O zamanlar Hıristiyanlığın başını saran kötülükler, yani batıl inançlar, sadakatsizlik, cehalet, boş spekülasyonlar ve her türlü yozlukla çürümüşlük (insan kalbinin doğal meyveleri olan şeyler) yeryüzünde yeni rastlanan şeyler değildi kesinlikle ... Peki, Hıristiyanlık da aynı kaderi yaşamak mecburiyetinde mi kalacaktı? Eski dinleri öldüren darbe Hıristiyanlığı da öldürecek miydi? Şimdi Hıristiyanlığı baskı altına alan ...Yüce İsa’nın Kilise’sinin yıkıntıları üzerinde hiç bir karşı koyuşla yüz yüze gelmeden hükümranlıklarını sürdürebilecekler miydi? Gözlemciler bu noktada, Tanrı’nın bütün çağlar boyunca yeryüzünü idare etmesini sağlayan iki yasanın işleyişini görüp işaret edebilirler. Bu yasalardan birincisi, Tanrı’nın asırlardır hiç değişmeden yaptığı gibi hazırlıklarını yapmaya usul usul koyulması ve belirli bir olayın gerçekleşmesinden çok önce başarmayı tasarladığı şeylere doğru adım adım ilerlemesidir. Sonra zamanı geldiğinde, en küçük araçlarla en büyük sonuçları üretir.