sosyal realizmin edebiyattaki “kaptan”ı:
ATTİLA iLHAN “ben gidip başıma belalar aramışım o kalıp mevlasını bulmuş boynuna o yeşil fuları sarma çocuk gece trenlerine binme kaybolursun sokaklarda mızıka çalma çocuk vurulursun” Attila İlhan, sevdamızın başımıza vurduğu saatlerde mısralarıyla kalbimizin derinliklerine inerek içimizi titreten bir şair olduğu gibi, tarihsel birikimi, geçmiş dönem kültürlerine olan hâkimiyeti ve bunlara eklediği ilerici tavrı ile kültürel yaşantımıza da katkısını dürüstçe sunan bir yazardı. Edebiyat yaşamına 1941 yılında şiirle başlamış olan şair, babasının etkisiyle Divan Edebiyatı’ nı öğrenmeye çalışmış, Mehmet Akif Ersoy’un, Necip Fazıl Kısakürek’in, Faruk Nafiz Çamlıbel’in şiirlerini okumuş, çocukluğunda dinlediği masallar ve türküler sayesinde Dadaloğlu, Dertli, Gevheri gibi halk şairlerinin etkisiyle halk şiirini tanımış ve sevmiş, Nazım Hikmet’le de toplumculuğu tanımıştır. 16 yaşında bir lise öğrencisiyken Nazım Hikmet’in şiirini kız arkadaşına yolladığı için “komünizm propagandası” yapmak suçundan tutuklanarak Sansaryan Han hücresine atılır ve bu dönem, onun siyasi düşüncesinin köşe taşlarını oluşturur. Çünkü hapisten çıktıktan sonra Esat
127
onurlu aydinlar 2.indd 127
11/5/14 8:22 PM