Nişantaşı Postası 51.Sayı

www.nisantasipostasi.com

AKTÜALİTE

11 HAZİRAN 2014 ÇARŞAMBA - SAYI: 51

-

YAŞAM

-

MODA

15 GÜNDE BİR YAYIMLANIR

Cannes’a ‘Kış Uykusu’ damgasını vurdu

Türkiye’nin ilk diplomalı kasabı...

Yılmaz Güney’in ardından 32 yıl sonra Nuri Bilge Ceylan Türkiye’den ödül alan ikinci yönetmen oldu.

Nuri Bilge Ceylan 1995’te çıktığı Cannes Film Festivali yolculuğunda mutlu sona ulaştı. ‘Kış Uykusu’ adlı film 13 Haziran’da vizyona giriyor.

İtalya’da başlayan mutfak yolculuğunda tutkunu olduğu kırmızı et üzerine diplomasını alarak bir ilke imza atan Gürkan Şef, namı diğer ‘Etin Jönü’ artık Nişantaşı’nda.

kültür-sanat

13

röportaj

6

İstanbul’da ‘Shopping Fest’ coşkusu başladı...

PARA İLE SATILMAZ

Rotanızı Ege’ye çevirin

Kalabalıktan uzaklaşıp Ege’nin gizli köşelerini keşfetmeye hazır olun.

gezi

11

Babalar günü için özel bir hediye...

‘Toyota GT86’ Heyecan verici tasarım özellikleriyle üstün sürüş keyfi sunan GT86 Toyota’nın 50 yıllık spor otomobil birikimini yeniden asfalta taşıyor.

DEVAMI 9’DA

Her yıl geleneksel olarak düzenlenen İstanbul Shopping Fest’in (İSF) dördüncüsü başladı. Sürprizlerle ve fırsatlarla dolu Festival, 29 Haziran’a kadar devam edecek.

2011

yılından bu yana düzenlenen, perakende, turizm, gıda, ulaşım, konaklama gibi birden çok sektörü harekete geçiren, Türkiye’nin en önemli festivali İstanbul Shopping Fest (İSF), dördüncü yılında da ziyaretçilerine, tüm İstanbul’a yayılan zengin etkinlik içeriğiyle alışveriş ve eğlence fırsatı sunacak. 2014 yılında festival, İstanbul’un kılcal damarlarına inecek ve festival içerisinde tüm tüketiciler kendilerine uygun bir etkinlik- alışveriş imkânı bulabilecek.

İstanbul

Shopping Fest 2014, 6 Haziran gecesi Ortaköy Meydanı’nda, hem İstanbulluları hem de İstanbul’u ziyaret eden konukları şaşırtacak eşsiz bir gösteriyle açıldı. Mall Of İstanbul’da Ajda Pekkan’ın da muhteşem bir konser verdiği açılışta, yabancı gösteri grupları da şovlarla sahne aldı. İSF kapsamında İstanbul’un ‘toptan ticaret’ ve ‘turizm alışveriş bölgesi’ konumundaki Osmanbey ve Laleli’de belirli günlerde ‘perakende satış’ yapılacak.

DEVAMI 5’TE

“Birine kızdım, ona karşı kompleksim var diye yazı yazmam” Türkiye’nin en ünlü gazetecilerinden Güneri Civaoğlu, kendisi hakkında merak edilen birçok soruyu içtenlikle yanıtladı. Civaoğlu, gerek gazetecilik gerekse özel yaşantısı hakkında cesur açıklamalarda bulundu.

DEVAMI 10’DA

Ço si k zl ya er k le ın yi da z. ..

SAYFA 4 YAŞAM

11 HAZİRAN 2014 ÇARŞAMBA

Babalar Günü’nüz Kutlu Olsun

B

ütün babaların Babalar Günü’nü kutlarım. İlk olarak da bir süre önce birilerinin duyarsızlığı, hayasızlığı, insafsızlığı, vicdansızlığı, bitmek bilmeyen açlığı, insanlık dışı düşünceleri yüzünden Soma’da göçük altında kalarak hayatlarını kaybeden babaların Babalar Günü’nü kutluyorum ve tabii ki babalarından kelimenin tam tabiriyle hunharca bir şekilde ayırılan, babasız bırakılan tüm kardeşlerimin de… Onların acısını paylaşıyorum. Biz babalarımıza sadece bu özel günde değil her gün Babalar Günü’ymüş gibi davranmalı, onları sevip saymalı, saygı duymalı, onların gözlerinin içine bakmalıyız.

Düşünsenize; hayatımız boyunca kendimize rol modeli olarak gördüğümüz, onların her hareketini, davranışını, düşüncesini, öngörüsünü, hayata dair bakış açısını, hayatımız boyunca hep kendimize örnek almadık mı, gizli gizli onların yaptıklarını taklit etmedik mi?

Kendimize olan güvenimizi kazanmayı babamızın duruşunu örnek alarak benimsemedik mi?

Eğer anne ve babalarımızdan öğrendiklerimizi, hayatımıza kattıklarını, sıralamaya başlasak; bırakın benim bu

köşemi, gazetemizin tamamını annemizden, babamızdan aldığımız hayat derslerine ayırmamız gerek. O yüzden anne ve babalarımızın kıymetini bilmeli, onlarla olabildiğince daha çok vakit geçirmeli, beraber olduğumuz her anı hafızalarımıza kazımalıyız bence. İnsanın hayatta anne, babasından daha değerli ne olabilir ki? Ben babacığımı kaybedeli 17 yıl oldu, yılları söylerken ne kadar da çok zaman geçmiş gibi geliyor değil mi? Aslında babamla daha dün sabah beraber kahvaltı yapmışız, daha sonra karşılıklı oturmuş sabah kahvelerimizi içmişiz gibi. Hani bazen sohbet arasında hiç inanmasak da hep söyleriz ya “Elimde sihirli bir değnek olsa da şunu yapsam, ah şu da bir gerçek olsa” diye…

Eğer öyle bir imkanım olsa ve bir mucize gerçekleşeceğini bilsem ne isterdim biliyor musunuz? Babamla geçirdiğim zamanlara geri dönebilmek…

Ona sıkı sıkıya sarılmak, doya doya gözlerinin içine bakmak, kokusunu nefessiz kalıncaya kadar içime çekmek isterdim; gerçekten bunu çok isterdim.

Ve bu arada ben yine çok duygusallaştım şu an; ama hayat devam ediyor ve biz, bize tanınan bu süre içinde başımıza ne gelirse gelsin, acısıyla, sürpriziyle, sevinciyle, üzüntüsüyle neyle karşılaşırsak karşılaşalım bu hayatı yaşamak zorundayız. Bu sıralar gündemin en renkli konusu kuşkusuz ‘İstanbul Shopping Fest’.

2011 yılından bu yana düzenlenen, turizmden alışverişe, gıdadan ulaşıma kadar pek çok konuda yaptıkları indirimli fırsatlarla her sektörü harekete geçiren Türkiye’nin en önemli festivali dördüncü yılında da ziyaretçilerine İstanbul’un dört bir yanında zengin içeriğiyle alışveriş yapabilme imkanı tanıyor. Gazetemizin bu sayısında her zaman olduğu gibi yine birbirinden renkli konulara ve kişilere yer verdik. Babalar Günü’ne özel olarak hazırladığımız hediye sayfamızda beğeneceğiniz birçok farklı seçenek sunduk sizlere.

Röportaj sayfalarımızda bir süre önce Nişantaşı Valikonağı’nda açılan Gürkan Şef ismindeki Steak House’u sayfalarımıza taşıdık. Şu

sıralar oldukça popüler olan bu mekanın sahibi Gürkan Topçu, aslında steak sektöründe oldukça tanınmış bir isim. Gazetemizin diğer renkli röportajlarından bir diğeri de gazeteci Güneri Civaoğlu. Mesleğinde yıllardır kendisine has üslubu ve çizgisiyle sayılan ve sevilen kişilerinden olan Civaoğlu, kendisi hakkında merak edilen birçok soruyu cevaplandırdı. Sağlık sayfamızda ise sağlık sektörünün tanınmış kişilerinden olan Prof. Dr. Dilek Demir Erol, yaz günlerinde cilt sağlığı hakkında bilmemiz gerekenleri anlattı.

Seyahat sayfamızda ise Türkiye’nin en gözde tatil yörelerinden olan Ege’de masmavi denizi ve bembeyaz kumlarıyla ünlü keşfedilmeyi bekleyen pek çok tatil yöresine yer verdik. Ayrıca Akdeniz’in eşsiz güzelliklerine sahip olan Yüksek Mimar Turhan Kaşo’nun yarattığı Kalkan’daki Club Patara Evleri ve devre mülkleri, mavi bayraklı lacivert renkli deniziyle keşfedilmeyi bekliyor. Tabii bütün bu yazdıklarımın dışında birçok farklı konuyu da taşıdık sayfalarımıza. Uzun lafın kısası gazetemiz her zaman olduğu gibi yine çok renkli ve dopdolu.

Dünyaca ünlü mücevher markalarından Tiffany & Co Zorlu Center’da yeni mağazasını açtı İpek Dekor A.Ş.nin sahibi Dilek Ertek ve Gökçe Atuk tarafından tarafından açılışı yapılan mağazanın davetlileri arasında Tiffany&Co.’nun Gelişen Ülkeler Pazarı Başkan Yardımcısı, Laurent Cathala, ve pazarlama direktörü Ghada El Kari de vardı

G

eçmişle harmanlanmış, geleneksel ve zarif yüzeyleri ile dikkati çeken butiğin iç kısımları, Tiffany’nin New York Beşinci Cadde’deki ikonik mağazasından ilham alınmış olup, Tiffany arşivlerinin orijinal motiflerini sergilemektedir. Tasarımdaki her bir detay, Tiffany’nin 175 yılı aşkın zamandır var olan mükemmel el işçiliğinin mirası. Işıl ışıl parlayan mücevherlerin ve mağazanın büyüleyici atmosferinde bir araya gelen hanımlar beğendikleri mücevherleri denediler..

SAYFA 5 HABER

11 HAZİRAN 2014 ÇARŞAMBA

‘İstanbul Shopping Fest’ bu yıl da alışveriş coşkusuna ev sahipliği yapıyor Her yıl geleneksel olarak düzenlenen İstanbul Shopping Fest’in (İSF) dördüncüsü 7-29 Haziran tarihleri arasında gerçekleşiyor.

Alışveriş ile eğlenceyi birleştiren İSF, indirim sürprizleri ve etkinlikleriyle yerli ve yabancı ziyaretçilerin akınına uğramaya hazırlanıyor.

2

011 yılından bu yana düzenlenen, perakende, turizm, gıda, ulaşım, konaklama gibi birden çok sektörü harekete geçiren, Türkiye’nin en önemli festivali İstanbul Shopping Fest (İSF), dördüncü yılında da ziyaretçilerine, tüm İstanbul’a yayılan zengin etkinlik içeriğiyle alışveriş ve eğlence fırsatı sunacak. 2014 yılında festival, İstanbul’un kılcal damarlarına inecek ve festival içerisinde tüm tüketiciler kendilerine uygun bir etkinlik- alışveriş imkânı bulabilecek.

AÇILIŞ VE KAPANIŞ PARTİSİNDE EFSANE İNDİRİM!

İstanbul Shopping Fest 2014, 6 Haziran gecesi Ortaköy Meydanı’nda, hem İstanbulluları hem de İstanbul’u ziyaret eden konukları şaşırtacak eşsiz bir gösteriyle açıldı. Mall Of İstanbul’da Ajda Pekkan’ın da muhteşem bir konser verdiği açılışta, yabancı gösteri grupları da şovlarla sahne aldı.

OSMANBEY VE LALELİ’DE ‘PERAKENDE’ SATILACAK

İSF kapsamında İstanbul’un ‘toptan ticaret’ ve ‘turizm alışveriş bölgesi’ konumundaki Osmanbey ve Laleli de belirli günlerde ‘perakende satış’ yapacak. İTO Başkanı İbrahim Çağlar da bu konuyla ilgili şunları söyledi: “Satışlarının yüzde 90’ı yurtdışına ihracat olan Osmanbey tekstil pazarı, ilk kez festival kapsamında ‘Osmanbey Weekend’ etkinliği ile perakende satış yapacak. Laleli’de de İstanbul Shopping Fest boyunca hafta sonları perakende satış yapılacak.” İstanbul’un merkezinde yer alan, 553 yıllık tarihiyle dünyanın en eski ve büyük AVM olan Kapalıçarşı’da ise çarpıcı etkinlikler düzenlenecek ve ziyaretçilerine indirim imkânı sunuyor.

KONSEPT İNDİRİM GÜNLERİ

Her yıla farklı yeniliklerle ‘merhaba’ diyen İstanbul Shopping Fest bu yıl da unutulmaz bir indirim etkinliğine imza atacak. Festival boyunca belirli ürünlerde indirim fırsatları tüketiciyle buluşacak. İstanbul genelindeki tüm kuyum ve mücevherat markalarının katılacağı ‘Altın Günü’yle mücevherde, yerli-yabancı turiste büyük indirim fırsatları sunulacak.

KATILIMCILARA ÖZEL GÜNLER

Katılımcı AVM’lerde düzenlenecek olan İSF’nin konsept indirim günleri kapsamında, 15 Haziran’da Teknoloji Günü, 21 Haziran’da

Çanta ve Ayakkabı Günü, 22 Haziran’da Kozmetik Kişisel Bakım Günü ile çok özel fiyat avantajları sunuyor.

İSF’DE BİR İLK: OSMANBEY WEEKEND

Satışlarının yüzde 90’ı yurtdışı ihracat olan Osmanbey tekstil pazarı, ilk kez festival kapsamında ‘Osmanbey Weekend’ etkinliği ile İSF’ye özel, perakende satış yapacak. Son günleri Ramazan’a denk gelecek İSF Ramazan’a özel sürprizlerle katılımcıları şaşırtacak. İSF’nin yurtdışı tanıtımı her yıl olduğu gibi bu dönemde de Kültür ve Turizm Bakanlığı başta olmak üzere, İSF’nin güçlü sponsorlarından Türk Hava Yolları tarafından yapılmaya devam edecek. İSF süresince 1.1 milyonu bulması hedeflenen yabancı ziyaretçi, Türk ve yabancı markalarla buluşacak.

Festival, yarattığı alışveriş rüzgârı ve güçlü sponsorlarının destekleriyle dünyanın en büyük alışveriş başkentlerinden biri olma yönünde İstanbul’a farklı bir değer katacak.

TAKİP EDİN İNDİRİMLERDEN YARARLANIN!

2

013’te festival kapsamında oluşan ciro 8 milyar 250 milyon TL. Gelen turist sayısı ise, 958 bini bulmuştu. Bu yıl; ciroyu 10 milyar TL’nin, turist sayısının da 1 milyonun üzerine çıkarılması hedefleniyor. İstanbul Shopping Fest kapanış partisi ise 27 Haziran’da Vialand’de gerçekleşecek.

İstanbul Shopping Fest kapanış partisi ise 27 Haziran tarihinde Vialan’de yine efsane indirimler ve çeşitli etkinliklerle gerçekleşecek. İstanbul Shopping Fest’in diğer sürprizleri için takip edin; http://www.istshopfest.com/ https://www.facebook.com/istshopfest

SAYFA 6 RÖPORTAJ

11 HAZİRAN 2014 ÇARŞAMBA

Türkiye’nin ilk diplomalı kasabı, namı diğer ‘Etin Jönü...’

Röportaj: EDA ÖCALAN - GÖZDE SAYAR

G

ürkan Şef kimdir?

Denizli’de doğdum. Çocukluğumdan bu yana kasaplığa ve mutfağa tutkum vardı.

Bu işi yapmak istememden dolayı da Mutfak Sanatları Akademisi’nde hem yiyecek içecek işletmeciliği hem de aşçılık eğitimi aldım. Bu işin tabanından geliyorum aslında. Mete Alpay hocamın doğru yönlendirmeleriyle bu serüven başlamış oldu.

‘JÖN GİBİ ÇOCUKSUN NASIL KASAPSIN’

Size ‘Etin Jönü’ diye hitap edilmesinin sebebi nedir?

Ailemin kendi işi de gıda olduğundan hayatımda hep gıda vardı. Etin jönü demelerinin sebebi de Derya Baykal çok sevdiğim bir ablamdır. Çok çıkarım onun programına. Şapkamı dahi çıkarttırıp ‘İnsanlar seni saçsız zannetmesin’ diye takılır. Giyim tarzımla ‘Sen jön gibi çocuksun, nasıl kasapsın’ dedikleri için adım da öyle ‘Etin Jönü’ diye kaldı.

Türkiye’nin ilk diplomalı kasabı olarak biliniyorsunuz. Bunu biraz anlatır mısınız?

MSA’nın devamında İtalya’ya gittim.

Kendi kendime dedim ki ‘Makarnacı olmak istemiyorum. Pizzacı da olmak istemiyorum. Ben et tutkunuyum.’ Küçüklüğümden beri Kurban Bayramlarında çocuklar kaçarken ben tam tersi yanına kadar yaklaşırdım. Daha sonra 10-11 yaşlarında kasapla birlikte yüzme işi basladı bende. Bıçakla deriyi yüzmeye başlardım.

Kırmızı et tutkum da küçüklükten geliyor.

Diplomalı kasap hikayesine gelince MSA’dan mezun olduktan sonra diplomamı almam için staj yapmalıydım. 48 kişi mezun olduk o dönem.

Ben de Mete hocamın yönlendirmesiyle Tuzla’da büyük bir etçide staj yaptım. Böyle böyle derken işletme diplomamız var, aşçılık diplomamız da var. E tabi zorlu dönemlerde yaşadım. Yarım gün okuyup, yarım günde çalışıyordum değişik restoranlarda. Bulaşık da yıkadım, ızgara da temizledim. Akademi mezunuyum ancak alaylı gibi yetiştim aslında. Dünyada bildiğim kadarıyla üç tane olan okullardan (İngiltere’de bunlardan birisi) birisi Antalya’da kasaplık okulu.

Bunlar o dönem diplomalarını vermişlerdi.

Ben de Mete Alpay sayesinde ki kendisi oranın koordinatörlüğünü yapıyordu beni kontenjana almasıyla bir fırsat yakaladım. Türkiye’nin ilk diplomalı kasabı olarak da böyle lanse edildik.

Giyim tarzınızla da oldukça dikkat çekiyorsunuz. Şapkanızın bir sırrı var mı? İlk kez ‘Şeflerin Düellosu’nda şapka taktım ve bir daha çıkartmadım. 7 yıldır da bıyık bırakıyorum. Yelek giymeyi de çok seviyorum.

Babam özel günlerde bana da kıyafet diktirirdi ve hep yelek olurdu içinde. Bütün yeleklerim, Nişantaşı’nda modacı bir arkadaşıma ait. Şapkamı da Nişantaşı’nda evli bir çift yapıyor.

‘NİŞANTAŞI BENİM İÇİN KALE’

Başlama noktanız niçin Nişantaşı? İstanbul’un birçok yerinde bulundum. Etiler’de

İtalya’da başlayan mutfak yolculuğunda tutkunu olduğu kırmızı et üzerine diplomasını alarak bir ilke imza atan Gürkan Şef, namı diğer ‘Etin Jönü’ artık Nişantaşı’nda. İlginç giyim tarzıyla da dikkat çeken Gürkan Şef, merak edilen tüm soruların yanıtlarını Nişantaşı Postası’na verdi. oturuyorum fakat burasını inanılmaz sevdim.

Onlar da beni sevdi. Aramızda böyle bir dialog oldu ve dedim ki ben bir gün bu işi yapacaksam Nişantaşı’ndan başlamalıyım. Broşürlerim de de ‘Etin jönü evine geri döndü’ diye yaptık. Burası kale olmalı benim için diye düşündüm.

‘KATAR’DAN GÖRÜŞMEYE GELİYORLAR’

Nişantaşı’ndan sonra yeni hedef bölgeniz var mı? Şu anda Ege bayi bölgeliğini isteyen var.

Eskişehir’den bir görüşmemiz olacak ünlü bir isimle. Futbolculardan biri İstanbul Yeşilköy taraflarında istiyor bayilik gibi. Ama asıl önemlisi Haziran’ın 7’sinde Katar’dan görüşmeye geliyorlar. Bir aylık bir firmayız ama bu enerjiyle alakalı birşey. Bu bir bebek daha bir emeklesin ki yürümeye başlasın. O dönemde belki konuşulabilir. Partner anlamında birşey yapılabilir belki ama franchise anlamında

düşünmüyorum. Burger konseptim var, Gürkan Şef’in burgerleri adında.

Türkler, steak eti çok mu seviyor?

Artık et konusunda biraz daha bilinçlendi.

Türkiye’nin steak house mazisi altı yıllıktır. İnsanlar daha doğal ve yağsız et tercih ediyor. Nişantaşı Steak House’umuzda etleri dinlendiriyoruz… Marina, yağ ve sos yok. İnsanlar 10 yıl önceye göre daha fazla spor yapar oldu ve doğal olanın peşine düşmeye başladı. Proteinli gıdanın doğru bir besin olduğu düşünülüyor.

Kebap yenilmiyor çünkü çok yağlı etler. En doğrusu steak… Steak House şu an trend bir iş, önümüzdeki on yılın işi diyebilirim. Ünlü et lokantalarının karşısına rakip olarak çıktınız. Bu ortaklık nasıl gelişti?

Birçok firmada bulundum. Arkadan geliyorum, kasabın arkasından. Izgarada 350 derecede

et pişirdim. Bildiğimiz işi yapıyoruz, o yüzden de yaptığımız et lezzetli oluyor. Birçok ödül aldım yaptığım yemekler ile. Birçok teklif aldım danışmanlık için ama en sonun da kendi markamı yarattım. Gelen tepkiler çok iyi. Etleri itina ile seçiyorum. Bilecik, Afyon, Edirne’den geliyor.

ETTEN PASTA FİKRİ...

Etten pasta fikri nasıl ortaya çıktı?

Tabii. O enteresan bir şekilde çıktı. Ünlü dostlarımızın ağabeylerimizin özel günlerinde yaptık. Ekipçe ‘Etle alakalı ilginç bir şey yapılabilir mi’ diye düşündük. Bu şekilde ortaya çıktı. Menüde olan bir şey de değil zaten. Bu süreçte de bize önceden haber veriyorlar biz de etten pasta için bir hafta önceden hazırlanıyoruz.

Kaç çeşit et yapıyorsunuz?

Bu kalem yirmi, yirmi beş kalemdir. Et yiyorsanız yanında sebze ve nişasta olmalı.

Mangalda şişe domates, biber, soğan, mantar geçirip yapabilirsiniz.

‘ET SANATLARI AKADEMİSİ AÇACAĞIM’

İleride ete dair farklı projeleriniz var mı?

Bununla ilgili bir çalışmamız var tabi. Yemeğe dair birçok kitap var. Ama Türkiye’de kırmızı etle ilgili hiç kitap yok. Steak hakkında bir kitap yazıyorum. Hayalim Et Sanatları Akademisi açmak. Bunu planlıyoruz şu anda. Altına da teori için 10 masalı bir steak house açacağız. Kendi kasabımızı ve aşçımızı orada yetiştireceğiz. Özel specialleriniz neler?

Et’şi var. Bunun patentini aldım. ‘Şehvet’ var, ‘Kuzu Vals’ var. Çok lezzetli ve keyifli bir şey.

‘Sıcak Tabakta Steak’ var. Eylül’de uygulayacağım ‘Kuzu Germe’ var.

Et seçerken ve pişirirken nelere dikkat edilmeli? Ne gibi tavsiyelerde bulunursunuz?

Et seçerken kesinlikle aynı kasaba gitmeniz gerekir. Alacağınız ürünü biliyor olmanız lazım.

Kıyma ile ne yapacağınızı kasaba söylemelisiniz.

Dolma yapacaksanız eğer biraz daha fazla yağlı kıyma çektireceksiniz ve tek çekim yaptırırsınız.

Köfte yapacaksanız biraz da kuzu kattırırsınız içine ve iki çekim yaptırırsınız. Bunlar çok önemli.

Eğer et alıyorsanız pişirme tekniği de çok önemli.

Evinizde yapıyorsanız döküm tavalardan olması lazım. Doğru et doğru ekipmanla pişirilmeli.

Teflonla olmaz, döküm tava olacak ve etle çok fazla oynamayacağız, ete maşa temasında çok bulunmayacağız yoksa sıvısını kaybeder, çok pişmiş et çok fazla su verir. Çok pişmiş etin lezzetide olmaz, yüksek ateşte pişireceğiz. Köfteyi de tam tersi kısık ateşte çok çevirerek.

Et dışında sevdiğiniz, tükettiğiniz bir şey yok mu hiç ? İnanın haftanın 6 günü et yiyorum.Pazar günleri sadece ızgara somon yerim. Kahvaltıya da 250 gram sucukla falan başlarım. Bu 7 yıldır böyle. Günde 1 kilogram et tüketiyorum ve inanın bu benim için hiçbir şey...

SAYFA 7 11 HAZİRAN 2014 ÇARŞAMBA

HABER

Club Patara’da yaşam konforu İtalyan Devlet Liyakat Nişanı sahibi Yüksek Mimar Turhan Kâşo, Roma mimarisinden esinlenerek hayata geçirdiği Türkiye’nin cennet köşelerinden olan Kalkan’daki Club Patara, yaşam ve konforu biraraya getiriyor.

A

kdeniz’in tarihi ile denizin bütünleştiği muhteşem cennet koyu Kalkan’da eşsiz güzellikleri kucaklayan Club Patara Evleri’nin bir veya iki haftalık tapulu devre mülkleri, Ortaköy Radisson Blu Otel’de bir tanıtıtıldı...

CLUB PATARA AYRICALIĞI

Evsahipliğini Club Patara Evleri’nin kurucusu Yüksek Mimar Turhan Kâşo’nun yaptığı davette yeni ve özel ünitelerden meydana gelen çeşitli metre karelerdeki bahçe,

Yüksek Mimar Turhan Kâşo

birinci ve teras katlarından oluşan Club Patara’nın, nesiller boyu miras bırakılabilecek karlı bir yatırım olduğu vurgulandı. Benzersiz denizi, doğası ve özel üyesi olduğu RCI ortaklığı ile dünyanın her yerinde değişim sistemi, her yaşa hitap eden aktiviteleri ve sımsıcak dostluklarının yanısıra 20 yıllık nitelikli işletme tecrübesi ile yılın 12 ayı boyunca kesintisiz hizmeti ile Club Patara Evleri’nin yeni tapulu devre mülk sisteminin tanıtım gecesinde davetlilerin büyük ilgisini çekti.

ÖDÜLLÜ YAŞAM KÖYÜ

Misafirlerini özenle ağırlayan Yüksek Mimar Turhan Kâşo ve ekibi gecede kusursuz evsahiplikleri ile dikkat çekerken ilerleyen saatlerde Turhan Bey’in kendi fotoğraf makinesi ile çekip montajladığı Club Patara Evleri’nin tanıtım gecesinde, iş ve cemiyet dünyasının tanınmış simaları biraraya geldi. Geceye, Club Patara Evleri’nin ayrıcalığını ve konforlu bir devremülk deneyimini yıllardır yaşayan isimler de katıldı.

SAYFA 8 BABALAR GÜNÜ

11 HAZİRAN 2014 ÇARŞAMBA

Babalar Günü’nüz kutlu olsun

Baba !

Babam, ağabeyim, kardeşim, arkadaşım Ne zulüm, ne ölüm, ne korku Başımı eğmez !

Yalnız senin elini öpmek için Eğilir başım Babam, ağabeyim, kardeşim Arkadaşım ….

Nazım HİKMET

P

eki bu özel gün nasıl kutlanmaya başlandı? İşte bilinen en eski hikayesi…

Bir Amerikan İç Savaşı gazisinin kızı olan Sonora Smart Dodd’un Anneler Günü gibi babaların da bir günü olması gerektiği düşüncesiyle yola çıktığında bu günün dünyanın bir çok ülkesinde kutlanacağını hayal edemezdi belki…

Dodd, annelerinin yokluğunda altı çocuğunu tek başına büyüten babasının doğum günü olan 5 Haziran’ı Babalar Günü ilan edilmesi

Siz de usta şairin dizelerindeki gibi babanızın elinden öpüp, ona sıkıca sarılarak bu özel gününü kutlayın Deniz kenarında bir kahvaltı ile başlayacağınız ufak bir kutlamayla babanızla birbirinize zaman ayırmayı ihmal etmeyin. için çalışmalara başlar ancak bu çalışmalar o tarihe yetişemeyince kutlamalar haziran ayının üçüncü pazar gününe sarkar.

Babalar Günü ilk kez 19 Haziran 1910’da Washington’un Spokane şehrinde kutlanır. 1924 yılında Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Calvin Coolidge kutlamaları desteklemiş; ama resmi olarak Babalar Günü ilan etmemişti. 1966 yılında ise o dönemin başkanı Lyndon Johnson, her yıl haziran ayının üçüncü pazarının Babalar Günü olarak kutlanacağını açıklayan bir bildiri

BABAYLA KEYİFLİ BİR GÜN İÇİN… Babalar için en güzel hediye çocuklarıyla geçireceği bir haftasonu olsa gerek. Siz de Babalar Günü’nü birlikte keyifli saatler yaşayabileceğiniz bir zaman dilimine dönüştürebilirsiniz. İşte size bir kaç öneri…

yayımlar. 1972 yılındaysa başkan Richard Nixon’ın imzasıyla Babalar Günü yasal olarak ABD’de resmi tatil ilan edilir.

Katolikler ise Babalar Günü olarak farklı bir tarihi kutlar. Onlar bu kutlamayı dini açıdan ele alıp Hıristiyanlık peygamberi İsa’nın babası anısına, Mart ayının 19. gününü St. Joseph Günü adı altında babalarına armağan eder.

PTT’DEN BABALAR GÜNÜ’NE ÖZEL

Tüm dünyada babaların onurunu anlatan en

Balık tutmaya gidin:

Olta çantanızı aldığınız gibi Galata Köprüsü’ne gidebilir.

Güneşin batışına kadar bir yandan balık tutarak bir yandan da sohbet ederek eğlenceli bir gün geçirebilirsiniz.

Uzun bir kahvaltı: Kampa gidin:

İstanbul’un yakın çevresinde bulunan kamp alanlarından birini seçerek, şehrin kaosundan uzak doğayla iç içe bir haftasonuna ne dersiniz… Bu fikir hoşunuza gittiyse şimdiden hazırlanmaya başlayın.

Sportif olun:

Babanız da siz de spordan uzak bir haftasonu düşünemiyorsanız hem eğlenebileceğiniz hem de günü fit tamamlayabileceğiniz seçeneklere göz atabilirsiniz. En keyiflileri arasında kuykusuz ata binmek, golf oynamak, yüzmeye gitmek geliyor.

Eğer siz de yaşam koşuşturmacası içerisinde babanızla yeterince görüşemiyorsanız Babalar Günü için uzun ve keyifli bir kahvaltı organize edebilirsiniz. Bütün aileyi toplayabileceğiniz bu gün deniz kenarında bir mekanda güneşli bir haftasonunun tadını çıkarabilirsiniz.

güzel gün olarak bilinen Babalar Günü’nde siz de babanıza sıkıca sarılın. Babanız uzaktaysa PTT’nin başlattığı kampanyadan yararlanma imkanını kaçırmayın…

Babalar Günü dolayısıyla indirimli kargo kampanyası başlatan PTT, tüm özel günlerde olduğu gibi bu sene de 15 Haziran 2014 Babalar Gününden önceki 5 gün içerisinde postaya verilecek olan Kargo ve APG/ Kurye gönderilerine yüzde 10 Babalar Günü indirimi uygulayacak.

SAYFA 9 ALIŞVERİŞ

11 HAZİRAN 2014 ÇARŞAMBA

Adrenalin seven babalar için...

“TOYOTA GT86”

H

eyecan verici tasarım özellikleriyle üstün sürüş keyfi sunan GT86 Toyota’nın 50 yıllık spor otomobil birikimini yeniden asfalta taşıyor. Spor otomobilde tutkunun yeni adı olan arkadan itişli Toyota GT86, sürücüsü ile bütünleşerek gerçek, saf, heyecan veren ve eğlenceli sürüş keyfini garanti ediyor.

Dünyada sadece Toyota’da sunulan önden yatay (boxer) motor ve arkadan itiş özelliklerinin hayat bulduğu sürücü odaklı GT86, aynı zamanda dünyanın en kompakt 4 kişilik spor otomobili olarak tüm dikkatleri üzerinde topluyor.

LAR A B A B EL Z Ö E ’N GÜNÜ VERİŞ ALIŞ KLERİ E N E Ç E S

Kahve düşkünü babalara...

Ü

nlü İtalyan stilini tüm ürünlerine zarifçe yansıtan De’Longhi, ESAM 6900M Kahve Makinesi ile kahve tutkunlarına aynı anda kahve ve sıcak çikolata keyfi sunuyor. Tek tuşla beş çeşit kahve hazırlayabilen ESAM 6900M, tüm damak zevkine göre ayrı tatlar hazırlıyor.

Dore’den babalara özel...

Hitfire Man

Babanız için Tasarlandı

G

ünün yorgunluğunu üzerinden atabileceği, konforlu ve şık bir görünüm sunan Daydream, babanızın vazgeçemeyeceği bir model olacak. Babanız birbirinden değişik renk kumaş ve deri seçeneklerini de bulabileceğiniz Dayderam’in, keyfini yıllarca sürecek…

E

tkileyici çiçek kokularının karışımından oluşan Dore Hitfire Man’in üs notalarında bergamot ve menekşe yer alıyor.

Parfüm, orta notasındaki menekşe ve yasemin ile devam ediyor.

Babalar, Bruce Willis imzası ile yıldız oluyor

Babanız için okyanus esintisi

Avrupa’nın önde gelen doğrudan satış firması LR Health&Beauty Systems, Bruce Willis Personal Edition Parfüm Seti ile babaların güçlü karizmasına tamamlayıcı bir imza atıyor.

R

ahat ve spor stil sevenlerin vazgeçilmez markası Scooter, babalar günü için marin temalı modelleriyle sezonun trend renklerini ayaklarınıza getiriyor. Scooter modelleri, şık görünümünün yanı sıra yumuşak ve nefes alan yapısıyla da günün yorgunluğunu atmanıza yardımcı olacak.

Biri Babama Diğeri Bana

K

alite ve şıklığı bir arada sunan Pierre Cardin, Babalar Günü’nde her yaşa ve zevke uygun koleksiyonu ile tüm babaları ve oğullarını mutlu ediyor. Pierre Cardin, Babalar Günü’ne özel, sınırlı sayıda ürettiği Baba-Oğul Koleksiyonu’nda, aynı modelde üretilen 4-12 yaş arası çocuk ve baba ürünleriyle, Babalar Günü’nü unutulmaz kılıyor.

Favori’den babalar gibi hediye

B

abalar Günü’nde babanızın şıklığını, Favori’nin “Canım Babam” koleksiyonuyla tamamlayabilirsiniz. Her devrin favorisi altın ile babanızı bu Babalar Günü’nde sevindirin.

Değerli tüm zamanların hatrına

İ

sviçre’nin öncü saat markası Movado, zengin koleksiyonunda yer alan Movado Red Label serisi ile Babalar Günü’nde hediye alternatiflerinde şık modellerden vazgeçemeyenler için oldukça çekici.

Konkav noktalı siyah museum kadran, 42

mm çapı, siyah hakiki timsah derisi, kristal malzeme, paslanmaz çelik kasası 3 ATM su geçirmezlik özelliği ve İsviçre otomatik hareket özellikleriyle Movado Red Label serisi tam babanıza yakışacak kalite ve sağlamlıkta.

SAYFA 10 RÖPARTAJ

11 HAZİRAN 2014 ÇARŞAMBA

Güneri Civaoğlu: Birine kızdım, ona karşı kompleksim var diye yazı yazmam Türkiye’nin en ünlü gazetecilerinden olan Güneri Civaoğlu, kendisi hakkında merak edilen birçok soruyu içtenlikle yanıtladı. Usta gazeteci, gerek gazetecilik gerekse özel yaşantısı hakkında yaptığı cesur açıklamalarıyla dikkat çekti.

şahsın evine gittiğimde kapısını, eşinin veya çocuğunun açacağını ve onların yüzüne bakmak zorunda olduğumu düşünürüm. Daha fazla bir şöhret kazanayım gibi bir hırsım yok. Böyle bir şeye de ihtiyaç hissetmiyorum, kendi kendime aynada bakabileyim o bana yeter. Her kişi gazetesine girdiğinde, o gazetenin politikasıyla manevi bir mukavele yapmış demektir. Bu, batı konseptinde de böyledir; batı gazeteciliğinde ben şunu yazarım, ben buyum falan diyemezsin.

Buraya geldiğimde bu politika vardı, altı ay veya bir sene sonra değişti, denmesini de kabul etmiyorum O, işte altı imzalı olmayan bir mukaveledir ama gazeteciliğin gelenekleri içinde batı gazeteciliğinin geleneklerine benzemez.

Avrupa’da gazete politikasını değiştirmişse, bu yüzden tazminat yazar. Benim, kimseye hakaret etmediğim için, hiçbir zaman böyle bir sıkıntım olmadı. Fikirlerimi, bir şeye dayalı olması koşuluyla, medeni bir şekilde söylerim. Boşu boşuna birine kızdım diye ona karşı kompleksim var diye yazı yazmam.

G

üneri Civaoğlu kimdir? Bilmediğimiz yönleri var mıdır?

Bilinmeyen pek bir şeyim yok. Normal, her şeyi bilinen bir adamım aslında. Aşağı yukarı elli yıldır gazeteciyim. Hukuk Fakültesi’ni Ankara’da bitirdiğim zamanlarda gazetecilik yaparken TRT’de de sabah bültenlerini hazırlardım. Ardından Avrupa Konseyi nezdinde, TRT temsilcisi olarak çalıştım. Askerlikten sonra Tercüman Gazetesi’nin dış haberler sekreterliğinden genel yayın yönetmenliğine kadar yükseldim. Oradan ayrıldıktan sonra Güneş Gazetesi’nin üç ortağından birisi ve genel yayın yönetmeni oldum. Sonra; Sabah Gazetesi, Show TV kurucusu ve yönetim kurulu üyesi olarak devam ettim. 1996’dan beri de Milliyet Gazetesi’ndeyim. Daha evvel Sabah Gazetesi’ndeyken ATV’de sabah haberlerini sundum. Ardından Kırmızı Dosya programını yaptım. On yıldır da şimdi yapmakta olduğum “Şeffaf Oda”yı sunuyorum. Aynı zamanda, Milliyet’te durum programı ve Milliyet’in internet televizyonunda da akşamları yorumlar yapıyorum. Evliyim, çocuğum yok, köpeklerim var.

Gazetedeki yazılarınız ve televizyon programlarınız dışında bir gününüz nasıl geçiyor?

Sabah uyandığımda ilk olarak, kısa bir spor yaparım. Sporu genellikle evde, yürüyüş bandında yapıyorum. Bu sırada gazetelerim gelir, kahvaltı ederken gazetelerimi okurum. Yerli ve yabancı bütün gazetelere bakarım, haberleri izlerim. Zaman zaman televizyon programlarına bakarım. Spor salonuna gidersem, yürüyüş bantlarında yer alan küçük televizyonlardan internete girip yazıları okuyorum ve ardından da yüzüyorum. Öğlenleri genelde randevum olur, ona giderim. Öğleden sonraları ise her gün gazeteye gelirim. Gazeteciliğe başladığımdan beri buranın havasını hissetmeden, solumadan olmuyor. Mutlaka aşağıya yazı işlerine inerim.

Arkadaşlarla sohbetler edip, onların havasını da teneffüs eder, yazıya geçerim. Yazıdan sonra da eğer bir etkinlik varsa ona giderim. Bunun haricinde evde eşimle vakit geçiririm, kitaplarımı okurum, gece saat on iki veya bir gibi de yatarım.

Avukatsınız aslında. Hayaliniz gazeteci olmak mıydı?

Avukatlık sadece duvarda asılı bir ruhsat.

Bunun için gazetecilik bilinçli bir tercih diyebiliriz. Aslında benim tercihim gazeteci olmak değil, Akis’te yazmaktı. Akis’le çok önemli bir duygusal bağım vardı. Zaten, gazetecilikle ilgili ne öğrendiysem Metin Toker’den öğrendim.

Uzun yıllar çok istikrarlı ve başarılı bir kariyeriniz oldu. Gazetecilik standartlarında bir çığır açtığınızdan da bahsedilir. Ertuğrul Özkök’ün sizin hakkınızda “O bizim sendikamızdır” diye bir cümlesi de vardır...

Mehmet Yılmaz da der bunu. Ben ilk gazeteciliğe başladığımda, yüksek eğitim alan çok az insan vardı. Çetin Altan ve bir iki kişi daha... Gazeteciye kız verilmez gibi laflar dolaşırdı. Gazeteci çok sigara içer, gazeteci içki içer gibi sevmediğim bir takım yakıştırmalar yapılırdı. Ben gazeteye girdiğim andan itibaren çok iyi paralar kazanmaya başladım, benim bir sıkıntım olmadı. Bir banka müdüründen çok daha fazla para kazanıyordum. Parayı harcayacak yer bulamazdım. Saat onda uyurdum. Yirmi iki yaşında Çankaya’da bir apartman dairem vardı.

‘ABDİ İPEKÇİ BANA AĞABEYLİK YAPTI’

Fakat genel bir tanımlama olduğu için bu, eğer bir gün gazete sahibi olursam gazeteciler için sadece davetli olarak bulunmadıkları, davet ettikleri de bir ortam olmasını istedim. Yani sizi bir politikacı ya da bir iş adamı bir yere götürüyorsa, siz de onu alıp aynı ayarda ya da daha iyi bir yere götürebilmelisiniz. Gayet iyi hatırlıyorum; rahmetli Abdi İpekçi, benim de çok iyi dostumdu. İkimiz aynı zamanda genel yayın yönetmenliği yapıyorduk. Bana gerçekten ağabeylik yapmıştır, nur içinde yatsın. Abdi Bey, Ajda Pekkan’ın da aralarında bulunduğu bir grupla Alaturka’ya gitmiş. O zamanın parasıyla ben galiba 125 bin liranın yanı sıra 20-25 bin lira temsil gideri alıyordum. Yani o zamanın parasıyla Boğaz’da bir yalıda oturabiliyordum.

Abdi Bey, o zaman 70 bin alıyordu ve o gece gelen faturaya imza atığı için parayı maaşından taksitle kesmişlerdi. Çok gururlu bir adam

‘YURTDIŞINDA BENZETİP YOLDA ÇOK ÇEVİREN OLMUŞTUR’

olduğu için bu durumu hiç mesele yapmamıştı.

Bu yüzden, ben Güneş Gazetesi’ni kurarken, ortaklarım Ömer Çavuşoğlu ve Ahmet Kozanoğlu, para konusunda son derece anlayışlı ve olaya güzel bakan insanlar olarak yanımda yer aldılar. Parayı onlar koyuyorlardı, ben yüzde 35 ortaktım. Ben onları alırken, daha doğrusu kazanırken demeliyim, arkadaşlarımızın her biri Türkiye’deki en başarılı ilk üç gazeteciden biriydi. Gazete daha çıkmamıştı ve bu adamların hayatlarını devam ettirmeleri lazımdı. Çünkü gazete çıkmazsa, hemen eski aynı pozisyonlarına geri dönemezlerdi. Bundan dolayı, herhangi bir şekilde bu gazete bir kazaya kurban giderse diye onlara, aldıkları ücret için, bankaya bir para verirdim peşin, o paranın faizi, onun o sırada aldığı maaşı karşılayacak kadar olurdu.

Böylece aslında para, transfer gibi görünürdü; ama öyle keyfi yapılan bir şey değildi. Bu şekilde hepsinin maddi durumu giderek iyileşti. İşte sendika dedikleri de bu oldu; hepsinin maaşları çok yükseğe, neredeyse birkaç misline çıktı. Bize gelmeyenlere, bize teklif yapmayan kişilere, kalmaları için veya maaşlar arasında uçurum olmaması için diğer patronlar çalışanlarına önemli zamlar yapmışlardı.

Mesela Mehmet Yılmaz’ın durup dururken “Bir sürü zam aldım!” demesi, arkadaşlar tarafından hiç unutulmadı. Biz, gazete daha çıkar çıkmaz birinci olduk ve böylelikle ne kadar isabetli kişilerle çalıştığım ortaya çıktı.

‘UĞUR DÜNDAR HEMEN HER ŞEYE KOLAYCA İSTİFA EDER’

Aslında hepsi dostum olur. Benim Babıali anılarım pek kötü değildir. Hep çok kötü bahsedilir ama ben gittikçe daha çok özlüyorum. Herkes “Ah bizim zamanımız, ah

eski bayramlar...” der; ama öyle değil. Medyaya şimdi baktığınız zaman çok farklı. Mesela Kemal Ilıcak’ın evinde, boğaza nazır, gazetecilere yemekler verilirdi. Rahmetli Yılmaz Çetiner, Feyyaz Toker olurdu o yemeklerde... O muhitte gazetelerin birbirleriyle rekabetleri vardı ama o kadar güzel geceler geçerdi ki; ne hikayeler anlatılır, espriler, kahkahalar, gezi öyküleri...

Birinin kağıdı biter öteki gazete patronuna telefon eder, kim ne kadar satarsa, diğerinin aleyhine olacağını bildiği halde kendi kağıt stoklarından birbirlerine kağıt gönderirlerdi. Çok genç yaşta bu görgüyle yetiştik... Bunların hepsi etkilidir. Bir de, “Hayatımda Uğur Dündar kadar kolay istifa edebilen bir adam daha görmedim. Her şeye hemen istifa eder.”

‘DAHA FAZLA ŞÖHRET GİBİ BİR HIRSIM HİÇBİR ZAMAN OLMADI’

Geleneksel medyada müthiş bir kariyeriniz var. Peki ya sosyal medya ile aranız nasıl?

Sosyal medyayı pek fazla kullanmıyorum ama dediğim gibi akşamları Milliyet’in internet televizyonunda yorum yapıyorum.

“Medya baskısı” hakkında ne düşünüyorsunuz?

Bana hiç baskı olmadı. Yalnız ben hukuk kökenli olmam sebebiyle hayatım boyunca iki kere mahkemeye girdim; birinin sonunda siyasetçinin biri İsa’yım falan dedi, diğeriyse eski ulaştırma bakanıyla ilgili bir konuydu, onun da mahkemesi düştü. Hiç tekzip almadım, sadece birkaç düzeltme aldım, onları da bir ilke olarak yayınlarım her zaman. Yani mahkemeye düşecek hata yapmamaya gayret ederim ve kimsenin ailesine, kendisine hakaret etmem; ama fikrimi olduğu gibi yazarım. Her zaman, yazdığım

Sizin gezmeyi, görmeyi, yeni tatlar keşfetmeyi çok sevdiğiniz söyleniyor. Hatta gurme olduğunuz da söyleniyor. İstanbul’da tavsiye edebileceğiniz favori mekanlar nereler?

Neresi olursa olsun, Rasim Bey’in dükkanları benim hiç şaşmazlarımdır. Rasim Özkanca’nın imzası olan yeri ve onun titizliğini bilirim.

Herkes onun borsasının et olduğunu düşünür ama dün orada harika bir lüfer yedim. Bunun dışında, başka sevdiğim bir sürü yer var. Kıyı’da balık yemeyi severim. Ayrıca pastırmalı kuru fasulyeyi ve ispir fasulyesini Laz’ın Yeri vardır, orada yerim. Asmalı Mescit’in girişinde sağ tarafta Ece Hanım’ın ve Mama Shelter’in köftesini; Marie Antoinette’nin Nişantaşı’nda el yapımı çikolatalarını ve sakızlı dondurmasını; Günaydın’ın etlerini, sucuklarını; Beyti’nin etlerini, dönerini severim. Öyle bir-iki tane değil, sevdiğim çok yer var.

Giyim tarzınız da oldukça renkli ve canlı.

Bir stil danışmanınız var mı?

Yok. Gardırobumdaki bütün giysileri ben seçiyorum, öyle çok da uzun uğraşmam açıkçası kıyafet seçerken. Façonnable benim sponsorumdu. Bir ara oradan giyiniyordum o kadar. Hayat renkli ve güzel, kıyafetlere de yansıtmak lazım diye düşünüyorum.

Yıllar geçiyor ve hala aynısınız? Bunun bir reçetesi var mı? İşte en kötü soru bu. Sen yaşlısın demenin bir başka yolu... Bir zamandan sonra da denir ki: “Maşallah, sizi iyi gördüm.” Ona döndü bu hesap...

Peki, ya “Jack Nicholson” efsanesi? Çok benzetilme hikayem var gerçekten.

Yurtdışında da yolda çevirip sordukları olmuştur. Aman Allah adama uzun ömürler versin, bizim karizma çizilir, ona bir şey olursa.

Son zamanlarda çok şişmanladı ama dünya matrağı bir herif kendisi. * Röportaj Mag Dergisi’nden alınmıştır.

SAYFA 11 GEZİ

11 HAZİRAN 2014 ÇARŞAMBA

Rotanızı Ege’ye çevirin Yaz tatili denilince akla ilk gelen yerlerden olan Bodrum ve Çeşme’den farklı bir rota istiyorsanız sizin için derlediğimiz keşif noktalarına göz atın…

Kalabalıktan uzaklaşıp Ege’nin gizli köşelerini keşfetmeye hazır olun.

A

ssos’tan başlayıp, tüm körfezi saran tatil beldeleri Küçükkuyu, Akçay, Edremit, Ören size bekliyor. Denizin yanı sıra doğal ve tarihi güzellikleri önünüze serecek olan Assos’un antik limanını gezebilirsiniz. Assos’tan sonra yine kıyı yolundan Küçükkuyu istikametine doğru gidip, tanrıların sığınağı İda (Kaz) Dağları ile kucaklaşabilirsiniz. Burada Zeus’un Troya Savaşını izlediği tepede bin pınarlı İda’nın sesini dinleyebilir, Sarıkız Zirvesi’ni ve Tahtakuşlar Köyü’ndeki Etnografya Müzesi’ni gezebilirsiniz.

Sonra soluğu, Türkiye’nin en lezzetli zeytinyağlarının üretildiği Ayvalık’ta alabilirsiniz.

Burada eski Ayvalık’ın dar sokaklarında gezinmenizi, Cunda Adası’nda eski Rum evlerinin süslediği sokakları ve Taksiyarhis Kilisesi’ni ziyaret edebilirsiniz. Bir de Ayvalık’ın en yüksek yeri olan Şeytan Tepesi’ne çıkıp, oradan adalara bakarak güneşi batırmayı ihmal etmeyin.

BADEMLI KÖYÜ - KALEM ADASI

Dikili’nin eski bir Rum köyü olan Bademli açıklarında uzanan bu muhteşem ada işadamı Yüksel Dartar tarafından 1973’te satın alındı.

‘Türkiye’nin Maldivleri’ Kalem Adası’na Bademli Köyü’nden kalkan özel bir tekneyle yaklaşık beş dakika içinde ulaşabiliyorsunuz. Doğası, havası, coğrafyasıyla adeta bir yeryüzü cenneti olan ada, Midilli’ye göz kırpan muhteşem manzarasıyla insanın aklını başından alıyor. Son dönemlerde magazincilerden kaçmak isteyen ünlü isimlerin de gözde tatil rotaları arasında yer alan adada konaklamak için yalnızca tek bir tesis bulunuyor: ‘Oliviera Resort’.

CELEP’İN YERİ’NDE TAZE BALIK

Edremit’ten geçerken zeytin ve sepet peyniri almayı ihmal etmeyin. Ayrıca ilçenin en eski lezzet durağı olan Cumhuriyet Lokantası’nda kendinize bir ziyafet çekmeyi unutmayın.

Kaz Dağları’nda, Çamlıbel’deki Zeytinbağı Oteli’nde, Erhan Şeker’in yöre otlarından pişirdiği yemeklerin lezzetini unutamayacağınızı söyleyebilirim. Ayvalık Cunda sahilindeki lokantalar, meze konusunda adeta birbirleriyle yarışır. Taş Kahve’nin önüne oturup, teneke tulumuyla yapılmış “Ayvalık tostu”nu yememek olmaz. Ayrılmadan bagajınıza küçük bir teneke sızma zeytinyağı koyun. Eski Foça’da ise Celep’in Yeri’nde en taze balıkları ve mezeleri yiyeceğinizden emin olabilirsiniz.

MENDERES OVASI’NDAN BOZDAĞLAR’IN ETEKLERINE

İzmir’den Selçuk’a gelirken, Selçuk girişinde Tire’ye doğru sapıp, Küçük Menderes Ovası’ndaki yolculuğunuzu başlatabilirsiniz. Ağaçlı, yeşil bir yol sizi antik dönemde adı Thyrea olan Tire’ye ulaştıracaktır. Tire, hem Bizans hem de Osmanlı döneminde bölgenin en önemli yerleşim yerlerinden biriydi. Burada gezeceğiniz tarihi yapılar ise şöyle; Yahşi Bey Camii, Ulu Camii, Bedesten, Neşetoğlu Konağı. Ayrıca eski sokakları, unutulmaya yüz tutan sanatların hâlâ İcra edildiği çarşıyı mutlaka gezmek gerekir.

Salı ve cuma günleri kurulan pazar yeri de ilginç görüntüler sunar.

Tire’den sonra, Ödemiş’te bir tur atıp, 8 kilometre ötedeki Birgi’ye ulaşacaksınız. Köyün geçmişi Bizans’a dayanır. En önemli iki eseri Ulu Camii ile Çakır Ağa Konağı’dır. Ayrıca dere boyuna sıralanmış taş evler görülmeye değer.

Birgi’den sonra, Salihli istikametine doğru

Bozdağ tırmanışı başlar. Virajlı yoldan yedi kilometre ilerledikten sonra, görüntüye giren Gölcük sizi kendine davet edecektir. Yolu biraz uzatıp göle doğru sapın, pişman olmazsınız.

ALTIN SARDES

Gölü çepeçevre dolaşıp tekrar Bozdağlar’a dönüp şaşırtıcı manzaraları aştıktan sonra Salihli’ye doğru ineceksiniz. Burada Lydia’nın başkenti “Altın Sardes” sizi bekliyor. Kent kalıntıları, muhteşem Gymnasion, Artemis ve Kybele tapınakları, Sardes Sinagogu sizi şaşkınlığa uğratacak.

Sart kalıntılarını gezdikten sonra, direksiyonu Akhisar istikametine doğru kıracaksınız. Bu yol sizi, adını Lydia krallarına ait tümülüslerden alan “Bin Tepe” adlı bölgeye götürecek. Göreceğiniz her yükseltinin bir kral mezarı olduğunu unutmayın. Bunların içinde en büyük olanı, 355 metre çapında ve 73 metre yüksekliğindeki Alyattes’in mezarı. Herodotos bu tümülüsü: “Mısır ve Babil’deki anıtlar bir yana, öyle bir

anıt varır ki, bilinen bütün öbürlerini aşar” diye tanımlar. Yolunuz Marmara Gölü’nün, yeşil tarlaların ve kral mezarlarının arasından geçip Akhisar’a ulaşır. Buradan sonra “evli evine köylü köyüne” misali dileyen dilediği istikamete doğru direksiyonunu kırabilir.

LEZZET DURAKLARI

Tire’nin Kaplan Köyü’ne tırmanıp, Kaplan Restoran’a (Lütfü ve Hürmüz’ün yeri) giderseniz, otlardan yapılmış çok lezzetli yemekler yiyebilirsiniz. Mönü otlarla kısıtlı değil, keşkek, Tire Kebabı da ihmal edilmeyecek tatlar. Tire’nin sucuğu, tatlı lor peyniri de lezzetlidir. Bagajda bunlara yer açmanız gerekir. Ödemiş’in “Yağlı Kebabı”nın mutlaka tadına bakmalısınız. Bu muhteşem lezzeti uzun süre unutamayacaksınız.

Birgi girişindeki Birgi Lezzet Durağı’nda ekmek dolması yiyebilirsiniz. Salihli’nin meşe kömüründe pişirilen “Odun Köftesi” dillere destandır. Gölmarmara’nın çıkışındaki lokantalarda taze göl balıklarını tadabilirsiniz.

SÖMBEKI

Sömbeki (Simi), Yunanistan’ın Ege’deki 12 Adalar olarak bilinen adalarından biri. Adını Yunan mitolojisindeki Nymph Syme’den alıyor. Eskiden Türkler “sümbek” isimli küçük teknelerle sünger avcılığı yapıyormuş, Osmanlı döneminde adanın adı Türkçe’ye Sömbeki diye geçmiş. Kanuni zamanında adadan saraya sünger yolluyorlarmış. Tersaneleri de ünlüymüş. Senede 500 tekne yapılıyormuş. Şimdi ise ana gelirleri Turizm. Simi diğer Yunan adalarına göre en sıra dışı mimariye sahip. Klasik ada renkleri beyaz ile mavinin tekelinden sıyrılmış, canlı renklere bürünmüş. İki yüzyıl boyunca St. John Şövalyeleri’nin hakimiyetinde kalan Simi’nin ekonomik gelişmesinde konumunun önemi büyük. 1912’den 1945’e kadar İtalyanlar’ın işgal ettiği başkenti Yialos, Neoklasik dönemin bütün güzelliklerine sahip. 2800 sakini ile sessiz ve huzurlu bir yerleşim olan Simi, büyük ün kazanan “Yabancı Damat” dizisine de ev sahipliği yapmıştı.

Datça’nın karşısındaki ada, Şövalye Kalesi, Chorio Simi ve şehrin aşağısındaki Yialos gibi bölgelere bölünmüş. Ağaç oymacılığıyla ünlü.

Bu geleneksel el sanatının sıra dışı örneklerini görebilirsiniz.

ÇAN KULESI İZMIR’DEKI KILISEDEN ESINLENDI

Adada çok sayıda Kilise, manastır yer alıyor: Megali Panayia Kastro, Baş melek Michail Panormiti manastırları ve Megalos Satiras gibi.

Panormiti Manastırı’nın çan kulesini İzmir’deki Aya Fotini Kilisesi’nden esinlenerek yapmışlar.

Adadaki eski bir konakta Simi Arkeoloji Müzesi bulunuyor. Tarihi mahallesi Chorio’daki müzenin etrafı da çok ilginç. 375 merdiven çıkmaya değiyor.

Adada Türkler de yaşıyor. Simililer cumartesi günleri pazar alışverişi için Datça’ya gidiyor.

Siz de bu bayram hızlı bir tekneyle yarım saatte Datça’dan Simi’ye ulaşabilirsiniz.

Adanın en şık restoranı limandaki Manos.

Ortam kadar fiyatlar da süper! Komşularından Mythos ise salaş bir balık restoranı ama yemekler gayet lezzetli.

SAYFA 12 SAĞLIK

11 HAZİRAN 2014 ÇARŞAMBA

Güneş cildiniz için tehlike haline gelmesin!

Sağlık üzerinde olumlu etkileri olsa da güneş ışınları cildimize zarar verebiliyor. Güneşten olabildiğince yararlanmak ve gelebilecek tehlikeleri bertaraf etmek için dikkat edilmesi gerekenleri Prof. Dr. Dilek Demir Erol anlattı.

Ö

zlemle beklediğimiz güneş, yüzümüzü güldürse de hiç istemediğimiz sorunlar yaşamamıza yol açabiliyor. Baharla birlikte bazı dermatolojik hastalıkların görülme sıklığı artıyor. Bu hastalıkların başında da alerjik deri hastalıkları geliyor. Özellikle ‘atopik bünyeli’ yani saman nezlesi, alerjik egzama ve astım gibi hastalıkların daha sık gözlendiği kişilerde, cilt sorunlarına daha sık rastlanıyor. Kış boyunca nemsiz kalarak kuruyan ve matlaşan cilt, güneşle temas edince çeşitli sorunlar yaşamaya başlıyor.

Atopik bünyeli bireylerde bu sorunların etkisi daha yoğun ve uzun sürüyor. Güneşe maruz kalan bölgelerde deri döküntüleri, koyu lekeler, yanıklar ve uzun vadede kötü huylu tümörlerin oluşumuyla erken cilt yaşlanması görülebiliyor.

Bu dönemde değişen ısı değerleri ve nem oranları da deride görülebilen bazı bulaşıcı hastalıkların sıklığını artırabiliyor. Bakteriyel, viral ve mantarlara bağlı cilt hastalıkları sıcakta daha çok görülebiliyor.

Prof. Dr. Dilek Demir Erol, yaza geçiş döneminde güneşe uzun süre maruz kalmadan önce bazı tedbirler alınması gerektiğini vurguluyor. Cildi nemlendirmek amacıyla cilt tipine uygun nemlendiriciler, yenilemek amacıyla da dermakozmetik ürünler kullanılması, dikkat edilmesi gerekenlerin başında geliyor. Dışarı çıkarken mutlaka cilt tipine uygun bir güneş koruyucu kullanmak gerekiyor. Bazı deri hastalıkları güneşe maruz kalmakla daha da şiddetlendiğinden; özellikle sivilce, akne, lupus eritematozus, seboreik egzama, uçuk sorunları olanların güneşle temastan kaçınmaları gerekiyor. Prof. Dr. Dilek Demir Erol Güneşin zararlı etkilerinden korunmak için önerilen dermakozmetik ürünlerin en iyi sonucu vermesi için seçimlerin çok iyi yapılması gerektiğinin altını çiziyor.

Gündelik yaşamda güneşten korunmanın en iyi yollarından biri güneşten korunma ürünleri. Güneş koruyucu ürünler; ışınları yansıtarak, zararsız ışın demetlerine ve enerjiye dönüştürerek etkilerini gösterir.

Güneş ürünlerinde istenen etki UVA ve UVB ışınlarını bloke etmesidir. Gündelik hayatta, kısa süreli güneşe maruz kalma durumunda (birçok yüz nemlendiricisinde bu oran mevcut) 15 faktörlü bir koruma ürünü yeterli olurken;

‘Kozmetikler kişiye özel ve organik olmalı’

P

uzun süreli güneşte kalma durumunda ise 30 ve üstü faktörleri tercih etmek gerekiyor. Güneş ürünü seçilirken, ürünün UVA-UVB, hatta UVA1 filtresi olması öneriliyor. Ayrıca, ürün seçiminde deri fototipi (DFT) de önem taşıyor. DFT’i I ve II olan bireylerde 30 faktör üstü ürünleri kullanmak daha doğrudur. Güneşe hassasiyet gerektiren durumlarda, genetik hastalıklarda (kseroderma pigmentosum vb.) ise 50+ faktörlü ürünler, koruyucu açık renkli giysiler, geniş terekli şapkalar, cam filmleri, güneş gözlükleri gerekli oluyor. Yağlı ciltlerde su bazlı, kuru ciltlerde ise yağ bazlı ürünler tercih edilmeli.

Sadece yüzümü değil, ellerimizi de korumamız gerektiğini unutmamalıyız. Özellikle yaz aylarında kullanacağımız el kremlerinde en az 8 koruma faktörlü ürünleri tercih etmeliyiz. Ellerde oluşacak güneş hasarlarını gidermek çok zor ve sabır gerektiren bir tedavi sürecidir. Bu nedenle var olanı yani cildimizin, ellerimizin sağlığını korumak birinci görevimiz olmalı…

rof. Dr. Dilek Demir Erol, kullandığımız kozmetiklerin içerdikleri kimyasallar nedeniyle kullanım sırasında çok hassas davranmamız gerektiğini söylüyor. Kimyasalları deri yoluyla almak, onları yutmaktan daha risk taşıyor. Deri yoluyla direk vücuda giren ve hızla dolaşıma karışan kimyasallar, organlara hızla taşınıyor ve uzun süreli kullanıldıkları için dokularda depolanıyor. Bazı kozmetikler, bir kez maruz kalmayla herhangi bir hastalık tablosu oluşturmazken; zaman içinde kimyasalın gittikçe artış gösteren etkileri ortaya çıkabiliyor. Yazın özellikle kadınların sıkça kullandığı bronzlaştırıcı kremler 22 kimyasal içeriyor. Bunların kullanımı kurdeşen, tahriş, hormonal bozukluk gibi sonuçlar ortaya çıkarabiliyor. Bu nedenle ürünlerin içeriklerinin çok iyi anlaşılması ve buna göre seçimin yapılması gerekiyor. Bu noktada önemli bir konuya daha işaret eden Prof. Dr. Dilek Demir Erol, “kişiye özel dermakozmetik ürünlerin” kullanılmasının daha sağlıklı olduğunu belirtiyor.

Kişinin genetik özelliklerine, cilt yapısına, isteklerine göre kişiye özel hazırlanan, doğal içerikli ürünler daha iyi sonuç vererek, kimyasalların zararlı etkisini de en aza indiriyor. Prof. Dr. Dilek Demir Erol ilaçlar gibi kozmetik ürünlerin de kişiye özel ve organik üretilmesinin daha etkili sonuçlar yaratacağını vurguluyor.

SAYFA 13 KÜLTÜR - SANAT

11 HAZİRAN 2014 ÇARŞAMBA

SiNEMA 27 HAZİRAN 2014

Aynı Yıldızın Altında 16 yaşındaki Hazel üç yıldır tiroid kanseriyle boğuşmaktadır ve kanser akciğerlerine de sıçradığı için yanında bir oksijen tüpüyle gezmektedir. Kanserli hastalar için oluşturulan destek grubunun bir terapi seansı esnasında Augustus isimli bir gençle tanışır. Augustus da beyin tümörüyle savaşmış ve bu yolda bir bacağını kaybetmiştir. İkili birlikte zaman geçirdikçe birbirlerine aşık olurlar. Josh Boone’un yönetmenliğini üstlendiği film, John Green’in romanından Scott Neustadter ve Michael H. Weber tarafından uyarlandı. Filmin başrollerindeyse Shailene Woodley, Ansel Elgort ve Willem Dafoe yer alıyor.

21 HAZİRAN 2014

Geçmişin İzleri İkinci Dünya Savaşı esnasında Japonya tarafından inşa edilmeye başlanan Thai/Burma demiryolu, Japonya’nın müttefikleriyle olan iletişimi kolaylaştıracak stratejik bir noktada konumlanmıştır.

Demiryolunun yapımında Japon ordusu tarafından ele geçirilen tutsak askerler görev almaktadır ve insanlık dışı şartlarda çalıştırılan bu askerlerden birçoğu hayatını kaybetmekte, geri kalanlar ise açlık ve aşırı yorgunlukla mücadele etmektedir. Eric Lomax’ın gerçek yaşamından beyazperdeye uyarlanan filmde Nicole Kidman, Stellan Skarsgård ve Colin Firth rol alıyor.

20 HAZİRAN 2014

Barselona’da Bir Yaz Gecesi Bir yaz günü Barselona semalarında görünen Rose kuyruklıyıldızı, bu büyüleyici şehirde bir gece vakti 567 farklı aşk hikayesinin doğmasına neden olur. Hayal, umut ve arzuyla kuşanan gece, insanlar arasında özel bir bağın oluşmasını sağlar. Bu hikayelerden altısını beyazperdeye yansıtan romantik komedi türündeki film, bir daha yüzyıllar boyunca gerçekleşmeyecek bu olay ekseninde dostluk, aşk ve tutku kavramlarını ele alıyor. Filmin yönetmen koltuğunda Dani de la Orden bulunurken başrollerinde Francesc Colomer, Jan Cornet ve Joan Dausà yer alıyor.

27 HAZİRAN 2014

Sevgilinin Ardından Londra’da yaşayan Kamboçyalı bir kadın, oğlunun ani ölümüyle yıkılır ve hayattayken tanıyamadığı çocuğunu, kaybettikten sonra tanımaya karar verir. Yıkıma uğrayan aile, bir yandan acılarını aşmaya çalışırken diğer yandan da yakınlarını toparlamanın telaşındadır. Kadın, oğlunu anlamak için çıktığı bu yolculukta bir gün beklenmedik bir misafirle karşılaşır.

Oğlunun geçmişte güçlü hisler paylaştığı eski bir arkadaşı ortaya çıkar ve anneye bu yolculuğunda yardımcı olmaya başlar. Kadın oğlunun kendilerinden sakladığı bu gerçekle zamanla üstesinden gelir.

u rd vu ı n sı ga am d ’ su u k y U ış ‘K ’a es Cann Yılmaz Güney’in ardından 32 yıl sonra Nuri Bilge Ceylan Türkiye’den ödül alan ikinci yönetmen oldu.

N

uri Bilge Ceylan 1995’te çıktığı Cannes Film Festivali yolculuğunda mutlu sona ulaştı. Daha önce iki kez ‘Büyük Jüri’ ve bir kez en iyi yönetmen ödülünü kazanan Ceylan ‘Kış Uykusu’ ile Altın Palmiye’ye uzandı.

‘SANAT FİLMERİ İÇİN BİR UMUT’

Ceylan, bir gün önce de Uluslararası Sinema Yazarları Federasyonu’nun (FIPRESCI) ‘en iyi film’ ödülünü alarak Cannes’a damgasını vurmuş oldu: “Bu ödülün Türk sinemasının 100. yıl dönümünde kazanılması da çok güzel bir tesadüf. Bu Türk sinemasının kazandığı ikinci Altın Palmiye. 32 yıl önce Yılmaz Güney’in

senaryosunu yazdığı Yol filmi de oldukça iyiydi.

Seçilen ve ödül verilen filmim sanat filmleri için hala bir umut olduğunu gösteriyor. Bu en zorlu alanlardan biri.”

Filmde emekli oyuncu Aydın’ın taşrada küçük bir otelde çalışarak geçirdiği günler anlatılıyor. Yanında karısı ve boşanmış kız kardeşi olan Aydın kışın gelmesiyle uzaklara gitmenin yolunu arıyor.

Kış Uykusu’nda Haluk Bilginer, Demet Akbağ, Melisa Sözen ve Nejat İşler oynuyor.

İKİNCİ EN BÜYÜK ÖDÜL

Altın Palmiye’den sonra gelen büyük ödülü ise festivaldeki tek İtalyan filmi ‘The

Wanders’ ile Alice Rohrwatcher aldı: “Film bir ailenin hayatı hakkında. Filmi yaparken başka büyük bir ailenin kurulmasına şahit oluyoruz.

Kardeşim Alba ile çalışmak büyük sürprizdi.

O akan bir nehir gibi çok doğaldı. Monica ile çalışmak tam bir mücevher gibiydi. Çünkü o oldukça ironik ve zeki bir kadın.”

JÜRİ ÖZEL ÖDÜLÜ GODARD VE DOLAN’IN

‘En İyi Senaryo Ödülü’nü Andrey Zvyagintsev’in çektiği ‘Leviathan’ filmi aldı.

Festivalde Jüri Özel Ödülü’nü Xavier Dolan ve Jean Luc-Godard paylaştı.

Vizyon Tarihi: 13 HAZİRAN 2014

SAHNE GORAN BREGOVIC’İN Balkan müziğinin tanınan ismi Goran Bregovic, 4 Temmuz’da Harbiye Açıkhava Sahnesi’nde İstanbullu müzikseverlerle buluşuyor.

KİTAP

KONSER

W

edding and Funeral Band ile beraber konserler veren Goran Bregovic, şüphesiz ki Balkanlar’ın en tanınmış besteci ve şarkı sözü yazarlarından biridir. Film müziğine ilk olarak 1978’de Mica Milosevic’in Nije Nego filmiyle başlayan Bregovic’in en renkli ortaklığı yönetmen Emir Kusturica ile gerçekleşti. 1989’da Çingeneler Zamanı, 1993’te Arizona Dream, 1995’de Cannes Film Festival’ini kazanan Underground ve 1998’de Crna Macka gibi Emir Kusturica filmlerinin müziklerini yaparak Kusturica ve Bregovic çok başarılı bir ikili haline geldi.

Sanatçı ayrıca 2008’de Can Dündar’ın yazıp yönettiği Mustafa filminin müziklerini de yaptı. Sanatçı Türkiye’de İzmir, İstanbul, Kocaeli, Bursa, Ankara ve Diyarbakır illerinde de konserler verdi.

Sanatçının eserlerinden bazıları Sezen Aksu, Oya-Bora ve Candan Erçetin gibi Türk müzisyenler tarafından Türkçe sözlerle seslendirildi. Goran Bregovic’in, geniş repertuvarından seçtiği şarkılarla, hiçbir konseri birbirine benzememekle beraber hepsi Balkan kültürünün derin izlerini taşımaktadır.

KONSER

D

Firar/Alice Munro

D

Ekşi Fest

ünyaca ünlü İspanyol asıllı Fransız müzisyen Manu Chao, La Ventura 2014 turnesi kapsamında 21 Haziran Cumartesi günü Life Park’ta düzenlenecek olan festivalde sahne alacak.

Festivalin diğer ana sahne sanatçıları; Baba Zula, Sattas ve Hakan Vreskala...

Kutsal bilgi kaynağı Ekşi Sözlük’ün 2011’den beri her sene gerçekleştirdiği Ekşi Fest, bu sene daha canlı, daha kapsamlı...

Müziğinde punk, salsa, reggae, ska, rai ve Fransız akımlarının arasında özgürce dolaşan; göç,

aşk ve gettolarda yaşam gibi konuları işleyen Manu Chao, Latin Amerika’da ve Avrupa’da yakaladığı başarıyı Me Gustas Tu, Clandestino, La Rumba de Barcelona,Bongo Bong gibi unutulmaz hit parçalarla tüm dünyaya taşıdı. Politik konulara duyarlı duruşunu neşeli ve hareketli müziği ile ifade eden, Türkiye’de sağlam bir dinleyici kitlesi olan Manu Chao, tüm katılımcılara yine unutulmaz bir gece yaşatacak! Ekşi Fest, oyunlar, yarışmalar ile alışılmışın dışında bir festival olacak.

ünyanın en iyi öykü yazarları arasında sayılan, Nobel Edebiyat Ödülü sahibi Alice Munro’nun bu kitabındaki sekiz öykünün her biri içeriğinin derinliği ve çok boyutluluğuyla roman olabilecek kadar kapsamlı; buna karşın kısa öykü yapısının kurallarına ve seçiciliğine sıkı sıkıya bağlı; dahası bir solukta okunacak kadar sürükleyici. Öykülerin hemen hepsinde birkaç aydan 40 yıla uzanan geri dönüşler var. Bu geri dönüşlerin hiçbirinde bir yaşamın açıklaması yapılmıyor, yaşananlara mazeret aranmıyor, sadece yaşamın geçmişteki o kesiti gösteriliyor. Üstelik sağlıksız bir duygusallığa kapılmadan, serinkanlı bir yaklaşımla anlatılıyor olaylar. Munro’nun eşsiz betimlemeleriyle çizdiği kişiler, neredeyse herkese tanıdık gelecek kadar gerçek ve Munro, her zamanki ustalığıyla sade döşenmiş loş salonları, tavan aralarını, limonlukları anlatırken, her yanı elinizle koymuş gibi o mekânlarda rahatça gezineceksiniz.

Tel: (212) 258

02 26 Fax: (212) 258 15 31

Siz de bu rehberde yer almak istiyorsanız ilan@nisantasipostasi.com’a mail atın...

CAFE - RESTAURANT

İTALYAN MUTFAĞI GRISSINI

Abdi İpekçi Cd. No:23/A 0212 343 12 97

CENTO PER CENTO

Abdi İpekçi Cad. Zati Apt. No:36 0212 232 62 02

MAMA

Abdi İpekçi Cad. No :7/ 2 0212 241 11 52

PASTA PRESTO

Valikonağı Cd. No :96 0212 291 58 25

PİPA

Süleyman Nazif Sk. 7/B 0212 225 74 72

RIGATONI

City’sNişantaşı ,Teşvikiye Cad. 0212 373 27 25

UZAKDOĞU MUTFAĞI SUSHICO

Teşvikiye Cad. No: 133-A 0212 234 98 80

QUICK CHINA

Abdi İpekçi Cad. Atiye Sk. No: 5 0212 219 53 76-77

NOODLE JYU

Kuyumcu İrfan Sk. No : 14/A 0212 296 09 99

YEREL TATLAR RUHA NİŞANTAŞI

Ahmet Fetgari Sk. No:40/A Tel: 0212 232 77 71

6/24 ÇEŞME KUMRU Osman F.Sedan Sk.No:1/A Tel: 0212 233 66 24

TATBAK

Valikonağı Cad. Akkavak Sk.No28/ A 0212 246 13 06

PİDE

Ahmet FetgariSk.No :18/C 0212 224 01 84-224 76 32

BODRUM MANTI

Abdi İpekçi Cad. No:44-1 0212 343 06 00-01

EV YEMEKLERİ CAFEMİZ

A.Süreyya Ağaoğlu Sk.No:7/D 0212 224 90 30

ÖVÜNCE İNEGÖL KÖFTE Osman F.Seden Sk.12/A Tel: 0212 224 67 28

MUTFAK

Osman F.SedenSk.No :11/A 0212 233 20 00

CAFE CAFE NERO

Valikonağı Caddesi.Nizampalas Apt. No:30 0212 291 66 76

STARBUCKS

Valikonağı Caddesi. No:30 0212 248 02 82

ZAMANE KAHVESİ

Valikonağı Caddesi. No:85/ 1 0212 296 01 51

CAFE&BRASSERIE AŞŞK CAFE

Milli Reasürans Pasajı No:63/66 0212 231 91 72

BLUSH ATİYE

Abdi İpekçi Cad. Atiye Sk. No:7 Kat:1 D:2 0212 343 24 35

SALOMANJE Atiye SK.No:4/2 0212 327 35 77

BEYMEN BRASSERIE Abdi ipekçi Cd. No:23/1 0212 343 04 43

CASİTA

Abdi İpekçi Cad.AtiyeSk. No:3 0212 327 82 93

SIR WINSTON

Milli Reasürans Pasajı No:61 0212 233 80 46

DEN CAFE

Mim Kemal Öke Cad.Çiftçiler Apt. No: 12/1D 0212 224 24 70

EGG&BURGER

Ahmet FetgariSk.Teşvikiye 0212 296 96 33

HARDAL

Atiye Sk. No :7 0212 219 73 23-24

THE HOUSE CAFE Atiye Sk. No: 10-1 0212 259 23 77

KANTİN

Akkavak Sk. No :16/2 0212 219 31 14

KIRINTI

Abdi İpekçi Cad. No:32 0212 291 26 92

HASTANELER VE SAĞLIK KURULUŞLARI ACIBADEM FULYA HAST.

İSTANBUL CERRAHİ

DENTİSTANBUL

MEDİCA TIP MERKEZİ

DİYET AKTİF

NİŞANTAŞI SAĞLIK OCAĞI

DORA HOSPITAL

NİŞANTAŞI HAST.

İNTERMED

ÖZEL NİŞANTAŞI POLİK.

İSTANBUL AMERİKAN HAST.

ŞİŞLİ ETFAL HAST.

Hakkı Yeten Cad.Yeşil Çimen Sk.No:23 Fulya 0212 306 44 44 Yıldız Cad.No:71 Beşiktaş 0212 310 56 00 Abdi İpekçi Cad.Seyran Apt.No:12/11 0212 296 12 13 Fulya Mah.YavuzSk.No:7 Fulya 444 10 49 Teşvikiye Cad.No:63 444 16 33

Teşvikiye Mh. 0212 373 23 00

MİDPOINT

ALO ABACI DÖVİZ

Abdi İpekçi Cad. No:59 0212 219 94 01

NUMNUM

DELTA DÖVİZ

SALATA-NEWYORK

Ahmet FetgariSk.No:38/b 0212 232 66 88

GEDİKLİ CAFE

Ihlamur Yolu No:2/3 0212 296 89 14

VOUGE

Akaretler Spor Cad.No:92 0212 227 44 04

STEAK HOUSE N-BURGER

Abdi İpekçi Cad.No:57/A Reasürans Pasajı 0212 231 24 70

PASTANE GÜLLÜOĞLU

MOR DÖVİZ

City’ s Avm No:162 0212 373 28 88

Şakayık Sok.No:13/27

SWEET

B.ÇiftlikSk.No:3/D 0212 343 60 81

BACKHAUS

Valikonağı Cd.Akkavak Sk.no:12 0212 343 60 81

GECE KULÜPLERİ BİBER BAR

Abdi İpekçi Cad.Zati Apt No:36 0212 231 28 12

Valikonağı Cad.Şahin Apt.No:19/A 0212 241 33 66

Dar’ül BedayiCd.No:31 Harbiye 0212 232 98 30

CITY’S SİNEMA TeşvikiyeCd.No:162 0212 373 35 35

MY WAY

Abdi İpekçi Cad.No:44 0530 690 72 81

MUHSİN ERTUĞRUL SAHNESİ

Şakayık Sk.No:62/1 0212 247 17 65

Süleyman Seba Cd.No:60 0212 259 01 00

BİLGİSAYAR SERVİSLERİ Osman F.SedenSk.No:12/d 0212 233 60 59 Ahmet FetgariSk.No:51/B 0212 296 69 99

AVM CITY’S ALIŞVERİŞ MERKEZİ Teşvikiye Cad.No:162

CEVAHİR ALIŞVERİŞ MERK. Büyükdere Cad.No:22

TUNAMAN ÇARŞISI Akkavak Sk.No:47/9

TELEFON ARIZA.......................................................121 ŞİŞLİ BELEDİYESİ............................0212 288 75 76 ŞİŞLİ KIZILAY..................................... 0212 258 50 63

MUHTARLIKLAR HARBİYE MAHALLESİ................... 0212 232 09 97 TEŞVİKİYE MAHALLESİ.............. 0212 232 84 43 VİŞNEZADE MAHALLESİ.............. 0212 261 15 94

TEKEL BAYİİ EZGİ GIDA

Osman F.SedenSk. 0212 225 71 30

ALAADDİN

Teşvikiye Cad. 0212 248 17 60

GAZİ TEKEL BAYİİ

Rumeli Cad. Osmanbey Metro çıkısı

KANDEMİR KURUYEMİŞ Zafer Sk. No:28 /A 0212 231 72 56

MONOPOL TEKEL

RANİ ÇİFTLİĞİ

COMPUTER HOUSE

Mim Kemal Öke Cad.29/1 Maçka 0212 241 60 69

Halaskargazi Cad.No:9 Harbiye 0212246 35 89

ŞÜTTE

NİSANTASION

SCOTCH

KENTER TİYATROSU

ABANT ÇİFTLİĞİ

Teşvikiye Cad.No:95 0212 261 07 43

SAĞLIK DANIŞMA................................................... 184

Şakayık Sk.Ihlamur Palas Apt. No:40 0212 230 95 86

MİLANO GOURMET

PC CENTER

Valikonağı Cad.No:39 0212 248 80 33

Av.Süreyya Ağaoğlu Sk.No:13/B 0212 232 19 56

ŞARKÜTERİ

SESS

ZİHNİ BAR

Hüsrev Gerede Cad. No:63 0212 227 30 30

Harbiye Mh.Gümüş Cad.No:3 0212 455 39 19

Şakayık Sk.No:54/1A 0212 233 33 93

POLİS İMDAT............................................................. 155

TELEFON ARIZA...................................................... 186

TİYATRO VE SİNEMALAR CEMAL REŞİT REY KONSER SALONU

İTFAYE............................................................................110

USTA DÖVİZ

VETSANİTAS VET. POLİKLİNİĞİ

VENÜS PET

ELEKTRİK ARIZA.................................................... 186

SU ARIZA...................................................................... 185

NİŞANTAŞI VET. POLİKLİNİĞİ Valikonağı Cad. Süleyman Nafiz Sk. 0212 291 40 50

AMBULANS..................................................................112

Şair Nigar Sk.No:42 0212 234 23 12

PET POINT

Milli Reasürans Çarşısı No:47/48 0212 343 02 41

Milli Reasürans Pasajı No:10 0212 296 13 11

Rumeli Cad.No:80 0212 291 71 22

MAÇKA VET. KLİNİĞİ

CORRİDOR BAR

Abdi İpekçi Caddesi.No:40 0212 247 78 77

DOĞANTÜRK DÖVİZ

PARİS PET SHOP

Spor Cad.Refik Osman Top Sk 0212 327 38 25

ALO ZABITA................................................................ 153

DOĞALGAZ ARIZA...................................................187

Şair Nigar Sk No:56 0212 247 23 12

Valikonağı Cad.PoyracıkSk.No:61 0212 246 56 07

ÖNEMLİ TELEFONLAR

CENAZE HİZMETLERİ..........................................118

GÜZELBAHÇE VET. KLİNİĞİ

LA VİTA

Valikonağı Cad.No:58/A 0212 231 59 55

Halaskargazi Cd.Etfal Sk. 0212 231 22 09

VETERİNER-PET SHOP

FULYA 0212 259 91 00

PELEKİ PASTA & EKMEK FIRINI

Valikonağı Cad.Fulya SK 444 00 77

İŞLEM DÖVİZ

Rumeli Cad.No:32 0212 234 20 22

Teşvikiye Cad.No:2 /B 0212 236 13 54

UĞURBÖCEĞİM

Zafer Sk.No:51/3 0212 233 89 47

DÖVİZ BÜROLARI Hüsrev Gerede Cad.108/A 0212 236 70 70

Abdi İpekçi Cad. No:61/A 0212 296 26 85

Hüsrev Gerede Cad.No:75 0212 236 45 45

Valikonağı Cd.Lalezar Apt. No:68/1 Tel: 0212 241 36 91

GülbahçeSk.No:20 444 37 77

LİMONATA

Ferah Sk.No:22 0212 296 94 50

DOĞUKAN BİLGİSAYAR

Valikonağı Cad.Konal İş Merkezi No:109 Tel: 0212 291 54 14

TROY APPLE

City’s Alışveriş Merkezi

Hüsrev Gerede Cd. Saray Apt.No:106/B 0212 236 13 72

SAYI: 51

11 HAZİRAN 2014 ÇARŞAMBA

R PRODÜKSİYON Basın Yayın Halkla İlişkiler Reklamcılık ve Organizasyon San. Tic. Ltd. Şti. İmtiyaz Sahibi ve Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Rıza Öziş Genel Koordinatör / Reklam Müdürü Eda Öcalan Reklam Rezervasyon ilan@nisantasipostasi.com

Yayınlanan ilanların sorumluluğu ilan sahibine aittir.

GRAFİK - TASARIM

DÖVMECİLER 2nd SKIN TATTOO & PIERCING Atiye Sk.No:12/3 0212 233 00 11

Sivri Ajans -Vişnezade Mah. Şair Nedim Cad. No: 77 D: 1 Tel: 0(212) 236 02 10

KATKIDA BULUNANLAR Ertuğrul Aydemir - Gözde Sayar -Tarık Gündoğan Zeynep Bursalı Yönetim Yeri: Ahmet Fetgari Sk. Berk Apt. No:37 Kat:2 Daire: 4 Teşvikiye / İSTANBUL Tel: 0(212) 258 02 26 BASKI: İHLAS GAZETECİLİK A.Ş.

Merkez Mahallesi 29 Ekim Caddesi İhlas Plaza No: 11 A / 41 Yenibosna - Bahçelievler / İSTANBUL Tel: 0(212) 454 30 00

Yazılı izin olmaksızın hiçbir şekilde yazı ve fotoğraflarda alıntı yapılamaz. Yerel Süreli Yayındır.