Iyv dergi sayı3

Page 19

sin Efendi’den hüsnihat meşk etmiş ve icazet almıştır. Kozan’da bulundukları sırada kardeşi ile aldıkları dersler ile hem Arap ve Fars edebiyatındaki birikimlerini artırmış hem de Fransızca’larını geliştirmişlerdir. Ayrıca bu arada resmî muamelat usullerini ve kalem işlerini öğrenmişlerdir.“[1] Eğitiminden sonra uzun yıllar pek çok hizmette bulunan İbnülemin, çok yönlü kişiliğiyle geniş bir alanda çalışmalar yapan, Osmanlı alimlerinin son kutuplarındandır. Edebiyattan musikiye, gazeteciliğe, müzeciliğe kadar pek çok alanda okumalar yapmış , araştırmış ve çok değerli 21 eseri Türk kültür ve irfan dünyasına bırakmıştır.

Sohbet Meclisleri İbnülemin Mahmud Kemal İnal Bey’in meşhur sohbet meclislerini duymayanımız yoktur herhalde. İnsan o meclisteki yazılanları okurken bir ‘ah’ etmeden geçemez sanıyorum. Devrin en büyük alimleriyle beraber ve İbnülemin nezaretinde. Ah çekiyoruz çünkü biz bir önceki cümlenin bütün kelimelerini, kelimelerin kendileriyle birlikte kaybetmiş bir nesiliz. Artık ne meclis var , ne de alim. Allah bize tekrar öyle alimleri nasip etsin diyelim ve biraz sohbet meclislerinin atmosferine bakalım. Öncelikle o meclislerde bulunmuş birine kulak kabartalım.. ‘’ bir pazartesi akşamı ben de Bakırcılar’daki sarı boyalı meşhur Emin Paşa konağına davet edildim. Emin Paşa konağı, kendisince Topkapı Sarayı’ndan bile zengin bir sanat ve irfan hazinesiydi: Eşi bulunmaz nadide eserler, el yazması kitaplar, edebiyat ve musiki hayatımızın meçhullerini çözecek vesikalar, çeşm-i bülbüller, eser-i İstanbullar o hazinede toplanmıştı hep. Beni çağırdığı gece bir musiki ziyafeti varmış. Az ışıklı, çok rutubetli bir avludan geçtim. Her basamağı eski bir ses veren merdivenleri çıktım ve huzura girdim. Sedirler, koltuklar, sandalyeler davetlilerle doluydu : Şair

Halil Nihat Boztepe, Prof. Mükrimin Halil, Mithat Cemal hatırımda kalanlardır. Bir de gözümün önünden gitmeyen duvarlar var: Sülüs, nesih, ta’lik levhalar ve eski tabaklarla süslü duvarlar ... Gösterilen yere oturdum. adet böyleydi. Üstat oturacağınız yeri, rütbenize göre seçer, işaret ederdi! ‘’[2] Görüldüğü gibi sohbet meclislerine öncelikle her isteyen gelemezdi, çünkü herkesin yeri bizzat rütbesine göre sabitti. Emin Paşa konağı musikiden edebiyata , hattan tasavvufa ve devlet meselelerine kadar her türlü bahsin konuşulduğu, son sohbetlere şahit olmuş ve unutulmaz fasıllar görmüştür. Kuşkusuz, hazret bu geleneği çocukken içine girdiği büyüklerinin meclislerinden edinmiş ve 50 yıl boyunca bir geleneğin belki de son halkası olmuştu. Evet Dostlar , Bize düşen bu şahsiyetleri incelemek, okumak , bilmek , örnek almak ve hatta başkalarına aktarmaktık. Her şeyden önce Müslümanlar olarak Osmanlı nostaljisini bir kenara bırakarak , edebiyatın, musikinin , sanatın , tasavvufun ve geleneklerimizin peşine düşmeli ve bu modern çağda akıntıya karşı kürek çekerek , keşf-i kadimin çilesini çekmeliyiz. Şuna şüphe yok ki onlar bizden daha gayretliydi. Bir medeniyeti 1000 yılda en ince ayrıntısını düşüne düşüne inşa etmeye çalıştılar. Şimdi bize düşen üstüne toprak serpilen kadimin toprağını temizlemektir. Sabırla,gayretle,imanla. Bunu da bu büyük şahsiyetleri tanıyarak ve eserlerini okuyarak yapabiliriz. Bu ufak çalışmamızda, elbette ki bu büyük alimin bütün yönlerini hatta bir yönünü bile sığdıramayız, lakin yine büyük şahsiyetler olan Yahya Kemal ve Süleyman Nazif iki mısraya sığdırmaya başarmışlar. Hezar gıbta o devr-i kadim efendisine Ne kendi kimseye benzer, ne kimse kendisine! ________________________________________ [1]- Diyanet, İslam Ansiklopedisi [2]- Yağmur Degisi

N. Kemal Yıldız / yldznamikkemal@gmail.com

www.vefailimyayma.org www.vefailimyayma.org

03 16


Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.