Ortak Zemin 4.Sayı

Page 25

Peygamberimize bir þey ikram edildiði zaman Efendimiz, ne maksatla getirildiðini sorardý. Sadaka olduðu söylenirse kendisi kabul etmez Ashabu'sSuffe'ye gönderirdi. Þayet hediye olduðu söylenirse, bir kýsmýný ailesi için alýkor, bir kýsmýný yine Ashabu'sSuffe'ye gönderirdi. Buhârî'nin rivayet ettiði bir hadis-i þerifte Resulullah (s.a.s.): “Ýki kiþilik yiyeceði olan, Ashab-u suffe'den bir üçüncüsünü, dört kiþilik yiyeceði olan, bir beþincisini yahut da altýncýsýný alýp birlikte götürsün.” buyurmuþ ve bizzat kendisi on tanesini evine götürmüþtür. Hz. Ebûbekir (r.a.) da üç tanesini götürmüþtür.(13) Ashâbu's-Suffe'nin En Meþhur Olanlarý Ebû Hüreyre, Abdullah b. Ömer, Ebû Saîd elHudrî i, Hz. Ömer'in oðlu Abdullah, Bilal-i Habeþi, Abdullah b. Ümmü Mektûm'u, Ebû Zerr el-Gýfârî, Huzeyfe, Ammar, Habbâb, Ebû Hüreyre, Selman-ý Farisî, Suheybi'r-Rumî, Ukbe b. Âmir, Ükkâþe, Abdullah b. Mesud, Bera b. Malik

Ashâbu's-Suffe'den Ayrýlma 1-Ölümle ayrýlýþ. 2-Medine'deki geçici ikametin bitmesiyle. 3-Evlenenler oradan ayrýlmaktaydý. Hz. Peygamber orada kalan bekârlarýn evlenmesine yardýmcý oluyordu. Ashâbu's-Suffe'nin Ortadan Kaldýrýlýþý Hz. Peygamber döneminden sonra suffanýn orada devam edip etmediði açýk ve kesin olarak bilinmemektedir. Herhalde Hz. Ömer devrinde fetihlerle Müslümanlar zenginleþip kendilerine beytülmalden maaþ baðlanýnca suffa ya olan ihtiyaç ortadan kalkmýþ olmalýdýr. Ayrýca Hz. Ömer ve Hz. Osman zamanýnda Mescit geniþletilince suffa Mescit içinde kalmýþtý. Sonuç Yapmýþ olduðumuz bütün araþtýrmalarýn sonucunda bizde hâsýl olan kanaat þudur: Peygamberimiz Efendimiz (s.a.v.) ilim tahsil etmek isteyen insanlarla bizzat ilgilenmiþ, onlara deðer vermiþ ve ihtiyaçlarýyla yakýndan ilgilenmiþtir. Hatta zaman zaman talebelerin ihtiyaçlarýný kendi aile efratlarýnýn ihtiyaçlarýndan daha önce karþýlama cihetine gitmiþtir. Hakeza ashabýnýn hayatýna baktýðýmýz zaman, onlar da Hz. Muhammed (s.a.v.)'in tarikini takip etmiþlerdir. Ýlim tahsil etmek isteyen insanlarýn önünü açmýþlar, onlarýn dertlerini ve sýkýntýlarýný kendi dertleri ve sýkýntýlarý olarak kabul etmiþlerdir, maddi /manevi imkânlarýný ilim âþýklarýyla paylaþmýþlardýr. Günümüzde, yanýmýzda ve çevremizde bin bir türlü sýkýntýlara göðüs gererek ilim tahsil etmek isteyen genç evlatlarýmýz vardýr. Bizler evlerimizde sýcak çorbalarýmýzý içerken belki alt veya üst katýmýzda oturan talebenin okula gidecek parasý yoktur ya da kalem-defter- kitap alacak parasý yoktur. Bizler eðer Allah'ýn sevgili kulu ve Hz. Peygamber (s.a.v.) 'in ümmetine layýk olmak istiyorsak genç ve fakir ilim þakirtlerimizin ihtiyaçlarýný karþýlama yolunu seçmeliyiz. Eðer biz gelecekte; imanlý, ahlaklý, milletine ve vatanýna faydalý bir neslin yetiþmesini istiyorsak bazý fedakârlýklara katlanmak zorunda olduðumuzu unutmayalým. Kaynakça 1- Al-Mu'cemu'l-Arabiyyu'l- Hadis 2- Tecrîd-i Sarih Tercümesi, VII, 46 3- Elmalýlý M. Hamdi Yazýr, Hak Dini Kur'an Dili, II, 940 4- Þamil Ýslam Ans. Ashab's-Suffe M. 5- Hz. Muhammed ve Evrensel Mesajý Prof. Dr. Ýbrahim SARIÇAM S.139 Diyanet Y. Ankara–2005 6- Buhârî 7- Buhârî, Rikak, 17 8- Belazürî, 1/ 272–273 9- Bakara 2/273 10- El Esas Fîs Sünne c.5 s.249 Hds. No. 1512–1513. 11- Hayatüs Sahabe c.1, s.283 12- Dârimî, Ýbni Mâce 13-Tecrid-i Sarih Tercümesi, II, 540

RABBE ÝTAAT - NÝMETE ÞÜKÜR ADEM ÖZKAN adem@ortakzemin.com

DÜÞÜNCE - DENEME - YORUM

DÜÞÜNCE - DENEME - YORUM 48

ikiþer onlarý yemeðe götürürlerdi. Kalan olursa Peygamber Efendimiz (s.a.v.) ya birilerine havale eder ya da kendisi misafir ederdi. Bazý geceleri aç olarak sabahlayan ve ertesi güne erdiklerinde açlýklarý bakýþlarýndan anlaþýlan çok zayýf kimselerdi. Maiþetleri ile bizzat Peygamberimiz ilgilenirdi. Efendimize gelen sadakalarýn bir kýsmýna el sürülmeden Suffe ashabýna ulaþtýrýlýrdý. Peygamberimiz onlarýn yanlarýna uðrar, ihtiyaçlarýný gidermeye çalýþýrdý. Giyecek tek bir elbiseleri olup, avret yerlerinin açýlmamasý için yürürken elleriyle kapatýrlardý. Hz. Ebû Hüreyre (r.a.) þöyle rivayet eder: “Suffe ehlinden yetmiþini gördüm, onlardan birinin üstünde bir cübbesi bile yoktu, sadece bir izarý vardý. Onu da omuzlarýna baðlamýþlardý ki avret yerleri görünmesin.” Açlýktan dermanlarý kalmamýþtý, kýyamda iken sýk s ý k y e r e d ü þ ü y o r l a r, n a m a z ý z o r tamamlýyorlardý.(10) Bu hâli gören yabancýlar: “Bunlar deli!” derlerdi.”(11) Peygamberimiz, Suffe Ehlinin sadece maiþetiyle deðil, ibadet ve ilim hayatýyla da yakýndan ilgileniyordu. Þu hadise bunu göstermektedir: “Bir gün Resulullah (s.a.s.) evinden çýkarak mescide girdi. Mescidde iki halk ile karþýlaþtý. Bunlardan biri Kur'an okuyor ve Allah'a dua ediyor, diðeri ise ilim öðreniyor ve öðretiyordu. Bunlarý görünce “Ýkisi de hayýr iþliyorlar. Bunlar Kur'an okuyor ve Allah'a dua ediyorlar. Allah, dilerse verir, dilerse vermez. Ama þunlar, ilim öðreniyor ve öðretiyorlar. Þüphesiz ben bir muallim (öðretmen) olarak gönderildim.” buyurdu ve ilimle meþgul olanlarýn yanýna oturdu.” (12)Bu iki topluluk da Ehli Suffe'den idi. Çünkü onlar, gündüzleri mescidde ilim ve ibadetle meþgul olur, Suffe'yi yatakhane ve ilmî müzakere yeri olarak kullanýrlardý.

49

Ýnsan olarak kendimizi ne kadar tanýyoruz, bize verilen özellikleri, kabiliyetleri, azalarýmýzý nerelerde kullanacaðýmýzý ve ne için verildiklerini hiç düþündük mü?

S

izi çarpan her musibet, kendi ellerinizin iþleyip kazandýðý günahlar yüzündendir. (bununla beraber allah) birçoðunu affeder (musibete uðratmaz). (1) Size verilen þey dünya hayatýnýn (geçici birer) faydasýdýr. Allah indinde olan (sevap) ise daha hayýrlý daha süreklidir. (Bu sevaplar) iman edip de ancak Rablerine güvenip dayanmakta, büyük günahlardan ve fahiþ kötülüklerden kaçýnmakta, öfkelendikleri zaman bizzat(kusurlarý) örtmekte olanlara, Rablerinin(tevhide ve ibadete ait davetine) icabet edenlere, namaz(lar)ý dosdoðru kýlanlara-ki bunlarýn iþleri aralarýnda müþavere (ile)dir,-kendi rýzýklandýrdýðýmýz þeylerden(ALLAH'a taat uðrunda) harcamakta bulunanlara kendilerine taðallüb(tahakküm) ve zulüm vaki olduðu zaman elbirlik (mazluma)yardým eyleyenlere mahsustur. (2) Refahta olduðu kadar sýkýntýda da, sevinçte olduðu kadar üzüntüde de dinlemek ve itaat etmek baþta gelir. Seni kendi nefsimizden üstün tutacaðýz. Ve emir ve kumanda hangimizde olursa olsun muhalefet etmeyeceðiz. Nerede bulunursak bulunalým hakikati beyan edeceðiz. ALLAH yolunda kimsenin ayýplamasýndan korkmayacaðýz.(3) Ýnsan olarak kendimizi ne kadar tanýyoruz, bize verilen özellikleri, kabiliyetleri, azalarýmýzý nerelerde kullanacaðýmýzý ve ne için verildiklerini hiç düþündük mü? Ya da dünyaya ilk geldiðimizden þu andaki bulunduðumuz yaþa kadar bize her gün sunulan ilahi enerjiyi nerelerde kullandýk. Peki, bize verilen insanlýk þerefini iman nimetini mü'min bir anne


Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.