Son mektubu bitirdiğim vakit dışarda gün ağarıyordu. Tepemde sallanan elektrik ampulünün yaldızlı ışığı, kanı çekilmiş gibi boyasını kaybetti. Lambayı söndürdüm. Üç gün üç gece durup dinlenmeksizin yol yürümüş gibi yorgundum. Yatağa, onun yatağı üstüne attım kendimi. Ellerimde onun Taranta - Babu'ya yazıp göndermediği mektupların karalamaları, dazlak kafam onun kıvırcık kara saçlı başının yanında, uyudum. Mektubum bitiyor. Sana gönderdiğim pakette TARANTA - BABU'ya yazılan mektup karalamalarının kendileriyle, benim yaptığım çevirmeler var. Bunları burada basmak, yaymak mümkün değil. Sen orada neşredersin. Bunların matbaa harfleriyle basılmış, biçime sokulmuş, kitaplaştırılmış örneklerinden bir tanesini olsun, ne o, ne Taranta - Babu görecek, ne de ben göreceğim. O, kurşuna dizildi. Taranta - Babu'nun olduğu yere, gökte kanlı bir haç gibi uçan ölüm kuşları gidebilir, fakat posta uğramaz. Bana gelince, ben yeryüzünün dört bucağına, akla gelen bütün yollarla bağlanmış bir ülkede yaşıyorum. Fakat hiçbir Đtalyan posta vapuru, bir tek Đtalyan posta tayyaresi ve hiçbir Avrupa tireni TARANTA - BABU'ya yazılan mektupları bir daha Đtalya'ya sokamazlar.
Kendi ülkesinde kendi dilini istediği gibi kullanamadığı için, Asya ve Afrika dillerine merak saran Đtalyalı arkadaştan aldığım mektup bu kadardır. Paketten, Taranta - Babu'ya yazılan mektuplar çıktı. Asılları bendedir. Çevrimlerini, Đtalyan arkadaşın yaptığı bazı notlarla beraber oldukları gibi neşrediyorum.
TARANTA - BABU'YA BĐRĐNCĐ MEKTUP
Babasının yirmi beşinci kızı benim üçüncü karım, gözlerim, dudaklarım TARANTA - BABU. Sana bu mektubu içine yüreğimden başka bir şey komadan yolluyorum Roma'dan. Bana darılma sakın şehirlerin şehrinden sana gönderecek kendi yüreğimden daha akla yakın bir hediye bulamadım diye. TARANTA - BABU; onuncu gecemdir ki bu başımı gümüş yaldızlı kitaplara sokuyorum okuyorum