10_58619

Page 1

58619

Boşluğu inşa ,

yokluğu işaret etmek

Yenikapı mevkii ve tarihsel katmanları -zaten bilinmesine rağmen- 2004

yılında bir altyapı projesi inşaatı sırasında karşılaşılan kalıntılar ile tekrar gündeme oturmuştur. Evveliyatı Neolitik döneme dayanan fakat Bizans döneminin en önemli liman gölgelerinden biri Yenikapı -diğer adıyla Theodosius Limanı- yine bu dönem içinde Lykos -bugünkü Bayrampaşa- Deresi’nin getirdiği alüvyonlar ile yavaş yavaş dolmaya ve liman hüvviyetini kaybedip kimlik değiştirmeye başlamıştır. Derenin getirdiği verimli toprak sayesinde Osmanlı döneminde Langa bostanları adı ile anılan kentsel bir tarım alanına dönmüştür. Jacques Pervetitich haritalarından ve dönemin tanıklarından edinilen bilgilere göre bölge Cumhuriyet’in ilk çeyreğinde dahi bu fonksiyonunu muhafaza etmiştir. Tarihi bu kadar katmanlı ve renkli olan alan, bugüne gelindiğinde ise meydan olamamış bir boşluğa, bir transfer merkezine, bir cep otogarına ve çeşitli fonksiyonlara ev sahipliği yapmaktadır. Doğuda Mustafa Kemal Caddesi, batıda Davut Paşa Hamamı, güneyde Sirkeci-Halkalı tren istasyonu ve kuzeyde Küçük Langa Caddesi arasında gerçekleştirilen kazı esnasında İstanbul’un farklı dönemlerine ait farklı buluntular, alanın şehir ve tarihi için olan önemine bir kere daha dikkat çekmiştir. Şehrin tahıl ihtiyacını karşılamak için I. Theodosius tarafından inşa edilen liman konumu gereği lodosa ve alüvyal birikime açık olmasına rağmen ciddi bir etkinlik göstermiştir. Bizans’ın gücünü kaybetmesiyle beraber Akdeniz ticaretinde de geriye düşmesi sonucunda önemini yitiren liman, kaderine terk edilmeye bırakılmıştır. Özellikle ufak gemi ve balıkçı teknelerinin sığınağı olan alan 12.yy başlarına kadar kullanılsa da 13.yy’a gelindiğinde tamamen dolarak bir kara parçası halini almıştır. Bu dolgu daha sonralarında Osmanlı’nın kentsel tarım iaşesi için kullanılacak bostan işlevine evrilmiştir. Günümüze geldiğimizde ise alanda kentin hafızasına dair hiçbir iz bulunmamaktadır. Altyapı çalışmaları sırasında açığa çıkarılan bütün katmanların kazınması sonucunda alan bugün bir Tabula Rasa (boş levha) olarak kentin içinde yer almaktadır. Kentliyle ne tarihsel ne de mekânsal bir bağlamda ilişki kuramamakta, ezilip geçilen bir ‘plato’dan fazlası olamamaktadır. Bütün bunlar ışığında mevcut ‘plato’ suriçi açık alanlarla kurduğu ilişkisellik içinde düşünülmüş referansları 50 m. çevresiyle kalmamış daha büyük bir bağlam içine konumlandırılmıştır. Tarih boyunca suriçi bölgesi yoğun bir dokuya sahip olmuş ve bu doku içinde anıtsal yapılar çevresinde ve içlerinde kurdukları açıklıklarla kentin ana boşlukları olmuştur. Tasarımda Suriçi İstanbul’nun sahip olduğu açık alan stratejileri incelenerek bir yapı kurmak amaçlanmıştır. Bu kurgunun en önemli parçalarından biri de külliyelerdir. Ortasında bulunan boşluğu -genelde aynı boyuttaki- kütleler ile sarıp tanımlayan bu kurguya peyzaj elemanlarının da desteğiyle yeni bir yorum getirilmesi amaçlanmıştır. Tüm bunlar ışığında kentin coğrafi ve tarihsel topoğrafyasında bu kadar önemli olan bir alanda nerelerin kaybedildiğine dikkat çekmek ve bu girdiler ışığında kentin bugünkü ihtiyaçlarına cevap veren bir mekânsallık kurmak projenin ana gayesidir. Kazı çalışmaları sonucu ortaya çıkmış ve bugün Yenikapı-veya Theodosius Limanı- adı anılınca akla gel(e)meyen, hunharca kazınmış bütün katmanları tekrar hatırlarmak lazımdır. Bu sayede kentlinin nasıl kadim bir coğrafyada olduğu bir kere daha gözler önüne çıkarılacaktır. Sonuç olarak bahsi geçen tüm katmanları kentsel hafızada işaretlemek adına; kazıların ‘yıldızı’ olan ‘Yenikapı Batıkları’nın çıktığı noktalar başta olmak üzere Osmanlı işlikleri, üç nefli kilise gibi bütün katmanları meydan yüzeyinde bir peyzaj işareti olarak tasarıma dahil edilmiştir. Kalıntı izleri onların yitip gitmişliğini işaretlemek üzere sert zemin kaplamasından kendi formlarında ayrışarak birer çiçek adalarına çevrilmiştir. Bunlara ek olarak kazılar sırasında temel direkleri bulunan ahşap iskele izleri ise yine ‘ahşap’ döşeme ile meydan karolajından ayrıştırılmıştır. Yitip gidenleri işaret etmenin yanında meydan boşluğunu insan ölçeğine indirmek ve aynı zamanda meydanı, uzantılarıyla beraber bir açık hava arkeolojik parkına çevirerek gerekli sergi ve kentsel işlevleri karşılayacak ‘folly’ler önerilmiştir. Bu folly’ler uzamda bir yoğunluk oluşturacak ve meydanda görsel bir bütünlük sağlayacak şekilde bir ızgara sistem üzerine yerleştirilmiştir. Izgara sistemi ise ölçüsünü kazı karolajından almaktadır. Folly’lerin strüktürel yapısı, metro taşıyıcılarına ekstra yük bindirmemek hem de geçici bir imge yaratmak için ahşap iskele sistemi ile kurulmuştur. Bu iskeleler aynı zamanda hem gemi inşasında kurulan hem de kazı esnasında inşa edilen geçici yapılara referans vererek alanın farklı zamansallıklarını hatırlatmaktadır. Yine aynı strüktürden elde edilen bir diğer yapı ise alanın kuzeyinde bulunan ‘iskele-sur’dur. Bugün Küçük Langa Caddesi haline gelmiş boşluk, hala yer yer izi görülen ve Davud Paşa Hamamı’na değin süren deniz surudur. Sur izinin üzerine bina edilmiş gezi (promenad) iskelesi amaçlanan meydan boşluğunun kuzey sınırını oluşturmaktadır. Güneyde Marmaray Transfer Merkezi yapıları ise peyzaj elemanları marifetiyle ‘perdelenerek’ (screening) hem kötü cephe dillerinden kurtulunmaya çalışılmış hem de peyzaj elemanlarıyla boşluğu güney tarafından sınırlandıracak peyzaj bandı inşa edilmiştir. Kazı çukuruna referansla kütlesi yerleşen ziyaretçi merkezi ise batı sınırlarından birini oluşturmaktadır. Yapı aynı zamanda derin giriş saçağı ve nişli yapısı ile açık hava arkeolojik parkı fikrini pekiştirecek bir plan kurgusu göstermektedir.

Vaziyet Planı (

Tüm bu kurguda, kalıntıları gezdiren ve meydan döşemesinden ayrışan bir gezi rotası önerilmiştir. Bu gezi rotası aynı zamanda mülkiyet bazlı kamulaştırma önerisiyle kurulması planlanan ve 100ada’ya değin uzanan arkeoparkın da ana sirkülasyon elemanıdır. Mülkiyet haritasına bağlı kalınarak hem arkeoparkın genişleyeceği hem de Langa Bostanları’nın tekrar canlanacağı bir şema önerilmiştir. Böylece Suriçi İstanbul’a yeni açık alanlar katılması amaçlanmaktadır. Bir diğer sirkülasyon elemanı da Aksaray Meydanı’ndan olan akışı karşılayıp alana kuzeyden girişi mümkün kılan yarım daire köprüdür. Köprünün ayakları kazı çukurunda yer alan temelleri sebebiyle temel kazısının büyümemesi için ince kesitli fakat sık olarak tasarlanmıştır. Koçibey Sokak’tan gelen aks aynı zamanda metro girişi-turnike- kotuna inerek hem kazı alanının deneyimlenmesi hem de insan yoğunluğunun düzenlenmesi amaçlanmıştır. Meydan kotunda bulunan dörtlü metro girişi ise bir amfiye çevirilerek kentsel bir odak haline gelmesi ve gece kullanımın artması amaçlanmıştır.


58619

Yeş

il K

Fol

atm

lie

Ark

an

Kat

ma

eol

ojık

Dol

ı

ni

Kaz

aşı

ı Gr

mP

atik

Yoğunluk Şeması

Dolaşım Şeması

idi,

Katmanlaşma

ası

Bul

unt

u İz

leri


58619

F1

F11

F2

F10

F3

F9

F1

Oturma Birimi

F11 Batık Sergisi

F2

Oturma Birimi

F12 Seyir Kulesi

F3

Batık Sergisi

F4

Çocuk Oyun Birimi

F5

Batık Sergisi

F6

Kiosk

F7

Çocuk Oyun Birimi

F8 Oturma Birimi F9 Ziyaretçi Merkezi F4

F5

F5

F6

F7

F8 F10 Amfi ve Bisiklet Parkı

C-C Kesiti (1/200)


58619

A-A Kesiti (1/200)

C-C Kesiti (1/2A00)

A-A Kesiti (1/200)

Ă–:1/50


58619

Vaziyet PlanÄą 1:200



Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.