marketing europe & anatolia Sayı: 082

Page 1

marketing europe & anatolia Tarih: Şubat 2019 Sayı: 82

retorik

Pinokyo’nun Ağustos Böceği... zı . ı n ı z.. r a l ru n a İl kliyo be



İçindekiler

marketing europe & anatolia Sayı: 82 Tarih: Şubat 2019 İmtiyaz Sahibi Eksantrik Film Prodüksiyon P.K.: 112 34725 Fenerbahçe - İstanbul - Tr.

Kısa Kısa

04 - 07

Genel Yayın Yönetmeni ve Sorumlu Yazı İşler Müdürü Elvin Ekşioğlu e-mail: elvineksioglu@gmail.com

Teknoloji

10 - 11

retorik

13

Medya Dünyası

14 - 15

Röportaj

16 - 19

Reklam dünyası

20 - 22

Kampanyalar

25 - 30

Gezi

32 - 40

Game On

42 - 43

Kültür Sanat

44 - 45

Haber ve Fotoğraflar Agency Europe & Anatolia http://aea.eksantrik.com aeanews@gmail.com Katkıda Bulunanlar Nurgül Eryıldır Günay Ali Erdem Ekşioğlu Seval Duban Kübra Nebioğlu Yusuf Yener Günay Danışman Abdullah Ekşioğlu İlan Rezervasyon Ayşe Yılmaz Yayın Türü Süreli Yayın Yönetim Yeri Agency Europe & Anatolia e-mail: meadergi@gmail.com marketing europe & anatolia Agency Europe & Anatolia tarafından Süreli yayınlanan bir e-dergidir. Bu yayının tüm hakları Eksantrik Film Prodüksiyon’a aittir. Tamamı ya da bir bölümü yayıncısının izni olmaksızın çoğaltılamaz ve yayınlanamaz. Tüm ilanların sorumluluğu firmalara, makalelerdeki görüşler ve hukuki sorumluluk yazarlara aittir. Bu derginin yayınlanma sürecinde hiçbir ağaç zarar görmemiştir. http://www.meadergi.com mobil: http://m.meadergi.com http://www.facebook.com/meadergi instagram: meadergi https://twitter.com/meadergi Bir Ekşioğlu Medya Grup kuruluşudur.

marketing europe & anatolia / 1



Köşe Elvin Ekşioğlu / elvin@eksantrik.com

( editörden)

İlanlarınızı bekliyoruz... Merhaba, Bu dergiyi çıkardığımız günden bugüne tam bağımsız bir dergi çıkardığımızı, hiçbir, gruba, partiye ya da cemaate hizmet etmediğimizi her fırsatta dile getiriyoruz. Bu ısrarlı açıklamamız belki bazı okuyucularımız tarafından yersiz bir söylem olarak değerlendirilmiş olabilir. Tek amacımız her ay doğru haber ve yazılarla hazırlanmış tarafsız, bağımsız bir dergiyi okuyucumuzla buluşturmak oldu. Gönül isterdi ki bu dik duruşumuz, ilan verenler ve ilanları yönlendiren dostlarımız tarafından da takdir edilsin ve dergimiz, en azından kendini geliştirebilecek bir ilan gelirine kavuşabilsin. Belki bundan sonra dostlarımız ilanlarını bizimle paylaşıp yaşamamıza ve gelişmemize katkı vermek için daha duyarlı davranabilirler. Dergimiz yine dopdolu. Haber sayfalarımız, teknoloji sayfalarımız, kampanya sayfalarımız yine büyük bir özenle hazırlandı. Gezi yazarımız Seval Duban Estonya'ya gitti ve sizin için yazdı. Yazarımız Abdullah Ekşioğlu, bizlere yeni pencereler açtı. Bizim için her ay olduğu gibi bu ay da koşuşturma ve dergimizi tarafsız bir bakış açısıyla hazırlama telaşıyla geçti. Sevgiler,

marketing europe & anatolia / 3


Kısa Kısa

Cinsiyet Eşitliği Endeksi... Coca-Cola, tüm dünyada iş yeri ve paydaş ekosisteminde uyguladığı eşitlikçi yaklaşımı ve bu alanda yürüttüğü projelerle 2019 Bloomberg Cinsiyet Eşitliği Endeksi’ne girdi. Coca-Cola Şirketi, hizmet verdiği ülkelerde yürüttüğü çalışmalarıyla, dünyanın en kapsamlı cinsiyet eşitliği araştırması olan 2019 Bloomberg Cinsiyet Eşitliği Endeksi’ne girdi. Endeks; şirket içi istatistikleri, istihdam politikaları ve iş yaşamında cinsiyet eşitliğinin sağlanmasına ilişkin çalışmaları değerlendirip en eşitlikçi şirketleri seçiyor. Sadece iş yeri uygulamaları değil küresel çapta 5 milyon kadına destek 500’den fazla markası ve 4 bin 100’den fazla ürünü ile 200’ün üzerinde ülke ve bölgede hizmet veren Coca-Cola Şirketi “Global Kadın İnisiyatifi”yle liderlik pozisyonlarındaki kadın sayısının artırılması ve iş dünyasında gerçek bir çeşitlilik yaratılmasına yönelik çalışmalar yürütüyor. Türkiye’de de Kadın Oranı %60’a yaklaştı Coca-Cola Türkiye çalışanlarının %58’i, yöneticile-

rinin ise %55’i kadınlardan oluşuyor. Küresel hedefler doğrultusunda Coca-Cola Türkiye de cinsiyet eşitliği alanında çalışmalar yürütüyor. Coca-Cola Şirketi, faaliyetlerinin merkezinde yer alan sürdürülebilirlik projeleri ile de kadınların ekonomik olarak güçlendirilmesi ve yönetime katılımına katkı sağlamayı hedefliyor. 2020 yılına kadar tüm dünyada 5 milyon kadının ekonomik ve toplumsal hayatta güçlendirilmesi hedefi doğrultusunda hayata geçirilen 5by20 Programı ile bugüne kadar 75 ülkede 2,4 milyonun üzerinde kadına ulaşılmış durumda. 5by20 kapsamında sunulan eğitimler, finansal destek ve mentorluk programlarıyla kadınların sosyal ve ekonomik olarak güçlendirilmesi amaçlanıyor.

Hedef; 5 Milyar Dolarlık İhracat... Mobilya Sanayicileri Derneği (MOSDER) Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Balcı, geçtiğimiz hafta gerçekleşen İMOB Fuarı’nın ardından sektörle ilgili önemli değerlendirmelerde bulundu. Mobilya sanayinin Türkiye ekonomisi için can suyu olduğunu belirten Balcı, “Enflasyonla topyekun mücadele kapsamında KDV’nin %8’e düşmesinin olumlu etkilerini İMOB Fuarı’nda da görmüş olduk. Derneğimize üye 12 markamızla katıldığımız fuardaki B2B görüşmelerinden aldığımız olumlu dönüşler, ülkemizin lokomotif sektörlerinin başında gelen mobilya sanayinin önemini bir kez daha gözler önüne serdi” dedi. Fuarlarda tanıtım ayağının çok önemli olduğunu belirten 4 / marketing europe & anatolia

MOSDER Başkanı Mustafa Balcı “Önümüzdeki fuar döneminde dernek olarak hem Avrupa pazarına yönelik hem de Ortadoğu, Türki Cumhuriyetler ile Afrika ve Rusya pazarının alım heyetlerine yönelik tanıtım çalışmalarına ağırlık vermeyi planlıyoruz” dedi. Lobi çalışmalarına da şimdiden başladıklarını ifade eden Balcı, 2019 yılı fuarlarından MOSDER üyesi tüm markalarımızla birlikte hem sektörümüzü geliştirmek adına hem de ülke ekonomisine katkı sağlamak adına vizyoner çalışmalar gerçekleştireceğiz ve sektörün 5 milyar dolarlık ihracat hedefine büyük katkı sağlayan fuarlarda yer almaya devam edeceğiz” diye ifade etti. “İhracat rakamlarımızla büyüme çıtasını yükselteceğiz” Mustafa Balcı, “Türkiye’de istihdam kapasitesinin en yüksek olduğu sektörlerden biri olan mobilya sektörü, yaz sezonundan beri dövizde yaşanan olumsuz gelişmelere rağmen büyük bir sınav verdiği halde güçlenerek yoluna devam etmektedir. Mobilya markaları İMOB Fuarı’nda 1.2 milyar dolarlık ihracat sözleşmesi yaptılar, 1.5 milyar dolarlık da iş bağlantısı gerçekleştirildi.


Kısa Kısa

Zorlu Enerji’ye ABD’den ödül...

Türkiye’nin en büyük jeotermal enerji santrali Kızıldere 3’ü tasarlayan mühendislik firması Power Engineers, Amerika Birleşik Devletleri’nin Idaho Eyaleti’nde, “Amerikan Mühendislik Şirketleri Konseyi” sponsorluğunda her yıl düzenlenen “Idaho Mühendislik Mükemmellik Ödülü Yarışması”nda birincilik ödülünü kazandı. Türkiye’nin yerli ve yenilebilir enerji alanındaki öncül-

erinden Zorlu Enerji, sürdürülebilirlik vizyonu çerçevesinde ekonomiye kazandırdığı Kızıldere 3 projesiyle ABD merkezli mühendislik yarışmasında birincilik ödülü kazandı. Amerika Birleşik Devletleri’nde “Idaho Mühendislik Şirketleri Konseyi”nin desteğiyle her yıl düzenlenen “Idaho Mühendislik Mükemmellik Ödülü Yarışması”nda Zorlu Enerji’nin Kızıldere 3 projesinin mühendislik firması Power Engineers, birincilik ödülü aldı. Kızıldere 3’ün tasarımından başlamak üzere detay mühendislik ve devreye alma işlerini yürüten Power Engineers’ın yapmış olduğu mühendislik çalışmalarının yanı sıra karşılaşılan sorunlara getirdiği yenilikçi ve hızlı yaklaşımlarının da projenin ödül almasında etkili olduğu belirtildi. Zorlu Enerji’nin Türkiye’deki dördüncü jeotermal projesi olan Kızıldere III Jeotermal Enerji Santrali, Türkiye’nin en büyük, dünyanın sayılı enerji santralleri arasında yer alıyor. Tesis, üçlü flaş kombine çevrim jeotermal santral olup 165 MW kurulu güce sahip.

Klima Sektöründe Ortaklık... Türkiye’de iklimlendirmenin öncü firmalarından Form Şirketler Grubu, Mitsubishi Heavy Industries ile ortaklık anlaşması imzaladı. Klima sektörüne yön verecek bu anlaşma ile kurulacak yeni ortak girişimin adı Form-MHI Klima Sistemleri Sanayi ve Ticaret A.Ş olacak. Türkiye’de iklimlendirme alanında öncü firmalardan Form Şirketler Grubu iştiraklerinden Form VRF Sistemleri A.Ş. bünyesinde ortak girişimin kurulması amacıyla, Japon sanayisinin önde gelen firmalarından Mitsubishi Heavy Industries’in iştiraki Mitsubishi Heavy Industries Air Conditioning Europe (MHIAE) ile ortaklık anlaşması imzaladı. Anlaşma kapsamında MHIAE, Form VRF Sistemleri A.Ş.’nin paylarının bir kısmını satın alacak. Bu yeni ortaklık kapsamında ev tipi klimadan, profesyonel ürünlere kadar tüm Mitsubishi Heavy Industries klima ürünlerinin pazar payının artırılması hedefleniyor. 2011 yılından bugüne Mitsubishi Heavy Industries’in VRF cihazlarının Türkiye’deki tek yetkili temsilcisi konumunda olan Form VRF Sistemleri A.Ş. geçtiğimiz yıl Mitsubishi Heavy’nin split ve ticari split klima ürünlerini de portföyüne ekleyerek bulunduğu pazardaki payını genişletti.

İmzalanan ortaklık anlaşması kapsamında, Form VRF Sistemleri A.Ş.’deki pay devrinin ve şirketin yeni ünvanının Form-MHI Klima Sistemleri Sanayi ve Ticaret A.Ş. olarak değiştirilmesinin, yasal onayların alınmasını takiben 2019 Mart ayı sonrasında tamamlanması planlanmaktadır. Ortalık hakkında konuşan Form Şirketler Grubu Yürütme Kurulu Başkanı Tunç Korun şunları söyledi: Klima yaşam konforumuzu yükselten bir ürün ve her geçen gün bir lüks olmaktan çıkıyor. Diğer Akdeniz ülkeleriyle kıyaslandığında Türkiye’de klima pazarının potansiyelinin oldukça yüksek olduğunu söyleyebiliriz dedi. marketing europe & anatolia / 5


Kısa Kısa

Little Caesars, 2019’da İddialı...

Little Caesars Pizza 2019 yılında sevimli ikonu Sezar’ı kutudan çıkarttı. Ünlü karakteri Sezar’ı sınırlarından kurtaran marka, “Sezar Kutudan Çıktı! Yetiş Sezar!” konseptiyle tüketicilerle buluşmaya başladı. Genç - yaşlı her yaş ve kesimden insanın acıktığı anda sağlıklı, lezzetli ve ev yapımı kadar doğal bir pizza ile buluşturmayı hedefleyen Little Caesars, 2019’da her evin kapısını çalmayı hedefliyor. Hali hazırda 65’i İstanbul olmak üzere; Ankara, Mersin, Bursa, Çanakkale, Eskişehir, İskenderun, Kocaeli

Atama... QNB Finansbank’ta İnsan Kaynakları Direktörlüğü görevini sürdüren Cenk Akıncılar İnsan Kaynakları Genel Müdür Yardımcılığı görevine getirildi. QNB Finansbank’ta daha önce, İnsan Kaynakları Yönetim Sistemleri ve Gelir Yönetimi, Özlük ve Sistemsel Yetki Yönetimi Bölüm Müdürü olarak görev yapan Akıncılar, Ocak 2019 itibariyle bankanın İnsan Kaynakları Direktörlüğünden İnsan Kaynakları Genel Müdür Yardımcılığına atandı. 2003 Mayıs ayında QNB Finansbank ailesine katılan Cenk Akıncılar, kurum içerisinde İnsan Kaynakları İşe Alım Müdür Yardımcısı, Sistem Geliştirme ve Projeler Müdür Yardımcısı, Organizasyonel Gelişim, Performans, Stratejik Raporlama ve Gelir Yönetimi Birim Yöneticiliği, İnsan Kaynakları Yönetim Sistemleri ve Gelir Yönetimi, Özlük ve Sistemsel Yetki Yönetimi Birim Yöneticiliği görevlerinde bulundu. 6 / marketing europe & anatolia

(İzmit), Sakarya, Tekirdağ, Balıkesir ve Zonguldak‘ta toplam 90 şube ile hizmet veren markanın 2019’da da satış anlamında yüzde 25 büyüme hedefi olduğunu anlatan Little Caesars Türkiye Genel Müdürü Banu Arıduru, “Geride kalan senede kurum içi önemli yatırımlar yaptık. Teknolojik altyapımızı güçlendirerek dijital dönüşümümüzü tamamladık. Pazarlama bütçemizin yüzde 60’ını dijital reklam yatırımları oluşturdu, oluşturmaya da devam edecek. Mevcut şubelerimizin satışlarında önemli satış artışı yaşadık. 2018’de ekonomideki tüm dalgalanmalara karşın şubelerimizin yüzde 30’u yüzde 46 oranında büyüdü. Yılı genel olarak yüzde 24 büyüme ile kapattık. 2019 daha da iddialı olduğumuz bir sene olacak” dedi. Her sene şube sayılarını yüzde 20 artırdıklarını ve bu oranda artırmaya devam edeceklerini anlatan Arıduru, 2019’un mevcut franchisee’lerin yanı sıra potansiyel yatırımcıya önemli fırsatlar sunacakları bir sene olacağını aktardı. Arıduru, “Bu yıl Marmara Bölgesi ağırlıklı olmak üzere mevcut illerimizde ve o illere yakın lokasyonlara büyümeye devam edeceğiz. Yeni konseptimizin de yaratacağı ivme ile ilk etapta 15 yeni şube açmayı hedefliyoruz” dedi.

Atama... Ericsson, (NASDAQ: ERIC) Ortadoğu ve Afrika Bölgesi, Işıl Yalçın’ın Ericsson Türkiye Genel Müdürü olarak atandığını duyurdu. Yalçın, yeni göreviyle şirketin Türkiye pazarındaki faaliyetlerinin sorumlusu olacak. Ericsson Ortadoğu ve Afrika Başkanı Rafiah İbrahim, konuyla ilgili: “Işıl Yalçın’ın Türkiye’deki faaliyetlerimizi ileriye taşıyacağına inanıyoruz. Güçlü yetkinlikleri, tecrübesi ve liderlik becerileri sayesinde, bölgedeki kilit pazarlarımızdan biri olan Türkiye’deki planlarımızı başarıyla uygulamayı sürdüreceğiz.” diye konuştu. Telekomünikasyon teknolojilerinin Radyo, Çekirdek ve Transmisyon alanlarında 20 yıldan fazla tecrübeye sahip olan Işıl Yalçın, bu süre zarfında Rusya, Ortadoğu ve Afrika pazarlarında görev aldı. Yeni görevi öncesinde Ericsson bünyesinde bir dizi üst düzey yöneticilik pozisyonunda bulunan ve Ericsson Kuzey Doğu Afrika Ülkelerinden Sorumlu Genel Müdürü olarak da hizmet veren Yalçın, bu kapsamda şirketin Mısır, Cibuti, Eritre, Etiyopya, Somali ve Kuzey ve Güney Sudan’daki operasyonlarını yönetti.


Kısa Kısa

Boeing,2018 Yılı Dördüncü Çeyrek... Boeing, dördüncü çeyrek gelirini 28,3 milyar dolar, GKGMİ hisse başına kazancını 5,93 dolar ve GKGMİ dışı hisse başı esas faaliyet karını 5,48 dolar olarak açıkladı. Bu sonuçlar, rekor düzeyde ticari uçak teslimatı, savunma ve satış sonrası hizmetlerdeki yüksek hacim ve 2017 yılı dördüncü çeyreğinde kaydedilen olumlu vergi etkisini yansıtmaktadır (Tablo 1). Boeing, 2,9 milyar dolarlık faaliyet nakit akışı sağlayarak 1,6 milyon hisseyi 0,6 milyar dolara geri satın aldı, 1 milyar dolarlık temettü ödemesi gerçekleştirdi ve KLX’in satın alınması işlemini tamamladı. Boeing Yönetim Kurulu Başkanı, Başkan ve CEO’su Dennis Muilenburg, “Şirket genelinde ekiplerimiz, müşteri odaklı güçlü bir faaliyet başarısı göstererek, gelir, kazanç ve nakit akışında rekorlar kırmamızı ve küresel havacılık sektöründeki liderliğimizi 2018

yılında da korumamızı sağladı. Mali performansımız, yeni büyüme faaliyetleri, inovasyon ve gelecekteki imtiyaz programlarının yanı sıra çalışanlarımıza ve teknolojiye yatırım yapmak için güvenilir bir platform oluşturuyor. Son 5 yılda işimizdeki kilit stratejik alanlara yaklaşık 35 milyar dolarlık yatırım yaptık ve bunu hissedarlarımızın kar paylarını artırarak gerçekleştirdik,” açıklamasında bulundu. Muilenburg sözlerini “Büyük önem verdiğimiz Tek Boeing vizyonumuz, belirgin büyüme stratejimiz, geniş ve büyüyen pazarlardaki lider konumumuz bize, 2019 beklentilerimizde ortaya koyduğumuz üzere, üç faaliyet alanında da sürekli güçlü performans, gelir büyümesi ve sağlam yönetim ortaya koyma konusunda güven veriyor. Üretim ve gelişim planlarımızın yanı sıra büyüme stratejimizin uygulanmasına odaklanmaya devam edeceğiz. Ayrıca, verimlilik, kalite ve güvenlik iyileştirmelerinde daha ileriye giderken, ekibimize yatırım yapmayı, müşterilerimiz, hissedarlarımız ve çalışanlarımız için daha fazla değer ve fırsat yaratmayı sürdüreceğiz,” diyerek noktaladı.

DesiBel; Çimsa’nın İletişim ajansı oldu...

Yeni Bir PR Ajansı Direct İletişim...

Çimento ve yapı malzemeleri sektöründe 46 yılı aşkın süredir faaliyet gösteren Çimsa’nın yeni iletişim ajansı desiBel Ajans oldu. desiBel Ajans, 01 Ocak 2019 tarihinden itibaren Çimsa’ya stratejik iletişim, lider iletişimi, medya ilişkileri, pazarlama iletişimi, kriz iletişimi ve gündem yönetimi konularında destek vermeye başladı. desiBel Ajans’ın müşteri portföyünde, Türk Hava Yolları, TeknoSA, Sabancı Holding, Aksigorta, Garanti Bankası, British American Tobacco, Puma, Beşiktaş JK, Koton, n11.com, Siemens, Profilo, Huawei, Emaar Türkiye, T.C. Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi, Republika, Boğaziçi Üniversitesi, Riot Games, Mondelez International Türkiye, Türkiye Çimento Müstahsilleri Birliği (TÇMB), Tepe Savunma ve Güvenlik, Servier İlaç, Tetra Pak, Tiryaki, Kredi Kayıt Bürosu gibi markalar bulunuyor.

İletişim ve halkla ilişkiler sektörüne yepyeni bir firma daha katılıyor. Direct İletişim Halkla İlişkiler şirketi,son hazırlıklarını da tamamlayarak sektöre giriş yapmak üzere. Direct İletişim müşterilerine medya iletişimi, içerik üretimi ve grafik tasarım alanlarında verdiği hizmetlerle ön plana çıkıyor. Doğru zamanda doğru mecralarla iletişim sloganıyla sektörde fark yaratmayı amaçlayan Direct İletişim, şuan için online olarak hizmet verecek. Son hazırlıklarını tamamlamak üzere olan Direct İletişim’i yakından incelemek için web sitesini ziyaret edebilirsiniz. www.directiletisim.com

marketing europe & anatolia / 7




Teknoloji

Nike Adapt BB... Nike, sıkılık ayarının akıllı telefonlara indirilebilecek bir uygulama sayesinde yapılmasına imkan veren yeni basketbol ayakkabısı ‘Nike Adapt BB’i tanıttı. Nike, sporun türü, süresi ve -potaya yükselmek gibiyapılan spesifik hareketlere bağlı olarak ayağın ihtiyaçları değiştiği basketbolda yeni ayakkabısıyla devrim yaratıyor. Nike, kullanıcıların ayakkabılarını istedikleri sıkılığa ayarlayabilmesine ve telefonlarına indirecekleri bir uygulamayla uzaktan ayar yapılabilmelerine imkan veren yeni basketbol ayakkabısı ‘Nike Adapt BB’yi tanıttı. Gelişkin bir güç bağcığı sistemi, bir uygulama ve sürekli güncellenen şirkete has bir yazılımı birleştiren Nike Adapt platformu sayesinde, Nike Adapt BB basketbol ayakkabısı gerçekten kişiye özel sıklık ayarı sunuyor.

Kişiye özel bir dişli çark düzeneği, ayağın ihtiyaç duyduğu gerilim düzeyini tespit ediyor ve ayağı rahat ettirmek için gerekli ayarları yapıyor. Ayak altındaki şeritlerin gerilme gücü, yaklaşık 15 kilogramlık bir kuvveti çekmeye yetecek düzeyde. Bu da yaklaşık standart bir paraşüt ipiyle aynı kuvvete denk geliyor ve ayağı farklı hareketler esnasında korumaya alıyor. Tam bu noktada ayakkabının beyni, yani FitAdapt teknolojisi devreye giriyor. İster manuel, ister akıllı telefondaki Nike Adapt uygulamasını kullanarak oyuncular, maçın farklı anlarına göre farklı sıklık ayarı seçebiliyor. Örneğin, oyuncu mola sırasında ayakkabıyı gevşetip, ardından oyuna dönerken tekrar sıkılaştırabiliyor. Ayakkabının dijital uygulaması ve isteğe bağlı yazılım güncellemeleri arasındaki neredeyse ilişki nedeniyle Nike Adapt BB, Nike’ın ilk sürekli güncellenen performans ürünü. FitAdapt sistemi basketbolda fit kalitesini artırmaya devam ederken, bir sonraki aşamada FitAdapt teknolojisini, her biri farklı ortamlarda farklı sıklık ayarları gerektiren diğer spor dallarına ve günlük ayakkabılara yaymak olacak. Nike Adapt BB, 16 Şubat’tan itibaren nike.com üzerinden satışa çıkacak.

Sony’den Cerrahi Video Kamera... MCC-1000MD’yi özellikle karmaşık mikrocerrahi sırasında aydınlatılması zor anatomik bölgeleri içeren prosedürlerde ve ayrıca retina ve optik sinir bölgelerini içeren posterior göz cerrahisi prosedürlerinde kullanım için ideal hale getiriyor. İki MCC-1000MD ünitesinin video çıkışları, stereoskopik Yüksek Çözünürlüklü video görüntülerinin yakalanması için senkronize edilebiliyor. Bunlar, Sony LMD-X310MT ve Sony’nin en yeni cerrahi video kamerası, düşük ışık hassasiyetine yeni standartlar getiriyor. Artık satışta olan MCC- LMD-X550MT gibi 3D cerrahi monitörlerde görüntülenebili1000MD, oftalmoloji ve nöroloji prosedürleri gibi medikal mi- yor veya HVO-3300MT 3D medikal kayıt cihazı kullanılarak daha sonra oynatılmak üzere depolanabiliyor. krocerrahi uygulamaları için ideal kullanım imkanı sunuyor. Bu iki parçalı kameranın fazla yer kaplamayan hafif tasarımı, Sony Profesyonel Çözümler Avrupa’dan Avrupa Ürün Pazayrı C-mount kafanın ameliyathanedeki çoğu cerrahi mik- arlama Müdürü John Herman ürünle ilgili şunları söyledi: roskoba kolayca monte edilebilmesini sağlıyor. Kompakt ka- “Kısa süre önce MEDICA’da yapılan lansmanından bu yana, mera kafası, üç adet Exmor™ R CMOS sensörü gelişmiş MCC-1000MD muhteşem ilgiyle karşılaştı. Geleneksel cergörüntü işleme teknolojisiyle bir araya getirerek MCC- rahi kamera sistemlerinin sınırları, görüntü kalitesi ile hassa1000MD’ye F20 hassasiyet ve 63 dB değerinde etkileyici bir siyet arasında denge kurulmasını gerektiriyordu ve ışığın az sinyal-gürültü oranı kazandırıyor. Bu sayede kamera, ışığın olduğu zorlu uygulamalarda etkili bir şekilde kullanılmalarını çok az olduğu durumlarda dahi 1000 TV satırının üzerinde kısıtlıyordu. MCC-1000MD, Sony’nin görüntüleme alanındaki yatay çözünürlük ve minimum görüntü gürültüsü ile, kade- gelişmiş bilgilerinin modern ameliyathanelerdeki cerrahlara meli olarak taranan, ince ayrıntılara sahip video görüntüleri sürekli heyecan verici, yeni iş akışı olanakları sunduğunun güçlü bir göstergesi.” yakalayabiliyor.

10 / marketing europe & anatolia


Teknoloji

Huawei Watch GT...

Sağlıklı yaşamın anahtarlarının başında düzenli olarak fiziksel aktivitede bulunmak ve bunların takibi geliyor. HUAWEI TruSeen 3.0 kalp atış hızı izleme teknolojisi, kendi kendine öğrenme algoritmasını ve saatin içine yerleştirilmiş gelişmiş sensörleri kullanarak gerçek zamanlı doğru kalp atış hızı ölçümünü sağlıyor. Kullanıcıların ihtiyaçlarını analiz eden Huawei, Watch GT’nin üç uydu konumlandırma sisteminden (GPS, GLONASS ve GALILEO) faydalanmasını sağladı. Bu sayede Huawei Watch GT, dünyanın neresinde egzersiz yapıldığı fark etmeksizin daha doğru, daha hızlı ve daha hassas konumlandırma sağlıyor. Kullanıcılar için en önemli sorunlar-

dan biri, akıllı saatlerin en çok iki gün boyunca kullanılabilen düşük pil süresi. Huawei Watch GT uzun pil ömrü açısından rekor kırıyor. Tam olarak şarj edildiği durumda, haftada 90 dakikalık egzersiz yapıldığında iki hafta boyunca kesintisiz çalışabiliyor. Kalp atış hızı izleme kapatıldığında ise Watch GT’nin çalışma süresi 30 güne kadar çıkıyor. Etkili antrenmanın, en çok unutulan ancak en kritik yönlerinden biri de dinlenmektir. Watch GT’nin yerleşik uyku analizi işlevi, yaygın uyku sorunlarını tanımlamak için gelişmiş TruSleep 2.0 uygulamasını barındırıyor. TruSleep, uykunun derin, hafif, REM ve uyanış evrelerini analiz ediyor. Huawei Watch GT, klasik ve zarif saatlere doğrudan referansta bulunuyor. GT muhafazası sadece 10,6 milimetre. 1,39 inç (454 x 454 çözünürlük) ekran, en son AMOLED teknolojisi ile üretildi. Ek olarak, paslanmaz çelik kaplaması ve DLC (elmas) kaplaması nedeniyle Watch GT darbelere karşı dayanıklıdır ve 5 atmosfer basınca kadar suya daldırılabilir. HUAWEI WATCH GT’nin spor modeli 1199TL ve klasik modeli 1399TL tavsiye edilen son kullanıcı satış fiyatlarıyla tüketicilerin beğenisine sunuluyor.

Honor 10 Lite... likleri ile dikkat çeken akıllı telefon, özçekim tutkunları için yaratıldı. Tasarım özellikleriyle de ön plana çıkan telefon geleneksel kalıpları yıkarak moda ikonu olmayı hedefleyen Honor 10 Lite’ın tavsiye edilen fiyatı 32 GB versiyon için 1799 TL, 64 GB versiyon içinse 1999 TL olarak belirlendi. Teknolojiyi, modaya ve gençlerin ihtiyaçlarına adapte eden vizyoner ürünlerin yaratıcısı HONOR piyasaya sürdüğü modellerine bir yenisi daha ekleniyor. Honor 10 ailesinin

HONOR’ın en yeni cep telefonu modeli olan ve muhteşem özçekimler çekilmesini sağlayan ön kamerası, damla çentiği ve yüzde 90’ı aşan ekran gövde oranı ile dikkat çeken modeli Honor 10 Lite Türkiye’de satışa sunuldu. Yapay zeka destekli kamerası, uzun gece pozlama, farklı tasarım ve efekt özel-

yeni üyesi Honor 10 Lite, 1 Şubat tarihinden itibaren Türkiye pazarında da satışa sunuluyor. 4’ü 1 arada ışık füzyon ve pozlama telafisi teknolojisine sahip 24 megapiksel ön kamera ile donatılan yeni model, hem gündüz hem de gece koşullarında üstün bir özçekim deneyimi yaşatıyor. Yapay zeka destekli kameraya sahip olan Honor 10 ailesinin yeni üyesi, birçok efekt ile hem kişisel hem de grup özçekimlerinde en iyi sonuçları alınmasını sağlıyor. Süper Gece Çekimi modu sayesinde sağladığı uzun süreli pozlama ile gece çekimlerinde de mükemmel fotoğraflar çekilmesini mümkün kılıyor. Renk geçişli arka tasarımı ve neredeyse çerçevesiz ekranı ile de dikkat çeken Honor 10 Lite, görsellik açısından da fark taşıyor. marketing europe & anatolia / 11



Köşe

( retorik)

Abdullah Ekşioğlu / eksioglu70@gmail.com

Pinokyo’nun Ağustos Böceği...

Yerel seçimler yaklaşıyor. Mart ayında ülkenin her yerinde belediye başkanları ve muhtarlar seçilecek. Haliyle tüm siyasi partiler iletişimlerini bu hedefe odaklamış durumda. Bu bir yerel seçim bazı bölgelerde bir partinin adayı, bazı bölgelerde başka bir partinin adayı o bölge için daha doğru bir seçenek olabilir. Seçim sonuçları ne olursa olsun halkın demokratik talebine saygı duyarak ülkemiz için en hayırlı olanını diliyorum.

partilere değil, kamu yararına göre konumlandırdığında, eğer art niyetli değillerse siyasi iktidarlar da zarar görmez, Pinokyo'nun Ağustos Böceği gibi bir vicdan, yeni bir bakış açısı kazanmış olurlar.

Benim burada yazmak istediğim bu kampanya sürecinde, diğerlerinde olduğu gibi medyanın pozisyonu. Medya mensuplarının büyük bir bölümü, taraftarı oldukları partiye angaje olmuş gibi görünüyorlar. Yazılarını, yorumlarını yaparken angaje oldukları partinin tezlerini savunmak, genel fotoğraf içerisinde nesnel değerlendirmeler yapmalarının önüne geçmiş durumda. Aydın sorumluluğuyla kamu yararını gözetmek yerine, kampanyanın bir parçasıymışcasına propaganda yapmayı tercih etmeleri, geçtiğimiz günlerde seyrettiğim Velvet Buzzsaw filminde, Jake Gyllenhaal'un canlandırdığı sanat eleştirmeni Morf Vandewalt karakterinin, yaptığı eleştiriye sitem eden sanat simsarına verdiği cevabı aklıma getirdi; "Ben sizin sözcünüz değilim." Kısa bir cevap ama içerisinde bir basın mensubunun nerede durması gerektiğine ilişkin tüm teknik ve etik verileri barındırıyor. Gerçekten de basın mensubu okuyucularına resmettiği dünyanın sözcüsü değildir. Basın mensubu resmettiği dünyanın resmini beğenip beğenmeyeceğiyle ya da o resmin kaynağın mesajını kamuya iletip iletmediğiyle ilgilenmez.

Bu noktadan hareketle son günlerde yaşanan başka bir olaya da değinmeden geçemeyeceğim. Türk tiyatrosunun iki dev ismi, ister sanatçı diyelim isterse eğlence dünyasının bir parçası fark etmez, muhalif olmasıyla bilinen bir televizyon programında çıkıp, bazı eleştiriler yaptılar. Ben burada yaptıkları eleştirilerin doğruluğunu yanlışlığını ya da dozunu değerlendirmeyeceğim. Savcılık hemen harekete geçip bu iki kişi hakkında soruşturma başlattı. İddianamede bir sürü suç isnadı var. Bir çok kişi de bu suçlamaları yerinde bularak, bir itibarsızlaştırma kampanyasına girişti. Bu kişilerin sanatçı olmadığı, eğlence dünyasının bir parçası olduğu tezleri ileri sürüldü. Velev ki bu tezler doğru olsun. Bu kişilere aydın birer sanatçı değil, eğlence dünyasının komedyenleri diyelim. Peki siz hiç kralı eleştiren soytarının yargılandığını gördünüz mü? Kralın soytarısı da Pinokyo'nun Ağustos Böceği gibidir. Dilleri sürçebilir ama aslolan iktidar sahiplerinin vicdanını uyandırmaktır. Umarım yüce Türk adaleti, bu iki sanatçı hakkında en doğru kararı en kısa sürede verir ve iktidar sahipleri de her eleştiriyi düşmanca algılama reflekslerinden vaz geçerler.

Basın mensubunun işi kaynağının sözcüsü olmak değil, kamunun gözcüsü olmaktır. Medya pozisyonunu siyasi

Ben kendi adıma birilerinin megafonu olmaktansa Pinokyo'nun Ağustos Böceği olmayı tercih ederim.

Aslında bakıldığında batıda denokrasinin gelişmesinde medya ve sanatın üstlendiği bu rolün çok büyük bir önemi olduğunu görürüz.

marketing europe & anatolia / 13


Medya Dünyası

Görev değişiklikleri...

Yazılı Basında Görev Değişiklikleri • 2010 yılından bu yana Sabah gazetesinde önemli görevlerde bulunan ve son olarak gazetenin okur temsilciliğini yapan İbrahim Altay, Daily Sabah Genel Yayın Yönetmenliği görevine getirildi. • Vatan Gazetesi’nin ekonomi servisinde görev yapan ve gayrimenkul haberlerine odaklanan Meltem Kara, bundan sonra Posta’nın ekonomi çalışmaya başladı. • Vatan Gazetesi ekonomi editörü Emre Eser artık Hürriyet Ekonomi’de çalışma hayatını sürdürme kararı aldı. • Sabah Gazetesinde köşe yazarlığı yapan Prof. Şükrü Hanioğlu, artık gazetede yazmayacağını açıkladı. • Cumhuriyet Gazetesi yazarı Bartu Soral, sosyal medya hesabından gazetedeki yazılarına son verildiğini açıkladı. • Posta İzmir’in uzun süredir Ege Bölge Temsilciliği yürüten Bülent Zarif görevinden ayrıldı, yerine Hürriyet Muhabiri Banu Şen atandı. Şen, Posta Ege’nin Genel Yayın Yönetmeni oldu. • 15 yıldır Milliyet gazetesi ve Milliyet.com.tr bünyesinde görev yapan tecrübeli haberci Musa Kesler grup içi bir transfer ile Hürriyet gazetesine geçti. • Demirören Medya Özel Ekler Direktörlüğü’ne deneyimli gazeteci Eren Aka atandı. Görsel Basında Görev Değişiklikleri • HaberTürk Gazetesi’nin spor yazarı Cüneyt Haydaroğlu, GS TV Haber Müdürlüğü görevine getirildi. • Habertürk sunucusu Buse Biçer, Ciner Grubu’nun bir diğer kanalı Bloomberg HT’ye transfer oldu. • Gazeteci Pınar Işık Ardor Beyaz TV ile anlaştı. • Elazığ’ın ilk özel televizyonu olan Kanal 23’ün Genel Yayın Yönetmeni Metin Erol oldu. • CNN Türk Haber Merkezi’nde 5 yıldır muhabir olarak görev yapan Pınar Çıtak Koygunkanalla yollarını ayırdı.. • Haber Global’de gazeteci ve program yapımcısı Umut Sevdi ile yollar ayrıldı. • Ekonomi Gazetecileri Derneği (EGD) Kurucu ve Yönetim Kurulu Başkanı Celal Toprak, TGRT Haber Ekonomi Haberleri Müdürü olarak göreve başladı. • Ahu Özyurt, Woman TV’nin Genel Yayın Yönetmeni oldu. • Spor spikeri Emre Tilev, uzun yıllardır görev yaptığı CNN

14 / marketing europe & anatolia

Türk ile yollarının ayrıldığını açıkladı. • Son olarak TGRT Haber Ekonomi Müdürlüğü görevini yürüten Meltem Acet, Habertürk TV ile anlaştı. Medya Dünyasından Diğer Haberler • Turkuvaz Medya Grubu çatısı altında yayınlanan “Bebeğim ve Biz” dergisi yayın hayatına son verdi. •Kanal D’de yayınlanan Yeni Bir Ben programı için final kararı alındı. • Hilal Tv, 13 yıllık yayınlarına son veriyor. Kanalda program yapan Ebubekir Kurbanoğlu, kanalın ekonomik sıkıntılar nedeniyle programına son verdiğini ve bundan böyle programlar yapılmayacağını duyurdu. • Şanlıurfa Platformunun her yıl geleneksel olarak düzenlediği “Mesleğinin En İyileri” ödül gecesinde Star Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Nuh Albayrak ödüle layık görüldü. • Hempa Çocuk Derneği’nin düzenlediği çocuk hakları zirvesin de CNN Türk muhabiri Fulya Öztürk’e Afrika ve Arakan’daki insanlık dramını anlattığı haberlerinden ötürü ‘En Duyarlı Muhabir’’ ödülü verildi. • Bu sene 4. kez verilen ‘Yeşil Nokta Sanayi Ödülleri’ sahiplerini buldu. Milliyet.com. tr çevreye duyarlılık gösteren, toplumu çevre ve geri dönüşüm konusunda bilinçlendirmeye yönelik haberleri nedeniyle basın dalında bu ödüle layık görüldü. • Gazeteci, yazar ve spor adamı Avni Erboy, Avrupa Fair Play Birliği (EFPM) tarafından bu yıl ilk kez verilen ve “Büyük Ödül” olarak adlandırılan “European Fair Play Movement Fair Play SPIRIT Award 2018 (2018 Avrupa Fair Play Hareketi, Fair Play Ruhu Ödülü)nü törenle aldı. • Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) 2018 Sedat Simavi Ödülleri’n de Gazetecilik Ödülü’ne Sözcü yazarı Çiğdem Toker layık görüldü. • Türkiye Sağırlar Milli Federasyonu tarafından engellilere yönelik katkı veren ve çalışma gerçekleştiren kurum ve kuruluşlara ‘Onur Ödülleri’ verildi. Gecede Star TV Ana Haber Genel Yayın Yönetmeni Nazlı Çelik ödüle layık görüldü. • beIN Media Group, iki film kanalı beIN Movies Comedy ve beIN Movies Festival kanallarıyla ilgili flaş bir karara imza attı. İki kanalını televizyon yayınına kapatan beIN Media, bu kanallarda yayınlanan filmlerin beIN Connect uygulamasından ulaşaılabileceğini duyurdu. • Magazinn.com’un düzenlediği Medya Ve Sanat Ödülleri’n de yılın en iyi magazin tartışma programı ödülüne Müge Dağıstanlı ve Gülşen Yüksel’in sunduğu 2. Sayfa programı layık görüldü. • Türkiye Sağırlar Milli Federasyonu tarafından engellilere yönelik katkı veren ve çalışma gerçekleştiren kurum ve kuruluşlara ‘Onur Ödülleri’ verildi. Gecede NTV Spikeri Seda Öğretir, ödüle layık görüldü. • Magazinn.com’un düzenlediği Medya Ve Sanat Ödülleri’n de ‘Yılın En İyi Radyo Programcısı’ kategorisindeki ödülün sahibi Turkuvaz Radyolar Yayın Müdürü ve Müzik Direktörü de olan ünlü radyo programcısı Füsun Alkan oldu.


Medya DĂźnyasÄą

marketing europe & anatolia / 15


Röportaj

Marka Koruma Gr Aslıhan Aydınlık Marka Koruma Grubu Marka Koruma Grubu’nun misyonu; Türkiye’de tüketicilere iyi tercih hakkı ve değer sunabilmek için, yenilikçi ve sürdürülebilirlik anlayışı ile markaların etkin korunduğu bir ortam oluşturmak, marka ihlallerinin; kamu, tüketici, üretici ve perakendeci üzerindeki olumsuz sonuçları hakkında farkındalık yaratmak ve önlenmesi konusunda gerekli aksiyonları almaktır. Elvin Ekşioğlu / elvineksioglu@gmail.com - Bize Marka Koruma Grubunu ile ilgili bilgi verir misiniz? - Marka Koruma Grubu, sahte, taklit ve kaçak gibi yasadışı ürünlerle mücadeleye ve ticari marka haklarının etkin bir biçimde korunmasına odaklanan, 2001 yılında kurulmuş gönüllü özel sektör inisiyatifidir. Marka Koruma Grubu’nun misyonu; Türkiye’de tüketicilere iyi tercih hakkı ve değer sunabilmek için, yenilikçi ve sürdürülebilirlik anlayışı ile markaların etkin korunduğu bir ortam oluşturmak, marka ihlallerinin; kamu, tüketici, üretici ve perakendeci üzerindeki olumsuz sonuçları hakkında farkındalık yaratmak ve önlenmesi konusunda gerekli aksiyonları almaktır. - Türk marklarının oluşması ve korunması için özel kurumlara ve devlete düşen görevler nelerdir? - Marka Koruma Grubu bu sorunuza taklit ,sahte ve kaçak ürünlere karşı nasıl bir mücadele vermek gerektiği perspektifinden bakarak cevaplar üre16 / marketing europe & anatolia

tiyor. Sahte, taklit, kaçakla mücadele daha markanın başlangıcında başlıyor marka sahipleri marka tescili, patent, telif haklarını başlangıç aşamasında yaptırmalı yaptırmalı, markaların satış pazarlama iletişim stratejileri oluşturulurken tüketicinin sahte, taklit ve kaçak satın alma eğilimlerinin doğru analiz edilmesi ve satış, pazarlama ve iletişim stratejilerine yansıtılması Türkiye gibi sahte taklit kaçak üretiminde dünyada Çin’den sonra ikinci sırada yer alan bir ülkede, mevcut ekonomik konjonktürde hayati önem taşıyor. Tüketici nezdinde taklit ve sahte ürünlerin tüketicinin cebine, güvenliğine ve sağlığına verdiği anlık ve uzun vadede zararlar ve olumsuz etkilere yönelik bilinçlendirme kampanyaları eğitim ve farkındalık çalışmaları mücadelenin ilk adımında yer alıyor. Marka sahipleri bu piyasanın kendilerine ve tüketiciye etkilerini anlatacakları platformları etkin kullanarak tüketiciye ulaşmalılar. İkin-


rubu...


Röportaj

ci önemli mücadele alanı gümrükler, Türkiye’ye giren ve Türkiye’de üretilerek yurtdışında çıkan sahte taklit ve kaçak ürünlerin gümrüklerde durdurulması son derece önemli, bu kapsamda Ticaret Bakanlığını AB ile yaptığı iş birliği kapsamında gümrük memurlarının fikri ve sınai hakları programı çerçevesinde 2017 ‘de düzenlenen eğitimler bu sene MKG ve marka temsilcilerinin iş birliği ile devam etti. Bu eğitimler sonucunda gümrüklerde durdurmaların arttığı gözlemlendiği için 2019’ da da devam etmesi planlanıyor. Benzer eğitimlerin polis ve kolluk kuvvetlerine yönelik yapılması da olumlu sonuçlar üretecektir. Yargı süreçlerindeki iyileştirmeler de mücadelede fayda sağlayacak alanlar içinde özellikle fikri ve sınai mülkiyet konusunda ekspertiz sahibi mahkemelerin, hakimlerin, savcıların artması, davalarda yaşanan 18 / marketing europe & anatolia

Marka sahipleri bu piyasanın kendilerine ve tüketiciye etkilerini anlatacakları platformları etkin kullanarak tüketiciye ulaşmalılar. zaman kayıplarının marka sahipleri aleyhine işlemesine izin vermeyecek yeni düzenlemeler gelmesi, verilen cezaların caydırıcı nitelik taşıması ve bu cezaların kamuoyunda duyurulması fayda sağlayacaktır. Türkiye’de yargı süreci halen şikayet üzerine harekete geçiyor ve bu Türkiye büyüklüğünde bir ülkede her yerde marka sahibinin ya da temsilcisinin sahte, taklit ve kaçak üründen haberdar olmasını zorunlu kıldığı için işleyiş açısından da bir çok zorluğu beraberinde getiriyor. Bu konuda iyileştirici adımlara ihtiyaç var. Arama

emirlerinin çıkarılmasında yaşanan süreçte sahte, taklit ve kaçak ürün üreten ya da satan yer için arama emri verilirken prosedür gereği istenen fiş, fatura gibi temin edilmesi neredeyse imkansız olan belgelerin yerine temin edilebilecek farklı bulu ve kanıtların kabul edilmesi önemli iyileştirmeler yaratacak adımlardan. Fikri ve sınai mülkiyet haklarının korunması ve tasarlayan, üretenlerin emeğine saygı duyulmasını sağlayacak zihin yapısını oluşturmaya yönelik algı mekanizmalarının eğitim sisteminde yer almasını uzun vadede en etkin sonucu getirecek adım olarak sıralayabiliriz. - Bize “Markanın gücü ekonomi gücü” sloganıyla başlattığınız kampanyanızı anlatabilir misiniz? - Sahte, kaçak ve taklit ürünlerin tüketiciye, perakendeciye, devlete ve marka sahiplerine zararları hakkında farkındalık yaratmayı amaçlayan Marka Koruma Grubu’nun Aralık 2018’de, ‘’Markanın Gücü, Ekonominin Gücü’’ sloganıyla başlattığı kampanyasında tasarımcılar, iş insanları kendi emeklerine sahip çıkarak tüketiciye ‘’Sahte, Kaçak ve Taklide Hayır’’, ‘’ Vergini, Sağlığını, Geleceğini Sahteciye, Kaçakçıya Kaptırma’’, ‘’İlham al, Taklit etme’’, ‘’Orijinali Tercih et’ ’çağrısında bulundular. 20Aralık 31 Aralık tarihleri arasında sosyal medya da yürütülen kampanyaya tüketicinin ilgisi büyük oldu. 1mio tekil kişiye ulaşması hedeflenen kampanya 2,7 milyon kişiye ulaştı, 315bin izlenme hedeflenirken 970 bin izleyenin %65’i videonun tamamını izledi. Medya’da kampanyaya dair 38 haber yayınlandı. 2019’da toplumun farklı kesimlerine yönelik aksiyonlarıyla kampanya devam edecek. - Tüketici neden sahte, taklit, kaçak ürün satın alıyor? - MKG’nin 21.yüzyılda Sahte Taklit Kaçak Ürünlerin Ticareti Raporuna göre, tüketicilerin sahte, taklit ve kaçak ürün-


Röportaj leri seçmesinin temel nedenleri ürünlerin ucuzluğu, tüketici bütçesinin orijinal ürünü satın almak için yeterli olmaması olarak 2 temel başlıkta toplansa da farklı ürünlerde farklı nedenlerle tüketicinin sahte, taklit ve kaçak ürüne yöneldiği de alt kırılımlarda gösteriliyor. Ucuz olduğu için sahte, taklit ve kaçak ürün satın alan tüketici oranı filmde %97, müzikte %91, bilgisayar oyunlarında %94, yazılımda%100, alkollü içecek ve tütün ürünlerinde%100, kıyafette %72, oyuncakta %33 iken bu cevapları veren aynı tüketici içinden orijinal ürünü satın alma gücü olmayan kesim, filmde %30, müzikte %23, bilgisayar oyunlarında %6, yazılımda %29, alkollü içecek ve tütün ürünlerinde %12, kıyafette %38, oyuncakta %0’dır. Bu oranlar tüketicinin sadece gelir seviyesinin düşüklüğü ve orijinal ürünü satın alma gücü olmadığı için sahte, taklit ve kaçak ürüne yönelmediğini gösteriyor. Şüphesiz bir diğer önemli neden de sahte, taklit ve kaçak piyasasının tüketiciye, devlete, üreticiye, perakendeciye maliyeti ve etkileriyle ilgili eğitim ve farkındalık eksikliği olarak önümüze çıkıyor. Marka Koruma Grubu tüketicinin bu konuda farkındalık kazanması için kurgulanacak iletişim kampanyalarına iç görü oluşturmak amacıyla 2019 yılında tüketicinin sahte, taklit ve kaçak eğimlerini araştıran çalışmalar yapacaktır. Sahte, kaçak ve taklit ürün ticaretinde öne çıkanlar Dünya Gümrük Örgütü̈’nün verilerine göre tüm dünyada gümrüklerde ele geçen sahte ürünler arasında değer cinsinden ilk beş ürün: aksesuarlar (%29), saatler (%27) elektronik ürünler (%12), giyim eşyaları (%8), diğer ürünler (%8)’dır. Türkiye’de tüketicilerin %58’i, ürünleri taklit/sahte olduğunu bilerek satın alırken Batı Avrupa’da bu oran %28’dir. Türkiye’de tüketicinin günlük hayatında karşılaştığı parfüm, şampuan, çamaşır

Kaçak ürün ticaretinden her yıl uğradıkları zarar 125 milyar Euro’yu, istihdam kaybı ise 2,5 milyon kişiyi buluyor. deterjanı, çamaşır suyu, bulaşık deterjanı, diş macunu, ped, çocuk bezi ve benzeri olan kozmetikler ve temizlik malzemeleri en çok sahtesi üretilen ve internette satılan sahte ürünlerin başında geliyor. G20 ülkelerinin hükümetlerinin ve vatandaşlarının sahte, taklit ve kaçak ürün ticaretinden her yıl uğradıkları zarar 125 milyar Euro’yu, istihdam kaybı ise 2,5 milyon kişiyi buluyor. Taklit ve sahte ürün ekonomisinin yol açtığı en önemli ekonomik kayıp, yüksek ve sürdürülebilir büyümenin temel belirleyicisi olan Ar-Ge, teknoloji geliştirme ve inovasyon faaliyetlerini azaltmasıdır. Bugün ülkelerin ürettikleri teknolojik yeniliklerle geleceğin dünyasında yerlerini belirledikleri gerçeğinde ülke ekonomilerinde sahte taklit kaçak piyasası ile mücadeleye verilen kay-

naklar katlanılabilir bir maliyet olmalıdır. - Sizin eklemek istediğiniz bir konu var mı? - Dünya çapında sahte, taklit ve kaçak mal ticareti yılda ortalama %15,6 oranında artıyor. Sadece gümrüklerden elde edilen verilere göre bu yasa dışı faaliyetin boyutu 500 milyar dolara ulaşmış durumda. Ülke içinde üretilen ve tüketilen sahte, taklit ve kaçak mallar ile internet üzerinden dağıtılan korsan dijital ürünler de dahil edildiğinde, sahte, taklit ve kaçak ticaretinin dünya ölçeğinde hacminin 1,7-1,8 trilyon dolara çıkmış olabileceği tahmin ediliyor. Türkiye’de ise bu illegal ticaretin büyüklüğü 17,2 milyar dolar olarak hesaplanıyor. Türkiye’nin bu illegal ticaretten gelir kaybı 7,2 milyar dolar ki bu 90.000 kişinin istihdamı demektir.. OECD’nin Avrupa Birliği Fikri Mülkiyet Ofisi EUIPO ile birlikte hazırladığı son rapora göre, gümrüklerde yakalanan sahte, taklit ve kaçak ürünler kapsamında Türk menşeili sahte ürünler dünyanın en büyük sahte üreticisi Çin’in ardından ikinci sırada bulunuyor. marketing europe & anatolia / 19


Reklam Dünyası

Topçuoğlu, TBWA\Worldwide’ın Uluslararası Yönetimine Atandı...

Dört yıldır TBWA\ Orta ve Doğu Avrupa, Orta Doğu ve Afrika Bölge Başkanlığını yürüten Cem Topçuoğlu, TBWA\Worldwide Uluslararası Başkanlığına atandı. Bu atamayla Orta ve Doğu Avrupa, Orta Doğu ve Afrika sorumluluklarına, Finlan-

diya, İrlanda, İtalya, İspanya, İsveç gibi Batı Avrupa ülkelerini de katan Topçuoğlu, yeni görevinde TBWA\Worldwide Başkanı ve CEO’su Troy Ruhanen’e direkt raporlamaya devam edecek. İstanbul’da doğan Cem Topçuoğlu, Marmara Üniversitesi’nden mezun olduktan sonra reklamcılık kariyerine Grey’in önce İstanbul sonra New York ofisinde çalışarak başladı. Grey’de çalıştığı süre zarfında müşterileri olan Procter & Gamble ve Bristol-Mayers’in de içinde bulunduğu hızlı tüketim ürünleri segmentinde tecrübe kazandı. Daha sonra İstanbul’la dönerek Başkan Yardımcısı oldu. 1993’te kendi ajansını açan Topçuoğlu, 1999 yılında TBWA ile ortaklık kurarak şirketi Türkiye’nin lider ajansı konumuna getirdi. 2015 yılında TBWA\ Orta ve Doğu Avrupa, Orta Doğu ve Afrika Başkanlığına getirilen Topçuoğlu, görevi boyunca yönettiği pazarlarda TBWA’in globalde geliştirdiği tüm yeni uygulamaları bu bölgelerin kültürel kodları ve yerel dinamiklerine göre adapte etti ve veri analizi uygulamalarını yerleştirdi.

45 Yılın Efsanesi... çalışanlarını ve Manajans’ın misafirlerini çaylayan Selami Karakuş, sadece Manajans’ın değil aynı zamanda 155 yıllık geçmişe sahip 10 bin kişilik J. Walter Thompson network ajansının içerisinde de en eski çalışanı olarak rekor kırdı. Avrupa CEO’su Toby Hoare, sadece “Selami Abiyi” kutlama etkinliği için Türkiye’ye geldi. Etkinlikte, tüm ajans çalışanlarının kutlama mesajlarının yer aldığı “O Bi One Selami” başlıklı özel tasarım pano hediye olarak verildi. Türkiye modern reklamcılığının okulu olarak da bilinen Manajans J. Walter Thompson, “saygı ve vefa” değerlerini içselleştirerek 75 yıldır markalarına hizmet veriyor. Türkiye reklamcılığının efsanesi Selami Karakuş, sektörün nam-ı diğer “Selami Abisi”, bu yıl Manajans J. Walter Thompson’daki 45. yılına girdi. 45 yıldır ajans 20 / marketing europe & anatolia


Teknoloji

Reklamda Roller Değişiyor... Reklamverenler Federasyonu (WFA) CEO’su Stephan Loerke, toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda dünya çapında kararlar alındığını ve işe alımdan pazarlama stratejisinin kurgulanmasına kadar tüm aşamalarda “eşitlik” hassasiyeti taşınacağını söyledi. Türkiye’de reklamların her aşamasında toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda hassasiyet gösterilmesi hedefiyle çalışan Reklamverenler Derneği tarafından oluşturulan Reklamda Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Kurulu, “Reklamda Roller Değişiyor” başlığıyla bir etkinlik düzenledi. Dünya Reklamverenler Federasyonu (WFA) CEO’su Stephan Loerke oldu. Loerke yaptığı konuşmada; toplumsal cinsiyet eşitsizliğini dönüştürmek adına çalışma alanlarında ve iletişimde gerçekleştirilecek değişimin daha iyi bir pazarlamanın ilk basamağı olduğunu söyledi. Loerke, “Dünyada bu konuda yapılan araştırma sonuçlarına göre günümüzde; erkekler kadınlara oranla reklamlarda iki kat daha fazla rol alıyor. Ekranda 4 kat daha fazla görülmenin

yanı sıra kadınlara oranla 7 kat fazla konuşuyor. Erkekler daha akıllı, komik, güçlü olarak yansıtılırken, kadınlar ise genç ve sadece göze hitap eden güzel görünümleriyle yer alıyor. Bu da durumun vehametini gözler önüne seriyor” dedi. Reklamda cinsiyet kalıplarını ortadan kaldırmak için değişimin tam zamanı olduğunu belirten Loerke, “Bunu sağlayabilmenin yolunun da toplumla özdeşleşecek tarz ve biçimde iletişim kurmadan geçiyor” diye sözlerine ekledi. “Cinsiyet eşitsizliğini dönüştürmek için algı değişimi esastır!” Etkinliğin açılışında bir konuşma yapan Reklamverenler Derneği Yönetim Kurulu Başkanı ve Reklamda Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Kurulu Başkanı Ahmet Pura, günümüzde reklamın, algıları değiştirmek ve cinsiyet eşitsizliğini dönüştürmek adına en güçlü kaynak olduğunu belirterek “RVD” olarak, öncelikli faaliyet ve etki alanları olan reklamlarda ‘cinsiyet dengeli temsilin’ sağlanması gerektiğini ifade etti. Reklam ajansları, reklamverenler ve diğer tüm paydaşların cinsiyet eşitsizliğini dönüştürmek adına, reklamların hazırlık aşamasındayken konuya özen göstermeleri gerektiği, başarı anahtarının “özen, vurgu, uyarı ve yönlendirme olduğunun” altını çizdi.

Koku Kampanyaları... Tüm insert, basılı reklam, TV reklamı, radyo reklamı ve online kanallardaki fiyat verilerini araştırıp takip eden BrandZone, koku kampanyalarını inceledi. Hiper, indirim marketleri, online, bayi, yerel ve telekom kanallarının insert (katalog), basılı, TV, radyo reklamlarında ve online banner’larında bulunan kampanyaları inceleyen BrandZone verilerine göre; koku kategorisinde 1-20 Ocak 2019 tarihleri arasında 99 kampanya düzenlendi. Kış aylarında evimizde daha fazla vakit geçirdiğimiz ve evimizi daha az havalandırdığımızın altını çizen BrandZone Kurucu Ortağı Cem Köz, “Bu durum ise evimizde kötü kokuların oluşmasına zemin hazırlaken, koku markaları ise kış aylarında kampanyalarını artırma yoluna gidiyor” diye konuştu. Koku kampanyalarında Glade zirvede Koku kategorisinde yüzde 35’lik kampanya yüzdesi ve 35 kampanyayla S.C.Johnson firmasının Glade markası en fazla kampanya düzenleyen marka oldu. Yüzde 27’lik kampanya yüzdesi ve 27 kampanyayla Procter&Gamble’nin Febreze markası ikinci; yüzde 17’lik kampanya yüzdesi ve 17 kampanyayla Reckitt Benckiser’in Air Wick markası üçüncü sırada yer aldı.

Satış kanalına Migros damgası BrandZone verilerine göre; 12 kampanyayla Migros ve 5M Migros en fazla koku kampanyasına yer veren satış kanalları oldu. CarrefourSA 9 kampanyayla ikinci; Onur Hipermarket 7 kampanyayla üçüncü sırada yer aldı. Özbereket ve Sultan Marketim 6 kampanyayla dördüncü; Hanif Pehlivanoğlu 5 kampanyayla beşinci; Onur Özen ve Groseri 4 kampanyayla altıncı sırada yer aldı. Koku kategorisinde en fazla kampanyası yapılan ürün, ortalama 10,5 TL’lik kampanya fiyatı ve 13 kampanyayla Glade 300 ml Aerosol Oda Kokusu oldu. Ortalama 13,5 TL’lik kampanya fiyatı ve 7 kampanyayla Febreze 300 ml Aerosol Oda Kokusu ikinci; ortalama 29,7 TL’lik kampanya fiyatı ve 4 kampanyayla Glade Otomatik Sprey üçüncü; ortalama 30,3 TL’lik kampanya fiyatıyla Air Wick Oda Kokusu ve ortalama 4,9 TL’lik kampanya fiyatıyla Glade Parfüm Damlaları Oda Kokusu dördüncü sırada yer aldı. marketing europe & anatolia / 21


Reklam Dünyası

2019’da Dijital Reklamın Yüzde 65’i Programatik Olacak... Programatik reklamcılık, 2019 yılında da dijital pazarlama endüstrisini yönlendirmeye devam edecek ve 84 milyar dolarlık bir hacim oluşturacak. Geçtiğimiz yıl, programatik yönteminin verimliliği ve etkinliğinin, pazarlama bütçesi harcamaları açısından hâlâ çok önemli olduğuna tanıklık ettik. Gelecek yıl da benzer gelişmeler görüleceğini belirten RTB House Türkiye Ülke Müdürü Can Tunçer, programatik pazarlama stratejileri için en önemli eğilimleri açıklıyor: Yapay Zekâ ile derin öğrenme programatik satın almayı destekliyor. En yeni programatik platformları, en önemli kullanıcılara ulaşmak için gelişmiş yapay zekâ (AI) ve derin öğrenme ile des-

amacı, böylesi manipülasyonları algılamak ve önlemektir. İş-

tekleniyor. Programatik sayesinde, reklam satın alan markalar lem, alıcı ile satıcı arasında geçen bilgileri kontrol ederek bot her bir kullanıcıya bireysel olarak erişebiliyor ve bu kullanıcılara manipülasyonunu önler ve alıcıların web sitesinin envanterini göre uyarlanmış, kişiselleştirilmiş bir mesaj sunabiliyor.

doğrulamasını sağlıyor. Şirketlerin sektörde güçlü konumlarını

Programatik teknolojisinin istikrarlı yükselişinin devam etmesi sürdürebilmek için reklam sahteciliğini önlemek üzere geliştiribekleniyor. Zenith’in açıkladığı verilere göre, bu ticaret modeli, len yeni standartlara uyum sağlaması gerekiyor. 2019’da dijital medyada harcanacak tüm paranın %65’ini oluş- Daha Az Sayıda Reklam, Optimum Verimlilik turacak. Yüzde artış görülecek programatik sektörünün, 2019 Başlık tekliflerinin (header bidding) popülerliği, teklif talepleri yılında 84 milyar dolara yükselecek.

hacminde önemli bir artışa yol açıyor. Yayıncılar kullanılabi-

Günümüzün talepkar müşterileri, artık reklamların kişiselleştiril- lir envanteri tek seferde bir reklam borsasına (ad exchange) mesini bekliyor ve programatik, bu yeni dönemin pazarlama ba- göndermek yerine aynı teklifleri birden fazla borsaya sunmaya şarısında önemli bir yer buluyor. 2019’da programatik alanında- başlıyor. Sonuç olarak, birçok DSP üstesinden gelebileceğinki dijital trendlerin optimizasyon, maliyet verimliliği ve şeffaflığa den daha fazla sayıda talep alıyor, teklifler yineleniyor ve teklif odaklanması bekleniyor.

verme süreci daha etkisiz hale geliyor.

Yola Hibrit Devam Edin!

RTB House, kısa süre önce farklı borsalardaki aynı gösterimi

Programatik modelin alıcılar için bir dezavantajı, gittikçe popüler belirlemeyi amaçlayan başka bir çözüm tasarladı. Bu yöntem, hale gelen aynı anda tüm tekliflerin verilip en yüksek teklifin ka- her kullanıcının her zaman aynı şekilde tanımlanması için tezandığı birinci teklif türü ihalelerde daha yüksek fiyatlarla başa darik platformları arasında paylaşılan bir kullanıcı tanımlama çıkmak zorunda olmalarıdır. Ama açık artırmada beklenmeyen etiketine dayalı. Kullanıcıların ilgisini, oturumda olabildiğince sonuçlarla karşılaşmazken yeni yöntemde bir anda teklif ettikle- erken yakalayan bu birleşik sistem, çok sayıda reklam görüntürini ödemek zorunda kalabiliyorlar. Bu sorunu çözmek ve ikinci lemek yerine, her kullanıcıya doğrudan ihtiyaçlarına göre uyarfiyat ile birinci fiyat modelleri arasında bir denge kurmak için lanan daha az sayıda ama kişiselleştirilmiş reklamlarla hizmet verilmesini sağlıyor. teklif gölgeleme (bid shading) orta yolu buluyor. Bid Shading sayesinde, reklam teknolojisi ortağı tarafından Gelecekte Bizi Neler Bekliyor? yapılan bir tahmine dayalı olarak, alıcılar birinci ve ikinci teklif Programatik büyümeye devam ediyor; çünkü endüstri hâlâ hızla arasında bir fiyat ödüyorlar. Değerlendirme, kazanan teklifin ne değişiyor. Mevcut ortamımızın ötesinde, gelişme aşamasında kadar yüksek olması gerektiğini hesaplamak için geçmiş teklif- olan hâlâ birçok fikir ve teknoloji var. Bu alanlardan biri, henüz leri, belirli web sitelerindeki benzer reklam yerleşimlerini ve açık emekleme aşamasında olan programatik TV’dir. 2019 yılında, pazarlamacılar programatiği daha verimli hale getirmek istiyorartırmayı kaybeden fiyatları dikkate alıyor. ads.cert ile Şeffaflık Atılımları

larsa güvenlik, şeffaflık ve maliyet optimizasyonları sunan rek-

IAB Tech tarafından sunulan, ads.cert mekanizması, yayıncı- lam teknolojisi iş ortaklarına odaklanmalıdır. Bu girişimler yalların sitelerinde yasal ya da sahtekârlık faaliyetlerini belirleme nızca markaların doğrudan getiri elde etmeleri açısından değil, amaçlı dijital imzalar kullanıyor. Bazı sahtekarlar alan adı, IP aynı zamanda tüketicileri genelinde dijital pazarlamaya daha adresi, cihaz ya da sayfadaki konum gibi daha değerli işaretleri fazla güven oluşturmaları açısından da önemlidir. taklit eder ve değerleri yanlış bir şekilde değiştirir. ads.cert’in

22 / marketing europe & anatolia




Kampanyalar

Sen Neymişsin Shop&Fly...

Garanti Bankası’nın mil kazandıran kredi kartı Shop&Fly, reklam filmiyle herkese uçmanın ne kadar kolay olduğunu anlatıyor. Alametifarika imzası taşıyan reklam filmi, aynı zamanda Türkiye’nin en sevilen gruplarının başında gelen MFÖ ile renkleniyor. Havalimanında geçen reklam filminde; Mazhar Alanson, Fuat Güner ve Özkan Uğur’un uçuş öncesi sohbetlerine dahil oluyoruz. Grup üyelerinin sahip oldukları kredi kartlarının ayrıcalıklarını anlatırken, birbirlerinden habersiz aslında üçünün de aynı karttan bahsettikleri yani hepsinin Shop&Fly’lı olduğu ortaya çıkıyor. Kampanya Künyesi Reklamveren: Garanti Ödeme Sistemleri A.Ş Reklamveren Ekibi: Suzan Hatem, Esra Acar Taşkapılı, Sinem Tacir Sadıkoğlu Reklam Ajansı: Alametifarika Kreatif Direktör: Ozan Özüm Özbey, Odisseas Sevsevmel Müşteri İlişkileri Ekibi:Duygu Yılmaz, Sezin Özçelik Güneş Stratejik Planlama Ekibi: Berra Katlav, Alara Akkamış Ajans Prodüksiyon Ekibi: Övgü Akgürgen, Teğin Polat, Merve Haklı Medya Planlama Ajansı & Ekibi: GroupM

marketing europe & anatolia / 25


Kampanyalar

Ferahlığın Zıt Kutupları... Olips, yeni reklam filminde zıt kutupların ferahlık etkisini ekranlara taşıyor. Olips Fire&Ice’ın baş rol oynadığı reklam filminde tarçın ve mentolün ferahlık etkisi ateş ve buzun dikkat çekici görsel dünyası ile anlatılıyor. Güçlü görsel efektlerin kullanıldığı yeni reklam filminde tarçın aromalı Olips Fire mı yoksa mentol aromalı Olips Ice mı tercihi tüketicilere bırakılıyor. Karizmatik, dinamik ve genç bir ruhun hakim olduğu Muhabbet reklam ajansı imzasını taşıyan ‘Olips, Fire & Ice’ reklam kampanyası tüm TV kanallarında yayınlanıyor. Kampanya Künyesi Reklamveren: Mondelēz International Türkiye Reklamveren Yetkilisi: Doğuş Kezer, Zümrüt Bakkal, Seyda Gülsün, Cansu Aydoğmuş Reklam Ajansı: Muhabbet Kreatif Direktör: Emrah Karpuzcu, Kenan Ünsal Kreatif Ekip: Sadi Akbudak, Yağız Akgün, Esra Çankaya Kreatif Stratejist: Sedcan Altundal Müşteri İlişkileri: Ceren İlkan

Nestlé 1927 Serisi... Nestlé’nin 1927 yılında Feriköy’de açtığı Türkiye’nin ilk çikolata fabrikası anısına, tutkulu bir zanaatkarlıkla üretilen “Nestlé 1927 Serisi”’nin yeni reklam filmi çikolata tutkunları ile buluşuyor. Filmde Nestlé 1927’nin köklü mirası ve usta işi çikolatalarının hikayesi ünlü oyuncu Engin Hepileri’nin ağzından anlatılıyor. Kampanya Künyesi Reklamveren: Nestlé Türkiye Genel Müdür: Özgür Karakaş Pazarlama Müdürü: Başak Çayhan Marka Müdürleri: Talya Halaçoğlu, Ömer Kağan Ural, Nihan Çoban Reklam Ajansı: Manajans J. Walter Thompson Yaratıcı Yönetmen: Kaan Ertüz Yaratıcı Grup Başkanı: Baran Güneş Reklam Yazarı: Batın Küçükdoğan Müşteri Grubu: Leslie Krespin, Setenay Ergin, Nuran Rona, Alanur Akyıldız Stratejik Planlama: Berkant Avcı, Mervenaz Mete

26 / marketing europe & anatolia


Kampanyalar

Merhaba Güzellik... Cif yeni kampanyası “Merhaba Güzellik”in ilk reklam filminde ünlü çift Arzum Onan Aslantuğ ile Mehmet Aslantuğ’u bir araya getirdi. “Güle Güle Kirler, Merhaba Güzellik” sloganıyla hayata geçirilen kampanya temiz bir evde yaşamanın insanları mutlu ettiği gerçeğinin altını çiziyor. Kampanya Künyesi Reklamveren: Unilever / Cif Reklamveren Yetkilisi: Kamuran Uçar, Duygu Ersoy, Nazlı Malatyalı, Egemen Işık. Reklam Ajansı: Mullenlowe Istanbul Yaratıcı Yönetmen: Berkay Özay Reklam Yazarı: Şeyma Keklik Sanat Yönetmeni: Andaç Erkök Ajans Prodüktörleri: Hülya Toptaş Stratejik Planlama: Yusuf Muslubaş, Aslı Koparal Müşteri Grubu: Ceyda Coşkun, Merve Günay, Gizem Dörtler Medya Planlama: Mindshare

#anıbiriktir... #anıbiriktir ile 2018’in en çok konuşulan kampanyalarından OMO*, bu yıl ise yetişkinleri, içlerindeki çocuğu açığa çıkarıp çocuklarla birlikte anı biriktirmeye davet ediyor. Film, etkileyici sinematografik anlatımıyla George Clooney, Benicio Del Toro, Christopher Walken, Jose Mourinho ve Thierry Henry gibi isimlerin yer aldığı kampanyalarla tanınan ünlü İskandinav yönetmen Martin Werner imzası taşıyor Kampanya Künyesi Reklamveren: OMO/Unilever Türkiye Reklamveren Yetkilisi: Kamuran Uçar, Handem Çelenkler, Ayşegül Türsen, Başak Daştan, Duygu Dal, Orhun Çelik, Helin Tural Reklam Ajansı: Mullenlowe İstanbul Yaratıcı Yönetmen: Berkay Özay Reklam Yazarı: Selin Uğur Sanat Yönetmeni: Sedef Karakaş Stratejik Planlama: Yusuf Muslubaş, Aslı Koparal Müşteri Grubu: Ceyda Coşkun, Merve Günay, Ezgi Didem Dağcı

marketing europe & anatolia / 27


Kampanyalar

Kaputa Vur... Müzik dünyasında “Darbukanın Şövalyesi” olarak anılan Burhan Öçal bu kez darbuka yerine kaputa vurdu. Online ikinci el otomobil alım satım platformu ikinciyeni.com’un gerçekleştirdiği farkındalık projesi için kameraların karşısına geçen Öçal, otomobil kullanıcılarını kediler için kaputa vurmak konusunda uyarıyor. Kampanya Künyesi Reklamveren: İkinciyeni.com Reklamveren yetkilisi: Zeyno Şahinkaya, Selim Savga, Alp Yıldırım, Melda Ejderoğlu, Yaşar Şekerci Reklam Ajansı: Havas İstanbul Chief Creative Officer: Ergin Binyıldız Yaratıcı Yönetmen: Yavuzhan Gel Yaratıcı Ekip: Umut Karacaoğlu, Ahmet Sefer, Betül Saykan, Tuğçe Kısacık, Dilara Tuncer, Can Yaylacıkoral Müşteri ilişkileri: Yiğit Uysal, Özge Asan Dereçayır, İlayda Bahçıvan Sosyal Medya Ekibi: İsmail Postalcıoğlu, Ece Özmet İşsever, Selin Akbay, Yıldız Kaya, Üstüngel Arı Ajans Prodüktörü: Sıla Salgın

Uludağ Frutti’nin Yeni Kampanyası... Uludağ İçecek, ülkemizde üretilen ilk ve tek koruyucu içermeyen meyve aromalı maden suyu Uludağ Frutti için yepyeni bir dijital kampanya ile tüketicilerinin karşısına çıktı. Kampanya kapsamında Deeper tarafından hazırlanan mikro-segment iç görüleri doğrultusunda özel hedef kitleler dikkate alınarak altı farklı dijital film çekildi. Kampanya Künyesi Reklamveren: Uludağ İçecek Reklamveren Ekibi: Murat Zengin, Ali Can Yıldız, Aslı Bahadır Uzun, Cansu Değerli, Oğuz Güleryüz Reklam Ajansı: Güzel Sanatlar Yaratıcı Ekip: Tolga Suna, Metehan Örnek, Kemal Hayıt, Mertcan Karpınar, Kıvanç Şenay Ajans Yapımcısı: Melis Bircan Bölüktaş, Uğur Egemen İres Müşteri İlişkileri: Gözde Şengüler, Selen Öngör, Tutku top Stratejik Planlama: Deeper PR Ajansı: Sobraz Medya Planlama ve Satın Alma Ajansı: Time

28 / marketing europe & anatolia


Kampanyalar

Rexona Invisible Black+White... Manajans J. Walter Thompson Turkey tarafından yaratılan reklam filminin çekimleri İstanbul’ da iki günde tamamlandı. Çekimlerde, Maslak’ta bir ofis katı, Maçka’da bir otobüs durağı ve Beyoğlu’nda şimdilerde kapalı olan tarihi Markiz Pastanesi mekan olarak kullanıldı. Kampanya Künyesi Ajans: Manajans J. Walter Thompson Turkey Yönetici Kreatif Direktör: Sami Basut Reklamveren yetkilisi: Alper Eroğlu, Şeyda Morran, Samet Durmaz Yönetici Ortak: Leslie Krespin Yaratıcı Ekip Lideri: Ümit Taşlı Reklam Yazarı: Onur Kutluer Sanat Yönetmeni: Burak Tozkoparan, Oktay Metin Strateji Direktörü: Berkant Avcı Stratejik Planlama Ekibi: Mervenaz Mete, Batuhan İns Marka Direktörü: Setenay Ergin Marka Süpervizörü: Sevim Özgür, Viket Rodrig Prodüksiyon Direktörü: Ahmet Bayık

Sabahları Sen Kimsin?... Nescafé “Sabahları Sen Kimsin?” kampanyası ile kahveseverleri, sabahları nasıl bir enerjiyle uyandıklarını düşünmeye davet ediyor. Kampanyada sabah büyük bir coşku ve enerjiyle uyananlar “Sabah Şekeri”, aksiliği biraz ağır basanlar “Tersinden Kalkan”, bir türlü ayılamayanlar “Sabah Zombisi”, yatakla vedalaşmakta zorlananlar “5 Dakika Daha’cı”, geç kalmadan evden çıkmak uğruna amansız bir koşturmaca içine girenler “Apar Toparlanan” ve sabah mahmurluğu nedir bilmeyen sporcu ruhlar ise “Sabah Rekortmenleri” olarak niteleniyor. Kampanya Künyesi Reklamveren: Nestlé Türkiye / NESCAFÉ Reklamveren Ekip: Tunç Akbayar, Duygu Serpil, Burcu Orhun, Defne Yağcı Reklam Ajansı: SesliHarfler Linked by Isobar Yaratıcı Grup Başkanı: Semih Altıner Yaratıcı Grup: Gökhan Koşar, Atıl Önder, Erhan Balkan, Irmak Barbarosoğlu Müşteri İlişkileri Direktörü: Eldem Çulpan Marka Yöneticisi: Gözde Günebak, Duygu Paylaşmak

marketing europe & anatolia / 29


Kampanyalar

Görüşürüz... Atasun Optik “Görüşürüz” sloganıyla yola çıktığı reklam filminde; 200’ü aşkın mağazasıyla Türkiye’nin dört bir yanında müşterilerine her zaman görüşme fırsatı sunduğunu, güneş gözlüklerinde 89 TL’den başlayan fiyatları, 7 günde iade ve 30 günde değişim garantisi ile her zaman her yerde ulaşılabilir olduğunu vurguluyor. Kampanya Künyesi Reklamın başlığı: Görüşürüz Reklamveren: Atasun Optik Reklamveren Temsilcisi: Gökçe Kunt, Sema Şener, Cansın Yavuz, Ezgi Çoban, H.Hüseyin Sert Reklam Ajansı: Medina Turgul DDB Yönetici Yaratıcı Yönetmen: Ertuğ Tuğalan Yaratıcı Grup Lideri: Namık Ergin Yaratıcı Ekip: Emre Altundağ, Cem Erguvan, Deniz Dükel, Burcu Salıcı, Zeynep Sakallıoğlu Müşteri İlişkileri Grubu: Zeynep Kızılcan, Bengi Ceren Özkoca Stratejik Planlama: Alper Özcan, Elif Öven Ajans Prodüktörü: Gülengül Arlıel, Nisan Turgul

Mucit Bebekler... Molfix, yeni anatomik fit teknolojili Külot Bez’ini “Mucit Bebekler” temalı reklam filmiyle görücüye çıkarıyor. Türkiye’de ilk ve tek 19 Kg ve üzeri bebekler için, 7 numaralı külot beze sahip Molfix; anatomik fit yapısı, göbek kısmını rahat ettiren yumuşak dokusu ve kolay giyilip çıkarılabilen elastik gövde sistemi ile reklam filminde rol alan mucit bebeklere “Çok rahatım külot bezle” dedirtiyor. Kampanya Künyesi Reklamveren: Molfix Reklamveren ekibi: Hayal Dilara Tepe, Özden Özden, Pelin Şahin, Erman Erciyes, Yeşim Varol, Seymur Kabacalı, Elif Yılmaz Reklamveren Prodüktör :Balca Enşenol Reklam Ajansı: TBWA\Istanbul CCO: İlkay Gürpınar ECD: Volkan Karakaşoğlu Yaratıcı Ekip: Orkun Önal, Erçin Sadıkoğlu, Fırat Eren,Yiğit Gümüş, Marka Ekibi: Ender Orfanlı,Birol Ecevit,Sedef Özkan CSO: Toygun Yılmazer 30 / marketing europe & anatolia

Genel Müdür Yardımcısı: Tuğyan Çelik Stratejik Planlama Ekibi: Elif Kansız Prodüksiyon Ekibi: Evrim Saraçoğlu, Volkan Alkan



Avrupa’nın Silik


Gezi

kon Vadisi; Talin… Skype, Hotmail, Kazaa vs. gibi oluşumların anavatanı olan Estonya, yazılım, dijital gelecek, start-up, vs. gibi teknolojik ilklerin olduğu bir ülke. Üstelik bu tip işlerle uğraşacaksanız size destek de oluyorlar. Hatta Estonya’ da iş yapmak için orada yaşamanıza da gerek yok. E- vatandaş olup, Estonya’ da bir şirket kurabilirsiniz. https://e-resident.gov.ee/

Fotoğraflar ve yazı Seval Duban / seval@sevalduban.com Skype, Hotmail, Kazaa vs. gibi oluşumların anavatanı olan Estonya, yazılım, dijital gelecek, start-up, vs. gibi teknolojik ilklerin olduğu bir ülke. Üstelik bu tip işlerle uğraşacaksanız size destek de oluyorlar. Hatta Estonya’ da iş yapmak için orada yaşamanıza da gerek yok. E- vatandaş olup, Estonya’ da bir şirket kurabilirsiniz. https://e-resident.gov.ee/ Daha önce dünyanın bir çok coğrafyasını gezmiş olmama rağmen kuzey ülkelerine hiç gitmemiştim. Oturmaktan sıkıldığım bir gün, kıymetli gezi arkadaşım Nilüfer’i arayıp, “bir yerler mi gitsek, çok oturduk bu aralar” dedim. Sonra düşünüp taşınıp, Estonya’ya gitmeye karar verdik. Hemen uçak biletlerine baktık ve Türk Hava Yolları’ ndan, Talin biletlerimizi aldık. İstanbul, Talin arası uçakla 3,5 saat

dilen Talin’ in eski kent merkezi, en iyi korunmuş Orta Çağ şehri. 13. Yüzyılda inşa edilen Vanalinn, Nazi işgali sırasında Reval olarak adlandırılmış. Tarihin boyunca, Danimarka, İsveç, Polonya ve Rusya egemenlikleri altına giren Estonya, Çarlık Rusya’ sının devrilmesi ile birlikte 24 Şubat 1918 yılında bağımsızlığını ilan etmiş. 1997 yılında UNESCO Dünya Mirasları listesine eklenen Vanalinn, 1944 yılında Ruslar tarafından bombalanarak çok ciddi tahrip edilmiş. Hatta, o dönem çekilen şehir fotoğraflarını, Harju Street’ teki duvarlarda görebilirsiniz. Talin aynı zamanda Avrupa’ nın yüzyıllar önce kurulan siyasi ve ekonomik örgütü Hansa Birliği’ nin de bir üyesi. Vanalinn hakkında minik bir bilgi verdikten sonra başlıyorum gezi anılarımı-

sürüyor. TK1421 sefer saylı uçakla; talin’e varışımız öğlen 12’yi buldu. Biz, otelimizi eski şehri merkezine yakın bir yerden seçmiştik. Havaalanından şehir merkezine tramvay ile gittik ve booking. com üzerinden rezervasyon yaptığımız otele check-in yaptık. Sonra da şehri keşfe çıktık. Estonya’nın başkenti olan Talin (Tallinn) aynı zamanda ülkenin en büyük liman kenti. Talin, eski ve yeni şehir olmak üzere ikiye ayrılıyor. Bizim konumuz eski şehir yani Vanalinn. Avrupa’nın Silikon Vadisi diye bahse-

za. Daha fazla bilgi için burayı ziyaret edebilirsiniz.(https://www.visittallinn.ee/ eng/visitor/discover/old-town) Daha önce de bahsettiğim gibi biz, eski şehire yakın bir otel ayarlamıştık, booking.com üzerinden. Otelin adı Hestia Hotel Ilmarine. Talin’e gidecekseniz, konaklama için tavsiye ederim. Otelimiz, Şişman Margaret Kulesi’nin hem karşısında olduğu için gezimize buradan başlıyoruz. Etrafı surlar ve kulelerle çevrili olan Vanalinn’in deniz yakın kulesi, ismini dış görünüşünün bombeli tasarımından alıyor. Şişman marketing europe & anatolia / 33


Gezi

Margaret Kulesi (Fat Margaret Tower) denizden gelebilecek olası düşman saldırılarına karşı savunma amaçlı inşa edilmiş, dış cephesinde çok güzel heykeller olan bir kule. Geçmiş zamanlarda bir süre hapishane olarak da kullanılan kule, artık deniz müzesi olarak hizmet veriyor. Ancak biz gittiğimizde restorasyon çalışmaları olduğu için kule kapalıydı. Öğrendik ki Müze koleksiyonunda, antik dalış ekipmanları ve Neolitik balıkçılık aletleri gibi denizciliğe dair eserler sergileniyormuş. Bir balıkadam ve olta balıkçısı olarak sergiyi göremediğime üzüldüm tabii. Şişman Margaret Kulesi’ni geçip, eski şehrin arnavut kaldırımlı yollarında yürürken, sağımızda St. Olav’s Church karşılıyor bizi. 12. yüzyılda, Gotik mimari olarak inşaa edilmiş olan St. Olav’s Kilisesi’nin kulesinin uzunluğu 125 metreymiş. Ancak kilisede restorasyon olduğu için kiliseye de giremedik. Şimdilik ikide iki gidiyoruz. Umarım gezecek bir yer bulabiliriz. Araştırmalarıma göre; St. Olav’s Kilisesi, Old Town bölgesinin yüksek kesiminde yer aldığı için manzara muhteşemmiş. Olur da giderseniz mutlaka kuleye çıkın, yukarı. 34/ marketing europe & anatolia

Avrupa’ nın Silikon Vadisi diye bahsedilen Talin’ in eski kent merkezi, en iyi korunmuş Orta Çağ şehri.

Arnavut kaldırımlı Vanalinn sokaklarında yürürken, kendinizi bir film platosunda yürüyor gibi hissediyorsunuz. Binalar yüzyıllar öncesinden kalma ancak hepsi pırıl pırıl ve yaşam dolu. Muhteşem binalara baka baka yürürken vitrininde badem ezmeleri olan bir dükkana giriyoruz. Talin’in en meşhur yiyeceklerinden biri de badem ve badem ezmesi. Dükkana girdiğimizde içeride badem ezmesinden yapılmış rengarenk şekerler gördük. Öğrendik ki alt kat da müzeymiş. Merakla indik aşağıya ancak müzelik bir şey göremedik. Müzeden ziyade atölyeydi alt kat. Tabii dükkana girmişken tatlarına da bakmadan çıkmadık. Genel izlenimim; badem ezmesinden çok badem esansı var, marzipanlarda. Çok yoğun kokuyorlar. Pek de hoşnut olmayarak çıktık dükkandan. Biraz ileride karşımıza yeşil ahşap kapılı, Rönesans mimariye sahip House of the Brotherhood of Black Heads (Mustpeade Maja) binası çıkıyor karşımıza. Eskiden tüccarların


Gezi

buluştuğu lonca evi olan bu bina şimdi çeşitli sanatsal gösteri ve sergilere ev sahipliği yapıyor. Eskiden bir nevi Esnaf ve Sanatkarlar Odasıymış. House of the Brotherhood of Black Heads’e de (Mustpeade Maja) göz attıktan sonra Estonya Tarih Müzesi’ne (Great Guild Hall) varıyoruz. Onun hemen karşısında da Holy Spirit Church var. Biz ilk gün bunlara dışardan bakmakla yetiniyoruz çünkü girişler ücretli. Talin’i daha ekonomik gezmek için Tallinncard almak gerekli. Tourist info ofislerine giderek Tallinncard alabiliyorsunuz. Hatta Tallinn Card PLUS alırsanız, hem müzelere hem de toplu taşımaya bu kartlarla binebiliyorsunuz. Talin’de toplu taşıma ücreti 2 euro, tramvaylar için. Tallinncard’ı internet üzerinden de alabiliyorsunuz https://www.visittallinn. ee/eng/tallinncard. Kilise ve müzeyi pas geçip Raekoja Plats’a geliyoruz. Belediye Sarayı Meydanı olarak da bilinen Raekoja Plats (Town Hall Square), noel arfesi olduğu için panayır alanı olmuş:) Meydanda bir sürü minik dükkanlar açılmış, hepsi yiyecek, içecek, hediyelik eşya satıyor.

Tallinn Belediye Binası (Tallinn Raekoda), Kuzey Avrupa’daki, Gotik tarzda inşa edilmiş en eski belediye binası. 13. yüzyılda yapımına başlanan bina, 1404’de şu anki halini almış. Belediye binasının önüne de bir sahne kurulmuş, ancak o in için bir şey yoktu. Hansa kentinin aşağı kesiminde bulunan bu meydanda, modern kafelerden, av eti pişiren şık restaurantlardan, dünyaca ünlü mağazalara kadar pek mekan bulunuyor. Tallinn Belediye Binası (Tallinn Raekoda), Kuzey Avrupa’daki, Gotik tarzda inşa edilmiş en eski belediye binası. 13. yüzyılda yapımına başlanan bina, 1404’ te şu anki halini almış. Kasaba, yaklaşık 700 yıl boyunca bu Belediye Binası’ndan yönetilmiş. Belediye binası (Town Hall), kentin temsili binası olmakla birlikte resepsiyonlar ve konserler

yapmak için de kullanılıyor. Temmuz ve Ağustos aylarında, Belediye Binası, bodrum katından çatı katına kadar tümüyle ziyaret edebiliyor. Binanın en göz alıcı yeri ise Yurttaşlar Salonu olarak adlandırılan yer. Süslü Gotik kemerler ve değerli sanat eserleriyle bezeli olan, eski Hansa kentinin zenginliğini ve ideallerini yansıtan bu gotik binada 14. ve 15. yüzyıldan kalma nadir eserler de sergileniyor. Raekoja Plats’ı da geçip, tarihi Harju Caddesi’ ne varıyoruz. Hazır gelmişken de hemen köşedeki tourist info ofisinden Tallinncard’ larımızı alıyoruz. Harju Street’ un üzerindeki duvarlarda, 1944’ te Rusya tarafından bombalandığında çekilen fotoğrafları sergileniyor. Şu an ki şehire bakıp bir de o zamanki haline bakınca çok üzülüyor insan. Harju Street’ in üst tarafında ise kocaman ve ihtişamlı Niguliste Museum (St. Nicholas Church) bulunuyor. 1230 dönemine ait St. Nicholas Church, kiliseden ziyade konserler ve çeşitli gösteriler için kullanılıyor. Estonya halkının sadece % 15’ i her hangi bir tanrının varlığına inanıyormuş. Ateistler ise marketing europe & anatolia /35


Gezi

en büyük çoğunluk. Azınlık olanlar ise Luteryen Kilisesi’ne bağlı. Görüldüğü gibi medeniyet ve teknolojinin olduğu yerde dine çok ihtiyaç olmuyor. Neyse. Gelelim St. Nicholas Church’e. Estonya halkının müze ve konser alanı olarak kullandığı bu muhteşem bina 1523’te reform sırasında yağmalanmak kurtulmuş olsa da, 2. Dünya savaşında bombardımandan kurtulamamış. 1980’lerde restore edilen St. Nicholas Kilise’si, Bernt Notke’nin en ünlü ve ürkütücü resmi olan Danse Macabre (Ölümün Dansı) adlı dini sanat eserine de ev sahipliği yapmış. İlginç sunakların, barok avizelerin ve asırlık mezar plakalarının da sergilendiği kilisede, Gümüş Odası, kentin zanaatkarlarının çarpıcı çalışmalarına da ev sahipliği yapıyor. Biz gittiğimizde konser yeni bitmişti ve herkes dışarı çıkıyordu. Biz de izin isteyip kiliseyi gezme fırsatı bulduk. Binanın yüksek apsisi sayesinde muhteşem bir akustiği var. Konserleri burada yapmaları çok mantıklı. Keşke fırsat olsaydı da bir konseri izleyebilseydik. Muhteşem kiliseyi gezdikten sonra yolumuzu 36 / marketing europe & anatolia

Türk olduğumuzu duyunca, poposunu dönüp gitti. Talin’de Türkleri hiç sevmiyorlar :( Katerina Geçiti’ne çeviriyoruz. Arnavut kaldırımlı dar bir geçit olan Katerina Geçiti (Katariina käik, St. Catherine’s Passage), şehrin hem kültürel dokusunu temsil ediyor hem de el işçiliği yapan kadınların; züccaciye, şapka, yorgan, seramik, mücevher, el boyaması ipek ve diğer eşyalar, cam sanatı, ahşap boyama veya örgü gibi çeşitleri hünerlerini gösterdiği minik dükkanları barındırıyor. El emeği ürünler, açık stüdyo tarzında dizayn edilmiş geçidin küçük atölye odalarında hazırlanıyor ve satılıyor. Geçitin sol duvarında ise St. Catherine’s Manastırından kalan mezar taşları sergileniyor. Katerina Geçiti’nden geçip, eski şehrin surlarına kadar varıyoruz. Bu kısımdaki surların alt taraflarında tezgahlar var ve yine burada da kazak, eldiven vs. gibi şeyler satılıyor. Bir de minik minik mağazalar var. Bir tane sanat galerisi gö-

zümüze çarpıyor ve görmek istiyoruz. Merdivenler, mahsen gibi bir yere çıkıyor ve içeride çok eski el yazmaları var. Resim galerisiymiş meğer. Ressam abi bizi görünce hoşgeldin dedi, sonra da memleketimizi sordu. Türk olduğumuzu duyunca, poposunu dönüp gitti. Talin’de Türkleri hiç sevmiyorlar :( Bir seferde bu kadar yol yürüyünce tatlı krizimiz tuttu tabii. Daha önce okuduğum yazılardan öğrendim ki Talin’in çikolata, badem ezme ve pastaları meşhurmuş. Biz de tatlarına bakmak için Rukis diye bir mekana oturduk. Rukis çok tatlış, otantik bir yer. Yanında da Farm diye bir restaurant var. Çok şık bir mekan ve çeşitli av etleri yapıyorlar. Biz Rukis’e gittiğimizde çok kalabalıktı ve bir süre beklemek zorunda kaldık. O yüzden yemek saatleri dışında gitmek doğru bir tercih olur. Gerçekten dedikleri gibi pastaları çok güzel ancak çok şekerli. Kuzey ülkelerine özgü bir de glögg var, geleneksel noel içeceği. Glögg, baharatlı bir şarap türü ve sıcak içiliyor. Glögg’lerimizi içip tatlı gıdamızı da aldıktan sonra tekrar keşfe devam. Biz tatlılarımızı yiyip glögg’lerimizi içerken hava kararmış ve eski şehrin sokak lambalarıyla birlikte noel süslemeleri de yanmaya başlamış. Raekoja Plats tam bir panayır yeri olmuş. Sahneye de yöresel kıyafetleriyle bir grup çıkmış ve dans ediyor. Ortam acayip güzel. Biz de hemen sıcak şaraplarımızı alıp, dans gösterisini izlemeye koyuluyoruz. Güzel müzik eşliğinde dans gösterisini izledikten sonra alanı terk etmeyip bir yerden sosis, patates ve sebze alıyoruz. Restauranta gitmek yerine panayır yerinde yemeği tercih ediyoruz. Yiyecekleri aldıktan sonra boş bir masa bulup yanaşıyoruz. Sonra yanımıza Macar ve İsveç’li gruplar geliyor ancak onlar da Türk olduğumuzu duyunca bizimle konuşmayı kesiyor :( Biz de onlara bayılmamıştık zaten.


Gezi Yemeği de yedikten sonra tekrar dolaşmaya çıktık. Toompea Tepesi’ne tırmanırken Beer House diye bir mekan dikkatimizi çekti. Beer House, vitrinin sol tarafında kocaman bira kazanlarının olduğu bir mekan. Merakımıza yenilip içeri girdik. İçerisi de vitrini gibi kocaman bir mekan. Restaurant ve bar kısmı mevcut, masalar ağaçtan, ferforje aksesuarlar, çiçek motifleri vs, son derece şık ve samimi bir yer. Biz de oturup birer bira içmeye karar verdik. Bu mekan kendi biralarını kendisi yapıyor. Siyah bira sevdiğim için ben siyah söyledim. Biz biraları söylerken de canlı müzik başladı. Üstelik gayet de iyi. Biz de biralarımızı alıp, sahneye yakın bir yere, postu serdik. Grup mola verince bu seferde yöresel dans gösterisi yapan bir grup çıktı sahneye. Biz acayip mutlu olduk tabii. Şansımıza çok güzel eğlenceye denk geldik. Canlı müzik, dans derken biz gece yarısını ettik. Sonra da otele gidip uyuduk. Sabah kahvaltısını otelde yaptıktan sonra tekrar eski şehire gidiyoruz. Bu sefer ilk olarak Great Guild Hall’u (Tarih Müzesi) gezeceğiz, artık Tallinncard’ ımız var.

Güzel müzik eşliğinde dans gösterisini izledikten sonra alanı terk etmeyip bir yerden sosis, patates ve sebze alıyoruz.

15. yüzyıldan kalma Büyük Guild Hall, zamanında loncaların toplantı yerlerinden biriymiş. Binada, Estonya’lıların geçmişi anlatan sergiler var; giysiler, silahlar, günümüze kadar basılmış olan paralar, kişisel eşyalar vs. Ayrıca da orta salonda oynayan videodan da Estonya tarihini izlemek mümkün. Binanın yanında ki dar geçitte ise yere çakılan plakalardan, Estonya tarihini görmek mümkün. Road of History denen bu geçit benim çok hoşuma gitti. Hızlıca Büyük Guild Hall’u gezdikten sonra Holy Spirit Church’e giriyoruz ancak ayin olduğu için bizi içeri almıyorlar. 14. yüzyıldan kalma Kutsal Ruh Kilisesi, ahşap iç kısmından tutun da dış duvarında bulunan saat kadar gerçekten bir sanat eseri. Sunak kısmına yaklaşamasak da uzaktan izlemek bile güzel, tarihi duvarları. Kilisenin ahşap oymalı sunağı, 1597’ de, Bernt Notke tarafından yapılmış. Kiliseden çıkışta, doğru Viru Kapısı’ na gidiyoruz çünkü Talin’i gezmek için Hop-on hop-off otobüsünü kullanacağız. Geçmişi 1300’lü dönemlere dayanan Viru Kapısı (Viru Gate), Old Town bölmarketing europe & anatolia /37


Gezi

gesinin aşağı kısmında bulunuyor. Kapının iç tarafında renkli restoranlar, kafeler, hediyelik eşya satan küçük dükkanlar ve çiçek pazarı mevcut. Dış tarafı ise yeni Talin’e açılıyor. Yani artık sur içinden çıkmış oluyorsunuz. Biz de sur içinden çıkıp Talin’i gezmek üzere Hop-on hop-off otobüsümüze biniyoruz. Otobüsün rotası şu şekilde; Viru Square, Toompea Castle, Old Town, Freedom Square, Estonian National Opera, Art Museum of Estonia KUMU, Kadriorg Palace Ensemble, Song Festival Ground, Maarjamae War Memorial, Estonian History Museum, Tallinn Botanic Garden, TV Tower, Pirita Convent, Pirita Yatch Harbour, Seaplane Harbour, Estonian Maritime Museum. Tüm bu yerleri gezmek yaklaşık 2 saat sürüyor. Otobüse binerken kulaklıkları alıp, çeşitli dillerde hazırlanmış rehberlik eşiliğinde buraları geziyorsunuz. Otobüsün üzeri komple cam olduğu için etrafı rahatlıkla görebiliyorsunuz. Hop-on hop-off otobüsü, yukarıda bahsettiğim rotayı gezdiriyor ve istediğiniz 38 / marketing europe & anatolia

Bu sefer ilk olarak Great Guild Hall’u (Tarih Müzesi) gezeceğiz, artık Tallinncard’ımız var :) yerde inip, gezebiliyorsunuz. Sonra da bir sonraki otobüse binip kaldığınız yerden devam ediyorsunuz. Havanın soğuk olması sebebiyle bir hiç bir yerde inmedik ve 2 saat boyunca sıcak otobüsün içinde yayıla yayıla etrafı seyrederek gezdik. Ancak yine de bu yerler hakkında bilgi vereyim. Estonian History Museum, eski şehrin dışında kalan kocaman bir alana kurulu ve bir kaç binadan oluşuyor. Müzede, 11 bin yıllık geçmişten, 20. yüzyılın sonlarına bir yolculuk yapabilirsiniz. Müzenin avlu bölümü ise çocuklarınızın eğlenerek vakit geçirmesi için düzenlenmiş. O yüzden çocuklarınızla birlikte rahatça gidebilirsiniz.

(Art Museum of Estonia KUMU) Kumu Sanat Müzesi’ si de 18. yüzyıldan başlayarak, Sovyet dönemi, II. Dünya Savaşı ve günümüz sanatını da içeren koleksiyonu barındırıyor. Eski şehire yürüme mesafesinde olan Kadriorg Sarayı, Deli Petro tarafından, eşi Catherine için 18. yüzyılda, İtalyan mimar Niccolo Michetti’ye barok tarzında yaptırmış. Kocaman yemyeşil bir parkın içine kurulmuş olan, Estonya Açıkhava Müzesi. Müzede Estonya’nın 18. ve 20. yüzyıllardaki kırsal yaşamını sergiliyor. Kalamaja bölgesinde ise Tallinn’in ahşap mimarisinin en iyi örneklerini görebilirsiniz. Yemyeşil bahçeler içinde rengarenk ahşap evler, ben hayran kaldım :) Bu bölge Tallin’in liman kenti ve ülkenin en büyük deniz merkezleri olan ve yüzyıllar boyunca balıkçılara hizmet etmiş olan, Seaplane Harbour da burada yer alıyor. Kalamaja da “fish house” anlamına geliyormuş. Şehir turu gezimizi bitirdikten sonra eski şehri gezmeye devam ediyoruz. İlk olarak Maiden’s Tower (Neitsi-


Gezi torn), Kiek in de Kök Kulesi ve Burç Geçitler’ne gidiyoruz. Burası da şehri çevreleyen surların ve burçların bir kısmı. 14. yüzyılda savunma kulesi olarak inşa edilen Kulesi, geçmiş zamanlarda Kristjan & Paul Raud ve mimar Karl Burman gibi birçok Estonyalı sanatçıya ev sahipliği yapmış. Bir dönem de, çok popüler olan Neitsitorn Bar’a ev sahipliği yapmış. Şimdi ise her katında farklı objelere ev sahipliği yapan bir müze. Hatta şehri çevreleyen surları ve kulelerin maketini de Maiden’s Tower’ da görebilirsiniz. Müze girişinin üst katında, burç geçitlerine çıkışta bir de çok şık bir kafe bulunuyor. İçerinin dekorasyonu çok güzel, soluklanmak için güzel bir alternatif. Neitsitorn’u da gezdikten sonra Alexander Nevsky Katedrali’ne (St. Alexander Nevsky Cathedral) gidiyoruz. Rus Ortodoks katedrali olan bu soğan kubbeli bu muhteşem yapı, Toompea Tepesi’ nin tepesinde yer alıyor ve neredeyse şehrin her yerinden görülebiliyor. 1900’de, Mimar Mikhail Preobrazhenski tarafından yapılan bu katedral Novgorod prensi olan Alexander Yaroslavich Nevsky’ye adanmış. İlk gördüğüm andan beri merak ettiğim bu katedrale nihayet giriyoruz ve hayal kırıklığına uğruyorum çünkü sadece ana salonu gezebiliyoruz. Oysaki ben soğan kubbelerinin içini görmek istiyordum. Hiç de hoşnut olmadan dolaşıp çıktık katedralden. Sonra da Telliskivi’ye gitmek için tramvaya yürüdük. Telliskivi, eski şehir merkezinden 2 durak ötede bir yerleşim yeri.Tramway’dan inince Turg diye bir alış veriş merkezi çıktı karşımıza. Eskiden tren istasyonu olan bu yer şimdi hem kafelere, hem de pazara ev sahipliği yapıyor. Altında da kocaman bir süpermarket var. üstlik içerisi de sıcacık. Niyetimiz bir şeyler yemekti ancak organik pazardan aldığımız kuruyemişleri yiyince, bizi tıkadı. Biz de pazarın altını

Hop-on hop-off otobüsü, yukarıda bahsettiğim rotayı gezdiriyor ve istediğiniz yerde inip, gezebiliyorsunuz. üstüne getirdik. Yünlü bir şeyler satın alacaksanız, doğru adres Turg :) Turg’dan çıktıktan sonra da Telliskivi Creative City denen yere doğru yürümeye başladık. Telliskivi Creative City içinde stüdyolar, workshop alanları, galeriler, tasarım dükkanları, restoran, kafe ve bit pazarı olan bir alan. Bit pazarının olduğu binanın üzerinde kocaman harflerle DEPOO yazıyor. Biz oraya vardığımızda hava kararmıştı ve sadece bir iki tane restaurant açıktı. Fazla seçenek olmayınca biz de en ciks olanı tercih edip içeri girdik. Girdiğimiz mekanın adı Lendav Taldrik. İçerisi kocaman ve sıcacık, çok da hoş. Ancak menüyü alınca çok da sevinemedik çünkü mekan hint mutfağı. Mümkün olan en az baharatlı yemeklerden somonu seçtim ben. Yanına yerel bira. Neyse ki çok da hayal kırıklığı olmadı somon. Kalk, baltık denizi ülkesine gel, sonra da hint usulü somon ye, olacak iş değil.

Baltık Denizi demişken; bu ülkenin en önemli gelir kaynaklarından biri de kehribar. Vanalinn’de neredeyse her sokakta kehribar satan bir dükkan var. mağazalarda boy boy ve renk renk kehribar görmek mümkün. Ancak Türkiye ile kıyaslayınca çok çok pahalı :( Talin’de öğrendik ki, koyu sarı ve şeffaf olanlardan ziyade mat sarı, bal rengi olanlar kıymetliymiş, kehribarda. Yemeğimizi yedikten sonra tekrar Vanalinn’in renkli sokaklarına dönüp, eğlenmeye gidelim dedik. Ancak nedense o akşam hiç bir yerde hayat belirtisi yoktu. Meydanda dolaşıp, sıcak şarap içe içe etrafı gezindik ancak heryer çok durgun olduğu için biz de otele dönüp uyuduk. Ertesi gün yine kahvaltımızı ettikten sonra eski şehir merkezine gittik. Çünkü niyetimiz Talin’in en meşhur pastanesine gitmek. Maiasmokk Cafe (Kohvik Maiasmokk), Kalev çikolata dükkanı ile yan yana bir pastane ve gerçekten pastaları muhteşem. Talin’in bir de meşhur likörü var, Vana Tallinn. Biz de pastalarımızla birlikte Vana Tallinn’li kahve söyledik. Tadı Irısh Cream’e benzeyen kahve benim çok hoşuma gitti. Kahvelerimizi de içtikten sonra bu sefer Toompea Tepesi’ne doğru yürümeye marketing europe & anatolia /39


Gezi

başladık. 7 hektarlık bir alan olan Toompea Tepesi (Toompea Hill), önceleri zengin ve soylu kişilerin yaşadığı bir yermiş. Kireçtaşı bir uçurumun üzerine inşa edilmiş olan Toompea Castle ilk olarak 1227’de Alman Kılıç Şövalyeleri tarafından taş bir kale olarak inşa edilmiş. Sonrasında da Estonya’yı yöneten her imparatorluk kaleyi üs olarak kullanmış. Bugün ise Estonya Parlamentosu’ na (Rigigikogu, Estonia’s Parliament) ev sahipliği yapıyor. Tompee Kalesi’nin bahçesindeki, pembe renkli Barok tarzı Rigigikogu (Estonia’s Parliament), bina kraliçe Catherine döneminden kalma. Toompea Kalesi, Estonya’da her zaman iktidarın merkezi olmuş. Şimdilerde ise şehri yukardan izlemek isteyen turistlerin akınına uğrayan bir yer. Kale duvarları ile çevrelenmiş tepeye, çıktıktan sonra St. Mary Katedrali’ne doğru yürüyoruz. 1240 yılında yapılan kilise, Estonya’nın seçkin Alman asillerinin kilisesiymiş bir 40 / marketing europe & anatolia

Genel olarak, ben Talin’i çok sevdim ancak biz 3 gün ayırmıştık Tallinn için, onu 4 yapmak lazımmış. dönemler. Estonya’nın en eski kiliselerinden biri olan St. Mary Katedral’i (St. Mary’s Cathedral), Dome Klisesi ismiyle de biliniyor. Bu ortaçağ kilisesinin 69 metrelik Barok çan kulesine çıkarak, şehrin muhteşem manzarasını izlemek mümkün. Ancak biz merdiven çıkmak yerine Kohtuotsa Seyir Yerine yürümeyi tercih ediyoruz. Toompea Tepesi’nde bulunan Kohtuotsa, Vanalinn’in çatılarını ve kulelerini izleyebileceğiniz minik bir seyir terası. Etrafında da hediyelik eşyalar satan mağazalar var. En pahalı kehribarlar orada satılıyor. Gece kar yağdığı için biz Kohtuotsa’dan eski şehri seyrederken şehir hafiften beyazdı:) Biz de bir kaç hatıra fotoğrafı çektikten sonra kahve içip ısınmak için Reval Cafe’lerden

birine gidip oturduk. Akşam uçağıyla İstanbul’a döneceğimiz için biraz da aylaklık yapalım dedik, ne de olsa gezilecek yerler kısmını bitirmiştik. Ravel Cafe, Talin’de oldukça yaygın olan bir kafe ve hem kahvesi, hem pastaları hem de yemekleri çok güzel. Özellikle de füme somonu muhteşem. Biraz da restaurantlardan bahsedeyim. Eski şehirde çok şık restaurantlar mevcut ve hatta bazıları çok popüler ve turistik; örneğin Olde Hansa, III Draakon, Peppersack Restaurant. Ancak restaurantların havalandırmaları yok, çok havasız, acayip ağır yemek kokusu sinmiş ve çok loş. Hiç sevmediğim şeyler. O yüzden buralarda yemek yemek benim için işkence. Bu mekanlarda bir çok çeşit av etinin yanında balıklar da mevcut. Anlayacağınız, Talin’de asla aç kalmazsınız. Yemekleri çok başarılı. Bir de Vana Tallinn’ den bahsetmek istiyorum. Tallinn’in meşhur likörü ve her çeşidi mevcut. Marketlerinde tümünde bulabilirsiniz. Hatta çikolata dükkanlarında, minik hediye paketleri yapmışlar; 5 cc’ lik Vana Tallinn ve çikolata şeklinde. Ben gitmeden önce araştırmıştım ve yoğurt likörünün 2018’ de en iyi likör seçildiğini okumuştum. Ancak onu Tallinn’ dedeğilde havaalanındaki freeshop’da buldum. Denediğimde tadına bayıldım. Özellikle, yoğurt likörü, muz ve buz; bunları mikserde karıştırıyorsunuz, efsane bir şey oluyor. Tatlı içki sevenlere tavsiye ederim :) İnsanları genel olarak çok çok güzel. Burunları torna tesviyeden çıkmış gibi tek tip ve acayip güzel. Hem kadınların hem erkeklerin fizikleri ve yüz hatları mükemmel. Ukrayna, Rusya halt etmiş Estonyalıların yanında. Ancak insanların gülme kasları yok. Hiç gülümseyenine denk gelmedik. Genel olarak, ben Talin’i çok sevdim ancak biz 3 gün ayırmıştık Tallinn için, onu 4 yapmak lazımmış. Aklınızda bulunsun :)



Gameon

HyperX’in Yüzleri NBA Yayınlarında... 2019’da televizyonlarda, dijital ve sosyal mecralarda yayınlanacak “We’re All Gamers” adlı ilk reklam kampanyasını duyurdu. Kampanyada Post Malone, Joel Embiid, Shroud, Gordon Hayward, Pokimane, JuJu Smith-Schuster, Daigo, De’Aaron Fox ve Cloud9’dan Rush gibi farklı alanlarda faaliyet gösteren ünlüler ve yetenekli sanatçılar yer alıyor. Reklamlarda bu isimlerin her birinin oyuncu ruhu yansıtılıyor. Kampanyanın yaratıcı liderliğini ise Envoy adlı ajans üstleniyor. NBA Saturday Primetime programlarının yeni sunum sponsoru olan HyperX’in “We’re All Gamers” televizyon reklamları 19 Ocak’ta başlayacak ve NBA playoff maçları ile finalleri süresince ABC ve ESPN kanallarında yayınlayacak. Reklam süresine ek olarak HyperX markası da maçlardaki HyperX; Post Malone, Gordon Hayward, Joel Embiid, JuJu molalarda görülebilecek. ESPN’de yayınlanan SportsCenter Smith-Schuster, Pokimane, Shroud, Daigo, De’Aaron Fox programında da NBA sezonu boyunca HyperX’in sanal setve Rush gibi ünlü isimlerin dahil olduğu We’re All Gamers leri yer alacak. adlı 2019 reklam kampanyasını hayata geçiriyor. Kampanya “We’re All Gamers” reklam kampanyası, büyük ekranda maç HyperX’in ABC kanalında yayınlanan NBA Saturday Primetiseyrederken devre aralarında veya oyun durduğunda mobil me programı sunum sponsorluğunun bir parçası olacak. cihazlara baktığımız günümüzün çift ekranlı dünyasına enKingston Technology Company’nin oyunculara yönelik bötegre olacak şekilde tasarlanıyor lümü olan, oyunculuk ve e-spor alanlarında lider HyperX,

Fortnite GIST 2019’da... 200 milyonu aşkın oyuncusuyla dünyanın en çok oynanan oyunlarından biri olan Fortnite, Gaming İstanbul Uluslararası Dijital Eğlence ve Oyun Fuarı’nda ödüllü turnuvalar, 10 bin TL ödüllü cosplay yarışması ve daha pek çok sürprizle fuar boyunca katılımcıları eğlendirecek 30.01.2019 – Epic Games tarafından geliştirilen ve ülkemizde de çok büyük bir oyuncu kitlesine sahip olan Fortnite, bu yıl 31 Ocak – 3 Şubat tarihleri arasında İstanbul Yenikapı’daki Avrasya Gösteri ve Sanat Merkezi’nde düzenlenecek Gaming İstanbul (GIST) Uluslararası Dijital Eğlence ve Oyun Fuarı’nın katılımcılarına unutulmayacak bir fuar yaşatmaya geliyor. Ödüllü Fortnite cosplay yarışması ve turnuvalar yanında Türkiye’nin en sevilen yayıncılarıyla tanışma fırsatı da Fortnite standında oyunseverleri bekliyor. 10 Bin TL Ödüllü Cosplay Yarışması GIST için geri sayım devam ederken heyecan da geçen her dakikayla birlikte artıyor. Fortnite’ın birbirinden renkli kahramanlarının hayat bulacağı cosplay yarışmasıysa fuarın en heyecanlı anlarının yaşandığı etkinliklerden biri olacak. Jüri değerlendirmesi sonucu seçtiği karakteri gerçek dünyaya taşımada en başarılı olan katılımcı 5000TL’lik büyük ödülün sahibi olurken yarışmanın ikincisi 3000TL, 42 / marketing europe & anatolia

üçüncüsü ise 2000TL ödül kazanacak. Birbirinden çılgın Fortnite cosplay’lerini görmek için 2 Şubat Cumartesi günü saat 16.00’da Fortnite standına uğramayı unutmayın. Her Gün Yeni Bir Turnuva Epic Games’in Fortnite hayranları için hazırladığı bir diğer eğlenceli etkinlikse fuar boyunca her gün 12.00 – 14.00 ve 14.00 – 16.00 saatleri arasında düzenlenecek turnuvalar olacak. Bu turnuvalarda yer almak isteyen oyuncuların gamingistanbul.com/turnuvalar+ve+yarismalar adresine giderek kayıt yaptırmaları gerekiyor.


Gameon

Netmarble Dünya’nın 5. Oldu... vasa bir büyüklüğe sahip olan ve Unreal Engine 4’ün sınırlarını zorlayan mobil MMORPG oyunu Lineage 2 Revolution ile heyecan dolu savaşlar için süper kahraman ve süper kötü adamlardan oluşan görkemli bir takım oluşturulmasına olanak sağlayan Netmarble’ın satın aldığı oyun stüdyosu Kabam’ın yayınladığı dövüş oyunu Marvel Contest of Champions da var. Kore popüler kültürünü mobil oyunlarla buluşturan BTS World, dünyanın en ünlü dövüş oyunlarından birini temel alan bir aksiyon RPG oyunu The King of Fighters All Star ve orijinal strateji kart oyunu Magic: The Gathering’in sağlam marka adını kullanan Project M dâhil olmak üzere, yakın zamanda piyasaya sürülecek heyecan verici birçok yeni oyun ile Netmarble 2019’da da başarılı bir yıl geçirecek gibi görünüyor. Ayrıca Netmarble, Asya’da büyük başarı yakalayan masa oyununun devamı niteliğindeki “Rich

Netmarble Corp. mobil arama firması App Annie’nin son raporuna göre, 2018’de iOS ve Google Play’de, toplam küresel tüketici harcaması dalında en büyük 5 şirket arasına girdi. Netmarble, sırasıyla Tencent, NetEase, Activision Blizzard ve BANDAI NAMCO’nun yanında yerini aldı. Netmarble ayrıca, ABD’de 6., Kanada’da 6., İngiltere 4., Fransa’da 5., Kore’de 2., Hong Kong’ta 1., Singapur’da 1., Tayland’ta 2. ve Endonezya’da 2. dâhil olmak üzere 21 ülke- Wars”ı dünya piyasasına ve ünlü manga adlarına dayanan de mobil oyun kategorisindeki sıralamalarda ilk 10 içerisinde “Yokai Watch: Medal Wars” ve “The Seven Deadly Sins” adlı oyunlarını da Japonya piyasaya sürecek. yer aldı. Netmarble’ın kataloğunda, 2018 yılında büyük başarı gösteren kilit markalar arasında, görülmemiş görsellere ve de-

Monster’dan GeForce RTX’li Laptop... Monster Notebook NVIDIA’nın yeni GeForce RTX grafik kartlı gaming laptop modellerini Türkiye’de satışa sunan ilk markalardan biri oldu. Tüm oyuncuların beğenisini kazanmış olan yüksek performanslı Monster gaming laptop modelleri, NVIDIA Turing mimarisiyle üretilen GeForce RTX grafik kartlarıyla artık daha güçlü ve daha verimli.Dünyanın en gelişmiş grafik kartları olan NVIDIA® GeForce® RTX 2060, RTX 2070 ve RTX 2080 Monster gaminglaptop serilerinde yer aldı.RTX’in Gücü Monster Oyun Bilgisayarlarında Her zaman Türkiye’deki kullanıcılara dünyadaki en yeni teknolojileri sunmayı hedefleyen Monster Notebook, GTX 10 serisi kartlarda olduğu gibi GTX 20 serisi ekran kartlarına sahip oyun bilgisayarlarını ülkemizdeki kullanıcılara ilk sunan markalardan biri oldu. Kullanıcılar GTX 2060, GTX 2070 ve GTX 2080 grafik kartlı Monster oyun bilgisayarlarını bugünden itibaren monsternotebook.com.tr/oyun-bilgisayarlari adresinden ve mağazalarından satın alabilecekler. NVIDIA GeForce RTX serisi grafik kartlı Monster oyun bilgisayarı sahipleri bu kartın kullandığı yeni ışıklandırma ve gölge, yapay zekâ yardımıyla grafik işleme, gerçek zamanlı ışın izleme gibi teknolojiler sayesinde göz alıcı grafiklere sahip oyunların tadını

çıkarabilecekler. Daha Hafif ve Çok Daha Güçlü Bir Gaming Laptop önceki modelleriyle masaüstü oyuncu bilgisayarı performansını dizüstüne taşıyan Monster Notebook, zaman içinde gitgide incelen ve hafifleyen modellerle oyuncuların karşısına çıktı. Marka son olarak 15 inçlik laptop kasası içerisinde 17 inçlik ekrana sahip modellerini kullanıcılara sunmuştu. GeForce RTX serisi ekran kartlarının üreticilere sağlanmasıyla birlikteyse yeni modellerinde RTX grafik kartlarını kullanmaya başlayan marka, böylelikle kullanıcılara taşınabilir bir oyun bilgisayarı içinde çok yüksek performans sunabiliyor. marketing europe & anatolia / 43


Kültür - Sanat

Çıldır Gölü Üzerinde Sergi...

Bioderma, cilt kuruluğunu ortadan kaldıran Atoderm serisi ile Türkiye’nin en soğuk bölgesi Kars’ta eşsiz bir deneyime imza attı. Karslı kadınlar, Sefa Yamak tarafından soğuk kış koşulları altında mücadele ederken fotoğraflandı, soğuktan etkilenen ciltlerin hikâyesi fotoğraf karelerine taşınarak Çıldır Gölü üzerinde sergilendi. Çıldır Gölü’nden sonra İstanbul’da da düzenlenecek sergiden elde edilecek tüm gelir, Kars sakinlerinin ihtiyaçları için kullanılacak. 70’li yıllardan bu yana biyoloji ve dermatolojiyi beraber

kullanarak, tüm cilt tipleri ve cilt ihtiyaçları için sağlıklı ve güvenli dermatolojik çözümler sunan Bioderma, kuru, çok kuru ve yoğun cilt kuruluğuna sahip ciltler için geliştirilmiş Atoderm serisinden ilham alarak “Atoderm ile Doğu Ekspresi” projesi ile sıra dışı bir farkındalık çalışmasına imza attı. Bioderma Laboratuvarları ve Sefa Yamak iş birliği ile gerçekleştirilen “Untitled Portraits” fotoğraf sergisi, Türkiye’nin en sert kışının geçtiği Kars’ta yaşayan kadınların ciltlerinin yaşam tarzından ve onları çevreleyen koşullardan nasıl etkilendiğine dikkat çekebilmek ve ciltlerini kışın etkilerinden korumalarına destek verebilmek amacıyla oluşturuldu. Türkiye’de ilk kez gerçekleştirilen bu projede, Karslı kadınlar ülkemizin ezber bozan fotoğraf sanatçılarından Sefa Yamak tarafından soğuk kış koşulları altında mücadele ederken fotoğraflandı, soğuktan etkilenen ciltlerin hikâyesi fotoğraf karelerine taşınarak ilk defa donmuş Çıldır Gölü üzerinde sergilendi. İstanbul’da da düzenlenecek sergiden elde edilecek tüm gelir, Kars sakinlerinin ihtiyaçları için kullanılacak.

En Eğlenceli Çocuk Zombisi Mortina...

Putların Alacakaranlığı..

Kısa zamanda çocukların en yakın arkadaşı olan yirmi üç dile çevrilen Mortina’nın maceraları devam ediyor. Mortina’ya bu sefer ‘Hayalet Arkadaş’ı eşlik ediyor! Çocuk dilinde “öteki”nin yeri olmadığını gösteren Mortina serinin üçüncü kitabında, dünyanın en eğlenceli zombi kızı olarak kendine yepyeni bir arkadaş buluyor. Mortina’nın yeni arkadaşı bu sefer bir hayalet ama hafızasını kaybetmiş bir hayalet. Acaba Mortina, yeni arkadaşının hafızasını yerine getirmeye yardımcı olabilecek mi? Çınar Yayınları etiketiyle raflardaki yerini alan MortinaHayalet Arkadaş’ın kapağında ise çocukları bir sürpriz bekliyor. Kitabın kapağı karanlıkta parlıyor

Putların Alacakaranlığı, Nietzsche’nin felsefesinin mikro bir yansımasıdır. Filozofun 1888’de kısa bir sürede yazıp tamamladığı bu eser, Nietzsche’yi tüm düşünce hayatı boyunca meşgul eden meselelerin yoğun bir özeti niteliğini taşır. Aforizmadan denemeye geniş bir ölçeğe yayılan, biçim ve üslup bakımından Böyle Buyurdu Zerdüşt’le benzerlik gösteren Putların Alacakaranlığı’nda Nietzsche, hakikat

44 / marketing europe & anatolia

kabul edilen değişmezlerin, putların sonunu müjdeler. Nietzsche’nin de dediği gibi, “Bu küçük kitap, büyük bir savaş ilanıdır,” doğa, akıl ve ahlaktan bahsederken kendini kutsallaştıran bütün putlara savaş açar.


Kültür - Sanat

Göreceli Zamanlar... Mine Gülener’in organizasyonunu üstlendiği sergide Bedri Baykam’ın “4D” tuval üzerine yaptığı eserler, “Tarihin Röntgencisi” sergisinden eserler ve son yıllarda yaptığı çalışmaları yer alacak. Bedri Baykam’ın son dönem resimlerinin yer aldığı sergi 3 Mart tarihine kadar görülebilir. Baykam’ın son dönem eserleri üzerine, ‘Tarihin Röntgencisi’ sergisinin kataloğunda sanat eleştirmeni Prof. Dr. Hasan Bülent Kahraman’ın şu ifadeleri yer alıyor: “Baykam’ın karşımızda duran son dönem resimleri, onun 1980’li yıllardan bu yana oluşturup ortaya koyduğu sanatsal dilin ve geliştirdiği sanatın bir sentezi niteliğini taşıyor. Yaklaşık otuz yıl boyunca üretilmiş bu sanat, farklı dönemlerin dalgalanmalarından, öne çıkardığı farklı sanatsal ifadelerden ve elbette anlayışlardan etkilendiği kadar, onları da derinden etkilemiştir.” 1957 yılında Ankara’da doğan Bedri Baykam’ın eserleri bugüne kadar Bern, Cenevre, New York, Washington, Paris, Londra, Roma, Münih, Stockholm, San Francisco ve Berlin başta olmak üzere tüm dünyada sergilendi.

Albert Long Hall Konserleri...

Albert Long Hall Klasik Müzik Konserleri Bahar Sezonu Açılıyor T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı, Yapı Kredi Kültür Sanat ve Türk Hava Yolları’nın destek verdiği Boğaziçi Üniversitesi Albert Long Hall Klasik Müzik Konserleri her Çarşamba akşamı İstanbullu müzikseverleri buluşturmaya devam ediyor. Yıllar içinde pek çok sanatçıyı ve topluluğu ağırlayan Albert Long Hall Klasik Müzik Konserleri, 13 Şubat saat 19:30’da gerçekleşecek konserle bahar dönemine ‘’Merhaba’’ diyecek. 13 Şubat tarihinde şef Rengin Gökmen yönetiminde Türkiye’nin ilk ilçe belediyesi orkestrası ve

Eskişehir’den sonra devlet ya da üniversite adı taşımayan ikinci büyük müzik topluluğu olan Karşıyaka Oda Orkestrası (KODA)’nın sahne alacağı “Karşıyaka’dan Boğaziçi’ne” başlıklı konserle sezona başlayacak. Konserde, E. Elgar, A. A. Saygun ve P. İ. Çaykovski’nin eserleri müzikseverle buluşacak. Her Çarşamba akşamı seçkin konserlere ev sahipliği yapan Boğaziçi Üniversitesi Albert Long Hall Klasik Müzik Konserleri bahar programı, 20 Şubat’ta kemanda Jan Schulmeister, viyolonselde Kamil Zvak, piyanoda Martina Schulmeisterova’ın yer aldığı ‘Hüzünlü ve Neşeli Ezgiler’ başlıklı konserle devam edecek.

marketing europe & anatolia /45



Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.