Metal İşçileri Bülteni Ekim 2019 sayısı

f: Metal İşçileri Birliği -MiB

Sınıfa karşı sınıf!

İşçi Bülteni Özel Sayı No: 1555*Ekim 2019

Düşük ücret, 3 yıllık sözleşme, sosyal yıkım saldırıları kapıda!

MESS dayatmalarına, sendikal ağalık düzenine karşı birliğimizi güçlendirelim!

Metal TİS kapsamında MESS ile yetkili üç sendika arasında görüşmeler başladı. İdari maddeler üzerinden kimi başlıklar kabul edildi. Metal işçisini yakıcı biçimde ilgilendiren ücret, sözleşme süresi, sosyal haklar vb. henüz görüşülmeye başlanmadı.

Fakat malumun ilanı bir kez daha gerçekleşti. MESS masaya, enflasyonun dahi altında zam, 3 yıllık sözleşme, hak gaspları gibi dayatmalarla oturdu.

Aylar öncesinden bu dayatmaların olacağı belli iken, farklı işkolu ve fabrikalarda TİS süreçleri ağır şartlarla kabul edilmişken, masadaki sendikaların hiçbiri buna uygun bir hazırlığı gündemine almamıştı. Hatta, metal işçisinin istekleri ve ihtiyaçları değil, MESS’in ne kadar vereceğini gözeten taslaklar sunulmuştu. Bu yetersiz taslakları alabilecek bir bakış, hazırlık ve mücadele çabası ortada yok!

Metal işçileri, kardeşler; Önemli bir TİS sürecinin içinden geçiyoruz.

Sendika ağalarının dünkü ve bugünkü tutumlarına bakılırsa satışın kapıda olduğunu kestirmek zor değil. MESS karşımıza sefalet zammı ile çıkıyor, 3 yıllık sözleşmeyi dayatıyor. İhtiyaçlarımızı temel alarak taslakların revize edilmesi gerektiği ortada iken sendika ağaları işi sessiz sedasız geçiştirme derdindeler. MESS yetkilileri de zaten kamuoyuna

yaptığı açıklamalarla süreci biran önce bitirmek istediklerini söylüyorlar. Oldu bittiye gelmemek bizlerin elinde. Satışa izin vermemek inisiyatifi ele almamızla olanaklı.

Metal patronları krizi fırsata çevirmiş durumdalar. Kâr oranları korunuyor, daha az işçiyle daha çok iş yapıp, daha fazla kazanıyorlar. Bizlerin karşısında ise krizle birlikte işsizlik sopasını sallıyorlar.

Sendika ağaları, temsilciler ise şu sıralar zaten “boş” olan taslakların dahi altında oranlara bizi ikna etme işine soyunmuş durumdalar. Algı operasyonu yapmaya, beklentiyi düşürmeye, muhtemel satışı meşrulaştırmaya çalışıyorlar.

Sorun sadece TİS süreci değil. Meclis gündeminde yine kriz bahanesiyle bir dizi hak gaspı bekliyor. İMF’siz İMF programı anlamına gelen yeni YEP, tam da buna tekabül ediyor. Kıdem Tazminatının gaspı, sefalet ücretleri, sosyal hakların kuşa çevrilmesi bu paket kapsamında yer alıyor.

TİS sürecinde MESS dayatmalarına bizi ikna etmeye, hiç bir mücadele hazırlığı olmayan, engellemeleri, grev yasaklarını baştan kabul eden sendika ağaları, kıdem gibi haklarımızın gaspı karşısında da hiç bir hazırlık yapmıyorlar doğal olarak.

Görev bizlerin omuzlarında. Sefalet dayat-

EYT mücadelesi hakkında uyarılar...

MESS TİS görüşmeleri başladı!

3 yıllık sözleşme, düşük zam...

Anlaşılacağı üzere AKP iktidarı emeklilik sorunu karşısında zerre kadar samimi değildir, dolayısıyla EYT’lilerin sorunlarını çözmek gibi bir derdi bulunmamaktadır.

Doymak bilmeyen MESS kodamanları 3 yıllık sözleşme dayatmasını hemen devreye soktu. Enflasyon altı zam hedefini de daha açık ifade etti.

malarını, 3 yıllık sözleşmeyi, hak kayıplarını engellemek ancak metal işçisinin tabandan birliğini kurması ve mücadeleye atılmasıyla olanaklı olacak.

Karşımızda sadece MESS değil, artık metal işçisinin önünde barikata dönüşen sendikal ağalık düzeni de bulunuyor. Metal işçisi kazanacaksa bu düzeni paramparça etmelidir.

MKE işçileri, TM’yi sırtından atmak için önemli bir çıkış yaptılar. Verilen sözlerin tutulmaması, sefalet ücretlerine atılan imzalar, fabrikada artan baskılar MKE işçilerinde biriken tepkiyi tetikledi.

TM ağalarının düzenine, bu düzenden nemalanan yiyici takımına karşı istifa süreci başlattılar. MKE’nin bir çok fabrikasında istifaların hızla çoğaldığı ifade ediliyor.

MESS dayatmalarını boşa düşürmek, TİS sürecinden kazanımla çıkmak, meclis gündemindeki sosyal yıkım saldırılarını bertaraf etmek ve MKE işçisi kardeşlerimizin sendikal ağalık düzenine karşı başlattıkları mücadele ile dayanışmayı yükseltmek için bir adım öne çıkalım. MKE işçileri Metal Fırtınası deneyimi ile yol yürüyorlar. Birliğimizi kuralım, ortak mücadelemizi güçlendirelim. Metal Fırtınası’nda geri adım attırdığımız MESS kodamanlarının, dizlerinin bağı çözülen TM ağalarının korkularını gerçeğe çevirelim.

MKE işçileri TM’den istifa ediyor!

Yıllardır TM saltanatı altında ezilen MKE işçileri birçok fabrikada, bu sendika ağalarını sırtından atmak için istifa süreci başlattılar.

EYT mücadelesi hakında uyarılar!

Emeklilik sistemi değiştirilerek onbilerce işçi bir gecede mağdur edildi. Tabi ki, söz konusu değişiklik ülkedeki krizin emekçilere kesilen faturasından sadece biriydi. Yaşanan hak gaspına karşı ise EYT çatısı altında yan yana gelen binlerce işçi yıllardır mücadele ediyor. Seslerini duyurmaya, kendi mağduriyetlerinin giderilmesini sağlamaya çalışıyor.

Ancak ne yazık ki sesleri bugüne kadar pek duyulmadı. Ama onlar inatla yan yana geldi, sokaklara çıktı, onları görmeyen kör gözlerin görmesini sağladı. Bu gün ise gelinen yerde EYT’lilerin mücadelesi istismar edilme noktasına geldi. Seçimlerde oy kaybeden AKP iktidarı, sanki EYT meselesini çözecekmiş gibi söylemler dile getirmeye başladı. AKP’nin yalan merkezlerinde üretilen “Tamam artık bu iş bitti. Erdoğan bu işe el attı!” vb. yalanlar ortalığa saçıldı. Yandaş haber kanalları ile hükümetin sözde “çözüm hazırlıkları” yaptığını belirterek EYT mücadelesi veren onbinlerin kafasını karıştırmak, erken olması beklenen seçimlerde oylarını çalmak için kolları sıvadı.

Anlaşılacağı üzere AKP iktidarı emeklilik sorunu karşısında zerre kadar samimi değildir, dolayısıyla EYT’lilerin sorunlarını çözmek gibi bir derdi bulunmamamktadır. EYT’lilerin milyonlarca insan olarak aktığı meydanların ardından “bunlar türemiş” lafını edenler, bugün mücadeleyi engelleyemediğinden, gelişen eylemleri söylem ve vaaatlerle kontrol altında almaya, içerisinde

kendi oy tabanından olanları ise kendinden kopartmamaya çalışıyor. Ki, yandaş medyanın yaygaraları ise sadece “Cumhurbaşkanı’nın EYT ile ilgili bir rapor” hazırlanmasını istemesinden geliyor. Bunun dışında EYT sorununu çözecek bir hamle ve adım yok ortada. Aksine, bakanlık düzeyinde “bu sorunu net olarak çözeceğiz” gibi bir açıklama yerine sadece “bakmak lazım, genel olarak düşünmek lazım” gibi sözler sarfediliyor.

Yani iktidarın EYT sorununu çözmek değil, istismar etmek gibi bir derdi var. Buna karşı dikkatli olmak lazım. Son günlerde Bakan Albayrak, böyle bir gündemlerinin olmadığını bir kez daha teyit etti. İktidar EYT’lilerin sesini nasıl duydu?

Yıllardır verilen mücadeleler sayesinde. Bundan sonra da bu sorun çözülecekse bu şekilde, bu memleketin emekçilerinin vereceği mücadele sayesinde olacaktır. Kimse yalan vaatlere kanmasın. Mücadeleyi bir kenara atmasın. Ki iktidarın, iktidarların işçi ve emekçiler sesini yükseltmeden bir sorunu çözdükleri görülmemiştir.

Son bir hatırlatma: Sorunu sadace EYT sınırlılığında ele almak mücadelemizi daraltır, çocuklarımızın geleceğini ise bugünden mezarda emeklilikle ipotek altında bırakmış oluruz. EYT sorunu çözülmeli ama mezarda emeklilik sorunu da yabana atılmamalıdır. EYT’lilerin kazanımı elbette yılların mağduriyetini giderecek. Fakat mezarda emekliliği çöpe göndermek çocuklarımızın ve yarın ki kuşaklar için büyük bir kazanımı olacaktır.

Yeni Ekonomi (Saldırı) Programı Bu ay meclisin açılışı ile birlikte “yeni” dedikleri ekonomi programı tekrar gündeme geldi. Kısa başlıklar halinde bu saldırı programını bir inceleyelim.

“Sosyal Sigorta Sistemi’nin yeniden düzenlenmesi” Bununla Bireysel Emeklilik Sistemi’nin tam zorunlu hale getirilmesi hedefleniyor.

Yani BES’e giriş var çıkış yok!

“Vergi tabanını genişletmek ve vergide adaleti sağlamak” Patronlardan alınan Kurumlar Vergisi’nin düşürülmesi, işçilerden alınan Gelir Vergisinin daha da arttırılması planlanıyor. “İlaç, Petrokimya, Enerji, Makine/ Teçhizat ve Yazılım işkollarına öncelikli teşvik” Her zamanki gibi patronlara yatırım arttırma teşviği bizlere ağır zam-vergiler, düşük ücretler. Hatırlayalım petrokimya işkolunda bulunan TÜPRAŞ’ı. YHK eliyle programdan da önce patrona büyük yardımda bulundu sermaye devleti.

“Kıdem Tazminatı Reformu hayata geçirilecek” Kıdem tazminatımızı fona devredip diğer fonlar gibi hiç edecekler. Biz işçilere

2

Metal İşçileri Bülteni - Ekim 2019

değil patronlara kullandıracaklar.

“Kamuda esnek çalışma hayata geçirilecek” Esnek demek güvencesiz çalışmak demektir. Ayrıca esnek çalışmada kıdem tazminatı “hakkı” da bulunmuyor. Bir başlıkta bir dizi saldırı var. “İstihdam teşvikleri güncellenecek” Seferberlik dedikleri istihdam için İşsizlik Fonu’muzu yağmaladılar. Bunun daha da arttırılması gündemlerinde.

“Mesleki eğitimde üretim bazlı yaklaşım” Memleket meselesi dedikleri meslek öğrencilerine bakışları ortada. Zira, yeni programla birlikte sermaye için daha ucuz işgücü karşılama olanağı yaratılmak isteniyor. Hatırlayalım, Mercedes’in geçtiğimiz yıl stajyer sayısını; 2000 işçinin 600’ü stajyerdi.

Onların saldırıları bunlarla da sınırlı değil. Saymakla da bitirilecek gibi görünmüyor. Ancak yapılması gereken bellidir.

Fabrikalarda birliğimizi güçlendirmeli, örgütlü mücadeleyi büyütmeliyiz. Ayrıca MESS karşısında sağlayacağımız bir başarı da bu yasaların püskürtülmesini kolaylaştıracaktır.

Posco Assan'da kadın işçilere baskı

Kadın-erkek işçiler birlik olmalı!

Posco Assan, Türkiye’de ilk ve tek paslanmaz çelik soğuk haddelemesi yapan fabrika.

Sendikalaşma sürecinin ardından onlarca işçiyi kapının önüne koydu. Ve bu sürecin ardından işe yeni işçiler alırken kadın işçileri de tercih etti.

Kibar Holding’in son dönemde kadın istihdamını arttırma politikasının da bir yansımasıydı bu.

Kibar Holding’in diğer fabrikalarında da benzer söylemler son üç dört senedir duyuluyor.

Posco Assan’da kadın işçiler çalışmaya başladı. Hemen hemen her bölümünde artık kadın işçilerin yer aldığı bir fabrika. İlk işe başladıkları dönemden beri Posco Assan’da kadın işçiler neler yaşıyor? Bir tane video var, izleyen oldu ise Posco Assan kadın işçilere istihdam sağladı ve kadın işçiler çok mutlu ve huzurlu çalışıyorlar sanır. Ama elbette gerçek böyle değil.

Kadın işçiler, işe başladıklarından beri hedef halindeler. Sendikalaşma sürecinin ardından alınmış olmalarından kaynaklı, mücadele sürecinden kalan işçiler tarafından bir karşıtlık oluşuyor ilk başta. Ama aynı tepkili yaklaşım erkek işçilere karşı gözlemlenmiyor. Kadın işçileri aradan geçen iki yıllık sürece rağmen kabullenemeyen bir erkek işçi profili var. Amirler ve erkek işçiler, kadın işçilere sürekli mobbing uyguluyorlar.

Erkek işçiler ile aynı makinalarda çalışmalarına rağmen, kadın işçiler işe başladıktan sonra yüzdelik hata oranı düşmüş olmasına rağmen amirler ve erkek işçiler, kadın işçilerin bir türlü işi beceremediği üzerine konuşmalar yapıyorlar. Kadın işçiler işten anlamamakla, makinaları kullanamamakla itham ediliyor.

Fabrikada çalışmalarının doğru olmadığını ifade eden konuşmalara sıkça maruz kalıyorlar.

Kimi zaman bu içerikteki konuşmalar amirler tarafından azarlar şekilde gerçekleşiyor. Bunun yanı sıra; erkek işçiler, kadın işçilerin evlenmelerinden çocuk sahibi olmalarına ve kullanacakları izinlere kadar yaşamları, tercihleri ve hakları konusunda kabullenmez tutumlar içerisine giriyorlar.

Posco Assan’da baskı ve mobbing kadın işçilerin çalışmalarını engelleyen, psikolojisini bozan, stres altında çalışmaktan kaynaklanan iş kazalarına varan sonuçlar ortaya çıkarıyor.

Kadın işçiler, bu şekilde ithamlarda bulunulmasını, stres yaratacak davranışlara maruz kalmayı istemiyor. Erkek işçilerin bilincinin değişmesi için çaba harcaması gerektiğini düşünüyor.

Posco Assan işçileri, Kadını ile erkeği ile aynı koşullarda çalışanlar, aynı haksızlıklara uğrayanlar, aynı sömürüyü yaşayanlar olarak birlik içinde olmasını başarmalısınız. Posco Assan’daki sorunların çözülmesini istiyorsanız, sorunları yaratan patrona karşı hakkını arayan, boyun eğmeyen işçiler olmasını bilmeli, kadın ve erkek işçilerin omuz omuza olduğunda güçlü olduğunu unutmamalısınız.

Her yer, her şey kriz içinde!

Kurtuluş birliğimizde!

Her ay eve giren maaşımız giderek azalıyor.

Aldığımız ücret aynı kalırken, yaşamsal ihtiyaçlarımızın fiyatları hiç aynı durmuyor. Her ay katlanarak artıyor. Bununla birlikte, maaşımıza yansıyan vergi kesintileri de cabası. Gıda, elektrik, su, doğalgaz, benzin, okuyan-okumayan çocukların masrafları... Bunları tek tek yazdığımızda altından kalkamaz hale geliyoruz. Evlilik hayali kuran işçi arkadaşlarımız ise her günü kara kara düşünerek geçiriyor. Borç üzerine borç yaparak bir gelecek kurmaya çalışan arkadaşlar, en mutlu günlerine sömürünün çarklarına sıkışarak giriyor.

Hal böyleyken sınıfımızın çoğunun yapabildiği tek şey en fazlasından yakınmak ve beddua etmek oluyor. Bu sömürüyü ve krizi yaratanları başka bir dünyaya havale ederek cezalarını orda çeksinler diyoruz. Niye? Çünkü kendi gücümüze güvenemiyoruz, neleri nasıl değiştireceğimizi bilmiyoruz. Fabrikalarda, meydanlarda bir şeyleri değiştirelim diye mücadeleye atıldığımızda karşımızdaki sınıf, yani patronlar ve onların iktidarı tek bir ağızdan “hepimiz aynı gemideyiz” demeye başlıyor. S400’ler, tanklar, toplar, F35’lerle birlikte savaş çığırtkanlığı havalarda uçuyor. Yönetenler yönetmeyi başaramadıkça sınıfımızı bölmek için canhıraş çalışıyorlar.

Sermayenin demir yumruğu AKP iktidarı şuan yönetememenin en büyük krizi ile karşı karşıya. Tek adam diktatörlüğünü ayakta tutabilmek adına her yol deneniyor. Ama deniz onlar için bitmeye başladı. Milliyetçilik, dinsel inançların kullanılması artık kâr etmiyor. Ve yolun sonu yaklaştıkça AKP içindeki çatlaklar da

iyiden iyiye gün yüzüne çıkmaya başladı. Yeni parti kurma girişimleri hız kazandı. Bu haliyle AKP-CHP arasındaki iktidar kavgasında İYİ Parti’den sonra yeni oyuncular da sahneye girmeye hazırlanıyor. Bu hazırlıkların hepsi de gerçekte sermaye düzeninin bekası için yapılıyor. Yani hiçte öyle göründüğü gibi değil. Yerli ve yabancı sermayenin tek derdi yeni AKP’ler kurup yıllarca sömürüsüne biat edecek bir toplum yaratmak.

Bunu CHP ile mi yapar, yeni bir parti ile mi yapar, yoksa AKP ile devam mı ederler zaman ve krizin etkileri gösterecektir.

Bu haliyle sermayenin demir yumruğu olarak çalışan AKP iktidarının güç kaybetmesi için sınıfımızın öncü bir bölüğü olarak ne gerekiyorsa onu yapmalıyız. Ama bunun yerine başka bir diktatör geçsin diye değil. Sınıfımızın örgütlü mücadelesinin güçlenmesi ve moral açıdan üzerimize atılan ölü toprağından kurtulmak için yapmalıyız. Mücadele bizi bekliyor. Çocuklarımıza insanca bir yaşam, güvenli bir gelecek bırakmak istiyorsak sınıfa karşı sınıf bakışıyla mücadele saflarında yerimizi almalıyız.

Eğer böyle hareket edersek içinde olduğumuz Metal TİS’lerinde de önümüz açılacaktır.

Fabrikalarda biliyoruz ki, AKP etkisi altında halen çok fazla işçi arkadaşımız var. Öncü metal işçileri krizin her türlü biçimine sınıfsal bir bakışla yanıtlar üretebilirse, taraflaşmayı sınıfsal bir zemine çekebiliriz. MESS kodomanlarının da parçası olduğu sermaye ve onun arkasındaki iktidar gücünün önümüze koyduğu krizin faturasını ödemememin yolu buradan geçmektedir.

Patrona kıyak, işçiye yük;

Kısa çalışma ödeneği!

2007 krizinde hayatımıza giren Kısa Çalışma Ödeneği, krizin hayatlarımız üzerinden bir kabusa dönüştüğü şu günlerde daha fazla karşımıza çıkar oldu. Biz işçilerin maaşlarından, işsizlik fonuna kesilen paralardan karşılanan Kısa Çalışma Ödeneği, patronların karlarını artırdıkları bu dönemde patronlar tarafından sıkça kullanılır oldu. Öyle ki; Ford Otosan, Arçelik, Türk Taktör, Tofaş, Hyundai vb. gibi dudak uçuklatan karlar elde eden şirketler bile Kısa Çalışma Ödeneği’ne başvuruyorlar.

Koca koca karlar elde eden bu şirketler, krizi fırsata çevirmeye çalışıyorlar. Kısa Çalışma Ödeneği ise bunun sadece bir alanı. Patronlar bu dönemde ettikleri karları gizlemek, işçilerin düşen yaşam standartları için taleplerde bulunmasını engellemek ve kendilerinin ceplerindeki parayı korumak için başvurdukları bir araç.

Patronlar, haftalık çalışma sürelerinin üçte bir oranında azalmasını gerekçe göstererek Kısa Çalışma Ödeneği’nden kolaylıkla 3+3 ay boyunca yararlanabiliyorlar. İktidar, İşsizlik Fonu’ndan, çalışılmayan sürelerin ücretinin brüt %60’nı karşılıyor. Patronlar bu şekilde işçiler üzerinde işsizlik baskısı oluşturuyor, hem de işçilerin pa-

rası ceplerinde kalıyor.

Kısa Çalışma Ödeneği’nden patronlar ise çok kolay şartlarla faydalanıyor.

Üretimler düşse de metal ve otomotiv patronları karlarını eskisinden daha fazla büyütüyorlar. Son dönemde ise patronlar hem toplu sözleşmeden hem de krizden kaynaklı işten atmaları yaygınlaştırma, korku salma derdindeler.

Arçelik ve bir dizi yerde toplu işten atmalara şahit olduk. İşsizlik rakamları da zaten herkes tarafından bilinmektedir. İşçiler İşsizlik Fonu’ndan uyduruk sebeplerle faydalanamazken, patronlar neredeyse bir dilekçe ile faydalanıyor. Kısa Çalışma Ödeneği alan işyerlerinde bir de işçilerin çalışmadıkları günleri İşsizlik Fonu’ndan alması için şartlar konuluyor. Şartları sağlamazlarsa paralarını alamıyorlar. Kısacası, Kısa Çalışma Ödeneği; işçilerin sırtına krizin yükünü bindiren, İşsizlik Fonu’nun yağmalanmasını sağlayan, patronlara ise kıyak geçen bir uygulamadır.

Metal İşçileri Bülteni - Ekim 2019

3

MESS Grup TİS görüşmeleri başladı!

3 yıllık, düşük zam, oldu-bitti...

Gebze'den TİS görüşleri...

Sözleşme görüşmeleri öncesinde Gebze’de Birleşik Metal ve TM üyesi işçiler masadan iyi bir sonuç çıkmayacağını düşünüyorlar. Yıllardır masa başında MESS ile hareket eden sendika bürokratları tarafından ihanete uğrayan metal işçilerinin güvensizliği çok normal.

Metal işçileri genel olarak yeterli bulmasa da, taslakta yer alan %26-34’lük zam oranlarını almak için bile eylemlerin olması gerektiğini, grev yasağına boyun eğmemek gerektiğini söylüyorlar.

MESS Grup TİS’leri kapsamında işçiler adına yetkili olan 3 sendika da ilk görüşmelerini gerçekleştirdi. İlk görüşmeden ortaya çıkan tablo ise aylardır tekrarladığımız, hatırlattığımız, uyardığımız şeylerin tekrarı oldu. Beklenmedik bir durum yok!

Doymak bilmeyen MESS kodamanları 3 yıllık sözleşme dayatmasını hemen devreye soktu.

Enflasyon altı zam hedefini de daha açık ifade etti. Diğer önemli yan ise zaten geç başlayan sözleşme görüşmelerinin bir an önce bitirilme isteği oldu. Sermayenin efendileri bir oldubitti olsun istiyor. Çok açıkça ifade ettikleri gibi bu sözleşme sadece 140 bin metal işçisini değil bütün işçilerin yaşam standartlarını belirleyecek nitelikte. Buna göre bütün patronları arkalarına almış, ona göre davranıyorlar. Kendi kârlarını, tüm patronların çıkarlarını düşünüyorlar.

Sözde işçiyi temsil eden ‘sendika’ların tablosu ise açıkladıkları taslaklardan bellidir.

Açıkladıkları ‘boş’ taslakları almak adına bir çaba ve kararlılıkları bile yok. Kaldı ki, “kırmızı çizgi” dedikleri 3 yıllık sözleşme dayatmasını püskürtsünler. Bu öyle haybeye kararlılık açıklamaları ile değil, somut hazırlık ve dişediş mücadele ile olur. Metal işçisinin bu sendika ağalarından beklentisi olamaz.

Metal işçisi kardeşler!

Patronlar ve sendika ağaları krizi bahane edecekler, savaşı bahane edecekler. Bunlar artık ezbere bildiğimiz şeyler. Ama bunların bu tavırları bizleri umutsuzluğa itmesin! Eğer bir sözleşme imzalanacaksa bilinsin ki metal işçisinin

tutumu belirleyici olacak! Metal işçisi sessiz kalır köşesine çekilirse satış sözleşmesi imzalanacak.

Fakat metal işçisi 2015 ve 2017’deki gibi sürece müdahil olmaya çalışırsa metal işçisinin bileğini bükemezler.

Sendika ağalarının, onların yardakçılarının, metal patronlarının, onların medyalarının ne dediğinin bir önemi yok! Önemli olan sen ne diyorsun işçi kardeşim? Bu dayatmaları kabul edecek misin? Bu sefalet ortamında 3 yılı, düşük ücretleri, hak gasplarını hoş mu göreceksin? Düzenin bozulmasın diye hiç aynı kalmayan, sürekli gerileyen yaşam koşullarına ses çıkarmayacak mısın? Kriz var diye kâr oranlarını yükseltenlerin yalanlarına kanacak mısın?

Metal işçisi kardeşler!

Unutmayalım, bu memleketin bütün zenginliklerini biz işçiler üretiyoruz. Gecemizi gündüzümüze katıyor biz yaratıyoruz. Bahaneleri bırakır, beklemeci tavırdan vazgeçer, işçilerin birliğini kurmaya çalışırsak, mücadeleye atılırsak o zaman iyi bir yaşam ve iyi çalışma koşulları yaratırız.

Bütün memleketin işçileri gözünü çevirmiş seni izliyor! Senden gelecek iyi haberlere bekliyor! Ailemiz ve geleceğimiz için vereceğimiz karar belirleyici olacak. Kölelik mi insanca yaşam mı? Birini tercih edeceğiz! İnsanca yaşama ve çalışma uğruna yapılacak tercih en onurlu, en haklı, en meşru olanıdır! Hem kendimize hem de kendimizi sorumlu gördüğümüz insanlara karşı borcumuzdur!

Krizi de, faturasını da biz işçiler yaratmadık, ödemeyi reddetmeliyiz!

Kocaeli'den TİS görüşleri...

Ford Otosan işçisi “Geçen sözleşme yüzde 38’le oturdular masaya, yüzde 20 falan aldılar. Bi de buna “asrın sözlesmesi dediler”. Bu da bugün yüzde 10’dan daha azına imza atacaklarının işareti. Zaten TM’den birşey beklemiyoruz . Yüzde 40 alsak bu ülke tablosunda rahat mı yaşayacağız? Ülkenin sorunu diz boyu. Bütün bu tabloyu değiştirmek gerekli. Yoksa bugün 20 alır susarız. Sonra 3 ayda bu da erir. Yine aynı şeyleri yaşar dururuz.”

4

Metal İşçileri Bülteni - Ekim 2019

Federal Mogul işçisi: “Merhaba Federal Mogul İzmit fabrikasında çalışıyorum. Şimdilik bizde işten atmalar yok. Ancak diğer fabrikalarımızda var.

10 yıldan beri bu fabrikadayım. Her sözleşme öncesi aynı terane. Bu sözleşme ile bugün işe girenler benimle aynı maaşı alacak. Bizleri tabanda birleştirdiler. Ancak gidişat kritik. Sözleşme taslağı ise tam bir fiyasko. Yüzde elli zam alsak bizi zor kurtarır.”

ZF Sachs’tan Birleşik Metal üyesi bir işçi, TM’nin taslağının ve masadaki tutumunun ötesine geçmeye soluğu yetmeyen bir Birleşik Metal olduğunu söylüyor. “Birleşik Metal taslakta ne talep ederse etsin, TM’nin sınırında kalacaktır” diyor.

Zaten TM ile BM’nin imzaladığı protokol, sözleşme sürecinde de ortak hareket edeceklerini, birbirlerini zora sokamayacaklarının ifadesi değil midir?

Bu tablonun dışına ancak işçilerin inisiyatif ile çıkılacağı açıktır. İlk görüşmelere dair düşüncelerini sorduğumuz işçilerin çoğunluğu ilk 2-3 görüşmeyi gereksiz görüyor. Zaten baştan anlaşmalı olan idari maddeler için görüşme yapmanın oyalamadan başka bir şey olmadığı düşüncesindeler.

Autoliv’den bir işçi “Bugüne kadar idari maddelerde zıtlaştıklarını görmedim. Ücret konusundaki maddelerde de MESS’in dediğinin dışına çıkıldığını görmedim.” diyor. Enflasyon rakamlarının bilinçli olarak düşük gösterildiğinin farkında olan işçiler, MESS’e ve sendika ağalarına kalırsa %10 civarı zamdan fazlasının alınamayacağını söylüyor. İşçiler, TÜPRAŞ ve Kamu TİS’lerindeki %6-8’lik zamların bir ölçü olduğunu, işçiler harekete geçmezse aynı kadere boyun eğileceğini düşünülüyor.

Maalesef birçok işçi suçu birbirine atıyor.

Herkes birbirinden bir şey bekliyor. Diğerlerinin suskunluğunu, boyun eğişini kendine bahane ediyor. Bu bahanelerle hiçbir şey elde edemeyeceğimiz, kendimizi kandıracağımız ve ancak vicdanımızı rahatlatacağımız ortadadır. Metal işçileri olarak kazanmak istiyorsak bahanelerin arkasına sığınmayalım. Mücadeleyi büyütmek için harekete geçelim.

Bursa'dan TİS görüşleri...

2015’de TOFAŞ’ta çalışan bir işçiden; 2015 deki eylemlerde en büyük eksiğimiz MİB’e yeterince güvenmemekti.

Her fabrika kendine göre davranmaya başlayınca birlik olamadık. Fabrika sayfaları açıldı mesela. Bizde de “diriliş tofaş” ile başladı bu sayfa açma işi. Ama hiçbiri MİB gibi değildi. O sayfaları açanlar sayfayı çaldırdı yada kişiler satıldı. MİB ile hareket edebilseydik, güven tam olsaydı şimdi daha farklı olurdu. MİB’i o zaman da çok karaladılar, terör propagandası yaptılar.

Bizlerin manevi duygularını çok iyi kullandılar ve bizleri kolay parçaladılar. Aslında bizler bir bütün olabilseydik kolayından parçalanmazdık.

Delphi-APTIV işçisinden; Bize sözleşmede şişirip % 26 diyen başta Pevrul olmak üzere TM genel merkez ve şube yönetimleri, sizlerin sözleşme ile maaşınız ne kadar olacak. Onları da açıklayın da görelim.

Neymiş; saat ücreti 15 liranın altında olanlar şu kadar alacakmış, üstünde olanlar şu kadar alacakmış. Peki ya siz ne alacaksınız?

Mako işçisinden; Taslak baştan aşağıya yenilenmeli. Hergün yeni bir zamla uyanır olduk. Daha utanmadan, sıkılmadan enflasyon o kadar bu kadar yalanlarıyla insanları kandırıyorlar. Gerçek enflasyonla hiç bir alakası olmayan rakamlarla karşımıza çıkıyorlar. Büyük ihtimalle anlaşma Ocak ayına kalır, asgari ücrete yapılacak zam beklenir, ondan sonra sonuç alınır. Büyük ihtimalle hakem heyetine gider anlaşma. Onun da verdiği rakamlar belli, TM de bu rakamların üstüne “yüzde altı” olan enflasyonu koyar, milleti uyutmaya çalışırlar.

Bosch işçisinden; Hergun herşeye zam gelirken % 26 ile oturup ne ile kalkacak bunlar. Sözleşme şimdiden bir hiç oldu bile. Temsilciler, şube yönetimi fabrikalarda hiç dolaşım ve bilgilendirme yapmıyorlar. Herkes herşeyi görüyor, yaşıyor hatta. Bunca zam karşısında insanlarda iyice bilenmeye başladı ve birlik olmak zorundayız!

Tofaş işçisinden; Tofaş’ta işçi mutsuz, umutsuz. Taslak yalan. Türk Metal satışçı. İşçi, beyaz yakanın altında eziliyor. Bütün Türkiye’ye haykırdık. Yalancısınız! Duyduk ki sözleşme için asgari ücret beklenecekmiş. Siz yüzde 10’a imza atın. Bursa’ya gelmeyin. Tofaş başkanınız alem yapacak.

Biz ekmek peşinde olacağız. Utanmanız varsa gidin bu fabrikadan. Bakın neler olacak. Siz bizi tanırsınız. Unutmayın bu hesap ödenecek!

Renault işçisinden; Merhaba. Yıllardır Renault`da çalışıyorum.

Eğer TM gerçekten işçinin hakkını savunan bir sendika ise, sözleşmelerde ikramiyeyi maaştan ayırsınlar. O zaman gerçek maaş ne kadarmış cümle alem görsün. Bizi yıllardır giydirilmiş maaşla kandırdılar. Eğer bugün aldığım ücret benim maaşım ise, ikramiyem nerede. Eğer bu maaşım ikramiyeli maaş ise ikramiyeyi çıkarınca neden asgari ücret kalıyor.

İkramiyeler maaştan ayrı ödensin!

Metal işçileri olarak taleplerimizi tartıştığımız bu sözleşme sürecinde ikramiyeler ve sosyal haklar da konu başlıklarımızdan biri. İkramiye dediğimiz şey bizim maaşımızdan bağımsız olarak aldığımız ek ücrettir. Bugün ikramiyenin maaşlara yedirilerek verildiğini biliyoruz. Böylece kuş kadar olan ücretlerimiz yüksekmiş gibi gösteriliyor. Hem geçmiş dönemin mücadeleleri sonucu kazandığımız bu hakkımız adım adım tasfiye ediliyor, hem de sendika bürokratları ve patronlar bir olup zam oranları üzerinden algı oyunları oynuyorlar.

Burada durup sınıfımızın güçlü olduğu 12 Eylül öncesi döneme bakmakta fayda var. 12 Eylül öncesinde bir yılda kaç ikramiye alabileceğimiz konusunda bir sınırlama olmadığı gibi, ikramiyelerimizi de maaşlardan ayrı olarak alınıyorduk.

Toplu sözleşmelerde birliğine dayanarak gücünü gösteren işçiler senede 6-8 ikramiye haklarını güvenceye alıyorlardır. Örneğin Otomobil İş’te örgütlü Yücel Boru işçilerinin 1979’da imzaladığı sözleşmede 1. yıl için 6, 2. yıl için 7 maaş ikramiye kazanılmıştı. Yine dönemin diğer sözleşmelerinde de benzer kazanımlar mevcut.

Ama ’80 darbesiyle birlikte devlet, sermaye-

nin imdadına yetişti ve yasa değişikliğine gidilerek ikramiye hakkı yılda 4 maaşla sınırlandı. Aynı zamanda ücretlere bölünerek verilmesiyle bu hakkımızın içi boşaltıldı. Hâlihazırda düşük ücretlerimize yedirilen ikramiyeler aslında yok hükmünde. Şimdi bu hakkımızı tekrar kazanmak için “ikramiyeler maaştan ayrı ödensin” demek zorundayız.

Böylece aslında h e m ikramiye hakkımızı yeniden kazanacağız, hem de patronların ve sendika bürokratlarının ikramiyeleri sefalet ücretlerimizi perdelemek için kullanmasının önüne geçmiş olacağız.

TİS'de kadın işçilerin talepleri ne olmalı?

Metal iş kolunda Toplu İş Sözleşmesi süreci başladı. Yetkili sendikalar taslaklarını açıkladılar.

Ekonomik krizle birlikte yaşam koşullarının ağırlaştığı bir süreçte, açıklanan taslaklar metal işçilerinin istemlerini karşılamaktan çok uzak.

Aynı zamanda bu taslaklarda sektörde önemli bir yer tutan kadın işçilerin taleplerinin yer bulduğunu söylemek olanaklı değil. Gerek Türk Metal’in gerekse de BMİS’in taslağında yer alan kadına yönelik şiddete karşı “kadın kurulları” ise, göstermelik olmakla birlikte, hiçbir ciddiyet taşımıyor. Öneri, işyerlerinde kadın işçilerin sorunlarını çözmeyi değil, patronlarla birlikte oluşturulan yapıda, olsa olsa şiddeti perdeleme işlevi taşıyan bir öze sahip.

Görülüyor ki, metal patronları gibi, sendika bürokratları da kadın işçilerin taleplerini yok sayıyor, görmezden geliyor.

Nasıl ki, metal işçileri tabandan doğru örgütlülüklerini kuramadıkları koşullarda taleplerinin karşılanması olanaklı değilse, kadın metal işçileri de sürecin parçası olmadığı ve mücadele sahnesinde yerlerini almadıkları koşullarda kazanmaları mümkün değildir.

Elbette ki, sorunları tartışmaya başlamak ve talepleri formüle etmek, bu mücadelenin ilk adımıdır. Aynı zamanda sınıf kardeşleri ile birlikte eylemli mücadele sürecinin içine girmek ise ikinci halkasıdır.

Metal işçisi kadınların taleplerini sıralaya-

cak olursak; - Kadın işçilerin anne ve çocuk sağlığına zararlı işlerde çalışması yasaklanmalıdır.

- Doğum izinleri artırılmalı, doğumdan önce ve sonra 3’er aylık ücretli izin, tıbbi bakım ve yardım sağlanmalıdır.

- Kadınların çalıştığı tüm işyerlerinde, nitelikli, ücretsiz ve tüm işçilerin yararlanacağı kreş ve emzirme odaları olmalıdır.

- Zorunlu haller dışında gece çalışması yasaklanmalı, zorunlu gece çalışması 4 saatle sınırlandırılmalı ve artı ödeme sağlanmalıdır.

- Doğum yapan kadın işçilerin 1 yıl boyunca gece çalışması yasaklanmalıdır.

- Kadın işçilere, sağlık raporuna göre en az bir gün ücretli regl izni verilmelidir.

- 8 Mart dünya emekçi kadınlar günü ücretli izin ilan edilmelidir.

- Cinsiyet ayrımcılığına son verilmeli, eşit işe eşit ücret ödenmelidir.

- Kadına yönelik şiddete karşı toplu iş sözleşmelerinde tedbirler alınmalıdır. “İş sözleşmesi” yasanın üstünde geçerlilik taşıdığı için, bu taleplerin sözleşmelerde bağlayıcı hükümler olarak yer alması, işçi sınıfının toplam kazanımı için önemli bir yerde durmaktadır. Zira belirleyici olan yasalar değil, işçi sınıfının haklı ve meşru çıkarlarıdır.

Metal İşçileri Bülteni - Ekim 2019

5

MKE işçileri TM'den istifa ediyor!

Dayanışmayı yükseltelim!

Yıllardır TM saltanatı altında ezilen MKE işçileri birçok fabrikada, bu sendika ağalarını sırtından atmak için istifa süreci başlattılar. Metal İşçileri Birliği olarak MKE işçilerinin haklı, meşru ve onurlu çıkışını selamlıyoruz. İşçi sınıf, özellikle metal işçileri sendikal ağalık düzeninden çok çekti. İşçi aidatları üzerine saltanat kuran bu ağalar düzeni, metal işçisinin ekonomik, sosyal bir dizi hakkının gaspında sermayenin temsilciliğini üstlendi. İşçiye karşı patronun yanında saf tuttu. İşçilerin taleplerini, istemlerini görmezden gelen bu ağa takımı, patronların çıkarına hizmet etmek dışında hiç bir misyon üstlenmediler. İşçinin mücadele örgütü olması gereken sendikaları işgal ederek, şirket gibi işletmeye, lüks ve şatafat içinde yaşayan asalak bir yöneticiler kastı yarattılar. Gelinen yerde sendikal ağalık düzeni miadını doldurmuş ve yıkılmayı beklemektedir.

Metal işçisi kardeşler; MKE işçileri kan amici bu asalak takımına karşı bir süredir içten içe tepkilerini örgütlemeye çalışıyor, TM’yi sırtından atmak için mücadele ediyordu. MKE’nin bir çok fabrikasından işçiler ortak gerçekleştirdikleri açıklama ile istifa sürecini başlattıklarını ilan ettiler ve TM’yi fabrikadan söküp atma çağrısı yapıyorlar. Bu çağrıya başta MKE işçileri olmak üzere, TM zulmü altında ezilen tüm metal işçileri kulak vermelidir. İçinden geçtiğimiz Metal Grup TİS sürecinde bu ayrıca önemlidir. TM ağalarının TİS sürecinde yeni bir

satış sözleşmesine imza atmaya hazırlandıkları bu dönemde, sendikal ağalık düzenine karşı biriken öfkemizi açığa çıkartmak önemli bir ihtiyaç.

MKE işçileriyle dayanışmayı yükseltelim.

MKE işçileri, kardeşler; Metal işçilerinin başına çöreklenmiş sendika ağalarına karşı bir bayrak açtınız, mücadeleye giriştiniz. İstifa süreci başlattınız. Kazanmak için, şimdi her zamankinden daha fazla birbirinize kenetlenmeli, birliğinizi güçlendirmelisiniz. MKE işçilerin gücü sarsılmaz biçimde inşa edecekleri birliği, dayanışması olacaktır. MKE yönetiminin, TM ağalarının olası hamleleri, saldırıları yine birliğimiz sayesinde bertaraf edilecektir. İstifa etmek yetmez, kazanabilmek için MKE işçilerinin tek bir yumruk gibi davranması gerekmektedir.

Bunun için, vakit kaybetmeksizin bölüm bölüm temsilciler seçmek, bu temsilcilerden fabrika komitesi/kurulu oluşturmak, olanları güçlendirmek hayati önemdedir. Tek bir arkadaşımızın dahi dışında kalmayacağız bir bütünlük oluşturabilmeliyiz. Hep birlikte konuşmalı, hep birlikte karar almalı, hep birlikte uygulamalıyız. Bu örgütlülük bizim tek güvencemiz olacak, TM’yi ancak böyle sırtımızdan atabileceğiz. Diğer önemli bir yön ise fabrikalar arasında iletişimi ve koordinasyonu sağlamak için girişimlerde bulunmaktır. Fabrikalar arası koordinasyon, tüm MKE işçilerini tek vücut haline getireceği gibi, gücümüzü pekiştirecektir.

Tek tek MKE işçilerinin tepkisini birleştirecek, bireysel hareketlerin önüne geçecek, kararlılığı güçlendirecek olan ancak budur.

MİB olarak bundan önce olduğu gibi, bundan sonra da yan yana, omuz omuza olduğumuzu bildirir, kazanacağımıza olan tüm inancımızla MKE işçisi kardeşlerimizi selamlarız.

İşçi sınıfından haberler Somalı madenciler yolda!

Soma Katliamı’nın ardından işten çıkarılan ve tazminatları ödenmeyen Somalı maden işçileri Bağımsız Maden-İş Sendikası öncülüğünde tazminat hakları için dün Ankara yürüyüşüne başladı. Madencilerin yürüyüşü, jandarmalar tarafından durduruldu. Engellendikleri yerde oturma eylemine başlayan madenciler “Ölmek var dönmek yok!” diyerek bekleyişlerini sürdürüyor!

Arçelik’te işten atma 26 Eylül Perşembe günü sözleşmeli 360 işçi Ankara Arçelik’te işten çıkarıldı. İşçiler, işten çıkarma üzerine fabrika önünde oturma eylemi yaparak kıyıma tepki gösterdi. Arçelik yöneticileri eyleme para cezası tehdidiyle karşılık verirken, Türk Metal ise saldırıya göz yumdu. Türk Metal işten çıkarmaya karşı bir şey yapmayacağını ifade etti.

Hyundai’de krizin faturası işçiye!

Türkiye’nin en kârlı şirketlerinden olan Hyundai işçilere %9 oranında sefalet zammı yaptı. Son üç ayda Hyundai Mobis 644 milyon 552 bin, Hyundai Steel 51 milyon 068 bin, Hyundai Glovis 121 milyon 535 bin ve Hyundai Motor 1 milyon kâr elde ederken, geçtiğimiz aylarda Kısa Çalışma Ödeneği’den faydalanan Hyundai 3 ay boyunca işçilerin maaşlarını işsizlik fonundan ödedi.

Sinbo’da sendika düşmalığı Sinbo fabrikasında 3 işçi TOMİS’e üye oldukları için işten çıkartıldı. İşten atılan işçilere sahip çıkan TOMİS, fabrika önünde bir açıklama gerçekleştirerek durumu protesto etti. İşçileri sendikalaşmaya çağırdı.

6 Sözleşme satıldık bir daha satılmayacağız!

Tüm işçi kardeşlerimizi hesap sormaya çağırıyoruz!

2009 yılı toplu iş sözleşmesine oturmaya hak kazanan Türk Metal, 2009 yılından beri her sözleşme öncesi bizlere verdiği vaatlerden bir tanesini dahi yerine getirmemiştir. 2019 TİS’i hariç geçen 5 toplu sözleşmede bu kayıpları, bu haksızlıkları masa başı oyunlarına karşı hoşnutsuz olsak da adım atamayan biz MKE işçileri, 2019 TİS öncesi örgütlenip, Türk Metal’e gereken dersi vermeye hazırlandık.

Lakin süreci iyi takip eden Türk Metal yöneticileri, 2019 TİS öncesi bin bir yeminlerle, eyleme gidecek olan biz işçileri ikna etmeyi başarmıştır.

Hatta 2018 yılında KİT memurlarına 400 TL ile 800 TL arasında değişen seyyanen iyileştirmeleri örnek göstererek, dönemin MKE Genel Müdürü Ahmet Taşkın ile yapılan görüşmelerde aynı iyileştirmeler Pevrul Kavlak tarafından istendiği ve isteğin ‘yasal’ olmadığı için olumsuz

6

Metal İşçileri Bülteni - Ekim 2019

bir şekilde geri çevirdiği söylendi. Bu duruma sözde tepki gösteren Pevrul Kavlak’ın ‘masaya yumruk’ vurarak ‘Ben de bunu 2019 yılı toplu iş sözleşmesinde almazsam...’ diye argo kelimelerle ifade ettiği TM temsilcileri tarafından MKE’nin tüm fabrikalarında iddialı şekilde anlatıldı.

5 sözleşme boyunca almadıklarını 6. sözleşmede alacaklarını bize hiç tutmadıkları söz olarak verdiler.

2019 TİS sürecinin sonunda görülmüştür ki TM, daha önceki 5 sözleşmede olduğu gibi 6. sözleşmesinde de bizleri, ülkedeki silahları üretenleri masa başında satmıştır.

Bizler MKE işçileriyiz! Bu ülkede oturan, tüketen değil kelle koltukta, TSK’ya üretim yapanlar olarak bu durumu kabullenmiyoruz. Bu haksızlık, bu satış karşısında susmuyoruz! 4 Ekim günü Çankırı Silah fabrikasının başlattığı toplu istifalarla, bizleri görmeyen, görmezden gelen TM’ye gereken dersi ve cevabı, işçiler olarak dayanış-

mayla veriyoruz. Öyle gelişigüzel davranarak MKE işçisinin masa başı oyunlar ile ezilmesine, yalan vaatlerde bulunulmasına izin vermiyoruz. Satılan sözleşmelerin ve alınterimizin hesabını sormaya başlıyoruz.

Emeğe saygı söylemi sadece tabelasında göstermelik duran bu sendika kılığına bürünmüşlere tepkimiz haklıdır, alenidir! Çocuklarımızın rızkını çalanlara tepkimiz büyüktür! Emeğe saygısı olmayanlara bizlerin de saygısı yoktur! MKE’nin fabrikalarında çalışan işçiler olarak bütün MKE işçisi kardeşlerimizi, bizleri satmak, aldatmak dışında bir işe yaramayan aidat sevdalısı, saltanat heveslilerinden kurtulmaya, istifa ederek fabrikamızdan atmaya çağırıyoruz! İstifa dalgamız şimdiden her fabrikaya ulaşmıştır! Şimdi sıra MKE işçilerinin gücünü göstermekte! MKE işçisinin aldatılamayacağını göstermektedir! Artık söz-yetki-karar işçilerde olacaktır!

MKE işçileri

İşçi sınıfından haberler Entil işçileri hak peşinde

Birleşik Metal'de şube genel kurulları toplanıyor!

Eskişehir’de Zeytinoğlu Grubu’na ait Entil Endüstri, Hakalki Döküm ve Tarkon Makine’ye 2009’da Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF) tarafından el konulmuştu. Geçtiğimiz Haziran ayında yeniden Zeytinoğlu Grubu’na verilen fabrikalardaki işçiler 4 aydır ücretlerini alamıyor. İşçiler ücretlerini almak için çeşitli eylemler gerçekleştiriyor.

Eaton’da işçi kıyımı Eaton fabrikasında patron mücadeleci işçilerin de içinde olduğu bir kıyım gerçekleştirdi.

Yönetim kıyımı kabullendirmek için kriz ve “iş yok” bahanesine sarıldı. İşçilerin aldığı raporları öne sürdü. İşten atılan işçiler ise kapı önünde eylem yaparak durumu protesto ediyor.

Cargill’de direniş sürüyor Tekgıda-İş Sendikası’nda örgütlendikten sonra işten atılan Cargill işçileri işe geri dönmek için nöbetlerini İstanbul’da sürdürüyor.

Direnişçiler eylemlerini daha yaygın biçimde sürdüreceklerini ifade ediyor.

Düzce Cam işçileri grevde!

Düzce Cam işçileri, sendika düşmanlığına, işten atma saldırılarına ve patronun görüşmeye yanaşmamasına karşı 26 Temmuz gününden beri grevdeler.

Birleşik Metal şube genel kurulları devam ediyor. Ancak maalesef genel kurul süreçleri geçmiş dönemin muhasebesi yapılarak ve mücadele programı oluşturularak değil, koltuk hesapları ve kişiler üzerinden dönen tartışmalar ile geçiyor. Bunu yapılan ve önümüzdeki günlerde yapılacak olan genel kurullar için de söylemek mümkün.

Gerçekte bu muhasebe ve tartışmalar fabrikalarda yapılmalı, bütün metal işçileri sürecin parçası haline getirilmelidir. Fakat bu yapılmamaktadır. Yer yer delege seçimlerine sıkışan, delege seçimlerin ise anti-demokratik bir tarzda, temsilcilerin müdahalesi ile gerçekleştiği genel kurul süreçleri, sendikal bürokratik yapının bir yansıması olarak karşımıza çıkmaktadır. Taraflar anlaşmakta ya da koltuk hesapları yapmaktadır. Ayrı listelerin çıktığı veya çıkacağı yerlerde de delege hesapları ile koltuklara oturulmaya çalışılmaktadır.

Yapılması gerekenin mücadele programı ortaya koymak olduğu açıkken bu yapılmamaktadır. Birleşik Metal’deki bürokratik anlayışın baskısı, muhalif temsilci ve işçilere yönelik defalarca devreye soktuğu görevden alma, tecrit etme yöntemleri ile bunun önü daha da kapanmaktadır. Ancak bu bir gerekçe olamaz.

Eleştirdiğimiz ve yıkmak istediğimiz anlayışa boyun eğerek, onun sınırlarına takılarak değişimi gerçekleştirmek olanaksızdır.

Bu cendere parçalanamazsa, alttan yukarıya doğru Birleşik Metal’de var olan bürokratik anlayış kendini üretmeye devam edecektir.

Gerçek bir muhalefeti örgütlemek isteyenler yüzünü öncü metal işçilerine ve taban

iradesine dönmelidir. Tabanı harekete geçirecek politikalar ortaya koymalı, buradan hareketle genel kurul süreçlerine hazırlanmalıdır. Tabanı harekete geçirmeden elde edilecek delegelerle, girilen pazarlıklara elde edilecek koltuklar herkesi yutacak güçtedir. Koltuğun yutamayacağı tek güç öncü metal işçilerinin inisiyatif sahibi olmasıdır. Onlar adına birilerinin inisiyatifi alması değildir. Şube genel kurulları geçmiş dönemin muhasebesini yapmalıdır dedik. Bunun için; geçmiş sözleşme süreçleri, grev yasağına karşı tutumlar, TM ile imzalanan protokol, örgütlenme süreçleri ve uzlaşmacı-icazetçi tutumlar, birçok ilde karşımıza çıkan anti-demokratik uygulamalar gündeme getirilmelidir, hesaplaşma konusu yapılmalıdır. Şu an içinden geçmekte olduğumuz MESS Grup TİS’lerine yön verecek kararlar alınmalı, grev yasağına karşı fiili-meşru mücadele hattının koşulsuz hayata geçirilmesi için hazırlık yapılmalıdır.

Unutmamak gerekir ki, sendikalar işçilerin öz örgütlülükleridir. Öncü metal işçileri sahip çıktığı ölçüde böyle olmaya devam edecektir.

Sendikalara bürokratik kast hakim olduğu sürece, sendika ağaları işçi sınıfına ihanet içinde olmaya, sermayenin ajanlığını yapmaya devam edeceklerdir.

Birleşik Metal’de gelinen yerde sendikal bürokrasi ile genel kurullar dahil her platformda hesaplaşmak bir zorunluluktur. Bundan geri durmak sermayeye boyun eğmek, geleceğine sahip çıkmamak anlamına gelir.

İLETİŞİM: metaliscileribirligi@gmail.com / facebook: Metal İşçileri Birliği - MİB İstanbul - Esenyurt İşçi Kültür Evi Yenikent Mah. Şehit Serkan Temeloğlu Sok. 25/A (Eskule otoparkı girişi karşı sokağı) Esenyurt Tel: 0546 146 40 75 İstanbul – Ümraniye İşçilerin Birliği Derneği Tel: 0535 257 70 99 İstanbul – Sefaköy İşçilerin Birliği Derneği Halkalı Cad. No:113 Kat:4 Daire:7 Tel: 0212 690 71 53 – 0536 714 62 06 İstanbul – Gaziosmanpaşa Tel: 0535 915 32 45

Kocaeli - Metal İşçileri Birliği

Çukurova – Metal İşçileri Birliği

Tel: 0545 932 32 05

Tel: 0546 950 72 06

Gebze İşçilerin Birliği Derneği

Bursa – İşçilerin Birliği Derneği

Hacı Halil Mh. Şahinler İş Merkezi Kat 2 No: 202 Gebze Tel: 0542 843 16 01

Başaran İşhanı Kat:4 No:14 Heykel

Ankara – Sincan İşçi Birliği

Kayseri – İşçilerin Birliği Derneği

Atatürk Mh. Kutsal Sk. No: 5/8

Sahabiye Mah. Mersin Sok. Sim İşhanı No:403 Kat:4 Kocasinan - Tel: 0352 222 00 07

Tel: 0551 597 74 70

Trakya – Metal İşçileri Birliği

Ankara – Mamak İşçi Kültür Evi

Kazımiye Mah. Omurtak Cad. Gür Pasajı No: 66 Çorlu - Tel: 0538 095 22 79

Tuzluçayır Mah. 586. Sok. 2/A -Mamak Tel: 0312 364 06 90

İşçi Bülteni Özel Sayı: 1555 * Fiyatı: 25 Kr * Ekim 2019 * Sahibi ve S. Yazı İşleri Md.: Ersin Özdemir * Yayın Türü: Yerel, süreli, siyasi, ayda bir, Türkçe * EKSEN Basım Yayın Ltd. Şti. * Osmanağa Mh. Kırtasiyeci Sk. No:9 Kat:2 Daire:7 Kadıköy / İstanbul Tel: 0536 285 73 25 * Baskı: Özdemir Mat. Maltepe Mah. Gümüşsuyu Cad. Topkapı (Odin) Center No: 28/245 Zeytinburnu / İstanbul Tel: (212) 577 54 92

Metal İşçileri Bülteni - Ekim 2019

7

Taleplerimizi kazanmak için BİRLİK, MÜCADELE! *İnsanca yaşamaya yeten ücret! *2 yıllık sözleşme! *Sağlıklı ve insanca çalışma koşulları! *Krizin faturasını yaratanlar ödesin! *Kıdem tazminatının gaspına hayır! *İşten atmalar yasaklansın! *Herkese iş, tüm çalışanlara iş güvencesi! *7 saatlik işgünü 35 saatlik çalışma haftası! *İki günlük kesintisiz hafta sonu tatili! *Esnek, kuralsız, taşeron çalışma yasaklansın! *Taşeron işçiler kadroya alınsın! *Eşit işe eşit ücret!