Komplike Dergi, Sayı: 3

Page 55

vardır. Çocuğun kişisel temizlik becerilerini geliştirmiş olması beklenir. İlkel topluluklarda yetişkinliğe geçiş törenleri, adayların vahşi hayvanların bulunduğu ortamlarda yalnız bırakılmalarından, tehlikeli bir hayvanı öldürüp bir avcı olarak kendilerini kanıtlamalarına, fiziksel acıya katlanma ile ilgili ritüellerden bedensel sakatlamalara kadar geniş bir çeşitlilik gösterir. Bunların uzantıları gelişmiş olduğu söylenen toplumlarda halen kendine yer bulmaktadır. Belli inanç sistemlerindeki sünnet uygulamaları, bazı grupların üyelerinin aynı dövmeyi yaptırması akla gelen ilk örnekler olarak sıralanabilir. Bunun da ötesinde, eğitim hayatında üst basamaklara tırmanmak, hedeflenen mesleğin lisansını alabilmek için yüzlerce sınavı geçmek, çok sayıda mesleki beceri aşamasını tamamlamak gerekir. Bu da yetmez, bu özelliklerin ve becerilerin kaybedilmesi kazanılan hakların kaybedilmesine yol açar. Günlük yaşamda sohbet etmek bile bir yönüyle sınavdır. Sohbetleri sıkıcı olanlar popülerliklerini yitirirler. Yakın ilişkilerimizde, üyesi olduğumuz gruplarla girdiğimiz etkileşimlerde, çalışma ve eğlence hayatımızda hep adı konmamış bir takım değerlendirmelere tabi tutuluruz. Bu değerlendirmeler sonuçta söz konusu aidiyetle ilgili kaderimizi belirler. Orta Çağ’ın kâbusu olarak kabul gören aforoz aslında modern yaşamın birçok aşamasında varlığını devam ettirmekte ve farklı görünümler altında tehdidini sürdürmektedir. Dünyaya ait olduğumuz yerden bakmak bizi bulunduğumuz yerin ufkuyla sınırlar. Bunun sosyal düzlemdeki karşılığı, içinde bulunduğumuz mekân ve zamanın, ait olduğumuz ailenin, sosyal grupların ve bir bütün olarak toplumun düşüncelerimiz, dünya görüşümüz, davranışlarımız, tutum ve önyargılarımız üzerindeki belirleyici etkisidir. Ömürleri boyunca yaşadıkları ormanın dışına çıkmamış bir kabilenin üyeleri dünyanın ormandan ibaret olduğunu düşünebilirler. Güneşten kavrulan Ortadoğu’dan yayılan inanç sistemlerinde cennet ırmakların aktığı gölge serin bir yerken cehennem ateşlerle kaplıdır. Buna karşın Kuzey Avrupa’da yaşayan bazı halkların mitolojilerinde cennet güneşin ısıttığı güzel bir yer

cehennem ise buzlarla kaplı bir yer olarak tasvir edilir. Ait olduğumuz zaman da bizi benzer şekilde etkiler. Elbette her bir yaşam deneyimi kendine özgü ve eşsizdir. Bununla birlikte, her nesil ait olduğu zamanın koşulları ve olanaklarıyla yetişir. Farklı bir şekilde dile getirecek olursak, her dönemin kendi kuşağı üzerinde belirli izler bıraktığını söyleyebiliriz. Örneğin Batı dünyasında, 1925-1945 yılları arasında doğan ve “Sessiz Kuşak” olarak adlandırılan grubun uyumlu, çalışkan, kanaatkâr ve otoriteye saygılı olduğu; 1946-1964arasında doğan “Baby Boomers” kuşağının çalışkan, idealist, işkolik, başarı odaklı bencil olduğu; 1965-1979 arası doğan “X Kuşağı”nın girişimci, bağımsız, rekabetçi, şüpheci olduğu; 1980-2000 arası doğan “Y Kuşağı”nın çoklu görev yapabilen, tatminsiz, özgür, otorite karşıtı olduğu; 2000 yılı ve sonrasında doğan “Z Kuşağı”nın tatminsiz, doğrucu, şeffaf, otorite tanımaz ve tüketici olduğu söylenir. Bu durum aidiyet bağı kurduğumuz her şey için geçerlidir. Bu noktada Tarih, sosyoloji ve iktisat bilimlerinin öncülerinden biri olarak kabul edilen İbn-i Haldun’un ünlü “Coğrafya kaderdir” sözünden yola çıkılarak “Aidiyet kaderdir,” savı ileri sürülebilir. Zincirler ve Zincirleri Kıranlar Aidiyetin zincirleri kalındır. Söz konusu aidiyetin karşıladığı ihtiyaç kişi açısından ne kadar büyük bir öneme sahipse zincirler de o kadar kalınlaşır. İhtiyaçların azalması ya da başka kaynaklardan karşılanması olanağının elde edilmesiyle de zincirler zayıflamaya başlar. Bütün ihtiyaçlarını karşılayan anne babasını yere göğe sığdıramayan bir çocuğun büyüyüp kendi ihtiyaçlarını karşılamaya başlaması ve ortaya çıkan yeni ihtiyaçlarının peşinden koştururken ebeveynlerine giderek daha az zaman ayırmasının gerisinde bu mekanizma vardır. Yaşam deneyimindeki farklılaşmalar, bilgi, beceri ve uzmanlaşmadaki artış, aidiyet bağlarının zayıflaması ya da

güçlenmesinde etkili olabilir. Futbola ilgi duyanlar büyük kulüplere transfer olan bazı futbolcuların “Çocukluğumdan beri bu kulübü tutuyordum. Artık ait olduğum yerdeyim. Hiçbir şey beni formamdan koparamaz. Ömrüm boyunca burada kalmak istiyorum” gibi açıklamalarına aşinadır. Ancak aynı futbolcu başka bir kulübe transfer olduğunda, “Ben profesyonel bir oyuncuyum. Geleceğimi garanti altına almak zorundayım,” cümlesini çok kolay bir şekilde söyleyebilmektedir. Burada kilit nokta, tüm canlıların temel içgüdüsü olan hayatta kalma ve bu mücadele sırasında en iyi koşulları elde etmeye vurgu yapan, “Geleceğimi garanti almak zorundayım cümlesidir.” İş dünyasına yönelik araştırmalarda kurumsallaşmış büyük şirketlerin alt kademelerinde çalışanların aidiyet duygusunun üst kademelerde çalışanlardan daha kuvvetli olduğu gözlenmiştir. Çünkü alt kademelerde çalışanlar bu şirketlere geleceklerinin teminatı olarak bakarlar ve işsiz kalmaları durumunda başka bir yerde iş bulamayabilecekleri endişesi şirketleri ile gönül bağı kurmalarını kolaylaştırır. Öte yandan uzmanlık alanıyla fark yaratan üst düzey bir yönetici kendisine daha iyi bir gelecek kurabilmek için en iyi şartları sunan şirketler arasından seçim yapma ayrıcalığını elde eder. Diğer taraftan aidiyet üzerinden karşılanan ihtiyaçlar için ödenen bedelin büyüklüğü de kişiyi bağlarından kurtulup daha az maliyetli yeni aidiyet bağları oluşturmaya ya da mümkün olduğu ölçüde kendisiyle yetinmeye itebilir. Sosyal medyada son zamanlarda sıkça paylaşılan, “Çok büyük kalabalıklar gördüm ama içinde bir tek insan görmedim” veya ”Şu nedenlerden dolayı şu, şu özelliklere sahip insanları artık takip etmeyeceğim ve bu tür takipçilerimi sileceğim” gibi mesajlar, “Siz hepiniz ben tek” gibi nakaratların sıkça tekrarlandığı şarkılar bu ayrışmayı dile getirirler. Ait olduğu yerden ayrılıp ufkun ardını görebilenler yeni aidiyet zincirleriyle kuşatabilirler. Ne var ki, insan bir kere harekete geçip yeni ufukların vaat ettiği farklılık ve güzellikleri keşfettiğinde hiçbir zincir onu yerinde tutamaz. Sosyal kültürel değişmenin temel dinamiklerinden biri de budur.


Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.