası Şeripe totay’da avurup anyaka köşevuydu.O gadar mal mülkmen calgız kalavıydı bu kız.O vakıtlar ükümet nikası degen şiy canı şıkkan edi.Bu kızdında menimde casımızda taga tolmagan bolayık eki emmiysi onu şerge aketip makemeden birşiyler yasatkanlar.Köydün kartları cıyıldı,ükümetten birevler keldi.Üyündeki öteberilerin nesin saydılar.Olardı satıp parasın bankaga catkızdılar.Emmiyleri menimen üylengenine razı bolmaganga aldında koyların sattılar.Aranda bolgan atlarıman sıyırlarında sattılar.Onu emmiylerinden birevi üyüne aldı.Biz üylenemiz cavluğun aldık desekte,Kanı paran nemen toy yasayıksın degenge,babamdında vakıtı bolmaganga üstüne baramadık.Satılgan bu mal maşattın paraların aralarında bir aruv etip ölesip cediler.Bırkaş cıl sora bu kız casın nesin tolturgan bolayık gene üylenirmiz dep damelenip beklesekte bu seper aytılayık öşekten korkup aketip erek bir şeerge berip üylendirdiler.O ketkenson şerde bargan akayıda köydü bilmegenge kelip leşperlik yasayık vakıtıda yok edi eralde,kalgan tarlaların gene amcaları ucuz ucuz anavga mınavga satıp az paradı akayına ciberip özleride aralarında öletsiler.Diytkanda bu kızdın köyde bir üyü kaldı.Üyün cıkmay,akayı,sorada kiyevi birkaş cılda bir kelip,sılap karap keter boldular.Olar kelip karaganga üy cıgılmay kaldı.Özüde şeerge kelin bolup ketkenson iş

kelmedi.Akayındın ölgenin nesin tuyduk ama özün körmedik.O gadar maldın iyesi bolup köy cerinden kor bolup ketkengemi ne, kutsuz kız dep aytar boldular.Aradan köp cıl geşti ama mıtılıp ketti.Oga bılay etken emmiyleri köpten anyaka köştü,Emiylerindin balaları şagalarıda köyden köşüp kettiler.Tuvganı nesi kalmadı.Mende onu bek süygenge üylenmiy kaldım.Yaşaydı bolsa şimdi o da mendiy seksendi tapkandır.İşte balam;carlılık biryaktan,calgızlık biryaktan.Bu kart künlerim bılay geşedi.Aydı kas kararmayburun köyge barayıkta kozulardı koylarga kosayık dedi.Tayağına tayanıp turdu.Kozulardı kaytarıp köyge bardılar.Koylardı emgen son sayaga kapap kart üyüne kayttı.Samedin’de üylerine bardı.Akşam ötmeğin anasıman ekevi ciyatkanda bu kün kayttiniz dep soragan anasına -Erkündiy,Kökşebay kartman kozu baktık ama onun balası şagacı yok eken.İşte üylenmegen.Mende nüşün bılay bolup kalganın soradım.Maga bılay bılay dep tutasın ayttı.Dep Kökşebay’dın anlatkanların mıtmay bir minsiz anası Gülzade’ge anlattı.Bir teri bir süyek bolup catkan naşayyesi tapşanda onlarga tuvra avdarılıp azakay şıkkan sesimen: -Senin kozu bakmaga er kün birge ketken kart akaydın atı Kökşebay’mı? dep soradı. -Onday eken naşayyem dedi Samedin. -Ertengi kün ketkende o kart akayga sora bakalım,o süygen kızdın atı ne eken.Bılay aytıp aylanıp gene cattı.Ertengi kün gene kozulardı şıgardılar kırga tuvra ketkende Kökşebay,Samedinge: -Men bek köy işine şıkmayman,üyümde köydün coğarı kenarında.Üyden kırga,kırdan üyge kelemen.Akşam bolsada catıp yuklayman,sen şıgıp kelesin.Bu köydün künbatar betinde tömende kapavlı bir üy bolayık onun şırağı bir aptadır canadı dep ayttı bizim koy sayipleri sende kördünmü dedi. -O üyde biz kalamız atam,menim Naşayyemdin üyü o.Saga aldıngı künde ayttım ya avuruydu ince astalık bolganga akeldik dep, o üydemiz işte dedi.

NogayBike– 1 0


ERTENGİ Necdet ÖZEN -Senin Naşayyendin atı Kutlime bolmasın dedi kartakay közleri cıltırap: -Tuvra aytasın atam dedi Samedin.Mende akşam ötmeğinde senin balan şagan bolmay nüşün üylenmegenindi anama ayttım.Tutas işbirevin mıtmay aytıp bolganson naşayyem’de tınlagan ya maga o kartka sor bakalım atı Kökşebay’mı dedi.Sen onu kaydan tanıysın atam: -Kart, şonkaygan cerinde özün ciberip calpayıp oturdu.Közlerinden caslar tıgırıp kişkene balaga karap bir maal sessiz cıladı.Sorada ceketindin iş kisesinden sarı işlevli bir cavluk şıgarıp közündün casın sildi.Köyge taman karadı: -Senin Naşayyen işte o kız.Kutlime,kutsuz Kutlime dedi.Akşam bolmay erte carık kolundakı kumandı sıpırtıp onun tıngırtısıman kozulardı cıyıp kaytarıp köyge akeldi.İyesindin sayasına tıktı.Kozulardın iyesindin bikesine bakırıp : -Bu kün erte keldim,mınavlardı koylar kelgende siz emizdirirsiniz,menim biraz işim bar dep aytıp tayağıman,kumandı bir kuvuska taslap Samedin’din kolundan tutup olarga tuvra cas kisilerdiy cuvuruklap ketip üylerine bardı.Bir kart akayman balasındın kelgenin körgen Gülzade:Mınavı balamdın kozu bakan kart akay bolayık dep tüsnüp:

-Koş keldiniz,kayırdır,ne boldu? Dedi. -Savbol kızım,Menim atım Kökşebay,avurup catkan kart anandın atıda Kutlime bolayık eralde.Men onu bir körüyüm koşkeldi aytayım dep keldim.Izın beresimi dedi_ -Kir bakalım atam ama bek maraz,yasayık birşiyimiz kalmadı, anyaka ketiyik künlerin sayamız dedi balasına anlaştırmay.Üyge kirdi Kökşebay.Karadı tapşanda catkan kurtkaga.Közlerinden başka cerinden tanıyamadı.Ama özündün közünden toktamay caslar tıgırganga turmay işlemeli sarı cavlukman közün sileberdi.Basına kelip şonkayıp karadı ama Kutlime’din oga aytayık takatı kalmagan edi.Basın aylandırıp o da oga karadı.Birbirevlerine birşiy aytmay karalstılar.Sora üyerden turup tısyaka şıktı. -Gülzade dedi; Menim kutsuz Kutlime’m ata curtuna kelip son kününde mında tabıldı.Anyaka kutlu Kutlime bolup keter inşalla.Közüm casın silgen cavlukta onuman menim söz cavluğumuz. Dep gene közün casın aynı cavlukka silip ketti. Ertengi kün Samedin vaktında kelmedi.Neşe sora üyle bolmay köydün camisinden selası berildi Kutlime kurtkadın.

NogayBike– 1 1


ŞİİR Erhan ÇAĞDAŞ

Ben galiba sevdim Uzun, dalga dalga saçlarını, Hilal kaşlarını Yüreğimi ısıtan, yüreğinin türküsünü sevdim Ürpertisini sevdim kalbimin, seni gördüğümde Evet, evet ben galiba sevdim Çantanın askısını sevdim Hırkanın sarısını, Sabırsızlığımı sevdim, kavuşmadan önce Kavuşamamamı sevdim Ayakkabılarını sevdim... Galiba, galiba sevdim Büyük bir umutla köşeleri dönmeyi sevdim Belki sen vardın, köşeyi dönünce sağda çünkü Ve her zaman dönecek bir köşe, bulamayışımı sevdim... Hissizliğimi sevdim soğuk olunca, Karanlığı sevdim güneş doğunca, Ölümümü sevdim sen gidince Ben hakikaten sevdim... Sılada özlem çekmeyi sevdim Çölde susuzluğu sevdim Tütünde sağlıksızlığı... Sessizliği sevdim haykırmak isterken delice Gözyaşımdaki tuzu sevdim Ben, Ben galiba sevdim Ben seni sevdim Ben galiba sen'dim Ve sen korkarım yoktun Ne yazık...

NogayBike– 1 2


ÇOCUK Rukiye TEKER

Düşündüğümde Türkiye dışında farklı bir ülkede doğup büyüyen çocuklarımız için ne kadar zor ve karmaşık bir durum. Hangi dile öncelik verecekler , hangi dili, ana dili olarak seçecekler, hangi dili daha iyi bilmeleri gerekiyor ? Bazı uzmanlar uyarıyor , çocuklarınıza ilk önce ana dillerini ögretin ! Ana dilini iyi bilmeyen bir çocuk yabancı bir dili ögrenmede zorluk yaşar ! Peki biz ana dilimizi hangi dil olarak almalıyız , Nogayca mi , Türkçe mi? Evde hangi dili konuşmalıyız ? Nogayca mı Türkçe mi yoksa bulunduğumuz ülkenin dilini mi?

Bazi uzmanlar uyarıyor , cocuklarınıza ilk önce ana dillerini ögretin ! Ana dilini iyi bilmeyen bir coçuk yabancı bir dili ögrenmede zorluk yaşar ! Peki biz ana dilimizi hangi dil olarak almalıyız , Nogayca mı , Türkçe mi? Evde hangi dili konuşmalıyız ? Nogayca mı Türkçe mı yoksa bulundugumuz ülkenin dilini mi? Nogay Türkleri olarak bir çoğumuzun dikkat çekmek istediği bir konu aslında bu. NOGAYCA ´ya yeterince önem verilmediği ve zamanla kaybolup gitmesinden korkulması. Evet Türkiye´de yaşayan Nogaylarımız için dil iki kısma ayrılıyor diyebiliriz, Nogayca ve Türkçe Bazıları Nogaycayı anlıyorum ama konuşamıyorum derken bir çoğuda hiç anlamadığını söylüyor. Evet Türkiye için durum böyle.Peki ya Avrupada ?

NogayBike– 1 3

Bu zamana kadar bir çoğumuz uzmanları dinledi, yani çocuklarımıza önce Türkçeyi öğrettik. Çocuklarımız büyüdü ve ana okuluna gitme yaşına geldi . Bu kez de ana okulu öğretmenleri “Çocuklarınıza bulunduğunuz ülkenin dilini ögretin , yoksa okulda sorun yaşıyorlar. Konuşulanları anlamıyorlar, bunun için grup dışında kalıyor ve oyunlara katılamıyorlar. Dil bilmeyen çocuklar okula uyum sağlamakta zorluk çekiyorlar“ diyerek yabancı dile verdikleri önemi gösterdiler. Buraya kadar karmaşık görünsede, çocuğumuza her iki dilide öğretmemiz gerektiğini anladık sanırım. Peki bu karmaşıklık içerisinde biz NOGAYCAmızı nereye sığdıracağız ? Ama emin olun bu konuda yalnız Avrupada yaşayan ve farklı kültür ve sahip olan diğer insanlarında aynı yaşadığını görebiliyoruz. Mesela Kürtleri!

değiliz kökene sorunu Avrupa

İngilterede yaşayan bir Avrupalı vatandaşımız şunları söylüyor: “Avrupa maddi anlamda bize çok şey

Kürt


ÇOCUK Rukiye TEKER verdi, fakat alıp götürdüklerini hiçbirimiz göremiyoruz. Ev verdiler, maaş veriyorlar, imkanlarımız ülkemize göre çok çok iyi; ama burada tanımsız bir toplumuz. Biz bu topluma ait değiliz, çocuklarımız da bize yabancı büyüyor. Ben bir Kürtüm, ama çocuklarım Kürt mü, Türk mü, İngiliz mi belli değil.” Ben bu konuda bir şeye dikkatinizi çekmek istiyorum , Nogayda olsa Kürtte olsa genelde bu sorunu Türkiye´den gelen Türk vatandaslarımız yaşıyor . Mesela annesi Avusturyalı babası Mısırlı altı yaşındaki bir çocuk hem annesinin ana dili almancayı hem babasının ana dili arapçayı ve birde ingilizceyi çok mükemmel bir şekilde konuşuyorken neden aynı başarıyı bizim toplumumuzda göremiyoruz? Çocukların dil öğrenmede ne tür bir başarı gösterdiklerini araştırdığım bazı kaynaklarla paylaşmak istiyorum. On beş aylık bir bebek, anadilini daha çok işaret maksadıyla kullanır. 18 aylık olunca kelime hazinesi yaklaşık 20–30'a çıkar ve iki-üç kelimelik mânâlı cümleler kurabilir. Altı ayda kelime hazinesi 10 kat artarak, 24 aylık olduğunda yaklaşık 200–300 kelimeye ulaşır. Kullanabildiği bu kelimeler her gün karşılaştığı nesnelerin adlarıdır. Artık kısa ve tam olmayan cümleler kurabilir. Üç yaşındaki çocuğun kelime hazinesi 900–1.000, dört yaşındakinin ise 1.500–2.000 kelime civarındadır. Beş-altı yaşına gelince konuştuğu kelime iki-üç bine, anladığı kelime 20–24 bine ulaşır. Çocuk ilköğretimin birinci kademesinin sonunda, konuşulan dilde yaklaşık 50 bin kelimeyi anlayabilir. Sayılardaki bu büyük artış çocuğun dili ne kadar hızlı öğrendiğini açıkça göstermektedir. Meselâ, çocuk üç-dört yaş arasında iken her gün ortalama iki-üç yeni kelime öğrenmektedir. Çocuklar bütün dilleri eşit zamanda ve eşit derecede öğrenme kapasitesiyle yaratılmışlardır. Dünyada 6.000'i aşkın dil vardır. Kişi bebekliğini ve çocukluğunu hangi dilin konuşulduğu çevrede geçirirse 'anadil' olarak onu öğrenir. Çocuğun ilk öğreneceği veya kullanacağı dilin, yani anadilin,

ırkla veya milletle bir alâkası yoktur. Meselâ Türk anne-babadan doğan bir çocuk, bebekliğinden itibaren Japonca konuşulan bir çevrede büyürse, onun anadili Japonca olur. Ve onun Japoncası bir Japon çocuğunkinden geri kalmaz. Eğer aynı çocuk Türkçe konuşulan bir ortamda büyürse, anadil olarak Türkçeyi öğrenir ve yaşıtlarıyla aynı derecede ona hâkim olur. Buradan anlaşılacağı üzere, çocuklar dünyadaki bütün dilleri öğrenmeye istidatlıdır. Erken yaşta anadilini öğrendiği gibi, bu dönemde birkaç dili aynı anda öğrenebilir. Buradanda anlayabiliyoruz ki eğer istersek ve gerekli önemi verirsek çocuğumuza her üç dilide aynı anda öğretebiliriz. Dil ögrenme kabiliyeti zaten çocukta doğuştan vardır sonradan kazanılan bir kabiliyet değildir bu. Bunun için yapmamız gereken her üç dilide yani Türkçeyi, Nogaycayı ve bulunduğumuz ülkenin dilini çocuğa eşit bir şekilde öğretmektir. Türkçeyi ve bulunduğumuz ülkenin dilini öğretirken lütfen Nogaycayı es geçmeyin !! Bir daha ki sayıda görüşmek üzere , Allah´a emanet olun.

NogayBike– 1 4


NOGAY

MUTFAĞI Hasane Bayar AYSUL

NOGAY TÜRKÇESİ : Su tuz un yogurup sert bir amur yoguradı sonra onlardı portakaldan biraz balaban koparıp kenarga saladı bitken sonra tek tek asıp bir şarsaptın üstüne salıp, hepsi pitken sonra tek tek hepsin arasın maylaydı ust ustune 10 tane askan amurdu beraber yuvarlap istegine gore 2 parmak yada 3 parmak genisliginde kesip hepsin kenarga tizip salınız salganda amurdun ucların astına tıgınız ilk amurdan tekrar asıp bol mayda kızartınız may bilesiniz siz sıcak bolayık demege kerek yok ama bolsun afiyet bolsun denediz annem rahmetliktin tarifesi biz bunman büyüdük annem kop amır yasar edi un kop koy yerinde baska ne ciyik edik sizde sav bolunuz savlukman kalınız" TÜRKİYE TÜRKÇESİ : Su, tuz, un yoğrulup sert bir hamur yapılır Sonra hamurdan, portakaldan biraz daha büyük parçalar koparıp ayrılır tek tek açılıp bir çarşafın üzerine serilir hepsi bittikten sonra tek tek üzerleri yağlanarak üst üste on hamur dizilir 10 kat üst üste dizilen hamur bir ucundan başlanarak sarılarak lüle yapılır hamur isteğe göre iki-üç parmak genişliğinde kesilir kesilen parçanın üst ucu alt ucuna sokuşturulur ve ilk hamurdan başlanarak katmer gibi açılır bol ve kızgın yağda pişirilir Afiyet olsun Tataryemekleri.blogspot.com

NogayBike– 1 5


TEL : 0 332 641 41 93 CEP : 0 539 641 41 93 0 541 641 41 93 www.aluminyumkorkuluk.tr.gg KONYA – KULU NogayBike– 1 6


Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.