Kral, ruhban sınıfı ve asiller, heyecanlı ve çılgına dönmüş halkın canavarlıklarına boyun eğmeye zorlandılar...Devrim’e düşman olduğundan şüphelenilen herkesin katledilmesine karar verildi. Hapishaneler dolup taştı, bir ara iki yüz binden fazla tutsak içerideydi. Krallığın şehirleri dehşet sahneleriyle doldu. Bir grup devrimci başka bir gruba karşıydı, böylece Fransa, tutkularının hiddetiyle hareket eden kitlelerin çatışma alanı haline geldi. “Paris’te kargaşa üstüne kargaşa çıkıyordu, vatandaşlar ise birbirlerini yok etmekten başka bir amacı olmayan hiziplere bölünmüşlerdi.” Tüm bu sefalete ek olarak, ulus Avrupa’nın büyük güçleriyle uzayıp giden ve harap edici bir savaş içindeydi. “Ülke iflasın eşiğindeydi, askerler gecikmiş ödemeleri için bağırıp çağırıyorlardı, Parisliler açlıktan ölüyordu, şehirler haydutlar tarafından talan edilmişti ve anarşi ve aşırı serbestlik yüzünden medeniyet yok olmaya yüz tutmuştu.”