Mali Çözüm Dergisi 155. Sayı

Page 1

ISSN 1303 - 5444 E-ISSN 2667 - 6737

İ S TA N B U L S E R B E S T M U H A S E B E C İ M A L İ M Ü Ş AV İ R L E R O D A S I ISTANBUL CHAMBER OF CERTIFIED PUBLIC ACCOUNTANT S www.istanbulsmmmodasi.org.tr

MALİ

ÇÖZÜM YIL: 29 YEAR: 29

EYLÜL - EKİM 2019 September - October 2019

www.istanbulsmmmodasi.org.tr

155

155


MALİ

ÇÖZÜM

ÇÖZÜM

MALİ

®

İ K İ   A Y L I K   M E S L E K İ   D E R G İ EYLÜL - EKİM 2019 / September - October 2019 / YIL 29 - YEAR 29 Sahibi İSMMMO Adına - Owner on behalf of the ISMMMO l YÜCEL AKDEMİR Genel Yayın Yönetmeni - Editor l HALİM BURSALI Sorumlu Yazı İşleri Müdürü - Editorial Assistant l SENEM DURSUN ONARAN

DANIŞMA KURULU Advisory Board Prof. Dr. Rüstem HACIRÜSTEMOĞLU (Galatasaray Üniversitesi) Prof. Dr. S. Ateş OKTAR (İstanbul Üniversitesi) Prof. Dr. Cemal İBİŞ (Işık Üniversitesi) Prof. Dr. Serdar ÖZKAN (İzmir Ekonomi Üniversitesi) Prof. Dr. Volkan DEMİR (Galatasaray Üniversitesi) Doç. Dr. İsmail Ufuk MISIRLIOĞLU (University of the West of England, UK)

YAYIN KURULU Publication Board Halim BURSALI (Genel Yayın Yönetmeni) Senem DURSUN ONARAN (Sorumlu Yazı İşleri Müdürü) Tayyar GÜLER (Üye) Gülser ERTEKİN (Üye) Hasgül BAL (Üye) Erdal AYDIN (Üye)

EYLÜL - EKİM 2019

1


MALİ

ÇÖZÜM

ISSN: 1303-5444 E-ISSN: 2667-6737

Net 4000 adet basılmıştır. Dergi Adı: Mali Çözüm® Dergimiz Proquest ABI/INFORM Global, EBSCO Business Source Complete ve ULAKBİM Sosyal Bilimler Veritabanları tarafından taranmaktadır. İmtiyaz Sahibinin Adı, Soyadı ve Adresi: Yücel AKDEMİR Kurtuluş Caddesi No: 114 A Blok Kat:7 Kurtuluş-Şişli/İSTANBUL Genel Yayın Yönetmeni: Halim BURSALI Kurtuluş Caddesi No: 114 A Blok Kat:5 Kurtuluş-Şişli/İSTANBUL Yazı İçerik-Teknik Sorumlusu: İlkim MENGÜLEREK Kurtuluş Caddesi No: 114 B Blok Kat:5 Kurtuluş-Şişli/İSTANBUL Grafik Tasarım ve Dizgi: Alican SEZER Kurtuluş Caddesi No: 114 A Blok Kat:6 Kurtuluş-Şişli/İSTANBUL Yönetim Yeri Adresi: Kurtuluş Caddesi No: 114 Kurtuluş-Şişli/İSTANBUL Basımı Yapanın Adı, Soyadı ve Adresi:

Yayın Türü: Yerel-Süreli, 2 aylık Dergimiz HAKEMLİ DERGİ olma özelliği taşımaktadır. Dergimize gönderilen yazılar, hakem değerlendirmesine tabi tutulduğundan yayımında gecikmeler olabilmektedir. Dergimizde yayınlanan yazılar kaynak gösterilerek kullanılabilir. Yazılardaki görüşler yazarlarına aittir. Mali Çözüm (Financal Analyze) is bimonthly journal of Chamber of Certified Public Accountants of Istanbul. It is a peer-reviewed Journal publishing refered articles, opinion papers, letters, reviews, news, questions and answers, law decisions on accounting. Yönetim Merkezi ve Yazışma Adresi: İSMMMO Kurtuluş Caddesi No: 114 Kurtuluş-Şişli/İSTANBUL Telefon: (0212) 315 84 00 pbx Faks: (0212) 343 47 80 E-mail: ismmmo@ismmmo.org.tr www.istanbulsmmmodasi.org.tr

2

EYLÜL - EKİM


MALİ

ÇÖZÜM

ÇÖZÜM

MALİ

®

İ K İ   A Y L I K   M E S L E K İ   D E R G İ HAKEM KURULU (Alfabetik Sıraya Göre) Editorial Advisory Board (Alphabetical orders) Prof. Dr. Nalan AKDOĞAN (Başkent Üniversitesi)

Dr. Resul KURT (Sosyal Güvenlik Uzmanı)

Prof. Dr. Tamer AKSOY (İbn Haldun Üniversitesi)

Prof. Dr. Ömer LALİK (İst.Ticaret Üniversitesi)

Doç. Dr. Halil İbrahim ALPASLAN (Marmara Üni.)

Prof. Dr. Haluk LEVENT (Kemerburgaz Üniversitesi)

Prof. Dr. Erdinç ALTAY (İstanbul Üniversitesi)

Mehmet MAÇ (Yeminli Mali Müşavir)

Prof. Dr. Dursun ARIKBOĞA (İstanbul Üniversitesi)

Doç. Dr. İsmail Ufuk MISIRLIOĞLU (UWE Bristol

Prof. Dr. Doğan ARGUN (Marmara Üniversitesi)

Üniversitesi)

Doç. Dr. Oğuzhan BAHADIR (Galatasaray Üniversitesi)

Prof. Dr. Fatma Naciye Can MUĞAN (İzmir Ekonomi

Prof. Dr. Refika BAKOĞLU (Marmara Üniversitesi)

Üniversitesi)

Prof. Dr. Ercan BAYAZITLI (Ankara Üniversitesi)

Prof. Dr. S. Ateş OKTAR (İstanbul Üniversitesi)

Prof. Dr. Nejat BOZKURT (Marmara Üniversitesi)

Prof. Dr. Serdar ÖZKAN (İzmir Ekonomi Üniversitesi)

Prof. Dr. Emre BURÇKİN (Marmara Üniversitesi)

Prof. Dr. Korkut ÖZKORKUT (Ankara Üniversitesi)

Prof. Dr. Nurşen CANİKLİOĞLU (Marmara Üniversitesi)

Doç. Dr. Fatma PAMUKÇU (Marmara Üniversitesi)

Prof. Dr. Nuran CÖMERT (Marmara Üniversitesi)

Prof. Dr. Recep PEKDEMİR (İstanbul Üniversitesi)

Prof. Dr. Volkan DEMİR (Galatasaray Üniversitesi)

Doç. Dr. Kerem SARIOĞLU (İstanbul Üniversitesi)

Dr. A. Bumin DOĞRUSÖZ (Marmara Üniversitesi)

Doç. Dr. A.R Zafer SAYAR (TOBB Ekonomi ve Teknoloji

Dr. Öğr. Üyesi Ali DURAL (Galatasaray Üniversitesi)

Üniversitesi)

Prof. Dr. M. Banu DURUKAN (Dokuz Eylül Üniversitesi)

Dr. Veysi SEVİĞ

Prof. Dr. Mehmet Hasan EKEN (Kırklareli Üniversitesi)

Prof. Dr. Barış SİPAHİ (Marmara Üniversitesi)

Prof. Dr. Melih ERDOĞAN (Anadolu Üniversitesi)

Prof. Dr. Fevzi SÜRMELİ (Anadolu Üniversitesi)

Dr. Öğr. Üyesi Diğdem GÖÇ ( Marmara Üniversitesi)

Prof. Dr. Münir ŞAKRAK (E.Öğretim Üyesi)

Dr. Öğr. Üyesi Ender GÜLVER (İstanbul Üniversitesi)

Prof. Dr. Oktay TAŞ (İstanbul Teknik Üniversitesi)

Prof. Dr. Recep GÜNEŞ (İnönü Üniversitesi)

Prof. Dr. Tuğrul TÜFEKÇİOĞLU (E.Öğretim Üyesi)

Prof. Dr. Oktay GÜVEMLİ (E.Öğretim Üyesi)

Prof. Dr. Nuri UMAN (Koç Üniversitesi)

Prof. Dr. Rüstem HACIRÜSTEMOĞLU (Galatasaray Ünv.)

Prof. Dr. Selçuk USLU (Bilkent Üniversitesi)

Prof. Dr. Cemal İBİŞ (Işık Üniversitesi)

Prof. Dr. Halit Targan ÜNAL (Okan Üniversitesi)

Prof. Dr. Seval KARDEŞ SELİMOĞLU (AnadoluÜnv.)

Prof. Dr. Hakan ÜZELTÜRK (Yeditepe Üniversitesi)

Dr. Ahmet KAVAK (Yeminli Mali Müşavir)

Dr. Öğr. Üyesi Doğan YILDIZ (Yıldız Teknik Üniversitesi)

Prof. Dr. Lerzan KAVUT (İstanbul Üniversitesi)

Prof. Dr. Göksel YÜCEL (İstanbul Üniversitesi)

Doç. Dr. Duygu ANIL KESKİN (İstanbul Üniversitesi)

Prof. Dr. Süleyman YÜKÇÜ (Dokuz Eylül Üniversitesi)

Prof. Dr. Yüksel KOÇ YALKIN (E.Öğretim Üyesi)

EYLÜL - EKİM 2019

3


MALİ

4

EYLÜL - EKİM

ÇÖZÜM


MALİ

ÇÖZÜM

SUNUŞ Değerli Mali Çözüm okuyucuları, Mesleki olarak çok fazla yoğunluk yaşamadığımız bir yaz sezonunun sonuna yaklaşmış bulunmaktayız. Artık yaklaşan dönem sonunda yapmamız gereken dönem sonu işlemleri için hazırlıklarımızı gözden geçirmek, müşterilerimizin ihtiyacına uygun, firma sahiplerinin, yönetim organlarının karar almalarına yardımcı olacak kolaylık sağlayacak bilgileri ihtiva eden, finansal durumlarını, performanslarını ölçen finansal tabloları zamanında sunabilmemizi sağlayacak iş süreçlerimizi planlamak önceliğimiz olmalıdır. Dönem sonu işlemlerinin çokluğu, karmaşıklığı bu tabloların hazırlanmasında görev alan meslek mensupları için yoğun ve yorucu olabilmektedir. İhtiyaca uygun, anlaşılabilir ve karar almada kullanılacak kaliteli finansal tabloların zamanında hazırlanması için yapılması gereken, öncelikle işyerlerimizde veya bürolarımızda kullandığımız donanımlarımızın kapasitelerinin uygunluğunu kontrol etmek, periyodik bakımlarını yaptırmak, olabilecek aksaklıklarla ilgili gerekli önlemleri almak olmalıdır. Kaliteli finansal tabloların üretilebilmesi için yeterli miktarda nitelikli eleman istihdam edilmesi, elemanların mesleki bilgi düzeylerinin artırılması, mesleki konularda yoğun olarak yaşadığımız değişikliklere uyum sağlamaları da oldukça önemli bir husustur. Bu anlamda okuru olduğunuz Mali Çözüm Dergisi; gerek meslek mensuplarının, gerekse yardımcı elemanların değişen gündemi yakından takip edebilmeleri, mevzuatları doğru anlamaları ve doğru yorumlamalarını sağlamak üzere çok değerli yazarların değerli makalelerini yayımlamaktadır. Bu sayımızda da sizlere rehber olarak kullanabileceğiniz makalelere yer vermeye çalıştık. Aşağıda konu başlıkları listelenen makaleler bu sayımızın içeriğini oluşturmaktadır. • “Kurumsal Yönetim & Vergiden Kaçınma İlişkisi: BİST İşletmeleri Üzerine Bir İnceleme” • “Mali Çözüm Dergisinde Yayınlanan Makalelerin Bibliyometrik Analizi” • “Kapsamlı Gelirin Değer İlişkisine Yönelik Uluslararası Literatür Taraması” EYLÜL - EKİM 2019

5


MALİ

• • • • • • • •

• • • • • • •

ÇÖZÜM

“Küreselleşme İle Kamu Büyüklüğü Arasındaki Nedensellik İlişkisi: OECD Ülkeleri Örneği” “Vergi Ve Muhasebe Açısından Paylaşım Ekonomisi” “Entegre Raporlama İçerik Öğeleri İle Kurumsal Yönetim İlkeleri Arasındaki İlişki, Türkiye Örneği” “Muhasebe Eğitiminin Personel İstihdamında Meslek Mensuplarının Beklentilerini Karşılama Düzeyi: Mersin Örneği” “Sermayede Vukua Gelen Eksilmelerin Ticari Kazançlar Açısından Değerlendirilmesi Türkiye’de Kripto Paranın Vergilendirilmesi Ve Muhasebeleştirilmesi” “Anonim Şirketlerin Kısmi Bölünme İşleminde Taşınmazların Ve Borçların Devri Online Yemek Siparişi Üzerine Faaliyet Gösteren E-Ticaret Firmalarında Alınan Komisyon Bedellerinin, Satışta Yapılan İndirimlerin Ve Cüzdan Hesaplarından Yapılan İşlemlerin Vergisel Açıdan Değerlendirilmesi” “Değer Artış Kazancının Tespitinde Endeksleme Uygulaması Hangi Bedel Üzerinden Yapılmalı?” “Tarım Sektöründe Kayıt Dışılığı Önlemede Bir Araç; Damga Vergisi İstisnaları Ve Özellikli Durumların Çözümü” “Ekspertizlik Faaliyetinin Vergilendirilmesi Ve Bu Faaliyetin Vergilendirilmesinde Yeni Bir Bakış Açısı” “ÖTV İndirimiyle Alınan Araçların 5 Yıllık Süre Dolmadan Satışı Ve Devri” “Şirketler Topluluğu İçindeki Grup Şirketlerine Satılan İştirak Hisselerinde İstisna Uygulaması” “Konkordato Anlaşmasının Değersiz, Şüpheli Ve Vazgeçilen Alacaklar Bakımından Değerlendirilmesi” “Lisanslı Depoculuk Hizmetinde Kira Destekleme Ödemeleri”

Saygılarımızla Yücel AKDEMIR Başkan 6

EYLÜL - EKİM


MALİ

ÇÖZÜM

HAKEMLİ YAZILAR REFEREED PAPERS AR AŞ T I R MA MA K A L E S İ

Kurumsal Yönetim & Vergiden Kaçınma İlişkisi: Bist İşletmeleri Üzerine Bir İnceleme The Relationship Between Corporate Governance & Tax Avoidance: An Investigation On Bist Firms Dr. Öğr. Üyesi Duygu Şengül ÇELİKAY- Prof. Dr. Fatma Münevver YILANCI

13

AR AŞ T I R MA MA K A L E S İ

Mali Çözüm Dergisinde Yayınlanan Makalelerin Bibliyometrik Analizi Bibliometric Analysis Of The Articles Published In The Journal Of Financial Analysis Dr. Öğr. Üyesi Yusuf DİNÇ-Doç. Dr. Selim CENGİZ

33

A R AŞ T I R MA MA K A L E S İ

Kapsamlı Gelirin Değer İlişkisine Yönelik Uluslararası Literatür Taraması A Review Of The Literature On The Value Relevance Of Comprehensıve Income Dr. Öğr. Üyesi Melik ERTUĞRUL

55

AR AŞ T IR MA MA K A L E S İ

Küreselleşme İle Kamu Büyüklüğü Arasındaki Nedensellik İlişkisi: OECD Ülkeleri Örneği The Causality Relationship Between Globalization And Government Sıze: The Case Of OECD Countries Dr. Öğr. Üyesi. Barış YILDIZ

81

D E R LE ME MAK A L E

Vergi ve Muhasebe Açısından Paylaşım Ekonomisi Sharing Economy In Terms Of Tax and Accounting Dr. Öğr. Üyesi Filiz YÜKSEL

105

A R AŞ T I R MA MA K A L E S İ

Entegre Raporlama İçerik Öğeleri İle Kurumsal Yönetim İlkeleri Arasındaki İlişki, Türkiye Örneği The Relationshıp Between Integrated Reporting Contents and Corporate Governance Princıples, The Case Of Turkey Yalda HAMRAH-Dr. Öğr. Üyesi Esin Nesrin CAN

121

EYLÜL - EKİM 2019

7


MALİ

ÇÖZÜM

HAKEMLİ YAZILAR REFEREED PAPERS AR AŞ T I R MA MA K A L E S İ

Muhasebe Eğitiminin Personel İstihdamında Meslek Mensuplarının Beklentilerini Karşılama Düzeyi: Mersin Örneği The Level Of Satisfyıng By Accountants Demands In Personnel Employment Of Accounting Education: Mersin Case 137 Öğr. Gör. Emrah YILDIZ-Öğr. Gör. Dr. Murat KURTLAR D ER LE ME MAK A L E

Sermayede Vukua Gelen Eksilmelerin Ticari Kazançlar Açısından Değerlendirilmesi Evaluation Of Decrases Happening On Capital In Terms Of Commercıal Earnings Dr. Hakan BAY-Dr. Zübeyir BAKMAZ

165

D E R LE ME MAK A L E

Türkiye’de Kripto Paranın Vergilendirilmesi ve Muhasebeleştirilmesi Taxation And Accounted Of The Crypto Money In Turkey Erkan KIZIL

179

HAKEMSİZ YAZILAR OPINION PAPERS

8

Anonim Şirketlerin Kısmi Bölünme İşleminde Taşınmazların ve Borçların Devri Ufuk ÜNLÜ

199

Online Yemek Siparişi Üzerine Faaliyet Gösteren E-Ticaret Firmalarında Cüzdan Hesaplarından Yapılan İşlemlerin ve Özellikli Hususların Vergisel Açıdan Değerlendirilmesi Emre DAL

209

Değer Artış Kazancının Tespitinde Endeksleme Uygulaması Hangi Bedel Üzerinden Yapılmalı? Tugay MANAV

215

EYLÜL - EKİM


MALİ

ÇÖZÜM

Tarım Sektöründe Kayıt Dışılığı Önlemede Bir Araç; Damga Vergisi İstisnaları Ve Özellikli Durumların Çözümü 223 Hasan BAK Ekspertizlik Faaliyetinin Vergilendirilmesi ve Bu Faaliyetin Vergilendirilmesinde Yeni Bir Bakış Açısı Tolga ÇELIK

237

ÖTV İndirimiyle Alınan Araçların 5 Yıllık Süre Dolmadan Satışı ve Devri Kenan SANCAR Şirketler Topluluğu İçindeki Grup Şirketlerine Satılan İştirak Hisselerinde İstisna Uygulaması Salih ÇALAL

245

249

Konkordato Anlaşmasının Değersiz, Şüpheli Ve Vazgeçilen Alacaklar Bakımından Değerlendirilmesi Mustafa YAVUZ

255

Lisanslı Depoculuk Hizmetinde Kira Destekleme Ödemeleri Kenan AKBULUT

267

Yayın Politikası İlkeleri

275

EYLÜL - EKİM 2019

9


MALİ

ÇÖZÜM

MALİ

ÇÖZÜM

EYLÜL - EKİM 2019

OCAK - ŞUBAT 2018

11

11


MALİ

29(155), 13-32

ÇÖZÜM

ARAŞTIRMA MAKALESİ

KURUMSAL YÖNETİM & VERGİDEN KAÇINMA İLİŞKİSİ: BİST İŞLETMELERİ ÜZERİNE BİR İNCELEME THE RELATIONSHIP BETWEEN CORPORATE GOVERNANCE & TAX AVOIDANCE: AN INVESTIGATION ON BIST FIRMS Dr. Öğr. Üyesi Duygu Şengül ÇELİKAY*1 2 Prof. Dr. Fatma Münevver YILANCI** ÖZ Bu çalışmanın amacı işletmelerin farklı kurumsal yönetim uygulamalarıyla vergiden kaçınma oranları arasındaki ilişkiyi ortaya koymaktır. Bu amaç doğrultusunda; 2010-2015 yılları arasında BİST TÜM endeksine kote olan işletmelerin kurumsal yönetim değişkenlerinin (kurumsal sahiplik oranı, yönetim kurulu üye sayısı, yönetim kurulu bağımsız üye sayısı, yönetim kurulundaki kadın üye sayısı, bağımsız denetim görüşü, denetim şirketi ve aile işletmesi olma), “düzeltilmiş ticari kâr – mali kâr farkı” yöntemiyle ölçülen vergiden kaçınmayla ilişkileri, verilerin yapısına uygun olan panel veri analizi yöntemlerinden “genelleştirilmiş tahmin eşitliği” yöntemi kullanılarak analiz edilmiştir. Analizler sonucunda literatürdeki mevcut çalışmalarla benzer şekilde, genel olarak etkin kurumsal yönetimin varlığında vergiden kaçınmanın arttığı sonucuna ulaşılmıştır. Anahtar Sözcükler: Vergiden Kaçınma, Vergi Planlaması, Kurumsal Yönetim, Yönetim Kurulu ABSTRACT The aim of this study is to reveal the relationship between different corporate governance practices of businesses and tax avoidance. For his purpose; the relationship between corporate governance variables (the number of board members, the number of independent members of the board of directors, the number of female members in the board of directors, the independent audit opinion, the corporate ownership rate) and tax avoidance measured by adjusted book- tax gap method were analyzed using “the generalized *1 Eskişehir Osmangazi Üniversitesi İİBF İşletme Bölümü Muhasebe – Finansman Anabilim Dalı. https:// orcid.org/0000-0002-5222-6816 ** 2 Eskişehir Osmangazi Üniversitesi İİBF İşletme Bölümü Muhasebe – Finansman Anabilim Dalı Emekli Öğretim Üyesi. https://orcid.org/0000-0002-0930-1542 Makale Geliş Tarihi: 25.04.2019 Yayın Kurulu Kabul Tarihi: 27.08.2019

EYLÜL - EKİM 2019

13


MALİ

ÇÖZÜM

estimation equation method,” which is appropriate for the structure of the data of the companies quoted on the BIST ALL index during the period of 20102015. As a result of the analyzes, similar to the current studies in the literatüre, it has been concluded that tax avoidance increased in the presence of effective corporate governance mechanisims. Keywords: Tax Avoidance, Tax Planning, Corporate Governance, Board of Directors 1. GİRİŞ Vergi, gerçek ya da tüzel kişiler için doğrudan karşılığı olmayan ve kanunlarca zorunlu hale getirilmiş bir ödemedir. İşletmeler, vergi borçlarını ödemenin alternatif maliyeti olarak, mal alma, ticari borçlarını ödeme, işletmeyi büyüme, gelirlerini artıracak yatırımlar yapma gibi faaliyetlerden feragat etmek zorunda kalırlar. Bu nedenle işletmeler kimi zaman, vergilerini olması gerekenden daha az ya da daha geç ödeme yoluna başvurabilmektedirler. Bahsedilen yollardan bazıları kanunlarda tanınmış olan haklardan ve boşluklardan yararlanmak şeklinde olup; bazıları kanuna aykırı uygulamalar içermektedir. İşletmeler tarafından daha az vergi ödemek için yürütülen bu faaliyetler, kanunlarla ilişkilerine göre vergi yumuşatması, vergiden kaçınma ve vergi kaçırma gibi kavramlarla ifade edilmektedirler. Muhasebe açısından vergiden kaçınma genel olarak, vergi öncesi kâr sabit kalmak koşuluyla işletmenin ödeyeceği vergi tutarını azaltan ve kanunları ihlal etmeyen bütün uygulamalar olarak tanımlanabilir (Dyreng, Hanlon, Maydew, 2008, 62). Doğrudan karşılığı gözlemlenemeyen bir ödeme olduğundan ve bahsedildiği gibi karşılığı gözlemlenebilen pek çok alternatifi olduğundan, işletmelerin ödemekle yükümlü oldukları vergiyi minimuma getirecek şekilde kanunlardaki boşluklardan faydalanmaları oldukça normaldir. Ancak işletmeleri vergiden kaçınmayı en son noktasına kadar uygulamaktan alıkoyan yasal, kültürel, ahlaki ve ekonomik bazı engeller bulunmaktadır. Bu nedenle işletmeler genellikle, vergiden kaçınma davranışını ideal bir seviyeye getirmek için vergi planlaması adı verilen yöntemleri kullanırlar. Vergi planlaması pek çok faktörden etkilenmekle birlikte süreçte yönetim kurulu ve yöneticilere önemli roller düşmektedir. Bu açıdan yönetim kurulu ve yöneticilerin işletme içindeki faaliyetlerini, birbirleriyle ve çevreyle olan ilişkilerini düzenleyen kurumsal yönetimin de vergi planlamasını dolayısıyla vergiden kaçınmayı etkilemesi kaçınılmazdır. Zira ancak tüm paydaşların 14

EYLÜL - EKİM


MALİ

ÇÖZÜM

çıkarlarına uygun bir vergi politikası benimseyen yönetim için adillikten ve sorumluluktan bahsedilebileceği gibi bu politikaların şeffaf ve hesap verebilir olması da önemlidir. Literatürde kurumsal yönetim - vergiden kaçınma ilişkinin varlığı, yönü ve şiddetinin durumu Türkiye açısından belirsizliğini korumakta, diğer ülkeler için ise farklı sonuçlar içermektedir. Bu noktadan hareketle bu çalışmada temel olarak “Bir işletmenin kurumsal yönetim uygulamaları işletmenin vergiden kaçınma davranışını etkiler mi?” sorusuna cevap aranmaktadır. Çalışmanın sonraki bölümünde vergiden kaçınma konusundan kısaca bahsedildikten sonra kurumsal yönetim ve vergiden kaçınma ilişkisine yönelik teorik bir çerçeve oluşturulacak ve bu çerçeve ampirik verilerle test edilecektir. Son bölümde yapılan analiz sonuçları yorumlanarak genel bir çerçeve ortaya konacaktır. 2. VERGİDEN KAÇINMA KAVRAMI Vergiden kaçınma, işletmecilikteki pek çok kavram gibi küreselleşmenin artmasıyla daha çok fazla incelenmeye başlanmıştır. Günümüzde özellikle dünya devi olarak adlandırılan işletmelerin, vergiden kaçınmak için yaptıkları işlemler pek çok habere, tartışmaya konu olmakta, vergi otoritelerinin bu durumu önlemek için özel çalışmalar yapmasına sebep olmaktadır. Literatürde maliye ve hukuk alanlarında uzun yıllardır çalışmalara konu olan kavram, son 10 – 15 yıldır muhasebe literatüründe de geniş yer bulmaya başlamıştır. Özellikle kurumlar vergisi bağlamında vergiden kaçınmaya yönelik çalışmalar artmış, işletmelerin finansal tablolarında yer alan verileri kullanarak vergiden kaçınmayı ölçmek için farklı yöntemler geliştirilmiş, işletmelerin ödedikleri vergi oranları birbirleriyle ve sektörle karşılaştırılmış ve vergiden kaçınmayı etkileyen faktörler üzerine ampirik çalışmalar yapılmıştır. OECD’nin “genellikle bir vergi mükellefinin vergi borcunu azaltmak amacıyla işlerini (ilişkilerini) düzenlemesi ve bu düzenleme kesinlikle yasal olmasına karşın, genellikle aykırı olmadığını iddia ettiği yasanın amacıyla çelişmesi” şeklindeki vergiden kaçınma tanımı OECD, 2015) günümüzdeki en geçerli ve kapsayıcı tanım olmakla beraber çalışmalarda farklı vergiden kaçınma tanımlarına rastlamak mümkündür. Hukuk ve maliye alanındaki vergiden kaçınma tanımlarının, kavramın vergi kaçakçılığından farklarını ortaya koyma amacıyla oluşturulduğu söylenebilir (Kay, 1980; Edgar, 2007; Tresch, 2002). Bu bağlamda mükelleflerin vergi EYLÜL - EKİM 2019

15


MALİ

ÇÖZÜM

yükümlülüklerini azaltmak için vergi kanunlarındaki hükümlerden ya da boşluklardan yararlanması vergiden kaçınma olarak tanımlanabilirken; vergi kaçakçılığı işlemlerin doğasını gizleme ya da yanlış açıklama yoluyla kanunların çiğnenmesi olarak açıklanabilir. Bu bakış açısının yanında Weisbach (2003), vergiden kaçınma ile vergi kaçırma arasındaki farklılığın, sadece yapılan işlemlerin yasal ya da yasadışı olmasına göre ayrılmasına itiraz etmiş, kanun koyucu açısından asıl sorunun işlemlerin iddia edildiği gibi gerçekleşip gerçekleşmemesi olduğunu savunarak, cezalandırılması toplumsal olarak optimal olan faaliyetlerin vergi kaçakçılığı, kabul edilmesi toplumsal olarak optimal olan diğer vergilendirme karşıtı uygulamaların ise vergiden kaçınma olarak tanımlanması gerektiğini öne sürmüştür (Weisbach, 2003, 2). Muhasebe alanında ise Dyreng ve ötekiler (2008), “işletmelerin ödeyecekleri vergiyi azaltmalarına imkân veren ve hatta destekleyen kanun hükümlerinden faydalanmalarının yanında özellikle de karmaşık işlemlerde kanunun belirsiz durumlarının kullanılmasını” vergiden kaçınma olarak kabul etmişlerdir. Yazarlar bu doğrultuda vergiden kaçınmayı “uzun dönemde (örneğin 10 yıl) işletmenin nakit etkin vergi oranını azaltan herhangi bir şey” olarak tanımlamışlar ancak kanuna aykırı uygulamaları hariç tutmuşlardır. Desai ve Dharmapala’ya göre (2006), bir işletmenin gerçekleştirdiği eylem sonucu ödeyeceği verginin azalması o eylemin vergiden kaçınma olduğunu göstermez. Bir eylemin vergiden kaçınma olarak anılabilmesi için bahse konu eylemin gerçekleştirilmesinin altında yatan temel sebebin ödenecek vergiyi azaltma olması gerekir. Hanlon ve Heitzman (2010), vergiden kaçınmanın bir firmanın vergi makamları tarafından talep edilebilecek ya da edilemeyecek kesin ve kesin olmayan vergi pozisyonları da dahil olmak üzere vergi borcunu azaltan tüm işlemleri yansıttığını ifade etmektedirler. Yukarıdaki tanımlara göre vergiden kaçınmanın kuşkusuz en önemli sonucu işletmenin ödeyeceği cari vergi tutarının azalmasıdır. Bu tutar ileriki dönemlerde ödenebileceği gibi hiç̧ ödenmemesi de söz konusu olabilir. Bu sayede işletme daha az vergi ödeyerek nakit akışını güçlendirebilir, ortaklarının refahını artırabilir ve yeni yatırımlar için finansman kaynağı yaratabilir. Net kârın yüksek gözükmesini sağlayan vergiden kaçınma uygulamaları şirketin piyasa değerinin artmasını sağlayabilir. Bununla birlikte özellikle muhasebe ve denetim uygulamaları açısından vergiden kaçınma dikkat edilmesi gereken bir faaliyettir. Sadece daha az vergi ödemek amacıyla yapılan işlem ve kayıtlar bile muhasebenin tüm bilgi kullanıcılarına doğru ve güvenilir bilgi sağlama 16

EYLÜL - EKİM


MALİ

ÇÖZÜM

amacına çelişen bir durum ortaya koyabilirler. Bu sebeple vergiden kaçınma oranları arttıkça işletmelerin finansal sonuçlarına ve tabloların güvenilirliğine ilişkin bir şüphe oluşabilir. Diğer taraftan herhangi bir yasal engel olmadığı ve diğer işletmeler tarafından uygulandığı halde işletme tarafından tercih edilmeyen vergiden kaçınma uygulamaları ise özellikle pay sahiplerinin ve muhtemel yatırımcıların kaynakların yeterince etkin olarak kullanılmadığına dair bir izlenim edinmelerine sebep olabilir. Tüm bu olasılıklar göz önüne alındığında işletmelerin vergiden kaçınma oranlarına yön veren faktörlerin neler olduğunu tespit etmek tüm paydaşlar açısından önemli bir konu haline gelmektedir. 3. KURUMSAL YÖNETİM & VERGİDEN KAÇINMA İLİŞKİSİ Sahip - yönetici ayrımının neden olduğu vekalet problemine ilişkin sorunları ortadan kaldırmak amacıyla ortaya çıkan kurumsal yönetim uygulamaları, günümüzde işletmelerin tüm paydaşlarını kapsayacak şekilde genişlemiştir. Adil, hesap verebilen, şeffaf ve sorumlu kurumsal yönetim uygulamalarının bulunduğu işletmelerde herhangi bir paydaşın çıkarlarının diğerlerinden üstün tutulması söz konusu değildir. Etkin kurumsal yönetim uygulamaları işletmenin vergi planlamaları sırasında da paydaşlarının çıkarlarını gözetmesini sağlamaktadır. Bu sayede işletme, devlet ve kamuya olan sorumluluklarını yerine getirmekte, kanunsuz yollara başvurmamakla birlikte, paydaşların çıkarlarına zarar verecek etkin olmayan vergi planlamaları yapmamaktadır. Ayrıca etkin bir kurumsal yönetimin varlığında işletmelerde şeffaf olmayan, karmaşık işlemlerden oluşan vergiden kaçınma uygulamalarının, yöneticilerin kendi çıkarlarına yönelik işlemler yapmalarına olanak vermesi de mümkün olmamaktadır (Minnick ve Noga, 2010, 704). Literatürde kurumsal yönetim uygulamaları ve vergiden kaçınma oranlarının ilişkisini inceleyen çalışmalar aşağıda özetlenmiştir. Bu çalışmaların sonuçları kimi zaman ortak bir paydada buluşsa da kimi zaman sektör, ülke, kullanılan vergiden kaçınma ölçüm yöntemi, analiz yöntemi gibi özelliklere göre farklılık göstermektedir. Kurumsal sosyal sorumluluk ve vergiden kaçınma ilişkisini inceleyen çalışmalar, sosyal sorumlu olarak nitelendirilebilecek işletmelerin vergiden kaçınma konusunda da çekimser olacakları varsayımıyla yola çıkmışlar ve sosyal sorumlulukla vergiden kaçınma arasında negatif yönlü bir ilişki tespit EYLÜL - EKİM 2019

17


MALİ

ÇÖZÜM

etmişlerdir (Shafer ve Simmons, 2008; Hoi, Wu, Zhang, 2013; Scheffer, 2013; Lanis ve Richardson, 2014). Sahiplikte veya yönetimde çoğunluğun ailelerde olduğu işletmelerde genellikle daha az vergiden kaçınma oranı tespit edilirken; kurumsal sahipliğin artması durumunda vergiden kaçınmanın da genel olarak arttığı gözlemlenmiştir (Desai ve Dharmapala, 2009; Watson, 2015; Hoi ve ötekiler 2015; Martinez, Ribeiro, Funchal, 2015). Bunla birlikte Annuar, Salihu ve Obid (2014) aile, devlet ya da yabancı ortak bulunan işletmelerde bu durumun yönetim kurulu yapısını dolaylı olarak da vergiden kaçınmayı etkilediğini tespit etmişlerdir. Ayrıca yabancı ortaklık arttıkça vergiden kaçınma oranının arttığı (Egger , Eggert, Winner, 2010), aile işletmelerinde vergiden kaçınma davranışının daha az görüldüğü (Chen ve ötekiler, 2010) ve Landry, Deslandes, Fortin, 2013) ve devletin sahip olduğu işletmelerdeki vergiden kaçınma oranının da görece daha düşük olduğu (Zhang ve Han, 2008; Mahenthiran ve Kasipliai, 2012) çeşitli çalışmalarla ortaya konmuştur. Literatürde vergiden kaçınmayla ilişkisi en fazla incelenen kurumsal yönetim değişkeni yöneticilerin aldıkları ücretler ve onlara sağlanan avantajlardır (Phillips, 2003; Desai ve Dharmapala, 2006; Minncik ve Noga 2010; Armstrong, Blouin, Larcker, 2012; Rego ve Wilson 2012; Amiram, Bauer, Frank,2013; Gaertner 2014; Armstrong ve ötekiler, 2015). Çalışmalar, yöneticilere sağlanan faydaların vergiden kaçınmayı ne yönde etkiledikleri konusunda farklı sonuçlara ulaşmış olmakla birlikte, Desai ve Dharmapala, 2006 yılında bu iki değişken arasındaki ilişkinin işletmedeki diğer kurumsal yönetim mekanizmalarının etkin olup olmamasına bağlı olarak şekillendiğini ortaya koymuşlardır. İç kontrol sisteminin etkinliği ve vergiden kaçınma ilişkisine yönelik olarak yapılan çalışmalarda farklı tespitlere de rastlanmakla birlikte genellikle etkin iç kontrolün olduğu işletmelerde yüksek vergiden kaçınma oranları tespit edilmiş, araştırmacılar bu durumu etkin bir kontrol ortamında etkin vergi planlaması yapılmasına ve hissedarların haklarının daha fazla gözetilebilmesine bağlamışlardır (Bauer, 2011; Bauer, 2014). İşletmenin bağımsız denetim uygulamalarının da vergiden kaçınmayla ilişkili olduğu tespit edilmiştir. Vergi açısından agresif işletmelerin daha fazla denetim ücreti ödediği Donohoe ve Knechel (2014) ve Martinez ve Lessa (2014) tarafından tespit edilmiştir. Diğer çalışmalarda ise bağımsız denetçinin üstlendiği görevlere ve uzmanlıklarına bağlı olarak vergiden kaçınmayı 18

EYLÜL - EKİM


MALİ

ÇÖZÜM

etkileyebildiği ortaya konmuştur. (McGuire, Omer, Wang, 2012; Richardson, Taylor, Lanis, 2013; Graham ve Bedhard, 2015; Klassen, Lisowsky, Mescall, 2016) İşletmenin hedeflerini, stratejisini belirleyen, yöneticilerin ve çalışanların bu stratejiye uygun hareket etmesi konusunda gerekli düzenlemeleri gerçekleştiren yönetim kurullarının çeşitli özellikleri vergiden kaçınmayla da ilişkilidir. Yönetim kurulundaki üye sayısının vergiden kaçınmaya etkisi ile ilgili olarak Minnick ve Noga (2010), küçük yönetim kurullarının daha katı vergi politikaları uygulayabildiklerini ancak büyük yönetim kurullarında karar verme süreci daha uzun ve zor olduğu için etkin vergi planlaması gerçekleştiremediklerini belirtmiştir. Yönetim kurulu büyüklüğünün vergiden kaçınmaya etkisi ayrıca Boussaidi ve Hamed (2015), Steijvers ve Niskanen (2014), Zemzem ve Ftouhi (2013) gibi çalışmalarda da incelenerek benzer sonuçlar bulunmuştur. Lanis ve Richardson (2011), yönetim kurulundaki bağımsız üye sayısı arttıkça, işletmenin vergi agresifliğinin azaldığını tespit etmişlerdir. Bunun yanında Zemzem ve Ftouhi (2013) ve Richardson, Wang , Zhang ötekiler (2016) de yönetim kurulundaki kadın üye sayısı ile vergiden kaçınma arasında negatif yönlü ilişki tespit etmişlerdir. Yukarıda kısaca özetlenen çalışmalar, farklı zaman aralıkları için farklı kurumsal yönetim uygulamalarının vergiden kaçınmayla ilişkilerini analiz etmişlerdir. İşletmelerin, kurumsal yönetim uygulamalarının etkinliklerinin, ölçüm yöntemlerinin farklı olması gibi sebeplerle çalışmalar için ortak bir sonuçtan bahsedilememektedir. Bu sebeple alanda farklı ölçüm yöntemleriyle farklı örneklemler için yapılan çalışmalar hala literatüre katkı sağlar niteliktedir. 3. ARAŞTIRMA Bu çalışma, “Bir işletmedeki kurumsal yönetim uygulamaları ile işletmenin vergiden kaçınma düzeyi arasında bir ilişki var mıdır?” sorusunu cevaplayabilmek amacıyla tasarlanmıştır. Vergiden kaçınma ile ilgili işletmeler boyutunda yapılmış̧ Türkiye örnekleminde bir çalışmaya rastlanılmamış̧ olması, çalışmayı Türkiye’deki mevcut literatür açısından önemli hale getirmektedir. Daha önce yapılan Türkçe çalışmalar genellikle maliyecilik alanında bireylerin vergiden kaçınma eğilimini inceleyen ve ankete dayalı çalışmalardır. Ayrıca kurumsal yönetim uygulamaları ile vergiden kaçınma EYLÜL - EKİM 2019

19


MALİ

ÇÖZÜM

davranışı arasında bir ilişkinin tespit edilmesi halinde bir işletmenin kurumsal yönetim uygulamaları bilgi kullanıcılarına vergi politikaları hakkında da fikir verecek, aynı zamanda belki de vergi otoritelerinin kurumsal yönetimle de ilgilenmesi gerektiğini ortaya koyacaktır. 3.1. Veri Seti Araştırma sorusunu yanıtlamaya elverişli gözlemleri sağlayacak birimlerden veri toplayabilmek için çalışmada BİST TÜM endeksinde yer alan işletmeler örneklem olarak seçilmiştir. Endeks, Ulusal Pazar ve İkinci Ulusal Pazar’da işlem gören şirketlerle, Kurumsal Ürünler Pazarı’nda (KÜP) işlem gören gayrimenkul yatırım ortaklıkları ve girişim sermayesi yatırım ortaklıklarının paylarından oluşmaktadır. İşletmeler SPK’ya tabi olduklarından dolayı, düzeyleri farklı olsa da hepsinde kurumsal yönetim uygulamalarının mevcut olması, bu endeksin farklı sektörlerden farklı büyüklükte çok sayıda işletmeyi kapsaması dolayısıyla çeşitliliğin söz konusu olması örneklemin tercih edilme sebepleri olarak sıralanabilir. Çalışmada kullanılacak verilere ilişkin zaman aralığı ise 2010-2015 dönemi olarak belirlenmiştir. Endekste yer alan 294 işletmenin verileri çalışmanın örneklemini oluşturmaktadır. Bu işletmelerden bankalar ve sigorta şirketleri (16) finansal tablolarında yer alan farklılıklar ve farklı düzenlemelere tabi olmaları dolayısıyla kapsam dışı bırakılmıştır. Bu sebeple analizler için 278 işletmenin verileri başlangıç̧ noktası kabul edilmekle birlikte, Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 5/1-d-4 maddesi uyarınca kazançları kurumlar vergisinden muaf olan gayrimenkul yatırım ortaklıkları (30) analizlere dâhil edilememiştir. Bu işletmelerin bağımlı ve bağımsız değişkenlere ait verileri, işletmelerin internet siteleri ve www.kap.org.tr’den ulaşılan finansal tablolar ve faaliyet raporları incelenerek toplanmış, kontrol değişkenlerine ait veriler ise Finnet Mali Analiz programından elde edilmiştir. 3.2. Değişkenler Bağımlı Değişken: Vergiden Kaçınma Literatürde vergiden kaçınmayı ölçen pek çok farklı yöntem bulunmaktadır. Hiçbir yöntem mükemmel olmamakla birlikte yapılan her çalışmayla yöntemlerin eksikleri ve geçerlilikleri daha net ortaya konmuş, kimi yöntemler zaman içinde geliştirilmiştir. Bu çalışmada, literatürdeki yaygın kullanımı ve veri setiyle uyumlu olması sebebiyle aşağıda detaylı olarak açıklanan “düzeltilmiş ticari kâr – mali kâr farkı” yönteminden faydalanılmıştır. Düzeltilmiş ticari kâr – mali kâr farkı yöntemi ticari kâr- mali kâr farkının 20

EYLÜL - EKİM


kâr – mali kâr farkÄąâ€? yĂśnteminden faydalanÄąlmÄąĹ&#x;tÄąr. mÄąĹ&#x;tÄąr. MALÄ°

DĂźzeltilmiĹ&#x; kâr –kâr mali kâr farkÄą yĂśntemi ticari kâr- mali kâr farkÄąnÄąn muhasebe arkÄą yĂśntemi ticari ticari kâr- mali farkÄąnÄąn muhasebe ÇÖZĂœM ahakkuklarÄąndan kÄąsmÄąnÄą vergiden Bu kaçĹnma ĂślçßsĂź olarak kabul etmektedir. Bu vergiden kaçĹnma kaynaklanmayan ĂślçßsĂź olarak kabul etmektedir.

kapsamda Ăśncelikle kâr – mali kârtahakkuk farkÄąkaynaklanmayan hesaplanmÄąĹ&#x;tÄąr. Daha sonravergiden iĹ&#x;letmelerin tahakkuk tutarlarÄą muhasebe tahakkuklarÄąndan kÄąsmÄąnÄą kaçĹnma hesaplanmÄąĹ&#x;tÄąr. Dahaticari sonra iĹ&#x;letmelerin tutarlarÄą ĂślçßsĂź olarak kabul etmektedir. Bu kapsamda Ăśncelikle ticari kâr – mali kâr kullanÄąlarak, buolan farkÄąn kazanç̧ yĂśnetimineFarkÄąn atfedilebilecek olan kÄąsmÄą izole edilmiĹ&#x;tir. FarkÄąn kalan atfedilebilecek kÄąsmÄą izole edilmiĹ&#x;tir. kalan tahakkuk farkÄą hesaplanmÄąĹ&#x;tÄąr. Daha sonra iĹ&#x;letmelerin tutarlarÄą kullanÄąlarak, farkÄąniçin kazanç̧ yĂśnetimine atfedilebilecek olan kÄąsmÄą izoleolarak edilmiĹ&#x;tir. FarkÄąn (Desai ve utarÄą,kaçĹnmanÄąn her bir bu iĹ&#x;letme yÄąlda vergiden kaçĹnmanÄąn derecesi belirlenmiĹ&#x;tir iden derecesi belirtilen olarak belirlenmiĹ&#x;tir (Desai ve kalan tutarÄą, her bir iĹ&#x;letme için belirtilen yÄąlda vergiden kaçĹnmanÄąn derecesi Dharmapala, 2006: 147). Bu yĂśntem ticari kâr farkÄąnda meydana gelen artÄąĹ&#x;Äąn olarak belirlenmiĹ&#x;tir (Desai ve kâr-mali Dharmapala, 2006: 147). Bu yĂśntem ticari tamamÄąnÄąn kâr-mali kâr farkÄąnda meydana gelen artÄąĹ&#x;Äąn tamamÄąnÄąn kaĚ‚r-mali kâr farkÄąnda meydana gelen artÄąĹ&#x;Äąn tamamÄąnÄąn vergiden kaçĹnmayla vergiden kaçĹnmayla açĹklanmasÄąnÄąn doÄ&#x;ru olmayacaÄ&#x;Äą, kazanç̧ yĂśnetiminin de bu durumda etkili olmayacaÄ&#x;Äą, kazanç̧ yĂśnetiminin bu durumda etkiliyĂśnetiminin açĹklanmasÄąnÄąn doÄ&#x;rude olmayacaÄ&#x;Äą, kazanç̧ de bu durumda etkili olduÄ&#x;u varsayÄąmÄąndan yola çĹkarak ortaya konmuĹ&#x;tur. Bu çalÄąĹ&#x;mada bu olduÄ&#x;u varsayÄąmÄąndan ortaya konmuĹ&#x;tur. onmuĹ&#x;tur. Bu çalÄąĹ&#x;madayola bu çĹkarak formĂźl kullanÄąlÄąrken toplamBu çalÄąĹ&#x;mada bu formĂźl kullanÄąlÄąrken toplam formĂźl kullanÄąlÄąrken toplam tahakkuklarÄą bulmak için gelir tablosu yĂśntemi ahakkuklarÄą bulmak için gelir tablosu yĂśntemi kullanÄąlmÄąĹ&#x;: i kullanÄąlmÄąĹ&#x;:kullanÄąlmÄąĹ&#x;:

toplam tahakkuklar olaÄ&#x;an kar - esas faaliyetlerden elde đ?‘›đ?‘›đ?‘›đ?‘›đ?‘›đ?‘›đ?‘›đ?‘›đ?‘›đ?‘› edilen đ?‘Žđ?‘Žđ?‘Žđ?‘Žđ?‘Žđ?‘ŽĹ&#x;đ?‘™đ?‘™đ?‘™đ?‘™đ?‘™đ?‘™đ?‘™đ?‘™ nakit Ĺ&#x;eklinde đ?‘Ąđ?‘Ąđ?‘Ąđ?‘Ąđ?‘Ąđ?‘Ąđ?‘Ąđ?‘Ąđ?‘Ąđ?‘Ąđ?‘Ąđ?‘Ą đ?‘Ąđ?‘Ąđ?‘Ąđ?‘Ąhđ?‘Žđ?‘Žđ?‘Žđ?‘Žđ?‘Žđ?‘Žđ?‘Žđ?‘Žđ?‘Žđ?‘Žđ?‘Žđ?‘Žđ?‘Žđ?‘Žđ?‘Žđ?‘Ž đ?‘œđ?‘œđ?‘œđ?‘œđ?‘œđ?‘œÄ&#x;đ?‘Žđ?‘Žđ?‘Žđ?‘Žđ?‘›đ?‘›đ?‘›đ?‘›đ?‘›đ?‘›đ?‘›đ?‘›đ?‘›đ?‘› đ?‘˜đ?‘˜âđ?‘&#x;đ?‘&#x;=−đ?‘Žđ?‘Žđ?‘Žđ?‘Žđ?‘Žđ?‘ŽĹ&#x;đ?‘™đ?‘™đ?‘™đ?‘™đ?‘™đ?‘™đ?‘™đ?‘™ đ?‘’đ?‘’đ?‘’đ?‘’đ?‘’đ?‘’đ?‘’đ?‘’ đ?‘“đ?‘“đ?‘“đ?‘“đ?‘“đ?‘“đ?‘“đ?‘“đ?‘“đ?‘“đ?‘“đ?‘“đ?‘“đ?‘“đ?‘“đ?‘“đ?‘“đ?‘“đ?‘“đ?‘“đ?‘“đ?‘“đ?‘“đ?‘“đ?‘“đ?‘“đ?‘“đ?‘“ đ?‘’đ?‘’đ?‘’đ?‘’đ?‘’đ?‘’đ?‘’đ?‘’ đ?‘’đ?‘’đ?‘’đ?‘’đ?‘’đ?‘’đ?‘’đ?‘’đ?‘’đ?‘’đ?‘’đ?‘’ đ?‘“đ?‘“đ?‘“đ?‘“đ?‘“đ?‘“đ?‘“đ?‘“đ?‘“đ?‘“đ?‘“đ?‘“đ?‘“đ?‘“đ?‘“đ?‘“đ?‘“đ?‘“đ?‘“đ?‘“đ?‘“đ?‘“đ?‘“đ?‘“đ?‘“đ?‘“đ?‘“đ?‘“ đ?‘’đ?‘’đ?‘’đ?‘’đ?‘’đ?‘’đ?‘’đ?‘’=đ?‘’đ?‘’đ?‘’đ?‘’đ?‘’đ?‘’đ?‘’đ?‘’đ?‘’đ?‘’đ?‘’đ?‘’ Ĺ&#x;eklinde akÄąĹ&#x;larÄą Ĺ&#x;eklinde hesaplanmÄąĹ&#x;tÄąr. Daha sonra en kßçßk kareler (ordinary least hesaplanmÄąĹ&#x;tÄąr. Daha OLS) sonra en kßçßk kareler (ordinary least squers- OLS) regresyon analizi; ordinary leastsquerssquersOLS)regresyon regresyon analizi; analizi;

= đ?›˝đ?›˝đ?›˝đ?›˝đ?›˝đ?›˝đ?›˝đ?›˝,đ?‘Ąđ?‘Ą + đ?œ‡đ?œ‡đ?œ‡đ?œ‡ + đ?œ€đ?œ€đ?œ€đ?œ€,đ?‘Ąđ?‘Ą

đ?‘‡đ?‘‡đ?‘‡đ?‘‡đ?‘‡đ?‘‡đ?‘‡đ?‘‡,đ?‘Ąđ?‘Ą = đ?›˝đ?›˝đ?›˝đ?›˝đ?›˝đ?›˝đ?›˝đ?›˝,đ?‘Ąđ?‘Ą + đ?œ‡đ?œ‡đ?œ‡đ?œ‡ + đ?œ€đ?œ€đ?œ€đ?œ€,đ?‘Ąđ?‘Ą

modeliyĂśnetimiyle için ticari çalÄąĹ&#x;tÄąrÄąlarak, ticari farkÄąnÄąn kazanç̧ yĂśnetimiyle modeli için çalÄąĹ&#x;tÄąrÄąlarak, kâr-mali kâr kaĚ‚r-mali farkÄąnÄąn kazanç̧ yĂśnetimiyle açĹklanabilen kÄąsmÄą kâr farkÄąnÄąn kazanç̧ açĹklanabilen kÄąsmÄą kâr açĹklanabilen kÄąsmÄą hesaplanmÄąĹ&#x;tÄąr. Kazanç̧ yĂśnetimiyle açĹklanamayan kÄąsmÄą đ?œ‡đ?œ‡đ?œ‡đ?œ‡ + đ?œ€đ?œ€đ?œ€đ?œ€,đ?‘Ąđ?‘Ą vergiden kaçĹnma ĂślçßsĂź hesaplanmÄąĹ&#x;tÄąr. Kazanç̧ açĹklanamayan kÄąsmÄąolarak gĂśsteren đ?œ‡đ?œ‡đ?œ‡đ?œ‡yĂśnetimiyle ++đ?œ€đ?œ€đ?œ€đ?œ€,đ?‘Ąđ?‘Ą kaçĹnma mayan kÄąsmÄą gĂśsteren gĂśsteren đ?œ‡đ?‘– đ?œ€ vergiden vergiden kaçĹnma ĂślçßsĂź ĂślçßsĂź belirlenmiĹ&#x;tir. BaÄ&#x;ÄąmsÄąz DeÄ&#x;iĹ&#x;kenler ve Kontrol DeÄ&#x;iĹ&#x;kenleri olarak belirlenmiĹ&#x;tir. Vergiden kaçĹnma ile iliĹ&#x;kili olabileceÄ&#x;i dĂźĹ&#x;ĂźnĂźlerek bu çalÄąĹ&#x;mada kullanÄąlan kurumsal yĂśnetim deÄ&#x;iĹ&#x;kenleri; - Aile Ä°Ĺ&#x;letmesi Olma - Denetim Ĺžirketinin 4 BĂźyĂźklerden OlmasÄą - BaÄ&#x;ÄąmsÄąz Denetim GĂśrĂźĹ&#x;Ăź - YĂśnetim Kurulundaki BaÄ&#x;ÄąmsÄąz Ăœye SayÄąsÄą - YĂśnetim Kurulundaki KadÄąn Ăœye SayÄąsÄą - YĂśnetim Kurulu Ăœye SayÄąsÄą - Kurumsal Sahiplik Seviyesi olarak belirlenmiĹ&#x;tir. ÇalÄąĹ&#x;mada ayrÄąca modelde doÄ&#x;rudan etkisi olacaÄ&#x;Äą dĂźĹ&#x;ĂźnĂźlerek - KaldÄąraç OranÄą - Aktif BĂźyĂźklĂźÄ&#x;Ăź kontrol deÄ&#x;iĹ&#x;kenleri olarak kullanÄąlmÄąĹ&#x;tÄąr.

EYLĂœL - EKÄ°M 2019

21


MALÄ°

ÇÖZĂœM

3.3. Ampirik Analiz ÇalÄąĹ&#x;mada kurumsal yĂśnetim uygulamalarÄąnÄąn vergiden kaçĹnma dĂźzeyi Ăźzerindeki etkilerini belirleyebilmek amacÄąyla statik panel veri analizi yĂśntemlerinden yararlanÄąlmÄąĹ&#x;tÄąr. Panel veri analizi belirli bir zaman diliminde Ăźlke, bĂślge, Ĺ&#x;ehir, ya da iĹ&#x;letme gibi yatay kesit birimlerinin verilerini esas alarak daha geniĹ&#x; bir veri seti ile deÄ&#x;iĹ&#x;kenler arasÄąndaki iliĹ&#x;kinin sÄąnanmasÄąnÄą saÄ&#x;lamaktadÄąr (Baltagi, 2005: 4-7). BaÄ&#x;ÄąmlÄą deÄ&#x;iĹ&#x;kenin “DĂźzeltilmiĹ&#x; Ticari Kâr-Mali Kâr farkÄąâ€? olarak belirlendiÄ&#x;i model için 2010-2015 yÄąllarÄąnÄą kapsayan dĂśneme iliĹ&#x;kin 134 firmanÄąn verileri dengeli panel veri analizi yapÄąlacak Ĺ&#x;ekilde dĂźzenlenmiĹ&#x;tir. Analiz sĂźrecinde firmalarÄąn aktif bĂźyĂźklĂźÄ&#x;Ăź, kurumsal sahiplik, kaldÄąraç oranÄą, yĂśnetim kurulu baÄ&#x;ÄąmsÄąz Ăźye sayÄąsÄą, yĂśnetim kurulu Ăźye sayÄąsÄą, kadÄąn Ăźye sayÄąsÄą, denetim gĂśrĂźĹ&#x;Ăź, denetim Ĺ&#x;irketi ve aile iĹ&#x;letmesi Ĺ&#x;eklinde derlenen veriler baÄ&#x;ÄąmsÄąz deÄ&#x;iĹ&#x;ken olarak belirlenmiĹ&#x;tir. Bu baÄ&#x;lamda analiz sĂźrecinde ele alÄąnan deÄ&#x;iĹ&#x;kenler arasÄąndaki fonksiyonel iliĹ&#x;ki ve sÄąnanan ekonometrik model; Model: Model: đ??žđ??žĂ˘đ?‘&#x;đ?‘&#x;đ?‘&#x;đ?‘&#x;

= đ?‘“đ?‘“(đ??´đ??´đ??´đ??´đ??´đ??´đ??´đ??´đ??´đ??´ đ?‘?đ?‘?Ăźđ?‘Śđ?‘ŚĂźđ?‘˜đ?‘˜đ?‘™đ?‘™ĂźÄ&#x;Ăź, đ??žđ??žđ??žđ??žđ??žđ??žđ??žđ??žđ??žđ??žđ??žđ??žđ??žđ??žđ??žđ??ž đ?‘ đ?‘ đ?‘ đ?‘ â„Žđ?‘–đ?‘–đ?‘–đ?‘–đ?‘–đ?‘–đ?‘–đ?‘–đ?‘–đ?‘–, đ??žđ??žđ??žđ??žđ??žđ??žđ??žđ??žđ??žđ??žđ??žđ??žđ??žđ??žĂ§ đ?‘œđ?‘œđ?‘œđ?‘œđ?‘œđ?‘œđ?‘œđ?‘œđ?‘œđ?‘œ, đ?‘Œđ?‘ŒĂśđ?‘›đ?‘›đ?‘›đ?‘›đ?‘›đ?‘›đ?‘›đ?‘›đ?‘›đ?‘› đ?‘˜đ?‘˜đ?‘˜đ?‘˜đ?‘˜đ?‘˜đ?‘˜đ?‘˜đ?‘˜đ?‘˜đ?‘˜đ?‘˜ đ?‘?đ?‘?đ?‘?đ?‘?Ä&#x;đ?š¤đ?š¤đ?š¤đ?š¤đ?š¤đ?š¤đ?š¤đ?š¤đ?š¤đ?š¤ Ăźđ?‘Śđ?‘Śđ?‘Śđ?‘Ś,

đ?‘Œđ?‘ŒĂśđ?‘›đ?‘›đ?‘›đ?‘›đ?‘›đ?‘›đ?‘›đ?‘›đ?‘›đ?‘› đ?‘˜đ?‘˜đ?‘˜đ?‘˜đ?‘˜đ?‘˜đ?‘˜đ?‘˜đ?‘˜đ?‘˜đ?‘˜đ?‘˜ Ăźđ?‘Śđ?‘Śđ?‘Śđ?‘Ś, đ??´đ??´đ??´đ??´đ??´đ??´đ??´đ??´ đ?‘–đ?‘–Ĺ&#x;đ?‘™đ?‘™đ?‘™đ?‘™đ?‘™đ?‘™đ?‘™đ?‘™đ?‘™đ?‘™đ?‘™đ?‘™đ?‘™đ?‘™, đ??ˇđ??ˇđ??ˇđ??ˇđ??ˇđ??ˇđ??ˇđ??ˇđ??ˇđ??ˇđ??ˇđ??ˇđ??ˇđ??ˇ đ?‘”đ?‘”Ăśđ?‘&#x;đ?‘&#x;ĂźĹ&#x;Ăź, đ??ˇđ??ˇđ??ˇđ??ˇđ??ˇđ??ˇđ??ˇđ??ˇđ??ˇđ??ˇđ??ˇđ??ˇđ??ˇđ??ˇ Ĺ&#x;đ?‘–đ?‘–đ?‘–đ?‘–đ?‘–đ?‘–đ?‘–đ?‘–đ?‘–đ?‘–đ?‘–đ?‘–, đ??žđ??žđ??žđ??žđ??žđ??žđ??žđ??žđ??žđ??ž Ăźđ?‘Śđ?‘Śđ?‘Śđ?‘Ś, đ?‘Łđ?‘Łđ?‘‘đ?‘‘. )

đ??žđ??žđ??žđ??žđ??žđ??žđ??žđ??žM,N = đ?›˝đ?›˝O + đ?›˝đ?›˝Q đ?‘™đ?‘™đ?‘™đ?‘™đ?‘™đ?‘™đ?‘™đ?‘™đ?‘™đ?‘™M,N + đ?›˝đ?›˝S đ?‘™đ?‘™đ?‘™đ?‘™đ?‘™đ?‘™đ?‘™đ?‘™đ?‘™đ?‘™đ?‘™đ?‘™đ?‘™đ?‘™M,N + đ?›˝đ?›˝U đ?‘™đ?‘™đ?‘™đ?‘™đ?‘™đ?‘™đ?‘™đ?‘™đ?‘™đ?‘™đ?‘™đ?‘™đ?‘™đ?‘™M,N + đ?›˝đ?›˝W đ?‘Œđ?‘Œđ?‘Œđ?‘Œđ?‘Œđ?‘Œđ?‘Œđ?‘ŒÄ&#x;M,N + đ?›˝đ?›˝X đ?‘Œđ?‘Œđ?‘Œđ?‘ŒM,N + đ?›˝đ?›˝Y đ??´đ??´Ä°M,N + đ?›˝đ?›˝[ đ??ˇđ??ˇđ??ˇđ??ˇđ??ˇđ??ˇđ??ˇđ??ˇMN + đ?›˝đ?›˝] đ??ˇđ??ˇđ??ˇđ??ˇđ??ˇđ??ˇĹžM,N + đ?›˝đ?›˝_ đ??žđ??žđ??žđ??žM,N + đ?‘˘đ?‘˘M,N

i = 1,‌..,134 (Firma),

(5)

t = 1,‌.,6 (2010-2015)

Ĺ&#x;eklindedir. Burada i, analiz sĂźrecine alÄąnan firmalarÄą, t, 2010 ile 2015 yÄąllarÄąnÄą kapsayan zaman

Ĺ&#x;eklindedir. Burada i, analiz sĂźrecine alÄąnan firmalarÄą, t, 2010 ile 2015 boyutunu, β deÄ&#x;iĹ&#x;kenlere katsayÄąlarÄą, u ise hata terimini gĂśstermektedir. yÄąllarÄąnÄą kapsayaniliĹ&#x;kin zaman boyutunu, β deÄ&#x;iĹ&#x;kenlere iliĹ&#x;kin katsayÄąlarÄą, u ise hata terimini gĂśstermektedir. Analiz sĂźrecinde ilk aĹ&#x;amada ele alÄąnan modeller için HavuzlanmÄąĹ&#x; En Kßçßk Kareler Analiz sĂźrecinde ilk aĹ&#x;amada ele alÄąnan modeller için HavuzlanmÄąĹ&#x; En Kßçßk(HEKKY) KareleretkinliÄ&#x;i YĂśnetimin (HEKKY) etkinliÄ&#x;i irdelenmiĹ&#x;tir. Bu kapsamda ilk YĂśnetimin irdelenmiĹ&#x;tir. Bu kapsamda ilk Ăśnce F Testi ile Olabilirlik OranÄą Testleri Ăśnce F Testi ile Olabilirlik OranÄą Testleri yapÄąlmÄąĹ&#x;tÄąr. Test sonuçlarÄą modelde yapÄąlmÄąĹ&#x;tÄąr. Test sonuçlarÄą modelde tĂźm yatay kesit birimlerine iliĹ&#x;kin hata terimlerinin sabit olduÄ&#x;una tĂźm yatay kesit birimlerine iliĹ&#x;kin hata terimlerinin sabit olduÄ&#x;una iliĹ&#x;kin H01 iliĹ&#x;kin H01 hipotezinin 1 anlamdĂźzeyinde dĂźzeyinde reddedildiÄ&#x;i gĂśrĂźlmektedir. DolayÄąsÄąyla model için hipotezinin % 1%anlam reddedildiÄ&#x;i gĂśrĂźlmektedir. DolayÄąsÄąyla HEKKY yeterli, etkin ve tutarlÄą sonuç vermemektedir. Olabilirlik OranÄą Testlerine iliĹ&#x;kin sonuçlar ise

22

EYLĂœListatistiksel - EKÄ°M modelde olarak % 1 anlam dĂźzeyinde sadece birim etkiler olduÄ&#x;unu yansÄątmaktadÄąr. Nitekim modelde birim sadece birim etkilerin varlÄąÄ&#x;ÄąnÄą sÄąnayan hipotez reddedilirken, zaman etkileri


MALİ

ÇÖZÜM

model için HEKKY yeterli, etkin ve tutarlı sonuç vermemektedir. Olabilirlik Oranı Testlerine ilişkin sonuçlar ise modelde istatistiksel olarak % 1 anlam düzeyinde sadece birim etkiler olduğunu yansıtmaktadır. Nitekim modelde birim sadece birim etkilerin varlığını sınayan hipotez reddedilirken, zaman etkileri irdeleyen hipotez reddedilememiştir. Araştırmada ele alınan modelde HEKK yönteminin etkin olmadığı, modelin bünyesinde birim etkiler barındırdığı sonucuna ulaşıldıktan sonra, tahmin için sabit etkiler ile rassal etkiler yöntemleri arasında tercih yapabilmek amacıyla Hausman Testi’nden yararlanılmıştır (Hausman, 1978). Test sonuçlarına göre model için sabit etkiler ile rassal etkiler yöntemleriyle elde edilen parametreler arasında sistematik bir farklılık olmadığına ilişkin boş hipotezin istatistiksel olarak reddedilemediği görülmektedir. Bu bulgu araştırmada BİST’e kota olmuş firmalardan 134 üne ait veriler ile dengeli panel veri seti oluşturulduğu hususu dikkate alındığında beklentileri destekler niteliktedir. Bu bağlamda modelde birim etkilerin bağımsız değişkenler ile korelasyonlu olmadığı varsayımı altında etkin sonuçlar türetebilen rassal etkiler yönteminin uygun olduğu sonucuna varılmıştır. Ele alınan modelde tek yönlü (birim) rassal etkiler tahmincisinin kullanılması gerektiği belirlendikten sonra, modelin bünyesinde değişen varyans, otokorelasyon ve birimler arası korelasyon problemlerini barındırıp barındırmadıkları irdelenmiştir. Bu kapsamda tahmin edilen model itibariyle “Levene,Brown ve Forsythe’ın F Testi”, “LM ve ALM Testleri” ile “PesaranCD ve Friedman Testleri” yapılmıştır (Brown, Forsythe, 1974; Levene, 1960; Pesaran, 2004). F Testi sonuçlarına göre modelin bünyelerinde değişen varyans barındırmadığına ilişkin boş hipotez % 10 anlam düzeyinde istatistiksel olarak reddedilmektedir. Model itibariyle otokorelasyon probleminin sınandığı testlerde Durbin Watson (2.7020726) ile Baltagi-Wu (LBI) (3.1289255) testi (Baltagi ve Wu, 1999) sonuçları eşik değerin üzerinde iken (otokorelasyon bulunmaktadır), LM ve ALM testleri ise ele alınan modelde otokorelasyon olmadığına ilişkin boş hipotezi reddedilememektedir. Modelde birimler arası korelasyonun varlığını irdeleyebilmek için kullanılan Friedman testi sonucuna göre istatistiksel olarak % 1 anlam düzeyinde birimler arası korelasyon bulunduğu görülmektedir. Pesaran Testine göre ise “modelde yer alan yatay kesit birimleri arasında korelasyon yoktur” şeklindeki boş hipotez % 1 anlam düzeyinde reddedilmektedir. Bu kapsamda araştırma sürecinde yararlanılan modelde değişen varyans, otokorelasyon ve birimler arası korelasyon EYLÜL - EKİM 2019

23


MALİ

ÇÖZÜM

problemlerinin varlığı halinde etkin sonuçlar türetebilen genelleştirilmiş kitle eşitliği tahmincisinden yararlanılmıştır. Söz konusu tahminci ile kurgulanan modele ilişkin sonuçlar Tablo 1’de yer almaktadır. Tablo 1. Genelleştirilmiş Kitle Eşitliği Tahmincisi Sonuçları Değişkenler Aktif Büyüklüğü

.0498862*** (.0177594)

Kurumsal Sahiplik

.0528508** (.0262559)

Kaldıraç Oranı

-.0267939 (.0432261)

Yönetim Kurulundaki Bağımsız Üye Sayısı

.3071603*** (.0206948)

Yönetim Kurulundaki Kadın Üye Sayısı

24

Model 1

-.0319443*** (.0101026)

Yönetim Kurulundaki

.0314862* (.0181663)

Bağımsız Deneti Görüşü

-.1489431* (.0773318)

Bağımsız Denetim Şirketi

.0239793 (.0323315)

Aile İşletmesi Olma

-.0678411*** (.0260203)

Sabit Terim

-.7022991*** (.2039867)

İterasyon 1: tolerans

.34373148

İterasyon 2: tolerans

.003133

İterasyon 3: tolerans

.00008386

İterasyon 4: tolerans

2.285e-06

İterasyon 5: tolerans

6.221e-08

Gözlem sayısı

803

Grup sayısı

134

Korelasyon

AR(1)

Ölçüm parametresi

2.905853

Wald Ki-kare (9)

347.71***

EYLÜL - EKİM


MALİ

ÇÖZÜM

Tabloda (*) ile işaretlenen katsayının p değeri % 10, (**) ile % 5 ve (***) ile ise % 1 düzeyinde istatistiksel açıdan anlamlıdır. Tabloda yer alan sonuçlara göre model için firmaların aktif büyüklüğü (pozitif ve % 1), kurumsal sahiplik (pozitif ve % 5), yönetim kurulu bağımsız üye sayısı (pozitif ve % 1), yönetim kurulu üye sayısı (negatif ve % 1), kadın üye sayısı (pozitif ve % 10), denetim görüşü (negatif ve % 10) ve aile işletmesi (negatif ve % 1) değişkenleri vergiden kaçınma göstergesi olarak Düzeltilmiş Ticari Kâr-Mali Kâr Farkını istatistiksel olarak anlamlı bir şekilde etkilemektedir. *

3.4. Analiz Sonuçları Bağımlı değişkenin “Düzeltilmiş̧ Ticari Kâr -Mali Kâr farkı” olarak belirlendiği model için 2010-2015 yıllarını kapsayan döneme ilişkin ancak bu kez 134 firmanın verileri dengeli panel veri analizi yapılacak şekilde düzenlenmiştir. Sonuçlara göre, firmaların aktif büyüklüğü (pozitif ve % 1), kurumsal sahiplik (pozitif ve % 5), yönetim kurulu bağımsız üye sayısı (pozitif ve % 1), yönetim kurulu üye sayısı (negatif ve % 1), kadın üye sayısı (pozitif ve % 10), denetim görüşü (negatif ve % 10) ve aile işletmesi olma (negatif ve % 1) değişkenleri ile vergiden kaçınma göstergesi olan Düzeltilmiş Ticari Kâr - Mali Kâr Farkı arasında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki bulunmaktadır. Ayrıca modelde kaldıraç oranı, denetim şirketlinin dört büyüklerden olması değişkenlerinin bağımlı değişken üzerinde istatistiksel olarak anlamlı bir etkisi olmadığı anlaşılmaktadır. Modelin sonuçları Tablo 2’de özetlenmiştir.

EYLÜL - EKİM 2019

25


MALİ

ÇÖZÜM

Tablo 2. Analiz Sonuçlarına Göre Kurumsal Yönetim Değişkenleri ve Vergiden Kaçıma İlişkisi Kurumsal Yönetim Değişkeni Aile İşletmesi Olma Denetim Şirketinin 4 Büyüklerden Olması Bağımsız Denetim Görüşü Yönetim Kurulundaki Bağımsız Üye Sayısı Yönetim Kurulundaki Kadın Üye Sayısı Yönetim Kurulu Üye Sayısı Kurumsal Sahiplik Seviyesi Kaldıraç Oranı (kontrol değişkeni) Aktif Büyüklüğü (kontrol değişkeni)

Düzeltilmiş̧ Ticari Kâr - Mali Kâr Farkını ile Ölçülen Vergiden Kaçınma İle İlişkisi Negatif yönlü (%1) Anlamlı değil Negatif yönlü (%10) Pozitif yönlü (%10) Pozitif yönlü (%10) Negatif yönlü (%1) Pozitif yönlü (%5) Anlamlı değil Pozitif yönlü (%1)

Tablodan görüldüğü üzere işletmeler büyüdükçe, kurumsal sahiplik oranı arttıkça, yönetim kurulundaki bağımsız üye ve kadın üye sayıları arttıkça işletmelerin vergiden kaçınma oranları da artmaktadır. Buna karşılık denetim görüşü olumlu olan işletmelerde, aile işletmelerinde ve daha büyük yönetim kuruluna sahip olan işletmelerde daha az vergiden kaçınma görülmektedir. Bu bulguların genel olarak vergiden kaçınma – kurumsal yönetim ilişkisi kısmında özetlenen önceki çalışmalarla tutarlı olduğunu söylemek mümkündür. Ancak kadın yönetim kurulu üyesinin sayısının artmasıyla vergiden kaçınmanın artması, kadınların riskten korunmak amacıyla vergiden kaçınma eğilimlerinin az olduğu yönündeki görüşe zıt bir bulgudur. Genel olarak büyük, kurumsal sahiplerin, yönetim kurulundaki bağımsız ve kadın üyelerin fazla olduğu, aile işletmesi olmayan işletmelerin daha etkin kurumsal yönetim uygulamalarının işareti olduğundan, analiz sonucunda kurumsal yönetim arttıkça vergiden kaçınmanın da arttığını söylemek mümkündür. 4. SONUÇ Kanunların izin verdiği avantajlardan ya da kanunlardaki boşluklardan yararlanmak, vergiyi doğuran olayı gerçekleştirmemek gibi farklı yöntemlerle uygulanan ve yasadışı bir işlem içermeyen vergiden kaçınma, işletmelerin ödemekle yükümlü oldukları vergiyi bazen bir süreliğine bazen de tamamen 26

EYLÜL - EKİM


MALİ

ÇÖZÜM

ortadan kaldıran uygulamalardır. Vergi planlamalarıyla vergiden hangi yöntemlerle ve hangi tutarlarla ne kadar kaçınılacağı konusunda bir strateji oluşturulmaktadır. Kurumsal yönetim günümüzde şirketi uzun dönemli başarıya ulaştıracak etkin, girişimci, sağduyulu bir yönetim mekanizması oluşturulmasına yardımcı olmak üzere oluşturulmaktadır (The Institute of Chartered Accountants in England and Wales, 10 Aralık 2016). İşletmelerin tüm paydaşlarının çıkarlarını gözetebilmek ve yöneticilerin kendi menfaatleri doğrultusunda karar vermelerini önlemek için oluşturdukları kurumsal yönetim uygulamaları hemen hemen tüm faaliyetlere nüfuz ettiğinden, işletmenin vergi planlamalarını da etkilemesi normaldir. İşletmenin ödeyeceği vergi miktarını ve zamanını planlarken paydaşların çıkarlarının ön planda tutulması adil, sorumlu, şeffaf ve hesap verebilir bir işletme için önemli bir adımdır. Bu ifadeden yola çıkarak bu çalışmada farklı kurumsal yönetim uygulamalarının vergiden kaçınmayla olan ilişkileri tespit edilmeye çalışılmıştır. Vergiden kaçınmayla ilişkili uluslararası çalışmaların neredeyse tamamında kullanılan, bu sebeple çalışmamızda da kontrol değişkeni olarak analizlere dâhil edilen kaldıraç oranının vergiden kaçınma davranışıyla herhangi bir ilişkisi tespit edilememiştir. Bu sebeple ülkemizdeki işletmelerin vergiden kaçınma eğilimlilerinin, finansman yapısından bağımsız olduğu söylenebilir. Çalışmada kullanılan vergiden kaçınma ölçüsü olan “düzeltilmiş mali kâr – ticari kâr farkı”, bu farkın kazanç̧ yönetiminden kaynaklanan kısmı ayrıştırarak, ödenmesi gereken ve gerçekte ödenen vergiler arasındaki farkın sadece vergiden kaçınmadan olan kısmını yansıtmaktadır. Bu modelinin sonuçları ile kurumsal yönetim değişkenleri arasındaki ilişki literatürdeki mevcut sonuçlarla büyük ölçüde tutarlılık göstermektedir. Sonuçlara göre işletmelerde kurumsal yönetim mekanizmaları güçlendikçe işletmenin vergiden kaçınma eğiliminde artış gözlenmiştir. İşletmelerin büyüklüğünün, kurumsal sahiplik oranının, yönetim kurulundaki kadın üye sayısının ve bağımsız üye sayısının artması durumunda vergiden kaçınma artmakta; yönetim kurulu üye sayısının artması, işletmenin aile işletmesi olması ve denetim görüşünün olumlu olması durumlarında ise vergiden kaçınma azalmaktadır. Çalışma sonuçlarından kâr yönetimi uygulamalarından bağımsız bir vergiden kaçınma politikası benimsemek isteyen işletmelerin (düzeltilmiş ticari kâr – mali kâr farkı ile hesaplanan vergiden kaçınmayı artırmak için) kurumsallaşmaya önem vermeleri gerektiği görülmektedir. Özellikle yönetim EYLÜL - EKİM 2019

27


MALİ

ÇÖZÜM

kurulu oluşumunun bu konuda önemli olduğu görülmektedir. Üye sayısı göreli olarak daha az fakat bağımsız üye ve kadın üye sayısı daha fazla olan işletmelerin daha fazla vergiden kaçınabildikleri göz önünde bulundurularak bu doğrultuda bir yapılanma tercih edilebilir. Bunun dışında denetim görüşünün olumlu olduğu yıllarda daha agresif vergi politikaları izlenebildiği göz önüne alınarak iç kontrol sisteminin iyileştirilerek kriterlere uygun işlem ve kayıtların yapılmasının sağlanması da vergiden kaçınmanın artmasını sağlayacaktır. Ayrıca aile işletmesi olma ve kurumsal sahiplik de vergiden kaçınma davranışını etkilemektedir. Aile işletmelerinde vergiden kaçınmanın daha az olduğu sonucundan hareketle, bu konuda ilerlemek isteyen aile işletmelerinin fazladan çaba göstermeleri gerekebilir. Ayrıca aile işletmesi olsun ya da olmasın işletmeler ortaklık yapılanmalarında daha fazla kurumsal ortağa yer vererek de vergiden kaçınmayı artırabilirler. Sonuç olarak bu çalışma kapsamında yapılan analizler, vergiden kaçınmanın ile kurumsal yönetim arasında genel olarak pozitif yönlü bir ilişki tespit etmiş olmakla beraber, vergiden kaçınmanın ölçümünde farklı yöntemlerin kullanıldığında kurumsal yönetim ile ilişkiler açısından farklı sonuçlar ortaya çıkması da mümkündür. Bu ölçüm yöntemlerinden hangisinin ülkemizdeki işletmeler için daha geçerli ve güvenilir olduğunu belirlemek için farklı örneklem ve metotlarla bu alanda daha fazla çalışma yapılması önerilmektedir. KAYNAKÇA Amiram, D., Bauer, A. M. ve Frank, M. M. (2013). Corporate Tax Avoidance and Managerial Incentives Generated by Shareholder Dividend Tax Policy Erişim Adresi: http://www8.gsb.columbia.edu/faculty-research/ sites/facultyresearch/files/accounting/AMIRAM.BURTON.2013.pdf Annuar, H. A., Salihu, I. A., Obid, S. N. S., (2014). “Corporate Ownership, Governance and Tax Avoidance: An Interactive Effects”, Procedia - Social and Behavioral Sciences, ss. 150 – 160, International Conference on Accounting Studies 2014, ICAS 2014, 18-19 August 2014, Kuala Lumpur, Malaysia. Armstrong, C.S., Blouin, J. L. and Larcker, D.F. (2012). The Incentives for Tax Planning, Journal of Accounting and Economics, 53 (1-2), 391-411. Armstrong, C.S., Blouin, J.L., Jagolinzer, A.D. and Larcker, D.F. (2015). Corporate Governance, Incentives and Tax Avoidance, Journal of Accounting and Economics, 60 (1), 1-17. 28

EYLÜL - EKİM


MALİ

ÇÖZÜM

Baltagi, B.H. (2005). Econometric analysis of panel data. 3. bs. West Sussex: John Wiley & Sons Ltd. Baltagi, B.H. and Wu, P.X. (1999). Unequally spaced panel data regressions with AR(1) disturbances. Econometric Theory, 15, 814-823. Bauer, A. (2011). Internal Control Quality as an Explanatory Factor of Tax Avoidance, (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi) School of Accounting & Finance University of Waterloo Bauer, A. (2014). Tax Avoidance and the Implications of Weak Internal Controls, Contemporary Accounting Research, 33 (2), 449 – 486. Boussaidi, A. and Hamed, M. S. (2015). The Impact of Governance Mechanisms on Tax Aggressiveness: Empirical Evidence From Tunisian Context, Journal of Asian Business Strategy, 5, (1), 1-12. Brown, M. and Forsythe, A. (1974), Robust test for the equality of variances, Journal of the American Statistical Association, 69, 364-367. Chen, K. P. and Chu, C. Y. C. (2005). Internal Control vs. External Manipulation: A Model of Corporate Income Tax Evasion, RAND Journal of Economics, 36, 151 – 164. Chen, S., Chen, X., Cheng, Q. And Shevlin, T. (2010). Are Family Firms More Tax Aggressive Than Non-Family Firms?, Journal of Financial”Economics, 95, 41-61. Desai, M. and Dharmapala, D. (2006). Corporate Tax Avoidance and Highpowered Incentives, Journal of Financial Economics, 79, (1), 145–179. Desai, M. ve Dharmapala, D. (2009). Corporate Tax Avoidance and Firm Value, The Review of Economics and Statistics, 91, (3), 537-546. Donohoe, M. P. ve Knechel, W. B. (2014). Does Corporate Tax Aggressiveness Influence Audit Pricing?, Contemperory Accounting Research, 31, (1), 284– 308. Dyreng, S., Hanlon, M., and Maydew, E. (2008). Long-Run Corporate Tax Avoidance, The Accounting Review, 83, (1), 61-82. Edgar, T. (2007). Designing and Implementing a Target-Effective General Anti- Avoidance Rule, Tax Avoidance in Canada After Canada Trustco and Mathew, (ed.) D Duff and H Erlichman, ss. 221 – 226. Egger, P., Eggert, W. and Winner, H. (2010).Saving Taxes Through Foreign Plant Ownership, Journal of International Economics, 81, 99 – 108. Gaertner, F. B. (2014). CEO After-Tax Compensation Incentives and Corporate Tax Avoidance, Contemporary Accounting Research, 31, (4), 1077 – 1102. EYLÜL - EKİM 2019

29


MALİ

30

ÇÖZÜM

Graham, L. and Bedard, J. C. (2015) Internal Control Deficiencies in Tax Reporting: A Detailed View, Accounting Horizons, 29, (4), 917 – 942. Hanlon, M. and Heitzman, S. (2010). A Review of Tax Research, Journal of Accounting and Economics, 50, (2-3), 127–178. Hausman, J.A. (1978). Specification tests in econometrics, Econometrica, 46,(6), 1251-1271. Hoi, C.K., Wu, Q. and Zhang, H. (2013). Is Corporate Social Responsibility (CSR) Associated with Tax Avoidance? Evidence from Irresponsible CSR Activities, The Accounting Review, 88, (6), 2025-2059. Kay, J.A. (1980), The Anatomy of Tax Avoidance, Income Distribution: The Limits to Redistribution; Proceedings of the 31st Symposium of the Colston Research Society, University of Bristol (John Wright), ss. 135-148. Klassen, K.J., Lisowsky, P. and Mescall, D. (2016). The Role of Auditors, Non- Auditors, and Internal Tax Departments in Corporate Tax Aggressiveness, The Accounting Review, 91, (1), 179 – 205. Landry, S., Deslandes, M. ve Fortin, A. (2013). Tax Aggressiveness, Corporate Social Responsibility and Ownership Structure, Journal of Accounting, Ethics & Public Policy, 14, (3), 611 – 645. Lanis, R. and Richardson, G. (2015). Is Corporate Social Responsibility Performance Associated with Tax Avoidance?, Journal of Business Ethics, 127,(2), 439- 457. Levene, H. (1960), Robust tests for equality of variances, Contributions to Probability and Statistics, (I. Olkin), 278-292. Palo Alto, CA: Standford University Press. Mahenthiran, S. and Kasipillai, J. (2012). Influence of Ownership Structure and Corporate Governance on Effective Tax Rates and Tax Planning: Malaysian Evidence, Australian Tax Forum, 27, (4), 941 – 969. Martinez, A.L. and Lessa, R.C. (2014). The Effect of Tax Aggressiveness and Corporate Governance on Audit Fees: Evidences from Brazil, Journal of Management Research, 6, (1), 95 – 108. Martinez, A.L., Ribeiro, A.C. and Funchal, B. (2015). The Sarbanes Oxley Act and Taxation: A Study of the Effects on the Tax Aggressiveness of Brazilian Firms, Xv Congresso USP Controladoria e Contabilidade - 2015, At São Paulo – SP. McGuire, S.T., Omer, T.C. and Wang, D. (2012). Tax Avoidance: Does Tax-Specific Industry Expertise Make a Difference?, The Accounting Review, 87,(3), 975-1003. EYLÜL - EKİM


MALİ

ÇÖZÜM

Minnick, K., and Noga, T. (2010). Do Corporate Governance Characteristic Influencing Tax Management?, Journal of Corporate Finance, 16, 703 – 718. Organisation for Economic Co-Operation and Development (OECD). Glossary of Tax Terms Erişim Adresi: http://www.oecd.org/ctp/ glossaryoftaxterms.htm Pesaran, M.H. (2004). General diagnostic tests for cross section dependence in panels. CESIFO Working Paper, NO. 1229. Phillips, J.D. (2003). Corporate Tax-Planning Effectiveness: The Role of Compensation-Based Incentives, The Accounting Review, 78, (3), 847 – 874. Rego, S.O. and Wilsom, R. (2012), Equity Risk Incentives and Corporate Tax Aggressiveness. Journal of Accounting Research, 50, 775 – 810. Richardson, G., Taylor, G., Lanis, R. (2013). The Impact of Board of Director Oversight Characteristics on Corporate Tax Aggressiveness: An Empirical Analysis, Journal of Accounting and Public Policy, 32, (3), 68 – 88. Richardson, G., Wang, B. and Zhang, X. (2016). Ownership Structure and Corporate Tax Avoidance: Evidence from Publicly Listed Private Firms in China, Journal of Contemporary Accounting and Economics, 12, (2), 141158. Scheffer, D. (2013). The Ethical Imperative of Curbing Corporate Tax Avoidance, Ethics & International Affairs (Cambridge University Press), 27, (4), 361 – 369. Shafer, W.E. and Simmons, R.E. (2008). Social Responsibility, Machiavellianism and Tax Avoidance: A study of Hong Kong Tax Professionals, Accounting, Auditing & Accountability Journal, 21 (5), 695 – 720. Steijvers, T. ve Niskanen, M. (2014). Tax Aggressiveness In Private Family Firms: An Agency Perspective, Journal of Family Business Strategy, 5, 347357. The Institute of Chartered Accountants in England and Wale Erişim Adresi: https://www.icaew.com/technical/corporate-governance/principles/ principles-articles/does-corporate-governance-matter Tresch, R. (2002). Public Finance, A Normative Theory. San Diego: Academic Press. Watson, L. (2015). Corporate Social Responsibility, Tax Avoidance, and Earnings Performance, The Journal of the American Taxation Association, 37, (2), 1-21.

EYLÜL - EKİM 2019

31


MALİ

ÇÖZÜM

Weisbach, A.D. (2003). Corporate Tax Avoidance. Proceedings from National Tax Association ninety sixth annual conference. Chicago: Illinois. Zemzem, A. and Ftouhi, K. (2013). The Effects of Board of Directors’ Characteristics on Tax Aggressiveness, Research Journal of Finance and Accounting, 4, (4), 140-147. Zhang, H-X. Ve Han, M-F. (2008). Tax Planning Analysis Based on Listed Company With Different Ownership Structure - The Empirical Evidence From State- Owned Listed Company And Private Listed Company in China. China Soft Science, 9, 122 – 131.

32

EYLÜL - EKİM


MALİ

29(155), 33-54

ÇÖZÜM

ARAŞTIRMA MAKALESİ

MALİ ÇÖZÜM DERGİSİNDE YAYINLANAN MAKALELERİN BİBLİYOMETRİK ANALİZİ BIBLIOMETRIC ANALYSIS OF THE ARTICLES PUBLISHED IN THE JOURNAL OF FİNANCİAL ANALYSİS Dr. Öğr. Üyesi Yusuf DİNÇ*3 4 Doç. Dr. Selim CENGİZ ** ÖZ Bu çalışmada; Ocak, Mart, Mayıs, Temmuz, Eylül ve Kasım ayı olmak üzere yılda altı defa yayımlanan, Mali Çözüm Dergisinde 2010-2017 yılları arasında basılmış olan hakemli 225 makalenin incelenmesi amaçlanmıştır. Verilerin analizinde nitel araştırma yöntemlerinden olan bibliyometrik (içerik) analiz yönteminden yararlanılmıştır. Çalışmanın amacı kapsamında; yazar başına düşen makale sayısı, makalelerin yazım dili, atıf ve sayfa sayısı; yazarların çalıştıkları kurumları, cinsiyeti, unvan dağılımları; makalelerde kullanılan yöntemler, veri toplama teknikleri; derginin en verimli yazarları, makalelerin çok yazarlılık durumu açısından inceleme yapılmıştır. Çalışma sonucunda en fazla makalenin 2014 ve 2016 yıllarında, en az makalenin 2015 yılında yapıldığı; incelenen dönemde 240 erkek ve 83 kadın yazarın çalışma yaptığı; dergiye en çok katkıyı doktor öğretim üyelerinin yaptığı ve incelenen makalelerde toplam 5143 kaynaktan yararlanıldığı, bunlarında çoğunlukla yerli kaynaklar olduğu tespit edilmiştir. Ayrıca incelenen makalelerin çoğunlukla uygulamalı çalışmalar olduğu ve en çok çalışmanın Akdeniz Üniversitesi, İstanbul Üniversitesi ve Özel Sektör mensubu yazarlar tarafından yapıldığı belirlenmiştir. Anahtar Sözcükler: Mali Çözüm Dergisi, Bibliyometrik Analiz. ABSTRACT In this study; the aim of this study is to examine 225 peer reviewed articles published in Journal of Financial Analysis between 2010-2017, published six times a year in January, March, May, July, September and November. The bibliometric (content) analysis method, which is one of the qualitative *3 * Kırıkkale Üniversitesi İİBF İşletme Bölümü. https://orcid.org/0000-0002-2221-737X ** 4** Çankırı Üniversitesi İİBF Bankacılık ve Finans Bölümü. https://orcid.org/0000-0002-2013-9590 Makale Geliş Tarihi: 31.05.2019 Yayın Kurulu Kabul Tarihi: 27.08.2019

EYLÜL - EKİM 2019

33


MALİ

ÇÖZÜM

research methods, was used in the analysis of the data. Within the scope of the study; number of articles per author, publication language of articles, number of citation and pages; the institutions where the authors work, gender, titles of authors; methods used in articles, data collection techniques; the most widely published authors in the journal and articles were examined in terms of multiple authorship. As a result of the study, the most of the articles were published in 2014 and 2016, while the least was in 2015; 240 male and 83 female writers in the period examined; the most contribution to the journal was made by the assistant professor and the articles reviewed, a total of 5143 references were used and these were mostly domestic sources. Finally, it is determined that the articles reviewed mostly consist of applied studies and the most studies are written by the authors of Akdeniz University, Istanbul University and Private Sector. Keywords: Journal of Financial Analysis, Bibliometric Analysis. 1. GİRİŞ Bibliyometri, temelde sayım yapmaya dayalı bir inceleme alanıdır. Bibliyometrik araştırmalar, belgelerin ya da yayınların belirli özelliklerinin analiz edilmesi ve bilimsel iletişime ilişkin çeşitli bulguların elde edilmesi esasına dayanmaktadır (Al ve Coştur, 2007: 144). Dergilerde bibliyometrik analizler yapmak, dergilerin gelişim seyrini göstermesi açısından büyük önem arz etmektedir. Bu bağlamda, dergi yönetimleri ve bağlı olduğu kurumlar için bibliyometrik çalışmalar, stratejik kararların alınması açısından önem taşır. Dergilerin yayın hayatındaki seyrini görmek, eksikliklerin tespiti ve derginin amacına ne düzeyde uyum sağladığı gibi önemli bulguların elde edilmesini sağlamaktadır (Erbaşı vd., 2017: 207). Ayrıca herhangi bir bilim dalında yapılmış olan yazılı çalışmaların belirli dönemler itibariyle incelenmesi; o alandaki gelişim düzeyinin belirlenmesine ve yoğun olarak çalışılmış konuların belirlenmesine katkı sağlamaktadır (Hotamışlı ve Erem, 2014: 2). Bibliyometrik çalışmaların, muhasebe ve muhasebe dergilerindeki incelemelerinin önemi giderek artmaktadır. Bu durumun nedeni ise, muhasebe biliminin giderek gelişmesiyle önemli hale gelmesi ve bu konuda yayın yapan bilim insanının sayısının artmasıdır. Bilim insanlarının ve meslek kuruluşlarının muhasebe literatürüne sağladıkları katkılarının incelenmesine duyulan merakla, bu kişilerin ve kuruluşların araştırma performansının değerlendirilmesi gereksinimi bu artışın nedenleri arasındadır. Farklı 34

EYLÜL - EKİM


MALİ

ÇÖZÜM

muhasebe konuları ve dergileriyle ilgili yapılacak bibliyometri çalışmaları, bu alanlara ilişkin kapsamlı bir bakış açısı sağlayarak alana katkıda bulunabilir. Bu çalışmalarla; hangi konularda bilgi birikiminin daha fazla hangilerinde daha az olduğunu, bu alandaki en verimli kurumların ve yazarların hangileri olduğunu, zaman içinde araştırmacıların hangi kaynaklardan bilgi sağlamayı daha fazla tercih ettiklerini ve alandaki yayınlara ilişkin literatürün gelişim hızını belirlemek mümkün olabilecektir (Özel ve Kozak, 2012: 717). Mali çözüm dergisi de bu dergilerden birisidir. 1991 yılından yayın hayatına başlayan ve gerek akademisyenler gerekse de meslek mensupları tarafından akademik gelişimini sürdüren, uluslararası akademik ve hakemli bir dergi olan Mali Çözüm Dergisi Tübitak- Ulakbim ve EBSCO tarafından taranmaktadır. Yapılan literatür taraması sonucunda Mali Çözüm Dergisini inceleyen bibliyometrik çalışmaya rastlanılmamıştır. Bu kapsamda çalışmanın amacı, Mali Çözüm Dergisinde yayımlanan hakemli makalelerin bibliyometrik özelliklerini incelemektir. Çalışmada öncelikle; Türkiye’de muhasebe alanında ve dergilerinde yapılmış çeşitli bibliyometrik analizin kullanıldığı çalışmalar özetlenmiştir. Daha sonra Mali Çözüm Dergisine yönelik yapılan bibliyometrik analizi sonucunda elde edilen bulgular değerlendirmiştir. Mali Çözüm Dergisinin bibliyometrik açıdan ilk kez analiz edilmesi yapılan çalışmanın özgünlüğünü yansıtmakta ve literatüre katkı sağlayacağı düşünülmektedir. 2. LİTERATÜR TARAMASI Literatürde ilk bibliyometrik araştırma, Cole ve Eales tarafından 1917 yılında gerçekleştirilmiştir. Çalışmada; 1550-1860 döneminde karşılaştırmalı anatomi alanında yayınlanan çalışmaların istatistiki analizi yapılmıştır. 1923 yılında İngiliz Patent Ofisi’nde resmi bir kütüphaneci olan E. Wyndham Hulme tarafından tarih bilimi alanında istatistiki bir analiz gerçekleştirilmiştir. Daha sonra 1927 yılında P.L.K. Gross ve E.M. Gross tarafından Journal of the American Chemical Society Dergisi’nde yayınlanan makalelerin kaynakçalarının değerlendirildiği bir çalışma yapılmış ve bu anlamda Gross&Gross’un yaptığı çalışma atıf analizi alanında ilk çalışma olarak kabul edilmektedir (Polat vd., 2013; Akgün ve Karataş, 2017; Hotamışlı ve Erem, 2014). Türkiye’de ise bibliyometrik anlamda yapılan ilk çalışmanın 1970 yılında Özinönü tarafından yayınlanan “Growth in Turkish Positive Basic Sciences” olduğu kabul edilmektedir. Eserde astronomi, biyoloji, fizik, EYLÜL - EKİM 2019

35


MALİ

ÇÖZÜM

kimya, matematik, yer bilimleri alanlarındaki bilimsel verimliliğin ölçülmesi amaçlanmıştır. 1990 ve daha sonraki yıllarda da bu konuyla ilgili çalışmaların sayısında artış yaşanmaya başlanmıştır (Al, 2008: 10). Son yıllarda Türkiye’de bibliyometrik çalışmaların arttığını söylemek mümkündür. Muhasebe konusunda ve muhasebe dergilerine ilişkin olarak ilgili alan yazında gerçekleştirilmiş olan çok sayıda bibliyometrik çalışma yer almaktadır. Bu çalışmalar Tablo 1’de özetlenmiştir. Tablo 1. Muhasebe Alanında Yapılmış Bibliyometrik Çalışmaların Literatür Taraması Yazarın Adı

Dönem

Dergi ve Çalışmanın Adı

Mali Çözüm Selimoğlu ve Uzay (2007)

19952006

Türkiye’de Son 10 Yılda Bağımsız Denetim Alanında Yapılan Araştırmalar: Literatür Taraması

Uluslararası Alanya İşletme Fakültesi Dergisi Akçakanat vd. (2013)

36

EYLÜL - EKİM

20042011

Türkiye Muhasebe Standartları Çalışmalarının İçerik Analizi Bakımından Değerlendirilmesi (2004-2011)

Çalışmanın Bulguları Çalışmada, Türkiye’de bağımsız denetimle ilgili yayımlanmış 85 bildiri ve 225 makale olmak üzere toplam 310 araştırma incelemiştir. Çalışma sonucunda, bağımsız denetimle ilgili genel olarak meslek ahlakı, hile denetimi, iç kontrol ve iç denetim, elektronik ortamda denetim vb. konular olduğu ve bunların çoğunlukla teorik veya derleme niteliğinde olduğu tespit edilmiştir. Bu çalışmalarında genellikle meslek mensuplarından ziyade akademisyenlerce tek yazarlı olarak yapıldığı belirlenmiştir. Son olarak, denetimle ilgili önemli olan denetim planlaması ve denetim kanıtları gibi konularda az sayıda; e-ticaret ve denetim, grup şirketlerde denetim gibi konularda ise hiçbir çalışmaya rastlanılmamıştır. Çalışmada, incelenen dönemde Türkiye Muhasebe Standartları konusunda yapılan 168 makale incelenmiştir. Çalışma sonucunda, muhasebe standartları konusundaki çalışmaların genellikle 2009-2010 yılları arasında yapıldığı tespit edilmiştir. Ayrıca KOBİ standartlarının ve muhasebe standartlarının uygulamalarının genel etkisini inceleyen çalışmaların sayısı diğer standartlardan daha yüksektir. Genel olarak, bazı muhasebe ve raporlama standardı ile ilgili makale çalışmasının çok fazla olmasına rağmen bazı standartlar ile ilgili çalışma sayısının yok denecek kadar az olduğu (TMS 17, TMS 24, TMS 26, TMS 29, TMS 31, TMS 32, TMS 33 ve TMS 34) tespit edilmiştir.


MALİ

MUFAD

Alkan (2014)

19842012

Türkiye’de muhasebe alanında yapılan lisansüstü tez çalışmaları üzerine bir araştırma (1984-2012).

MUFAD

Hotamışlı ve Erem (2014)

20052013

Muhasebe ve Finansman Dergisi’nde Yayınlanan Makalelerin Bibliyometrik Analizi Journal of Accounting, Finance and Auditing Studies

Şentürk ve Fındık (2015)

20062014

Türkiye’deki akademik dergilerde çevre muhasebesi alanında 2006–2014 yılları arasında yayınlanmış bilimsel makalelerin içerik analizi MUFAD

Yücel vd. (2015)

20072014

Türkiye’de Muhasebe ve Finansal Raporlama Standartları Konularında Yayınlanmış Akademik Çalışmalar (20072014 Arası Literatür Taraması)

ÇÖZÜM

Çalışmada, incelenen dönemde muhasebe alanında yazılan 656 lisansüstü tezi incelenmiştir. Tezler, konularına, kullanılan yönteme, geliştirilen öneri ve alana katkı gibi belirli kriterlere göre sınıflandırılmıştır. Çalışma sonucunda, tezlerin çoğunlukla 2001-2012 döneminde ve Marmara Üniversitesinde hazırlandığı ve 2003-2006 yılları arasında hazırlanan tezlerin konu olarak çoğunlukla enflasyon muhasebesi olduğu; 20102012 yılları arasında ise Uluslararası Finansal Raporlama Standartlarına yoğunlaştığı tespit edilmiştir. Muhasebe standartlarından en çok TFRS 8, TMS 41, KOBİ TFRS, TMS 12, TMS 1, TMS 23 gibi standartlar incelendiği belirlenmiştir. Çalışmada, muhasebe ve finansman dergisinde yayınlanan toplam 562 makale incelenmiştir. Çalışma sonucunda, en çok finansal performans, kamu ekonomisi ve finansal piyasalar konularının incelendiği belirlenmiştir. Ayrıca en fazla yayını Marmara, Trakya ve İstanbul Üniversiteleri yapıp, toplamda 112 kurum katkıda bulunmuştur. Atıf yapılan kaynaklara bakıldığında sırasıyla; dergiler, diğer kaynaklar, kitaplar ve bildirilerin yer aldığı belirlenmiştir. Son olarak dergiye toplamda 250 atıf yapılmış olup, çalışmaların genellikle bireysel yapıldığı tespit edilmiştir. Çalışmada, incelenen dönemde çevre muhasebesi konusunda yapılan 40 makale değerlendirilmiştir. Çalışma sonucunda, makalelerin çoğunlukla iki yazarlı ve tek yazarlı olarak yapıldığı tespit edilmiştir. Ayrıca çalışmaların çoğunlukla teorik veya derleme niteliğinde olduğu belirlenmiştir. Son olarak makalelerde çevrenin muhasebeyi ilgilendiren yönü ile işletmenin çevresel faaliyetleri sonucunda oluşan olumsuzluklara ilişkin maliyetlerine yönelik hem muhasebe kayıtları hem de raporlama kapsamında bilgi ve öneriler yer aldığı tespit edilmiştir. Çalışmada, Türkiye’de muhasebe ve finansal raporlama standartları konularında yayınlanan 493 makale ile 300 yüksek lisans ve 64 doktora tezi analiz edilmiştir. Bu yayınların, muhasebe ve finansal raporlama standartlarını hangi yöntemlerle ve konularla birlikte yapıldığı incelenmiştir. Çalışma sonucunda, en çok akademik yayın yapılan yılın 149 çalışma ile 2012 olduğu ve toplam 47 dergide TMS/TFRS konusunda yayın yapıldığı tespit edilmiştir. Ayrıca en çok çalışmanın standartların bütününü ele alan genel incelemeler şeklinde yapıldığı, en çok makalenin Mali Çözüm, Vergi Dünyası Dergisi ile Muhasebe ve Finansman Dergisinde yayımlandığı, en çok tezin ise Marmara Üniversitesi bünyesinde yazıldığı tespit edilmiştir.

EYLÜL - EKİM 2019

37


MALİ

Tosunoğlu ve Çam (2016)

ÇÖZÜM

Gümüşhane Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Elektronik Dergisi 20002014

Türkiye’de Maliyet Alanında Yapılan Lisansüstü Tez Çalışmaları Üzerine Bir Araştırma

Muhasebe ve Denetime Bakış Dergisi Akgün ve Karataş (2017)

20102017

Muhasebe ve Denetime Bakış Dergisinde Yayımlanan Makalelerin Bibliyometrik Analizi (2000-2016)

MÖDAV

Kıymetli Şen vd. (2017)

38

EYLÜL - EKİM

20092015

Muhasebe Araş. Muhasebe Eğitiminin Yeri ve Önemi: Muhasebe Dergileri Üzerinde Bibliyometrik Bir Araştırma

Çalışmada, incelenen dönemde Türkiye’de yayımlanmış ve maliyet alanında gerçekleştirilen 192 yüksek lisans ve 78 doktora tezi değerlendirilmiştir. Çalışma sonucunda, maliyetle ilgili işletme alanında yapılan tezlerin çoğunlukla Türkçe olduğu ve Marmara, Gazi ve Atatürk üniversitelerinde yapıldığı tespit edilmiştir. Ayrıca tezlerin genellikle imalat sektöründe faaliyet gösteren işletmelere yönelik olarak, örnek olay çalışması ve ikincil verilerin kullanıldığı belirlenmiştir.

Çalışmada, incelenen dönemde yayımlanmış 49 sayıdaki 380 makale değerlendirilmiştir. Ayrıca makalelerin yazarların cinsiyetlerine, unvanlarına, yazarların dergi açısından verimlilik düzeyleri, çalıştıkları kurumlar, makalelerin yöntemi, kaynakçaların türü, kaynak sayısı ve sayfa sayısı incelenmiştir. Çalışma sonucunda, yayımlanan makalelerin çoğunlukla maliyet-yönetim muhasebesi ve Denetim alanlarında olduğu, bu çalışmalarında çoğunlukla Dokuz Eylül, Ankara ve Gazi Üniversi mensubu ve Yrd. Doç. Dr. (Dr Öğr. Üyesi) unvanına sahip olduğu tespit edilmiştir. Ayrıca en çok makale 2006 yılında (32 adet), en az makale ise 2013 yılında (14 adet) yayımlandığı belirlenmiştir. Son olarak da makalelerde en çok yerli kaynak kullanılarak atıf yapıldığı, genelde bireysel çalışmalara yer verildiği sonucu elde edilmiştir. Çalışmada, incelenen dönemde MÖDAV, MUFAD, BAKIŞ ve MUVU’da yayımlanan 852 adet makale incelenmiştir. Bu makalelerden muhasebe eğitimi konusunda yapılmış 52 makale detaylı olarak değerlendirilmiştir. Muhasebe eğitimi konusunda en fazla makalenin 2009 yılında yayımlandığı tespit edilmiştir. Ayrıca bu konuda yayımlanan makalelerin toplam 103 yazar tarafından yazıldığı ve bu yazarların çoğunlukla Akdeniz, Dokuz Eylül, Dumlupınar ve Gazi Üniversitesi mensubu ve Yrd. Doç. Dr. (Dr Öğr. Üyesi) unvanına sahip olduğu tespit edilmiştir. Son olarak muhasebe eğitimi konusunda yazılan makalelerde çoğunlukla ampirik yöntem kullanıldığı belirlenmiştir. Bunu da en çok MÖDAV ve MUFAD’da yayımlanan makalelerin tercih ettiği tespit edilmiştir.


MALİ

MUFAD

Tosunoğlu ve Cengiz (2017)

2010 – 2016

Türkiye’de 20102016 Yıllarına İlişkin Yönetim Muhasebesi Alanında Yapılan Çalışmaların Değerlendirilmesi

MUVU Özbek ve Badem (2018)

20082017

Muhasebe Ve Vergi Uygulamaları Dergisi’nde Yayımlanmış Makalelerin Bibliyometrik Analizi (2008-2017)

ÇÖZÜM

Çalışmada, incelenen dönemde yönetim muhasebesi alanında yapılan çalışmaların genel profilinin değerlendirilmesini içermektedir. Bu kapsamda 2010-2016 yılları itibariyle Türkiye’de muhasebe alanında en fazla makalenin yer aldığı MUFAD, MÖDAV, Mali Çözüm, Muhasebe ve Denetime Bakış ve Muhasebe ve Vergi Uygulamaları dergilerinde yayınlanan yönetim muhasebesiyle ilgili 118 makale incelenmiştir. Çalışma sonucunda, makalelerin genellikle maliyet yönetimi, maliyet muhasebesi ve performans ölçümü ve değerlendirme konularını içerdiği tespit edilmiştir. Ayrıca makalelerin çoğunlukla firmalara odaklandığı, ikincil veri kaynağı tercih edildiği ve genellikle örnek olay çalışması yönteminin kullanıldığı tespit edilmiştir. Çalışmada, incelenen dönemde yayımlanmış 29 sayıdaki 149 makale değerlendirilmiştir. Ayrıca makalelerin yazarların cinsiyetlerine, unvanlarına, yazarların dergi açısından verimlilik düzeyleri, çalıştıkları kurumlar, makalelerin yöntemi, anahtar kelime sayısı, kaynak sayısı ve ilgili olduğu konular incelenmiştir. Çalışma sonucunda, derginin yayımlanmış sayılarında ortalama 4-7 makale olduğu, yazarların yüzde 27’si kadın, yüzde 73’ü erkek olduğu belirlenmiştir. Ayrıca makale başına ortalama sayfa sayısı 21, ortalama anahtar kelime sayısı yaklaşık 3, ortalama kaynak sayısı 22’dir. Son olarak en çok makalesi olan yazarın Gazi Üniversitesi mensubu olduğu ve muhasebe standartları konusunda çalışma yapıldığı tespit edilmiştir.

MUVU

Temelli ve Karcıoğlu (2018)

20102017

Muhasebe ve Vergi Uygulamaları Dergisinde Yayınlanan Makalelerin Bibliyometrik Analizi: 2010-2017 Dönemi

Çalışmada, incelenen dönemde yayımlanmış 24 sayıdaki 123 makale değerlendirilmiştir. Ayrıca çalışma, genel olarak Özbek ve Badem (2018) yapmış oldukları çalışmanın amacı, kapsamı, yöntemi ve sonucu olarak benzerdir.

EYLÜL - EKİM 2019

39


MALİ

ÇÖZÜM

3. ARAŞTIRMANIN METODOLİJİSİ Bu araştırmanın amacı, Mali Çözüm Dergisinin 2010-2017 yılları arasında yayımlanmış makaleleri analiz ederek derginin bibliyometrik profilini oluşturmaktır. Bu kapsamda Mali Çözüm Dergisinde incelenen dönemde yayınlanmış 225 makale bibliyometrik açıdan incelenmiştir. Çalışmada aşağıdaki konular hakkında incelemede bulunulmuştur;  Derginin Yıllar İtibariyle Makale Sayısı, Yazım Dili ve Sayfa Sayısı,  Makalelerin Yazarların Cinsiyetlerine ve Unvanlarına Göre Dağılımı,  Makalelerin Kaynak ve Atıf Sayılarına Göre Dağılımı,  Makalelerin Araştırma Yöntemlerine Göre Dağılımı,  Makalelerin Veri Toplama Yöntemleri ve Örneklem Sayılarına Göre Dağılımı,  Makalelerin Konularına Göre Dağılımı,  Makalelerde Kullanılan İstatistiki Teknikler,  Makalelerin Unvan ve Yazar Sayılarına Ait Bilgiler,  Makale Yazarlarının Unvan, Çalıştığı Kurum ve Makale Sayılarına Ait Bilgiler,  Makalelerin Yazarların Çalıştıkları Kurumlara Göre Dağılımı. 4. ARAŞTIRMANIN BULGULARI 4.1. Makale Sayısı, Yazım Dili ve Sayfa Sayısının Yıllara Göre Dağılımı Mali Çözüm Dergisinde yılda altı defa yayımlanan makale sayısının yıllar itibariyle dağılımı Grafik 1’de gösterilmiştir. Grafik 1. Makale Sayısının Yıllara Göre Dağılımı MAKALE SAYISI 40 35 30 25 20 15 10 5 0

27

2010

34

32 25

2011

23

2012

2013

34

34

2016

2017

21

2014

2015

Grafik 1’de görüldüğü üzere, incelenen dönemlerde Mali Çözüm Dergisi’nde her yıl altı sayı olmak üzere toplamda 225 makale yayımlanmıştır. Söz konusu yıllar içerisinden, en fazla makale 2014, 2016

40

ve 2017 yıllarında yayımlanmıştır. En az makale sayısı ise, 21 makaleyle 2015 yılında yayımlanmıştır.

EYLÜL - EKİM

Dergi, sayı başına makale açısından incelendiğinde 2011/6 ve 2015/6 en az 2 makale; 2014/4 sayısında


34

32

27

25

34

23

21

MALİ

40 35 30 25 20 15 10 5 0

34

ÇÖZÜM

2012 üzere, 2013 incelenen 2014 2015 2016 Mali2017Çözüm Grafik2010 1’de 2011 görüldüğü dönemlerde Dergisi’nde her yıl altı sayı olmak üzere toplamda 225 makale yayımlanmıştır. 1’de görüldüğü üzere, incelenen dönemlerde Mali Çözüm Dergisi’nde her yıl altı sayı olmak Söz Grafik konusu yıllar içerisinden, en fazla makale 2014, 2016 ve 2017 üzere toplamda 225 makale yayımlanmıştır. konusu yıllar içerisinden, makale 2014,2015 2016 yıllarında yayımlanmıştır. En azSözmakale sayısı ise, en 21fazla makaleyle yılında yayımlanmıştır. Dergi, sayı başına açısından incelendiğinde ve 2017 yıllarında yayımlanmıştır. En az makale sayısı ise,makale 21 makaleyle 2015 yılında yayımlanmıştır. 2011/6 ve 2015/6 en az 2 makale; 2014/4 sayısında ise en çok 10 makale Dergi, sayı başına makale açısından incelendiğinde 2011/6 ve 2015/6 en az 2 makale; 2014/4 sayısında ile yayımlanmıştır. Grafik 2’de makalelerin yıllar itibariyle yazım dilleri ise en çok 10 makale ile yayımlanmıştır. Grafik 2’de makalelerin yıllar itibariyle yazım dilleri gösterilmiştir.

gösterilmiştir.

Grafik Makale Yazım Yıllara Göre Dağılımı Grafik 2.2. Makale Yazım Dilinin Dilinin Yıllara Göre Dağılımı YAZIM DİLİ TÜRKÇE

34

32

27

İNGİLİZCE

25

34

23

29

21

0

0

0

0

0

0

0

0

2010

2011

2012

2013

2014

2015

2016

2017

Grafik 2’de görüldüğü üzere, üzere, incelenenincelenen yıllar arasında dergide yayımlanan makalelerin yazım dili Grafik 2’de görüldüğü yıllar arasında dergide yayımlanan makalelerin yazım diliedilmiş sadece olduğu edilmiş olup, herhangi sadece Türkçe olduğu tespit olup,Türkçe herhangi bir yabancı tespit dilde makale yayımlanmamıştır. Grafik bir yabancı dilde makale yayımlanmamıştır. Grafik 3’de makalelerin yıllar 3’de makalelerin yıllar itibariyle sayfa sayısı aralığı gösterilmiştir. itibariyle sayfa sayısı aralığı gösterilmiştir. Grafik 3. Makale Sayfa Sayısı Aralığının Yıllara Göre Dağılımı

Grafik 3. Makale Sayfa Sayısı Aralığının Yıllara Göre Dağılımı SAYFA SAYISI ARALIĞI 20 15 10 5 0 2-9 say. 10-17 say. 18-25 say. 26 say. +

2010 1 7 8 11

2011 0 6 10 9

2012 1 10 10 11

2013 1 5 9 6

2014 1 12 13 8

8

2015 1 5 10 5

2016 0 15 16 3

2017 1 11 10 7

Grafik 3’de görüldüğü üzere, incelenen dönemde dergide yayımlanan makalelerin sayfa sayısı

- EKİMsayısı 2019 aralığı 85 makaleyle en çok 18-25 sayfa aralığında yazıldığı; 6 makale ile en azEYLÜL 2-9 sayfa aralığında yazılmış olduğu tespit edilmiştir.

41


SAYFA SAYISI ARALIĞI MALİ

20 15 10 ÇÖZÜM 5 0 2010 2011 2012 2013 2014 2015 2016 2017 2-9 say. 1 0 1 1 1 1 0 1 Grafik 3’de görüldüğü üzere, incelenen dönemde dergide yayımlanan 10-17 say. 7 6 10 5 12 5 15 11 makalelerin sayfa 8sayısı 10 aralığı 10 85 makaleyle en çok 1018-25 16 sayfa aralığında 18-25 say. 9 13 10 26 say. + 11ile en 9az 2-9 11 6 8 5yazılmış 3 olduğu 7 tespit yazıldığı; 6 makale sayfa sayısı aralığında

edilmiştir.

Grafik 3’de görüldüğü üzere, incelenen dönemde dergide yayımlanan makalelerin sayfa sayısı

aralığı makaleyle en çok 18-25 sayfa aralığında yazıldığı; 6 makale ile en az 2-9 sayfa Göre sayısı 4.2.85 Makalelerin Yazarların Cinsiyetlerine ve Unvanlarına

Dağılımı aralığında yazılmış olduğu tespit edilmiştir. Mali Çözüm Dergisinde yayım yapan yazarların cinsiyetleri Grafik 4’te 4.2. Makalelerin Yazarların Cinsiyetlerine ve Unvanlarına Göre Dağılımı gösterilmiştir. Mali Çözüm Dergisinde yayım yapan yazarların cinsiyetleri Grafik 4’te gösterilmiştir.

Grafik 4. 4. Makale Yazarlarının Cinsiyetlerine Göre Dağılımı Göre Dağılımı Grafik Makale Yazarlarının Cinsiyetlerine

YAZARLARIN CİNSİYETİ 45 40 35 30 25 20 15 10 5 0 Erkek Kadın

2010 32 7

2011 23 12

2012 32 14

2013 23 10

2014 40 11

2015 21 8

2016 41 12

2017 28 9

Grafik 4’de4’de görüldüğü üzere, çalışma kapsamında ele alınan 225 makalenin 240 ve 83 kadın Grafik görüldüğü üzere, çalışma kapsamında eleerkek alınan 225 makalenin 240 erkek ve 83 kadın yazar tarafından yazılmıştır. Yıllar açısından yazar tarafından yazılmıştır. Yıllar açısından incelendiğinde ise; 2016 yılında en çok 41 erkek 2012 incelendiğinde ise; 2016 yılında en çok 41 erkek 2012 yılında ise en çok 14 yılında ise en çok 14 kadın yazarın çalışmalarının olduğu tespit edilmiştir. Dergi sayıları açısından ise, kadın yazarın çalışmalarının olduğu tespit edilmiştir. Dergi sayıları açısından 2016/4 ve 2016/5 sayılarında en çok 10 erkek, 2014/4 sayısında 7 kadın yazar bulunmaktadır. Grafik ise, 2016/4 ve 2016/5 sayılarında en çok 10 erkek, 2014/4 sayısında 7 kadın 5’de makale yazarların unvanlarına dağılımı gösterilmiştir. yazar bulunmaktadır. Grafikgöre 5’de makale yazarların unvanlarına göre dağılımı gösterilmiştir. Grafik 5. Makale Yazarların Unvanlarına Göre Dağılımı

9

42

EYLÜL - EKİM


MALİ

ÇÖZÜM

Grafik 5. Makale Yazarların Unvanlarına Göre Dağılımı YAZARLARIN ÜNVANI 20 15 10 5 0 Prof. Doç. Dr. Dr. Öğr. Üyesi Arş. Gör. Öğr. Gör Diğer

2010 7 4 6 4 4 14

2011 1 2 19 0 2 10

2012 6 2 15 4 6 12

2013 1 5 12 1 5 9

2014 3 8 18 1 4 17

2015 0 3 10 2 2 12

2016 3 9 13 9 1 16

2017 3 6 11 3 1 13

Grafik görüldüğü üzere, incelenen yazan yazarların unvanların Grafik5’de5’de görüldüğü üzere, dönemlerde incelenenmakale dönemlerde makale yazan

yazarların unvanların incelendiğinde; profesör doktor 24öğretim (%8), üyesi doçent incelendiğinde; profesör doktor 24 (%8), doçent doktor 39 (%12), doktor 104 doktor (%32), 39 (%12), doktor öğretim üyesi 104 (%32), araştırma görevlisi 24 (%8), öğretim görevlisi 25 (%8) ve diğer unvanların sayısı ise 103 (%32) olduğu tespit tespit edilmiştir. Diğer unvanlar olarak sınıflandırılan kişiler; serbest muhasebeci mali müşavir, vergi edilmiştir. Diğer unvanlar olarak sınıflandırılan kişiler; serbest muhasebeci müfettişi, vergi denetmeni, ve yüksek mali müşavir, vergi uzmanlar müfettişi, vergilisans/doktora denetmeni,öğrencilerinden uzmanlar oluşmaktadır. ve yüksek Dergiye lisans/ doktora öğrencilerinden oluşmaktadır. Dergiye en çok katkıyı %32 doktor en çok katkıyı %32 ile doktor öğretim üyeleri ve diğer başlığı altında yer alan kişiler; en azile katkıyı ise öğretim üyeleri ve diğer başlığı altında yer alan kişiler; en az katkıyı ise %8 %8 ile profesör doktorlar, araştırma görevlileri ve öğretim görevlileri yapmıştır. Profesör doktorlar 2010 ile profesör doktorlar, araştırma görevlileri ve öğretim görevlileri yapmıştır. yılında 7; doçentler doktorlar 2016 yılında 9; doktor öğretim üyeleri 2011 yılında 19; araştırma Profesör doktorlar 2010 yılında 7; doçentler doktorlar 2016 yılında 9; doktor görevlileri yılında 9; öğretim görevlileri 2012 yılındagörevlileri 6; diğer unvanlar iseyılında 2016 yılında 16 yazar öğretim 2016 üyeleri 2011 yılında 19; araştırma 2016 9; öğretim görevlileri 2012 yılında diğertespit unvanlar ise2015 2016 16herhangi yazar bir ileprofesör en çok ile en çok yayım yaptıkları yıllar6;olarak edilmiştir. yılı yılında sayılarında yayım yaptıkları yıllar olarak tespit edilmiştir. 2015 yılı sayılarında herhangi doktorun makalesi yayımlanmamıştır. bir profesör doktorun makalesi yayımlanmamıştır. araştırma görevlisi 24 (%8), öğretim görevlisi 25 (%8) ve diğer unvanların sayısı ise 103 (%32) olduğu

4.3. Makalelerin Kaynak ve Atıf Sayılarına Göre Dağılımı

Mali Çözüm Dergisinde yayımlanan makalelerin kaynakçası ve kaynakların nerelerden alındığını ve sayılarına ilişkin verileri Tablo 2’de verilmiştir.

Tablo 2: Makalelerin Kaynak ve Atıf Sayılarına Göre Dağılımı Kaynakça Yerli

Yabancı

Kaynakça Atıfları Kitaplardan

Dergilerden

Tezlerden

Toplam Diğer

Sayı

10

EYLÜL - EKİM 2019

43


MALİ

ÇÖZÜM

4.3. Makalelerin Kaynak ve Atıf Sayılarına Göre Dağılımı Mali Çözüm Dergisinde yayımlanan makalelerin kaynakçası ve kaynakların nerelerden alındığını ve sayılarına ilişkin verileri Tablo 2’de verilmiştir. Tablo 2: Makalelerin Kaynak ve Atıf Sayılarına Göre Dağılımı Kaynakça

Kaynakça Atıfları

Yerli

Yabancı

Kitaplardan

Dergilerden

Tezlerden

Diğer

Sayı

2010

430

173

125

169

14

295

603

2011

364

179

178

126

10

190

528

2012

407

294

233

140

57

271

701

2013

394

213

131

200

22

253

607

2014

506

302

133

372

18

285

808

2015

234

169

75

164

4

160

403

2016

420

343

146

344

17

256

763

2017

418

297

167

328

13

207

715

Toplam

Tablo 2’de görüleceği üzere, incelenen dönemlerde yayımlanan 225 makalede toplam 5143 kaynaktan yararlanılmış olup; bu kaynakların 3173 (%61,7) yerli, 1970 (%38,3) yabancı kaynaklardan oluşmaktadır. Makale başına ortalama kaynak sayısı ise, yaklaşık olarak 23 kaynaktan oluşmaktadır. Makale başına kaynak kullanım sayısı en çok 2013 yılında 161 (%14,65) ile en az ise 2015 yılında 116 (%10,55) kaynaktan faydalanılmıştır. Dergi sayıları incelendiğinde ise en çok 252 kaynak ile 2014/4 sayısı; 31 kaynak kullanılan 2015/3 sayısında ise en az kaynaktan faydalanıldığı tespit edilmiştir. Tablo kaynak atıfları açısından incelendiğinde; en çok kitap atıfı 233 ile 2012’de; makale atıfı 372 ile 2014’de; tez atıfı 57 sayı ile 2012’de ve 294 diğer atıflar ile 2010 yıllarına aittir. En az atıf sayıları sırasıyla 75 kitap ile 2015’de, 126 makaleyle 2011’de, 4 tez atıfı ve 160 diğer atıf ile 2015 yılında gerçekleşmiştir. Dergi sayılar açısında incelendiğinde ise, en çok atıflar 2011/4 sayısında 81 kitap; 2014/4 ve 2017/6 sayılarında 132 makale; 2012/2 sayısında 31 tez ve 2012/4 sayısında 101 diğer kaynaklardan yararlanıldığı görülmektedir.

44

EYLÜL - EKİM


MALİ

ÇÖZÜM

4.4. Makalelerin Araştırma Yöntemlerine Göre Dağılımı Çalışmada makaleler araştırma yöntemleri düzeylerine göre teorik ve uygulamalı çalışmalar olmak üzere iki başlık altında sınıflandırılmıştır. Çalışmada makaleler araştırma yöntemleri düzeylerine göre teorik ve uygulamalı çalışmalar olmak Dergide yayımlanan makalelerin araştırma yöntemlerine ilişkin verileri Grafik üzere iki verilmiştir. başlık altında sınıflandırılmıştır. Dergide yayımlanan makalelerin araştırma yöntemlerine 6’da ilişkin verileri Grafik 6’da verilmiştir.

Grafik 6. Makalelerin Araştırma Yöntemlerine Göre Dağılımı

Grafik 6. Makalelerin Araştırma Yöntemlerine Göre Dağılımı

ARAŞTIRMA YÖNTEMİ 30 25 20 15 10 5 0 Teorik Uygulama

2010 22 5

2011 17 8

2012 23 9

2013 14 9

2014 25 9

2015 15 6

2016 18 16

2017 19 10

Grafik 6’ya göre incelenen yıllarda yayımlanan 225 makalenin 72 tanesi (%32) uygulamalı; 153

Grafik 6’ya göre incelenen yıllarda yayımlanan 225 makalenin 72 tanesi (%32) uygulamalı; 153 tanesi (%68) teorik çalışma olduğu tespit edilmiştir. uygulamalı çalışma 16 makale ile 2016 yılında yayımlanmıştır. En az 14 teorik çalışma ile 2014 yılı ve En çok teorik çalışma 25 makale ile 2014 yılında uygulamalı çalışma 16 enmakale az 5 uygulamalı makale 2010 yılında yayımlanmıştır. En az 14 teorik çalışma ile 2014 yılı ile 2016 yılında yayımlanmıştır. veMakalelerin en az 5 uygulamalı 2010 yılında Yaptıkları yayımlanmıştır. 4.5. Veri Toplamamakale Yöntemleri ve Araştırma Sektörlere Göre Dağılımı tanesi (%68) teorik çalışma olduğu tespit edilmiştir. En çok teorik çalışma 25 makale ile 2014 yılında

Dergide yayımlanan makalelerin veri toplama yöntemlerine ilişkin bilgiler Grafik 7’de

4.5. Makalelerin Veri Toplama Yöntemleri ve Araştırma Yaptıkları Sektörlere Göre Dağılımı ikincil Dergide veri; 14 (%19,44) makalesinde anket ve 19 makalesinde ise diğerilişkin veri toplama yayımlanan makalelerin veri(%26,39) toplama yöntemlerine bilgiler Grafik kullanılmıştır. 7’de sunulmuştur. Grafik 7’de görüldüğü üzere, 722017 uygulamalı yöntemleri Dergi sayıları yıllar itibariyle incelendiğinde en çoktoplam ikincil veri yılında; çalışmanın, 39 (%54,17) makalesinde ikincil veri; 14 (%19,44) makalesinde en çok anket çalışması 2011, 2013 ve 2016 yıllarında; diğer veri toplama yöntemleri ise 2016 yılında anket ve 19 (%26,39) makalesinde ise diğer veri toplama yöntemleri kullanılmıştır. 2010 yılında yapılan uygulamalı çalışmalarda ise sadece ikincil veri kullanılmış olup kullanılmıştır. Dergi sayıları yıllar itibariyle incelendiğinde en çok ikincil veri anket ve diğer veri toplama yöntemleri edilmiştir. 2017 yılında; en çok anketkullanılmadığı çalışması tespit 2011, 2013 ve 2016 yıllarında; diğer veri toplama yöntemleri ise 2016 yılında kullanılmıştır. 2010 yılında yapılan uygulamalı çalışmalarda ise sadece ikincil veri kullanılmış olup anket ve diğer veri toplama yöntemleri kullanılmadığı tespit edilmiştir. sunulmuştur. Grafik 7’de görüldüğü üzere, toplam 72 uygulamalı çalışmanın, 39 (%54,17) makalesinde

Grafik 7. Makalelerin Veri Toplama Yöntemlerine Göre Dağılımı

EYLÜL - EKİM 2019 12

45


MALİ

ÇÖZÜM

Grafik 7. Makalelerin Veri Toplama Yöntemlerine Göre Dağılımı Veri Toplama Yöntemi 8 7 6 5 48 37 26 15 04 3 İşletmeler 2 1 Öğrenciler 0 Meslek Mensupları

Veri Toplama Yöntemi

2010 4 0 0 2010

2011 2 1 2 2011

2012 7 0 1 2012

2013 3 2 1 2013

2014 4 1 2 2014

2015 4 0 0 2015

2016 7 1 3 2016

2017 6 1 1 2017

İşletmeler 4 2 7 3 4 4 7 6 Öğrenciler 0 1 0 2 1 0 1 1 göre MaliMali Çözüm Dergisinde yayımlanan makalelerin araştırma yapılan işletme türlerine (sektörlere) Çözüm Dergisinde yayımlanan makalelerin araştırma yapılan işletme Meslek Mensupları 0 2 1 1 2 0 3 1 dağılımı Grafik 8’de gösterilmiştir.

türlerine (sektörlere) göre dağılımı Grafik 8’de gösterilmiştir.

Grafik 8. Araştırma Yaptıkları İşletme Türlerine (Sektörlere) Göre Dağılımı Mali Çözüm Dergisinde yayımlanan makalelerin araştırma yapılan işletme türlerine (sektörlere) göre

Grafik 8. Araştırma Yaptıkları İşletme Türlerine (Sektörlere) Göre

Sektörel Dağılım dağılımı Grafik 8’de gösterilmiştir. Dağılımı Grafik 8. Araştırma87Yaptıkları İşletme Türlerine (Sektörlere) Göre Dağılımı 6 5 Sektörel Dağılım 4 3 28 17 06 2011 2012 2013 2014 2015 2016 2017 5 2010 4 İşletmeler 4 2 7 3 4 4 7 6 3 2 Öğrenciler 0 1 0 2 1 0 1 1 1 0 Meslek Mensupları 0 2 1 1 2 0 3 1 2010 2011 2012 2013 2014 2015 2016 2017 Diğer 1 3 1 3 2 2 5 26 İşletmeler 4 2 7 3 4 4 7 Öğrenciler 0 1 0 2 1 0 1 1 Meslek 0 20122 ve 20161 yıllarında 1 3 makalede 2 0 3 2013 yılında 1 Grafik 8’deMensupları görüldüğü üzere, işletmeler; 2 Diğer 1 3 1 3 2 2 5 2 makalede öğrenciler; 2016 yılında 3 makalede meslek mensupları ve 5 makalede ise diğer sektörlere

yönelik çalışma 2010, 20122012 2015 yıllarında 2010 ve 2015 yıllarında Grafik 8’deyapmışlardır. görüldüğü üzere, 2012 veve2016 3öğrencilere; makalede işletmeler; 2013 yılında 2 Grafik 8’de görüldüğü üzere, veyıllarında 2016 yıllarında 3 makalede işletmeler;

2013 yılında 2 2016 makalede öğrenciler; 2016 yılında 3 makalede meslek makalede öğrenciler; yılında 3 makalede meslekanlaşılmaktadır. mensupları ve 5 makalede ise diğer sektörlere meslek mensupları örneklem grubu olarak seçilmediği mensupları ve 5 makalede ise diğer sektörlere yönelik çalışma yapmışlardır. yönelik yapmışlardır. 2010, 2012 ve 2015 yıllarında öğrencilere; 2010 ve 2015 yıllarında 4.6. çalışma Makalelerin Konularına Göre Dağılımı 2010, 2012 ve 2015 yıllarında öğrencilere; 2010 ve 2015 yıllarında meslek meslek örneklemgrubu grubu olarak seçilmediği anlaşılmaktadır. Malimensupları Çözüm Dergisinde yayımlanan makalelerin ilişkilianlaşılmaktadır. olduğu konuları belirgin çizgiler ile mensupları örneklem olarak seçilmediği 4.6.oldukça Makalelerin Göre Dağılımı ayırmak güçtür.Konularına Örnek olarak finansal muhasebenin konusu standartları veya vergi konularıyla Mali Çözüm Dergisinde yayımlanan makalelerin ilişkili olduğu konuları belirgin çizgiler ile ayırmak oldukça güçtür. Örnek olarak finansal muhasebenin konusu standartları veya vergi konularıyla

46

EYLÜL - EKİM

13


MALİ

ÇÖZÜM

4.6. Makalelerin Konularına Göre Dağılımı Mali Çözüm Dergisinde yayımlanan makalelerin ilişkili olduğu konuları belirgin çizgiler ile ayırmak oldukça güçtür. Örnek olarak finansal muhasebenin konusu standartları veya vergi konularıyla da ilgili olabilir (Özbek ve Badem, 2018: 239). Bu nedenle, yayımlanan makaleler 6 ana başlık halinde Tablo 3’desunulmuştur. Tablo 3. Makalelerin Konularına Göre Dağılımı Yıl

Finansal Muhasebe

Maliyet/ Yönetim Muhasebesi

Finansal Analiz

2010

2

3

2

2011

4

3

2012

4

2013

2

2014

Muhasebe/ Finansal Raporlama Standartları

Denetim/ Denetim Standartları

Vergi Uygulamaları

5

8

7

2

8

3

4

5

3

4

6

10

0

2

7

6

6

4

3

3

9

5

10

2015

3

1

3

3

5

6

2016

3

5

3

4

7

10

2017

4

2

4

3

6

11

Tablo 3 incelendiğinde, Mali Çözüm Dergisinde yayımlanan makaleler konularına göre sınıflandırıldığında en çok çalışılan konunun 66 (%29,34) makale ile vergi başlığında altında olduğu görülmektedir. Bunu sırasıyla 46 (%20,44) makale ile denetim ve denetim standartları, 43 (%19,11) makaleyle muhasebe ve finansal raporlama standartları, 25 (%11,11) makale ile finansal muhasebe, 23 (%10,22) makaleyle finansal analiz ve 22 (%9,78) makale ile maliyet ve yönetim muhasebesi konu başlıklarına ait çalışmalar yer almaktadır. 4.7. Makalelerde Kullanılan İstatistiki Teknikler Mali Çözüm Dergisinde yayımlanan uygulamalı makalelerde kullanılan istatistiki teknikler tablo 4’de sunulmuştur. Tablo 4’de görüldüğü üzere, 72 uygulamalı makalenin 31 tanesinde istatistiki teknikler kullanılmıştır. Diğer makaleler ise muhasebe uygulamalarına ilişkin çözüm önerilerinden oluşmaktadır. En çok kullanılan istatistiki teknik regresyon analizi olup, en az kullanılan istatistiki teknik ise faktör analizi olarak tespit edilmiştir.

EYLÜL - EKİM 2019

47


MALİ

ÇÖZÜM

Tablo 4. Makalelerde Kullanılan İstatistiki Teknikler Yıl

Regresyon

Korelasyon

Faktör Analizi

ANOVA/T Testi

Parametrik Olmayan Testler

Toplam

2010

2

1

0

1

0

4

2011

1

1

1

0

1

4

2012

0

1

1

1

0

3

2013

0

1

0

1

1

3

2014

1

1

1

1

1

5

2015

1

0

0

0

0

1

2016

2

1

1

1

2

7

2017

2

1

0

0

1

4

4.8. Makalelerin Unvan ve Yazar Sayılarına Ait Bilgiler Tablo 5’de Mali Çözüm Dergisinde yayımlanan makalelerin unvan ve ortak yazar sayısına ilişkin bilgiler verilmektedir. Tablo 5. Makalelerin Unvan ve Yazar Sayılarına Ait Bilgiler Yıllar Yazar Sayısı

2010

2011

2012

2013

2014

2015

2016

2017

Tek Yazarlı

1

0

1

0

0

0

1

0

Profesör

İki Yazarlı

6

1

3

1

2

0

2

2

Doktor

Üç Yazarlı

0

0

2

0

0

0

0

1

Unvan

4 ve üzeri

0

0

0

0

0

0

0

0

Tek Yazarlı

2

1

0

2

1

2

3

2

Doçent

İki Yazarlı

2

3

1

3

5

1

3

4

Doktor

Üç Yazarlı

0

0

1

0

1

0

2

0

Doktor Öğretim Üyesi

48

4 ve üzeri

0

0

0

0

0

1

0

0

Tek Yazarlı

2

2

5

6

6

2

6

9

İki Yazarlı

2

6

6

6

11

4

5

1

Üç Yazarlı

0

0

2

0

2

3

0

1

4 ve üzeri

0

0

0

0

0

0

0

0

Tek Yazarlı

0

0

2

0

0

1

1

2

Araştırma

İki Yazarlı

4

0

2

1

1

1

5

0

Görevlisi

Üç Yazarlı

0

0

0

0

0

0

2

1

4 ve üzeri

0

0

0

0

0

0

0

0

EYLÜL - EKİM


MALİ

ÇÖZÜM

Tek Yazarlı

1

3

4

0

0

2

1

1

Öğretim

İki Yazarlı

5

1

1

5

1

0

1

0

Görevlisi

Üç Yazarlı

0

0

1

0

3

0

0

0

4 ve üzeri

0

0

0

0

0

2

0

0

Tek Yazarlı

9

5

7

5

11

6

6

8

İki Yazarlı

3

5

3

4

6

2

7

4

Üç Yazarlı

0

0

0

0

0

0

2

0

4 ve üzeri

0

0

0

0

0

0

0

0

Diğer

Tablo 5’de görüldüğü üzere, incelenen dönemde yayımlanan makalelerin unvan ve yazar sayılarına göre en çok makale 2014 yılında olup, 11 tek yazarlı çalışma ile diğer grubundaki kişilere; iki yazarlı çalışmaların doktor öğretim üyelerine ait olduğu görülmektedir. Aynı şekilde toplam makale sayılarına bakıldığında ise, diğer grubundaki kişiler tek yazarlı 57 makale, doktor öğretim üyeleri ise iki yazarlı olarak 38 makale yayımlamışlardır. 4 ve üzeri yazar sayılarına bakıldığında ise, doçent ve öğretim görevlileri 2015 yılında makale yayımlamışlardır. 4.9. Makale Yazarlarının Unvan, Çalıştığı Kurum ve Makale Sayılarına Ait Bilgiler Mali Çözüm Dergisinde en çok makalesi yayımlanan ilk 40 yazarın unvanları ve makale sayıları Tablo 6’da sunulmuştur. Yayın sayılarına göre ilk üç sıradaki yazarlar sırasıyla; 6 makaleyle Akdeniz Üniversitesi’nden Doç. Dr. Adnan Dönmez, 4 makale ile İstanbul Üniversitesi’nden Dr. Öğr. Üyesi Yasemin Taşkın ve Serbest Muhasebeci Mali Müşavir Muharrem Karataş’tır.

EYLÜL - EKİM 2019

49


MALİ

ÇÖZÜM

Tablo 6. Makale Yazarlarının Unvan, Çalıştığı Kurum ve Makale Sayılarına Ait Bilgiler Unvan

50

Yazar Adı Soyadı

Çalıştığı Kurum

Makale Sayısı

Doç. Dr.

Adnan DÖNMEZ

Akdeniz Üniversitesi

6

Dr. Öğr. Üyesi

Yasemin TAŞKIN

İstanbul Üniversitesi

4

SMMM

Muharrem KARATAŞ

Özel Sektör

4

Dr. Öğr. Üyesi

Canol KANDEMİR

Çağ Üniversitesi

3

Doç. Dr.

Fatma PAMUKÇU

Marmara Üniversitesi

3

Doç. Dr.

Oğuzhan BAHADIR

Galatasaray Üniversitesi

3

Doç. Dr.

Selim CENGİZ

Çankırı Karatekin Üniversitesi

3

Prof. Dr.

Süleyman YÜKÇÜ

Dokuz Eylül Üniversitesi

3

Dr. Öğr. Üyesi

Şenol KANDEMİR

Çağ Üniversitesi

3

Dr.

Ahmet OZANSOY

Özel Sektör

2

Dr. Öğr. Üyesi

Ahmet ÜNSAL

Ahi Evran Üniversitesi

2

İş Müfettişi

Ali Kemal TERZİ

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı

2

Dr. Öğr. Üyesi

Alparsan YAŞAR

Osmaniye Korkut Ata Üniversitesi

2

Dr. Öğr. Üyesi

Alper KARAVARDAR

Giresun Üniversitesi

2

Dr. Öğr. Gör.

Arzu Ö. ÇALIŞKAN

Yıldız Teknik Üniversitesi

2

Doç. Dr.

Ayşe YİĞİT ŞAKAR

Arel Üniversitesi

2

Doç. Dr.

Banu TARHAN MENGİ

Marmara Üniversitesi

2

SGK Denetmeni

Bünyamin ESEN

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı

2

Doç. Dr.

Cemal ELİTAŞ

Afyon Kocatepe Üniversitesi

2

Prof. Dr.

Durmuş ACAR

Süleyman Demirel Üniversitesi

2

Doç. Dr.

Enver BOZDEMİR

Düzce Üniversitesi

2

Doç. Dr.

Erhan GÜMÜŞ

Eskişehir Osmangazi Üniversitesi

2

Ögr. Gör. Dr.

Fahri AYÇİÇEK

Fatih Üniversitesi

2

Dr. Öğr. Üyesi

Fevzi Serkan ÖZDEMİR

Ondokuz Mayıs Üniversitesi

2

Dr. Öğr. Üyesi

Hümeyra ADIGÜZEL

Bahçeşehir Üniversitesi

2

Vergi Denetmeni

İsa TEKİN

Maliye Bakanlığı

2

Dr. Öğr. Üyesi

Mahmut YARDIMCIOĞLU

Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi

2

Doç. Dr.

Mert ERER

Marmara Üniversitesi

2

Prof. Dr.

Metin SABAN

Bartın Üniversitesi

2

Dr. Öğr. Üyesi

Sedat ERDOĞAN

Şırnak Üniversitesi

2

Dr.

Seniha DAL

Marmara Üniversitesi

2

Dr. Öğr. Üyesi

Serkan ÖZDEMİR

Pamukkale üniversitesi

2

Prof. Dr.

Süleyman UYAR

Alanya Ala. Keykubat Üniversitesi

2

Dr.

Şenol TURUT

BDD Vergi Direktörü

2

EYLÜL - EKİM


MALİ

ÇÖZÜM

Doç. Dr.

Yıldırım Ercan ÇALIŞ

Marmara Üniversitesi

2

Doç. Dr.

Tahir ERDEM

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı

2

Dr. Öğrencisi

Tamer KARAUSTA

Akdeniz Üniversitesi S.B.E.

2

Doç. Dr.

Şeref DEMİR

Maltepe Üniversitesi

2

Dr. Öğr. Üyesi

Resul KURT

İstinye Üniversitesi

2

Doç. Dr.

Özgür BİYAN

Balıkesir Üniversitesi

2

Makalelerin Yazarların Çalıştıkları Kurumlara Göre Dağılımı Mali Çözüm Dergisinde yayımlanan makalelerin yazarların çalıştıkları kurumlara göre sıralaması Tablo 7’ de verilmiştir. Tablo 7. Makalelerin Yazarların Çalıştıkları Kurumlara Göre Dağılımı Kurum Adı

Makale Sayısı

Makale Sayısı

Kurum Adı

Marmara Üniversitesi

27

Yıldız Teknik Üniversitesi

5

Özel Sektör / SMMM

23

Adnan Menderes Üniversitesi

4

Akdeniz Üniversitesi

15

Bahçeşehir Üniversitesi

4

İstanbul Üniversitesi

13

Balıkesir Üniversitesi

4

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı

12

Eskişehir Osmangazi Üniversitesi

4

Dokuz Eylül Üniversitesi

10

Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi

4

Galatasaray Üniversitesi

9

Ondokuz Mayıs Üniversitesi

4

Sakarya Üniversitesi

8

Abant İzzet Baysal Üniversitesi

3

Pamukkale Üniversitesi

7

Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi

3

Çağ Üniversitesi

6

Dumlupınar Üniversitesi

3

Çankırı Karatekin Üniversitesi

6

Giresun Üniversitesi

3

Maliye Bakanlığı

6

Ticaret Bakanlığı

3

Bartın Üniversitesi

5

Karadeniz Teknik Üniversitesi

3

Celal Bayar Üniversitesi

5

Süleyman Demirel Üniversitesi

3

Tablo 7’e göre en çok yayım yapan kurum 27 makale ile Marmara Üniversitesidir. Özel sektör/Kamu sektörü ve SMMM’lerin oluşturduğu grup ise 23 makale ile ikinci sırada yer almaktadır. 15 makale ile Akdeniz Üniversitesi üçüncü sırada yer almaktadır.

EYLÜL - EKİM 2019

51


MALİ

ÇÖZÜM

SONUÇ Bu çalışma Mali Çözüm Dergisinde yayımlanan hakemli makalelerin bibliyometrik analiz yöntemiyle ele alınmıştır. Çalışmada 2010-2017 yılları arasında toplam 225 makale ele alınmış ve bu makalelerin tamamı 323 yazar tarafından (240 erkek ve 83 kadın) hazırlanmıştır. İncelenen dönemde yayımlanan makalelerde toplam 5143 kaynaktan yararlanılmış olup bu kaynakların 3173 (%61,7) yerli, 1970 (%38,3) yabancıdır. Makalelerin en çok en çok 18-25 sayfa aralığında olduğu ve tamamının Türkçe olarak yazıldığı belirlenmiştir. Mali Çözüm Dergisine en çok katkıyı %32 ile doktor öğretim üyeleri ve diğerleri (serbest muhasebeci mali müşavir, vergi müfettişi, vergi denetmeni, uzmanlar ve yüksek lisans/doktora öğrencileri); en az katkıyı ise %8 ile profesörler, araştırma ve öğretim görevlileri yapmıştır. Makalelerin 72 tanesi (%32) uygulamalı; 153 tanesi (%68) teorik çalışma olduğu tespit edilmiştir. Uygulamalı çalışmaların, 39’unda (%54,17) ikincil veri; 14’unda (%19,44) anket ve 19’unda (%26,39) ise diğer veri toplama yöntemleri kullanılmıştır. Mali Çözüm Dergisinde yayımlanan makaleler konularına göre sınıflandırıldığında en çok çalışılan konunun 66 (%29,34) makale ile vergi başlığında altında olduğu görülmektedir. Bunu sırasıyla 46 (%20,44) makale ile denetim ve denetim standartları, 43 (%19,11) makaleyle muhasebe ve finansal raporlama standartları, 25 (%11,11) makale ile finansal muhasebe, 23 (%10,22) makaleyle finansal analiz ve 22 (%9,78) makale ile maliyet ve yönetim muhasebesi konu başlıklarına ait çalışmalar yer almaktadır. Yayım sayılarına göre ilk üç sıradaki yazarlar sırasıyla; 6 makaleyle Akdeniz Üniversitesi’nden Doç. Dr. Adnan Dönmez, 4 makale ile İstanbul Üniversitesi’nden Dr. Öğr. Üyesi Yasemin Taşkın ve Serbest Muhasebeci Mali Müşavir Muharrem Karataş’tır. En çok yayım yapan kurum 27 makale ile Marmara Üniversitesidir. Özel sektör/Kamu sektörü ve SMMM’lerin oluşturduğu grup ise 23 makale ile ikinci sırada yer almaktadır. 15 makale ile Akdeniz Üniversitesi üçüncü sırada gelmektedir. Türkiye muhasebe yazınının bibliyometrik analizlerle incelendiği çalışmalar kısıtlı sayıda olduğundan muhasebe yazınına yönelik bibliyometrik analizlerin farklı yöntem ve faktörlere bağlı olarak gerçekleştirilmesi, muhasebe yazınının gelişmesi açısından önemlidir. Öte yandan, muhasebe alanında da son yıllarda artan bibliyometrik araştırmaların, bilginin iletilmesini sağlayan her ortama (kitap, dergi, sempozyum, kongre, tez gibi) uygulanması, konular bazında yinelenmesi, yeni yapılan çalışmaların önceki çalışmalarla 52

EYLÜL - EKİM


MALİ

ÇÖZÜM

karşılaştırılması, alanın gelişiminin ve yönünün görünmesini sağlayacaktır. Araştırma sonucu üretilen bilgiler yalnızca yazar veya yayıncı gibi bireysel temelde fayda sağlamakla kalmayacak; alandaki tehditlerin, fırsatların, güçlü ve güçsüz yönlerin ortaya konulmasında birer gösterge olacağından, alanın stratejik planlamasına da katkı sağlayacaktır. Bu bağlamda en önemli görev üniversitelere ve meslek örgütlerine düşmektedir (Alkan, 2014: 52; Özbek ve Badem, 2018: 244). KAYNAKÇA Akçakanat Ö., Senal S. ve Ateş B.A., (2013). Türkiye Muhasebe Standartları Çalışmalarının İçerik Analizi Bakımından Değerlendirilmesi (2004-2011), Uluslararası Alanya İşletme Fakültesi Dergisi, 5 (3). Akgün, B. ve Karataş, B. (2017), Muhasebe ve Denetime Bakış Dergisinde Yayımlanan Makalelerin Bibliyometrik Analizi (2000-2016). Muhasebe ve Denetime Bakış Dergisi, 17(52), 19-34. Al, U. (2008). Türkiye‟nin Bilimsel Yayın Politikası: Atıf Dizinlerine Dayalı Bibliyometrik Bir Yaklaşım, (Yayımlanmamış Doktora Tezi) Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara Al, U. ve Coştur, R. (2007). Türk Psikoloji Dergisi’nin bibliyometrik profili, Türk Kütüphaneciliği, 21 (2): 142-163. Alkan, G. (2014). Türkiye’de muhasebe alanında yapılan lisansüstü tez çalışmaları üzerine bir araştırma (1984-2012). Muhasebe ve Finansman Dergisi, 61, 41-52. Erbaşı, A., Cabi, A., Gümrah, A. ve Hakses, H. (2017). Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Meslek Yüksekokulu Dergisi‟nin Bibliyometrik Analizi, Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Meslek Yüksekokulu Dergisi, 20(2), 206214. Hotamışlı, M., ve Işıl, E. R. E. M. (2014). Muhasebe ve Finansman Dergisi’nde Yayınlanan Makalelerin Bibliyometrik Analizi. Muhasebe ve finansman dergisi, 63 (3). Kıymetli Şen, İ., Hatunoğlu, Z., ve Terzi, S. (2017). Muhasebe Araştırmalarında Muhasebe Eğitiminin Yeri ve Önemi: Muhasebe Dergileri Üzerinde Bibliyometrik Bir Araştırma. Muhasebe Bilim Dünyası Dergisi, 19(1), 247-291. Özbek, C. Y., ve Badem, A. C. (2018). Muhasebe Ve Vergi Uygulamaları Dergisi’nde Yayımlanmış Makalelerin Bibliyometrik Analizi (2008EYLÜL - EKİM 2019

53


MALİ

ÇÖZÜM

2017). Muhasebe Ve Vergi Uygulamaları Dergisi, 11(2), 216-247. Polat, Ç., Sağlam, M. ve Sarı, T. (2013). Atatürk Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Dergisi‟nin Bibliyometrik Analizi, Atatürk Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Dergisi, 27(2), 273-288. Selimoğlu, S.K. ve Uzay, Ş. (2007) Türkiye’de Son 10 Yılda Bağımsız Denetim Alanında Yapılan Araştırmalar: Literatür Taraması, Mali Çözüm, 83, 39-52 Şentürk, F. ve Fındık, H., (2015). Türkiye’deki Akademik Dergilerde Çevre Muhasebesi Alanında 2006–2014 Yılları Arasında Yayınlanmış Bilimsel Makalelerin İçerik Analizi. Journal of Accounting, Finance and Auditing Studies 1-3, 173-204. Temelli, F., Karcıoğlu, R. (2018). Muhasebe Ve Vergi Uygulamaları Dergisinde Yayınlanan Makalelerin Bibliyometrik Analizi: 2010-2017 Dönemi. Muhasebe Ve Vergi Uygulamaları Dergisi, 11 (2), 248-268. Tosunoğlu, B. ve Cengiz, S. Türkiye’de 2010-2016 Yıllarına İlişkin Yönetim Muhasebesi Alanında Yapılan Çalışmaların Değerlendirilmesi. Muhasebe Ve Finansman Dergisi, 75, 1-12. Tosunoğlu, B. ve Çam, A. V. (2016). Türkiye’de Maliyet Alanında Yapılan Lisansüstü Tez Çalışmaları Üzerine Bir Araştırma. Gümüshane Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Elektronik Dergisi, 7 (15). Yücel, S., Öncü, M. A., ve Kartal, O. (2015) Türkiye’de Muhasebe ve Finansal Raporlama Standartları Konularında Yayınlanmış Akademik Çalışmalar (2007-2014 Arası Literatür Taraması). Muhasebe ve Finansman Dergisi, 68 (4).

54

EYLÜL - EKİM


MALİ

29(155), 55-80

ÇÖZÜM

ARAŞTIRMA MAKALESİ

KAPSAMLI GELİRİN DEĞER İLİŞKİSİNE YÖNELİK ULUSLARARASI LİTERATÜR TARAMASI A REVIEW OF THE LITERATURE ON THE VALUE RELEVANCE OF COMPREHENSIVE INCOME Dr. Öğr. Üyesi Melik ERTUĞRUL*5 ÖZ Bu literatür taramasında Web of Science veri tabanında yer alan ve kapsamlı gelirin değer ilişkisini analiz eden 25 sayısal makale incelenerek ve bu makalelere ilişkin genel özellikler, modeller, değişkenler, değişken varyans ve dışlanmış değişken yanlılığı sorununa yönelik kullanılan yöntemler irdelenmektedir. Kapsamlı gelirin değer ilişkisi perspektifinden analizi konusunun akademik literatürdeki yerinin özellikle 2015 ve sonrasında daha belirgin bir hale geldiği anlaşılmaktadır. Ayrıca, yalnızca bir makalenin birden fazla ülkeye ait veri setini kullanarak bulgular sunması, literatürün bu alandaki boşluğuna ve potansiyeline işaret etmektedir. Bu literatür taraması çalışması, analiz konusu makalelerin ağırlıklı olarak Getiri Modeli perspektifinden konuya yaklaştığını, piyasa verisine ilişkin ölçüm fiyatı olarak finansal yıl sonu kapanış fiyatını kullandığını ve değişken varyans ile dışlanmış değişken yanlılığı sorunlarına yönelik çekinceler sunmadığını ortaya koyarak gelecek araştırmalar için ışık tutmaktadır. Anahtar Sözcükler: Kapsamlı Gelir; Net Kar; Değer İlişkisi; Literatür Taraması ABSTRACT In this literature review study, 25 quantitative articles studying the value relevance of comprehensive income are analysed by considering their general traits, models and variables employed, and methods to deal with heteroscedasticity and endogeneity. The number of studies analysing the value relevance of comprehensive income becomes very apparent beginning from 2015. Furthermore, since there is only one article presenting outcomes by employing a dataset belonging to several countries, there is a huge gap and *5 * İstinye Üniversitesi Ekonomi Bölüm Başkanı. https://orcid.org/0000-0003-2068-2080 Makale Geliş Tarihi: 11.04.2019 Yayın Kurulu Kabul Tarihi: 27.08.2019

EYLÜL - EKİM 2019

55


MALİ

ÇÖZÜM

potential of the literature on studies presenting international evidence. This literature review study also reports that the literature extensively i) employs the Return Model, ii) measures the market price at the end of the fiscal year end, and iii) does not point out concerns regarding heteroscedasticity and endogeneity. This study aims to shed light on the current picture of the literature for the future research. Keywords: Comprehensive Income; Net Income; Value Relevance; Literature Review 1 GİRİŞ Kar kavramı ve hesaplanması, kökleri 1940’lara kadar giden bir akademik araştırma konusudur (Hodgson ve Russell, 2014). Kanagaretnam, Mathieu ve Shehata (2009) tarafından bir işletmenin finansal performansının ve durumunun ölçümüne yönelik tartışmaların üç ana odağı olduğundan bahsedilmektedir. Bu odakların ilki bilanço kalemlerinin ölçümüne yönelik iken diğer ikisi işletme sahiplerinin servetlerinde meydana gelen değişimlerin ölçümüne ve raporlanmasına yöneliktir. Birinci odağın merkezinde gerçeğe uygun değer veya tarihi maliyet ile değerleme yer almaktadır. İkinci ve üçüncü odakların temelinde ise Temiz Özkaynaklar Yaklaşımı (Clean Surplus) ve Kirli Özkaynaklar Yaklaşımı (Dirty Surplus) ile kar raporlamanın olduğu bilinmektedir. Temiz Özkaynaklar Yaklaşımına göre temettü ve yeni özkaynak ihracı haricinde özkaynaklarda değişim meydana getiren bütün unsurlar dönem karının altında raporlanmalı iken Kirli Özkaynaklar Yaklaşımına göre bu unsurlar dönem karını etkilemeksizin raporlanmalıdır (O’Hanlon ve Pope, 1999).16 Temiz Özkaynaklar Yaklaşımını destekleyenler, bu yaklaşımın, bir işletmenin gerçek kazanç gücünün yansıtılmasının ve gelecek kazançlar ile nakit akımlarının tahmin edilebilirliğini artırmasının sağlanacağının yanı sıra yatırımcılara ve kreditörlere işletmenin gelecek beklentilerine dair bir öngörü verilmesinin de sağlanacağını iddia etmektedir (Kanagaretnam ve ötekiler, 2009). Kirli Özkaynaklar Yaklaşımını destekleyenler ise faaliyetlerle ilgisi olmayan (ve geçici olan) akışlardan arındırılmış karın tahmin gücünün ve 16 Landsman ve ötekiler (2011) tarafından dirty surplus kavramı kendi içinde dirty surplus ve really dirty surplus olarak ikiye ayrılmaktadır. İlk kavrama ilişkin özkaynak hareketlerinin finansal tablolardan anlaşılabileceğini ifade eden yazarlar, çalışanlarca kullanılan hisse senedi opsiyonları ve hisse senedine çevrilen tahviller gibi özkaynak hareketlerini içeren ikinci kavramın finansal tablolardan anlaşılabilirliğinin mümkün olmadığını ifade etmektedir. Detaylı analizler ve açıklamalar için okuyucuya Landsman ve ötekileri (2011) incelemesini öneriyoruz.

56

EYLÜL - EKİM


MALİ

ÇÖZÜM

değerleme amacıyla kullanılabilirliğinin artacağını savunmaktadır (O’Hanlon ve Pope, 1999). Temiz Özkaynaklar Yaklaşımı baz alınarak yapılan kapsamlı gelir raporlaması, günümüzde kabul görmüş bir yaklaşım olarak öne çıkmaktadır (Ulusan, 2013). Kavramsal Çerçevede kapsamlı gelire ilişkin düzenlemelerin, mevcut ve potansiyel yatırımcıların ekonomik kararlarına yönelik faydalı bilgi sağlamak için yapıldığı belirtilmektedir (Hodgson ve Russell, 2014). Faydalı finansal bilginin temel niteliksel özellikleri ihtiyaca uygunluk (relevance) ve gerçeğe uygun sunumdur (Kamu Gözetimi Kurumu, 2018). Tahminlerde kullanılabilme ve/veya teyit edebilme özellikleri sayesinde kullanıcı kararlarını etkileme gücü olarak tarif edilen ihtiyaca uygun finansal bilginin bu iki özelliğinin birbiri ile ilişkili olduğu açıkça ifade edilmektedir (Kamu Gözetimi Kurumu, 2018). Bischof ve Daske (2016) ile Nguyen ve Molinari (2013) tarafından da açıklandığı üzere ihtiyaca uygunluk, finansal tablo kullanıcılarına geçmiş, cari dönem ve gelecek işlemlerin değerlendirilmesi için yardımcı olur. Gerçeğe uygun sunum ise finansal bilgilerin tam, tarafsız ve hatasız bir şekilde raporlanması gerekliliğine vurgu yapar (Kamu Gözetimi Kurumu, 2018). Finansal Muhasebe Standartları Tablosu (SFAS) 130 ile 1997’den itibaren kapsamlı gelir raporlaması ABD’de zorunlu hale getirilmiştir (Chambers ve ötekiler, 2007). Uluslararası Muhasebe Standartları Kurulu (UMSK) tarafından Uluslararası Muhasebe Standardı (UMS) 1’i SFAS 130 ile aynı çizgiye getirme amacıyla 2007’de UMS 1’de kapsamlı gelir raporlamasına yönelik bir güncelleme yapılmış ve bu güncelleme 2009 itibarıyla uygulamaya geçirilmiştir (Mechelli ve Cimini, 2014). Ülkemizde de Türkiye Muhasebe Standartları Kurulu tarafından ilgili değişiklik UMS 1’de yapılarak 13 Ağustos 2008 tarihli ve 26966 sayılı Resmî Gazete’de yayınlanmış, bu değişiklik uyarınca kapsamlı gelir raporlaması 2009 yılı itibarıyla zorunlu tutulmuştur. Kapsamlı Gelir, kar veya zarar ile diğer kapsamlı gelir (DKG) toplamından oluşur (UMS 1, 2018: paragraf 8).27 DKG’in unsurları, UMS 1’in (2018) 8. paragrafında, her unsur kendisini ilgilendiren standartlara atıf yapılarak şu sekiz madde ile listelenmektedir: 38 27 Bu literatür çalışmasında kullanılan değişkenlere dair kısaltmalar Tablo 1’de detaylıca açıklanmaktadır. 38 UMSK tarafından yayınlanan bütün Uluslararası Finansal Raporlama Standartları (UFRS) ve Uluslararası Muhasebe Standartları (UMS), birebir Türkçeye çevrilerek Türkiye Finansal Raporlama Standartları (TFRS) ve Türkiye Muhasebe Standartları (TMS) olarak yayınlanmaktadır (http://www. kgk.gov.tr/DynamicContentDetail/6651/TMS/TFRS-ve-TMS/TFRS-Yorumlar%C4%B1-nedir?, Erişim tarihi: 23.02.2019). O yüzden bu sekiz unsurun yanında yer alan TFRS ve TMS kısaltmaları, bu makalede kullanılan UFRS ve UMS kavramları ile aynıdır.

EYLÜL - EKİM 2019

57


MALİ

ÇÖZÜM

“Yeniden değerleme fazlasındaki değişimler (bakınız: TMS 16 Maddi Duran Varlıklar ve TMS 38 Maddi Olmayan Duran Varlıklar) • Tanımlanmış fayda planlarının yeniden ölçümleri (bakınız: TMS 19 Çalışanlara Sağlanan Faydalar) • Yurtdışındaki bir işletmenin finansal tablolarının çevriminden kaynaklanan kazanç ve kayıplar (bakınız: TMS 21 Kur Değişiminin Etkileri) • TFRS 9 Finansal Araçlar’ın 5.7.5 paragrafı uyarınca gerçeğe uygun değer değişimi diğer kapsamlı gelire yansıtılan olarak tanımlanan özkaynak araçlarına yapılan yatırımlardan kaynaklanan kazanç veya kayıplar • Nakit akış riskinden korunma işlemindeki korunma aracından kaynaklanan kazanç ve kayıpların etkin kısmı ile TFRS 9’un 5.7.5 paragrafı uyarınca gerçeğe uygun değer değişimi diğer kapsamlı gelire yansıtılarak ölçülen özkaynak aracı yatırımlarına yönelik korunma sağlayan korunma aracına ilişkin kazanç ve kayıplar (bakınız: TFRS 9 Bölüm 6) • Gerçeğe uygun değer değişimi kâr veya zarara yansıtılan olarak tanımlanan belirli yükümlülüklerin gerçeğe uygun değer değişimlerinin, kredi riskinde meydana gelen değişimlerle ilişkilendirilen kısmı (bakınız: TFRS 9’un 5.7.7 paragrafı) • Bir opsiyon sözleşmesinin gerçek değeri ile zaman değerinin ayrıştırılması ve opsiyonun gerçek değerindeki değişimlerin korunma aracı olarak tanımlanması durumunda, opsiyonun zaman değerinde meydana gelen değişimler (bakınız: TFRS 9 Bölüm 6) • Bir forward sözleşmesinin forward bileşeni ile spot bileşeninin ayrıştırılarak yalnızca spot bileşenindeki değer değişiminin korunma aracı olarak tanımlanması durumunda, forward sözleşmesindeki forward bileşeninin değerindeki değişimler ile bir finansal aracın döviz bazlı farkının finansal araçtan ayrıştırılması ve bunun korunma aracı olarak tanımlanan finansal araca ilişkin yapılan tanımlamanın dışında tutulması durumunda, döviz bazlı farkın değerindeki değişimler (bakınız: TFRS 9 Bölüm 6)” Uluslararası Finansal Raporlama Standartlarını geliştirenler, yüksek kaliteli tek bir muhasebe standartlar seti kavramından sıklıkla bahseder (De George, Li ve Shivakumar, 2016; Walker, 2010). Muhasebe kalitesi, literatürde 58

EYLÜL - EKİM


MALİ

ÇÖZÜM

değer ilişkisi (value relevance), kazanç yönetimi (earnings management) ve zararın zamanında tanınması (timely loss recognition) gibi farklı boyutlarda ele alınarak analiz edilmektedir.49 Sermaye piyasaları temelli muhasebe araştırmaları, muhasebe verileri ile sermaye piyasaları arasındaki ilişkiyi çeşitli perspektiflerden incelemektedir. Bu araştırmalar, literatürde çeşitli sınıflandırmalar yapılarak alt kategorilere ayrılmaktadır. Bu alt kategorilerin ana olarak piyasa etkinliği, temel analiz ve değer ilişkisi olduğu görülmektedir (Beaver, 2002; Kothari, 2001). Dolayısıyla, muhasebe kalitesi araştırmaları ile sermaye piyasaları temelli muhasebe araştırmalarının kesişim kümesinde değer ilişkisi çalışmalarının bulunduğu anlaşılmaktadır. Diğer bir deyişle değer ilişkisi, muhasebe verilerinin sermaye piyasaları üzerindeki etkilerini inceleyen bir branş olarak karşımıza çıkmaktadır. Değer ilişkisi, 1960’ların ikinci yarısından sonra sıklıkla çalışılan bir konu olarak literatürdeki yerini almıştır. Çeşitli yazarlar konuya ilişkin başlangıç çalışması konusunda iki farklı görüş ortaya koymaktadır: Anandarajan ve ötekiler (2006) ve Walker (1997) tarafından değer ilişkisine dair ilk çalışmanın Ball ve Brown’a (1968) ait olduğu değerlendirilmekte iken Barth, Beaver ve Landsman (2001) ve Mulenga (2016) tarafından değer ilişkisine yönelik literatürün Miller ve Modigliani (1966) ile başladığı öne sürülmektedir. Ayrıca, Ertuğrul (2018) tarafından Beaver’in (1968) çalışmasının da aynı döneme denk gelen ve konuya ilişkin bir diğer öncül çalışma olduğu ifade edilmektedir. Her ne kadar konunun kökleri yarım yüzyıldan daha derin olsa da ‘değer ilişkisi’ kavramı literatürde ilk kez Amir, Harris ve Venuti (1993) tarafından kullanılmıştır (Barth ve ötekiler, 2001). Literatürde değer ilişkisi, hepsinin ortak noktası aynı olan birtakım farklı biçimlerde tanımlanmış ve yorumlanmıştır. Değer ilişkisine yönelik Francis ve Shipper (1999) tarafından yapılan tanımlayıcı mahiyetteki dört alternatif yorum, konunun açıklanması için oldukça önemlidir: i) Değer ilişkisi, içsel (intrinsic) hisse senedi değerini yakalayan muhasebe verileri yardımıyla yapılan alım-satım işlemleri sonucu elde edilen kar ile ölçülür, ii) Muhasebe verilerinin değer ilişkisi, ilgili verinin bir değerleme modeli değişkenlerinden olması ya da değişkenlerinden birinin tahmininde kullanılması durumunda bulunur, iii) Değer ilişkisi, muhasebe verilerinin piyasa bilgi karmasını 49 Gaio (2010) ve Gaio ve Raposo (2011) tarafından da belirtildiği üzere kazançların kalitesine ilişkin tahakkukların kalitesi (accruals quality), devamlılık (persistence), tahmin edilebilirlik (predictability), düzgünlük (smoothness), değer ilişkisi ve tutuculuk (conservatism) olmak üzere yedi unsur bulunmaktadır. Kazançların kalitesi, muhasebe kalitesinin bir alt kümesi olarak düşünülmelidir.

EYLÜL - EKİM 2019

59


MALİ

ÇÖZÜM

değiştirerek hisse senedi fiyatlarındaki değişime sebebiyet vermesi olarak ölçülür,510 iv) Değer ilişkisi, muhasebe verileri ile hisse senedi fiyatı ya da getirileri arasındaki istatistiki ilişkidir.611 Francis ve Shipper’in (1999) dördüncü yorumu literatürde genel olarak kabul görmüştür. Yani değer ilişkisi, muhasebe verilerinin hisse senedi getirilerindeki değişimleri ya da hisse senedi fiyatlarını açıklayabilme gücü olarak tanımlanabilir (Demir, Ertuğrul ve Gür, 2016). Diğer bir deyişle, değer ilişkisine ilişkin tanımlar, muhasebe kalitesi araştırmaları ile sermaye piyasaları temelli muhasebe araştırmalarının kesişim kümesini tasvir eder niteliktedir. Bildiğimiz kadarıyla kapsamlı gelirin değer ilişkisine yönelik detaylı bir literatür taraması çalışması bulunmamaktadır. Bu literatür taraması çalışmasında kapsamlı gelir raporlaması konusunu değer ilişkisi perspektifinden sayısal analizlerle inceleyen makaleler irdelenerek literatürdeki boşluğun doldurulması amaçlanmaktadır. Makalelerin kalite homojenliğine ilişkin çizgiyi yakalayabilmek adına yalnızca Web of Science veri tabanında bulunan makaleler analiz edilmektedir. İlgili veri tabanında yapılan ilk taramada, zaman aralığının başlangıç tarihine yönelik herhangi bir yıl sınırlaması konulmadan bitiş yılı 2018 olarak belirlenmiş, dile ilişkin İngilizce kısıtı konulmuş ve bütün alanlarda (all fields) “comprehensive income” ve “value relevance” anahtar kelimeleri ile tarama yapılmıştır. Bu filtreleme sonunda 29 makalenin listelendiği görülse de elek üstünde kalan bu makaleler arasında konuya ilişkin bilinen ilk çalışmalardan olan Dhaliwal, Subramanyam ve Trevezant (1999) ile konuya dair ülkemize ait bulgular sunan tek çalışma olan Demir, Bahadır ve Öncel (2013) gibi bazı çalışmaların bulunmadığı anlaşılmıştır. O yüzden ilgili veri tabanında bir önceki taramadaki anahtar kelimelerden “value relevance” çıkarılarak yeni bir tarama yapılmış ve 115 makalenin elek üstünde kaldığı görülmüştür. Bu 115 makale tek tek okunarak değer ilişkisi konusu ile ilgili olmayan veya değer ilişkisi ile ilgili olup da sayısal analiz içermeyen makaleler analiz dışında tutulmuştur.712 Bu eleme neticesinde kalan 25 makalenin, bu literatür çalışması için uygun olduğu tespit edilmiştir. 510 Francis ve Shipper (1999) ile Barth ve ötekiler (2001) tarafından muhasebe verileri ile rekabet eden diğer verilerin zamanlaması ve muhasebe verilerinin tahmin edilebilirliği, üçüncü yorumun zayıf yönleri olarak belirtilmektedir. 611 Francis ve Shipper (1999), bu ilişkinin uzun dönemli olduğunun altını çizmektedir. 712 Değer ilişkisi ile ilgili olmayan makalelerin büyük bir kısmının konusunun kapsamlı gelir vergisi (comprehensive income tax) olduğu ve değer ilişkisi ile ilgili makalelerin dominant bir çoğunluğunun sayısal çalışmalar olmadığı görülmüştür.

60

EYLÜL - EKİM


MALİ

ÇÖZÜM

Makalenin kalan kısmı şu sırayı takip etmektedir. İkinci kısımda, bu 25 makaleye ilişkin genel özellikler ile makalelerin örneklemleri açıklanmaktadır. Üçüncü kısımda analiz konusu makalelerin modelleri, değişkenleri, değişken varyans (heteroscedasticity) sorunu ve dışlanmış değişken yanlılığı (omitted variable bias) sorunu için kullandıkları yöntemler tartışılmaktadır. Dördüncü kısımda rastgele seçilmiş 10 makale kapsamlı gelirin değer ilişkisine yönelik temel bulgularıyla birlikte genel hatlarıyla özetlenmektedir. Son kısımda ise çalışmanın bulguları genel olarak özetlenip çalışmaya ilişkin kısıtlar ve gelecek araştırmalara dair ipuçları belirtilerek çalışma sonlanmaktadır. 2 MAKALELERİN GENEL ÖZELLİKLERİ VE ÖRNEKLEMLERİ SFAS 130 ile birlikte 1997’den itibaren ABD’de kapsamlı gelir raporlamasının zorunlu tutulması ile birlikte konuya ilişkin araştırmaların filizlendiği görülmektedir. Tablo 1’den, analiz konusu 25 makaleden en eskisinin 1999’da Dhaliwal ve ötekiler (1999) tarafından yayınlandığı anlaşılmaktadır. Bu durum, yarım yüzyılı aşan değer ilişkisi literatüründe bu konunun göreceli olarak yeni bir araştırma alanı olduğunu göstermektedir. Tablo 1’e göre 2010 yılından önce yayınlanan yalnızca 4 makale bulunmaktadır. Diğer bir deyişle, analiz konusu örneklemin %80’ini, 2010 ve sonrasında yayınlanan makaleler tarafından domine edilmektedir. 2015 ve sonrasında yapılan çalışmalar, analiz konusu makalelerin yarısından fazlasını oluşturmaktadır. Bu trend, konunun akademik dünyanın ilgisini henüz yakın bir vadede çekmeye başladığını ve araştırma potansiyelini ortaya koymaktadır. Bu literatür taraması çalışmasına konu 25 makalenin yarısından fazlasının, ABD’ye ilişkin örneklemler kullandığı görülmektedir. Bu durumun SFAS 130’un yirmi yılı aşkın bir süredir ABD’de uygulanıyor olmasından 8 Öte yandan, son üç yılda yazılan 10 makalenin kaynaklandığı düşünülebilir.13 7’sinin ABD harici ülkelere ilişkin örneklemler kullandığı anlaşılmaktadır. Bu durum, ABD harici ülkelerdeki konuya ilişkin araştırma potansiyelinin keşfedilmeye başlandığına ve konunun gelecek potansiyeline işaret etmektedir. Ayrıca ABD harici ülkelerde, UMS 1’in 2009’da uygulanmaya başlanmasının 813 ABD’ye ilişkin muhasebe verileri ile piyasa verilerinin COMPUSTAT veri tabanınca eksiksiz ve analize uygun bir şekilde sağlanması, bu durumun diğer bir sebebi olarak düşünülebilir. Örneğin, Demir ve ötekiler (2013) Türkiye’ye ilişkin verileri ve Khan, Bradbury ve Courtenay (2018) ile Khan ve Bradbury (2016) Yeni Zelanda’ya ilişkin verileri manuel olarak toplayarak analizlerini gerçekleştirdiklerini belirtmektedir. Bu olumsuz durumun yol açacağı zaman kaybı ve araştırmacıların şevkini kırması gibi hususların da altını çiziyor ve bu durum makalemizin konusu olmadığı için tartışmayı burada noktalıyoruz.

EYLÜL - EKİM 2019

61


MALİ

ÇÖZÜM

konuya ilişkin farkındalığı artırdığı ve araştırmaları tetiklediği düşünülebilir. Birçok ülkeye ilişkin verileri kullanarak bulgular ortaya koyan yalnızca bir makalenin olması, literatürde bu tip çalışmaların eksikliğini ve literatürdeki açığı net bir şekilde göstermektedir. 3 MAKALELERİN MODELLERİ, DEĞİŞKENLERİ VE YÖNTEMLERİ 3.1 Makalelerin Modelleri Hellström’a (2006) göre muhasebe verilerinin değer ilişkisi Ölçüm ve Sinyal Perspektiflerinden analiz edilmektedir. Hellström (2006), muhasebe verilerinin firma değeri üzerindeki etkilerinin Ölçüm Perspektifindeki çalışmalarca ve muhasebe verilerinin açıklanmasını müteakip piyasanın verdiği reaksiyonun Sinyal Perspektifindeki çalışmalarca incelendiğini belirterek değer ilişkisine yönelik araştırmaların konuyu ekseriyetle Ölçüm Perspektifinden ele aldığını ifade etmektedir. Ölçüm Perspektifindeki çalışmalar, Denklem 1a’da da gösterildiği üzere, Ohlson (1995) tarafından geliştirilen Fiyat Modelini kullanmaktadır. Fiyat Modelinde, dönem net karı ile defter değerinin hisse senedi fiyatları üzerindeki etkileri incelenmektedir.914 Kapsamlı gelirin değer ilişkisini Ölçüm Perspektifinden inceleyen çalışmalar, genellikle, ya Denklem 1a’daki dönem net karının yerine kapsamlı geliri koyarak (Denklem 1b) ya da Denklem 1a’ya çeşitli DKG kalemlerini ekleyerek (Denklem 1c) bulgular ortaya koymaktadır. Sinyal Perspektifindeki çalışmaların ise Denklem 2a’da da gösterildiği üzere Getiri Modelini kullandığı bilinmektedir. Bu modelde, dönem net karı ile dönem net karında meydana gelen değişimin, belirli bir periyot için ölçülmüş getiri üzerindeki etkisi incelenmektedir. Kapsamlı gelirin değer ilişkisini Sinyal Perspektifinden inceleyen çalışmalar, genellikle, ya Denklem 2a’daki dönem net karının yerine kapsamlı geliri koyarak (Denklem 2b) ya da Denklem 2a’ya çeşitli DKG kalemlerini ekleyerek (Denklem 2c) bulgular ortaya koymaktadır.

914 Ohlson (1995) tarafından dönem net karı yerine anormal kar kullanıldığının belirtilmesinde fayda bulunmaktadır. Anormal kar, bir önceki dönemde kaydedilen defter değerinin belirli bir getiri oranı (genellikle risksiz faiz oranı) ile çarpımının dönem net karından düşülmesi ile hesaplanmaktadır. Fakat literatürde Fiyat Modelinin Ohlson’un (1995) belirttiği bağımsız değişken olan anormal kar yerine raporlanan dönem net karı ile kullanıldığı görülmektedir. O yüzden Denklem 1a, 1b ve 1c, Ohlson (1995) tarafından belirtildiği gibi değil, literatürde kullanıldığı gibi gösterilmektedir.

62

EYLÜL - EKİM


MALİ

Denklem 1a: Denklem 1b: Denklem 1c: Denklem 2a: Denklem 2b: Denklem 2c:

ÇÖZÜM

PDi,t+1 = β0 + β1 x DDi,t + β2 x DNKi,t + ε PDi,t+1 = β0 + β1 x DDi,t + β2 x KGi,t + ε PDi,t+1 = β0 + β1 x DDi,t + β2 x DNKi,t + β2 x DKGKi,t + ε Get,t+1 = β0 + β1 x DNKi,t / Fi,t-1 + β2 x ΔDNKi,t / Fi,t-1 + ε Get,t+1 = β0 + β1 x KGi,t / Fi,t-1 + β2 x ΔKGi,t / Fi,t-1 + ε Get,t+1 = β0 + β1 x DNKi,t / Fi,t-1 + β2 x ΔDNKi,t / Fi,t-1 + β3 x DKGK,t / Fi,t-1 + β4 x ΔDKGKi,t / Fi,t-1 + ε

Yukarıdaki denklemlerdeki değişkenlerden i, t, PD, Get, DD, DNK, KG, DKGK ve F sırasıyla firmayı, zamanı, piyasa değerini, getiriyi, defter değerini, dönem net karını, kapsamlı geliri, DKG kalemlerini ve hisse senedi fiyatını ifade etmektedir. Yukarıdaki denklemlerin genel gösterim açısından yararlı olduğunun ve literatürde denklemlerin değişkenleri değiştirilerek de farklı kalemlerin değer ilişkisinin incelendiğinin belirtilmesi gerekmektedir. Ayrıca yukarıdaki denklemlere finansal kaldıraç ve firma büyüklüğü gibi farklı unsurların kontrol amacıyla eklenerek değer ilişkisi analizlerinin yapıldığının da altı çizilmelidir. Örneğin, Park (2018) Getiri Modelinde DNK yerine faaliyet karını kullanmakta ve modele finansal kaldıraç, firma büyüklüğü ve faaliyetlerden kaynaklı nakit akımlarını da ekleyerek DKG’in değer ilişkisini araştırmaktadır. Özetle, yukarıdaki denklemler genel gösterim niteliğinde olup araştırmacının amacına ve çeşitli kontrol değişkenlerine göre farklılık göstermektedir. Araştırmanın amacı ve araştırmacının ekonometrik çekincelerine göre 10 Literatür taramasına konu Fiyat Modeli veya Getiri Modeli kullanılmaktadır.15 25 makaleden 6’sının her iki modeli birden kullandığı, 7 makalenin yalnızca Fiyat Modelini ve 12 makalenin yalnızca Getiri Modelini kullandığı Tablo 11 Demir ve ötekiler (2016) tarafından değer ilişkisine 1’den anlaşılmaktadır.16 yönelik yapılan literatür taraması çalışmasından literatürde Fiyat Modelinin Getiri Modelinden çarpıcı bir şekilde daha fazla kullanıldığı anlaşılmaktadır. Mestelman, Mohammad ve Shehata (2015) tarafından da altı çizildiği üzere Fiyat Modeli, defter değeri ve ona ilişkin uyumlaştırma (reconciliation) 10 15 Her iki model de çeşitli yönlerden literatürde eleştirilmektedir. Bu literatür taramasının amacı modellerin kıyaslaması olmadığından ötürü bu konuya yönelik detaylı bilgi ve derinlemesine teorik tartışma için okuyucuya Easton ve Sommers (2003), Kothari ve Zimmermann (1995) ile Ota (2003) tarafından yapılan çalışmaları incelemesini öneriyoruz. 11 16 Getiri Modelinin ve Fiyat Modelinin birbirine göre çeşitli üstünlükleri ve zayıflıkları bulunmaktadır. Bu sebeple literatürdeki bazı çalışmalarda (örneğin Demir ve ötekiler, 2013; Kanagaretnam ve ötekiler, 2009; Yousefinejad, Ahmad ve Embong, 2017) ana analizde bir model kullanılıyorsa sağlamlık (robustness) analizinde öteki modelin kullanılarak bulguların geçerliliğinin teyit edildiği görülmektedir.

EYLÜL - EKİM 2019

63


MALİ

ÇÖZÜM

kalemlerinin analizine elverişli iken Getiri Modeli böyle bir analiz için elverişli değildir. Kapsamlı gelire ilişkin değer ilişkisi çalışmalarının temel odak noktası kapsamlı gelir ve kırılımları olduğu için (yani defter değeri olmadığı için) bu literatür taramasında ortaya konulan Getiri Modelinin literatürde baskın bir şekilde kullanılmış olması, beklenen bir sonuçtur ve Demir ve ötekiler (2016) tarafından sunulan literatürün durumu ile -aslında- çelişmemektedir. 3.2 Makalelerin Değişkenleri 3.2.1 Bağımsız Değişkenler Fiyat Modelinin bağımlı değişkeni olarak belirli bir tarihteki hisse senedi fiyatı veya bu fiyat dahilinde hesaplanan piyasa değeri kullanılmaktadır. Eğer bağımlı değişken hisse senedi fiyatı (piyasa değeri) cinsinden ifade edilmişse bütün bağımlı değişkenler de hisse başına değerleri (raporlanan değerleri) ile ölçülmektedir. Getiri Modelinde ise bağımlı değişken belirli bir zaman dilimi için ölçülen hisse senedi getirisi olduğu için bütün bağımsız değişkenler önceki hisse senedi fiyatına bölünerek ifade edilmektedir. Getiri Modelindeki bağımlı değişken ya al ve tut getiri (buy and hold returns) yöntemi ile ya da finansal raporun açıklama tarihi civarındaki birikimli anormal getiri 17 18 (cumulative abnormal returns) yöntemi ile hesaplanmaktadır.12 , 13Dolayısıyla, her iki modelin bağımsız değişkenlerinin ölçümü için de kullanılan hisse senedi fiyatı, değer ilişkisi çalışmalarının sağlıklı bulgular verebilmesi adına büyük bir önem arz etmektedir. Bağımlı değişkenin hesaplanabilmesi için kullanılan hisse senedi fiyatının hangi tarihe ait olduğu 3 makalede herhangi bir şekilde belirlenememektedir. 7 makalede finansal yıl kapanış tarihindeki hisse senedi fiyatı bağımlı değişken iken 6 (5) makalede finansal yıl kapanışından üç (dört) ay sonraki hisse senedi fiyatı bağımlı değişken olarak belirtilmektedir. Birer makaledeki bağımlı değişkenlerin finansal rapor yayınlanma tarihinden iki gün sonraki kapanış fiyatı ve finansal rapor yayınlanma tarihi civarındaki birikimli anormal getiriler olduğu görülmektedir. İki makalede ise birden fazla tarih için gözlemlenen hisse senedi getirileri için bağımlı değişkenlerin hesaplandığı anlaşılmaktadır. 12 Birikimli anormal getiri, Olay Çalışması Yöntemi ile hesaplanmaktadır. Bu yöntemin detaylı açıklaması 17 için okuyucuya Kothari ve Werner’i (2006) incelemesini öneriyoruz. 13 18 Al ve tut getiri, ilgili dönemdeki borsa getirisi gibi başka bir kıstasa göre kıyaslanarak hesaplandığında al ve tut anormal getiri olarak adlandırılır. Ayrıca dönem başı fiyatı ve dönem sonu fiyatı kullanılarak al ve tut getiri hesaplanabileceği gibi ilgili dönemdeki aylık getiriler toplanarak da al ve tut getirisi hesaplanabilir.

64

EYLÜL - EKİM


MALİ

ÇÖZÜM

Gregory, Saleh ve Tucker (2005) ile Khan ve ötekiler (2018) tarafından finansal rapor yayınlanma tarihinden sonraki hisse senedi fiyatlarının bağımlı değişken hesabında kullanımının, piyasaya finansal tablolardaki verileri algılayıp fiyatlara yansıtması için bir zaman tanıma açısından önemli olduğu belirtilmektedir. Dolayısıyla, finansal yıl kapanış tarihindeki hisse senedi fiyatını kullanan çalışmaların hatırı sayılır sayıda olduğu bu literatür taramasında, Gregory ve ötekiler (2005) ile Khan ve ötekiler (2018) tarafından vurgulanan çekincenin öne çıktığı görülmektedir. Ayrıca, birden fazla tarih için ölçüm yapılarak farklı bağımlı değişkenler için muhasebe verilerinin değer ilişkisinin incelenmesinin, literatürde sağlamlık (robustness) analizinde kullanılan bir yöntem olduğunun altı çizilmelidir. 3.2.2 Bağımlı Değişkenler Tablo 1’de de gösterildiği üzere defter değeri, dönem net karı, olağan kar, kapsamlı gelir, DKG, çeşitli DKG kalemleri, faaliyetlerden kaynaklı nakit akımları, finansal kaldıraç ve zarar kuklaları değişkenlerinin, bu literatür taraması çalışmasına konu makalelerce yoğun bir şekilde kullanıldığı 19 görülmektedir.14 Bu değişkenler dışındaki birtakım değişkenlerin de kimi makalelerce kullanıldığı görülse de bütün makalelerde kullanılan ortak değişkenlerin ekseriyetle bu değişkenler olduğu anlaşılmaktadır. Ayrıca bütün bu değişkenler, aynı modelde analize tabi tutulabileceği farklı modellerle de analize tabi tutulmaktadır, o yüzden makalelerdeki farklı modellerde tespit edilebilen bütün değişkenler Tablo 1’deki son sütunda toplu bir şekilde gösterilmektedir. Örneğin, Tablo 1’den Demir ve ötekiler (2013) tarafından kullanılan muhasebe kalemlerinin dönem net karı ve kapsamlı gelir olduğu anlaşılmaktadır. Demir ve ötekiler (2013) bir modelde yalnızca dönem net karının değer ilişkisini ve diğer modelde yalnızca kapsamlı gelirin değer ilişkisini incelemektedir. Diğer yandan Lin ve ötekiler (2018) bir modelde dönem net karı ile DKG’in değer ilişkisini ve bir başka modelde dönem net karı ile çeşitli DKG kalemlerinin değer ilişkisini analiz etmektedir. Dolayısıyla, Tablo 1’in son sütununda yer alan bütün kalemlerin aynı denklemde yer alması beklenmemelidir. 14 Tablo 1’deki gösterimin daha da karmaşıklaşmaması adına, döneme ilişkin kullanılan kalemler, önceki 19 döneme ilişkin kullanılan kalemler ve değişim cinsinden ifade edilen kalemler ayrımına gidilmediğinin altını çiziyoruz. Ayrıca modellerde yer alan çarpımlardaki (interaction terms) değişkenlerin de ayrı bir değişken olarak Tablo 1’de gösterildiğini de belirtiyoruz.

EYLÜL - EKİM 2019

65


MALİ

ÇÖZÜM

3.3 Makalelerin Yöntemleri 3.3.1 Dışlanmış Değişken Yanlılığı Sorunu Bu kısımda literatür taramasına konu makalelerin dışlanmış değişken yanlılığı sorununa yönelik çekinceleri ve çözümleri tartışılmaktadır. Gözlemlenemeyen unsurların model değişkenleri üzerindeki etkileri olarak tanımlanan dışlanmış değişken yanlılığı (Bartolucci, Belotti ve Peracchi, 2015) istatistiki olarak ciddi bir sorun ise kontrol altına alınmadığında doğru olmayan sonuçlar ve çıkarımlara sebep olabilir (Ertuğrul ve Demir, 2018; 20 Onali, Ginesti ve Vasilakis, 2017).15 Dışlanmış değişken yanlılığı hem firma hem de zaman boyutlarında olabildiği için bu sorunun her iki boyutta da kontrol altında tutulması gerekmektedir ve her boyut için kukla değişkenler eklenmesi bu sorunun en bilinen çözümüdür (Ertuğrul ve Demir, 2018). Literatürün dışlanmış değişken yanlılığına ilişkin yapılan analizinde her makalenin modeline, değişkenlerine ve yöntemlerine ilişkin kısımları ile tabloları detaylıca okunmuştur. Gözden kaçma ihtimaline karşın her makale “Hausman”, “Fixed”, “Dummy”, “Endogeneity” ve “Heterogeneity” kelimeleri ile tek tek taranarak makalelerce dışlanmış değişken yanlılığına yönelik alınan istatistiki önlemler tespit edilmiştir. 13 makalede bu soruna yönelik herhangi bir analiz ya da çözüm belirtilmemektedir. Yıl (sektör) [firma] düzeyinde kontrol ile analiz sonuçları sunan 5 (2) [2] makale olduğu görülmektedir. Sektör ve yıl boyutlarında ikili kontrol ile analiz sonuçları sunan 3 makale bulunmaktadır. Son üç yılda yayınlanan 10 makalenin 7’sinin dışlanmış değişken yanlılığını çeşitli boyutlarda göz önünde tuttuğunun altı 21 çizilmelidir.16 3.3.2 Standart Hata Bu kısımda literatür taramasına konu makalelerin regresyonlardaki standart hatalara (standard errors) yönelik yaklaşımları ele alınmaktadır. Standart hatalar, bir değişkenin istatistiki olarak anlamlılık düzeyini doğrudan etkilediği için bulguların sağlıklı ve doğru bir şekilde ortaya konması açısından hayati bir önem taşımaktadır. Gow, Ormazabal ve Taylor (2010) tarafından çoğu muhasebe araştırmasında sunulan bulguların, standart hataların zaman bağımlılığı ve kesit bağımlılığı perspektifinden kontrolü yapılmadığı için 15 20 Dışlanmış değişken yanlılığının istatistiki olarak anlamlı bir sorun olup olmadığının tespiti Hausman Testi uygulanarak yapılmaktadır. Dışlanmış değişken yanlılığı, bu makalenin konusu olmadığı için detaylı açıklamalar ve istatistiki analizler için okuyucuya Ertuğrul ve Demir (2018) ile Onali ve ötekileri (2017) incelemesini öneriyoruz. 16 21 Bu durum, istatistiki olarak daha doğru yöntemlerin son yıllarda daha fazla ön plana çıkmasının bir ürünü olarak düşünülebilir.

66

EYLÜL - EKİM


MALİ

ÇÖZÜM

22 doğru olmadığı ortaya konulmaktadır.17 Ayrıca White Yöntemi ile elde edilen standart hatalar, bu iki bağımlılıktan herhangi birinin bulunması durumunda, doğru olmayan istatistiki sonuçlar doğurmaktadır (Gow ve ötekiler, 2010). Petersen (2009) ve Gow ve ötekiler (2010) tarafından önerildiği gibi istatistiki olarak en doğru sonuçlar bu iki bağımlılığı da kontrol eden hem firma hem de zaman düzeyinde standart hata kümelemesi ile elde edilmektedir. Literatürün standart hatalara ilişkin çekincelerine yönelik yapılan analizinde her makalenin yöntemine ilişkin kısmı ile tabloları detaylıca okunmuştur. Gözden kaçma ihtimaline karşın her makale “Cluster”, “Heteroscedasticity”, “Standard Error”, “Rogers” ve “White” kelimeleri ile tek tek taranarak standart hatalara yönelik yapılan uygulamalar tespit edilmiştir. 12 makalede standart hata elde edilmesine yönelik herhangi bir yöntem belirtilmediği 18 anlaşılmaktadır. 6 makalede standart hataların firma düzeyinde23 ve 3 makalede standart hataların hem firma hem de zaman düzeyinde kümeleme ile elde edildiği belirtilmektedir. Kalan 4 makalede ise kümeleme dışı yöntemlerle standart hataların elde edildiği görülmektedir.

17 22 Bu iki bağımlılık perspektifinden standart hataların elde edilerek bulguların ortaya konulmasının en güvenilir yöntem olduğu Gow ve ötekiler (2010) ve Petersen (2009) tarafından belirtilmektedir. Detaylı tartışma ve doyurucu istatistiki açıklamalar için okuyucuya bu iki makaleyi incelemesini öneriyoruz. 23 Chambers ve ötekiler (2007) tarafından yapılan Huber-White ile standart hata bulma yaklaşımı 18 standart hataların tek düzeyde kümelenerek elde edilmesi ile aynı yöntemdir. Chambers ve ötekiler (2007) bu düzeyin firma olduğunu ifade etmektedir. O yüzden 6 makalenin firma düzeyinde standart hata kümelemesi yaptığı sonucuna ulaşılmaktadır.

EYLÜL - EKİM 2019

67


MALİ

ÇÖZÜM

Tablo 1 Literatür taramasına konu 25 makalenin tasnifi. Örneklem kolonundaki * ibaresi ABD’de çapraz listelenen Kanada firmalarına işaret etmektedir. Model kolonunda yer alan F harfi Fiyat Modelini ve G harfi Getiri Modelini temsil etmektedir. Ölçüm kolonu, Modellerdeki bağımsız değişkenin ölçüm tarihini göstermektedir: örneğin ölçüm kolonundaki 0 rakamı bağımsız değişkenin finansal yıl kapanış tarihindeki değeri itibarıyla veya 3 rakamı bağımsız değişkenin finansal yıl kapanış tarihinden 3 ay sonraki değeri itibarıyla ölçüldüğünü göstermektedir. Bu kolondaki *, bağımlı değişkenin finansal rapor yayınlanma tarihinden 2 gün sonraki kapanış değeri ile ölçüldüğünü ve [-a, b] ise finansal rapor yayınlama tarihinden a gün öncesi ile b gün sonrası arasındaki getirilerin ölçümünü sembolize etmektedir. DDY (Dışlanmış Değişken Yanlılığı) Çekincesi kolonunda yer alan S, Y, F ve SY ifadeleri sırasıyla sektör, yıl, firma ve sektör-yıl seviyesindeki çekinceleri işaret etmektedir. Standart Hata Çekincesi kolonunda yer alan F, FY, SUR ve HAC ifadeleri sırasıyla firma seviyesinde kümelemeyi, firma-yıl seviyelerinde kümelemeyi, seemingly unrelated regressions’u ve değişken varyans ile otokorelasyon için tutarlı standart hataları göstermektedir. Bağımsız Değişken Kalemleri kolonunda yer alan rakamlar şu şekilde açıklanmaktadır: 1 (Defter Değeri), 2 (Net Kar), 3 (Kapsamlı Gelir), 4 (Diğer Kapsamlı Gelir, DGK), 5 (Yeniden Değerleme Fazlasındaki Değişimler, REV), 6 (Tanımlanmış Fayda Planlarının Yeniden Ölçülmesi, PEN), 7 (Yabancı Para Çevrim Farkları, CUR), 8 (Gerçeğe Uygun Değer Farkı Diğer Kapsamlı Gelire Yansıtılan Satılmaya Hazır Özkaynak Araçları), 9 (Nakit Akış Riskinden Korunma Amaçlı Hedge Kazanç/Kayıpları), 10 (Diğer Diğer Kapsamlı Gelir Unsurları, DDKG), 11 (Faaliyetlerden Kaynaklı Nakit Akışı), 12 (Faiz, Vergi ve Amortisman Öncesi Kar, FVAÖK), 13 (Olağandışı Kalemler Öncesi Net Kar), 14 (Zarar Kuklası) ve 15 (Finansal Kaldıraç). Bu kolonda kullanılan * ibaresi ilgili kalemin küçük bir farkla benzerinin kullanıldığı anlamına gelmektedir. Makalelerde kullanılan değişkenler bu 15 kalem ile sınırlı olmayıp ortak kullanılan değişkenler 15 maddede sınıflandırılmaktadır.

68

EYLÜL - EKİM


2007-2010 1996-2004 1986-2005

1998-2006 2012-2014

ABD Japonya

Çin ABD ABD

1994-1995

ABD

He ve Lin (2015) Hodder, Hopkins ve Wahlen (2006) Jones ve Smith (2011)

2001-2006 1994-2003 1963-2009 2005-2008

ABD ABD ABD Türkiye

Campbell (2015) Chambers ve ötekiler 2007 Clout ve Willet (2016) Demir, Bahadır ve Öncel (2013) Dhaliwal, Subramanyam ve Trevezant (1999) Dong, Ryan ve Zhang (2014) Frendy (2017)

2006-2012 1996-2005 2002-2013 2006-2013

2009-2015

Dönem

Avustralya 46 ülke ABD ABD

İran

Örneklem

Banks, Hodgson ve Russell (2018) Barton, Hansen ve Pownall (2010) Bhat ve Ryan (2015) Brushwood, Johnston ve Kutcher (2017)

Amri-Asrami ve ötekiler (2017)

Yazarlar

F F G

F, G F

F, G

G G F F, G

G G G G

F

Model

4 0 3

4, 5 0

0

0 4 0 -

* 0 4 [-1, 5]

-

Ölçüm

Y -

Y SY

-

SY Y -

S Y SY

DDY Çekincesi F

SUR

F HAC

-

F Huber-White -

F F F

Standart Hata Çekincesi -

1, 2, 3, 7, 8, 9, 10 1, 2 4, 6, 8, 7, 13

1, 8, 10, 13 1, 2, 4*, 14

1, 2, 3, 7, 6, 8

2, 6, 7, 8, 9, 10 2, 4, 8, 6, 7, 14 1, 2, 4* 2, 3, 5, 6, 7, 8, 9

2, 3, 5, 7, 8, 9, 14 2, 3, 11, 12, 13 2* 13, 4

3

Bağımsız Değişken Kalemleri

kolondaki *, bağımlı değişkenin finansal rapor yayınlanma tarihinden 2 gün sonraki kapanış değeri ile ölçüldüğünü ve [-a, b] ise finansal rapor yayınlama tarihinden a gün öncesi ile b gün sonrası arasındaki getirilerin ölçümünü sembolize etmektedir. DDY (Dışlanmış Değişken Yanlılığı) Çekincesi kolonunda yer alan S, Y, F ve SY ifadeleri sırasıyla sektör, yıl, firma ve sektör-yıl seviyesindeki çekinceleri işaret etmektedir. Standart Hata Çekincesi kolonunda yer alan F, FY, SUR ve HAC ifadeleri sırasıyla firma seviyesinde kümelemeyi, firma-yıl seviyelerinde kümelemeyi, seemingly unrelated regressions’u ve değişken varyans ile otokorelasyon için tutarlı standart hataları göstermektedir. Bağımsız Değişken Kalemleri kolonunda yer alan rakamlar şu şekilde açıklanmaktadır: 1 (Defter Değeri), 2 (Net Kar), 3 (Kapsamlı Gelir), 4 (Diğer Kapsamlı Gelir, DGK), 5 (Yeniden Değerleme Fazlasındaki Değişimler, REV), 6 (Tanımlanmış Fayda Planlarının Yeniden Ölçülmesi, PEN), 7 (Yabancı Para Çevrim Farkları, CUR), 8 (Gerçeğe Uygun Değer Farkı Diğer Kapsamlı Gelire Yansıtılan Satılmaya Hazır Özkaynak Araçları), 9 (Nakit Akış Riskinden Korunma Amaçlı Hedge Kazanç/Kayıpları), 10 (Diğer Diğer Kapsamlı Gelir Unsurları, DDKG), 11 (Faaliyetlerden Kaynaklı Nakit Akışı), 12 (Faiz, Vergi ve Amortisman Öncesi Kar, FVAÖK), 13 (Olağandışı Kalemler Öncesi Net Kar), 14 (Zarar Kuklası) ve 15 (Finansal Kaldıraç). Bu kolonda kullanılan * ibaresi ilgili kalemin küçük bir farkla benzerinin kullanıldığı anlamına gelmektedir. Makalelerde kullanılan değişkenler bu 15 kalem ile sınırlı olmayıp ortak kullanılan değişkenler 15 maddede sınıflandırılmaktadır.

MALİ

ÇÖZÜM

EYLÜL - EKİM 2019

69


MALİ

ÇÖZÜM

4 SEÇİLMİŞ 10 MAKALENİN TEMEL BULGULARI Aşağıda, literatür taramasına konu 25 makaleden rastgele seçilmiş 10 tanesi genel hatlarıyla özetlenmektedir. Barton, Hansen ve Pownall (2010), ülkemizin de arasında bulunduğu 46 ülkeden oluşan 1996-2005 yılları arasındaki bir veri setini kullanarak satışlar, faiz, vergi ve amortisman öncesi kar (FVAÖK), vergi öncesi faaliyet karı, vergi öncesi kar, olağandışı kalemler ve durdurulan faaliyetler öncesi kar, net kar, kapsamlı gelir ve faaliyetlerden kaynaklı nakit akışlarından oluşan sekiz performans ölçütünün hisse senedi getirileri üzerindeki etkilerini araştırmaktadır. Yazarlar, her ölçütü teker teker Getiri Modelinde regresyona tabi tutarak açıklayıcı gücü (R2) en yüksek olan kalemin değer ilişkisinin en yüksek olduğunu düşünmektedir. 46 ülkenin her biri için ayrı ayrı bu sekiz ölçüte göre elde edilen R2 değerleri çeşitli sonuçlar sunmaktadır. 25 ülke için değer ilişkisi en yüksek olan performans ölçütü vergi öncesi kar kalemi iken satışların değer ilişkisi hiçbir ülkede en yüksek olarak raporlanmamaktadır. Dahası, kapsamlı gelirin değer ilişkisinin yalnızca iki ülkede en yüksek olduğu gösterilmektedir. Ülkemiz için ise en yüksek değerlerin vergi öncesi kara ve net kara ait olduğu ve en düşük üç değerin sırasıyla satışlara, kapsamlı gelire ve FVAÖK’e ait olduğu anlaşılmaktadır. Demir ve ötekiler (2013) tarafından 2005-2008 yılları arası Türkiye firmalarına ait veri seti kullanılarak, Getiri Modeline göre, kapsamlı gelirin değer ilişkisinin net karın değer ilişkisinden daha fazla olduğu ortaya 24 konulmaktadır.19 Ayrıca analizlerini dört alt sektörel örnekleme uygulayarak genişleten yazarlar, imalat sanayi ve finansal kurumlar örneklemleri için bu durumu teyit etmektedir. Fakat yazarlar, toptan ve perakende, ticaret, otel ve restoranlar sektörü için tam tersi bir bulgu raporlamaktadır. Gruplanamayan şirketlerin yer aldığı diğer sektör için yapılan analizde ise net karın değer ilişkisinin çok küçük bir farkla kapsamlı gelirin değer ilişkisinden daha fazla olduğu gösterilmektedir. Bunlara ek olarak yazarlar, Fiyat Modelini kullanarak da kapsamlı gelirin değer ilişkisinin net karın değer ilişkisinden daha fazla olduğunu ortaya koysalar da yazarların alt sektörel örneklemlerdeki bulguları 25 Getiri Modeline göre raporladıkları sonuçlarla birebir örtüşmemektedir.20 24 Değer ilişkisi üstünlüklerine yönelik herhangi bir kıyas yapılmayan bu çalışmada kapsamlı gelir ve net 19 kar için Getiri Modeli kullanılarak ayrı ayrı ayarlı R2 değerleri elde edilmekte ve R2 değeri büyük çıkan değişkenin değer ilişkisinin daha fazla olduğu yorumlanmaktadır. 25 Ayrıca yazarlar, çeşitli DKG kalemlerinin değer ilişkisine olan katkılarını da hem bütün örneklem hem de alt sektörel 20

örneklemler için incelemektedir. Literatür taramasının özlüğü açısından bu analize yönelik sonuçları tartışmamayı uygun görüyor ve okuyucuya Demir ve ötekileri (2013) incelemesini öneriyoruz.

70

EYLÜL - EKİM


MALİ

ÇÖZÜM

He ve Lin (2015), 2007-2010 yılları arası Çin firmalarına ait veri setini kullanarak firmayı takip eden analist sayısının, kapsamlı gelirin ve DKG kalemlerinin değer ilişkisi üzerindeki etkilerini incelemektedir. Analist sayısını ilgili dönemdeki medyan analist sayısına göre kukla değişken olarak tanımlayan yazarlar, bir firmayı takip eden analist sayısının medyan analist sayısından büyük (küçük) olması durumunda bu kuklanın 1 (0) olduğunu ve o firmanın yüksek (düşük) analist takibi örnekleminde yer aldığını belirtmektedir. Yazarlar, yüksek analist takibi örnekleminde yar alan firmaların kapsamlı gelirlerinin değer ilişkisinin, düşük analist takibi örnekleminde yar alan firmaların kapsamlı gelirlerinin değer ilişkisinden istatistiki olarak anlamlı bir şekilde fazla olduğu sonucunu ortaya koymaktadır. Analiz konusu dönemi iki alt dönemde inceleyen yazarlar, çeşitli DKG kalemlerinin değer ilişkisine ilişkin her iki takip düzeyi için de detaylı bulgular sunmaktadır. Bu bulguların temel odak noktası, her iki alt dönem için de düşük analist takibi örneklemlerindeki DKG kalemlerinin istatistiki olarak anlamlı olarak 26 raporlanmamasıdır.21 Ayrıca ikinci dönemde yüksek takip düzeyinde yer alan örneklemde DKG kalemlerinden yalnızca CUR’un değer ilişkisinin bulunduğu tespit edilmektedir. Jones ve Smith (2011) tarafından 1986-2005 yılları arası ABD firmalarına 27 ait veri seti kullanılarak özel kalemlerden22 arındırılmış net karın, özel kalemlerin ve DKG’in değer ilişkisi incelenmektedir. Bilinen değer ilişkisi çalışmalarından daha farklı bir yöntem ile konuyu ele alan yazarlar, değer ilişkisini dinamik bir yöntemle analiz etmekte ve getiriler üzerinde bu üç kalemde yaşanan şokların etkisini değer ilişkisi indikatörü olarak değerlendirmektedir. Çalışmada özel kalemlerden arındırılmış net karın ve özel kalemlerin değer ilişkisinin DKG’in değer ilişkisinden istatistiki olarak anlamlı bir şekilde fazla olduğu raporlanmaktadır. Khan ve ötekiler (2018), 2003-2010 yılları arası Yeni Zelanda firmalarına ait veri setini kullanarak Getiri Modeli (Fiyat Modeli) için, kapsamlı gelirin değer ilişkisinin istatistiki olarak anlamlı bir şekilde net karın değer ilişkisinden daha yüksek (düşük) olduğunu göstermektedir. Ayrıca yazarlar, REV ve AFS kalemlerinin hem hisse senedi fiyatları hem de getirileri üzerinde istatistiki olarak anlamlı bir şekilde pozitif olduğunu; fakat CFH’nin istatistiki olarak 21 26 Yazarların analiz konusu ilk dönemi kapsamlı gelir uygulamasından önceki dönem olduğu için ilk döneme ilişkin yazarlarca raporlanan sonuçlar, birebir DKG kalemlerinin değer ilişkisi olarak düşünülmemelidir. 22 27 Makalede special items olarak adlandırılan bu kalemin olağandışı gelir/gider ve durdurulan faaliyetlerden kar/zarar gibi kırılımlardan oluştuğu bilinmektedir.

EYLÜL - EKİM 2019

71


MALİ

ÇÖZÜM

anlamlı herhangi bir etkisi bulunmadığını raporlamaktadır. CUR kaleminin ise hisse senedi fiyatı üzerinde istatistiki olarak anlamlı bir negatif etkisinin bulunduğu ve hisse senedi getirileri üzerinde istatistiki olarak anlamlı herhangi 23 bir etkisi bulunmadığı da yazarlarca ortaya konulmaktadır.28 Landsman ve ötekiler (2011), kirli özkaynakları (dirty surplus) finansal tablolardan anlaşılabilen özkaynak hareketleri (anlaşılabilen hareketler) ile çalışanlarca kullanılan hisse senedi opsiyonları ve hisse senedine çevrilen tahviller gibi finansal tablolardan anlaşılamayan özkaynak hareketleri (anlaşılamayan hareketler) olarak kendi içinde ikiye ayırmaktadır. 19762006 yılları arası ABD firmalarına ait veri seti kullanılarak yazarlarca yapılan analizler, anlaşılabilen hareketlerin yalnızca büyük ölçekli firmaların piyasa değeri üzerinde istatistiki olarak anlamlı ve negatif bir etkisinin olduğunu, fakat küçük ve orta ölçekli firmaların piyasa değeri üzerinde istatistiki olarak anlamlı herhangi bir etkisinin bulunmadığını ortaya koymaktadır. Buna ek olarak, anlaşılamayan hareketlerin her üç ölçekteki alt örneklem için de piyasa değeri üzerinde istatistiki olarak anlamlı ve negatif bir etkisinin bulunduğu raporlanmaktadır. Diğer bir deyişle yazarlar, anlaşılabilen hareketlerin değer ilişkisinin neredeyse bulunmuyorken anlaşılamayan hareketlerin değer ilişkisinin negatif olduğu sonucuna ulaşmaktadır. S&P 500 firmalarına ait 2000-2012 yılları arası veri setini kullanan Lin ve ötekiler (2018), DKG’in raporlama yerinin, DKG’in ve çeşitli DKG kalemlerinin değer ilişkisi üzerindeki etkisini incelemektedir. Yazarlar, özkaynaklarda raporlanan DKG ile kapsamlı gelir tablosunda raporlanan DKG’in değer ilişkileri arasında istatistiki olarak herhangi bir farklılık bulunmadığı sonucunu ortaya koymaktadır. Fakat yazarlar, özkaynaklarda raporlanan DKG kalemlerinden yalnızca CFH’nin ve kapsamlı gelir tablosunda raporlanan DKG kalemlerinden CFH, PEN ve DDKG’in hisse senedi getirileri üzerinde istatistiki olarak anlamlı olmadığını da göstermektedir. Diğer bir deyişle, Lin ve ötekiler (2018), DKG’in raporlandığı yerin her ne kadar toplam DKG değer ilişkisinde anlamlı bir farka sebebiyet vermese de DKG kalemlerinin değer ilişkisini önemli ölçüde değiştirdiğini ve özkaynaklarda raporlanan DKG kalemlerinin değer ilişkisinin daha fazla olduğunu göstermektedir. Makar, Wang ve Alam (2013) tarafından 2001-2006 yılları arası ABD firmalarına ait veri seti kullanılarak DKG kalemlerinden CFH’nin ve CUR’un 28 DKG kalemlerine ilişkin bu sonuçlar Khan ve ötekiler (2018) tarafından sunulan Tablo 4 ve Tablo 23 6’nın ilk kolonlarından anlaşılmaktadır. Aynı tabloların ikinci kolonları da bir istisna ile benzer sonuçlar sunmaktadır.

72

EYLÜL - EKİM


MALİ

ÇÖZÜM

hisse senedi getirileri üzerindeki etkisi analiz edilmektedir. Yazarlar, CUR’un hisse senedi getirileri üzerinde istatistiki olarak anlamlı bir şekilde pozitif etkisinin bulunduğu sonucuna ulaşmaktadır. Ayrıca çalışmada CFH’nin hisse senedi getirilerini istatistiki olarak anlamlı bir şekilde negatif olarak etkilediği bulgusu da vurgulanmakta, SFAS 133 tarafından nakit akış riskinden korunmaya yönelik enstrümanların muhasebeleştirilmesine yönelik getirilen karma özellik yönteminden kaynaklanan sorunun böylelikle kanıtlandığı ifade 29 edilmektedir.24 Park (2018), Güney Kore firmalarına ait 2017-2014 yılları arası verileri kullanarak DKG’in değer ilişkisini incelemektedir. DKG’deki değişimin hisse senedi getirileri üzerinde istatistiki olarak anlamlı bir etkisinin bulunduğunu gösteren yazarlar, örneklemlerini her yıl için DKG’deki değişim büyüklüğüne göre üçe bölerek bu sonucun yalnızca DKG’deki değişimin büyük olduğu alt örneklem için geçerli olduğunu ortaya koymaktadır. Ayrıca yazarlar, DKG’de meydana gelen artışın, negatif DKG raporlayan firmaların hisse senedi getirileri üzerinde istatistiki olarak anlamlı bir pozitif etkisinin bulunduğunu da raporlamaktadır. Yazarların son bulgusu, UFRS uygulaması ile DKG’nin değer ilişkisinin istatistiki olarak anlamlı bir şekilde pozitif yönde artmasıdır. Yousefinejad ve ötekiler (2017), 2011-2013 yılları arası Malezya firmalarına ait veri setini kullanarak DKG’in hisse senedi fiyatları ve getirileri üzerinde istatistiki olarak anlamlı bir şekilde pozitif bir etkisi bulunduğunu göstermektedir. Ayrıca yazarlar, AFS’nin ve REV’in hisse senedi fiyatları üzerinde istatistiki olarak anlamlı bir şekilde pozitif bir etkisi bulunduğu sonucunu da ortaya koymaktadır. Yani Yousefinejad ve ötekilerin (2017) bulguları hem DKG’in hem de DKG kalemlerinden olan AFS’nin ve REV’in değer ilişkisinin bulunduğuna işaret etmektedir. 5 SONUÇ Bu literatür taraması çalışmasında kapsamlı geliri değer ilişkisi perspektifinden analiz eden ve Web of Science veri tabanında yer alan sayısal makaleler incelenmektedir. İlgili veri tabanında çeşitli kıstaslar sonucu elek üstünde kalan 25 makalenin modelleri, değişkenleri, değişken kovaryans ve dışlanmış değişken yanlılığı sorunu için kullandıkları yöntemler tartışılarak bu makaleler arasından rastgele seçilen 10 makale kapsamlı gelirin değer ilişkisine yönelik temel bulgularıyla birlikte genel hatlarıyla özetlenmektedir. 24 Karma özellik sorununa (mixed attribute problem) yönelik detaylı tartışma ve açıklama için okuyucuya 29 Gigler, Kanodia ve Venugopalan’ı (2007) ve Makar ve ötekileri (2013) incelemesini öneriyoruz.

EYLÜL - EKİM 2019

73


MALİ

ÇÖZÜM

Analiz konusu makalelerin yarısından fazlasının 2015 ve sonrasında yayınlamış olması, konunun akademik dünyanın son yıllarda ilgisini çekmeye başladığının göstergesidir. Ayrıca makalelerin neredeyse tamamının tek bir ülkeye ilişkin veri setini kullanarak bulgular ortaya koyması da çok uluslu veri setleri kullanılarak yapılabilecek araştırma potansiyeline işaret etmektedir. Öte yandan makalelerin modellerine göre yapılan analizinden, literatür taraması makaleler tarafından Getiri Modelinin ekseriyetle kullanıldığı ve hem Getiri Modelini hem de Fiyat Modelini kullanan makalelerin de sadece Fiyat Modelini kullanan çalışmalardan daha fazla olduğu sonuçlarına ulaşılmaktadır. Model seçimi ve kullanımı, araştırmacının amacına ve ekonometrik çekincelerine göre değişkenlik göstermektedir. Fakat literatürde (örneğin, Demir ve ötekiler, 2013; Kanagaretnam ve ötekiler, 2009; Yousefinejad ve ötekiler, 2017) bir modeli kullanan çalışmaların diğer modeli sonuçların sağlamlığını teyit etmek için kullandığı görülmektedir. Dolayısıyla, konuya ilişkin gelecek çalışmalar her iki model perspektifinden de konuyu irdeleyebilir. Ayrıca bu literatür taraması, makalelerin bağımlı değişkenleri olan getiri ve hisse senedi fiyatlarının hesaplanmasında tek bir zamanın kullanıldığını ve çok zaman kullanımının yaygın olmadığını göstermektedir. Değer ilişkisi literatüründe (örneğin, Kajüter ve Nienhaus, 2017; Manganaris, Spathis ve Dasilas, 2016) bağımlı değişken elde edilmesi için çok zaman kullanımının, araştırmaların sonuçlarının sağlamlığının pekiştirilmesi açısından uygulanan bir yöntem olduğu bilinmektedir. Konuya ilişkin gelecek çalışmalar, bu perspektiften ekstra analizlerle bulguların sağlamlığını teyit edebilir. Dışlanmış değişken yanlılığına ilişkin alınan istatistiki önlemlerin 13 makalede belirtilmediği ve kalan makalelerde ağırlıklı olarak sektör ve sektör-yıl düzeyinde bu sorunun kontrol edildiği görülmektedir. Gelecek araştırmalar, Ertuğrul ve Demir (2018) tarafından altı çizilen dışlanmış değişken yanlılığı sorununu -eğer varsa- firma ve yıl düzeyinde kontrol ederek istatistiki olarak daha doğru bulgular ortaya koyabilir. Makalelerin standart hatalarına yönelik analizinde ise 12 makalede standart hatalara ilişkin bir çekinceye rastlanmadığı anlaşılmaktadır. Kalan 13 makalenin 6’sında standart hataların firma düzeyinde kümeleme ile elde edildiği ve 3’ünde standart hataların firma-yıl düzeyinde kümeleme ile elde edildiği belirtilmektedir. Gelecek araştırmalarda sağlıklı sonuçlar elde edilebilmesi adına Gow ve ötekiler (2010) ile Petersen (2009) tarafından da altı çizildiği üzere standart hataların zaman ve kesit bağımlılığı açılarından kontrolü yapılmalıdır. 74

EYLÜL - EKİM


MALİ

ÇÖZÜM

Gelecek literatür taramalarında daha geniş kapsamlı veri tabanlarında yer alan makalelerin analizi, literatürün daha kapsamlı bir portresinin görülmesine olanak tanıyabilir. Böyle olası bir araştırma için örnekleme dahil edilecek çalışmaların kalite homojenliği en önemli kısıt olarak araştırmacıların karşısına çıkacaktır. Bu literatür taramasında kalite homojenliğinin tutturulması adına seçilen veri tabanında konuya ilişkin çok sayıda makale tespit edilemediği için sunulan sonuçlar yalnızca 25 makaleye aittir. 6 KAYNAKÇA Amir, E., Harris, T. S. and Venuti, E. K. (1993). A comparison of the valuerelevance of U.S. versus Non-U.S. GAAP accounting measures using Form 20-F reconciliations. Journal of Accounting Research 31, 230–264. Amri-Asrami, M., Aghaei, M.A., Azar, A. and Sepasi, S. (2017). Value relevance of information in transaction-based accounting vs. fair value accounting for equity valuation. Revista QUID (Special Issue), 54–64. Anandarajan, A., Hasan, I., Isik, I. and McCarthy, C. (2006). The Role of Earnings and Book Values in Pricing Stocks: Evidence from Turkey. Advances in International Accounting 19, 59–89. Ball, R. ve Brown, P. (1968). An Empirical Evaluation of Accounting Income Numbers. Journal of Accounting Research 6(2), 159–178. Banks, L., Hodgson, A. ve Russell, M. (2018). The location of comprehensive income reporting – does it pass the financial analyst revision test? Accounting Research Journal 31(4), 531–550. Barth, M. E., Beaver, W. H. ve Landsman, W. R. (2001). The relevance of the value relevance literature for financial accounting standard setting. Journal of Accounting and Economics 31(1–3), 77–104. Bartolucci, F., Belotti, F. ve Peracchi, F. (2015). Linear models for panel data Testing for time-invariant unobserved heterogeneity in generalized linear models for panel data. Journal of Econometrics 184(1), 111–123. Barton, J., Hansen, T. B. ve Pownall, G. (2010). Which performance measures do investors around the world value the most-and why? Accounting Review 85(3), 753–789. Beaver, W. H. (1968). The Information Content of Annual Announcements Earnings. Journal of Accounting Research 6(3), 67–92. Beaver, W. H. (2002). Perspectives on Recent Capital Market Research. Accounting Review 77(2), 453–474. EYLÜL - EKİM 2019

75


MALİ

ÇÖZÜM

Bhat, G. and Ryan, S. G. (2015). The impact of risk modeling on the market perception of banks’ estimated fair value gains and losses for financial instruments. Accounting, Organizations and Society 46, 81–95. Bischof, J. and Daske, H. (2016). Interpreting the European Union’s IFRS Endorsement Criteria: The Case of IFRS 9. Accounting in Europe 13(2), 129– 168. Brushwood, J. D., Johnston, D. and Kutcher, L. (2017). The Market Valuation of the Permanent Book-to-Tax Differences Generated by StockBased Compensation Awards. Journal of The Americal Taxation Association 39(2), 1–20. Campbell, J. L. (2015). The fair value of cash flow hedges, future profitability, and stock returns. Contemporary Accounting Research 32(1), 243–279. Chambers, D., Linsmeier, T. J., Shakespeare, C. ve Sougiannis, T. (2007). An evaluation of SFAS No. 130 comprehensive income disclosures. Review of Accounting Studies 12, 557–593. Clout, V. J. and Willett, R. J. (2016). Journal of Contemporary Accounting & Economics Earnings in firm valuation and their value relevance. Journal of Contemporary Accounting & Economics 12(3), 223–240. De George, E. T., Li, X.and Shivakumar, L. (2016). A review of the IFRS adoption literature. Review of Accounting Studies 21(3), 898–1004. Demir, V., Bahadir, O. ve Oncel, A. G. (2013). What is the Best Measure of Financial Performance? Comprehensive Income versus Net Income: Evidence from Turkey. İktisat, İşletme ve Finans 28, 73–96. Demir, V., Ertugrul, M. ve Gür, E. (2016). Değer ilişkisi üzerine uluslararası yayınlar. Mali Çözüm 136, 13–31. Dhaliwal, D., Subramanyam, K. R. and Trezevant, R. (1999). Is comprehensive income superior to net income as a measure of firm performance? Journal of Accounting and Economics 26(1), 43–67. Dong, M., Ryan, S. and Zhang, X.-J. (2014). Preserving amortized costs within a fair-value-accounting framework: reclassification of gains and losses on available-for-sale securities upon realization. Review of Accounting Studies 19, 242–280. Easton, P. D. and Sommers, G. A. (2003). Scale and the Scale Effect in Market-based Accounting Research. Journal of Business Finance and Accounting 30(1–2), 25–55. 76

EYLÜL - EKİM


MALİ

ÇÖZÜM

Ertugrul, M. (2018). Muhasebe Verilerinin Değer İlişkisi 1. Bs. Ankara: Nobel Bilimsel Eserler. Ertugrul, M. ve Demir, V. (2018). How Does Unobserved Heterogeneity Affect Value Relevance? Australian Accounting Review 28(2), 288–301. Francis, J. and Schipper, K. (1999). Have Financial Statements Lost Their Relevance? Journal of Accounting Research 37(2), 319–352. Frendy, H. U. D. S. (2017). Does recycling improve information usefulness of income? The case of Japan. Asian Review of Accounting 25(3), 376–403. Gaio, C. (2010). The Relative Importance of Firm and Country Characteristics for Earnings Quality around the World. European Accounting Review 19(4), 693–738. Gaio, C. and Raposo, C. (2011). Earnings quality and firm valuation: International evidence. Accounting and Finance 51(2), 467–499. Gigler, F., Kanodia, C. and Venugopalan, R. (2007). Assessing the Information Content of Mark-to-Market Accounting with Mixed Attributes : The Case of Cash Flow Hedges. Journal of Accounting Research 45(2), 257– 276. Gow, I. D., Ormazabal, G. and Taylor, D. J. (2010). Correcting for Cross‐ Sectional and Time‐Series Dependence in Accounting Research. Accounting Review 85(2), 483–512. Gregory, A., Saleh, W. and Tucker, J. (2005). A UK test of an inflationadjusted Ohlson model. Journal of Business Finance and Accounting 32(3–4), 487–534. He, H. and Lin, Z. (2015). Analyst Following, Information Environment and Value Relevance of Comprehensive Income: Evidence from China. AsiaPacific Journal of Financial Studies 44(5), 688–720. Hellström, K. (2006). The Value Relevance of Financial Accounting Information in a Transition Economy: The Case of the Czech Republic. European Accounting Review 15(3), 325–349. Hodder, L. D., Hopkins, P. E. and Wahlen, J. M. (2006). Risk-Relevance of Fair-Value Income Measures for Commercial Banks. Accounting Review 81(2), 337–375. Hodgson, A. and Russell, M. (2014). Comprehending Comprehensive Income. Australian Accounting Review 24(2), 100–110. Jones, D. A. and Smith, K. J. (2011). Comparing the value relevance, predictive value, and persistence of other comprehensive income and special items. Accounting Review 86(6), 2047–2073. EYLÜL - EKİM 2019

77


MALİ

ÇÖZÜM

Kajüter, P. and Nienhaus, M. (2017). The Impact of IFRS 8 Adoption on the Usefulness of Segment Reports. Abacus 53(1), 28–58. Kamu Gözetimi Kurumu (2018). Kavramsal Çerçeve. Kanagaretnam, K., Mathieu, R. and Shehata, M. (2009). Usefulness of comprehensive income reporting in Canada. Journal of Accounting and Public Policy 28(4), 349–365. Khan, S. and Bradbury, M. E. (2016). The volatility of comprehensive income and its association with market risk. Accounting and Finance 56, 727–748. Khan, S., Bradbury, M. E. and Courtenay, S. (2018). Value Relevance of Comprehensive Income. Australian Accounting Review 28(2), 279–287. Kothari, S. P. (2001). Capital Markets Research in Accounting. Journal of Accounting and Economics 31, 105–231. Kothari, S. P. and Warner, J. B. (2004). Econometrics of Event Studies. available at https://doi.org/10.2139/ssrn.608601 Kothari, S. P. and Zimmerman, J. L. (1995). Price and return models. Journal of Accounting and Economics 20(2), 155–192. Kubota, K., Suda, K. and Takehara, H. (2011). Information Content of Other Comprehensive Income and Net Income: Evidence for Japanese Firms. Asia-Pacific Journal of Accounting & Economics 18(2), 145–168. Landsman, W. R., Miller, B. L., Peasnell, K. and Yeh, S. (2011). Do Investors Understand Really Dirty Surplus? Accounting Review 86(1), 237– 258. Lin, S., Martinez, D., Wang, C. and Yang, Y. (2018). Is Other Comprehensive Income Reported in the Income Statement More Value Relevant? The Role of Financial Statement Presentation. Journal of Accounting, Auditing & Finance 33(4), 624–646. Makar, S., Wang, L. and Alam, P. (2013). The mixed attribute model in SFAS 133 cash flow hedge accounting: implications for market pricing. Review of Accounting Studies 18, 66–94. Manganaris, P., Spathis, C. and Dasilas, A. (2016). How institutional factors and IFRS affect the value relevance of conservative and non-conservative banks. Journal of Applied Accounting Research 17(2), 211–236. Mechelli, A. and Cimini, R. (2014). Is Comprehensive Income Value Relevant and Does Location Matter? A European Study. Accounting in Europe 11(1), 59–87. 78

EYLÜL - EKİM


MALİ

ÇÖZÜM

Mestelman, S., Mohammad, E. and Shehata, M. (2015). The Convergence of IFRS and U.S. GAAP: Evidence from the SEC’s Removal of Form 20-F Reconciliations. Accounting Perspectives 14(3), 190–211. Miller, M. H. and Modigliani, F. (1966). Some Estimates of the Cost of Capital to the Electric Utility Industry, 1954-1957. American Economic Review 56(3), 333–391. Mulenga, M. J. (2016). International Financial Reporting Standards’ Adoption and Value Relevance of Accounting Information: a Brief Literature Review. International Journal of Economics, Commerce and Management 4(6), 814–827. Nguyen, T. and Molinari, P. (2013). Accounting for “insurance contracts” according to IASB exposure draft - Is the information useful. Geneva Papers on Risk and Insurance: Issues and Practice 38(2), 376–398. O’Hanlon, J. F. and Pope, P. F. (1999). The value-relevance of UK dirty surplus accounting flows. British Accounting Review 31(4), 459–482. Ohlson, J. A. (1995). Earnings, Book Values, and Dividends in Equity Valuation. Contemporary Accounting Research 11(2), 661–687. Onali, E., Ginesti, G. and Vasilakis, C. (2017). How should we estimate value-relevance models? Insights from European data. British Accounting Review 49(5), 460–473. Ota, K. (2003). The Impact of Price and Return Models on Value Relevance Studies: A Review of Theory and Evidence. Accounting Research Journal 16(1), 6–20. Park, H. (2018). Market Reaction to Other Comprehensive Income. Sustainability 10(6), 1–13. Petersen, M. A. (2009). Estimating standard errors in finance panel data sets: Comparing approaches. Review of Financial Studies 22(1), 435–480. Schaberl, P. D. and Victoravich, L. M. (2015). Reporting location and the value relevance of accounting information: The case of other comprehensive income. Advances in Accounting 31(2), 239–246. Ulusan, H. (2013). Kapsamlı kâr (zarar): Raporlama yöntemi tercihleri ve finansal performansın raporlanmasına etkisi üzerine bir araştırma. Cumhuriyet Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Dergisi 14(2), 45–72. Walker, M. (1997). Clean Surplus Accounting Models and Market-based Accounting Research: A Review. Accounting and Business Research 27(4), 341–355. EYLÜL - EKİM 2019

79


MALİ

ÇÖZÜM

Walker, M. (2010). Accounting for varieties of capitalism: The case against a single set of global accounting standards. British Accounting Review 42(3), 137–152. Yousefinejad, M., Ahmad, A. ve Embong, Z. (2017). Value Relevance of Other Comprehensive Income and Its Available-For-Sale Financial Instruments (AFS) and Revaluation Surplus of Property , Plant and Equipment (REV) Components. Asian Journal of Accounting and Governance 8(Special Issue), 133–143.

80

EYLÜL - EKİM


MALİ

29(155), 81-103

ÇÖZÜM

ARAŞTIRMA MAKALESİ

KÜRESELLEŞME İLE KAMU BÜYÜKLÜĞÜ ARASINDAKİ NEDENSELLİK İLİŞKİSİ: OECD ÜLKELERİ ÖRNEĞİ THE CAUSALITY RELATIONSHIP BETWEEN GLOBALIZATION AND GOVERNMENT SIZE: THE CASE OF OECD COUNTRIES * Dr. Öğr. Üyesi. Barış YILDIZ30

ÖZ Çalışmanın amacı küreselleşme ile kamu büyüklüğü arasındaki nedensellik ilişkisini test etmeye yöneliktir. 27 OECD ülkesi üzerine yapılan çalışma 1995-2015 dönemini kapsamaktadır. Analiz kapsamında kamu büyüklüğünün göstergesi olarak kamu harcamaları (%GSYH) ve küreselleşmenin göstergesi olarak ise KOF küreselleşme endeksi ve alt bileşenleri kullanılmıştır. Değişkenler arasındaki nedensellik ilişkisinin yönünü test etmek amacıyla Emirmahmutoğlu ve Köse (2011) tarafından geliştirilen panel nedensellik testi uygulanmıştır. Analiz sonucuna göre küreselleşme endeksinden kamu harcamalarına, ekonomik küreselleşme endeksinden kamu harcamalarına ve sosyal küreselleşme endeksinden kamu harcamalarına tek yönlü nedensellik ilişkisi bulunmuştur. Politik küreselleşme endeksi ile kamu harcamaları arasında ise çift yönlü nedensellik ilişkisi olduğu bulgusu elde edilmiştir. Anahtar Sözcükler: OECD, Kamu Büyüklüğü, Kamu Harcamaları, Küreselleşme, Panel Nedensellik. ABSTRACT The purpose of the study is to test the causality relationship between globalization and government size. The study performed regarding 27 OECD countries comprises of the period of years 1995-2015. Government expenditures (% GDP) as an indicator of government size and KOF globalization index and sub components as an indicator of globalization were used to as part of analysis. The panel causality test developed by Emirmahmutoğlu and Köse (2011) was use to test the direction of causality relationship between the variables. According to analysis result, a unidirectional causality relationship from globalization index to government expenditures, from economic *30 Gümüşhane Üniversitesi, İİBF, Maliye Bölümü, barisyildiz61@gmail.com. https://orcid.org/00000001-6186-4038 Makale Geliş Tarihi: 17.05.2019 Yayın Kurulu Kabul Tarihi: 27.08.2019

EYLÜL - EKİM 2019

81


MALİ

ÇÖZÜM

globalization index to government expenditures and from social globalization index to government expenditures was found. The finding of a bidirectional causality relationship between the political globalization and government expenditures was also obtained. Keywords: OECD, Government Size, Government Expenditures, Globalization, Panel Causality. 1.GİRİŞ Küreselleşme kavramı özellikle 1990’lı yıllardan itibaren dikkat çekmeye başlamıştır. Kavramsal olarak ortak bir tanımı olmamakla birlikte ekonomik, sosyal, politik, hukuki pek çok açıdan tanımı yapılmaktadır. En genel haliyle küreselleşmeyi ülkelerin dışa açılma süreci olarak tanımlamak mümkündür. Ekonomik açıdan küreselleşmeyi savunan görüşler olduğu kadar tersini savunan görüşler de bulunmaktadır. Gelişmiş ülkeler açısından küreselleşme hareketlerinin hız kazanması gelişmekte olan ülkelerle arasındaki uçurumu daha da arttırmaktadır. Ancak bu küreselleşme hareketlerinin zamanla gelişmekte olan ülkeler tarafından teknoloji, iletişim, ticaret gibi çeşitli yollarla transfer edilerek daha yüksek bir gelir, ticaret, refah seviyesine yükselmesine katkı sağlaması mümkündür. Dolayısıyla küreselleşme kavramının tanımı ile ilgili ortak bir kanıya varmak pek mümkün olmamaktadır. Ancak genel bir tanım olarak OECD (2007)’e göre küreselleşme terimi genellikle mal ve hizmet pazarlarının artan bir şekilde uluslararasılaşmayı, üretim araçları, finansal sistemleri, rekabeti, şirketleri, teknolojiyi ve endüstrileri tanımlamak için kullanılmaktadır. Bunların yanı sıra, bu durum sermaye hareketliliğinin artmasına, teknolojik yeniliklerin daha hızlı yayılmasına ve ulusal pazarların karşılıklı bağımlılığının ve homojenliğinin artmasına neden olmaktadır. Küreselleşme ile ilgili geleneksel bakış açısı, pazar entegrasyonun yurtiçi sonuçları hakkında üç temel öngörüde bulunmaktadır. İlk olarak, küreselleşme müdahaleci ekonomi politikaları üzerinde aşağı yönlü baskı yapar. İkincisi küreselleşme, piyasa güçlerinin serbest hareket etmelerini kolaylaştıranların etrafında birleşmesine yönelik ekonomi politikalarını teşvik eder. Son olarak, bu küreselleşme zorunluluklarını aşmak isteyen hükümetler makroekonomik performansın bozulmasına önderlik eder (Garrett, 1998: 81). Ülkelerin küreselleşme politikalarının etkili olduğu önemli alanlardan biri kamu büyüklüğüdür. Kamu büyüklüğü teorileri ya kamu hizmetlerine olan talebin belirleyicileri ya da bu hizmetlerin arz yapısı üzerine odaklanma 82

EYLÜL - EKİM


MALİ

ÇÖZÜM

eğilimindedir. Pek çok teori kamu harcamalarına olan talebi kaydırmak için bir değişken tanımlamaktadır. Bu değişkendeki bir kayma, belirli kamu malları veya transferleri üzerindeki denge harcamalarında bir değişikliğe yol açmaktadır. Örneğin, bir ülkedeki daha yaşlı olan fazla nüfus, sosyal güvenlik için daha yüksek bir talep ve dolayısıyla dengede sosyal güvenlik için daha yüksek bir kamu harcaması anlamına gelmektedir (Shelton, 2007: 2231). Küreselleşme konusu maliye politikası açısından ele alındığında iki farklı teorinin geliştirildiği görülmektedir. Bunlardan ilki “Telafi Hipotezi” olarak adlandırılan kamu harcamaları ile küreselleşme arasındaki ilişkiyi açıklayan teoridir. Telafi hipotezi, literatürde daha çok Cameron (1978) tarafından yapılan çalışma ile önem kazanmıştır. Cameron (1978) çalışmasında küreselleşmenin göstergesi ülkelerin ticari açıklık performansı kullanılmıştır. OECD ülkeleri üzerine yaptığı çalışmasında ticari açıklık ile kamu harcamaları arasındaki ilişki araştırılmıştır. Cameron (1978)’ a göre dışa açık küçük ölçekli ekonomilerdeki hükümetler, sosyal güvenlik programları, sağlık sigortası, işsizlik yardımları, iş eğitimi, firmalara iş sübvansiyonları ve hatta yatırım sermayesi şeklinde çeşitli gelir destekleri sağlama eğiliminde olmuştur. Ona göre kısmen de olsa Dünya piyasasında ihraç edilen malların fiyat rekabetçiliğini sürdürmeleri teşvik edilmiş ve ekonomik açıklığın yarattığı sosyal yapısal özellikler vurgulanmıştır. Bununla birlikte devletin milli gelirin dağılımı ve tüketimindeki rolünün bu şekilde artması, günümüzün gelişmiş kapitalist toplumunda “vergi devleti” nin kapsamını büyük ölçüde genişletmiştir. Küreselleşme olarak ifade edilen dışa açıklık ile birlikte kamu harcamalarının arttırılması gerekliliğini öne süren Cameron (1978) çalışması Rodrik (1998) tarafından yapılan çalışma ile geliştirilmiştir. Rodrik (1998)’ e göre daha fazla dışa açık olan ekonomiler dışsal risklere daha fazla maruz kalmaktadır. Hükümetin bu risk azaltmadaki rolü, güvenilir olduğu varsayımı altında, sadece sosyal güvenliğe ve refaha dayalı kamu harcamalarında ortaya çıkmaktadır. Daha açık bir ifadeyle, hükümetler dışsal riskleri azaltmak için daha fazla kamu harcaması yapacaktır. Küreselleşme ile kamu harcamaları arasındaki pozitif ilişkiyi talep yönüyle ele alan telafi hipotezine karşılık “Etkinlik Hipotezi” konuyu arz yönüyle açıklamaktadır. Etkinlik hipotezinin temel varsayımına göre hükümet harcamaları ulusal üreticilerin uluslararası mal ve hizmet pazarlarındaki rekabetçiliğini azaltmaktadır. Kamuya sunulan hizmetler için pazar ve dolayısıyla piyasa kısıtlamaları bulunmamaktadır. Hükümetin sunduğu EYLÜL - EKİM 2019

83


MALİ

ÇÖZÜM

gelir transfer programları ve sosyal hizmetler işgücü piyasalarını olumsuz etkilemekte ve yatırım kararlarını çelişkili hale getirmektedir. Bununla birlikte kamu harcamaları, genellikle kısa vadede borçlanma yoluyla ve nihayetinde daha yüksek vergilerle finanse edilmek zorundadır. Gelir ve servet üzerinden alınan vergiler, varlık sahiplerini doğrudan yıpratmakta, yatırım kararlarını çarpıtmakta ve bu durum artan oranlı vergi sistemlerini daha da artmaktadır (Garrett, 2001: 5-6). Neticede etkinlik hipotezine göre küreselleşme ile kamu harcamaları arasında negatif bir ilişki bulunmaktadır. Teorik çalışmalarda küreselleşme olarak ifade edilen daha çok ülkelerin ticari ve finansal açıklık göstergeleridir. Ancak zamanla bu göstergelerin haricinde küreselleşmenin göstergesi olarak kullanılan çeşitli endeks değerler geliştirilmiştir. Küreselleşme kavramını çoklu kriter olarak değerlendiren ilk endeks 2001 yılından 2006 yılına kadar hesaplanan The A.T. Kearney/ 1 Dış Politika Küreselleşme Endeksi (Kearney/FP-GI) dir31 . Bu endeksin hesaplanmasında İnsani Gelişmişlik Endeksinden (UNDP, 1998) yola çıkılarak dört ana kriter belirlenmiştir. Bu kriterler i) ekonominin Dünya ekonomisine entegrasyon derecesi ii) vatandaşların kişisel iletişimlerinin uluslararasılaştırması iii) internet teknolojisinin kullanımı ve iv) uluslararası politik sözleşmelerin kapsamıdır (De Lombaerde & Iapadre, 2012: 160). Bu endeksin ardından 2002 yılında yılından itibaren hesaplanan ve günümüze kadar devam eden Küreselleşme Endeksi (KOF) son yıllarda literatürde sıklıkla kullanılmaktadır. Bu endeks KOF İsviçre Ekonomik Araştırmalar Enstitüsü’nde (KOF Swiss Economic Institute) ilk kez Axel Dreher tarafından hesaplanmıştır. Dreher (2006a) tarafından 123 ülke üzerine yapılan çalışmada KOF endeksi üç ana kritere göre hesaplanmıştır. Bu kriterler i) ekonomik küreselleşme ii) politik küreselleşme ve iii) sosyal küreselleşmedir. Ekonomik küreselleşme endeksine %35, politik küreselleşme endeksine %28 ve sosyal küreselleşme endeksine %38 ağırlık verilerek hesaplanmaktadır. Küreselleşme endeksinin alt kriterlerine ilişkin detaylı bilgiler Tablo 1’de yer almaktadır.

131 Detaylı bilgi için bkz. A. T. Kearney/ Foreign Policy Magazine (2001). Measuring Globalization. Foreign Policy, (122), 56-65. doi:10.2307/3183226.

84

EYLÜL - EKİM


MALİ

ÇÖZÜM

Tablo 1. Küreselleşme Endeksinin Alt Kriterleri Ekonomik Küreselleşme Endeksi

Sosyal Küreselleşme Endeksi

Politik Küreselleşme Endeksi

i) Fiili Akışlar • Ticaret (% GSYH) • Doğrudan Yabancı Yatırım (% GSYH) • Portfolyo Yatırımı (% GSYH) • Yabancı uyruklulara yapılan gelir ödemeleri (% GSYH)

i) Kişisel İletişim Verisi • Giden telefon trafiği • Transferler (% GSYH) • Uluslararası Turizm • ABD’ye yapılan aramada ortalama telefon ücreti • Yabancı Nüfus (% Toplam Nüfus)

i) Siyasi Katılıma İlişkin Veri • Ülkedeki Elçilikler • Uluslararası Kuruluşlara Üyelik • BM Güvenlik Konseyi Misyonlarına Katılım

ii) Kısıtlamalar • Gizli İthalat Engelleri • Ortalama Tarife Oranı • Uluslararası Ticarete Uygulanan Vergiler (Cari gelirin yüzdesi olarak) • Sermaye Hesabı Kısıtlamaları

ii) Bilgi Akışlarına İlişkin Veri • Telefon hatları (1000 Kişi Başına) • İnternet Sahipliği (Kişi Başına) • İnternet Kullanıcıları (% GSYH) • Kablolu Televizyon 1000 Kişi Başına) • Günlük Gazeteler (1000 Kişi Başına) • Radyolar (1000 Kişi Başına) iii) Kültürel Yakınlığa İlişkin Veri • cDonald’s Restoranlarının Sayısı (Kişi Başına)

Kaynak: Dreher (2006a: 1094). Grafik 1’de OECD ülkelerinin 1995 ve 2015 döneminde kamu harcamalarının GSYH içerisindeki paylarını göstermektedir. Yıllar itibariyle 27 OECD ülkesinin 16’sında kamu harcamaları azalış gösterirken 11 ülkede artış olduğu görülmektedir. 1995 yılında GSYH içerisinde kamu harcamalarına en fazla pay ayıran ülke İsveç iken 2015 yılında önemli bir azalma olmuştur. Aynı şekilde Çekya, Almanya, İrlanda ve İsrail’de de görece olarak yüksek oranda azalmaların olduğu görülmektedir. Bu ülkelerin aksine yıllar itibariyle Yunanistan ve G. Kore’nin kamu harcamalarına daha fazla pay ayırdıklarını söylemek mümkündür.

EYLÜL - EKİM 2019

85


MALİ

ÇÖZÜM

Litvanya

Litvanya

Letonya

İsrail

İsrail

Letonya

ABD

Estonya

Estonya

İngiltere

ABD

İngiltere

İsveç

İsviçre

İsviçre

İspanya

İsveç

Slovakya

İspanya

Slovakya

Portekiz

Polonya

Polonya

Portekiz

Norveç

Hollanda

2015

Norveç

Lüksemburg

Hollanda

1995

Lüksemburg

İtalya

G. Kore

G. Kore

İrlanda

İtalya

İrlanda

Yunanistan

Macaristan

Macaristan

Yunanistan

Fransa

Almanya

Almanya

Finlandiya

Fransa

Finlandiya

Çekya

Danimarka

Danimarka

Çekya

Belçika

Avusturya

Avusturya

70 60 50 40 30 7020 6010 50 0 40 30 20 10 0

Belçika

Grafik 1- Kamu Harcamaları (% GSYH)

Kaynak: (Dünya(Dünya Bankası-Dünya Kalkınma Göstergeleri, 2019) veri tabanı kullanılarak yazarveri tarafında Kaynak: Bankası-Dünya Kalkınma Göstergeleri, 2019)

oluşturulmuştur.

tabanı kullanılarak yazar tarafında oluşturulmuştur. 1995 2015 Grafik 2, 1995 ve 2015 dönemine ilişkin OECD ülkelerinin küreselleşme endeksi KOF değerlerini Grafik 2, 1995 ve 2015 dönemine ilişkin OECD ülkelerinin küreselleşme göstermektedir. Grafikte görüldüğü üzere Göstergeleri, tüm OECD2019) ülkelerinin endeks değerlerinde bir artış Kaynak: (Dünya Bankası-Dünya Kalkınma veri tabanı kullanılarak yazar tüm tarafında endeksi KOF değerlerini göstermektedir. Grafikte görüldüğü üzere bulunmaktadır. Görece olarak bu artışın en yüksek olduğu ülkeleri G. Kore, Polonya, Slovakya, Estonya, oluşturulmuştur. OECD ülkelerinin endeks değerlerinde bir artış bulunmaktadır. Görece olarak Letonya ve Litvanya olarakdönemine belirtmekilişkin yılındaküreselleşme en düşük endeks değere sahip olan ülke Grafik 2, 1995 2015 OECDG.2015 ülkelerinin endeksi KOF değerlerini bu artışın enveyüksek olduğu mümkündür. ülkeleri Kore, Polonya, Slovakya, Estonya, İsviçre iken en yüksek değere sahip olan ülkeler Belçika’dır. göstermektedir. görüldüğü tüm OECD ülkelerinin 2015 endeksyılında değerlerinde bir artış Letonya veGrafikte Litvanya olaraküzere belirtmek mümkündür. en düşük Grafiken2.yüksek Küreselleşme Endeksi KOF bulunmaktadır. Görece olarak bu artışın olduğu ülkeleri G. Kore, Polonya, Slovakya, Estonya, endeks değere sahip olan ülke İsviçre iken en yüksek değere sahip olan ülkeler Letonya ve Litvanya olarak belirtmek mümkündür. 2015 yılında en düşük endeks değere sahip olan ülke Belçika’dır. 100 İsviçre 80 iken en yüksek değere sahip olan ülkeler Belçika’dır.

Litvanya

Litvanya

Letonya

İsrail

İsrail

Letonya

Estonya

Estonya

ABD

İngiltere

ABD

İngiltere

İsviçre

İsviçre

İsveç

İsveç

İspanya

Slovakya

İspanya

Slovakya

Portekiz

Portekiz

Polonya

Norveç

2015

Polonya

Norveç

Hollanda

Hollanda

1995 Lüksemburg

G. Kore

İtalya

İrlanda

Macaristan

Yunanistan

Almanya

Fransa

Finlandiya

Danimarka

Çekya

Belçika

Avusturya

0

Lüksemburg

G. Kore

İtalya

İrlanda

Macaristan

Yunanistan

Almanya

Fransa

Finlandiya

Danimarka

20

Çekya

40

GrafikEndeksi 2. Küreselleşme Grafik 2. Küreselleşme KOFEndeksi KOF

Belçika

40 100 20 80 0 60

Avusturya

60

Kaynak: (KOF İsviçre Ekonomik Araştırmalar Enstitüsü, 2019) veri tabanı kullanılarak yazar tarafından oluşturulmuştur. 1995

2015

Küreselleşme üzerine yapılan pek çok çalışmada daha çok ekonomik büyüme ile arasındaki ilişki araştırılmıştır. Ancak büyüklüğü ile ilişkilendirilen çalışmaların oldukça sınırlıdır. Bu Kaynak: (KOF İsviçrekamu Ekonomik Araştırmalar Enstitüsü, 2019) veri tabanı sayısı kullanılarak yazar tarafından Kaynak: (KOF İsviçre Ekonomik Araştırmalar Enstitüsü, 2019) veri oluşturulmuştur. bağlamda çalışmada 27 OECD ülkesine ve 1995-2015 dönemine ilişkin olarak küreselleşme ile kamu

tabanı kullanılarak yazar tarafından oluşturulmuştur.

büyüklüğü arasındaki ilişkisi araştırılmıştır. nedensellik Küreselleşme üzerine nedensellik yapılan pek çok çalışmada daha çokAmpirik ekonomikçalışmada büyüme ile arasındaki ilişkisi ilişki Emirmahmutoğlu ve Köse panel ile nedensellik testi ileçalışmaların analiz edilmiştir. Giriş bölümünün ardından araştırılmıştır. Ancak kamu(2011) büyüklüğü ilişkilendirilen sayısı oldukça sınırlıdır. Bu konuya ilişkin literatürde yer alan çalışmalara yer verilmiştir. Ardından ampirikküreselleşme analize ilişkin seti bağlamda çalışmada 27 OECD ülkesine ve 1995-2015 dönemine ilişkin olarak ileveri kamu

86 büyüklüğü arasındaki nedensellik ilişkisi araştırılmıştır. Ampirik çalışmada nedensellik ilişkisi

EYLÜL - EKİM ve Köse (2011) panel nedensellik testi ile analiz edilmiştir. Giriş bölümünün ardından Emirmahmutoğlu

konuya ilişkin literatürde yer alan çalışmalara yer verilmiştir. Ardından ampirik analize ilişkin veri seti


MALİ

ÇÖZÜM

Küreselleşme üzerine yapılan pek çok çalışmada daha çok ekonomik büyüme ile arasındaki ilişki araştırılmıştır. Ancak kamu büyüklüğü ile ilişkilendirilen çalışmaların sayısı oldukça sınırlıdır. Bu bağlamda çalışmada 27 OECD ülkesine ve 1995-2015 dönemine ilişkin olarak küreselleşme ile kamu büyüklüğü arasındaki nedensellik ilişkisi araştırılmıştır. Ampirik çalışmada nedensellik ilişkisi Emirmahmutoğlu ve Köse (2011) panel nedensellik testi ile analiz edilmiştir. Giriş bölümünün ardından konuya ilişkin literatürde yer alan çalışmalara yer verilmiştir. Ardından ampirik analize ilişkin veri seti ve yöntem açıklandıktan sonra elde edilen bulgular yorumlanmıştır. Son bölümde de sonuç kısmına yer verilerek çalışma tamamlanmıştır. 2. LİTERATÜR ARAŞTIRMASI Küreselleşme ile kamu büyüklüğü arasındaki ilişkiyi araştıran öncü nitelikteki çalışma Cameron (1978) tarafından yapılmıştır. 18 OECD ülkesi üzerine yapılan çalışma 1960-1975 dönemini kapsamaktadır. Regresyon analizi sonucuna göre ticari açıklık olarak ifade edilen küreselleşme kamu ekonomisinin önemli ölçüde etkilidir. Cameron (1978) çalışması Rodrik (1998) tarafından geliştirilmiştir. 23 OECD ülkesi üzerine yapılan çalışmada yatay kesit regresyon analizi yapılmıştır. 1990-1992 ve 1985-1989 dönemlerinin beşer yıllık ortalamaları alınarak yapılan analiz soncuna göre ticari açıklık kamu büyüklüğünü pozitif etkilemektedir. Rodrik (1998) çalışmasının ardından Garrett &Mitchell (2001) tarafından yapılan çalışmada küreselleşme, kamu harcamaları ve vergilendirme arasındaki ilişki araştırılmıştır. 18 OECD ülkesi üzerine yapılan çalışma 19611993 dönemini kapsamaktadır. EKK analizi sonucuna göre küreselleşmenin göstergesi olarak kullanılan toplam ticaret ve uluslararası finansal açıklık kamu harcamalarını istatistiksel olarak anlamlı ve negatif etkilemektedir. Islam (2004) tarafından yapılan çalışmada ticari açıklık ile kamu büyüklüğü arasındaki ilişki araştırılmıştır. Çalışma Avustralya, Kanada, İngiltere, Norveç, İsveç ve ABD olmak üzere 6 OECD ülkesini kapsamaktadır. Sınır testi sonuçlarına göre ABD ve Kanada için uzun dönem ilişkinin varlığı tespit edilmiştir. Ancak diğer ülkeler için herhangi bir ilişki tespit edilememiştir. Uzun dönem katsayılarını tahmin etmek amacıyla ARDL (Autoregressive Distributed Lag) ve FM OLS tahmincileri kullanılmıştır. Buna göre bazı ülkeler için ticari açıklığın kamu büyüklüğünü istatiksel olarak anlamlı ve pozitif etkilediği sonucuna varılmıştır. EYLÜL - EKİM 2019

87


MALİ

ÇÖZÜM

Abizadeh (2005) çalışmasında kamu harcamaları ve ticareti küreselleşme arasındaki ilişki incelenmiştir. Çalışma Kanada, ABD, G. Kore, Singapur, Mısır ve Uruguay’ ı kapsamaktadır. 1960-2000 dönemine ilişkin yapılan çalışmanın nedensellik analizi sonucuna göre Kanada, Singapur ve Mısır için ticari küreselleşmeden kamu harcamalarına, ABD ve Uruguay için değişkenler arasında çift yönlü nedensellik ilişkisi bulunmuştur. G. Kore için ise herhangi bir nedensellik ilişkisi bulunamamıştır. Dreher (2006b) OECD ülkeleri üzerine yaptığı çalışmasında küreselleşmenin sosyal politika ve vergiler üzerindeki etkisi araştırılmıştır. 1970-2000 dönemini kapsayan çalışmada verilerin 5’er yıllık ortalamaları alınmıştır. EKK ve GMM analizi sonuçlarına göre küreselleşmenin kamu harcamaları üzerinde istatistiksel olarak anlamlı bir etkisi olduğu bulunamamıştır. Liberati (2006) 16 ülke üzerine yaptığı çalışmasında ticari açıklık, finansal açıklık ve kamu büyüklüğü arasındaki ilişki araştırılmıştır. Ampirik analizi sonucuna göre finansal açıklık ile kamu büyüklüğü arasında istatistiksel olarak anlamlı ve negatif bir ilişki bulunmuştur. Ancak ticari açıklık ile kamu büyüklüğü arasında istatiksel olarak anlamlı bir ilişki tespit edilememiştir. Dreher, Sturm & Ursprung (2008) çalışmaların amacı küreselleşmenin kamu harcamalarının bileşenleri üzerindeki etkisini ölçmeye yöneliktir. 108 ülke üzerine yapılan çalışma 1970-2001 dönemini kapsamaktadır. Analiz sonucuna göre küreselleşmenin kamu harcamaları bileşenlerini etkilemediği görülmüştür. Gemmell, Kneller & Sanz (2008) tarafından yapılan çalışmada küreselleşmenin göstergesi olarak ticari açıklık ve doğrudan yabancı yatırım verileri kullanılmıştır. 25 OECD ülkesi üzerine yapılan çalışma 1980-1997 dönemini kapsamaktadır. Her iki değişkenin birlikte değerlendirildiği model tahmin sonucuna göre değişkenler ile kamu harcamaları arasında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki bulunamamıştır. Kimakova (2009) çalışmasında finansal küreselleşme ile kamu büyüklüğü arasındaki ilişki araştırılmıştır. 87 gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeyi kapsayan çalışmanın analizi 1976-2003 dönemini kapsamaktadır. Analiz sonucunda finansal küreselleşme ile kamu büyüklüğü arasında pozitif bir ilişki olduğu tespit edilmiştir. Ram (2009) çalışmasında 150 ülkeye ilişkin ticari açıklık, ülke büyüklüğü ve kamu büyüklüğü arasındaki ilişki araştırılmıştır. 1960-2000 dönemi kapsayan çalışmada EKK ve sabit etkiler modeli analizi yapılmıştır. Elde 88

EYLÜL - EKİM


MALİ

ÇÖZÜM

edilen bulgulara göre ticari açıklık kamu harcamalarını istatistiksel olarak anlamlı ve pozitif etkilemektedir. Bergh & Karlsson (2010) kamu büyüklüğü ile ekonomik büyüme arasındaki ilişkiyi inceledikleri çalışmalarında kontrol değişken olarak küreselleşme endeksi verisi kullanılmıştır. 29 OECD ülkesi üzerine yapılan çalışma 19701995 dönemini kapsamaktadır. EKK analizi sonucuna göre küreselleşme kamu büyüklüğünü istatistiksel olarak anlamlı ve pozitif etkilemektedir. Wu & Lin (2012) tarafından Çin’deki 30 Eyalet üzerine yapılan çalışmada kamu büyüklüğünün belirleyicileri araştırılmıştır. 1998-2006 dönemini kapsayan çalışmada GMM analiz yöntemi kullanılmıştır. Analiz sonucu elde edilen bulgulara göre hem ticari açıklık hem de doğrudan yabancı yatırımlar kamu büyüklüğünü istatistiksel olarak anlamlı ve negatif etkilemektedir. Aydoğuş ve Topçu (2013) Türkiye üzerine yaptıkları çalışmanın amacı kamu büyüklüğü ile ticari açıklık arasındaki nedenselliği test etmeye yöneliktir. 1974-2011 dönemini kapsayan çalışmada Engle & Granger eşbütünleşme ve Granger nedensellik testi analizleri yapılmıştır. Analiz sonucuna göre uzun dönemde değişkenler arasında eşbütünleşik bir ilişki bulunamamıştır. Bununla birlikte kamu büyüklüğünden ticari açıklığa tek yönlü nedensellik ilişkisi olduğu bulgusu elde edilmiştir. Zeren ve Ergün (2013) çalışmalarında ticari açıklık ile kamu büyüklüğü arasındaki nedensellik ilişkisi araştırılmıştır. 15 Avrupa ülkesi üzerine yapılan çalışma 1970-2011 dönemini kapsamaktadır. Emirmahmutoğlu ve Köse (2011) panel nedensellik analizi sonucuna göre ticari açıklıktan kamu büyüklüğüne tek yönlü nedensellik ilişkisi tespit edilmiştir. Wong (2015) tarafından Asya ve Pasifik bölgesindeki 16 ülke üzerine yapılan çalışmada küreselleşme, kamu harcaması ve gelir eşitsizliği arasındaki ilişki incelenmiştir. 1960-2012 dönemini kapsayan çalışmada küreselleşmenin göstergesi olarak ticari açıklık ve doğrudan yabancı yatırımlar verisi kullanılmıştır. EKK analizi sonucuna göre küreselleşmenin kamu harcamaları üzerinde istatiksel olarak anlamlı bir etkisi olduğuna dair bir bulgu elde edilememiştir. Kim vd. (2018) çalışmalarında küreselleşme, kamu borcu ve kamu büyüklüğü arasındaki ilişki araştırılmıştır. 56 gelişmiş ve gelişmekte olan ülke üzerine yapılan çalışma 1980-2011 dönemini kapsamaktadır. Granger nedensellik analizi sonucuna göre ticari açıklık, finansal açıklık, sosyal küreselleşme ve politik küreselleşmeden kamu harcamaları, vergi ve kamu EYLÜL - EKİM 2019

89


MALİ

ÇÖZÜM

borcuna doğru tek yönlü nedensellik ilişkisi tespit edilmiştir. FMOLS ve DOLS tahmin sonuçlarına göre kamu büyüklüğü finansal, sosyal ve politik küreselleşme ile azalmaktadır. Kamu büyüklüğü ile küreselleşme arasındaki ilişkiyi inceleyen çalışmalar genel olarak değerlendirildiğinde elde edilen bulguların farklılık gösterdiğini ifade etmek mümkündür. Gerek metodolojilerin, gerek ele alınan ülkelerin gerekse de kullanılan göstergelerin birbirinden farklılık göstermesi çalışmaların bulgularını da farklılaştırmaktadır. Literatürde küreselleşmenin göstergesi olarak çoğunlukla ticari açıklık ve finansal açıklık verilerinin kullanıldığı dikkat çekmektedir. Ancak bir endeks değerin gösterge olarak kullanıldığı çalışmaların sayısı oldukça azdır. Bununla birlikte metodolojik olarak çalışmalarda daha çok katsayı tahmincilerinin kullanıldığı ancak nedensellik yöntemlerinin kullanılarak ilişkinin yönü ile ilgili araştırma yapan çalışmaların sayısının daha az olduğu tespit edilmiştir. Dolayısıyla bu çalışma hem küreselleşmenin göstergesi hem de metodoloji açısından literatüre katkı sağlayacaktır. 3. VERİ SETİ VE YÖNTEM 27 OECD ülkesi232 üzerine yapılan çalışmanın amacı kamu büyüklüğü ile küreselleşme arasındaki ilişkiyi test etmeye yöneliktir. Dengeli panel veri seti oluşturabilmek amacıyla çalışma 1995-2015 dönemine ilişkin yıllık verileri kapsamaktadır. Modellerde kullanılan değişkenlere ilişkin bilgiler Tablo 2’de yer almaktadır. Tablo 2- Değişkenlerin Tanımı Değişkenlerin Adı gexp kof kofec kofsoc kofpol

Değişkenlerin Tanımı Kamu harcamalarının GSYH içerisindeki payı Küreselleşme Endeksi

Veri Tabanı Dünya Bankası-Dünya Kalkınma Göstergeleri KOF İsviçre Ekonomik Araştırmalar Enstitüsü Ekonomik Küreselleşme KOF İsviçre Ekonomik Endeksi Araştırmalar Enstitüsü Sosyal Küreselleşme KOF İsviçre Ekonomik Endeksi Araştırmalar Enstitüsü Politik Küreselleşme KOF İsviçre Ekonomik Endeksi Araştırmalar Enstitüsü

Dönem 1995-2015 1995-2015 1995-2015 1995-2015 1995-2015

232 Avusturya, Belçika, Çekya, Danimarka, Finlandiya, Fransa, Almanya, Yunanistan, Macaristan, İrlanda, İtalya, G. Kore (Güney Kore), Lüksemburg, Hollanda, Norveç, Polonya, Portekiz, Slovakya, İspanya, İsveç, İsviçre, İngiltere, ABD (Amerika Birleşik Devletleri), Estonya, İsrail, Letonya, Litvanya.

90

EYLÜL - EKİM


Politik KĂźreselleĹ&#x;me Endeksi

MALÄ°

kofpol

ÇÖZĂœM

KOF Ä°sviçre Ekonomik AraĹ&#x;tÄąrmalar EnstitĂźsĂź

1995-2015

ÇalÄąĹ&#x;mada kamu bĂźyĂźklĂźÄ&#x;Ăź ile kĂźreselleĹ&#x;me arasÄąndaki iliĹ&#x;ki incelenirken

kofpolÇalÄąĹ&#x;mada kamu bĂźyĂźklĂźÄ&#x;Ăź KĂźreselleĹ&#x;me KOF arasÄąndaki Ä°sviçre Ekonomik 1995-2015 kĂźreselleĹ&#x;menin iledekĂźreselleĹ&#x;me iliĹ&#x;ki Tahmin incelenirken kĂźreselleĹ&#x;menin alt Politik kriterleri ayrÄą ayrÄą incelenmiĹ&#x;tir. etmek Endeksi AraĹ&#x;tÄąrmalar EnstitĂźsĂź kofpol Politik KĂźreselleĹ&#x;me KOF Ä°sviçre Ekonomik 1995-2015 kriterleri ayrÄą ayrÄą incelenmiĹ&#x;tir. Tahmin etmek amacÄąyla oluĹ&#x;turulan modeller aĹ&#x;aÄ&#x;Äądaki gibidir: amacÄąyladeoluĹ&#x;turulan modeller aĹ&#x;aÄ&#x;Äądaki gibidir: Endeksi AraĹ&#x;tÄąrmalar EnstitĂźsĂź

Model 1: đ?‘”đ?‘”đ?‘”đ?‘”đ?‘”đ?‘”đ?‘”đ?‘”%& = đ?›˝đ?›˝) + đ?›˝đ?›˝+ đ?‘˜đ?‘˜đ?‘˜đ?‘˜đ?‘˜đ?‘˜%& + đ?œ€đ?œ€%&

ÇalÄąĹ&#x;mada kamu bĂźyĂźklĂźÄ&#x;Ăź ile kĂźreselleĹ&#x;me arasÄąndaki iliĹ&#x;ki incelenirken kĂźreselleĹ&#x;menin alt Model 2: đ?‘”đ?‘”đ?‘”đ?‘”đ?‘”đ?‘”đ?‘”đ?‘”%& = đ?›źđ?›ź) + đ?›źđ?›ź+ đ?‘˜đ?‘˜đ?‘˜đ?‘˜đ?‘˜đ?‘˜đ?‘˜đ?‘˜đ?‘˜đ?‘˜%& + đ?œ–đ?œ–%& ÇalÄąĹ&#x;mada bĂźyĂźklĂźÄ&#x;Ăź ile kĂźreselleĹ&#x;me arasÄąndaki iliĹ&#x;ki incelenirken kĂźreselleĹ&#x;menin kriterleri de ayrÄą kamu ayrÄą incelenmiĹ&#x;tir. Tahmin etmek amacÄąyla oluĹ&#x;turulan modeller aĹ&#x;aÄ&#x;Äądaki gibidir: alt

Model 3: đ?‘”đ?‘”đ?‘”đ?‘”đ?‘”đ?‘”đ?‘”đ?‘” = đ?›žđ?›ž) + đ?›žđ?›ž+ đ?‘˜đ?‘˜đ?‘˜đ?‘˜đ?‘˜đ?‘˜đ?‘˜đ?‘˜đ?‘˜đ?‘˜đ?‘˜đ?‘˜ + đ?œ—đ?œ—%& amacÄąyla oluĹ&#x;turulan modeller aĹ&#x;aÄ&#x;Äądaki gibidir: %& %& etmek kriterleri deđ?‘”đ?‘”đ?‘”đ?‘”đ?‘”đ?‘”đ?‘”đ?‘” ayrÄą ayrÄą incelenmiĹ&#x;tir. Tahmin Model 1: %& = đ?›˝đ?›˝) + đ?›˝đ?›˝+ đ?‘˜đ?‘˜đ?‘˜đ?‘˜đ?‘˜đ?‘˜%& + đ?œ€đ?œ€%& Model 4: đ?‘”đ?‘”đ?‘”đ?‘”đ?‘”đ?‘”đ?‘”đ?‘”= = đ?›żđ?›ż+) đ?›˝đ?›˝+đ?‘˜đ?‘˜đ?‘˜đ?‘˜đ?‘˜đ?‘˜ đ?›żđ?›ż đ?‘˜đ?‘˜đ?‘˜đ?‘˜đ?‘˜đ?‘˜đ?‘˜đ?‘˜đ?‘˜đ?‘˜đ?‘˜đ?‘˜ %& đ?›˝đ?›˝ %& + đ?‘˘đ?‘˘%& Model đ?‘”đ?‘”đ?‘”đ?‘”đ?‘”đ?‘”đ?‘”đ?‘” đ?œ€đ?œ€%&đ?œ–đ?œ–%& + + %& %&++ Model 2:1:đ?‘”đ?‘”đ?‘”đ?‘”đ?‘”đ?‘”đ?‘”đ?‘” %&%&= đ?›źđ?›ź) )+ đ?›źđ?›ź+ đ?‘˜đ?‘˜đ?‘˜đ?‘˜đ?‘˜đ?‘˜đ?‘˜đ?‘˜đ?‘˜đ?‘˜

Modellerde kullanÄąlan i+ đ?‘˜đ?‘˜đ?‘˜đ?‘˜đ?‘˜đ?‘˜đ?‘˜đ?‘˜đ?‘˜đ?‘˜ alt indisi t alt indisi zamanÄą, đ?œ€đ?œ€, đ?œ–đ?œ–, đ?œ—đ?œ— ve đ?‘˘đ?‘˘ ise hata terimle đ?‘”đ?‘”đ?‘”đ?‘”đ?‘”đ?‘”đ?‘”đ?‘” = đ?›źđ?›ź++đ?›žđ?›ž+đ?›źđ?›źđ?‘˜đ?‘˜đ?‘˜đ?‘˜đ?‘˜đ?‘˜đ?‘˜đ?‘˜đ?‘˜đ?‘˜đ?‘˜đ?‘˜ + đ?œ–đ?œ–Ăźlkeleri, Model Modellerde kullanÄąlan i alt indisi %& Ăźlkeleri, t alt indisi zamanÄą, , , ve ise Model 3:2:đ?‘”đ?‘”đ?‘”đ?‘”đ?‘”đ?‘”đ?‘”đ?‘” %&%&= đ?›žđ?›ž) ) %&%&+ đ?œ—đ?œ—%& gĂśstermektedir. Modellerde kamu%&+Modellerde bĂźyĂźklĂźÄ&#x;ĂźnĂźn gĂśstergesi olarak kamu harcamalarÄąnÄąn GSY hata terimlerini gĂśstermektedir. kamu bĂźyĂźklĂźÄ&#x;ĂźnĂźn gĂśstergesi đ?‘”đ?‘”đ?‘”đ?‘”đ?‘”đ?‘”đ?‘”đ?‘” = đ?›žđ?›ž + đ?›žđ?›ž+ đ?‘˜đ?‘˜đ?‘˜đ?‘˜đ?‘˜đ?‘˜đ?‘˜đ?‘˜đ?‘˜đ?‘˜đ?‘˜đ?‘˜ + Model Model 4:3:đ?‘”đ?‘”đ?‘”đ?‘”đ?‘”đ?‘”đ?‘”đ?‘” đ?‘˘đ?‘˘đ?œ—đ?œ— %&%&= đ?›żđ?›ż) )+ đ?›żđ?›ż+ đ?‘˜đ?‘˜đ?‘˜đ?‘˜đ?‘˜đ?‘˜đ?‘˜đ?‘˜đ?‘˜đ?‘˜đ?‘˜đ?‘˜ %& %&%&

olarak kamu GSYH payÄą verisi kullanÄąlmÄąĹ&#x;tÄąr. içerisindeki payÄąharcamalarÄąnÄąn gĂśstergesi Dreher (2006) tarafÄąnd Model 4: đ?‘”đ?‘”đ?‘”đ?‘”đ?‘”đ?‘”đ?‘”đ?‘” = đ?›żđ?›ż)i+kullanÄąlmÄąĹ&#x;tÄąr. đ?‘˜đ?‘˜đ?‘˜đ?‘˜đ?‘˜đ?‘˜đ?‘˜đ?‘˜đ?‘˜đ?‘˜đ?‘˜đ?‘˜ đ?‘˘đ?‘˘%& içerisindeki %& verisi %& +KĂźreselleĹ&#x;menin đ?œ€đ?œ€, đ?œ–đ?œ–,olarak đ?œ—đ?œ— ve đ?‘˘đ?‘˘iseise hata terimlerini Modellerde kullanÄąlan altđ?›żđ?›ż+indisi Ăźlkeleri, t alt indisi zamanÄą,

KĂźreselleĹ&#x;menin gĂśstergesi olarak ise Dreher (2006) tarafÄąndan geliĹ&#x;tirilen geliĹ&#x;tirilen Ä°sviçre Ekonomik AraĹ&#x;tÄąrmalar EnstitĂźsĂź veri edilen KOF end đ?œ€đ?œ€,tabanÄąndan đ?œ–đ?œ–, đ?œ—đ?œ— ve đ?‘˘đ?‘˘ elde ise hata terimlerini ModellerdeveModellerde kullanÄąlan i alt indisi Ăźlkeleri, t altgĂśstergesi indisi zamanÄą, gĂśstermektedir. kamu bĂźyĂźklĂźÄ&#x;ĂźnĂźn olarak kamu harcamalarÄąnÄąn GSYH ve Ä°sviçre Ekonomik AraĹ&#x;tÄąrmalar EnstitĂźsĂź veri tabanÄąndan elde edilen gĂśstermektedir. Modellerde kamuaçĹk bĂźyĂźklĂźÄ&#x;ĂźnĂźn kamu harcamalarÄąnÄąn GSYH deÄ&#x;erleripayÄą kullanÄąlmÄąĹ&#x;tÄąr. Daha bir ifadeyle gĂśstergesi model 1’deolarak alt kriterlerin birleĹ&#x;imini ifade eden içerisindeki verisi kullanÄąlmÄąĹ&#x;tÄąr. KĂźreselleĹ&#x;menin gĂśstergesi olarak ise Dreher (2006) tarafÄąndan KOF endeks deÄ&#x;erleri kullanÄąlmÄąĹ&#x;tÄąr. Daha açĹk bir ifadeyle model 1’de alt

içerisindeki verisiEkonomik kullanÄąlmÄąĹ&#x;tÄąr. KĂźreselleĹ&#x;menin olarakolan ise Dreher (2006) kĂźreselleĹ&#x;me endeksi verisi, model 2,3 ve EnstitĂźsĂź 4’ te isegĂśstergesi alt kriterleri kofec ekonomik kĂźreselleĹ&#x; geliĹ&#x;tirilen vepayÄą Ä°sviçre veri tabanÄąndan elde edilen KOFtarafÄąndan endeks kriterlerin birleĹ&#x;imini ifade AraĹ&#x;tÄąrmalar eden kof kĂźreselleĹ&#x;me endeksi verisi, model 2,3 geliĹ&#x;tirilen ve Ä°sviçresosyal Ekonomik AraĹ&#x;tÄąrmalar EnstitĂźsĂź veri tabanÄąndan elde edilen KOF endeksi, kofsoc kĂźreselleĹ&#x;me endeksi ve kofpol politikbirleĹ&#x;imini kĂźreselleĹ&#x;me endeksi deÄ&#x;erleri kullanÄąlmÄąĹ&#x;tÄąr. Daha açĹk bir ifadeyle model 1’de alt kriterlerin ifade edenendeks kof veri

ve 4’ te ise alt kriterleri olan kofec ekonomik kĂźreselleĹ&#x;me endeksi, kofsoc

deÄ&#x;erleri Daha açĹk 2,3 bir ve ifadeyle model 1’de alt kriterlerin birleĹ&#x;imini ifade eden kof kullanÄąlmÄąĹ&#x;tÄąr. kĂźreselleĹ&#x;me endeksi verisi, model 4’ te politik ise alt kriterleri olan kofec ekonomik kĂźreselleĹ&#x;me sosyal kullanÄąlmÄąĹ&#x;tÄąr. kĂźreselleĹ&#x;me endeksi ve kofpol kĂźreselleĹ&#x;me endeksi verileri kĂźreselleĹ&#x;me endeksi model Testleri 2,3endeksi ve 4’ teve ise kofpol alt kriterleri kofec ekonomik kĂźreselleĹ&#x;me endeksi, sosyalverisi, kĂźreselleĹ&#x;me politikolan kĂźreselleĹ&#x;me endeksi verileri 3.1.kofsoc Yatay Kesit BaÄ&#x;ÄąmlÄąlÄąÄ&#x;Äą kullanÄąlmÄąĹ&#x;tÄąr.

endeksi, sosyal kĂźreselleĹ&#x;me endeksi ve kofpol politik kĂźreselleĹ&#x;me verileri kullanÄąlmÄąĹ&#x;tÄąr. 3.1. kofsoc Yatay BaÄ&#x;ÄąmlÄąlÄąÄ&#x;Äą Testleri Yatay kesit Kesit baÄ&#x;ÄąmlÄąlÄąÄ&#x;ÄąnÄą test etmek amacÄąyla Breusch ve Pagan (1980) endeksi tarafÄąndan geliĹ&#x;tiri kullanÄąlmÄąĹ&#x;tÄąr. kesit BaÄ&#x;ÄąmlÄąlÄąÄ&#x;Äą baÄ&#x;ÄąmlÄąlÄąÄ&#x;ÄąnÄą test etmek amacÄąyla Breusch ve Pagan (1980) 3.1.Yatay Yatay Kesit Testleri

Lagrange çarpanÄą (LM) testi kullanÄąlmÄąĹ&#x;tÄąr. LM test istatistiÄ&#x;i aĹ&#x;aÄ&#x;Äądaki gibidir:

tarafÄąndan geliĹ&#x;tirilen Lagrange çarpanÄą testi LM testgeliĹ&#x;tirilen 3.1. Yatay Kesit AD+ BaÄ&#x;ÄąmlÄąlÄąÄ&#x;Äą A @ Testleri Yatay etmek amacÄąyla (LM) Breusch ve kullanÄąlmÄąĹ&#x;tÄąr. Pagan (1980) tarafÄąndan @ đ??żđ??żđ??żđ??ż kesit = đ?‘‡đ?‘‡ ∑baÄ&#x;ÄąmlÄąlÄąÄ&#x;ÄąnÄą >test (1) %B+ ∑?B%C+ đ?œŒđ?œŒ %? ~ đ?‘‹đ?‘‹ đ?‘ đ?‘ (đ?‘ đ?‘ − 1)/2 istatistiÄ&#x;i aĹ&#x;aÄ&#x;Äądaki gibidir: YatayçarpanÄą kesit baÄ&#x;ÄąmlÄąlÄąÄ&#x;ÄąnÄą test etmek LM amacÄąyla BreuschaĹ&#x;aÄ&#x;Äądaki ve Pagan (1980) tarafÄąndan geliĹ&#x;tirilen Lagrange (LM) testi kullanÄąlmÄąĹ&#x;tÄąr. test istatistiÄ&#x;i gibidir:

LM testi, N'nin gĂśrece olarak kßçßk ve T'nin yeterince bĂźyĂźk olduÄ&#x;u paneller için geçerlidir. Pesa

A @ kullanÄąlmÄąĹ&#x;tÄąr. Lagrange (LM) testi LM test istatistiÄ&#x;i aĹ&#x;aÄ&#x;Äądaki gibidir: ∑AD+ đ??żđ??żđ??żđ??ż = đ?‘‡đ?‘‡çarpanÄą >%? ~ đ?‘‹đ?‘‹ @ đ?‘ đ?‘ (đ?‘ đ?‘ − 1)/2 (1) %B+ ∑?B%C+ đ?œŒđ?œŒ (2004) çalÄąĹ&#x;masÄąnda ve Pagan (1980) testinin bu eksikliÄ&#x;i gĂśz ĂśnĂźnde bulundurularak N bĂźy AD+ A Breusch @ @ ∑ ∑ đ??żđ??żđ??żđ??ż = đ?‘‡đ?‘‡ đ?œŒđ?œŒ > ~ đ?‘‹đ?‘‹ đ?‘ đ?‘ (đ?‘ đ?‘ − 1)/2 (1) Pesaran %B+ gĂśrece ?B%C+olarak %? LM testi, N'nin kßçßk ve T'nin yeterince bĂźyĂźk olduÄ&#x;u paneller için geçerlidir.

LM durumda testi, N’nin gĂśrece olarak kßçßk ve T›nin olduÄ&#x;u olduÄ&#x;u LM testinde kullanÄąlan karelerin yerineyeterince çift yĂśnlĂźbĂźyĂźk korelasyon katsayÄąlarÄąna day

LMçalÄąĹ&#x;masÄąnda testi, N'nin gĂśrece olarak kßçßk(1980) ve T'nin yeterince bĂźyĂźk olduÄ&#x;u paneller için geçerlidir. Pesaran (2004) Breusch ve Pagan testinin bu eksikliÄ&#x;i gĂśz ĂśnĂźnde bulundurularak paneller için geçerlidir. Pesaran (2004) çalÄąĹ&#x;masÄąnda Breusch ve Pagan (1980) N bĂźyĂźk olarak aĹ&#x;aÄ&#x;Äądaki test geliĹ&#x;tirilmiĹ&#x;tir: (2004)durumda çalÄąĹ&#x;masÄąnda Pagan (1980) testinin bu eksikliÄ&#x;i gĂśzkorelasyon ĂśnĂźnde bulundurularak bĂźyĂźk olduÄ&#x;u LM Breusch testinde ve kullanÄąlan karelerin yerine çift yĂśnlĂź katsayÄąlarÄąnaNdayalÄą

testinin bu eksikliÄ&#x;i gĂśz ĂśnĂźnde bulundurularak N bĂźyĂźk olduÄ&#x;u durumda +

@ A olduÄ&#x;u durumda LM testinde karelerin yerine çiftkorelasyon yĂśnlĂź korelasyon katsayÄąlarÄąna dayalÄą (2) ∑AD+ ∑kullanÄąlan =R >yerine − 1)çift ~ đ?‘ đ?‘ (0,1) olarak aĹ&#x;aÄ&#x;Äądaki test geliĹ&#x;tirilmiĹ&#x;tir: %? %B+ karelerin ?B%C+(đ?‘‡đ?‘‡đ?œŒđ?œŒ LMđ??śđ??śđ??śđ??śđ??śđ??śđ??śđ??ś testinde kullanÄąlan yĂśnlĂź katsayÄąlarÄąna A(AD+) olarak aĹ&#x;aÄ&#x;Äądaki geliĹ&#x;tirilmiĹ&#x;tir: dayalÄą olarak+test aĹ&#x;aÄ&#x;Äądaki geliĹ&#x;tirilmiĹ&#x;tir: AD+ Atest CDlm N bĂźyĂźk olduÄ&#x;unda Breusch ve Pagan’Ĺn(2)LM testi ∑ardÄąndan ∑?B%C+Pesaran đ??śđ??śđ??śđ??śđ??śđ??śđ??śđ??ś = Rtestinin (đ?‘‡đ?‘‡đ?œŒđ?œŒ>%? @ −(2004) 1) ~ đ?‘ đ?‘ (0,1) A(AD+) %B+ + @ (2) AD+ A ∑ ∑?B%C+ đ??śđ??śđ??śđ??śđ??śđ??śđ??śđ??ś = Rkabul ederek, >%? − kullanÄąlan 1) ~ đ?‘ đ?‘ (0,1) eksikliÄ&#x;ini LM (đ?‘‡đ?‘‡đ?œŒđ?œŒ testinde kareler yerine çift yĂśnlĂź korelasyon (2) katsayÄąlar A(AD+) %B+ CDlm testinin ardÄąndan Pesaran (2004) N bĂźyĂźk olduÄ&#x;unda Breusch ve Pagan’Ĺn LM testinin dayanan aĹ&#x;aÄ&#x;Äądaki testi ĂśnermiĹ&#x;tir: CDlm testinin ardÄąndan (2004) N bĂźyĂźk ve Pagan’Ĺnve LM testinin eksikliÄ&#x;ini kabul ederek, LMPesaran testinde kullanÄąlan kareler yerine olduÄ&#x;unda çiftBreusch yĂśnlĂź korelasyon katsayÄąlarÄąna CDlm testinin ardÄąndan Pesaran (2004) N olduÄ&#x;unda bĂźyĂźk Breusch

@Utestinin eksikliÄ&#x;ini ederek, LM kullanÄąlan kareler çift kullanÄąlan yĂśnlĂź korelasyon AD+ Atestinde kabul Pagan’Ĺn eksikliÄ&#x;ini ederek, LMyerine testinde karelerkatsayÄąlarÄąna dayanan testi ĂśnermiĹ&#x;tir: đ??śđ??śđ??śđ??śaĹ&#x;aÄ&#x;Äądaki = kabul V∑ >%? W~đ?‘ đ?‘ (0,1) RLM %B+ ∑?B%C+ đ?œŒđ?œŒ A(AD+) dayanan testi ĂśnermiĹ&#x;tir: yerineaĹ&#x;aÄ&#x;Äądaki çift@UyĂśnlĂź korelasyon katsayÄąlarÄąna dayanan aĹ&#x;aÄ&#x;Äądaki testi ĂśnermiĹ&#x;tir: ∑A đ??śđ??śđ??śđ??śMutlak = RA(AD+) V∑AD+ đ?œŒđ?œŒ>%?normal W~đ?‘ đ?‘ (0,1) (3) (20 %B+ ?B%C+ve dÄąĹ&#x;sal regresĂśr hatalarÄąn olduÄ&#x;u panel veri modellerinde Pesaran vd. @U A ∑ đ??śđ??śđ??śđ??ś = RA(AD+) V∑AD+ đ?œŒđ?œŒ > W~đ?‘ đ?‘ (0,1) (3) %B+ ?B%C+ %? tarafÄąndan LMregresĂśr istatistiÄ&#x;inin varyansÄą ve olduÄ&#x;u tam ortalamasÄą LM te Mutlak dÄąĹ&#x;sal ve normal hatalarÄąn panel veri kullanÄąlarak modellerinde dĂźzeltilmiĹ&#x; Pesaran vd. olan (2008) MutlakLM dÄąĹ&#x;sal regresĂśr vevaryansÄą normal ve hatalarÄąn olduÄ&#x;u panel veri modellerinde Pesaran ĂśnerilmiĹ&#x;tir: tarafÄąndan istatistiÄ&#x;inin tam ortalamasÄą kullanÄąlarak dĂźzeltilmiĹ&#x; olan vd. LM (2008) testi 91 _ tarafÄąndan LM istatistiÄ&#x;inin varyansÄą ve tam ortalamasÄą kullanÄąlarak dĂźzeltilmiĹ&#x; olan LM testi (UDZ)[ \ D` ĂśnerilmiĹ&#x;tir: @ a]^ ]^ A EYLĂœL - EKÄ°M 2019 đ??żđ??żđ??żđ??żXY? = RA(AD+) ∑AD+ ~đ?‘ đ?‘ (0,1) %B+ ∑?B%C+ b a]^ _ ĂśnerilmiĹ&#x;tir: (UDZ)[ \]^ D`a]^ @ A ∑AD+ đ??żđ??żđ??żđ??żXY? = R ~đ?‘ đ?‘ (0,1) (4) %B+ ∑?B%C+ _ A(AD+)

b


+

@ AD+ A + @ − 1) ~ đ?‘ đ?‘ (0,1) ∑ đ??śđ??śđ??śđ??śđ??śđ??śđ??śđ??ś (đ?‘‡đ?‘‡đ?œŒđ?œŒ>>%? ∑AD+ ∑A %B+ ∑ ?B%C+ đ??śđ??śđ??śđ??śđ??śđ??śđ??śđ??ś = =R RA(AD+) %? − 1) ~ đ?‘ đ?‘ (0,1) ?B%C+(đ?‘‡đ?‘‡đ?œŒđ?œŒ A(AD+) %B+

(2) (2)

MALÄ°

CDlm CDlm testinin testinin ardÄąndan ardÄąndan Pesaran Pesaran (2004) (2004) N N bĂźyĂźk bĂźyĂźk olduÄ&#x;unda olduÄ&#x;unda Breusch Breusch ve ve Pagan’Ĺn Pagan’Ĺn LM LM testinin testinin ÇÖZĂœM eksikliÄ&#x;ini eksikliÄ&#x;ini kabul kabul ederek, ederek, LM LM testinde testinde kullanÄąlan kullanÄąlan kareler kareler yerine yerine çift çift yĂśnlĂź yĂśnlĂź korelasyon korelasyon katsayÄąlarÄąna katsayÄąlarÄąna dayanan dayanan aĹ&#x;aÄ&#x;Äądaki aĹ&#x;aÄ&#x;Äądaki testi testi ĂśnermiĹ&#x;tir: ĂśnermiĹ&#x;tir: @U

AD+ A @U ∑A đ??śđ??śđ??śđ??ś V∑ đ?œŒđ?œŒ>>%? W~đ?‘ đ?‘ (0,1) %B+ đ??śđ??śđ??śđ??ś = =R V∑AD+ RA(AD+) %? W~đ?‘ đ?‘ (0,1) %B+ ∑?B%C+ ?B%C+ đ?œŒđ?œŒ A(AD+)

(3)

(3) (3)

Mutlak dÄąĹ&#x;sal regresĂśr ve hatalarÄąn olduÄ&#x;u panel modellerinde Pesaran Mutlak dÄąĹ&#x;sal regresĂśr ve normal hatalarÄąn panel veri modellerinde Mutlak dÄąĹ&#x;sal regresĂśr ve normal normal hatalarÄąn olduÄ&#x;uolduÄ&#x;u panel veri veri modellerinde Pesaran vd. vd. (2008) (2008) Pesaran vd. (2008) tarafÄąndan LM istatistiÄ&#x;inin varyansÄą ve tam ortalamasÄą tarafÄąndan LM istatistiÄ&#x;inin varyansÄą ve tam ortalamasÄą kullanÄąlarak dĂźzeltilmiĹ&#x; olan LM tarafÄąndan LM istatistiÄ&#x;inin varyansÄą ve tam ortalamasÄą kullanÄąlarak dĂźzeltilmiĹ&#x; olan LM testi testi

kullanÄąlarak dĂźzeltilmiĹ&#x; olan LM testi ĂśnerilmiĹ&#x;tir: ĂśnerilmiĹ&#x;tir: ĂśnerilmiĹ&#x;tir: @

(UDZ)[ \ __ D`a]^

(UDZ)[ \]^ AD+ A ]^ D`a]^ ~đ?‘ đ?‘ (0,1) đ??żđ??żđ??żđ??ż =R @ ∑ ∑AD+ ∑A %B+ ∑ ?B%C+ đ??żđ??żđ??żđ??żXY? ~đ?‘ đ?‘ (0,1) XY? = RA(AD+) b ?B%C+ A(AD+) %B+ ba]^ a]^

Yatay kesit baÄ&#x;ÄąmlÄąlÄąÄ&#x;Äą testlerinin hipotezleri aĹ&#x;aÄ&#x;Äądaki gibidir: H0: Yatay kesit baÄ&#x;ÄąmlÄąlÄąÄ&#x;Äą yoktur. H1: Yatay kesit baÄ&#x;ÄąmlÄąlÄąÄ&#x;Äą vardÄąr.

92

(4)

(4) (4)

Yatay kesit baÄ&#x;ÄąmlÄąlÄąÄ&#x;Äą testlerinin hipotezleri aĹ&#x;aÄ&#x;Äądaki gibidir: Yatay kesit baÄ&#x;ÄąmlÄąlÄąÄ&#x;Äą testlerinin hipotezleri aĹ&#x;aÄ&#x;Äądaki gibidir: H3.2. kesitKĂśk baÄ&#x;ÄąmlÄąlÄąÄ&#x;Äą 0: Yatay Birim Testi yoktur. H0: Yatay kesit baÄ&#x;ÄąmlÄąlÄąÄ&#x;Äą yoktur. HPanel kesit kĂśk baÄ&#x;ÄąmlÄąlÄąÄ&#x;Äą 1: Yatay birim testlerivardÄąr. yatay kesit baÄ&#x;ÄąmlÄąlÄąÄ&#x;Äą olup olmamasÄąna gĂśre ikiye H1: Yatay kesit baÄ&#x;ÄąmlÄąlÄąÄ&#x;Äą vardÄąr. 3.2. Birim KĂśkIm Testi ayrÄąlmaktadÄąr. vd. (1995, 2003), Levin vd. (2002), Maddala-Wu (1999) 3.2. Birim KĂśk Testi gibi birim kĂśk kesitbaÄ&#x;ÄąmlÄąlÄąÄ&#x;Äą baÄ&#x;ÄąmlÄąlÄąÄ&#x;ÄąnÄą almayan birinci nesil Panel birim kĂśktestleri testleri yatay yatay kesit olup dikkate olmamasÄąna gĂśre ikiye ayrÄąlmaktadÄąr. Im vd. Panel birim kĂśk testleri yatay kesit baÄ&#x;ÄąmlÄąlÄąÄ&#x;Äą olup olmamasÄąna gĂśre ikiye ayrÄąlmaktadÄąr. Im vd. birim2003), kĂśk testlerindendir. BaiMaddala-Wu & Ng (2004), Moon Perron Phillips (1995, Levin vd. (2002), (1999) gibi& birim kĂśk (2004), testleri yatay kesit&baÄ&#x;ÄąmlÄąlÄąÄ&#x;ÄąnÄą (1995, 2003), Levin vd. (2002), Maddala-Wu (1999) gibi birim kĂśk testleri yatay kesit baÄ&#x;ÄąmlÄąlÄąÄ&#x;ÄąnÄą Sul (2003) ve Pesaran (2007) kesit baÄ&#x;ÄąmlÄąlÄąÄ&#x;ÄąnÄą alan ikinci dikkate almayan birinci nesil birimise kĂśkyatay testlerindendir. Bai & Ng dikkate (2004), Moon & Perron (2004), dikkate almayan birinci nesil birim kĂśk testlerindendir. Bai & Ng (2004), Moon & Perron (2004), nesil birim kĂśk testlerindendir. Phillips & Sul (2003) ve Pesaran (2007) ise yatay kesit baÄ&#x;ÄąmlÄąlÄąÄ&#x;ÄąnÄą dikkate alan ikinci nesil birim kĂśk Phillips & Sul (2003) ve Pesaran (2007) ise yatay kesit baÄ&#x;ÄąmlÄąlÄąÄ&#x;ÄąnÄą alan ikinci nesil birim kĂśk ÇalÄąĹ&#x;mada paneli oluĹ&#x;turan Ăźlkeler arasÄąnda yatay kesitdikkate baÄ&#x;ÄąmlÄąlÄąÄ&#x;Äą tespit testlerindendir. testlerindendir. edildiÄ&#x;i için ikinci nesil birim kĂśk testlerinden olan ve Pesaran (2007) ÇalÄąĹ&#x;mada paneli oluĹ&#x;turan Ăźlkeler arasÄąnda yatay kesit baÄ&#x;ÄąmlÄąlÄąÄ&#x;Äą tespit edildiÄ&#x;i için ikinci nesil tarafÄąndan CADF (Cross-Sectionally Dickey-Fuller) ÇalÄąĹ&#x;mada geliĹ&#x;tirilen paneli oluĹ&#x;turan Ăźlkeler arasÄąnda yatay kesitAugmented baÄ&#x;ÄąmlÄąlÄąÄ&#x;Äą tespit edildiÄ&#x;i için ikinci nesil birim kĂśk testlerinden olan ve Pesaran (2007) tarafÄąndan geliĹ&#x;tirilen CADF (Cross-Sectionally birim kĂśk testi uygulanmÄąĹ&#x;tÄąr. Monte Carlo simĂźlasyonu ile yapÄąlan araĹ&#x;tÄąrma birim kĂśk testlerinden olan ve Pesaran (2007) tarafÄąndan geliĹ&#x;tirilen CADF (Cross-Sectionally Augmented Dickey-Fuller) birim kĂśk testi uygulanmÄąĹ&#x;tÄąr. Monte Carlo simĂźlasyonu ile yapÄąlan neticesinde CADF panel birim kĂśk testinin nispeten kßçßk N ve T için bile ile yapÄąlan Augmented Dickey-Fuller) birim kĂśk testi uygulanmÄąĹ&#x;tÄąr. Monte Carlo simĂźlasyonu araĹ&#x;tÄąrma neticesinde CADF panel birim kĂśk testinin nispeten kßçßk N ve T için bile yeterli boyut ve yeterli boyut ve gĂźce sahip olduÄ&#x;unu (Pesaran, 2007: araĹ&#x;tÄąrma neticesinde CADF panel birim kĂśkgĂśstermiĹ&#x;tir testinin nispeten kßçßk N ve T 267). için bile yeterli boyut ve gĂźce CADF sahip olduÄ&#x;unu gĂśstermiĹ&#x;tir (Pesaran, birim kĂśk hipotezlerini test2007: etmek267). için aĹ&#x;aÄ&#x;Äądaki regresyon denklemi gĂźce sahip olduÄ&#x;unu gĂśstermiĹ&#x;tir (Pesaran, 2007: 267). CADFedilmektedir: birim kĂśk hipotezlerini test etmek için aĹ&#x;aÄ&#x;Äądaki regresyon denklemi tahmin edilmektedir: tahmin CADF birim kĂśk hipotezlerini test etmek için aĹ&#x;aÄ&#x;Äądaki regresyon denklemi tahmin edilmektedir: (5) ∆đ?‘Śđ?‘Ś%& = đ?‘Žđ?‘Ž% + đ?‘?đ?‘?% đ?‘Śđ?‘Ś%,&D+ + đ?‘?đ?‘?% đ?‘Śđ?‘Śg&D+ + đ?‘‘đ?‘‘% ∆đ?‘Śđ?‘Śg& + đ?‘’đ?‘’%& (5) ∆đ?‘Śđ?‘Ś%& = đ?‘Žđ?‘Ž% + đ?‘?đ?‘?% đ?‘Śđ?‘Ś%,&D+ + đ?‘?đ?‘?% đ?‘Śđ?‘Śg&D+ + đ?‘‘đ?‘‘% ∆đ?‘Śđ?‘Śg& + đ?‘’đ?‘’%& (5) H0: bi=0 birim kĂśk vardÄąr. HH birim kĂśk kĂśk vardÄąr. 0: bi=0 bi=0 birim vardÄąr. H1: 0b:i<0 birim kĂśk yoktur. HH birim kĂśk kĂśk yoktur. 1: b:i<0 b <0 birim yoktur. 1 i YukarÄądaki denklemden hareketle her bir yatay kesit için hesaplanan CIPS istatistiÄ&#x;i t istatistik YukarÄądaki denklemden hareketle her bir kesit için CIPS istatistiÄ&#x;i YukarÄądaki denklemden hareketle heryatay bir yatay kesithesaplanan için hesaplanan CIPS t istatistik deÄ&#x;erlerinin ortalamasÄąnÄą ifade etmektedir: istatistiÄ&#x;i tortalamasÄąnÄą istatistik deÄ&#x;erlerinin ortalamasÄąnÄą ifade etmektedir: deÄ&#x;erlerinin ifade etmektedir: ∑A đ??śđ??śđ??śđ??śđ??śđ??śđ??śđ??ś (đ?‘ đ?‘ , đ?‘‡đ?‘‡) = đ?‘Ąđ?‘Ą đ?‘?đ?‘?đ?‘?đ?‘?đ?‘?đ?‘? = đ?‘ đ?‘ D+ (6) %B+ đ?‘Ąđ?‘Ą% (đ?‘ đ?‘ , đ?‘‡đ?‘‡) D+ ∑A (6) đ??śđ??śđ??śđ??śđ??śđ??śđ??śđ??ś (đ?‘ đ?‘ , đ?‘‡đ?‘‡) = đ?‘Ąđ?‘Ą đ?‘?đ?‘?đ?‘?đ?‘?đ?‘?đ?‘? = đ?‘ đ?‘ (6) %B+ đ?‘Ąđ?‘Ą% (đ?‘ đ?‘ , đ?‘‡đ?‘‡) Hesaplanan CADF ve CIPS istatistiÄ&#x;i deÄ&#x;erleri Pesaran (2007) çalÄąĹ&#x;masÄąnda yer alan tablo kritik Hesaplanan CADF ve CIPS istatistiÄ&#x;i deÄ&#x;erleri Pesaran (2007) çalÄąĹ&#x;masÄąnda yer alan tablo kritik deÄ&#x;erleri ile karĹ&#x;ÄąlaĹ&#x;tÄąrÄąlmaktadÄąr. Buna gĂśre serilerin duraÄ&#x;an olup olmadÄąÄ&#x;Äąna karar verilmektedir. deÄ&#x;erleri ile karĹ&#x;ÄąlaĹ&#x;tÄąrÄąlmaktadÄąr. Buna gĂśre serilerin duraÄ&#x;an olup olmadÄąÄ&#x;Äąna karar verilmektedir. Hesaplanan istatistik deÄ&#x;erleri mutlak deÄ&#x;er olarak kritik deÄ&#x;erden bĂźyĂźk olduÄ&#x;unda H0 hipotezi Hesaplanan istatistik deÄ&#x;erleri mutlak deÄ&#x;er olarak kritik deÄ&#x;erden bĂźyĂźk olduÄ&#x;unda H0 hipotezi reddedilerek birim kĂśk olmadÄąÄ&#x;Äą sonucuna varÄąlabilmektedir. reddedilerek EYLĂœL - EKÄ°M birim kĂśk olmadÄąÄ&#x;Äą sonucuna varÄąlabilmektedir. 3.3. EmirmahmutoÄ&#x;lu ve KĂśse (2011) 3.3. EmirmahmutoÄ&#x;lu ve KĂśse (2011) EmirmahmutoÄ&#x;lu ve KĂśse (2011) tarafÄąndan geliĹ&#x;tirilen nedensellik testi, farklÄą seviyelerde


gĂźce sahip olduÄ&#x;unu gĂśstermiĹ&#x;tir (Pesaran, gĂźce sahip olduÄ&#x;unu gĂśstermiĹ&#x;tir (Pesaran, 2007:2007: 267). 267). CADF birim hipotezlerini test etmek için aĹ&#x;aÄ&#x;Äądaki regresyon denklemi edilmektedir: CADF birim kĂśkkĂśk hipotezlerini test etmek için aĹ&#x;aÄ&#x;Äądaki regresyon denklemi tahmin tahmin edilmektedir: MALÄ°

∆đ?‘Śđ?‘Ś%&∆đ?‘Śđ?‘Ś=%& đ?‘Žđ?‘Ž= + đ?‘?đ?‘?% + đ?‘Śđ?‘Śg&D+ đ?‘‘đ?‘‘% ∆đ?‘Śđ?‘Ś đ?‘’đ?‘’g%& đ?‘Žđ?‘Ž%đ?‘?đ?‘?+ đ?‘?đ?‘?% đ?‘Śđ?‘Ś%,&D+ đ?‘?đ?‘?% đ?‘Śđ?‘Śg+&D+ +gđ?‘‘đ?‘‘ ∆đ?‘Śđ?‘Ś % + % đ?‘Śđ?‘Ś%,&D+ & %+ & + đ?‘’đ?‘’%&

H0:Hb0i=0 kĂśk kĂśk vardÄąr. : bibirim =0 birim vardÄąr.

(5)

ÇÖZĂœM

(5)

H1:Hb1i<0 kĂśk kĂśk yoktur. : bibirim <0 birim yoktur.

YukarÄądaki denklemden hareketle her bir kesit için CIPS istatistiÄ&#x;i t istatistik YukarÄądaki denklemden hareketle heryatay bir yatay kesithesaplanan için hesaplanan CIPS istatistiÄ&#x;i t istatistik

Hesaplanan CADF ve CIPS istatistiÄ&#x;i deÄ&#x;erleri Pesaran (2007)

deÄ&#x;erlerinin ortalamasÄąnÄą ifadeifade etmektedir: deÄ&#x;erlerinin ortalamasÄąnÄą etmektedir: çalÄąĹ&#x;masÄąnda yer alan tablo kritik deÄ&#x;erleri ile karĹ&#x;ÄąlaĹ&#x;tÄąrÄąlmaktadÄąr. Buna gĂśre A ∑D+ đ??śđ??śđ??śđ??śđ??śđ??śđ??śđ??ś (đ?‘ đ?‘ , = đ?‘Ąđ?‘Ą đ?‘?đ?‘?đ?‘?đ?‘?đ?‘?đ?‘? =olup đ?‘ đ?‘ D+ olmadÄąÄ&#x;Äąna đ?‘Ąđ?‘Ą%A(đ?‘ đ?‘ , đ?‘‡đ?‘‡) %B+∑ serilerinđ?‘‡đ?‘‡)duraÄ&#x;an

karar verilmektedir. Hesaplanan istatistik (6) (6) Hesaplanan CADF ve deÄ&#x;er CIPS istatistiÄ&#x;i deÄ&#x;erleri Pesaran (2007) çalÄąĹ&#x;masÄąnda yerHalan tablo kritik deÄ&#x;erleri mutlak olarak kritik deÄ&#x;erden bĂźyĂźk olduÄ&#x;unda hipotezi Hesaplanan CADF ve CIPS istatistiÄ&#x;i deÄ&#x;erleri Pesaran (2007) çalÄąĹ&#x;masÄąnda 0 yer alan tablo kritik deÄ&#x;erleri ile karĹ&#x;ÄąlaĹ&#x;tÄąrÄąlmaktadÄąr. Buna gĂśresonucuna serilerin duraÄ&#x;an olup olmadÄąÄ&#x;Äąna karar verilmektedir. reddedilerek birim kĂśk olmadÄąÄ&#x;Äą varÄąlabilmektedir. deÄ&#x;erleri ile karĹ&#x;ÄąlaĹ&#x;tÄąrÄąlmaktadÄąr. Buna gĂśre serilerin duraÄ&#x;an olup olmadÄąÄ&#x;Äąna karar verilmektedir. đ??śđ??śđ??śđ??śđ??śđ??śđ??śđ??ś (đ?‘ đ?‘ , đ?‘‡đ?‘‡) = đ?‘Ąđ?‘Ą đ?‘?đ?‘?đ?‘?đ?‘?đ?‘?đ?‘? = đ?‘ đ?‘

%B+ đ?‘Ąđ?‘Ą% (đ?‘ đ?‘ , đ?‘‡đ?‘‡)

Hesaplanan istatistik deÄ&#x;erleri mutlak deÄ&#x;er olarak kritik deÄ&#x;erden bĂźyĂźk olduÄ&#x;unda H0 hipotezi

Hesaplanan istatistik deÄ&#x;erleri mutlak deÄ&#x;er olarak kritik deÄ&#x;erden bĂźyĂźk olduÄ&#x;unda H0 hipotezi

reddedilerek kĂśk olmadÄąÄ&#x;Äą sonucuna varÄąlabilmektedir. 3.3. birim EmirmahmutoÄ&#x;lu ve KĂśse (2011)

reddedilerek birim kĂśk olmadÄąÄ&#x;Äą sonucuna varÄąlabilmektedir. 3.3. EmirmahmutoÄ&#x;lu ve KĂśse (2011)(2011) EmirmahmutoÄ&#x;lu ve KĂśse

tarafÄąndan geliĹ&#x;tirilen nedensellik testi, farklÄą seviyelerde duraÄ&#x;anlÄąk durumunda yatayseviyelerde kesit EmirmahmutoÄ&#x;lu ve KĂśse (2011) olmasÄą tarafÄąndan geliĹ&#x;tirilen kullanÄąlabilen nedensellik testi,vefarklÄą EmirmahmutoÄ&#x;lu ve KĂśse (2011) tarafÄąndan geliĹ&#x;tirilen nedensellik testi, farklÄą seviyelerde baÄ&#x;ÄąmlÄąlÄąÄ&#x;ÄąnÄą dikkatekullanÄąlabilen alan testlerden biridir. AyrÄąca N dikkate ve T alan kßçßk olduÄ&#x;u duraÄ&#x;anlÄąk olmasÄą durumunda ve yatay kesit baÄ&#x;ÄąmlÄąlÄąÄ&#x;ÄąnÄą testlerden biridir. duraÄ&#x;anlÄąk olmasÄą durumunda kullanÄąlabilen ve yatay kesit baÄ&#x;ÄąmlÄąlÄąÄ&#x;ÄąnÄą dikkate alan testlerden biridir. durumlarda dahi gßçlĂź tahmin sonuçlarÄą vermektedir. AyrÄąca N ve T kßçßk olduÄ&#x;u durumlarda dahi gßçlĂź tahmin sonuçlarÄą vermektedir. AyrÄąca N ve T kßçßk olduÄ&#x;u durumlarda dahi edilen gßçlĂź tahmin Heterojen karma panel modellerinde tahmin edilen VAR vermektedir. (ki+dmax ) modeli Heterojen karma panel modellerinde tahmin VAR (ksonuçlarÄą aĹ&#x;aÄ&#x;Äądaki gibidir i+dmaxi) modeli i Heterojen karma panel modellerinde tahmin edilen VAR (k +dmax ) modeli aĹ&#x;aÄ&#x;Äądaki gibidir aĹ&#x;aÄ&#x;Äądaki gibidir (EmirmahmutoÄ&#x;lu ve KĂśse, 2011:872): i i (EmirmahmutoÄ&#x;lu ve KĂśse, 2011:872): 3.3. EmirmahmutoÄ&#x;lu ve KĂśse (2011)

Z%CYrXs (EmirmahmutoÄ&#x;lu đ?‘?đ?‘?%& = đ?œ‡đ?œ‡% + đ??´đ??´%+ đ?‘?đ?‘?%&D+ve + KĂśse, â‹Ż + đ??´đ??´2011:872): %Z đ?‘?đ?‘?%&DZ% + ∑?BZ%C+ đ??´đ??´%+ đ?‘?đ?‘?%&D+ + đ?‘˘đ?‘˘%& đ?‘–đ?‘– = 1,2, . . , đ?‘ đ?‘ , đ?‘Ąđ?‘Ą = 1,2, ‌ , đ?‘‡đ?‘‡ (7) Z%CYrXs đ?‘?đ?‘?%& test = đ?œ‡đ?œ‡istatistiÄ&#x;i: % + đ??´đ??´%+ đ?‘?đ?‘?%&D+ + â‹Ż + đ??´đ??´%Z đ?‘?đ?‘?%&DZ% + ∑?BZ%C+ đ??´đ??´%+ đ?‘?đ?‘?%&D+ + đ?‘˘đ?‘˘%& đ?‘–đ?‘– = 1,2, . . , đ?‘ đ?‘ , đ?‘Ąđ?‘Ą = 1,2, ‌ , đ?‘‡đ?‘‡ (7) Fisher

Fisher test istatistiÄ&#x;i:

testln(đ?‘?đ?‘? istatistiÄ&#x;i: đ?œ†đ?œ† =Fisher −2 ∑A % ) đ?‘–đ?‘– = 1,2, ‌ , đ?‘ đ?‘ %B+

(8)

∑A +dmax gecikmeli Heterojen panellerde đ?œ†đ?œ† = −2karma ‌ ,i đ?‘ đ?‘ % ) đ?‘–đ?‘– =ki1,2, %B+ ln(đ?‘?đ?‘?

VAR modelleri aĹ&#x;aÄ&#x;Äądaki gibidir:(8)

(8)

Heterojen karma panellerde ki+dmax i gecikmeli VAR modelleri aĹ&#x;aÄ&#x;Äądaki gibidir: Heterojen karma panellerde k +dmax gecikmeli VAR modelleri aĹ&#x;aÄ&#x;Äądaki

gibidir:

i

i

s đ?‘Ľđ?‘Ľ%& = đ?œ‡đ?œ‡%s + ∑z{C|}~ { đ??´đ??´++,%? đ?‘Ľđ?‘Ľ%,&D? + ∑z{C|}~ { đ??´đ??´+@,%? đ?‘Śđ?‘Ś%,&D? + đ?‘˘đ?‘˘%& ?B+ ?B+

(9)

Ă„ Ă„ z{C|}~ { đ?‘Śđ?‘Śđ?‘Ľđ?‘Ľ%& = đ?œ‡đ?œ‡%s + ∑z{C|}~ { đ??´đ??´ đ?‘Śđ?‘Ś%,&D? + đ?‘˘đ?‘˘%&s z{C|}~ { đ??´đ??´@+,%? đ?‘Ľđ?‘Ľ%,&D? + ∑?B+ ?B+ đ??´đ??´++,%? đ?‘Ľđ?‘Ľ%,&D? + ∑z{C|}~ { đ??´đ??´@@,%? (10) %& = đ?œ‡đ?œ‡% + ∑?B+ +@,%? đ?‘Śđ?‘Ś%,&D? + đ?‘˘đ?‘˘%& ?B+ Denklemlerdeki dmax her bir i için maksimum eĹ&#x;bĂźtĂźnleĹ&#x;me derecesini gĂśstermektedir. D i Ă„ Ă„ đ?‘Śđ?‘Ś%& = đ?œ‡đ?œ‡% + ∑z{C|}~ { đ??´đ??´@+,%? đ?‘Ľđ?‘Ľ%,&D? + ∑z{C|}~ { đ??´đ??´@@,%? đ?‘Śđ?‘Ś%,&D? + đ?‘˘đ?‘˘%& ?B+ ?B+ her 10 birise i için maksimum eĹ&#x;bĂźtĂźnleĹ&#x;me derecesini i y’denDenklemlerdeki x’e nedenselliÄ&#x;i,dmax denklem x’ten y’ye nedenselliÄ&#x;i ifade etmektedir. Denklemlerdeki dmax her bir i için maksimum eĹ&#x;bĂźtĂźnleĹ&#x;me derecesini gĂśstermektedir. D i 9 y’den x’e nedenselliÄ&#x;i, denklem 10 ise x’ten y’ye gĂśstermektedir. Denklem 4. AMPÄ°RÄ°K BULGULAR nedenselliÄ&#x;i ifade etmektedir. y’den x’e nedenselliÄ&#x;i, denklem 10 ise x’ten y’ye nedenselliÄ&#x;i ifade etmektedir. ÇalÄąĹ&#x;mada kĂźreselleĹ&#x;me ile kamu bĂźyĂźklĂźÄ&#x;Ăź arasÄąndaki iliĹ&#x;kiyi test etmek amacÄąyla 2 4. AMPÄ°RÄ°K BULGULAR 4. AMPÄ°RÄ°K BULGULAR Ăźlkesine iliĹ&#x;kin yÄąllÄąk panel veriler kullanÄąlmÄąĹ&#x;tÄąr. 1995-2015 dĂśnemini kapsayan çalÄąĹ&#x;manÄą ÇalÄąĹ&#x;mada kĂźreselleĹ&#x;me arasÄąndaki iliĹ&#x;kiyi iliĹ&#x;kiyitest testetmek etmek amacÄąyla ÇalÄąĹ&#x;mada kĂźreselleĹ&#x;meile ile kamu kamu bĂźyĂźklĂźÄ&#x;Ăź bĂźyĂźklĂźÄ&#x;Ăź arasÄąndaki analizde Ăśncelikle deÄ&#x;iĹ&#x;kenlerin yatay kesit baÄ&#x;ÄąmlÄąlÄąÄ&#x;Äą sÄąnanmÄąĹ&#x;tÄąr. Elde edilen bulgular Tabl Ăźlkesine iliĹ&#x;kin yÄąllÄąk panel veriler kullanÄąlmÄąĹ&#x;tÄąr. dĂśnemini kapsayan çalÄąĹ&#x;man amacÄąyla 27 OECD Ăźlkesine iliĹ&#x;kin yÄąllÄąk panel 1995-2015 veriler kullanÄąlmÄąĹ&#x;tÄąr. 1995almaktadÄąr. 2015 dĂśnemini çalÄąĹ&#x;manÄąn ampirik analizdesÄąnanmÄąĹ&#x;tÄąr. Ăśncelikle deÄ&#x;iĹ&#x;kenlerin analizde Ăśnceliklekapsayan deÄ&#x;iĹ&#x;kenlerin yatay kesit baÄ&#x;ÄąmlÄąlÄąÄ&#x;Äą Elde edilen bulgular Tabl yatay kesit baÄ&#x;ÄąmlÄąlÄąÄ&#x;Äą sÄąnanmÄąĹ&#x;tÄąr. Elde edilen bulgular Tablo 3’de yer almaktadÄąr. almaktadÄąr. Tablo 3-Yatay Kesit BaÄ&#x;ÄąmlÄąlÄąÄ&#x;Äą Test SonuçlarÄą

gexp kof *** *** Tablo 3-Yatay 1683.838 Kesit BaÄ&#x;ÄąmlÄąlÄąÄ&#x;Äą Test SonuçlarÄą LM (Breusch, 6166.111 Pesaran 1980) (0.000) (0.000) gexp kof *** *** CDlm (Pesaran 50.30472 219.4772 *** LM (Breusch, 1683.838 6166.111*** 2004) (0.000) (0.000) Pesaran 1980) (0.000) *** (0.000) *** CD (Pesaran 49.62972 218.8022 *** CDlm (Pesaran 50.30472 219.4772*** 2004) (0.000) (0.000)

kofec kofso 3623.096*** 6431.145*** (0.000) (0.000) kofec *** kofso *** 123.4973 229.4803 *** 3623.096 6431.145*** 93 EYLĂœL - EKÄ°M 2019 (0.000) (0.000) (0.000) *** (0.000) *** 122.8223 228.8053 123.4973*** 229.4803*** (0.000) (0.000)

kofpo 3587 (0.00 kofp 122.1 3587 (0.00 (0.00 121.4 122. (0.00


MALİ

ÇÖZÜM

Tablo 3-Yatay Kesit Bağımlılığı Test Sonuçları gexp

kof

kofec

kofso

kofpol

LM (Breusch, Pesaran 1980)

1683.838 (0.000)

6166.111 (0.000)

3623.096 (0.000)

6431.145 (0.000)

3587.178*** (0.000)

CDlm (Pesaran 2004)

50.30472*** (0.000)

219.4772*** (0.000)

123.4973*** (0.000)

229.4803*** (0.000)

122.1417*** (0.000)

CD (Pesaran 2004)

49.62972*** (0.000)

218.8022*** (0.000)

122.8223*** (0.000)

228.8053*** (0.000)

121.4667*** (0.000)

LMadj (Pesaran vd. 2008)

23.29844*** (0.000)

78.35379*** (0.000)

49.45113*** (0.000)

80.11424*** (0.000)

55.58314*** (0.000)

***

***

***

***

Not: *** % 1 anlamlılık düzeyini göstermektedir.

Tablo 3’de görüldüğü üzere tüm yatay kesit bağımlılığı test sonuçlarına göre değişkenlerin tümü %1 düzeyinde istatistiksel olarak anlamlı olup H0 hipotezi reddedilmektedir. Diğer bir ifadeyle tüm değişkenlerde yatay kesit bağımlılığı bulunmaktadır. Yatay kesit bağımlılığı durumunda ikinci nesil birim kök testlerinden CADF birim kök testi yapılmıştır. Teste ilişkin bulgular Tablo 4’te yer almaktadır. Her bir ülke için hesaplanabilen CADF testi ile birim kök içerip içermediğinin sınanması testin önemini göstermektedir.

94

EYLÜL - EKİM


MALİ

ÇÖZÜM

Tablo 4- CADF Birim Kök Testi Sonuçları Ülkeler

gexp

kof

Kofec

kofsoc

kofpol

-2.920***

-3.804***

-2.322***

-2.230**

-2.847***

Belçika

-1.607

-2.551***

-2.264**

-2.397***

-2.691***

Çekya

-1.839

-1.446

-1.759

Avusturya

Danimarka

-2.786

***

Finlandiya

-3.766

***

-1.033

-2.798***

-2.599

***

-1.859

-2.953

-3.930

***

-1.669

-1.115

-3.090***

***

f-4.348***

Fransa

-0.090

-3.285***

-3.661***

-1.518

-1.716

Almanya

0.152

-1.341

-1.171

-2.212

-3.134***

Yunanistan

-1.433

Macaristan

-3.266***

**

-1.992

-2.549

***

-2.134

*

-3.799***

-1.302

-2.868***

-1.765

-2.436***

-3.306

-1.934

-3.609***

İrlanda

-0.639

-3.031

İtalya

-3.443***

-2.698***

-4.123***

-2.710***

-3.780***

G. Kore

-2.104

*

-1.208

-1.303

-2.201

**

-2.034

Lüksemburg

-2.229**

-1.752

-0.969

-3.710***

-1.230

Hollanda

-2.776***

-1.183

-4.073***

-0.390

-1.557

-1.258

-1.800

-1.075

Polonya

-3.410***

-2.235**

-2.820***

-3.106***

-2.155**

Portekiz

-1.884

-2.243**

-2.407***

-1.721

-2.048

Slovakya

-1.690

-2.335

-2.231**

-1.974

-1.344

İspanya

-1.477

-2.537***

-1.201

-2.531***

-2.080*

-2.351***

-1.512

-1.373

-1.160

-0.710

İsviçre

0.766

-2.183**

-1.067

-0.087

-0.878

İngiltere

-0.544

-1.357

-1.592

ABD

-0.362

Estonya İsrail

-3.605

***

***

***

-2.706

***

Norveç

İsveç

-3.383

***

-2.968

***

-2.000

-2.387***

***

-1.688

-3.565***

-1.608

-1.935

-2.407***

-1.849

-6.112***

0.828

-1.479

-0.750

-3.338

Letonya

-3.556***

-1.965

-1.418

-2.796***

-0.822

Litvanya

-2.466***

-1.321

-2.292**

-1.252

-1.566

-1.712

-2.127

-2.300

-2.166

-1.973

CIPS

**

***

***

-1.958

**

Not: CIPS istatistiği, CADF değerlerinin ortalamasıdır. CIPS istatistiği referans kritik değerleri Pesaran (2007) çalışmasında yer alan Tablo 2b değerleri alınmıştır. Kritik değerler %1, %5 ve %10 anlamlılık düzeyi için sabitli modelde sırasıyla -2.32, -2.15 ve -2.07 olarak alınmıştır. ***,***, * sırasıyla %1, %5 ve %10 anlamlılık düzeyini göstermektedir.

EYLÜL - EKİM 2019

95


MALİ

ÇÖZÜM

Tablo 4’e göre panel genelinde kamu harcamaları ve politik küreselleşme endeksi değişkenleri birim kök içermekte yani düzeyde durağan değillerdir. Dolayısıyla bu değişkenlerin I(1) olduğunu ifade etmek mümkündür. Küreselleşme endeksi, ekonomik küreselleşme endeksi ve sosyal küreselleşme endeksi değerlerinin ise düzeyde durağan oldukları tespit edilmiştir. Yani bu değişkenler I(0)’ dır. Dolayısıyla değişkenler I(0) ve I(1) olarak farklı düzeylerde durağanlık gösterdikleri için Emirmahmutoğlu ve Köse (2011) nedensellik testi uygulanmıştır. Panel bazında modellere ilişkin nedensellik analizi sonuçları Tablo 5’te yer almaktadır. Tablo 5- Panel Bazında Emirmahmutoğlu ve Köse (2011) Nedensellik Testi Sonuçları Model 1

wi

pi

Kof nedeni değildir gexp

143.472***

0.000

gexp nedeni değildir kof

51.450

0.845

Model 2

İstatistik

Bootstrap Olasılık Değeri

Kofec nedeni değildir gexp

94.731***

0.001

gexp nedeni değildir kofec Model 3 Kofsoc nedeni değildir gexp gexp nedeni değildir kofso

43.263

0.640

İstatistik

Bootstrap Olasılık Değeri

132.623***

0.000

56.868

0.858

İstatistik

Bootstrap Olasılık Değeri

Kofpol nedeni değildir gexp

179.696***

0.000

gexp nedeni değildir kofpol

108.012***

Model 4

Not: wi: Wald istatistik değeri, pi: Bootstrap olasılık değerini göstermektedir. göstermektedir.

0.018 ***

%1 anlamlılık düzeyini

Panel nedensellik analizi sonuçlarına göre model 1’de küreselleşme endeksinden kamu harcamalarına doğru tek yönlü nedensellik ilişkisi bulunmuştur. Model 2’ye göre ekonomik küreselleşme endeksinden kamu harcamalarına tek yönlü nedensellik ilişkisi tespit edilmiştir. Buna paralel olarak model 3’te de sosyal küreselleşme endeksinden kamu harcamalarına tek yönlü nedensellik ilişkisi olduğu sonucuna varılmıştır. 3 modelden farklı olarak model 4’te politik küreselleşme endeksi ile kamu harcamaları arasında çift yönlü ilişki olduğu bulgusu elde edilmiştir. Panel bazında elde edilen bulguların yanında ülke bazında elde edilen bulgular da oldukça önemlidir. Tablo 6’da model 1 ve model 2’ye ilişkin ülke bazında elde edilen panel nedensellik testi sonuçları yer almaktadır. 96

EYLÜL - EKİM


MALİ

ÇÖZÜM

Panel bazında elde edilen bulguların yanında ülke bazında elde edilen bulgular da oldukça önemlidir. Tablo 6’da model 1 ve model 2’ye ilişkin ülke bazında elde edilen panel nedensellik testi sonuçları yer

Tablo almaktadır.

6.Ülke Bazında Emirmahmutoğlu ve Köse (2011) Nedensellik Tablo 6.Ülke Bazında Emirmahmutoğlu ve Köse (2011) Nedensellik Testi Sonuçları Testi Sonuçları Nedensellik Model 1 Model 2 Yönü kof gexp gexp kof kofec gexp gexp kofec Ülkeler Wi Pi Wi Pi Wi Pi Wi Pi Avusturya 2.462 0.292 1.548 0.461 3.534* 0.060 0.226 0.634 Belçika 2.304 0.129 0.007 0.933 0.031 0.861 0.015 0.901 Çekya 0.622 0.430 3.233* 0.072 0.617 0.432 0.354 0.552 Danimarka 0.286 0.593 0.000 0.994 0.036 0.850 0.009 0.924 Finlandiya 6.817** 0.033 0.812 0.666 6.873** 0.032 0.165 0.921 Fransa 7.871** 0.020 3.993 0.136 6.633** 0.036 1.136 0.567 Almanya 3.667 0.160 0.596 0.742 0.570 0.752 1.985 0.371 Yunanistan 3.699** 0.054 0.829 0.363 1.641 0.200 1.298 0.255 Macaristan 0.492 0.483 0.483 0.487 0.449 0.503 0.333 0.564 İrlanda 0.122 0.727 2.378 0.123 2.875* 0.090 0.918 0.338 İtalya 1.872 0.171 0.197 0.657 0.780 0.377 0.448 0.503 G. Kore 10.548*** 0.001 0.000 0.986 5.077** 0.024 0.733 0.392 Lüksemburg 10.274*** 0.006 5.041* 0.080 0.979 0.613 1.291 0.524 Hollanda 8.576*** 0.014 1.504 0.471 3.772 0.152 0.932 0.628 Norveç 0.013 0.910 2.033 0.154 0.726 0.394 0.672 0.412 Polonya 1.693 0.429 2.131 0.345 1.406 0.495 1.504 0.471 Portekiz 17.708*** 0.000 1.439 0.487 7.399** 0.025 0.889 0.641 Slovakya 3.759*** 0.053 0.080 0.777 2.886* 0.089 0.163 0.687 İspanya 4.135*** 0.042 0.275 0.600 0.829 0.363 0.122 0.727 İsveç 0.840 0.359 1.956 0.162 1.466 0.226 0.429 0.512 İsviçre 1.088 0.297 0.045 0.831 0.456 0.499 0.110 0.740 İngiltere 7.914*** 0.005 1.550 0.213 2.593 0.273 5.781** 0.056 ABD 11.731*** 0.003 0.569 0.752 18.267*** 0.000 0.610 0.737 Estonya 0.908 0.341 0.062 0.804 1.909 0.385 3.526 0.172 İsrail 2.746* 0.098 0.940 0.332 2.568 0.277 6.033** 0.049 Letonya 3.572 0.168 0.528 0.768 1.663 0.435 0.937 0.626 Litvanya 1.342 0.247 2.676 0.102 2.101 0.147 0.577 0.447 Not: wi: Wald istatistik değeri, pi: Bootstrap olasılık değerini göstermektedir. ***,**,* sırasıyla %1, %5 ve %10 anlamlılık düzeyini göstermektedir.

Model 1’e göre Finlandiya, Fransa, Yunanistan, G.Kore, Hollanda, Portekiz, Slovakya, İspanya, İngiltere, ABD ve İsrail için küreselleşme endeksinden İngiltere, ABD ve İsrail için küreselleşme endeksinden kamu harcamalarına doğru tek yönlü nedensellik kamu harcamalarına doğru tek yönlü nedensellik ilişkisi ve sadece Çekya için ilişkisi ve sadece Çekya için kamu harcamalarından küreselleşme endeksine doğru tek yönlü nedensellik kamu harcamalarından küreselleşme endeksine doğru tek yönlü nedensellik ilişkisi tespit edilmiştir. Bununla birlikte sadece Lüksemburg için değişkenler arasında çift yönlü ilişkisi tespit Bununla birlikte sadece Lüksemburg için değişkenler nedensellik ilişkisiedilmiştir. olduğu bulgusu elde edilmiştir. arasında çiftgöre yönlü nedensellik ilişkisi bulgusu elde edilmiştir. Model 2’ye Avusturya, Finlandiya, Fransa,olduğu İrlanda, G. Kore, Portekiz, Slovakya ve ABD için Model 2’ye göre Avusturya, Finlandiya, Fransa, İrlanda, G. Kore, ekonomik küreselleşme endeksinden kamu harcamalarına doğru tek yönlü nedensellik ilişkisi Portekiz, Slovakya ve ABD için ekonomik küreselleşme endeksinden kamu bulunmuştur. İngiltere ve İsrail için ise kamu harcamalarından ekonomik küreselleşme endeksine doğru harcamalarına doğru tek yönlü nedensellik ilişkisi bulunmuştur. İngiltere ve İsrail için ise kamu harcamalarından ekonomik küreselleşme endeksine doğru tek yönlü nedensellik ilişkisi tespit edilmiştir. Tablo 7’de model 3 ve model 4’e ilişkin ülke bazında nedensellik testi sonuçları yer almaktadır. Model 1’e göre Finlandiya, Fransa, Yunanistan, G.Kore, Hollanda, Portekiz, Slovakya, İspanya,

EYLÜL - EKİM 2019

97


MALİ

ÇÖZÜM

tek yönlü nedensellik ilişkisi tespit edilmiştir. Tablo 7’de model 3 ve model 4’e ilişkin ülke bazında nedensellik sonuçları yer almaktadır. Tablotesti 7-Ülke Bazında Emirmahmutoğlu

ve Köse (2011) Nedensellik

Tablo 7-Ülke Bazında Emirmahmutoğlu ve Köse (2011) Nedensellik Testi Sonuçları Testi Sonuçları Nedensellik Yönü

Model 3 Model 4 kofsoc gexp gexp kofsoc kofpol gexp gexp kofpol Ülkeler Wi Pi Wi Pi Wi Pi Wi Pi Avusturya 1.155 0.561 0.113 0.945 0.433 0.805 6.282** 0.043 Belçika 2.259 0.133 0.006 0.939 5.802*** 0.016 0.624 0.430 Çekya 0.312 0.576 2.134 0.144 0.911 0.340 8.394*** 0.004 Danimarka 0.218 0.640 0.027 0.869 2.953* 0.086 0.888 0.346 Finlandiya 5.124* 0.077 1.839 0.399 3.274 0.195 2.585 0.275 Fransa 4.068** 0.044 0.079 0.779 24.499*** 0.000 1.250 0.535 Almanya 3.748** 0.053 0.053 0.818 1.092 0.296 0.316 0.574 Yunanistan 4.653** 0.031 0.420 0.517 7.206*** 0.007 2.876* 0.090 Macaristan 0.705 0.401 4.874** 0.027 0.219 0.640 4.767** 0.029 İrlanda 7.598** 0.022 11.056*** 0.004 0.441 0.802 4.730* 0.094 İtalya 2.625 0.105 0.012 0.914 13.403*** 0.001 0.031 0.984 G. Kore 16.411*** 0.000 0.009 0.923 12.236*** 0.000 0.016 0.899 Lüksemburg 4.357 0.113 6.181** 0.045 9.356*** 0.009 1.456 0.483 Hollanda 4.495** 0.034 0.197 0.658 17.931*** 0.000 0.032 0.984 Norveç 0.082 0.775 0.581 0.446 2.595 0.107 30.820*** 0.000 Polonya 0.861 0.650 0.854 0.653 3.593 0.166 0.132 0.936 Portekiz 13.748*** 0.001 2.749 0.253 16.031*** 0.000 0.682 0.711 Slovakya 4.003** 0.045 0.076 0.783 4.369** 0.037 0.134 0.715 İspanya 6.259*** 0.012 2.334 0.127 10.359*** 0.006 2.305 0.316 İsveç 0.174 0.677 2.392 0.122 0.167 0.683 5.868*** 0.015 İsviçre 2.919* 0.088 0.762 0.383 0.081 0.777 0.017 0.897 İngiltere 2.979 0.226 0.616 0.735 2.366 0.306 0.003 0.998 ABD 5.825** 0.054 1.085 0.581 9.727*** 0.008 1.086 0.581 Estonya 0.729 0.393 0.835 0.361 1.181 0.554 0.473 0.789 İsrail 3.799** 0.051 0.158 0.691 0.460 0.498 2.367 0.124 Letonya 0.643 0.423 0.005 0.945 7.068** 0.029 5.077* 0.079 Litvanya 1.023 0.312 0.957 0.328 0.095 0.295 3.448* 0.063 Not: wi: Wald istatistik değeri, pi: Bootstrap olasılık değerini göstermektedir. ***,**,* sırasıyla %1, %5 ve %10 anlamlılık düzeyini göstermektedir.

Model 3’e göre Finlandiya, Fransa, Almanya, Yunanistan, G. Kore, Hollanda, Portekiz, Slovakya, İsviçre, ABDkamu ve harcamalarına İsrail için doğru sosyal İspanya, İsviçre, ABD ve İsrail için sosyalİspanya, küreselleşme endeksinden tek küreselleşme endeksinden kamu harcamalarına doğru tek yönlü nedensellik yönlü nedensellik ilişkisi, Macaristan ve Lüksemburg için kamu harcamalarından sosyal küreselleşme ilişkisi, doğru Macaristan ve Lüksemburg için kamu harcamalarından endeksine tek yönlü nedensellik ilişkisi bulunmuştur. Sadece İrlanda için değişkenler sosyal arasında küreselleşme endeksine doğru tek nedensellik ilişkisi bulunmuştur. çift yönlü nedensellik ilişkisi olduğu bulgusu eldeyönlü edilmiştir. Sadece İrlanda için değişkenler çiftG.yönlü ilişkisi olduğu Model 4’e göre Belçika, Danimarka, arasında Fransa, İtalya, Kore, nedensellik Lüksemburg, Hollanda, Portekiz, bulgusu elde edilmiştir. Slovakya, İspanya, ABD için politik küreselleşme endeksinden kamu harcamalarına tek yönlü, Model 4’e Macaristan, göre Belçika, Danimarka, İtalya, Kore, Lüksemburg, Avusturya, Çekya, İrlanda, Norveç, İsveç Fransa, ve Litvanya için iseG. kamu harcamalarından politik Hollanda, endeksine Portekiz, Slovakya, İspanya, ilişkisi ABDbulunmuştur. için politik küreselleşme küreselleşme doğru tek yönlü nedensellik Sadece Yunanistan ve Letonya için değişkenler çift yönlü nedensellik ilişkisi olduğu tespitÇekya, edilmiştir.Macaristan, endeksinden kamuarasında harcamalarına tek yönlü, Avusturya, İrlanda, Norveç, İsveç ve Litvanya için ise kamu harcamalarından politik küreselleşme endeksine doğru tek yönlü nedensellik ilişkisi bulunmuştur. Model 3’e göre Finlandiya, Fransa, Almanya, Yunanistan, G. Kore, Hollanda, Portekiz, Slovakya,

98

EYLÜL - EKİM


MALİ

ÇÖZÜM

Sadece Yunanistan ve Letonya için değişkenler arasında çift yönlü nedensellik ilişkisi olduğu tespit edilmiştir. 5. SONUÇ Çalışmada 27 OECD ülkesinde küreselleşme ile kamu büyüklüğü arasındaki ilişki 1995-2015 dönemi için yıllık veriler kullanılarak panel veri yöntemiyle araştırılmıştır. Literatürdeki çalışmalardan yola çıkılarak 4 model oluşturulmuştur. Oluşturulan modellerde küreselleşmenin göstergesi olarak Dreher (2006a) tarafından geliştirilen KOF endeksi verisi kullanılmıştır. Bununla birlikte KOF endeksinin alt kriterleri olan ekonomik, sosyal ve politik küreselleşme endeksi verileri de modellerde ayrı ayrı bağımsız değişken olarak kullanılmıştır. Bağımlı değişken olarak ele alınan kamu büyüklüğünün göstergesi olarak da kamu harcamaları (% GSYH) verisi kullanılmıştır. Değişkenler arasındaki nedensellik ilişkisi Emirmahmutoğlu ve Köse (2011) panel nedensellik testi kullanılarak incelenmiştir. Elde edilen bulgulara göre panel geneline ilişkin olarak Model 1’de küreselleşmeden kamu harcamalarına doğru tek yönlü nedensellik ilişkisinin olduğu tespit edilmiştir. Aynı modele ilişkin olarak ülke bazında ise Finlandiya, Fransa, Yunanistan, G.Kore, Hollanda, Portekiz, Slovakya, İspanya, İngiltere, ABD ve İsrail için küreselleşme endeksinden kamu harcamalarına doğru tek yönlü nedensellik ilişkisi ve sadece Çekya için kamu harcamalarından küreselleşme endeksine doğru tek yönlü nedensellik ilişkisi tespit edilmiştir. Bununla birlikte sadece Lüksemburg için değişkenler arasında çift yönlü nedensellik ilişkisi olduğu bulgusu elde edilmiştir. Diğer ülkeler için istatistiksel olarak anlamlı bir bulgu elde edilememiştir. Model 2’de ekonomik küreselleşmeden kamu harcamalarına doğru tek yönlü nedensellik ilişkisinin olduğu tespit edilmiştir. Aynı modele ilişkin olarak ülke bazında ise Avusturya, Finlandiya, Fransa, İrlanda, G. Kore, Portekiz, Slovakya ve ABD için ekonomik küreselleşmeden kamu harcamalarına doğru tek yönlü nedensellik ilişkisi bulunmuştur. İngiltere ve İsrail için ise kamu harcamalarından ekonomik küreselleşme endeksine doğru tek yönlü nedensellik ilişkisi tespit edilmiştir. Bu ülkelerin dışında kalan ülkeler için istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki bulunamamıştır. Model 3’te sosyal küreselleşmeden kamu harcamalarına doğru tek yönlü nedensellik ilişkisinin olduğu tespit edilmiştir. Aynı modele ilişkin olarak ülke bazında ise Finlandiya, Fransa, Almanya, Yunanistan, G. Kore, EYLÜL - EKİM 2019

99


MALİ

ÇÖZÜM

Hollanda, Portekiz, Slovakya, İspanya, İsviçre, ABD ve İsrail için sosyal küreselleşmeden kamu harcamalarına doğru tek yönlü nedensellik ilişkisi bulunmuştur. Macaristan ve Lüksemburg için kamu harcamalarından sosyal küreselleşmeye tek yönlü nedensellik ilişkisi bulunmuş olup sadece İrlanda için çift yönlü nedensellik ilişkisi bulunmuştur. Model 4’te ise politik küreselleşme ile kamu harcamaları arasında çift yönlü nedensellik ilişkisi olduğu bulgusu elde edilmiştir. Aynı modele ilişkin olarak ülke bazında ise Belçika, Danimarka, Fransa, İtalya, G. Kore, Lüksemburg, Hollanda, Portekiz, Slovakya, İspanya, ABD için politik küreselleşmeden kamu harcamalarına tek yönlü, Avusturya, Çekya, Macaristan, İrlanda, Norveç, İsveç ve Litvanya için ise kamu harcamalarından politik küreselleşmeye doğru tek yönlü nedensellik ilişkisi bulunmuştur. Sadece Yunanistan ve Letonya için değişkenler arasında çift yönlü nedensellik ilişkisi olduğu görülmüştür. Ampirik analiz sonucu elde edilen bulguların özetlendiği Tablo 8’de Sadece Yunanistan ve Letonya için değişkenler arasında çift yönlü nedensellik ilişkisi olduğu görüldüğü üzere ülke bazında elde edilen bulgular modellere göre farklılık görülmüştür. göstermektedir. Genel olarak küreselleşme performansındaki gelişmelerin Ampirik analiz sonucu elde edilen bulguların özetlendiği Tablo 8’de görüldüğü üzere ülke bazında kamu harcamalarını etkilediği ancak kamu harcamalarındaki gelişmelerin elde edilen bulgular modellere göre farklılık göstermektedir. Genel olarak küreselleşme genel küreselleşmeyi etkilemediğini ifade etmek mümkündür. performansındaki gelişmelerin kamu harcamalarını etkilediği ancak kamu harcamalarındaki gelişmelerin genel küreselleşmeyi etkilemediğini ifade etmek mümkündür.

Tablo 8-Ampirik Bulguların Özeti

Tablo 8-Ampirik Bulguların Özeti

Model 2

Model 1 kof-gexp

gexp-kof

Finlandiya Fransa Yunanistan G.Kore Lüksemburg Hollanda Portekiz Slovakya İspanya İngiltere ABD İsrail

Çekya Lüksemburg

Model 3

Model 4

kofec-gexp

gexp-kofec

kofsoc-gexp

gexp-kofsoc

kofpol-gexp

gexp-kofpol

Avusturya Finlandiya Fransa İrlanda G.Kore Portekiz Slovakya ABD

İngiltere İsrail

Finlandiya Fransa Almanya Yunanistan İrlanda G.Kore Hollanda Portekiz Slovakya İspanya İsviçre ABD İsrail

Macaristan İrlanda Lüksemburg

Belçika Danimarka Fransa Yunanistan İtalya G.Kore Lüksemburg Hollanda Portekiz Slovakya İspanya ABD Letonya

Avusturya Çekya Yunanistan Macaristan İrlanda Norveç İsveç Letonya Litvanya

Not: Tablo’ da italik olarak yazılan ülkeler için tek yönlü, alt çizgili olarak yazılan ülkeler için çift yönlü ve diğer ülkeler için ise en az bir nedensellik ilişkisi olduğu belirtilmektedir.

Tablo dikkat çeken çeken önemli noktalardan biri de politik küreselleşme modelinde (Model 4) pek Tablo8’de 8’de dikkat önemli noktalardan biri de politik küreselleşme

çok ülke için nedensellik bulunmuş Politik küreselleşme ülkelerin dış ilişkiler modelinde (Model 4)ilişkisinin pek çok ülke olmasıdır. için nedensellik ilişkisinin bulunmuş yönünden dünyaya ne ölçüde entegre olduğunu ifade eden göstergelerden biridir. Devletler piyasalarda olmasıdır. Politik küreselleşme ülkelerin dış ilişkiler yönünden dünyaya güçlü aktörler olmakla birlikte uluslararası kuruluşlarla önemli ilişkiler içerisinde de bulunmaktadırlar.

100

Dolayısıyla diğer küreselleşme hareketlerine oranla politik açıdan küreselleşmenin kamu harcamalarını

EYLÜL EKİMetkilediği daha -çok

görülmektedir. Sonuç olarak OECD ülkeleri açısından kamu harcamaları-

küreselleşme ve küreselleşme-kamu harcamaları ilişkisinin her iki yönünün de önemli olduğunu ve


MALİ

ÇÖZÜM

ne ölçüde entegre olduğunu ifade eden göstergelerden biridir. Devletler piyasalarda güçlü aktörler olmakla birlikte uluslararası kuruluşlarla önemli ilişkiler içerisinde de bulunmaktadırlar. Dolayısıyla diğer küreselleşme hareketlerine oranla politik açıdan küreselleşmenin kamu harcamalarını daha çok etkilediği görülmektedir. Sonuç olarak OECD ülkeleri açısından kamu harcamaları-küreselleşme ve küreselleşme-kamu harcamaları ilişkisinin her iki yönünün de önemli olduğunu ve dikkatle izlenmesi gerektiğini söylemek mümkündür. KAYNAKÇA Kearney,A. T. (2001). Measuring Globalization. Foreign Policy, (122), 5665. doi:10.2307/3183226. Abizadeh, S. (2005). An Analysis Of Government Expenditure And Trade Liberalization. Applied Economics, 37(16), 1881-1884. Aydoğuş, I., ve Topçu, M. (2013). An Investigation Of Co-Integration And Causality Between Trade Openness And Government Size In Turkey. International Journal of Economics and Financial, 3(2), 319-323. Bergh, A., and Karlsson, M. (2010). Government Size And Growth: Accounting For Economic Freedom And Globalization. Public Choice, 142(12), 195-213. Breusch, T. S., and Pagan, A. R. (1980). The Lagrange Multiplier Test And Its Applications to Model Specification In Econometrics. The Review Of Economic Studies, 47(1), 239-253. Cameron, D. R. (1978). The Expansion Of The Public Economy: A Comparative Analysis. American political science review, 72(4), 1243-1261. De Lombaerde, P. and Iapadre, P. L. (2012). Globalization indicators: Ways forward. G.Erreygers & M. Vermeire (Ed.), Macroeconomics and Beyond. Essays In honour of Wim Meeusen (ss. 160), Antwerp: Garant. Dreher, A. (2006a). Does Globalization Affect Growth? Evidence From A New Index Of Globalization. Applied Economics, 38(10), 1091-1110. Dreher, A. (2006b). The Influence Of Globalization On Taxes And Social Policy: An Empirical Analysis For OECD Countries. European Journal of Political Economy, 22(1), 179-201. Dreher, A., Sturm, J. E., and Ursprung, H. W. (2008). The Impact Of Globalization On The Composition Of Government Expenditures: Evidence From Panel Data. Public Choice, 134(3-4), 263-292. EYLÜL - EKİM 2019

101


MALİ

ÇÖZÜM

Dünya Bankası-Dünya Kalkınma Göstergeleri (2019), Erişim Adres: https://databank.worldbank.org/data/source/world-development-indicators Emirmahmutoglu, F., & Kose, N. (2011). Testing For Granger Causality In Heterogeneous Mixed Panels. Economic Modelling, 28(3), 870-876. Garrett, G. (1998). Shrinking States? Globalization And National Autonomy In The OECD. Oxford Development Studies, 26(1), 71-97. Garrett, G. (2001). Globalization And Government Spending Around The World. Studies In Comparative International Development, 35(4), 3-29. Garrett, G., and Mitchell, D. (2001). Globalization, Government Spending And Taxation In The OECD. European Journal of Political Research, 39(2), 145-177. Gemmell, N., Kneller, R., and Sanz, I. (2008). Foreign Investment, International Trade And The Size And Structure Of Public Expenditures. European Journal of Political Economy, 24(1), 151-171. Islam, M. Q. (2004). The Long Run Relationship Between Openness And Government Size: Evidence From Bounds Test. Applied Economics, 36(9), 995-1000. Kim, D. H., Suen, Y. B., Lin, S. C., and Hsieh, J. (2018). Government Size, Government Debt And Globalization. Applied Economics, 50(25), 2792-2803. Kimakova, A. (2009). Government Size And Openness Revisited: The Case Of Financial Globalization. Kyklos, 62(3), 394-406. KOF İsviçre Ekonomik Araştırmalar Enstitüsü (2019), Erişim Adresi: https://www.kof.ethz.ch/en/data/kof-time-series-database.html, Erişim Tarihi Liberati, P. (2006). Trade Openness, Financial Openness And Government Size. Università di Urbino “Carlo Bo”, Revised Edition ISE, 1-49. OECD (2007), Glossarry of Statistical Terms, Erişim Adresi: https://stats. oecd.org/glossary/detail.asp?ID=1121 . Pesaran, M. H. (2004). General Diagnostic Tests For Cross Section Dependence In Panels, CESifo Working Paper, No. 1229. Pesaran M. H. (2007). A Simple Panel Unit Root Test In the Presence of Cross-Section Dependence. Journal of Applied Econometrics, 22(2), 265–312. Pesaran, M. H., Ullah, A. ve Yamagata, T. (2008). A Bias-Adjusted LM Test Of Error Crosssection Independence. Econometrics Journal, 105-127. Ram, R. (2009). Openness, Country Size, And Government Size: Additional Evidence From A Large Cross-Country Panel. Journal of Public Economics, 93(1-2), 213-218. 102

EYLÜL - EKİM


MALİ

ÇÖZÜM

Rodrik, D. (1998). Why Do More Open Economies Have Bigger Governments?. Journal Of Political Economy, 106(5), 997-1032. Shelton, C. A. (2007). The Size And Composition Of Government Expenditure. Journal of Public Economics, 91(11-12), 2230-2260. Wong, M. Y. H. (2016). Globalization, Spending And Income Inequality In Asia Pacific. Journal of Comparative Asian Development, 15(1), 1-18. Wu, A. M., & Lin, M. (2012). Determinants Of Government Size: Evidence from China. Public Choice, 151(1-2), 255-270. Zeren, F., & Ergün, S. (2013). Ticari Açıklık ve Kamu Büyüklüğü İlişkisi: Panel Nedensellik Testi. Atatürk Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Dergisi, 27(4).

EYLÜL - EKİM 2019

103


MALİ

29(155), 105-120

ÇÖZÜM

DERLEME MAKALE

VERGİ VE MUHASEBE AÇISINDAN PAYLAŞIM EKONOMİSİ SHARING ECONOMY IN TERMS OF TAX AND ACCOUNTING Dr. Öğr. Üyesi Filiz YÜKSEL*33* ÖZ Globalleşme, teknolojik gelişmeler ve internet kullanımının yaygınlaşması ile birlikte artan rekabet kıt kaynakların etkin kullanımı sorununu daha da önemli hale getirmiştir. Kıt kaynakların etkin kullanılması gerekliliği, zaman ve maliyetten tasarruf etme isteği internet kullanımı ile birleşince gerçek veya tüzel kişiler için alternatif bir üretim veya tüketim platformu olarak paylaşım ekonomisi kavramı ortaya çıkmıştır. Bu çalışmada, paylaşım ekonomisi ve mevcut durumu, paylaşım ekonomisinin tarafları ve faydaları, paylaşım ekonomisinin vergi ve muhasebe boyutu hakkında bilgi verilmeye, paylaşım ekonomisinde gerçekleşen işlemler vergi düzenlemeleri açısından incelenmeye, tarafların muhasebe kayıtları incelenmeye çalışılmıştır. Anahtar Sözcükler: Paylaşım Ekonomisi, Vergi, Muhasebe ABSTRACT Globalization, technological developments and the increasing use of internet use have made more important issue that the problem of effective use of scarce resources. As a result of the necessity of effective use of scarce resources, the desire to save time and use of internet, the concept of sharing economy has emerged as an alternative production or consumption platform for real or legal persons. In this study, it is tried to give information about sharing economy and current situation, parties and benefits of sharing economy, tax and accounting dimension of sharing economy, processes in sharing economy to be examined in terms of tax regulations, and accounting records of parties are examined. Keywords: Sharing Economy, Tax, Accounting

*33 T.C.Kütahya Dumlupınar Üniversitesi, Domaniç Hayme Ana MYO, Bankacılık ve Sigortacılık Programı, filizyuksel@windowslive.com https://orcid.org/0000-0002-7654-7665 Makale Geliş Tarihi: 17.04.2019 Yayın Kurulu Kabul Tarihi: 27.08.2019

EYLÜL - EKİM 2019

105


MALİ

ÇÖZÜM

1. GİRİŞ Gerçek veya tüzel kişiler kıt kaynakları etkin kullanarak ihtiyaçlarını karşılamaya, amaçlarına ulaşmaya çalışırlar. İşletmeler kıt kaynakları etkin kullanarak ürettikleri mal veya hizmetler ile insan istek ve ihtiyaçlarını karşılayıp nihai amaçları olan kâr elde etme / değer yaratma amaçlarına ulaşırlar. Kâr elde etme / değer yaratma nihai amacına ulaşmada temel faaliyet üretim ve pazarlama faaliyetleridir. Teknolojik gelişmeler sayesinde kıt kaynakların etkin kullanımına yönelik üretim ve pazarlama yöntemleri gelişmiştir. Özellikle internet kullanımının yaygınlaşmasıyla birlikte geleneksel pazarlar yanında sanal pazarlarda pazarlama faaliyetlerinin yapıldığı gözlenmektedir. İşletmeler ürettikleri mal veya hizmetleri bu sanal pazarlar sayesinde tüm dünyaya sunabilmekte, insanlar da dünyanın herhangi bir yerinde sunulan mal veya hizmeti satın alabilmektedir. Bununla birlikte, insanlar internet üzerinden çevirim işi olarak mesleklerini icra edebilmekte (örneğin ders verebilmekte), herhangi bir varlığını kiralayabilmekte veya takas edebilmektedir. Teknolojik gelişmeler insanoğlunun istek ve ihtiyaçlarını karşılayabilecek çok sayıda mal veya hizmeti kısa zamanda sunabilmeye imkan tanımaktadır. Bu durum bir taraftan insan hayatını kolaylaştırmakta, işletmelerin kâr elde etme amacına ulaşmasını sağlamaktadır. Diğer taraftan, toplum ve çevre üzerinde sürdürülebilirliğe ilişkin olumsuz etkileri olabilmekte, kıt kaynakların etkin kullanımı sorununu daha da önemli hale getirebilmektedir. Kıt kaynakların etkin kullanılması gerekliliği, zaman ve maliyetten tasarruf etme isteği internet kullanımı ile birleşince gerçek veya tüzel kişiler için alternatif bir üretim veya tüketim platformu olarak paylaşım ekonomisi kavramı ortaya çıkmıştır. Yapılan çalışmalar ve istatistikler, paylaşım ekonomisi platformlarının piyasa büyüklüklerinin yıllar itibariyle arttığını, gelecekte paylaşım ekonomisinin daha büyük bir paya sahip olacağını göstermektedir. Paylaşım ekonomisinin büyüklüğü ve bu büyüklükte artış yaşanacağı düşünüldüğünde, paylaşım ekonomisini kapsamında gerçekleştirilen işlemlerin muhasebe ve vergi boyutunu düşünmek ve gerekli düzenlemeleri yapmak da kaçınılmaz olacaktır. Bu çalışmada, paylaşım ekonomisi ve mevcut durumu, paylaşım ekonomisinin tarafları ve faydaları, paylaşım ekonomisinin vergi ve muhasebe boyutu hakkında bilgi verilmeye, paylaşım ekonomisinde tarafların muhasebe kayıtları incelenmeye çalışılacaktır.

106

EYLÜL - EKİM


MALİ

ÇÖZÜM

2. PAYLAŞIM EKONOMİSİ 1.1. Kavramı Rinne (2013)’e göre, yaklaşık 15 yıl önce eBay ve Graigslist gibi ortak tüketimin öncüleri olan ve internet üzerinden faaliyet gösteren platformlar kurulmuş, sonrasında bu internet üzerinden istek ve ihtiyaçları eşleştirerek karşılıklı veya karşılıksız değişime imkan veren birçok platform bu platformlara eklenmiştir. Gerçek veya tüzel kişiler bu platformlar üzerinden ihtiyaçlarını eşleştirebilmekte, eşleşen istek ve ihtiyaçlar bir bedel ödeyerek veya bedel ödemeksizin takas yoluyla karşılanabilmektedir. Özellikle internet ve diğer dijital teknolojilerdeki gelişmeye paralel olarak paylaşıma imkan veren bu platformlarda yapılan piyasa davranışları yeni bir ekonomik alan yaratmıştır. “Dijital gelişmelerle teşvik edilen bu yeni ekonomi formuyla ilgili literatür ve ekonomik analizler çok çeşitli adlar ve tanımlar kullanmaktadır. Paylaşım ekonomisi, işbirlikçi ekonomi (collaborative economy), dijital ekonomi, döngüsel ekonomi, eşler arası ekonomi (peer-to-peer economy) ve GİG ekonomisi ekonomik literatürde ve medyada düzenli olarak kullanılan adlardan birkaçıdır” (Basselier vd., 2018:58). Paylaşım ekonomisinin sözlük anlamı “insanların internet üzerinden ücretli veya ücretsiz varlık ve hizmet paylaşımına dayalı bir ekonomik sistem (https:// dictionary.cambridge.org/) olarak açıklanmıştır. Paylaşım ekonomisi, genel olarak üretim faktörlerinden “insan, fiziki ve/veya entelektüel sermayenin ortak kullanımına dayalı işleyen ortam” şeklinde tanımlanıyor (Kahraman, 2018:82). Paylaşım ekonomisi, dijital teknolojiler sayesinde, aracılar vasıtasıyla az kullanılan varlık veya becerilerin arz ve talebini karşılar ve bunu büyük bir hız ve verimlilikle büyük ölçekte yapar (Basselier vd., 2018:58). Paylaşım ekonomisi ihtiyaç fazlası varlıkların veya emeğin gerçek veya tüzel kişiler arasında aracılar vasıtasıyla kiralanması veya takas edilmesi esasına dayalı bir sistem olarak tanımlanabilir. 1.2. Faydaları Paylaşım ekonomisinde kişiler mülkiyeti kendisine ait olan ancak kullanmadıkları arabalarını, evlerindeki odalarını belli bir kira karşılığında belli bir süreliğine başka birinin kullanımına bırakabilir. Bir kişi okumuş olduğu bir kitabı, okumadığı ancak mülkiyeti başka birine ait bir kitap ile takas edebilir. Arabası ile çıktığı bir yolculukta ilgili platformlar aracılığıyla yol arkadaşı bulup maliyetlerini azaltabilir. Bu kişiler, kendine fayda sağlamanın yanında iki kişinin ayrı arabalarla yola çıkması durumunda tüketilecek akaryakıt EYLÜL - EKİM 2019

107


MALİ

ÇÖZÜM

miktarını yarıya indirecekler, daha az sera gazı emisyonuna sebep olacaklar, sonuçta çevrenin daha az kirletilmesini sağlayacaklardır. Dolayısıyla paylaşım ekonomisinde tüm tarafların fayda sağladığı söylenebilir. Biswas vd. (2015)’ne göre, paylaşım ekonomisi tüm paydaşlar için iş yaratma, sosyal hareketlilik, beceri geliştirme, kolaylık, şeffaflık ve hesap verilebilirlik, çevre ve altyapı, dijital okuryazarlık, kaynak kullanımı açısından faydalar sağlar. Paylaşım ekonomisinin faydaları ekonomik, sosyal ve çevresel sürdürülebilirlik alanlarında kullanıcı ve sağlayıcılar açısından Şekil 1’deki gibi ifade edilebilir.

Sağlayıcılar için

Kullanıcılar için

Ekonomik

Sosyal

Durgunluk finansal zorluk çeken insanları tüketim kalıplarını gözden geçirmek için zorluyor.

Sosyal çevrelerini benzer fiSağlıklı bir yaşam tarzı sağkirlere sahip yeni bağlantılarla lamak genişletmek

Sahip olunamayacak kadar pahalı olan üstün kaliteli ürünlere erişim

Fedakar sebepler

Çevre dostu, sürdürülebilir tüketim uygulamalarına girişme

Karşılıklı beklentilerin öngörülmesi

Boş kapasite veya kullanılmayan varlıklardan sağlanan parasal fayda

Tekrar işlem yapabilmek için sadık müşteri ağı oluşturmak

Boş kapasiteyi kullanmamanın sürdürülebilirliğe zarar verici olarak algılandığı çevre bilincinin artması

Esnek çalışma saatleri ile bağımsız çalışma veya kendi işini kurma

Kullanıcı tavsiyesi vasıtasıyla yüksek işlem hacmi ile geniş Pazar oluşturmak

Yeni pazar sunuları oluştururken müşteri tabanına dokunma

Çevresel

Şekil 1: Farklı Taraflar Açısından Paylaşım Motivasyonları Kaynak: WEF, 2017: 10 Paylaşım ekonomisinde, kaynak tasarrufu, bölgesel ve yerel toplulukların güçlendirilmesi, maliyet tasarrufu, düşük gelir gruplarının tüketimine imkan sağlama, yatırımları arttırma, yeni işler edinme, erişimi sağlama, nihayetinde daha fazla özgürlük sağlamalıdır (PWC, 2017:5). 1.3. Tarafları, Mevcut Büyüklüğü ve Gelecek Durumu Rinne (2013), Petropoulos (2016), Basselier vd. (2015)’e göre paylaşım ekonomisi tüketiciden tüketiciye (consumer to consumer-C2C) ve işletmeden 108

EYLÜL - EKİM


MALİ

ÇÖZÜM

işletmeye (business to business-B2B) iş modellerinde uygulanabilir. Şekil 2’de görüldüğü gibi, C2C iş modelinde kullanıcı, sağlayıcı ve işlemin gerçekleşmesine aracılık eden platform olmak üzere üç taraf vardır. B2B iş modelinde paylaşım tüketiciler arasında değil işletmeler arasında yapılmaktadır. Ancak işletmeden tüketiciye (business to consumer – B2C) iş modelinde işletmeler kendi dijital platformlarını kurarak kendi mallarını müşterilerine kendileri sattıkları için paylaşım ekonomisinden bahsedilemeyeceği ifade edilmektedir. PWC (2015)’ye göre CouchSurfing, Airbnb, Uber, Getaround, Sidecar, SnapGoods, Amazon Family Library paylaşım ekonomisi platformlarına örnek verilebilir. Biz Paylaşıyoruz (2018)’e göre Türkiye’de ortakdolap.com, zumbara, birliktegit, biayda, kitaphane gibi paylaşım ekonomisi platformları mevcuttur.

Şekil 2: Paylaşım ekonomisinde Eşler Arası İş Modeli Kaynak: Basselier vd., 2018:58 Yapılan araştırmalar, paylaşım ekonomisinin dünya çapında giderek artan bir paya sahip olduğu ve gelecekte de artış beklendiğini göstermektedir. “2014 yılında $14 milyar olan paylaşım ekonomisinin 2025 yılında $335 milyar olarak gerçekleşeceği tahmin edilmektedir” (Yaraghi ve Ravi, 2017:3). PWC (2017), Avusturya, Belçika, Almanya, Hollanda, İsviçre ve Türkiye’den 4500 tüketici üzerinde bir araştırma yapmış olup araştırma sonuçlarını “Share Economy 2017 The New Business Model” başlıklı çalışma ile yayınlamıştır. Bu araştırma sonuçlarına göre Türkiye’den araştırmaya katılan tüketicilerin %68’i paylaşım ekonomisi kapsamında işlem yaptığını, %76’sı gelecek yıllarda paylaşım ekonomisi kapsamında işlem yapmayı planladığını ifade etmiştir. “Türkiye’de paylaşım ekonomisinin tahmini Pazar büyüklüğü €38,3 milyar, gelecek yıl Türkiye’de paylaşım ekonomisi pazarının %86,5 artacağı beklenmektedir” (PWC, 2017:34). EYLÜL - EKİM 2019

109


MALİ

ÇÖZÜM

Miller (2018)’e göre paylaşım ekonomisi hızla büyüyen bir eğilimde olup 2010 yılından beri paylaşım ekonomisi modelinde kurulan start-upların sağladığı fonların büyüklüğü $23 milyar’dan fazladır. Ayrıca paylaşım ekonomisinin toplum üzerindeki etkisine dair göstergeler de şunlardır (Miller, 2018): • Airbnb ($31milyar) ve Uber ($72milyar) toplam $103 milyar piyasa değerine sahip olup, bu toplam onları dünyada en zengin 38 inci platform yapmaktadır. • 2016 yılında ABD’de 44.8 milyon yetişkin paylaşım ekonomisi kullanmış olup, 2021 yılına kadar 86.5 milyon yetişkinin paylaşım ekonomisini kullanması beklenmektedir. • McKinsey, sadece ABD ve Avrupa’da 162 milyon insanın veya iş gücünün %20-30’unun paylaşım platformları vasıtasıyla sağlandıklarını tahmin etmektedir. White ve Mathur (2019) çalışmasında en değerli 25 paylaşım platformuna ilişkin bilgileri sunmuş olup, bu platformlardan mevcut piyasa değerine göre ilk 10’u Tablo 1’de verilmiştir. Milyar $ ile ölçülen piyasa değerine sahip olan platformların varlığı paylaşım ekonomisinin önemini ve büyüklüğünü gözler önüne sermektedir. Tablo 1: En değerli 25 Platform Mevcut değeri (Current Valuation)

Kuruluş Yılı

San Francisco

2009

October 2018

$2.0B

$72.0B

New York

2010

January 2019

$5.0B

$47.0B

JUUL

San Francisco

2017

December 2018

$12.8B

$38.0B

Airbnb

San Francisco

2008

September 2017

$1.0B

$31.0B

5

SpaceX

Hawthorne, CA

2002

January 2019

$500M

$30.5B

6

Stripe

San Francisco

2010

January 2019

$100M

$22.5B

7

Palantir Technologies

Palo Alto

2004

November 2016

$20M

$20.5B

8

Lyft

San Francisco

2007

June 2018

$600M

$15.1B

9

Epic Games

Cary, NC

1991

October 2018

$1.3B

$15.0B

10

Samumed

San Diego

2008

August 2018

$438M

$12.4B

Şirket

Merkezi

1

Uber

2

The We Company

3 4

Kaynak: White ve Mathur, 2019

110

Son Anlaşma Tarihi (latest deal date)

Son Anlaşma Büyüklüğü (latest deal size)

EYLÜL - EKİM


MALİ

ÇÖZÜM

Yaraghi ve Ravi (2017)’ye göre esnek olması, çalışanlar için giriş engellerinin az olması, akıllı telefon kullanımının yaygınlaşması, maliyetin düşük olması nedeniyle mülkiyete sahip olmak yerine kiralamanın tercih edilmesi, dijital dünyaya olan güven, düzenlemelerin belirsizliği ve operasyonel verimliliği nedeniyle paylaşım ekonomisi büyümeye devam edecektir. 2. VERGİ VE MUHASEBE AÇISINDAN PAYLAŞIM EKONOMİSİ Paylaşım ekonomisi atıl varlıkların ve emeğin kullanımını etkin kullanımına yardımcı olduğu için kullanıcı ve sağlayıcı açısından faydalar sağlamaktadır. Diğer taraftan, nispeten yeni bir sistem olduğu için güvenin sağlanabilmesi, hatanın önlenmesi, kişiler bilgilerin gizliliğinin sağlanması, yasal düzenlemelerin yapılması konusunda çalışmaların yapılması gerektiği de bir gerçektir. C2C iş modelinde gerçekleşen paylaşım ekonomisi işlemlerinde kullanıcı ve sağlayıcı, diğer bir ifadeyle aralarında değişim veya kiralama ilişkisi kurulan taraflar gerçek kişiler olup, taraflar vergi mükellefiyeti olmayabilirler. B2B iş modelinde gerçekleşen paylaşım ekonomisi işleminde taraflar tüzel kişiler olup vergi mükellefidirler. Bu durumda belli bir bedel karşılığında kiralanan varlık için gelir / gider kaydetmelidirler. Atıl durumda bulunan bir varlığın veya emeğin bir başka kişi ile paylaşılması belli bir bedel karşılığında veya karşılıksız olabilir. Paylaşımın karşılıklı olması durumunda kiralamadan, karşılıksız olması durumunda ise takas, hibe veya ödünç vermeden bahsedilir. Ülkemizde 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nda 139 uncu madde ve 145 inci maddeler arasında takasa ilişkin düzenlemelere, 285 inci madde ve 298 inci maddeler arasında bağışlama sözleşmesine ilişkin düzenlemeler, 299 uncu ve 378 inci maddeleri arasında kiralamaya ilişkin düzenlemelere, 379 uncu madde ve 392 inci maddeler arasında ödünç sözleşmesine ilişkin düzenlemelere yer verilmiştir. Buna göre - Kiralama, yapılan kira sözleşmesine dayalı olarak belli bir kira karşılığında bir varlığın kullanım hakkının bir başkasına devredilmesi, - Bağışlama, yapılan sözleşme gereği mal varlığının karşılıksız olarak bir başkasına devredilmesi, - Ödünç verme, yapılan sözleşme gereği bir kişinin herhangi bir varlığın kullanım hakkını belli bir süreliğine herhangi bir bedel almaksızın bir başkasına bırakması, süre sonunda sözleşmeye konu varlığın sahibine iade edilmesi, olarak tanımlanabilir. EYLÜL - EKİM 2019

111


MALİ

112

ÇÖZÜM

Kiralamada, kiraya veren kişi maddi bir kazanç sağlarken, bağışlama ve ödünç vermede kullanım hakkını devreden kişi maddi bir kazanç sağlamamaktadır. Bu durumda, paylaşım ekonomisinde paylaşılan varlık karşılığında kira geliri elde eden veya emeğini bir başka kişiyle belli bir bedel karşılığında paylaşan tarafın elde ettiği gelirin vergi kanunları açısından incelenmesi gerekmektedir. Bilindiği gibi, gerçek kişilerin gelirleri ve bu gelirler üzerinden indirilecek veya indirilemeyecek giderler 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu ile düzenlenmiştir. Tüzel kişilerin gelirleri de 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nda sayılan gelir türleri esas alınarak 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu ile düzenlenmiştir. 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunun Madde 2’ye göre ticari kazanç, zirai kazanç, ücret, serbest meslek kazanı, gayrimenkul sermaye iradı, menkul sermaye iradı ile değer artış kazançları ve arızi kazançlardan oluşan diğer kazanç ve iratlar geliri oluşturan kazanç ve iratlardır. Bununla birlikte, bağış, hibe, miras gibi karşılıksız intikaller üzerinden 7338 sayılı Veraset ve İntikal Vergisi Kanunu hükümlerine göre veraset ve intikal vergisi alınmaktadır. C2C ve B2B iş modellerinde gerçekleştirilen paylaşımların kullanıcı, sağlayıcı ve platform şirket açısından ülkemizdeki vergi boyutu Tablo 1’de özetlenmeye çalışılmıştır. Tablo 2’de görüldüğü gibi, C2C iş modelinde takas, bağış veya ödünç olmak üzere üç edim olarak gerçekleştirilen paylaşımın vergisel boyutu şu şekilde özetlenebilir: - Takas ediminde herhangi bir varlık herhangi bir bedel ödemeden karşılıklı değiştirilir. Değişime taraf olan kullanıcı ve sağlayıcı açısından herhangi bir gelir veya giderden bahsedilemeyeceği için vergisel bir boyut yoktur. - Bağış ediminde sahip olduğu varlığı kullanıcıya karşılıksız devreden sağlayıcı herhangi bir gelir elde etmez. Kullanıcı da devraldığı varlık için bir ödeme yapmaz. Dolayısıyla sağlayıcı ve kullanıcı açısından gelir veya gider kaydedilecek bir tutar yoktur. Ancak, “2019/5 Veraset ve İntikal Vergisinde İstisna Tutarı ve Matrah Dilimi Sirküsü”ne göre 2019 yılında ivazsız intikal tutarı 5.760.- TL’yi aşıyorsa ivazsız intikal nedeniyle kullanıcı %10 veraset ve intikal vergisi öder. - Ödünç ediminde taraflar bir varlığın kullanım hakkını bir başka kişiye bırakır. Kullanıcı ödeme yapmadığı, sağlayıcı tahsilat yapmadığı için gelir veya giderden bahsedilemez. Dolayısıyla ödünç ilişkisinin vergisel boyutu olmadığı söylenebilir. - Varlık kiralama işinin sürekli olarak yapılması durumunda kullanıcı kiralama faaliyeti nedeniyle kira ödemesi yapar. Kira ödemeleri kullanıcı için giderdir. 31.12.2018 tarihli 305 seri nolu Gelir Vergisi Genel Tebliğine göre sağlayıcı tarafından elde edilen mesken kira geliri yıllık 5.400 TL’yi aşıyor ise gayrimenkul sermaye iradı olarak gelir vergisine tabi tutulur. EYLÜL - EKİM


Para ile ödeme yapar.

Platform üzerinden eşleştiği kişilere internet üzerinden ders verme

Platform üzerinden eşleştiği kişilerin evlerini boyama

Arızi olarak varlık kiralama

Sürekli olarak emek kiralama

Arızi olarak emek kiralama

Kiralama

Para ile ödeme yapar.

Evinin bir odasını belirli zamanlarda platform üzerinden bulduğu kişilere kiraya verme

Sürekli olarak varlık kiralama

• Veri depolama için yatırım yapmak yerine bulut üzerinden saklama alanı kiralanması • Yapılacak toplantılar için konferans salonu kiralanması

Para ile ödeme yapar.

Evinin bir odasını sürekli olarak platform üzerinden bulduğu kişilere kiraya verme

Ödünç

Para ile kira ödemesi yapar.

Para ile ödeme yapar.

Para ile ödeme yapmaz.

Okumuş olduğu bir kitabı platform üzerinden bir başka kişiye ödünç verme

Bağış

NOT: Literatür taraması sonucu elde edilen bilgiler doğrultusunda hazırlanmıştır.

B2B

C2C (Tüketiciden Tüketiciye)

Parasal gelir elde etmez

Para ile ödeme yapmaz. Ancak, ivazsız intikal tutarı Bakanlıkça belirlenen tutarı aşıyor ise ivazsız intikal için veraset ve intikal vergisi öder.

Okumuş olduğu kitapları platform üzerinden başka bir kişiye/kişilere bağışlama

Gelir elde eder. Esas faaliyet konusu kiralama ise elde ettiği gelir ticari kazanç, esas faaliyet konusu kiralama değil ise elde ettiği kazanç diğer kazanç ve irat olarak değerlendirilebilir.

Parasal gelir elde eder. Sürekli olarak kiralama işi yapıldığı için elde edilen gelir gayrimenkul sermaye iradı olarak değerlendirilir. Bu durumda bir yıl içinde elde edilen mesken kira geliri Bakanlıkça belirlenen tutarı aşıyor ise gelir vergisi öder. Parasal gelir elde eder. Arızi olarak kiralama işi yapıldığında da elde edilen gelir gayri menkul sermaye iradı olarak değerlendirilir. Bu durumda bir yıl içinde elde edilen mesken kirası Bakanlıkça belirlenen tutarı aşıyor ise bildirimde bulunur ve gelir vergisi öder. Parasal gelir elde eder. Elde edilen gelir serbest meslek kazancı olarak değerlendirilir. Bu durumda bir yıl içinde elde edilen serbest meslek kazancı için defter tutma ve vergi ödeme yükümlülüğü vardır. Parasal gelir elde eder. Elde edilen gelir arızi serbest meslek kazanç olarak değerlendirilir. Bu durumda bir yıl içinde elde edilen arızi serbest meslek kazançı Bakanlıkça belirlenen tutarı aşıyor ise bildirimde bulunur ve gelir vergisi öder.

Parasal gelir elde etmez

Parasal gelir elde etmez

Para ile ödeme yapmaz.

Okumuş olduğu bir kitabı okumadığı bir başka kitap ile platform üzerinden takas etme

Takas

Sağlayıcı

Kullanıcı

Örnek

Eylem

Tablo 2: C2C ve B2B İş Modelinde Paylaşım Ekonomisi İşlemleri ve Tarafların Vergi Açısından Durumu

Paylaşım Ekonomisi İş Modeli

Eşleştirme işinden komisyon alır ise elde ettiği gelir ticari kazanç olarak değerlendirilebilir.

Esas faaliyet konusu aracılık olduğu için, aracılık için komisyon alır ise elde ettiği kazanç ticari kazanç olarak kabul edilebilir.

Platform

MALİ

ÇÖZÜM

EYLÜL - EKİM 2019

113


MALİ

-

- -

-

ÇÖZÜM

Varlık kiralama işinin arızi olarak yapılması durumunda da kullanıcı tarafından sağlayıcıya ödenen kira gayrimenkul sermaye iradı kapsamına girer. Mesken kirasında 2019 yılında sağlayıcı tarafından elde edilen kira tutarının 5.400.- TL’yi aşan kısmı için bildiriminde bulunarak gelir vergisine tabi tutulur. Bu edimlerin hepsinde platform paylaşıma aracılık işinden bir komisyon alır ise elde ettiği komisyon gelir olarak vergiye tabi olur. Belli bir işverene bağlı olmaksızın emeğe ve yetkinliğe dayalı sürekli olarak iş yapılması durumunda sağlayıcı serbest meslek kazancı elde etmiş olur. Bu durumda defter tutmak, vergi ödemek zorundadır. Emeğe ve yetkinliğe dayalı bir işin arızi olarak yapılması durumunda sağlayıcı tarafından elde edilen kazanç arızi kazanç sayılır. 305 seri nolu Gelir Vergisi Genel Tebliğine göre 2019 yılında sağlayıcı tarafından gelir yıllık 33.000 TL’yi aşıyor ise arızi serbest meslek kazanç bildiriminde bulunarak gelir vergisine tabi tutulur

B2B iş modelinde paylaşım işletmeler arasında yapılır. Brooks (2018)’a göre geniş bir hizmet yelpazesi sunmakta olup B2B iş mdelinde gerçekleştirilebilecek paylaşımlardan bazıları şunlardır: - Bulut tabanlı, kolay monte edilebilir ve daha düşük maliyetli telefon sistemleri - Yeni ofis ve demirbaş yatırımı yapmak yerine ofis alanı ve demirbaşları kiralamak - Yapılacak toplantı için konferans salonu yatırımı yapmak yerine konferans salonu kiralamak, - Maliyeti çok yüksek olan yazılım sistemleri satın almak yerine bulut bilişim tabanlı yazılım edinmek - Veri depolama için yatırım yapmak yerine bulut tabanlı saklama alanları edinmek - Tüm çalışanların işletmenin maaşlı çalışanı olarak işe alınması yerine belli projelerin yürütülmesi için dışardan hizmet almak Verilen bu paylaşım örnekleri doğrultusunda, B2B iş modelinde gerçekleşen paylaşımlarda kullanıcı belli bir kira öder, sağlayıcı ise kira geliri elde eder.

114

EYLÜL - EKİM


MALİ

ÇÖZÜM

Sağlayıcı firmanın, - Esas faaliyet konusu kiralama ise elde ettiği kira geliri ticari kazanç, - Sağlayıcı firmanın esas faaliyet konusu kiralama olsun olmasın, kiralamaya konu varlığı sürekli olarak kiralaması veya sürekli olarak kiralamıyor olması durumunda da elde ettiği kira geliri gayrimenkul sermaye iradı olarak nitelendirilecektir. Kahraman (2018)’a göre 26.8.2015 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren “Elektronik ticarette hizmet sağlayıcı ve aracı hizmet sağlayıcılar hakkında yönetmelik”, 11.8.17 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren “Elektronik ticaret bilgi sistemi ve bildirim yükümlülükleri hakkında tebliğ”, 24.12.2015 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren “464 nolu Vergi Usul Tebliği” ülkemizde paylaşım ekonomisi konusunda yapılan düzenlemelerdir. Ülkemizde C2C ve B2B iş modelinde gerçekleştirilen paylaşım ekonomisi işlemleri GVK, KVK, VUK dahil olmak üzere tüm bu düzenlemeler, muhasebe ve finansal raporlama standartları doğrultusunda muhasebe kayıtlarına alınmaya çalışılmaktadır. 3. PAYLAŞIM EKONOMİSİ ÖRNEKLERİNE İLİŞKİN MUHASEBE KAYDI Çalışmanın bu bölümünde paylaşım ekonomisinde gerçekleşen paylaşımlara ilişkin örnekler ve bu örneklerin muhasebe kayıtları yapılmaya çalışılmıştır. İlk örnekte, 250 ortağı ile genel kurul toplantısını fiili bir mekanda düzenlemek isteyen AB A.Ş. kendi bünyesindeki toplantı salonunun yetersizliği nedeniyle X Platformu aracılığıyla DE A.Ş.’ye ait konferans salonunu 5.000TL+%18KDV’ye kiralama konusunda 1.2.2019 tarihinde anlaşmıştır. Ödeme 1.2.2019 tarihinde banka havalesi yoluyla yapılmıştır. Ayrıca X Platformuna %10 komisyonu banka havalesi yoluyla ödenmiştir. Bu örnekte kullanıcı ve sağlayıcı tüzel kişiliğe sahip işletmeler olup paylaşım B2B iş modelinde gerçekleşmiştir. Kullanıcı AB A.Ş. konferans salonunu genel kurul toplantısı yapmak için kiraladığından DE A.Ş.’ye ödeyeceği kira giderini dönem içinde 770-Genel Yönetim Gideri hesabına kaydedebilir. Sağlayıcı DE A.Ş.’nin esas faaliyet konusunun kiralama olduğunu varsaydığımızda DE A.Ş.’nin elde edeceği kira gelirini 600-Yurt İçi Satışlar hesabında izlemesi uygun olacaktır. Kullanıcı AB A.Ş., sağlayıcı DE A.Ş. ve X Platformunun kayıtları şu şekilde olacaktır: EYLÜL - EKİM 2019

115


MALİ

ÇÖZÜM

Kullanıcı AB A.Ş. açısından /

770 GENEL YÖNETİM GİDERİ 191 İNDİRİLECEK KDV 336 DİĞER ÇEŞİTLİ BORÇLAR / 336 DİĞER ÇEŞİTLİ BORÇLAR 102 BANKALAR /

5.000 900 5.900 5.900 5.900

Sağlayıcı DE A.Ş. açısından /

120 ALICILAR

5.900 600 YURT İÇİ SATIŞLAR 391 HESAPLANAN KDV /

102 BANKALAR

5.000 900 5.900

120 ALICILAR /

5.900

X Platformu açısından / 120 ALICILAR

102 BANKALAR

590 600 YURT İÇİ SATIŞLAR 391 HESAPLANAN KDV /

500 90 590

120 ALICILAR /

590

İkinci örnekte, AB A.Ş.’nin kiralamış olduğu konferans salonunun temizlenmesi için X

İkinci örnekte, AB A.Ş.’nin kiralamış olduğu konferans salonunun Platformu aracılığıyla gerçek kişiaracılığıyla Ahmet ile anlaşmıştır. A.Ş. ile gerçek kişi Ahmet’e ödeyeceğ temizlenmesi için X Platformu gerçek kişiAB Ahmet anlaşmıştır. AB A.Ş. gerçek kişi Ahmet’e ödeyeceği temizlik ücreti için gider pusulası temizlik ücreti için gider pusulası düzenleyecek, Ahmet adına stopaj yoluyla %10 vergi ödeyecektir. X düzenleyecek, Ahmet adına stopaj yoluyla %10 vergi ödeyecektir. X Platformununalacağı alacağı komisyona ilişkin muhasebe kaydıkaydı aynı olacaktır. Platformunun komisyona ilişkin muhasebe aynı olacaktır.

116

/ 770 GENEL YÖNETİM GİDERİ 100 KASA EYLÜL - EKİM 360 ÖDENECEK VERGİ VE FONLAR /

300

270 30


İkinci örnekte, AB A.Ş.’nin kiralamış olduğu konferans salonunun temizlenmesi için X MALİ

Platformu aracılığıyla gerçek kişi Ahmet ile anlaşmıştır. AB A.Ş. gerçek kişi Ahmet’e ödeyeceği

ÇÖZÜM

temizlik ücreti için gider pusulası düzenleyecek, Ahmet adına stopaj yoluyla %10 vergi ödeyecektir. X Platformunun alacağı komisyona ilişkin muhasebe kaydı aynı olacaktır. / 770 GENEL YÖNETİM GİDERİ 100 KASA 360 ÖDENECEK VERGİ VE FONLAR /

300

270 30

Sonörnekte, örnekte, FG A.Ş.’nin X Platform şirketi aracılığıyla Ayşe ile eşyalarının Son FGNakliye Nakliye A.Ş.’nin X Platform şirketiBayan aracılığıyla Bayan Ayşe ile eşyalarının Kütahya’dan Manisa’ya taşınması içinFG1700+%18KDV’ye Kütahya’dan Manisa’ya taşınması için 1700+%18KDV’ye anlaştıklarını, Nakliye A.Ş.’nin taşıma anlaştıklarını, FG Nakliye A.Ş.’nin taşıma ücretini X Platformu aracılığıyla ücretini X Platformu aracılığıyla banka havalesi yoluyla tahsil edeceğini ve X Platformuna %10 banka havalesi yoluyla tahsil edeceğini ve X Platformuna %10 komisyon komisyon ödeyeceğini varsayalım. Bu örnekte, FG Nakliye A.Ş. Bayan Ayşe’ye taşıma ücreti için fatura ödeyeceğini varsayalım. Bu örnekte, FG Nakliye A.Ş. Bayan Ayşe’ye taşıma kesecek, taşımafatura faturası kesecek, karşılığı Bayan Ayşe’den olan karşılığı alacağını X Bayan Platformuna devredecek, ücreti için taşıma faturası Ayşe’den olanX alacağınıkendi X Platformuna devredecek, X Platformu kendi komisyonuna ilişkin Platformu komisyonuna ilişkin olarak kesmiş olduğu faturaya istinaden komisyonunu düşüp olarak kesmiş olduğu faturaya istinaden komisyonunu düşüp Bayan Ayşe’den Bayan Ayşe’den tahsil ettiği tutarı FG Nakliye A.Ş.’ye havale edecektir. İpek (2018) ve Doğuş Planet tahsil ettiği tutarı FG Nakliye A.Ş.’ye havale edecektir. İpek (2018) ve Doğuş (2018) tarafından açıklanan bilgiler ve kayıtlardan da yararlanarak FG Nakliye A.Ş.’nin muhasebe Planet (2018) tarafından açıklanan bilgiler ve kayıtlardan da yararlanarak FG kayıtlarının şu şekilde olacağı ifade edilebilir: Nakliye A.Ş.’nin muhasebe kayıtlarının şu şekilde olacağı ifade edilebilir: / 136 DİĞER ÇEŞİTLİ ALACAKLAR X PLATFORMU 393 X PLATFORMU SATIŞLARI TORBA HESABI Siparişin alınması, anlaşmanın yapılması / 120 ALICILAR Bayan Ayşe 600 YURT İÇİ SATIŞLAR 391 HESAPLANAN KDV Taşıma faturasının kesilmesi / 393 X PLATFORMU SATIŞLARI TORBA HESABI X PLATFORMU 120 ALICILAR Bayan Ayşe Alacağın X Platformuna devri / 102 BANKALAR 136 DİĞER ÇEŞİTLİ ALACAKLAR X PLATFORMU X Platformu tarafından ödemenin FG Nakliye A.Ş. Hesabına aktarılması / 760 PAZARLAMA, SATIŞ, DAĞITIM GİDER X Platformu komisyonu 320 SATICILAR X Platformu X Platformunun komisyonu / / 320 SATICILAR X Platformu 136 DİĞER ÇEŞİTLİ ALACAKLAR 5. SONUÇ X PLATFORMU

2.000,60 2.000,60 2.000,60 1.700,00 300,60 2.000,60 2.000,60

1.800,00

1.800,00

200,60 200,60

200,60

EYLÜL - EKİM 2019 200,60

117


MALİ

ÇÖZÜM

4. SONUÇ Kıt kaynakların etkin kullanımı tüm ekonomik faaliyetlerin temelini oluşturmaktadır. Özellikle, globalleşme ile birlikte rekabetin arttığı günümüzde işletmeler rekabet avantajı elde edebilmek için kaliteli mal veya hizmeti en kısa zamanda en düşük maliyetle sunmak durumundadırlar. Teknolojik gelişmeler ve internetin kullanımı işletmelerin kısa zamanda en düşük maliyetle kaliteli mal veya hizmeti üreterek sunmalarını sağlamaktadır. Diğer taraftan insanlar da işletmeler tarafından üretilen ve pazara sunulan ürünlere ilişkin bilgilere dünyanın her yerinden kısa zamanda ulaşabilmekte ve satın alma davranışı sergilemektedir. Rekabetin artması, daha kaliteli mal veya hizmet üretme zorunluluğu, finansal sıkıntılar, maliyetleri minimuma indirme gerekliliği gerçek veya tüzel kişilerin atıl kapasitelerini internet üzerinden değerlendirebilecekleri alternatiflere itmiştir. Böylece paylaşım ekonomisi işlemleri yapılır hale gelmiştir. Paylaşım ekonomisi, atıl durumdaki üretim faktörlerinin internet platformları vasıtasıyla kişiler arasında ivazlı veya ivazsız paylaşımına dayanan sistem, olarak tanımlanabilir. İvazlı veya ivazsız paylaşıma imkan vermesinden dolayı paylaşım ekonomisinin kaynakların etkin kullanımı, maliyetler tasarrufu, imkanı olmayanların karşılıksız (ivazsız) bir biçimde kaynaklara erişimine imkan verme, esnek çalışma saatleri sunma, sürdürülebilirliğe katkı sağlama gibi faydaları olduğu söylenebilir. Yapılan çalışmalarda paylaşım ekonomisinin gelecek yıllarda daha da büyük bir pazar payına sahip olacağı ifade edilmektedir. Dolayısıyla, sağladığı faydalar artacağı gibi paylaşım ekonomisi birtakım zorlukları da beraberinde getirecektir. Bu zorluklardan birisi paylaşım ekonomisinde kullanıcı, sağlayıcı ve platformlar tarafından yapılan işlemlerin muhasebeleştirilmesi ve vergilendirilmesi konusudur. Bu bağlamda, paylaşım ekonomisi işlemlerinin muhasebe kayıtlarının yapılmasına ve vergilendirilmesine ilişkin düzenlemelerin ve standartların oluşturulmasının uygun olacağı ifade edilebilir. Williamson (2018), Sharma (2018), Rustrum (2018) blokzincir ve dağıtılmış defter teknolojisinin paylaşım ekonomisinde gerçekleştirilen işlemlerin güvenli bir şekilde kayıt altına alınmasında etkili olacağını ifade etmişlerdir. bu doğrultuda, gelecekte paylaşım ekonomisi, dağıtılmış defter teknolojisi ve üçlü giriş muhasebesi (triple entry accounting) konularında çalışılabilir.

118

EYLÜL - EKİM


MALİ

ÇÖZÜM

KAYNAKÇA Basselier, R. Langenus, G. Walravens, L. (2018). The Rise Of The Sharing Economy. NBB Economic Review. Erişim Adresi:https://www.nbb.be/doc/ts/ publications/economicreview/2018/ecoreviii2018_h3.pdf Biswas, R. Pahwa, A. Sheth, M. (2015). The Rise of the Sharing EconomyThe Indian Landscape. Ernst&Young LLP Biz Paylaşıyoruz. (2018). Erişim Adresi: https://www.paylasimekonomisi. com/turkiyede-paylasim-indeksi Brooks, C. (2017). The State of the B2B Sharing Economy. Erişim Adresi: https://www.business.com/articles/b2b-sharing-economy/ Doğuş Planet. (2018). Fatura Süreçleri ve Düzeni & Muhasebe Kayıtları. Erişim Adresi: https://www.n11.com/genel/fatura-surecleri-81206 https://dictionary.cambridge.org/dictionary/english/sharing-economy Gelir İdaresi Başkanlığı (31.12.2018). 305 seri nolu Gelir Vergisi Genel Tebliği Ankara : Resmi Gazete (30642 3. mükerrer sayılı) İpek, S. (2018). E-Ticaret Siteleri Üzerinden Yapılan Satışların Muhasebe Kayıtları. Erişim Adresi: http://www.bdturkey.com/mevzuat/e-ticaret-siteleriuzerinden-yapilan-satislarin-muhasebe-kayitlari-h927.html Kahraman, A. (2018). Çevirimiçi Olmak ya da Olmamak. KPMG Gündem 32 Miller, D. (2018). What Is the Sharing Economy (and How Is it Changing Industries)?. Erişim Adresi: https://www.thebalancesmb.com/the-sharingeconomy-and-how-it-changes-industries-4172234 Petropoulos, G. (2016). An Economic Review on the Collaborative Economy. Erişim Adresi: http://www.europarl.europa.eu/studies PWC-PricewaterhouseCoopers. (2015). The Sharing Economy – Consumer Intelligence Series. https://www.pwc.fr/fr/assets/files/pdf/2015/05/pwc_ etude_sharing_economy.pdf PWC-PricewaterhouseCoopers. (2017). Share Economy 2017-The New Business Model. Erişim Adresi: https://www.pwc.de/de/digitaletransformation/share-economy-report-2017.pdf Rinne, A. (2013). Young Global Leaders-Circular Economy Innovation &New Business Models Dialogue. Young Global Leaders Sharing Economy Dialogue Position Paper 2013 Rustrum, C. (2018). The Future of Blockchain — Bridging the Sharing Economy — a TEDx Talk. Erişim Adresi: https://hackernoon.com/the-futureEYLÜL - EKİM 2019

119


MALİ

ÇÖZÜM

of-blockchain-bridging-the-sharing-economy-a-tedx-talk-b46b897d27f8 Sharma, T.K. (2018). What Does Blockchaın Means For A Sharing Economy?. Erişim Adresi: https://www.blockchain-council.org/blockchain/ what-does-blockchain-mean-for-a-sharing-economy/ T.C. Yasalar (06.01.1961). 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu. Ankara : Resmi Gazete (10700 sayılı) T.C. Yasalar (04.02.2011). 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu. Ankara : Resmi Gazete (27836 sayılı) WEF-World Economic Forum. (2017). Collaboration in Cities: From Sharing to “Sharing Economy”. Erişim Adresi: http://www3.weforum.org/ docs/White_Paper_Collaboration_in_Cities_report_2017.pdf White, A. and Mathur, P. (2019). The 25 Most Valuable VC-Backed Companies in the US. Erişim Adresi: https://pitchbook.com/news/articles/the25-most-valuable-vc-backed-companies-in-the-us Williamson, S. (2018). Blockchain Solutions Are Changing the Sharing Economy. Erişim Adresi: https://www.nasdaq.com/article/blockchainsolutions-are-changing-the-sharing-economy-cm965635 Yaraghi, N. Ravi, S. (2017). The Current and Future State of the Sharing Economy. Brookings India Impact Series No.032017. March 2017

120

EYLÜL - EKİM


MALİ

29(155), 121-136

ÇÖZÜM

ARAŞTIRMA MAKALESİ

ENTEGRE RAPORLAMA İÇERİK ÖĞELERİ İLE KURUMSAL ** YÖNETİM İLKELERİ ARASINDAKİ İLİŞKİ, TÜRKİYE ÖRNEĞİ34 THE RELATIONSHIP BETWEEN INTEGRATED REPORTING CONTENTS AND CORPORATE GOVERNANCE PRINCIPLES, THE CASE OF TURKEY ** Yalda HAMRAH35 36 Dr. Öğr. Üyesi Esin Nesrin CAN***

ÖZ Etkin bir Kurumsal Yönetim, Entegre Düşünce ve Raporlama sürecini desteklediği bilinmektedir. Bu çalışma ile Türkiye’deki Kurumsal Yönetimde öncül olan ve BIST Kurumsal Yönetim Endeksinde yer alan Firmaların 2017 yılı faaliyet raporlarının, Uluslararası Entegre Raporlama Çerçevesine uygunluk derecesini Puanlama Ölçütü ile belirlenmiştir. Entegre Rapor İçerik Öğeleri ve Kurumsal Yönetim İlkeleri arasındaki ilişki korelasyon analizi yapılarak incelenmiştir ve aralarında zayıf pozitif korelasyon ilişkisi olduğu ortaya çıkmıştır. Uygulamanın ikinci kısmında BIST Kurumsal Yönetim Endeksinde yer alan Firmaların 2017 yılı faaliyet raporlarının, 2016 yılına göre; ne kadar Entegre Rapor Çerçevesine hazırlığındaki artışı ortaya koymak için, 2017 yılında Dr. Filiz Yüksel tarafından yapılan araştırma ile karşılaştırılarak, aralarındaki fark ortaya konulmaya çalışılmıştır. Yapılan analiz sonucunda, BIST Kurumsal Yönetim Endeksin’de yer alan firmaların 2017 yılı faaliyet raporları, 2016 yılına göre Entegre Rapor yayımlamaya daha hazır oldukları gözlemlenmiştir. Anahtar Sözcükler: Entegre Raporlama (ER), Kurumsal Yönetim, Sürdürülebilirlik, Değer Yaratmak.

*34 Hamrah, Y. (2019). “Entegre Raporlama İçerik Öğeleri İle Kurumsal Yönetim İlkeleri Arasındaki İlişki, Türkiye Örneği”, İstanbul Aydın Üniversitesi, İstanbul, tezinden çıkarılmıştır. ** 35 İstanbul Aydın Üniversitesi, Muhasebe ve Finans Yönetimi Ana Bilim Dalı, Muhasebe ve Denetim Bilim Dalı Yüksek Lisans Öğrencisi, E-Posta: yalda_hamra@yahoo.com. https://orcid.org/0000-00015535-1105 *** 36 İstanbul Aydın Üniversitesi, İkrisadi ve İdari Bilimler Ana Bilim Dalı, İşletme Bilim Dalı Öğretim Üyesi, E-Posta: esincan@aydin.edu.tr. https://orcid.org/0000-0002-3525-0793

Makale Geliş Tarihi: 21.05.2019 Yayın Kurulu Kabul Tarihi: 27.08.2019

EYLÜL - EKİM 2019

121


MALİ

ÇÖZÜM

ABSTRACT Effective Corporate Governance supports the process of integrated thought and reporting. With this study, the percentage of similarity of BIST Corporate Governance Index’s companies 2017’s annual reports to International Integrated Reporting Framework is determined by Scoring Criteria. The relationship between Integrated Report Content Elements and Corporate Governance principles was analyzed by correlation. As result there was a weak positive correlation between them. In the second part of the application, the 2017 annual reports of the Companies included in the BIST Corporate Governance Index, compared to research done by Dr. Filiz Yüksel in 2017; to show how much of the preparation of the Integrated Report Framework has increased compared to 2016. As a result of the analysis, it is revealed that the companies in the BIST Corporate Governance Index in the year of 2017 are more ready to publish Integrated Reports than in 2016. Keywords: Integrated reporting, Corporate governance, Sustainability, Creating value. 1. GİRİŞ Entegre raporlama kurumsal raporlamada yeni ve tümleşik bir yaklaşımı olarak işletme ile ilgili çeşitli bilgileri tek bir rapor halinde toplamaktadır ve işletmenin gelecekte nasıl değer yaratacağı ile ilgili bilgi sunmaktadır. dünyada entegre rapor çalışmaları ile ilgilenen kurum olarak Uluslararası Entegre Raporlama Konseyi 2010 yılında kurulmuştur. Uluslararası Entegre Raporlama Konseyi’nin çalışmaları neticesinde, 2013 yılında Entegre Raporlama Çerçevesi oluşturulmuş ve dünyada tüm kurumlar entegre rapor yayımlamakta bu çerçeveyi esas almaya başlamıştır. Kurumsal yönetim ise işletmenin nasıl yönetildiği ve paydaşlarının çıkarları doğrultusunda yönetimin nasıl çalıştığını açıklamatadır. Entegre raporlama ve Kurumsal Yönetim biribirinden ayrılamaz bir kavram olarak karşılıklı birbirini desteklemektedir. Kurumsal Yönetim ilkelerini etkin olarak uygulayan firmaların Entegre Rapor yayımlamaları daha kolay olmaktadır. Bu çalışmada Entegre Rapor ile Kurumsal Yönetim ilişkisi ve kurumsal yönetim’de öncül olan firmaların 2017 yılında 2016 yılına göre ne kadar Entegre Raporlama yayımlamaya hazır oldukları incelenmiştir.

122

EYLÜL - EKİM


MALİ

ÇÖZÜM

2. ENTEGRE RAPORLAMA Entegre Raporlama bir organizasyonun stratejisinin, kurumsal yönetim performansının ve beklentilerinin, organizasyonun dış çevresi açısından kısa, orta ve uzun zamanda nasıl değer yaratacağına ilişkin olarak standartlara ve çerçeveye uygun şekilde hazırlanan bir raporlama sürecidir (IIRC, 2013 ). 2010 yılında Uluslararası Muhasebeciler Federasyonu (IFAC) ve Küresel Raporlama Girişimi (GRI)’nin yaptıkları çalışmalar sonucunda Entegre Raporlama kurumsal yapı kazanmış ve Uluslararası Entegre Raporlama Konseyi (IIRC) kurulmuştur. 2013 yılında “Uluslararası Entegre Raporlama Çerçevesi” yayımlanmıştır (ERTA, 2015). Türkiye’de de Entegre Raporlama ile ilgili çalışmalar 2011 yılında başlamıştır. 21 Ekim 2015 yılında Entegre Raporlama Türkiye Ağı Kurulmuş. 19 Eylül 2018’de EFTA’nın Londra da imzaladığı protokol ile ERTA, Uluslararası Entegre Raporlama Konseyi’nin resmi partneri olmuş. Uluslararası Entegre raporlama konseyi (IIRC)’nin 2013 yılında yayımladığı Entegre Raporlama Çerçevesi ’ne göre bir Entegre Rapor, kılavuz ilkeler ve içerik öğelerinden oluşmaktadır ve bileşenlere dayanmaktadır. Bir entegre raporda birbirine bağlı olan ve birbirlerini karşılıklı olarak dışlamayan sekiz içerik öğesi (Kurumsal genel görünüm ve dış çevre, Kurumsal Yönetim, İş modeli, Riskler ve fırsatlar, Strateji ve kaynak aktarımı, Performans, Genel görünüş, Sunumun temeli) bulunmaktadır (IIRC, 2013). 3. KURUMSAL YÖNETİM Kurumsal yönetim bir kuruluşun paydaşlarının çıkarlarını düşünerek ele alınan kurum stratejisi doğrultusunda yönetim görevlerini yerine getirme sürecidir (Yüksel, 2017). Kurumsal yönetim 20. yy’inde ve şirketlerin büyümesi ve yönetimde üst düzey düzenlemeler gerektiği zaman ve şirketlerde küçük hissedarların haklarını koruma amacına ortaya atılmış ve 21 yy’de şirketlerin büyük iflasları nedeniyle Ekonomik İş birliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) 1999 yılında kurumsal yönetim ile ilgili ilkeleri belirlemiş ve tavsiye amaçlı olan ilkeleri yayımlamıştır. 2015 yılında G20 ülkeleri katılımında ve çalışma sonucunda ilkeler Kabul görülmüştür (Yüksel, 2017). Türkiye’de de 2003 yılında Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) II.17.1 sayılı Kurumsal Yönetim Tebliğ’ini yayımlamış. 2004’te de Kurumsal Yönetim ilkelerine uyma ya da açıklama kuralları ve yıllık faaliyet raporunun bu ilkelere uyumlu hazırlanması zorunlu hale getirilmiştir (Türedi ve diğ, 2015). 2005 yılında kurumsal yönetim endeksi oluşturulmuş ve 2012 yılında yeni EYLÜL - EKİM 2019

123


MALİ

ÇÖZÜM

Türk Ticaret Kanunu devreye girmiş ve kurumsal yönetim ilkelerine uygun bir şekilde hazırlanmış ve yayımlanmıştır. 2014 yılında SPK II.17.1 sayılı Kurumsal Yönetim Tebliği yayımlanmıştır (Yüksel, 2017). SPK’nın 2014 yılında yayımladığıII.17.1 sayılı Kurumsal Yönetim Tebliğ’ine göre Kurumsal yönetimin temel ilkeleri; Pay sahipleri ilkesi, Kamuyu aydınlatma ve şeffaflık ilkesi, Menfaat sahipleri ilkesi ve Yönetim kurulu ilkesidir (SPK, 2014). 4. ENTEGRE RAPORLAMA İÇERİK ÖĞELERİ İLE KURUMSAL YÖNETİM İLKELERİ ARASINDAKİ İLİŞKİ, TÜRKİYE ÖRNEĞİ 4.1. Literatür Taraması Entegre raporlama ve kurumsal yönetim ilişkisi ile ilgili araştırma 2017 yılında “Stefea Petru”, West “University of Timisoara”Üniversitesi İşletme Bölümü Profesörü ve “Bobitan Roxana-Ioana”,West University of Timisoara üniversitesi işletme doktora öğrencisi tarafından yapılmıştır. Bahsi geçen araştırmada entegre rapor ve kurumsal yönetim kavramı incelenerek birbiriyle olan ilişkisi ortaya konulmaya çalışılmıştır (Roxana-Ioana ve Petru, 2017). Türkiye’de ise bu konu ile ilgili çalışma Dr. Filiz Yüksel tarafından 2017 yılında yapılmış ve “Kurumsal Yönetim ve Entegre Raporlama İlişkisi: BIST Kurumsal Yönetim Endeksinde Yer Alan İşletmeler Üzerine Bir Araştırma” adı altında BIST Kurumsal Yönetim Endeksinde yer alan firmaların 2016 yılı faaliyet raporlarının, Entegre Rapor Çerçevesine uygunluk derecesi tespit edilmiş ve elde edilen puanla firmaların kurumsal yönetim derecelendirme notu arasındaki ilişki korelasyon analizi yapılarak ortaya konulmuştur (Yüksel, 2017a). 4.2. Araştırma Yöntemi Çalışmamızda kaynak yöntem olarak Dr. Yüksel’in araştırma yöntemi kullanılmış (Yüksel, 2017a). Bu araştırmada ilk etapta BIST Kurumsal Yönetim Endeksinde bulunan firmaların 2017 yılında ait yıllık faaliyet raporları, Uluslararası Entegre Raporlama Çerçevesini oluşturan içerik öğeleri ölçütleri doğrultusunda içerik analize tabi tutulmuştur. Entegre Raporlama İçerik Öğeleri ile Kurumsal Yönetim İlkeleri arasındaki ilişki Excel ortamında, Korelasyon İstatistiksel Analiz Yöntemi kullanılarak analiz edilmiş ve sonuç ortaya çıkarılmıştır (Yüksel, 2017). İkinci adımda da 2016 yılı faaliyet raporlarına göre 2017 yılında firmaların yıllık Faaliyet Raporlarında Entegre Raporlama Çerçevesine uyum konusunda ne kadar ilerleme gösterdikleri BIST 124

EYLÜL - EKİM


MALİ

ÇÖZÜM

Kurumsal Yönetim Endeksi genelinde ortalama yüzdesi alınarak farklılıklar ortaya konulmuştur. 4.3. Örneklem Belirlenen bir araştırma evreni için uygun örneklem büyüklüğünün seçimi bir hesaplama ve yargılama meselesi olmaktadır (Saunders, Lewis ve Thornhill 2009). Eğer seçilen araştırma evreni 100’un altında olursa o evrenin tamamının numune olarak seçilmesi gerekmektedir (Leedy ve Ormrod 2010). BİST Kurumsal Yönetim Endeksinde bulunan firma sayısı 2016 yılında 49 ve 2017 yılında ise 47’dir. Ancak 2017 yılı AG Anadolu Grubu Holding A.Ş, Anadolu Efes Biracılık ve Malt Sanayi A.Ş ve 2016 yılı Global Yatırım Holding A.Ş firmalarının Kurumsal Yönetim Derecelendirme Notuna ulaşılamaması nedeniyle araştırma örneklemi firmalar dışında kalmış ve dikkate alınmamıştır. Sonuçta bu çalışmada toplamda 45 firma yer almıştır. 4.4. Araştırma Kısıtları Bu çalışmanın katkıları yanı sıra teorik ve uygulama kısmında bazı kısıtları da bulunmaktadır. Entegre Raporlama ile ilgili şimdiye kadar belli bir standart oluşturulmadığı için Uluslararası Entegre Raporlama Çerçevesi sadece yönlendirici bir taslak olarak kullanılmaktadır. Bu çalışmada da, Entegre Raporlama çerçevesi içerik öğelerine yönelik kurumsal yönetimde iyi olan firmaların faaliyet raporları genel bir şekilde işletmelerin sektör ve durumlarını dikkate almamak sızın genel bir şekilde incelenmiştir. İkincisi, BIST Kurumsal Yönetim Endeksindeki firmalara, her yıl aldıkları Kurumsal Yönetim Derecelendirme Notuna göre yer verilmektedir ve 10 üzerinden en az 7 alan firmalar bu endekse girebilmektedir. Bu yüzden 2016 yılı ile 2017 yılı BIST Kurumsal Yönetim Endeksinde yer alan firmalar aynı olmadığı nedeniyle genel bir şekilde değerlendirilme yapılmıştır. 4.5. Problem sınırlılıkları ve Hipotez Araştırma sınırı kapsamında bu araştırmada açıklanması gerekenler aşağıdaki gibidir: 1. Entegre raporlama ile kurumsal yönetim raporu ilişkisi nedir? 2. 2017 yılında BIST Kurumsal Yönetim Endeksinde yer alan firmaların faaliyet raporlarında, Entegre Rapora hazırlık konusunda 2016 yılına göre gelişmeler yaşanmış mı? EYLÜL - EKİM 2019

125


MALİ

ÇÖZÜM

Hipotez: Hipotez, “araştırılan sorunla ilgili olarak öne sürülen, doğruluğu veya yanlışlığı henüz test edilmemiş, fakat doğru çıkacağına önceden güven duyulan bir önerme, ifade veya çözümlemedir” (Uludağ Tez Merkezi, 2018). Bu araştırmanın varsayımları; “H01: BİST Kurumsal Yönetim Endeksinde bulunan firmaların Kurumsal Yönetim Derecelendirme Notu ve Faaliyet Raporlarının Entegre Rapor Çerçevesine hazırlık puanı arasındaki ilişki yoktur ve H02: BİST Kurumsal Yönetim Endeksinde bulunan firmaların faaliyet raporlarının 2017 yılında Entegre Rapor Çerçevesine uygunluk konusunda 2016 yılına göre gelişmeler yaşamamış”dır. 4.6. Geçerlilik ve Güvenilirlik White (2003)’e göre geçerlilik, araştırma tasarımının ulaşılması amaçlanan soru ve hedeflere tam olarak hitap etme fikri ile ilgilenmektedir. Güvenilirlik tutarlılık ve araştırma ile ilgilidir. Başka bir araştırmacının araştırmayı kullanıp benzer sonuçlar ve bulgular elde edip edemediği ile ilgilidir. Bu çalışmada söz konusu veriler ve bilgiler ikincil veriler olup, işletmelerin bağımsız denetçi onayından geçmiş faaliyet raporundan elde edilmektedir. Faaliyet raporlarının kapsamı ve içeriğini puanlamanın, öznellik düzeyinde olması gerekmektedir. Bir raporun öznellik düzeyinde olması geçerlilik ve güvenilirliğine olumsuz etkide bulunmaz (Unerman,2009). Bu araştırma öznel bir araştırma olup, analiz süreci ve sonuçlarını şeffaf bir şekilde açıklamaktadır (Surty ve diğ., 2018). 4.7. Veri Analizi ve Bulgular 4.7.1. Entegre raporlama içerik öğeleri ve kurumsal yönetim ilkeleri arasındaki ilişki Bu çalışmada öncelikle 2017 yılında BİST Kurumsal Yönetim Endeksinde yer alan firmaların yıllık faaliyet raporlarının, Uluslararası Entegre Raporlama Çerçevesine uygunluk seviyesi Puanlama Ölçütü ile hesaplanmıştır (Yüksel, 2017a). Entegre Raporlama İçerik Öğeleri ölçütlerinin puanlaması her ölçütün açıklama kalitesine dayanmakta olup, sınıflandırma matrisi Tablo-1’de yer almaktadır.

126

EYLÜL - EKİM


MALİ

ÇÖZÜM

Tablo-4.1: Puanlama Ölçeği Puan

Ölçüt 0 Raporda ölçütle ilgili açıklama yapılmamıştır. 1 Raporda ölçütle ilgili açıklama yapılmış ama yeterli değildir. 2 Raporda ölçütle ilgili yeterli açıklama yapılmıştır. Kaynak:Yüksel, F. (2017a). Tablo-4.1’e göre puanlamalar yapıldıktan sonra işletmenin içerik öğelerinden aldığı toplam puan, işletmenin alabileceği maksimum puana bölünerek işletmenin entegre rapora uygunluk derecesi hesaplanmıştır. İşletmenin içerik öğeleri ölçütleri 8 ana başlık altında toplam 47 ölçüt olarak belirlenmiştir. 2017 yılında Dr.Yüksel tarafından yapılan araştırmaya göre BİST Kurumsal Yönetim Endeksinde yer alan firmaların yıllık faaliyet raporlarının Entegre Rapor Çerçevesine hazırlık seviyesi, yapılan puanlamaları ve Kamu Aydınlatma Platformundan elde edilen Kurumsal Yönetim Derecelendirme Notları aşağıdaki Tablo-4.2’de yer almaktadır (Yüksel, 2017a).

EYLÜL - EKİM 2019

127


MALİ

ÇÖZÜM

Tablo-4.2: 2016 Yılı BİST Kurumsal Yönetim Endeksinde Yer Alan Firmaların Yıllık Faaliyet Raporlarının Entegre Rapor Çerçevesine Hazırlık Puanlamaları Derecelendirme Notları Tablo-4.2: Seviyesi, 2016 Yılı BİSTYapılan Kurumsal Yönetim Endeksinde Yer ve AlanKurumsal Firmaların YıllıkYönetim Faaliyet Raporlarının Entegre Rapor Çerçevesine Hazırlık Seviyesi,

9.134 8.739 9.73 8.83 9.445 0.53 9.52 8.362 9.53 8.836 8.32 9.488 9.474 9.476 9.538 9.089 9.202 9.45 9.477 8.08 7.8 8.613 9.149 9.2 9.385 9.073 9.545 9.533 8.79 9.089 8.818 9.521 8.685 9.177 9.494 8.848 9.453 9.551 9.194 8.456 8.488 9.22 9.479 9.49 9.536 9.49 9.59 8.636

Kamuyu Aydınlatma ve şeffaflık Derecelendirme Notu

9.44 9.22 9.6 8.75 9.3 9.58 9.52 9.15 9.36 9.45 8.46 9.398 8.92 9.51 9.18 9.02 9.26 9.4 9.28 8.08 8.05 9.17 9.341 9.36 9.28 9.12 9.501 9.32 9.078 9.17 9.26 9.38 9.24 9.19 9.54 9.14 9.48 9.42 9.092 9.02 9.15 9.27 9.3 9.53 9.44 9.36 9.34 9.188

9.635 9.359 9.84 9.04 9.569 9.85 9.72 9.846 9.88 9.855 8.6 9.65 8.852 9.667 9.362 9.451 9.767 9.567 9.277 8.11 8.29 9.634 9.846 9.59 9.567 8.833 9.738 9.257 9.725 9.451 9.379 9.234 9.382 9.167 9.734 9.398 9.584 9.255 9.232 9.729 9.524 9.25 9.433 9.67 9.698 9.71 9.25 9.667

Yönetim Kurulu Derecelendirme Notu

0.3333 0 0.3333 0.3333 0.3333 0.3333 0.3333 0.3333 0.3333 0.3333 0.3333 0.3333 0.3333 0.3333 0.3333 0.3333 0.3333 0.3333 0.3333 0 0.3333 0.3333 0.3333 0.3333 0.3333 0.3333 0.3333 0.3333 0.3333 0.3333 0.3333 0.3333 0.3333 0.3333 0.3333 0.3333 0.3333 0.3333 0.3333 0.3333 0.3333 0.3333 0.3333 0.3333 0.3333 0.3333 0.3333 0

Menfaat Sahipleri Derecelendirme Notu

1 1 1 2 2 2 2 1 1.5 2 1 1.5 1 2 1 1.5 2 1 1.5 1 1 1 1 1 1 1 1 1.5 1 1 2 2 2 2 2 1 1 2 1 1 1 2 1 2 2 1 1 1

Pay Sahipleri Derecelendirme Notu

1 1 1.75 1.25 1.75 1.5 1.75 1.75 1.75 2 1 1.5 1 1.5 1.25 1.75 2 1 1.75 1 1 1.25 1 1 1 1 1 1.5 1 1 1.75 1.75 1.75 2 2 2 1.75 1.75 1 1.75 1 2 1.75 1.75 1.75 1 1 1

Kurumsal Yönetim Notu

0.7142 0.5714 1.1428 1.1428 1.2857 1.4285 1.2857 0.8571 1.1428 1.4285 0.4285 1.2857 0.7142 1.5714 1 1 1.2857 0.5714 1.1428 0.5714 0.7142 1 0.8571 0.7142 0.7142 0.8571 1.1428 1.2857 0.7142 0.4285 1.2857 1.2857 1.2857 1.7142 2 1.1428 0.8571 1.2857 0.8571 1.1428 0.7142 1.7142 1.1428 1 1.5714 0.8571 0.8571 0.5714

Hazırlık ve Sunum Temeli Skoru

1 1 1 1.3333 1.3333 1.3333 1.6667 1 1.3333 1.6667 1.3333 1.3333 1.3333 1.6667 1 1.3333 1.6667 1.3333 1.3333 1 1 1 1 1.3333 1 1 1 1.3333 1.3333 1.3333 1.6666 1.6666 1.6666 1.6666 2 1 1 1.6666 1 1 1.3333 2 1 1.6666 1.6666 1 1 1

Genel Görünüş Skoru

Performans Skoru

1 1 1.2222 1.2222 1.3333 1.4444 1.4444 1.4444 1.4444 1.6666 1 1.4444 1 1.4444 1.4444 1.4444 1.6666 0.7777 1.4444 1 1 1.4444 1.1111 1 1 1 1 1.4444 1 1 1.3333 1.3333 1.3333 1.4444 1.8888 1.3333 8 1 1.3333 1 1.2222 1 1.8888 1.2222 1.3333 1.7777 1 1 1

Strateji ve Kaynak Aktarımı Skoru

1 1.25 1.25 1.75 1 1.25 1.5 1 1 1.5 1 1.25 1 1.5 1.25 1.25 1.25 0.75 1 1.25 1 1.25 1 1 1 1 1 1.25 1 1 1 1 1 2 1.75 1.25 1 1 1 1.25 1 1.5 1.25 1.5 1.5 1 1 1.25

İş Modeli Skoru

1.857 1.2857 2 2 2 1.714 2 1.857 1.857 1.857 1.571 2 1.571 2 1.857 1.857 1.857 1.143 1.857 1.286 1.857 1.857 1.857 1.571 1.857 1.857 2 2 1.571 1.571 2 2 2 2 2 2 1.857 2 1.857 2 1.571 2 2 1.857 2 1.857 1.857 1.286

Riskler ve Fırsatlar skoru

Kaynak: (Yüksel, 2017a)

0,5256 0.4615 0.6538 0.6923 0.7051 0.7051 0.7564 0.6282 0.6794 0.7948 0.4871 0.7051 0.5128 0.7692 0.6282 0.6794 0.7692 0.423 0.6794 0.4615 0.5256 0.6282 0.5512 0.5128 0.5256 0.5384 0.6538 0.7051 0.5128 0.4871 0.7179 0.7179 0.7179 0.8333 0.9102 0.6704 0.5769 0.7179 0.5384 0.6538 0.5128 0.8717 0.6538 0.7051 0.8205 0.5384 0.5384 0.46153

Kurumsal Yönetim Skoru

Akiş Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı A.Ş. Akmerkez Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı A.Ş. Aksa Akrilik Kimya Sanayii A.Ş. Albaraka Türk Katilim Bankası A.Ş. Anadolu Anonim Türk Sigorta Şirketi Anadolu Efes Biracılık ve Malt Sanayi A.Ş Arçelik A.Ş. Aselsan Elektronik Sanayi ve Ticaret A.Ş. Aygaz A.Ş. Coca-Cola İçecek A.Ş. Creditwest Faktoring A.Ş. Doğan Şirketler Grubu Holding A.Ş. Doğuş Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı A.Ş. Doğuş Otomotiv Servis ve Ticaret A.Ş. Enka İnşaat ve Sanayi A.Ş. Ereğli Demir ve Çelik Fabrikaları T.A.Ş. Garanti Faktoring A.Ş. Garanti Yatırım Ortaklığı A.Ş. Hürriyet Gazetecilik ve Matbaacılık A.Ş. İhlas Ev Aletleri İmalat Sanayi ve Ticaret A.Ş. İhlas Holding A.Ş. İş Finansla Kiralama A.Ş İş Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı A.Ş İş Yatırım Menkul Değerler A.Ş İzocam Ticaret Ve Sanayi A.Ş Logo Yazılım Sanayi ve Ticaret A.Ş. Migros Ticaret A.Ş. Otokar Otomotiv ve Savunma Sanayi A.Ş. Park Elektrik Üretim Madencilik Sanayi ve Ticaret A.Ş. Pegasus Hava Taşımacılığı A.Ş. Pınar Entegre Et ve Un Sanayii A.Ş. Pınar Su Sanayi ve Ticaret A.Ş. Pınar Süt Mamulleri Sanayii A.Ş. Şekerbank T.A.Ş. Tav Havalimanları Holding A.Ş. Tofaş Türk Otomobil Fabrikası A.Ş. Turcas Petrol A.Ş. Tüpraş-Türkiye Petrol Rafinerileri A.Ş. Türk Prysmian Kablo ve Sistemleri A.Ş. Türk Telekomünikasyon A.Ş. Türk Traktör ve Ziraat Makineleri A.Ş. Türkiye Garanti Bankası A.Ş. Türkiye Halk Bankası A.Ş. Türkiye Sınai Kalkınma Bankası A.Ş. Türkiye Şişe ve Cam Fabrikaları A.Ş. Vestel Elektronik Sanayi ve Ticaret A.Ş. Yapı ve Kredi Bankası A.Ş. Yazıcılar Holding A.Ş

Kurumsal Genel Görünüm ve Dış Çevre Skoru

1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48

Entegre Raporu Skoru

2016 yılında BIST Kurumsal Yönetim Endeksinde işlem gören işletmeler

Yapılan Puanlamaları ve Kurumsal Yönetim Derecelendirme Notları

9.775 9.531 9.88 8.56 9.253 9.95 9.91 9.587 9.2 9.948 8.13 9.351 8.688 9.395 9.604 9.298 9.09 9.495 9.809 7.56 7.54 9.531 9.566 9.49 9.193 9.6 9.951 9.713 8.781 9.093 9.759 9.698 9.833 9.534 9.882 9.951 9.598 9.766 9.226 9.269 9.951 9.23 9.561 9.85 9.67 9.12 9.35 9.74

9.373 9.342 9.21 8.58 9.024 9.26 9.22 9.032 9.14 9.38 8.67 9.175 8.685 9.461 8.599 8.539 9.001 9.21 8.912 8.29 8.26 9.077 9.021 9.25 9.038 9.167 9.095 9.041 8.951 9.064 9.289 9.247 9.272 9.081 9.283 9.067 9.387 9.28 8.86 8.822 9.01 9.34 8.975 9.32 9.092 9.12 9.23 9.004

BİST Kurumsal Yönetim Endeksinde yer alan firmaların yıllık faaliyet raporlarının Entegre Rapor Çerçevesine hazırlık seviyesi ve yapılan puanlamaları aşağıdaki Tablo-4.3’te yer almaktadır. Tablo-4.3: 2017 Yılı BİST Kurumsal Yönetim Endeksinde Yer Alan Firmaların Yıllık Faaliyet Raporlarının Entegre Rapor Çerçevesine Hazırlık Seviyesi,

1 1 1.75 1.25 1.25 1.75 1.5 1.5 1.75 1.25 1.5 1

0.5 1 1.5 1 1.25 1.75 1 1 1.5 1 1 1

0.3333 0 0.3333 0.3333 0.3333 0.3333 0.3333 0.3333 0.3333 0.3333 0.3333 0.3333

9

9.49 9.37 9.63 8.81 9.3 9.52 9.2 9.36 9.45 8.53 9.41 9.17

9.25 8.75 9.73 8.83 9.45 9.52 8.36 9.53 8.83 8.32 9.49 9.52

9.67 9.42 9.84 9.04 9.57 9.72 9.87 9.2 9.86 8.6 9.65 9.57

Yönetim Kurulu Derecelendirme Notu

0.7143 0.5714 1 1.1429 1.2857 1.4286 0.8571 1.1429 1.4286 0.4286 1 0.5714

Menfaat Sahipleri Derecelendirme Notu

0.6667 0.6667 1 1 1.6667 1.6667 1.6667 1.3333 1.6667 1 1.3333 1.3333

Kamuyu Aydınlatma ve şeffaflık Derecelendirme Notu

Hazırlık ve Sunum Temeli Skoru

1 0.5 1.25 1.25 1.25 1.5 1 1 1.5 0.75 1.25 1

Pay Sahipleri Derecelendirme Notu

Genel Görünüş Skoru

1.28571 0.85714 1.28571 1.28571 1.42857 1.71429 1.57143 1.42857 1.71429 1 1.57143 1.42857

Kurumsal Yönetim Notu

Performans Skoru

Kurumsal Genel Görünüm ve Dış Çevre Skoru

Strateji ve Kaynak Aktarımı Skoru

EYLÜL - EKİM

1.267 1.0000 1.733 1.733 1.667 1.733 1.6 1.8 1.867 1 1.4 1.2

Riskler ve Fırsatlar skoru

128

0.48936 0.40426 0.68085 0.64894 0.69149 0.78723 0.64894 0.68085 0.79787 0.43617 0.62766 0.51064

İş Modeli Skoru

Akiş Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı A.Ş. Akmerkez Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı A.Ş. Aksa Akrilik Kimya Sanayii A.Ş. Albaraka Türk Katilim Bankası A.Ş. Anadolu Anonim Türk Sigorta Şirketi Arçelik A.Ş. Aselsan Elektronik Sanayi ve Ticaret A.Ş. Aygaz A.Ş. Coca-Cola İçecek A.Ş. Creditwest Faktoring A.Ş. Doğan Şirketler Grubu Holding A.Ş. Doğuş Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı A.Ş.

Kurumsal Yönetim Skoru

1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12

Entegre Raporu Skoru

2016 yılında BIST Kurumsal Yönetim Endeksinde işlem gören işletmeler

Yapılan Puanlamaları ve Kurumsal Yönetim Derecelendirme Notları.

9.78 9.95 9.85 8.9 9.25 9.91 9.81 9.88 9.95 8.34 9.39 8.69

9.41 9.54 9.32 8.58 9.02 9.22 9.07 9.14 9.39 8.71 9.18 8.84


Tav Havalimanları Holding A.Ş. Tofaş Türk Otomobil Fabrikası A.Ş. Turcas Petrol A.Ş. Tüpraş-Türkiye Petrol Rafinerileri A.Ş. Türk Prysmian Kablo ve Sistemleri A.Ş. Türk Telekomünikasyon A.Ş. Türk Traktör ve Ziraat Makineleri A.Ş. Türkiye Garanti Bankası A.Ş. Türkiye Halk Bankası A.Ş. Türkiye Sınai Kalkınma Bankası A.Ş. Türkiye Şişe ve Cam Fabrikaları A.Ş. Vestel Elektronik Sanayi ve Ticaret A.Ş. Yapı ve Kredi Bankası A.Ş. Yazıcılar Holding A.Ş

0.9102 0.6704 0.5769 0.7179 0.5384 0.6538 0.5128 0.8717 0.6538 0.7051 0.8205 0.5384 0.5384 0.46153

2 2 1.857 2 1.857 2 1.571 2 2 1.857 2 1.857 1.857 1.286

1.75 1.25 1 1 1 1.25 1 1.5 1.25 1.5 1.5 1 1 1.25

1.8888 1.3333 1 1.3333 1 1.2222 1 1.8888 1.2222 1.3333 1.7777 1 1 1

2 1 1 1.6666 1 1 1.3333 2 1 1.6666 1.6666 1 1 1

2 1.1428 0.8571 1.2857 0.8571 1.1428 0.7142 1.7142 1.1428 1 1.5714 0.8571 0.8571 0.5714

2 2 1.75 1.75 1 1.75 1 2 1.75 1.75 1.75 1 1 1

2 1 1 2 1 1 1 2 1 2 2 1 1 1

MALİ

35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48

0.3333

9.54

0.3333 0.3333 0.3333 0.3333 0.3333 0.3333 0.3333 0.3333 0.3333 0.3333 0

9.42 9.092 9.02 9.15 9.27 9.3 9.53 9.44 9.36 9.34 9.188

0.3333 9.14 ÇÖZÜM 0.3333 9.48

9.494 8.848 9.453 9.551 9.194 8.456 8.488 9.22 9.479 9.49 9.536 9.49 9.59 8.636

9.734 9.398 9.584 9.255 9.232 9.729 9.524 9.25 9.433 9.67 9.698 9.71 9.25 9.667

BİST Kurumsal Yönetim Endeksinde yer alan firmaların yıllık faaliyet raporlarının Entegre Rapor Çerçevesine hazırlık seviyesi ve yapılan Kaynak:puanlamaları (Yüksel, 2017a) aşağıdaki Tablo-4.3’te yer almaktadır.

9.882 9.951 9.598 9.766 9.226 9.269 9.951 9.23 9.561 9.85 9.67 9.12 9.35 9.74

9.283 9.067 9.387 9.28 8.86 8.822 9.01 9.34 8.975 9.32 9.092 9.12 9.23 9.004

BİST Kurumsal Yönetim Endeksinde yer alan firmaların yıllık faaliyet raporlarının Entegre Rapor Çerçevesine hazırlık seviyesi ve yapılan puanlamaları

Tablo-4.3: 2017 Yılı BİST Kurumsal Yönetim Endeksinde Yer Alan Firmaların Yıllık Faaliyet Raporlarının Entegre Rapor Çerçevesine Hazırlık Tablo-4.3: 2017 Yılı BİST Kurumsal Yönetim Endeksinde Yer Alan Firmaların Yıllık Faaliyet Raporlarının Entegre Rapor Çerçevesine Hazırlık Seviyesi, Puanlamaları Kurumsal Yönetim Derecelendirme Notları Yapılan Seviyesi, Puanlamaları veYapılan Kurumsal Yönetim Derecelendirmeve Notları.

1 1 1.75 1.25 1.25 1.75 1.5 1.5 1.75 1.25 1.5 1 1.75 1.25 1.25 1.5 1.25 1.25 1.5 1.5 1.25 1.25 2 1.75 1.5 1 1 1.75 1.75 1.75 1.75 1.75 2 1.75 1.5 1.75 1.25 1.75 1.25 2 1.75 2 1.75 1.5 1.25

0.5 1 1.5 1 1.25 1.75 1 1 1.5 1 1 1 2 1.5 1 1.5 1 1 1.25 1.5 1 1 1.75 1.25 1.5 1 1 1.5 1.5 1.5 1.5 1.5 1.5 1.75 1 1.75 1 1.5 1.25 2 1.5 2 1.75 1 1.25

0.3333 0 0.3333 0.3333 0.3333 0.3333 0.3333 0.3333 0.3333 0.3333 0.3333 0.3333 0.3333 0.3333 0.3333 0.3333 0.3333 0.3333 0.3333 0.3333 0.3333 0.3333 0.6667 0.6667 0.3333 0.3333 0.3333 0.3333 0.3333 0.3333 0.6667 0.3333 0.6667 0.3333 0.3333 0.3333 0.3333 0.3333 0.3333 2 0.3333 1.3333 0.3333 0.3333 0.3333

9.49 9.37 9.63 8.81 9.3 9.52 9.2 9.36 9.45 8.53 9.41 9.17 9.63 9.18 9.22 9.32 9.43 9.05 9.24 9.13 8.2 8.15 9.08 9.577 9.332 9.079 9.25 9.288 9.46 9.262 9.19 9.078 9.617 9.148 9.48 9.467 9.113 9.175 9.213 9.51 9.376 9.537 9.483 9.486 9.429

9.25 8.75 9.73 8.83 9.45 9.52 8.36 9.53 8.83 8.32 9.49 9.52 9.55 9.53 9.9 9.27 9.45 9.27 9.41 9.03 8.08 7.8 8.84 9.57 9.541 8.79 9.181 8.818 9.521 8.685 9.177 9.43 9.577 8.538 9.453 9.551 9.194 8.692 8.488 9.22 9.479 9.49 9.536 9.489 9.586

9.67 9.42 9.84 9.04 9.57 9.72 9.87 9.2 9.86 8.6 9.65 9.57 9.77 9.39 9.57 9.77 9.75 9.2 9.34 9.29 8.11 8.29 8.9 9.8 9.3 9.725 9.451 9.406 9.467 9.434 9.167 8.639 9.734 9.394 9.584 9.4 9.288 9.766 9.524 9.4 9.487 9.692 9.698 9.758 9.358

Yönetim Kurulu Derecelendirme Notu

0.7143 0.5714 1 1.1429 1.2857 1.4286 0.8571 1.1429 1.4286 0.4286 1 0.5714 1.2857 1 0.8571 1.1429 1 1.1429 1.2857 1 0.7143 0.8571 1.7143 1.1429 1 0.8571 0.8571 1.1429 1.1429 1.1429 1.4286 1.1429 1.7143 1.5714 0.8571 1.2857 1 1.2857 1 2 1.4286 2 1.5714 1 0.8571

Menfaat Sahipleri Derecelendirme Notu

Hazırlık ve Sunum Temeli Skoru

0.6667 0.6667 1 1 1.6667 1.6667 1.6667 1.3333 1.6667 1 1.3333 1.3333 1.6667 1.3333 1.3333 1.6667 1.3333 1.6667 1.6667 1.6667 1.3333 1.6667 1.6667 1.3333 1.3333 1 1.3333 1.6667 1.6667 1.6667 1.6667 1.3333 1.6667 1.6667 1 1.6667 1 1.6667 1.6667 2 1.6667 2 1.6667 1.6667 1.3333

Kamuyu Aydınlatma ve şeffaflık Derecelendirme Notu

Genel Görünüş Skoru

1 0.5 1.25 1.25 1.25 1.5 1 1 1.5 0.75 1.25 1 1.25 19 1 1 1 1 1.25 1.5 1 1 2 1.25 1.25 1 0.5 1.25 1.25 1.25 1.75 1.25 1.75 1.75 1 1.5 1 1.75 1.25 2 1 2 1.75 1.25 1

Pay Sahipleri Derecelendirme Notu

Performans Skoru

1.28571 0.85714 1.28571 1.28571 1.42857 1.71429 1.57143 1.42857 1.71429 1 1.57143 1.42857 1.57143 1.42857 1.28571 1.57143 1.14286 1.28571 1.42857 1.42857 1.28571 1.28571 1.85714 1.57143 1.28571 1.28571 0.85714 1.42857 1.42857 1.42857 1.57143 1.28571 1.71429 1.71429 1.28571 1.57143 1.28571 1.42857 1.42857 2 1.57143 2 1.71429 1.42857 1

Kurumsal Yönetim Notu

Strateji ve Kaynak Aktarımı Skoru

Kurumsal Genel Görünüm ve Dış Çevre Skoru 1.267 1.0000 1.733 1.733 1.667 1.733 1.6 1.8 1.867 1 1.4 1.2 1.867 1.4 1.133 1.8 1.2 1.267 1.467 1.533 1.2 1.2 1.867 1.6 1.6 1.267 1.2 1.4 1.4 1.4 1.8 1.4 1.867 1.8 1.133 1.667 1.533 1.8 1.733 2 1.733 2 1.8 1.8 1.267

Riskler ve Fırsatlar skoru

0.48936 0.40426 0.68085 0.64894 0.69149 0.78723 0.64894 0.68085 0.79787 0.43617 0.62766 0.51064 0.78723 0.61702 0.53191 0.7234 0.54255 0.58511 0.67021 0.68085 0.53191 0.55319 0.88298 0.70213 0.65957 0.53191 0.47872 0.67021 0.67021 0.67021 0.79787 0.64894 0.85106 0.81915 0.53191 0.75532 0.59574 0.76596 0.68085 1 0.74468 0.97872 0.81915 0.69149 0.54255

İş Modeli Skoru

Akiş Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı A.Ş. Akmerkez Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı A.Ş. Aksa Akrilik Kimya Sanayii A.Ş. Albaraka Türk Katilim Bankası A.Ş. Anadolu Anonim Türk Sigorta Şirketi Arçelik A.Ş. Aselsan Elektronik Sanayi ve Ticaret A.Ş. Aygaz A.Ş. Coca-Cola İçecek A.Ş. Creditwest Faktoring A.Ş. Doğan Şirketler Grubu Holding A.Ş. Doğuş Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı A.Ş. Doğuş Otomotiv Servis ve Ticaret A.Ş. Enka İnşaat ve Sanayi A.Ş. Ereğli Demir ve Çelik Fabrikaları T.A.Ş. Garanti Faktoring A.Ş. Garanti Yatırım Ortaklığı A.Ş. Global Yatırım Holding A.Ş. Halk Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı A.Ş. Hürriyet Gazetecilik ve Matbaacılık A.Ş. İhlas Ev Aletleri İmalat Sanayi ve Ticaret A.Ş. İhlas Holding A.Ş. Logo Yazılım Sanayi ve Ticaret A.Ş. Migros Ticaret A.Ş. Otokar Otomotiv ve Savunma Sanayi A.Ş. Park Elektrik Üretim Madencilik Sanayi ve Ticaret A.Ş. Pegasus Hava Taşımacılığı A.Ş. Pınar Entegre Et ve Un Sanayii A.Ş. Pınar Su Sanayi ve Ticaret A.Ş. Pınar Süt Mamulleri Sanayii A.Ş. Şekerbank T.A.Ş. Tat Gıda Sanayi A.Ş. Tav Havalimanları Holding A.Ş. Tofaş Türk Otomobil Fabrikası A.Ş. Turcas Petrol A.Ş. Tüpraş-Türkiye Petrol Rafinerileri A.Ş. Türk Prysmian Kablo ve Sistemleri A.Ş. Türk Telekomünikasyon A.Ş. Türk Traktör ve Ziraat Makineleri A.Ş. Türkiye Garanti Bankası A.Ş. Türkiye Halk Bankası A.Ş. Türkiye Sınai Kalkınma Bankası A.Ş. Türkiye Şişe ve Cam Fabrikaları A.Ş. Vestel Elektronik Sanayi ve Ticaret A.Ş. Yapı ve Kredi Bankası A.Ş.

Kurumsal Yönetim Skoru

1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45

Entegre Raporu Skoru

2016 yılında BIST Kurumsal Yönetim Endeksinde işlem gören işletmeler

aşağıdaki Tablo-4.3’te yer almaktadır.

9.78 9.95 9.85 8.9 9.25 9.91 9.81 9.88 9.95 8.34 9.39 8.69 9.6 9.6 9.5 9.29 9.5 9.09 9.43 9.39 8.06 7.84 9.6 9.95 9.713 8.781 9.193 9.833 9.698 9.833 9.534 9.197 9.882 9.951 9.598 9.859 9.226 9.564 9.951 9.57 9.516 9.851 9.948 9.67 9.738

9.41 9.54 9.32 8.58 9.02 9.22 9.07 9.14 9.39 8.71 9.18 8.84 9.6 8.6 8.93 9.05 9.3 8.77 8.95 8.97 8.42 8.42 9.17 9.27 9.041 8.951 9.193 9.307 9.317 9.307 9.081 9.09 9.448 9.064 9.387 9.286 8.881 8.932 9.191 9.66 9.164 9.326 9.092 9.212 9.235

Kaynak: (TKYD ve KAP, 2018) Tablo 4.3’te yer aldığı gibi çalışma kapsamında incelediğimiz 45 firmanın 41’ inin Entegre Rapor Skoru %50 in üzerindedir. Bu ifadenin anlamı; 2017

Tablo 4.3’te yer aldığı gibi çalışma kapsamında incelediğimiz 45 firmanın 41’ inin Entegre Rapor Skoru %50 in üzerindedir. Bu ifadenin anlamı; 2017 uygunluğu %50’nin üzerindedir. İncelemenin sonunda yapılan puanlamalara göre Türkiye Garanti Bankası 2017 yılı faaliyet raporunu “Entegre Faaliyet yılında BIST Kurumsal Yönetim Endeksinde yer alan firmaların %91,11’inin Raporu” adı altında Kamu Aydınlatma Platformu (KAP)’ ta yayımlayarak, faaliyet raporunu tamamen ER çerçevesine göre hazırlamıştır. BIST Kurumsal faaliyet raporları Entegre Raporlama (ER) Çerçevesinin içerik öğelerine 10 uygunluğu %50’nin üzerindedir. İncelemenin sonunda yapılan puanlamalara göre Türkiye Garanti Bankası 2017 yılı faaliyet raporunu “Entegre Faaliyet Raporu” adı altında Kamu Aydınlatma Platformu (KAP)’ ta yayımlayarak, yılında BIST Kurumsal Yönetim Endeksinde yer alan firmaların %91,11’inin faaliyet raporları Entegre Raporlama (ER) Çerçevesinin içerik öğelerine

EYLÜL - EKİM 2019

129


MALİ

ÇÖZÜM

faaliyet raporunu tamamen ER çerçevesine göre hazırlamıştır. BIST Kurumsal Yönetim Endeksinde yer alan firmaların 2017 yılında %91,11 inin faaliyet raporlarının Entegre Raporlama Çerçevesinin içerik öğelerine uygun hazırlanmış olması, bu kavramın Türkiye’de kurumsal yönetimi benimsemiş firmalarda daha kolay uygulanabileceği ve kurumsal raporlamada bir adım daha ileride yer almaya hazır oldukları anlama gelmektedir. Tablo-4.2’de görüldüğü gibi 2017 yılında BIST Kurumsal Yönetim Endeksinde yer alan firmalarla ilgili olarak Dr. Yüksel’in 2016 yılı Faaliyet Raporları üzerinde yaptığı çalışmada, toplamda 48 işletmeden 42 işletmenin (%87,5) ’in Uluslararası Entegre Raporlama Çerçevesine uygunluğu %50 üzerindedir (Yüksel, 2017a). Yönetim Endeksinde yer alan firmaların 2017 yılında %91,11 inin faaliyet raporlarının Entegre Raporlama Çerçevesinin içerik öğelerine uygun Uluslararası Entegre Raporlama Çerçevesinin İçerik Öğeleri ile Kurumsal hazırlanmış olması, bu kavramın Türkiye’de kurumsal yönetimi benimsemiş firmalarda daha kolay uygulanabileceği ve kurumsal raporlamada bir adım Yönetim İlkeleri arasında ilişki, Pearson Korelasyon Analizi yapılarak ortaya daha ileride yer almaya hazır oldukları anlama gelmektedir. Tablo-4.2’de görüldüğü gibi 2017 yılında BIST Kurumsal Yönetim Endeksinde yer alan çıkarılmıştır. Korelasyon Analizi “İki sayısal ölçüm arasında doğrusal bir firmalarla ilgili olarak Dr. Yüksel’in 2016 yılı Faaliyet Raporları üzerinde yaptığı çalışmada, toplamda 48 işletmeden 42 işletmenin (%87,5) ’in ilişki olup olmadığını, varsa bu ilişkinin yönünü ve şiddetinin ne olduğunu Uluslararası Entegre Raporlama Çerçevesine uygunluğu %50 üzerindedir (Yüksel, 2017a). belirlemek için kullanılan bir istatistiksel yöntemdir” (Kul, 2018). Korelasyon Uluslararası Entegre Raporlama Çerçevesinin İçerik Öğeleri ile Kurumsal Yönetim İlkeleri arasında ilişki, Pearson Korelasyon Analizi yapılarak ortaya testi sonucu Tablo-4.4’deki gibidir. çıkarılmıştır. Korelasyon Analizi “İki sayısal ölçüm arasında doğrusal bir ilişki olup olmadığını, varsa bu ilişkinin yönünü ve şiddetinin ne olduğunu

Tablo-4.4: Entegre Raporun İçerik Öğeleri ve Kurumsal Yönetim İlkeleri arasındaki İlişki Tablo-4.4: Entegre Raporun İçerik Öğeleri ve Kurumsal Yönetim İlkeleri arasındaki İlişki

Entegre Rapor Skoru Kurumsal Genel Görünüm ve Dış Çevre Skoru Kurumsal Yönetim Skoru İş Modeli Skoru Riskler ve Fırsatlar skoru Strateji ve Kaynak Aktarımı Skoru Performans Skoru Genel Görünüş Skoru Hazırlık ve Sunum Temeli Skoru Kurumsal Yönetim Notu Pay Sahipleri Derecelendirme Notu Kamuyu Aydınlatma ve şeffaflık Derecelendirme Notu Menfaat Sahipleri Derecelendirme Notu Yönetim Kurulu Derecelendirme Notu

1 0.9176 0.9079 0.9028 0.7518 0.9489 0.8709 0.8344 0.6415 0.3919 0.1834 0.2544 0.4571 0.3645

1 0.7950 0.7670 0.6067 0.8191 0.7263 0.6845 0.4665 0.4140 0.1864 0.3388 0.4784 0.3182

1 0.8397 0.7015 0.8362 0.7698 0.6859 0.6107 0.3228 0.1375 0.2711 0.3618 0.2714

1 0.6380 0.8563 0.8018 0.7354 0.6025 0.2637 0.0976 0.1430 0.3658 0.2544

1 0.7074 0.6415 0.6721 0.4501 0.1258 0.0035 0.0992 0.1902 0.1180

1 0.8136 0.7818 0.6522 0.3906 0.2305 0.2185 0.4384 0.3702

1 0.8109 0.4968 0.3947 0.1934 0.1691 0.4856 0.4450

1 0.4697 0.3543 0.1976 0.1598 0.4124 0.3648

1 0.1933 0.1106 0.0409 0.1067 0.3081

1 0.7478 0.8453 0.8535 0.8383

1 0.5186 0.4710 0.4147

1 0.6929 0.6113

Tablo-4.4’e göre Entegre Rapor11 Skoru ve Kurumsal Yönetim Derecelendirme Notu arasında 0,39 oranında Zayıf pozitif Korelasyon ilişkisi bulunmaktadır. Bunun anlamı; Kurumsal Yönetim ile Entegre Raporlama arasında doğrusal zayıf pozitif ilişkinin olmasıdır. Bu durumda eğer bir firma, Kurumsal Yönetimde çok iyi ise Entegre Rapor hazırlamakta çok iyidir anlamına gelmiyor ve Kurumsal Yönetim sadece yüzde 39,19 Entegre Raporu pozitif yönde desteklemektedir. Birinci bölümde açıklandığı gibi 130

EYLÜL - EKİM

1 0.7474

Yönetim Kurulu Derecelendirme Notu

Menfaat Sahipleri Derecelendirme Notu

Kamuyu Aydınlatma ve şeffaflık Derecelendirme Notu

Pay Sahipleri Derecelendirme Notu

Kurumsal Yönetim Notu

Hazırlık ve Sunum Temeli Skoru

Genel Görünüş Skoru

Performans Skoru

Strateji ve Kaynak Aktarımı Skoru

Riskler ve Fırsatlar Skoru

İş Modeli Skoru

Kurumsal Yönetim Skoru

Kurumsal Genel Görünüm ve Dış Çevre Skoru

Entegre Rapor Skoru

belirlemek için kullanılan bir istatistiksel yöntemdir” (Kul, 2018). Korelasyon testi sonucu Tablo-4.4’deki gibidir.

1


MALİ

Tablo-4.4’e göre Entegre Rapor Skoru ve Kurumsal Yönetim Derecelendirme Notu arasında

ÇÖZÜM

0,39 oranında Zayıf pozitif Korelasyon ilişkisi bulunmaktadır. Bunun anlamı; Kurumsal Yönetim ile Entegre Raporlama arasında doğrusal zayıf pozitif ilişkinin olmasıdır. Bu durumda eğer bir firma,

Entegre Rapor birçok rapor türünün birleşimi ve tümleşik halidir. Kurumsal

Kurumsal Yönetimde çok iyi ise Entegre çok iyidir anlamınaSosyal gelmiyor ve Yönetimin yanı sıra Entegre RaporRapor ‘da; hazırlamakta Finansal, Sürdürülebilirlik,

sorumluluk gibi birçok kısa vepozitif öz bir şekilde önemlilik Birinci Kurumsal Yönetim sadece yüzderapor 39,19bilgileri Entegre Raporu yönde desteklemektedir. sırasına göre yer almaktadır. Bu analize göre; “H01:BİST kurumsal yönetim

bölümde açıklandığı gibi Entegre Rapor birçok rapor türünün birleşimi ve tümleşik halidir. Kurumsal endeksinde bulunan firmaların kurumsal yönetim derecelendirme notu ile

faaliyetyanı raporlarının entegre çerçevesine hazırlık puanı arasındaki Yönetimin sıra Entegre Rapor rapor ‘da; Finansal, Sürdürülebilirlik, Sosyal sorumlulukilişki gibi birçok yoktur” hipotezi ret edilmiştir.

rapor bilgileri kısa ve öz bir şekilde önemlilik sırasına göre yer almaktadır. Bu analize göre; “H01:BİST kurumsal yönetim bulunan firmaların kurumsalyer yönetim 4.7.2. 2017 yılı BISTendeksinde kurumsal yönetim endeksinde alan derecelendirme firmaların notu

faaliyet raporlarının, 2016 yılına göre uluslararası entegre raporlama çerçevesi içerik öğeleri ve kurumsal yönetim ilkelerine uygunluk edilmiştir. derecesinin, gelişmesinin analizi

ile faaliyet raporlarının entegre rapor çerçevesine hazırlık puanı arasındaki ilişki yoktur” hipotezi ret

4.7.2. 2017 yılı BIST kurumsal yönetim endeksinde yer alan firmaların 4.7.2.1. Entegre raporlama çerçevesine uygunluk konusunda yaşananfaaliyet raporlarının, 2016 yılına göre uluslararası entegre raporlama çerçevesi içerik öğeleri ve gelişmeler kurumsal yönetim ilkelerine uygunluk derecesinin, gelişmesinin analizi

BIST Kurumsal Yönetim Endeksi genelinde 2016 yılı faaliyet raporları 4.7.2.1. Entegre raporlama çerçevesine uygunluk konusunda yaşanan gelişmeler yüzde 62.4769 oranında, 2017 yılında ise bu rakam yüzde 66.9267 Uluslararası BIST Kurumsal Yönetim Endeksi genelinde 2016 yılı faaliyet raporları yüzde 62.4769 oranında, 2017 Entegre Raporlama Çerçevesine uygun hazırlanmıştır ve yüzde 4,44 artışı göstermektedir. Uluslararası Entegre Raporlama Çerçevesine uygunluk artışı yılında ise bu rakam yüzde 66.9267 Uluslararası Entegre Raporlama Çerçevesine uygun hazırlanmıştır ER Çerçevesi İçerik Öğeleri bazında Tablo-2’ten faydalanarak Tablo-4.5’te ve yüzde 4,44 artışı göstermektedir. Uluslararası Entegre Raporlama Çerçevesine uygunluk artışı ER gösterilmiştir: Çerçevesi İçerik Öğeleri Tablo-2’ten faydalanarak Tablo-4.5: ERbazında Çerçevesi İçerik ÖğeleriTablo-4.5’te Bazındagösterilmiştir: BIST Kurumsal Yönetim Endeksi Genelinde 2016 ve 2017 Yılı Faaliyet Raporlarının Entegre Tablo-4.5: ER Çerçevesi İçerik Öğeleri Bazında BIST Kurumsal Yönetim Endeksi Genelinde 2016 ve Raporlamaya Uygunluk Gelişmeleri 2017 Yılı Faaliyet Raporlarının Entegre Raporlamaya Uygunluk Gelişmeleri ER Çerçevesi İçerik Öğeleri 1 2 3 4 5 6 7 8

Kurumsal Genel Görünüm ve Dış Çevre Skoru Kurumsal Yönetim Skoru İş Modeli Skoru Riskler ve Fırsatlar skoru Strateji ve Kaynak Aktarımı Skoru Performans Skoru Genel Görünüş Skoru Hazırlık ve Sunum Temeli Skoru Total

İçerik Öğesinin Alabileceği Maksimum Puan 2 2 2 2 2 2 2 2

2016

2017

Fark (20172016)

1.824381 1.182292 1.256917 1.298598 1.047576 1.432292 1.385417 0.3125 1.217496

1.536296 1.431746 1.244444 1.459259 1.133333 1.505556 1.322222 0.414815 1.255959

-0.28808 0.249454 -0.01247 0.160661 0.085758 0.073264 -0.06319 0.102315 0.038463

12

EYLÜL - EKİM 2019

131


MALİ

ÇÖZÜM

4.7.2.2. yönetim ilkelerine uyumluluk konusundakonusunda yaşanan gelişmeler 4.7.2.2.Kurumsal Kurumsal yönetim ilkelerine uyumluluk yaşanan

gelişmeler 2016 yılında BIST Kurumsal Yönetim Endeksinde yer alan firmalar Kurumsal Yönetim İlkelerine yılında ise bu rakam yüzde 92.54 ile 0.33 oranda ortalama yüzde 92.21uymuşlar. oranında2017 Kurumsal Yönetim İlkelerine uymuşlar. 2017 artışı yılında ise bu rakam yüzde 92.54 ile 0.33 oranda artışı göstermektedir. göstermektedir. Kurumsal Yönetim İlkelerine uyumluluk artışı ilkeler bazında Tablo4.3’ten faydalanarak hesaplanmıştır: Kurumsal Yönetim İlkelerine aşağıdaki uyumluluk tabloda artışı ilkeler bazında Tablo-4.3’ten faydalanarak aşağıdaki 2016 yılında BIST Kurumsal Yönetim Endeksinde yer alan firmalar ortalama yüzde 92.21 oranında

tabloda hesaplanmıştır:

Tablo-4.6: Kurumsal Yönetim İlkeleri Bazında BIST Kurumsal Yönetim Endeksi Genelinde 2016 Ve 2017 Yılı Faaliyet Raporlarının Kurumsal Tablo-4.6: Kurumsal Yönetim İlkeleri Bazında BIST Kurumsal Yönetim Endeksi Genelinde 2016 Ve İlkelerine Uyumluluk Gelişmeleri 2017 Yönetim Yılı Faaliyet Raporlarının Kurumsal Yönetim İlkelerine Uyumluluk Gelişmeleri Kurumsal Yönetim İlkeleri Derecelendirme Notu 1 2 3 4

Pay Sahipleri Derecelendirme Notu Kamuyu Aydınlatma ve şeffaflık Derecelendirme Notu Menfaat Sahipleri Derecelendirme Notu Yönetim Kurulu Derecelendirme Notu

İlkelerin Alabileceği Maksimum Puan 10 10 10 10

2016

2017

Fark (20172016)

8.949021 9.440083 9.405417 9.057208

9.171467 9.419156 9.481244 9.111889

0.222446 -0.02093 0.075828 0.054681

SONUÇ

SONUÇ İşletmelerin faaliyetlerinin şeffaf bir şekilde yürütülmesi; paydaşlarına ve

sermaye sağlayan taraflara hesap verebilmesi amacıyla çeşitli başlıklar altında farklı raporlar yayımlanmaktadır. Entegre rapor, kurumların yayımladıkları hesapfinansal, verebilmesi amacıyla çeşitli başlıklar altında yönetim farklı raporlar yayımlanmaktadır. Entegre rapor, sürdürülebilirlik ve kurumsal raporlarından faydalanılarak hazırlanmaktadır. Kurumsal yönetimi iyi bir şekilde benimseyen kurumların kurumların yayımladıkları finansal, sürdürülebilirlik ve kurumsal yönetim raporlarından entegre düşünceyi kurumda benimsetmesi daha kolay olmaktadır. Bu çalışmada faydalanılarak Kurumsal Entegre yönetimi iyi bir şekilde entegre Kurumsalhazırlanmaktadır. Yönetim Raporunun, Raporla olanbenimseyen ilişkisi vekurumların Kurumsal Yönetimde öncül olan firmaların yayımlamaya hazır olma dereceleri düşünceyi kurumda benimsetmesi dahaentegre kolay rapor olmaktadır. Bu çalışmada Kurumsal Yönetim ele alınmıştır. Konu ile ilgili araştırma 2017 yılında Dr. Filiz Yüksel tarafından Raporunun, Entegre Raporla olan ilişkisi ve Kurumsal Yönetimde öncül olan firmaların entegre rapor yapılmış olup; bahsi geçen çalışmamız araştırmanın devamı niteliğindedir. yayımlamaya hazır olma firmaların dereceleri ele alınmıştır. Konu ile ilgili yılında Dr. Filiz • İncelenen faaliyet raporlarında elde araştırma ettikleri 2017 Entegre Rapor skorları ile Kurumsal Yönetim ilkeleri arasındaki korelasyon analizi Yüksel tarafından yapılmış olup; bahsi geçen çalışmamız araştırmanın devamı niteliğindedir. sonucunda zayıf pozitif bir ilişki olduğu tespit edilmiştir. BIST Kurumsal Endeksinde yerettikleri alan firmaların 2016skorları yılı ile •• İncelenen firmaların Yönetim faaliyet raporlarında elde Entegre Rapor faaliyet raporlarının Kurumsal Yönetim Derecelendirme Notu yüzdesi Kurumsal Yönetim ilkeleri arasındaki korelasyon analizi sonucunda zayıf pozitif bir ilişki 92.21 iken 2017 Yılında BIST Kurumsal Yönetim Endeksinde yer alan olduğu tespit edilmiştir. firmaların Kurumsal Yönetim Derecelendirme Notu Yüzdesi 92.54’e artmıştır.

İşletmelerin faaliyetlerinin şeffaf bir şekilde yürütülmesi; paydaşlarına ve sermaye sağlayan taraflara

132

BIST Kurumsal Yönetim Endeksinde yer alan firmaların 2016 yılı faaliyet raporlarının

Kurumsal Yönetim Derecelendirme Notu yüzdesi 92.21 iken 2017 Yılında BIST

EYLÜL - EKİM


MALİ

ÇÖZÜM

Türkiye’de kurumsal yönetimi benimseyen ve BIST Kurumsal Yönetim Endeksinde yer alan firmaların genelinde 2016 yılı faaliyet raporlarının Uluslararası Entegre Raporlama Çerçevesine uygunluğu yüzde 62.4769 iken bu oran 2017 yılında yüzde 66.9767’e yükselmiştir.

Sonuç olarak 2017 yılında BIST Kurumsal Yönetim Endeksinde yer alan firmaların 2016 yılına göre Kurumsal Yönetim İlkelerine uyum derecelendirme notlarının artması nedeni ile faaliyet raporlarının içeriğinin Uluslararası Entegre Raporlama Çerçevesine daha uygun yapıldığı tespit edilmiştir. “H01: BİST kurumsal yönetim endeksinde bulunan firmaların kurumsal yönetim derecelendirme notu ve faaliyet raporlarının entegre rapor çerçevesine hazırlık puanı arasında ilişki yok” hipotezi ile H02: BİST kurumsal yönetim endeksinde bulunan firmaların faaliyet raporlarında 2017 yılında Entegre Rapor çerçevesine uygunluk konusunda 2016 yılına göre gelişmeler yaşamamıştır” reddedilmiş ve böylece Kurumsal Yönetimde iyi olan firmaların Entegre Rapor ve altında yatan Entegre Düşünceyi firmalarında yaygınlaştırmalarının kolay ve entegre rapor yayımlamaya daha hazır oldukları söylenebilir ancak Kurumsal Yönetim İlkeleri uyumluluğu yüzde 0.33 oranında artması ve Entegre Raporlama Çerçevesine Uygunluğun yüzde 4.44 artması nedeniyle Entegre Raporlama Çerçevesinde Kurumsal Yönetim dışında başka konuların da dikkate alınıyor olması söz konusudur. Bu nedenle yapılan bu araştırma kapsamında Kurumsal Yönetim kalitesinin, Entegre Düşünce ve Raporlama konusunda rol aldığı; ve Türkiye’de BIST Kurumsal Yönetim Endeksinde yer alan firmaların geçmiş yıllara göre Kurumsal Yönetimde gelişmeler yaşayarak Entegre Rapor yayımlamaya hazırlık oranlarının da artmış olduğunu ortaya çıkmıştır. KAYNAKÇA ACCA, 2018, Insights Into Integrated Reporting 2.0: Walking The Talk, Erişim Adresi: http://integratedreporting.org/resource-type/networkinsights Aras, G. ve Sarıoğlu, G.U.(2015), Kurumsal Raporlamada Yeni Dönem: Entegre Raporlama, İstanbul : TÜSİAD Aydın, S. (2015). Entegre Raporlama, İstanbul: Türkmen Kitabevi. BİST, 2014. Borsa İstanbul Sürdürülebilirlik Bülteni, Erişim Adresi: http://www.borsaistanbul.com/docs/defaultsource/yayinlar/ borsa-istanbul-2014 EYLÜL - EKİM 2019

133


MALİ

ÇÖZÜM

surdurulebilirlik-bulteni.pdf?sfvrsn=4 Deloitte, 2018, Overview of integrated reports Published By SBF 120 Companies In 2018, Erişim Adresi: http://integratedreporting.org/the-iirc-2/ Doğan, M. (2007). Kurumsal yönetim, Ankara: Siyasal Yayınevi. Eccles, R., Krzus, M. (2010). One Report: Integrated Reporting for a Sustainable Strategy, United States of America: John Wiley & Sons. Ercan, C., Kestane, A. (2017). Kurumsal Raporlamada Yeni Bir Yaklaşım Olarak Entegre Raporlama Ve Bir Vaka Çalışması, ASSAM 4, ( 8), 13-29. Ercan, C., Kestane, A. (2018). Entegre Raporlama Ve Türkiye’deki Uygulama Örnekleri Üzerine Bir Araştırma, Kırklareli Üniversitesi İktisadi Ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, 6,(4) ERTA, (2015) Erişim Adresi: tarihinde http://entegreraporlamatr.org/tr/ hakkimizda/biz-kimiz.aspx adresinden erişildi. GRI, (2013), Report or Explain: A smart EU policy approach to nonfinancial informationdisclosure, Erişim Adresi: https://www.globalreporting.org/ resourcelibrary/GRI nonpaper-Report-or-Explain.pdf http://www.p005.net/analiz/korelasyon-analizi IIRC, 2013, The international IR Framework, Erişim Adresi:: www.theiirc. org/international-ir-framework IIRC, 2013a. Business and Investors Explore the Sustainability Perspective Of Integrated Reporting, Pilot Programme IIRC Pilot Programme Yearbook 2013, Erişim Adresi: www.theiirc.org/wp-content/uploads/2013/12/IIRCPPYearbook 2013_PDF4_PAGES.pdf KAP, (2018) Erişim Adresi: https://www.kap.org.tr/ adresinden erişildi. Leedy, P. D., and J. E. Ormrod (2010). Practical Research: Planning and Design. 9.bs. Upper Saddle River: Pearson Melloni, G., Stacchezzini, R. and Lai, A. (2016). The Tone Of Business Model Disclosure: An Impression Management Analysis Of The Integrated Reports, Journal of Management & Governance, 20 ( 2), 295-320. 134

EYLÜL - EKİM


MALİ

ÇÖZÜM

Menteş, A. (2009). Kurumsal yönetişim ve Türkiye analizi, [y.y.] : Derin Yayınları. Integrated Reporting: A New Accounting Disclosure, (2016). London: Palgrave Macmillan. OECD, (2004). Kurumsal yönetim İkeleri,. [y.y.] : TKYD Oral, T (2018), Entegre Raporlamada Içerik Analizi, (Yayımlanmamış Doktora Tezi), Inönü Üniversitesi, Malatya Roxana-Ioana, B., Petru, S. (2017).Integrated Reporting For A Good Corporate Governance,“Ovidius”University Annals, Economic Sciences Series, 17 (1) Sarıoğlu, M (2018) Future Of Financial Reporting: Advancements Of Integrated Reporting, (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi) Dokuz Eylül Üniversitesi, İzmir Saunders, M., P. Lewis, and A. Thornhill (2009). Research Methods for Business Students. 5.bs. Harlow: Pearson. Selvi, Y. (2017). İşletmelerde Finansal Olmayan Verilerin Raporlanması, İstabnul: Türkmen Kitabevi. SPK, (2014) Erişim Adresi: http://www.spk.gov.tr/ adresinden erişildi. Surty, M., Yasseen, Y., Padia, N. (2018). Trends in Integrated Reporting: A State Owned Company Analysis, Southern African Business Review, 22, (3841) TKYD, (2018) Erişim Adresi: http://www.tkyd.org/tr/tkyd-kurumsalyonetim-komisyonlar-calisma-gruplari-sermaye-piyasasi-calisma-grubu-vebist-kurumsal-yonetim-endeksi-kurumsal-yonetim-endeksi-tum-firmalar. html Topcu, M.K., Korkmaz, G.(2015). Entegre Raporlama: Kavramsal Bir İnceleme, Dokuz Eylül Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, 30 (1). Türedi, H., Karakaya, G., ve İldem, M. (2015). Kurumsal yönetim ve iç denetim İlişkisi.,Sayıştay Dergisi, 96, 55-74. TÜSİAD. (2002). Kurumsal Yönetim En İyi Uygulama Kodu”: Yönetim Kurulunun Yapısı veİşleyişi. İstanbul : TUSİAD Unerman, J. (2009). Methodological Issues—Reflections on EYLÜL - EKİM 2019

135


MALİ

ÇÖZÜM

Quantification in Corporate Social Reporting Content Analysis. Accounting, Auditing and Accountability Journal 13 (5), 667–681. https://doi. org/10.1108/09513570010353756. White, B. (2003). Dissertation Skills: For Business and Management Students. London: Continuum. Yüksel, F. (2017). Entegre Raporlama, Finansal ve Finansal Olmayan Bilgilerin Entegrasyonu, Bursa: Ekin Yayınevi. Yüksel, F. (2017a). Kurumsal Yönetim ve Entegre Raporlama İlişkisi: BİST Kurumsal Yönetim Endeksi’nde Yer Alan İşletmeler Üzerine Bir Araştırma, Muhasebe ve Vergi Uygulamaları Dergisi, 188-207.

136

EYLÜL - EKİM


MALİ

29(155), 137-163

ÇÖZÜM

ARAŞTIRMA MAKALESİ

MUHASEBE EĞİTİMİNİN PERSONEL İSTİHDAMINDA MESLEK MENSUPLARININ BEKLENTİLERİNİ KARŞILAMA DÜZEYİ: MERSİN ÖRNEĞİ THE LEVEL OF SATISFYING BY ACCOUNTANTS DEMANDS IN PERSONNEL EMPLOYMENT OF ACCOUNTING EDUCATION: MERSİN CASE * Öğr. Gör. Emrah YILDIZ37 ** Öğr. Gör. Dr. Murat KURTLAR38

ÖZ Günümüzde muhasebe meslek mensuplarının sayılarının artmasıyla birlikte muhasebe alanında yeterli bilgiye sahip personele olan ihtiyaç da artmaktadır. Çalışmada, muhasebe eğitimi konuları üzerinde durularak, muhasebe meslek mensuplarının istihdam edilen personelden beklentileri ile ilgili sonuçlar çıkarılmaya çalışılmıştır. Bu çalışma için Mersin ilinde faaliyet gösteren muhasebe meslek mensupları seçilmiştir. Mersin’de, yaklaşık 2.000 muhasebe meslek mensubu belgesine sahip kişi bulunmakta ve bunların 1.430’u muhasebe meslek mensubu olarak çalışmaktadır. Ana kitleyi temsil edebilecek gerekli örneklem sayısının üzerinde olan 176 muhasebe meslek mensubu çalışmaya katılmıştır. Bu çalışma için gerekli olan veriler, muhasebe meslek mensuplarıyla yüz yüze görüşme ve internet yoluyla doldurulan anket uygulamasından elde edilmiştir. Anket verileri 5’li likert ölçeğine göre hazırlanmış ve elde edilen sonuçlar yorumlanmıştır. Uygulama sonucunda, meslek mensuplarının genel muhasebe bilgisine sahip, devamlılık prensibi ile işe girmek isteyen ve bilgisayarlı muhasebe programlarını kullanabilen personeli tercih ettiğini ortaya çıkmıştır. İstihdam edilen personelle ilgili değerlemede ise bilgisayarlı paket programları kullanım düzeyinin nispeten beklentileri karşıladığı görülmekte, diğer alanlarla ilgili orta düzeyde beklentinin karşılandığı anlaşılmaktadır. Anahtar Sözcükler: Muhasebe Eğitimi, Muhasebe meslek mensubu, Muhasebe, Eğitim, İstihdam *37 Mersin Üniversitesi, Sosyal Bilimler Meslek Yüksekokulu, Muhasebe ve Vergi Bölümü. https:// orcid.org/0000-0003-4675-6332 ** 38 Mersin Üniversitesi, Mustafa Baysan Meslek Yüksekokulu, Muhasebe ve Vergi Bölümü. https://orcid. org/0000-0002-3266-275X Makale Geliş Tarihi: 05.03.2019 Yayın Kurulu Kabul Tarihi: 27.08.2019

EYLÜL - EKİM 2019

137


MALİ

ÇÖZÜM

ABSTRACT Nowadays, so the need for staff with adequate information in the field of accounting is increasing along with the increase the accounting member of profession. In study, the results has attempted removal related with expectations from staff employed of accounting profession in with an emphasis on accounting education issues. Accounting professions were selected that they are operated in Mersin province for this study. In Mersin, there are approximately 2,000 professional accountants and 1,430 of them work as accountants. 176 accountants who were above the required sample number to represent the population participated in the study. Data required for this study was obtained from filled survey application via interviews and web with accounting profession. Survey data were prepared according to a Likert scale 5s and the results obtained were interpreted. As a result of the application, accounting professionals have prefered that staff have general accounting of knowledge, want to get a job with the principle of continuity and can use computerized accounting programs. It is observed that the level of use of computer software packages have met the expectations, it is understood that staff employed is met the expectations of moderately related to other areas. Keywords: Accounting Education, Accounting Professional, Accounting, Education, Employment GİRİŞ Günümüzde eğitim seviyesi ve bilgi toplumu olma düzeyleri ülkelerin gelişmişlik düzeylerinin önemli göstergelerindendir. Küreselleşme ile birlikte ülkelerin yoğun rekabet ortamında farklılık yaratarak rekabet üstünlüğü sağlamalarında nitelikli insan faktörünün önemi büyüktür. Nitelikli insan gücü yetiştirebilmenin yolu da eğitimden geçmektedir. Mesleki eğitim yoluyla sektörlerin gereksinim duyduğu nitelikli meslek elemanı yetiştirilmeye çalışılır (Şengel, 2011, 168). Eğitim, bireyin davranışında kendi yaşantısı yoluyla bilinçli ve kasıtlı olarak istendik bir değişme meydana getirme sürecini kapsamaktadır. Mesleki anlamda eğitim ise, mesleğe yönelen kişinin mesleğe başlamasından çeşitli nedenlerle mesleğinden ayrıldığı güne kadar geçen sürede bilgi, beceri ve davranışlarındaki değişmelere yönelik etkinliklerin tümü olarak tanımlanabilir (Gümüşoğlu, Serpil, ve Kestane, 2010, 202). Bilgi çağı, elektronik ve bilgisayar teknolojisi ile birlikte üretilen bilgiyi kullanabilen yetenekli ve başarılı bireylere ihtiyaç duymaktadır. Bilgiyi 138

EYLÜL - EKİM


MALİ

ÇÖZÜM

araştıran, eleştiren, işleyen ve sonunda sunan yani üretken bireyleri yetiştirme ise günümüzde üniversitelerde verilen eğitim ve öğretimle sağlanmaya çalışılmaktadır (Korukoğlu, 2003,83). Muhasebe eğitiminin temel hedefi, muhasebe mesleği ile ilgili bilgi ve becerilerin öğrencilere kazandırılmasıdır. Meslek yaşamında da muhasebe bilgi ve becerisinin yanı sıra elde edilen verileri doğru bilgiye dönüştürebilme ve bu doğru bilgileri yorumlayabilecek personel, nitelikli olarak tanımlanmaktadır. Muhasebe eğitimi ile bireyin; işletmede alınacak kararlarda kullanılacak geçerli bilgilerin belirlenmesi, toplanması, kaydedilmesi, kaydedilen bilgilerin kontrol edilmesi, raporlanması ve bu raporların analizinin yapılması sürecine ilişkin eğitilmesi ve eğitim sonucunda elde edilen deneyimle uygulama yapabilmesi amaçlanmaktadır. Muhasebe Eğitimi Değişim Komisyonu tarafından gerekli eğitim unsurları aşağıdaki gibi belirlenmiştir (Sundem ve William’ın çalışmasından aktaran; Kelly, Davey ve Haigh,1999, 327): • Konu bütünleşmesinin önemi ve işlevsel farklılaşmanın önlenmesi, • “Tek bir doğru cevap” sendromundan kaçınmak, • Nasıl öğrenileceğini öğrenmeye odaklanmak, • İletişim ve kişilerarası beceriler, • Pasif öğrenmeye karşı aktif öğrenme, • Teknoloji. 1980’lerin sonlarından bu yana, muhasebe eğitimi için değişime yönelik çok sayıda rapor yayınlanmıştır. Bu raporlarda, dinamik iş ortamında gereken bilgi, beceri ve nitelikleri etkin bir şekilde öğrenen mezunlar üretmek için muhasebe programlarına duyulan ihtiyaç vurgulanmaktadır. Bu sonuçlara ulaşmak için muhasebe eğitimi, öğrenciler arasında yüzeysel yaklaşımların aksine, derin öğrenme yaklaşımlarını teşvik etmelidir (Byrne ve Flood, 2005,112). Muhasebe mezunlarının ihtiyaç duyduğu yaygın becerileri kazanmaya odaklanan lisans ve lisansüstü muhasebe müfredatı boyunca örnek olay çalışmaları giderek daha fazla yer almalıdır. Örnek olay çalışması, teoriyi uygulamaya koyarak öğrencilerin belirli konuları daha iyi anlamalarına yardımcı olmalıdır. Örnek olay çalışmaları, mevcut çalışma materyali, biçimlendirici ve özetleyici değerlendirmelere dâhil edilmelidir. Farklı zorluk seviyelerine göre uyarlanmış örnek olayların aşamalı bir uygulama yaklaşımı yaygın becerilerin geliştirilmesi için uygun olacaktır (Reyneke ve Shuttleworth, 2018,148). Muhasebe fonksiyonları arasında artan bilgi teknolojisi yatırımı nedeniyle, neden muhasebe meslek çalışanları için ileri EYLÜL - EKİM 2019

139


MALİ

ÇÖZÜM

düzey bilgi teknolojisi bilgi ve becerilerine artan bir talep olduğunu anlamak zor değildir. Bazı çalışmalara göre ileri bilgi teknolojisi, bilgi birikimi, bilgi teknolojisi denetimi ve veri analitiği gibi beceriler muhasebe meslek çalışanları arasında sayıca azdır. Bu, muhasebe eğitimcilerinin mevcut muhasebe bilgi sistemi müfredatını gözden geçirmeleri ve mevcut müfredatın muhasebe öğrencilerine ileri düzeyde bilgi teknolojisi bilgisi ve becerileri ile donatmaları için yeterli olup olmadıklarını değerlendirmeleri ihtiyacını gerektirir. Bilgi Teknolojisi muhasebe fonksiyonlarında yoğun olarak kullanılmaktadır. Adli araçlar, XBRL, analitik ve veri madenciliği gibi teknolojiler, muhasebe ve denetim sektörlerinde yaygın olarak kullanılmaktadır. Bu nedenle, muhasebe öğrencilerinin, gelecekteki muhasebecilerin ve denetçilerin yüksek öğreniminde, özellikle muhasebe bilgi sistemi müfredatında, uygun teknoloji eğitimi almaları önemlidir (Pan ve Seow, 2016, 166-167). 1. AVRUPA BİRLİĞİ ÜLKELERİNDE MUHASEBE EĞİTİMİ Avrupa Birliği üye ülkelerinde muhasebe eğitimi; eğitim programlarının ve eğitim içeriklerinin değerlendirilmesi şeklinde iki açıdan ele alınabilir. Bu ülkelerdeki eğitim programlarının gözden geçirilmesi muhasebe eğitiminin işletme, muhasebe ve finans bölümlerinde verildiğini göstermektedir. Muhasebe eğitimi lisans düzeyinde 3-4 yıl sürmekte ve 3 yıllık programlarda 100-120 kredi, 4 yıllık programlarda ise 120-150 krediye karşılık dersler alınmaktadır (Karapınar, 2001, 211-231). Muhasebe eğitiminin içeriğini gözden geçiren çalışmalar, işletme bölümlerinde verilen muhasebe eğitiminde finansal (genel) muhasebe, yönetim muhasebesi ve finansal analiz derslerinin zorunlu olduğunu belirtmektedir. Muhasebe ve finans bölümlerinde ise işletme bölümünde zorunlu olarak verilen derslerin yanı sıra denetim ve muhasebe bilgi teknolojisi dersleri de zorunlu kılınmıştır (Karapınar, 2001: 211-231). Muhasebe eğitiminde ise görsel materyale başvurulmakta ve öğrencilerin aktif bir şekilde derse katılmaları sağlanmaktadır. Bir anlamda, öğretim elemanın tahta karşısına geçerek ders anlatması ortadan kalkmıştır. Bununla birlikte ekonomik, yasal ve teknolojik alanda meydana gelen gelişmeler muhasebe literatürüne yeni kavramların girmesine ve bu kavramların ders programlarında yer almasına neden olmuştur. Yönetim muhasebesi boyutunda incelenen bu kavramların tam zamanında üretim, hedef maliyetleme, entelektüel sermaye, toplam kalite yönetimi, transfer fiyatlaması, faaliyet tabanlı maliyetleme gibi kavramlar olduğu belirtilmektedir (Karapınar, 2001, 211-231). Bununla 140

EYLÜL - EKİM


MALİ

ÇÖZÜM

birlikte, literatürdeki mevcut çalışmalar, üye ülkelerdeki muhasebe eğitiminde işletme bilgi teknolojisi, matematik, istatistik, internet kullanımı, web tasarımı gibi konuların da okutulmakta olduğunu göstermektedir. Kısaca, üye ülkelerde muhasebe eğitiminde küreselleşen dünyadaki tüm gelişmeler ve değişiklikler dikkate alınmaktadır (Çürük ve Doğan, 2001, 284). 2. TÜRKİYE’DE MUHASEBE EĞİTİMİ Ülkemizde muhasebe eğitimi, ortaöğretim kurumlarında(ticaret meslek lisesi) ve yükseköğretimde önlisans, lisans, yüksek lisans ve doktora düzeyinde verilmektedir. Eğitim kurumlarının yanı sıra meslek kuruluşları, bazı kamu kurumları ile özel sektör yaşam boyu eğitim olarak değerlendirilebilecek eğitimler yapmaktadırlar. İlk olarak muhasebe eğitimi, örgün eğitim kurumları dışında Türkiye Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler ve Yeminli Mali Müşavirler Odaları Birliği’nin oluşturduğu Temel Eğitim ve Staj Merkezi (TESMER)1993 yılında faaliyete geçmiştir. İşletme ile ilgili finansal nitelikteki bilgilerin tam, doğru, tarafsız ve kaliteli bir şekilde sunulmasını sağlayabilecek muhasebe elemanlarına duyulan ihtiyacın gün geçtikçe arttığı bir ortamda muhasebe öğrencilerinin mesleki bilgi ve yeteneklerinin geliştirilmesi önemli hale gelmektedir. Kuşkusuz bu noktada öğrencilerin aldığı muhasebe eğitimi, temel belirleyici konumdadır. Bu çerçevede kaliteli eğitim, kaliteli muhasebeci, kaliteli muhasebe bilgisi ve etkin işletme kararı muhasebe eğitiminin önemi olarak ortaya çıkmaktadır (Daştan, 2009, 145). Çürük ve Doğan (2002), muhasebe eğitiminin kuruluşların ihtiyaçlarını karşılamasına yönelik olarak yapılan bir çalışmasında, Türkiye’deki üniversitelerde verilen muhasebe eğitiminin işletmelerin taleplerini tam olarak karşılar düzeyde olmadığına dair önemli veriler sunmaktadır. Muhasebe ders ve içeriklerinin verilme düzeylerinin üniversitelerce işletme taleplerini göz önüne alarak tekrar gözden geçirilmesi gerektiği sonucuna ulaşmıştır. Korukoğlu (1998) çalışmasında, işletmelerin üniversitelerden eğitim konusunda beklentilerini belirlemeye çalışmıştır. Üniversitelerde teorik bilgiden çok uygulamaya yönelik bilgiler verilmesi, muhasebe biliminin sürdürülmesi yönünde çalışmalara ağırlık verilmesi ve bu konuda yöneticilerin tecrübelerinden ve uygulamasından yararlanılması için seminer, konferans vb. bilimsel etkinlikler düzenlenmesine yönelik beklentiler ilgili çalışmada ortaya konulmaya çalışılmıştır. Her ne kadar Türkiye’deki üniversitelerin işletme bölümlerinin muhasebe ders programlarında bir birlik mevcut değilse EYLÜL - EKİM 2019

141


MALİ

ÇÖZÜM

de, yaygın olarak işletme bölümlerinde okutulmakta olan muhasebe dersleri şunlardır: Genel Muhasebe, Şirketler Muhasebesi, Maliyet Muhasebesi, Yönetim Muhasebesi, Bilgisayarlı Muhasebe, Finansal Tablolar Analizi, Vergi Hukuku ve Muhasebesi, Denetim-Revizyon ve Banka ve Sigorta Muhasebesi dersleridir. Türkiye’deki üniversitelerde verilmekte olan muhasebe eğitiminin en önemli özelliklerinden biri, İngiltere, Amerika, Avustralya gibi AngloSakson ülkelerindeki eğitimden farklı olarak, hukukî düzenlemelere, özellikle vergi kanunlarındaki hükümlere sıkı sıkıya bağlı şekilde veriliyor olmasıdır (Çürük ve Doğan, 2001, 286) 3. ARAŞTIRMANIN AMACI, KAPSAMI VE YÖNTEMİ Bu çalışmanın amacı, muhasebe meslek mensuplarının istihdam edeceği personele yönelik yükseköğretim kurumlarında önlisans ve lisans düzeyinde aldıkları muhasebe eğitiminden beklentilerini tespit etmek ve istihdam ettiği personelin yine yükseköğretim kurumlarında önlisans ve lisans düzeyinde aldıkları derslerle ilgili bilgilerinin beklentilerini karşılayabilme düzeyinin belirlenmesidir. Ayrıca bu çalışmada, elde edilen sonuçların yardımıyla, yükseköğretim kurumlarında muhasebe alanına yönelik olarak verilen derslerin etkinliği de belirlenmeye çalışılmıştır. Araştırmanın ana kütlesini, Mersin ilinde serbest olarak hizmet vermekte olan muhasebe meslek mensupları (serbest muhasebeci, serbest muhasebeci mali müşavir, yeminli mali müşavir) oluşturmaktadır. Araştırmanın ana kütlesini, Mersin ilinde hizmet veren Mersin SMMMO’ya kayıtlı 1.430 muhasebe meslek mensubu faaliyet göstermektedir. Toplam evren içerisinde çalışmaya katılacak grubun belirlenmesinde basit tesadüfî örnekleme yöntemi kullanılmıştır. Çalışmalar sonucunda toplam 202 cevap alınıştır. Gerek yüz yüze görüşmelerde gerekse internet anketi ile verilen yanıtlardan 26 anket uygulaması verilen cevapların tutarsız olması, cevapların tamamının aynı seçenek veya eksik veri olması gibi nedenlerden dolayı çıkarılmıştır. 157 adet anket yüz yüze görüşmelerden ve 19 adet anket ise internet ortamından sağlanmış ve toplamda 176 anket değerlendirmeye alınmıştır. Bu çalışmada ana kütle için gerekli örnek sayısı Moser ve Kalton (1979) tarafından örnek büyüklüğünün tespitinde kullanılması öngörülen aşağıdaki formüller yardımı ile tespit edilmiştir (Moser ve Kalton’un çalışmasından aktaran, Çürük ve Doğan, 2002, 111). Formül 1: 142

EYLÜL - EKİM


MALİ

ÇÖZÜM

n= Sonsuz Popülasyon İçin Hesaplanan Örneklem Sayısı x= Popülasyondaki Değişim S.E(p)= Standart Hata Formül 2: n’= Düzenlenmiş Örneklem Sayısı n= Sonsuz Popülasyon İçin Hesaplanan Örneklem Sayısı N= Ana Kütle Büyüklüğü Bu formülde, n sınırsız popülâsyonda gereken örnek sayısını göstermektedir. (x) ise olayın meydana gelme ihtimalini, 1-x ise olayın meydana gelmeme ihtimalini temsil etmektedir. Popülâsyon değişim değeri bilinmediğinde bunun 0,50 olarak alınması genel kabul görmektedir. S.E(p) ise çalışmanın standart hata değeri olup, bu çalışmada 0,05 olarak alınmıştır. Bu varsayımlara göre;

Ana kütle büyüklüğünün bilinmesi durumunda ise düzenlenmiş örneklem sayısının yeniden hesaplanması gerekmektedir. Çalışmada ana kütle büyüklüğü (Mersin ilindeki muhasebe meslek mensubu sayısı) 1428 olduğuna göre; düzenlenmiş örneklem sayısı:

Çalışmada ulaşılan meslek mensubu sayısı ise 176 olup, gerekli örneklem sayısından oldukça fazladır. H0 (1): İş tecrübesine göre işe alım sürecindeki beklentiler arasında farklılık yoktur. H0 (2): İş tecrübesine göre işe alınan personel arasında yeterlilikleri açısından farklılık yoktur. Araştırmada “Tanımlayıcı Araştırma Modeli” tercih edilmiştir. Bu model, bir problemle ilgili durumları, değişkenleri ve değişkenler arasındaki ilişkileri tanımlamaya yönelik olarak gerçekleştirilen bir araştırma modelidir. Bu araştırmada sorular iki grupta yer almaktadır. Birinci grup sorularda, Mersin ilindeki muhasebe meslek mensuplarının istihdam edeceği muhasebe EYLÜL - EKİM 2019

143


MALİ

ÇÖZÜM

personelinden beklentileri, ikinci grup sorularla ise istihdam edilen personellerin muhasebe bilgi / eğitim düzeyi hakkındaki görüşleri tespit edilmeye çalışılmıştır. 4. VERİ TOPLAMA ARACI Araştırmada veri toplama aracı olarak anket çalışması yapılmıştır. Anket çalışması yüz yüze görüşme ve internet anketi yoluyla gerçekleştirilmiştir. İnternet anketleri için elektronik ortama aynı anket soruları aktarılmış ve meslek mensuplarının e-posta adreslerine anket linki gönderilerek katılım sağlamaları istenmiştir.Yüz yüze görüşmelerde Mersin SMMMO tarafından düzenlenen eğitim, seminer gibi etkinliklere katılan meslek mensuplarına seminer salonunda uygulanan anketler ile hedef kitle içerisinden rastgele seçim yapılmıştır. Ayrıca meslek mensuplarının ofisleri de rastgele ziyaret edilerek çalışmamıza destek vermeleri istenmiş ve olumlu cevap veren kişilere anket uygulaması gerçekleştirilmiştir. Anket ile muhasebe meslek mensuplarına, demografik bilgilerine yönelik sorular (yaş, cinsiyet, eğitim düzeyi vb.), istihdam sürecinde alınacak muhasebe personelinin taşıması gereken özellikleri ve istihdam edildikten sonra muhasebe dersleri ile ilgili bilgi düzeylerini belirlemeye yönelik sorular sorulmuştur.

144

5. BULGULAR VE DEĞERLENDİRME Toplanan veriler SPSS (Statistical Package for Social Science) programı kullanılarak değerlendirilmiştir. Analiz sonucunda elde edilen bilgiler tablolar halinde sunulup yorumlanmıştır. Yapmış olduğumuz çalışmada birebir görüşme ve mali müşavirler odasından alınan mail sistemine elektronik ortamda anket forma dosyası gönderilmiş olup geri gelen sonuçlara göre istidam edilen personelden beklentiler ve bu personellerle ilgili yeterlilikler hakkındaki ölçeklerin güvenirlilik analizi % 81,5 çıkmıştır. % 80’ın üzerinde çıkan Cronbach’s Alpha katsayısı, güvenirliliğin yüksek olduğunu ifade etmektedir. Araştırma sonuçlarına göre elde edilen veriler ve durum değerlendirmeleri anket sorularına göre sırasıyla yer almaktadır. Güvenilirlik analizi sonuçlarını ankete verilen cevapların iki değişik seçenekle olmasında dolayı ayrı ayrı incelediğimizde hem yüz yüze görüşmelerden elde edilen verilerin hem de internet anketi ile elde edilen verilen Cronbach’s Alpha katsayısı %70’in üzerinde çıkmıştır. Birebir görüşmelerde 157 katılıma göre alınan sonuca göre %81,7, internet anketi ile yapılan görüşmelerde ise %71,3 çıkmıştır. EYLÜL - EKİM


MALİ

ÇÖZÜM

5.1. Araştırmanın Evreni ile İlgili Demografik Veriler Tablo 1. Araştırmaya katılan SMMM ve YMM Dağılımı Mesleki Unvan

Frekans

Yüzde

Yüz yüze Görüşme (sayı)

E-Posta

SMMM YMM Toplam

172 4 176

97,70 2,30 100,00

153 4 153

19 0 19

Tablo sonuçlarından da görüldüğü üzere çalışmaya katılan meslek mensuplarının yaklaşık % 97,70’lik kısmı Serbest Muhasebeci Mali Müşavir (SMMM)’lerden oluşmaktadır. Uygulamaya katılan meslek mensuplarına detaylı bakıldığında yeminli mali müşavirlerin tamamı ile yüz yüze görüşme sonucu uygulamaya katılım sağlanmıştır. İnternet ortamında doldurulan anketlerde ise katılımcıların tamamının SMMM olduğu görülmektedir. Araştırmaya katılan muhasebe meslek mensuplarının % 31,8’inin 31-40 yaş aralığında, % 25’inin 41-50 yaş aralığında yine %25’inin 51 ve üstü yaş aralığında olduğu görülmüştür. % 18,2’lik kısım ise 21-30 yaş aralığında yer almaktadır. Uygulamaya yüz yüze görüşme ile katılan meslek mensuplarının %80’lik kısmı 30 yaş ve üzeri iken, internet ortamında katılan meslek mensuplarının ise %90’lık kısmı 30 yaş ve üzeri görünmektedir. Araştırmaya katılan kişilerin % 43’ü 16 ve daha fazla yıl mesleki tecrübeye sahip olduğunu belirtmiştir. 6-10 yıl ve 11-15 yıl tecrübeye sahip olduğunu ifade eden kesimlerin payları % 18’er olmuştur. % 17’si 2-5 yıl tecrübeye, % 4’ü ise 0-1 yıl tecrübeye sahiptir. Yüz yüze görüşme ile katılan meslek mensuplarının %80’lik kısmı 6 yıl ve üzeri tecrübeye sahip iken, internet ortamında katılan kişilerin %85’i 6 yıl ve üzeri tecrübeye sahiptir. İki grupta da en yüksek pay 16 yıl ve üstü gruba aittir (yüz yüze %47, elektronik %54). Meslek mensuplarının % 73’ünün erkek, % 27’sinin kadın olduğu görülmektedir. İnternet ortamında ankete katılan meslek mensuplarından %10’u kadın, %90’ı erkek, yüz yüze ankete katılan mensupların ise %30’u kadın, %70’i ise erkektir. Araştırmaya katılan meslek mensuplarının % 86’sı lisans, % 14’ü lisansüstü öğrenim mezunu olduğunu belirtmiştir. Araştırmamıza katılan meslek mensuplarının % 87’si kendi ofisinde hizmet vermektedir. % 13’ü ise bağımlı hizmet verdiğini ifade etmiştir. Yüz yüze görüşme ile anket uygulamasını gerçekleştirilen meslek mensuplarının %12’si lisansüstü öğrenim, internet ortamında katılanların EYLÜL - EKİM 2019

145


MALİ

ÇÖZÜM

ise %10’u lisansüstü öğrenim mezunudur. Yüz yüze uygulayıcıların %86’sı, internet ortamında uygulamaya katılanların ise %85’i bağımsız olarak kendi ofisinde hizmet vermektedir. Tablo 2. Araştırmaya Katılan Meslek Mensuplarının Çalıştırdığı Personel Sayısı Çalışan Sayısı 1-5 6-10 11-15 16 ve üstü Toplam

Frekans

Yüzde

118 39 13 6 176

67,0 22,1 7,5 3,4 100,0

Çalışmaya katılan meslek mensuplarının % 67’sinde 1-5 arası, % 22,1’inde 6-10 arası, % 7,5’inde 11-15 arası, %3,4’ünde 16 ve üstü personel çalışmaktadır. Müşteri olarak ifade edeceğimiz mükellef sayılarına bakıldığında ise, yaklaşık % 24’ü 100-150 arası mükellefe sahip iken % 44’lük kesim 0-50 mükellef aralığında olduğunu beyan etmiştir (0-25: % 22, 26-50: % 22). Her iki grup anket katılımcıları açısından mükellef sayılarının yaklaşık %65’lik kısmı 75 ve altı durumundadır (Yüz yüze %66, internet %67). Elde edilen gelir açısından ise % 41’lık bir kesimin 4.001 - 8.000 TL gelir aralığında olduğu, % 20’lik grubun ise 8.001 TL – 10.000 TL gelir aralığında olduğu belirtilmiştir. İnternet ortamında ankete katılanların yaklaşık %48’i, yüz yüze katılımcıların ise %40,1’i 4.001 – 8.000 TL arası gelire sahiptir.

146

5.2. İstihdam Süreci İle İlgili Bulgular Anketin ikinci bölümünde çalışmaya katılan meslek mensuplarının, istihdam edilecek personel ile ilgili bakış açıları analiz edilmeye çalışılmıştır. Bunun için 12 farklı soru 5’li likert ölçeği şeklinde sorulmuş, 1’den 5’e kadar cevap vermeleri istenmiştir. Sorulara 1- Kesinlikle Katılmıyorum, 2-Katılmıyorum, 3-Ne Katılıyorum Ne Katılmıyorum, 4-Katılıyorum ve 5- Kesinlikle Katılıyorum şeklinde cevap vermeleri istenmiş ve aşağıdaki tablolarda yer alan sonuçlar elde edilmiştir. Soru 1: “İşe alınacak kişinin not ortalaması önemlidir.” sorusuna % 50 Katılıyorum, % 19,3 Kesinlikle Katılıyorum, % 15,9 ise Katılmıyorum cevabını vermiştir. Yüz yüze katılımcıların % 52’lik kısmı, internet ortamı katılımcılarının ise %36’sı Katılıyorum cevabını vermiştir. EYLÜL - EKİM


MALİ

ÇÖZÜM

Tablo 3. İşe Alımda Not Ortalamasının Önemliliği Kesinlikle Katılmıyorum Katılmıyorum Ne Katılıyorum Ne Katılmıyorum Katılıyorum Kesinlikle Katılıyorum Toplam

Frekans

Yüzde

16 28 10 88 34 176

9,1 15,9 5,7 50,0 19,3 100,0

Soru 2: “İşe alınacak kişinin tanıdık olması veya referans yoluyla kabul edilmiş olması önceliklidir” sorusuna, % 46,6 Katılıyorum, % 18,2 Kesinlikle Katılıyorum ve % 18,2 ise Katılmıyorum cevabını vermiştir. Yüz yüze katılımcıların % 45’i, internet ortamı katılımcılarının ise %58’i Katılıyorum cevabını vermiştir. Tablo 4. İstihdamda Referans Etkisi Kesinlikle Katılmıyorum Katılmıyorum Ne Katılıyorum Ne Katılmıyorum Katılıyorum Kesinlikle Katılıyorum Toplam

Frekans

Yüzde

22 32 8 82 32 176

12,5 18,2 4,5 46,6 18,2 100,0

Soru 3: “İşe alınacak kişinin sadece muhasebe derslerinde başarılı olması yeterlidir.” sorusuna, % 54,5 Katılmıyorum, % 13,6 ise Katılıyorum cevabını vermiştir. Bu soruya toplamda % 72,7’lik kesim istihdam edeceği personelin sadece muhasebe dersi başarısının önemli olmadığını bunun yanı sıra talep ettikleri diğer özelliklere de sahip bir personele ihtiyaç duydukları konusunda dikkat oluşturmuştur. Bu soruda ise yüz yüze katılımcıların % 53’ü, internet ortamı katılımcılarının %68’i Katılmıyorum cevabını vermiştir.

EYLÜL - EKİM 2019

147


MALİ

ÇÖZÜM

Tablo 5. İşe Alımda Muhasebe Dersinin Başarı Etkisi Kesinlikle Katılmıyorum Katılmıyorum Ne Katılıyorum Ne Katılmıyorum Katılıyorum Kesinlikle Katılıyorum Toplam

Frekans

Yüzde

32 96 10 24 14 176

18,2 54,5 5,7 13,6 8,0 100,0

Soru 4: “İşe alınacak kişinin erkek ya da kadın olması önemlidir.” sorusuna toplamda % 70,4’lük kesim (29,5 + 40,9) katılmadığına dair görüş bildirmiştir. % 12,5 ise kesinlikle katılıyorum cevabını vermiştir. Yüz yüze katılımcıların bu soruda Kesinlikle Katılmıyorum ve Katılmıyorum cevap toplamları % 70’i bulurken, internet ortamı katılımcılarının ise %65’i bu grupta cevap vermiştir. Tablo 6. İşe Alımda Cinsiyetin Önemi Kesinlikle Katılmıyorum Katılmıyorum Ne Katılıyorum Ne Katılmıyorum Katılıyorum Kesinlikle Katılıyorum Toplam

Frekans

Yüzde

52 72 20 10 22 176

29,5 40,9 11,4 5,7 12,5 100,0

Soru 5: “İşe alınacak kişinin bu mesleği tercih etmesinin nedenleri önemlidir.” sorusuna ise ankete katılanların % 81,9’u katılıyorum cevabını vermiştir. Bu da personel istihdamında meslek hayatında ilerleme düşüncesine sahip olan kişilerin öncelikli olduğu açıkça görülmektedir. Yüz yüze katılımcıların Katılıyorum ve Kesinlikle Katılıyorum cevapları toplamı % 84’lük kısmı oluştururken, internet ortamı katılımcılarında bu oran %68’lik kısmı oluşturmaktadır.

148

EYLÜL - EKİM


MALİ

ÇÖZÜM

Tablo 7. İşe Alımda Mesleği Tercih Sebebi Etkisi Frekans

Yüzde

Kesinlikle Katılmıyorum 6 3,4 Katılmıyorum 16 9,1 Ne Katılıyorum Ne Katılmıyorum 10 5,7 Katılıyorum 80 45,5 Kesinlikle Katılıyorum 64 36,4 Toplam 176 100,0 Soru 6: “İşe alınacak kişinin mesleki tecrübesi olması önemlidir.” sorusuna, Katılıyorum ve Kesinlikle Katılıyorum cevabı verenlerin toplamı % 63,7’dir. % 21,5 ise Katılmıyorum şeklinde görüş belirtmiştir. Yüz yüze ve internet katılımcılarının Katılıyorum ve Kesinlikle Katılıyorum cevaplarına toplam cevap verenler tablosuyla paralellik gösterdiği ve aralarında yine fazla bir farklılık olmadığı görülmektedir. Tablo 8. İşe Alımda Mesleki Tecrübenin Etkisi Frekans

Yüzde

Kesinlikle Katılmıyorum

10 5,7 Katılmıyorum 38 21,5 Ne Katılıyorum Ne Katılmıyorum 16 9,1 Katılıyorum 70 39,8 Kesinlikle Katılıyorum 42 23,9 Toplam 176 100,0 Soru 7: “İşe alınacak kişinin lisans mezunu olması tercih sebebidir.” sorusuna % 37,5 Katılıyorum, % 30,7 Katılmıyorum, % 13,6 Kesinlikle Katılmıyorum cevabını vermiştir. Bu sonuçlar, meslek mensuplarının lisans mezunlarını çalıştırma isteği karşısındaki tutumunu ortaya koymaktadır. Yüz yüze katılımcıların toplamda %45’i Kesinlikle Katılmıyorum ve Katılmıyorum cevabını, %41’i ise olumlu cevap vermiştir. İnternet ortamı katılımcılarının ise %32’si Kesinlikle Katılmıyorum ve Katılmıyorum cevabını, %47’si ise olumlu cevap vermiştir.

EYLÜL - EKİM 2019

149


MALİ

ÇÖZÜM

Tablo 9. İşe Alımda Lisans Mezunu Tercihi Frekans

Yüzde

Kesinlikle Katılmıyorum

24 13,6 Katılmıyorum 54 30,7 Ne Katılıyorum Ne Katılmıyorum 22 12,5 Katılıyorum 66 37,5 Kesinlikle Katılıyorum 10 5,7 Toplam 176 100,0 Soru 8: “İşe alınacak kişinin önlisans mezunu olması yeterlidir.” sorusuna ise, % 34,1 Katılıyorum, %31,8 Katılmıyorum cevabını vermiştir. Yüz yüze ve internet ortamı katılımcılarının Kesinlikle Katılmıyorum ve Katılmıyorum cevapları %46’sını oluşturmaktadır. Tablo 10. İşe Alımda Önlisans Mezunu Tercihi Frekans Kesinlikle Katılmıyorum

Yüzde

26 14,8 Katılmıyorum 56 31,8 Ne Katılıyorum Ne Katılmıyorum 28 15,9 Katılıyorum 60 34,1 Kesinlikle Katılıyorum 6 3,4 Toplam 176 100,0 Soru 9: “İşe alınacak kişinin bilgisayarlı muhasebe programlarından herhangi birisini kullanabiliyor olması önemlidir.” sorusuna, % 89’a yakın bir oranda katılıyorum ve kesinlikle katılıyorum cevabı alınmıştır. Bu yüksek oran, muhasebe işlemlerinin elektronik ortamda yapıldığını ve paket programların kullanılmasına yönelik tecrübeli personelin tercih edildiğini göstermektedir. Burada yüz yüze ve internet ortamı katılımcılarının olumlu cevap toplamları genel ortalama ile aynı olduğu görülmektedir.

150

EYLÜL - EKİM


MALİ

ÇÖZÜM

Tablo 11. İşe Alımda Meslek Muhasebe Paket Programları Bilgisinin Etkisi Kesinlikle Katılmıyorum Katılmıyorum Ne Katılıyorum Ne Katılmıyorum Katılıyorum Kesinlikle Katılıyorum Toplam

Frekans

Yüzde

2 14 6 94 60 176

1,1 8,0 3,4 53,4 34,1 100,0

Soru 10: “Yeni mezunlar işe alımda önceliklidir.” sorusuna, % 38,6 Katılmıyorum, % 35,2 Katılıyorum cevabı vermiştir. Yeni mezun tercihi ile ilgili cevaplarda internet anketi katılımcılarının %50’si Katılmıyorum derken, yüz yüze görüşme ile ankete katılanların yaklaşık %36’şarlık kısmı Katılmıyorum ve Katılıyorum cevaplarını tercih etmiştir. Tablo 12. Yeni Mezunların Tercihi Kesinlikle Katılmıyorum Katılmıyorum Ne Katılıyorum Ne Katılmıyorum Katılıyorum Kesinlikle Katılıyorum Toplam

Frekans

Yüzde

10 68 18 62 18 176

5,8 38,6 10,2 35,2 10,2 100,0

Soru 11: “İşe alınacak kişinin ofis programlarını kullanabiliyor olması önemlidir.” sorusuna, toplam da % 88,6 Katılıyorum ve Kesinlikle Katılıyorum cevabını vermiştir. Burada internetten katılım sağlayanların tamamı Katılıyorum ve Kesinlikle Katılıyorum cevabını vermiştir.

EYLÜL - EKİM 2019

151


MALİ

ÇÖZÜM

Tablo 12. Ofis Programları Kullanım Becerisi Kesinlikle Katılmıyorum Katılmıyorum Ne Katılıyorum Ne Katılmıyorum Katılıyorum Kesinlikle Katılıyorum Toplam

Frekans

Yüzde

8 8 4 96 60 176

4,5 4,5 2,3 54,5 34,1 100,0

Soru 12: “İşe alınacak kişinin iyi bir yabancı dil bilgisine sahip olması tercih sebebidir.” sorusuna % 37,5 Katılmıyorum, % 26,1 Katılıyorum, % 19,3 Ne Katılıyorum Ne Katılmıyorum, % 6,8 Kesinlikle Katılıyorum ve % 10,2 Kesinlikle Katılmıyorum cevabını vermiştir. Bu soruya verilen cevaplardan yabancı dil bilgisi ve talebinin yapılan işler göz önüne alındığında geri planda kaldığı çıkarımı yapılabilir. Yüz yüze katılımcılar ile internet anketi katılımcılarını ele aldığımızda ise benzer ortalamalar ortaya çıkmıştır. 5.3. İstihdam Edilen Personelin Üniversite Eğitiminde Aldığı Derslere Yönelik Bulgular ve Değerlendirmeler İstihdam edilen personelin üniversite eğitimi boyunca aldığı derslerle ilgili yeterlilik düzeyine ilişkin yapılan değerlendirmelere yönelik 13 soru sorulmuştur. Bu sorular, ağırlıklı olarak üniversitelerin muhasebe bölümü alan dersleri temelinde oluşturulmuştur. Bu sorularla meslek mensuplarının bu konulardaki görüşleri hakkında fikir elde edilmeye çalışılmıştır. Soru 1: “Üniversite eğitimi sırasında aldıkları muhasebe eğitimi yeterlidir” ifadesine, toplamda % 38,6 Katılmıyorum, % 30,7 Katılıyorum cevabı vermiştir. Bu cevaplardan üniversitedeki muhasebe eğitimi yeterliliğinin meslek mensupları tarafından tam anlamıyla olumlu karşılanmadığı çıkarımı yapılabilir. Yüz yüze görüşme yapılan meslek mensuplarının cevapları genel ortalamaya yakınken, internet ortamında cevap veren katılımcıların yarısı olumsuz cevap vermiştir.

152

EYLÜL - EKİM


MALİ

ÇÖZÜM

Tablo 13. İstihdam Edilen Personelin Üniversite Muhasebe Eğitim Yeterliliği Frekans

Yüzde

20 68 16 54 18 176

11,4 38,6 9,1 30,7 10,2 100,0

Kesinlikle Katılmıyorum Katılmıyorum Ne Katılıyorum Ne Katılmıyorum Katılıyorum Kesinlikle Katılıyorum Toplam

Soru 2: “İstihdam edilen personel, genel (finansal) muhasebe konularına hâkimdir” ifadesine, % 46,6 Katılıyorum, % 33 ise Katılmıyorum cevabını vermiştir. Yüz yüze görüşme yapılan meslek mensuplarının cevapları genel ortalamaya yakınken, internet ortamında cevap veren katılımcılarda olumsuz cevap daha fazladır. Tablo 14. Genel Muhasebe Konularına Hâkimdir Kesinlikle Katılmıyorum Katılmıyorum Ne Katılıyorum Ne Katılmıyorum Katılıyorum Kesinlikle Katılıyorum Toplam

Frekans

Yüzde

10 58 16 82 10 176

5,7 33,0 9,1 46,6 5,7 100,0

Soru 3: “İstihdam edilen personel, vergi mevzuatında yer alan beyanname ve formları kolaylıkla hazırlayabilmektedir” ifadesine, % 5,7 Kesinlikle Katılmıyorum, % 47,7 Katılmıyorum cevabını vermiştir. Katılıyorum cevabı verenlerin yüzdesi % 36,4’dür. Yüz yüze görüşme yapılan meslek mensuplarının cevaplarına istinaden yine internet ortamında cevap veren katılımcılarda olumsuz cevap daha fazladır. Burada internetten anket sorularını cevaplayan katılımcıların toplamda %75’e yakını Kesinlikle Katılmıyorum ve Katılmıyorum cevaplarını vermiştir.

EYLÜL - EKİM 2019

153


MALİ

ÇÖZÜM

Tablo 12. Beyanname ve Formları Hazırlayabilme Yeterliliği Kesinlikle Katılmıyorum Katılmıyorum Ne Katılıyorum Ne Katılmıyorum Katılıyorum Kesinlikle Katılıyorum Toplam

Frekans

Yüzde

10 84 12 64 6 176

5,7 47,7 6,8 36,4 3,4 100,0

Soru 4: “İstihdam edilen personel vergi mevzuatına göre dönem sonu işlemlerini yapabilmektedir.” İfadesine % 59,1 olumsuz cevap vermiş (% 11,4 Kesinlikle Katılmıyorum, % 47,7 Katılmıyorum), % 29 ise Katılıyorum cevabını vermiştir. İnternet ortamında cevap veren katılımcılarda olumsuz cevabın daha fazla olduğu görülmektedir. Soru 5: “İstihdam edilen personel Maliyet Muhasebesi konuları hakkında yeterli bilgiye sahiptir” ifadesini büyük çoğunluk olumsuz ve ne katılıyorum ne katılmıyorum şeklinde cevaplamıştır. % 39,8 Katılmıyorum, % 13,6 Kesinlikle Katılmıyorum olarak cevaplarken, % 26,1 ise işe alınan personelin maliyet muhasebesi konularını bildiği yönünde cevap vermiştir. Tablo 13. Maliyet Muhasebesi Bilgi Yeterliliği Kesinlikle Katılmıyorum Katılmıyorum Ne Katılıyorum Ne Katılmıyorum Katılıyorum Kesinlikle Katılıyorum Toplam

Frekans

Yüzde

24 70 24 46 12 176

13,6 39,8 13,6 26,1 6,8 100,0

Soru 6: “İstihdam edilen personel, şirket kuruluş işlemleri ile ilgili yeterli düzeyde muhasebe bilgisine sahiptir.” İfadesine, % 36,4 Katılmıyorum, % 42 ise Katılıyorum cevabı vermiştir. Soru 7: “İstihdam edilen personel, mali tablolar analiz teknikleri hakkında yeterli bilgiye sahiptir.” İfadesine, % 40,9 Katılmıyorum ve % 9,1 Kesinlikle 154

EYLÜL - EKİM


MALİ

ÇÖZÜM

Katılmıyorum, % 31,8 Katılıyorum, % 6,8 Kesinlikle Katılıyorum cevabı vermiştir. Soru 8: “İstihdam edilen personel, dış ticaret işlemleri muhasebesi hakkında yeterli bilgiye sahiptir.” İfadesine, % 44,3 Katılmıyorum, % 11,4 Kesinlikle Katılmıyorum cevap vermiştir. % 14,8 ne katılıyorum ne katılmıyorum cevabı verirken % 27,3 ise istihdam edilen personelin dış ticaret işlemleri ve bu işlemlerin muhasebe kayıtları hakkında yeterli bilgiye sahip olduklarını ifade etmişlerdir. Soru 9: “İstihdam edilen personel, Türkiye Muhasebe Standartları hakkında yeterli bilgiye sahiptir.” ifadesine çoğunluk Katılıyorum cevabını vermiştir (% 45,5). Katılmıyorum ve Kesinlikle Katılmıyorum cevabı verenlerin oranı ise % 39’dur. Soru 10: “İstihdam edilen personel, Türkiye Denetim Standartları hakkında yeterli bilgiye sahiptir.” ifadesine, % 45,5 Katılıyorum, % 41 ise Katılmıyorum ve Kesinlikle Katılmıyorum cevabını vermiştir. Soru 11: “İstihdam edilen personel, vergi mevzuatına hâkim değildir.” şeklindeki ifade, anketle ilgili doğruluğu ve farkındalığı ölçebilmek amacıyla sorulmuştur. Yaklaşık % 44’ü Katılıyorum, % 37,5’i Katılmıyorum cevabını vermiştir. Burada vergi mevzuatını içeren üçüncü ve dördüncü sorulara verilen cevaplar kontrol edildiğinde bir paralellik görülmektedir. Örneğin, vergi mevzuatında yer alan beyanname ve formları kolaylıkla hazırlayabilmektedir ifadesine çoğunluk katılmıyor iken; mevzuata hâkim değildir sorusuna çoğunluk Katılıyorum cevabını vermiştir. Soru 12:“İstihdam edilen personel bilgisayarlı muhasebe kullanım becerisi hakkında yeterli bilgiye sahiptir.” ifadesine % 54,5 Katılıyorum, % 26 Katılmıyorum, % 10 ise ne katılıyorum ne katılmıyorum cevabını vermiştir. Bilgisayarlı muhasebe kullanımı sorusunda her iki grup katılımcının da büyük oranda olumlu cevap verdiği görülmektedir. Soru 13: “İstihdam edilen personel inşaat muhasebesi konuları hakkında yeterli bilgiye sahiptir.” ifadesine % 54,5 olumsuz (% 10,2 Kesinlikle Katılmıyorum, % 44,3 Katılmıyorum), % 24 ise Katılıyorum cevap vermiştir. İstihdam edilen personelin üniversite eğitiminde aldığı derslere yönelik bulgular ve değerlendirmeler bölümünde, yüz yüze katılımcılar ile internet ortamında ankete cevap veren katılımcılar kıyaslandığında internet katılımcılarının istihdam edilen personelin üniversite aldıkları eğitimle ilgili derslerde istenen düzeyde olmadığına dair düşüncede olduğu, yüz yüze EYLÜL - EKİM 2019

155


MALİ

ÇÖZÜM

görüşmeye katılanların da genel ortalamadan biraz yüksek seviyede cevap verdikleri anlaşılmaktadır. 5.4. Demografik Gruplar Arası Karşılaştırma Yapılan araştırma sonuçlarında frekans dağılımları sonrası, anket uygulayıcılarının arasında verdikleri cevaplar arasında anlamlı bir farklılık olup olmadığını ortaya çıkarmak için öncelikle normallik dağılımı testi (Kolmogorov Smirnov Testi) uygulanmıştır. Tablonun Assymp.Sig. (2-tailed) (Anlamlılık) satırındaki değerler 0,000 çıkmıştır. İstatistiksel anlamlılık hesaplamalarında sınır değeri kabul edilen 0,05’den küçük olması değişkenlerimizin dağılımlarının normal olmadığını göstermektedir. Araştırma verileri normal dağılıma uymadığı için ve karşılaştırılacak grup sayısı 2’den büyük olduğu için parametrik olmayan testlerden Kruskal Wallis H testi uygulamasına karar verilmiştir. Bu test parametrik testlerden One-Way Anova testinin eşdeğeri olarak ifade edilmektedir. Burada tek tür H0 hipotezi söz konusudur: H0 = k adet ana kütle aynı dağılıma sahiptir. H1 = En az bir ana kütle farklı dağılıma sahiptir. Anket uygulamasının genel bilgilerde yer alan yaş, iş tecrübesi, çalışan personel sayısı, mükellef sayısı ve aylık gelir bağımsız değişkenlerinin, ikinci ve üçüncü bölümde yer alan toplam 25 (12+13) ifadeye bakış açılarının farklı olup olmadığı Kruskal Wallis H testi ile analiz aşağıdaki tabloda özetlenmiştir.

156

EYLÜL - EKİM


MALİ

ÇÖZÜM

Tablo 14. Gruplar Arası İfadeler Farklılığı İncelenen Bağımsız Ölçütler Cinsiyet

Yaş

Tecrübe

Personel Sayısı

Mükellef Sayısı

Gelir

İşe Alımda Not Ortalamasının Önemliliği

H0*

H0

H0

H0

H1**

H1

İstihdamda Referans Etkisi

H0

H0

H1

H0

H0

H0

İşe Alımda Muhasebe Dersinin Başarı Etkisi

H0

H0

H0

H0

H1

H0

İşe Alımda Cinsiyetin Önemi

H0

H1

H0

H0

H0

H1

İşe Alımda Mesleği Tercih Sebebi Etkisi

H0

H0

H1

H0

H0

H0

İşe Alımda Mesleki Tecrübenin Etkisi

H0

H0

H0

H1

H1

H1

İşe Alımda Lisans Mezunu Tercihi

H0

H1

H0

H0

H0

H1

İşe Alımda Önlisans Mezunu Tercihi

H1

H0

H1

H1

H0

H1

İşe Alımda Meslek Bilgisayarlı Muhasebe Programı Bilgisinin Etkisi

H0

H1

H1

H0

H1

H0

Yeni Mezunların Tercihi

H1

H1

H0

H0

H0

H0

Ofis Programları Kullanım Becerisi

H0

H1

H1

H0

H0

H0

İşe Alınacak Kişinin İyi Bir Yabancı Dil Bilgisine Sahip Olması Tercihi

H0

H1

H0

H1

H1

H1

İstihdam Edilen Personelin Üniversite Muhasebe Eğitim Yeterliliği

H0

H1

H1

H1

H0

H1

İstihdam Edilen Personel Genel Muhasebe Konularına Hâkimdir

H0

H0

H0

H0

H1

H1

İstihdam Edilen Personel, Vergi Mevzuatında Yer Alan Beyanname ve Formları Hazırlayabilmektedir

H0

H0

H0

H0

H0

H1

EYLÜL - EKİM 2019

157


MALİ

ÇÖZÜM

İstihdam Edilen Personel Dönem Sonu İşlemlerini Yapabilmektedir

H0

H0

H1

H0

H0

H1

İstihdam Edilen Personelin Maliyet Muhasebesi Bilgi Yeterliliği

H0

H1

H0

H0

H0

H1

İstihdam Edilen Personelin Şirket Kuruluş İşlemleri İle İlgili Muhasebe Bilgisi Yeterliliği

H0

H1

H1

H0

H0

H1

İstihdam Edilen Personelin Mali Tablolar Analiz Teknikleri Yeterliliği

H0

H1

H1

H0

H0

H1

İstihdam Edilen Personelin Dış Ticaret İşlemleri Muhasebesi Hakkında Yeterliliği

H0

H0

H0

H0

H1

H1

Türkiye Muhasebe Standartları Yeterliliği

H0

H1

H0

H0

H0

H0

Türkiye Denetim Standartları Yeterliliği

H0

H1

H1

H0

H0

H1

İstihdam Edilen Personel, Vergi Mevzuatına Hâkim Değildir

H0

H0

H0

H0

H0

H0

İstihdam Edilen Personel Bilgisayarlı Muhasebe Kullanım Becerisi Hakkında Yeterli Bilgiye Sahiptir

H0

H0

H0

H0

H0

H1

İstihdam Edilen Personel İnşaat Muhasebesi Konuları Hakkında Yeterli Bilgiye Sahiptir

H0

H0

H0

H0

H0

H1

*H0 = Gruplar arasında ifadelere bakış açısından anlamlı farklılık yoktur. **H1 = Gruplar arasında ifadelere bakış açısından anlamlı farklılık vardır. Katılımcıların cinsiyetine göre ifadeler arasında karşılaştırma yapıldığında genellikle farklı bir anlam görülmemektedir. Sadece “önlisans mezunlarının işe alımında” ve “yeni mezun tercihinde” kadın ve erkek katılımcılar arasında anlamlı bir fark varken diğer ifadelerde kadın ve erkek katılımcılar açısından anlamlı bir farklılık görülmemektedir.

158

EYLÜL - EKİM


MALİ

ÇÖZÜM

Katılımcıların yaş gruplarına göre değerlendirme farklılıklarına bakıldığında, “işe alımda kişinin erkek ya da kadın olması tercih sebebi olması”, “işe alınacak kişinin lisans mezunu olması tercih sebebi olması”, “bilgisayarlı muhasebe programı bilgisinin olması”, “yeni mezun tercihi”, ofis programlarını kullanabiliyor olması”, “yabancı dile bilgisine sahip olması” beklentileri açısından anlamlı farklılık vardır. “Üniversitede aldığı muhasebe eğitiminin yeterliliği”, “maliyet muhasebesi bilgi yeterliliği”, “şirketlerin kuruluş işlemleri ile ilgili bilgi yeterliliği”, “mali tablo analiz teknikleri açısından yeterliliği”, “Türkiye Muhasebe Standartları” ve “Türkiye Denetim Standartları” bilgi yeterliliği açısından yaş gruplarına göre katılımcıların ifadelerinde yine anlamlı bir farklılık bulunmaktadır. Katılımcıların mesleki tecrübeleri açısından verdikleri yanıtlar karşılaştırıldığında, “işe alımda referans etkisi”, “işe alımda mesleği tercih etme nedeni”, “işe alınacak kişinin önlisans mezunu olması”, “bilgisayarlı muhasebe programı bilgisinin olması” ve “ofis programlarını kullanabiliyor olması” beklentileri açısından anlamlı farklılık vardır. “üniversitede aldığı muhasebe eğitiminin yeterliliği”, “dönem sonu işlemleri yapabilme yeterliliği”, “şirketlerin kuruluş işlemleri ile ilgili bilgi yeterliliği”, “mali tablo analiz teknikleri açısından yeterliliği” ve “Türkiye Denetim Standartları” bilgi yeterliliği açısından mesleki tecrübe gruplarına göre katılımcıların ifadelerinde yine anlamlı bir farklılık bulunmaktadır. Çalıştırdıkları personel sayısı açısından değerlendirildiğinde ise istihdam ederken “mesleki tecrübesinin olması”, “işe alınacak kişinin önlisans mezunu olması” ve “yabancı dile bilgisine sahip olması” beklentileri açısından anlamlı farklılık vardır. İstihdam edildikten sonraki aşamada ise sadece “üniversitede aldığı muhasebe eğitiminin yeterliliği” açısından çalıştırdıkları personel sayıları açısından katılımcıların ifadelerinde anlamlı bir farklılık bulunmaktadır. Mükellef sayıları açısından değerlendirme yapıldığında “işe alımda not ortalamasının önemli olması”, “işe alımda sadece muhasebe dersinin başarılı olması”, “işe alımda mesleği tercih etme nedeni”, “bilgisayarlı muhasebe programı bilgisinin olması” ve “yabancı dile bilgisine sahip olması” beklentileri açısından anlamlı farklılık vardır. İstihdam edilen personelin “genel muhasebe konularına hâkim olması” ve “dış ticaret işlemleri muhasebesine bilgisinin yeterliliği” açısından katılımcıların ifadelerinde anlamlı bir farklılık bulunmaktadır. EYLÜL - EKİM 2019

159


MALİ

ÇÖZÜM

Gelir grupları açısından ilgili ifadeler karşılaştırıldığında ise en çok anlamlı farklılığın burada karşımıza çıktığı görülmektedir. SONUÇ Anket yöntemine dayalı yaptığımız çalışmada; SMMM ve YMM unvanına sahip meslek mensuplarının çalıştırmak istedikleri personel ile ilgili beklentileri ve istihdam ettikleri personelin aldığı eğitimin yeterliliği üzerine görüşleri belirlenmeye çalışılmıştır. Bu amaçla anketin ilk bölümünde, demografik ve genel bilgiler; ikinci bölümünde, işe alım süreci ile ilgili dikkat edecekleri hususlar ve üçüncü bölümde ise istihdam edilen personelin muhasebe eğitim düzeyini anlamaya yönelik sorular sorulmuştur. İşe alım sürecinde meslek mensuplarının dikkat ettikleri hususlar arasında öncelikli olarak, iş başvurusu yapan personelin bilgisayarlı muhasebe programını kullanabilmesi gelmektedir. Muhasebe meslek mensuplarının % 90’a yakını bu seçeneğe olumlu yanıt vermiştir. Teknolojik gelişmelerden diğer sektörler gibi muhasebe sektörü de etkilenmiştir. Günümüzde mali olayların muhasebeleştirilmesi, raporlanması ve beyannamelerin hazırlanması gibi süreçlerin internet ortamında yapılmasından dolayı bilgisayarlı muhasebe bilgisine sahip, teknolojiyi bilen ve kullanabilen personele yönelik beklentiler artmaktadır. İstihdam edilen personellerin bilgisayarlı muhasebe kullanım becerisi ile ilgili soruya toplamda % 60’a yakın muhasebe meslek mensubu olumlu cevap vermiştir. Bu iki sorunun cevaplarına göre meslek mensuplarının bu konudaki beklentilerinin tam karşılanmadığı söylenebilir. Bu konuya paralel olarak sorulan, “işe alınacak personelin ofis programlarını kullanabiliyor olması önemlidir” sorusuna verilen cevaplardan ofis programlarının kullanılabilmesi ile ilgili beklentilerinin de yüksek olduğu (% 89) görülmektedir. Bu durum göz önüne alındığında, muhasebe bölümlerinde bilgisayar ve muhasebe paket programlarının öğretiminin artırılması gerektiği ifade edilebilir. Ayrıca bilgisayarlı muhasebe dersine ek olarak E-Defter, E-Beyanname gibi uygulamaların da ders olarak verilmesi ve bunun için de Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından yürütülen defter-beyan sisteminin de anlatılması gerekmektedir. İşe alım sürecinde öne çıkan bir diğer seçenek ise başvuruda bulunan kişinin o işi tercih nedeni meslek mensupları tarafından önemli görülmektedir. Meslek mensuplarının çoğunun muhasebe mesleğini öğrenmek isteyen ve bu alanda kendini geliştirmek isteyen kişileri tercih ettiği açıkça görülmektedir. 160

EYLÜL - EKİM


MALİ

ÇÖZÜM

Meslek mensupları tarafından dikkat edilen öncelikli diğer konular ise mesleki tecrübe, alınacak kişinin referansının olmasıdır. Kişinin not ortalaması önemli faktörken sadece muhasebe derslerinden başarılı olmaları ise tercih nedenlerinde alt sıralarda yer almaktadır. Araştırmaya katılan meslek mensupları arasında işe alınacak personelin ön lisans ya da lisans mezunu olması hemen hemen aynı oranda önemli görülürken, erkek ya da kadın olması ise önemli görülmemektedir. Ayrıca yabancı dil bilgisinin de istihdamda beklentiler arasında olmadığı görülmektedir. Anketin üçüncü bölümünde katılımcılara yönelik, istihdam edilen personelle ilgili eğitim kurumlarında verilen muhasebe dersleri temel alınarak durum değerlendirilmesi yapılması istenmiştir. Yüksek oranda başarılı görülen konular bilgisayarlı muhasebe, genel muhasebe ve şirketler muhasebesi derslerinden kaynaklanmaktadır. İstihdam edilen personelle ilgili yapılan değerlendirmede büyük çoğunluk, vergi mevzuatında yer alan beyanname ve formların hazırlanması, dönem sonu işlemlerinin yapılması konularında istenilen yeterlilikte olmadıklarını belirtmişlerdir. Ayrıca dış ticaret işlemleri muhasebesi, mali tablolar analizi, maliyet muhasebesi, inşaat muhasebesi konularında vergi ve dönem sonu işlemler kadar olmasa da beklenilen düzeyde olmadıkları sonucuna ulaşılmıştır. Türkiye Muhasebe Standartları ve Türkiye Denetim Standartlarını içeren konularda ise dengeli bir bakış açısının olduğu görülmektedir. Sektördeki durumun ve beklentilerin tespitinden sonra özellikle meslek yüksekokulları muhasebe ve vergi uygulamaları programlarında bu duruma yönelik güncellemeler yapmak, çıkan sonuçlar doğrultusunda derslerin uygulama konularını öğrencilere aktarabilmek, beklenti düzeyleri düşük çıkan derslerle ilgili başarıyı olumlu etkileyecektir. Sektördeki örneklerin incelenerek derslerin uygulama alanına aktarılması, böylelikle öğrencilerin bu uygulamaları analiz edebilmelerinin sağlanması ve sektörün isteklerine sahip olmalarının verdiği avantaj ile daha verimli bir iş hayatına hazırlanmaları sağlanmış olacaktır. Bunun yapılabilmesi için de üniversite sanayi işbirliği projelerinin somut hale dönüştürülerek, özellikle Serbest Muhasebeci ve Mali Müşavirler Odaları aracılığı ile sektör uygulamalarının derslerin uygulama saatlerinde belgeleri ile birlikte öğrencilerle paylaşılması gerekmektedir. Böylece öğrencilerin somut olarak konulara bakışı sağlanarak başarı düzeyleri geliştirilebilecektir. Anketin son bölümünde ise anketin genel bilgiler kısmında yer alan katılımcıların demografik özelliklerine göre ifadelere verdikleri yanıtlar EYLÜL - EKİM 2019

161


MALİ

ÇÖZÜM

arasında anlamlı bir farklılık olup olmadığı konusunda normal dağılım sağlanamadığı için Kruskal Wallis H testi yapılmıştır. Analiz sonucunda beklentiler açısından en çok “işe alınacak kişinin önlisans mezunu olması” ve “yabancı dile bilgisine sahip olması” ifadelerinde dört grupta anlamlı farklılık görünmektedir. “mesleki tecrübesinin olması” ve “bilgisayarlı muhasebe programı bilgisinin olması” ifadelerinde ise üçer grup tarafından anlamlı bir farklılık yorumuna rastlanmıştır. İstihdam edilen personellerle ilgili ifadelerde ise “üniversitede aldığı muhasebe eğitiminin yeterliliği” açısından dört grupta anlam farklılığı görülmektedir. KAYNAKÇA Byrne, M., ve Flood, B. (2005). A study of accounting students’ motives, expectations and preparedness for higher education. Journal of Further and Higher Education, 29(2), 111-124. Çürük, T. ve Doğan, Z. (2001). Muhasebe eğitiminin işletmelerin taleplerini karşılama düzeyi: Türkiye örneği. ODTÜ Gelişme Dergisi, 28 (3-4), s. 281310. Çürük, T., ve Doğan, Z. (2002). Muhasebe ders ve içeriklerinin verilme düzeyleri konusunda işletmelerin üniversitelerden taleplerinin tespitine ilişkin bir araştırma. Dokuz Eylül Üniversitesi İİBF Dergisi, 17(1), 107-126. Daştan, A. (2009). Karadeniz teknik üniversitesi İİBF ölçeğinde akademik görünüm ve muhasebe eğitiminin değerlendirilmesine yönelik bir araştırma. Muhasebe ve Finansman Dergisi, (42), 144-156. Gümüşoğlu, Ş., Serpil, Ü. ve Kestane Ö. (2010), Meslek yüksekokullarında eğitimin kalitesini artırmaya yönelik çabalar ve öğrenci gözüyle öğretim elemanlarının değerlendirilmesi İzmir meslek yüksekokulu örneği. TÜBAV Bilim Dergisi, 3 (2): 201-214. Kelly, M., Davey, H., ve Haigh, N. (1999). Contemporary accounting education and society. Accounting Education, 8(4), 321-340. Korukoğlu, A. (2003). Üniversite öğrencilerinin eğitimden beklentileri Ege Üniversitesi İİBF örneği. Süleyman Demirel Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, 8(1). Korukoğlu, A. (1998). İşletmelerde muhasebe eğitimi ve üniversitelerle işbirliği. Dokuz Eylül Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, 13(2).

162

EYLÜL - EKİM


MALİ

ÇÖZÜM

Pan, G., ve Seow, P. S. (2016). Preparing accounting graduates for digital revolution: A critical review of information technology competencies and skills development. Journal of Education for Business, 91(3), 166-175. Reyneke, Y., ve Shuttleworth, C. C. (2018). Accounting education in an open distance learning environment: case studies for pervasive skills enhancement. Turkish Online Journal of Distance Education, 19(3), 140-155. Şengel, S. (2011).Türkiye’de muhasebe meslek elemanı talebi üzerine bir araştırma. Muhasebe ve Finansman Dergisi, 50, 167-180.

EYLÜL - EKİM 2019

163


MALİ

29(155), 165-178

ÇÖZÜM

DERLEME MAKALE

SERMAYEDE VUKUA GELEN EKSİLMELERİN TİCARİ KAZANÇLAR AÇISINDAN DEĞERLENDİRİLMESİ EVALUATION OF DECRASES HAPPENING ON CAPITAL IN TERMS OF COMMERCIAL EARNINGS * Dr. Hakan BAY39 ** Dr. Zübeyir BAKMAZ40

ÖZ Kâr maksimizasyonu prensibi ile faaliyette bulunan ticari işletmeler her zaman bu amaçlarını gerçekleştirememektedirler. Ticari işletmeler, zararına satışlar veya olumsuz değerleme farkları gibi nedenlerle aktif sermaye unsurlarında kıymet azalışları yaşayabilmektedirler. Aynı şekilde ticari işletmelerin malvarlığı unsurlarında muhtelif sebeplerle fiziki eksilmeler de meydana gelmektedir. İşletme malvarlığının gerek değer olarak gerekse fiziki olarak eksilmesi, öz sermayede bir eksilişe yol açtığından, gelir ve kurumlar vergisi matrahını negatif yönde etkilemektedir. Çünkü ticari faaliyet sonucunda elde edilen gelirin miktarı, sermayede meydana gelen eksilmelerle (masraf ve zararla) azalır. Bu nedenle “ticari sermayede meydana gelen eksilme” kavramı, vergisel açıdan önem ve özellik arz etmektedir. Anahtar Sözcükler: Sermaye, Masraf, Zarar, Ticari İşletme, Ticari Kazanç. ABSTRACT Business organizations which are operating on the principal of profit maximization cannot always fulfill objective. Business organizations can experience value decrements due to the reasons like closeout sales or negative valuation differences on active capitals. Also, there are physical diminutions happening on asset elements of business organizations due to various reasons. The diminution of business assets for either value or physically causes a decrease in equity capital; it affects the income and corporate tax *39 * Dokuz Eylül Üniversitesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Maliye Bölümü, Mali Hukuk Anabilim Dalı, E-posta: hakan.bay@deu.edu.tr. https://orcid.org/0000-0001-9159-3259 ** 40 ** Vergi Müfettişi, E-posta: z.bakmaz@hotmail.com. https://orcid.org/0000-0002-2159-4106 Makale Geliş Tarihi: 20.05.2019 Yayın Kurulu Kabul Tarihi: 27.08.2019

EYLÜL - EKİM 2019

165


MALİ

ÇÖZÜM

base negatively. Because, the amount of income acquired as a result of a commercial activity decreases along with the diminutions (with cost and loss) happening on the capital. For this reason, the concept of “diminution occurring on commercial capital” bears importance and point in terms of taxation. Keywords: Capital, Cost, Loss, Business Organization, Commercial Earning. GİRİŞ Vergilendirmenin temeli mali güce dayanır. Türk Vergi Sisteminde bu gücün göstergeleri “gelir, servet ve harcama”dır (Arıkan, 2005, 155). Türk Gelir Vergisi Hukuku, mali güç göstergesi olarak geliri esas almıştır. Bu nedenle gelirin kaynakları olan emek, sermaye ya da emek ve sermaye karışımı unsurlardan doğan kazanç ve iratlar, gelir ve kurumlar vergisine tabi tutulmaktadır. Öte yandan Türk Gelir Vergisi Sistemi incelendiğinde, emek ve sermaye karışımı kaynaktan doğan ticari kazançların vergilendirilmesinde gelirin geniş tanımının (servet artışı teorisinin) kabul edildiği görülmektedir. Çünkü ticari kazançların vergilendirilmesinde bu kazancı doğuran sermayedeki yani gelirin kaynağındaki artışlar da gelir ve kurumlar vergisi matrahına dahil edilmektedir. Vergiye tabi ticari kazancın gelirin geniş tanımına göre tespit edilmesini sağlayan mekanizma ise hiç şüphesiz öz sermaye mukayesesidir. Sermaye kazançlarının vergilendirilmesinde gelirin geniş tanımının esas alınması, ticari sermayede vukua gelen eksilmelerin de masraf ve zarar olarak matrahtan indirilip indirilemeyeceği hususunun önem ve özellik arz etmesine neden olmaktadır. Bu çalışmanın amacı, ticari işletmenin aktifinde ya da envanterinde kayıtlı bulunan iktisadi kıymetlerde (ticari servet unsurlarında/ticari sermayede) vukua gelen eksilmelerin gelir vergilendirmesi açısından ne gibi sonuçlar doğurduğunun teorik ve pratik düzeyde ortaya konulmasına ilişkindir.

166

1. SERMAYEDE VUKUA GELEN EKSİLME DÜZENLEMESİNİN KAPSAM VE MAHİYETİ Türk Vergi Sisteminde “sermayede vukua gelen eksilme” kavramına 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun (GVK’nın) “Zararların Kârlara Takas ve Mahsubu” başlıklı 88’inci maddesinde aşağıdaki gibi yer verilmiştir. “Gelirin toplanmasında gelir kaynaklarının bir kısmından hasıl olan zararlar (80’inci maddede yazılı diğer kazanç ve iratlardan doğanlar hariç) diğer kaynakların kazanç ve iratlarına mahsup edilir. EYLÜL - EKİM


MALİ

ÇÖZÜM

Bu mahsup neticesinde kapatılmayan zarar kısmı, müteakip yılların gelirinden indirilir. Arka arkaya beş yıl içinde mahsup edilmeyen zarar bakiyesi müteakip yıllara naklolunamaz. Menkul ve gayrimenkul sermaye iratlarında, gider fazlalığından doğanlar hariç, sermayede141 vukua gelen eksilmeler zarar addolunmaz.” 193 sayılı GVK’nın 88 inci maddesinin 3’üncü fıkrasındaki bu düzenlemeye 1949 tarihli ve 5421 sayılı ilk (mülga) GVK’da yer verilmemiştir. Mezkur hüküm, 1960 tarihli ve 193 sayılı GVK aracılığıyla ilk defa gelir vergisi mevzuatımıza dahil edilmiştir. Anılan düzenleme herhangi bir değişikliğe uğramaksızın maddedeki yerini korumak suretiyle 1960 yılından beri hüküm ifade etmeye devam etmektedir. GVK’ya ilişkin kanun tasarısı (12.12.1960 tarihli ve 1/181 sıra sayılı Gelir Vergisi Kanunu Tasarısı ve İktisat Komisyonu Raporu, 11) incelendiğinde, ilgili fıkra hükmüne ilişkin gerekçenin aşağıdaki gibi olduğu görülmektedir242. “Gelir Vergisi Kanunu, menkul ve gayrimenkul sermaye iratlarında, eğer bu iratlar ticari sermayeye dahil değilse, sadece menkul ve gayrimenkullerin gelirleriyle ilgilenmiş, bu geliri tevlideden (doğuran) sermayenin şu veya bu şekilde kıymet tezayüdü (artışı) veya kıymet tenezzülü (azalışı) üzerinde durmamıştır. Ancak bu demek değildir ki, mezkûr gelir membaından (kaynağından) zarar olmasın, masrafların hasılatın fevkınde (üstünde) olması takdirinde bu membada da zarar tahassul edebilir (ortaya çıkabilir). Bu hususları belirtmek üzere madde sonuna gereken hüküm ilave edilmiştir.” Fıkranın getiriliş amacı (ihdas edilme gerekçesi) incelendiğinde; -Söz konusu yasağın sadece menkul ve gayrimenkul sermaye iratları (MSİ ve GMSİ) ile sınırlı tutulduğu, -Bu kabul tarzının altında yatan gerekçenin menkul ve gayrimenkul sermaye mahiyeti taşıyan servet unsurlarının kendilerinde meydana gelen artışların MSİ ve GMSİ’nin konusuna girmemesi olduğu, bu sebepten ötürü anılan gelir unsurlarının kaynağını oluşturan servet unsurlarında meydana gelen eksilmelerin de gider ve zarar olarak dikkate alınmadığı, -Ticari sermayeye ve bu bağlamda ticari işletmeye dahil bulunan menkul ve gayrimenkul sermaye mahiyetindeki servet unsurlarının kendisinde meydana gelen artışlar (dönem sonu değerlemesinde veya realize edildikleri 141 GVK’nın 88 inci maddesinin 3 üncü fıkrasında zikrolunan “sermaye” tabiri ile kastedilen şeyin, kanunda menkul ve gayrimenkul sermaye olarak sayılan ve kişilere kira ya da nema yolu ile irat sağlayan servet unsurları olduğu anlaşılmaktadır. 242 Parantez içindeki eş anlamlı kelimeler, orijinal metnin daha iyi anlaşılabilmesi amacıyla, tarafımızca ilave edilmiştir.

EYLÜL - EKİM 2019

167


MALİ

ÇÖZÜM

ya da iktisap edildikleri dönemde) ticari kazancın konusuna girdiğinden bu gelir unsurunun söz konusu yasağın dışında tutulduğu, Anlaşılmaktadır. Dolayısıyla GVK’nın 88/3’üncü madde hükmünün gerek sözünden gerekse özünden, bahse konu yasağın ticari kazançlara şümulünün bulunmadığı sonucuna varılmaktadır. Örneğin şahsi (hususi) servete (sermayeye) dahil bulunan bir hisse senedinin iktisap bedeline nazaran daha yüksek bir borsa rayici üzerinden satılması nedeniyle elde edilen kazanç, menkul sermayenin semeresi (getirisi) sayılmaz ve MSİ addedilmez (Şenveli, 1959, 116). Aynı şekilde GMSİ’de, tahsil edilemeyen kira bedeli veya yanan ya da maliyet fiyatından aşağı satılan gayrimenkul için zarar benimsenmez (Şanver, 1972, 191). Oysaki ticari kazanç, bir işletme çerçevesinde riski üstlenen girişimci tarafından bağımsız olarak yürütülen faaliyetlere (ticari organizasyona) bağlı olarak elde edilmektedir (Tosuner ve Arıkan, 2019, 43). Ticari kazanç, emek ve sermayeye dayanan bir organizasyon içerisinde doğduğundan (Özbalcı, 2005, 597), safi gelirin tespitinde, ticari sermayenin kendisinde meydana gelen değişimler de dikkate alınmaktadır. İktisadi yaşam içerisinde ticari sermayede artışlar kadar azalmalar da yaşanabileceğinin farkında olan kanun koyucu bu sebepten ötürü ticari sermayenin kendisinde meydana gelen eksilmelerin vergi ilminin genel prensipleri çerçevesinde değerlendirilmesini istemiş ve bu hususta doğrudan bir yasak getirmemiştir. 2. TİCARİ SERMAYE VE BU SERMAYEDE MEYDANA GELEN EKSİLMELER Ticari teşebbüslerde faaliyet, belirli bir sermayeye dayanır. Ticari faaliyetlerin temin ve idame olunabilmesi para, menkul ve gayrimenkul mal ve eşya gibi varlıkların sermaye adı altında teşebbüse tahsis edilmesine bağlıdır (Gelirler Genel Müdürlüğü, 1949, 172). İşletme varlıklarının nihai amacının teşebbüse gelir sağlamak olduğu hususu göz önüne alındığında sermayeyi, gelir sağlamakla görevli tüm varlıkların para ile ifade olunan toplamı şeklinde tanımlamak da mümkündür (Tokay, 1965, 206). Dolayısıyla “ticari sermaye” tabiri ile kastedilen şey, ticari işletmeye dahil bulunan iktisadi kıymetlerin (işletme malvarlığının) tamamı yani işletme sermayesi olmaktadır. Başka bir anlatımla bilançonun aktifine ya da envantere kaydedilen kısaca ticari işletmeye dahil edilen her türlü iktisadi kıymet, gelir vergilendirmesi bakımından, ticari servetin bir parçasını teşkil etmektedir.

168

EYLÜL - EKİM


MALİ

ÇÖZÜM

Teşebbüse ait servet unsurlarının, iktisadi yaşam içerisinde, gerek maddi (fiziki/miktar) olarak gerekse kıymet (değer) olarak kayba uğraması yani eksilmesi mümkündür. Değer kaybı, halihazırda işletmenin tasarrufu altında bulunan bir şeyin parasal değerinin düşmesi ya da sıfıra inmesi (ekonomik değerini yitirmesi/kullanılamaz hale gelmesi) anlamına gelmektedir. Kıymet kaybı bir servet unsurunun satış, devir, temlik, tasfiye vb. şekilde elden çıkarılması aşamasında meydana gelebileceği gibi değerleme esnasında da ortaya çıkabilir ya da bir şeyin tahribine bağlı olarak gerçekleşebilir. Kıymet ya da değer eksilmesi, para ile ilgili itibari bir kayıp dolayısıyla ortaya çıkmaktadır. Maddi (fiziki) kayıp ise, bir şeyin mevcut haliyle ticari işletmenin tasarrufundan çıkması anlamına gelmektedir. Gelir vergilendirmesi bakımından, gerek kıymet (değer) kayıpları gerekse fiziki (maddi/miktarsal) kayıplar ticari sermayedeki bir eksilmeye işaret etmektedir. Ticari işletmeye dahil servet unsurundaki miktarsal ya da değersel eksilme mükellefin iradesi veya rızası olmadan gerçekleşmişse zarar olarak, mükellefin isteğiyle gerçekleşmiş ise masraf olarak nitelendirilmektedir (Tuhr, 1983, 7779-121). İşletme varlıklarında meydana gelen eksilme ister masraf niteliğinde olsun ister zarar niteliğinde olsun her iki halde de öz sermaye azalmaktadır. Bu tanımlamalara bağlı kalındığında kanun koyucunun GVK’nın 88/3’üncü maddesindeki “gider fazlalığından doğanlar hariç” ve “eksilme” tabirlerini bilinçli olarak yan yana kullandığı ve bu tabirler ile mükellefin iradesi, isteği ve arzusu dışında meydana gelen (beklenilmeyen) sermaye kayıplarını yani menkul ve gayrimenkul sermayede vukua gelen zararları kastettiği anlaşılmaktadır. Dolayısıyla bu çalışmada tarafımızca adlandırılan “ticari sermayede vukua gelen eksilme” tabiri de, esas itibarıyla, ticari servete ilişkin bir zararı ifade etmektedir. GVK’nın ticari kazançlara ilişkin amir hükümleri mucibince aktif sermaye unsurlarında değerleme sırasında ya da satış, devir, temlik, tasfiye vb. şekilde realize edildikleri dönemde vukua gelen artışlar (Vergi Reform Komisyonu, 1961, 48) gelir ve kurumlar vergisi matrahına dahil edilmektedir343. Örneğin ticari işletmenin kasasında ya da banka hesabında mevcut bulunan yabancı paraların dönem sonu değerlerinde bir artış olması halinde lehe oluşan bu kur farkları ticari kazanç addedilmektedir. Keza işletmede kullanılan 343 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nun (KVK’nın) 6 ncı maddesinde “safî kurum kazancının tespitinde, Gelir Vergisi Kanununun ticarî kazanç hakkındaki hükümleri uygulanır” denildiğinden bu çalışmadaki açıklamalar, hem ticari kazanç sahibi gelir vergisi mükelleflerini hem de kurumlar vergisi mükelleflerini kapsamaktadır.

EYLÜL - EKİM 2019

169


MALİ

ÇÖZÜM

bir gayrimenkulün veya bir iştirak hissesinin ya da hisse senedinin elden çıkarılması aşamasında oluşan kıymet artışları da ticari kazancın konusuna girmektedir. Hatta ticari faaliyetin karla sonuçlanması durumunda, nihai tahlilde, ticari sermayede bir artış meydana geldiğini ve bu artışın ticari kazanç sıfatıyla gelir ve kurumlar vergisine tabi tutulduğunu söylemek mümkündür. Ticari kazancı “aktif artışı” mefhumuna dönüştüren mekanizma ise GVK’nın 38 inci maddesindeki “bilanço esasına göre ticari kazanç, teşebbüsdeki öz sermayenin hesap dönemi sonunda ve başındaki değerleri arasındaki müsbet farktır” düzenlemesidir. GVK’nın 39’uncu maddesi hükmü de işletme hesabı esasına göre ticari kazanç tespitini, temelde, öz sermaye mukayesesine yaklaştırmıştır (Şanver, 1968, 57). Öz sermayelerin kıyaslanması sonucunda ulaşılan müspet fark net aktif fazlasını (dönem kârını), menfi fark ise net aktif azalışını (dönem zararını) göstermektedir. 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun (VUK’un) 192 nci maddesine göre öz sermaye “müteşebbisin işletmeye mevzu olan varlığını” ifade ettiğinden vergi uygulamaları bakımından öz sermaye tabiri ile işletme malvarlığı (ticari sermaye/işletme sermayesi/ticari servet) tabiri aynı anlama gelmektedir. Gerçekten sermayenin (işletme malvarlığının) teşebbüste belirli bir zaman diliminde iktisadi bir şekilde çalışması neticesinde öz sermayede meydana gelen artışa ticari kâr denilmektedir (Tokay, 1965, 215). Bu nedenle işletme varlıklarındaki miktarsal ya da değersel artışlar, öz sermaye artışı yani ticari kâr anlamına gelmektedir. Görüleceği üzere işletme sermayesindeki değişimler, nihai ticari kazanca tesir etmektedir. Bu noktada hemen belirtmek gerekir ki ticari sermayedeki artışların vergiye tabi olması bu sermayedeki eksilmelerin de masraf ve zarar olarak dikkate alınmasını gerektirmektedir (Özbalcı-Oluş Mali Hukuk Bürosu, 2010, 660). Bunun başka şekilde ifadeyle anlamı dönem içinde gerçekleşen ticari işlerden kâr elde edilebilmesi yani öz sermaye artışının sağlanabilmesi için öncelikle dönem içinde öz sermaye eksilişi (indirim) olarak gerçekleşecek bir takım hadiselerin vukuuna ihtiyaç duyulduğudur. Masraflar, amortismanlar ve zararlar bu nev’i sermaye eksilişleridir (Başar, 1956, 118). Ancak bir unsurun öz sermayeden indirilebilmesi için GVK’nın 40 ve 41 inci maddelerine, KVK’nın 8 ve 11 inci maddelerine ve VUK’un 4 değerlemeye ilişkin hükümlerine riayet edilmesi gerekmektedir44. Buradan da anlaşılacağı üzere ticari sermayedeki eksilmelerin masraf ve zarar olarak 44 4 GVK’nın 38 inci maddesinin en sonunda “ticari kazancın bu suretle tespit edilmesi sırasında, Vergi Usul Kanununun değerlemeye ait hükümleri ile bu kanunun 40 ve 41 inci maddeleri hükümlerine uyulur” düzenlemesine yer verilmiştir.

170

EYLÜL - EKİM


MALİ

ÇÖZÜM

dikkate alınmasında sınırsız bir hareket alanı mevcut değildir. Örneğin aktif bir sermaye unsurunun iktisap edildiği tarihe göre düşük bir para değeri üzerinden satılması halinde elde edilecek olumsuz fark (Vergi Reform Komisyonu, 1961, 49), gerçek bir değer kaybını ve realize edilmiş bir sermaye eksilişini ifade eder. Buna karşın teşebbüs sahibi tarafından maliyetinin altında bir değerle işletmeden çekiş yapılması nedeniyle meydana gelen olumsuz fark ise sermaye kaybı olarak kabul edilmemektedir. Dolayısıyla ticari işletmede vaki olan her masraf ve zarar indirim konusu teşkil etmez (Başar, 1956, 118). Mesela hesap dönemi zararla sonuçlanmış ise ticari sermayeyi oluşturan servet unsurları bu zarar miktarı kadar eksilmiş demektir. Çünkü dönem sonunda yapılan hesap ve mukayeseler neticesinde teşebbüsün dönem başındaki aktif sermaye unsurlarından bir kısmını veya tamamını kaybetmiş olduğu anlaşılırsa, işletme faaliyet devresini zararla kapatmış sayılır (Saydar, 1961, 219). Ancak kanun koyucu bir senenin zararının o dönemin sermayesini etkilememesi amacıyla bu zararın izleyen beş yılın kârından indirilmesi esasını benimsemiş yani ticari sermayede bu şekilde meydana gelen eksilmeyi beş yıl müddetle “zarar” olarak kabul etmiştir. 3. SOYUT NORMUN SOMUT OLAYA TATBİKİ: TİCARİ SERMAYE UNSURLARININ ÇALINMASININ GELİR VE KURUMLAR VERGİSİ MATRAHINA YANSIMASI İşletme sahip ve yöneticileri basiretli bir iş adamı gibi davransa ve her türlü önlemi alsa bile işletme sermayesini oluşturan para, emtia, taşıt vb. iktisadi kıymetler yine de hırsızlık, gasp, dolandırıcılık, nitelikli zimmet vb. şekillerde çalınarak işletmenin tasarrufundan çıkabilmektedirler. Ticari servete dahil bir iktisadi kıymetin çalınma suretiyle zayi olması, ticari sermayede vukua gelen maddi/fiziki eksilmenin somut bir örneğini teşkil etmektedir. Aktifleşmiş masraf niteliğindeki mukayyet değerler, çalınma olayıyla birlikte maliyet masrafı olarak çözülmekte ve öz sermayeyi menfi yönde etkilemektedir (Ferman, 1966, 43). Çünkü ticari sermaye, çalınma suretiyle zayi olan iktisadi kıymet nispetinde eksilmekte ancak bu eksiliş karşılığında işletmeye herhangi bir hasıla girmemektedir. Bu nedenle sermayedeki mezkur eksiliş, çalınma olayı bazında, safi öz sermaye eksilişi yani zarar haline dönüşmektedir. Görüleceği üzere çalınma olayı, öz sermayeyi sıfır bedelli satış (zararlı satış) gibi etkilemektedir. Ancak Türk Gelir Vergisi Hukuku sermaye eksilişleri noktasında tahdidi bir anlayışa sahiptir. Başka bir deyişle ticari kazanç tespiti EYLÜL - EKİM 2019

171


MALİ

ÇÖZÜM

her ne kadar işletme varlığı mukayesesine dayansa da ticari servetteki eksilişler değerleme, amortisman ve giderler hükümleri ile belirlenir (Şanver, 1972, 51). Netice itibarıyla teşebbüse ait iktisadi kıymetlerin çeşitli şekillerde çalınması, işletme varlıklarında ve öz sermayede nihai bir eksilişe yol açtığından çalınma hadisesinin değerleme ve giderler hükümlerine göre yorumlanması şart olmaktadır. İdari ve doktrinsel görüşler incelendiğinde çalınma suretiyle zayi olan iktisadi kıymetler noktasında önyargılı ve dar çerçeveli bir yorum yapıldığı görülmektedir. Bilhassa vergi idaresinin “çalınma suretiyle işletmenin tasarrufundan çıkan iktisadi kıymetlere ait bedellerin ticari kazancın tespitinde zarar olarak dikkate alınamayacağı” görüşüne sahip olduğu anlaşılmaktadır. Söz konusu doktrinsel ve idari görüşlerin dayandırıldığı gerekçelere ilişkin kanaat ve değerlendirmelerimiz şu şekildedir.  GVK’nın 88/3 üncü madde hükmünün sadece MSİ ve GMSİ ile sınırlı olduğu hususu gerek sözsel gerekse özsel olarak son derece açık ve kesindir. Dolayısıyla söz konusu fıkra hükmünün ticari kazançlara teşmil edilmesi kıyas olur ki Türk Vergi Hukukunda kıyas yoluyla vergilendirme yapılması yasaklanmıştır.  Ticari sermayede herhangi bir suretle meydana gelen eksilmelerin indirilecek giderler arasında sayılmadığı yorumuna katılmak mümkün değildir. Öncelikle ticari kazançların öz sermayedeki net değişime göre saptandığını ifade etmek yerinde olacaktır. Öz sermayedeki net değişim ise işletme varlıklarındaki artış ve eksilişlerden meydana gelmekte, ikisi arasındaki net fark öz sermayedeki safi artış veya safi eksilişi (Ferman, 1966, 43) yani nihai ticari kazancı meydana getirmektedir. Bu nedenle öz sermayeyi eksiltici unsurlara ilişkin olarak, kanunen kabul edilen giderler bağlamında, ayrıca özel bir belirleme yapılmasına gerek yoktur. Kanunen kabul edilmeyen giderler düzenlemelerinde ise bilhassa işletme varlıklarındaki eksilişlere yönelik olarak özel belirlemeler yapılması mümkündür. Bununla birlikte GVK ve KVK’nın “indirimi kabul edilmeyen giderler” muhtevalı düzenlemelerinde, çalınan iktisadi kıymet bedellerinin zarar addolunmayacağına yönelik hiç bir hüküm yer almamaktadır. Tam tersine, ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için yapılan genel giderlerin indirimine izin verilmiştir. Bu açıdan konuya yaklaşıldığında ticari teşebbüslere ait para, emtia, taşıt vb. iktisadi kıymetlerin çeşitli suretlerle çalınması 172

EYLÜL - EKİM


MALİ

ÇÖZÜM

hadisesinin genel giderler kapsamında yorumlamaya tabi tutulması gerektiği sonucuna varılmaktadır.  VUK’un 278 ve 317 nci madde hükümleri545 çalınma olayını kapsamadığı için çalınan iktisadi kıymetlere ait bedellerin zarar addolunamayacağı ve bunlar için herhangi bir karşılık ayrılamayacağı yorumuna katılmak mümkün değildir. İlgili madde hükümleri halihazırda işletmenin tasarrufu altında bulunan emtiada ve amortismana tabi iktisadi kıymetlerde (ATİK’lerde) belirli şartlar dahilinde gerçekleşen değer azalışlarını (kıymet düşüşlerini) kapsar vaziyettedir. Oysaki çalınma suretiyle zayi olan iktisadi kıymetin mübadele (ekonomik) değerinde herhangi bir azalma meydana gelmemektedir. Çalınan iktisadi kıymet mevcut haliyle işletmenin tasarrufundan çıktığından burada fiziki/ maddi bir kayıp/eksilme söz konusudur. Dolayısıyla çalınma hadisesi, VUK’un 278 ve 317 nci madde hükümleri kapsamına girmemektedir. Öte yandan ticari hayatta sadece emtia ve ATİK’ler zayi olmamaktadır. Çünkü ticari işletmenin sermayesi sadece emtia ve ATİK niteliğindeki mallara istinat etmediğinden emtia ve ATİK haricinde kalan yani VUK’un 278 ve 317 nci maddeleri kapsamına girmeyen para, çek, senet vb. kıymetlerin de çeşitli suretlerle zayi olması mümkündür. Bu nedenle emtia ve ATİK niteliği göstermeyen iktisadi kıymetlerin ya da VUK’un 278 ve 317 nci maddelerinde sayılmayan olayların mezkur maddeler kapsamında yorumlamaya tabi tutulması, vergilendirmede kıyas yapıldığı anlamına gelir. Sonuç olarak ticari teşebbüslere ait para, emtia, taşıt vb. iktisadi kıymetlerin çeşitli suretlerle çalınması hadisesinin VUK’un 278 ve 317 nci maddelerine göre değil de genel giderler hükümlerine göre yorumlamaya tabi tutulması gerektiği kanaatindeyiz.  Çalınma olayının muvazaaya açık bir yapı arz ettiği görüşü de indirim yasağı için geçerli bir sebep olamaz. Bu anlayış ile hareket edildiğinde taşıtların özel işlerde de kullanılabileceği gerekçesiyle işletmenin taşıt giderlerinin indirimine izin verilmemesi ya da gerçekte kâr elde edildiği ancak bunun gizlendiği gerekçesiyle satış zararlarının indirimine de izin verilmemesi gerekir. Keza yangın sonucu zayi olan ya da kaza sonucu telef olan malların, yangın ve kazanın işletme sahibi tarafından kasten gerçekleştirilmesi (muvazaa) ihtimaline karşılık, 545 VUK’un 278 inci maddesi emtialardaki kıymet düşüklüğünü düzenlerken, 317 nci maddesi de fevkalade amortisman konuludur.

EYLÜL - EKİM 2019

173


MALİ

ÇÖZÜM

işletme zararı olarak kabul edilmemesi ve indirimine izin verilmemesi gerekir. Görüleceği üzere muvazaa ihtimali ile hareket edildiğinde genel gider niteliğindeki birçok zarar ve masrafın indirimi imkansız hale gelecektir. Ancak vergi idaresi muvazaaya açık bu tür masraf ve zararların indirimine izin vermekte, herhangi bir olumsuz görüş beyan etmemektedir. Muvazaaya açık olan masraf ve zararlardan bazılarının indirimine izin verilip bazılarının indirimine yasak getirilmesinin ise vergide eşitlik ve adalet ilkesine aykırılık teşkil ettiği aşikardır.  İşletmeden iktisadi kıymet çalınmasının ticari kazancın elde edilmesi ile ilgili bir genel gider niteliğinde olmadığı, zira çalınma olayının ticari faaliyetin normal bir şekilde işleyişiyle alakasının bulunmadığı yorumuna katılmak mümkün değildir. İşletme varlıklarındaki eksilmelerden hangilerinin öz sermaye tespitinde menfi unsur olarak dikkate alınacağı, GVK’nın 40 ıncı maddesinde ve ayrıca KVK’nın 8 inci maddesinde belirtilmiştir. Bunlardan genel giderler dışında olanlar tadadidir. Tadadi olarak sayılan giderler arasında çalınan iktisadi kıymetlere yer verilmemiştir. Dolayısıyla çalınma suretiyle zayi olan para, emtia, taşıt vb. iktisadi kıymetlerin öz sermayeden indirilmesi ancak genel gider sayılması suretiyle mümkün olabilir (Özbalcı, 2005, 439). Teşebbüse ait iktisadi kıymetlerin çalınması fiili, işletme sahibinin iradesi hilafına vaki olduğundan, ticari mamelekte vukua gelen açık ve kesin bir zararı teşkil etmektedir. Çalınma suretiyle husule gelen zararın işletme zararı olup olmadığı, bu kaybın genel gider olarak kabul edilip edilmeyeceğini belirleyecektir. İşletme zararı, ticari faaliyetlerin icrası esnasında mükelleflerin irade ve ihtiyarlarıyla meydana gelmeyen ve bu nedenle teşebbüs sahibinin kendisi tarafından önlenmesi mümkün olmayan hadiseler sebebiyle geliri doğuran ticari sermayede husule gelen (genel gider niteliğindeki) miktarsal ve değersel kayıplardır (Turgay, 1967, 686). Herhangi bir suretle ticari işletmeye dahil olan iktisadi kıymetlerin hepsi nihai tahlilde teşebbüse kazanç sağlamak, teşebbüsün ticari faaliyetinde kullanılmak amacıyla elde tutulmaktadır. İşletme sermayesini oluşturan varlıkların, nihai tahlilde, teşebbüse gelir sağlamak amacında olması bu unsurların ticaret niyeti ile iktisap edildiğini gösterir ve bu varlıklardan doğan gelirlerin de ticari kazanç olarak vergilendirilmesine neden olur. Çünkü gelir doğurucu bir işlem ya da fiilin ticari faaliyet olup olmadığını belirleyen temel 174

EYLÜL - EKİM


MALİ

ÇÖZÜM

faktör, bir şeyin ticaret niyetiyle iktisap edilip edilmediğidir (Akdeniz, 1965, 53). Çalınma suretiyle zayi olan iktisadi kıymetler de ticari maksatla iktisap edildiğine yani ticari faaliyette kullanılmak üzere işletmeye dahil edildiğine göre bu varlıkların gayri iradi bir şekilde işletmenin tasarrufundan çıkması fiilinin de ticari faaliyetin bir parçasını teşkil ettiği açıktır. Dolayısıyla ticari faaliyette kullanılarak kazanç elde etmek amacıyla iktisap edilen bir kıymetin çalınarak zayi olmasından doğan zararın “ticari zarar” yani “işletme zararı” anlamına geldiği rahatlıkla söylenebilir. Zaten ticari kazançlarda netice değil maksat esastır. Genel giderin ticari kazancı elde etme ve devam ettirme gayesine yönelik olması yeterlidir (Acar, 1964, 345). Öte yandan işletmelere ait iktisadi kıymetlerin hırsızlık, gasp, dolandırıcılık, nitelikli zimmet vb. suretlerle çalınması ticari hayatın olağan akışına uygun bir durumdur. İktisadi yaşamda bu tür olaylar sıklıkla gerçekleşmektedir. Dolayısıyla çalınan iktisadi kıymetler nedeniyle ticari sermayede vukua gelen eksilme, ticari faaliyetin normal icabı sayılmalı ve işletme zararı addolunmalıdır. Çünkü işletmeye ait kıymetlere ilişkin mukayyet değerler, çalınma olayıyla birlikte, fiili bir maliyete dönüşmektedir. Keza vergi hukukunun gider, zarar ve değerleme hükümlerinin genel olarak “fiilen yapılmış bir masrafı itfa etme” amacına yönelik olması, çalınan kıymetlere ilişkin fiili maliyetlerin indirim konusu yapılması gerektiğini göstermektedir. Netice itibarıyla çalınma suretiyle realize olan ticari sermaye kaybı ile ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi arasında doğrudan ve açık bir illiyet bağının bulunduğu, bu nedenle anılan kaybın işletme zararı ve genel gider niteliğinde olduğu kanaatindeyiz. Belirtmek gerekir ki çalınma suretiyle zayi olan iktisadi kıymet bedellerinin indirim konusu yapılması hususunda vergi yargısının öteden beri iktisadi, ticari ve teknik icaplara uygun içtihatta bulunduğu görülmektedir. Danıştay’ın, müstakar hale gelmiş kararlarında, “çalınma suretiyle zayi olan iktisadi kıymetlere ilişkin kayıtlı değerlerin ticari kazançtan indirim konusu yapılabileceği” şeklinde içtihatta bulunduğu görülmektedir. Danıştay’ın söz konusu içtihadını yansıtan bazı karar örneklerine aşağıda yer verilmiştir.  Danıştay 4 üncü Dairesi 19.10.1959 tarihli ve E.1957/106-K.1959/2559 sayılı ve 07.10.1958 tarihli ve E.56-6552/K.58-2625 sayılı Kararları’nda “çalınan emtianın ele geçirilememesi ve çalınma keyfiyetinin herhangi bir şüpheye mahal bırakmayacak şekilde resmen tevsiki halinde çalınan emtia bedellerinin zarar olarak dikkate alınabileceği hatta matrahtan tenzilinin zaruri olduğu” yönünde içtihatta bulunmuştur (Bektöre, 1969, 101). EYLÜL - EKİM 2019

175


MALİ

ÇÖZÜM

 Danıştay 3 üncü Dairesi 16.02.1999 tarihli ve E.1997/4519-K.1999/495 sayılı Kararı’nda “mahkeme kararıyla çalındığı sabit olan malların öz sermayede bir eksilmeye neden olması yani zarar niteliği taşıması sebebiyle kayıtlı değerlerinin zarar olarak kaydedilmesinde yasalara aykırılık görülmediği” yönünde içtihatta bulunmuştur.  Danıştay 3 üncü Dairesi 03.12.2001 tarihli ve E.2000/3612-K.2001/4291 sayılı Kararı’nda “hırsızlık olayı sabit ise hırsızlık sonucu kaybolan mallar nedeniyle hasıl olan zararın gider yazılabileceğinin kabulü gerekmektedir” şeklinde içtihatta bulunmuştur. Görüleceği üzere Danıştay, çalınma hadisesinde, iktisadi yaşamın olağan akışına uygun düşen bir içtihatta bulunmak suretiyle gerçek kazançlar üzerinden vergi alınmasını amaçlayan vergilemede iktidar prensibine sadık kalmıştır. SONUÇ Ticari kazanç, öz sermaye mukayesesi ile saptandığından kanun koyucu ticari faaliyetlerde gelir mefhumunu net artış teorisine dayandırmıştır. Bu nedenle işletme malvarlığındaki gerek miktarsal gerekse değersel değişimler doğrudan ticari kazancı menfi ya da müspet yönde etkilemektedir. Dolayısıyla ticari sermayede vukua gelen eksilmeler, gelir vergilendirmesi açısından, masraf ve zarar kavramlarını ilgilendirmektedir. Ticari sermayede vukua gelen zararın en somut örneğini teşebbüse ait iktisadi kıymetlerin hırsızlık, dolandırıcılık, gasp, nitelikli zimmet vb. şekilde çalınması suretiyle zayi olması teşkil etmektedir. Mükelleflerin her türlü önlemleri almalarına karşın ticari hayatta çalınma olayı sıklıkla yaşanmaktadır. Geçmişi insanlık tarihi kadar eski olan hırsızlık, dolandırıcılık, gasp vb. olaylar ticari yaşamın olağan akışına uygun hadiselerdir. Teşebbüse ait iktisadi kıymetlerin belirtilen şekilde zayi olması dönem sonu öz sermayesinin ve ticari kazancın, çalınan değerlerin kayıtlı bedelleri nispetinde eksilmesine yol açmaktadır. Bu noktada çalınma suretiyle zayi olan iktisadi kıymetlerin işletme zararı teşkil edip etmediği önem ve özellik arz etmektedir. Vergi idaresi bu tür zararların indirimine izin vermemektedir. Halbuki çalınma suretiyle vaki olan sermaye kaybı, ticari faaliyetin normal icapları dahilinde meydana gelmektedir. Keza bu tür bir eksilme, realize olmuş yani elde edilmiş ticari zarardan başka bir şey değildir. Dolayısıyla ticari faaliyetin normal icapları dahilinde realize olan bu zararın (çalınan para, taşıt, emtia, 176

EYLÜL - EKİM


MALİ

ÇÖZÜM

demirbaş vb. iktisadi kıymet değerinin) işletme zararı olarak ticari kazançtan indirimi mümkün olmalıdır. Zaten Danıştay müstakar hale gelmiş kararlarında “faili bilinsin ya da bilinmesin çalınma keyfiyetinin herhangi bir şüpheye mahal bırakmayacak şekilde resmen tevsiki halinde çalınan iktisadi kıymet bedellerinin zarar olarak dikkate alınabileceği hatta matrahtan tenzilinin zaruri olduğu” yönünde içtihatta bulunmaktadır. Faili bilinsin ya da bilinmesin çalınma keyfiyetinin teşebbüs sahibi tarafından herhangi bir şüpheye mahal bırakmayacak şekilde resmen tevsiki halinde, idare tarafından aksi ispat edilemediği sürece, çalınan iktisadi kıymet bedelleri zarar olarak dikkate alınabilmelidir. Çünkü teşebbüs sahibi iktisadi, ticari ve teknik icaplara uygun düşen normal ve mutad bir durumu iddia ve ispat etmektedir. Bunun aksinin iddia edilmesi halinde ise ispat külfeti bunu iddia eden tarafa geçmektedir. Anlaşılacağı üzere çalınma hadisesine ilişkin olarak vergi kanunlarında herhangi bir boşluk yoktur. Bilhassa gelir vergisi hukukunun ticari kazançlara ilişkin temel prensiplerine bağlı kalındığında, ticari sermayede çalınma suretiyle meydana gelen eksilmenin zarar olarak indirim konusu yapılması hususunda herhangi bir tereddüt yaşanmamaktadır. Netice itibarıyla aktif sermaye unsurlarının hırsızlık, dolandırıcılık, gasp, nitelikli zimmet vb. suretlerle çalınması nedeniyle ticari sermayede vukua gelen eksilmenin, muvazaadan ari bir şekilde ispatlanmak şartıyla, genel gider olarak ticari kazançtan indirilebilecek nitelikte bir işletme zararı olduğu kanaatindeyiz. KAYNAKÇA Acar, Ş. (1964). Mali Bilanço. İstanbul: Hamle Akdeniz, G. (1965). Gelir Vergisi (Ticari Kazançlar ve Usul Hükümleri). İstanbul: Hamle Arıkan, Z. (2005). Türk Vergi Sisteminin Genel Değerlendirilmesi ve Çözüm Önerileri. Vergi Sorunları.199, 151-166. Başar, M. (1956). Vergi Hukuku Bakımından Zararların Mahiyeti. Maliye Araştırma Merkezi Konferansları.2, 117-128. Bektöre, S. (1969). Ticaret İşletmelerinde Vergi Bilançosu. Ankara: Başnur Ferman, C. (1966). Birinci Sınıf İşletme İktisadı Dersleri. Ankara: Sevinç Gelir Vergisi Kanunu Tasarısı ve İktisat Komisyonu (12.12.1960) 1/181 sıra sayılı Gelir Vergisi Kanunu Tasarısı ve İktisat Komisyonu Raporu. Gelirler Genel Müdürlüğü. (1949). Gelir Vergisi Kanunu ve İzahları. EYLÜL - EKİM 2019

177


MALİ

ÇÖZÜM

İstanbul: Ege Özbalcı, Y. (2005). Gelir Vergisi Kanunu Yorum ve Açıklamaları. Ankara: Oluş Yayıncılık. Saydar, R. (1961). Ticari ve Mali Bilançolar. İstanbul: Sermet Şanver, S. (1968). İşletme Vergiciliği ve Türk Vergi Sistemi. İstanbul: Başaran Şanver, S. (1972). Gelir ve Kurumlar Vergisi. İstanbul: Hüsnütabiat Şenveli, Z. (1959). Alman Gelir Vergisi Mevzuat ve Tatbikatı. Ankara: Damga Tokay, H. (1965). İşletme İktisadı. Ankara: Güzel Sanatlar Tosuner, M. ve Arıkan, Z. (2019). Türk Vergi Sistemi. İzmir: Kanyılmaz Tuhr, A.V. (1983). Borçlar Hukukunun Umumi Kısmı. Çev. Cevat Edege. Ankara: Yargıtay Yayınları. Turgay, R. (1967). Gelir Vergisi Kanunu ve Tatbikatı. İstanbul: Güven Basım ve Yayınevi. Vergi Reform Komisyonu. (1961). Genel Vergi Reformu Raporu. İstanbul: Maliye Vekaleti. Vergi Usul Kanunu Yorum ve Açıklamaları(2010). Ankara: Oluş Yayıncılık.

178

EYLÜL - EKİM


MALİ

29(155), 179-196

ÇÖZÜM

DERLEME MAKALE

TÜRKİYE’DE KRİPTO PARANIN VERGİLENDİRİLMESİ VE MUHASEBELEŞTİRİLMESİ TAXATION AND ACCOUNTED OF THE CRYPTO MONEY IN TURKEY * Erkan KIZIL46 *

ÖZ Günümüzde banka ve kredi kartlarının yaygınlaşmasıyla birlikte, insanlar kâğıt paradan ziyade bu kartlar vasıtasıyla alışveriş yapmaktadır. Bunun bir adım ötesi olarak görülen sanal paralar giderek yaygınlaşmakta ve meşruluk kazanmaktadır. Kripto paralar herhangi bir devlet veya merkez bankası gibi üçüncü bir tarafa veya otoriteye ihtiyaç duymadan doğrudan alıcı veya satıcı arasında dijital ortamda el değiştirilmesiyle gerçekleşmektedir. Bu araçların anonim olması ve takibinin mümkün olmaması vergi cennetlerine alternatif olduğu gibi kara para aklama veya suç şebekelerine para transferi gibi illegal yollara kapı aralamaktadır. Bu sebeple hükümetler bu araçları vergilendirmek ve takip etmek için çeşitli yollar aramaktadır. Bu çalışmada, kripto para ve blockchain teknolojisi kavramlarını, kripto paranın fayda ve zararlarını ve bunun vergilendirilmesi ve muhasebeleştirilmesine ilişkin önerilerde bulunulmuştur. Anahtar Sözcükler: Kripto Para, Bitcoin, Sanal Para Birimi, Blockchain, Vergilendirme, Muhasebeleştirme ABSTRACT Nowadays, with the spread of bank and credit cards, people are shopping through these cards rather than paper money. One step ahead of this, the number of virtual currencies becomes widespread and legitimacy is gaining. Crypto coins are digitally generated between buyers or sellers directly without the need for a third party or authority, such as any state or central bank. These vehicles are anonymous, and alternative to tax havens, such as an alternative to a money laundering or money transfer to criminal networks such as the search for doors to illegal roads. Therefore, in governments, these instruments are looking for ways to tax and follow up. Here, you will find the technological concepts of crypto and block chain, the benefits and losses of crypto money and your preferred taxation and accounting. *46 * Vergi Müfettiş Yrd. https://orcid.org/0000-0002-8126-0554 Makale Geliş Tarihi: 27.06.2019 Yayın Kurulu Kabul Tarihi: 27.08.2019

EYLÜL - EKİM 2019

179


MALİ

ÇÖZÜM

Keywords: Crypto Money, Bitcoin, Virtual Currency, Blockchain, Taxation, Accounting 1. GİRİŞ Teknoloji kavramı internetin icadıyla büyük bir çığır açmıştır. Bunu beraberinde Blockchain teknolojisi izlemiştir; ancak kendini bir müddet üne kavuşturamamıştır. Bu kavramı meşhur eden ve önemli bir yenilik olduğunu ispat eden ise Kripto para olmuştur. Eskiden para olarak deniz kabuğu kullanılırken bu vazifeyi silsile halinde altın, gümüş ve kâğıt para takip etmiştir. Günümüzde ise fiziksellikten uzak, sanal ortamda kendini gösteren bu kripto paralar herhangi bir devletin kontrolü olmaksızın dijital olarak üretilmektedir. Bu araçların alt yapısını ise Blockchain teknolojisi gerçekleştirmekte ve güvenliğini matematiksel şifreleme yöntemleri sağlanmaktadır. Kripto paralar madenci olarak adlandırılan kişiler tarafından üretilmektedir. Bu üretim ise bilgisayar teknolojisinden yararlanarak internet ortamında var olan zincire yeni bir halka eklenilerek üretilmekte ve bunun karşılığında belli miktarda kripto para kazanmaktadır. Bu şekilde sanal bir madencilik yapılmakta ve üretim sağlanmaktadır. Fakat bu üretim sonsuz sayıda olmayıp miktarı sabittir. Bu araçların en başında Bitcoin gelmekte olup üretilecek miktarı 21 milyon adettir. Bitcoin 2009 yılında üretildiğinde değeri sıfır iken 2017 yılında 20 bin dolarlara kadar tırmanmış olup bugün 4 bin dolar civarındadır (https://www. blockchain.com/tr). Bunu bu kadar değerli kılan birçok neden olmakla birlikte başta halkın devlet tarafından basılan paraya olan güvenin zedelenmesi gelmektedir. Çünkü günümüzde karşılıksız para basılması beraberinde enflasyonu getirdiği için insanlar daha istikrarlı araçlar aramaktadır. Bu arayışa kripto paralar çözüm olmuştur. Devletler ise bu kadar değer atfedilen paraya karşı kayıtsız kalmayıp bunu vergilendirmek için çeşitli yollar aramaktadır. Fakat kripto araçların ne olarak ifade edileceği sorunu, çözüme kavuşturulamamıştır. Bu araçları emtia, menkul kıymet ve para olarak ifade eden çeşitli fikirler ortaya atılmış ve bazı devletler bu kavramları kabul ederek vergilendirme yoluna gitmiştir. Bazı devletler ise sessizliğini koruyup herhangi bir vergilendirmeye gitmemiştir. Bu çalışmada, bu araçların hangi kavram çerçevesinde tanımlanması gerektiği alternatifler halinde açıklanmış ve buna ilişkin nasıl vergilendirileceği ve muhasebeleştirileceğine ilişkin önerilerde bulunulmuştur. 180

EYLÜL - EKİM


MALİ

ÇÖZÜM

2. KRİPTO PARA VE BLOCKCHAİN TEKNOLOJİSİ Şifreli para anlamına gelen kripto para crypto ve currency kelimelerinin bir araya gelmesiyle oluşturulmuş olan cryptocurrency ifadesi 2009 yılından itibaren var olan sanal para aracıdır (http://www.mahfiegilmez.com). Kripto para, merkezi otoriteye veya aracı kuruluşlara bağlı olmaksızın sanal ağ tarafından toplu olarak gerçekleştiren işlemleri yöneten eşler arası bir teknoloji olarak ifade edilir (Franklin, 2016, 84). Bu paranın güvenliği ise, kriptoloji bilimini kullanarak dijital bir ortamda matematiksel şifrelerle korunmaktadır (Kaplanhan, 2018, 106). Kripto paranın tarihçesine bakıldığında 2008 yılında takma adı Satoshi Nakamoto olan bir kişi veya grup tarafından “Bitcoin: Eşten-eşe Elektronik Nakit Ödeme Sistemi” adlı makalede ilk defa zikredilmiştir. İlgili makalede, küresel kriz ortamları hükümetlere ve bankalara olan güveni kırdığı ve finansal istikrarsızlıklara yol açtığı belirtilmiştir. Bu güveni tekrardan tesis edecek olan şey ise; herhangi bir istekli tarafın, güvenilir üçüncü bir tarafa ihtiyaç duymadan doğrudan doğruya kendi aralarında işlem yapmalarına izin veren, güven yerine şifreleme kanıtına dayanan dijital bir sistemdir (https:// bitcoin.org). Kripto para sisteminde; kamuya açık ve herkes tarafından bilinen metotlar izlenerek, kuruluş aşamasında açıklanan miktar kadar üretilir. Oysa geleneksel para sisteminde ise, devlet ihtiyaç duyduğunda merkez bankası aracılığıyla para basabilir ve paranın miktarını ve zamanlamasını hükümet kendisi karar verir. Ayrıca bu geleneksel para sisteminde güven duygusu önem arz etmekte olup üçüncü taraf olarak devlet garantörlüğünü yapmaktadır (Çarkacıoğlu, 2016, 9). Kripto paranın özelliklerine bakıldığında ise; (http://libertarian.co.uk) • Güvenlik: İşlemlerin sahteliğini veya değiştirilmesini önlemek için gelişmiş şifreleme teknikleriyle yüksek seviyeli bir güvenliğin korunmasını sağlamaktır. • Anonimlik: Yapılan işlemlerin gizliliğini birden fazla güvence altına almasının yanı sıra işlemleri yalnızca ilgili tarafların erişilebilir olmasını sağlar. • Taşınabilirlik: Kripto paranın fiziksel konumdan bağımsız olmasını ve sanal ortamda kolayca transfer edilebilmesini ifade eder. • İki yönlülük: Dijital paranın sanal ortamda kart tabanlı bir sistem olmaksızın eşler arası sistemle ödemeler yapılmasıdır.

EYLÜL - EKİM 2019

181


MALİ

ÇÖZÜM

Çevrimdışı Yeteneklilik: Tahsilat ve ödeme işlemlerinin üçüncü bir taraf aracılığıyla herhangi bir kontrol olmaksızın çevrimdışı olarak yapılmasıdır. • Sonsuz süre: Dijital paranın tedavülde devamlı olarak kalmasını ifade eder. Yani paranın tahrip olması veya değiştirilmesi gibi bir durum söz konusu değildir. • Geniş kabul edilebilirlik: Paranın büyük ticari bölgelerde kabul edilmesini, tanınmasını ve güvenilir kılınmasını ifade etmektedir. • Kullanıcı Dostu: Alıcı ve satıcı açısından kullanımının kolay, erişilebilir ve şeffaf olmalıdır. Kripto paranın üretimi ve yönetiminde ise, dijital paraya ilişkin işlemlerin blockchain denilen küresel hesap defterine kaydedilmesiyle kripto para madenciliği yapılmaktadır. Madencilikten kasıt, sisteme yeni kripto parayı tanımlamak, hileli işlemleri engellemek ve sistemde olmayan kripto paraların kullanılmasına ilişkin tedbirleri almakla ilgili yükümlülükler anlaşılmaktadır (Çarkacıoğlu, 2016, 46). Madenci çeşitli bilgisayar yazılımları ve cihazları kullanarak matematiksel işlemler aracılığıyla bu işi gerçekleştirmekte ve bunun karşılığında ise belli sayıda dijital para kazanmaktadır (Kaplanhan, 2018, 110). Blockchain kavramı ise, kripto para kavramından daha eskiye dayanmaktadır. Blockchain teknolojisisin mazisi 1990’lı yıllara dayanmakta olup internetin icadı kadar etkili bir teknolojik yeniliklerden olmuştur. Bu teknoloji her ne kadar kripto paranın alt yapısını oluşturmasıyla ünlenmiş olsa da daha bir çok sistemlerin alt yapısını oluşturmaktadır (Usta ve Doğantekin, 2017,7). Bu teknolojinin temeli ise Merkezi Olmayan Dağıtık Kayıt Sistemi ( Decentralized Disturbuted Ledger Technology) oluşturmaktadır. Sistem her bir veriyi oluşturmakta ve bu verilerin doğruluğunu kontrol ettikten sonra şifrelenmiş bloklar halinde saklanmasını sağlamaktadır. Bu sayede her bir verinin geriye doğru düzeltilmesini engellemekte ve hata yapma riskini ortadan kaldırmaktadır. Ayrıca taraflar gerçekleştirdikleri işlemleri kolay ve şeffaf bir şekilde takip edebilmektedir (Altunbaşak, 2018, 362). Blockchain teknolojisi ile birlikte merkezi olmayan para birimlerinin oluşturulması, elektronik sözleşmelerin yapılması, bankacılık işlemlerinin gerçekleştirilmesi, sağlık, telekomünikasyon gibi daha birçok alanda kullanım yelpazesini genişletmektedir. Hatta son zamanlarda hükümetler halkın istek ve taleplerini dikkate almak için bu teknolojiden yararlanmaktadır. Şöyle ki, 182

EYLÜL - EKİM


MALİ

ÇÖZÜM

yapılacak bir iş için sanal ortamdan kamuoyunun oylamasına sunulmakta ve ona göre karar alınmaktadır. Bu da daha çok demokratik ve katılımcı bir hizmeti sunmanın yanında insan eliyle oluşabilecek müdahaleleri de engellemektedir (Özbaş, 2019, 93). 3. KRİPTO PARANIN FAYDALARI VE ZARARLARI Kripto paranın hayatımıza girmesiyle birlikte birçok faydayı ve zararı beraberinde getirmiştir. Öncelikle faydalarına bakıldığında; (Çarkacıoğlu, 2016, 15-16), (Tüfek, 2017, 78). • Kripto para başta Türkiye’de ve birçok ülkede vergilendirilmediğinden beyan veya kayıt tutma gibi yasal yükümlülüklerden sorumlu olmadığı gibi herhangi bir vergi kesintisi de uygulanmamaktadır. • Kripto paranın herhangi bir merkezi olmadığı için aracıya, denetleyiciye veya yöneticiye ihtiyacı yoktur. Bu durum maliyetleri düşürmekte ve işlemlerin hızlı gerçekleşmesini sağlamaktadır. • İşlemlerde gizlilik en temel prensip olması münasebetiyle işlemi gerçekleştiren tarafından istenmediği müddetçe kimse tarafından işlemler takip edilemez. • Blockchain teknoloji kripto paranın alt yapısını oluşturmasıyla paranın korunaklı olmasını sağlamaktadır. Ayrıca sanal ortamda transfer işlemleri gerçekleştiğinden paranın taşınmasını ve saklanmasını kolaylaştırmaktadır. • Kripto paranın üretilecek miktarı sabit olmasından ötürü enflasyon veya dezenflasyonla karşılaşma riski yoktur. • İşlemler banka kanalıyla gerçekleşmediğinden anonimlik sağlanmaktadır. Takma ad kullanılarak kripto para adresleriyle işlemler gerçekleştiğinden işlemi yapanın kimliğini gizlemektedir. • Sistemin güvenliği kriptografik dijital imzalama yöntemi kullanıldığından paranın taklit edilmesini önlemektedir. • Kripto paranın riskleri ise şu şekildedir: (https://www.tesadernegi. org), (https://kriptokoin.com ) (http://www.fernhillassociates.com ) • Dijital paranın üçüncü taraf olarak garantörlüğünü üstlenecek bir devlet olmaması kullanıcıları tedirgin etmekle birlikte güven duygusu da zedelemektedir. • Geleneksel para sistemi kadar yaygın ve herkes tarafından kullanılmamasından ve bankalar tarafından transferi gerçekleşmediğinden ötürü kripto paraya olan talep azalmaktadır. EYLÜL - EKİM 2019

183


MALİ

ÇÖZÜM

Kripto para sanal ortamda saklandığından siber saldırılara karşı hırsızlığa maruz kalabilmektedir. Bu durumda birkaç saniye içinde kullanıcının tüm serveti başka bir hesaba hacklenmektedir. Bu para birimiyle ilgili en büyük endişe, işlemlerin isimsiz olması nedeniyle yasa dışı faaliyetlerde kullanılabilme kolaylığıdır. Dünyada tüm ülkeleri endişelendiren uyuşturucu ticareti ve teröre sağlanan finansman başta gelmektedir. Hayatımıza dijital araçların girmesiyle birlikte hükümetlerin bu kaygısı daha da artmaktadır. Bu araçların devletler tarafından takibinin yapılamaması illegal faaliyetlere kapı aralamaktadır. (Franklin, 2016, 11), (http://www.fernhillassociates.com ) • Kripto paralar yasal zeminde olmadığından düzenli bir borsası yoktur. Bu durum paranın oynaklığını artırmakta ve spekülatörlerin hedefi olmaktadır. Dolayısıyla paranın dengesiz bir şekilde fiyatlanmasına yol açmaktadır. Kripto para olarak ilk defa kullanılan ve en çok piyasa hacmi olan Bitcoin, piyasaya arz edildiği tarihten günümüze kadar ortalama piyasa fiyatı şekil 1’deki gibidir. Bakıldığında bir anda 7.500 dolarda 22.500 dolara çıktığı görülmektedir. 2019 yılı itibariyle de 4.000 dolar civarında seyretmektedir. Satoshi Nakamoto 2009 yılında: “Ya tutarsa deyip birkaç Bitcoin almak çok da mantıksız değil. Yeterli sayıda insan bu şekilde düşünse, kendi kendine gerçekleşen bir kehanete dönüşür” diyerek Bitcoin’in bu kadar değerleneceğini önceden tahmin etmiştir. Şekil 1: Bitcoin Borsasının Ortalama Piyasa Fiyatı (USD)

Kaynak: https://www.blockchain.com 184

EYLÜL - EKİM


MALİ

ÇÖZÜM

Bunun yanı sıra 9 Ocak 1988 tarihli The Economic dergisinde yer alan “Tek Dünya Parasına Hazır Olun” başlıklı yazı ve dergi kapağında yer alan paranın üzerine 2018 yazılması, bu kripto paranın önem kazanacağına ilişkin haber vermektedir (Yalçın, 2019, 107). 4. TÜRK MEVZUATINA GÖRE KRİPTO PARA NASIL VERGİLENDİRİLİR VE MUHASEBELEŞTİRİLİR ? Türk vergi mevzuatında gelir sağlayan faaliyetlerin kanuna ve ahlaka uygun olması genel prensiptir; ancak aykırı olması durumunda kanunlarla yasaklanmış olsa ise bunun vergilendirilmeyeceği anlamını içermemektedir. Bu durum 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun (VUK) 9.maddesi ile sabittir. Yani işlenen faaliyet suç olarak kabul edilip bundan bir gelir hâsıl oluyorsa burada vergiyi doğuran olay gerçekleşmektedir. Örnekle ifade edilecek olursa uyuşturucu ticareti kanunen suçtur; ancak bundan elde edilen kazanç vergiye tabi olacaktır (Şenyüz, vd., 2013, 4-5). Kripto paranın vergilendirilmesine ilişkin olarak ise kavram tartışması yaşanmaktadır. Kripto paranın hukuki durumu tam manasıyla sarih bir şekilde açıklanamadığından nasıl vergilendirileceğine ilişkin çeşitli yorumlar geliştirilmiştir. Bu yorumlar ise; menkul kıymet, emtia ve paradır (Yalçın, 2019, 107). Şayet bu kavramlardan birisi olmayıp da suç teşkil edecek bir durum olsa idi, bundan doğacak kazanç 213 sayılı VUK’un 9. Maddesine göre yine vergilendirilecektir. Türkiye’de kripto paranın vergilendirilmesine ilişkin olarak herhangi bir düzenleme söz konusu değildir. Burada karşılaşılan sorun, işlemlerin izlenemez ve takip edilemezlik özelliğinden ileri gelmektedir. Bunun çözümü ise vergi idaresi tarafından işlemlerin kontrol altına alınıp takip edilebilir bir sistem haline dönüşmesiyle gerçekleşecektir (Doğan, vd. (a), 2018, 162). 4.1. Kripto Paranın Menkul Kıymet Olarak Değerlendirilmesi Menkul kıymet, orta ve uzun vadede yatırım aracı olarak kullanılan ortaklık veya alacaklılık hakkı sağlayan kıymetli evraktır (http://www.borsahocasi.net). Mevzuatımızda 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 7. bölümünde “Menkul Kıymetler” yer almakta olup bu bölüm üç kısımdan oluşmaktadır. Bunlar; Pay senetleri, intifa senetleri, borçlanma senetleriyle alma ve değiştirme hakkını içeren menkul kıymetlerdir. Mezkûr kanunun ilgili bölümünde, menkul kıymet olarak ortaklık hakkı tanıyan pay senetlerinin ve alacak hakkı tanıyan EYLÜL - EKİM 2019

185


MALİ

ÇÖZÜM

intifa senetlerinin olduğu görülmektedir. Bu kapsamda kripto parayı menkul kıymet olarak düşünmek mümkün değildir. Ancak kripto paraların bir araya getirilmesiyle bir varlığa dayalı menkul kıymet oluşturulması durumunda bu varlıklar menkul kıymet hüviyetine bürünebilir. Oysa bu durumda bile kripto paralar menkul kıymet olarak kabul edilemez; ancak bu paraların yer aldığı paylar menkul kıymet olarak tanımlanabilmektedir (Yalçın, 2019, 108). Şayet kripto paraların menkul kıymet veya diğer sermaye piyasası aracı olarak değerlendirilmesinde, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun (GVK) mükerrer 80. maddesi gereği Değer Artış Kazancı olarak vergilendirilecektir. Mezkûr kanun maddesinin 1. fıkrasında menkul kıymetlerin ve diğer sermaye piyasası araçlarının elden çıkarılmasından sağlanan kazançların değer artış kazancı olarak vergilendirileceği ve bu fıkranın hükmü gereğince 01.01.2019 tarihi itibariyle 305 Seri No.lu Genel Tebliğde belirtilen 14.800 TL’lik istisna tutarından yararlanamayacağı belirtilmiştir (Doğan, vd. (a), 2018, 163). Kripto paranın menkul kıymet veya diğer sermaye piyasası aracı olarak kabul edildiğinde muhasebeleştirilmesi ise; alımı veya satımı alış bedeli üzerinden “118 Diğer Menkul Kıymetler” hesabına kaydedilmelidir. Alış ve satış bedeli arasındaki fark olumlu ise “645 Menkul Kıymet Satış Karları” hesabına, olumsuzsa “655 Menkul Kıymet Satış Zararları” hesabında takip edilir (Doğan, vd. (b), 2018, 32).

186

EYLÜL - EKİM


MALİ

ÇÖZÜM

Örnek 1: (A) A.Ş. kısa vadeli fiyat hareketliliğinden yararlanmak için banka aracılığıyla 150.000,00 TL’ye 3 Bitcoin (BTC) satın almış olup tamamını 250.000,00 TL’ye satmıştır. 118 DİĞER MENKUL KIYMETLER

150.000,00

118.01 Bitcoin 102 BANKALAR

150.000,00

Bitcoin satın alınması 100 KASA

250.000,00

100.01 TL Kasası 118 DİĞER MENKUL KIYMETLER

150.000,00

118.01 Bitcoin 645 MENKUL KIYMET SATIŞ

100.000,00

KARLARI Bitcoin karlı satışı

4.2. Kripto Paranın Para Olarak Değerlendirilmesi Dar manada para: insanların günlük yaşamlarında genel olarak kabul ettikleri mübadele aracı olarak ifade edilmektedir. Geniş manada ise; mübadele, değer saklama ve hesap birimi olma işlevlerini içeren gerek somut gerekse soyut nitelik taşıyan belgedir. Tanımda belirtildiği üzere paranın üç fonksiyonu olup bunlar; hesap birimi olma, değer saklama ve değişim aracı olmasıdır (Paya, 2007, 15). Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 Sayılı Kararın 2. Maddesindeki (g-l bentlerinde) tanımlarda efektif: “Banknot şeklindeki bütün yabancı ülkelerin paralarını” , döviz: ”Efektif dahil yabancı parayla ödemeyi sağlayan her nev’i hesap, belge ve vasıtaları” , menkul kıymet: “sermaye ve para piyasalarında işlem gören her türlü Türk ve yabancı menkul kıymetleri”, kıymetli madenler: “Her tür ve şekilde altın, gümüş, platin ve paladyumu”, kıymetli taşlar: “Elmas, pırlanta, yakut, zümrüt, topaz, safir, zebercet ve inciyi” ve kıymetli eşya ise: “Kıymetli madenler veya kıymetli taşlardan yapılmış ya da bunları içeren eşyaları” ifade etmektedir. Tanımlar dikkate alındığında efektif veya dövizden bahsetmek için herhangi bir ülkeye ait olması gerekmektedir. Oysa kripto para herhangi bir ülkeye ait olmadığından EYLÜL - EKİM 2019

187


MALİ

ÇÖZÜM

Türk mevzuatı açısından para olarak ifade edilememektedir. Ancak kripto parayı iktisadi açıdan değerlendirdiğimizde paranın işlevleri olan değişim, değer saklama ve hesap birimi olma özelliklerini barındırmaktadır. Bu bakımdan yabancı para olarak değerlendirildiğinde ise, Bitcoin ABD doları ile değeri belirlendiğinden tıpkı yabancı paralar gibi değerlemeye tabi olacaktır. Bu minvalde 213 sayılı VUK’un 280. maddesi uyarınca borsa rayici ile değerlenecektir. Borsa rayici ise ülkemizde olmadığından Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından belirlenen kurlar dikkate alınacaktır. Ancak 130 Seri No.lu VUK Genel Tebliği’nde, Bakanlıkça kurlarla ilgili olarak herhangi bir tespit yapılmadığında T.C. Merkez Bankası’nca tespit ve ilan olunan kurlar dikkate alınır. T.C. Merkez Bankası tarafından Bitcoin’e ilişkin olarak herhangi bir veri yer almamaktadır. Bu durumda 213 sayılı VUK’un 289. maddesi hükmü gereğince borsa rayicinin bulunmadığı durumda mukayyet değer, bununda bulunmadığı durumda ise emsal bedel ile değerleneceği belirtilmiştir. Bitcoin’in alış ve satışına ilişkin muhasebe kayıtları yer aldığı için mukayyet değer ile değerlenebilecektir (Yıldız, 2018, 47-48). Kripto paranın merkez bankası tarafından yabancı para olarak kabul edilmesiyle birlikte muhasebeleştirilmesi ise; kripto paranın alımında alış kuru üzerinden “100 Kasa” hesabına kaydedilir. Elden çıkartılmasında veya dönem sonunda değerlendirilmesinde oluşacak olumlu kur farkları “646 Kambiyo Karları” hesabında, zararları ise “656 Kambiyo Zararları” hesabında takip edilir. Şayet merkez bankası kripto parayı yabancı para olarak tanımlamazsa, örneğin altın gibi kıymetli veya değerli maden olarak kabul edilirse bu durumda “108 Diğer Hazır Değerler” hesabında izlenir (Doğan, vd. (b), 2018, 32). Bu hesabın yanı sıra Hazır Değerler bölümünde yer alan boş hesaplarda da; örneğin “104 Bitcoin Hesabı” gibi takip edilebilir. Burada karşılaşılan sorun; kripto paranın değerlemesinde ülkemizde yabancı para borsası bulunmadığından Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından ilan edilen kurlar dikkate alınmaktadır. Bakanlığın kripto paraya ilişkin dönem sonundaki değerini ilan etmesiyle bu sorunun aşılacağı beklenmektedir (Yalçın, 2019, 111). Örnek 2: (X) A.Ş. 27.07.2019 tarihinde banka kanalıyla 5 Bitcoin (BTC) satın almıştır. (X) A.Ş. 25.08.2019 tarihinde 2 (BTC)’yi Türk Lirasına çevirmiştir. Dönem sonunda da elinde kalan 3 (BTC)’yi değerlemeye tabi tutmuştur. 27.07.2019 tarihinde 1 BTC 57.000,00 TL, 25.08.2019 tarihinde 1 BTC 65.000,00 TL ve 31.12.2019 tarihinde 1 BTC 80.000,00 TL’dir. 188

EYLÜL - EKİM


MALİ

100 KASA

ÇÖZÜM

285.000,00

100.02 Bitcoin Kasası 102 BANKALAR

285.000,00

Bitcoin satın alınması (5 BTC* 57.000,00 TL) 100 KASA

130.000,00

100.01 TL Kasası 100 KASA

114.000,00

100.02 Bitcoin Kasası 646 KAMBİYO KARLARI

16.000,00

2 BTC*(65.000,00 – 57.000,00) 100 KASA

69.000,00

100.02 Bitcoin Kasası 646 KAMBİYO KARLARI

69.000,00

Dönemsonu Değerleme [3 BTC*(80.000,00 – 57.000,00)]

Kripto paranın tahsilat ve ödemelerde para olarak kullanılması durumunda, 213 sayılı VUK’un mükerrer 257. maddesinin birinci fıkrasının (2) numaralı bendinde; mükelleflere muameleleri ile ilgili tahsilat ve ödemelerini bankalar, benzeri finans kurumları veya posta idarelerince düzenlenen belgelerle tevsik etmeleri zorunluluğunu getirme ve bu zorunluluğun kapsamını ve uygulamaya ilişkin usul ve esaslarını belirleme hususlarında Hazine ve Maliye Bakanlığına yetki verilmiştir. Bakanlık bu kapsamda 320, 323, 332, 459, 469, 479 ve 480 No.lu VUK Genel Tebliğleri ile bu düzenlemenin detaylarını belirlemiştir. Buna göre istisnalar olmakla birlikte 7.000 -TL’ yi aşan tutardaki her türlü tahsilat ve ödemelerini aracı finansal kurumlar kanalıyla yapmaları ve bu tahsilat ve ödemeleri söz konusu kurumlarca düzenlenen belgeler ile tevsik etmeleri gerektiği belirtilmiştir. İstisnalar ise 459 No.lu VUK Genel Tebliği’nin 4.2. bölümünde belirtilmiştir. Tevsik zorunluluğuna uymayan mükellef hakkında 213 sayılı VUK’un mükerrer 355. maddesinde 01.01.2019 tarihi itibariyle; EYLÜL - EKİM 2019

189


MALİ

ÇÖZÜM

- I.Sınıf tüccarlar ile serbest meslek erbabı hakkında 1.900 –TL’den - II.Sınıf tüccarlar, defter tutan çiftçiler ile kazancı basit usulde tespit edilenler hakkında 980 –TL’den - Yukarıdaki bentlerde yazılı bulunanlar dışında kalanlar hakkında 490 – TL’den az olmamak kaydıyla her bir işlem için bu işleme konu tutarın %5’i oranında özel usulsüzlük cezası kesilir. Bu noktada kripto paraların tahsilat ve ödeme aracı olarak kullanılması durumunda, bu hususunda dikkate alınması önem arz etmektedir (Kaplanhan, 2018, 113-114). 4.3. Kripto Paranın Emtia Olarak Değerlendirilmesi Emtia kelime manası olarak alınıp satılabilen, yani ticarete elverişli olan tüm ürünler olarak ifade edilir. Emtia olarak ifade edilen ürünlerin fiyatı tüketicinin talebine göre fiyatlanmaktadır. Emtiaların alınıp satıldığı borsalar ise, emtia borsasını oluşturmakta olup (https://www.forex.com.tr ) ülkemizde Türkiye Odalar ve Borsalar Birliğine bağlı 113 adet emtia borsası mevcuttur (Yalçın, 2019, 108). 6493 sayılı Ödeme ve Menkul Kıymet Mutabakat Sistemleri, Ödeme Hizmetleri ve Elektronik Para Kuruluşları Hakkında Kanun’un 1. Maddesinde kanunun amacı belirtilmiş olup buna göre; “ödeme ve menkul kıymet mutabakat sistemlerine, ödeme hizmetlerine, ödeme kuruluşlarına ve elektronik para kuruluşlarına ilişkin usul ve esasları düzenlemektir” şeklinde belirtilmiştir. Mezkûr kanun maddesinin 2/ç maddesinde ise elektronik paranın tanımı yapılmış olup “Elektronik para: Elektronik para ihraç eden kuruluş tarafından kabul edilen fon karşılığı ihraç edilen, elektronik olarak saklanan, bu Kanunda tanımlanan ödeme işlemlerini gerçekleştirmek için kullanılan ve elektronik para ihraç eden kuruluş dışındaki gerçek ve tüzel kişiler tarafından da ödeme aracı olarak kabul edilen parasal değeri” olarak ifade edilmiştir. Ayrıca Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun 25 Kasım 2013 tarih ve 2013/32 sayılı basın açıklamasında; Bitcoin’in 6493 sayılı kanun kapsamında olmadığı ve elektronik para olarak değerlendirilmediği ve bunun için denetiminin mümkün olmadığı açıklanmıştır (https://www.bddk.org.tr). Tüm bunlar değerlendirildiğinde kripto paranın paradan ziyade emtia olarak değerlendirilmesi daha uygun olacaktır (Kaplanhan, 2018, 116). Kripto paranın gerçek kişiler tarafından devamlı olarak bir emtia gibi alınıp satılması sonucu elde edilen kazanç 193 sayılı GVK’nın 37. maddesi uyarınca ticari kazanç olarak değerlendirilir. 104 Seri No.lu Gelir Vergisi 190

EYLÜL - EKİM


MALİ

ÇÖZÜM

Genel Tebliği’nde bir takvim yılı içinde birden fazla tekrar eden veya birden fazla takvim yılında tekrarlanan işlemlerde devamlılık unsurunun olduğu belirtilmiştir. Eğer yapılan faaliyette devamlılık unsuru yer almıyorsa bu kez 193 sayılı GVK’nın 82/1 maddesi gereğinde Arızi Kazanç olarak kabul edilmektedir. Ancak arızi kazanç olarak kabul edilmesi durumunda 305 No.lu Gelir Vergisi Genel Tebliği uyarınca 01.01.2019 yılı için 33.000 -TL’lik kısmı istisna olarak dikkate alınacaktır. Dönem sonunda elinde kripto para bulunulması durumunda ise 213 sayılı VUK’un 274. maddesine göre maliyet bedeliyle değerlenecektir. Ancak emtianın değerleme günündeki satış fiyatı maliyet fiyatına göre %10 ve daha fazla bir düşüş göstermesi durumunda mezkûr kanunun 267. maddesine göre ortalama fiyat esası, bununda mümkün olmaması durumunda ise takdir esasına göre değerleme yapılacaktır. Kripto paranın emtia olarak değerlendirilmesinde; kripto paranın alım satımını yapan işletmeler, döviz alım satımına yetkili müesseselere benzemekte olup bu durum Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 Sayılı Kararın 2/o maddesinde yetkili müesseseler tanımlanmıştır. Buna göre yetkili müesseseler “Bakanlıkça tespit edilen usul ve esaslar çerçevesinde dövize ilişkin işlemler yapmasına izin verilen ve kıymetli maden, taş ve eşyalara ilişkin işlemler de yapabilen anonim şirketleri” ifade etmektedir. Tanımdan da anlaşıldığı üzere yetkili müessese olabilmek için anonim şirket statüsünde olmak şarttır. Bu durumda anonim şirketlerin elde etmiş oldukları kazançlar 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nun (KVK) 1. maddesine göre kurum kazancı olarak kabul edilip buna göre vergilendirilecektir (Yalçın, 2019, 111). Ayrıca kripto paraya ilişkin işlemlerin Türkiye’de gerçekleştirilmesi durumunda ticari faaliyet sonucu teslim gerçekleşeceğinden 3065 sayılı Katma Değer Vergisi’nin (KDV) 1/1. maddesine göre KDV’nin konusuna girmektedir. Buna ilaven kanun koyucu tarafından kripto para alım satım ve aracılık faaliyetleri ile iştigal eden işletmeleri yetkili müessese veya aracı kurum olarak tanımlamamıştır. Oysa tanımlanması durumunda, 3065 sayılı KDV’nin 17. maddesinin 4. fıkrasının “e” ve “g” bentlerince, yetkili müesseseler tarafından efektif alım satımları KDV’den istisna edilecek ve 6802 sayılı Banka ve Sigorta Muameleleri Vergisi’ne tabi olacaktır (Yalçın, 2019, 112). Bunun yanı sıra alım satımda sözleşme düzenlenmesi durumunda 488 sayılı Damga Vergisi Kanunu’nun 1. Maddesine göre damga vergisi ödenecektir.

EYLÜL - EKİM 2019

191


MALİ

ÇÖZÜM

Bu işlemlerin muhasebeleştirilmesi ise; kripto paranın alım satımını yapan işletme için bu araçlar emtia hükmünde olduğundan alışları maliyet bedeli üzerinden “153 Ticari Mallar” hesabında takip edilir. Satışlarından elde etmiş oldukları kazançlar esas faaliyet gelirini oluşturduklarından “600 Yurtiçi Satışlar / 601 Yurtdışı Satışlar” hesabında, maliyet kaydı da “621 Satılan Ticari Mallar Maliyeti” hesabına kaydedilir (Doğan, vd. (b), 2018, 32). Örnek 3: (Z) A.Ş. 30.000,00 TL’ye satın aldığı ticari malı 25.05.2019 tarihinde Kdv hariç 50.000,00 TL’ye (Y) Ltd. Şti.’ye satıyor ve (Y) Ltd. Şti. karşılığında Bitcoin ile ödeme yapıyor. (Kdv ihmal edilmiştir.) 100 KASA

50.000,00

100.05 Bitcoin Kasası 600 YURTİÇİ SATILAR

50.000,00

Bitcoin karşılığı mal satışı 621 SATILAN TİCARİ MALLAR MALİYETİ 153 TİCARİ MALLAR

50.000,00 50.000,00

Maliyet kaydı

4.4. Madencilik Yaparak Kripto Para Elde Edilmesi Kripto paranın üretimi özel donanımlı bilgisayarlar vasıtasıyla yazılım programlarını çalıştıran madenciler tarafından gerçekleşmektedir. Bunun yanında dağıtık ağın koruyup geliştirilmesine yönelik hizmetler sunmakta ve bu sayede madenciler belli sayıda kripto para kazanmaktadır. Bu kazanılan kripto para verilen hizmetin karşılığı olup esas faaliyet gelirini teşkil ederken; katlanılan işçilik, hizmet üretimiyle doğrudan bağlantılı olan elektrik, amortisman gibi maliyetlerde esas üretim giderlerini oluşturmaktadır (Yalçın, 2019, 110). Kripto madenciliği, bir gerçek kişi tarafından yapılması durumunda, elde edilen kazanç ticari kazanç olacaktır. Şöyle ki kazanç elde etmek amacıyla, emek ve sermaye ortaya konularak belli bir organizasyonu gerektirdiğinden ve devamlılık unsuru göz önünde bulundurulduğunda elde edilen kazanç ticari kazanç olarak ifade edilecektir. Bu sebeple 193 sayılı GVK’ nın 37. maddesine göre ticari kazanç hükümlerine göre vergilendirilecektir. Bu faaliyet işletme 192

EYLÜL - EKİM


MALİ

ÇÖZÜM

tarafından gerçekleşmesinde ise, 5520 sayılı KVK’ nın 1. Maddesine göre kurum kazancı sayılacak ve buna göre vergilendirilecektir. Madencilik yapılarak elde edilen kazanç bitcoin cinsinden ödenmektedir. Bu kazancın muhasebeleştirilmesinde elde edilen bitcoinin ulusal para birimine çevrilmesi gerekmektedir. Bunun için bitcoinin elde edildiği tarihteki borsa fiyatı üzerinden değerlenir. Şayet ülkede bitcoin borsası mevcut değilse ortalama fiyatı esas alınır. Örnek 4: Bay (X), bitcoin madenciliği yapmak amacıyla monitör, kasa, ekran kartı, ram gibi teknik ekipmanları 20.000,00 –TL’ye satın alıyor. Bir aylık üretim esnasında 10.000,00 –TL’lik elektrik giderine katlanıyor ve 1 Bitcoin elde ediyor. Bu bitcoini de 40.000,00 –TL’den satıyor. (Kdv ihmal edilmiştir.) 710 DİREKT İLK MADDE VE MALZEME HS.

20.000,00

730 GENEL URETİM GİDERLERİ HS.

10.000,00

100 KASA

30.000,00

Maliyetlerin muhaseleştirilmesi 157 DİĞER STOKLAR

30.000,00

711 DİR. İLK MAD. VE MAL. YANSITMA HS.

20.000,00

731 GENEL URETİM GİD. YANSITMA HS

10.000,00

Maliyetlerin stoklara aktarılması 102 BANKALAR

40.000,00

600 YURTİÇİ SATIŞLAR

40.000,00

Satış kaydı 623 DİĞER SATIŞLARIN MALİYETİ 157 DİĞER STOKLAR

40.000,00 40.000,00

Satış kaydı

EYLÜL - EKİM 2019

193


MALİ

ÇÖZÜM

5. SONUÇ Kripto paranın geçmişinden günümüze kadar gelişme aşamalarına bakıldığında yaklaşık 10 yıl gibi bir süreçte devasa rakamlarla değerlendiği görülmüştür. Gerek ülkemizde gerekse dünyada hükümetler bu yüksek değerlere ulaşan dijital paraya kayıtsız kalamamaktadır. Hükümetlerin en büyük gelir kaynağını vergiler oluşturmaktadır. Bu sebeple sanal alemde kullanıcıların itibar edip değer atfettikleri ve gerek ticari yaşamlarında gerekse sosyal yaşamlarında meta olarak kullandıkları kripto parayı vergilendirerek gelir sağlama gayesi gütmektedir. Burada çözüme kavuşturulamayan en büyük sorun ise, kripto paranın kavramsal olarak ifade edilememesidir. Bu noktada dünya ülkeleri de ihtilafa düşmüş durumdadır. Kimi emtia, kimi menkul kıymet kimisi de para olarak tanımlamış ve ona göre vergilendirmiştir. Ülkemiz başta olmak üzere bazı devletlerde herhangi bir tanımlama yapmamış ve vergilendirmemiştir. Kripto paranın herhangi bir merkezi bulunmadığından ve devletler tarafından basılan para olmadığından ve takibi kamu idaresinden bağımsız olmasından ötürü kullanıcıları da endişeye itmektedir. Her an bir güvensizlik ve spekülatif ataklarla karşı karşıya kalmaktadırlar. Bunun yanı sıra kripto para bir çok ülke tarafından vergilendirilmediğinden vergi cennetlerine alternatif olarak da kullanılmaktadır. Bu durum beraberinde kayıt dışı ekonomiyi oluşturduğu gibi rekabeti de önlemektedir. Kripto paranın vergilendirilmiyor olması muhasebeleştirilmeyeceği anlamına gelmemektedir. Muhasebe bilimi nicel olarak ifade edilen işlemlerin gerçeğe uygun bir şekilde kaydetmek, sınıflamak, raporlamak ve yorumlamakla mükelleftir. Çalışmamızda da çeşitli alternatiflerde ne şekilde muhasebeleştirileceğine ilişkin önerilerde bulunulmuştur. Bu sorunu çözmek için bir an önce kripto araçların finansal ve vergisel açıdan bir kavrama kavuşturulup buna ilişkin hukuki düzenlemelerin yapılması elzemdir. Bunun için ülkemizde Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu, Sermaye Piyasası Kurulu, T.C. Merkez Bankası ve Hazine ve Maliye Bakanlığı ortak çalışmalar yürüterek çözüme kavuşturulması gerekir. Bu sayede kripto araçların hem takibi ve denetimi, hem de vergilendirilmesi mümkün olacaktır.

194

EYLÜL - EKİM


MALİ

ÇÖZÜM

KAYNAKÇA Akdemir Altunbaşak, T. (2018). Blok Zincir (Blockchain) Teknolojisi ile Vergilendirme. Maliye Dergisi. 174, 362-371. Anti-Money Laundering/Combating the Financing of Terrorism (AML/ CFT), Erişim Adresi: http://www.fernhillassociates.com/aml, 14 Mart 2019. BDDK, Erişim Adresi: https://www.bddk.org.tr/ContentBddk/dokuman/ duyuru_0512_01.pdf, Blockchain, Erişim Adresi: https://www.blockchain. com/tr/charts/market-price?timespan=all, Borsa Hocası, Erişim Adresi: http://www.borsahocasi.net/2015/02/ menkul-kiymetler-nedir.html, Buyrukoğlu, S.;Doğan, Z. ve Kutbay, H.n (2018). Türkiye’de Bitcoin Sistemi Ve Vergilendirilmesi II. Uluslararası Multidisipliner Çalışmaları Kongresi’nde sunulan bildiri. Çarkacıoğlu, A. (2016). Kripto-Para Bıtcoın. Ankara: Sermaye Piyasası Kurulu Araştırma Dairesi. Doğan, Z.; Buyrukoğlu, S. ve Kutbay, H. (2018). Türkiye’de Bitcoin İşlemlerinin Vergilendirilmesi ve Muhasebeleştirilmesine İlişkin Örnekler. Vergi Sorunları Dergisi. 361, 23-33. Eğilmez, M.“Kripto Paralar, Bitcoin ve Blockchain”, Erişim Adresi: http:// www.mahfiegilmez.com/2017/11/kripto-paralar-bitcoin-ve-blockchain.html, 23 Şubat 2019. Franklin, M. (2016). A Profıle Of Bıtcoın Currency: An Exploratory Study. International Journal of Business and Economics Perspectives. 11, 80-92. Forex, Erişim Adresi: https://www.forex.com.tr/emtia-nedir Kaplanhan, F. (2018). Kripto Paranın Türk Mevzuatı Açısından Değerlendirilmesi Bitcoin Örneği Vergi Sorunları Dergisi. 353, 105-123. Katmerlikaya, S. “Bitcoin’in Vergilendirilmesi ve Regülasyonu”, Erişim Adresi: https://www.tesadernegi.org/bitcoinin-vergilendirilmesi-veregulasyonu.html Kriptokoin, Erişim Adresi: https://kriptokoin.com/blockchain-nedir/ Matonis, Jow. W. Digital Cash And Monetary Freedom, Erişim Adresi: http://libertarian.co.uk/lapubs/econn/econn063.pdf Nakamoto, S. Bitcoin: A Peer-to-Peer Electronic Cash System. Erişim Adresi: https://bitcoin.org/bitcoin.pdf

EYLÜL - EKİM 2019

195


MALİ

ÇÖZÜM

Özbaş, M.Y. (2019). Elektronik Para Ve Sanal Para: Bitcoin Geleceğin Para Birimi Olabilir Mi? İşletme Ekonomi ve Yönetim Araştırmaları Dergisi. 1, 85-104. Paya, M. (2007). Para Teorisi ve Para Politikası. İstanbul: Filiz Kitapevi. Şenyüz, D. Yüce, M. ve Gerçek, A. (2013). Türk Vergi Sistemi. Bursa: Ekin Basım Yayın Dağıtım. Tüfek, B. Ü (2017). Elektronik Ödeme Araçları ve Geleceğin Yaklaşımı Kripto Para. (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi) Bahçeşehir Üniversitesi, İstanbul,. Usta, A. ve Doğantekin, S. (2017). Blockchain 101. İstanbul: Bankalararası Kart Merkezi. Yalçın, S. (2019). Kripto Değişim Araçlarının Muhasebeleştirilmesi. Muhasebe ve Finansman Dergisi. 81, 101-120. Yıldız, Y. (2018). Kripto Paraların (Bitcoin) Vergilendirlmesi. Vergi Raporu Dergisi. 221, 43-50.

196

EYLÜL - EKİM


HAKEMSİZ YAZILAR OPINION PAPERS

MALİ MALİ

ÇÖZÜM ÇÖZÜM

@

MART 2015 EYLÜL- -NİSAN EKİM 2019

95 197


MALİ

29(155), 199-207

ÇÖZÜM

ANONİM ŞİRKETLERİN KISMİ BÖLÜNME İŞLEMİNDE TAŞINMAZLARIN VE BORÇLARIN DEVRİ Ufuk ÜNLÜ*47* ÖZ Bölünme, sermaye şirketlerin malvarlıkların tamamının veya bir kısmının, farklı bir şirket bünyesinde veya yeni bir şirket kurularak, bölünen şirketin ortaklarının malvarlıklarınca temsil edildiği işlemler bütünüdür. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu ticaret şirketlerinin bölünmesine cevaz vermekte ve 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu tam ve kısmi bölünmeyi hüküm altına alarak, buna ilişkin iş ve işlemleri düzenlemektedir. Bu kapsamda çalışmamızın amacı, anonim şirketlerin kısmi bölünme işlemlerine konu taşınmazların ve buna ilişkin borçların devir usullerini açıklamaktır. Anahtar Sözcükler Anonim Şirket, Bölünme, Kısmi Bölünme, Taşınmaz, Borç, Devir. 1. GİRİŞ Bilindiği üzere anonim şirketler açısından bölünme, bir yeniden yapılandırma modelidir. Bu kapsamda şirketlerin yeniden yapılandırma ihtiyacı, bölünme ile sonuçlandığında, bölünmenin nedenlerini de yeniden yapılandırma ihtiyacı oluşturur. Örneğin faaliyetlerin daha verimli hale getirilmek istenmesi, parçalanarak farklı alanlarda uzmanlaşma sağlanması isteği yahut vergi muafiyetinden yararlanılmak istenmesi yeniden yapılandırma gerekliliğini meydana getiren unsurlar arasında sayılabilir. Bu çalışmamızda, anonim şirketlerin kısmi bölünmesine konu edilecek taşınmazların devri işlemleri ile taşınmazlara ait devredilecek borçların var olması ve özellikle bu borçların taşınmazların aktif değerinden fazla olması halinde yerine getirilmesi gereken işlemler üzerinde durulacaktır. 2. ANONİM ŞİRKETLERDE KISMİ BÖLÜNME Anonim şirketler açısından bölünme, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu ile 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun da düzenlenmiştir. Kısmi bölünme ise özellikle 5520 sayılı Kanuna özel bir düzenlemedir. 5520 sayılı Kanunun 19 uncu maddesinin üçüncü fıkrasının (b) bendine göre tam mükellef bir sermaye *47 * Başbakanlık Başmüfettişi Makale Geliş Tarihi: 29.07.2019 Yayın Kurulu Kabul Tarihi: 27.08.2019

EYLÜL - EKİM 2019

199


MALİ

ÇÖZÜM

şirketinin veya sermaye şirketi niteliğindeki bir yabancı kurumun Türkiye’deki iş yeri veya daimî temsilcisinin bilançosunda yer alan taşınmazlar ile en az iki tam yıl süreyle elde tutulan iştirak hisseleri ya da sahip oldukları üretim veya hizmet işletmelerinin bir veya birkaçını kayıtlı değerleri üzerinden aynî sermaye olarak mevcut veya yeni kurulacak tam mükellef bir sermaye şirketine devretmesi, bu Kanunun uygulanmasında kısmî bölünme hükmündedir. Ancak, üretim veya hizmet işletmelerinin devrinde, işletme bütünlüğü korunacak şekilde faaliyetin devamı için gerekli aktif ve pasif kalemlerin tümünün devredilmesi zorunludur. Kısmî bölünmede devredilen varlıklara karşılık edinilen devralan şirket hisseleri, devreden şirkette kalabileceği gibi doğrudan bu şirketin ortaklarına da verilebilir. Taşınmaz ve iştirak hisselerinin bu bent kapsamında devrinde, devralan şirketin hisselerinin devreden şirketin ortaklarına verilmesi halinde, devredilen taşınmaz ve iştirak hisselerine ilişkin borçların da devri zorunludur. Kısmî bölünmede bölünen şirketin malvarlığının tamamı değil bir veya bir kaç kısmı bölünmeye tâbi tutulur ve bu bölümler şirketten ayrılır ve mevcut veya yeni kurulacak başka bir şirkete veya ortaklara devredilir. Bölünen şirketin ortakları, devralan şirkette (veya şirketlerde) ortak olurlar. Bölünen şirket ortadan kalkmaz, elinde kalan malvarlığı ile faaliyetine devam eder ve bu şirketin ortakları bölünen şirkette ortak olmakta devam ederler. Hem tam hem kısmî bölünmede devredilen malvarlığı bölünme sonucunda kısmî küllî halefiyet yolu ile devralan şirketlere geçer; aynî sermaye konulması söz konusu değildir.(Koçak, 2013, s. 109-116) Kısmî bölünme iki şekilde olur: (1) Kısmî bölünme, (2) Yavru şirket kurma. Kısmî bölünmede bölünen şirketin malvarlığının tamamı değil bir veya bir kaç kısmı bölünmeye tâbi tutulur ve bu bölümler şirketten ayrılır ve mevcut veya yeni kurulacak başka bir şirkete veya ortaklara devredilir. Bölünen şirketin ortakları, devralan şirkette (veya şirketlerde) ortak olurlar. Bölünen şirket ortadan kalkmaz, elinde kalan malvarlığı ile faaliyetine devam eder ve bu şirketin ortakları bölünen şirkette ortak olmakta devam ederler. 3. KISMİ BÖLÜNME İŞLEMİNDE TAŞINMAZLARIN VE BORÇLARIN DEVRİ 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 6 ncı maddesinde, kurumlar vergisinin, mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safî kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı ve safî kurum kazancının tespitinde de, 200

EYLÜL - EKİM


MALİ

ÇÖZÜM

Gelir Vergisi Kanununun ticarî kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı hükme bağlanmıştır. 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 38 inci maddesinin birinci fıkrasında, “Bilanço esasına göre ticari kazanç, teşebbüsteki öz sermayenin hesap dönemi sonunda ve başındaki değerleri arasındaki müspet farktır. Bu dönem zarfında sahip veya sahiplerce: 1- İşletmeye ilave olunan değerler bu farktan indirilir. 2- İşletmeden çekilen değerler ise farka ilave olunur. Ticari kazancın bu suretle tespit edilmesi sırasında Vergi Usul Kanununun değerlemeye ait hükümleri ile bu Kanunun 40 ve 41 inci maddeleri hükümlerine uyulur.” hükmüne yer verilmiştir. Aynı Kanununun 40 ıncı maddesi ile 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 8 inci maddesinde tadadi olarak sayılan giderlerin, safi kurum kazancının tespit edilmesinde indirilecek giderler olarak dikkate alınması mümkündür. 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 19 uncu maddesinin üçüncü fıkrasının (b) bendinde, “Kısmî bölünme: Tam mükellef bir sermaye şirketinin veya sermaye şirketi niteliğindeki bir yabancı kurumun Türkiye’deki iş yeri veya daimî temsilcisinin bilançosunda yer alan taşınmazlar ile en az iki tam yıl süreyle elde tutulan iştirak hisseleri ya da sahip oldukları üretim veya hizmet işletmelerinin bir veya birkaçını kayıtlı değerleri üzerinden aynî sermaye olarak mevcut veya yeni kurulacak tam mükellef bir sermaye şirketine devretmesi, bu Kanunun uygulanmasında kısmî bölünme hükmündedir. Ancak, üretim veya hizmet işletmelerinin devrinde, işletme bütünlüğü korunacak şekilde faaliyetin devamı için gerekli aktif ve pasif kalemlerin tümünün devredilmesi zorunludur. Kısmî bölünmede devredilen varlıklara karşılık edinilen devralan şirket hisseleri, devreden şirkette kalabileceği gibi doğrudan bu şirketin ortaklarına da verilebilir. Taşınmaz ve iştirak hisselerinin bu bent kapsamında devrinde, devralan şirketin hisselerinin devreden şirketin ortaklarına verilmesi halinde, devredilen taşınmaz ve iştirak hisselerine ilişkin borçların da devri zorunludur.” Hükmüne yer verilmiştir. Bu hükme göre, kısmi bölünme işlemine taşınmazlar, iştirak hisseleri, üretim veya hizmet işletmeleri konu edilebilmektedir. Şirket yetkili kurulunun bölünmeye ilişkin kararının Ticaret Sicilinde tescil edildiği tarih, bölünme tarihidir. EYLÜL - EKİM 2019

201


MALİ

ÇÖZÜM

Aynı Kanunun 20 nci maddesinin üçüncü fıkrasına göre, Kurumlar Vergisi Kanununun 19 uncu maddesine göre gerçekleşen kısmi bölünme işlemlerinden doğan kârlar hesaplanmayacak ve vergilendirilmeyecektir. Kısmi bölünme işlemlerinde, bölünen kurumun bölünme tarihine kadar tahakkuk etmiş ve edecek vergi borçlarından, bölünen kurumun varlıklarını devralan kurumlar, devraldıkları varlıkların emsal bedeli ile sınırlı olarak müteselsilen sorumlu olacaklardır. 1 seri no.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinin “19.2.2. Kısmi bölünme” başlıklı bölümünde konu ile ilgili olarak ayrıntılı açıklamalara yer verilmiştir. Anılan Tebliğin;“19.2.2.2. Bölünmenin gerçekleştiği tarihe kadar bölünen varlıkların değerinde meydana gelecek değişikliklerin durumu” başlıklı bölümünde, “Şirket organlarınca bölünme kararının alındığı tarih ile bölünmenin Ticaret Sicilinde tescil edildiği tarih arasında, işletmelerin faaliyetlerini devam ettirmeleri neticesinde, stoklarda meydana gelecek eksilmeler, devralan şirketin kabul etmesi halinde nakit ile tamamlanabilecektir. Stoklarda fazlalık meydana gelmesi halinde ise bunların devredilebilmesi mümkün olduğu gibi işletmede bırakılması da kısmi bölünmeye engel teşkil etmeyecektir.” “19.2.2.3. İştirak hisselerinin ortaklara verilmesi” başlıklı bölümünde ise “Kısmi bölünmede devredilen varlıklara karşılık edinilen devralan şirket hisseleri, devreden şirkette kalabileceği gibi doğrudan bu şirketin ortaklarına da verilebilir. Taşınmaz ve iştirak hisselerinin Kurumlar Vergisi Kanununun 19 uncu maddesinin üçüncü fıkrasının (b) bendine göre devrinde, devralan şirketin hisselerinin devreden şirketin ortaklarına verilmesi halinde, devredilen taşınmaz ve iştirak hisselerine ilişkin borçların da devri zorunludur… Öte yandan, devralan şirketin hisselerinin devreden şirkette kalması halinde, devredilen taşınmaz ve iştirak hisselerine ilişkin pasif kıymetlerin (borçların) devri ihtiyaridir.» Açıklamalarına yer verilmiştir. Söz konusu Tebliğin «19.2.2.1.1. Devredilen iktisadi kıymetlerle birlikte bunlara ait borçların da devredilmesi halinde devre konu net değerin sıfır veya negatif olması durumu» alt başlığında ise; “Kısmi bölünmeye konu olan iktisadi kıymetlerle birlikte bunlara bağlı borçların da devredilmesi sonucu devre konu iktisadi kıymetlerin kayıtlı değerlerinin sıfır veya negatif olması durumunda, devredilen iktisadi kıymetler 202

EYLÜL - EKİM


MALİ

ÇÖZÜM

defter değerleri üzerinden devredilecek, ancak devredilen iktisadi kıymetler karşılığında alınan iştirak hisselerinin bilançoda iz bedeli ile takip edilmesi gerekecektir. Örnek 1: Bir üretim ve bir de hizmet işletmesi bulunan Kurum (A), aktifinde kayıtlı değeri 100 birim olan üretim işletmesi ile bu işletmeyle ilgili 100 birimlik borcunu kayıtlı değeri üzerinden kısmi bölünme suretiyle Kurum (B)›ye ayni sermaye olarak koymuştur. Devre konu üretim işletmesinin gerçek değeri 1000 birim olup karşılığında gerçek değeri 900 birimlik iştirak hissesi alınmış olması söz konusu iştirak hisselerinin Kurum (A)›nın aktifine bu değer üzerinden kaydedilmesini gerektirmeyecektir. Söz konusu iştirak hisseleri kayıtlarda iz bedeliyle takip edilecek, elden çıkartılması halinde kâr realize edilmiş olacaktır. Kısmi bölünme öncesi durum:

A Kurum (A) P

A Kurum (B) P

Kasa……. 100

Sermaye 150

Kasa........ 30

Sermaye...... 50

Hizmet İşl 50

Borç. 100

Alıcılar.... 20

Üretim İşl. 100

Kısmi bölünme sonrası durum:

A Kurum (A) P

A Kurum (B) P

Kasa. 100

Sermaye....... 150

Kasa.... 30

Borç 100

İştirakler 0.01

Alıcılar. 20

Sermaye...... 50

Hizmet İşl...50

Üretim İşl.100

EYLÜL - EKİM 2019

203


MALİ

ÇÖZÜM

Söz konusu kısmi bölünme işlemi sonucu Kurum (B)’ye pozitif değerli bir ayni sermaye konulmaması nedeniyle Kurum (A)’nın devrettiği üretim işletmesinin rayiç değerinden kaynaklanan iştirak hisselerinin iz bedeli ile bilançoda takip edilmesi gerekmektedir. Diğer taraftan, devre konu net değerin negatif olması durumunda ise bu negatif farkın geçici bir hesapta izlenmesi gerekmektedir. İktisadi kıymetler karşılığında alınan ve kayıtlarda iz bedeliyle takip edilecek iştirak hisselerinin, elden çıkartılması halinde ise bu geçici hesap kapatılarak vergilendirilecek kârlar hesabına aktarılacaktır. Örnek 2: Kurum (A)›nın, aktifinde kayıtlı değeri 50 birim, gerçek değeri 500 birim olan hizmet işletmesini devrettiğini ve 100 birimlik borcun hizmet işletmesi ile ilgili olduğu varsayıldığında ise kısmi bölünme öncesi ve sonrasındaki durum aşağıdaki gibi olacaktır. Kısmi bölünme öncesi durum : A Kurum (A) P

A Kurum (B) P

Kasa..... 100

Sermaye. 150

Kasa...... 30

Sermaye... 50

Hizmet İşl 50

Borç.. 100

Alıcılar.. 20

Üretim İşl. 100

Kısmi bölünme sonrası durum: A Kurum (A) P

204

A Kurum (B) P

Kasa... 100

Sermaye 150

Kasa.... 30

Borç 100

İştirakler 0.01

Geçici Hesap..... 50 Alıcılar 20

Sermaye.... 50

Üretim İşl. 100

Hizmet İşl. 50

Geçici Hesap......... 50

EYLÜL - EKİM


MALİ

ÇÖZÜM

Söz konusu kısmi bölünme işlemi sonucu Kurum (B)’ye pozitif değerli bir ayni sermaye konulmaması nedeniyle Kurum (A)’nın devrettiği hizmet işletmesinin rayiç değerinden kaynaklanan iştirak hisselerinin iz bedeli ile Kurum (A)’nın bilançosunda takip edilmesi gerekmektedir. Diğer taraftan, devre konu net değerin negatif olması nedeniyle de bu fark gerek Kurum (A)’nın gerekse Kurum (B)’nin bilançosunda geçici bir hesapta izlenecektir. Kurum (A)’nın kayıtlarda iz bedeliyle takip edilecek söz konusu iştirak hisselerinin elden çıkarılması halinde ise bu geçici hesap kapatılarak vergilendirilecek kârlar hesabına aktarılacaktır. Kurum (A)’nın hizmet işletmesinin devir kaydı aşağıdaki gibidir. ————————— / —————————— BORÇLAR HS. 100,00 İŞTİRAKLER HS. 0,01 - (Kurum B) HİZMET İŞLETMESİ 50,00 GEÇİCİ HESAP 50,01 ————————— / —————————— Kayıtlarda iz bedeliyle takip edilen iştirak hisselerinin satış kaydı ise aşağıdaki gibidir. ————————— / —————————— KASA H. 400,00 GEÇİCİ HESAP 50,01 İŞTİRAKLER H. 0,01 - (Kurum B) MENKUL KIYMET SATIŞ KÂRLARI 450,00 ————————— / —————————— Aynı sermaye konulması sonucu elde edilen söz konusu iştirak hisselerinin Kurum (A)’nın ortaklarına verilmesi halinde de pasifte oluşan geçici hesabın vergilendirilecek kârlar hesabına aktarılarak kapatılması gerekecektir. Kısmi bölünme sonucu elde edilen iştirak hisselerinin Kurum (A)’nın ortaklarına verilmesi durumunda muhasebe kaydı aşağıdaki gibi olacaktır.

EYLÜL - EKİM 2019

205


MALİ

ÇÖZÜM

————————— / —————————— GEÇİCİ HESAP 50,01 İŞTİRAKLER H. 0,01 - (Kurum B) DÖNEM K/Z 50,00 ————————— / ——————————” Açıklamaları yer almaktadır. Bu hüküm ve açıklamalar çerçevesinde; -Anonim şirketlerin aktifinde kayıtlı olan, şirketlerin üretim ve hizmet işletmeleri ile fiziki veya teknik bütünlük arz etmeyen ve bölünme sonrasında ilgili şirketlerin faaliyetlerinde kullanılmayacak olan taşınmazların, şirketlerin faaliyetlerini sona erdirmeyecek şekilde her biri tam hisseli olarak mevcut veya yeni kurulacak tam mükellef sermaye şirketlerine kayıtlı değeri üzerinden ayni sermaye olarak konulması suretiyle devredilmesi ve öngörülen diğer şartların da sağlanması kaydıyla, Kurumlar Vergisi Kanununun 19/3-b maddesi hükmü gereğince kısmi bölünmeye konu edilmesi mümkündür. -Kısmı bölünmeye konu edilen taşınmazlara ait borçların devrine yönelik ayrıntılı açıklamalar 1 seri no.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinin “19.2.2.1.1. Devredilen iktisadi kıymetlerle birlikte bunlara ait borçların da devredilmesi halinde devre konu net değerin sıfır veya negatif olması durumu” başlıklı bölümünde yer almaktadır. Dolayısıyla, kısmi bölünmeye konu edilen taşınmazlara ilişkin borçların bu taşınmazların kayıtlı bedelini aşan kısmının, kısmi bölünme işleminin gerçekleştiği hesap dönemine ilişkin kurum kazancına eklenmesi gerekmektedir. -Kurumlar Vergisi Kanununun 9 uncu maddesinde, devir ve tam bölünme işlemlerinde maddede belirlenen sınır dâhilinde devralınan kurumların zararlarının indirimi kabul edilmiş ancak, kısmi bölünme işlemlerinde zarar mahsubuna ilişkin herhangi bir hükme yer verilmemiştir. Bu nedenle kısmi bölünmede, bölünen kurumdan devralan kuruma zarar intikali öngörülmediğinden, geçmiş yıl zararlarının hiçbir şekilde devredilmesi mümkün değildir. -Tekdüzen hesap çerçevesi, hesap planı ve işleyişine ilişkin açıklamalar, 26.12.1992 tarihli ve 21447 mükerrer sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 1 Sıra No.lu Muhasebe Sistemi Uygulama Genel Tebliği ve daha sonra bu konuda yayımlanan diğer tebliğlerde yapılmış bulunmaktadır. Bu itibarla, anonim 206

EYLÜL - EKİM


MALİ

ÇÖZÜM

şirketlerin söz konusu muhasebe kayıtlarına ilişkin işlemlerini, Muhasebe Sistemi Uygulama Genel Tebliğlerinde mevcut açıklamalar çerçevesinde yapması gerektiği açıktır. 4. SONUÇ Kısmi bölünme, tam mükellef bir sermaye şirketinin veya sermaye şirketi niteliğindeki bir yabancı kurumun Türkiye’deki iş yeri veya daimî temsilcisinin bilançosunda yer alan taşınmazlar ile en az iki tam yıl süreyle elde tutulan iştirak hisseleri ya da sahip oldukları üretim veya hizmet işletmelerinin bir veya birkaçını kayıtlı değerleri üzerinden aynî sermaye olarak mevcut veya yeni kurulacak tam mükellef bir sermaye şirketine devretmesidir. Anonim şirketlerin aktifinde kayıtlı olan, şirketlerin üretim ve hizmet işletmeleri ile fiziki veya teknik bütünlük arz etmeyen ve bölünme sonrasında ilgili şirketlerin faaliyetlerinde kullanılmayacak olan taşınmazların kısmi bölünmeye konu edilmesi mümkündür. Kısmi bölünmeye konu edilen taşınmazlara ilişkin borçların bu taşınmazların kayıtlı bedelini aşan kısmının, kısmi bölünme işleminin gerçekleştiği hesap dönemine ilişkin kurum kazancına eklenmesi gerekmektedir. Kısmi bölünmede, bölünen kurumdan devralan kuruma zarar intikali öngörülmediğinden, geçmiş yıl zararlarının hiçbir şekilde devredilmesi mümkün değildir. Anonim şirketlerin söz konusu muhasebe kayıtlarına ilişkin işlemlerini, Muhasebe Sistemi Uygulama Genel Tebliğlerinde mevcut açıklamalar çerçevesinde yapması gerekir. KAYNAKÇA Koçak Fatih (2013), 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanununa Göre Şirketler’de Bölünme, Mali Çözüm Dergisi 117, 109-116 T.C. Yasalar (06.01.1961).193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu. Ankara : Resmi Gazete (10700 sayılı) T.C. Yasalar (14.02.2011). 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu. Ankara : Resmi Gazete (27846 sayılı) T.C. Yasalar (21.06.2006). 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu. Ankara : Resmi Gazete (26205 sayılı)

EYLÜL - EKİM 2019

207


MALİ

29(155), 209-214

ÇÖZÜM

ONLİNE YEMEK SİPARİŞİ ÜZERİNE FAALİYET GÖSTEREN E-TİCARET FİRMALARINDA CÜZDAN HESAPLARINDAN YAPILAN İŞLEMLERİN VE ÖZELLİKLİ HUSUSLARIN VERGİSEL AÇIDAN DEĞERLENDİRİLMESİ Emre DAL*48* ÖZ Bütün dünyada elektronik ticaretin (E-ticaret) yaygınlaşması ile birlikte, ticaretin önemli bir kısmı internet platformları ya da çeşitli uygulamalar üzerinden online olarak gerçekleştirilmeye başlanmıştır. Bahse konu internet platformları ya da uygulamalar, tüketiciler ile mal ve hizmet sağlayıcılarını bir araya getirmekte ve tüketiciler tarafından verilen siparişlere istinaden teslim ve hizmetler gerçekleştirilmektedir. Makalemizde, özellikle online yemek siparişi üzerine faaliyet gösteren işletmelerde vergilendirme açısından önem arz ettiğini düşündüğümüz bazı hususlara değinilmiştir. Anahtar Sözcükler: E-Ticaret, Online Yemek, Cüzdan Hesabı, Vergilendirme. 1. GİRİŞ E-ticaretin yaygınlaşması ile birlikte, online olarak verilen hizmetlerde de her geçen gün ciddi oranlarda artış yaşanmaya başlanmış ve çeşitli e-ticaret modelleri geliştirilmeye ve kullanılmaya başlanmıştır. Bazı işletmeler, doğrudan kendileri internet platformları üzerinde bir web sitesi kurup, bu site üzerinden alınan siparişlere istinaden mal teslimini veya hizmet ifasını gerçekleştirirken, bazı işletmeler ise çeşitli platformlar üzerinde online hizmet veren aracı işletmeler vasıtası ile ticaretini gerçekleştirmektedir. Online yemek siparişi hizmeti de, dijital platformlarda gerçekleştirilen ticaret modellerinden bir tanesidir. Makalemizin ilerleyen bölümlerinde; online yemek siparişi hizmetinde web sitesi ya da uygulama sahibi işletmelerce elde edilen gelirler ile satış esnasında tüketiciye-kullanıcıya yapılan indirimler ve kullanılan cüzdan hesapları (bir tür ödeme aracı) vasıtası ile yapılan işlemler vergisel yönden ele alınacaktır.

*48 * Vergi Müfettişi Makale Geliş Tarihi: 09.07.2019 Yayın Kurulu Kabul Tarihi: 27.08.2019

EYLÜL - EKİM 2019

209


MALİ

ÇÖZÜM

2. BİR E-TİCARET MODELİ OLARAK ONLİNE YEMEK SİPARİŞİ HİZMETİ Online yemek siparişi hizmetleri incelendiğinde, işletmelerin ticaretini genel olarak iki şekilde gerçekleştirdiği görülmektedir. Birinci durumda; işletmeler, doğrudan kendi web siteleri üzerinden yemek siparişini alıp, daha sonra yemek teslimini gerçekleştirmekte ve sanal poslar aracılığıyla ya da teslimde ödeme sistemi ile de tahsilatı yapmaktadırlar. İkinci ve yine yaygın bir ticaret modelinde de; bazı kişi ya da kurumlar tarafından kurulmuş olan bir web sitesi, internet platformu veya bir uygulama aracılığı ile anlaşma yapılan restoranlar ile tüketiciler bir araya getirilmekte, daha sonra bu platformlar üzerinden alınan siparişler üye olan restoranlara iletilmekte ve siparişlerin teslimi de yine üye restoranlar tarafından gerçekleştirilmektedir. Bu sistemde ödeme işlemi ise yine iki şekilde gerçekleştirilmektedir. Birinci sistemde ödeme işlemi; restoran yetkilisince sipariş teslim edildiği zaman, kullanıcılar tarafından nakit ya da kredi kartı ile gerçekleştirilmektedir. İkinci sistemde ise ödeme işlemi; siparişin verilmesi esnasında sanal poslar aracılığı ile ya da kullanıcı hesaplarına kredi kartı ya da banka kartı aracılığı ile tanımlanan bakiye ile oluşturulan cüzdan hesabından gerçekleştirilmektedir. Ayrıca, sisteme üye işletmeler ile platformun ya da uygulamanın sahibi firmalar arasında daha önce belirlenen oranlarda komisyon bedelleri hesaplanmakta ve platformun ya da uygulamanın sahibi firmalar tarafından restoranlara komisyon faturası düzenlenmektedir. 3. ONLİNEYEMEK SİPARİŞİNDE İNTERNET PLATFORMLARI ÜZERİNDEN VERİLEN HİZMETLERİN VERGİLENDİRİLMESİ ve YEMEK SİPARİŞİ ESNASINDA YAPILAN İNDİRİMLERİN GİDERLEŞTİRİLMESİ 3.1. Gelir ve Kurumlar Vergisi Yönünden Kazancın Değerlendirilmesi Online yemek siparişinde aracılık hizmeti veren işletmelerin elde ettikleri kazançlar, bu hizmetlerde kullanılan dijital platformların, Vergi Usul Kanunu’nun 156’ncı maddesinde yer alan işyeri kapsamında değerlendirilmesi gerektiğinden hareketle (Maliye İdaresi tarafından daha önceleri verilmiş olan özelgelerde ve kabul edilen görüşlerde sabit olduğu üzere) ayrıca bu konuya değinilmeden değerlendirilecektir.

210

EYLÜL - EKİM


MALİ

ÇÖZÜM

193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun (GVK) 37’nci maddesinde “Ticari Kazanç”; “Her türlü ticari ve sınai faaliyetten doğan kazanç” olarak tanımlanmıştır. Aynı Kanun’un 38’inci maddesinde; bilanço esasına göre ticari kazancın “teşebbüsteki öz sermayenin hesap dönemi sonunda ve başındaki değerleri arasındaki müspet fark” olduğu ve bu dönem zarfında işletme sahip veya sahiplerince işletmeye ilave olunan değerlerin bu farktan indirileceği, işletmeden çekilen değerlerin ise bu farka ilave olunacağı belirtilmiştir. Ayrıca, yine aynı Kanun’un 40 ve 41’inci maddelerinde kazancın tespitinde indirilebilecek ve indirilemeyecek giderler bentler halinde sayılmıştır. Diğer yandan, 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nun (KVK) 6’ncı maddesinde kurumlar vergisinin, Kanun’un 1’inci maddesinde yazılı mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safi kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı ve safi kurum kazancının tespitinde, Gelir Vergisi Kanunu’nun ticari kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı hükme bağlanmıştır. Yukarıda yapılan açıklamalar kapsamında, online yemek siparişinde aracılık hizmeti veren web siteleri ya da uygulama sahibi işletmelerin sundukları hizmetler karşılığında elde ettikleri komisyon gelirlerinin, GVK’nın ve KVK’nın yukarıda yer verilen maddeleri kapsamında ticari kazanç olarak değerlendirilmesi gerekmektedir. Ayrıca, online yemek siparişi hizmetinde platform ya da uygulama sahibi işletmelerce satış esnasında tüketicilere yapılan indirimlerin de, GVK’nın 40/1 maddesi kapsamında web sitesi ya da uygulama sahibi işletmelerce ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi ile ilgili bir gider olarak değerlendirilip, pazarlama, satış ve dağıtım gideri olarak dikkate alınması gerekmektedir. 3.2. Vergi Usul Kanunu Yönünden Yapılacak İşlemlerin Değerlendirilmesi 213 sayılı Kanun’un 229’uncu maddesinde; fatura; “satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır.” şeklinde tanımlanmıştır. Anılan Kanun’un 232’nci maddesinde de fatura kullanma mecburiyeti olanlar ve fatura kullanılması gereken haller maddeler halinde sayılmıştır. Yine aynı Kanun’un 231’inci maddesinin birinci fıkrasının (5) numaralı bendinde ise; faturanın, malın teslimi veya hizmetin yapıldığı tarihten EYLÜL - EKİM 2019

211


MALİ

ÇÖZÜM

itibaren azami yedi gün içinde düzenlenmesi gerektiği, bu süre içerisinde düzenlenmeyen faturaların hiç düzenlenmemiş sayılacağı hükme bağlanmıştır. Yukarıda yapılan açıklamalar kapsamında, online yemek siparişinde aracılık hizmeti veren platform ya da uygulama sahibi işletmelerin, verdikleri hizmetler karşılığında aldıkları komisyon bedelleri için azami 7 gün içinde fatura düzenlemeleri gerekmektedir. Diğer taraftan, online yemek siparişi hizmetlerinde son dönemlerde kullanılmaya başlayan “cüzdan hesabı” adında bir hesap ile kullanıcılar kredi kartları veya banka kartlarını sisteme tanımlayarak bu hesaba yükleme yapmakta ve ödeme işlemini de yine buradan gerçekleştirebilmektedirler. Burada vergisel açıdan üzerinde durulması gereken konu ise, bu hesaba yükleme yapıldığında ve/veya bu hesaptan ödeme yapıldığında belgelendirmenin (faturala düzenleme) ne zaman yapılacağı hususudur. Konu ile ilgili olarak İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı’nca verilen 08.01.2018 tarih ve 39044742-KDV.1-19196 sayılı özelgeye göre; cüzdan hesaplarının oluşturulması aşamasında üyelerce söz konusu hesaplara aktarılan/yüklenen paralar avans mahiyetindedir ve bu aşamada bir mal teslimi veya hizmet ifasının karşılığını teşkil etmediğinden, bu aktarım/ yükleme işlemine ilişkin olarak 213 sayılı Kanun hükümleri uyarınca herhangi bir belge düzenlenmesine gerek bulunmamaktadır. Ayrıca, “cüzdan hesabı” kullanılarak bedeli ödenen yemek alımlarında restoranlar tarafından, verilen yemek hizmetleri karşılığında, söz konusu hesabı kullanan gerçek ve tüzel kişiler adına, yemek teslimi hizmetinin yapıldığı tarihten itibaren azami yedi gün içinde fatura düzenlenmesi gerekmektedir. 3.3. Katma Değer Vergisi Yönünden Konunun Değerlendirilmesi 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu’nun (KDV) 1/1’inci maddesinde, Türkiye’de ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetlerin KDV’ye tabi olduğu, 2/1’inci maddesinde, teslimin bir mal üzerindeki tasarruf hakkının malik veya onun adına hareket edenlerce, alıcıya veya adına hareket edenlere devredilmesi olduğu, bir malın alıcı veya onun adına hareket edenlerin gösterdiği yere veya kişilere tevdiinin de teslim hükmünde olduğu hükme bağlanmıştır. Yine aynı Kanun’un 10’uncu maddesinde, mal teslimi ve hizmet ifası hallerinde malın teslimi veya hizmetin yapılması, malın tesliminden veya hizmetin ifasından önce fatura veya benzeri belgelerin verilmesi hallerinde, bu belgelerde gösterilen miktarla 212

EYLÜL - EKİM


MALİ

ÇÖZÜM

sınırlı olmak üzere fatura veya benzeri belgelerin düzenlenmesi anında vergiyi doğuran olayın meydana geldiği, 20/1’inci maddesinde ise, teslim ve hizmet işlemlerinde matrahın bu işlemlerin karşılığını teşkil eden bedel olduğu hüküm altına alınmıştır. Yukarıda yapılan açıklamalar kapsamında online yemek siparişi hizmetinde, alınan komisyon bedelleri için hizmetin verildiği tarihten itibaren en geç 7 gün içinde fatura düzenlenmeli ve alınan komisyon bedeli üzerinden % 18 oranında KDV hesaplanmalıdır. Diğer taraftan, cüzdan hesaplarında sisteme üye kişilerce hesaba tanımlanan bakiyeler, bir mal teslimi veya hizmet ifasının karşılığını teşkil etmediğinden, alınan bu tutarlar avans olarak değerlendirilmelidir ve bu tutarlar üzerinden KDV hesaplanması gerekmemektedir. Katma değer vergisi ise, sisteme üye restoranlarca mal teslim edildiğinde ve/veya hizmet ifa edildiğinde, mal ve hizmetin tabi olduğu oran üzerinden hesaplanmalıdır. Nitekim, Maliye idaresinin görüşü de vermiş olduğu özelgelerde bu yöndedir. 4. SONUÇ İnternet kullanımının yaygınlaşması, çeşitli platformlar üzerinden sunulan hizmetlerin artmasına, çeşitlenmesine ve değişik ticaret modellerin geliştirilmesine vesile olmuştur. Bu durum da hem ticaret yapan kişi ve kurumlara hem de tüketicilere çeşitli imkân ve kolaylıklar sağlamaya başlamış, hizmete erişim kolay ve hızlı hale gelmiştir. Bu hizmetlerden birisi de online yemek siparişi hizmetidir. Makalemizde; internet platformları üzerinde web siteleri ya da uygulamalar aracılığı ile gerçekleştirilen online yemek siparişi hizmetlerinde, bu hizmetlerin nasıl sunulduğu ile tahsilat ya da ödeme yöntemleri ana hatlarıyla ele alınmış, daha sonra platform ya da uygulama sahibi işletmelerce verilen hizmetler karşılığında alınan komisyonlar, kullanıcılara sipariş esnasında yapılan indirimler ve cüzdan hesabı adındaki sistem vasıtasıyla yapılan işlemler Maliye İdaresi’nin konu hakkındaki görüşleri de esas alınarak vergisel açıdan değerlendirilmiştir. KAYNAKÇA İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı (16.05.2016) 11395140-105[229/2014VUK-1-18272]-59025 sayılı muktezası. İstanbul: İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı EYLÜL - EKİM 2019

213


MALİ

ÇÖZÜM

İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı (08.01.2018) 39044742-KDV.1-19196 sayılı muktezası. İstanbul: İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı Maliye Bakanlığı (26.04.2014). Katma Değer Vergisi Genel Uygulama Tebliği. Ankara: Resmi Gazete (28983 sayılı) Maliye Bakanlığı (30.05.2008). 382 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği. Ankara: Resmi Gazete (26891 sayılı) T.C. Yasalar (06.01.1961). 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu. Ankara: Resmi Gazete (10700 sayılı) T.C. Yasalar (10.01.1961). 213 sayılı Vergi Usul Kanunu. Ankara: Resmi Gazete (10705 sayılı) T.C. Yasalar (21.06.2006). 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu. Ankara: Resmi Gazete (26205 sayılı) T.C. Yasalar (25.10.1984). 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu. Ankara: Resmi Gazete (18563 sayılı)

214

EYLÜL - EKİM


MALİ

29(155), 215-221

ÇÖZÜM

DEĞER ARTIŞ KAZANCININ TESPİTİNDE ENDEKSLEME UYGULAMASI HANGİ BEDEL ÜZERİNDEN YAPILMALI? ** Tugay MANAV49

ÖZ Safi değer artış kazancının tespitinde şartların sağlanması durumunda endeksleme uygulaması söz konusu olabilmektedir. Madde metnine göre endekslemenin iktisap bedeli üzerinden yapılması gerekmekte olup iktisap bedeli, bir iktisadi kıymetin iktisap edilmesi sırasında ödenen veya borçlanılan bedeldir. Mali idare tarafından verilen özelgelerde ise endekslenecek bedel tespit edilirken gerek iktisap sırasında gerekse daha sonradan yapılan bazı giderlerin iktisap bedeline dahil edilerek endeksleme yapılması gerektiği ifade edilmiştir. Bu durumda ise maliyet bedeli kavramı gündeme gelmekle birlikte söz konusu özelgeler, endeksleme uygulamasında dikkate alınacak bedelin tespitinde bazı giderlerin iktisap bedeline dahil edilmemesi gerektiğini belirtmişlerdir. Bu durumda endeksleme uygulamasında madde metnine göre iktisap bedelinin dikkate alınması gerekirken, mali idare tarafından verilen özelgelerde ise endeksleme yapılacak bedel bakımından ne salt iktisap bedeli ne de maliyet bedeli dikkate alınmış olunmaktadır. 1. GİRİŞ 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun (GVK) 80’inci maddesine göre, GVK’nın önceki bölümlerinde yer alan gelir unsurlarının dışında kalan kazanç ve iratlar, diğer kazanç ve iratlar olarak gelir vergisine tabidir. Bu bağlamda GVK’da yer alan ve ticari kazanç, zirai kazanç, ücret, serbest meslek kazancı, gayrimenkul sermaye iradı ve menkul sermaye iradı dışında kalan kazanç ve iratlar, diğer kazanç ve iratlar kapsamında; değer artış kazançları veya arızi kazançlar olarak gelir vergisine tabi olmaktadır. Ancak belirtilen ilk altı gelir unsurunun kapsamına girmeyen kazanç ve iratların, her hal ve takdirde diğer kazanç ve irat olarak vergilendirilmesi de söz konusu değildir. Kazanç ve iradın, diğer kazanç ve irat olarak vergilendirilebilmesi için değer artış kazancı veya arızi kazancın kapsamına girmesi gerekmekte olup aksi takdirde gelir vergisine tabi olmayan bir gelir unsurundan bahis söz konusu olabilmektedir. Değer artış kazancı elde edildiğinde ise endeksleme uygulaması gündeme *49 * Vergi Müfettişi Makale Geliş Tarihi: 20.05.2019 Yayın Kurulu Kabul Tarihi: 27.08.2019

EYLÜL - EKİM 2019

215


MALİ

ÇÖZÜM

gelebilmektedir. Buna göre mal ve hakların elden çıkarılmasında iktisap bedeli, elden çıkarılan mal ve hakların, elden çıkarıldığı ay hariç olmak üzere Devlet İstatistik Enstitüsünce belirlenen toptan eşya fiyat endeksindeki artış oranında artırılarak tespit edilmektedir. Ancak endekslemenin yapılabilmesi için artış oranının % 10 veya üzerinde olması gerekmektedir. GVK’nın mükerrer 81’inci maddesi, endeksleme uygulamasının iktisap bedeli üzerinden yapılacağını hükme bağlamıştır. Ancak mali idare tarafından verilen özelgelerde, endeksleme yapılırken bazı harcamaların iktisap bedelinin tespitinde bu bedele dahil edileceği belirtilmiştir. Esasen bu durum, iktisap bedeli ile maliyet bedeli kavramlarını ve endeksleme yapılırken iktisap bedeline nelerin dahil edileceğini ve bu durumda iktisap bedelinin, maliyet bedeline evrilip evrilmeyeceği hususunu ve en nihayetinde endeksleme uygulamasında hangi bedelin dikkate alınması gerektiğini ön plana çıkartmaktadır. Makalede madde metni ve mali idare tarafından verilen özelgeler çerçevesinde endeksleme uygulamasında hangi bedelin esas alınacağı açıklanmaya çalışılacaktır. 2. İKTİSAP BEDELİ ve MALİYET BEDELİ NEDİR? Vergi mevzuatında iktisap bedeli deyimi geçmekle birlikte iktisap bedelinin ne olduğuna ilişkin bir tanım mevcut değildir. İktisap bedeli sadece alış bedelini ifade etmektedir.( Pamuk, 2018, s.5) İktisap bedeli, bir iktisadi kıymetin iktisap edilmesi karşılığında ödenen veya borçlanılan bedeldir. Bu bağlamda iktisap bedeli, alış bedelidir ve iktisap bedelinin kavramsal olarak sadece iktisadi kıymetin alımında ödenen veya borçlanılan bedeli kapsaması gerekmektedir. Dolayısıyla iktisadi kıymetin iktisabı sırasında ortaya çıkan diğer harcamalar iktisap bedeline dahil değildir ve ondan ayrı olarak değerlenirler. Maliyet bedeli 213 Sayılı Vergi Usul Kanunu’nun (VUK) 262’nci maddesine göre, iktisadi bir kıymetin iktisap edilmesi veyahut değerinin artırılması münasebetiyle yapılan ödemelerle bunlara müteferri bilumum giderlerin toplamını ifade etmektedir. Maliyet bedeli, iktisadi kıymetin iktisabında ödenilen veya borçlanılan bedeli de içeren daha geniş kapsamlı bir kavramdır. Bu kavramın içerisine iktisap bedeli, iktisadi kıymetin değerinin artırılması için yapılan giderler ile iktisadi kıymetin iktisabına veya değerinin artırılmasına bağlı olarak yapılan giderler girmektedir.

216

EYLÜL - EKİM


MALİ

ÇÖZÜM

3. ENDEKSLEME UYGULAMASI GVK’nın mükerrer 81’inci maddesi, mal ve hakların elden çıkarılmasında iktisap bedelinin, elden çıkarılan mal ve hakların elden çıkarıldığı ay hariç olmak üzere Devlet İstatistik Enstitüsünce belirlenen toptan eşya fiyat endeksindeki artış oranında artırılarak tespit edileceğini hükme bağlamıştır. Ancak, endekslemenin yapılabilmesi için artış oranının % 10 veya üzerinde olması şarttır. Endeksleme uygulamasının yapılabilmesi için aşağıdaki hususların dikkate alınması gerekmektedir: - Endeksleme, safi değer artış kazancının tespitinde yapılan bir uygulama olup endeksleme uygulaması için öncelikle diğer kazanç ve iratlar kapsamında elde edilen bir değer artış kazancı olması gerekmektedir. Değer artış kazancı dışındaki kazanç ve iratlar için endeksleme uygulaması söz konusu değildir. Örneğin, bir gayrimenkulün elden çıkarılması GVK’nın mükerrer 80/1-6’ncı maddesi uyarınca değer artış kazancının kapsamına girmektedir. Ancak ticari bir işletmeye dahil olan gayrimenkulün elden çıkarılması ticari kazanç kapsamında değerlendirileceğinden endeksleme yapılması mümkün değildir. - Endeksleme uygulaması için mal ve hakların elden çıkarılması gerekmekte olup mal ve haklar elde tutulduğu sürece endeksleme yapılabilmesi mümkün değildir. - Madde metnine göre endeksleme iktisap bedeli üzerinden yapılacaktır. Bu bağlamda endekslemede dikkate alınacak bedel, iktisap bedeli yani alış bedeli olacaktır. - Endeksleme uygulamasında Devlet İstatistik Enstitüsünce belirlenen toptan eşya fiyat endeksindeki artış oranı esas alınacaktır. Ancak VUK’un mükerrer 298/C maddesine göre, vergi kanunlarında yer alan toptan eşya fiyatları genel endeksi ibaresinin üretici fiyatları genel endeksi ve TEFE ibaresinin ÜFE olarak uygulanacağı belirtilmiştir. Daha açık bir ifadeyle endekslemede oran olarak, ÜFE oranlarına binaen bu oranlardaki artış oranı dikkate alınacaktır. - Endekslemenin yapılabilmesi için artış oranının % 10 veya üzerinde olması şarttır. Oran %10 ise endeksleme yapılacaktır. Artış oranı %10’un altında ise endeksleme yapılmayacaktır. Artış oranının belirlenmesinde ise mal ve hakların iktisap tarihinden önceki aya ait ÜFE oranı ile bu mal ve hakların elden çıkarıldığı aydan önceki aya ait ÜFE oranı dikkate alınacak ve artış oranının %10 veya üzerinde olup olmadığına bakılacaktır. EYLÜL - EKİM 2019

217


MALİ

ÇÖZÜM

Belirtilen tüm bu şartlar sağlandıktan sonra mal ve hakların iktisap bedeli endeksleme uygulamasına tabi tutulacak ve iktisap bedeli artış oranında artırılacaktır. Değer artışında safi kazanç ise, elden çıkarma karşılığında alınan para ve ayınlarla sağlanan ve para ile temsil edilebilen her türlü menfaatlerin tutarından, elden çıkarılan mal ve hakların maliyet bedelleri ile elden çıkarma dolayısıyla yapılan ve satıcının uhdesinde kalan giderlerin ve ödenen vergi ve harçların indirilmesi suretiyle bulunacaktır. 4. ENDEKSLEME UYGULAMASINDA HANGİ BEDELİN DİKKATE ALINMASI GEREKİR? GVK’nın mükerrer 81’inci maddesi endeksleme uygulamasında mal ve hakların iktisap bedelinin dikkate alınması gerektiğini hükme bağlamıştır. Kocaeli Vergi Dairesi Başkanlığı ve Kayseri Vergi Dairesi Başkanlığı tarafından verilen özelgelerde (Kocaeli Vergi Dairesi Başkanlığı, 2012; Kayseri Vergi Dairesi Başkanlığı,2016) iktisap bedelinin dikkate alınacağı ve bu bedelin endekslemeye tabi tutulacağı ifade edilmiştir. Ayrıca Kocaeli Vergi Dairesi Başkanlığı tarafından verilen özelgede satış tarihine kadar ödenen konut kredisi faizleri ile alıma ilişkin diğer giderlerin ise, iktisap bedelinin tespitinde endekslemeye tabi tutulmaksızın maliyete dahil edilmesinin mümkün olduğu belirtilmiştir. Öte yandan Eskişehir Vergi Dairesi Başkanlığı tarafından verilen bir özelgede(Eskişehir Vergi Dairesi Başkanlığı, 2017) ise gayrimenkule ilişkin PVC cam balkon yapımı, elektrik tesisatının yenilenmesi, banyo dolabı yapımı, duşa kabin konulması vb. gibi gayrimenkulün iktisadi değerini artıracak surette tevsii, tadili veya bunlara ilave yapılması için ihtiyar olunan giderlerin maliyet artırıcı bir nitelik taşıdığı ve iktisap bedelinin tespitinde maliyete dahil edilmesinin mümkün olduğu belirtilmiştir. Özelge, endekslemeye tabi tutulacak iktisap bedeline, maliyet artırıcı nitelik taşıyan giderlerin dahil edilerek endeksleme uygulamasının yapılması gerektiğini belirtmiştir. Ayrıca konut kredi faizlerine ilişkin ödemelerin herhangi bir endeksleme yapılmaksızın ilave edilmesi suretiyle maliyet bedelinin tespitinin mümkün olduğu belirtilmiştir. İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı tarafından verilen özelgede(İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı, 2014) ise gayrimenkule ilişkin yapılan tapu alım satım harçları, banka kredisi için ödenen faiz ve dosya masrafları, emlak komisyon bedeli, DASK ve deprem sigortası tutarı, bina izolasyon bedeli, kombi konulması için yapılan harcamalardan; tapu harcına ilişkin tutarların, bina izolasyon bedelinin ve kombi konulmasına ilişkin 218

EYLÜL - EKİM


MALİ

ÇÖZÜM

harcamaların iktisap bedelinin tespitinde maliyete dahil edilmesinin mümkün olduğu, diğer taraftan DASK ve deprem sigortası prim tutarları ile alım-satıma ilişkin olarak emlak komisyoncusuna ödenen bedellerin iktisap bedelinin tespitinde maliyete dahil edilmesinin mümkün bulunmadığı ve bu tutarların safi kazancın tespitinde gider olarak dikkate alınması gerektiği belirtilmiştir. Aynı özelgede konut kredi faizlerine ilişkin ödemelerin, herhangi bir endeksleme yapılmaksızın konutun maliyet bedeline eklenebileceği ifade edilmiştir. Belirtildiği üzere madde metnine göre endekslemede iktisap bedelinin dikkate alınması gerekmekte olup iktisap bedeli ise bir iktisadi kıymetin iktisabında ödenen veya borçlanılan bedeldir. Mali idare vermiş olduğu özelgelerde ise, bazı giderlerin iktisap bedeline dahil edilerek endeksleme yapılması gerektiğini, bazı giderlerin ise doğrudan safi kazancın tespitinde dikkate alınması gerektiğini düzenlemiştir. Nitekim özelgelere göre iktisadi kıymetin iktisabı için yapılması zorunlu olan, örneğin tapu harcı gibi harcamaların ve iktisadi kıymetin iktisadi değerini artıran örneğin binaya izolasyon yapılması veya PVC cam balkon yapımı gibi ihtiyari harcamaların iktisap bedeline dahil olduğu ifade edilmiştir. Dolayısıyla mali idare endeksleme uygulamasında iktisap bedelinin belirlenmesi bakımından, yapılması zorunlu olan ya da zorunlu olmayan gider ayrımı gibi bir ayrıma girmeden; gerek iktisap için zorunlu olan gerekse zorunlu olunmaksızın isteğe bağlı olarak yapılan ve maliyet artırıcı bir nitelik taşıyan giderlerin iktisap bedeline dahil olduğuna yönelik görüş belirtmiştir. Bununla birlikte verilen özelgelerde ortak payda olarak, konut özelinde kredi faizlerine ilişkin ödemelerin, herhangi bir endeksleme yapılmaksızın konutun maliyet bedeline eklenebileceği ifade edilmiştir. Daha açık bir ifadeyle maliyet bedelinin tespitinde maliyete eklenmesi gereken kredi faizleri, endeksleme uygulamasında iktisap bedeline dahil edilmeyecektir. Bu çerçevede iktisadi kıymetin değerini artıran örneğin PVC cam balkon yapımı, izolasyon yapılması gibi giderler ile iktisap sırasında zorunlu olarak ödenmesi gereken tapu harcı gibi giderler maliyet bedeli kavramı çerçevesinde endekslemede iktisap bedeline dahil edilirken, yine aynı kavram çerçevesinde olan kredi faizleri endekslemede iktisap bedeline dahil edilmemektedir. Görüleceği üzere mali idare tarafından verilen özelgeler endeksleme uygulamasında; bazı giderlerin iktisap bedeline dahil olması nedeniyle ne tam iktisap bedelini; bazı giderlerin maliyet bedeline dahil olmaması nedeniyle de ne tam maliyet bedelini esas almaktadır.

EYLÜL - EKİM 2019

219


MALİ

ÇÖZÜM

GVK’nın mükerrer 81’inci maddesi endekslemede iktisap bedelinin dikkate alınmasını öngörmekle birlikte mali idare tarafından verilen özelgeler ise endekslemeye tabi tutulacak bedel bağlamında ne salt iktisap bedelini ne de maliyet bedelini dikkate almaktadır. Zira endeksleme yapılırken bazı giderlerin endekslenecek bedele eklenmesi öngörülmekte bu ise maliyet bedeli kavramını ortaya çıkarmakta ancak yine bazı giderlerin ise endekslenecek bedele eklenmemesi öngörülmekte dolayısıyla maliyet bedeli kavramından uzaklaşılmaktadır. Bunun yanında GVK’nın mükerrer 81’inci maddesi uyarınca safi değer artış kazancı tespit edilirken mal ve hakların maliyet bedellerinin dikkate alınacağı düzenlenmiştir. Dolayısıyla bu durumda GVK’dan hareket edildiğinde, mal ve hakların iktisap bedelinin yani alış bedelinin endekslendiği ancak mal ve haklarla ilgili olarak yapılan ve değerleme hükümleri gereği bunların maliyetine dahil edilmesi gereken bir takım giderlerin ise endekslenmeyerek tarihi maliyetlerinin dikkate alınması gerektiği sonucu ortaya çıkmaktadır. Ancak en nihayetinde, endekslemede GVK’nın mükerrer 81’inci maddesinin amir hükmü gereği iktisap bedelinin dikkate alınması gerekmektedir. 5. SONUÇ GVK’nın 80’inci maddesine göre, GVK’nın önceki bölümlerinde yer alan gelir unsurlarının dışında kalan kazanç ve iratlar, değer artış kazancı veya arizi kazanç kapsamında gelir vergisine tabi olmaktadır. Değer artış kazancı elde edildiğinde ise endeksleme uygulaması gündeme gelebilmektedir. Buna göre mal ve hakların elden çıkarılmasında iktisap bedeli, elden çıkarılan mal ve hakların, elden çıkarıldığı ay hariç olmak üzere Devlet İstatistik Enstitüsünce belirlenen toptan eşya fiyat endeksindeki artış oranında artırılarak tespit edilmektedir. Ancak endekslemenin yapılabilmesi için artış oranının % 10 veya üzerinde olması gerekmektedir. Madde metninde geçen iktisap bedeli, sadece alış bedelini ifade etmektedir. İktisap bedeli, bir iktisadi kıymetin iktisap edilmesi karşılığında ödenen veya borçlanılan bedeldir. Mali idare tarafından verilen çeşitli özelgelerde endekslemede dikkate alınacak iktisap bedeli bağlamında bazı giderlerin bu bedele dahil edilmesi bazılarının ise edilmemesi öngörülmektedir. Mali idare endeksleme uygulamasında iktisap bedelinin belirlenmesi bakımından, yapılması zorunlu olan ya da zorunlu olmayan gider ayrımı gibi bir ayrıma girmeden; gerek iktisap için zorunlu olan gerekse zorunlu olunmaksızın isteğe bağlı olarak 220

EYLÜL - EKİM


MALİ

ÇÖZÜM

yapılan ve maliyet artırıcı bir nitelik taşıyan giderlerin iktisap bedeline dahil olduğuna yönelik görüş belirtmiştir. Ancak özelgelerde ,maliyet bedeli kavramı gereği örneğin gayrimenkulün maliyet bedeline dahil edilmesi gereken kredi faizlerinin ise endeksleme uygulamasında iktisap bedelinin tespitinde dikkate alınmayacağı ifade edilmiştir. Bu durumda ise endeksleme yapılırken bazı giderlerin endekslenecek bedele eklenmesi öngörülmekte bu ise maliyet bedeli kavramını ortaya çıkarmakta ancak yine bazı giderlerin ise endekslenecek bedele eklenmemesi öngörülmekte dolayısıyla maliyet bedeli kavramından uzaklaşılmaktadır. Sonuç olarak endekslemede GVK’nın mükerrer 81’inci maddesinin amir hükmü gereği iktisap bedelinin dikkate alınması gerekmektedir. KAYNAKÇA Eskişehir Vergi Dairesi Başkanlığı (09.03.2017) 11355271-120.07.01[M812016/5]-14172 Sayılı Özelgesi. Eskişehir: Eskişehir Vergi Dairesi Başkanlığı İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı (11.04.2014) 62030549-120[MÜK.802013/502]-866 Sayılı Özelgesi. İstanbul: İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı Kayseri Vergi Dairesi Başkanlığı (26.02.2016) 50426076-120[Mük.802015/20-590]-47 Sayılı Özelgesi. Kayseri: Kayseri Vergi Dairesi Başkanlığı Kocaeli Vergi Dairesi Başkanlığı (29.02.2012) B.07.1.GİB.4.41.15.01GVK-2011/30-57 Sayılı Özelgesi. Kocaeli: Kocaeli Vergi Dairesi Başkanlığı Pamuk, İsmail (2018) Taşınmazların Elden Çıkarılmasından Sağlanan Değer Artış Kazançlarında Endeksleme Uygulaması 1-7. 15 Mayıs 2019 tarihinde https://consensusymm.com/tasinmazlarin-elden-cikarilmasindansaglanan-deger-artisi/ veri tabanından erişildi. T.C. Yasalar (06.01.1961) 3065 Sayılı Gelir Vergisi Kanunu, Ankara: Resmi Gazete (10700 Sayılı) T.C. Yasalar (10.01.1961) 213 Sayılı Vergi Usul Kanunu, Ankara: Resmi Gazete (10705 Sayılı)

EYLÜL - EKİM 2019

221


MALİ

29(155), 223-236

ÇÖZÜM

TARIM SEKTÖRÜNDE KAYIT DIŞILIĞI ÖNLEMEDE BİR ARAÇ; DAMGA VERGİSİ İSTİSNALARI VE ÖZELLİKLİ DURUMLARIN ÇÖZÜMÜ Hasan BAK*50* ÖZ İçerisinde bulunduğumuz dönemde tarımsal faaliyetlerin desteklenmesi hususu her gün daha fazla önem kazanmakta ve bu faaliyetlerin arttırılmasına yönelik çalışmalar yürütülmektedir. Gıda fiyatlarında maliyet unsurları tartışmaları devam etmektedir. Tarım sektöründe vergi yükü anlamında ortaya çıkan damga vergisi sektörde kurumsallaşma ve kayıtlı belge düzeninin yerleşmesine katkı sağlamaktadır. Damga vergisinde objektif vergilemenin bir unsuru olan istisnalar tarım sektörü perspektifinden ele alınarak uygulamada karşılaşılan özellikli hususların açıklığa kavuşturulması gerekmektedir. Anahtar Sözcükler: Tarım Sektörü, Damga Vergisi, İstisnalar, Özellikli Durumlar 1. GİRİŞ Damga vergisinin konusunu oluşturan unsurlar 11.07.1964 tarih ve 11751 sayılı resmi gazeteyle yayımlanan 488 sayılı Damga Vergisi Kanununda belirtilmiştir. Buna göre söz konusu kanuna ekli 1 sayılı tabloda belirtilen yazılı kâğıtların damga vergisine tabi olduğu belirtilmiştir. Damga vergisinin konusunu oluşturan bu kâğıtlardan kastedilen, yazılıp imzalanmak veya imza yerine geçen işaret konmak suretiyle düzenlenen ve herhangi bir hususu ispat veya belli etmek için ibraz edilebilecek olan belgeler ile elektronik imza kullanılmak suretiyle manyetik ortamda ve elektronik veri şeklinde oluşturulan belgeleri ifade etmektedir. Damga vergisi mükellefiyetinde esas olan kâğıdı imza edenlerin mükellef 1 olmasıdır. Resmi daireler51 ile kişiler arasındaki işlemlere ait kâğıtların damga vergilerini kişiler öder. Kanunun 10. maddesinde de damga vergisinin nispi veya maktu olarak alınacağı, nispi vergide kağıtların nev’i ve mahiyetlerine göre bu kağıtlarda yazılı belli paranın, maktu vergide ise kağıtların mahiyetlerinin esas olacağı, belli para teriminin kağıtların ihtiva ettiği veya bunlarda yazılı rakamların hasıl edeceği parayı ifade edeceği hükme bağlanmıştır. 50 * Hazine ve Maliye Bakanlığı Vergi Müfettişi 151 Resmi Daire: Genel ve özel bütçeli idarelerle, il özel idareleri, belediyeler ve köylerdir. Makale Geliş Tarihi: 01.08.2019 Yayın Kurulu Kabul Tarihi: 27.08.2019

EYLÜL - EKİM 2019

223


MALİ

ÇÖZÜM

Damga vergisi kanununa göre hangi işlemlerin vergiye tabi olduğu kimin mükellef olduğu ve hangi ölçüye göre vergilendirileceğine dair esaslara yukarıda kısaca bahsedilmeye çalışılmıştır. Son dönemde sıkça gündemde bulunan tarım politikaları ve tarımsal üretim konusu devlet tarafından sübvansiyon ve destek uygulamalarıyla canlı tutulmaya çalışılmaktadır. Bu alanda birçok vergi kanununda istisna ve muafiyetlere yer verildiği görülmektedir. Devlet tarafından sürekli olarak desteklenen tarım sektörünün paydaşlarının düzenlemiş oldukları kâğıtların damga vergisi kanunu karşısındaki durumlarının değerlendirilmesi(vergilendirme, istisna ve muafiyet) ve bazı özellikli durumlarda nasıl bir yol izleneceği çalışmanın konusunu oluşturmaktadır. Ayrıca bu çalışma ile damga vergisi kanununda ve diğer mevzuatta dağınık halde bulunan damga vergisi teşviklerinin toplu olarak görülmesi ve sektöre taraf olanların aydınlatılması da amaçlanmıştır. 2. TARIMSAL FAALİYETLERDE DAMGA VERGİSİ İSTİSNALARI 2.1. Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti İle Amerika Birleşik Devletleri Arasında Aktedilen Anlaşmalar Gereğince İthal Olunacak Zirai Ve Gıdai Maddelerin İthaliyle İlgili Kağıtlar Son dönemde ABD nin Türkiye’den ithal ettiği bir kısım ürünlere uyguladığı gümrük tarifelerinde değişikliğe gitmesine mukabil Türkiye de aralarında kabuklu bir kısım tarım ürününün yer aldığı ürünlerin ithalinden gümrük tarifesini arttırmıştır. Bir kısım tarım ürünü ithalinde uygulanan bu tarife değişikliği her ne kadar ABD’den olan tarımsal ürün ithalatında azalmaya neden olacaksa da Damga Vergisi Kanunu açısından avantajın devam ettiği görülmektedir. Buna göre 488 sayılı Kanuna ekli (2) sayılı tablonun “I.Resmi işlerle ilgili kağıtlar» başlıklı bölümünün A/17’inci fıkrasında, Türkiye Cumhuriyetinin ABD’den ithal ettiği zirai ve gıda maddelerinin ithali esnasında tanzim edilen kağıtların damga vergisinden istisna olduğu belirtilmektedir. 2.2. Çiftçiler Tarafından Ziraî Faaliyetleri İle İlgili Olarak Resmi Dairelere Verilen Taahhütnameler 488 sayılı Kanuna ekli (2) sayılı tablonun “I.Resmi işlerle ilgili kâğıtlar” başlıklı bölümünün C/18’inci fıkrasında, çiftçiler tarafından ziraî faaliyetleri ile ilgili olarak resmi dairelere verilen taahhütnamelerin damga vergisinden istisna olduğu hükmü yer almaktadır. 224

EYLÜL - EKİM


MALİ

ÇÖZÜM

Belirtilen kanun hükmünden hareketle zirai faaliyet kapsamında olması koşuluyla resmi dairelere verilecek taahhütnamelerin damga vergisinden istisna olduğu anlaşılmaktadır. Konuyla ilgili olarak verilen bir özelgede”… (B.07.0.GEL.0.62/6202 sayılı özelge).doğrudan gelir desteğinden faydalanmak için çiftçiler tarafından düzenlenip il ve ilçe tarım müdürlüklerine verilen taahhütnamelerin, çiftçilerin zirai faaliyetleriyle ilgili olduğu anlaşıldığından, söz konusu kağıtlarda damga vergisinin aranılmaması gerekmektedir.” şeklinde açıklamaya yer verildiği görülmektedir. 2.3. Çiftçi Mallarının Korunması Hakkındaki Kanun’un Uygulanması Dolayısıyla Düzenlenecek Kâğıtlar 4081 sayılı Çiftçi Mallarının korunması hakkında kanun ile köy sınırları içerisinde, şehir ve kasaba haricinde, belediye sınırları içinde veya dışındaki, tarımsal üretim yapılan alanların korunması amaçlanmaktadır. 4081 Sayılı Çiftçi Mallarının Korunması Hakkında Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun 29.03.2011 tarih ve 27889 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe girmiş olup, “Kamu kuruluşları ile gerçek veya tüzel kişilere ait tarımsal işletmelerin kendi koruma tedbirlerini almaları durumunda, bu işletmelerden koruma ücreti alınmaz ve bu işletmelere koruma sandığından herhangi bir tazminat ödenmez.” denilmektedir. Belirtilen kanunda, kendi koruma tedbirlerini almak isteyen arazi sahiplerinden herhangi bir belge isteneceği belirtilmemiştir. Buna göre kendi koruma tedbirlerini almak isteyen kişilerin Çiftçi Mallarını Koruma Başkanlıklarına dilekçe ile başvuruda bulunmaları yeterli olarak kabul edilmektedir. 488 sayılı Kanunun 9 uncu maddesinde, bu Kanuna ekli (2) sayılı tabloda yazılı kağıtların damga vergisinden müstesna olduğu; (2) sayılı tablonun “III. İşçiler, çiftçiler ve göçmenlerle ilgili kağıtlar” başlıklı bölümünün 4 numaralı fıkrasında, çiftçi mallarının korunması hakkındaki kanunun uygulanması dolayısıyla düzenlenecek kağıtların damga vergisinden istisna olduğu hükmüne yer verilmiştir. Ayrıca, 4081 sayılı Çiftçi Mallarının Korunması Hakkındaki Kanunun 35 inci maddesinde bu Kanun hükümlerine tevfikan yapılacak müracaat ve her türlü tetkik ve muamelelerden hiç bir resim ve harç alınamayacağı hüküm altına alınmıştır.

EYLÜL - EKİM 2019

225


MALİ

ÇÖZÜM

Belirtilen yasa ve açılamalardan da görüleceği üzere Çiftçi Mallarının Korunması Hakkında Kanun kapsamında sahip oldukları araziler dolayısıyla korunma taleplerine ilişkin düzenlenecek kâğıtların damga vergisinden istisna bulunmaktadır. Burada dikkat edilmesi gereken hususun başvurunun mahiyetinin 4081 sayılı kapsamında olması gerektiğidir. Farklı bir kanundan kaynaklanan iş ve işlemlerde düzenlenecek kağıtları kapsamadığı tabiidir. Nitekim konuyla ilgili olarak verilmiş olan bir özelgede(24.06.2011 tarih ve B.07.1.GİB.4.20.15.018-MUK-2010-76-165 sayılı özelge ) özetle” Çiftçi Malları Koruma Başkanlığı tarafından 5502 sayılı Sosyal Güvenlik Kurumu Kanunu uyarınca verilen sigorta prim bildirgelerinin damga vergisinden istisna olduğuna dair Damga Vergisi Kanununda ve 4081 sayılı Çiftçi Mallarının Korunması Hakkında Kanunda hüküm bulunmadığından, söz konusu bildirgelerin 488 sayılı Damga Vergisi Kanununa ekli (1) sayılı tablonun IV/2-e fıkrası gereği damga vergisine tabi tutulması gerekmektedir.” şeklinde açıklamaya yer verildiği görülmüştür. 2.4. Ziraat Bankasınca Çiftçiye, Tarım Kredi Ve Satış Kooperatifleri İle Birliklerine Açılacak Kredilerle Bunlara Ait Gayrimenkul İpotek Ve Menkul Rehin Muameleleri Ve Muhtaç Çiftçiye Yapılacak Dağıtmalarla İlgili Her Türlü Kâğıtlar 488 sayılı Kanuna ekli (2) sayılı tablonun “III-İşçiler, çiftçiler ve göçmenlerle ilgili kağıtlar:” başlıklı bölümünün 5’inci fıkrasında, Türkiye Cumhuriyeti Ziraat Bankasınca çiftçiye, Tarım Kredi ve Satış Kooperatifleri ile birliklerine açılacak kredilerle bunlara ait gayrimenkul ipotek ve menkul rehin muameleleri ve muhtaç çiftçiye yapılacak dağıtmalarla ilgili her türlü kağıtların damga vergisinden istisna olduğu hükmü yer almaktadır. Buna göre 8/1/2018 tarihli ve 2018/11188 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe konulan T.C. Ziraat Bankası A.Ş. ve Tarım Kredi Kooperatiflerince Tarımsal Üretime Dair Düşük Faizli Yatırım ve İşletme Kredisi Kullandırılmasına İlişkin Karar kapsamında tarımsal üreticilerin finansman ihtiyaçlarının uygun koşullarda karşılanması amacıyla gerçek ve/veya tüzel kişi üreticilere, 24/4/1969 tarihli ve 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu kapsamında olup Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının görev alanı içerisinde yer alan tarımsal amaçlı kooperatiflere ve Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğüne T.C. Ziraat Bankası A.Ş. ve Tarım Kredi Kooperatiflerince 226

EYLÜL - EKİM


MALİ

ÇÖZÜM

düşük faizli yatırım ve işletme kredisi kullandırılması kapsamında tanzim edilecek kâğıtların damga vergisinden istisna bulunduğu görülmektedir. Ayrıca tarımsal üretim dolayısıyla zarar gören(doğal afet vs.) muhtaç çiftçilere yapılacak dağıtmalar(tohum, ilaç vb.) dolayısıyla tanzim edilecek her türlü kağıt (2) sayılı tablonun “III-İşçiler, çiftçiler ve göçmenlerle ilgili kağıtlar:” başlıklı bölümünün 7’inci fıkrasında aynı şekilde damga vergisinden istisna tutulmuştur. 2.5. Çiftçiyi Topraklandırma Hakkındaki Kanunun Uygulanması İle İlgili Kâğıtlar Söz konusu kanunun yürürlüğe girdiği dönemden bu yana çok uzun zaman geçmiş olsa da günümüzde halen topraksız çiftçiye toprak dağıtılması ve kamu arazilerinin ekiminin sağlanması gibi amaçlarla kanun gündemdeki yerini korumaktadır. Temel amacı çiftçiyi topraklandırmak yeterli arazisi bulunmayanlara arazi vermek, canlı ya da cansız demirbaş desteği sağlamak suretiyle ekili biçili alanların arttırmak olan Çiftçiyi Topraklandırma Kanununun uygulanmasıyla ilgili kâğıtlar da 488 sayılı Kanuna ekli (2) sayılı tablonun “III-İşçiler, çiftçiler ve göçmenlerle ilgili kâğıtlar:” başlıklı bölümünün 6’inci fıkrasında damga vergisinden istisna tutulmuştur. 2.6. Hayvan Sağlığı Ve Zabıtası Kanunu Uyarınca Düzenlenen Menşe Şahadetnameleri Hayvanlardan ve hayvan maddelerinden insan ve hayvanlara geçebilen hastalıklardan korutulmasını ve bulaşıcı hayvan hastalıkları ile mücadele edilmesine yönelik ilke ve kuralları belirleyen Hayvan Sağlığı ve Zabıtası Kanununa göre düzenlenmesi gerekli olan Menşe Şahadetnameleri hayvanların taşınması, teşhiri ve satışı gerekli olmakla birlikte küpe(kimlik) uygulamasına geçilmesiyle birlikte kullanım alanı daralmıştır. Menşe şahadetnamelerinin Damga Vergisi Kanunun 9 uncu maddesinde, bu Kanuna ekli (2) sayılı tabloda yazılı kâğıtların damga vergisinden müstesna olduğu; (2) sayılı tablonun “III-İşçiler, çiftçiler ve göçmenlerle ilgili kâğıtlar “ başlıklı bölümünün 9 numaralı fıkrasında, 3285 sayılı Hayvan Sağlığı ve Zabıtası Kanunu uyarınca düzenlenen menşe şahadetnamelerinin damga vergisinden istisna olduğu hükmüne yer verildiğinden bu işlemler dolayısıyla da damga vergisi ödemesi yapılmasına gerek bulunmamaktadır EYLÜL - EKİM 2019

227


MALİ

ÇÖZÜM

2.7. Tarımsal Destekleme Programları Kapsamında Hibe Desteği Sağlanması Uygun Görülen Yatırım Projelerine İlişkin Olarak Proje Sahipleri İle Tarım Ve Orman Bakanlığı Arasında Düzenlenen Kâğıtlar. Kırsal alanda gelir düzeyinin yükseltilmesi, tarımsal üretim ve tarıma dayalı sanayi entegrasyonunun sağlanması için KOBİ’lerin desteklenmesi, tarımsal pazarlama altyapısının geliştirilmesi, gıda güvenliğinin güçlendirilmesi, kırsal alanda alternatif gelir kaynaklarının oluşturulması, kırsal ekonomik altyapının güçlendirilmesi, tarımsal faaliyetler için geliştirilen yeni teknolojilerin üreticiler tarafından kullanımının yaygınlaştırılması, yürütülmekte olan kırsal kalkınma çalışmalarının etkinliklerinin artırılması, kırsal toplumda yerel kalkınma kapasitesinin oluşturulmasına katkı sağlamak için yeni teknoloji içeren yatırımları desteklemek maksadıyla proje üretenlerin(www.kosgeb. gov.tr ) Tarım ve Orman Bakanlığıyla aralarında düzenlenen kâğıtlar (2) sayılı tablonun “III-İşçiler, çiftçiler ve göçmenlerle ilgili kağıtlar:” başlıklı bölümünün 10’ncu fıkrasında damga vergisinden istisna tutulmuştur. 2.8. Müstahsil Makbuzunun Tüccar Veya Alıcı Çiftçi Tarafından Müstahsile Verilen Nüshası Vergi usul kanunun 235’inci maddesinde “Birinci ve ikinci sınıf tüccarlar ile kazancı basit usulde tesbit edilenler ve defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçiler gerçek usulde vergiye tabi olmayan çiftçilerden satın aldıkları malların bedelini ödedikleri sırada iki nüsha makbuz tanzim etmeye ve bunlardan birini imzalayarak satıcı çiftçiye vermeye ve diğerini ona imzalatarak almaya mecburdurlar.” hükmü yer almaktadır. Damga Vergisi Kanunun 9 uncu maddesinde, bu Kanuna ekli (2) sayılı tabloda yazılı kağıtların damga vergisinden müstesna olduğu; (2) sayılı tablonun “IV-Ticari ve medeni işlerle ilgili kağıtlar:” başlıklı bölümünün 13 numaralı fıkrasında, Müstahsil makbuzunun tüccar veya alıcı çiftçi tarafından müstahsile verilen nüshasının damga vergisinden istisna olduğu hükmüne yer verilmiştir. Buna göre müstahsil makbuzunun malın alıcısı olan tüccar veya çiftçi tarafından vergiye tabi olmayan çiftçiden satın aldıkları mallara ilişkin olarak tanzim ettikleri müstahsil makbuzlarından bir nüshasını imzalayarak malı satan çiftçiye vermek zorundadırlar söz konusu nüsha da belirtilen damga vergisi kanun hükmüne göre damga vergisinden istisna tutulduğu görülmektedir.

228

EYLÜL - EKİM


MALİ

ÇÖZÜM

2.9. Gider Pusulasının Tüccar, Serbest Meslek Erbabı Ve Çiftçiler Tarafından İşi Yapana veya Malı Satana Verilen Nüshası Vergi Usul Kanunu’nda belirtilen ve düzenlenmesi zorunlu olan belgelerden birisi de gider pusulasıdır. Kanun’un 234’ncü maddesi uyarınca, birinci ve ikinci sınıf tüccarlar, kazancı basit usulde tespit edilenler, defter tutmak mecburiyetinde olan serbest meslek erbabı ve çiftçilerin; vergiden muaf esnaftan yapacakları mal ve hizmet alımları ile birinci ve ikinci sınıf tüccarların, zati eşyalarını satan kimselerden satın aldıkları mallar için gider pusulası düzenlemesi gerektiği hüküm altına alınmıştır. Damga Vergisi Kanunun 9 uncu maddesinde, bu Kanuna ekli (2) sayılı tabloda yazılı kağıtların damga vergisinden müstesna olduğu; (2) sayılı tablonun “IV-Ticari ve medeni işlerle ilgili kağıtlar:” başlıklı bölümünün 14 numaralı fıkrasında, Gider pusulasının tüccar, serbest meslek erbabı ve çiftçiler tarafından işi yapana veya malı satana verilen nüshasının damga vergisinden istisna olduğu hükmüne yer verilmiştir. 2.10. Damızlığa Elverişli Olduğuna Dair Şahadetnameye Haiz Bulunan Hayvanların İthali İle İlgili Kâğıtlar Damızlık hayvan ithalatı sırasında istenen belgelerin Kontrol belgesi, taahhütname, İmza beyannamesi gibi kağıtların damga vergisi karşısındaki durumu Damga Vergisi Kanunun 9 uncu maddesinde, bu Kanuna ekli (2) sayılı tabloda yazılı kağıtların damga vergisinden müstesna olduğu; (2) sayılı tablonun “IV-Ticari ve medeni işlerle ilgili kağıtlar:” başlıklı bölümünün 15 numaralı fıkrasında, Damızlığa elverişli olduğuna dair şahadetnameyi haiz bulunan hayvanlıların ithali ile ilgili kağıtların damga vergisinden istisna olduğu hükmüne yer verilmiştir. Buna göre yukarıda belirtilen ve damga vergisine tabi bulunan kâğıtlar damızlık hayvan ithaliyle ilgili olarak tanzim edilmesi durumunda damga vergisinden istisna bulunmaktadır. 2.11. Tarım Ürünleri Lisanslı Depoculuk Kanunu Çerçevesinde, Mudi İle Lisanslı Depo İşletmesi Arasında Düzenlenen Mukavelenameler Ve Ürün Senedi Lisanslı Depoculuk Kanunu kapsamındaki ürün senetleri ile ilgili damga vergisi kanununda düzenleme yapılmış olup, depolama hizmetleri için ürününü lisanslı depoya teslim eden veya lisanslı depo işletmesince düzenlenen ürün senedini elinde bulunduran gerçek veya tüzel kişiler ile lisanslı depo EYLÜL - EKİM 2019

229


MALİ

ÇÖZÜM

işletmesi arasında düzenlenen mukavelenameler ve ürün senedinden Damga Vergisi Kanununa ekli (2) sayılı tablonun “IV-Ticari ve medeni işlerle ilgili kağıtlar:” başlıklı bölümünün 40 numaralı fıkrasında, Tarım Ürünleri Lisanslı Depoculuk Kanunu çerçevesinde, mudi ile lisanslı depo işletmesi arasında düzenlenen mukavelenameler ve ürün senedinin damga vergisinden istisna olduğu hükmüne yer verilmiş ve damga vergisi alınmaması öngörülmüştür. 2.12. Toprak Mahsulleri Ofisinin Müstahsilden Yapacağı Alımlar Ve Menkul Rehini İşlemlerine İlişkin Kağıtlarla Ofisin Teşkil Edeceği Müessese Ve Şirketlerin Kuruluşu İle İlgili Kağıtlar ile Diğer Kağıtlar TMO’nun üretici ve yetiştiriciden ürettiği ürün yada hayvanı alım esnasında tanzim edilen kağıtlar ile taşınır kabul edilen ürün veya hayvanlara ilişkin rehin senetleri ve TMO’nun teşkil edeceği Müessese ve Şirketlerin kuruluş aşamasındaki kağıtların Damga Vergisi Kanununa ekli (2) sayılı tablonun “ V- Kurumlarla ilgili kağıtlar “ başlıklı bölümünün 4’ncü fıkrasında istisna olduğu hükme bağlanmıştır. TMO tarafından ithal edilecek hububat ve unlarla bunların naklinde kullanılacak her nevi malzemenin ithali sırasında düzenlenen kâğıtlar da yine ekli (2) sayılı tablonun “ V- Kurumlarla ilgili kağıtlar “ başlıklı bölümünün 5 numaralı fıkrasında istisna olduğu belirtilmiştir. 2.13. Devlet Üretme Çiftlikleri Genel Müdürlüğünün Çiftçi İle Münasebetlerinde Tanzim Edilecek Borç Senetleri İle Borç Ödeme Makbuzları Mevcutta Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğü bünyesine alınan Devlet Üretme Çiftliklerinin çiftçi ile aralarında ihdas edilecek borç senetleri ve borç ödeme makbuzları da Damga Vergisi Kanunun 9 uncu maddesinde, bu Kanuna ekli (2) sayılı tabloda yazılı kağıtların damga vergisinden müstesna olduğu; (2) sayılı tablonun “V- Kurumlarla ilgili kağıtlar” başlıklı bölümünün 7 numaralı fıkrasında, Devlet Üretme Çiftlikleri Genel Müdürlüğünün çiftçi ile münasebetlerinde tanzim edilecek borç senetleri ile borç ödeme makbuzların damga vergisinden istisna olduğu hükmüne yer verildiğinden bu işlemler dolayısıyla da damga vergisi ödemesi yapılmasına gerek bulunmamaktadır.

230

EYLÜL - EKİM


MALİ

ÇÖZÜM

2.14. Tarım Satış Kooperatifleri ve Birlikleri, Sulama Kooperatifleri İle Tarım Kredi Kooperatiflerinin Her Türlü Muamelelerinde Düzenlenen Ve Damga Vergisi Bunlar Tarafından Ödenmesi Gereken Kağıtlar Damga Vergisi Kanuna ekli (2) sayılı tablonun “V-Kurumlarla ilgili kağıtlar” başlıklı bölümünün 15’nci fıkrasında, “Tarım Satış Kooperatifleri, Birlikleri ile Tarım Kredi ve Sulama Kooperatiflerinin her türlü muamelelerinde düzenlenen ve Damga Vergisi bunlar tarafından ödenmesi gereken kağıtlar” hükmüne yer verilerek, söz konusu kağıtlar bakımından arım Satış Kooperatifleri, Birlikleri ile Tarım Kredi ve Sulama Kooperatiflerine damga vergisi muafiyeti sağlanmıştır. Konuyla ilgili olaraka verilen bir özelgede(16.07.2012 tarih ve B.07.1.GİB.4.99.16.02-DAMGA-9-154 sayılı özelge) özetle “…Tarım Satış Kooperatifleri, Birlikleri ve Tarım Kredi Kooperatifleri ile Şirketiniz arasında düzenlenen bitki sağlığının korunması ve zirai bakım, koruma ve tedavi müstahzarları, ilaç aktif maddelerinin temini ve satışı ile ilgili sözleşmelerin Damga Vergisi Kanununa ekli (I) sayılı tablonun I/A-1 fıkrası uyarınca damga vergisine tabi tutulması; anılan Kooperatiflerin aynı Kanuna ekli (2) sayılı tablonun V/15 numaralı fıkrası uyarınca her türlü muamelelerinde düzenlenen kağıtlar yönünden damga vergisinden muaf olmasından dolayı söz konusu sözleşmelerden doğan damga vergisinin tamamının damga vergisi muafiyeti bulunmayan kişi konumundaki firmanız tarafından ödenmesi gerekmektedir.” şeklinde açıklamalara yer verildiği görülmüştür. 2.15. Çay Yetiştirenlerin Türkiye’de Çay Ziraatını Geliştirmek Maksadıyla Kuracakları Kooperatiflerin Her Türlü İşlemlerinde Düzenlenen ve Damga Vergisi Bu Kooperatifler Tarafından Ödenmesi Gereken Kâğıtlar Ortak ekonomik ve sosyal ihtiyaçların karşılanması amacıyla kurulabilen kooperatiflerin çay üretimi amacıyla kurulması ve işletilmesi esnasında düzenlenecek kâğıtlar(damga vergisi mükellefiyeti kooperatife ait olanlar) Damga Vergisi Kanunun 9 uncu maddesinde, bu Kanuna ekli (2) sayılı tabloda yazılı kâğıtların damga vergisinden müstesna olduğu; (2) sayılı tablonun “VKurumlarla ilgili kâğıtlar” başlıklı bölümünün 16 numaralı fıkrasında, Çay yetiştirenlerin Türkiye›de çay ziraatını geliştirmek maksadıyla kuracakları kooperatiflerin her türlü işlemlerinde düzenlenen ve damga vergisi bu kooperatifler tarafından ödenmesi gereken kâğıtların damga vergisinden EYLÜL - EKİM 2019

231


MALİ

ÇÖZÜM

istisna olduğu hükmüne yer verildiğinden bu işlemler dolayısıyla da damga vergisi ödemesi yapılmasına gerek bulunmamaktadır. 3. TARIM SEKTÖRÜNDE DAMGA VERGİSİ MÜKELLEFİYETİNDE ÖZELLİK ARZ EDEN KONULAR 3.1. Çiğ Süt Alımına İlişkin Olarak Üreticiler ile Düzenlenecek Sözleşmelerin Damga Vergisi Bilindiği üzere, 488 sayılı Damga Vergisi Kanununun 1 inci maddesinde, bu Kanuna ekli (1) sayılı tabloda yazılı kâğıtların damga vergisine tabi olduğu; 3 üncü maddesinde, damga vergisinin mükellefinin kâğıtları imza edenler olduğu, 9 uncu maddesinde, bu Kanuna ekli (2) sayılı tabloda yazılı kağıtların damga vergisinden müstesna olduğu hüküm altına alınmıştır. Anılan Kanuna ekli (1) sayılı tablonun ‘’I-Akitlerle ilgili kâğıtlar›› başlıklı bölümünün A/1 fıkrasında, belli parayı ihtiva eden mukavelenameler, taahhütnameler ve temliknamelerin nispi damga vergisine tabi olduğu, damga vergisinden istisna edilen kağıtların yer aldığı Kanuna ekli (2) sayılı tablonun “IV - Ticari ve medeni işlerle ilgili kağıtlar” başlıklı bölümünün (33) numaralı fıkrasında, “5488 sayılı Tarım Kanunu çerçevesinde, üretici ve alıcı arasında düzenlenen tarımsal üretim sözleşmeleri ve bunlara ilişkin rehin senetleri» nin damga vergisinden istisna olduğu hükme bağlanmıştır. Çiğ süt alım sözleşmeleri üretici/üretici birliği ile alıcı arasında alımsatım kriterleri ve fiyat ve kuralların belirlenmesi amacıyla Tarım Kanunu çerçevesinde 16.04.2015 tarih ve 29328 sayılı Resmi Gazetede Çiğ Sütün Sözleşmeli Usulde Alım Satımına İlişkin Yönetmelik yayımlanmıştır. Yukarıda belirtilen hükümlerden de anlaşılacağı üzere tarım kanununa istinaden hazırlanan çiğ süt alım sözleşmelerin damga vergisinden istisna olduğu görülmektedir. Nitekim konuyla alakalı olarak verilen bir özelgede”( 10.09.2015 tarih ve 45404237-155[15-66]-186 sayılı özelge) üreticiler/üretici örgütleri ile bir şirket arasında çiğ süt alımına ilişkin olarak düzenlenecek sözleşmelerin, 5488 sayılı Tarım Kanunu ile Çiğ Sütün Sözleşmeli Usulde Alım Satımına İlişkin Yönetmelik ve Sözleşmeli Üretim İle İlgili Usul Ve Esaslar Hakkında Yönetmelik kapsamında düzenlenmiş olması halinde, Damga Vergisi Kanununa ekli (2) sayılı tablonun IV/33 fıkrası uyarınca damga vergisinden istisna tutulması gerekmektedir.”denilmiştir.

232

EYLÜL - EKİM


MALİ

ÇÖZÜM

3.2. ÖTV’si İndirilmiş Yakıt Talebi Formu ve Taahhütnamesinde Damga Vergisi ÖTV’si indirilmiş yakıt alımlarının zirai faaliyet çerçevesinde yapılması halinde söz konusu yakıt alımının yapılabilmesi için tanzim edilecek talep formu ve taahhütnamelerde damga vergisi mükellefiyetinin ne olacağı hususunu açıklayabilmek için öncelikle zirai faaliyetin ne olduğunun açıklanması gerekmektedir. 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 52 nci maddesinde; arazide, deniz, göl ve nehirlerde, ekim, dikim, bakım, üretme, yetiştirme ve ıslah yollarıyla veyahut doğrudan doğruya tabiattan istifade etmek suretiyle nebat, orman, hayvan, balık ve bunların mahsullerinin istihsalini, avlanmasını, avcıları ve yetiştiricileri tarafından muhafazasını, taşınmasını, satılmasını veya bu mahsullerden sair bir şekilde faydalanılmasının zirai faaliyet olduğu; bu faaliyetlerin içinde yapıldığı işletmelere zirai işletme bu işletmeleri işleten gerçek kişilere (Adi şirketler dâhil), vergiye tabi olsun veya olmasınlar çiftçi ve bu faaliyetler neticesinde istihsal olunan maddelere de mahsul denildiği; kolektif şirketlerle adi veya eshamlı komandit şirketlerin zirai faaliyetle iştigal etseler dahi çiftçi sayılmayacağı, zirai faaliyetle iştigal eden kolektif şirketlerin ortakları ile komandit şirketlerin komandite ortaklarının şirket karından aldıkları payların şahsi ticari kazanç hükmünde olduğu hükme bağlanmıştır. Damga Vergisi Kanuna ekli (2) sayılı tablonun “1.Resmi işlerle ilgili kağıtlar” başlıklı bölümüne 01/01/2005 tarihinden geçerli olmak üzere 5281 sayılı Kanunla eklenen C/18 numaralı fıkrasıyla, “Çiftçiler tarafından zirai faaliyetleri ile ilgili olarak resmi dairelere verilen taahhütnameler” damga vergisinden istisna edilmiştir. Buna göre, Gelir Vergisi Kanununun 52 inci maddesi hükmü uyarınca zirai faaliyette bulunan gerçek kişiler (Adi şirketler dahil) çiftçi olarak addedildiğinden, çiftçiler tarafından zirai faaliyetlerinde kullanılan balıkçı gemileri için akaryakıt satın almak üzere düzenlenen ÖTV’si İndirilmiş Yakıt Talep Formu ve Taahhütnamelerinden resmi dairelere verilenlerin Damga Vergisi Kanununa ekli (2) sayılı tablonun I/C-18 bölümü hükmü uyarınca damga vergisine tabi tutulmaması gerekmektedir.

EYLÜL - EKİM 2019

233


MALİ

ÇÖZÜM

3.3. Çiftçilerin Yetiştirdikleri Hayvanları(Damızlık) Başka Çiftçilere Satışında Damga Vergisi 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunun 53. ve 54. maddelerine istinaden damızlık hayvan satışının zirai faaliyet kapsamında değerlendirilmesi halinde 488 sayılı Damga Vergisi Kanununun 1 inci maddesinde, bu Kanuna ekli (1) sayılı tabloda yazılı kağıtların damga vergisine tabi olduğu; 3 üncü maddesinde, damga vergisi mükellefinin kağıtları imza edenler olduğu ve resmi dairelerle kişiler arasındaki işlemlere ait kağıtların damga vergisini kişilerin ödeyeceği; 4 üncü maddesinde, bir kâğıdın tabi olacağı verginin tayini için o kağıdın mahiyetine bakılıp buna göre tabloda yazılı değerinin bulunacağı, kâğıtların mahiyetlerinin tayininde, şekli kanunlarda belirtilmiş olanlarda kanunlardaki adlarına, belirtilmemiş olanlarda üzerlerindeki yazının tazammun ettiği hüküm ve manaya bakılacağı; 22 nci maddesinin (a) bendinde, Maliye Bakanlığınca belirlenen mükellefler, kurum ve kuruluşlar tarafından bir ay içinde düzenlenen kağıtların vergisinin, ertesi ayın yirminci (371 Sıra No.lu VUK Tebliği uyarınca yirmi üçüncü) günü akşamına kadar vergi dairesine bir beyanname ile bildirileceği ve yirmi altıncı günü akşamına kadar ödeneceği, (b) bendinde, (a) bendi dışındaki hallerde, kağıdın düzenlendiği tarihi izleyen on beş gün içinde vergi dairesine bir beyanname ile bildirileceği ve aynı süre içinde ödeneceği hükümlerine yer verilmiştir. Diğer taraftan, 44 Seri No.lu Damga Vergisi Kanunu Genel Tebliğinin (2) numaralı bölümünde, 488 sayılı Kanunun 22 nci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında sürekli damga vergisi mükellefiyeti bulunmayan gelir veya kurumlar vergisi mükelleflerinin düzenledikleri kağıtlara ilişkin damga vergisini, gelir veya kurumlar vergisi yönünden bağlı oldukları vergi dairelerine kağıdın düzenlendiği tarihi izleyen on beş gün içinde damga vergisi beyannamesi ile beyan edip aynı süre içinde ödemelerinin uygun görüldüğü belirtilmiştir. Buna göre, damızlık hayvan satışı esnasında çiftçilerce düzenlen ve sözleşme mahiyetinde bulunan “Damızlık Gebe Düve Alım Satım Belgesi” başlıklı kağıdın, 488 sayılı Damga Vergisi Kanununa ekli (1) sayılı tablonun I/A-1 fıkrasına göre damga vergisine tabi tutulması ve söz konusu kağıda ait damga vergisinin Damga Vergisi Kanunun 22 nci maddesi ve 44 Seri Nolu Damga Vergisi Kanunu Genel Tebliğinde yapılan açıklamalar çerçevesinde beyan edilerek ödenmesi gerekmektedir.

234

EYLÜL - EKİM


MALİ

ÇÖZÜM

3.4. Tarımsal Projelerden Kaynaklanan Ödül Mahiyetindeki Ödemelerde Damga Vergisi Çiftçi statüsünde olsun ya da olmasın 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 29/1 inci maddesinde “İlim ve fenni, güzel sanatları, tarımı, hayvan yetiştirilmesini ve memleket bakımından faydalı olan diğer işleri ve faaliyetleri teşvik maksadıyla verilen ikramiye ve mükafatlar” ın gelir vergisinden müstesna olduğu hükme bağlanmıştır. Gelir vergisi kanununda yer verilen bu istisna belirtildiği üzere tarımsal faaliyet alanını da kapsamaktadır. Damga vergisi kanununda tarımın gelişimine katkı mahiyetinde verilen nakdi ödülleri tevsik eden kağıtların ve makbuzların (paranın hak sahibine naklini gösteren belge) durumunun ne olduğu damga vergisinin konusuna giren hususların ne olduğunun tekrarıyla mümkündür. Buna göre Kanuna ekli (1) sayılı tablonun “ IV. Makbuzlar ve diğer kağıtlar” başlıklı bölümünün 1/b fıkrasında da, “Maaş, ücret, gündelik, huzur hakkı, aidat, ihtisas zammı, ikramiye, yemek ve mesken bedeli, harcırah, tazminat ve benzeri her ne adla olursa olsun hizmet karşılığı alınan paralar (avans olarak ödenenler dahil) için verilen makbuzlar ile bu paraların nakden ödenmeyerek kişiler adına açılmış veya açılacak cari hesaplara nakledildiği veya emir ve havalelerine tediye olunduğu takdirde nakli veya tediyeyi temin eden kağıtların damga vergisine tabi tutulacağı hükümleri yer almaktadır. Belirtilen kanun hükmünden hareketle tarımsal projeler dolayısıyla düzenlenen yarışmalarda verilen nakdi ödüllerin damga vergisine tabi olmadığı görülmektedir. Konuyla ilgili verilmiş bir özelgede(27.08.2011 tarih ve B.07.1.GİB.4.55.15.01-2010-GVK-ÖZE-60-371 sayılı özelge) özetle “…Tarım ve Köyişleri Bakanlığı Teşkilatlanma ve Destekleme Genel Müdürlüğünce düzenlenen Kadın Çiftçilere Tarımsal Yayım Projesi çerçevesinde yapılacak yarışmaya istinaden dereceye giren kadın çiftçilere nakdi ödül verilmesi nedeniyle düzenlenecek kâğıtların damga vergisine tabi tutulmaması gerekmektedir.” denilmektedir. 4. SONUÇ Çalışmada tarım sektörünün aktörlerinin sıkça karşılaştıkları damga vergisinin konusunu oluşturan belgeler hakkında damga vergisi kanununda yer verilen istisna hükümleri açıklanmaya çalışılmıştır. Vergi idaresinin konuyla ilgili uygulamaları ve görüşlerimizle damga vergisi mükellefiyetlerinin oluşup oluşmadığı değerlendirilmiştir. Damga vergisi kanununda tarım sektörünün EYLÜL - EKİM 2019

235


MALİ

ÇÖZÜM

paydaşlarıyla ilgili olarak yer verilen istisna hükümleri bir bütün olarak ele alınmıştır. Sonuç anlamında tarımsal faaliyetlerle ilgili damga vergisi, sektörün maliyet olarak en büyük unsuru olmamakla birlikte, kurumsallaşma, kayıt dışılığın önlenmesi ve iş yapma maliyetlerinin azaltılması yönünden katkı sağladığı açıktır. Türkiye’de tarım sektöründe var olan yüksek kayıt dışılık kurumsallaşma ve rekabeti olumsuz etkilemesi karşısında üreticinin istisna ve muafiyet uygulamalarıyla kayıt tutmaya ve belge tevsikine özendirilmesi ve ayrıca tarımdan elde edilen vergi gelirlerinin arttırılması açısından damga vergisinin önemini ortaya koymaktadır. KAYNAKÇA Bakanlar Kurulu Kararı (08.01.2018) 2018/11188 Sayılı Bakanlar Kurulu Kararı İle Yürürlüğe Konulan T.C. Ziraat Bankası A.Ş. Ve Tarım Kredi Kooperatiflerince Tarımsal Üretime Dair Düşük Faizli Yatırım Ve İşletme Kredisi Kullandırılmasına İlişkin Karar. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı (16.04.2015). Çiğ Sütün Sözleşmeli Usulde Alım Satımına İlişkin Yönetmelik. Ankara : Resmi Gazete (29328 sayılı) http://www.gib.gov.tr Maliye Bakanlığı (16.04.2005). 44 Seri Nolu Damga Vergisi Kanunu Genel Tebliği. Ankara : Resmi Gazete (25788 sayılı) T.C. Yasalar (06.01.1961).193 Sayılı Gelir Vergisi Kanunu. Ankara : Resmi Gazete (10700 sayılı) T.C. Yasalar (08.05.1986). 3285 Sayılı Hayvan Sağlığı Ve Zabıtası Kanunu. Ankara : Resmi Gazete (19109 sayılı) T.C. Yasalar (10.01.1961). 213 Sayılı Vergi Usul Kanunu. Ankara : Resmi Gazete (10705 sayılı) T.C. Yasalar (10.07.1941). 4081 Sayılı Çiftçi Mallarının Korunması Hakkında Kanun. Ankara : Resmi Gazete (4856 sayılı) T.C. Yasalar (11.07.1964).488 Sayılı Damga Vergisi Kanunu. Ankara : Resmi Gazete (11751 sayılı) T.C. Yasalar (17.02.2005). 5300 Sayılı Tarım Ürünleri Lisanslı Depoculuk Kanunu. Ankara : Resmi Gazete (25730 sayılı) T.C. Yasalar (25.04.2006). 5488 Sayılı Tarım Kanunu. Ankara : Resmi Gazete (26148 sayılı) 236

EYLÜL - EKİM


MALİ

29(155), 237-244

ÇÖZÜM

EKSPERTİZLİK FAALİYETİNİN VERGİLENDİRİLMESİ VE BU FAALİYETİN VERGİLENDİRİLMESİNDE YENİ BİR BAKIŞ AÇISI Tolga ÇELİK*52* ÖZ 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’na göre eksperlere ödenen veya sağlanan para, ayın ve menfaatler ücret kapsamında değerlendirilmektedir. Ancak 28.02.2019 tarihinde verilen özelge ile birlikte ekspertizlik faaliyetlerinin vergilendirilmesinde değişikliğe gidildi. Artık işin yapılma türüne göre kazancın niteliği değişebilecektir. Bu çalışmada; ekspertizlik faaliyetinin nasıl vergilendirilmesi gerektiği ve ekspertizlik faaliyetinin gelir vergisi ve katma değer vergisi karşısındaki durumu anlatılmaya çalışılacaktır. Anahtar Sözcükler: Ekspertizlik Faaliyeti, Serbest Meslek Kazancı, KDV, Ücret 1. GİRİŞ 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun 1. maddesinde, gelir vergisinin konusunun bir gerçek kişinin bir takvim yılı içinde elde ettiği kazanç ve iratların safi tutarı olduğu yer almaktadır. Aynı kanunun 2. maddesinde gelirin unsurları sayılmış, vergiye tabi kazanç ve iratlar tadadi olarak sıralanmıştır. Ücret kazancı da tadadi olarak yer alan gelir vergisine tabi kazançlar arasında yer almaktadır. Ücret kazancı 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun 3. bölümünde 61 ile 64. maddeleri arasında düzenlenmiştir. Ekspertizlik faaliyeti Gelir Vergisi Kanunu’nun 61. maddesinde ücret geliri olarak nitelendirilmiştir. Ancak Tokat Valiliği Defterdarlık Gelir Müdürlüğü tarafından verilen 28.02.2019 tarih ve 32695369-120-6174 sayılı özelge ile birlikte ekspertizlik faaliyetinden elde edilen kazancın niteliği işin yapılma türüne göre değişecektir. 2. EKSPERTİZLİK FAALİYETİNİN GELİR VERGİSİ KARŞISINDAKİ DURUMU 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun 61. maddesinde ücretin tarifi yapılmıştır. Mezkur maddeye göre ücret; işverene tabi belirli bir işyerine * * Vergi Müfettiş Yrd. 52 Makale Geliş Tarihi: 02.08.2019 Yayın Kurulu Kabul Tarihi: 27.08.2019

EYLÜL - EKİM 2019

237


MALİ

ÇÖZÜM

bağlı olarak çalışanlara hizmet karşılığı verilen para ve ayınlar ile sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatlerdir. Ücretin ödenek, tazminat, kasa tazminatı (Mali sorumluluk tazminatı), tahsisat, zam, avans, aidat, huzur hakkı, prim, ikramiye, gider karşılığı veya başka adlar altında ödenmiş olması veya bir ortaklık münasebeti niteliğinde olmamak şartı ile kazancın belli bir yüzdesi şeklinde tayin edilmiş bulunması onun mahiyetini değiştirmez. 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun 61. maddesinde, yapılan ücret tanımının hemen ardından aşağıda yazılı ödemelerinde ücret olarak kabul edileceği belirtilmiştir; • 23. maddenin 11 numaralı bendine göre istisna dışında kalan emeklilik, maluliyet, dul ve yetim aylıkları; • Evvelce yapılmış veya gelecekte yapılacak hizmetler karşılığında verilen para ve ayınlarla sağlanan diğer menfaatler; • Türkiye Büyük Millet Meclisi, İl genel meclisi ve belediye meclisi üyeleri ile özel kanunlarına veya idari kararlara göre kurulan daimi veya geçici bütün komisyonların üyelerine ve yukarıda sayılanlara benzeyen diğer kimselere bu sıfatları dolayısiyle ödenen veya sağlanan para, ayın ve menfaatler; • Yönetim ve denetim kurulları başkanı ve üyeleriyle tasfiye memurlarına bu sıfatları dolayısiyle ödenen veya sağlanan para, ayın ve menfaatler; • Bilirkişilere, resmi arabuluculara, eksperlere, spor hakemlerine ve her türlü yarışma jürisi üyelerine ödenen veya sağlanan para, ayın ve menfaatler; • Sporculara transfer ücreti veya sair adlarla yapılan ödemeler ve sağlanan menfaatler; • Hizmet sözleşmesi sona erdikten sonra; karşılıklı sonlandırma sözleşmesi veya ikale sözleşmesi kapsamında ödenen tazminatlar, iş kaybı tazminatları, iş sonu tazminatları, iş güvencesi tazminatları gibi çeşitli adlar altında yapılan ödemeler ve yardımlar. Bu hükümlere göre, bilirkişilere, resmî arabuluculara, eksperlere, spor hakemlerine ve her türlü yarışma jürisi üyelerine ödenen veya sağlanan para, ayın ve menfaatler ücret sayılacaktır. Dolayısıyla, eksperlere yapılan ödemelerin Gelir Vergisi Kanunu yönünden ücret olarak değerlendirilmesi ve ücretlerin vergilendirilmesine ilişkin hükümlere göre vergilendirilmesi gerekmektedir. Bu uygulama 28.02.2019 tarihine kadar verilen özelgelerde de aynı şekilde yer almaktaydı. 238

EYLÜL - EKİM


MALİ

ÇÖZÜM

2.1. 28.02.2019 Tarihinden Önce Verilen Özelge Örnekleri Doğrultusunda Ekspertizlik Faaliyetinin Vergilendirmesinde Uygulama İzmir Vergi Dairesi Başkanlığı tarafından verilen 15.07.2011 tarih ve B.07.1.GİB.4.35.16.01-176200-326 sayılı özelgede; mükellef, ...Kurumsal Gayrimenkul Değerleme ve Danışmanlık A.Ş. ile yaptığı Merkez Dışı Değerleme Hizmet Alım Sözleşmesi gereği eksper olarak çalışacağını belirterek, mükellefiyet türünün hangi gelir unsuru yönünden tesis edileceği sormuştur. İzmir Vergi Dairesi Başkanlığı sorulan soruya karşılık; “Ücret, işverene tabi ve belirli bir işyerine bağlı olarak çalışanlara hizmet karşılığı verilen para ve ayınlar ile sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatlerdir. Ücretin ödenek, tazminat, kasa tazminatı (Mali sorumluluk tazminatı), tahsisat, zam, avans, aidat, huzur hakkı, prim, ikramiye, gider karşılığı veya başka adlar altında ödenmiş olması veya bir ortaklık münasebeti niteliğinde olmamak şartı ile kazancın belli bir yüzdesi şeklinde tayin edilmiş bulunması onun mahiyetini değiştirmez. Bu Kanunun uygulanmasında, aşağıda yazılı ödemeler de ücret sayılır: 5. Bilirkişilere, resmî arabuluculara, eksperlere, spor hakemlerine ve her türlü yarışma jürisi üyelerine ödenen veya sağlanan para, ayın ve menfaatler” hükmü yer almaktadır. Aynı Kanunun 94. maddesinde de “Kamu idare ve müesseseleri, iktisadî kamu müesseseleri, sair kurumlar, ticaret şirketleri, iş ortaklıkları, dernekler, vakıflar, dernek ve vakıfların iktisadî işletmeleri, kooperatifler, yatırım fonu yönetenler, gerçek gelirlerini beyan etmeye mecbur olan ticaret ve serbest meslek erbabı, zirai kazançlarını bilanço veya ziraî işletme hesabı esasına göre tespit eden çiftçiler aşağıdaki bentlerde sayılan ödemeleri (avans olarak ödenenler dahil) nakden veya hesaben yaptıkları sırada, istihkak sahiplerinin gelir vergilerine mahsuben tevkifat yapmaya mecburdurlar. 1. Hizmet erbabına ödenen ücretler ile 61. maddede yazılı olup ücret sayılan ödemelerden (istisnadan faydalananlar hariç), 103 ve 104. maddelere göre,” gelir vergisi tevkifatı yapılacağı hükmüne yer verilmiştir. Yukarıda yer alan hüküm ve açıklamalar uyarınca, gayrimenkul eksperliği faaliyetinden elde ettiğiniz gelirin ücret kabul edilmesi ve ücretlerin vergilendirilmesine ilişkin hükümler çerçevesinde vergiye tabi tutulması gerekmektedir.” şeklinde cevap vermiştir. EYLÜL - EKİM 2019

239


MALİ

ÇÖZÜM

Antalya Vergi Dairesi Başkanlığı tarafından verilen 04.03.2013 tarih ve 49327596-120[65.GVK.2012.307]-51 sayılı özelgede; mükellef, sigorta eksperliği faaliyetinden dolayı elde etmiş olduğu kazancın ticari kazanç mı yoksa serbest meslek kazancı mı olduğunu sormuştur. Antalya Vergi Dairesi Başkanlığı sorulan soruya karşılık; “193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 61. maddesinde; ücret, işverene tabi ve belirli bir işyerine bağlı olarak çalışanlara hizmet karşılığı verilen para ve ayınlar ile sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatlerdir. Ücretin ödenek, tazminat, kasa tazminatı (Mali sorumluluk tazminatı), tahsisat, zam, avans, aidat, huzur hakkı, prim, ikramiye, gider karşılığı veya başka adlar altında ödenmiş olması veya bir ortaklık münasebeti niteliğinde olmamak şartı ile kazancın belli bir yüzdesi şeklinde tayin edilmiş bulunması onun mahiyetini değiştirmez.» hükmüne yer verilmiştir. Aynı maddenin üçüncü fıkrasında da ücret kapsamına girmeyen ancak bu Kanunun uygulanmasında ücret olarak vergilendirilmesi uygun görülen bazı ödemeler bentler halinde sayılmış olup, söz konusu fıkranın 5. bendinde; bilirkişilere, resmî arabuluculara, eksperlere, spor hakemlerine ve her türlü yarışma jürisi üyelerine ödenen veya sağlanan para, ayın ve menfaatlerin ücret olarak vergilendirileceği hükme bağlanmıştır. Bu hükümlere göre; sigorta eksperliği faaliyetinden elde edilen kazancın ücret olarak kabul edilerek vergilendirilmesi gerekmektedir.” şeklinde cevap vermiştir. Verilen her iki özelgede de ekspertizlik faaliyetinden elde edilen gelir ücret olarak kabul edilerek vergilendirilmesi gerektiği şeklindedir. 2.2. 28.02.2019 Tarihi İtibariyle Verilen Özelge Doğrultusunda Ekspertizlik Faaliyetinin Vergilendirmesinde Uygulama Tokat Valiliği Defterdarlık Gelir Müdürlüğü tarafından verilen 28.02.2019 tarih ve 32695369-120-6174 sayılı özelgede; mükellef, 02.07.2017 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere gayrimenkul değerleme lisansının bulunduğu, adına kayıtlı işyerinde personel istihdam etmek suretiyle; değerleme şirketleri, bankalar, gerçek ve tüzel kişilerle iş sözleşmesi yaparak gayrimenkul değerleme faaliyetinde bulunduğunu belirtilerek, söz konusu faaliyeti dolayısıyla serbest meslek kazancı hükümlerine göre mi yoksa ücret hükümlerine göre mi vergilendirilmesi gerektiğini sormuştur.

240

EYLÜL - EKİM


MALİ

ÇÖZÜM

Tokat Valiliği Defterdarlık Gelir Müdürlüğü sorulan soruya karşılık; “193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun 37. maddesinde; her türlü ticari ve sınai faaliyetlerden doğan kazançların ticari kazanç olduğu, gayrimenkullerin alım, satım ve inşa işleriyle devamlı olarak uğraşanların bu işlerden elde ettikleri kazançların ticari kazanç sayılacağı hükme bağlanmıştır. Anılan Kanunun 61. maddesinde, “Ücret, işverene tabi ve belirli bir işyerine bağlı olarak çalışanlara hizmet karşılığı verilen para ve ayınlar ile sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatlerdir. Ücretin ödenek, tazminat, kasa tazminatı (Mali sorumluluk tazminatı), tahsisat, zam, avans, aidat, huzur hakkı, prim, ikramiye, gider karşılığı veya başka adlar altında ödenmiş olması veya bir ortaklık münasebeti niteliğinde olmamak şartı ile kazancın belli bir yüzdesi şeklinde tayin edilmiş bulunması onun mahiyetini değiştirmez. Bu Kanunun uygulanmasında, aşağıda yazılı ödemeler de ücret sayılır; 5. Bilirkişilere, resmî arabuluculara, eksperlere, spor hakemlerine ve her türlü yarışma jürisi üyelerine ödenen veya sağlanan para, ayın ve menfaatler» hükmü yer almaktadır. Aynı Kanunun 65. maddesinde de; “Her türlü serbest meslek faaliyetinden doğan kazançlar serbest meslek kazancıdır. Serbest meslek faaliyeti; sermayeden ziyade şahsi mesaiye, ilmi veya mesleki bilgiye veya ihtisasa dayanan ve ticari mahiyette olmayan işlerin işverene tabi olmaksızın şahsi sorumluluk altında kendi nam ve hesabına yapılmasıdır.” hükmü yer almıştır. Diğer taraftan, söz konusu Kanunun 94. maddesinde de “Kamu idare ve müesseseleri iktisadî kamu müesseseleri, sair kurumlar, ticaret şirketleri, iş ortaklıkları, dernekler, vakıflar, dernek ve vakıfların iktisadî işletmeleri, kooperatifler, yatırım fonu yönetenler, gerçek gelirlerini beyan etmeye mecbur olan ticaret ve serbest meslek erbabı, zirai kazançlarını bilanço veya ziraî işletme hesabı esasına göre tespit eden çiftçiler aşağıdaki bentlerde sayılan ödemeleri (avans olarak ödenenler dahil) nakden veya hesaben yaptıkları sırada, istihkak sahiplerinin gelir vergilerine mahsuben tevkifat yapmaya mecburdurlar.” hükmüne yer verilmiş, aynı fıkranın; (1) numaralı bendinde, hizmet erbabına ödenen ücretler ile 61. maddede yazılı olup ücret sayılan ödemelerden (istisnadan faydalananlar hariç), 103 ve 104. maddelere göre, (2) numaralı bendinde de yaptıkları serbest meslek işleri dolayısıyla bu işleri icra edenlere yapılan ödemelerden gelir vergisi tevkifatı yapılacağı hükme bağlanmıştır. EYLÜL - EKİM 2019

241


MALİ

ÇÖZÜM

Yukarıda yer alan hükümler uyarınca; • Bir veya birden fazla işverenle yapılan sözleşmeye istinaden ekspertizlik hizmeti verilmesi halinde elde edilen gelirin ücret geliri olarak kabul edilmesi ve ücretlerin vergilendirilmesine ilişkin hükümler çerçevesinde vergiye tabi tutulması, • Ekspertizlik hizmetinin kendi işyerinde yapılması veya personel çalıştırılmak suretiyle verilmesi, diğer bir ifadeyle mesleki organizasyon çerçevesinde şahsi sorumluluk altında kendi nam ve hesabına yapılması halinde, serbest meslek faaliyet olarak kabul edilmesi ve serbest meslek kazancına ilişkin hükümler çerçevesinde vergiye tabi tutulması, • Gayrimenkul danışmanlığı faaliyetinin, sermayeden ziyade şahsi mesaiye, ilmi veya mesleki bilgiye veya ihtisasa dayanması, ticari mahiyette olmaması ve işlerin bir işverene tabi olmaksızın şahsi sorumluluk altında kendi nam ve hesabına yapılması halinde, serbest meslek faaliyet olarak kabul edilmesi ve serbest meslek kazancına ilişkin hükümler çerçevesinde vergiye tabi tutulması, • Gayrimenkul danışmanlığı faaliyetinin, bir ticari organizasyon kapsamında gayrimenkullerin alım, satım ve kiralanmasına aracılık şeklinde diğer bir ifadeyle emlak komisyonculuğu şeklinde yapılması halinde ise elde edilen kazancın ticari kazanç olarak kabul edilmesi ve ticari kazanç hükümlerine göre vergilendirilmesi, • Ekspertizlik faaliyetinin, serbest meslek faaliyeti niteliğinde olan gayrimenkul danışmanlığı faaliyeti ile birlikte yapılması halinde de söz konusu faaliyetlerin serbest meslek kazancına ilişkin hükümler çerçevesinde vergiye tabi tutulması, gerekmektedir. Buna göre, kendi işyerinizde ve personel çalıştırılmak suretiyle mesleki organizasyon çerçevesinde şahsi sorumluluk altında kendi nam ve hesabınıza yaptığınız ekspertizlik (gayrimenkul değerleme) hizmetinin, serbest meslek faaliyet olarak kabul edilmesi ve serbest meslek kazancına ilişkin hükümler çerçevesinde vergiye tabi tutulması gerektiği tabiidir.” şeklinde cevap vermiştir. Tokat Valiliği Defterdarlık Gelir Müdürlüğü tarafından verilen yukarıda yer alan özelge değerlendirildiğinde vergi idaresi teamüllerinden vazgeçerek sunulan ekspertizlik hizmetinin durumuna göre ücret geliri veya serbest meslek kazancı olabileceğine dair görüş bildirmiştir. 242

EYLÜL - EKİM


MALİ

ÇÖZÜM

3. EKSPERTİZLİK FAALİYETİNİN KATMA DEĞER VERGİSİ KARŞISINDAKİ DURUMU 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 1/1. maddesine göre; Türkiye’de ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetler katma değer vergisine tabidir. Ticari, sınaî, ziraî faaliyet ile serbest meslek faaliyetinin devamlılığı, kapsamı ve niteliği Gelir Vergisi Kanunu hükümlerine göre, Gelir Vergisi Kanunu’nda açıklık bulunmadığı hallerde, Türk Ticaret Kanunu ve diğer ilgili mevzuat hükümlerine göre tayin ve tespit edilmektedir. Buna göre, yapılan ekspertizlik faaliyeti nedeniyle işverenlerden elde edilen bedel Tokat Valiliği Defterdarlık Gelir Müdürlüğü tarafından verilen 28.02.2019 tarihli özelgeden önce ücret olarak kabul edildiğinden, yapılan ekspertizlik faaliyeti KDV Kanunu’nun 1/1. maddesine göre katma değer vergisinin konusuna girmemekteydi. Dolayısıyla, ödenen ekspertizlik ücreti üzerinden de KDV hesaplanmamaktaydı. Ancak Tokat Valiliği Defterdarlık Gelir Müdürlüğü tarafından verilen 28.02.2019 tarih ve 32695369-120-6174 sayılı özelgede kendi işyerinde ve personel çalıştırılmak suretiyle mesleki organizasyon çerçevesinde şahsi sorumluluk altında kendi nam ve hesabına yapılan ekspertizlik (gayrimenkul değerleme) hizmetinin, serbest meslek faaliyet olarak kabul edilmesi ve serbest meslek kazancına ilişkin hükümler çerçevesinde vergiye tabi tutulması gerektiği yer almaktadır. Serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan hizmetler Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 1/1. maddesine göre katma değer vergisine tabidir. Dolayısıyla verilecek hizmet karşılığında katma değer vergisi de hesaplanması gerekmektedir. Ekspertizlik faaliyetinin bir veya birden fazla işverenle yapılan sözleşmeye istinaden verilmesi halinde ise elde edilen gelirin ücret geliri olarak kabul edilmesi ve ücretlerin vergilendirilmesine ilişkin hükümler çerçevesinde katma değer vergisine tabi olmayacağı da unutulmamalıdır. 4. SONUÇ Sigortacılık, bankacılık veya gayrimenkul sektöründe olmak üzere çeşitli alanlarda faaliyet gösteren eksperlere, yapmış oldukları hizmetler sonucunda yapılan ödemeler ücret kapsamında değerlendirilmekte ve ödemeyi yapan işverenler tarafından artan oranlı vergi tarifesi üzerinden gelir vergisi tevkifatına tabi tutulmaktadır. Eksperlik faaliyeti sonucunda tevkifata tabi olarak yıl EYLÜL - EKİM 2019

243


MALİ

ÇÖZÜM

içinde tek bir işverenden elde edilen ücret geliri için tutarı ne olursa olsun yıllık beyanname verilmemektedir. Fakat, yıl içinde birden fazla işverenden bu faaliyet nedeniyle tevkifata tabi olarak ücret geliri elde edilmesi ve birden sonraki işverenlerden elde edilen ücret tutarı 2019 yılı için 40.000 TL’yi aşması durumunda birinci işverenden elde edilen ücret de dahil olmak üzere ücret gelirlerinin tamamının yıllık beyanname ile beyan edilmesi gerekmektedir. Ayrıca sunulan bu hizmet Katma Değer Vergisi Kanunu’nun kapsamına da girmemektedir. Vergi idaresinin uzunca yıllar görüşü bu şekildeydi. Ancak bu görüş 28.02.2019 tarihinde verilen özelge ile değişmiştir. Tokat Valiliği Defterdarlık Gelir Müdürlüğü tarafından verilen özelgede vergi idaresi teamüllerinden vazgeçerek sunulan ekspertizlik hizmetinin durumuna göre ücret geliri veya serbest meslek kazancı olabileceğine dair görüş bildirmiştir. Ekspertizlik faaliyetinin serbest meslek kazancı olarak değerlendirilmesi durumunda bu hizmeti sunan mükellefin yıllık gelir vergisi beyannamesi vermesi gerekmektedir. Ayrıca serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan hizmetlerde Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 1/1. maddesine göre katma değer vergisine tabidir. Bu nedenle sunulan ekspertizlik hizmetleri karşılığında mükelleflerin serbest meslek makbuzu düzenleyerek katma değer vergisi hesaplamaları gerekmektedir. KAYNAKÇA Antalya Vergi Dairesi Başkanlığı (04.03.2013) 49327596-120[65. GVK.2012.307]-51 sayılı özelgesi. Antalya: Antalya Vergi Dairesi Başkanlığı İzmir Vergi Dairesi Başkanlığı (15.07.2011) B.07.1.GİB.4.35.16.01-176200-326 sayılı özelgesi. İzmir: İzmir Vergi Dairesi Başkanlığı T.C. Yasalar (02.11.1984). 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu. Ankara: Resmi Gazete (18563 sayılı) T.C. Yasalar (06.01.1961).193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu. Ankara: Resmi Gazete (10700 sayılı) Tokat Valiliği Defterdarlık Gelir Müdürlüğü (28.02.2019) 32695369-1206174 sayılı özelgesi. Tokat: Tokat Valiliği Defterdarlık Gelir Müdürlüğü

244

EYLÜL - EKİM


MALİ

29(155), 245-248

ÇÖZÜM

ÖTV İNDİRİMİYLE ALINAN ARAÇLARIN 5 YILLIK SÜRE DOLMADAN SATIŞI VE DEVRİ Kenan SANCAR*53* ÖZ 2019 yılı Otomobil alım kriterleri güncellendi. Geçtiğimiz yıl içerisinde engelli ÖTV muafiyetli otomobil alımlarında 1.6 motor sınırı kaldırılmış bunun yerine vergiler dahil (ÖTV, KDV) indirimli fiyat sınırı getirilmişti. Bu bağlamda geçtiğimiz yıl (2018) bu sınır 200 bin TL idi. Bu sınır belirlenirken belirlenen sınırın her yıl güncelleneceği de açıklanmıştı. 2019 yılına girince bu rakamda güncellenerek 247,400 TL oldu. Değişiklik 1/1/2019 tarihi itibariyle yürürlüğe girmiştir. Ülkemizde uygulanan yasaya göre %90 ve üstü oranda engele sahip olan vatandaşlar için araç alımlarında hiç ÖTV talep edilmezken diğer vatandaşlar inceleme neticesinde kısmen ya da tamamen ÖTV indiriminden faydalanabilmektedir. Fakat engelli aracı 5 yıl dolmadan satmak yasak olduğu için ÖTV’den muaf olarak alınan aracın satışında bazı prosedürlerin uygulanması gerekir. Bu makalemizde ÖTV indiriminden yararlanılarak alınan araçların satışı ve devri hususlar üzerinde durulacaktır. Anahtar Sözcükler: Özel Tüketim Vergisi, ÖTV İndirimi, ÖTV Muafiyeti, Özel Tüketim Vergisi (II) Sayılı Liste GİRİŞ Ülkemizde engelliler için araç alımı esnasında ÖTV indirimi uygulanır. Bu uygulama sayesinde engellilerin dış dünyayla olan iletişimlerini daha sağlıklı bir şekilde devam ettirmeleri amaçlanır. Engelli kişi, eğer aracı kendi kullanabilecek durumdaysa araçta işini kolaylaştırmak adına bazı özel düzenekler kurulur. Diğer taraftan engelli vatandaşın araç sürebilecek bir durumu bulunmuyorsa birinci dereceden üçüncü dereceye kadar herhangi bir akrabası ya da profesyonel olarak şoförlük yapan bir başkası adına araç ÖTV indirimi ile satın alınabilir. Engelli kişi, araç kullanabilecek durumda değilse satın alınacak araç normal vatandaşların kullandıklarından farksızdır. Fakat engelli aracı kendisi kullanacak ise kullanımı kolaylaştıracak ve riski azaltacak bazı düzenlemeler yapılır. Örnek vermek gerekirse sağ ayağı engelli olan bir vatandaş için gaz, *53 * Vergi Müfettiş Yrd. Makale Geliş Tarihi: 19.07.2019 Yayın Kurulu Kabul Tarihi: 27.08.2019

EYLÜL - EKİM 2019

245


MALİ

ÇÖZÜM

debriyaj ya da fren pedallarının daha sağlıklı kullanılabilmesi ve daha iyi şartlarda aracın kontrol edilebilmesi adına bir çeşit özel düzenek kurulur.52 nci maddesiyle şehit yakınları tarafından ÖTV ödenmeksizin alınan aracın, 5 yıllık süreden sonra elden çıkarılması halinde, vergi ödenmeksizin işlem yapılabilmesine olanak sağlanmıştır. Engelliler için araç alınırken ruhsatta beş sene boyunca bu aracın satılamayacağına dair şerh bulunur. Eğer satış gerekirse ÖTV’siz olarak alınan araç için ÖTV’nin eksiksiz olarak ödenmesi gerekecektir. ÖTV farkı ödenmeden araç satılırsa bu sefer ÖTV farkı faiziyle birlikte tahsil edilir. Diğer taraftan araç satılsa bile alımdan sonraki 5 yıl içerisinde aynı engelli için yeniden ÖTV’siz ya da ÖTV indirimli araç almak mümkün olmayacaktır. Yani örnek vermek gerekirse 3 yıl sonra engelli aracı satışı söz konusu olursa araç sahibinin ÖTV farkını devlete ödeyip satış işlemlerine daha sonra başlaması gerekiyor. Engelliler adına alınan ÖTV (özel tüketim vergisi) indirimli otomobilin satışını 3 ana başlık altında inceleyeceğiz. 1- Özel Tertibatlı engelli aracının başka bir engelliye satışı 2- Özel Donanımı olmayan bir aracın başka bir engelliye satışı 3- Özel donanımlı veya değil ÖTV indirimli alınan aracın engelsiz bir kişiye satış Sırasıyla yukarda yazılan 3 maddeyi ve araç alım satımında izlenecek yolları yazalım. 1- Özel tertibatlı engelli otomobilin başka bir engelliye satışı devri Aracın ÖTV indirimli olarak alındığını varsayarak yazıyorum. Bilindiği üzere ÖTV indirimli alınan araçların 5 yılı dolmadan satışının yapılması halinde aracı alırken ödenmeyen ÖTV indirimi aracın 5 yıldan önce satılması halinde ödenmeyen ÖTV’nin ödenmesi gerekmektedir. Bunun tek istisnası “alınan ÖTV indirimli arabanın ÖTV muafiyetinden yararlanma hakkına sahip başka bir engelliye satışıdır.” Önemli uyarı örnek açıklama: 2014 Yılında alınan ötv indirimli ve özel donanımlı bir aracın başka bir engelliye satışında aracı satan kişi aracı alırken ödemediği ötv yi ödemez ancak yeni bir vergi istisnasız otomobil alabilmesi için 5 yılı beklemesi gerekmektedir. Özel tertibatlı aracın satışında gereken belgeler ise şu şekilde sıralanabilir 1- Aracı alacak engelli kişinin H sınıfı ehliyet alır özel tertibatlı araç kullanır ibareli sağlık kurulu raporu olması gerekmekte. 246

EYLÜL - EKİM


MALİ

ÇÖZÜM

2- Eğer aracı alacak engelli kişinin engeli daha doğrusu aracı hareket ettirmek için gereken özel donanım ihtiyacı farklı ise ilk önce farklı olan donanım sökülüp yeni donanım takılacak. Özürlüye ait özel tertibatlı bir aracın yine özürlü kişiye satışı ve tescili • Tescile İlişkin Geçici Belge düzenlenecek, • Araç tescil belgesi ücreti noterce tahsil edilecek, • Satışta kullanılan araç tescil belgesi iptal edilerek noterce muhafaza edilecek, • Araçta özürlünün özür durumuna göre tadilat yapılması gerekebileceğinden, gerekli olması halinde tadilat projesi düzenlettirilip, muayenesi yaptırıldıktan sonra alıcının ikametinin bulunduğu yerdeki trafik tescil kuruluşuna müracaat edilecek, araç tescil belgesi bu aşamadan sonra basılacaktır. 2- ÖZEL DONANIMI OLMAYAN BİR ARACIN BAŞKA BİR ENGELLİYE SATIŞI Araçta herhangi bir tertibat yoksa örneğin araç %90 engelli kişini adına alınmış ise yine aracı alacak kişinin tertibata ihtiyaç duymaması örneğin %90 ve üzeri engelli olması ve ÖTV indirimden yararlanma hakkı olması halinde satış ÖTV ödenmeden gerçekleşir. Araç satışı normal araç satışından pek farkı değildir. Aracı satın alacak kişi sağlık kurulu raporu ile birlikte vergi dairesinden ve emniyet tescilden işlem yapması gerekmektedir. Tekrar hatırlatıyorum. Bu tür satışta da aracın satan kişi 5 yıl dolmadan başka bir ÖTV indirimli araç alamaz. 3- ÖTV İNDİRİMLİ ALINAN ARACIN ENGELSİZ BİR KİŞİYE SATILMASI Burada iki keskin kural vardır. 1- 5 Yıl dolmadan satış 2- 5 Yıl dolduktan sonra satış. Eğer ÖTV indirimli alınan araç 5 yıl dolmadan engelsiz birine satılırsa bu sefer araç alınırken ödenmeyen ötv ödenir. Yok, eğer satış işlemi 5 yıl dolduktan sonra yapılırsa hiçbir şekilde ÖTV ödenmez. 5 Yılı dolan engelli aracının satış işlemlerinde yapılması gerekenler. Aracı satın alacak kişiyle aracın satan kişi notere gidip satış yapacak. Araçta özel tertibat varsa herhangi bir araç tamir ustasına gidip tertibatı söktürülecek. Tertibat söküldüğünde “özel donanım söküm işlemi” adı altında fatura alınır EYLÜL - EKİM 2019

247


MALİ

ÇÖZÜM

ve daha sonra bu alınan faturayı bulunulan ildeki mühendislik odasına ibraz edilecektir. Mühendislik odasında yapılacak kontrollerden sonra evraklar size teslim edilmektedir. Eğer araçta tertibat yoksa noter satışıyla işlem biter. SONUÇ Engelli bir vatandaş başka bir engelli vatandaşa sahip olduğu aracı herhangi bir süre içerisinde satabilir, bu noktada bir süre kısıtlaması bulunmaz. Engelliden engelliye araç satışında tescil ve satış işlemleri için noterde tescile ilişkin bir belgenin düzenlenmesi gerekir. Düzenlenen bu belge geçici nitelikte olacaktır. Söz konusu arabanın satış tescilli belge ücretinin notere verilmesi gerekir. Araç satışı sırasında kullanılan tescil belgesi ise noter tarafından iptal edilip arşive gönderilir. Tescil işlemleri sonrasında aracın yeni sahibi olacak engelli için özel bir tertibat kurulacaksa buna göre düzenleme ve tadilat projesi hazırlanır. Var olan tertibat yeni sahibine uygunsa bunlara gerek kalmaz. Proje aşamaları sona erdiğinde aracı satın alan vatandaş ikamet adresini kapsayan Trafik Tescil Kurumuna başvurup araç tescil belgesini alabilir. Engelli plakalı aracı 5 yıl sonra normal birine satmakta herhangi bir sakınca yoktur. Özel tertibat olmayan aracın satışı konusunda 5 senelik sürenin dolması, süre dolmadan satış gerçekleşecekse ÖTV farkının ödenmesi ve plakada “engelli” ibaresi bulunuyorsa plaka değişimi yapılması gerekir. Engelliden engelli olmayan bir vatandaşa araç satışı söz konusuysa 5 sene dolmadan aracın satışı gerçekleştirilmek istendiği takdirde yine ÖTV farkının ödenmesi gerekir. Sonrasında ruhsatın değişmesi, var olan tertibatın sökülüp proje çizdirildikten sonra muayeneye götürülmesi gerekiyor. Tüm bu işlemlerden sonra engelli için özel tertibatlı olarak hazırlanan aracın normal bir vatandaşa satışı mümkün olacaktır. KAYNAKÇA http://www.kampanyabulucu.com/5-yildan-once-engelli-arac-satisi/ http://www.otvhesapla.com/otv-indirimiyle-alinan-arac-engeli-olmayanbirine-satilabilirmi.html Maliye Bakanlığı (18.04.2015) Özel Tüketim Vergisi (II) Sayılı Liste Uygulama Genel Tebliği (Seri No: 5) Ankara : Resmi Gazete (29330 sayılı) T.C.Yasalar (12.02.2006) 4760 sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanunu. Ankara : Resmi Gazete (24783 sayılı)

248

EYLÜL - EKİM


MALİ

29(155), 249-254

ÇÖZÜM

ŞİRKETLER TOPLULUĞU İÇİNDEKİ GRUP ŞİRKETLERİNE SATILAN İŞTİRAK HİSSELERİNDE İSTİSNA UYGULAMASI Salih ÇALAL*54* ÖZ Halka arasında holding olarak bilinen şirketler topluluğu, bir ticaret şirketi ile buna doğrudan ve dolaylı olarak bağlı bulunan en az iki ticaret şirketinden meydana gelmektedir. Şirketler topluluğunda “hâkimiyet” ve “bağlılık” kavramları ön plandadır. Yasal olarak 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 195 ila 210’uncu maddeleri arasında düzenlenmiştir. Söz konusu düzenlemeler kurumsal yönetim ilkelerinin bir yansıması olarak anılan Kanuna eklenmiştir. Şirketler topluluğu içerisinde yer alan bağlı şirketler arasındaki ticari işlemlerin önem arzeden, gerek ticari gerekse vergisel sonuçları olmaktadır. Bu çalışmanın amacı, hâkim şirketin grup şirketlerine olan borçlarını yine grup şirketine iştirak hissesi satarak kapatması halinde istisna hükümlerinden yararlanıp yararlanmayacağını belirlemektir. Anahtar Sözcükler: Şirketler Topluluğu, Grup Şirketi, Bağlı Şirket, Hâkimiyet. 1. GİRİŞ Şirketler topluluğuna ilişkin düzenlemeler ilk kez, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu ile getirilmiş; hâkim şirket ve bağlı şirket kavramları ilk kez kanun içinde yer almış ve mülga Ticaret Kanunu uygulamasında yer alan “her şirket yönetim kurulu bağımsız olarak hareket eder” yönündeki anlayıştan vazgeçilerek, bağlı şirketlerin hâkim şirket tarafından yönlendirilmesi kabul edilmiştir. Şirketler topluluğuna ilişkin düzenlemeler sayesinde topluluk menfaati ile bağlı şirket menfaati arasında bir denge kurmaya çalışmakta ve şeffaflık, sorumluluk ve hesap verilebilirliğin sağlanması istenmektedir. Şirketler topluluğu içerisinde yer alan grup şirketleri arasında yoğun ticari işlemler yaşanmakta ve özellikle borçlanma, teminat gösterme, finansman kaynağı yaratma gibi konularda grup şirketlerince, şirketler topluluğuna ilişkin düzenlemelerin sağladığı avantajlardan yararlanılmaktadır. Bu çalışmada, hâkim şirketin grup şirketlerine olan borçlarının ödenmesine ilişkin iştirak hisselerinin ilgili grup şirketine satılması karşılığında elde edilecek kazancın *54 * Gümrük ve Ticaret Müfettişi Makale Geliş Tarihi: 29.07.2019 Yayın Kurulu Kabul Tarihi: 27.08.2019

EYLÜL - EKİM 2019

249


MALİ

ÇÖZÜM

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (e) bendi uyarınca istisna uygulamasından yararlanması konusu ele alınacaktır. 2. ŞİRKETLER TOPLULUĞU Genel olarak şirketler topluluğu, iki veya daha fazla şirketin, kâr etmek amacıyla bir araya gelerek oluşturduğu ticari yapı olarak nitelendirilir. Şirketler topluluğu ise bir ticaret şirketinin, diğer bir ticaret şirketinin, • Doğrudan veya dolaylı olarak oy haklarının çoğunluğuna sahip olduğu, • Yönetim organında karar alabilecek çoğunluğu oluşturan sayıda üyenin seçimini sağlayabildiği veya • Bir sözleşme gereğince veya başka bir yolla tek başına veya diğer pay sahipleri ile birlikte hâkimiyeti altında tutabildiği hallerde, Oluşmaktadır. Şirketler topluluğuna ilişkin düzenleme yapılmasındaki amaç, kurumsal yönetim ilkeleri çerçevesinde şeffaflık ve hesap verebilirliği bu kurumlarda yaygınlaştırmaktır. Bu kapsamda şirketler topluluğu, sermaye şirketlerinden oluşur. Dolayısıyla Kanun, şirket sıfatını taşımayan kişi topluluklarının, şahıs şirketlerinin, tek kişiye, derneğe, iktisadî devlet teşekküllerine ve kamu tüzel kişilerine ait ticarî işletmelerin ve gerçek kişilerin, yani geniş anlamda “teşebbüs”lerin, topluluk üyesi olmasını kabul etmemiştir. Sistemimize göre yukarıda da açıklandığı gibi bir kollektif ve komandit şirket, bir topluluk şirketi olamaz. Bir şirketler topluluğunun tepesinde sermaye şirketi olmayan herhangi bir özel veya kamu tüzel kişisi, gerçek kişi veya ticarî işletme bulunabilir. Bunların merkezleri veya yerleşim yerleri yurt dışında da bulunabilir. Pay sahipleri sözleşmeleri veya oy sözleşmeleri ile birden fazla kişinin hâkimiyeti birlikte kurmaları halinde bunlar arasındaki ilişkinin niteliği, 6102 sayılı Kanunda düzenlenen denkleştirmenin birlikte hâkim olanlar tarafından nasıl gerçekleştirileceği, pay sahipleri ve alacaklılar tarafından yöneltilebilecek tazminat talepleri bakımından nasıl bir uygulama yapılacağı ve birlikte hâkim olanlar arasında teselsül ilişkisi bulunup bulunmayacağı sorunlarının çözümü öğretiye ve içtihatlara bırakılmıştır. Ayrıca bir sermaye şirketinin paylarının çoğunluğuna sahip olmak esasında hâkimiyet kurulması için yeterli değildir. Önemli olan öngörülen oyların çoğunluğuna sahip bulunmaktır. Çünkü oyda imtiyaz hakları ve yönetim organındaki çoğunluk sermaye çoğunluğunu tamamen etkisiz duruma 250

EYLÜL - EKİM


MALİ

ÇÖZÜM

getirebilir. Onun için sermaye çoğunluğu hâkimiyetin varlığı yönünden sadece bir karine olarak görmüştür. Pay senetleri geniş halk yığınlarına yayılmış, teknik terimle atomize olmuş, pay senetleri borsada işlem gören anonim şirketlerde bazen yüzde yirmi beş-otuz, hatta daha küçük orandaki pay sahiplikleriyle (iştiraklerle) de hâkimiyet kurulabilir. Fiili şirketler topluluğunda bazı şirketler üzerinde hâkimiyet bazen doğrudan değil de dolayısıyla kurulabilir. Dolaylı hâkimiyet, tek başına ve birlikte hâkimiyet şeklinde görülebilir. Dolayısıyla hâkimiyette, hâkim şirketin veya şirketlerin (birlikte hâkimiyet) bir şirkette herhangi bir katılma payı bulunmaz, ancak bu şirket, hâkim olduğu bir şirket aracılığıyla söz konusu şirket üzerinde hâkimiyet uygulayabilir. Şirketler Topluluğu’na dâhil bir teşebbüs veya sermaye şirketi, şirketler topluluğuna dâhil başka bir şirketin sermayesinin, doğrudan ya da dolaylı olarak, yüzde beşini, onunu, yirmisini, yirmi beşini, otuz üçünü, ellisini, altmış yedisini veya yüzde yüzünü temsil eden miktarda paylarına sahip olduğu veya payları bu yüzdelerin altına düştüğü takdirde; teşebbüs, durumu söz konusu işlemlerin tamamlanmasını izleyen on gün içinde, sermaye şirketine bildirir. Bu bildirimi alan ve tescil talebinde bulunan sermaye şirketi, şirketler topluluğuna dâhil bulunduğuna ve/veya hisse devreden /devralan şirketin/ teşebbüsün şirketler topluluğuna dâhil bir şirket/teşebbüs olduğuna ve yukarıda belirtilen oranlarda hissenin devralındığına / devredildiğine dair beyanını içeren dilekçe ile müracaat ederek, bildirimin tescil ve ilânını talep etmelidir. 3. GRUP ŞİRKETLERİNE SATILAN İŞTİRAK HİSSELERİNDE İSTİSNA UYGULAMASI 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun istisnaları düzenleyen 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (e) bendinde, kurumların, en az iki tam yıl süreyle aktiflerinde yer alan iştirak hisseleri ile aynı süreyle sahip oldukları kurucu senetleri, intifa senetleri ve rüçhan haklarının satışından doğan kazançların %75’lik kısmı ile aynı süreyle aktiflerinde yer alan taşınmazların satışından doğan kazançların %50’lik kısmının kurumlar vergisinden müstesna olduğu; bu istisnanın satışın yapıldığı dönemde uygulanacağı ve satış kazancının istisnadan yararlanan kısmının satışın yapıldığı yılı izleyen beşinci yılın sonuna kadar pasifte özel bir fon hesabında tutulmasının ve satış bedelinin satışın yapıldığı yılı izleyen ikinci takvim yılının sonuna kadar tahsil edilmesinin şart EYLÜL - EKİM 2019

251


MALİ

ÇÖZÜM

olduğu, bu sürede tahsil edilmeyen satış bedeline isabet eden istisna nedeniyle zamanında tahakkuk ettirilmeyen vergilerin ziyaa uğramış sayılacağı; aynı şekilde istisna edilen kazançtan beş yıl içinde sermayeye ilave dışında herhangi bir şekilde başka bir hesaba nakledilen veya işletmeden çekilen kısmına uygulanan istisna dolayısıyla zamanında tahakkuk ettirilmeyen vergilerin de ziyaa uğramış sayılacağı; menkul kıymet veya taşınmaz ticareti ve kiralanmasıyla uğraşan kurumların bu amaçla ellerinde bulundurdukları değerlerin satışından elde ettikleri kazançların istisna kapsamı dışında olduğu hükme bağlanmıştır. Konu ile ilgili olarak 1 seri no.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinin “5.6. Taşınmazlar ve iştirak hisseleri ile kurucu senetleri, intifa senetleri ve rüçhan hakları satış kazancı istisnası” başlıklı bölümünde iştirak hisseleri satış kazancı istisnası ile ilgili ayrıntılı açıklamalara yer verilmiş olup anılan Tebliğde; “... 5.6.2.3.4.2. Holding şirketlerin durumu Türk Ticaret Kanununa göre, gayesi esas itibarıyla başka işletmelere iştirakten ibaret olan holding şirketlerin (aktiflerinde iştirak amacıyla iktisap edildiği ve elde tutulduğu ispat ve tevsik edilen iştirak hisseleri hariç olmak üzere) iştirak hisselerinin satışından doğan kazançlar için istisna uygulanması söz konusu olmayacaktır. Bu çerçevede, şirketlerin iktisap ettikleri diğer şirketlere ait hisse senetlerini veya ortaklık paylarını, Muhasebe Sistemi Uygulama Genel Tebliği uyarınca “11-Menkul Kıymetler” veya “24-Mali Duran Varlıklar” gruplarındaki hesaplarda izlemeleri gerekmektedir. Kısa vadeli fiyat değişimlerinden yararlanarak kâr elde etmek amacıyla, geçici bir süre elde tutulmak üzere alınan hisse senetleri veya ortaklık payları “11-Menkul Kıymetler” grubundaki hesaplarda izlenmektedir. Holding şirketlerin söz konusu hesapta izlenmesi gereken hisse senetleri veya ortaklık paylarının bulunması halinde, bunların satışından doğan kazançlar, istisnadan yararlandırılmayacaktır. Ancak, holding şirketlerin “24-Mali Duran Varlıklar” grubundaki hesaplarda izlemesi gereken iştirak hisselerinin satışından doğan kazançların ise diğer şartların da sağlanmış olması halinde, sözü edilen istisnadan yararlanabileceği tabiidir. Ancak, holding şirketlerin esas faaliyeti taşınmaz ticareti olmadığından bu şirketlerin aktifinde yer alan taşınmazların satışından elde edilen kazançları dolayısıyla istisnadan yararlandırılmaları gerekmektedir. ... 252

EYLÜL - EKİM


MALİ

ÇÖZÜM

5.6.2.4.1. Taşınmazlar ile iştirak hisselerinin para karşılığı olmaksızın devir ve temliki, trampası ve kamulaştırılması İstisna uygulanabilmesi için taşınmazlar ile iştirak hisselerinin satılması ve bu işlemden bir kazanç elde edilerek, satan kurumun mali yapısında bir iyileşmenin olması gerekmektedir. Bu nedenle, söz konusu aktif kalemlerin para karşılığı olmaksızın devir ve temliki, trampası gibi işlemler istisna kapsamına girmemektedir. Kat karşılığında arsa devrinde olduğu gibi, bir mal veya hakkın başka bir mal veya hak ile değiştirilmesini ifade eden trampa işlemlerinde de söz konusu istisna hükmü uygulanmayacaktır. Bu tür kıymetlerin mevcut borçlar karşılığında rızaen veya icra yoluyla devredilmesi işlemleri ile kamulaştırma işlemleri ise kurumların finansman olanaklarını artıracağından istisna uygulaması kapsamında değerlendirilmesi gerekmektedir. ... 5.6.2.4.4. Grup şirketleri arasındaki işlemlerin durumu İstisnanın temel amacı, kurumların mali yapılarının güçlendirilmesinin teşviki olduğundan, ekonomik açıdan şirketlere ilave imkân sağlamayan işlemler istisna kapsamı dışında kalacaktır. Grup şirketlerinin her birinin ayrı tüzel kişilikleri bulunduğundan, her bir şirketin söz konusu istisnadan yararlanabilmesi mümkündür. Ancak, satış işleminin istisnanın amacına aykırı olarak işletmeye nakit girişi olmaksızın gerçekleştirilmesi halinde istisna uygulanmayacaktır. Ayrıca, bağlı ortaklığın yapacağı sermaye artırımı sonucu doğacak sermaye taahhüdüne karşılık olmak üzere taşınmazların veya iştirak hisselerinin ayni sermaye olarak bağlı ortaklığa devredilmesi halinde, bağlı değer başka bir bağlı değere (iştirak hissesine) dönüşmüş olacağından söz konusu istisnadan yararlanılamayacaktır.” Açıklamalarına yer verilmiştir. Bu istisnayla, kurumların bağlı değerlerinin nakde çevrilerek, işletmelerin sağlam mali kaynaklara kavuşturulması ve maddenin gerekçesinde de açıkça belirtildiği üzere işletmelerin bağlı değerlerinin nakde dönüştürülmesi yoluyla aktif bir şekilde ekonomiye katılması, finansman sıkıntılarının giderilmesi, faaliyetlerinin öz kaynaklarla devam ettirilebilmesi ve mali yapılarının güçlendirilmesi amaçlanmıştır. Bir işletmenin bağlı değerlerinin satılarak sağlanan hasılatın aynı veya başkaca bağlı değerler alınması amacıyla EYLÜL - EKİM 2019

253


MALİ

ÇÖZÜM

kullanılması halinde kanun koyucunun bu istisnayla gerçekleştirmeye çalıştığı amaç sağlanamayacaktır. Yukarıda yer alan hüküm ve açıklamalar kapsamında, hâkim şirketler aktifinde yer alan iştirak hisselerinin, %100 hissesine sahip olduğu grup şirketlerine olan borç karşılığında ilgili grup şirketine satılması durumunda, aktifte yer alan iştirak hisseleri ilgili grup şirketinde yine iştirak hissesi olarak var olacağından ve söz konusu iştirak hisselerine ilgili grup şirketi aracılığıyla dolaylı olarak sahip olunmaya devam edileceğinden, bahse konu satışlardan elde edilecek kazançla ilgili olarak Kurumlar Vergisi Kanununun 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (e) bendinde düzenlenen istisnadan yararlanılması mümkün bulunmamaktadır. 4. SONUÇ Şirketler topluluğu içerisinde hâkim şirketin grup şirketlerinden borçlanması ticari hayatın akışına uygun, olağan bir durumdur. Nitekim bu borçların ödenmesinde şirketler topluluğuna sunulan yasal imkânlardan yararlanılabilir. Bu kapsamda, hâkim şirketin grup şirketlerine olan borçlarının ödenmesine ilişkin iştirak hisselerinin ilgili grup şirketine satılması karşılığında elde edilecek kazancın 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (e) bendi uyarınca istisna uygulamasından yararlanması konusu makalemiz içerisinde incelenmiştir. Sonuç olarak, hâkim şirketler aktifinde yer alan iştirak hisselerinin, %100 hissesine sahip olduğu grup şirketlerine olan borç karşılığında ilgili grup şirketine satılması durumunda, aktifte yer alan iştirak hisseleri ilgili grup şirketinde yine iştirak hissesi olarak var olacağından ve söz konusu iştirak hisselerine ilgili grup şirketi aracılığıyla dolaylı olarak sahip olunmaya devam edileceğinden, bahse konu satışlardan elde edilecek kazançla ilgili olarak Kurumlar Vergisi Kanununun 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (e) bendinde düzenlenen istisnadan yararlanılması mümkün bulunmamaktadır. KAYNAKÇA T.C. Yasalar (14.02.2011).6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu. Ankara : Resmi Gazete (27846 sayılı) T.C. Yasalar (2.06.2005).5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu. Ankara : Resmi Gazete (26205 sayılı)

254

EYLÜL - EKİM


MALİ

29(155), 255-266

ÇÖZÜM

KONKORDATO ANLAŞMASININ DEĞERSİZ, ŞÜPHELİ VE VAZGEÇİLEN ALACAKLAR BAKIMINDAN DEĞERLENDİRİLMESİ * Mustafa YAVUZ55 *

ÖZ Temelde iflasın engellenmesini ve borçlunun borçlarının yeniden yapılandırılmasını amaçlayan konkordato, bir borçlunun, alacaklılarının belli bir çoğunluğu ile yaptığı ve ticaret mahkemesinin tasdiki ile hüküm ifade eden cebri bir anlaşmadır. Bununla alacaklılar, borçluya karşı olan alacaklarının bir kısmından feragat etmekte ve/veya borçluya borcunu ödeme konusunda belli bir süre vermektedir. Konkordato başvurusu üzerine mahkemece tasdik edilen konkordato anlaşmasının vergisel açıdan bazı etkileri bulunmaktadır. İşte bu çalışmada, konkordato anlaşmasının değersiz, şüpheli ve vazgeçilen alacaklar bakımından etkileri tüm yönleriyle ele alınmış ve değerlendirilmiştir. Anahtar Sözcükler: Konkordato, geçici/kesin mühlet, değersiz alacak, şüpheli alacak, vazgeçilen alacak. 1. GİRİŞ Vergi mevzuatı gereğince, ticari ve zirai kazancın hesaplanmasında tahakkuk esası uygulanmaktadır. Yapılan bir alış/satış karşılığında elde edilen kazanç tahsil edilmemiş olsa dahi bahsi geçen kural kapsamında söz konusu işlem, işletmelerce gelir ve gider hesaplarına aktarılır ve beyan edilen gelirin hesaplanmasında dikkate alınır. Dolayısıyla alacaklar, tahsil edilmeden hasılat olarak hesaplara yansıtılır. Ancak, zamanında matraha ilave edilen bu tutarlar izleyen dönemlerde bazı sebeplerden dolayı tahsil edilememekte veya uyuşmazlık konusu olmaktadır. Henüz tahsil edilmemiş ancak tahakkuk esası gereğince vergi matrahına dâhil edilmiş olan alacakların tahsilinin daha sonra şüpheli veya imkansız olması durumunda işletmeler, kar etmedikleri hatta zarara uğradıkları faaliyetleri nedeniyle vergi yüküne maruz kalmaktadır (Akkaya, Şubat 2016, 278). İşte, belirli şartların mevcudiyeti halinde tahakkuk esası gereğince vergi matrahına dâhil edilmiş ancak tahsili imkansız veya şüpheli hale gelmiş alacakların vergi matrahından çıkarılmasını sağlayarak gerçek kazanç üzerinden vergileme yapılmasını temin etmek amacıyla 213 *55* Gelir ve Ticaret Uzmanı Makale Geliş Tarihi: 13.06.2019 Yayın Kurulu Kabul Tarihi: 27.08.2019

EYLÜL - EKİM 2019

255


MALİ

ÇÖZÜM

sayılı Vergi Usul Kanununda (VUK) (T.C. Yasalar, 10-12.01.1961) bir takım düzenlemeler öngörülmüştür. Bu çerçevede, alacaklardan tahsil imkanı kalmayanların veya tahsili şüpheli hale gelenlerin değerleme şekli, VUK’un “Değerleme” başlıklı üçüncü kitabının üçüncü kısmındaki “Alacaklarda ve Sermayede Amortisman” bölümünde özel olarak düzenlenmiştir. Alacaklarla ilgili olarak anılan bölümde yer alan kanuni düzenlemeler sırasıyla; değersiz alacaklar (md. 322), şüpheli alacaklar (md. 323) ve vazgeçilen alacaklardır (md. 324). Değersiz, şüpheli ve vazgeçilen alacaklar, vergi sisteminde ticari ve zirai kazançlar için geçerli olan tahakkuk esasının gerektirdiği müesseselerdir. Öte yandan, 7101 sayılı Torba Kanunla (T.C. Yasalar, 15.03.2018), 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununda (İİK) (T.C. Yasalar, 19.06.1932) önemli değişiklikler yapılmış; bu noktada, 2003 yılından beri ülkemizde uygulanan, ancak ihdas amacının gerçekleştirilmesi konusunda isteneni veremeyen “iflasın ertelenmesi” kurumu yürürlükten kaldırılmış; bunun yerine alacaklılar ile borçlunun bir müzakere sonrasında anlaşmaları ve bu anlaşmanın mahkemece tasdiki esasına dayanan “konkordato” kurumu daha etkin ve aktif hale getirilmiştir. İşte bu çalışmada, konkordato başvurusu üzerine mahkemece tasdik edilen konkordato anlaşmasının değersiz, şüpheli ve vazgeçilen alacaklar bakımından etkileri tüm yönleriyle ele alınmış ve değerlendirilmiştir. 2. SON DÜZENLEMELER IŞIĞINDA “KONKORDATO” KURUMU Dürüst borçluları muhtemel bir iflastan korumayı ve borçlunun borçlarının yeniden yapılandırılmasını amaçlayan konkordato, İİK’nın 285 ila 309/l maddelerinde düzenlenmiştir. Uygulamada konkordato, vade konkordatosu ve tenzilat konkordatosu olarak ikiye ayrılmaktadır. Tenzilat konkordatosunda alacaklılar, borçluya karşı, alacaklarının belirli bir yüzdesini tahsil etmekten vazgeçmekte ve borçlu borçlarının konkordatoda kabul edilen kısmını (yüzdesini) ödemek suretiyle borçlarının tamamından kurtulmaktadır. Vade konkordatosunda ise borçlu borcunun tamamını ödemek için alacaklılarından bir vade istemekte veya borçlarını taksitlendirmektedir (Yavuz, Mayıs-Haziran 2018, 160). Konkordato hakkında kısaca bilgi vermek gerekirse; Borçlarını, vadesi geldiği halde ödeyemeyen veya vadesinde ödeyememe tehlikesi altında bulunan herhangi bir borçlu, vade verilmek veya tenzilat yapılmak suretiyle borçlarını ödeyebilmek veya muhtemel bir iflastan 256

EYLÜL - EKİM


MALİ

ÇÖZÜM

kurtulmak için konkordato talep edebilir. Ayrıca, iflas talebinde bulunabilecek her alacaklı da, gerekçeli bir dilekçeyle, borçlu hakkında konkordato işlemlerinin başlatılmasını isteyebilir. Konkordato talebi üzerine mahkeme, İİK’da belirtilen belgelerin eksiksiz olarak mevcut olduğunu tespit ettiğinde derhal geçici mühlet kararı verir ve borçlunun malvarlığının muhafazası için gerekli gördüğü bütün tedbirleri alır. Geçici mühlet üç ay olup, mahkeme geçici mühleti en fazla iki ay daha uzatabilir. Bu halde, geçici mühletin toplam süresi beş ayı geçemez. Konkordatonun başarıya ulaşmasının mümkün olduğunun anlaşılması halinde borçluya bir yıllık kesin mühlet verilir. Geçici ve kesin mühlet kararları, İİK’nın 288. maddesinde belirtilen esaslar çerçevesinde ilan olunur ve ilgili yerlere bildirilir. Mahkemece verilen geçici ve kesin mühlet içinde borçlu aleyhine 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanuna göre yapılan takipler de dâhil olmak üzere hiçbir takip yapılamaz ve evvelce başlamış takipler durur, ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz kararları uygulanmaz, bir takip muamelesi ile kesilebilen zamanaşımı ve hak düşüren müddetler işlemez. Borçlu da, mahkemece görevlendirilen konkordato komiserinin nezareti altında işlerine devam edebilir. Öte yandan, konkordato talebi ile amaçlanan iyileşmenin, kesin mühletin sona ermesinden önce gerçekleştiğinin komiserin yazılı raporuyla mahkemeye bildirilmesi üzerine mahkemece resen, kesin mühletin kaldırılarak konkordato talebinin reddine karar verilir. Bununla birlikte, iflasa tabi borçlu bakımından, kesin mühletin verilmesinden sonra İİK md. 292’deki durumların gerçekleşmesi halinde mahkeme kesin mühleti kaldırarak konkordato talebinin reddine ve borçlunun iflasına resen karar verir. İflasa tabi olmayan borçlu bakımından ise kesin mühlet kaldırılarak konkordato talebi ret edilir. Diğer taraftan, İİK md. 305’te öngörülen şartların gerçekleşmesi durumunda konkordato projesi mahkeme tarafından tasdik edilir. Konkordatonun tasdiki kararında alacaklıların hangi ölçüde alacaklarından vazgeçtiği ve borçlunun borçlarını hangi takvim çerçevesinde ödeyeceği belirtilir. Konkordato, tasdik kararıyla bağlayıcı hale gelir ve bağlayıcı hale gelen konkordato, kural olarak konkordato talebinden önce veya komiserin izni olmaksızın mühlet içinde doğan bütün alacaklar için mecburidir. Ancak, konkordato mahkeme tarafından tasdik edilmezse konkordato talebinin reddine ve ayrıca borçlunun iflasa tabi şahıslardan olması ve doğrudan doğruya iflas sebeplerinden birinin mevcut olması halinde borçlunun iflasına resen karar verilir. EYLÜL - EKİM 2019

257


MALİ

ÇÖZÜM

3. KONKORDATO ANLAŞMASININ DEĞERSİZ, ŞÜPHELİ VE VAZGEÇİLEN ALACAKLARA ETKİSİ Konkordato uygulaması, alacaklı ve borçlu olarak iki tarafı da etkilemektedir. Alacaklı taraf alacağından vazgeçmekte ve bir nevi zarar ile karşılaşmaktadır. Borçlu taraf ise borcunun bir kısmını ödemeyerek kar elde etmektedir (Duman, Ekim 2017, 298). Bu doğrultuda, konkordato anlaşmasının değersiz, şüpheli ve vazgeçilen alacaklar bakımından etkileri aşağıda değerlendirilmiştir. 3.1. Değersiz Alacaklar Bakımından Değersiz alacaklarla ilgili olarak, VUK’un 322. maddesi; “Kazai bir hükme veya kanaat verici bir vesikaya göre tahsiline artık imkan kalmayan alacaklar, değersiz alacaktır. Değersiz alacaklar, bu mahiyete girdikleri tarihte tasarruf değerlerini kaybederler ve mukayyet kıymetleriyle zarara geçirilerek yok edilirler. İşletme hesabı esasına göre defter tutan mükelleflerin bu madde hükmüne giren değersiz alacakları, gider kaydedilmek suretiyle yok edilirler.” hükmünü amirdir. Esas itibariyle değersiz alacak; kaybedilmiş, tahsiline artık imkân kalmamış, değeri sıfıra inmiş bir alacaktır. Zikredilen hükme göre alacağın tahsil imkânının kalmadığının, kazai bir hükümle (yargısal bir kararla) veya kanaat verici bir vesika ile tevsik edilmesi gerekmektedir. Alacağın tahsil güçlüğünün objektif ve inandırıcı belgelerle ortaya konulması, değersiz alacak uygulaması bakımından önem taşımaktadır. Aksi takdirde, alacakların tahsilinin mümkün olmadığının takdiri işletmeye bırakılmış olur. Böyle bir boşluk oluşturmamak amacıyla kanun koyucu değersiz hale geldiği ileri sürülen alacağın ciddi olarak takip edildiğine ilişkin çabaların yargı kararı veya kanaat verici bir vesika ile tevsikini öngörmüştür (İzmir Vergi Dairesi Başkanlığı, 12.05.2016). Hükümde yer alan “...yok edilirler.” ifadesinden anlaşılması gereken ise bir alacağın değersiz hale gelmesi, bu surette artık o alacağın tahsili imkanının kalmadığı konusunun kesinleşmesidir. İşletmeye ait bir alacağın değersiz alacak olarak kabulü için bu alacağın tahsiline imkan bulunmadığının, ya bir yargı kararıyla156 ya da kanaat verici bir belgeye göre kanıtlanması şarttır. “Kanaat verici bir belge”den ne anlaşılması gerektiği hususunda kanunda yeterli açıklık bulunmamaktadır. Uygulamada 156 Kazai bir hükümden (yargısal bir karardan) anlaşılması gereken, alacağın tahsili için kanun yollarına başvurulmuş olması, icra takibinin yapılmış bulunmasına rağmen bu başvuru ve takipler sonucunda alacağın ödenmeyeceği veya paranın talep edilmesinin olanaksız olduğunun bir mahkeme kararı ile tespit edilmesidir.

258

EYLÜL - EKİM


MALİ

ÇÖZÜM

kanaat getirici belge (kanaat verici vesika) terimi, ödemeyi imkânsız hale getirmiş hal ve sebepler sonucu ortaya çıkmış belgeler olarak anlaşılmaktadır. Prensip olarak alacağın değersiz alacak sayılabilmesi için alacaklı olan işletmenin bu alacağın tahsili amacıyla bütün yasal yolları denemesi ve buna rağmen alacağın fiilen ve hukuken tahsiline artık imkân kalmamış olması gerekir. Bu konuda her belge ve olay ayrı ayrı değerlendirilir, ilgili olayın gerçek yönü araştırılır, bunlardan sonra belgeler kanaat verici bulunursa alacağın değersiz hale geldiği kabul edilir (Vergi Müfettişleri Derneği, 2016, 304). Vergi hukuku uygulaması bakımından, işletmenin değersiz alacaklarına ilişkin kanaat verici belgelerden biri de “alacaktan vazgeçildiğine dair konkordato anlaşması”dır (Nazalı, Ocak 2009, 193). Hazine ve Maliye Bakanlığınca verilen özelgelerde de bu durum teyit edilmektedir (İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı, 11.05.2017 ve 29.08.2012; Kayseri Vergi Dairesi Başkanlığı, 23.01.2017; Ankara Vergi Dairesi Başkanlığı, 22.06.2011). O halde, mahkemece onaylanmış konkordato anlaşması, VUK’un 322. maddesinde ifade edildiği şekliyle “kanaat verici bir vesika”dır. Konkordato talebi doğrultusunda konkordato projesinin mahkeme tarafından tasdik edilmesiyle birlikte konkordato anlaşması tamamlanmış olur ve İİK’nın 306. maddesi uyarınca mahkemenin tasdik kararında alacaklıların hangi ölçüde alacaklarından vazgeçtiği ve borçlunun borçlarını hangi takvim çerçevesinde ödeyeceği belirtilir. Bu bağlamda, alacakların borçlu lehine vazgeçilen kısmı, değersiz alacak niteliğini kazanır ve değersiz alacak ile bu alacağa isabet eden karşılık, konkordatonun tasdiki kararının ilan edildiği (bağlayıcı hale geldiği) hesap dönemi itibariyle VUK’un 322. maddesine uygun olarak yok edilir. Dönemsellik ilkesi gereğince, bir alacağın değersiz alacak olarak dikkate alınabilmesi ve zarar olarak kayıtlara intikal ettirebilmesi için bu alacağın değersiz olduğuna ilişkin konkordato anlaşmasının, ilgili olduğu yıl hesaplarına alınması şarttır. İlgili olduğu yıllarda zarar yazılmayan konkordato anlaşmasından kaynaklı değersiz alacaklar sonraki hesap dönemlerinde zarara intikal ettirilemez (İçten İçe, Şubat 2017, 158). Bunun yanında, söz konusu anlaşmaya dayalı değersiz alacak, mukayyet kıymetiyle257 (ticari defterlerde kayıtlı olan değeriyle) zarar yazılır. Son olarak, konkordato anlaşması nedeniyle değersiz hale gelen bir alacaktan dolayı oluşan zarara ilişin muhasebe kaydı aşağıdaki şekilde yapılabilir: 257 Mukayyet değer, bir iktisadi kıymetin muhasebe kayıtlarında gösterilen hesap değeridir (VUK md. 265).

EYLÜL - EKİM 2019

259


MALİ

ÇÖZÜM

------------------------------------/----------------------------------689-Diğer Olağandışı Gider ve Zararlar XXX 120-Alıcılar/121-Alacak Senetleri XXX ------------------------------------/----------------------------------690- Dönem Karı veya Zararı XXX 689-Diğer Olağandışı Gider ve Zararlar XXX ------------------------------------/----------------------------------3.2. Şüpheli Alacaklar Bakımından VUK’un “Şüpheli alacaklar” başlıklı 323. maddesine göre; ticari ve zirai 3 kazancın58 elde edilmesi ve idame ettirilmesi ile ilgili olmak şartıyla, ‘dava veya icra safhasında bulunan alacaklar’ ile ‘yapılan protestoya veya yazı ile bir defadan fazla istenilmesine rağmen borçlu tarafından ödenmemiş bulunan dava ve icra takibine değmeyecek derecede küçük alacaklar’ şüpheli alacak sayılır. Şüpheli alacaklar için değerleme gününün tasarruf değerine göre pasifte karşılık ayrılabilir ve bu karşılığın hangi alacaklara ait olduğu karşılık hesabında gösterilir. Şüpheli hale gelen alacak için ilgili hesap döneminde karşılık ayrılması şart olup, bu dönemde ayrılmayan karşılık sonraki hesap dönemlerinde dikkate alınmaz. Ayrıca, şüpheli alacakların sonradan tahsil edilen miktarları ise tahsil edildikleri dönemde kar-zarar hesabına intikal ettirilir. Öte yandan, konkordato kurumunun şüpheli alacak karşılığı uygulaması karşısındaki durum, Gelir İdaresi Başkanlığının 14.02.2019 tarihli ve 112 sayılı Sirküleri ile açıklanmıştır. Söz konusu Sirkülerde, geçici mühlet, kesin mühlet, konkordatonun reddi, konkordato projesinin tasdiki gibi aşamalar dikkate alınarak bahsi geçen husus değerlendirilmiştir. Buna göre; - Geçici ve kesin mühlet kararlarından önce dava veya icra safhasına intikal etmiş alacaklar için karşılık ayrılmış ise mahkeme tarafından geçici/kesin mühlet kararı verilmiş olması, alacağa ilişkin şüphelilik durumunda herhangi bir değişiklik meydana getirmediğinden, daha önce ayrılan karşılığa ilişkin herhangi bir düzeltme yapılmasına gerek bulunmamaktadır. Buna mukabil, geçici mühlet kararından önce dava veya icra safhasına intikal ettirilmemiş alacaklar için geçici mühlet kararının ilan edildiği hesap dönemi itibariyle şüpheli alacak karşılığı ayrılabilir. 3 Şüpheli alacak uygulaması, alacağın ticari ve zirai kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesine 58 özgülenmiştir; bu minval üzere açıklanan mahiyette olmayan alacaklar için şüpheli alacak uygulamasına gidilemez.

260

EYLÜL - EKİM


MALİ

ÇÖZÜM

- Ancak, mahkeme tarafından geçici mühlet kaldırılarak konkordato talebinin reddedilmesi veya İİK’nın 291. maddesi uyarınca konkordato talebi ile amaçlanan iyileşmenin kesin mühletin sona ermesinden önce gerçekleşmesi nedeniyle konkordato talebinin reddine karar verilmesi hallerinde; geçici mühlet kararından önce dava veya icra safhasına intikal etmiş olması 4 nedeniyle karşılık ayrılan alacaklar için herhangi bir düzeltme yapılmaması;59 geçici mühlet kararının ilan edilmesi ile karşılık ayrılan alacaklar için ise, ayrılmış olan karşılıkların geçici mühletin kaldırılarak konkordato talebinin reddine veya amaçlanan iyileşmenin kesin mühletin sona ermesinden önce gerçekleşmesi nedeniyle konkordatonun reddine ilişkin kararın ilan edildiği hesap dönemi itibariyle düzeltilmesi (karşılığın iptal edilmesiyle gelir hesabına alınması) gerekir. - Bunun yanında, şüpheli hale gelen alacak için kesin mühletin uygulandığı dönemde karşılık ayrılması gerekmekte olup, ilgili olduğu hesap döneminde ayrılmayan karşılığın sonraki hesap dönemlerinde dikkate alınmasına ise imkan bulunmamaktadır. Diğer taraftan, bu alacakların dava veya icra safhasına intikal etmesi durumunda genel hükümler çerçevesinde şüpheli alacak karşılığı ayrılabilir. - Konkordato projesinin tasdik edilmesiyle beraber alacağın vazgeçilmeyen kısmının vadesi proje çerçevesinde uzatılmış olmaktadır. Bu bağlamda, mahkemece tasdik edilen konkordato projesiyle alacaklı ile borçlu arasında yeni bir borç ilişkisi kurularak eski borç vade/miktar itibariyle yenilendiğinden bu alacaklar, şüpheli alacak olma vasfını kaybeder. Dolayısıyla söz konusu alacaklar için ayrılmış olan karşılıkların, konkordatonun tasdiki kararının ilan edildiği (bağlayıcı hale geldiği) hesap dönemi itibariyle düzeltilmesi gerekmektedir. - 2004 sayılı Kanunun 308. maddesi uyarınca, konkordatonun tasdik edilmemesi durumunda; mahkemenin konkordato talebinin reddine karar vermesi, bu kararın ilan edilerek ilgili yerlere bildirilmesi ile borçlunun iflasa tabi şahıslardan olması ve doğrudan doğruya iflas sebeplerinden birinin mevcut olması halinde, borçlunun iflasına resen karar verilir. Bu durumda ilgili mevzuatına uygun olarak iflas masasına kaydedilen alacaklarda şüphelilik hali devam edeceğinden daha önce ayrılan karşılıklara ilişkin düzeltme yapılmasına gerek bulunmamaktadır. 4 İİK’nın 292. maddesinde, iflasa tabi borçlu bakımından, kesin mühletin verilmesinden sonra ilgili 59 maddede belirtilen şartların gerçekleşmesi halinde mahkeme tarafından kesin mühletin kaldırılarak konkordato talebinin reddine ve borçlunun iflasına resen karar verilmesi öngörülmüş olup, bu durumda da ilgili mevzuatına uygun olarak iflas masasına kaydedilen alacaklarda şüphelilik hali devam edeceğinden daha önce ayrılan karşılıklara ilişkin düzeltme yapılmasına gerek bulunmamaktadır.

EYLÜL - EKİM 2019

261


MALİ

ÇÖZÜM

- Son olarak belirtelim ki, VUK uygulamasında teminatlı alacaklarda şüpheli alacak karşılığı, teminattan geri kalan kısma inhisar ettiği için, konkordato uygulamasında da şüpheli alacak karşılığı ancak teminatı aşan kısım için uygulanır. Ayrıca, muaccel hale gelmediği için dava veya icra safhasına intikal ettirilmemiş olan alacaklardan, vadesi geçici ve kesin mühlet sürelerine rastlayanlar, vadenin dolduğu hesap döneminde şüpheli alacak uygulamasına konu edilebilir. 3.3. Vazgeçilen Alacaklar Bakımından Vazgeçilen alacaklar VUK’un 324. maddesinde düzenlenmiş olup, anılan hükümde, “Konkordato veya sulh yoluyla alınmasından vazgeçilen alacaklar, borçlunun defterlerinde özel bir karşılık hesabına alınır. Bu hesabın muhteviyatı alacaktan vazgeçildiği yılın sonundan başlayarak üç yıl içinde zararla itfa edilmediği takdirde kar hesabına naklolunur.” denilmektedir. Söz konusu madde uyarınca, bir alacağın vazgeçilen alacak olarak nitelendirilebilmesi için bu alacağın konkordato veya sulh yoluyla alınmasından vazgeçilmiş olması gerekir. Vazgeçilen alacakları, değersiz alacaklardan ayıran nokta da budur. Keza alacağın değersiz hale geldiğini kabul etmek için VUK’un 322. maddesi gereğince bir mahkeme kararına veya kanaat getirici bir vesikaya ihtiyaç varken, vazgeçilen alacaklar için alacaklının kendi rızasıyla alacağından vazgeçtiğini gösteren konkordato veya sulh anlaşması yeterlidir (Fahran, Ocak 2016, 277). Öte yandan, vazgeçilen alacak, alacaklı ve borçlu açısından farklı sonuçlar doğurmaktadır. Konkordato yoluyla alınmasından vazgeçilen alacaklar, alacaklı bakımından değersiz alacak hükmünde iken, borçlu bakımından ise vazgeçilen alacak hükmündedir (bir gelir unsurudur). Vazgeçilen alacağın, alacaklı açısından değersiz alacak olarak kabul edilmesinin nedeni, konkordato anlaşmasının dayandığı belgelerin VUK md. 322’ye göre kanaat verici vesika olmasıdır. Daha önce açıklandığı üzere konkordato, vade konkordatosu ve tenzilat konkordatosu olarak iki şekilde yapılabilmektedir. Tenzilat konkordatosunun uygulanması halinde alacaklılar, vazgeçmiş oldukları alacak miktarı kadar karşılık gideri yazabilir. Örneğin borçlunun, borçlarının %30’undan vazgeçmesi halinde kalanını ödeyeceğini teklif etmiş ve bu teklif de kabul edilmişse alacaklılar, alacaklarının %70’ini isteyip kalanından vazgeçerler. Bu durumda, tahsilinden vazgeçilen %30 alacak, borçlu tarafından vazgeçilen alacak olarak dikkate alınır (Noyan, Aralık 2002, 256). Diğer taraftan, 262

EYLÜL - EKİM


MALİ

ÇÖZÜM

borçlunun, vadelerin uzatılması halinde borcunun tamamını ödeyeceğini teklif etmesi ve bunun da uygun bulunması halinde vade konkordatosu söz konusudur. Konkordatonun bu türünde sadece mevcut olan alacağın vadesi uzatılmakta veya vadesi geçmekle birlikte tahsil edilememiş alacağa vade tanınmaktadır. Alacaklılar, alacaklarının tamamını ileriki bir tarihte tahsil etme imkanına hala sahiptir. Vade konkordatosu yapılması halinde borçlunun kurtulduğu bir borç olmadığı gibi alacaklıların da vazgeçtiği herhangi bir alacak bulunmamaktadır. Dolayısıyla, bu tür vade konkordatosu yapılmış olan alacaklar için vazgeçilen alacak kaydı yapılamaz. Konkordato yoluyla alınmasından vazgeçilen alacaklar, borçlunun yasal defterlerinde özel bir karşılık hesabına alınır (fon hesabında tutulur). Özel bir fon hesabında yer alan tutarın borçlu tarafından üç yıl içerisinde zararla itfa edilmesi zorunludur. “Zarar” ibaresi, bekleme süresini kapsayan hesap dönemlerine (ilgili yıllara) ait zararları ifade etmektedir. Üç yıllık sürenin başlangıcının tespitinde ise konkordato projesinin asliye ticaret mahkemesince tasdik edildiği tarih esas alınır. Hesap dönemi sonundan itibaren üç yıl boyunca doğacak zararlardan mahsup edilecek olan alacak, üçüncü yılın sonunda tamamen veya kısmen itfa edilemez ise itfa edilemeyen kısım kar hesabına aktarılır (gelir olarak yazılır). Bu noktada, vazgeçilen alacağın, borçlunun defterlerinde özel bir karşılık hesabında bekletilme süresi üç yıldır. Pasifte karşılık hesabında izlenen ve ödenmesi zorunluluğu hukuken ortadan kalkmış olan borç, üç yıl içinde işletmenin doğacak zararlarını karşılamak için kullanılır. Bu çerçevede, vazgeçilen alacak üç yıl içinde meydana gelen zararlarla kapatılamazsa, üçüncü yılın sonunda fon hesabı dönem kârına aktarılır (Fahran, Ocak 2016, 277). Vazgeçilen alacaklara ilişkin muhasebe kaydı bir örnekle açıklanacak olursa; (A) Limited Şirketi (B) Anonim Şirketinden 20.03.2015 tarihinde 80.000 TL’lik mal satın almıştır. Ödeme güçlüğü içinde bulunan (A) Limited Şirketinin konkordato teklifi, 09.07.2015 tarihinde kabul edilmiştir. Bunun sonucunda alacaklı (B) Anonim Şirketi, 80.000 TL tutarındaki alacağından % 50 oranında vazgeçmiştir. (A) Limited Şirketi; 2015 yılında 10.000 TL, 2016 yılında 15.000 TL, 2017 yılında ise 5.000 TL zarar etmiştir (İşlemlerde KDV ihmal edilmiştir.) (Ufuk, Şubat 2012, 230). Söz konusu işlemlere dair muhasebe kayıtları aşağıdaki şekilde yapılabilir.

EYLÜL - EKİM 2019

263


MALİ

ÇÖZÜM

------------------------------------20.03.2015----------------------------------153-Ticari Mallar H. 80.000 320- Satıcılar H. 80.000 Mal alış kaydı ------------------------------------09.07.2015 ----------------------------------320-Satıcılar H. 40.000 549-Özel Fonlar H. 40.000 Alacaktan vazgeçilmesi ------------------------------------31.12.2015---------------------------------- 549-Özel Fonlar H. 10.000 690-Dönem Kârı veya Zararı H. 10.000 Zararın itfası ------------------------------------31.12.2016---------------------------------549-Özel Fonlar H. 15.000 690-Dönem Kârı veya Zararı H. 15.000 Zararın itfası ------------------------------------31.12.2017----------------------------------549-Özel Fonlar H. 5.000 690-Dönem Kârı veya Zararı H. 5.000 Zararın itfası ----------------------------------------31.12.2017-----------------------------549-Özel Fonlar H. 10.000 679-Diğer Olağandışı Gelir ve Karlar H. 10.000 Kalan bakiyenin kâra aktarılması -----------------------------------------------------------------------------------4. SONUÇ Konkordato, herhangi bir dürüst borçlunun ödeme teklifinin konkordatoya tabi alacaklılarının belirli bir çoğunluğu tarafından kabulü ve mahkemenin onayı ile gerçekleşen ve borçlunun, borçlarının bir kısmından kurtulmasını veya ödeme şeklinin borçlu yararına değişmesini sağlayan, iflasa nazaran yumuşatılmış, alacaklıların eşit olarak tatminine yarayan hukuki bir araç/müessesedir. Bu sayede işletmeler konkordatoya tabi borçlarını, elde edebilecekleri zaman süreci içinde icra ve iflas takiplerinden korunmak suretiyle ödeyebilme imkânına kavuşur. Bu bakımdan bir dava veya icra takibi olmayan konkordato, ödeme şekil ve şartlarında borçlu yararına değişiklik meydana getirir. 264

EYLÜL - EKİM


MALİ

ÇÖZÜM

7101 sayılı Torba Kanunla, yaygın bir uygulama alanı olan iflasın ertelenmesi müessesesi kaldırılmıştır. Bu sebeple, borçlarını vadesinde ödeyemeyen ve mali sıkıntı içinde bulunan, ancak iflastan kurtulmak ve en azından borçlarını ödeyebilmek adına zaman kazanmak isteyen işletmeler için başvurulabilecek tek hukuki yöntem mahkemeden konkordato talebinde bulunmaktır. Dolayısıyla, konkordato uygulamasının zaman içerisinde yaygınlaşması kuvvetle muhtemeldir. Buna bağlı olarak; özellikle meslek mensupları, vergi idaresi ve ilgili gerçek ve tüzel kişiler açısından konkordatoya dair hem borçlu hem de alacaklılar tarafından yapılacak muhasebe kayıtları önem arz etmektedir. Bu bağlamda, konkordato anlaşması, en çok da 213 sayılı Vergi Usul Kanununda özel olarak düzenlenen değersiz, şüpheli ve vazgeçilen alacaklar bakımından yapılacak muhasebe kayıtlarını yakından ilgilendirmektedir. Bu doğrultuda, mahkemece tasdik edilen konkordato anlaşması kanaat verici bir belge olduğundan, bu anlaşmaya göre tahsiline artık imkan kalmayan alacaklar, değersiz alacaktır. Söz konusu değersiz alacaklar, bu mahiyete girdikleri tarihte tasarruf değerlerini kaybederler ve ticari defterlerde kayıtlı olan değeriyle zarara geçirilerek yok edilirler. Konkordato uygulamasında şüpheli alacak karşılığı ayrılması ise Gelir İdaresi Başkanlığının 14.02.2019 tarihli ve 112 sayılı Sirkülerinde gösterilen esaslara göre yapılır. Öte yandan, vade konkordatosu kapsamında olan alacaklar hariç olmak üzere konkordato yoluyla alınmasından vazgeçilen alacaklar, borçlunun yasal defterlerinde özel bir karşılık hesabına alınır. Bu hesabın muhteviyatı alacaktan vazgeçildiği yılın sonundan başlayarak üç yıl içinde zararla itfa edilmediği takdirde kar hesabına aktarılır. KAYNAKÇA Akkaya, Turgay (Şubat 2016). Değersiz, Şüpheli ve Vazgeçilen Alacaklar, E-Yaklaşım, 278. Ankara Vergi Dairesi Başkanlığı (22.06.2011). B.07.1.GİB.4.06.18.02-32323-8114-449 sayılı Özelgesi. Ankara: Ankara Vergi Dairesi Başkanlığı. Beyanname Düzenleme Rehberi. (2016). Ankara : Vergi Müfettişleri Derneği Duman, Mesut Yalçın (Ekim 2017). İflas Ertelemesi ve Konkordato Uygulamalarında Alacakların Vergisel Durumu, Yaklaşım, 298. EYLÜL - EKİM 2019

265


MALİ

ÇÖZÜM

Fahran, Ferhat (Ocak 2016). Vergi Usul Kanununda ve TFRS/TMS’de Vazgeçilen Alacaklar, Yaklaşım, 277. İçten İçe, Neslihan (Şubat 2017). Vergi Usul Kanunu Uygulamasında Değersiz, Şüpheli ve Vazgeçilen Alacak Kavramı, Lebib Yalkın Mevzuat Dergisi, 158. İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı (11.05.2017). B.07.1.GİB.4.34.19.02105[VUK-1-20178]-129208 sayılı Özelgesi. İstanbul: İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı. İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı (29.08.2012). B.07.1.GİB.4.34.19.02-105[322-2012/VUK-1]-2702 sayılı Özelgesi. İstanbul: İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı. İzmir Vergi Dairesi Başkanlığı (12.05.2016). B.07.1.GİB.4.35.18.02-105[1741]-274 sayılı Özelgesi. İzmir: İzmir Vergi Dairesi Başkanlığı. Kayseri Vergi Dairesi Başkanlığı (23.01.2017). 50426076-125[9-2014/20241]-8 sayılı Özelgesi. Kayseri: Kayseri Vergi Dairesi Başkanlığı. Nazalı, Ersin (Ocak 2008). Vazgeçilen ve Değersiz Alacaklar, Yaklaşım, 193. T.C. Yasalar (10-12.01.1961). 213 sayılı Vergi Usul Kanunu. Ankara: Resmi Gazete (10703-10705 sayılı). T.C. Yasalar (15.03.2018). 7101 sayılı İcra ve İflas Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun. Ankara: Resmi Gazete (30361 sayılı). T.C. Yasalar (19.06.1932). 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu. Ankara: Resmi Gazete (2128 sayılı). Ufuk, Mehmet Tahir (Şubat 2012). Vazgeçilen Alacakların Değerlemesi ve Muhasebeleştirilmesi, Yaklaşım, 230. Ünal, Noyan Alper (Aralık 2002). Değersiz Alacaklar ve Vazgeçilen Alacaklar, Vergi Dünyası, 256. Yavuz, Mustafa (Mayıs-Haziran 2018). Son Düzenlemeler Işığında Mahkemelerce Verilen Konkordato Mühletinin Alacaklılar ve Borçlu Bakımından Sonuçları, Mali Çözüm, 147, 159-168

266

EYLÜL - EKİM


MALİ

29(155), 267-274

ÇÖZÜM

LİSANSLI DEPOCULUK HİZMETİNDE KİRA DESTEKLEME ÖDEMELERİ Kenan AKBULUT*60* ÖZ Hububatın sağlıklı koşullarda muhafaza ve ticarî amaçla depolanması hizmetlerini sağlayan tesislere lisanslı depo denir. Bu kapsamda lisanslı depolama hizmetleri; lisanslı depoya kabul edilen ürünlerin tartılması, boşaltılması, yüklenmesi, taşınması, nakliyesi, depolamaya ve şartlara uygun hale getirilmesi ve depolanması, ürün ambalajlarının onarılması, ürünün depodan çıkarılması gibi hizmetlerdir. Ülkemizde lisanslı depolarda muhafaza edilen ürünlere, üretici dışındakiler ve üreticiler ile üretici örgütleri için olmak üzere doğrudan lisanslı depo işletmelerine depo kira desteği ödenmektedir. Lisanslı depoculuk hakkında bilgi verilmesi ve ilgili mevzuata göre yapılan kira desteği ödemelerinin tabi olduğu usullerin açıklanması, bu çalışmamızın amacını oluşturmaktadır. Anahtar Sözcükler: Tarım, Hububat, Lisanslı Depoculuk, Kira Desteği, Fatura. 1. GİRİŞ Tümüyle iklim ve hava koşullarına bağlı olan tarım ürünlerinin hem üretimi hem de üretim sonrası korunması oldukça önem arz eden konulardır. Hasat döneminde ürünlerin oldukça olumsuz şartlarda stoklanması ve kısa süre içerisinde oluşan bozulmalar nedeniyle kullanılamaz hale gelmesi sebebiyle lisanslı depolara ihtiyaç duyulmuştur. Lisanslı depolarla üretici, tüccar ve sanayicinin ürünleri emanet alınarak sağlıklı bir şekilde muhafaza edilmesi hedeflenmiştir. Bu kapsamda 5300 sayılı Tarım Ürünleri Lisanslı Depoculuk Kanunu 2005 yılında yürürlük kazanmış ve ardından ikincil mevzuat düzenlemeleri yapılmıştır. Lisanslı depoculuk sisteminin geliştirilmesi ve yaygınlaştırılması için vergi istisnaları, kira desteği, yatırım ve işletme kredi desteği ve yatırım teşvikleri getirilmiştir. “lisanslı depo kira desteği” olarak bilinen kira yardımı, depolarda muhafaza edilen ürünlere belirli süreyle kira desteği ödemesi yapılmasını içermektedir. Bu çalışmada, lisanslı depoculuk hizmet ve bu hizmet için *60 * Defterdarlık Uzmanı Makale Geliş Tarihi: 13.05.2019 Yayın Kurulu Kabul Tarihi: 27.08.2019

EYLÜL - EKİM 2019

267


MALİ

ÇÖZÜM

ödenen kira desteğinin şartları ile bu şartları sağlayan işletmelerce yerine getirilmesi gereken usul ve esaslar hakkında açıklamalar yapılacaktır. 2. LİSANSLI DEPOCULUK HİZMETİ Lisanslı depoculuk sistemi, çiftçiye elde ettiği ürün için zaman faydası sağlayarak istediği kadar olan kısmını karar verdiği zamanda kullanmak veya ticaretini yapmak üzere tazeliğini koruyarak depolanmasını sağlar. Lisanslı depoculuk hizmetinin yasal zeminini 5300 sayılı Tarım Ürünleri Lisanslı Depoculuk Kanunu oluşturmaktadır. Anılan Kanun; tarım ürünleri ticaretini kolaylaştırmak, depolanması için yaygın bir sistem oluşturmak, ürün sahiplerinin mallarının emniyetini sağlamak ve kalitesini korumak, ürünlerin sınıf ve derecelerinin yetkili sınıflandırıcılar tarafından saptanmasını sağlamak, tarım ürünleri lisanslı depo işleticilerinin kişiler arasında ayrım yapmaksızın tarım ürünlerini kabul etmelerini temin etmek, ürünlerin mülkiyetini temsil eden ve finansmanını, satışını ve teslimini sağlayan ürün senedi çıkartmak ve standartları belirlenmiş tarım ürünlerinin ticaretini geliştirmek üzere, tarım ürünleri lisanslı depoculuk sisteminin kuruluş, işleyiş ve denetimine ilişkin usul ve esasları düzenlemek üzere hazırlanmıştır. Lisanslı depoculuk faaliyetini yürütecek işletmeler, ekonomik ihtiyaç ve etkinlik şartları göz önünde bulundurularak Ticaret Bakanlığınca verilecek izinle anonim şirket şeklinde kurulur. Şirketin kuruluşunda, bir milyon liradan az olmamak üzere depolama kapasitesine göre Bakanlıkça belirlenen tutarda ödenmiş sermayeye sahip olunması ile ilgili yönetmelikte gösterilen belgelerin ibraz edilmesi koşulları da aranır. Bu şirketlerin ana sözleşmeleri ve kuruluş işlemleri, 5300 sayılı Kanuna ve ilgili diğer mevzuata uygun şekilde yapılmak zorundadır. 5300 sayılı Kanunun uygulamasını göstermek üzere çıkarılan düzenlemeler aşağıda sayılmıştır; • Tarım Ürünleri Lisanslı Depoculuk Yönetmeliği, • Lisanslı Depoculuk Tazmin Fonu Yönetmeliği, • Elektronik Ürün Senedi Yönetmeliği, • Yetkili Sınıflandırıcıların Lisans Alma, Faaliyet ve Denetimi Hakkında Yönetmelik, • Lisans Alarak Faaliyet Gösteren Depolarda Muhafaza Edilen Tarımsal Ürünler İçin Kira, İlave Kira, Nakliye ve Analiz Ücreti Destekleme Ödemesi Yapılması Hakkında Tebliğ • Hububat, Baklagiller ve Yağlı Tohumlar Lisanslı Depo Tebliği, 268

EYLÜL - EKİM


MALİ

• • • • • • •

ÇÖZÜM

Pamuk Lisanslı Depo Tebliği, Fındık Lisanslı Depo Tebliği, Zeytin Lisanslı Depo Tebliği, Zeytinyağı Lisanslı Depo Tebliği, Kuru Kayısı Lisanslı Depo Tebliği, Antepfıstığı Lisanslı Depo Tebliği, Kuru Üzüm Lisanslı Depo Tebliği,

Depoculuk sistemine konu edilen ürünler; hububat, baklagiller, yağlı tohumlar, pamuk, fındık, zeytin, zeytinyağı, kuru kayısı, buğday, arpa, çavdar, yulaf, mısır, çeltik, pirinç, mercimek, nohut, fasülye, bezelye, ayçiçeği, antep fıstığı, kuru üzüm, kuru incir şeklinde sayılabilir. Lisanslı depolama sisteminde üretici, tüccar ve sanayiciler lisanslı depoları kullandıklarında herhangi bir satış işlemi oluşmadığı için vergi veya borsa kaynaklı masraflar oluşmaz. Sadece depo kirası ve analiz ücreti ödeyerek ürünlerini muhafaza edebilir, gerektiğinde ise lisanslı depolarda bulunan ürünleri karşılığında aldıkları ürün senetlerini ticaret borsalarında satışa sunarak ürünlerini tekrar çekme masrafından da kurtulabilirler. Böylece pazara ürünlerini değil, kalitesi belirlenmiş ürün senetlerinin satışını yaparak daha rahat ve güvenilir bir ticaret yapma imkânı elde ederler. Lisanlı depoculuk hizmetinin hedefleri aşağıda maddeler halinde sıralanmıştır; 1- Hasat dönemlerinde tarım ürünlerindeki arz yığılması nedeniyle oluşan fiyat düşüşlerinin önlenmesi ve piyasanın dengelenmesi, 2- Özellikle finansman sıkıntısı çeken küçük çiftçiler ile ürün sahiplerinin, lisanslı depolara verdikleri ürünleri karşılığında aldıkları ürün senetleri aracılığıyla bankalardan kredi ve finansman sağlamaları, 3- Tarım ürünleri ticaretinin herkesçe kabul gören standartları belirlenmiş ürünler üzerinden yapılması, kaliteli üretimin teşvik edilmesi, güvenli bir piyasanın oluşturulması, 4- Tarım ürünleri ticaretinin kayıt altına alınması, 5- Ülkemizde halihazırda uygulanmakta olan tarım reformunun başarılması ve tarım ürünleri ticaretinde özel sektör katılımının artırılması, 6- Üretimde ve fiyatlandırmada Devlet müdahalelerinin asgariye indirilmesi, bu alana yönelik yapılan yüksek harcamalardan önemli tasarruf sağlanması, serbest piyasa ve fiyat oluşumunu bozan müdahalelerden uzaklaşılması, EYLÜL - EKİM 2019

269


MALİ

ÇÖZÜM

7- Tarım ürünleri üreticileri açısından kolay pazarlanabilen, iyi muhafaza edilen ve nakliye masrafları en aza indirilmiş bir sistemle istikrarlı ve daha yüksek bir gelir seviyesi elde edilmesi, 8- Yatırımcılar için dövize, altına, hisse senedine, faize ve benzerlerine alternatif yeni bir yatırım aracı sağlanması, 9- Ürün ticareti ile uğraşan tacir ve sanayicilerimizce, kalitesi bilimsel kriterlere göre belirlenmiş ve fiyat istikrarı sağlanmış ürünlerin kolayca temini, 10- Tarım ürünlerinin, fizikî mal ve numune gösterilmesine ve teslimine gerek olmaksızın ürün senetleri veya elektronik ürün senetleri aracılığıyla ticaretinin yapılması, 11-Standardı belirlenmiş ürün ve lisanslı depo sistemiyle tarım ürünlerinde vadeli işlem ve opsiyon piyasalarına geçilmesi, 12- Ürün depolanması, bankacılık ve sigorta sektörü açısından yeni iş alanlarının oluşturulması, 13-Ülkemizin yakınında bulunduğu Orta Doğu, Balkanlar, Türkî Cumhuriyetler ve Asya coğrafyasındaki tarım ürünleri ticaretinde de önemli rol üstlenmesi ve pay sahibi olunması. 3. LİSANSLI DEPOCULUK HİZMETİNDE KİRA DESTEĞİ 16 Ekim 2014 tarih, 29147 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Bakanlar Kurulu Kararı (Sayısı: 2014/6849) eki “Tarımsal Ürünlerin 5300 Sayılı Tarım Ürünleri Lisanslı Depoculuk Kanunu Çerçevesinde Lisans Alarak Faaliyet Gösteren Depolarda Muhafaza Edilmesi Halinde Kira Destekleme Ödemesi Yapılmasına İlişkin Karar” ile; Lisanslı Depolarda muhafaza edilen ürünlere 5 yıl süreyle kira desteği ödemesi yapılması kararlaştırılmıştır. Üreticilerin sağlıklı ve sigortalı depo imkânına kavuşmasını, ürünlerini fiyatların düşük olduğu hasat dönemlerinde ellerinden çıkarmak zorunda kalmamasını, tarıma dayalı ticaret ve sanayi sektöründeki işletmelerin ihtiyaç duydukları ürünler için depo inşa etmeksizin talep edilen miktar, tür ve kalitedeki ürüne istenen zamanda kolaylıkla ve güvenilir bir şekilde ulaşabilmelerini amaçlayan lisanslı depoculuk sisteminin desteklenmesine ilişkin usul ve esasları belirlemek amacıyla, 27.10.2018 tarih ve 30578 sayılı Resmi Gazete’de, 2018/38 numaralı “Lisans Alarak Faaliyet Gösteren Depolarda Muhafaza Edilen Tarımsal Ürünler İçin Kira, İlave Kira, Nakliye ve Analiz Ücreti Destekleme Ödemesi Yapılması Hakkında Tebliğ” yayımlanmıştır. 270

EYLÜL - EKİM


MALİ

ÇÖZÜM

Buna göre lisanslı depolarda muhafaza edilen; - Buğday, Arpa, Çavdar, Yulaf, Mısır, Çeltik, Pirinç, Mercimek, Nohut, Fasulye, Bezelye, Ayçiceği için 3 TL/Ton/Ay, - Pamuk için 7 TL/Ton/Ay, - Fındık, Zeytin, Zeytinyağı, Kuru kaysı, Antepfıstığı, Kuru üzüm, Kuru incir için 10 TL/Ton’u geçmemek üzere Gümrük ve Ticaret Bakanlığı’nca onaylanacak kira ücretlerinin %50’si oranında kira desteği verilecektir. Çiftçi Kayıt Sistemi (ÇKS)’ne kayıtlı üreticiler ile 29/6/2017 tarihli ve 5200 sayılı Tarımsal Üretici Birlikleri Kanuna göre kurulmuş üretici birlikleri ve/ veya 24/4/1969 tarihli ve 1163 sayılı Kooperatif Kanununa göre kurulmuş ve kuruluşuna ilgili Bakanlıkça izin verilen üretici örgütlerinin, ÇKS’ye kayıtlı üreticilerden aldıkları ürünlerini muhafaza eden lisanslı depo şirketlerine ürün koydukları takdirde, en fazla 6 ay süre ile; - Hububat, bakliyat, yağlı tohumlar için 6 TL/Ton/Ay, - Pamuk için 14 TL/Ton/Ay, - Zeytin, Zeytinyağı, Fındık, Kuru kayısı, Kuru üzüm, Antep fıstığı için 20 TL/Ton/Ay’ı geçmemek üzere Gümrük ve Ticaret Bakanlığı’nca onaylanacak kira ücretlerinin %50’si oranında; depo kira desteği verilmektedir. Kira destekleme ödemeleri 1 Ocak-31 Mart, 1 Nisan-30 Haziran, 1 Temmuz-30 Eylül ve 1 Ekim-31 Aralık tarihleri arasında olmak üzere üçer aylık dönemler halinde yılda dört döneme ilişkin olarak yapılır. Kira destekleme ödemeleri; ürün bazında ve Bakanlar Kurulu Kararında belirtilen destekleme miktarları (TL/ton/ay) üzerinden hesaplanır. Kira destekleme ödemelerinde Ticaret Bakanlığınca gerçeğe aykırı belge ibraz ettiği tespit edilen lisanslı depo işletmeleri ile ilave kira, nakliye ve analiz ücreti desteklerinde il/ilçe müdürlüğünce gerçeğe aykırı belge düzenlediği/ ibraz ettiği tespit edilen üreticiler, üretici örgütleri ve lisanslı depo işletmeleri destekleme ödemelerinden faydalanamazlar. 4. LİSANSLI DEPOCULUK KİRA DESTEKLERİNDE DİKKAT EDİLMESİ GEREKEN HUSUSLAR Bilindiği üzere, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 229 uncu maddesinde, fatura, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen vesika olarak tanımlanmıştır.

EYLÜL - EKİM 2019

271


MALİ

ÇÖZÜM

Kanunun 231 inci maddesinin 5 numaralı bendinde, faturanın malın teslimi veya hizmetin yapıldığı tarihten itibaren azami yedi gün içinde düzenleneceği, bu süre içerisinde düzenlenmeyen faturaların hiç düzenlenmemiş sayılacağı; 232 nci maddesinde, birinci ve ikinci sınıf tüccarlarla, kazancı basit usulde tespit edilenler ve defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçilerin sattıkları emtia veya yaptıkları iş için fatura vermek, satın aldıkları emtia ve hizmetler için de fatura istemek ve almak zorunda oldukları hükümleri yer almaktadır. Bu itibarla, lisanslı depolarda muhafaza edilen ürünler nedeniyle ilgili firmalara yapılacak kira destekleme ödemeleri için, firmalar tarafından depolama hizmetinin verildiği müşteriler/mudiler adına fatura düzenlenmesi gerekmektedir. Ayrıca 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 37 inci maddesinin birinci fıkrasında, her türlü ticari ve sınai faaliyetlerden doğan kazançların ticari kazanç olduğu hükmüne yer verilmiştir. Aynı Kanunun 53 üncü maddesinin birinci fıkrasında; “Çiftçilerin elde ettikleri zirai kazançlar, bu kanunun 94 üncü maddesine göre hasılatları üzerinden tevkifat yapılmak suretiyle vergilendirilir. 54 üncü maddede yazılı işletme büyüklüğü ölçülerini aşan çiftçiler ile bir biçerdövere veya bu mahiyetteki bir motorlu araca veya on yaşına kadar ikiden fazla traktöre sahip olan çiftçilerin kazançları gerçek usulde (zirai işletme hesabı veya diledikleri takdirde bilanço esasına göre) tespit olunarak vergilendirilir. Kazançları gerçek usulde vergilendirilmeyen çiftçiler bu kazançları için beyanname vermezler…” hükmü yer almaktadır. Anılan Kanunun 56 ncı maddesinde ise; «Zirai işletme hesabı esasına göre hasılat aşağıda yazılı unsurlardan terekküp eder: 1. Evvelki yıllardan devredilenler de dâhil olmak üzere istihsal olunan, satın alınan veya sair suretlerle elde edilen her türlü zirai mahsullerin satış bedelleri (Primler, risturnlar ve benzerleri dâhil); …” hükmüne yer verilmiştir. Bu bağlamda; ilgili Bakanlık tarafından “kira destekleme ödemeleri” adı altında yapılan ödemelerde, depolama hizmetinin verildiği müşteri/mudilerin, ticari kazanç mükellefleri veya zirai kazançları gerçek usulde vergilendirilmekte olan mükellefler olmaları halinde, bu ödemelerin mükellefler nezdinde hasılat sayılmak suretiyle verecekleri yıllık gelir vergisi beyannamelerine dâhil edilmesi gerekmektedir. Öte yandan, depolama hizmetinin verildiği müşteri/mudilerin zirai kazançları gerçek usulde vergilendirilmeyen mükellefler olmaları halinde ise söz konusu ödemelerin beyana konu edilmeyeceği tabiidir. 272

EYLÜL - EKİM


MALİ

ÇÖZÜM

Bununla birlikte, 3065 sayılı KDV Kanununun; -1/1 inci maddesinde; ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde Türkiye’de yapılan teslim ve hizmetlerin KDV’ye tabi olduğu, - 4 üncü maddesinde hizmetin; teslim ve teslim sayılan haller ile mal ithalatı dışında kalan işlemler olduğu ve bu işlemlerin bir şeyi yapmak, işlemek, meydana getirmek, imal etmek, onarmak, temizlemek, muhafaza etmek, hazırlamak, değerlendirmek, kiralamak, bir şeyi yapmamayı taahhüt etmek gibi şekillerde gerçekleşebileceği, -20 nci maddesinde ise, teslim ve hizmet işlemlerinde matrahın bu işlemlerin karşılığını teşkil eden bedel olduğu, bedel deyiminin, malı teslim alan veya kendisine hizmet yapılan veyahut bunlar adına hareket edenlerden bu işlemler karşılığında her ne suretle olursa olsun alınan veya borçlanılan para, mal ve diğer suretlerde sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaat, hizmet ve değerler toplamını ifade ettiği, Hüküm altına alınmıştır. Bu çerçevede, ilgili firmalar tarafından müşteri/mudilere verilen depolama hizmetine ilişkin bedelin bir kısmının ilgili Bakanlık tarafından kira desteği ödemesi olarak doğrudan hesaplara aktarılması suretiyle karşılanması halinde, bu destek ödemeleri için depoculuk faaliyeti yürüten firmalar tarafından depolama hizmetinin verildiği müşteri/mudiler adına fatura düzenlenmesi ve genel oranda (%18) KDV hesaplanması gerekmektedir. 5. SONUÇ Lisanslı depolar, 5300 sayılı Kanun kapsamında tarım ürünlerinin sağlıklı koşullarda muhafaza ve ticari amaçla depolanması hizmetlerini sağlayan tesislerdir. Bu tesisler, ekonomik ihtiyaç ve etkinlik şartları göz önünde bulundurularak Ticaret Bakanlığınca verilecek izinle anonim şirket şeklinde kurulur. Kuruluş izni alan şirkete ancak Kanunun öngördüğü şartları taşıdığının tespiti halinde faaliyet izni (lisans) verilir. Böylelikle lisanslı depoculuk faaliyetine başlanılabilir. Lisanlı depoculuk faaliyetinin teşviki amacıyla hayata geçirilen en önemli teşviklerden biri, depolar için yapılan kira desteğidir. Kira desteği 2014/6849 sayılı Bakanlar Kurulu Kararına dayandırılmış ve 2018/38 sayılı Tebliğ ile yeniden düzenlemiştir. Kira desteği alan lisanslı depoların dikkat etmesi gereken birtakım vergisel konular vardır. öncelikle, lisanslı depolarda muhafaza edilen ürünler nedeniyle EYLÜL - EKİM 2019

273


MALİ

ÇÖZÜM

ilgili firmalara yapılacak kira destekleme ödemeleri için, firmalar tarafından depolama hizmetinin verildiği müşteriler/mudiler adına fatura düzenlenmesi gerekmektedir. Kira destekleme ödemeleri adı altında yapılan ödemelerde, depolama hizmetinin verildiği müşteri/mudilerin, ticari kazanç mükellefleri veya zirai kazançları gerçek usulde vergilendirilmekte olan mükellefler olmaları halinde, bu ödemelerin mükellefler nezdinde hasılat sayılmak suretiyle verecekleri yıllık gelir vergisi beyannamelerine dâhil edilmesi ve ilgili firmalar tarafından müşteri/mudilere verilen depolama hizmetine ilişkin bedelin bir kısmının ilgili Bakanlık tarafından kira desteği ödemesi olarak doğrudan hesaplara aktarılması suretiyle karşılanması halinde, bu destek ödemeleri için depoculuk faaliyeti yürüten firmalar tarafından depolama hizmetinin verildiği müşteri/mudiler adına fatura düzenlenmesi ve genel oranda (%18) KDV hesaplanması gerekmektedir. KAYNAKÇA T.C. Yasalar (02.11.1984).3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu. Ankara : Resmi Gazete (18563 sayılı) T.C. Yasalar (06.01.1961). 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu. Ankara : Resmi Gazete (10700 sayılı) T.C. Yasalar (10.01.1961).213 sayılı Vergi Usul Kanunu. Ankara : Resmi Gazete (10705 sayılı) T.C. Yasalar (17.02.2005). 5300 sayılı Tarım Ürünleri Lisanslı Depoculuk Kanunu. Ankara : Resmi Gazete (25730 sayılı) Tarım ve Orman Bakanlığı (01.03.2019). Lisans Alarak Faaliyet Gösteren Depolarda Muhafaza Edilen Tarımsal Ürünler İçin Kira, İlave Kira, Nakliye ve Analiz Ücreti Destekleme Ödemesi Yapılması Hakkında Tebliğ. Ankara : Resmi Gazete (30701 sayılı)

274

EYLÜL - EKİM


YAYIN POLİTİKASI İLKELERİ



MALİ

ÇÖZÜM

YAYIN POLİTİKASI İLKELERİ 1. YAYIN POLİTİKASI Mali Çözüm dergisi ULAKBİM SOSYAL BİLİMLER, EBSCOHOST BUSİNESS SOURCE COMPLETE ve Proquest ABI/INFORM Global veritabanlarında yer almaktadır. Dergimizin diğer ulusal ve uluslararası veri tabanlarında yer alabilmesi; yazıların niteliğinin yükseltilmesi için aşağıda belirlenen kurallara uyulması konusunda karara varılmıştır. Bu uygulama, İSMMMO Mali Çözüm dergisinin uluslararası yerini pekiştirecek, uluslararası kullanım alanı olan “Index” ve “Abstract”lar içerisinde yer almasını kolaylaştıracaktır. Dünyanın değişik yerlerinden yazı isteği söz konusu olabilecek, yazarların da konularıyla ilgili yurtdışı iletişimini kolaylaştıracaktır. Bu açıklamalara bağlı olarak; yayın kurulumuz, dergiye gelen yazılar için;  Yayımlamama kararı verebilir,  düzeltme yapması için yazara geri gönderebilir,  hakem değerlendirme süreci başlatabilir. Hakem değerleme sürecinde yazılar en az iki hakem tarafından değerlendirilir. Hakemlere gönderilen yazılarda yazar adı yer almaz; değerlendirme sonuçları gönderilen yazarlara hakemlerin kim oldukları belirtilmez. Her hakem 2-3 hafta içinde yazı ile birlikte gönderilen değerlendirme formunu doldurup yayın kuruluna gönderir. Yayın Kurulu’da gelen değerlendirmeleri, gerekiyorsa yazarlara gönderir. Yazar(lar)ın gerekli düzeltmeleri yapıp geri göndermesi üzerine, gerekiyorsa, yazı ikinci kez hakem(ler)e gönderilebilir. 2. YAZIM KURALLARI Aşağıda belirlenen kurallara uymayan yazılar Hakemli Yazılar bölümünde yayımlanamaz: • Dergiye makalenizi teslim ederken sisteme “itenticate” veya «turnitine” gibi bir intihal programı kullanılarak üretilmiş intihal raporunuzu ekleyiniz. Tarama sonucu %20 ‘nin üzerinde olan makaleler RED edilecektir. EYLÜL - EKİM 2019

277


MALİ

• • •

• • • • • • • •

ÇÖZÜM

Makalenin adı Türkçe ve İngilizce verilir. Makalenin hemen başında Türkçe ve İngilizce “öz (abstract)” yer alır. Öz,100-200 sözcükten oluşur. Türkçe “öz”ün altında yazı hangi konuları içeriyorsa onlara ilişkin Türkçe “anahtar sözcük”leri belirtilir. Anahtar sözcük sayısı bir tane olabileceği gibi beş, altı tane de olabilir. İngilizce abstract (öz) altında da Türkçe verilen anahtar sözcükler, İngilizce olarak belirtilir. Yazının sonunda mutlaka “Sonuç” ve “Kaynakça” yer alır. Türkçe “öz” ile İngilizce “abstract” metinlerinin tercümeleri aynı olmalıdır. Dergide Hakemli Yazılar yanında, Hakemsiz Yazıların yer aldığı bölüm de bulunmaktadır. Hakemsiz yazılarda yalnız Türkçe öz yer alır, anahtar sözcük, İngilizce öz ve anahtar sözcükler gerekmez. Mali Çözüm dergisinin kaynakça ve dipnot verme tekniklerinde aşağıdaki örneklere bağlı yol izlenecektir. Yazılar 2 aralıklı, Times 11 punto, A4 kağıda15 sayfayı aşmayacak biçimde hazırlanacaktır. Sayfa sağ, sol üst taraftan 2,5 cm alt taraftan 3 cm boşluk bırakacak şekilde ayarlanmalıdır.

ÖZ VERME Öz: Bir metnin içeriğinin eleştiri ve yorum katılmadan, belirlenen kimi kurallara uyularak özetlenmesidir. Bir yazıdaki özün amacı ve yapısal özellikleri aşağıdaki biçimde belirlenir: Özün Amaç ve Niteliği: • Bir metinde işlenen konuların ana ögelerini ortaya çıkarmayı amaçlar. • Metnin amacı, kapsamı (Yapıt/yazı adı içeriğin amaç ve kapsamını yansıtmayacak biçimde ise), yöntemi (Metinde kullanılan yöntem ve teknikler, yapılan işlemler özetlenmelidir) yapılan gözlemler, uygulamalar, bulguları (çalışmanın bulguları mutlaka belirlenmelidir), sonucu (çalışmanın sonucu mutlaka belirlenip, yazılmalıdır) belirlenir ve okurun aslına gereksinim duyup duymayacağı konusunda karar vermesini kolaylaştırır. 278

EYLÜL - EKİM


MALİ

ÇÖZÜM

Asıl metinin el altında bulunmadığı durumlarda, metinin yerini tutacak derecede yeterli bilgi içermelidir.

Bu durumda öz verilirken, sırasıyla: • Amaç • Kapsam • Yöntem • Bulgular • Sonuç, • Yazarın görüş ve yorumları • Çalışmanın yapıldığı yer, tarih, gerekirse koşullar, • Eleştirel bir öz hazırlanıyorsa belgenin görece önemi konusunda açıklamalara yer verilir. Özün Paragraf ve tümce yapısı: Öz genellikle tek paragraftan oluşur. Birden ayırımlı konunun işlenmesi durumunda ikinci paragraf kullanılabilir. Kullanılan tümceler kısa, dilbilgisi kurallarına uygun, akıcı ve anlaşılabilir olmalıdır. Tümceler devrik olmamalı, mesaj ifadesi özelliği dışında olmalıdır. Kısaltma kullanmadan elden geldiğince kaçınılmalıdır. Yazarın düşünceleri açıklamasındaki sıraya uyulmalıdır. Tarihçe, konunun nereden çıktığı, süreçler, varsayım vb. ayrıntıdan kaçınılmalıdır. Yeni kuram, varsayım, sonuç ve yorumlar üstüne yoğunlaşmalıdır. Tekbiçim özelliği kazanmış testler, teknikler ve araçlar tam adıyla verilmelidir. Giriş Tümcesi: Giriş tümcesi yapıtın adını yinelemeden, “Bu çalışmanın amacı…”, “Araştırmalarımıza göre…” gibi. Değişik bir zamanda (tümcenin eylemini) anlatma zorunluluğu olmadıkça bütün eylemlerde aynı zaman kullanılmalıdır. Açık, kısa ve etkili bir anlatım sağlamak için etken eylem kullanılmalı; edilgen eylem zorunluluğu olmadıkça kullanmaktan kaçınılmalıdır. Anlamda karışıklık yaratmadıkça üçüncü kişi kullanımı yeğlenmelidir. EYLÜL - EKİM 2019

279


MALİ

ÇÖZÜM

3. KAYNAKÇA VERME TEKNİKLERİ Mali Çözüm Dergisinde Kullanılan kaynakça ve dipnot verme tekniği olarak American Psychological Association (APA) kullanılmaktadır. TEK YAZARLI KİTAP Bozkurt, N. (2006). Muhasebe denetimi. İstanbul : Alfa TEK YAZARLI MAKALE Sipahi, B. (2004). Entellektüel sermayenin finansal raporlanmasına ilişkin yaklaşımlar. MUFAD.24, 146-149.

tablolarda

İKİ YAZARLI KİTAP Demir, V. ve Bahadır, O. (2008) SMMM staja başlama ve SMMM yeterlilik sınavlarına hazırlık için muhasebe. İstanbul : İSMMMO İKİ YAZARLI MAKALE Pazarçeviren, S.Y. ve Aygen, F. (2005). Çok uluslu şirketlerde transfer fiyatlaması manipulasyonları ve konunun Türkiye açısından irdelenmesi. Mali Çözüm.71, 91-103. ÜÇ YAZARLI KİTAP Tonta, Y., Bitirim, Y. ve Sever, H. (2002) Türkçe arama motorlarında performans değerlendirme. Ankara: Total Bilişim. ÜÇ YAZARLI MAKALE Kaymaz, A.R., Elitaş, C. ve Kula, V. (2005) Nazım hesaplar ve muhasebeleştirilmesi. Mali Çözüm 71, 104-115. KİTAP İÇİNDEN BÖLÜM Akdoğan, N. (1999). Yatırımların Muhasebeleştirilmesi Standardı. Türkiye Muhasebe Standartları Sempozyumu IV. 3-7 Ekim 1999 İstanbul, Türkiye Bildiriler içinde (s.99-121) İstanbul.

280

YAZARI OLMAYAN KİTAPLAR Muhasebe denetimi mesleğinde yetkiler, sorumluluk ve meslek ahlakı. (1997) Editör Recep Pekdemir. İstanbul: İstanbul Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası. EYLÜL - EKİM


MALİ

ÇÖZÜM

YAYIMLANMAMIŞ TEZ Gücenme, Ü. (1993)Uluslararası Muhasebe Standartları ve Türkiye Uygulaması . (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi) Uludağ Üniversitesi, Bursa. BİLDİRİ Akkoyunlu, B. (2007). Öğrenme stilleri. Y. Tonta (Ed.), Bilgi Yönetimi Ulusal Sempozyumu bildiriler kitabı içinde (s. 51-71). Ankara: Hacettepe Üniversitesi. YAYIMLANMAMIŞ BİLDİRİ Küçük, M. E. (1999 Kasım) İnternet bilgi kaynaklarının kataloglanması: metadata standartları. V. Türkiye’de İnternet Konferansı, Ankara’da sunulan bildiri. DANIŞMA KAYNAKLARI (ANSİKLOPEDİ, SÖZLÜK, YAŞAMÖYKÜSÜ VB.) (Kaynaktan bütün olarak yararlanılıyorsa) Seyidoğlu, H. (2002) Ekonomik terimler ansiklopedik sözlük. Geliştr. 3.bs. İstanbul: Güzem Can Yayınları. DANIŞMA KAYNAKLARI (ANSİKLOPEDİ, SÖSLÜK, YAŞAMÖYKÜSÜ VB.) (Kaynaktan bir parça/bölüm olarak yararlanılıyorsa) Jacobs, F. (2005) Avrupa Parlamentosu (AP). Avrupa Birliği ansiklopedisi. (c.1 s.2) İstanbul: Kitap Yayınevi, 1.c. YASALAR T.C. Yasalar (13.06.1989). 3568 sayılı Serbest muhasebeci mali müşavirlik ve yeminli mali müşavirlik kanunu. Ankara : Resmi Gazete (20194 sayılı) TEBLİĞLER Maliye Bakanlığı(03.04.2007). Kurumlar Vergisi 1 No’lu Genel Tebliği. Ankara : Resmi Gazete (26482 sayılı) YÖNETMELİKLER Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı (28.08.2008)Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliği. Ankara : Resmi Gazete (26981 sayılı) EYLÜL - EKİM 2019

281


MALİ

ÇÖZÜM

MUKTEZA İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı (15.12.2004) KDV.MUK.B.07.4.DEF. 0.34.32.18.8152 sayılı muktezası. İstanbul : İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı YARGITAY KARARLARI Yargıtay 9.Hukuk Dairesi( 21.03.2002). E.2001/19469 ve K.2002/4655 sayılı kararı. Ankara : Yargıtay 9. Hukuk Dairesi. DANIŞTAY KARARLARI Danıştay 7.Dairesi (16.12.2004). E.2000/9456, K.2004/324 Sayılı Karar. Ankara : Danıştay 7. Dairesi WEB SAYFASI Eğitim. (2007). Erişim adresi: http://www.eğitim.com/ BLOG Webber, S. (2008, 10 Ekim). Information literacy in work place contexts. 22 Ekim 2008 tarihinde http://information-literacy.blogspot.com/ adresinden erişildi. DOI NUMARASI ALAN ELEKTRONİK KAYNAKLAR Chan, H. F., Guillot, M., Page, L. ve Torgler, B. (2015). The inner quality of an article: Will time tell?.Scientometrics, 104, s. 19-41. doi:10.1007/s11192015-1581-y DOI NUMARASI ALMAYAN ELEKTRONİK KAYNAKLAR Dedoulis, E. (2006)The Code of Ethics and the development of the auditing profession in Greece, the period 1992–2002 Accounting Forum. 5(12), 155178 . Erişim Adresi: http://www.tk.org.tr/index.php/TK DİPNOT VERME TEKNİKLERİ (METİN İÇİ GÖNDERME) Makalelerde kullanılan dipnotlar metin içerisinde aşağıda belirtildiği gibi verilmelidir.

282

EYLÜL - EKİM


MALİ

ÇÖZÜM

TEK YAZARLI KİTAP (Bozkurt, 2006, s.48) TEK YAZARLI MAKALE (Sipahi, 2004, s.147) İKİ YAZARLI KİTAP (Demir ve Bahadır, 2008, s. 124) İKİ YAZARLI MAKALE (Pazarçeviren ve Aygen, 2005, s. 97). ÜÇ, DÖRT, BEŞ YAZARLI KİTAP (Tonta, Bitirim ve Sever, 2002, s. 79) ; İkinci ve sonraki göndermeler (Tonta ve ötekiler, 2002, s.83) ÜÇ, DÖRT, BEŞ YAZARLI MAKALE (Kaymaz, Elitaş ve Kula, 2005, s.112) İkinci ve sonraki göndermeler (Kaymaz, 2005, s.112) KİTAP İÇİNDEN BÖLÜM (Akdoğan, 1999, s.119). YAZARI OLMAYAN KİTAPLAR (Muhasebe denetimi, 1997, s.37) YAYIMLANMAMIŞ TEZ (Gücenme, 1993, s.48) YAYIMLANMAMIŞ BİLDİRİ (Küçük, 1999) DANIŞMA KAYNAKLARI (ANSİKLOPEDİ, YAŞAMÖYKÜSÜ VB.) (Kaynaktan bütün olarak yararlanılıyorsa) (Seyidoğlu, 2002, s.424)

SÖSLÜK,

EYLÜL - EKİM 2019

283


MALİ

ÇÖZÜM

DANIŞMA KAYNAKLARI (ANSİKLOPEDİ, YAŞAMÖYKÜSÜ VB.) (Kaynaktan bir parça/bölüm olarak yararlanılıyorsa) (Jacobs, 2005, s.159)

SÖSLÜK,

YASALAR (T.C.Yasalar, 1989) TEBLİĞLER (Maliye Bakanlığı, 2007) YÖNETMELİKLER (Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı, 2008) MUKTEZA (İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı, 2004) YARGITAY KARARLARI (Yargıtay 9.Hukuk Dairesi, 2002) DANIŞTAY KARARLARI (Danıştay 7.Dairesi, 2004) WEB SAYFASI (“Eğitim”, 2007). BLOG (Webber, 2008). DOI NUMARASI ALAN ELEKTRONİK KAYNAKLAR (Chan, Guillot, Page, Torgler 2015, s.19). DOI NUMARASI ALMAYAN ELEKTRONİK KAYNAKLAR (Dedoulis, 2006, s.161)

284

EYLÜL - EKİM


Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.