HUTI Bulten Kasim 2011

Page 1

hüti

BÜLTEN KASIM 2011


...bu sayıda... başlarken

3

yeni dönem, yeni serüven HÜTİ’de eğitim

4-6

7-9

10-13 bir oyunun anatomisi-2 14-21 Ulus’taki define adası 22-25 kara bir masal: Yastık Adam 26-27 bulmaca 28-29 Ankara’da sanat 30-31

şehir dolusu tiyatro

HütiBÜLTEN hakkındaki her türlü öneri ve görüşleriniz için: hutibulten@hotmail.com


başlarken mahir ulaş yeşil

Hüti BÜLTEN yayına hazırlayanlar: mahir ulaş yeşil betül ceren taştoka cansu aksoy mehmet çakan selcen gerçek grafik tasarım: mahir ulaş yeşil iletişim: hutibulten@hotmail.com eski sayılar & e-bülten: http://issuu.com/hutibulten 1982

hüti

www.tiyatrohacettepe.com tiyatrohacettepe@hotmail.com www.facebook.com/huti.baykus

Merhaba, yeni sayımızla tekrar karşınızdayız. Hem topluluk hem de bülten ekibi adına dolu dolu bir ay geçirdiğimizi söyleyebiliriz. Önce açılış toplantımızın telaşı vardı. Oldukça iyi bir katılımla toplantımızı yaptık; yeni arkadaşlarımız katıldı aramıza, onlarla tanıştık. Ardından hemen eğitim çalışmalarına başladık, son hızla da ilerliyoruz. Bülten ekibi olarak da tüm bu yoğunluğun yanında, hem ilk sayımızı dağıtmanın mutluluğunu yaşadık, hem de vakit kaybetmeden bu elinizdeki sayının hazırlıklarına giriştik. Bu süreçte altını çizmemiz gereken bir nokta eski-yeni demeden tüm HÜTİ’lilerin desteklerini ve yardımlarını bizlerden esirgememesi oldu. Gelen yorumlar, öneriler, eleştiriler bize bu yolda yalnız olmadığımızı hissettirdi. Yüklendiğimiz bu pozitif enerji ve aldığımız eleştirilerle acemiliklerimizi bir an önce üzerimizden atmaya, her sayıda bir öncekinden daha dolu, renkli ve kaliteli bir dergi sunmaya çalışacağız. Bu sayımıza yine HÜTİ gündeminde öne çıkan konularla başlıyoruz. Bu sene gelen arkadaşlarımızın kafalarındaki HÜTİ’ye ve eğitim dönemine dair soru işaretlerini gidermek amacıyla önce HÜTİ’de sonbaharın nasıl geçtiğini anlattık, ardından Eğitim dönemindeki hedefler ve beklentilere değindik. Bu sene 16.sı düzenlenecek olan TAKSAV Uluslararası Ankara Tiyatro Festivali, tüm şehri bir sahneye çevirecek. Biz de bu coşkuyu sayfalarımıza taşımaya çalışırken festival programını yayınlamayı da ihmal etmedik. Geçen sene çıkardığımız Hastane oyunun “mutfağıyla” ilgili röportaja, bu sayıda teknik birimlerin sorumlularını da katarak devam ettik. Ele aldığımız konular ve bilgiler bir yana, biz röportajı yaparken geçen seneki heyecanı ve mutluluğu tekrar yaşadık, bunu size de aktardığımızı umuyoruz. Sayfalarımızda ilerledikçe, Ankara DT’nin kapalı gişe oyunu Yastık Adam’ı tanıtan yazımızın ardından bu sayıda başladığımız bir yenilikle karşılaşacaksınız: bulmaca. Bulmacaları hazırlarken gerek dergimizin okurlarını tiyatro ve sanat üzerinde düşündürmeyi; gerekse yeni üyelerimize Eğitim çalışmalarında gördüğümüz konuları hatırlatmayı, henüz görmediklerimiz hakkında bir merak uyandırmayı amaçladık. Elbette, çözerken eğleneceğinizi de umuyoruz. Son olarak, bültenimizin son sayfalarını yine Ankara’da, Kasım ayı sonuna kadar gerçekleşecek tiyatro ve sanat etkinliklerine ayırdık. Keyifli okumalar... ...afiyet olsun!


yeni dönem, yeni serüven mehmet çakan

E

kim ayı, toprağın filiz verdiği zamandır tiyatro için. Birçok özel ve amatör tiyatro ile devlet tiyatroları bu ayda kapılarını izleyicilere açar. Biz de bu ay, sonuna kadar açtık kapılarımızı ve aramıza katılacak yeni arkadaşlarımızı bekledik. Aslında kapıyı açıncaya kadar da hazırlıklar, heyecan fırtınası hayli yordu bizi, ama tatlı bir yorgunluktu bu. Sizler için açılış videosu hazırladık ve beklemeye başladık. 15 Ekim sabahı, bisikletine kavuşacak çocuk heyecanıyla kalktık ve farklı renklerimizi üzerimize giyip koşturduk

baykuşun yuvasına. Ön hazırlıklar yapıldı, sunum tekrar gözden geçirildi, ses sistemi denendi. Bütün bu çabaların sonucunda toplantı güzel bir şekilde bittiğinde, herkesin yüzü gülüyordu.

? ?

4 KASIM 2011

hüti BÜLTEN

Ardından, vakit kaybetmeden eğitim çalışmalarına geçildi. Şimdiye kadar aldığımız üyelerimizle 2011-2012 dönemi eğitim çalışmalarımıza son sürat devam ediyoruz. İlk çalışmalarımız, birbirimizi tanımaya ve grup bilinci oluşturmaya yönelikti. Ardından yavaş yavaş sahne ve doğaçlamaya ilişkin çalışmalara koyulduk. Yeni arkadaşlarımızla


önlem alınmasını sağlar ve topluluğun gelişmesinde önemli bir etki yaratır.

Yeni üyeler için cevabı merakla beklenen sorulardan biri olagelmiştir bu hep. HÜTİ eğitim çalışmaları sürpriz yumurta gibidir. Gelin şimdi çalışmaların teorisi ve uygulaması birbirine paralel bir şekilde yürütülen konularla ilerleyeceği bilgisini sızdırmakla yetinelim ve sürpriz yumurtaları açmadan, aramıza yeni katılan arkadaşlarımızın akıllarındaki soruları cevaplayarak kulübümüzde geçirecekleri bu ilk dönemleriyle ilgili bilgiler verelim.

Aklınızdan geçenleri duyar gibiyim. “Güz döneminde sadece eğitim ve aktarım mı var; başka bir şey yok mu?” Olmaz olur mu? Boş zamanlarımızda sık sık toplanır, bir şeyler yaparız. Mesela hep beraber Devlet Tiyatroları oyunları izlenir, Akün’ün, Şinasi’nin, Ulus’un yolları aşındırılır; dönüşte yanımızdan geçenler, gecenin bir vakti Ankara ayazında hararetle izledikleri oyunu tartışan gençleri görür. Veya cümbür cemaat Kızılay’da bir yere gidilir, 5-10 masa birleştirilip sohbete dalınır, söz döner dolaşır illa ki tiyatroya gelir. Diğer bir gün, birdenbire başka bir üniversite tiyatro topluluğunun oyununun oynandığı haberi alınır, apar topar biletler bulunur, koşa koşa gidip izlenir. “Sadece Ankara’da mı?” Ankara diyen kim? Bir bakmışsınız İstanbul’a sergi gezmeye gitmişiz, bir bakmışsınız başka bir kentteki tiyatro festivaline... Kısacası HÜTİ’liler, tiyatro ve sanata dair ne varsa hepsinin peşine düşer.

“Biz kimiz, neler yaparız?”

? ?

Topluluğumuz bölümleri, dünyaya bakışları, memleketleri, yaşları birbirinden farklı bireylerden oluşmaktadır. Ancak ortak paydamız olan tiyatro sevgisi tüm bu farklılıklarımıza rağmen kaynaşmamızı, ortak bir HÜTİ kültürü oluşturmamızı ve farklılıklarımızı kendi rengimiz olarak bu kültür içinde ifade etmemizi sağlamaktadır. Öyle diyebiliriz ki en iyi dostlukları, arkadaşlıkları, bölümlerimizden çok vakit geçirdiğimiz, aynı amaç uğruna emek verdiğimiz HÜTİ’de kurarız. Bunda topluluğumuzun tam bir öğrenci kulübü olması, eğitimin ve yönetimin bir öğretmen tarafından değil bizzat bu kulüpte yıllarını geçirmiş öğrenciler tarafından yerine getirilmesi büyük rol oynamaktadır. Bu bir yandan kendini özgürce ifade etme anlamına gelirken, öte yandan bir aktarım geleneğini de sürdürmek demektir. Yani bildiğimiz, öğrendiğimiz ne varsa, yeni arkadaşlarımıza öğretmek, aktarmakla yükümlüyüz ki, topluluk hayatta kalabilsin. Üyelerimiz bu bilinci bir an olsun aklından çıkarmaz. Bu nedenle, HÜTİ için aktarım topluluğu da diyebiliriz. Aktarımın önemi sadece teorik veya pratik bilgilerin öğretilmesinde değil, aynı zamanda edinilen tecrübelerin de ilerleyen yıllara taşınmasında yatmaktadır. Yani bu yıl çekilen sıkıntılar veya elde edilen başarılar gelecek yıla aktarılarak

? ?

?

Topluca gerçekleştirdiğimiz bu aktivitelerimizden sonra, biraz da topluluğumuzun bireysel olarak faydalanılabilecek kurum ve araçlarından bahsedelim. Örneğin şu an elinizde bulunan bülten bu yıl başladığımız

?

?

?

konuşurken sık sık şu soruyla karşı karşıya geldik: “Peki başka neler var?”

hüti BÜLTEN

KASIM 2011

5


bir yayın. Her ay çıkardığımız bu dergiyle topluluğumuzu tanıtıp, geliştirmeyi, hem kendi üyelerimize hem de genel olarak tüm tiyatroseverlere seslenmeyi amaçlıyoruz. Ayrıca üyelerimizin kullanımına açık bir kütüphanemiz de bulunmakta. Burada oyun metinleri, kuramsal kitaplar ve bazı görsel materyallerimiz sizleri beklemekte. Bunların yanında üyelerimizle daha sağlıklı iletişim kurabilmek, haberleşmeyi ve bilgi aktarımını sağlamak için bir internet sitemiz, facebook gruplarımız var. Bu gruplarda tiyatro ve sanata dair paylaşımlar, duyurular yapılırken internet sitemizde de (www.tiyatrohacettepe.com) topluluğumuzu tanıtıcı materyaller, topluluğumuzla ilgili haberler, tüzüğü ve işle-

6 KASIM 2011

hüti BÜLTEN

yişi hakkında bilgiler bulunmaktadır. Ayrıca yine internet sitemizden bültenimizin dijital versiyonunu inceleyebilir, RadyoHÜTİ’nin yayınlarını dinleyebilir ve dahası, aktif olarak katılımınızı beklediğimiz forumlarımıza erişebilirsiniz. Forumlarımızda bulabilecekleriniz arasında, yapılan çalışmalar için yorumlar ve değerlendirmeler, oyun incelemeleri, kimi oyun ve tirad metinleri, tiyatro tekniği ile ilgili bilgiler ve yeni sahnelenen oyunların haberleri var. Hemen hemen hepimizin internete erişim imkanı bulunuyorken, tereddüt etmeden forumlarda ve facebook gruplarında yazılanları okuyun ve yorumlarınızı, paylaşmak istediklerinizi özgürce yazın.

? ?

Bu yazımızda, size topluluğumuzu ve Eğitim dönemindeki etkinlikleri tanıtmaya çalıştık. HÜTİ’de sonbahar işte böyle geçer. “Peki ya ilkbahar?” Gelin, oyun döneminin gizini de kuşlar cıvıldamaya başladığında çözelim… Şimdiden eğitim döneminin mutlu ve başarılı geçmesini diliyorum. Hayatınız sahne ışığıyla aydınlansın.


HÜTİ’de eğitim: nasıl, ne kadar, niçin?

T

opluluğumuz yıllardır, oluşturduğu program çerçevesinde faaliyetlerini başarılı bir şekilde sürdürmektedir. Kulübün ilerlediği bu yoldaki başarısının sırrı dinamik olması, sürekli aktarım sağlaması ve her sene yeni gelen üyelerine ihtiyaçları olan eğitim programını yoğun ve etkili bir şekilde vermesidir. Çalışmalar güz ve bahar dönemi olarak iki kısımdan oluşur. İlki, HÜTİ üyelerine eğitim verilmesinden oluşan Eğitim dönemi, ikinci dönem ise seçilen oyuna hazırlık evresi ve oyunun sergilenmesinden oluşan oyun dönemidir. Genellikle Mayıs ayında çıkarılan yeni oyunun başarısı da eğitim döneminin verimliliğine bağlıdır. Oyunun sahnelenmesi HÜTİ’nin yüzünü, tiyatro seyircisine ve tiyatroyla uğraşan diğer grup ve topluluklara gösterdiği önemli bir süreçtir. Eğitim dönemi kulübün iskeletini oluşturduğuna ve oyun dönemi bu iskeletin üzerine kurulduğuna göre, eğitim sürecinde amaçladıkla-

büşra özsoy

rımıza ve çıtamızı nasıl yüksek tutabileceğimize biraz değinelim. HÜTİ bir öğrenci topluluğu olduğundan Eğitim dönemi de HÜTİ üyelerinden oluşan bir Eğitim grubu liderliğinde ilerler. Program, uygulamalı tiyatro eğitimini ve kuramsal konuları (tiyatro tarihi ve türleri vb.) kapsar. Bu programın en iyi şekilde aktarılmasına uğraşılırken, konuların çokluğu ve giderek ağırlaşması sonucu, çalışmaların yoğunluğu artar. Bu nedenden dolayı, dönemin sonuna doğru esnek çalışma saatleri uygulanabilir. Bu yoğun sürece ek olarak, üyenin verilen eğitim programını kendisinin de ele alması ve üzerinde tekrar çalışması gerekir. HÜTİ üyesi, bahsedilen ve uygulanan çalışmalardan en büyük faydayı aktif katılımıyla sağlayacaktır. Çünkü yapılan çalışmanın anlaşılması ve sindirilmesinde en önemli rolü, o anki uygulamaya katılım oynar. Dolayısıyla verilen eğitimden faydalanmak, biraz da üyenin elindedir. Bu şekilde ilerleyen bir üye, hüti BÜLTEN

KASIM 2011

7


hem bütün çalışmalara katılmış olur hem üyenin teatral gelişimi gözle görülür biçimde ilerler hem de topluluk karşısında bir şeyler yapmaya alışkanlık kazanmış olur ki, bu bizim için önemli noktalardan biridir. Aktif katılım, aynı zamanda kişinin kendini tanımasını ve sürekli iletişim halinde bulunduğu diğer üyelere kendini tanıtmasını sağlar. Kulüpteki tüm ilişkiler tiyatro odaklı olduğundan, çalışma aktifliği ile topluluğa aitlik paralel olarak ilerler.

göre başarı çıtasını yükseltmektir. İyi bir oyun, iyi bir Eğitim dönemine bağlıdır. Bu nedenle amaç aslında, oyun dönemine eksiksiz hazırlanmaktır. Gelinmek istenen nokta ise bir eğitim dönemi sonlandığında, her bir üyenin verilen bütün eğitim konuları hakkında genel olarak bilgili ve ilgili olmasının yanında, kendini istediği dalda geliştirmesidir. Bir konuda derin bilgiye sahip olmak, her konuda az çok bilgi sahibi olmaktan çok daha önemlidir. Bu, branşlaşmayı sağlar ve hem üyenin kendisi için hem de diğer üyeler için yol haritasını Eğitim grubunun amacı ve gelmek istediği nokbelirler. Ne yapacağını veya ne yapmak istediğini ta nedir? Odaklanılması gereken iki ana amaç bilen insan daima daha başarılı olur. vardır: Birincisi, bilinçli bir tiyatro seyircisi yaraHÜTİ’ye yeni katılan üye profilinin genel taletabilmektir. Bilinçli bir tiyatro seyircisi olabilmek, tiyatronun dahil olduğu pratik ve kuramsal alan- bi oyunculuk üzerinedir; çoğunluk, kulüp içinde larda eleştirel bir göze sahip olmak, tiyatronun oyuncu olarak ilerlemek ister. Tıpkı bir madalyon farkına varmak ve bu konuda söz sahibi olabil- gibi, tiyatronun da iki yüzü vardır. Biri görünen mek demektir. Peki nedir bu pratik ve kuramsal kısmı, diğeri ise sahne arkası… Bir oyunu oluştualanlar? Tiyatroyla tam anlamıyla ilgilenen bir ran unsurlar oyuncular, yönetmen (veya reji ekikişinin tiyatroyu tüm çerçevesiyle benimsemesi bi) ve sahne birimleridir. Bu sahne birimleri ise gerekir. Uygulama alanları; bir tiyatro oyunu ola- makyaj, kostüm, dekor, ses-efekt ve ışıktır. Oyunrak nitelendirilebilirken, teorik alanlar ise; bir ki- culuğa talep çok olsa da, reji olmadan, oyuncular tabın dramaturjisini yapabilmek; dekor, kostüm, olmadan, birimler olmadan oyun çıkamaz. Her ışık, sahne ve tiyatro akımları bilgilerine sahip bir üyede bunun farkındalığının olması ve bu göolabilmek olarak nitelendirilebilir. Yani esas ola- revlerin herkes tarafından önemsenmesi gerekir. rak bilinçli bir tiyatro seyircisi olmak; bir oyuna Tiyatro sanatına ilişkin bir olguya bu gitmeden önce o oyunun okunması, dramaturji- olgunluk ve bilinçle bakamasinin yapılması, oyundan sonra eleştirel bir gözle yan üye, zaten zamanla oyunun süzgeçten geçirilmesi demektir. Gelelim kulübü bırakır. ikinci ana amaca; bu ise her yıl bir önceki yıla Çünkü

8 KASIM 2011

hüti BÜLTEN


kulübün amacı hiçbir şekilde oyuncu yetiştirmek değil, tiyatro yapmak ve sahne sanatlarıyla ilgilenmektir. Peki, kulübün eğitim sürecinden beklentisi nedir? Üyeler, kendilerini geliştirme yolunda kulüpten nasıl faydalanabilir? HÜTİ, Eğitim döneminden, çalışmaların aktif ve başarılı bir şekilde, aynı zamanda eksiksiz ilerlemesini bekler. Bu bağlamda, Eğitim grubunu oluşturanlar ve bütün kıdemli üyeler, sorulan

sorular karşısında yeni üyelere yardıma açıktır. Bilgi aktarımı sadece güz döneminde değil, her zaman ve herkes arasında devam eder. Şu an kullanıma açık bir kütüphanesi olan HÜTİ, faydalanmak isteyen herkese kurallar dahilinde yardımcı olur. Özetlemek gerekirse, tiyatronun her alanıyla eşit şekilde ilgilenmeye çalışan Hacettepe Üniversitesi Tiyatro Topluluğu, amatör ruhla profesyonel iş yapmayı kendine ilke edinerek ilerler. HÜTİ bir yapbozdur. Her bir üye eksik bir parçayı tamamlar. Hepsi birleşince de ortaya muhteşem bir tablo çıkar.

hüti BÜLTEN

KASIM 2011

9


şehir dolusu tiyatro 16. Uluslararası Ankara Tiyatro Festivali selcen gerçek

T

iyatro, festivaldir. Ruhunuzun renkleri, bedenlerinizin kaldırımlarında sizi resmediyorsa, içinizdeki ses duygularınıza çarpıp dalga dalga yayılıyorsa evrene, hele ki aynı heyecanla çevrenizdekilere okutuyorsanız kendinizi… Tiyatro festivaldir. Her gösteri, her metin, her sanatçı, her seyirci, her salon, kendi içinde festivallerini yaşatır. Bir gösteriyi izlemeye gittiniz; perde tam açılacakken heyecanlanmaz mısınız? Oyun sürerken, bedeniniz günlük performansından çok farklı bir oyun sunar size. Gözleriniz ve kulaklarınızla oyunu okur, zihninizle anlamlandırırsınız. Bu dinamizme alışır, tiyatro izlemeyi alışkanlık haline getirirsiniz. Bu kısacık festivali sürekli hale getirmek, hayatınıza dahil etmek istersiniz. Yeni oyunlar, yeni türler, yeni yazarlar, yeni gruplar tanıma arayışınız başlar.

Festivalin dokusunu zenginleştirmek, farklı tatlar almak arayışınız boy gösterir. Tiyatro festivalleri, bu arayışın başladığı yerde karşılar izleyiciyi. Aynı bahçenin farklı meyvelerini sunar onlara. Farklı şehirlerden, farklı dillerden, farklı türlerden oyunları masanın en ulaşılabilir yerlerinde servis eder. Dinamizmini, festival tadında yaşatan bir sanatı, festival olarak takdim eder. Türkiye’de gerek Devlet Tiyatroları bünyesinde, gerek üniversiteler kapsamında, gerekse vakıf bünyesinde çeşitli tiyatro festivalleri düzenlenmektedir. Uluslararası tiyatro festivalleri “Uluslararası İstanbul Tiyatro Festivali” (İstanbul Kültür Sanat VakfıİKSV tarafından) ve “Uluslararası Ankara Tiyatro Festivali” (Toplumsal Araştırmalar Kültür ve Sanat İçin Vakıf-TAKSAV tarafından) olarak yılda bir kez seyirciyle buluşmaktadır.

18 Kasım, Cuma Festival Basın Açıklaması Matoto Conakry (Balandugu Kan Theatre - Gine) Kukla (Sokak Oyunu) (Yenikapı Tiyatrosu - İzmir) Sahneden Sokağa Canlı Performans (Sokak Sanatları Atölyesi - İzmir) 14:00 - İnsan Hakları Anıtı Önü, Yüksel Caddesi, Kızılay

Festival Ödül Töreni Festival Açılış Oyunu 19:00 - DT Büyük Tiyatro

19 Kasım, Cumartesi Kukla (Sokak Oyunu) (Yenikapı Tiyatrosu - İzmir), 14:00 - Kuğulu Park, Tunalı Sultan Palamut (Sokak Oyunu) (Menemen Belediye Tiyatrosu - İzmir), 14:00 - Güvenpark, Kızılay Zübük (Ankara Sanat Tiyatrosu - Ankara), 20:00 - Ankara Sanat Tiyatrosu Sevgili Doktor (Eğitim-Sen İzmir 5 No’lu Şube Tiyatro Topl. - İzmir), 20:00 - Dört Mevsim Tiyatrosu

20 Kasım, Pazar Sırra Kadem (Oyun İstasyonu - Kocaeli), 18:00 - DT Akün Sahnesi Cie La Petite Famille (Demain L’Aurore - Fransa), 18:00 - DT Cüneyt Gökçer Sahnesi Generallerin Beş Çayı (Tiyatro Ayakbağı - Ankara), 19:00 - Tiyatro Tempo Kocasını Pişiren Kadın (Bilkent Ün. Drama Atölyesi - Ankara), 20:00 - Ankara Sanat Tiyatrosu Otobüs (Tiyatro Boğaziçi - İstanbul), 20:00 - DT Şinasi Sahesi

10 KASIM 2011

hüti BÜLTEN


Bu yıl 16.sı düzenlenecek olan Uluslararası Ankara Tiyatro Festivali, 18-28 Kasım 2011 tarihleri arasında çok sayıda tiyatro oyununun çeşitli salonlarda sergilenmesiyle bir kez daha hafızalarımızda yer edinmeye hazırlanıyor. Festival yönetmeni Yener Aksu, bir söyleşide festival tarihini şu cümlelerle özetliyor: “Başka bir dünya kurulabileceği inancını taşıyan bilim insanları, aydın, sanatçı, işçi, memur, işsiz, öğrenciler ve yaşamın her alanından katılan insanlar tarafından 1993 yılında kurulan TAKSAV;

çağdaş yaşamın bir gereği olan sanatı kitlelere ulaştırmak, genç yetenekleri tiyatroya kazandırmak, toplumun estetik beğeni düzeyini sanat yoluyla yükseltmek, ulusal ve uluslararası özel ve amatör tiyatro topluluklarını destekleyerek etkinliklerini sürekli kılmak, uluslararası dayanışmaya ve barışa sanat yolu ile katkıda bulunmak amacıyla 1996 yılından bu yana Uluslararası Ankara Tiyatro Festivali’ni düzenliyor.” Festivalin en önemli özelliklerinden biri, özel ve amatör tiyatroların, belediye şehir tiyatrolarının, üniversite tiyatro topluluklarının ve çocuk tiyatrolarının sergiledikleri oyunları aynı başlık altında sanatseverlerle buluşturuyor olmasıdır. 15 yıldır festivale katılmış olan toplam 443 farklı grup, tiyatro sanatına yaklaşımın

zenginliğini yansıtmış, her grup oynadığı oyunla kendi tutumunun sözcüsü olmuştur. Çok güçlü bir sosyal sorumluluk projesini de festival kapsamında takip etmek mümkündür. 5 yılda 10.000 yeni sanatsever sloganıyla başlatılan projede, tiyatroyla henüz tanışma fırsatı yakalayamamış potansiyel tiyatroseverin oyunla buluşturulması; toplumsal duyarlılığın artırılması

21 Kasım, Pazartesi Körebe (İstanbul Çizgi Kukla Tiyatrosu), 11:00 - DT Cüneyt Gökçer Sahnesi Palto (Sokak Oyunu) (Dikili Belediye Tiyatrosu - İzmir), 13:00 - Ulus Heykel Önü Günlük Müstehcen Sırlar (Hayal Kumpanyası - Ankara), 20:00 - DT Akün Sahnesi Kebap (Actors Without Borders - İstanbul), 20:00 - Ankara Sanat Tiyatrosu Oğluma Bi Haller Oldu (Sadri Alışık Tiyatrosu - İstanbul), 20:00 - DT Cüneyt Gökçer Sahnesi Köşe Kapmaca (Yeşilköy Halk Tiyatrosu - Antalya), 20:00 - Dört Mevsim Tiyatrosu Arturo Ui’nin Önlenebilir Yükselişi (Bornova Belediyesi Şehir Tiyatrosu - İzmir), 20:00 - DT Şinasi Sahnesi

22 Kasım, Salı Kurşun Askerin Utancı (Yeryüzü Sahnesi - İzmir), 11:00 - DT Şinasi Sahnesi The Way (Magapor - Polonya), 20:00 - DT Akün Sahnesi Kayo Mixenet (Seyr-i Mesel Tiyatro Atölyesi - İstanbul), 20:00 - Ankara Sanat Tiyatrosu Küheylan (Kocaeli Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatrosu - Kocaeli), 20:00 - DT Cüneyt Gökçer Sahnesi Kıyıya Oturmanın Böylesi (Merve Ergin - İstanbul), 20:00 - Çağdaş Sanatlar Gösteri Merkezi Çarık (Pir Sultan Mamak Sanat Tiyatrosu - Ankara), 20:00 - Dört Mevsim Tiyatrosu Ay Işığında Şamata (Sabancı Ün. Çalışanları Tiyatro Topl.-Çalışan Tiyatro - İstanbul), 20:00 - DT Şinasi Sahnesi

hüti BÜLTEN

KASIM 2011

11


23 Kasım, Çarşamba Küçük Kız ve Yıldızlar (Uygur Çocuk Tiyatrosu - İstanbul), 11:00 - DT Cüneyt Gökçer Sahnesi Önce Bir Boşluk Oldu Kalp Gidince, Ama Şimdi İyi (Talimhane Tiyatrosu - İstanbul), 20:00 - DT Akün Sahnesi Resmi Geçit (Semaver Kumpanya - İstanbul), 20:00 - Ankara Sanat Tiyatrosu Aşk Yalanları Sever (Kumbara Görsel Sanatlar - İstanbul), 20:00 - DT Cüneyt Gökçer Sahnesi Matruşka (Tiyatro Kafe - Ankara), 20:00 - Çağdaş Sanatlar Gösteri Merkezi Islak Ekmek (Manisa Belediyesi Şehir Tiyatrosu - Manisa), 20:00 - Dört Mevsim Tiyatrosu Annem Yokken Çok Güleriz (Tiyatro Gerçek - İstanbul), 20:00 - DT Şinasi Sahnesi

24 Kasım, Perşembe Şahane Züğürtler (Atölye Tiyatrosu - İstanbul), 20:00 - DT Akün Sahnesi Disko - 5 No’lu (DestAR Theatre), 20:00 - Ankara Sanat Tiyatrosu Büyük İkramiye (Kare Tiyatro - İstanbul), 20:00 - DT Cüneyt Gökçer Sahnesi Kısa Pantomim Oyunları (Mimar Sinan Ün. Pantomim Kulübü - İstanbul), 20:00 - Dört Mevsim Tiyatrosu Nourooz Sarat & 4 Kapı 40 Makam (Fly-Hashtadodo - İran & Mezopotamya Dans - İstanbul), 20:00 - DT Şinasi Sahnesi

amacıyla, tiyatronun yaygınlaştırılması hedeflenmiştir. Üstelik hedeflenen rakamın 3 yılda 6000 olması gerekirken, ulaşılan seyirci sayısının 9000’i bulması projenin sağlam adımlarla ilerlediğinin bir göstergesidir. Festival, başladığı günden bu yana 732 oyun, 38 atölye çalışması, 30 panel ve 54 söyleşi ile Ankara’nın farklı köşelerindeki salonlarda tiyatroseverlere hizmet etmiştir ve hizmete devam etmektedir. 1996 yılında düzenlenen ilk festivalde 12340 seyirciyle bir araya gelinmişken, geçtiğimiz yıl festivale katılım 47429’a ulaşmış; böylece onaltı yılda toplam 392840 izleyici festivalin parçası olmuştur. Geçtiğimiz yıl 26 Kasım-6 Aralık 2010 tarihleri arasında 15. Uluslararası Ankara Tiyatro Festivali kapsamında 58 tiyatro oyunu ve 83 etkinlik ile Ankara, tam bir festival şehrine dönüş-

12 KASIM 2011

hüti BÜLTEN

tü; her ilçe, her sokak tiyatro etkinliğine tanık oldu. Hacettepe Üniversitesi Tiyatro Topluluğu (HÜTİ) olarak, Hristo Boytchev’in yazdığı Özge Tekin, Kaan Bilgehan, Gürhan Ançel’in reji görevini üstlendiği “Albay Kuş” oyunuyla festivalde biz de izleyicimizle buluşma fırsatı yakaladık. Mayıs 2010’da, Ankara Sanat Tiyatrosu’nda ilk kez seyirciye sunulan oyun, festivalde de büyük beğeni topladı. 16. Uluslararası Tiyatro Festivali ise seyirciyle buluşmak için gün sayıyor. 63 tiyatro ve 86 etkinlik ile tiyatronun en lezzetli birleşimi bizlere sunuluyor. Festivalde tam anlamıyla ‘yok’ yok… Atölye topluluklarından belediye, şehir tiyatrolarına; sendika tiyatrolarından özel tiyatrolara; üniversite öğrencilerinin kurdukları topluluklardan üniversite personellerinin kurdukları topluluklara… her kesimden sanatçının yorumları harmanlamış durumda. Festival boyunca, Ankara’nın dört bir köşesinde İzmir, İstanbul, Antalya, Bartın, Kocaeli, Manisa, Giresun, Mersin’den gelen gruplar bir yana Fransız, İranlı, Polon-

yalı, Rus ve Azeri grupların da çeşitli performanslarını izlemek mümkün. Şinasi Sahnesi’nden çıkıp Ankara Sanat Tiyatrosu’na veya Cüneyt Gökçer Çayyolu Sahnesi’ne gitmek kararı tamamen izleyiciye bırakılmış. Dilerseniz öğle yemeğinizi yedikten sonra, her zaman kuğularını izlemeye gittiğiniz Kuğulu Park’ta, bir sokak performansına dahil olabilir; dilerseniz buluşma noktanız Güvenpark’ta, bu kez bir sokak oyunu izlemek için dostlarınızla bir araya gelebilirsiniz. Festivalin ilk gününde Yüksel Caddesi’ndeki oyunlarla açılışı yapabilir, Ulus Heykel önünde


İzmir’li Belediye tiyatrosu oyuncularına randevu verebilirsiniz. Çeşitli sahnelerde, çeşitli performanslara tanıklık etmek mümkün. Örneğin TAKSAV seminerlere, atölye çalışmalarına katılmaları için seyircilerini bekliyor. Sahnelerini festivale açan Devlet Tiyatroları gibi, Ankara

Sanat Tiyatrosu, Yenimahalle Belediyesi Dört Mevsim Tiyatrosu, Çankaya Belediyesi Çağdaş Sanatlar Gösteri Merkezi ve Tiyatro Tempo da sanatçı konuklarını ağırlamaktaki cömertliğini izleyicisine yansıtıyor. Festivalde birçok amatör topluluğun yanı sıra, profesyonel tiyatro oyuncuları da bizleri büyüleyeceğe benziyor. Don Kişot oyunu ile Haldun Dormen (Tiyatro Kedi), Aşk Olsun oyunu ile Gülsen Tuncer, Levent Ülgen, Mert Fırat (Nazım Oyuncuları), yönetmenliğini ve oyunculuğunu üstlendiği Troyalı Kadınlar oyunu ile Ayla Algan (Tiyatro Araştırmaları Laboratuvarı), Alevli Günler oyunu ile Erkan

Can ve Cem Davran (İstanbul Halk Tiyatrosu), Sondan Sonra oyunu ile Emre Kınay ve Ahu Türkpençe (Tiyatro Duru) ve Annem Yokken Çok Güleriz ile Hakan Gerçek (Tiyatro Gerçek) Ankara izleyicisi için kaçırılmayacak performanslarıyla sahnede yerlerini alacaklar. Ankara sizler için, tiyatro ile dopdolu geçecek on güne hazırlanıyor. Yürüdüğünüz yolların sahnelerden geçeceği, kaldırım taşlarında yer kapma telaşının sokakları canlandıracağı, tüm sahnelerin aynı amaç için perdelerini açacağı bu festivalde başrol tüm tiyatroseverlerin. İyi Seyirler…

25 Kasım, Cuma Mutluluğun Peşinde (Derme Tiyatro - İstanbul), 11:00 - DT Akün Sahnesi Üsküdar’da Yanlışlıklar Komedisi (Giresun Belediye Şehir Tiyatrosu - Giresun), 20:00 - DT Akün Sahnesi Don Kişot (Tiyatro Kedi - İstanbul), 20:00 - DT Cüneyt Gökçer Sahnesi Savaş ve Kadın (Trabzon Şehir Tiyatrosu - Trabzon), 20:00 - Dört Mevsim Tiyatrosu Aşk Olsun (Nazım Oyuncuları - İstanbul), 20:00 - Şinasi Sahnesi Bir Fikr-i Firar Meseli: Macbeth (Yeraltı - Ankara), 20:00 - Tiyatro Tempo İki Öküz Parası (Arslanköy Kadınlar Tiyatro Topl. - Mersin), 20:00 - Yenimahalle Bel. Meydan Kült.Ve Tic.Merkezi

26 Kasım, Cumartesi Kayıp Eşya Bürosu (Tiyatro Bereze - İstanbul), 11:00 - Çağdaş Sanatlar Gösteri Merkezi Ödenmeyecek Ödemiyoruz (Mersin Gençlik Kültür Evi Tiyatro Grubu - Mersin), 14:00 - Dört Mevsim Tiyatrosu Elif Ana (Mamak Bel. Kent Tiyatrosu - Ankara), 15:00 - DT Muhsin Ertuğrul Sahnesi Troyalı Kadınlar (TAL-Tiyatro Araştırma Laboratuvarı - İstanbul), 20:00 - DT Akün Sahnesi Gülhane Parkı (Bahariye Sanat Merkezi - İstanbul), 20:00 - Ankara Sanat Tiyatrosu Don Kişot (Tiyatro Kedi - İstanbul), 20:00 - DT Cüneyt Gökçer Sahnesi Açık Denizde (Tiyatro Akademi Mezunlar Topl. - Ankara), 20:00 - Dört Mevsim Tiyatrosu Tutsak Kentin Öyküleri (Önder Babat Politik Tiyatro Topluluğu - İstanbul), 20:00 - DT Şinasi Sahnesi

27 Kasım, Pazar Kadınlar Meclisi (Boğaziçi Ün. Oyuncuları - İstanbul), 15:00 - DT Akün Sahnesi Fatsa’nın Bir Fikri Var (Yenikapı Tiyatrosu-TAKSAV Ortak Yapımı - İzmir), 20:00 - DT Akün Sahnesi Bugün Ne Yapsam? (Bartın Bölge Tiyatrosu - Bartın), 20:00 - Ankara Sanat Tiyatrosu Alevli Günler (İstanbul Halk Tiyatrosu - İstanbul), 18:00 - DT Cüneyt Gökçer Sahnesi Sondan Sonra (Tiyatro Duru - İstanbul), 18:00 - DT Şinasi Sahnesi

28 Kasım, Pazartesi Alevli Günler (İstanbul Halk Tiyatrosu - İstanbul), 20:00 - DT Cüneyt Gökçer Sahnesi Sondan Sonra (Tiyatro Duru - İstanbul), 20:00 - DT Şinasi Sahnesi Avalanche (Çığ) (Ulyanovsk Drama Theatre - Rusya), 20:00 - DT Akün Sahnesi Ay-Carmela (Ankara Tiyatro Fabrikası - Ankara), 20:00 - Ankara Sanat Tiyatrosu İki Kişilik Hırgür (Osmangazi Ün.-Adlandırılamayan Tiyatro - Eskişehir), 20:00 - Dört Mevsim Tiyatrosu

hüti BÜLTEN

KASIM 2011

13


bir oyunun anatomisi 2. Bölüm Hastane reji ve teknik ekip sorumlularıyla söyleşi

H

kübra bayramoğlu (reji) ceren karaca (sahne amiri)

ÜTİ’nin 2010-2011 döneminde sahnelediği Behiç Ak’ın, Hastane oyunuyla ilgili röportajımıza devam ediyoruz. Oyuna hazırlanma ve sahneleme süreçleriyle ilgili sorularımızı oyunun reji ekibinden Kübra Bayramoğlu, sahne amiri Ceren Karaca, ve tenik birim sorumluları Özge Orhan, Gönül Özkaradayı, Göksu Öztürk, Ozan Duman ve Mehmet Çakan’a yönelttik. Düşüncelerini bizlerle paylaştıkları için kendilerine teşekkür ederiz. Oyuncu seçimi nasıl yapıldı? Genel olarak göz önünde bulundurulan unsurlar nelerdi? Kübra Bayramoğlu: Hastane için oyuncu seçimi yaparken en önemli kıstaslardan biri elbette role uygunluktu. Aslına bakarsanız dönem içinde oyuncu seçimi ve teknik ekibin oluşması kendiliğinden şekilleniyor biraz da. Reji olarak oyun

14 KASIM 2011

hüti BÜLTEN

özge orhan (dekor) gönül özkaradayı (makyaj) göksu öztürk (kostüm) ozan duman (ses-efekt) mehmet çakan (ışık)

seçiminde, cast seçiminde bir inisiyatif almış oluyorsunuz ama bunlar yine topluluk tarafından kabul gören tercihler oluyor. Oyunu ve ekipteki görev dağılımını ne zaman açıkladınız? Yani ne zaman her şey netleşti HÜTİ üyeleri için? Kübra Bayramoğlu: Oyun okumaları sürekli devam ediyordu ama Ocak gibi karara varmıştık artık. Oyun belirlendikten sonra da cast hazırlanıyor ve HÜTİ’nin gelenekselleşen cast töreni ile. Bu gecenin hazırlığı da oyun çıkarma süreci kadar zor ama bir o kadar da eğlenceli bir süreçtir. İşte bu cast töreninde görevler açıklandı. Çalışmalarınızı nerede, ne sıklıkla yaptınız? Veya önce şunu sorayım: Hemen ertesi günü provalara mı başladınız yoksa ön-çalışmalarınız oldu mu?


Kübra Bayramoğlu: Çalışmalarımızı Tıp Fakültesi’nde aldık. Provalar aşamalı olarak ilerledi diyebiliriz. Dramaturji ve masa başı işlerini bitirdikten sonra, metine dayalı doğaçlamalar veya direkt olarak temalara dayalı çalışmalar yaparak ilerledik. Peki Oyun dönemi boyunca teknik ekibin işleyişi nasıldır? İş bölümü nasıl yapılır? Ceren Karaca: HÜTİ’ deki teknik çalışmaları ve işleyişi, perde açılmasına kadar yapılan çalışmalar ve perde açıldıktan sonraki çalışmalar olmak üzere iki şekilde değerlendirebiliriz. Kendi içerisinde dekor, kostüm, ışık, makyaj ve ses-efekt birimleri şeklinde ayrılan teknik ekibimiz, bahar döneminin başlamasının ve oyun dramaturjisi

üzerinde konuşulmasının ardından oyun öncesi çalışmalarına başlar. Bu çalışmalar teknik toplantılar adı altında, birim sorumluları ve sahne amiri eşliğinde, düzenli aralıklarla yapılır. Öne sürülen fikirler yaratıcılığı, pratikliği, oyuna uygunluğu ve yapılabilirliği açısından genel toplantılarda değerlendirilerek reji ekibine sunulur. Projelerin onaylanmasının ardından da çizimlere başlanır. Yapım aşaması, zaman alan ve meşakkatli bir süreçtir. Bu dönemde küçük şeylerle yeni ve farklı tasarımlar ortaya çıkarabilmek önemli olduğu kadar, bu tasarımların yapım aşamasının hızlı olması da büyük bir önem taşır. Bu, oyuncunun provalar esnasında hem işini kolaylaştıracak hem de role daha iyi konsantre olabilmesini ve oyun esnasında zorluk çekmemesini sağlayacaktır. İş bölümüne gelirsek, HÜTİ’de atölye çalışmalarında iş bölümü, her birimin kendi içinde organize olmasıyla sağlanır. Bu birimler kendi alanıyla ilgili işlere öncelik verse de birimlerin diğer birimlerden soyutlanmış bir teknik çalışma sürdürmeleri düşünülemez. Perde açıldıktan sonraki çalışmalara baktığımızda ise tamamen iyi bir şekilde organize olmuş hüti BÜLTEN

KASIM 2011

15


HÜTİ’de atölye çalışmalarında iş bölümü, her birimin kendi içinde organize olmasıyla sağlanır. Bu birimler kendi alanıyla ilgili işlere öncelik verse de birimlerin diğer birimlerden soyutlanmış bir teknik çalışma sürdürmeleri

düşünülemez.

yönlerden zorluk çeksek de teknik açıdan baktığımızda birçok faydasından söz edebiliriz. Tiyatro topluluğumuz profesyonel tabanlı olmadığından, teknik alandaki işleri de çoğunlukla profesyonel yardım almadan, imkanlarımız doğrultusunda kendi çaba ve iş gücümüzle halletmeye çalışıyoruz. Bu noktada kalabalık bir kadroya sahip olKalabalık bir ekip olmak yararlı mak hem yapım sürecini hızoldu mu? landırıyor hem de birçok farklı, yaratıcı fikir ve önerinin ortaya Ceren Karaca: Kalabalık bir ekiçıkmasını sağlıyor. Tüm üyelerin be sahip olduğumuz için bazı

teknik kadronun gerekliliğinden bahsedebiliriz. Oyun sırasında yaşanması olası aksaklıkların ortadan kalkması ya da en aza indirilmesi, ne yapacağını bilen, planlı, programlı ve uyumlu bir teknik kadroya bağlıdır. Bu süreçte de birim sorumlulularına ve sahne amirine büyük görev düşmektedir.

16 KASIM 2011

hüti BÜLTEN

fikri topluluk için çok önemli olduğundan, aslında bir bakıma tüm kadromuz teknik ekip oluşturuyor; hem oluşum sürecinde hem de yapım sürecinde birlikte çalışıyor. Bunun yanı sıra, topluluk olarak aktarım üzerine kurulu bir işleyişi benimsediğimiz için, kadromuzun kalabalık olması aktarımın devamlılığını sağlıyor ve ileriki yıllarda bu konuda problem yaşanmasını önlüyor. Oyunla ilgili ilk çalışmalar nasıl başladı? Gönül Özkaradayı: İlk önce oyunu okuduk, hep birlikte dramaturjisini yaptık, sonrasında tipler üzerine yoğunlaşarak dış görünüşlerin -oyuncuların dış görünüşlerinden yola çıkarak- nasıl olması gerektiğini ve bu tiplere nasıl bir makyaj, saç uygulaması gerektiğini tartıştık. Bu konuda kostüm birimiyle de görüşmeler yaptık rejiyle de. Sonrasında provalar esnasında küçük küçük denemelerle yola koyulduk. Göksu Öztürk: Oyunun ne anlatmak istediği ve bu anlatılanları bizim seyirciye ne derecede aktarabileceğimiz üzerine konuşuldu. Oyunun bizden ne beklediğini çözmeye başladığımız


zaman işe koyulmaya başladık... Teknik alanın her bir birimi olarak ilk etapta fikirler üretip bu düşünceleri ne kadar geliştirebileceğimiz ve iş bittiğinde neler ortaya koymuş olabileceğimiz hakkında bol bol konuştuk, toplantılar yaptık. Metindeki zamana, mekana bağlılığı nasıl sağladınız? Mehmet Çakan: Metindeki mekana bağlı kalındığını, oyunu izlediğinizde de fark edebilirsiniz. Mekan ilk perdede bakımsız bir hastane iken, 2. perdede daha çok modern hastane görüntüsü vardı; bu da metinde istenen bir şeydi. Zamana uyum için de ayrıca kostüm sorumlusu Göksu arkadaşımıza ve makyaj sorumlusu Gönül arkadaşımıza ağırlık verildi, oyunun geçtiği zamanın anlatımında makyaj ve kostümler kullanıldı. Bunlar oluşturulduktan sonra ses ve ışık olarak üzerine eklemelerde bulunduk bu ambiyansı daha da canlı kılabilmek için. Oyunda kullanılan dekor, kostüm veya diğer teknik unsurlardan kendi yaptıklarınız oldu mu? Özge Orhan: Oyunda kullandığımız ufak aksesuarlardan büyük dekorlara kadar pek çok şeyi, üzerinde emek harcayarak kendimiz yaptık. Sanal görüntü kaskı, kırmızı otomatik kapı, pano kaplamaları ve çerçeveleri, hasta yatağı, şifreli kartlar… Mehmet Çakan: Sonra ışık olarak kendi yapımımız gobolar vardı, sahnede yıldızları oluşturmak için. Aslında dışarıdan alındığında gobolar bir hayli pahalıyken, bir arkadaşımızın önerisiyle bunları oldukça basit bir yöntemle kendimiz hazırlamış olduk.

Ozan Duman: Bunlara ses-efekt konusunda da bir şeyler ekleyebilirim. Öncelikle konuya yönelik çeşitli profesyonel programlar bulup bunları kullanmayı öğrenmeye yöneldik. Daha sonra oyunumuza uygun bulduğumuz müzik ve efekt dosyalarını kesip montajladık. Bazı dosyaların bas, tiz, eko vb. niteliklerinde oyuna uygun hale getirmek amacıyla oynamalar yaptık. Bunlara ek olarak oyunda kendi yaptığımız ses kayıtlarını da kullandık. Göksu Öztürk: Hastane oyununda 17 oyuncu vardı. Aklımızda canlanan her kostümü dışarıda bulma şansımız her zaman olmuyordu. Böyle durumlarda, elimizden geldiğince kostümleri kendimiz üretmeye çalıştık. Örneğin, oyunda koyun sahibini canlandıran arkadaşımızın koyununu dekor ve kostüm biriminden arkadaşlar olarak toplanıp bir çalışma gününde kendimiz diktik, onun dışında klon rolündeki alan Ayça ve Aycan arkadaşlarımızın kostümlerini de -elleri dert görmesin- annem dikti. Özetle, kaynaklarımız dar olsa da teknik ekip olarak bir şekilde zorlukların üstesinden gelebildik diyebiliriz. Oyuncu-teknik ekip koordinasyonunu nasıl sağladınız? Özge Orhan: Çalışmalarımız provalarla eş zamanlı olarak devam eder. Bu sebeple bir aksesuar yapıldığında oyuncuya gösterilir ve aksesuarıyla ilgili bir sıkıntısı olup olmadığı kontrol edilir. Çünkü oyuncunun kullanacağı aksesuar, onun sahnede kendini ne kadar rahat hissettiğiyle çok yakından ilgilidir. Ozan Duman: Uyum konusunda çok zorlanmadık aslında. Grup bilincini bir noktaya kadar yakalayabilmiş bir ekibiz. Kendi adımıza konuşacak

hüti BÜLTEN

KASIM 2011

17


Işık odasındaki gerilim, oyun sırasında hat safhaya çıkıyordu, çünkü

bulunduğumuz konumda hataya ya da doğaçlama yapılan çalışmalara pek yer yoktu. Bir silahın geç patlaması ya da bir ışığın erken açılması çok şeye

olursak, Mehmet’le birlikte bu uyumu yakalamamız, özellikle oyun esnasında çok önemliydi. Işık odasındaki gerilim, oyun sırasında hat safhaya çıkıyordu, çünkü bulunduğumuz konumda hataya ya da doğaçlama yapılan çalışmalara pek yer yoktu. Bir silahın geç patlaması ya da bir ışığın erken açılması çok şeye mal olabilir. Mehmet Çakan: Ozan’ın da dediği gibi, bizim birimlerimiz, daha çok oyuncular sahnedeyken uyum gerektiriyordu ve ses-ışık bu uyumu aynı anda sağlamalıydı. Ayrıca oyuncularla kontağımızın güçlü olması gerekiyordu. Galiba bunu başardık. Hatasız diyalog kurduğumuza inanıyoruz. Kullanılan kostümleri kişiliklere nasıl oturttunuz? Göksu Öztürk: Her oyuncunun yaratmış olduğu bir karakter veya tip var. Oyunu okuduktan sonra oyundaki kişiler hakkında aklımızda canlanan kostümler elbette oluyor. Fakat ilk etapta gidip o ilk izlenimle kafamızda oluşan kostümleri tamamlamaya çalışmak yerine, oyunun başlangıç çalışmalarını gözlemleyip rolü alan oyuncunun o karakteri kendi üzerine nasıl biçtiğine bakıyoruz.

18 KASIM 2011

hüti BÜLTEN

mal olabilir.

Oyuncunun yarattığı karaktere göre, kostümler bizim kafamızda da netleşmeye başlıyor. Bu karakter hangi rengi sever, nasıl bir toplumsal yapıdan gelmiştir, geçmişi ne, vb. gibi karakterin fizyolojik, sosyolojik ve psikolojik yapısını anlamamızı sağlayacak soruların cevaplarına odaklanıyoruz. Bu soruların cevaplarını edindikten sonra da kostümlerle kişiliklerin birbirlerine yakışmama ihtimali kalmıyor tabii... Oyunun atmosferini yansıtırken ışığın rolü ne oldu? Mehmet Çakan: Aslında oyunu tamamlayan öğelerdir ışık ve ses. Onun için ışıklar oyuna güzellik katan kaynağımızdı ve güzel kullanılması gerekiyordu. Bunun için sırasıyla dekor, kostüm ve makyajın bitmesini bekledik ve dekorlu-kostümlü provalar başladığında ışığın büyüsünü gerçekleştirdik. Özellikle ilk perdenin ve ikinci perdenin ışık parlaklıkları farklı olmalıydı, ilk perdede sönük bir ışık varken, 2. perdede daha canlı bir ışık kullanımı yaptık. İlk perdenin sonunda ise, oyuncular son repliklerini atarken, yıldızlar görünmeliydi. Bunun için de “gobo”larla yarattığımız yıldızları seyircinin sağ ve solunda kalan duvarlara yansıttık. Diğer özenle çalıştığımız yer de klonlanma sahnesi oldu. Burada, klonlama 2.


perde ile başladığı için aynı dekor sabit kalmalıydı. Bunun için ışık sahne önünden verilerek değil sahne arkasından verilerek, bütün dekorların izleyiciye görünmemesi sağlanırken, kırmızı kapının arkasından verilen güçlü ışıkla bir gölge oyunu yaratıldı. Böylece etki daha da arttırıldı. Oyunun müziklerini seçerken kriterleriniz nelerdi? Ses efektlerine başvurdunuz mu? Ozan Duman: Oyunda anlatmak istediklerimize uygun müziklerden oluşan bir havuz oluşturup rejiyle birlikte bu havuz üzerinden seçim yaptık. Açık konuşmak gerekirse, işin zor kısmı seçim yapmaktı; bu bir kumar gibiydi. Çünkü seçtiğiniz sesler herkesçe bilinen yapıtlar olmamalıydı; bu, seyircilerde farklı çağrışımlara yol açıp onları oyundan koparabilirdi. Bu konuda montajlarımızla da birlikte iyi bir denge yakaladığımıza inanıyorum. Ayrıca, oyunumuzda ses efektleri kullanmayı, sahnede yapay sesler kullanmaktan daha sağlıklı bulduğumuzdan efektlere de yer verdik. Uygulanan makyajlar oyuncuları nasıl etkiledi? Gönül Özkaradayı: Öncelikle oyuncuların hepsi tip olmak yolunda birçok çalışma yaptılar ve biz de dış görünüş açısından onlara yardımcı olduk. Oyunda yaşlı bir kadın yaptık, kadının yüzünde çizgiler, çukurluklar oluşturduk, saçlarını beyazlattık. Ayrıca hasta görünümü verdik ve karakterin öğretmen çizgisinden ödün vermemeye çalıştık. Yine oyunun makyaj açısından en can alıcı noktası yaşlı ve genç başhekimlerdi. Rejiyle yaptığımız uzun tartışmalar sonucunda başhekimler arasındaki benzerliği ve uyumu abartmadan vermeye karar verdik. Ara oyun için ikizlerimize biraz sıra dışı görünüm verdik. Örneğin dudak-

larını griye boyadık, saçları yüzlerini markelemesin diye geriye aldık. Fakat klon oldukları için o doğallığı da kaybetmemeye çalıştık. Sessiz hemşireye biraz ürkütücü görünüm vermeye çalıştık, gözlerinin altını çukurlaştırdık. Genel olarak diğer oyunculara da karakterlerine uygun sahne makyajı uygulaması yaptık. İlk perdeyle ikinci perde arasındaki ayrım nasıl yapıldı? Özge Orhan: İlk perdede, sıradan, bakımsız, günümüze ait bir hastane ortamı yaratmaya çalıştık. Hastane koridorunu iyi yansıtabilmek için panolarımızı iki farklı renk duvar kağıdıyla kapladık. Eski ve bakımsız olduğunu belirtmek için de bunları kirlettik. En ufak aksesuardan en büyük dekora kadar eskiliği ve bakımsızlığı yakalamaya çalıştık. 2. perdede, modern çağın bakımlı hastanesini oluşturmak için de metalik grinin hakim olduğu duvar kağıtlarından yararlandık. Şık ve ilginç geometrik yapıları olan masa ve sandalyeler kullandık. Kırmızı, gri ve beyaz olmak üzere, üç rengin hakim olması ortamın düzenli görünümüne epey katkı sağladı.

Oyunun ilk kez oynanacağı prömiyer akşamına gelelim şimdi. Aylarca her türlü sorunu, aksaklığı veya güzelliğiyle uğraştığınız oyun ilk kez sahneleniyor ve artık siz seyirci koltuğundasınız. Bir müdahale, düzeltme şansınız yok. Işıkların söndüğü andan, selamlamaya kadarki zamanı anlatır mısınız? Neler hissettiniz? Kübra Bayramoğlu: (gülüşmeler) Çok sevdiğim bir kelime vardır “korkunçgüzel” diye, kelime aralarında bile boşluk olmadan, ikisi birmiş gibi hissettiren… Aynen öyle bir duygu oluyor oyun bitene kadar ve söylemek gerekirse hiç de dediğin gibi koltukta falan oturulmuyor. Yani ben hiç bir oyunda oturduğumu hatırlamıyorum en azından.

hüti BÜLTEN

KASIM 2011

19


Zaten ister istemez üstünüzde bir gerginlik oluyor. Eric Moris’in bu durumla ilgili çalışmalarından birinde vücudunuzla konuşup gerginliğin şu an nerde olduğundan bahsedersiniz. “Merhaba gerginlik. Şu an midemdesin, seni hissediyorum. Işıklar söndü; evet şimdi boğazıma doğru çıktın. Hayır, git artık, yutkunamıyorum; perde açıldı…” Yani perde kapanana kadar devam eden bir süreç bu… Ondan sonra birbirinizle konuşup tebrik etme faslı geliyor. İşte bütün bunlar HÜTİ’ye, tiyatroya daha çok bağlanma nedeni oluyor bir bakıma… Peki sahnede oyun sergilenirken kuliste, ışık odasında işler nasıl yürür? Orada bulunmak size neler hissettirdi? Gönül Özkaradayı: Makyaj açısından kulis bambaşka bir dünya. Çünkü makyaj oyunculara sahneye çıkmadan hemen önce uygulanan bir şey… O andaki oyun telaşı, heyecanı ve her şeyi zamanında yetiştirme çabası gerçekten çok stresli, bir o kadar da keyifli… Oyun öncesi, o kadar telaşlı geçti ki benim açımdan… En sona kendi makyajımı bıraktığım için çoğu zaman kulisteki diğer arkadaşlarımın “sahnen yaklaşıyor, makyajını yap’’ diye beni uyardıkları bile olmuştu. Ama benim açımdan makyaj biriminin avantajı, sahneden önce meşgul ettiği için heyecanlanmayı unutturmasıdır sanırım. Sonrasında, zamanın çoğu makyaj tazelemekle ve oyunculara yardımcı olmakla geçti. Kulis heyecanı gerçekten çok başka bir şey... Tabii aksilikler minimumda olduğu sürece. Göksu Öztürk: İşte bu yüzden oyun oynanırken kuliste işler çok sessiz yürür. Kulağımız hep sahnededir, bir yandan da içimizden, herhangi bir

20 KASIM 2011

hüti BÜLTEN

aksilik çıkmasın diye dua eder dururuz. Sahne giriş çıkışlarında yardımcı olunması gereken dekor değişimlerine koşturulur, o saatlerde hepimizin aklından geçen tek şey alnımızın akıyla oyunu bitirmektir. Orada bulunmakla ilgiliyse Kübra’nın dediğine benzer bir şey söyleyebilirim; bu size tedirgin bir mutluluk hissettirir, çok absürd, farkındayım… Tedirginliğin sebebi, ‘Sahnede ne olacağını asla bilemezsiniz’… Mutluluğun sebebiyse anlatılamaz; düşünsenize uğraşıp, emek verip ortaya çıkması için nice fedakarlıklar yaptığınız oyun az sonra sahnelenecektir. Deli gibi heyecanlısınızdır, oradaki tüm heyecanı ekip arkadaşlarınızla paylaşmak apayrı bir zevk zaten… Sonra, oyuncu arkadaşlarınıza başarılar dilersiniz. Son 5 dakika anonsunun ardından ışıklar söner, salona sessizlik çöker ve perde açılır... Mehmet Çakan: O sessizliği bir de şöyle düşünün: 2 m karelik odadasınız, perde açılıyor, yanınızdaki adam müziği başlatıyor, siz müziği dinliyor ve o anda ışığı açıyorsunuz. Oyuncular ve teknik ekip birbirine şans dilerken biz sadece Ozanla göz işaretiyle “haydi abi başlayalım” deyip oyuna giriyoruz. Tabii, bizim de heyecanlarımız ve gerildiğimiz noktalar oluyor. Elinizin altındaki düğmeler insanı bazen muazzam derecede heyecanlandırırken oyunun gidişatına göre de aniden gerebiliyor. Ancak şunu söyleyebilirim ki, tüm bu gerilime ve heyecana rağmen asla bağlantıyı koparmadık; her şeyden haberimiz olması için kulis telefonları ile sürekli iletişim halindeydik. Ozan Duman: Evet, Mehmet’e büyük ölçüde katılıyorum. Sahneden biraz uzakta oluşumuz, bizdeki ekip bilincinin önemini gösterdi bana göre. Örneğin, oyunun son bölümünde sahnede oyuncularla uyumlu çalışmamız gereken bir 3 saniye vardı. Hiçbir oyunumuzda oyuncuların konumlanmaları, benim silahı patlatmam veya Mehmet’in ışığı açması konusunda bir senkron kayması yaşamadık. Bu, benim adıma mutluluk verici bir şey, çünkü ekip bilincine hatta biraz da o telepatik olguya ulaştığımızı düşünüyorum. Ayrıca ne kadar soğukkanlı olmaya çalışırsak çalışalım, ışık odasının kendine has hoş bir gerilimi vardı. (gülüşmeler) Özge Orhan: Sahne arkasının ise kendine has bir heyecanı vardır. Ben bu heyecanı yaşamayı çok


Sahne arkasının kendine has bir

heyecanı vardır. Ben bu heyecanı yaşamayı çok seviyorum. Çünkü izleyiciye sunduğumuz oyunun tüm unsurları büyük emekler

sonucu var edilmiştir. Heyecan, seyirciden tepki gelmeye başladığında yerini mutluluğa bırakır. Kuliste sessiz bir şekilde sevinmenin,

seviyorum. Çünkü izleyiciye sunduğumuz oyunun tüm unsurları büyük emekler sonucu var edilmiştir. Heyecan, seyirciden tepki gelmeye başladığında yerini mutluluğa bırakır. Kuliste sessiz bir şekilde sevinmenin, kucaklaşmanın tadı apayrıdır. Oyun öncesinde, sırasında, perde arasında, dekor değişiminde herkesin ne yapacağı önceden belirlenir. Bu organizasyon kuliste bir kargaşa olmasını engeller.

kucaklaşmanın tadı apayrıdır.

turneye gittik. Ankara’da yine ODTÜ’nün etkinliğinde yer aldık. Hastane aslında geniş bir kitleye hitap eden bir metne sahipti ve seyirci profili açısından üniversiteler arasında bile farklılık gösterebiliyordu. Tabii her oyun için geçerli bir şey bu. Gelen tepkiler iyi ve temiz bir oyun olduğu yönündeydi.

Son olarak, “şu şu imkanlarımız olsaydı, daha iyisini yapardık,” dediğiniz bir nokta var mı? Kübra Bayramoğlu: Saymakla bitmez ki bunlar… Zaten bardağın o boş taraflarını doldurmakla o kadar uğraşıyoruz ki… Ama bence önemli olan, artık daha çözüme odaklı fikirlerin dile getirilmesi ve tabi ki uygulanması... HÜTİ’nin yıllardır söylenegelen en önemli sorunu, kendine ait bir sahnesinin olmamasıdır. Evet belki doğrudur, bir sahnemiz olsaydı çok şeyi gerçekleştirebilirdik. Ama bu noktada (biraz kişisel bir görüş olsa da) mesela ağır dekorlar yerine aksesuarlardan oluşan bir teknik, bir sahneye sahip olmaya ihtiyaç duymayan bir tiyatro anlayışı benimsenip geliştirilebilirdi diye düşünüyorum. Elbette bunların artıları ve eksileri olacaktır. Fakat, ne yaparsak yapalım en iyisini yapma amacında olduğumuzdan biraz daha “uygulamaya yönelik” fikirlerin daha iyi sonuçları olur diye düşünüyorum. (röportaj: Cansu Aksoy, Mahir Ulaş Yeşil)

Hastane’yi kaç kere, nerelerde sahnelediniz? Oyuna ilgi nasıldı? Konuk olduğunuz üniversitelerde, festivallerde aldığınız tepkiler nasıldı? Kübra Bayramoğlu: Hastane oyununun prömiyeri 2 Mayıs’ta Ankara Sanat Tiyatrosu’nda (AST) gerçekleşti. Sonra yine AST’ta 4 ve 17 Mayıs tarihlerinde iki kez daha oynadık. ZİFTT’in festivalinde yer aldık, Ege Üniversitesinin festivali için hüti BÜLTEN

KASIM 2011

21


Ulus’ta bir define adası: DT Ahmet Refik Sevengil Tiyatro Kütüphanesi mehmet çakan

B

ugünlerde hazine arayışına düştüğünüz oluyor mu hiç? Benim oldu ve güzel bir define haritası buldum. Elimize kazma kürek yerine fotoğraf makinesini ve not defterini alıp çıktık yola. İşte definenin saklı olduğu yerdeyiz: Ulus’ta, Küçük Tiyatro binasında... Kapıdan giriyoruz, 1930-40 yıllarından kalma, kapısı elle açılıp-kapanan bir asansör karşılıyor bizi. Bir anda Beyoğlu’nu Beyoğlu yapan eski Rum binalarındaki o gizemli havanın içinde buluyoruz kendimizi. Asansörden

22 KASIM 2011

hüti BÜLTEN

indikten sonra kapının yanında altın yaldızlı, bir tiyatroseverin iştahını kabartan tabelayı görüyoruz: İşte ordayız, Türkiye’de bir ilk olan Refik Ahmet Sevengil Tiyatro Kütüphanesi’nde.. Burası daha geçtiğimiz Haziran ayında kurulmuş, genç olmasına rağmen materyal açısından hiç de azımsanmayacak zenginlikte bir kütüphane. Kütüphane, yazılı ve görsel kaynaklar olmak üzere iki kısımdan oluşuyor. Onu diğer kütüphanelerden ayıran, en çok ilgi çeken yönü ise görsel kaynaklara sahip olması… Devlet tiyatrolarının çıkardığı oyunlar dijital ortamda buraya gelen ziyaretçileri bekliyor. Kütüphane sorumlusu Mehmet Ali Bozyiğit’in verdiği bilgiye göre görsel kısımda bulunan oyun sayısı tam olarak 2546. Bu sayıyı duyduğumuzda mutluluktan uçuyoruz. Çün-


o odaya ayak bastığınızda, tam tersine heyecan ve sevinç kaplıyor içinizi. Raflara baktığınızda Osmanlıca tiyatro oyunlarını, yabancı dilde yazılmış kuramsal kiŞu eseri alalım, şu eseri tapları bulabiliyorsunuz. Sadece bu kadar almayalım diye bir düda değil, Devlet Tiyatroları’nın kurulduğu günden bu yana edinilmiş kitaplar da bu şüncemiz hiç olmadı. Tikütüphanede. Mehmet Bey bunun için yatro ile alakalı ne varsa şöyle diyor: “Şu eseri alalım, şu eseri alkütüphanemizde bulunmayalım diye bir düşüncemiz hiç olmadı. Tiyatro ile alakalı ne varsa kütüphanemizdurmaya çalıştık ve bunu de bulundurmaya çalıştık ve bunu başarbaşardık. Hala tiyatro ile dık. Hala tiyatro ile ilgili çıkan bütün her ilgili çıkan bütün her şeyi şeyi takip ediyoruz.” Bizler de bunu oraya gittiğimizde gözlerimizle gördük. Raflar takip ediyoruz. dopdolu. Boydan boya bir bölüm, sadece Devlet Tiyatroları’nın oynadığı oyunların metinlerine ayrılmış. Bu basılı kaynaklakü tiyatroyu seven insanlar için eşsiz bir rın toplamı ise yedi bin ile sekiz bin arahazine. İstediğiniz zaman gelip daha önce sında. oynanmış DT oyunlarını burada izleyebiliBuradaki kitaplar veya görsel materyaller, yorsunuz. Sadece izlemekle kalmayıp, oyuziyaretçiler için kullanıma açık fakat ödünç nun broşürlerine, afişlerine, fotoğraflarına, verilmiyor. Eğer araştırma yapacaksanız, oyun hakkında çıkan haberlere, oyuncu ve oyun izleyecekseniz kütüphanenin imkanteknik kadroların yazılı olduğu belgelere de larından hafta içi her gün, mesai saatleri ulaşabiliyorsunuz. dahilinde dilediğiniz kadar yararlanabiliİkinci kısım ise yazılı-basılı metinler. As- yorsunuz. Giriş için de herhangi bir üyelik lında burası bazılarına sıkıcı gelebilir ama veya ücret talep edilmiyor.

hüti BÜLTEN

KASIM 2011

23


Şimdiye kadar kütüphanede bulunan kaynakları, dokümanlardan söz ettim sizlere ama Refik Ahmet Sevengil Tiyatro Kütüphanesi’nin tanıtılması gereken başka özellikleri de var. İçerisi öyle dekore edilmiş ki, kütüphaneye girdiğinizde dış dünya ile bütün bağlantılarınızı koparabileceğiniz bir atmosfere adım atıyorsunuz. Koyu ve tekdüze renklerin hakim olduğu diğer kütüphanelere hiç benzemiyor. Oldukça aydınlık olmasının yanında, aylık dergilerin konulduğu rafların dizaynı, duvarlarda asılı duran kitap sayfaları şeklinde tablolar, fotoğraflar, saksılar dikkati dağıtmadan, insana etrafındaki canlı yaşama kendini bırakma

24 KASIM 2011

hüti BÜLTEN

fırsatı veriyor. Bir diğer dikkati çeken yanı da içerisinde güler yüzlü personeliyle, hoş bir kafeteryası olması. Tiyatro kitaplarına dalmış araştırma yaparken veya büyük ekranlı bilgisayarlar karşısında, ardı ardına oyunlar izlerken yorulduysanız, hemen bir çay molası verebilirsiniz. Bu molalarda şöyle pencereden bir baktığınızdaysa karşınızda Ankara manzarasını bulacaksınız… İşte Ulus, işte Gençlik Parkı… Kafamdaki kütüphane anlayışının yıkıldığını söylediğimde Mehmet Beyden “Kütüphanelerden insanlar korkarlar hep, burayı öyle korkutucu ve boğucu bir yere çevirmekten özellikle kaçındık,” cevabını alıyorum. Gerçekten de


bu düşüncelerini hayata geçirdiklerini gördük. Artık ayrılma zamanı... İnsan böyle şirin ve güzel bir yerden ayrılırken hüzünleniyor ama kütüphane görevlilerinden, bizi her zaman beklediklerini duyduğumuzda mutlu oluyoruz. Bizi yolcu ederken görevli şunu ekliyor: “Bir kamu kuruluşuyuz, ama buraya ulaşmak diğer birimlere ziyarette bulunmaktan daha kolay. Bunu unutmayın.” Kapıdan çıkarken el sallayıp yardımlarını esirgemeyen kütüphane görevlilerine teşekkür ederek bizi yukarı taşıyan o emektar, nostaljik asansöre tekrar biniyoruz. Bu yazımızda sizleri Refik Ahmet Sevengil tiyatro ihtisas kütüphanesiyle tanıştırmaya çalıştık. Umarız, artık Ulus DT binasındaki randevunuzu unutmazsınız… hüti BÜLTEN

KASIM 2011

25


bir kara masal: Yastık Adam

B

ir oyunu kaç kere izlersiniz? Bir veya beğendiyseniz ya da bir arkadaşınızı götürüyorsanız iki… Ancak ben size bu sayıları çoktan aştığım, defalarca izlediğim bir oyunun masalını anlatacağım: Yastık Adam… Belki bu masal sağdan soldan kulağınıza çalınmıştır belki de onu hiç duymamışsınızdır. Ancak size şunu garanti ederim ki; oyunu izledikten sonra herkese duyurmaya çalışacaksınız. Neyse gelelim masalımıza… Bu masal her masalda olduğu gibi “Bir varmış, bir yokmuş…” diye başlıyor ama bu

26 KASIM 2011

hüti BÜLTEN

erencan kamışlı sefer küçük domuzcuklardan bahsetmek yerine, bizi karanlık bir rüyaya sürüklüyor. Her ne kadar oyunun türü kara mizah olarak anılsa da, daha çok “kara” kısmı oyunda ağır basıyor; ama metnin profesyonelliği sayesinde bu karalıkta asla boğulmuyorsunuz. Bu boğulmayı engelleyen en büyük etkenlerden biri de; yazarın oyun boyunca merak öğesini canlı tutması. Bu merak öğesi seyirciyi sarıp sarmalıyor. Seyirci gerek merak duygusuyla gerekse oyunun gerçekle kurgunun iç içe geçtiği dünyasının etkileyiciliğiyle oyuna daha çok


bağlanıyor. Metnin gerçekten dâhi bir kalemden çıktığı hemen belli oluyor. Kimsenin akıl edemeyeceği, çözümü olmayan bilmecelerle dolu hikayeler, Oscar heykelcikli yazar Martin McDonagh’ın kaleminden çıkıp adeta benliğinizi ele geçiriyor. Yani yazar oyunun her yerinde, kulağınıza aylarca zihninizden silinmeyecek masalları büyük bir zevkle fısıldıyor. Yazar neredeyse her dönemin sorunu olan polis devletini ve yazarların üstündeki baskıları da oldukça net bir şekilde metinde işliyor. Ayrıca oyun hazırlanırken yapılan sağlam dramaturji çalışması oyunda ken-

dini net bir şekilde belli ediyor. Söylenmeden geçilmeyecek bir şey daha var; yapılan reji uygulamaları her ne kadar oyunu gerçekçilikten çıkarıyor gibi dursa da mükemmel derecede yedirilmiş ve oyunda hiç göze batmıyor, aksine etkiyi artırıyor. Sizi aylarca etkisinde bırakacak bu fısıltılar, gerçek profesyonellerin, yani Devlet Tiyatroları’nın en güzide sanatçılarının dudaklarından sizin kulaklarınıza erişiyor. Metniyle insanı büyüleyen oyun, oyuncuların rollerine yaklaşımı ve bu rolleri canlandırışıyla sizi bir kez daha kendine hayran bırakıyor. Öyle ki; oyun karakterlerinden herhangi biriyle bağ kurup hemen sonrasında ondan nefret edebiliyorsunuz. Anlatmaya çalıştığım bu mükemmel oyunculuk, Baykal Saran Tiyatro Ödülü’nün oyunda “iyi polis” Ariel’i canlandıran Tolga Tekin’e verilmesiyle tescillenmiş oldu.

duyguları sizinle paylaşmak istiyorum: Her seferinde salona girerken, perdesiz sahnede Katurian’ı (Murat Çidamlı) mükemmel bir makyajla role girmiş oturuşuyla görmek içimi ürpertiyor. Seyircilerin yerini bir an önce almasını ve oyunun başlamasını gerçekten büyük bir hevesle bekliyorum. Işıklar kapanıp o ilk sahne başlıyor. Mükemmel ışık ve ses oyunuyla başka iki oyuncu daha sahneye adımını atıyor; siz henüz o sahnenin şoku içindeyken zaten oyun sizi ele geçiriyor ve o andan itibaren zamanın nasıl geçtiğini anlamıyorsunuz.

Kısacası tadı damağınızdan bir ömür boyu silinmeyecek metniyle, kendisine hayran bırakan oyunculuklarla, görsel ve işitsel bir şölene dönüşen ses-ışık oyunlarıyla, gerçek anlamda bir sanat eseri Ankara Devlet Tiyatrosu’nda sizi bekliyor. Tiyatroyu biraz olsun seviyor ve takip ediyorsanız, Şimdi ise biraz bencillik ya- lütfen bu oyunu izlemeden ölpıp oyunun bende uyandırdığı meyin. hüti BÜLTEN

KASIM 2011

27


TİYATRO BULMACA

SOLDAN SAĞA 1.Antik Yunanda bir oyun türü. 4.Bir Delinin Hatıra Defteri’nde oynayan ünlü oyuncu. 6.Bir oyunun hazırlık evresinde yapılan performans. 9.Meyerhold tarafıdan geliştirilen, duyguları harekete geçirmek için fiziksel aksiyon kullanılan oyunculuk yöntemi. 11.Çehov’un Martı adlı oyununun kadın karakterlerinden biri. 14.Sahne üzerinde net, dağılmamış görüntü oluşturmaya yarayan bir nevi ışık filtresi. 16.Eski yunancada acı. 17.Ankara DT tarafından müzikal olarak sergilenen Fosforlu Cevriye romanının yazarı. 19.Macbeth’in öldürüp yerine geçtiği kral. 20.Sahnede fiziksel hareket. 22.Othello oyununda antagonist. 25.Altıgen şeklinde oyuk vidalar, ve bu vidaları açmaya yarayan anahtar. 27.Ahşap dekor unsurlarına vida takmak ve sökmekte kullanılan elektrikli alet. 29.Shakespeare’in bir oyunu. 31.Sahnede yapılan el, kol ve vücut hareketlerine verilen ad. 32.Bir eserin olay örgüsünde gerilimin ulaştığı en uç nokta. 33.Genellikle bir anlatıcı tarafından söylenen ve dramatik aksiyondan önce gelen söz. Yunan trajedisinde koronun ilk girişinden önce kullanılırdı. 34.En ünlü temsilcileri Beckett, Adamov ve Ionesco olan; iletişimsizliği, yabancılaşmayı ve uyumsuzluğu öne çıkaran tiyatro anlayışı. 37.Yunan trajedilerinde, karakterin yazgısının olumsuz yöne dönmesi. 38.Sahne sanatlarında sanatçının sahne giysisine verilen ad. 40.Sahneyi eserin konusuna, geçtiği zamana ve yere göre hazırlamada kullanılan eşyaların tümü. 44.Samuel Beckett’in ünlü oyunu. 45.Faust’un yazarı Alman edebiyatçı ve düşünür. 46.Bertolt Brecht tarafından temelleri atılan,

seyircilerin oyunun heyecanına ve illüzyonuna kapılması yerine sahnede olanlar hakkında eleştirel düşünmelerini sağlamayı amaçlayan tiyatro akımı. 51.Tanzimat edebiyatını başlatan, Türkiye’deki ilk özel gazeteyi çıkaran şair, gazeteci ve tiyatro yazarı. Ankara DT’nın bir sahnesi de adını taşımaktadır. 52.Ankara’da, oyun hazırlıkları sırasında ihtiyaç duyulan teknik malzemelerin en kolay ve en ucuza bulunabileceği semt. 53.Gerçekçilik 55.Karakter özelliklerine sahip olmayan, bilinen kalıplardaki insanları gösteren oyun kişisi. 56.Olay örgüsünün gelişimiyle yükselen ve çözüm gerektiren bunalım. 61.Oyuncunun, seyirci karşısında, ayak tabanları tamamen yerde ve paralel, ağırlık merkezi ayakların ortasında vücudu ve başı dik bir şekilde aldığı form. 62.Ankara DT’nın sahnelediği, Yastık Adam adlı oyunun yazarı. 64.Makyaj sırasında oyuncuyu yaşlandırma amacıyla saçına dökülen toz. 65. Provalar ve eğitim çalışmaları sırasında Spot ve Par ışıklarının monte edildiği demir çubuklara verilen ad. 67.Romalı ünlü komedya yazarı. 69.Molière’in bir oyunu. 70.Poetika’nın yazarı, yunanlı filozof. 71.Epik tiyatroda karakterin tavrını, eğilimlerini ve jestlerini toplumsal ve sınıfsal konumunu gözeterek yansıtma kuramı. 72.Genellikle fiziksel öğelerin abartıldığı kaba güldürü. YUKARDAN AŞAĞIYA 2.Çehov’un bir oyunu. 3.Bir oyunun ışığın kapanmasıyla veya oyuncu giriş çıkışlarıyla ayırdedilebilen aynı perde içindeki başlıca alt bölümleri. 5.Stanislavski sistemine göre seyircinin


doğrudan görmediği ancak oyuncunun canlandırdığı karakteri doğru yansıtabilmesi için sahip olması gereken ruhsal durum. 7.Oyuncuların seslerini etkili bir şekilde kullanabilmek için kullandıkları, göğüs boşluğula karın boşluğunu ayıran bölge. 8.Bir oyuncunun sahnede yaptığı uzun konuşma, tirat. 10.Çaykovski’nin bestelediği dört perdelik ünlü bale eseri. 12.Tiyatro salonlarında, oyundan önce dinletilen uyarı veya bilgilendirme mahiyetindeki konuşma. 13.Eğitim çalışmalarından, provalardan veya oyunlardan önce yapılması gereken, rahat hareket etmeyi ve konuşmayı sağlayacak çalışmalar bütünü. 15.Radyolarda 20-30 dakikalık bölümler halinde yayınlanan radyo tiyatrolarına verilen ad. 18.Daha çok kukla oyunlarıyla tanınan, Bir Beckett Oynamak adlı kukla oyununu da sahneleyen, özel bir tiyatro. 19.HÜTİ’nin iki kez sergilediği, Barut Fıçısı adlı oyunun yazar1. 21.Sahne düzenine, müziğe ve figürlere dayalı bir sahne sanatı. 23.Trajedyada ana karakterin yaptığı ve kötü bir sona uğramasına yolaçan kritik hata. 24.İlk çağlardaki uygarlıklarla, özellikle eski Yunan ve Roma uygarlıklarıyla ilgili olan. 26. Üç Kuruşluk Opera, Ka as Tebeşir Dairesi gibi oyunların yazmış Alman Tiyatro yönetmeni, yazarı ve kuramcısı. 28.Shakespeare’in bir oyunu. 30.Ankara DT Sahnelerinden biri. 36.Bir tiyatro eserinin ana bölümlerinden her biri. 39.Bir oyunun dekorundan makyajına tüm teknik hazırlığından, performans öncesi salondaki hazırlıktan, oyuncuların giriş çıkışı, kulisin

düzeninden sorumlu kişi. 41.David Gieselmann’ın yazdığı, HÜTİ’nin 2009 yılında sahnelediği tek perdelik oyun. 42.Bir tiyatro eserinin herhangi bir yorum veya uygulama içermeden, yazarın yazmış olduğu hali. 43.Gerçeküstücülük. 44.Ankara DT için Fosforlu Cevriye’yi oyunlaştırıp yöneten, birçok ödül almış ünlü kadın tiyatro oyuncusu, yazarı ve yönetmeni. 48. İlyada ve Odessa’nın örneklerini oluşturduğu, şiirsel bir dille yazılmş eski bir edebiyat türü. 49.Işık iskelesinin ayaklarına verilen ad. 50.Thebai trajedilerinden hem Oedipus’ta, hem Antigone’de yer alan karakter. 54.Çehov’un bir oyunu. 57.Tiyatroda seyirci bir durumun, repliğin anlamını bilir ve anlarken, sahnedekikarakterin bunun farkında olmaması. 58.Sahnede duvar gibi kapalı mekan dekorları oluşturmak için birbirine sabitlenerek kullanılan, duvar kağıdı kaplanabilen ahşap malzeme. 59.HÜTİ üyeleri tarafından yazılan ve 2008 yılında sahnelenen oyun. 60.Shakespeare’in Machbeth oyunundan bir karakter. 63.Sahneye çıkacak oyuncunun görünüşünde değişiklik yapmaya veya sahne ışığının ve mesafenin zayıflattığı görünüş özelliklerini öne çıkarmaya yönelik uygulama. 64.Genel aydınlatmada kullanılan, filtre takılabilen bir ışık çeşidi. 66.Hiç konşmadan abartılı mimiklere, jestlere ve hareketlere dayalı oyun türü. 68.Ankara’nın en köklü tiyatrolarından biri, HÜTİ’nin de son yıllarda oyunlarını sergilediği tiyatronun kısa yazılışı.

Fotoğraflardaki oyuncuların yaptıkları hataları bulunuz.

2

1 3

4 M Ü T R S E L E T O T S İ R A O O M S P

A N C E Ş E K A R I L A R I İ R R S İ R

R A R K A D İ N A A İ Y İ A R T T A H O

K N K O U G T E Ö M G D S B Ü A A G İ V

E U T İ R R N O A N N E E R Ç Y Y O R A

L Y İ B T O U K P I E G L A B İ İ D L R

E K R S G E Y Ş Ş S V A K B İ T T O İ T

M İ A İ E A O I L I E R O A R D L T E İ

E T T İ J S K P N U S T F R L R U Y Ğ K

T N İ Ğ E L L E B U K Ş O C İ Ü S U E Ü

A A D İ K S İ Y O N İ O S T K S K B R L

T E K N İ K E K İ P F Ü P S K B O E D A

S H A K E S P E A R E L Ş E U A Y K O S

R A V U D Ü C N Ü D R Ö D J R M O L Ğ Y

Y A B A N C I L A Ş T I R M A A E E A O

O R T A Y İ T K İ P E İ R İ L R D R C N

I C I K R A Ş L E K M O P E I F İ K L O

İ A R E L L I M R U H T R A J A P E A E

Y İ K S V A L S İ N A T S O T İ U N M R

D E U S E X M A C H I N A D K D S P A C

Aşağıdaki kelimeleri soldaki har ler arasında bulup işaretleyin, geriye kalan har lerden bir cümle oluştuğunu göreceksiniz. ABSÜRD TİYATRO ANTİK YUNAN ARTİKÜLASYON CREON DİAFRAM EPİK TİYATRO ISINMA KEL ŞARKICI MARKELEME PROVA SES SPOT TEKNİK EKİP TİRAT ÜÇ BİRLİK KURALI

AHMET REFİK SEVENGİL ARKADİNA ARİSTOTELES DEUS EX MACHINA DİKSİYON EŞEK ARILARI IŞIK KORO OEDİPUS RABARBA SHAKESPEARE STANİSLAVSKİ TRAGEDYA YABANCILAŞTIRMA ÜC KURUŞLUK OPERA

ANTİGONE ARTHUR MILLER COŞKU BELLEĞİ DOĞACLAMA DÖRDÜNCÜ DUVAR GODOT’YU BEKLERKEN JEST MAKYAJ POETİKA REJİ SOFOKLES SİHİRLİ EĞER TİP YOKSUL TİYATRO

Saklı Cümle: __ __ __ __ __ __ __ __ __ __ __ __ __ __ __ __ __ __ __ __ __


KASIM 2011

M: Matine (15:00), S: Suare (20:00)

ANKARA DEVLET TİYATROSU KASIM AYI PROGRAMI

Oda Tiyatrosu için S: Suare (18:30)

SOĞUK BİR BERLİN GECESİ

GENÇ OSMAN Yazan: Aristophanes Yöneten: Yücel Erten

SİNEK KADAR KOCAM OLSUN, BAŞIMDA DURSUN Yazan: Hatice Meryem / Yöneten: Funda Mete

Yazan: Barış Eren Yöneten: Barış Eren

Cüneyt Gökçer Sahnesi 15S, 16S, 17S, 18S, 19MS Kasım

Küçük Tiyatro 15S, 16S, 17S, 18S, 19MS, Kasım

NAZIM HİKMET’İN “MEMLEKETİMDEN İNSAN MANZARALARI”NDAN ONBİR TABLO

Altındağ Tiyatrosu 15S, 16S, 17S, 18S, 19MS, 20M, 29S, 30S Kasım ORKESTRA Yazan: Arthur Miller Yöneten: Ayşe Emel Mesci

İŞTE BAŞ İŞTE GÖVDE İŞTE KANATLAR

Yazan: Nazım Hikmet Yöneten: Rüştü Asyalı

Yazan: Sevim Burak

Yöneten: İskender Altın

Stüdyo Sahne 15S, 18S, 20M Kasım

Akün Sahnesi 15S, 16S, 17S, 18S, 19S Kasım

SIRÇA KÜMES Yazan: Tenesse Williams Yöneten: Jason Hale

KONTRABAS

Oda Tiyatrosu Yazan: Patrick Suskind 29S, 30S Kasım Yöneten: Metin Belgin

İrfan Şahinbaş Sahnesi 16S, 17S, 19M Kasım

Şinasi Sahnesi 15S, 16S, 17S, 18S, 19MS Kasım

KERBELA Yazan: Ali Berktay Yöneten: Ayşe Emel Mesci

BİR DELİNİN HATIRA DEFTERİ Yazan: Gogol Yöneten: Cem Emüler

Stüdyo Sahne 22S, 25S, 27M Kasım

HAYDİ KARINA KOŞ

BİR TAYYARE SERÜVENİ Yazan: Fırdevs Aylin Tez Yöneten: Mehmet Ege

YASTIK ADAM Yazan: Martin McDonagh Yöneten: İlham Yazar

Büyük Tiyatro 20M, 25S, 27M Kasım

İrfan Şahinbaş Sahnesi 23S, 24S, 26M, 30S Kasım

Yazan: Ray Cooney Yöneten: Ali Hürol

BARIŞ Altındağ Tiyatrosu 22S, 23S, 24S, 25S, 26MS, 27M Kasım

FİGARO Yazan: Angelo Savelli Yöneten: Angelo Savelli

Küçük Tiyatro 22S, 23S, 24S, 25S, 26MS Kasım

30 KASIM 2011

hüti BÜLTEN

Büyük Tiyatro 29S Kasım

Yazan: Aristophanes Yöneten: Yücel Erten

Küçük Tiyatro 29S, 30S Kasım

Akün Sahnesi 29S, 30S Kasım

DÖNÜLMEZ AKŞAMIN UFKUNDAYIZ Yazan: Nazlı Nihan Şenol Yöneten: Maral Üner

GEORGE DANDIN Yazan: Molière Yöneten: Philip Boulay

KANTOCU (Müzikal) Cüneyt Gökçer Sahnesi Yazan: Haldun Dormen S Yöneten: Haldun Dormen 30 Kasım

Oda Tiyatrosu 15S, 16S, 17S, 18S, 19S, 22S, 23S, 24S, 25S, 26S Kasım


GİDERAYAK Yazan: Bülent Usta Yöneten: Dersu Yavuz Altun Oyuncular: Mehmet Ulusoy, Hakan Güven, Mahir İpek, Yıldırım Şimşek, Erdem Ulusal, Nalan Güreş, Mustafa Bilgin, Gökçen Cavga, Gizem Aldemir, Cem Okyay

Konser

Sergi Hasan Kıran (AĞAÇ BASKI) 28 Ekim - 23 Kasım 2011 Galeri Soyut

Ceylan Er em

13 Kasım 2011, 22:00 Passage Pub

Fabien Nizam Güner (HEYKEL) 2 Kasım - 30 Aralık 2011 Yağmur Sanat Galerisi

Bilkent Senfoni Orkest ası Çaykovski, Karayev, Ravel, Chausson



18:30 - Ankara Sanat Tiyatrosu

12 Kasım

19 Kasım

18:30 - Ankara Sanat Tiyatrosu

Seher Becel (SERAMİK) 2 - 24 Kasım 2011 Krişna Sanat Merkezi

26 Kasım 2011, 20:00

25 Kasım 20:00 - Ankara Sanat Tiyatrosu

Santos, Chopin, Grieg, Faure 19 Kasım 2011, 20:00



Nüzhet İslimyeli (RESİM) 11 - 30 Kasım 2011 Fırça Sanat Galerisi

Bilkent Ün. Mithat Çoruh Salonu

ZÜBÜK

Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkest ası

Yazan: Aziz Nesin Yöneten: Dersu Yavuz Altun Oyuncular: Mehmet Ulusoy, Zafer Gökçek, Hakan Güven, Ali Seçkiner, Yıldırım Şimşek, Ferhat Büküş, Erdem Ulusal

Çello Quar et ve Soprano Fer al Türkoğlu

15:30 - Ankara Sanat Tiyatrosu 20:00 - Ankara Sanat Tiyatrosu

13 Kasım 20 Kasım

18 Kasım 26 Kasım

27 Kasım

15:30 - Ankara Sanat Tiyatrosu 15:30 - Ankara Sanat Tiyatrosu 15:30 - Ankara Sanat Tiyatrosu

Devlet Opera ve Balesi BALE HAREM OPERA Devlet Opera ve Balesi TOSCA 17, 28 Kasım, 20:00 Devlet Opera ve Balesi

Ulus Opera Sahnesi

14, 30 Kasım, 20:00 Ulus Opera Sahnesi

BİR BECKETT OYNAMAK Oynayanlar: Haluk Yüce, Marina Yüce Işık: Saim Özen, Savaş Bayram Teknik Sorumlular: Selim Akbulut, Savaş Bayram Kukla ve Maskların Tasarım ve Yapımı: Haluk Yüce Müzikler: Karlheinz Stockhousen, John Cage

18:00 - Tiyatro Tempo

13 Kasım

Cevdet Bat r (RESİM) 25 Ekim - 14 Kasım 2011 Doku Sanat Galerisi

22 Kasım 2011, 20:00, Operet Sahnesi

NOTRE DAME’IN BALE KAMBURU

ALİ BABA VE KIRK HARAMİLER Devlet Opera ve Balesi

Devlet Opera ve Balesi

12 Kasım 2011, 15:00 Ulus Opera Sahnesi

OPERA

21 Kasım 2011, 20:00 Ulus Opera Sahnesi

MODERN DANS

BAŞLANGIÇ

27 Kasım

18:00 - Tiyatro Tempo

Devlet Opera ve Balesi

TANNHAUSER

15 Kasım 2011, 20:00 24 Kasım 2011, 20:00 Ulus Opera Sahnesi

OPERA

Devlet Opera ve Balesi

19 Kasım 20:00 - Nazım Hikmet Kültür Merkezi

19 Kasım 2011, 19:00 Ulus Opera Sahnesi

CANDAN CANA ORATORYO MEVLANA

DOĞAÇ AKADEMİ Yöneten: Sevda Çevik, Kadir Çevik

ŞARKILARLA YAŞAMAK

Devlet Opera ve Balesi 26 Kasım 2011, 20:00 Ulus Opera Sahnesi

SESLERLE ANADOLU

Devlet Opera ve Balesi

16 Kasım 20:30 - Ritüel Sanat Merkezi

20 Kasım 2011, 16:00 Operet Sahnesi, Sıhhiye

TOTTİ Tiyatro Kafe

MÜZİKLİ OYUN

19 Kasım 20:30 - Ritüel Sanat Merkezi

26 Kasım

DEHŞET ODASI Tiyatro Kafe

20:30 - Ritüel Sanat Merkezi

ŞU İŞE BAK Tiyatro Kafe

30 Kasım 20:30 - Ritüel Sanat Merkezi

Çalıştay YAŞADIĞIMIZ ŞEHİR 21-23 Kasım 2011 CerModern

Devlet Opera ve Balesi MÜZİKLİ 13 Kasım 2011, 16:00 GÖSTERİ 29 Kasım 2011, 20:00 Operet Sahnesi, Sıhhiye

Festival ANKARA TANGO KARNAVALI 17-20 Kasım 2011 Tangoloji Dans Stüdyosu

hüti BÜLTEN

KASIM 2011

31


1982

hüti

HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ TİYATRO TOPLULUĞU


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.