Bozkurt

Page 116

rilmesini emretti. "Dinsel inanç, kişisel bir konudur" diye devam etti; "Cumhuriyetin her vatandaşı kendi inancına kendi karar verir." Bununla birlikte açıktan açığa hakaret etmekten geri durmu• yordu. Onun gözünde gidipi ' ya sahtekâr ya da saf ve her iki durumda da işe yaramaz olduğunu açıkça ortaya koyuyordu. Mustafa Kemal'in görüşleri Halk Fırkası'nın inançlarıydı. Böylece hakaret etmek son moda, kurallarına "uymak ise akılsızlık hattâ biraz da tehlikeli bir davranış olmaya başladı. Erkekler artık camiye gitmiyordu. Dinin modası geçmişti. Bundan başka derviş tarikatleri ve tekkeler vardı. Bunlar gitmeliydi. Bütün zengin mülkler ve toprak onlara aitti. Bunlar çekirgeydi; üretken bir toplumun sırtında yük olan tembel kişilerdi. Her şeyden tehlikeli olanı da, herhangi bir irtica hareketinin belkemiğini oluşturma ihtimali olmasıydı; Kürt ayaklanmasıyla olan bağlantıları biliniyordu. Meclis'ten bir gece içinde çıkartılan bir yasayla, Mustafa Kemal tekkeleri kapattı, tarikatleri dağıttı, dervişleri sokaklara dökerek çalışmak, aksi halde açlıktan ölmek zorunda olan sıradan insanlara dönüştürdü ve sahip oldukları tüm zenginlikleri Devlet eliyle müsa dere ettirdi, ^ Mustafa Kemal, Türk devletinin tüm dinsel temelini yıkmış, halkının inanç çerçevesini değiştirmişti. LXIII Kısmen temizlediği bu zemin üzerinde, Mustafa Kemal yeni bir bina inşa etmeye başladı. İslam dinine dayanan eski yasalar ile Şeri at'in emirlerine uygun belirlenen toplumsal yaşamı ortadan kaldırmıştı. ^^' Bundan sonra Avrupalı uzmanları çağırarak AlmaçrTicaret, İtalyan Ceza ve İsviçre Medeni kanunlarını hemen hemen aynen kabul etti. Bunlar hukuki yapının tamamını değiştirdiler. İsviçre yasası, çok 208

eşlilik ve haremi yasaklayarak eskiden kocalarına ait bir mülk ya da köle durumundaki kadının konumunda kökten düzenlemeler yapmak yoluyla ailenin yapısında ve mülkiyet haklarında devrimci bir dönüşüm yarattı: Kadın artık özgür bir vatandaş ve birey olmuştu. Ardından, Türkiye'nin baştan aşağı Türk olması için çalışmaya koyuldu. Manastır 'da devrimden bahsettiği günlerden beri, İstanbul'daki Harbiye Mektebi'nde Vatan' ı örgütlendiği zamandan beri, bu onun hiç vazgeçmediği amacını, düşüncelerinin temelini, yabancılara karşı direnişinin temelini oluşturmuştu: "Türkiye, Türkler'indir." Bir gazeteciyle yaptığı görüşmede, "Bizim ilkemiz Asya ve Avrupa için de aynıdır: Her ikisinin de en iyi yönlerini alacağız, fakat bağımsızlığımızı da koruyacağız. Her şeye yalnızca Türk çıkarlarını göz önüne alarak, Türk görüş açısından bakacağız" diyordu. Birbirini izleyen bir dizi yasa ve düzenlemeler yardımıyla Türkiye'de her şeyin Türk olmasını emretti. Dil Arapça ve Farsça, yabancı kelimelerle doluydu. Bunlar elenmeliydi. Tatarca (sic! -ç.) dilin temeliydi. Eski kitaplardan, belgelerden ve türkülerden Tatarca sözcükler bulunmalı, canlandırılarak yabancı kelimelerin yerine geçirilmeliydi. İsmet ve Fevzi, Türkçeciliğin Mustafa Kemal'den de ateşli savunucusu oldular. İsmet bu konuda o kadar ileri gitti ki, Meclis'e sunduğu yıllık bir raporunda yazılanlardan sadece genel çizgileri çıkartabilen meb' uslar, söylevinin ayrıntılarından hiçbir şey anlayamadılar. Kur'an ve İncil Türkçe'ye çevrildi ve camilerdeki tüm duaların Türkçe icra edilmesi emri verildi. Eski Türkler'in Bozkurt'unun re-. simleri yer alan pullar bastırıldı. Yabancı okulların, özellikle misyonerlerin işlettikleri okulların cesaretlerini kırmak gerekiyordu. Bütün ilköğretim Türk okullarında yapılmalıydı. Kalan yabancı okullarda dine yönelik herhangi bir çalışma yapılmamalıydı. Belirli bir oranda Türk öğretmenleri çalıştırmalı ve Türk öğrenci almalılardı. Ticarette de, aynı şekilde, her firma önemli oranda Türk sermayesi, yöneticileri ve memurları bulundurmalı, Türk harflerini kullanmalı, yazışmalarını ve hesaplarını Türkçe yapmalıydı. 209


Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.