Hotel Restaurant & Hi-Tech Ocak 2017

Page 1




“OTEL & SPA” ÖZEL TEKLİFİ

%100 MADE IN ITALY


OTEL & SPA PAKETİ FİYAT TEKLİFİ

%50 İNDİRİM FIRSATI BU İNDİRİM KAMPANYASI 28 ŞUBAT 2017 TARİHİNE KADAR GEÇERLİDİR.

OTEL & SPA PAKETİNDEKİ ÜRÜNLER:

Panatta Sport Türkiye Dist: Miya Diş Tic.ltd İkitelli Osb Eski T.Ozal Cad No 31-1 Ikitelli Istanbul

Tel : 0(212)549 04 34 Gsm: +90 532 622 58 27

info@miya-spor.com

ww.facebook.com/panattasportturkiye


r ö t i d E

Hoş geldin 2017! Bir köy düşünün ki; sabah pencereden sizi selamlayan yalnız ördekler, kuş sesleri, yemyeşil bir doğa ve tabiatın sesi olsun! Ahşabın sıcaklığıyla döşenen dinlencenizden karnınızı doyurmak için bir çıkın sonra… Neredeyse tamamı çiftlikte özenle yetişen organik ürünlerden bir köy kahvaltısıyla güne lezzetli bir merhaba diyebileyin! Sonra bir çılgınlık yapın; bu defa sütü şişeden değil, kendi ellerinizle sağdığınız inekten için... Bir günlüğüne de olsa çobanlık yapın, böğürtlen toplayın, Kerpe’den denize atlayın, dalga sörfü yapın! Bir başka seçenek mi? O vakit günübirlik veya daha uzun süreli atölye ve eğitim programlarıyla doğada olun, kendi bahçenizi yapın, kerpiç ev yapımına katılın! Bu kadarı da çok mu bireysel? Öyleyse kurumunuzun ihtiyacınıza uygun eğitim programlarıyla iş motivasyonunuzu artırın; kendinizi de mutlu edin, çalışanlarınızı da! Adı Narköy! Bir düşün eseri… Turizmin toprak anası, onu yakından tanıyanların hitabıyla “Nar Annesi” Nardane Kuşçu’nun 2007 yılında Kocaeli Kandıra’da 100 dönüm arazi üzerinde kurduğu eğitim odaklı sürdürülebilir turizm merkezi ve organik tarım çiftliği… Türkiye’nin Kadın Girişimcisi Yarışması’nda ‘Yöresinde Fark Yaratan Kadın Girişimci’ seçilen Kuşçu’nun ağzından bu masal köyün kuruluş öyküsü ve girişimcilik başarısı “iş’te kadın” bölümümüzde sizlerle… İstanbul’un 24 yıllık oteli Renaissance Polat Istanbul Hotel yenilendi. Ocak 2016’da başlayan renovasyon projesinin yüzde 85’ini tamamlayan beş yıldızlı otel yenilenen konsepti, mimarisi ve yepyeni tasarım anlayışıyla kuşkusuz beni olduğu gibi sizi de büyüleyecek!.. Aynı zamanda kapağımıza da taşıdığımız İstanbul’un efsane otelini en yeni haliyle “yeni yatırımlar” bölümümüzde inceleyebilirsiniz. Anne yemeklerini ısıtarak başlayan bir aşçılık öyküsü onunkisi. Evdeki yalnızlıkla kendini keşfedişin bir tat serüvenine, ısıtan ellerin lezzetle pişiren ellere dönüşüm hikayesi en çok da… Adı Deniz Temel… Alaçatı Alancha’dan sonra Kemal Demirasal’ın tasting menü servis etmek üzere hizmete açtığı Nişantaşı Alancha’nın genç şefi. Şimdilerde Kemal Demirasal’dan bayrağı devraldı. Daha 27 yaşında ama mutfaktaki tecrübesi, hevesi, keşif kabiliyeti aşçılık dünyasında pek çoğunu geride bırakacak nitelikte takdire değer, ilham verici. Mutfak dünyasının altın çocuğu Deniz Temel’in genç yaşına sığdırdığı övgüye değer kariyer öyküsü, Nişantaşı Alancha Restaurant’ın hem sıra dışı sunumları hem de unutulmaz tatlarıyla “şef’in gözünden” sayfalarımızda sizlerle… İlk şubesini İstanbul Boğazı’nın en güzel sahil kıyılarından Yeniköy’de 12 yıl önce açan Sandal Balık, Kasım 2016’dan beri İstanbul’un yeni çekim merkezlerinden Göktürk’te lezzet severleri doyumsuz tatlarıyla ağırlıyor. Mevsimine göre taze eşsiz balık çeşitleri ve damak zevkine hitap eden mezelerin İstanbul’daki en yeni adresini özel çekimimizle “yeni mekan” sayfalarımızda bulabilirsiniz. Keyifli okumalar dilerim.

Hatice Ünal Bilen İmtiyaz Sahibi

İSTMAG MAGAZİN GAZETECİLİK İç ve Dış Tic.Ltd.Şti. Adına H. FERRUH IŞIK GENEL MÜDÜR MEHMET SÖZTUTAN mehmet.soztutan@img.com.tr SORUMLU MÜDÜR YUSUF OKÇU yusuf.okcu@img.com.tr YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ HATİCE ÜNAL BİLEN hatice.unal@img.com.tr Prof. Dr. HÜSNÜ GÜNDÜZ YAYIN DANIŞMANLARI Prof. Dr. İSMAİL KAYA Doç. Dr. Murat Doğdubay GÜRKAN BOZTEPE Gastronomi Turizmi Derneği Başkanı TURGUT AY Türkiye Aşçılar ve Şefler Federasyonu Başkan Yrd.

REKLAM KOORDİNATÖRÜ EMİR ÖMER ÖCAL emir.ocal@img.com.tr CONSEPT TASARIM FATMA DEMİRBAĞ fatma.demirbag@img.com.tr BİLGİ İŞLEM Emre YENER emre.yener@img.com.tr SOSYAL MEDYA Emir YENER emir.yener@img.com.tr FOTOĞRAF EDİTÖRÜ HAKKI GÜNERKAN hakki.gunerkan@img.com.tr KAPAK FOTOĞRAFI Renaissance Polat İstanbul Hotel

website

www.hotelrestaurantmagazine.com

MUHASEBE ve MUSTAFA AKTAŞ FİNANS MÜDÜRÜ mustafa.aktas@img.com.tr ABONE ve DAĞITIM NURTEN DEMİR nurten.demir@img.com.tr CTP - BASKI Vizyon Basımevi Deposite İş Merkezi A6 Blok Kat:3 No:309 Başakşehir Tel: 0212 671 61 51 info@vizyonbasimevi.com.tr İRTİBAT BÜROLARIMIZ BURSA +90.224 211 44 50-51 KONYA +90.332 238 10 71 ADRES Evren Mah. Bahar Cad. Polat İş Merkezi B Blok No:1 Kat:4 Güneşli-Bağcılar/İstanbul Tel: +90 212 604 51 00 Faks: +90 212 604 51 35

e-mail

info@img.com.tr

hotel & restaurant hi-tech dergisinde yer alan makalelerdeki fikirler yazarlarına aittir. Yayınlanan ilanların sorumluluğu reklam verene aittir. hotel & restaurant hi-tech dergisinin bütün yayın hakları İletişim Magazin Gazetecilik San. ve Tic. A.Ş.’ye aittir. Yazılar kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Yaygın süreli bir yayın olan hotel & restaurant hi-tech dergisi ayda bir yayınlanır.



içindekiler

42

116 antre 6 Sektörden kısa haberler

gündem 16 İstanbul otelleri kış molası verebilir

34 Skal İstanbul’dan kabareli 60. yıl kutlaması

56 Four Points by Sheraton Türkiye’de Er Yatırım’la 5 yeni otel açacak

36 Dünya turizmine yön verenler Antalya’da buluştu

58 Hilton Garden Inn Safranbolu’da kapılarını açtı

38 Geleceğin akıllı otelleri işte böyle olacak

60 Prime Suites’ten turizme 55 milyon liralık yatırım

40 Barış Türer: Hoş geldin 2017 18 Alkoçlar Grubu’ndan 2017’ye 65

milyon TL’lik yatırım

20 Tunç Batum: 2016 başarılıydı,

2017 daha da iyi olacak

64

62 Sanatın ve tabiatın buluşma noktası: Hotel Caeli

yeni yatırımlar 42 Renaissance Polat Istanbul Hotel yenilendi

iş’te kadın 64 Turizmin toprak anası: Nardane Kuşçu

22 Trakya’ya ‘4 koldan’ tanıtım

‘Rotamız Trakya’

24 Türkiye turizmde Yunanistan’ın

büyük pazarı

26 Kerem Köfteoğlu: Turizm

46 Yenilenen Renaissance Polat Istanbul Hotel’in banket ekipmanları Ormel imzalı! 48 Fairmont Quasar İstanbul açılıyor

marka 68 Cem Büyüknacar: 2017’de %20 büyüme

hedefliyoruz

72 Ege Vitrifiye’ye TSE’den ‘Çift Yıldız 50 Rezidor, Radisson Blu markası ile Trabzon’da

Bakanlığı, ‘Kültür’den ayrılsın! 52 Ajwa Hotel Sultanahmet hizmete girdi

Belgesi’

74 Pakmaya’dan lezzet profesyonellerine

yenilikçi ürünler

28 Kadir Uğur: Türkiye turizmi

2. lige düştü

30 Erciyes 200 Milyon Avro yatırımla

2017’ye hazır

54 Hilton Kahramanmaraş’ta ilk otelini açtı

şef’in gözünden 78 Mutfağın altın çocuğu:

www.hotelrestaurantmagazine.com

Deniz Temel


112 gastro etkinlik 82 TAŞFED üyesi şefler İsviçre’de 84 Mehmet Gürs: Dünyanın en ünlü

şefleri, büyükelçimiz gibi çalışıyor

gastro güncel 86 Gastronomi Turizmi Derneği

2017’ye hazır!

78 hijyen 96 60 yıllık sektör liderinden yeni

oluşum: Öztiryakiler Temizlik ve Hijyen Ekipmanları Sistemleri

98 THY tekstil hijyeninde Yiğitalp

konforuna geçti

100 Maratem’den ‘Alkol Bazlı El

89 Kubilay Özerkan: Gastronominin

geleceğini y kuşağı belirleyecek

doysun!

gastro aktüel 92 Gastronomi sektöründen kısa

haberler

102 Sektör ACE of M.I.C.E. Exhibition

by Turkish Airlines ile canlanacak

yeni mekan 114 Sandal Göktürk’e yanaştı 118 Günaydın, Dubai’de açıldı

temsilcisi: Kübban

otel-tech 122 Samsung İnovasyon Merkezi

Türkiye’de açıldı

104 Fuar İzmir zirve yaptı 124 ‘Otelcinin gösterge paneli’ 106 En lezzetli kongre

108 Ambiente 2017 Şubat’ta

ürünler

Frankfurt Fuar Merkezi’nde

dekorasyon 110 Hüseyin Pekgüzel: İyi bir otel mobilyası, iyi tanıtım yapar

www.hotelrestaurantmagazine.com

kullanımı

120 Geleneksel Gaziantep Mutfağı’nın

90 Daha az ye, israf etme, herkes

112 Saf tasarım: Banyoda beton

Dezenfektanı’

fuar 88 Otelciliğin öncüleri Özyeğin Üniversitesi’nde toplandı

128

SnapShot kullanımda!

126-128 Yeni ürünler


restaurant 8 hotel & hi-tech

antre

Sağlık turizminin en popüler tatil rotaları EMITT’te Sağlık Turizmi, dünya genelinde hızla gelişiyor. Hem Türkiye’de hem dünyada sağlık nedeniyle seyahatler artıyor, spa merkezleri ve kaplıcalar rağbet görüyor. Türkiye; Ankara Kızılcahamam, Bursa İnegöl, Afyon ve Denizli’deki turistik tesisleriyle sağlık turizmi konusunda ilk gelen tatil noktaları arasında yer alıyor. 80 ülkeden binlerce tatil noktasını aynı çatı altında toplayan EMITT, bu sene Sağlık Turizmi Özel Bölümü’ne yer veriyor. 26 – 29 Ocak 2017 tarihlerinde düzenlenecek EMITT Turizm Fuarı, ilk iki gün turizm profesyonelleri, üçüncü ve dördüncü gün ise tatilcileri ağırlayacak. Yılın yorgunluğunu atmak ya da tedavi olmak isteyenler SPA, kaplıca ve medikal tedaviler sunan turizm merkezlerini EMITT’te inceleyebilecek, cazip fiyatlı paket turları satın alabilecek, “Erken rezervasyon kampanyaları” ile daha avantajlı seyahat edebilecekler.

Marka Konferansı’nda İstanbul konuşuldu Emaar Türkiye’nin de sponsorları arasında olduğu Marka Konferansı’na İstanbul damgasını vurdu. İki gün sürecek olan konferansta yeni nesil pazarlama trendleri ele alınarak, gelecekten ne gibi yenilikler beklendiği konuşuldu. Konferansın ilgi gören oturumlarından biri de Saffet Emre Tonguç ve Özge Ulusoy’un anlattığı ‘Günümüz İstanbul Yaşamının Yeni İncelikleri’ oldu. Moderatörlüğünü Emaar Türkiye Pazarlama, Satış & Kiralama Kıdemli Direktörü Arzu Uludağ’ın yaptığı oturumda Saffet Emre Tonguç değişen şehir yaşamının özelliklerini anlatırken, Özge Ulusoy İstanbul’un sokak modasını ve dijital yansımasını anlattı. Emaar Türkiye Pazarlama, Satış & Kiralama Kıdemli Direktörü Arzu Uludağ; “İstanbul yüzyıllardır birçok kültüre ev sahipliği yapan istisnai bir şehir. Mimarisi, meydanları kendine has, yeni ve eski çarşılarıyla harika bir alışveriş şehri. Dünya moda başkentlerinden farklı olarak kendi kültürümüzden aldığımız inceliklerle Emaar dünyasını şekillendiriyoruz” dedi.

Singapur Havayolları güven tazeledi Singapur Havayolları Avrupa’dan sorumlu Başkanı Subhas Menon, Singapur Havayolları İstanbul ofisine yaptığı ziyarette, önemli açıklamalarda bulundu. Menon yaptığı açıklamada, “Singapur Havayolları olarak, Türkiye operasyonlarında 2017 yılında 30.cu yılımız. Bu geçen uzun süreçte İstanbul ve Singapur arasında Dahran ve Dubai aktarmalı olarak, Manchester ile Atina’dan ise İstanbul aktarmalı olarak Singapur’a uçtuk. Bu 30 yıllık süreçte gerek Türkiye’de gerekse tüm dünyada havacılık sektörünü etkileyen pek çok olay oldu. Körfez savaşı, 11 Eylül saldırısı, SARS, Kuş Gribi, 1999 depremi, 15 Temmuz darbe girişimi gibi son derece olumsuz olaylar yaşandı. Pek çok sektörde alınan önlemler gibi, biz de Singapur Havayolları olarak uçuş sayılarımızda bazı değişiklikler yapmak zorunda kaldık, bununla beraber hiç bir zaman Türkiye pazarından ayrılmayı düşünmedik. Aksine bu coğrafyada önemli bir değere sahip olduğunu düşündüğümüz Türkiye’ye güveniyor, yatırımlarımıza devam ediyoruz. 2017 yılında Türkiye ofisimizin ve operasyonlarımızın 30.cu yılını, dünyadaki 70,ci kuruluş yılı etkinliklerimizle beraber kutlayarak, Türkiye’de görkemli bir etkinlik yapmayı planlıyoruz.” diye konuştu.

Gelecek 10 yılda yurt dışı seyahat harcamalarımız artacak Visa Inc. Uluslararası Seyahat ve Turizm Araştırması sonuçlarına göre, önümüzdeki on yılda uluslararası seyahatlerde tüm dünyada büyük bir artış gerçekleşecek. Araştırmaya göre 2025 yılı itibarıyla yaklaşık 282 milyon hane, yılda en az bir uluslararası seyahat planlayacak. Bu sayı 2015 yılına göre yüzde 35’e yakın bir artışa işaret ediyor. Uluslararası Seyahat ve Turizm Araştırması, Türkiye ile ilgili de çarpıcı verileri ortaya koyuyor. Araştırmada, Türkiye’den yurt dışına gidenlerin ziyaret ettiği ortalama ülke sayısının 7 olduğu belirtilirken harcamalara ilişkin öngörülere de yer verildi. Araştırmaya göre Türklerin uluslararası seyahat harcamalarının on yıl içinde 3 milyar artış göstererek 7 milyar dolara çıkması öngörülüyor. Verilere göre, seyahat eden hane halkı başına düşen yıllık yurt dışı seyahat harcaması 2015 yılında 1,177 dolarken bu rakam 2025 yılında 1,355 dolara çıkacak.



restaurant 10 hotel & hi-tech

antre

Corendon dünyanın en temiz havayolları arasında Almanya, Hollanda, Belçika ve İskandinav ülkeleri gibi destinasyonlarda ismini Türkiye ile özdeşleştiren ve taşıdığı turist sayısı ile Türkiye turizmine önemli bir katkı sağlayan Corendon Airlines’tan bir büyük başarı daha geldi. 2004 yılında Alman Çevre Bakanlığı tarafından kurulan turizm odaklı çevre ve iklim koruma kuruluşu Atmosfair’ın 2016 yılı değerlendirmesinde Corendon Airlines, yolcu başına doğaya salınan karbon miktarı bakımından dünyadaki en temiz havayolları arasında dördüncü; Türkiye’deki havayolları arasında ise 1. sırada yer aldı. Havayollarının filolarındaki uçakların tipi, motoru, yolcu ve kargo kapasitesi, uçuş mesafesi ve doluluk oranlarını değerlendirerek her bir havayolunun doğaya saldığı karbondioksit oranını ölçümleyen ve kıyaslayan “Atmosfair Airline Index 2016” araştırmasında bağımsız veri kaynakları ICAO, IATA, OAG, FlightGlobal’dan temin edilen veriler doğrultusunda 200’den fazla havayolu değerlendirildi.

ICVB’ye yeni genel müdür 1 Aralık 2016 tarihi itibariyle ICVB-İstanbul Kongre ve Ziyaretçi Bürosu Genel Müdürlük görevine Hicran Özbük atandı. Aynı zamanda İstanbul Shopping Fest Genel Müdürlük koltuğunda bulunan Özbük, her iki kurumun genel müdürlük görevini birlikte yürütecek. İstanbul Üniversitesi Jeofizik Mühendisliğini ve Marmara Üniversitesi Çağdaş Yönetim Teknikleri Master Programını bitirerek iş dünyasına adım atan Özbük, 2014 yılında İstanbul Shopping Fest Genel Müdürü olarak atanmış, İstanbul’u alışveriş turizminde de bir cazibe merkezi haline getirmek hedefiyle çalışmalarını sürdürmektedir.

MSC Cruises ile 119 günde devri alem 5 Ocak 2019’da İtalya’nın Cenova şehrinden yola çıkacak olan MSC Magnifica gemisi, 119 günlük yolculuğunda, yeniden Cenova’ya dönene kadar; 32 ülke ve 49 ayrı limanı ziyaret edecek. Bu seyahat az beğenen, bir seyahatten daha fazlasını talep eden, sıra dışı seyahatleri seven gezginler için ideal bir seçenek. MSC Cruises CEO’su Bay Gianni Onorato programla ilgili „Dünyanın en iyi uluslararası Cruise şirketlerinden biri olarak, dünyanın dört bir yanından gelen misafirlerimize, denizler üzerinde bir dünya turu programı sunmak bizim görevimiz diye düşündük. Cruise pazarında hiç yapılmayan bu programı, misafirlerimizin seyahatinden daha fazla keyif alabilmeleri adına MSC Magnifica gemimiz ve alışılmış MSC Cruises hizmet kalitesinde yapıyoruz.” diye konuştu.

Müşteri geri bildirimlerine en yavaş dönüş yapan sektör, otelcilik Web-tabanlı mobil müşteri deneyimi yönetim platformu Pisano, 2016 yılı içinde Türkiye’nin 16 şehrindeki kurumsal müşterilerinin uyguladığı anketler aracılığıyla topladığı geri bildirimlerin değerlendirme sonuçlarını açıkladı. Otelcilik, restoran, akaryakıt istasyonları, bankalar, sağlık ve perakende sektörlerindeki 227 noktadan alınan gerçek müşteri geri bildirim verileri değerlendirildi. Müşteri memnuniyetinin en yüksek olduğu ve geri bildirimlere en hızlı dönüş yapan sektör sağlık iken, müşteri memnuniyetinin en düşük olduğu sektörün perakende olduğu ortaya çıktı. Araştırmaya göre müşteri geri bildirimlerine en yavaş dönüş yapan sektör otelcilik. Ancak yıl içinde müşteri memnuniyeti oranlarında en çok gelişme kaydeden sektörler de otelcilik ve akaryakıt istasyonları oldu.



restaurant 12 hotel & hi-tech

antre

Radisson Blu Conference & Airport Hotel İstanbul’a yeni genel müdür Radisson Blu Conference & Airport Hotel Istanbul’a Fercan Başkan Genel Müdür olarak atandı. İstanbul Bilgi Üniversitesi Televizyon Gazeteciliği bölümünden mezun olan Fercan Başkan, otelcilik sektörüne 2008 yılında adım attı. Kariyerine Satış Temsilciliği görevi ile BW Plus The President Hotel & BW Citadel Hotel’de başlayan Başkan, sırasıyla Satış Müdür Yardımcısı, Satış Müdürü ve Satış ve Pazarlama Direktörlüğü görevlerini sürdürdü. 2014 yılında Carlson Rezidor Hotel Group ailesine katılan Başkan, Radisson Blu Hotel Kayseri’de Genel Müdür olarak görev aldı.

Iridium Spa’da sıra dışı bir deneyim havyar bakımı St. Regis İstanbul bünyesinde yer alan Iridium SPA, özel havyar bakımının benzersiz formülüyle konuklarına güzelliklerini yeniden keşfetmeyi vaat ediyor. Iridium SPA, özel havyar bakımıyla cildin ana hatlarından bulunması gereken “nemlendirme, besleme, sıkılaştırma” gibi aşamaları sağlıyor. Havyar bakımının özel formülünde yer alan içerikler, cildin elastikiyerini güçlendiriyor ve cildi sıkılaştırıyor. Cildin hücre onarımında rol alan proteinlerin yanı sıra, hücre metabolizmasını da uyaran havyar bakımı, erken yaşlanmaya karşı savaşan anti aging bakımı olarak da öne çıkıyor.

Türkiye’nin ilk turistik denizaltı Nemo Primero Dalışlar için sezona hazır Rotasını Alanya’dan Antalya kıyılarına çeviren Türkiye’nin ilk turistik denizaltı Nemo, Antalya’da Akdeniz’in unutulmaz sualtı zenginliklerini misafirleri ile paylaşmak için sabırsızlanıyor. Submarine Turkey, IHS Travel ve Touristfly Yönetim Kurulu Başkanı Yunus Emre Yavuzyiğit, neden denizaltına yatırım yaptıklarını şu sözlerle anlattı: “Uzun soluklu bir proje oldu, yola çıktığımızda yalnızdık, öncü olmak ve arkamızdan gelenlerin daha iyi şartlarda yol almalarını sağlamak için çok emek harcadık. Projeye ilk başladığımızda, “Nemo Primero” bir metal yığını gibi görünüyordu ama ülkemiz bugün sivil denizaltı sahibi olan yedi ülkeden biri.” Antalya kıyılarında Sıçan Adası açıklarında özel olarak hazırlanan dalış rotasında zengin sualtı faunası ile misafirlerini buluşturacak olan 48 kişilik “Nemo Primero” her gün, günde altı dalış yapacak.

Regnum Carya Golf & Spa Resort “en konforlu aile oteli” Öztürk Grup‘un 2014 yılı içinde hizmete sunduğu, yeşil ile maviyi kucaklayan coğrafyası, standart odalarında dahi VIP hizmet sunan kişiye özel anlayışı ile dikkat çeken Regnum Carya Golf & Spa Resort, bir kez daha dünyanın en iyi oteli seçildi. Geçtiğimiz yıl, en önemli dijital otel platformlarından biri olan tophotels kullanıcıları tarafından tüm dünyada en iyi otel seçilen Regnum Carya Golf & Spa Resort, bu yıl da aynı platformun gerçekleştirdiği kış turizmi için en konforlu aile oteli sıralamasında lider oldu. Dünyanın en önemli golf oyuncularını ağırlayan Regnum Carya Golf & Spa Resort, bulunduğu Belek bölgesinin golf turizmi açısında önemli bir merkez olmasına ve kış sezonunda da rağbet gören bir destinasyon halini almasına katkıda bulunuyor.



restaurant 14 hotel & hi-tech

antre

Buldan, Foça ve Demre de “Gelecek Turizmde” dedi Kültür ve Turizm Bakanlığı, Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) ve Anadolu Efes işbirliğiyle yürütülen Gelecek Turizmde’nin 2017’de destekleyeceği projeler açıklandı. Her yıl 3 sürdürülebilir turizm fikrine fon desteğinin yanı sıra; eğitim, planlama, teknik destek, iletişim ve danışmanlık desteği veren “Gelecek Turizmde” ile 2017’de, Denizli’nin Buldan ilçesinde ekoturizmin gelişmesine, İzmir’in Foça ilçesinde turizmin dört mevsime yayılmasına ve Antalya’nın Demre ilçesinde üç farklı Likya yolu yürüyüş rotasının birleşerek sürdürülebilir turizme kazandırılmasına destek verilecek.

Hediye Güral Gür, TÜROB’un yeni genel sekreteri Türkiye Otelciler Birliği’nin (TÜROB) yeni genel sekreteri belli oldu. Yönetim Kurulu Üyesi ve Genel Sekreteri Uygar Koçaş’ın otel değişikliği nedeniyle TÜROB’daki görevlerinden ayrılması sonrasında, tüzük gereği TÜROB Yönetim Kurulu, bu göreve Yönetim Kurulu Üyesi Hediye Güral Gür’ün atanmasına oybirliği ile karar verdi. Ayrıca Ayhan Hacıbektaşoğlu da TÜROB’un yeni yönetim kurulu üyesi olarak göreve başladı.

Hotels.com, ‘dünyanın en hızlı mobil yatağı’ ile Guinness Dünya Rekorlar Kitabı’na girdi Mobil ve online’da hızlı otel rezervasyonları sunmakla yetinmeyen konaklama uzmanı Hotels.com, “en hızlı mobil yatak” rekoruna da sahip oldu. 13 Aralık 2016’da Birleşik Arap Emirlikleri’nde düzenlenen Dünyanın En Hızlı Mobil Yatakları yarışmasına katılan Hotels.com, bir Ford Mustang GT’i modifiye ederek yatağa dönüştürdüğü otomobiliyle Guinness Dünya Rekorlar Kitabı’na girmeye hak kazandı. Hi-octane özelliğine sahip olan Hotels.com yatağı saatte 135 kilometre hızla yolculuk yapabiliyor.



restaurant 16 hotel & hi-tech

gündem

İstanbul otelleri

kış molası verebilir! Türkiye Otelciler Birliği’nin (TÜROB) açıkladığı ‘Ekim 2016 Ülke Performans Raporu’na göre, İstanbul ve Antalya Avrupa’da en fazla turist kaybeden iki turizm merkezi olarak öne çıktı.

S

on iki yılda otel doluluk ve oda fiyatlarındaki seyir, sektörün kaydettiği gerilemeyi net bir şekilde ortaya koyuyor. İki yıl öncesine kadar Türk turizminin iki büyük kalesi İstanbul ve Antalya, hem doluluk hem de fiyatlarda Avrupa’nın zirvesine oynarken, tablo bugün tamamen tersine dönmüş durumda. Türkiye Otelciler Birliği’nin (TÜROB) açıkladığı, dünya çapında veri ve analiz şirketi STR Global’in hazırladığı ‘Ekim 2016 Ülke Performans Raporu’na göre, her iki şehir de Avrupa’da en fazla turist kaybeden iki turizm merkezi olarak öne çıktı. Bu iki şehirdeki turist kaybı Türkiye ortalamasını da aşağı çekti. Rakamları analiz eden TÜROB, iki yıl öncesiyle de karşılaştırma yaptı. Buna göre, Türkiye’nin Ekim 2016 otel doluluklarının 2015 yılının aynı dönemine oranla 14 düşüş yüzde 52.2 olarak kaydedildiği belirtildi. Bu oran Ekim 2015’te yüzde 60.7, Ekim 2014’te yüzde 63.8 olmuştu. Türkiye Ekim ayındaki yüzde 52.2 doluluk oranı ile Avrupa ülkeleri arasında en

düşük doluluk oranına sahip ülke unvanını maalesef sürdürürken, 10 aylık dönemde de Türkiye, doluluklardaki yüzde 20.8’lik düşüş ile tüm Avrupa’da en büyük düşüş oranı gösteren ve yüzde 50.4 doluluk ile en düşük doluluk oranına sahip ülke oldu. Bu oran 2015’in ilk 10 ayında yüzde 63.7, 2014’ün ilk 10 ayında yüzde 62.7 olmuştu. Türkiye ayrıca, 2016 yılının 10 ayında yüzde 41.9 düşüş ile oda gelirlerinde en büyük kaybı yaşayan ülke oldu.

“Evini satıp ödemelerini yapan otelci var”

Doluluk rakamları değerlendiren TÜROB Başkanı Timur Bayındır, “Bugünlerde çok sayıda konaklama tesisinin kapalı olduğu, gerek kapatılan gerekse faaliyetini sürdürme gayreti içinde olan tesislerde birçok çalışanın iş akitlerinin sonlandırıldığı ve işsiz kaldıklarını üzüntü ile görüyoruz” dedi. Bu yıl otellerin ortalama yüzde 30 dolulukla çalıştığını ifade eden Bayındır, “Bu yüzde 30, tamamen zarar anlamına geliyor.

Birçok otel, kirasını, personel maaşlarını ödeyemedi. Ödemelerini yapmak için evini satan otel sahipleri bile var. Sektörde minimum yüzde 40 personel kaybı oldu” diye konuştu. Bugün itibariyle otellerin en büyük sorunlarının başında bankalarla yaşanan sıkıntılar geldiğini ifade eden Bayındır, “Pek çok işletme banka kredisi yükü altında. Turist sayısındaki artışın çift haneli olacağı beklentisiyle özellikle son dönemde yapılan yatırımların kredi geri ödemelerinde sorunlar yaşanıyor. Bu gidişle bankalar otel zengini olacaklar” dedi.

İstanbul’da da sezon arası verilebilir

“Bizim için İzmir, Antalya neyse İstanbul da odur. Ancak İstanbul bir merkezdir” diyen Bayındır, şunları söyledi: “Herkes İstanbul’a gelir ve buradan başka yerlere geçer. Eğer İstanbul çalışamıyorsa Kapadokya’nın çalışma şansı sıfırdır. Onun için İstanbul’un mutlaka çalışması lazım. İstanbul’da da turizm açısından durum maalesef


Tüm fuarları takip ediyoruz. Sektörden birçok yönetici ülke ülke dolaşıp bizzat tanıtım yapıyor. Başta İstanbul olmak üzere Türkiye’nin ‘güvenli’ bir ülke olduğu mesajı veriyoruz. Kamu yönetimi bu konuda önderlik etmeli. Kültür ve Turizm Bakanlığı koordinasyonunda tek elden ilgili her bir ülke bazında o ülkeden gelebileceklerin beklentilerini öne çıkaran tanıtım/pazarlama sağlanmalı.”

“Borç iptali değil, sadece erteleme istiyoruz”

TÜROB Başkanı Timur Bayındır, otellerin ortalama yüzde 30 dolulukla çalıştığını belirterek, “Bu da tamamen zarar anlamına geliyor. Bu kış Antalya otelleri gibi çalışmalarına ara veren oteller İstanbul’da da olabilir” dedi. çok vahim diyebileceğimiz noktada. Sıkıntı sadece yabancılarda değil, yerli müşteri trafiği de durdu. Şehir otelleri de destekler kapsamına alınmalı. Bugüne kadar İstanbul’da ‘üç ay oteli kapatayım sezonda açarım’ diye bir uygulama yoktu. Ama bu kış Antalya otelleri gibi çalışmalarına ara veren oteller İstanbul’da da olabilir.

“2017 daha kötü olabilir”

2017’nin 2016’dan daha kötü olma ihtimalinin de bulunduğuna işaret eden Bayındır, şunları söyledi: “2017 için programlama, tanıtım çalışmalarına zaman geçirmeden başlamak lazım, aksi halde 2017’yi de kaybedebiliriz. TÜROB olarak bu konuda üzerimize düşeni yapmaya çalışıyoruz. Dünyanın dört bir yanından turizmcileri ağırlıyoruz.

Bayındır, sektördeki sıkıntıların aşılması için ilk aşamada alınması gereken önlemleri ise şöyle sıraladı: “Sektördeki istihdam ve işletme altyapısını ayakta tutmak üzere çok acil olarak Kültür ve Turizm Bakanlığı’ndan belgeli konaklama işletmelerinin tahakkuk eden/edecek SGK ve muhtasar ödemelerinin faizsiz olarak ertelenmesi, ödemelerin takip eden yıldan itibaren yapılandırılması sağlanmalıdır. 2016 ve 2017 yılları Kurumlar Vergisi ödemeleri faizsiz olarak ertelenmesi, ödemelerin takip eden yıldan itibaren yapılandırılması sağlanmalı. Mevcut borç stoku ve sermaye akışının normale dönmesinin sağlanması amacı ile düşük faizli ve uzun vadeli işletme kredilerinin kullandırılması sağlanmalıdır. Konaklama Sektörü çalışanlarına ilişkin olarak başta ‘kısa çalışma’ seçeneği olmak üzere esnek çalışma modeli en kısa süre içerisinde hayata geçirilmelidir.”

İstanbul’da oda fiyatı 152 Euro’dan 85 Euro’ya

Öte yandan turizmin kalelerinde de Ekim ayı dolulukları belli oldu. Türkiye’nin en önemli turizm şehri İstanbul’da Ekim 2016 otel dolulukları bir önceki yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 18.8 düşerek yüzde 52.3 olarak gerçekleşti. Ekim 2015’te bu oran yüzde 64.4, Ekim 2014’te yüzde 67.6 olmuştu. ADR (Average Daily Rate) olarak adlandırılan ortalama günlük satılan oda bedeli ise 85.5 Euro oldu ve 2015’e göre yüzde 29.6 düşüş gösterdi. Ekim 2015’te bu rakam 121.4 Euro, Ekim 2014’te 152.5 Euro olmuştu. En önemli düşüş ise toplam oda sayısı üzerinden odabaşı elde edilen gelirlerde (RevPAR) yaşandı. RevPAR, geçen yıla oranla yüzde 42.9 düşüş gösterdi ve 44.7 Euro olarak

ölçüldü. Ekim 2015’te bu rakam 78.2 Euro, Ekim 2014’te 103.1 Euro olmuştu. Ocak–Ekim 2016 dönemini kapsayan 10 ayda ise İstanbul’da ortalama doluluk yüzde 49.1 oldu. Bu rakam Ocak-Ekim 2015’te yüzde 67.2, Ocak-Ekim 2014’te yüzde 65.8 olmuştu. Ortalama günlük satılan oda bedeli 10 ayda 93.3 Euro oldu. Bu rakam Ocak-Ekim 2015’te 124.1 Euro, Ocak-Ekim 2014’te 138.2 Euro olmuştu. Oda başı elde edilen gelir 10 ayda 45.8 Euro oldu. Ocak-Ekim 2015’te 83.4 Euro, Ocak-Ekim 2014’te 90.9 Euro olmuştu.

Antalya’da 90 Euro’dan 62.5 Euro’ya

Antalya’da Ekim 2016 otel dolulukları bir önceki yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 12.6 düşerek, yüzde 50.6 oldu. Ekim 2015’te bu oran yüzde 57.9, Ekim 2014’te yüzde 59.1 olmuştu. Ortalama günlük satılan oda bedeli 62.5 Euro olarak, 2015’e göre yüzde 29.5’lik düşüş gösterdi. Ekim 2015’te bu rakam 88.6 Euro, Ekim 2014’te 90.5 Euro olmuştu. Toplam oda sayısı üzerinden odabaşı elde edilen gelirlerde ise geçen yıla oranla yüzde 38.4 düşüş yaşandı ve 31.6 Euro olarak ölçüldü. Ekim 2015’te bu rakam 51.3 Euro, Ekim 2014’te 53.5 Euro olarak kaydedilmişti. Ocak–Ekim 2016 döneminde ise doluluk yüzde 53.6 olarak kaydedildi. Bu oran Ocak-Ekim 2015’te yüzde 61.7, Ocak-Ekim 2014’te yüzde 61.9 olmuştu. Ocak-Ekim 2015’te 122.5 Euro, Ocak-Ekim 2014’te 98.2 Euro olan ortalama günlük satılan oda bedeli OcakEkim 2016’da 83.0 Euro’ya gerilerken; Ocak-Ekim 2015’te 75.6 Euro, Ocak-Ekim 2014’te 60.8 Euro olan oda başı elde edilen gelir ise bu yıl 44.4 Euro olarak gerçekleşti.

Ankara’da ekim sürprizi

Ekim ayında başkent Ankara’nın doluluklarında ise sürpriz bir artış gerçekleşti. Ankara Ekim 2016 otel dolulukları bir önceki yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 3 artarak, yüzde 65.5 oldu. Bu oran Ekim 2015’te 63.6, Ekim 2014’te 61.3 olmuştu. Ortalama günlük satılan oda bedeli 68.2 Euro olarak, 2015’e göre yüzde 18.1’lik bir düşüş gösterdi. 2016 yılbaşından Ekim sonuna kadar geçen sürede ise Ankara’da doluluk oranı yüzde 53 oldu.


restaurant 18 hotel & hi-tech

gündem

Alkoçlar Grubu’ndan 2017’ye 65 milyon TL’lik yatırım 2017 yılında Türkiye ekonomisine destek amacıyla iç piyasaya yönelik yatırımlarını gerçekleştirme kararı aldıklarını açıklayan Alkoçlar Grubu, yeni dönemde 60- 65 milyon liralık yatırım müjdesi verdi, 2016’da yapılan uçak bağlantılarıyla birlikte 3 milyon Rus turistin 2017’de Türkiye’ye geleceğini açıkladı.

T

urizm sektöründe 1950 yılından bu yana hizmet veren Alkoçlar Grubu, Keban Alkoçlar Oteli’nde basına yönelik düzenlediği toplantıyla 2017 yılı yatırımlarını kamuoyuyla paylaştı. Alkoçlar Yönetim Kurulu Başkanı Ender Alkoçlar, Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Gülşah Alkoçlar, Grup CEO ‘su Kayhan Mutlu ve Yönetim Kurulu Üyesi Mustafa Kızıl’ın yer aldığı toplantıda uzun yıllardır turizm sektörüne yaptığı yatırımlar ile adından sıkça söz ettiren Alkoçlar Grubu, 2017 yılına yüzde kırklık bir büyüme hedefi ve 4 bin yatak kapasitesi ile girmeye hazırlandığını açıkladı.

Ender Alkoçlar: “TL milli paramız”

Alkoçlar yönetim kurulu başkanı Ender Alkoçlar “Cumhurbaşkanımızın söylediği TL milli para birimimizdir söylemini destekliyoruz. Özellikle Turizm sektöründe anlaşma ve sözleşmeler Türk lirası cinsinden yapılmalı bu durum milli ekonomimizin kısa sürede hakettiği yerde olmasını sağlayacaktır. Biz Alkoçlar olarak 2017 yılında ülke ekonomisine verdiğimiz desteği sürdürmek için özellikle iç piyasaya yönelik çalışma ve yatırımlar gerçekleştirme kararı aldık.” dedi. Alkoçlar Grubu’nun 2017 yılında planladığı toplam yatırım bedeline de değinen Alkoçlar, yeni dönemde 60- 65

milyon liralık yatırım müjdesi verdi. 2017 yılının ekonomik anlamda tüm sektörler için 2016’dan daha iyi geçeceğini öngören Ender Alkoçlar, bu yıl yapılan uçak bağlantılarıyla birlikte 3 milyon Rus turistin 2017 de Türkiye’ye geleceğini açıkladı.

“Yeni Davos Zirvesi Uludağ olacak”

Cumhurbaşkanı’nın “Uludağ neden yeni davos zirvesi olmasın?” sözleri üzerine, geçtiğimiz hafta Orman Bakanı’nımız Sayın Veysel Eroğlu nun katılımıyla Uludağ’daki yeni otellerinin temelini atan Alkoçlar, bu yapılanmanın öncüsü olduklarını ve yaklaşık 3035 milyon liralık yeni yatırımlarıyla Cumhurbaşkanının bu söylemini desteklediklerini belirtti. “Bunun için de önceliğimizi müşteri memnuniyetine yönelterek 2017 yılına yaklaşık 60-65 milyon liralık bir yatırım yapma kararı aldık.” diye konuştu.

Gülşah Alkoçlar: “Aile odaklı bir yapımız var”

Alkoçlar Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Gülşah Alkoçlar, exclusive hizmet anlayışlarına dair açıklamalar yaptı. Alaçatı, Kemer ve Bodrum’da yer alan exclusive otellerinde müşterinin otel rezervasyonunu gerçekleştirdiği andan otelden ayrıldığı ana kadar özel bir hizmet

aldığına da değinen Gülşah Alkoçlar, bu hizmet anlayışını yeni otelleriyle birlikte yaygınlaştıracağını belirtti. Aile odaklı bir yapıya sahip olduklarının altını çizen Alkoçlar, otellerinde verilen hizmetlerde bu konuya ayrıca önem verdiğini anlattı. 2008 yılında işletmelerine katılan mini kulüp hizmetine de değinen Gülşah Alkoçlar, içinde eğitim ve oyunun bir arada bulunduğu mini kulüpler sayesinde ailelerin rahat bir tatil geçirdiklerini belirtti.

Mutlu: “Yerli ve milli bir marka olarak üzerimize düşeni yapıyoruz” Alkoçlar Keban Otel’de gerçekleşen basın toplantısında Alkoçlar Grup CEO’su Kayhan Mutlu, önümüzdeki beş yıl içerisinde bölgesel bazda büyüme planları olduğunu belirtirken kendileri için asıl önemli olanın ise marka, insan kaynağı ve hizmet kalitesine yapacakları yatırım olduğunu vurguladı. Yerli ve milli bir marka olduklarının altını çizen Mutlu, ülke ekonomisine gereken destek ve yatırımları gerçekleştirdiklerinden de bahsetti. Kayhan Mutlu son olarak; “Ekonomik anlamda zor bir yıl olan 2016’nın bizim gibi marka algısı ve hizmet kalitesini belli bir değerde tutan kurumları daha az etkilediğini söyleyebilirim.” dedi.



restaurant 20 hotel & hi-tech

gündem

Tunç Batum: “2016 başarılıydı, 2017 daha iyi olacak” Hilton Dalaman Sarıgerme Resort & Spa, 2017 yılında yatırımlarına hız kesmeden devam edecek. Turizmde yaşanan krize rağmen 2016’yı başarılı bir şekilde geride bırakmaya hazırlanan tesis, 2017’de yeni yatırımlar ve yeni stratejik pazarlama planıyla hizmetlerini sürdürecek.

İ

ç pazar ve erken rezervasyonda yine önemli bir aktör olmaya hazırlanan Hilton Dalaman Sarıgerme Resort & Spa, 2017 yılında yatırımlarına hız kesmeden devam edecek. 28 Aralık Çarşamba günü Hilton Istanbul Bosphorus’ta düzenlenen basın toplantısıyla 2017 ile ilgili planlamalarını açıklayan Otel Genel Müdürü Tunç Batum, bölgede turizmin 12 aya yayılması hedefi doğrultusunda 35 milyon TL’lik 27 delikli golf sahası yatırımı için çalışmalarını sürdürürken, bu yöndeki bir diğer önemli yatırım olarak 1.200 kişilik yeni kongre merkezi için çalışmalara başlandığını söyledi. Otelin bir diğer çalışması olarak İngiltere pazarında bölgenin tanıtımı için birlikte çalıştığı bir İngiliz PR ajansıyla gerçekleştirilen özel tanıtım etkinlikleri olduğu bilgisini paylaşan Batum, erken rezervasyon dönemini çok avantajlı indirimlerle açan otelin bu yıl 24 bin kişiyi konuk etmeyi planladığını açıkladı. Hilton Dalaman Sarıgerme Resort & Spa Satış Pazarlama Yöneticisi Burcu Düzün’ün de katıldığı basın toplantısında Batum şu bilgileri aktardı: “2016’yı başarılı bir yıl olarak geride bıraktık” “2016, hem Türkiye hem de turizm açısından sorunlu bir dönem olarak geride kaldı. Sorunların yarattığı sıkıntıları yoğun olarak hissetsek bile misafir hizmetlerinde hiçbir kısıntıya gitmeden zaten üst düzeyde olan kaliteli hizmet anlayışımızı daha da geliştirerek yolumuza devam ettik. 2016 yılında hizmetlerimizle ilgili olarak yatırım ya da işletme maliyetlerinde tasarrufa gitmek bir yana memnuniyeti daha da artırmaya odaklanan yatırımları gerçekleştirdik. Misafirlerimizden aldığımız geri dönüşler bizim ne denli doğru yolda ilerlediğimizin bir göstergesi oldu. Bu strateji, Hilton Dalaman Sarıgerme Resort & Spa’nın geleceği kadar Dalaman

ve çevresi başta olmak üzere Türkiye turizminin geleceğine yapılan yatırımdır.” “2017, 2016’dan daha iyi olacak” 2017 planlamaları hakkında açıklamada bulunan Batum, Türkiye’nin içinde bulunduğu durum nedeniyle 2017’nin de zorlu bir yıl olarak geçmesinin yüksek ihtimal olduğunu belirterek, “Ancak, biz, Türkiye turizminin en önemli aktörlerinden biri olarak Türkiye’nin bu süreçten de daha önce defalarca örneğini yaşadığımız gibi daha da güçlü bir şekilde çıkacağına inanıyoruz. Bu doğrultuda yatırım planlamalarımızdan vazgeçmiyoruz.” dedi. 2017’de ağırlayacakları misafir sayısını 24.000, geceleme sayısını ise 138.000 olarak belirlediklerini açıklayan Batum, misafir yoğunluğunda yerli turist ve İngiliz turistin yine en önemli rolü üstleneceğini belirtirken, BDT ülkelerinden de artış beklediklerini dile getirdi. Ancak, Avrupa pazarından gelecek turist sayısında düşüşün kaçınılmaz olduğunu söyleyen Batum, erken rezervasyon konusundaki çalışmalarına da işaret etti. Tesis olarak 31 Ocak 2017’ye kadar yapılacak rezervasyonlarda yüzde 30 indirim kararı aldıklarını açıklayan Batum, erken rezervasyon yönünde şu ana kadar aldıkları talebi tatmin edici bulduklarını belirterek, toplam misafir rezervasyonları içinde erken rezervasyon kayıtlarının yine yüzde 60 civarında seyretmesini beklediklerini söyledi. 12 ay turizm için golf ile birlikte kongre turizmine de yatırım Tunç Batum, hizmet kalitesine yatırım yapmaya devam edecekleri 2017 için planladıkları en önemli yatırımlardan biri olarak şu anda mevcut olan kongre merkezine ilave olarak 1.200 kişiye hizmet verebilecek ve toplamda 1.200 metrekarelik

yeni kongre merkezi çalışmalarını gösterdi. Tunç Batum, yatırımı sezon başında tamamlamayı hedeflediklerini bildirdi. Kongre merkezi yatırımındaki ana hedeflerden biri olarak bölgedeki turizmin 12 aya yayılması kararlılıklarını gösteren Batum, bu yöndeki bir diğer planlama olarak golf yatırımlarını gösterdi. Yatırım planlarında hiçbir değişiklik olmadığını vurgulayan Tunç Batum, yaklaşık 35 milyon TL bütçeli, 27 delikli golf sahası yatırımı için çalışmalara devam ettiklerini belirtti. “Tanıtım için İngiltere’de bir pr şirketiyle anlaştık” Genelde Türkiye turizmi, özelde Dalaman bölgesine yaptıkları bir diğer önemli yatırımı ise yurtdışındaki tanıtım çalışmaları olarak gösteren Tunç Batum, 2017 planlamalarında pazarlama faaliyetlerinin ana ayaklarından biri olarak İngiltere’yi belirlediklerini açıkladı. Bu doğrultuda geçtiğimiz günlerde Londra’ki Kensington Garden’s’da İngiltere Tanıtım Partisi’ni gerçekleştirdiklerini bildiren Tunç Batum, şöyle devam etti: “Bu yıl Kendi Başına Destinasyon Hilton Dalaman sloganıyla yola çıktık. Yalnızca oteli değil yakın çevresindeki tüm bölgeyi içeren bir tanıtım kampanyasını benimsedik. Bu bu bağlamda 12 ayrı konuyu ilgi gruplarının dikkatini çekecek şekilde tanıttık. Bölgede yat turizmi, spor turizmi (Caretta maratonu, Likya yürüyüş yolu, dağ bisikleti, paragliding vb.) caretta caretta kaplumbağaları, Nil kaplumbağası, çeşitli endemik bitki ve yüzlerce kuş çeşidi, Kaunos harabeleri, Dalyan, Köyceğiz, İztuzu’nun da yer aldığı pek çok tarihi ve doğal güzelliği ön plana çıkarttık. Vurguladığımız bir diğer nokta, Hilton Dalaman Sarıgerme Resort & Spa Oteli’nin de doğal dokuya adapte olmuş mimarisi ve yüksek hizmet kalitesi oldu. Aldığımız tepkiler son derece olumluydu.”



restaurant 22 hotel & hi-tech

gündem

Trakya’ya ‘4 koldan’ tanıtım “Rotamız Trakya” Trakya’nın zengin kültürel dokusunu Türk ve dünya turizminin dikkatine sunan Trakya Turizm Rotası hayata geçirildi. Projede bölgenin turistik değerleri, “Doğa, İnanç, Lezzet ve Tarih Rotası” adı altında 4 kategoride toplanarak turizm envanterine kazandırıldı. konseptli turizmi amaçladık. Biz bu rotalar vasıtasıyla gelen turistlerimizi ağırlayıp gelin Trakya’nın gizli kalmış bir cennet olduğunu görün diyoruz. Tüm yöresel ürünlerimizi tadın. Saklı kalmış bu güzelliklerimizi gelin beraber gezelim diyoruz. Doğayla barışık, yaşamla barışık bir turizm hedefliyor, sizi Trakya’yla buluşturmak istiyoruz.”

Vatansever: “Turist sayısında %50’ye varan artış hedefleniyor”

T

rakya Kalkınma Ajansı desteği ve Kırklareli Üniversitesi koordinatörlüğünde Edirne, Kırklareli ve Tekirdağ İl Kültür Turizm Müdürlükleri, üniversiteler, belediyeler ve Trakya Turizm İşletmecileri Derneği tarafından geniş bir katılımla hazırlanan Trakya Turizm Rotası hayata geçirildi. “Rotamız Trakya” sloganıyla başlayan projenin İstanbul’da düzenlenen basın tanıtım toplantısına Trakya Kalkınma Ajansı Genel Sekreteri Mahmut Şahin ve Kırklareli Üniversitesi Turizm Fakültesi Öğretim Üyesi Proje Koordinatörü Yrd. Doç. Dr. Nilüfer Vatansever Toylan katıldı.

Şahin: “Gelin bu gizli kalmış cenneti görün”

Toplantıda konuşan Trakya Kalkınma Ajansı Genel Sekreteri Mahmut Şahin, projeyi hazırlarken bilimsel temellerden yola çıktıklarını belirterek, bölgede geniş katılımlı bir Trakya Turizm Platformu oluşturduklarını ve bir master plan hazırladıklarını vurguladı. Şahin, bölgede turizm altyapısını iyileştirmek için otellerden belediyelere, turizm hizmet sektöründe çalışan personelin eğitiminden yurt içi-yurt dışı tanıtımlara dek bütünleşik bir planla hareket ettiklerini aktardı. Trakya’nın tüm turizm aktörleriyle projeyi bir bütün olarak gördüklerini ve bu doğrultuda üç yıldır elbirliğiyle çalıştıklarını ifade eden Trakya Kalkınma Ajansı Genel Sekreteri Mahmut Şahin şunları söyledi: “Trakya turizmi için tüm bölgeyi kapsayan 4 ana başlıktaki Rotalarla Trakya Turizm Rotası projesini hazırladık. Ayrıca Mimar Sinan Rotası, Ayçiçeği Rotası gibi birçok rota hazırladık,

Toplantıda Trakya Turizm Rotası Projesi; ana başlıkları, amaç ve hedefleriyle Kırklareli Üniversitesi Turizm Fak. Öğr. Üy. ve Proje Koordinatörü Yrd. Doç. Dr. Nilüfer Vatansever Toylan tarafından detaylı bir sunumla aktarıldı. Trakya’nın turizm potansiyelini yaklaşık %50 oranında arttırmayı hedefleyen Proje kapsamında bölgenin barındırdığı tüm turistik değerler Doğa, Tarih, İnanç ve Lezzet Rotaları olarak dört ana başlıkta bir araya getirildi. Oluşturulan dört rotada Trakya’nın aralarında dünyaca ünlü tarihi ve turistik varlıklarının da bulunduğu kültür zenginliği ortaya konuyor. Dünyanın sayılı doğal varlıkları arasında gösterilen Longoz Ormanı’ndan Kuzey Ege sahillerinde su sporlarına, Selimiye Camii’nden Museviliğin Avrupa’daki en büyük ibadet merkezlerinden Büyük Sinagog’a, antik kalıntılardan yaşayan el sanatları ve yöreye özgü yerel lezzetlere dek Rotamız Trakya, bölgenin tüm turizm potansiyelini ziyaretçiler için kolayca ulaşılabilir hale getiriyor.

154 nokta belirlendi

Doğa Rotasında 33, Tarih Rotasında 54, İnanç turizminde 28 ve Lezzet Rotasında 39 olmak üzere toplam 154 turizm noktasından oluşan Projenin Trakya bölgesi toplam turizm gelirlerinde %25’lik bir artış sağlaması bekleniyor. Yöre halkının refahı ve bölgenin kalkınmasında büyük bir hareketliliğe yol açması hedeflenen projede Rotalar ve içeriklerine dair bilgilerin yer aldığı trakyaturizmrotasi.com adlı bir web sitesi de yayına açıldı. Trakya Turizm Rotası ile yerli ve yabancı turist sayısında önemli bir artış beklenirken bölgenin bu potansiyelini değerlendirmek isteyen yatırımcılara yönelik de zengin bir envanter sunuluyor.



restaurant 24 hotel & hi-tech

gündem

Roller değişti Türkiye turizmde Yunanistan’ın ‘büyük’ pazarı oldu Yunanistan turizm pazarını mercek altına alan Türkiye Otelciler Birliği (TÜROB), Türkiye’nin, ülkenin en büyük 10 turizm pazarından biri olurken, Türk turistlerin ülke turizminin en önemli gelir kaynaklarından biri haline geldiğini bildirdi.

T

ürkiye’den giden turistler Yunanistan turizminin en önemli gelir kaynaklarından biri haline geldi. Yunanistan Resmi İstatistik Kurumu (Hellenic İstatistical Authority) verilerine göre, geçen yıl bu ülkeyi 1 milyon 153 bin Türk turist ziyaret ederken, Türkiye en fazla turist gönderen 7. ülke oldu. Bu yıl da ülkeyi ziyaret eden Türk turist sayısında artış beklenirken, Türkiye Otelciler Birliği (TÜROB), kısa bir süre önce gerçekleştirilen Selanik Philoxenia 2016 Turizm Fuarı sonrasında bir sonuç raporu hazırladı. Yunanistan turizm pazarını mercek altına alan TÜROB’un raporunda yer alan değerlendirmeye göre, Türkiye’den, Yunanistan’a giden Türk turist sayısının 1 milyonu aşmasıyla, turizm sektöründe iki ülke arasındaki roller değişti ve Türkiye Yunan turistler için destinasyon olmaktan öte Yunanistan için kaynak pazar haline geldi. Yunan turist sayısı düşüyor Türkiye’den Yunanistan’a giden Türk turist sayısı artarken; Yunanistan’dan Türkiye’ye gelen turist gelen turist sayısı ise tam tersi bir grafik izliyor. Söz konusu raporu değerlendiren ve Yunanistan pazarıyla ilgili beklentileri dile getiren TÜROB Başkanı Timur Bayındır, “2015 yılına kadar, kısmen

bir istikrar gözlemlenmekle beraber, 2015 yılında yüzde 10, 2016 yılının ilk 10 ayında ise yüzde 20’nin üzerinde bir düşüş meydana geldi. Yunanistan’da devam eden ekonomik sıkıntıların yanı sıra, Türkiye’nin güvenlik sorunu olan bir ülke algısı ülkemize gelen Yunan turist sayısında azalmaya sebep oldu”

Türkiye’den Yunanistan’a gidenlerin sayısı yılda 1 milyon 200 bin kişiye yaklaştı. Buna karşılık Türkiye’ye gelen Yunan turist sayısı yüzde 20 geriledi. dedi. Bayındır, Türkiye’nin devam eden güvenlik imajı sorunu ve Yunanistan’da devam eden ekonomik koşullar dikkate alınarak, maalesef 2017 yılında da Yunanistan’dan ülkemize gelecek turist sayısında bir artış sağlanması beklenmediğine işaret ett. Göçmen sorunu adaları vurdu Turizmin Yunanistan ülke ekonomisinin düzlüğe çıkabilmesi açısından kritik bir öneme sahip olduğunu kaydeden Bayındır, Türk turistlerin de bu ülkenin ekonomisine katkısının önemli boyutta

olduğunu dile getirdi. Bayındır, 2016 yılında, göçmen sorununun adalardaki turizm faaliyetlerine darbe vurduğuna da değinerek, “Türkiye, Mısır ve Ortadoğu’da yaşanan jeopolitik gerginliklerin arttığı bir dönemde, Yunanistan için rekor yıl olması gerekirken, özellikle göçmen akınının Türkiye’ye yakın adalardaki turizmi sert bir şekilde vurdu” ifadelerini kullandı. Bu yıl Türkiye’ye 497 bin ziyaretçi geldi Yunanistan’ı 2015 yılında 23 milyon 599 bin yabancı ziyaret ettiği ve 13.3 milyar dolar turizm geliri elde etti. Ülkede 754 bin yatak kapasitesi bulunuyor. Makedonya 3 milyon 23 bin ziyaretçi ile ülkenin en büyük turizmpazarı durumunda. 2 milyon 810 bin kişi Almanya ikinci, 2 milyon 397 bin kişiyle İngiltere üçüncü sırada bulunuyor. Daha sonra sırasıyla 1 milyon 900 bin kişiyle Bulgaristan, 1 milyon 522 bin kişiyle Fransa, 1 milyon 355 bin kişiyle İtalya, 1 milyon 153 bin kişiyle Türkiye, 754 bin kişiyle Polonya, 750 bin kişiyla ABD, 727 bin kişiyle Sırbistan ilk 10’da yer aldı. Türkiye’ye gelen Yunan turist sayısı 2014 yılında 804 bin ile rekor kırarken, 2015 yılında 755 bine geriledi. Bu yılın 10 aylık döneminde de geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 22 düşüşle 497 bin kişi oldu.



restaurant 26 hotel & hi-tech

gündem

Turizm Bakanlığı, ‘Kültür’den ayrılsın!

K

ültür ve Turizm Bakanlığı’nın ayrılma önerisi, Kapadokya Meslek Yüksekokulu ve Anatolia Turizm Akademisi işbirliğiyle düzenlenen 11. Turizm Eğitimi Arama Konferansı’na damgasını vurdu. Konferansın sonuç bildirisinde, kültür ve turizm arasında kan uyuşmazlığı bulunduğuna dikkat çekilerek, turizmin ilk kurulduğu yıllarda olduğu gibi, “Turizm ve Tanıtma Bakanlığı” adı altında yönetilmesi gerektiği vurgulandı. Ürgüp Dinler Otel’de iki gün boyunca devam eden konferansta, aralarında Kapadokya Turistik Otelciler ve İşletmeciler Derneği (KAPTİD) Başkanı Yakup Dinler, Turizm Yazarları ve Gazetecileri Derneği (TUYED) Başkanı Kerem Köfteoğlu’nun yanı sıra, turizmci ve akademisyenlerin bulunduğu

davetliler, Kapadokya bölgesinin krizden çıkış reçetesinin 10 maddesini yazdı.

Bakanlıkta kan uyuşmazlığı sorunu

Konferansın sonunda hazırlanan sonuç bildirisinde, mevcut durumda kültür ve turizmi aynı bünyede barındıran bakanlıkta kan uyuşmazlığı sorunu yaşandığına dikkat çekildi. Ülke tanıtımının günümüzde son derece önemli hale geldiğini belirten katılımcılar, turizmin 1963-1982 yıllarındaki gibi, “Turizm ve Tanıtma Bakanlığı” adı altında ayrı bakanlık tarafından yönetilmeye ihtiyacı olduğu görüşünde uzlaştı. Turizmde sıkıntılar yaşayan Kapadokya bölgesinin krizden çıkış yollarını ortak akıl yürütme yöntemi ve çözüm yollarıyla

tartışan katılımcılar, sıkıntıların aşılması için mevzuatta yapılacak değişikliklerle, işçi ve işverenin kriz dönemini az hasarla atlatabileceğini belirttiler.

Uluslararası Turizm Karikatürleri Sergisi gezisi Bu arada katılımcılar, Kapadokya Meslek Yüksekokulu’nda açılan Uluslararası Turizm Karikatürleri Sergisi’ni de gezdi. Anatolia Turizm Akademisi yöneticisi, aynı zamanda Uluslararası Turizm Karikatürleri Yarışması Komite Başkanı, Prof. Dr. Nazmi Kozak, katılımcılara söz konusu yarışmayı 2009’dan beri TUYED ile işbirliği halinde gerçekleştirdiklerini hatırlatarak, katılımcılara yarışmayla ilgili bilgi verdi.

Haber: TUYED / Kerem Köfteoğlu

11. Akademik Turizm Eğitimi Arama Konferansı’nda Kapadokya turizmine 10 çözüm önerisi şöyle ortaya çıktı: • Kültür ve Turizm Bakanlığı ayrılsın, sektör Turizm ve Tanıtma Bakanlığı adı altında yönetilsin, • İmajı düzeltmeye yönelik tanıtım ile yurt dışı fuarlara katılıma ağırlık verilsin, • Yeni bulunan yer altı şehirlerine dizi filmlerde yer verilsin, yabancı ülkelerin TV’lerinde oynatılsın, • Yeni pazarların talep ve beklentileri doğrultusunda ürün çeşitlemesine gidilsin, • Vadilerin doğal dokusunu bozan ATV’lerin kullanımı yasal sınırlara çekilsin, • Bölgede nem oranını artırıp doğal oluşumları aşındıran HES’lerin işlevine son verilsin, • Tanıtımlarda dijital medyanın sunduğu tüm imkanlar daha etkin kullanılsın, • Kurumlar arası iletişimi hızlandıracak Kapadokya Turizm Konseyi kurulsun, • Halkın turizm konusunda bilgilendirilmesi konusunda muhtarlarla işbirliği yapılsın, • STK’lar bölgenin tarihi, kültürü ve coğrafyası tanıtıcı etkinliklerini arttırsın.



restaurant 28 hotel & hi-tech

gündem proje

Kadir Uğur: “Türkiye turizmi 2. lige düştü!” Bentour’un Antalya’da düzenlediği “Comedy Night” Gala Gecesi öncesinde firma CEO’su Kadir Uğur, Türkiye turizmi ve Avrupa’daki Türkiye’ye yönelik olumsuz imajın düzeltilmesi için yapılması gerekenler hakkında önemli açıklamalarda bulundu.

İ

sviçre merkezli Bentour’un gelenekselleşen “Comedy Night” Gala Gecesi öncesinde bir basın toplantısı düzenlendi. Toplantıya Bentour CEO’ları Kadir Uğur ve Deniz Uğur, Bentour Türkiye Sorumlusu Ufuk Erbinel, Bentour Satış Pazarlamadan Sorumlu Müdürü Christian Hauk, Dieter Reiser, Emre Ünsev ve Tevfik Şahin katıldı.

Kadir Uğur: “DRV başaramadı, biz başardık”

Bentour CEO’su Kadir Uğur, turizmde yaşanan olumsuzluklar ve Avrupa’daki Türkiye’ye yönelik olumsuz algı nedeniyle bu sene seneki organizasyonun katılımcı sayısında azalma yaşandığını, DRV’nin Kuşadası’nda yapmayı planladığı kongresini iptal ettiğini fakat kendilerinin yine de Antalya seçimlerinde vazgeçmediklerini söyledi.

“Gelecek sezon Doğu Avrupa Ülkeleri de portföyümüzde”

Gelecek dönemde faaliyet gösterecekleri ülkelere yenilerini ekleyeceğini Belirten Uğur, Bentour’un Doğu Avrupa pazarında da, Çek Cumhuriyeti, Polonya, Hırvatistan gibi ülkeleri de portföyüne ekleyeceklerini belirtti.

“Türkiye turizmi birinci ligden ikinci lige düştü”

2016 yılını değerlendiren Uğur çok zor bir

sezonun geride bırakıldığının, Türkiye’nin deyim yerindeyse birinci ligden ikinci lige düştüğünü bu gelişmenin İspanya, Yunanistan, Portekiz gibi ülkelerin yüzünü güldürdüğünü sözlerine ekledi. 2014 yılına kadar olumlu süren havanın geçtiğimiz yıl ve 2016’da tersine döndüğünü bunda en önemli faktörün Avrupa’daki Türkiye’ye yönelik olumsuz algıların olduğunu altını çizdi. Terör ve güvenlik zafiyetiyle ortaya çıkan olumsuz Türkiye algısının düzeltilmesine yönelik yeterli çalışmaların yapılmadığına dikkat çeken Uğur, 2014 yılında bakanlık yetkilileriyle yaptığı görüşmelerde bakanlığın, siyasilerin terörün turizme olumsuz etkilerine yönelik izleyecekleri strateji ve politikalarının olmadığını, yaşananlardan sonra bu yönde hala çalışmaları yapılmadığını” söyledi. Turizmde siyasilerin ve turizmcilerin kriz yönetimi konusunda bir planlarının olmadığını, bunun için siyasilerin, turizm yöneticilerinin ve sivil toplum kuruluşlarının birlikte yol almaları gerektiğinin altını çizdi.

“Gelecek sezon için Türkiye’ye 100 bin kişilik kapasite ayırdık” Gelecek sezon için hedefledikleri rakamları açıklayan Kadir Uğur, “2015 yılında 100 bin kişiyi Türkiye getirdik bu rakam 2016 yılında 65 bine geriledi. Bu gerileme ciro bazında ise 120 milyon Euro’dan 55 milyon Euro’ya geriledi.

Ama bizim Türkiye’ye yönelik güvenimiz sonsuz onun için gelecek yıl için hedefimizi bir kat arttırarak 100 bin kişilik kapasite ayırdık.” dedi.

“Turizmde tablonun olumluya dönmesi için en az iki yıl gerekiyor”

Turizminde eski rakamların yakalanması için hiç bir şey yapılmadığı takdirde toparlanmasının en az 2 yıl alacağını belirten Uğur, Avrupa’daki Türkiye’ye yönelik olumsuz düşüncelerin olumluya çevrilmesi için önemli PR çalışmaları yapılasının ve önemli bütçelerin ayrılması gerektiğini söyledi. Uğur, Avrupalıların olumsuz algısını düzeltmeye yönelik, Türkiye’ye yönelik negatif algının pozitife çevrilmesi için siyasilerin hiçbir şey yapmadığını yineledi.

“2017’de görevi bırakıyorum”

Diğer yandan Kadir Uğur, 2017 yılında emekliye ayrılacağını Bentour yönetimini oğlu Deniz Uğur’a bırakacağını açıkladı.


Bentour Reisen

kriz döneminde tanıtım ve reklamı artırıyor

A

ralık ayında 800 satış acentesinin katılımı ile Regnum Carya Belek’te gerçekleşen ve büyük yankı getiren Bentour Comedy organizasyonundan sonra, Bentour Reisen de gözler Ocak ayında Avrupa da gerçekleşecek fuarlara çevirildi. Sektrörün içinde bulunduğu krizi de göz önünde bulundurarak, Bentour Reisen katılım sağlayacağı Stuttgart CMT ve Zürih FESPO fuarlarında, otel partnerleri (Delphin, Stone, Vonhotels, Calista, Side Star, Novum, IC hotels, Sueno ve Sunis Grupları) ile beraber daha büyük standlar ile Türkiye tanıtımını artırıp, Türkiye’nin ihtiyaç duyduğu pozitif

imajı sağlamayı hedefliyor. 14 – 22 Ocak tarihleri arasında gerçekleşecek Avrupa’nın en prestijli turizm fuarlarından biri olan Stuttgart CMT fuarında Bentour Reisen, Delphin, Stone, Vonhotels, Calista, Side Star ve Novum Otel grupları ile el ele Türkiye salonunda ziyaretçilere büyük bir stand ile 9 gün süresince ülkemizin tanıtımını ve reklamını yapacak. Aynı fuarda 19 Ocak da başlayacak Golf sporu temalı salonda Bentour Reisen ın, Regnum Carya Resort & Spa ile beraber ülkemizde bulunan Golf destinasyonların tanıtımı ile ilgili büyük bir standı bulunacaktır. 26 Ocak

tarihinde start alacak İsviçre turizm piyasasının en önemli fuarı olan Zürih Fespo organizasyonunda da Bentour Reisen, Delphin, Vonhotels, IC Hotels, Sueno ve Sunis otel grupları ile beraber büyük bir stand ile 4 gün boyunca ziyaretçileri ağırlayıp Türkiye tanıtımını gerçekleştirecek. Bentour Reisen ayrıca 12. – 15 Ocak tarihleri arasında düzenlenen Isviçre Bern turizm fuarında Sunis Otel grubu ile beraber bir stand ile ziyaretçilere tanıtıp yaparken, 21 Ocak tarihinde Düsseldorf da başlayacak olan ve 8 gün süren Yelken, Yat ve Su sporları temalı “Boot” fuarına da katılacak.


restaurant 30 hotel & hi-tech

gündem

Erciyes 200 Milyon Avro yatırımla

2017’ye hazır!

Kış ve doğa sporlarının yükselen değeri Erciyes, 2017’ye hazır. Kayseri Büyükşehir Belediyesi’nin şimdiye kadar 200 milyon Avro yatırım yaptığı kayak merkezinin hedefinde Türkiye’nin Alpleri olmak var…

E

rciyes Tanıtım Kahvaltısı, Türk Hava Yolları’nın organizatörlüğünde ve Artaş Holding otellerinden BW Citadel Hotel’in ev sahipliğinde İstanbul’da gerçekleşti. Seyahat acenteleri ve tur operatörlerinin yer aldığı organizasyona Kayseri Vali Yardımcısı Baha Başçelik ve ilçe belediye başkanlarının yanı sıra Kayseri Erciyes A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı

Dr. Murat Cahid Cıngı, THY Kayseri Bölge Müdürü Tamer Sislier ve Artaş Holding Koordinatörü Recep Arifoğlu da katılım sağladı. Kayseri’nin doğal, tarihi ve kültürel zenginliklerinin de anlatıldığı kahvaltıda, Kayseri Büyükşehir Belediyesi’nin şimdiye kadar 200 milyon Avro yatırım yaptığı Erciyes’in kayak turizmi açısından başarı rolü vurgulandı. Kayseri’nin Kapadokya’ya olan yakınlığı ve

Erciyes’in Türkiye’nin en donanımlı kayak tesislerine sahip olduğunun altı çizilerek, 2017 yılının master planı acenteler ve tur operatörleri ile paylaşıldı.

Cıngı: “Erciyes’i Türkiye’nin Alpleri yapmayı hedefliyoruz”

Kayseri’nin kayak turizminde güçlü yatırımlarla kısa zamanda büyük yol kat ettiğini belirten Kayseri Erciyes A.Ş.



restaurant 32 hotel & hi-tech

gündem

Erciyes’e dünya çapında ödül

Erciyes Kayak Merkezi, dünyanın en iyi turizm mekanlarına verilen “Tripadvisor Mükemmellik Sertifikası” ödülünü aldı. Şehir merkezi ve havalimanından çift gidiş-gelişli otoban konforunda bir yol ile ulaşım sağlanan Erciyes Kayak Merkezi, Kapadokya’ya olan yakınlığıyla da kış turizminin yanı sıra kültür turu yapmaya da imkan veriyor. Erciyes, şehir merkezindeki dünyaca ünlü otellerin yanı sıra dağda bulunan 10 adet otel ve 1450 yatak kapasitesiyle de rahat konaklama özelliğiyle dikkat çekiyor. Son teknoloji teleferik sistemi, 102 km uzunluğunda 34 farklı kayak pisti ve 25 kişilik pist güvenlik ekibiyle Erciyes Kayak Merkezi, büyük turnuvalara ev sahipliği yapmanın yanı sıra aileler ve kayak sporuna meraklı herkes için uygun koşullar sağlıyor. Ayrıca 154 adet suni kar makinesiyle hava durumuna bağlı kalmadan kayak için uygun kar koşullarını sağlıyor.

Yönetim Kurulu Başkanı Murat Cahid Cıngı, yaptığı Erciyes Turizm Merkezi sunumunda “6000 yıllık tarihiyle birçok kültüre ev sahipliği yapan şehrimiz, büyük yatırımlarla kayak turizmi alanında da kısa zamanda zirveye oynuyor. Günümüzde projeyi gerçekleştirmek kadar sürdürülebilir olmak çok daha önemli. Biz de çalışmalarımızla Erciyes’i Türkiye’nin Alpleri konumuna getirmeyi amaçlıyoruz.” dedi.

“Kayağı zengin sporu algısından çıkarmak istiyoruz”

Aynı zamanda zengin sporu olarak bilinen kayağı, geniş halk kitlelerine ulaştırarak bu algıyı kırmayı hedeflediklerini de kaydeden Cıngı sözlerini şöyle sürdürdü: “Türkiye dünyanın merkezinde, Kayseri de Türkiye’nin merkezinde yer aldığı için Erciyes Kayak Merkezi İstanbul’a en yakın kayak merkezi konumundadır diyebiliriz. Bu sebeple her geçen yıl İstanbul’dan

FIS Snowboard World Cup 4 Mart’ta Erciyes’te

Uluslararası Kayak Federasyonu (FIS) ve Türkiye Kayak Federasyonu tarafından düzenlenen ‘Snowboard Dünya Kupası’nın final etabı, Kayseri Büyükşehir Belediyesi ve Erciyes A.Ş.’nin destekleriyle, 4 Mart 2017 Cumartesi günü Kayseri Erciyes’te gerçekleşecek. Erciyes Develi Kapı’da dünyanın en iyi 120 snowboard sporcusunu buluşturacak yarış, aynı zamanda kristal küre ödülünü kazanacak sporcuyu da belirleyen etap olacak. Türkiye Kayak Federasyonu’nun vizyonu doğrultusunda, 2014 yılında İstanbul’da gerçekleştirilen FIS Snowboard Big Air Dünya Kupası ve geçen sene Kayseri’de gerçekleştirilen ‘FIS Snowboard Dünya Kupası’nda gerçekleştirilen başarılı organizasyonlara dikkat çeken Türkiye Kayak Federasyonu Başkanı Erol Yarar, “Final etabının 2017 yılında tekrar Erciyes’te gerçekleşecek olması ülkemizin sahip olduğu kış sporları potansiyelinin büyüklüğünü göstermesi açısından da ayrı önem taşıyor. Yarışın dışında 17-21 Aralık 2016 tarihlerinde Uluslararası FIS Alp Disiplini Anatolian Cup’a da ev sahipliği yapacağız. Erzurum Palandöken’de düzenlenecek bu yarışta da 10 ülkeden 60 sporcu yer alacak. Bu sporcular 2018 Kış Olimpiyatları’na katılabilmek için mücadele edecek.

gelen misafir sayımızı ikiye katlıyoruz. 2016 kışında yaptığımız bir istatistiğe göre kayak yapanların %63’ünün İstanbul’dan gelen misafirlerimiz olduğunu tespit ettik. Havayoluyla çok daha kısa zamanda, yüksek konforla ve çok daha ekonomik bedellerle Erciyes’e ulaşmak mümkün olduğundan özellikle üniversite öğrencileri tarafından tercih edilen bir kayak merkezi konumundayız.”



restaurant 34 hotel & hi-tech

gündem

Skal International İstanbul’dan kabareli 60. yıl kutlaması Skal International İstanbul Kulübü’nün 60. yılını kutladığı gecede Skalite Özel Ödülleri de sahiplerini buldu. Ödüller bu sene, otuz yıl ve üzerinde hizmet veren kulüp üyelerine verildi.

T

urizm sektörünün otel, acente, havayolu, kongre merkezi, vb. tüm dallarının profesyonellerini çatısı altında toplayan Skal International İstanbul Kulübü’nün 60. yılı Radisson Blu Şişli Hotel’de kutlandı. 81 yıllık geçmişiyle dünyanın en köklü sivil toplum örgütlerinden biri olan Skal International’in 90 ülkedeki yapılanması içinde en büyük kulübü olan Skal International İstanbul Kulübü’nün düzenlediği bu özel geceye Skal İstanbul Kulübü üyeleri, Türkiye Skal Kulüplerinin Başkanları; Turizmden Sorumlu Vali Yardımcısı Sayın İsmail Gültekin, TÜROB Başkanı Sayın Timur Bayındır, TÜMAF Başkanı Sayın Yalçın Manav ve turizm sektörü kanaat önderleri katıldı. Ödülleri Skal International İstanbul Kulübü Başkanı Bahar Birinci’nin ve yönetim kurulu üyelerinin takdim

ettiği gecede, bu yıl bir ilk olarak, otuz yıl ve üzerinde hizmet veren üyelere Skalite Özel Ödülleri verilirken Cornelia Diamond Golf & Spa Hotel ‘Sealed Air Sürdürebilirlik ve Turizm Özel Ödülü’nün sahibi oldu.

Kabare gözüyle 60 yıl: ‘Büyülü Yıllar’

MNG Airlines’ın Platin; TAV Havalimanları, Çelebi Havacılık Holding A.Ş. ve SealedAir’in Altın sponsorluğunda düzenlenen, Murat Ali Aydın’ın sanat yönetmenliğini üstlendiği gecede; Skal International İstanbul Kulübü’nün 60 yılı ‘Büyülü Yıllar’ teması ile adeta bir kabareye dönüştürüldü. Nebi Birgi ve Müzikalci Orkestrası ile projeye özel hazırlanmış dans grubunun yanı sıra DJ Emman Çiçek’in müziği ile renk kattığı gece; Skal International


otuz yıl ve üzerinde emek veren ve Kulübümüzün kalite çıtasını bugünlere getiren çok değerli üyelerimize vermeye karar verdik. Kulübümüze çok emeği geçmiş ancak bugün hayatta olmayan üyelerimizi de rahmetle anıyorum. Skal International Dünya Başkanı David Fisher’in bizim için önemli olan bu gecede aramızda olması da bizi ayrıca memnun ediyor.”

Yönetim Kurulu’ndan ‘Hisseli Harikalar Kumpanyası’ Yönetim kurulu üyeleri tarafından

Dünya Başkanı David Fisher, geçmiş dönem Dünya Başkanları Hülya Aslantaş ve Salih Çene, Skal International İstanbul Kulübü Başkanı Bahar Birinci, Yönetim Kurulu üyeleri ile turizm dünyasının seçkin isimlerinin katılımlarıyla gerçekleşti.

Birinci: “60 yılı bir geceye sığdırmak çok zor oldu”

Kabare konseptinde hazırlanan geceyi hazırlamak için çok çalıştıklarını ifade eden Bahar Birinci, gecede şunları söyledi: “Bizlere bilgi, fotoğraf ve röportaj konularında destek olan başkanlarımıza ve üyelerimize teşekkür ederek sözlerime başlamak istiyorum.Geceyi hazırlarken hem eğlendik hem de tarihçemizle ilgili çok şey öğrendik. 60 yılı bir geceye sığdırmak çok zor oldu ancak tüm hazırlıklarımızı tamamlayarak şu an karşınızdayız. Bu gece, Skalite Özel Ödülleri’ni İstanbul Skal Kulübümüze

sahnede seslendirilen ‘Hisseli Harikalar Kumpanyası’ şarkısı büyük beğeni topladı. Ayrıca gecede geçmiş dönem kulüp başkanlarının röportaj videoları konuklara nostaljik dakikalar yaşatırken misafirler Nebi Birgi’nin sunumu ve şarkıları ile 60 yılın hem Skal hem de dünya tarihini yeniden yaşadılar. Gecenin sonunda sahneye davet edilen ödül alan üyeler, Başkanlar ve Yönetim Kurulu Üyeleri hep birlikte coşkuyla 60. yıl pastasını kestiler.


restaurant 36 hotel & hi-tech

gündem

Dünya turizmine yön verenler Antalya’da buluştu World Tourism Forum’un ilk ayağı Mediterranean Summit 2016 10 Aralık’ta Antalya Belek Regnum Carya Otel’de gerçekleşti.

A

ntalya’nın Belek Turizm Bölgesi’ndeki Regnum Carya Otel’de gerçekleştirilen Dünya Turizm Forumu Akdeniz Zirvesi, 15 ülkeden 30 konuşmacı ve 750 kişinin katılımı ile başladı. Moderatörlüğünü BBC World News’in sunucusu Kasia Madera’nın yaptığı oturumlarda sınır güvenliği, turizmin çok kanallı kullanımı, destinasyon düğünlerinde yükselen trendler, seyahat endüstrisi için ödeme sistemlerinde yeni fırsatlar, resort turizminde değişen algılar, Avrupa piyasalarına yeni bakış ve yaklaşımlar, turizm endüstrisinde teknolojik çözümler, büyük spor etkinliklerinin ve MICE’ın destinasyonlara katkıları gibi konular masaya yatırıldı. Bağcı: “Hükümet elinden geleni yapıyor, biz sivil inisiyatiflerin de artık, bir şeyler yapması gerekiyor” Zirvenin açılışını yapan Dünya Turizm Forumu Başkanı Bulut Bağcı, zirvenin bu sene ikincisini gerçekleştirdiklerini belirterek, Akdeniz’in turizmini konuştuklarını kaydetti. Bölgesel toplantılarda ağırlıklı olarak etkinliklerin gerçekleştirildiği bölgeyi değerlendirdiklerini aktaran Bağcı, “2017 yılından yatırımcılar ve turizmciler umutlu. Başarılı bir sene geçireceğiz. Akdeniz Zirvesi’nin ardından 19 Ocak’ta Moskova’da bir zirve düzenleyeceğiz. Cumhurbaşkanımız himayesinde İstanbul’da Şubat ayında global turizmi değerlendireceğimiz Dünya Turizm Forumu gerçekleştireceğiz. 14 bin yerli ve yabancı ziyaretçinin beklendiği Global Meeting’in

ardından Newyork ve Londra’da da yeni projeler gerçekleştireceğiz. Bu süreçte ülkemizin tanıtımı noktasında elimizden geleni yapacağız.” dedi. Türkiye’nin hedef pazarlarına yönelik forumlar düzenlediklerinin altını çizen Bağcı, “Bir bölgede yapılan toplantının arkası geliyor. Türkiye önemli bir ülke ve yapılan çalışmalar büyük önem taşıyor. Şu andan daha fazla üzerine ne koyabiliriz diye düşünüyoruz. Türkiye’nin 2023 vizyonu kapsamında neler yapabiliriz, bunun peşindeyiz. Hükümet elinden geleni turizm anlamında yapıyor. Biz sivil inisiyatiflerin de artık, bir şeyler yapması gerekiyor” ifadelerini kaydetti. Öztürk: “Gelir kaybını önlemenin tek yolu tanıtım” Belek Turizm Yatırımcıları Birliği (BETUYAB) Başkanı Fikret Öztürk, birlik olarak bölgede 50 otele hizmet verdiklerini kaydetti. 2015 yılı ile 2016 yılını karşılaştırdıklarında turist sayısında yüzde 70’den 54’e düşüş olduğunun altını çizen Öztürk, “Son bir aydır gittikçe artan rezervasyonlar var. Almanya ve Avusturya’dan da rezervasyon gelmeye başladı. Antalya, Avrupa’nın birçok değil bütün şehirlerinden daha güvenlidir. En güzel oteller ve en uygun fiyatlar bizde. Avrupa’nın 4’te biri 5’te biri fiyatlar, hizmet kalitesi de yüksek. Neden azalma var. Bir şeyler yapmak zorundayız. Her şeyi devletten beklersen hiçbir yol alacağımıza inanmıyorum” diye konuştu. Turizmcilerin yabancı basın mensupları ile yakın temas içinde olması gerektiğine değinen Öztürk, “Belek’te 500 bin dolar

ile 3 milyon dolar arasında tanıtıma para harcıyoruz. Yurt dışındaki basınla dirsek teması sağlayalım. En az kaybı olan otelin 3 ile 30 milyon dolar kaybı var. Bu kaybı önlemenin tek yolu Avrupa’da Antalya’yı ve Türkiye’yi tanıtmaktır” dedi. Türel: “Dünyanın bu yıl bizi konuşacağına inanıyoruz” Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Menderes Türel, Antalya’nın 2016 yılında da önemli turizm organizasyonlarına ev sahipliği yaptığını ve önemli turizmcileri ağırladığını söyledi. 2016 yılında yaşanan sorunların Türkiye’yi birleştirdiğini kaydeden Türel, “Yurt dışı ile Türkiye arasındaki işbirliği ve dayanışma daha da güçlendi. Öldürmeyen yara nasıl insanı güçlendirirse, Antalya ve Türkiye olarak geçmiş senedeki sıkıntılar ve rehavetten kurtulduk daha fazla gayret etmeyi çalışmayı yeniden hatırladık. Her zamankinden çok daha fazla çalışıyoruz. Türkiye’de turizm son 20 yılda ortalama yüzde 8 civarında büyüme gerçekleştirdi, bu büyüme Avrupa ve dünya ortalamasının üzerinden gerçekleşince bizde de bir rehavet oldu” ifadelerini kullandı. Bu yıl hükümetin turizme daha fazla destek vermeye başladığını dile getiren Türel, “Geçen yıl tanıtım ve promosyon çalışmalarını STK öncüleri ile birlikte Avrupa’da güçlü şekilde gerçekleştirdik. 2017 yılında çok daha hızlı olacağız. Dünyanın bu yıl bizi konuşacağına inanıyoruz. Turizm konuşulacaksa doğru adres Antalya’dır. Bu forum da ele alınacak olan yeni trend ve teknolojilerin ele alınması


çok önemlidir. Antalya bir dönem her şey dahil turizmi aldı ve dünya standartlarında en yüksek seviyeye taşıdı. Turizmin insani ve kültürel boyutunu zenginleştirecek yeni modele geçmeliyiz. Birbirine benzeyen, birbirinin tekrarı, standart ürünlü hizmetler yerini kişiselleşmiş ürünlere bırakmalıdır” diye konuştu. Ateş: “2017 ve 2018 yılları belki zor geçecek ama gelecek günler bizimdir” Turizmin zor bir dönemden geçtiğine değinen Denizbank Genel Müdürü Hakan Ateş, “Türkiye’nin turizm varlığı 80 milyar doların üzerinde. Bunlara marinalar, limanlar, oteller ve küçük pansiyonlar dahil. Bu varlığı göz ardı edemeyiz. Bunu yaşatmak, kollamak, ileriye doğru büyütmek zorundayız. Turizmde o kadar önemli bir yatırım var ki yıllar ne olursa olsun, sıkıntılar ne olursa olsun aşılacağına dair inancımız var. Bankacılık sektörünün turizme desteği çok önemli. Turizm sayısı 2017 yılında bu yıldan daha iyi olacaktır. Bu yıl Türkiye’ye gelmeyen turistler başka ülkelere akın etti. Bu turistler Türkiye’nin servis kalitesi, hizmeti ve yapıların yeniliğini düşündüğünde yine ‘Türkiye’ diyorlar başka bir şey demiyorlar. Rusya içinde Avrupa ülkeleri için de böyle. Türkiye Doğu Akdeniz’in kirlenmemiş tek köşesi. Güvenlik endişeleri vardır ama alınan çok ciddi tedbirler var. Turizm 50’den fazla yan sektöre destek oluyor. 1 milyondan fazla kişiye istihdam sağlayan turizm Türkiye’nin cari açığı ile işsizliğin en önemli panzehirdir. Ümidimizi asla kaybetmemek lazım.Başka ülkemiz yok. 2017 ve 2018 yılları belki zor geçecek ama gelecek günler bizimdir, Türkiye ve Türk turizminindir” ifadelerine yer verdi. Ersoy: “Tur operatörleri yüzde 20’lik önlemi” Türkiye Turizm Yatırımcıları Derneği Başkanı Murat Ersoy, son dönemde yaşanan olayların turizm alanında ileriye dönük riskleri de beraberinde getirdiğini kaydetti. Türkiye’nin dünya pazarında talep gören bir ülke olduğunun altını çizen Ersoy, “Türkiye, dünya tur operatörlerinin yüzde 40’ını oluşturuyordu. Yüzde 20’sini de Mısır oluşturuyordu. Ama 2015 yılının yarısında ve 2016 yılında iki büyük destinasyonda da kriz yaşandı. Kimse bu kadar büyük kriz yaşanacağına hazırlıklı değildi ve tahmin etmemişti. Artık hiçbir büyük oyuncu kapasitesinin yüzde 20’sinden fazlasını tek bir destinasyona yönlendirmeyecektir. Yüzde 20’den fazla krize vermeyeceklerdir. Tüm yumurtaları aynı sepete koymayacaklardır” dedi. Bu dönemde Türkiye’nin önüne kalıcı yeni rakip destinasyonlar çıkacağını işaret eden Ersoy, “Avrupa’ya 5 saat uçuş mesafesinde yeni destinasyonlar inşa edecekler. Türkiye’de 65 milyar dolarlık

turizm yatırımı yapılmış 80’li yıllardan bu yana, 1 milyon 600 bin yatak kapasitesi var. Direkt ve dolaylı 3 milyon kişi istihdam ediliyor. Bu yatırımları unutacak mıyız, yapmasak mı diyeceğiz. Alternatif pazarlama enstrümanları oluşturacağız. Bu enstrümanlarla pazar payımızı düşürmeden pazarımızı büyüteceğiz. Planlama ve organizasyonlarımızı buna göre yapağız” diye konuştu. “Kiralama süresi yeniden uzatılmalı” Ersoy, sektör için kısa ve uzun vadede alınması gereken önlemleri ise şöyle sıraladı: “Birincisi günümüzle ilgili anlık önlemler, ikincisi kalıcı önlemler almalıyız. Devlet, sektörün tüm oyuncuları ile tek tek görüştü ve ihtiyaçları dinledi. Gerekli önlem paketlerini açıklamaya başladı. Yakın dönemde en etkili olan önlem hava yolu ve tur operatörlerine 6 bin dolarlık uçak katkısıydı. Geçen sene bu katkılar 3 aylık dönemi içeriyordu, bu sene 2017 yılının sonuna kadar olduğu açıklandı. Bu destekle birçok tur operatörü Türkiye’yi programına aldı. Tesislerin büyük çoğunluğu tahsis arazi üzerine yapıldı ve süreleri daraldı. Bunların bir 49 yıl kadar daha uzatılması gerekiyor.” “KDV yüzde 4’e düşmeli” Turizmin yeniden eski seviyelere ulaşmasının 2018 yılının haziran ayını bulabileceğini öngören Ersoy, “Mevcut yatırımların sürebilmesi için yatımcılara hibe kredide değil tesisini yatırımını açık tutmayı destekleyecek teşvik verilmelidir. KDV oranı şuan yüzde 8, bu oranının yüzde 4’de tutulması sektöre büyük nefes aldıracaktır” dedi. Ersoy, Türkiye’nin turizmde toptancılık sisteminden perakendecilik sistemine geçilmesinin de büyük önem taşıdığını vurguladı. Antalya’da gerçekleştirilen Dünya Turizm Forumu Akdeniz Zirvesi’nin ikinci bölümü çeşitli oturumlarla devam etti. Antalya’nın Serik ilçesi Belek Turizm Bölgesi’ndeki Regnum Carya Otel’de gerçekleştirilen Dünya Turizm Forumu Akdeniz Zirvesi’nin ikinci bölümü çeşitli oturumlarla devam etti. Düğün Turizminde yüklesen trend Türkiye Hindistan’ın önde gelen organizasyon firmalarından Wizcraft World Direktörü Sabbas Joseph, Hindistan’da düğün sektörünün 30’dan fazla eyalette faaliyet gösterdiğine değindi. Düğün yapılan her bölgenin kendine ait dilleri ve gelenekleri olduğunu dile getiren Joseph, “Her biri kendi içinde millettir. Bir mozaiktir. 33 bin tanrımız var. Hindistan’da dinin ne kadar önemsendiğinin herkes farkındadır. Düğün turizmi ülkemizde 2.8 milyar dolarlık iş koludur. Bu paranın yüzde 10’u yabancı

destinasyonlarda yapılan düğünlere ayrılır. Her yıl düğün sektöründe yüzde 2’lik bir büyüme olur. Biz mutluluk sektöründe çalışıyoruz” diye konuştu. Joseph, Türkiye’nin Hint düğünlerinde tercih edilmesi içinse şöyle konuştu: “Hintliler en çok Tayland, Hong Kong bir de Orta Doğu ülkelerini tercih ediyor ama Türkiye yükselen trend. Antalya ve İstanbul güzel kentler ve Hintliler tercih edeceklerdir. Türklerin sıcakkanlı ve kabul edici olduklarını görüyoruz” dedi. Bağış: “Mart 2017 tarihinde parlak bir geleceğe adım atacağız” Avrupa Birliği (AB) Eski Bakanı Egemen Bağış ise Türkiye’nin bugün hem enerji hem de tüketici kaynakları arasında önemli bir köprü olduğunu vurguladı. Bu köprünün güvenli olması için 4 ayağında sağlam olması gerektiğini belirten Bağış, “Bir tanesini diğeri için feda etme şansımız yoktur. Türkiye bir Avrupa ülkesi olmasının yanında aynı zamanda, bir Asya, bir Orta Doğu, bir Balkan, bir Karadeniz, bir Akdeniz ülkesidir. Bizi tek kılan da budur” diye konuştu. Türkiye’deki gelişmeler hakkında da bilgiler veren Bağış, “ Parlamentoda anayasa değişikliği ve kabulü ile ilgili referandum var. Mart 2017 tarihinde parlak bir geleceğe adım atacağız. 2018’ de Türkiye olarak uçuşa gececeğiz. Türkiye, Japonya, Polonya ve uluslar arası arenanın yükselen yıldızları olacak. Bunu akılda tutarak hepinizden daha fazla yatırım yapmanızı istiyoruz” dedi. Akdeniz Zirvesi dünya turizmine yön verenlerin katılımıyla devam etti. 10 Aralık’ta gerçekleşen Mediterranean Summit (Akdeniz Zirvesi’nin) ardından 19 Ocak’ta Russia Summit ile bölgesel zirveler devam edecek.

World Tourism Forum Şubat’ta İstanbul’da Global turizmin konuşulacağı turizm’in davosu World Turizm Forum ise 1618 Şubat tarihleri arasında İstanbul’da turizm’in duayenlerini ağırlayacak. 2017’de üçüncüsü düzenlenecek World Tourism Forum Global Meeting, dünyanın çeşitli ülkelerinden sonra çok sayıda sektör yöneticisini, yatırımcısını ve siyasi otoriteyi İstanbul’da bir araya getiriyor. Küresel ölçekte düzenlenen bu dev zirveye, dünya turizmine yön veren şirketlerin yöneticileri, sektör yatırımcıları, kamu kuruluşları, akademisyenler, teknoloji uzmanları, siyasi otoriteler, sivil toplum kuruluşları, ülkemizin ve dünyanın turizm otoritelerinin de aralarında olduğu 150’ ye yakın uluslararası konuşmacı katılacak.


“Geleceğin Otelleri Araştırması”, akıllı otellere dair merak ettiğiniz tüm soruları yanıtlıyor. Araştırmanın en dikkat çekici maddeleri şöyle:

Y

apay zeka, artırılmış gerçeklik, kişiselleştirilmiş hizmetler ve elbette robotlar… Konuklar 2060 yılında bir otele adım attıklarında, bambaşka özellikler ve sıra dışı bir hizmet anlayışıyla karşılaşacak. Sektörde 25. yılını kutlayan Hotels.com’un Global Gelecek Enstitüsü’nden ünlü fütürist Dr. James Canton ile birlikte hazırladığı

Robot Yardımcılar: Kendi başına hareket edebilen bu robotlar, siz otele adım atmadan önce konaklama deneyimini kişiselleştirmek için özel yeteneklerle donatılacak. Dilinizi konuşacak, aklınıza takılan sorulara cevap verecek ve tercih ettiğiniz diğer becerilere sahip olacaklar. Robotlar, misafirlerin havaalanında karşılanmasından, gurme yemek servisine, oda temizlemeden, eğitim, eğlence, iş danışmanlığı, concierge hizmeti ve hatta arkadaşlık desteğine kadar çeşitli alanlarda hizmet verebilecek. Talebe göre dönüştürülen oteller: Talep oluşturmanın yeni nesli olarak adlandırılan bir sistem ile oteller misafirlerin oylarına göre kendi kendine

tasarlanıp, istediğiniz biçimde monte edilebilecek. Nanoteknoloji ve gelişmiş makineler sayesinde, hayalinizdeki veya sevdiğiniz filmdeki bir ortamı (Örneğin Jurassic Park) konakladığınız otele taşıyabileceksiniz. Üstelik tüm bunlar 2060’a gelmeden, önümüzdeki 20 yıl içinde mümkün olabilir.


Her odada üç boyutlu yazıcı: Tatil için valiz hazırlamak tarih olacak ya da en azından fazlasıyla kolaylaşacak. Çünkü gelecekte konuklar üç boyutlu yazıcılar ile yeni bir çift ayakkabı, kıyafetler, ilaçlar, hatta bilgisayar veya giyilebilir telefona kadar arzu ettikleri her şeyi gerçek zamanlı olarak üretebilecek. Bu özellik her otel odası için standart haline gelecek. Kendi rüyanı seç - Gelecekte iyi bir uyku çekmenin tanımı değişecek. Geleceğin gezginleri güzel bir uyku için rahat bir otel yatağı yerine uykuya dalmadan rüyalarını seçebilecekleri yerleri tercih edecekler. Oteller misafirlerine nöroteknoloji programlarına erişim vererek kendilerini rahatlatacak, geliştirecek ya da eğlendirecek rüyaları seçmelerine imkan sunacak. Peki ya siz? Uzayda keşfe çıkmayı mı yoksa romantik bir maceraya atılmayı mı tercih edersiniz? Pop-up oteller: Yeni nesil pop-up otellerin temaları ve yerleri, mobil oylama ile halk tarafından belirlenecek. En fazla oyu alan otel tasarımları, nanoteknoloji özellikli olarak üç boyutlu yazıcılar ile kısa sürede inşa edilecek ve biyo-güneş pilleri kullanacak şekilde programlanacak. Bu oteller sınırlı süreyle hizmet verecek ve giyilebilir teknoloji uygulamalarıyla sayesinde dijital bir Blockchain para birimi olan HotelCoin’lerle ödeme alacak. Ömür uzatan otel spa’ları: Basit cilt bakımı ya da masaj seçenekleri sunan spa’lar tarih olacak; yeni nesil spa merkezleri aklınızı başınızdan alacak. Otel spa’ları, DNA analizi yöntemiyle rahatsızlıklarınızı tespit edecek. Bir sonraki aşamada rahatsızlıklarınızı gidermek için, vücudunuza göre geliştirilmiş programlar sunacaklar

ve size bugünkü imkanlarla karşılaştırılamayacak ölçüde etkili bir rahatlama sağlayacaklar. Geleceğin havaalanı transferi: Tatillerin en stresli bölümlerinden biri, havaalanından otele ulaşana kadar geçen süreçtir. Gezginlerin bu stresi, yüksek teknolojiye ve hıza sahip havaalanı transfer seçeneklerinin geliştirilmesi ile son bulacak. Gelecekte transferler, sizi trafikten kurtarıp en kısa sürede otelinize ulaştıracak kendi kendine çalışabilen kapsüller ve hatta daha yüksek teknolojiye sahip, yüzlerce kilometreyi saniyeler içinde kat edebilen süpersonik hava yolculuğu araçları ile yapılacak. Mobil DNA ödemesi: DNA, nihai kişisel kimlik olacak ve kullanıcılar tatil rezervasyonları ile ödemelerini kimlik konfirmasyonu ile online olarak gerçekleştirebilecek. Ayrıca otelinize check-in yaptığınızda DNA parmak iziniz ile check-in yapacak ve işleminizi saniyeler içinde tamamlayarak sıra beklemekten kurtulacaksınız. Seyahat avatarı desteği: Otel rezervasyonları, kendi dijital seyahat acenteniz gibi çalışan kişisel seyahat avatarınız tarafından yapılacak. Avatarınız, Apple’ın Siri’si veya Amazon’un Alexa’sının kişisel bir sürümü gibi rezervasyonları tasarlayacak, gerçekleştirecek ve yönetecek. Avatarlar, pazarlıktan iletişime, tatil tasarlamadan müşteri hizmetlerine tüm seyahat deneyiminizi planlayacak. Eko-oteller: Günümüzde bazı otel sürdürülebilir ve çevre dostu olmaya odaklanıyor olsa da, gelecekte tüm oteller sürdürülebilir olacak. Enerji verimliliği artacak ve yenilebilir enerji platformları devreye girecek. Gelişmiş güneş enerjisi ve jeotermal enerji teknolojileri ile donatılacak eko-oteller, ürünlerinden çalışanlarına sosyal farkındalık oluşturarak topluma katkı sağlayacak. Artırılmış gerçeklik otelleri: Konuklar belirli bölgeleri gezmekle kalmayıp, otellerin kendilerine sunacağı diğer turistik bölgeleri sanal imkanlarla

gezebilecek. Artırılmış gerçeklik sayesinde inovatif senaryolar geliştirilecek ve örneğin Avrupa’daki bir otelde kalsanız da otelinize gittiğinizde Afrika’da sanal bir geziye çıkabileceksiniz. Farklı bir lezzet deneyimi: Otel restoranları, DNA analizleri doğrultusunda damak tadınıza en uygun, en çok beğeneceğiniz yemekler servis edecek. Siz otelinize bile varmadan, DNA özelliklerinize göre sağlığınıza için optimize edilmiş, size özel diyet ve beslenme menünüz hazır olacak. Özel şefler tarafından yaratılan yemeğiniz, muhteşem tadına rağmen size kilo aldırmayacak. Sürükleyici temalı oteller: Geleceğin otelleri sürükleyici temalar ve bugün sadece hayal edebileceğimiz deneyimler sunacak. Gezginler, gerçek zamanlı interaktif etkinliklere katılabilecek. Örneğin Roma ya da Rönesans döneminde vakit geçirebileceğiniz sanal gerçeklik deneyimlerine katılabileceksiniz.

Peki, akıllı otel odasının içi nasıl olacak? 2060 yılı itibarı ile otel odalarında standart hale gelecek hizmetlerden bazıları şöyle • Odaya girişte yüz tanıma sistemi • Sizi takip eden çoklu sensörler • Konuşan ve size yanıt veren televizyonlar • Tümüyle dokunmatik, reaktif ve interaktif yüzeyler • Akıllı tuvaletler ve gerçek zamanlı haber akışı sunan aynalar • Stres seviyesini algılayarak rahatlatıcı aromalarla odadaki havayı gevşeten, uykuyu rahatlatan interaktif duvarlar • Kir tutmayan özel nano kaplamalı havlular • Otomatik olarak ayarlanan, kablosuz sıcaklık kontrolleri • Nöro-geribildirime dayalı kişiselleştirilmiş yatak ve yastıklar kablosuz sıcaklık kontrolleri • Hologram konser veya spor müsabakası izlemek gibi oda içi kişiselleştirilmiş deneyimler


restaurant 40 hotel & hi-tech

gündem makale

Taksim Otelciler Platformu Genel Başkanı Barış Türer

Ümitli bakışlar… Hoş geldin 2017! 15 Temmuz felaketi sonrasında yaşadığımız gerek içerideki provoke güçlerin gerekse de dışarıdaki düşman güçlerinin Türkiye Cumhuriyeti sınırları içerisinde gerçekleştirdiği hiçbir eylem ve aksiyon planının sektörümüzü etkileyip etkilemediği konusunu açıkça tartışmak gerekir. Bu anlamda sektör temsilcilerimiz ve büyüklerimizle bir araya geldiğim her fırsatta gündeme getirmekten çekinmediğim ve kendi savımı kabul ettirebilmeye çalıştığım önemli hususlardan birisidir bu. İstişarelerimiz sırasında ve daha önceki yazılarımda gündeme getirdiğim “Avrupa ve Amerika pazarına ümit bağlamamak gerektiğini, aksine içeride bulunan ve Türkiye’den vazgeçmeyen pazarları artırabilmek için çaba harcanması gerektiğini” sıkça vurguladım. Bu yazımda da ümitli bakışlar eşliğinde çokça karşılaştığım; “Ne olacak bu gidişat? Dolacak mı otellerimiz? Ne olur 2017?” soruları yorumlamaya çalışacağım sizler için…

Ne olacak bu gidişat?

Şu an ki gidişat, doluluk ve gelirler tablosu, 2016 yılının 15 Temmuz öncesine nazaran yukarı doğru ivme kazanarak çıktığını doğruluyor. Türkiye’den vazgeçmeyen Orta Doğu ülkelerinden gelen misafirlerimiz var. Bunlar İstanbul, Sapanca, Bursa, Yalova ve Trabzon seyahatleriyle ve bir o kadar da yapmış oldukları alışverişleriyle gün be gün Türkiye’nin kazancını artırıyorlar. Bir de İran var… İran Hükümetinin Türkiye’ye uyguladıkları seyahat yasağının kaldırılması akabinde özellikle İstanbul ve Antalya otellerinin gelir raporlarında olmasa da doluluk raporlarının oldukça yüzünü güldürdü ve güldürmeye de devam ediyor. Kimsenin farkında olmadığı ancak Türkiye’den de hiçbir koşulda vazgeçmeyen lüks segment otellerin şu an ki gözde pazarı Azerbaycan’ı da tabii ki unutmamak gerek. Elbette yarın ki gidişatta aslında bugün aynası olacak, otel lobilerinde Avrupalılar yerine yine Orta Doğulular, kahvaltı salonlarında ise Amerikalı’dan ziyade yine İranlıları görmeye devam edeceğiz. Büyük otellerimiz standartlaşmış aksiyon planlarıyla hareket edip; grup rezervasyonlarıyla doluluk artırmaya, online ve münferit misafirleriyle de gelirlerini yukarıya çekmeye devam edecek. Ufak, butik ve kalitesiyle her geçen gün adından söz ettiren otellerimiz varlığını dün olduğu gibi yarın da sürdürecek. Ancak, kimi otellerimiz var ki; dünün dolu

otelleri bu konjonktürde yapmış oldukları yanlış hamle ve stratejik hatalar sebebiyle ne yazık ki varlığını daha fazla sürdüremeyecek.

Dolacak mı bu otellerimiz?

Sohbet ettiğim her yatırımcının sorduğu en can alıcı soru. Geleceği hiçbirimizin göremeyeceği gibi, ip üzerinde tek ayak sekerek ilerleyen bir sektörden bahsediyoruz. İstanbul üzerinden konuyu ele almak gerekirse, şu an da doluluklarından ötürü nefes alamayan; toplantı salonlarının ve balo salonlarının tıka basa dolu olduğu oteller düşünün? Yok mu sanıyorsunuz… Geçen ayki yazımda da belirttiğim gibi, her şey hizmet kalitesine ve personele yatırım yapmaktan geçiyor. Maslak, Levent, Şişli, Beşiktaş ve Taksim bölgesinde yoğunluktan nefes alamayan otellerimiz söz konusu. Demek istediğim bu gibi gerçekleri atlamamak ve göz ardı etmemekte gerek. Otellerin bugünleri sağ salim atlatabilmesi yatırımcı, yönetici ve hatta personel tarafından yapılan stratejik aksiyonlara bağlı. Bu yüzden “Dolacak mı bu otellerimiz?” diye soran yatırımcılara sorduğum ilk sorudur “Oteliniz için ne yaptınız?” Personel çıkartmak, aylarca maaş ödememek, misafire hizmetlerinden kısmak ve çift taraflı bir memnuniyetsizlik... Piyasa da adı duyulmuş personel bulamayan bir otel ve misafir memnuniyetsizliği sebebiyle ikinci defa gelmeyen veya hakkında yapılan yorumlar sebebiyle gelmekten ilk dakika vazgeçen potansiyel misafir adaylarının kaybı. Elbette ki sonrasında içerisinde bulunduğumuz sektörel kriz sebebiyle kısa zaman içerisinde otelin kapanış haberi. Bir de tersini düşünelim mi? Sektörel krize rağmen gününde yatan maaşlar, çıkarılma korkusu olmayan ve oteline güvenerek canla başla çalışan personel. İlk gelen misafiri ikinci defa tekrar nasıl getirebilirimin hesaplarını yapan bir yönetim ve bu aksiyon planını her şartta destekleyen bir yatırımcı modeli. Şimdi karar sizin…Konu ile alakalı son olarak da bir dip not belirtmek isterim ki, bakın Orta Doğu dedim, İran dedim, Azerbaycan dedim. Sürekliliği olan her üç pazar misafirini de değerlendirmek gerekirse; her gelenin tekrar geldiği, beğendiği ve memnun kaldıkları otelleri ise benimseyerek farklı arayışlar içerisine girmedikleri bir gerçek.

Ne olur 2017?

1 Ocak 2017 ve sonrasında da nefes almaya devam… Ön Büro check in – check out işlemlerine, Kat Hizmetleri çarşaf - nevresim değiştirmeye, Yiyecek İçecek oda servisi ve kahvaltı servisine ve diğer departmanlarda kendi görevlerine devam edecekler. Naçizane tavsiyem, yatırımcıların havayı koklayarak stratejik hareket etmeleri; yönetici ve personellerin ise özellikle şu geçiş süresinde sirkülasyona sebebiyet verecek eylemlerden daha ziyade çalıştıkları kurumları en iyi şekilde benimseyerek görevlerini icra etmeye devam etmeleri olacaktır. Sevgi ve Saygılarımla…



restaurant 42 hotel & hi-tech

yeni yatırımlar

İstanbul’un 24 yıllık oteli Renaıssance Polat Istanbul Hotel yenilendi Ocak 2016’da başlayan renovasyon projesinin yüzde 85’ini tamamlayan Renaissance Polat Istanbul Hotel, yenilenen yüzü ile İstanbul Yeşilköy’de misafirlerini ağırlamaya devam ediyor.

D

ünya standartlarında hizmet verebilmenin temel koşulunun yenilikleri takip etmek olduğu düşüncesi ile hareket eden Renaissance Polat Istanbul Hotel, yenilenen yüzü ile konuklarına benzersiz bir İstanbul deneyimi yaşatmaya devam ediyor. İstanbul Yeşilköy’de hizmet veren beş yıldızlı otel; lobisinde, odalarında, balo ve toplantı salonlarında, imza barı Bar Noblesse’de gerçekleştirdiği renovasyon ile misafirlere kusursuz bir hizmet sunuyor.

Tınaz: “Yenilenen yüzümüzle benzersiz bir İstanbul deneyimi vaat ediyoruz” Renaissance Polat Istanbul Hotel


ve Renaissance Istanbul Polat Bosphorus’un Genel Müdürü Anıl Boydaş Tınaz, “Dünya standartlarında hizmet verebilmenin temel koşulunun yenilikleri takip etmek olduğu düşüncesi ile hareket eden otelimiz yenilenen yüzü ile size benzersiz bir İstanbul deneyimi vaat ediyor. Otel lobisinde, odalarında, balo ve toplantı salonlarında, imza barı Bar Noblesse’de gerçekleştirdiği renovasyon ile misafirlere kusursuz bir hizmet sunuyor. Yenilenen konsepti,

mimarisi ve yepyeni tasarım anlayışıyla misafirlerimizi büyülü bir dünyaya davet ediyoruz. Beş yıldızlı konforu ile uluslararası Mariott Oteller zincirine bağlı Renaissance Polat İstanbul Hotel, toplantı, konferans ve organizasyonlarda konuklarımıza tam destek veriyor.” diyor.

Ev konforunda deniz manzaralı odalar

Renaissance Polat Istanbul Hotel’in çoğu deniz manzaralı olan odaları misafirlerin tüm ihtiyaçlarını karşılayabilecek ve onlara kendi evlerinin konforunu sunacak şekilde düzenlendi. Otelde her yeni güne


restaurant 44 hotel & hi-tech

yeni yatırımlar sunacak nitelikte tasarlandı. Anıl, konuyla ilgili şu bilgileri paylaştı: “Otelimizin lobi katında yeni hizmete açılan Toplantı Merkezinde, her biri gün ışığı alan, toplu ya da bireysel beklentilerinize cevap verebilecek şekilde tasarlanan İstanbul, İzmir, Antalya, Ankara ve Boardroom toplantı salonları ile iş toplantılarında aradığınız konfor ve kalite, her türlü ihtiyacınız en ince ayrıntısına kadar düşünüldü. Üstün hizmet anlayışıyla

keşiflerle uyanmak, huzur ve konforu bir arada yaşatan birbirinden özel oda seçenekleri ile konaklama deneyimini benzersiz kılmak mümkün.

Yeni Toplantı Merkezi

Yenilenen balo salonu ve yeni hizmete açılan toplantı merkezi ile de iş dünyasına çok özel ve farklı alternatifler sunan Renaissance Polat Istanbul Hotel, tüm etkinlik ve organizasyonlar için de en doğru adres. Son teknolojik ekipman ve donanımla tasarlanmış toplantı salonları bir toplantı için arzu edilen her türlü konforu ve kaliteyi bir arada

hayatınızı kolaylaştıran profesyonel ekibi, toplantı verimliliğini artıran son teknolojiye sahip ekipmanları, 5 farklı toplantı salonu seçenekleri ile ister ayrı ayrı ister birleştirilerek toplamda 150 m²lik kullanım alanıyla 170 kişiye kadar misafirlerini ağırlıyor.” Otelin içinden ve dışından iki özel girişi bulunan Toplantı Merkezi bünyesinde ayrıca workshoplar, kokteyller ve özel davetler için kullanılabilen Winter Garden ve küçük molalar için konuklarına keyifli bir ortam sunan teras alanı muhteşem deniz manzarası ile dikkat çekiyor. Ayrıca dileyen misafirlerin rahatlıkla

çalışabilecekleri ve sekreterlik hizmetleri alabilecekleri Business Center ile toplantı merkezimiz konuklarını bekliyor.

Bar Noblesse yeni yüzüyle hayata renk katmaya devam edecek

Otel’in en önemli keyif ve lezzet duraklarından Bar Noblesse’de yenilenen dekorasyonu ile misafirleri Marmara Denizi ve Adalar manzarası eşliğinde ağırlamaya devam ediyor. Birbirinden leziz tatların canlı müzik eşliğinde servis edildiği Bar Noblesse yeni yüzü ile hayatınıza renk katmaya devam edecek.



restaurant 46 hotel & hi-tech

yeni yatırımlar / proje

Yenilenen Renaissance Polat Istanbul Hotel’in banket ekipmanları Ormel imzalı! “Polat Holding Ailesi otelcilikteki tecrübesi, yeni yatırımları ve yerinde renovasyon faaliyetleriyle, uzun yıllar öncelikli tercih edilen olmaya devam edecektir. Onlarla bu projede çalışmaktan mutluluk duyduk.”

O

tel ve restoranlara 23 yıldır servis ekipmanları ve hareketli mobilya servisi sağlayan Ormel, Renaissance Polat Istanbul Hotel projesinin güçlü tedarik kanatlarından biri oldu. Ormel Yönetim Kurulu Üyesi Mehmet Çakır ile projenin detaylarını konuştuk, firmanın 2017 planlamaları hakkında bilgiler aldık. Otel ve restoranlara servis ekipmanları, hareketli mobilya konusunda hizmet sağladıklarını belirten Mehmet Çakır, Ormel’in 23 yıllık deneyime sahip ekibiyle, sektörün dinamik yapısına küresel ölçekte cevap vermeye devam ettiğini söyledi. Sektörün ilk üretici firmalarından olan Ormel’in gelişen teknoloji ve değişen ihtiyaçlar doğrultusunda kendisini ve ürünlerini yenilemeye devam ederek, 1993 yılından bu yana pazarın dominant markalarından biri olmayı başardığını anlatan Çakır, firmanın ürün portföyü, hedef pazarları hakkında şu bilgileri paylaştı: “Banket ekipmanları, açık büfe üniteleri, restaurant, servis arabaları, valiz taşıma arabaları ve kat temizlik arabaları kategorisinde, yaklaşık 160 çeşit ürünümüz bulunmaktadır. İsrail, Fransa, Romanya, Kazakistan, Arnavutluk, İran, BAE, Libya başta olmak üzere birçok ülkeye her yıl artan oranlarda ihracat yapmaktayız. Bu yıl ihracatın toplam ciromuzdaki oranını %40’a çıkarmayı hedefliyoruz.” “Son yıllarda birçok yeniliğe imza attık” Ormel’in müşteri ihtiyaçlarını ve dünyadaki gelişmeleri izleyen yapısıyla son yıllarda birçok yeniliğe imza attığını ifade eden Çakır, firmanın yenilikçi tasarımları hakkında şunları söyledi: “Yeni tasarım fonksiyonel servis arabaları, daha kolay hareket eden ve

duvar kağıtlarına zarar vermeyen kat arabaları ve valiz taşıma arabaları, tek bir noktadan alınan elektriği ve datayı masadan masaya aktaran soket sistemli toplantı masaları, paslanmaz çelik katlanır ayaklı toplantı masaları ve masaların taşınırken birbirine değerek zarar vermesini engelleyen özel taşıma arabaları, elektronik yükseklik ayarlı kürsü gibi birçok üründe kendi kategorisinde lider ürünler geliştirdik. Oteller için, özellikle banket operasyonlarında zamanın ve depolamanın önemi büyüktür. Bu doğrultuda ürünlerimizi tasarlarken, işi bittiğinde az yer kaplamasına ve pratik olmasına öncelikli önem veririz. Örneğin 2016 yılının ilk çeyreğinde yenilediğimiz yükseklik ayarlı katlanır podyum, sağlam yapısının yanı sıra, sadece tek kişi ile çok daha kolay ve güvenli bir şekilde katlanıp açılabilmeyi sağlıyor. Böylece çok daha az zamanda operasyonel faaliyetlerinizi gerçekleştirmiş oluyorsunuz.” “Polat Holding Ailesi ile çalışmaktan mutluluk duyduk” Renaissance Polat Istanbul Hotel’in yenileme projesiyle ilgili detaylar da veren Çakır, beş yıldızlı otelin projeye çok emek verdiğini belirterek, “Operasyonda yaşanabilecek olumsuzlukları iyi bildikleri için, tüm ürünlerde en iyisini ve satış sonrası yaşanabilecek sıkıntıları en hızlı çözebilecek firmaları tercih ettiler. Çizilmeye karşı yüksek mukavemetli ve hafif tablalı toplantı masaları, banket masaları, katlanır büfe standları ve taşıma arabaları, katlanır podyum, dans pisti ve konuşmacı kürsüleri gibi ağırlıklı olarak banket ekipmanları verdik.” dedi. Polat Holding Ailesi ile çalışmaktan mutluluk duyduklarını dile getiren Çakır,

“Otelcilikteki tecrübesi, yeni yatırımları ve yerinde renovasyon faaliyetleriyle, uzun yıllar öncelikli tercih edilen olmaya devam edecektir. Onlarla bu projede çalışmaktan mutluluk duyduk. 2017 yılının kendilerine ve tüm yurdumuza hayırlı olmasını dileriz.” dedi. “Müşteri mutluluğu ve huzurunu tesis eden işletmelerin yolu açık olacak” Son olarak Türkiye turizminde 2016 yılı değerlendirmesi ile beraber 2017 yılına ilişkin öngörü ve beklentilerini de paylaşan Mehmet Çakır, sözlerini şöyle tamamladı: “Yurdumuzda ve çevremizde yaşanan istenmeyen olaylardan dolayı, 2016 Türkiye turizmi tüm grafiklerde %35-40 gerilemenin görüldüğü bir yıl oldu. 2017’de fiyat-hizmet kalitesini düşürmeden sadakatli müşteriyi elinde tutarak yeni müşteriler kazandırmak odaklanılması gereken en önemli hususlardandır. Otelcilerin tek çabası misafirlerin mutlu olacağı huzurlu ortamı tesis etmek olmalıdır. Bunda başarılı olan işletmelerin yolu her zaman açık olacaktır.”



restaurant 48 hotel & hi-tech

yeni yatırımlar

Faırmont Quasar İstanbul açılıyor

“Anları anılara dönüştürmek” sloganıyla yola çıkan Fairmont, Türkiye’deki ilk otelini İstanbul’un kalbi Mecidiyeköy’de açıyor.

N

ew York’daki meşhur The Plaza’dan Londra’nın ikonik oteli The Savoy’a kadar yetmişin üzerindeki otelinde, yüz yılı aşkındır misafirlerinin “anlarını anılara dönüştüren” dünyaca ünlü otel zinciri Fairmont, İstanbul’un en merkezi noktalarından Mecidiyeköy’de, Türkiye’deki ilk otelini açıyor. Ocak ayında kapılarını açacak olan Fairmont Quasar İstanbul, çağdaş mimarisi, son teknoloji ile döşenmiş odaları ve kişiselleştirilmiş hizmetlerinin yanı sıra, restoran ve barları, Willow Stream Spa’sı ile İstanbulluları unutulmaz bir deneyimine davet ediyor. Fairmont Quasar İstanbul, 25’i süit, 209 lüks odaya ve 64 Fairmont Rezidans’a sahip. Otelin dizaynı, Amerikalı tasarım firması Wilson Associates tarafından, otelin bulunduğu bölgeyi yansıtan yerel unsurlarla kent kültürünün uyumu göz önünde bulundurularak oluşturuldu. Misafirlere şehrin karmaşasından bir adımda uzaklaşma imkanı veren konforlu, geniş süitlerin balkonlarından tarihi yarımada, Prens Adaları, Boğaz ve Marmara Denizi ile Haliç manzaraları

Misafirlerini şehrin en merkezi noktasında eşsiz bir deneyime davet eden Fairmont Quasar, İstanbulluların yeni cazibe noktalarından biri olmayı hedefliyor.


izlenebiliyor. Fairmont Quasar İstanbul, global markasının tüm dünyada ilke edindiği “yerel ile bağlantılı olma” prensibinden yola çıkarak, konuklarına “İstanbulluların İstanbul’unu” yaşatmak için, hem lokasyon ve manzarası hem de özel concierge hizmetleri ve yerel turlar ile fark yaratacak.

Şehrin yeni lezzet durakları

Şehrin iş merkezinin kalbinde, ofis kuleleri, alışveriş merkezleri, renkli sokakları ve dükkanlarıyla bilinen Mecidiyeköy bölgesinde yükselen Fairmont Quasar İstanbul, her biri farklı konseptlerdeki restoran, bar ve lounge’ları ile farklı lezzet deneyimlerini bir arada sunacak. AILA, Türk mutfağının dört bir yanından çeşitli lezzetleri yöresel malzemelerle ve mevsiminde hazırlayıp sunarken, içindeki ocakbaşı düzeni ve açık mutfağı ile konuklara eğlenceli ve farklı bir akşam vaat ediyor. Baktığı iç avlu, iyi havalarda restoranı keyifli bir bahçeye dönüştürüyor. STATIONS, günün her saatinde rahatça ve zevkle yemek yemek için ideal bir adres. Doğu ve Batı mutfaklarını biraraya getiren seçenekler arasından verilen siparişleri şefler en taze ürünlerle, açık mutfakta konukların önünde hazırlıyorlar. DEMLIQUE, Türkiye’nin

geleneksel çay ve kahve kültürünü modern bir şekilde yorumlarken, en iyi Türk ve dünya çaylarını harika lezzetler ve tatlılar eşliğinde sunuyor. MARBLE BAR, Fairmont’un hareketli lobisinde yer alan gerçek bir lobi bar... Uzun süre tadı damağınızda kalacak, “Fairmont – Classics Perfected” programından kokteyl ve içki çeşitlerinin yanı sıra, enerjik ve her daim yoğun atmosferiyle konukları keyifli bir sohbet ortamına davet ediyor. UKIYO, Tasarımcı Marcel Wanders’ın sofistike tasarımıyla İstanbul’da yaz trendlerine yeni bir standart getirecek. Japonca “yüzen dünya” anlamına gelen Ukiyo, eşsiz şehir silueti ve deniz manzarası, lüks dekorasyonu ve Uzak Doğu esintili mutfağıyla yaz döneminde konuklarını bambaşka bir dünyaya götürecek.

“Willow Stream Spa” Türkiye’de

Fairmont Quasar İstanbul, dünyaca ünlü bir başka markayı da İstanbul ile tanıştırıyor; Fairmont’un lüks spa markası olan ve dünyada yaklaşık 20 ülkede bulunan Willow Stream Spa, bir yandan pilates, EMS ve dünyadaki en yeni fitness trendlerinden PaviGym® gibi özel kişisel ve grup dersleri ile konukların enerjisini yeniden bulmasına yardımcı olurken, bir yandan da özgün bakım ve

Fairmont Hotels & Resorts Hakkında

terapilerle, yoga ve meditasyon sınıfları ile ruhlarını ve bedenlerini dinlendirme fırsatı sunuyor. Sekiz terapi odası ve bir VIP odasıyla 2000 metrekarelik alana yayılan Fairmont’un lüks spa markası Türk Hamamı geleneğini de otantik hamam bakımlarıyla günümüze taşıyor. Son teknoloji aletlerin yer aldığı spor merkezi, açık ve kapalı havuz gibi çok çeşitli canlanma ve wellness alanları sunan spa’da, stres karşıtı, kırışıklık giderici, cildi beslemeye yönelik cilt bakımı ve masaj uygulamaları da sunulacak. Dileyenler, Willow Stream Spa’ya üye olarak tüm hizmetlerden ve otelin sunduğu diğer ayrıcalıklardan da yararlanabilecekler.

İş hayatını lüks ile buluşturan mekanlar

Bazıları istendiğinde birleştirilebilen, farklı büyüklükteki etkinlik ve görüşmeler için tasarlanan 11 toplantı odası ile, kokteyl düzeninde 600, yemek düzeninde 450 kişi alabilen ve fuayesinden bahçeye çıkılan Luna Balo Salonu düğün, davet ve çeşitli etkinliklere ev sahipliği yapmaya hazır. Şehir trafiğinden kaçmak ve zamanı etkin kullanmak isteyen misafirler için, otelin helikopter pisti de büyük kolaylık sağlıyor.

Yüz yılı aşkın bir otelcilik mirası bulunan Fairmont Hotels & Resorts, tüm dünyada konuklarına unutulmaz seyahat deneyimleri, düşünceli ve özenli hizmet ve eşsiz lüks oteller sunarak, gittikleri destinasyonu en gerçek haliyle deneyimlemeleri için çalışıyor. Tüm Fairmont otelleri, yerel öğelerden esinlenen restoranları, bar ve lounge’larının yanı sıra farklı tasarım ve iç mekanlarıyla da içinde bulundukları kentin enerjisini, kültürünü ve tarihini yansıtmayı hedefliyor. “Anları anılara dönüştürmek” sloganıyla yola çıkan Fairmont markasının, 70’in üzerinde oteli ve devam eden projeleri bulunuyor. Grupta, dünyanın en ikonik otellerinden New York’daki The Plaza, Londra’daki The Savoy, Dubai’deki Fairmont The Palm, Şangay’daki Fairmont Peace Hotel ve San Francisco Fairmont gibi yapılar da bulunuyor.


restaurant 50 hotel & hi-tech

yeni yatırımlar

Rezıdor, Radısson Blu markası ile Trabzon’da Şehir merkezine yakın konumu, panoramik manzarası ve yüzme havuzlu spa’sıyla Radisson Blu Hotel, Trabzon, şehrin turizm cazibesine katkıda bulunmaya hazırlanıyor. Otelin, 2018 yılının ikinci çeyreğinde hizmete girmesi planlanıyor.

C

arlson Rezidor Hotel Group bünyesinde yer alan ve dünyanın en hızlı büyüyen otel gruplarından biri olan Rezidor Hotel Group, Trabzon’da açılacak Radisson Blu Oteli için anlaşma imzaladığını duyurdu. Yeni inşa edilen otel ile birlikte Rezidor’un Türkiye’de hâlihazırda operasyonu devam eden ve açılması planlanan otel sayısı 22’ye ulaştı. Toplantı salonları, 162 odası ve yüzme havuzlu spası bulunan otelin 2018’in ikinci çeyreğinde kapılarını açması bekleniyor. Radisson Blu Hotel, Trabzon, çatı katında yer alan barı ve kafesi ile hem şehrin hem de hemen yanında bulunan Boztepe Parkı’nın panoramik manzarasını misafirlerine sunmaya hazırlanıyor. Rezidor Kıdemli Başkan Yardımcısı ve Grup Gelişimi Bölüm Başkanı Elie Younes, “İmzaladığımız anlaşma, turizmde baş aktörlerinden biri olduğumuz Türkiye’deki büyüme stratejimize uyum sağlıyor. Yeni fırsatlar sunan ve uluslararası bir otel zincirine ihtiyaç duyan Trabzon pazarına girmekten

çok mutluyuz. Tecrübeli ortaklarımızla hem şehrin hem de ülkenin seyahat ve turizm sektörüne verdiğimiz desteği daha da artırmak için sabırsızlanıyoruz” dedi.

Marka için doğru adres

Radisson Blu Hotel, Trabzon’un sahibi Karadeniz Örme Sanayi ve Dış Ticaret A.Ş. tarafından yapılan açıklamada ise “Radisson Blu Hotel, Ordu’nun başarılı açılışından sonra, yeni açılacak Radisson Blu Hotel, Trabzon ile Carlson Rezidor Hotel Group’taki portföyümüzü genişletmekten memnuniyet duyuyoruz. Karadeniz’in en büyük şehirlerinden biri olan Trabzon, önemli bir iş ve eğlence merkezi olma potansiyeli sunuyor. Hâlihazırda büyük bir ticaret merkezi olan şehir, Radisson Blu gibi küresel bir üst segment otel markası için de doğru bir adres” ifadelerine yer verildi.

Şehir merkezine yakın konumda

Ünlü Trabzon Kalesi, müzeleri, Atatürk Köşkü gibi kültür turizmini destekleyecek pek çok merkeze sahip şehir aynı

zamanda ilgi çekici manastırlarıyla öne çıkıyor. Şehir merkezine son derece yakın bir konuma sahip olacak otel, misafirlerine restoranlara ve alışveriş alanlarına kolay erişim sağlıyor.

Projeler arasında suni ada da var

Dünyanın en popüler altıncı turizm merkezi olan Türkiye, Carlson Rezidor için de önemini giderek artırıyor. Adından söz ettiren destinasyonlar arasında yer alan Trabzon’da, Karadeniz bölgesi turizmine ilgiyi daha da arttıracak bir suni ada projesi de bulunuyor.



restaurant 52 hotel & hi-tech

yeni yatırımlar

İstanbul’un ilk artizan oteli

Ajwa Hotel Sultanahmet açıldı

Adını hurmanın en lezzetli ve değerli türünden, şıklığını incelikli tasarımlarından alan; zarif mimarisi, tarihi atmosferi ve üstün kalitedeki hizmet anlayışıyla bölge turizmine eski ruhunu hızla geri kazandıracak olan Ajwa Hotel Sultanahmet kapılarını açtı.

H

ayata geçirdiği özellikli konut projeleriyle dikkat çeken Babacan Holding, kısa ve uzun konaklama seçeneklerinin sunulduğu ‘Prime Suites’ ile lüks yaşamı turizme taşıyor. Gayrimenkul yatırımlarının yanı sıra turizm çalışmalarına da hız veren Babacan Holding, ‘Prime Suites’te geniş aileli yabancı turistler, fuar ve iş amaçlı

gelenler ile yerli ve yabancı misafirlere

“Service Apartments” konsepti

yönelik hizmet veriyor. Açıldığı günden

Türkiye’ye ilk defa Babacan Holding tarafından getirilen ve yurt dışında oldukça yaygın olan “service apartments” konseptiyle hayata geçirilen Prime Suites, hem iş hem turistik amaçla seyahat eden misafirlerine kişisel bakım olanakları ile günün yorgunluğunu atma fırsatı sağladığı gibi, gün boyu iş

bu yana yüzde 80’e varan doluluk oranıyla hizmet vermeye devam eden ‘Prime Suites’, geniş oturum alanları, ankastre mutfaklar, lüks tasarımlı banyolar ve her türlü detaylar misafirlerin konforu ve kendini evinde hissetmesi için tasarlandı.


merkezi ile de rahat bir çalışma ortamı sunuyor. 55 milyon TL yatırım bedeliyle Güneşli’de hayata geçirilen ‘Prime Suites’, bölgenin en lüks projesi olma özelliği de taşıyor. Bünyesinde suit odaların da yer aldığı projede, büyüklükleri 60 ile 90 metrekare arasında değişen toplam 142 apart daire yer alıyor. Uzun dönemli kiralama seçenekleri ve housekeeping hizmeti ile birlikte lüksün tanımını değiştiren ‘Prime Suites’, misafirlerini İstanbul’un keyfini çıkarmaya davet ediyor. Prime Suites ayrıca otelden farksız olarak spa, sauna, hamam, fitness gibi hizmetler de veriyor. ‘Prime Suites’, İstanbul’un yeni merkezi Basın Ekspres Yolu üzerinde çok özel bir lokasyonda Atatürk Havalimanı’na sadece 5 dakika mesafede, toplu taşıma ve anayolların yanı başında yer alıyor.

Her detayında artizan unsurların saklı olduğu bu farklı otelcilik anlayışı, Topkapı restoratörleri tarafından yapılmış kalem işlerinde, ahşap ve sedef süslemelerde, her biri ayrı bir dönemi yansıtan Azeri sanatçıların değerli tablolarında ve el işçiliği İznik çinilerinde göze çarpıyor.


restaurant 54 hotel & hi-tech

yeni yatırımlar

Hilton

Kahramanmaraş’ta ilk otelini açtı Hampton by Hilton Kahramanmaraş misafirlerini ağırlamaya başladı. 79 odalı otel, Kahramanmaraş Havalimanı’na da 15 dakika uzaklıkta yer alıyor.

H

ilton’un orta fiyat segmentinde yer alan, kaliteye önem verenlere yönelik küresel markası Hampton by Hilton, en yeni oteli Hampton by Hilton Kahramanmaras’ı açtı. 79 odalı otel, çatısı altında Hampton Inn by Hilton and Hampton Inn & Suites by Hilton markalarının da yer aldığı Hampton by Hilton ailesine katılarak, Türkiye’de faaliyet gösteren 50 Hilton Worldwide oteli arasında yerini aldı.

Havalimanına 15 dakika mesafede

Şehir merkezinde bulunan Hampton by Hilton Kahramanmaraş, Kahramanmaraş Havalimanı’na da 15 dakika uzaklıkta yer alıyor. Otel, aynı zamanda şehrin tarihi kapalı çarşısına ve Kahramanmaraş Kalesi’ne de yakın. Odaklı Hizmetler ve Hampton by Hilton Marka Yönetimi Küresel Başkanı Phil Cordell şunları

kaydetti: “Şehirdeki ilk otelimiz olarak Hampton by Hilton Kahramanmaraş’ın Türkiye genelinde halihazırda faaliyet gösteren dokuz Hampton by Hilton tesisi arasına katılmasından dolayı mutluyuz. Misafirlerimizi markamızın imzası “%100 Hampton Memnuniyet Garantisi” ile ağırlamak için sabırsızlanıyoruz.” Hampton by Hilton Kahramanmaraş Genel Müdürü Ersen Eğilmez ise şöyle konuştu: “Misafirlerimize rahat ve çağdaş bir konaklama sunacağımız Kahramanmaraş’taki alan yeni otelimizin açılışından dolayı mutluyuz. Merkezi konumumuz şehrin tarihini ve kültürel zenginlikleri keşfetmek isteyenler için ideal bir alternatif.”

%100 Hampton garantili

Hampton by Hilton Kahramanmaraş’ta markanın alametifarikası sıcak kahvaltı, tüm konuklara ücretsiz olarak

sunuluyor. Atıştırmalıkların ve içeceklerin satıldığı alan gün boyu açık. Otelde konaklayanlar ayrıca ücretsiz Wi-Fi, 24 saat açık spor salonu ve iş merkezinden faydalanabiliyor. Tüm odalarda kalite malzemeler, Hampton bed adı verilen markanın imzası temiz ve konforlu yataklar, 40-inç LCD televizyon ve ücretsiz çay/kahve bulunuyor. Hampton by Hilton ekibi, Hamptonality olarak anılan, markaya has kültürü konuklarına yaşatmaktan gurur duyuyor. Hamptonality, tüm otellerde misafirlere güler yüzle hizmet sunmak ve onların ihtiyaçlarını anlamaya çalışarak civarda görülecek yerler, tarihi mekanlar ve eğlenceli aktiviteler ile ilgili tavsiyede bulunmak anlamına geliyor. Misafirlerini mutlu etmek, Hampton ekibini de mutlu ediyor ve bu %100 Hampton Garantisi olarak adlandırılıyor.

Hilton’un ödüllü konuk sadakat programı HHonors, Hampton by Hilton Kahramanmaraş’ta da uygulanıyor. Diledikleri bir Hilton kanalından doğrudan rezervasyon yapan HHonors üyeleri, özel üye indirimi ve ücretsiz standart Wi-Fi gibi avantajların yanı sıra Hilton HHonors uygulaması üzerinden check-in, oda seçimi, Dijital Anahtar gibi dijital hizmetlerden faydalanabiliyor.



restaurant 56 hotel & hi-tech

yeni yatırımlar

Four Poınts by Sheraton Türkiye’de Er Yatırım’la 5 yeni otel açacak

Turizm sektöründe geçtiğimiz yıl yapılan 12.2 milyar dolarlık satın alma ile dünyanın en büyük otel zincir haline gelen Marriot International& Starwood Grubu, Türkiye’de Er Yatırım’la birlikte 5 yeni Four Points by Sheraton açmaya hazırlanıyor.


Starwood grubunun Four Points by Sheraton markasıyla anlaşma yaptık. Bu anlaşma kapsamında, hem yatırım hem de otellerin işletmesi Er Yatırım tarafından gerçekleştirilecek. Yatırımlarımızı, şehir içi markalı iş oteli yatırımcısı kimliğimize uygun lokasyonlarda gerçekleştiriyoruz. İstanbul’da Ataşehir, Kağıthane ve Kartal’da projelerimiz devam ederken, aynı zamanda bir otelimiz Gebze’de diğeri de İzmir Bayraklı’da hayata geçiyor. Ortalama 100 – 180 odalı şeklinde planlanan otellerimiz, süit ve standart odaların yanı sıra engelliler için özel odalar olacak” dedi.

Türkiye’de 400 milyon TL’lik otel yatırımı

Y

abancı markalar, finansman modellemesini doğru yapan yeni Türk yatırımcı profili ile birlikte, Türkiye’nin yatırım iklimindeki değişimlerden etkilenmeden projelerine devam ediyor. Dünyanın en büyük otel gruplarından Marriot International & Starwood Grubu’na ait olan Four Points by Sheraton, Er Yatırım’la birlikte Türkiye’de 5 yeni otel açmaya hazırlanıyor. 2017’nin Mart ayında İzmir’de hizmete girecek olan Four Points by Sheraton’ın ardından, 2018 yılında İstanbul Kağıthane ve Gebze’de, 2019’da da İstanbul Kartal ve Ataşehir’de hizmet vermeye başlayacak. Toplam 400 milyon TL’ye mal olacak olan yatırımlar ile yaklaşık 1000 kişiye istihdam sağlanacak. Er Yatırım Genel Müdürü Ferzan Çelikkanat, iki yıl önce 10 yılda 20 otel hedefi ve 300 milyon dolarlık bir yatırım planı ile yola çıktıklarını hatırlatarak “Şehir içinde yapmayı planladığımız otellerimiz için dünyanın en büyük otel gruplarından Marriot International&

Yapılacak olan yatırımlarının 400 milyon TL’lye mal olacağının ve Four Points by Sheraton İzmir’in, Mart 2017’de misafirlerini ağırlamaya başlayacaklarının bilgisini veren Çelikkanat, otel yatırımları hakkında şu bilgileri verdi: “İzmir’in ticaret merkezi Bayraklı’da Mistral Towers projesinin içinde yer alan otelimiz 8 bin metrekare alana sahip. 110 oda ve 5 toplantı salonu, 1 restaurant, 1 bar olarak planlandı. Odalardaki ekstra geniş teraslardan eşsiz körfez manzarası seyrederken bütün yorgunluğunuzu atabilirsiniz. Four Points by Sheraton Kağıthane, 11 bin metrekarelik alanda; 173 oda, 3 süit, 2 engelli ve 168 standart odadan oluşuyor. Otel içinde farklı amaçlar için kullanılabilecek 688 metrekarenin üzerinde kullanım alanı bulunan, yedi adet toplantı alanı bulunuyor. Four Points by Sheraton Kâğıthane’nin 2018 itibari ile faaliyete geçmesini planlıyoruz. Türkiye’de sanayinin en güçlü ve en yoğun olduğu yer Gebze’de, sanayi bölgesinin tam kalbinde yer alan Four Points by Sheraton Gebze, 12 bin metrekare alana sahip. 159 oda, 7 toplantı salonu, 1 restaurant, 1 bar olarak tasarlandı. Uzun dönem konaklamaya müsait, balkonlu, 45 metrekare, içerisinde kendi oturma alanı ve mutfağı bulunan odalar bölgenin özellikle beyaz yakalı kesimine hitap edecektir. 2018 yılında hizmete başlayacak. İstanbul Anadolu Yakası’nın en köklü ve en kapsamlı iş merkezlerinden biri olan Kartal’da yapımı planlanan bir diğer otelimiz, 15 bin metrekare inşaat alanına, 240 odaya ve 10 toplantı salonuna, 2 restorana ve 1 bara

sahip olacak. Four Points by Sheraton Kartal, 2019 yılında hizmete girmesi planlanıyor. Yine İstanbul’da, finans merkezi olarak belirlenen ve Anadolu Yakası’nda iş hayatının tam kalbinde Ataşehir’de hayat geçirilmesi planlanan Four Points by Sheraton, toplam 8 bin metrekarelik bir alanda inşa edilecek. 110 oda ve 5 toplantı salonundan oluşacak. 2019 yılında misafirleri ağırlamaya başlayacağız.”Ürün ve portföyün tamamlanması için Anadolu’da olmak gerektiğini de ifade eden Çelikkanat; “Anadolu’da 3 ve 4 yıldızlı markalı otel ihtiyacı var. Devam eden projeleri belli bir noktaya getirdikten sonra Anadolu’da da olacağız. Seçeceğimiz lokasyonlar, yatırım eğilimi ve konjektöre göre değişebilir sadece” dedi. Yabancılar çok istekli Turizmin küresel devlerinin, üst grup markalarının yanı sıra 3 – 4 yıldızlı markalarını da Türkiye pazarına taşıma trendinde olduğunu ve şehir otellerine yatırım trendinin süreceğini belirten Çelikkanat, yabancı yatırımcıların Türkiye’den vazgeçmeyeceğini belirterek şunları söyledi: “Yabancılar çok istekli. Ödleri kopuyor biz yatırımdan vazgeçer miyiz diye. Yabancılar konusunda hiçbir endişem yok. Önemli olan ülke ve yatırımcı birlikte kazanalım. Onlara da, hak ettiğini verelim.” Çürük elmalar ayıklansın Çelikkanat ekonomide yaşana gelişmeleri şöyle değerlendirdi: “Bu dönem, finansman modellemesini doğru yapan firmalar, en fazla kardan zarar edecekler. Yanlış yapan şirketler ise sıkıntı yaşayacak ve yaşatacaklar. Kriz, turizmde fizibilite yapmadan ‘bizim oğlan okumuş, gelsin başında dursun’ diyen yatırımcı profili ile gerçek yatırımcının belli olduğu ve çürük elmaların sistemden ayıklandığı bir dönem oluyor.” Türkiye krizden turizmle çıkacak Bir otel yatırımının, yarattığı istihdamın yanı sıra inşaattan tekstile, porselenden cam eşyaya, gıdadan temizliğe kadar ellinin üzerinde farklı sektöre iş fırsatı yarattığına dikkat çeken Çelikkanat; “Yeni yatırımcı profili ile turizm sektörü Türkiye’nin lokomotifi olacak ve Türkiye krizden turizmle çıkacak.. Turizmde yapmamız gereken pazar çeşitlendirmesi. Dünyanın ekseni doğuya kayıyorken, bizim de Avrupa’nın dışındaki pazarlara yönelmemiz gerekir” dedi.


restaurant 58 hotel & hi-tech

yeni yatırımlar

Hilton Garden Inn Safranbolu’da açıldı

Hilton Garden Inn Safranbolu, markanın Türkiye’deki 15. oteli olarak açıldı.

H

ilton’un orta ölçekli pazarda hizmet veren ödüllü markası Hilton Garden Inn, Türkiye’deki en yeni oteli Hilton Garden Inn Safranbolu’yu açtı. 124 odalı otel, halihazırda dünya çapında faaliyet gösteren 700 Hilton Garden Inn tesisi arasına katıldı. Modern dekorasyonuyla otel, UNESCO Dünya Mirası listesindeki Safranbolu’nun tarihi merkezine çok yakın mesafede bulunuyor. Hilton Garden Inn konuklarına otantik Osmanlı şehrinin geçmişini keşfetme imkanı sunuyor. Misafirler, tarihi yürüyüş güzergahları, Kristal Teras, Kaymakamlar Evi, Tokatlı Kanyonu ve Hıdırlık Tepesi gibi görülmesi gereken yerlere kolayca ulaşabiliyor.

350 kişi kapasiteli toplantı odaları

Hilton Garden Inn Safranbolu Genel Müdürü Onur İslam şöyle konuştu: “Modern tasarımlı ve konforlu

odalarımızda misafirlerimizi ağırlamak için sabırsızlanıyoruz. Merkezi konumu sayesinde otelimiz, hem huzurlu bir yer arayanlar hem de şehir merkezi ve alışveriş noktalarına yakın konaklamak isteyenler için ideal bir alternatif.” Konuklar, otelin sıcak ve huzurlu lobisinde manzaranın keyfini çıkarırken, dileyenler de sıcak açık havuzu ve fitness merkezinden yararlanabilir. 350 kişi kapasiteli üç esnek toplantı odası bulunan Hilton Garden Inn Safranbolu’da kurumsal veya özel davetler için 700 konuk kapasiteli bir teras da mevcut.

Dünya mutfağı ve yerel lezzetlerden oluşan geniş bir seçki

Hilton Garden Inn Küresel Başkanı John Greenleaf şunları kaydetti: “Türkiye halihazırda faaliyette gösteren 14 Hilton

Garden Inn oteli arasına katılan Hilton Garden Inn Safranbolu’yu açmaktan dolayı mutluluk duyuyoruz. Markamızın imzası memnuniyeti garantisi ile konuklarımıza rahat ve huzurlu bir konaklama sunuyoruz.” Hilton Garden Inn Safranbolu konuklarına, standart hizmetlerine ek olarak, otelin her yerinde ücretsiz Wi-Fi, 24 saat açık iş merkezi ve tam teçhizatlı spor salonu sunuyor. Garden Grille and Bar sipariş üzerine hazırlanan kahvaltı ve akşam yemeği, dünya mutfağı ve yerel lezzetlerden oluşan geniş bir seçki ve akşam oda servisi hizmeti veriyor. 24 saat boyunca açık Pavilion Pantry’de ise tatlı çeşitlerinden soğuk içeceklere pek çok atıştırmalık bulunuyor. Tüm odalarda kaliteli malzemeler, markanın imzası temiz ve konforlu yataklar, çalışma masası ve ergonomik sandalyeler bulunuyor.

Hilton’un ödüllü konuk sadakat programı HHonors, Hilton Garden Inn Safranbolu’da da uygulanıyor. Doğrudan, diledikleri bir Hilton kanalından rezervasyon yapan HHonors üyeleri, özel üye indirimi ve ücretsiz standart Wi-Fi gibi avantajların yanı sıra Hilton HHonors uygulaması üzerinden check-in, oda seçimi, Dijital Anahtar gibi dijital hizmetlerden faydalanabiliyor.


Smart ideas for the front of house

Masa Mutfak ve

Otel EkipmanlarÄą

Tel : 0212 2 69 1 8 0 0 - 0 1 w w w. m a s a m u t f a k . c o m info@masamutfak.com


restaurant 60 hotel & hi-tech

yeni yatırımlar

Prıme Suıtes’ten turizme 55 milyon liralık yatırım

İnşa ettiği lüks konut projeleriyle öne çıkan Babacan Holding, otel konforunda aile rezidansı ‘Prime Suites’i hayata geçirdi. Lüks apart daireleri ile rezidans hizmeti veren ‘Prime Suites’, geniş aileler, yerli ve yabancı misafirler ve iş seyahati amaçlı Türkiye’ye gelen yabancı iş adamlarını ağırlıyor.

H

ayata geçirdiği özellikli konut projeleriyle dikkat çeken Babacan Holding, kısa ve uzun konaklama seçeneklerinin sunulduğu ‘Prime Suites’ ile lüks yaşamı turizme taşıyor. Gayrimenkul yatırımlarının yanı sıra turizm çalışmalarına da hız veren Babacan Holding, ‘Prime Suites’te geniş aileli yabancı turistler, fuar ve iş amaçlı gelenler ile yerli ve yabancı misafirlere yönelik hizmet veriyor. Açıldığı günden bu yana yüzde 80’e varan doluluk oranıyla hizmet vermeye devam eden ‘Prime Suites’, geniş oturum alanları, ankastre mutfaklar, lüks tasarımlı banyolar ve her türlü detaylar

misafirlerin konforu ve kendini evinde hissetmesi için tasarlandı.

“Service Apartments” konsepti

Türkiye’ye ilk defa Babacan Holding tarafından getirilen ve yurt dışında oldukça yaygın olan “service apartments” konseptiyle hayata geçirilen Prime Suites, hem iş hem turistik amaçla seyahat eden misafirlerine kişisel bakım olanakları ile günün yorgunluğunu atma fırsatı sağladığı gibi, gün boyu iş merkezi ile de rahat bir çalışma ortamı sunuyor. 55 milyon TL yatırım bedeliyle Güneşli’de hayata geçirilen ‘Prime Suites’, bölgenin en lüks projesi olma özelliği de taşıyor.

Bünyesinde suit odaların da yer aldığı projede, büyüklükleri 60 ile 90 metrekare arasında değişen toplam 142 apart daire yer alıyor. Uzun dönemli kiralama seçenekleri ve housekeeping hizmeti ile birlikte lüksün tanımını değiştiren ‘Prime Suites’, misafirlerini İstanbul’un keyfini çıkarmaya davet ediyor. Prime Suites ayrıca otelden farksız olarak spa, sauna, hamam, fitness gibi hizmetler de veriyor. ‘Prime Suites’, İstanbul’un yeni merkezi Basın Ekspres Yolu üzerinde çok özel bir lokasyonda Atatürk Havalimanı’na sadece 5 dakika mesafede, toplu taşıma ve anayolların yanı başında yer alıyor.



restaurant 62 hotel & hi-tech

yeni yatırımlar

Sanatın ve tabiatın buluşma noktası

Hotel Caeli Vinero Bağcılık bünyesinde yer alan Hotel Caeli, Gelibolu Yarımadası’nın tarihsel ve doğal güzellikleri ile dolu toprakları üzerinde, Eceabat ilçesinin Kumköy mevkiinde misafirlerine huzurlu ve keyifli bir tatil deneyimi sunuyor.

T

abiat ve sanatın buluşma noktası Hotel Caeli, Gelibolu yarım adasının tarihsel ve doğal güzellikleri ile dolu toprakları üzerinde, Eceabat ilçesinin Kumköy mevkiinde yer alıyor. Uçsuz bucaksız üzüm bağları arasında konumlanan Hotel Caeli, doğayla iç içe konumu, Country style mimarisi, etkileyici ve dingin atmosferi ile misafirlerine eşsiz bir bağ oteli deneyimi vaat ediyor. Her köşesinde sanatsal detayların bulunduğu ve dünyaca ünlü birçok sanatçının eserinin yer aldığı Hotel Caeli, iç tasarımı ve dekorasyonuyla da ön plana çıkıyor. Otele adını veren ikonik heykel ise, Türkiye’nin en önemli heykel sanatçılarından Seçkin Pirim’in Latincede cennet kapısı anlamına gelen “Porta Caeli” isimli eseri... Bağcılığın en zor ilk 100 yılını anlatan ve her yüzü 50 kattan oluşan heykel, güneş ışınlarını alış açısına göre zaman zaman şarap kadehi

şeklinde bir gölgeye sahip oluyor.

Bağ, orman, göl manzaralı 21 oda

21 odası da sade ve sanatsal lüks anlayışıyla tasarlanan otel, misafirlerine unutulmaz bir deneyim sunuyor. Ferah oturma alanları ile eşsiz manzaraya sahip 6 lüks suite ve 15 deluxe oda seçeneği bulunan Hotel Caeli, bağ, orman ve göl manzaralı özgün bir zevkle döşenmiş odaları, suite’leri ile lüksü ve rahatlığı bir arada yaşatıyor. Hotel Caeli’nin içerisinde yer alan üzüm bağları ve doğa manzaralı Winter Garden Restaurant‘da ise, yerel ve uluslararası lezzetler kullanılarak modernize edilen Türk mutfağının enfes tatları sunuluyor.

Özel spa deneyimi

Şehir hayatının stresinden uzakta huzuru verici atmosferi ile dikkat çeken

Hotel Caeli’nin 700 m²’lik alana sahip SPA merkezinde; kapalı havuz, Türk hamamı, sauna, buhar banyosu, macera duşları, şok havuzu ve masaj odalarında bedensel ve zihinsel olarak rahatlayabilir, ruhunuzu dinlendirebilirsiniz.

Üzümden gelen güzellik; Vinothérapie

Hotel Caeli’de üzümün yaşlanma karşıtı etkisinden faydalanarak yapılan Vinothérapie Spa bakımı uygulanıyor. Fransa’da doğan Vinothérapie Spa bakımında; asma ve üzümün ekstreleri, özel masaj teknikleri ile birleşiyor. Vinothérapie Spa bakımı doğal içeriklerin ve masajın gençleştirici etkisiyle cildinizi canlandırıyor ve yenilenmenizi sağlıyor. Yapılan tüm cilt bakımlarında dünyaca ünlü Fransız markası Caudalie’nin ürünleri kullanılıyor.



restaurant 64 hotel & hi-tech

iş’te kadın

Turizmin ‘toprak anası’ Nardane Kuşçu “Gerçek masal anlatılmayan, aya yıldıza bakmayan, doğaya çıkmayan çocuklardan düş kuruculuk ya da yaratıcılık beklemek büyük haksızlık”

B

ir köy düşünün ki; sabah pencereden sizi selamlayan yalnız ördekler, kuş sesleri, yemyeşil bir doğa ve tabiatın sesi olsun! Ahşabın sıcaklığıyla döşenen dinlencenizden karnınızı doyurmak için bir çıkın sonra… Neredeyse tamamı çiftlikte özenle yetişen organik ürünlerden bir köy kahvaltısıyla güne lezzetli bir merhaba diyebilin! Sonra bir çılgınlık yapın; bu defa sütü şişeden değil, kendi ellerinizle sağdığınız inekten için... Bir günlüğüne de olsa çobanlık yapın, böğürtlen toplayın, Kerpe’den denize atlayın, dalga sörfü yapın! Bir başka seçenek mi? O zaman günübirlik veya daha uzun süreli atölye ve eğitim programlarıyla doğada olun, kendi bahçenizi yapın, kerpiç ev yapımına katılın! Bu kadarı da çok mu bireysel? Öyleyse kurumunuzun ihtiyacınıza uygun eğitim programlarıyla iş motivasyonunuzu artırın; kendinizi de mutlu edin, çalışanlarınız da! Adı Narköy! Bir düşün eseri… Turizmin toprak anası, onu yakından tanıyanların hitabıyla Nar Annesi Nardane Kuşcu’nun ailesiyle birlikte 2007 yılında Kocaeli Kandıra’da 100 dönüm arazi üzerinde kurduğu eğitim odaklı sürdürülebilir turizm merkezi ve organik tarım çiftliği… Türkiye’nin Kadın Girişimcisi

Yarışması’nda ‘Yöresinde Fark Yaratan Kadın Girişimci’ seçilen Nardane Kuşcu’nun ağzından bu masal köyün kuruluş öyküsünü ve girişimcilik başarısını dinlemeye ne dersiniz? Bu röportajımızda…

Sizi biraz tanımak isteriz. Nardane Kuşcu kimdir? 1972 yılı mezunu ilkokul öğretmeniyim. Aslında öğretmen okuluna babamın ısrarıyla gittim. Asıl hayalim kimya okumaktı, çok meraklıydım çünkü. Çok enteresandır, okulda kadın haklarıyla ilgili bir kompozisyon yazmıştım. Hocalarım yaptıkları mülakatta benim iyi bir öğretmen olacağıma karar verdiler. Bir hafta kadar direndim, arkasından öğretmen okuluna yazıldım.

60’lı yılların sonunda kimya bilimi Çukurovalı bir genç kızı nasıl cezbetmiş olabilir, merak ettim doğrusu?

Değişim, dönüşüm çok enteresan gelmişti bana. Bu arada biyoloji de işin içine giriyor tabii. Çünkü bedenin de bir kimyası var, diğer canlıların da. Yıllar sonra anladım ki

benim asıl derdim kimya değil, simyaymış. Eğitim çünkü bu simyayı sağlıyor. Bunu da nasıl anladım? Sanıyorum ki öğretmenlik hayatımın 10. yılından sonraydı… Benim kendimi keşfim çocuklar sayesinde oldu. Çünkü çocuklar değiştirici, dönüştürücü, kendine getiricidir. Aslında büyük öğretmen onlardır. Anne baba olduğunuzda da bunu anlarsınız. Öğretmenliğe ilk başladığım yıllarda bazı çocuklar muhteşem öğreniyordu, bazılarıysa tam tersi.. Ve ben bu işin peşine düştüm. Deneyimli öğretmen arkadaşlarıma sordum, bana “öğrenme zorluğu vardır” dediler. Bu da çok adaletsiz geldi çünkü genç bile olsak profesyonel olan, karşılığında maaş alan bizlerdik ve suçu tamamen onlara yüklemek haksızlıktı. Sonuçta çocukların merakını tetiklemek bizim işimiz değil miydi?

“Benim derdim kimya değil, simyaymış”

Bir gün çocuklara en eğlenerek, en kolay ve en keyifli neyi öğrendiklerini sordum. Anlattıkları hikayeler bana çok farklı öğrenme çeşitleri olduğunu gösterdi. İlk farkındalık öyle oluştu. Öğrenmez denilen


çocukların yıllar içinde farklı öğrenme teknikleriyle başarılarına tanıklık ettim. O aralıkta sokak çocuklarıyla çalıştım, gönüllülükler yaptım. Ve gördüm ki, aslında en zor denilen çocuklar bende ve kendilerinde değişimi sağlayabilenler, vicdanımı hep diri tutanlar olmuşlar. İşte o zaman kendi kendime dedim ki, “benim derdim kimya değil, simyaymış…” Simyadan anladığım da işte bu. Hayata uygulanabilir değişim, dönüşümler… Sonuçta bu dünyada varız ve burası eylemlerimizle, davranışlarımızla var oluyor. O davranışları düzenleyen bir iç düzenimiz, ahlaki düzenimiz ve gerçek değerlerimiz var.

Sözünü ettiğiniz o değerlerin temelini merak ediyorum. Nasıl bir aileden geliyorsunuz? Ben bir yörük ailesinden geliyorum. Yörükler doğayı çok sever. Bizde yaylalara gidilir, yaşam tabiatın kucağında sürülür… Bizler masallar anlatılan çocuklar olduk hep. Gökyüzüne, aya, yıldızlara baktık, topraklarda koştuk, ormanlara girdik, çıktık. Bu hem doğayla kucaklaşma hem de kuşaklar arası öğrenme anlamında çok besleyici olmuştur. Günümüzde eksik kalan en önemli noktalardan birinin de bu olduğunu düşünüyorum. Ve sonuç?

Bizim zamanımızda düş kurmak çok normaldi. Bize düşlerimiz sorulurdu, “düşü olmayanın işi olmaz” derdi büyüklerimiz. Çünkü bir düşün olursa peşine düşüp düşünce üretebilirsin, düşünceyi eyleme geçirebilirsin, onu gelecekte başka alanlara taşıyabilirsin… Aslına bakarsanız bu da bir lojistik. Gerçek masal anlatılmayan, aya yıldıza bakmayan, doğaya çıkmayan çocuklardan düş kuruculuk ya da yaratıcılık beklemek büyük haksızlık!

Siz nasıl bir çocuk geçirdiniz, biraz daha açabilir misiniz?

Ben de hasbelkader ortaokulda özel bir okula gittim. Bizim Çukurovalı babalar çocuklarını uzağa göndermemek için özel okullar kuruyorlardı. Bu sayede lisan öğrenme şansım oldu. Ardından Köy Enstitüsü mezunu öğretmenler tarafından yetiştirildik. Toroslar’ın tepesinde köy öğretmenliği yaptım, Çömelek Köyü’nün ilk kadın öğretmeniyim. Bugünden iyi ki de gitmişim diyorum. Velhasıl, doğanın olmadığı yerde olamayacağımızı çok iyi biliyorduk bizler. Bastığı yerde ot bitmeyen adam kötü adamdı bildiğimiz... Otları, yabanileri bu kadar sevişim ondan… Tabiatın öz çocuklarıdır çünkü onlar… Sonra paylaşım, kuşaklar arası bir arada

olmak önemliydi bizler için. Olabildiğinde açık, şeffaf ve dürüst olmak… Bu hayatta sevmediğim bir tek şey var ki mükemmeli oynamaktan hoşlanmıyorum. Bu dünyaya öğrenmeye geldiysek ve eylemlerimizle var oluyorsak yaptığımız her işin de arkasında durmasını bilmeliyiz. Netice itibari ile değerler hep bunun üzerine oturuyor. İki çocuğum, iki torunum var. Ben çocuklarımı da bu değerler üzerine yetiştirdim, büyüttüm.

Peki Narköy Organik Tarım Çiftliği ile birlikte turizme giriş hikayeniz nasıl başlıyor?

Öncesi vardır, ilk olarak onu anlatmak gerek. 2002 yılında eğitim sisteminde kaybolan değerleri bir miktar hayata geçirebilmek, çocuklar ve ailelerle çalışmak için Nar NLP’yi kurdum. Çocuklarla çalışırken nasıl daha verimli olunacağına kafa yorarken pek çok da disiplin öğrendim. Eğitimlerimdeki yeterliliğimi sınarken eğitim almayı da seven biri oldum. O esnada pozitif aile terapisini öğrendim. Bir hırsım yoktu; tek derdim çocuklar ve ailelerle çalışırken gördüğümü eksiklikleri tamamlamaktı. Bu arada oluşuma ailemin gençleri de dahil olmaya başladı. İlk olarak şu an gelinim olan Ebru (Kuşcu) katılmak istedi,


restaurant 66 hotel & hi-tech

iş’te kadın

bankacı kendisi. Ardından öğretmen kız kardeşim geldi. Oğlum Ozan (Kuşcu) katıldı. Ne mutlu ki, bir sürü genç insan kendi ışıkları, bilgileri ve tecrübeleriyle bana geldiler. Ozan (Kuşcu) şirketin kurumsal bölümünü kurdu ve büyüttü. O ara kızım Paris’e mimarlık okumaya gitti, daha öncesinde içmimarlığı bitirmişti. Ve baktım ki gençler muhteşem yürüyor, biz beş kişilik bir aile şirketi olmuşuz bile… Bu bir kuşaklar arası bir devir…

“Bizler masallar anlatılan, düşleriyle büyüyen çocuklar olduk” dediniz. Neydi tam olarak o düşleriniz ve bir ansa o farkındalık ne şekilde ortaya çıktı?

Kızımın bana doğum günümde aldığı deftere yazdığım bir düşüm vardı. Bir eğitim ve organik tarım çiftliği kurmak istiyordum. Çünkü eğitimin lojistiğinde yine sonuçta zihnimiz, bedenimiz son aldığımız gıda ile çalışıyor. Hep iyisini alsak tabii muhteşem olur. İyi gıda almalıyız, açık hava olmalı, gökyüzü görünmeli, ayağımız toprağa basmalı… Ezber bozan eğitimlerle aileler, kurumlar, engelliler de gelmeli… O günlerde böyle bir düş kurmuşum işte. O sayfayı defterden ne hesapsa koparıp, Nasreddin Hoca torunuyuz ya, katlayıp cüzdanımın içinde mayalanmaya bırakmışım. Birden o geldi aklıma. “Harika yürüyorsunuz çocuklar ama benim böyle de bir düşüm var” dediğimde “neden beraber yapmıyoruz” dediler. Bu harikaydı, hemen kolları sıvayarak arazi aramaya başladık. Benim Kandıra ile mazim eskidir ama bir tek burayı görmemişim, Enver Paşa görmüş. “Abla bir bakar mısın” dedi. Geldik, baktık, vurulduk. Hemen ekip dikmeye başladık. Ben otelde kalmak istemediğimi söyleyince eşim (Ahmet Kuşcu) eski çiftlik evini topladı. Bu arada projeyi yazdım, turizm çeşitlemesini ana temelleriyle oluşturmak icap ediyordu. O çok detaylı ve sıkı bir çalışmaydı. Hatta onun için bir hafta sonu 2 bin sayfa okuduğumu biliyorum. Uluslararası anlaşmaları tek tek taradım, inceledim. Çünkü bizim yapmak istediğimiz turizmin tanımında yoktu. Ama yurt dışında Yves Rocher gibi benzer örneklerini görmüştüm. Bir yandan tarlayı ekip dikiyor bir yandan da duvara astığım zihin haritasına kafa yoruyorum… Bu şekilde temel prensiplerimizi belirledik. Tam olarak yapmak istediğim şey,

ekoturizmdi, eğitim turizmiydi, agro turizmdi. Hepsinin bütününde multidisiplinel bir projeden bahsediyoruz. Araştırmalarımda da gördüm ki, ülkemiz benzer anlamda uluslararası bir sürü anlaşmaya imza koymuş. Kültür ve Turizm Bakanlığı yeşil yıldız, leed sertifikalarından haberdar ama henüz bunları bilmiyor. Bir dosyayla yerel yöneticilerle konuyu paylaştık. Arada Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı, Kaymakam filan var. Önce anlatmakta bir hayli zorlandık. “Onu mu yapacaksın, bunu mu” yaklaşımına girdiler ama dedim ya bu tamamıyla multidisiplinel bir yaklaşım. Bir de bir kadın geliyor, anlatıyor filan, klasik... Tabii yaşımıza başımıza saygı yapıyorlar ama niye uğraşır da oluyorlar. Neyse, Emir Drahşan, Lea Invent ve Beste’nin de katılımıyla mimari ekibimizi oluşturduk ve proje çalışmalarına başladık. Danışmanlık vermeyi sevdiğim kadar almayı da severim. Şirketimiz de öyle, her konunun uzmanı olamazsınız.

“Narköy bir düşün eseridir, düşü olmayanın işi olmaz burada”

Bu şekilde 2007 yılında Kocaeli Kandıra’da Nar Organik Tarım Çiftliği’ni kurduk. Bu, Türkiye’de bir ilkti ve özel bir turizm tarzı olarak ki doğru zamanlama olduğunu düşünüyorum. Tek tip, her şey dahil turizmle bir yere gidemeyeceğimizi öngörebiliyordum. Evet ona da ihtiyaç var ama turizmin çeşitlenmesi de gerek. Bütün bir yıla yayılan bir turizme ivedilikle ihtiyaç var. Doğayı yok etmek yerine doğadan para kazanmak mümkün. Evet, ekoturizm anlamında tesisler var ama aynı şeyler değil, çok farklı. Narköy, Nar Eğitim ve Danışmanlık Şirketi’nin eğitim odaklı sürdürülebilir turizm merkezi ve organik tarım çiftliğidir. Yemyeşil bir vadi içinde 100 dönüm arazi üzerine kurulu Narköy, birçok ayrı alanda ve şekilde hizmet

veriyor. Dediğim gibi ekoturizmin yanında eğitim turizmi de yapıyorsun, gıdanı kendin yetiştiriyorsun… Bizim bir farklılığımız da, yılda 680 bin sertifikalı fide yetiştirmemiz. Nar Organik Tarım Çiftliği olarak sağlam bir tohum bankasına sahibiz. Tohum hayatım boyunca çok kıymetli oldu benim için. Velhasıl sürdürülebilirlik noktasında tohumlarımızdan gıda yapma kabiliyetimiz ve eğitimci kimliğimiz gibi iki sağlam dayanağımız vardı ki, bu iki gücü birleştirerek çiftliğimizi kurduk. Keza eğitimlerimiz de öyledir, ezber bozarız! Dedim ya, burası bir düşün eseridir, düşü olmayanın işi olmaz deriz hep! Ulaşılabilecek kadar yakın, doğal olabilecek kadar uzağı arzu ederken bir geçiş coğrafyası olarak Kocaeli Kandıra’da yatırımımızı hayata geçirdik. Bir köprü olmak istemiştik, bu oldu da…

Ne zaman tam olarak oldu diyebildiniz?

2013 yılında otel kısmı bitti ama yatırımlarımız ufak ufak devam ediyor. Bu sene göletlerimizi yaptık, ahırımızı genişletiyoruz. Asla hırslı olmadık, tesisimizin her bir parçasının doğru sürecinde oluşmasını arzu ettik. Şu da önemli hatta çok da yadırganan bir durum; biz çevremizdeki arkadaşlarımızla da çalışıyoruz. Özellikle kadınlarla da çalıştık. Dediler ki “housekeepingi kim yapacak?” Onun üzerine “yapar bizim kızlarımız” dedik, aslanlar gibi de yapıyorlar. Beş yılda bin civarında gönüllü ağırladık, buna yurt dışından üniversite hocaları, mimarlar, öğrenciler de dahil. Bu oluşumun dünya barışına katkısının olacağına inanıyoruz. Hatta yurt dışından burada staj görüp master tezini Narköy hakkında hazırlayan bir kızımız da var. Bazen takılıyorlar, “patronajla yapılan en başarılı community” diye.


Yatırımın bölge ve ülke turizmine katkıları üzerine neler söyleyebilirsiniz?

Öncü olduğumuzu düşünüyorum. Gıda, gastronomi, eğitim ve konferanslar anlamında bölgede çok anlamlı bir örnek oluşturduk. Her geçen gün de bu ilgi artmaya devam ediyor. Kocaeli ağırlıklı sanayisi ile anılan bir şehir ama çok da güzel yerleri var. Kandıra bunun güzel bir örneği, şehrin saklı kalmış güzelliklerinden bir tanesi. Yatırımımızın bir katkısı da, istihdama sağladığı katma değer. Malum son yıllarda yaşanan birtakım olaylar diğer sektörler gibi turizmde istihdam rakamlarına olumsuz etki yaptı. Ancak biz burada farklı doğamız ve coğrafyamız itibari ile 12 ay turizmi yapabilecek durumdayız. Bu anlamda bir farkındalık oluşturduğumuzu düşünüyorum. Gelen talepler de bunu gösteriyor. Bununla beraber ne sevindirici ki, çevremizde benzer formatta örnekler de görmeye başladık. Burada restoranı olan bir arkadaşımız orman içinde daha doğal bir otel yaptı, hatta bizde yer kalmayınca o arkadaşlarımıza da gönderiyoruz. Çünkü birbirimize destek olma konusunu çok önemsiyoruz. Onun dışında farklı illerden benzer proje talepleri alıyoruz.

Bir kadın girişimci olarak yaptığınız iş övgüye değer. Benim merak ettiğim, Nardane Kuşcu bu projede kadın istihdamına ne şekilde tesir etti, iş’te kadını yeterince destekledi mi?

Şöyle ki, bizim çalışma prensiplerimizde liyakat esastır, kadın erkek ayrımı yoktur. Böyle bir şeyi görürsek bundan en başta ben mutlu olmam, ailem de olmaz. Bizim kadın çalışan sayımız erkek çalışan sayımızdan daha fazladır. Özellikle sigortalı olmaları konusunda çok ısrarcıyım. Çünkü bu insanlar çocuklarını okutuyorlar. Şu anda yine yaşadığımız bütün sıkıntılarda gerçekten kadınların daha etkili olmasını arzu ediyorum. Çünkü buna ihtiyaç var. Hem iş hayatı hem ilerleme ve haklarının peşine düşsünler istiyorum. Çünkü daha deneyimli olan bir kadına bile onun yetiştirdiği bir erkeği üst olarak atayabilirler. Kadınlarımız yasaları çok iyi anlasınlar, haklarına sahip çıksınlar istiyorum. Şunu da eklemek isterim, eğitimlerimize kişisel gelişim eğitimleri de dahil. Birlikte çalıştığımız arkadaşlarımızın çocuklarından muhakkak burslu olarak alıyoruz. Onlar çevrede bir fark

yaratıyorlar. Gönüllerle bir araya gelerek dünyaya açılmaya başladılar. Üniversiteye gitme oranları arttı.

Sohbetimizi başından beri hep düşleri konuştuk. Şu an geldiğiniz noktada kendinizi bu hayallerin neresinde görüyorsunuz? Buradan paylaşmak istediğiniz yeni projeler var mı? Sık sık geriye bakıyorum, bir hafıza tazeliyorum, notlarımı okuyorum… Bu deneysel bir proje olduğu için her bir detayını kayıt altına almıştık zaten. Şu an geldiğimiz nokta özel bir basamak. Giderek gelişiyor… Gerek gıda anlamında kendimizi vicdanen rahat hissediyoruz gerekse eğitim konusunda ezber bozan çalışmalara ev sahipliği yaptığımız için huzurluyuz. Önümüzdeki yıl inşallah eski notlarımı toplayıp, biraz temizleyeceğim. Bana artık yazmıyorsun diye kızıyorlar, eskiden en azından dergilere yazardım. Şimdi biraz onları toparlamayı istiyorum. Dolayısıyla önüme baktığım zaman umutsuzluk da ayıp geliyor çünkü biliyorum ki önümüzde harika bir gelecek var.

Bir eğitim uzmanının genç kuşakları da içine dahil ederek yeşerttiği Narköy’ü son derece vizyoner ve turizme değer katan bir proje olarak yakından tanıma fırsatı buldum ben de. Bu başarınızdan dolayı sizi ve ailenizi çok tebrik ediyorum ama sanırım işin en değerli karşılığı da aldığınız Türkiye’nin Sosyal Kadın Girişimcisi ödülü olmalı. Biraz da o ödülden bahsedebilir misiniz? Kadınların yaptıkları üretimlere baktıkça yepyeni bir ekonomik model

oluşturduklarını gördüm. Kadınlar niş bakış açısıyla artı değer sağlıyorlar ve katma değeri yüksek ürünler üretiyorlar. Bu tür girişimlerin desteklenmesi hem çok memnun edici hem de cesaret verici.

Boş zamanlarınızda neler yapıyorsunuz?

Eskiden resim yapardım, şu an pek yapamıyorum ama yerel sanatlarla çok yakından ilgileniyorum. Örneğin eski tariflerden yemekler yapıyorum. Yeni lezzetleri öğrenmeyi seviyorum. Çok okurum, sıkça doğaya çıkar, her sabah neredeyse beş kilometre yürürüm. Doğadaki değişimi her an görmek isterim. Fiziki çalışmayı severim, zaten ellerimden de bellidir. Ya sirke yapıyorumdur ya eski bir tarif deniyorumdur. Fütürizmi seviyorum, Türkiye’deki ilk fütürizm kongresine büyük zevkle katılmıştım. Benim büyük ninem, zamanın fütüristiymiş, herkes ondan öngörü istermiş.

Turizmin şu anki durumunu nasıl değerlendiriyorsunuz? O konuda da tespit ve önerilerinizi öğrenebilir miyiz?

Bu dönemi sağlam bir öğrenme fırsatı olarak değerlendiriyorum. Özellikle turizm sektörü bu krizden çok zarar gördü. Umarım sektör zaman kaybetmeden her şey dahil sisteminden kurtulur. Çünkü kalkınma ancak çevreyle birlikte olur. Tek taş duvar olmaz. Biz İzmit’te bir organik pazar olsun diye çok gayret ettik. Sonunda açıldı. Fakat oturması için belli bir süreye ihtiyacı var, gidip katılıyoruz. Neden? Diğerleri de heves ediyor. Ben küçük aile çiftlikleri yaşasın istiyorum. Pek çoğumuzun göz ardı ettiği bir gerçek var ki, şehir insanını besleyen o küçük aile çiftlikleri… O insanlar yaşamazsa işsizlik daha çok artacak, bu hakikati de unutmamak gerek.


restaurant 68 hotel & hi-tech

marka röportaj

Cem Büyüknacar “2017’de %20 büyüme hedefliyoruz” “2017 için hedeflerimiz arasında daha fazla ihracata yönelerek yurt dışı pazar payımızı artırmak ve Türkiye’de başarı ile işleyen bayilik ağımızı yurt dışına da taşıyabilmek var. Bu süreçte, ürün çeşitliliğimizi ve kapasitemizi en az %20 oranında artırmayı hedefliyoruz.”

Ü

retim faaliyetlerine 1994 yılında ofis mobilyaları ile başlayan, 2002 yılında Horeca kanalına yaptığı yatırımları ile ürün gamını daha da genişleten Yücel A.Ş., 2017 yılı için hedef büyüttü. Yeni dönemde ihracat payını artırarak yurt dışı pazarlarda daha etkin rol oynamayı hedeflediklerini açıklayan Yücel Plastik ve Bahçe Mobilyaları Satış Direktörü Cem Büyüknacar ile firmanın Horeca sektörüne yönelik faaliyetlerini ve mobilya sektörünü konuştuk.

Cem Bey öncelikle Yücel A.Ş.’yi tanıtarak faaliyetlerinden ve ürün gamından bahseder misiniz?

Yücel A.Ş. 1985 yılında kurulduğunda faaliyetlerine ilk olarak transmisyon mili üretimi olarak başlamış olup 1994 yılında iş kolunu genişleterek laminant büro mobilya imalatına başlanılmıştır. 1999 yılında Gaziantep 3. Organize

Sanayi bölgesinde 17.540 metrekare arsa satın alınarak yeni fabrika binası inşaatına başlanmış ve 2000 yılında 8.000 metrekare kapalı alanı olan yeni fabrika binasına taşınılmıştır. 2002 yılından itibaren yeni üretim alanı olarak planlanan plastik bahçe mobilyası üretimine başlanılmış, 2009 yılında piyasada kabul görmüş DELTA markasının isim hakkı ile kalıpları satın alınıp DELTA, RAINBOW markaları adı altında üretim faaliyetleri bugün


“Tasarımda dünya trendleri mümkün olduğunca işçiliğin azaldığı ve kalıplama ile işçilik gerektirmeyen ürünler olan plastik ve alüminyum mobilyalara doğru ilerliyor. Bu gelişmede, tasarımdaki önemin gün geçtikçe artmasına yol açıyor.”

20 enjeksiyon, 2 şişirme ve yeni kalıp yatırımları ile devam etmektedir. Yücel A.Ş. bahçe mobilyası sektöründe en geniş ürün portföyüne sahip olmakla birlikte rekabetçi fiyatları ile piyasada öncü firma konumundadır. Ürün gamı olarak; Delta markası ile üretilen plastik bahçe mobilyaları ve stad koltuklarının yanı sıra Rainbow markası ile üretilen rattan enjeksiyon bahçe mobilyaları ve ithal edilen el örgüsü rattan serisi ve distribütörlüğünü yaptığı Allibert ve Keter ürünleri ile kaliteden ödün vermeden her bütçeye hitap eden bir harman sunmaktadır.

Firmanızın yurt içi ve yurt dışı pazar payı nedir? Bu pay turizm işletmelerinde ve restoranlarda ne kadarlık bir pay oluşturuyor? Türkiye’de ağırlıklı olarak hangi bölgelere ve konseptlere hitap ediyorsunuz? Firmamız yurt içinde açık ara öncü konumda olmakla birlikte yurtdışında pazar payı günden güne artmaktadır. Türkiye’deki otellerin ve restoranların tamamına bayiler aracılığı ile ürün

tedarik edilmektedir. Geniş ürün gamı sayesinde otel, restoran ve cafe müşterilerinin bahçe ve balkonları için gerekli ihtiyaçlarının tamamını karşılayabilmektedir.

Horeca sektöründe ürün tercihlerini fonksiyonellik ve görsellik anlamında en çok neler belirliyor? Sizin üretim kriterlerinizi neler belirliyor? Kalite standartlarınızdan


bahseder misiniz kısaca?

Horeca sektöründe ürün tercihlerini daha çok görsellik belirliyor. Görsellik tercihi de zamanla trendlere göre değişim gösteriyor. Horeca sektörü için örnek olarak daha önce rattan mobilyalar daha çok tercih edilirken artık plastik ve alüminyum ürünler tercih ediliyor. Biz kalıp yatırımlarımızı belirlerken dünya trendlerini ve piyasadaki talepleri değerlendiriyor, bu değerlendirme sonucu yatırımlarımızı yapıyoruz. Kalitemizden asla ödün vermiyoruz, çünkü Horeca sektöründe kalitenizden ödün vermeniz halinde hem markanız hem firmanız piyasada kalıcı ve güvenilir bir firma olamıyor.

Bu yıl Horeca sektörüne en çok hangi tasarım trendleri hakimdi? Bu trendler 2017 yılında nasıl bir seyir gösterecek?

Bu yıl Horeca sektöründe tekstil ve plastik ile birleşen alüminyum ürünler, enjeksiyon rattan adı verilen örgü desenli plastik mobilyalar hakimdi. 2017 trendlerinin de bu yönde devam edeceğini düşünüyoruz.

Tasarımda malzeme seçimleri anlamında dikkat çeken detaylar neler? Malzeme kullanımında Türkiye ve dünyadaki trendler nereye doğru gidiyor?

Tasarımda dünya trendleri mümkün olduğunca işçiliğin azaldığı ve kalıplama ile işçilik gerektirmeyen ürünler olan plastik ve alüminyum mobilyalara doğru ilerlemekte. Bu gelişmede, tasarımdaki önemin gün geçtikçe artmasına yol açmakta.

Türkiye’de mobilya, tasarım, dekorasyon, iç mimari algısını nasıl değerlendiriyorsunuz? Bu yönüyle firmanız sektöre neler katacak?

Mobilya sektörü 2015 Mayıs ayında ithal mobilyalara gelen %50 ek vergi ile büyük bir dalgalanma yaşadı. Daha önce ithal mobilyalara ilgi fazla iken, artan vergiler sayesinde Türkiye’de üretim kapasitesi ve çeşitliliği kısa sürede ciddi oranda artış gösterdi. Firma olarak biz de ithal mobilyaların oluşturduğu bu pazar payına sahip olabilmek adına daha önce ithal ettiğimiz ürünleri millileştirerek ciddi atılımlar yaptık ve bu sayede hem Türkiye’deki pazar payımızı artırdık hem de daha önce ithal ettiğimiz ürünleri üreterek ihraç eder hale geldik.

Firmanız için 2016 yılı nasıl geçti? Yıla hangi yeni ürün ve projelerle girdiniz? Horeca sektörüne yönelik hangi projeleri gerçekleştirdiniz?

2016 yılı Türkiye’de turizm sektöründe yaşanan sıkıntılardan ötürü, otel projeleri açısından pek olumlu geçmese de üretimine başladığımız alüminyum ve

enjeksiyon rattan ürünler ile pek çok yeni restoran, café ve franchise ile çalışmaya başladık. 2016 itibari ile Türkiye’de faaliyet gösteren franchise’ların büyük çoğunluğu ile çalışmaktayız.

2017 yılına ilişkin hedefleriniz nelerdir? Bu süreçte pazara sunacağınız yeni ürünler olacak mı? 2017 için hedeflerimiz arasında daha fazla ihracata yönelerek yurt dışı pazar payımızı artırmak ve Türkiye’de başarı ile işleyen bayilik ağımızı yurt dışına da taşıyabilmek var. Bu süreçte, ürün çeşitliliğimizi ve kapasitemizi en az %20 oranında artırmayı hedefliyoruz. Bu hedefe ulaşabilmek adına 2017 yılı sonu itibari ile Gaziantep 5. Organize Sanayi’de inşaatı devam eden 50.000 metrekarelik yeni fabrikamıza taşınmayı planlamaktayız.



restaurant 72 hotel & hi-tech

marka

Ege Vitrifiye’ye TSE’den Çift Yıldız Belgesi Türkiye’nin önde gelen vitrifiye üreticilerinden Ege Vitrifiye Sağlık Gereçleri ve Ticaret A.Ş. Türk Standartları Enstitüsü (TSE) tarafından verilen TSE çift yıldız belgesini almaya hak kazandı. İhracat ve iç piyasada ürün kalitesine verdiği değeri belgeyle taçlandırdı.

E

ge Vitrifiye Kemalpaşa Fabrikasında düzenlenen belge takdim töreninde, İbrahim Polat Holding Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Polat, TSE Çift Yıldız Belgesi’ni, TSE Ege Bölge Koordinatörü Atila Gündüz’ün elinden aldı. İbrahim Polat, konuşmasında Ege Vitrifiye’nin başarısını, çalışma ve gayretin sonucu olarak değerlendi ve “Aldığımız belgeler ve üretim kalitemizle hem şirketimize hem memleketimize katkımız devam edecektir” diye ekledi. İbrahim Polat Holding CEO’su ve Yönetim Kurulu Başkan Vekili Baran Demir, “Biz bu meşakkatli sürecin üstesinden, çalışanlarımıza, şirketimize ve yönetim

kurulu başkanımıza güvenerek geldik. Yöneticilerimizi içimizden yetiştirdik, çalışan herkesin görüşlerine değer verdik. Ege Vitrifiye yapılan bağımsız araştırmalara göre; vitrifiye sektöründe, Türkiye’nin en çok bilinen 2. Markası konumundadır. Polat ailesine, markamıza ve Türkiye’ye olan yatırımlarından dolayı teşekkür ediyorum. Bu gurur hepimizindir” dedi. Ege Vitrifiye Genel Müdürü Merter Savaş normal TSE standartları üzerine, kalitelerini daha da artırarak TSE Çift yıldız belgesiyle taçlandırdıklarını belirterek “Çift yıldız belgesi bu sene aldığımız üçüncü belgedir. Arge çalışmalarımıza hız

vererek, rekabetçi piyasada daha da güçlendik. Bu belge şirketimize hem ulusal hem de küresel pazarda büyük katkılar sağlayacaktır. Bütün şirketler grubumuza ve Ege Vitrifiye çalışanlarına hayırlı uğurlu olmasını diliyorum” diye ekledi. Ege Vitrifiye’yi gösterdiği başarılardan ötürü tebrik eden TSE Ege Bölge Koordinatörü Atila Gündüz ise tüm çalışanlara kaliteye gösterdikleri hassasiyetten ötürü teşekkür ederek Ege Vitrifiye’nin ilerleyen zamanlarda alacağı yeni belgeler için “ TSE olarak bundan sonra ki süreçte de tescilleyeceğiniz her türlü standartta yanınızdayız ve yardımcı olmaya hazırız” dedi.



restaurant 74 hotel & hi-tech

marka

Pakmaya’dan lezzet profesyonellerine Yenilikçi ürünler Pakmaya'nın yeni pudingleri, Türk tatlıları, şarlot tozları üstün nitelikleri, ekonomik özellikleriyle şeflerin, profesyonellerin beğenisini topluyor.

Yeni Pakmaya pudingler

Pakmaya Türk tatlıları

Pakmaya Şarlot tozları

Puding kavramına yeni bir soluk getiren Pakmaya, geleneksel damak tadından ilham alan Güllü, Türk Kahveli, Bal Bademli, Çikolatalı Portakallı, Vanilyalı Tarçınlı çeşitleriyle pudingi "bizden" bir lezzete dönüştürerek büyük rağbet topluyor.Pakmaya pudingler aynı zamanda pasta içi dolgusu, cheescake dolgu kreması, yaş pasta, bisküvili pasta gibi farklı kullanımlarda da mükemmel sonuç veriyor.

Pakmaya, Türk tatlıları serisinde de kalite ve özeniyle harikalar yaratıyor: Lezzeti, kıvamı yerinde 7 farklı ürünle geleneksel tatları bugüne taşıyor. Muhallebi, sütlaç, tavukgöğsü, kazandibi, supangle, aşure, keşkül Pakmaya markasıyla pratik yoldan, yoğun lezzetleri, nefis aromalarıyla şeflere büyük destek sağlıyor.

Pakmaya Şarlot Tozları hafif ve lezzetli pastalar yapmanın anahtarını şimdi işinin ustası profesyonellere sunuyor: Vişne, limon, frambuaz, portakal, muz, çilek, karamel, tiramisu... 8 farklı çeşidiyle, şimdi lezzeti, rengiyle iştah açan, beğeni toplayan pastalar Pakmaya Şarlot Tozları ile yapılıyor.

Pakmaya Hakkında Türkiye'yi bilimsel yöntemle üretilen maya ile tanıştıran, sektörünün yarım yüzyıldır öncülüğü ve liderliğini yapan Pakmaya, 130 ülkeye yaptığı ihracatıyla dünyanın en büyükleri arasında, ilk üç firmadan biridir. Mayanın yanı sıra, fırıncılık, değirmencilik, pastacılık ve ev tüketim ürünlerindeki üstün kalitesi, zengin ürün yelpazesi, yenilikçi duruşuyla Pakmaya, ülkemizin güvenilen, sevilen, yükselen gıda markasıdır.



restaurant 76 hotel & hi-tech

marka güncel

Müşteri deneyiminde dünyanın en iyisi Pronet Türkiye’nin güvenlik alanındaki lider ismi Pronet, yenilikçi ve fark yaratan hizmetleriyle “Dünyanın En İyi Müşteri Deneyimi” ödülüne layık görüldü. 11. Contact Center World Awards’ta kazandığı ödülü, Las Vegas’taki törenle teslim aldı. 20 yılı aşkın süredir yürüttüğü faaliyetleriyle Türkiye’de adeta baştan bir sektör yaratan firma her yıl yangından sele, panik anından gaspa, hırsızlıktan acil yardıma 4000’e yakın vakaya müdahale edilmesini sağlıyor. Yılda 6 milyon arama yapan Pronet Alarm Haber Alma Merkezi, alarm sonrasında kullanıcılara 10 saniye içerisinde geri dönüyor. Bu süre dünyada ise ortalama 60 saniye olarak ölçülüyor. Teknolojiye ve insan kaynağına yaptıkları yatırımlar sayesinde tüm dünyada görünürlük elde ettiklerini belirten Pronet Yönetim Kurulu Başkanı Alp Saul, firmanın orta dönem hedefini, “Avrupa’nın en büyük 3 güvenlik şirketinden biri konumuna gelmek” şeklinde özetliyor.

HotelsPro’nun yeni nesil API’si Coral, rezervasyon hatalarını minimuma indirecek Dünyanın önde gelen seyahat ve konaklama ürünü tedarikçilerinden MetGlobal şirketler grubunun, global seyahat sektörü profesyonellerine teknoloji ve rezervasyon çözümleri sunan markası HotelsPro, otel tedarikçilerinin ürünlerini bir araya getirerek konsolide eden, arama ve rezervasyon çözümü Coral’ı online acentelerle buluşturuyor. Otel tedarikçilerinin API bağlantılarıyla 342.000’den fazla otele anında erişebilmelerine ve en uygun fiyatlı otelleri araştırıp bulmalarına olanak sağlayan Coral API, rezervasyon hatalarını ve fiyat uyuşmazlıklarını da minimuma indiriyor. Yüksek doğruluğa ve kullanılabilirliğe sahip önbelleği ve düzgün entegrasyonu ile karmaşık verilere basit erişim sağlayan ve arama sonuçları için sınırlama sunmayan Coral; toptancı fiyatlardan yararlanma, kullanılabilirlik işlevini kontrol etme, tek ve çoklu otel kodlarına, coğrafi konuma ve varış noktasına göre arama yapma gibi özellikleriyle daha iyi ve hızlı kullanılabilirlik sağlıyor.

Sabre, geleceğin seyahat teknolojisini anlattı Global seyahat endüstrisinin lider teknoloji sağlayıcısı Sabre Corporation (NASDAQ: SABR) sponsorluğunda TÜRSAB tarafından seyahat acenteleri ve tur operatörlerinde çalışan ya da işe alım sürecinde olan personellere nitelikli eğitim verilmesi amacıyla kurulan TÜRSAB Akademi'nin lansmanı, 6 Aralık Salı günü gerçekleştirildi. TÜRSAB Genel Merkezi’nde gerçekleştirilen lansmanda Sabre Türkiye Genel Müdürü Altuğ Bekdemir, "Geleceğin Seyahat Teknolojileri" konulu sunumuyla katılımcılara bilgi verdi. Lansmana Sabre Türkiye Genel Müdürü Altuğ Bekdemir’in yanı sıra seyahat acenteleri, tur operatörleri, turizm çalışanları ve yöneticileri katıldı. TÜRSAB Akademi tarafından gerçekleştirilen lansmanda, Sabre tarafından organize edilen VR (Sanal Gerçeklik) etkinliği de düzenlendi. Katılımcılar, VR etkinliği kapsamında sanal gerçeklik oyunu ile geleceğin seyahat teknolojisini deneyimleyerek eğlenceli dakikalar geçirdi.


İnovasyonun da lideri TEMSA Yenilikçi bakış açısıyla ürettiği araçlarla hem Türkiye’de, hem de dünyada adından söz ettiren TEMSA, Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) tarafından düzenlenen, 5’inci İnovasyon Haftası kapsamında gerçekleşen İnovalig Ödülleri’nde, “İnovasyon Kaynakları” kategorisinde birincilik ödülünün sahibi oldu. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, TEMSA’nın ödülünü Sabancı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Güler Sabancı’ya verdi. İnovasyon Haftası’nda aldıkları ödülden gurur duyduklarını belirten TEMSA Genel Müdürü Dinçer Çelik, “Bu ödüller bizi önümüzdeki süreçte daha da başarılı olmaya yönelik motive ediyor ve daha fazla çalışmaya itiyor. Bu yüzden kurumumuz adına, çalışanlarımız adına büyük mutluluk ve gurur duyuyoruz” dedi.

Hedef dünya pazarında ilk üçe girmek Dış pazarda gelişme sürecindeki ülkeler ve değişen yaşam şartları jeneratör sektörüne büyük fırsatlar sunuyor. Dış pazardaki potansiyeli keşfederek stratejisini bu doğrultuda belirleyen Aksa Jeneratör, yıllık cirosunun yüzde ellisinden fazlasını yurtdışı operasyonlarından elde ediyor. Yurt dışı atağına yaklaşık 20 sene önce Singapur ofisini açarak başladıklarını anlatan Aksa Jeneratör CEO’su Alper Peker; “Dünya jeneratör üretim pazarı Uzakdoğu’ya yönelirken 2007 yılında Çin’deki ilk üretim tesisimizin açılışını yapmamızın global bir oyuncu olma yolunda attığımız en büyük adım olduğunu söyleyebiliriz. 2012 yılında dünyanın en önemli ve zorlu pazarları arasında yer alan Amerika jeneratör pazarına girerken rekabetin ve tüm zorlukların farkındaydık ve mücadeleye hazır bir şekilde üretim tesisimizin açılışını gerçekleştirdik. Bugün 160’ın üstünde ülkeye satış faaliyeti gerçekleştiriyoruz. Geçtiğimiz yıl ciromuzun yaklaşık yüzde 65’ini yurtdışına, yüzde 35’ini ise yurtiçinde gerçekleştirdik” dedi.

VİKO’nun kalite felsefesine bir ödül daha

KalDer tarafından, ODTÜ Kültür ve Kongre Merkezi’nde düzenlenen 19. Kalite Çemberleri Paylaşım Konferansında; kuruluşların sürekli iyileştirme yaklaşımı ile kalite ve verimlilik artışını sağlamaları için, iyileştirme ekiplerini teşvik etmek ve iyi örnekleri ön plana çıkarmak amacıyla verilen Kalite Çemberleri ve Kaizen Ödülleri, KalDer Ankara Şubesi Yönetim Kurulu üyeleri tarafından sunuldu. Kalite Çemberi Ödülü’nün bu yılki sahibi VİKO by Panasonic çalışanlarından oluşan “Transfer Sistemi” takımı oldu. Ödül töreninin ardından takım çalışmasının önemine vurgu yapan VİKO by Panasonic İK ve Kurumsal Gelişim Direktörü Mutlu Kutlu “VİKO, kalite yönetimi çalışmalarına 1998 yılında başlamış olup, EFQM Mükemmellik Modeline göre sistemlerini sürekli iyileştirmektedir. Ayrıca 2005 yılı TÜSİAD-KalDer Türkiye Mükemmellik Ödülü başta olmak üzere hem ulusal hem de uluslararası alanda pek çok ödülün de sahibidir. Mükemmellik yolunda ilerlerken, mükemmellik anlayışının çalışanlarımıza ve diğer paydaşlarımıza yayılması konusunda sorumluluk alan bir yaklaşıma sahibiz. Çünkü mükemmelliği sağlamak için mükemmelliği paylaşmak gerektiğine inanıyoruz.” dedi.

LG Electronics’in yeni global CEO’su Seong-jin Jo oldu LG Electronics (LG) tarafından yapılan açıklamada organizasyonun temel kararlarından sorumlu üç Temsilci Direktöründen biri olan LG Beyaz Eşya ve İklimlendirme Çözümleri Şirketi Başkanı Seong-jin Jo'nun tüm şirketin genel CEO’su olarak görevlendirildiği belirtildi. Seong-jin Jo’nun sorumluk alanı Beyaz Eşya ve İklimlendirme Çözümleri, Mobil İletişim, Ev Eğlence ve Otomotiv Malzemeleri Bölümleri de dahil olmak üzere LG Electronics'in tüm iş birimlerini ve dünya çapındaki 120'den fazla operasyonunun denetimini de kapsayacak. 60 yaşında olan Seong-jin Jo, Goldstar'a 1976'da katıldı ve 1980'de LG'nin ilk otomatik çamaşır makinesini geliştiren ekibin üyesi oldu. 2015 yılında Beyaz Eşya ve İklimlendirme Çözümleri Şirket Başkanı olmadan önce yine aynı bölümde Çamaşır Makineleri Bölüm Yöneticisi olarak çalıştı.


restaurant 78 hotel & hi-tech

şefin gözünden

Mutfağın “altın çocuğu”

Fotoğraflar: Ümit Başer Alkaç

Deniz Temel

Anne yemeklerini ısıtarak başlayan bir aşçılık öyküsü onunkisi. Evdeki yalnızlıkla kendini keşfedişin bir tat serüvenine, ısıtan ellerin lezzetle pişiren ellere dönüşüm hikayesi en çok da…

A

dı Deniz Temel… Alaçatı Alancha’dan sonra Kemal Demirasal’ın tasting menü servis etmek üzere hizmete açtığı Nişantaşı Alancha’nın genç şefi. Şimdilerde Kemal Demirasal’dan bayrağı devraldı. Daha 27 yaşında ama mutfaktaki tecrübesi, hevesi, keşif kabiliyeti aşçılık dünyasında pek çoğunu geride bırakacak nitelikte takdire değer, ilham verici… Lisedeyken yemek pişirmeyi öğrenmek hevesiyle Mersin Anadolu Otelcilik ve Turizm Okulu’na kaydını yaptırarak mutfağın renkli dünyasına ilk profesyonel adımı atan Deniz Şef, anlattığına göre mutfağın teorisini gastronomi bölümünün öğretileriyle çözerken bir yandan da öğrendiklerini evde pişirdiği yemeklerle pratiğe dökmüş. Genç şefin elinin ilk değdiği lezzet, samimi betimlemesiyle “salata görünümlü kısır”, dilinin tadını aldığı ilk lezzet ise sakatat, yine paylaştığına göre…

“Profesyonel mutfağa 15 yaşımda girdim”

Deniz Şef’in profesyonel mutfağa ilk girişi ise 15’li yaşlar… Antalya Grand Haber Otel’in mutfağına staj yapmak üzere giren Temel, geride bıraktığı beş aylık sürede pide, lahmacun da yapıyor, her çeşit kebabın yapımına da dahil oluyor. “Tabii o zaman işin çocukluk boyuta da var. Bir taraftan da eğlenmek istiyoruz” diyen deneyimli şef, unutamadığı bir anısını da şöyle paylaşıyor: “İlk kez mutfağa girmişim. Elimde bir telefon, sağa sola gezerek konuşuyorum. O ara mutfağın şefi yanıma geldi ve beni ensemden tutup dışarı çekerek, ‘oğlum burası okul değil, kendini topla yoksa ben seni toplamasını bilirim” dedi. Günlerce sarımsak soyduğumu bilirim…”

“Dünya insanı olmak için yurt dışı mutfakları görmek lazım”

Deniz Şef için mutfak eğitiminin Mersin’den sonraki ikinci ayağı Afyon Kocatepe Üniversitesi oluyor. Bahsettiğine göre en büyük şansı o çok sevdiği Tansu Çelik hocasıdır. Gastronomi sevdalısı okul arkadaşları gibi hocası da hevesli ve heyecanlıdır aynı zamanda. Her iki tarafın bu heyecanları katlanarak büyürken, bir yandan da Afyon’da keşfedilmedik etçi, kaymakçı, lokumcu bırakmazlar, masınıf! Ardından kısa bir dönem Four Seasons Istanbul Bosphorus’un mutfağında da staj eğitimi gören Temel, bir karar aşçı yardımcısı olarak Amerika’da bir restoranda çalışmaya başlar. Neden peki, soruyorum… Uluslararası mutfakları tecrübe etmenin önemini öğrenciyken de bildiğini dile getiren Temel, “Yurt dışı mutfakları tanımak, o havayı teneffüs etmek bu mesleğe gönül veren herkes için çok kıymetli. Ben Amerika’ya gittikten sonra da bunun yeterli olmayacağını


biliyordum. Sadece çalışmak için de değil, yemek yemek için de yurt dışına açılmak gerekiyor. Bu aynı zamanda yaşam deneyimi için de gerekli. Bir şekilde dünya insanı olmak gerekiyor. Evet ben Anadolu mutfağı yapmaya çalışıyorum ama bunu dünya insanlarına anlatmak için yapıyorum. Onların anlayacağı dili yakalamak için de dünyanın nasıl bir gastronomi çizgisinde olduğunu anlamam lazım. Bu yüzden de bir şekilde onlarla iletişim içinde olmam lazım. “ Bu son derece vizyoner bakış açısıyla Amerika’da Holiday Inn ve Sheraton otellerinde aşçı yardımcısı ve bölüm şefi olarak çalıştığını anlatan Temel, Türkiye’ye dönüşünde kariyeri için bir dönüm noktası adlettiği Murat Bozok tanışmasını ve kendisinde bıraktığı izleri ise şöyle anlatıyor:

değil, tamamen Anadolu’yu araştırmaya başladım. Bu çok yüzeysel kitaplarla oldu. Daha yolun çok başıydı ama D.O.M bana bu meslekte nasıl bir yol izlemem gerektiğini gösterdi.”

Michelin yıldızlı restoranlara taciz mailleri…

Deniz Şef anlattığına göre D.O.M’dan

“Murat Bozok, kariyerimde bir dönüm noktasıdır”

“Murat Bozok ile Mimolette Restaurant’ın açıldığı günlerde tanıştım. Amerika dönüşümde bana kadrom dolu ama bir görüşelim demişti çünkü. Hemen olmadı ama birkaç haftalık bekleyişin ardından ‘Aslan gel, hadi başlayalım’ dedi ve ben 2009 yılında Bozok’un mutfağına bölüm şefi olarak başladım, mutfak şefi olarak ayrıldım.” Ünlü şef ile birlikte geçen üç buçuk seneye çok şey sığdırdıklarını anlatan Temel, sözlerine şöyle devam ediyor: “O dönem Salt Beyoğlu’nun içinde bir bistro açtık. Bodrum’da bir otel mutfağını işlettik ve bu sürecin en önemli adımı Brezilya’da Anadolu mutfağını yaklaşık 10 gün boyunca servis etmemiz oldu. O dönem dünyanın en iyi yedinci restoranı olan Alex Atala’nın D.O.M Restaurant’ında Anadolu mutfağı menüsünü sunduk ve ben onun neticesinde bir ay staj yapma şansı yakaladım.”

“D.O.M perdelerimi açtı, kendi yerel malzemelerime döndüm”

D.O.M Restaurant deneyimi ile perdelerinin açıldığını söyleyen Deniz Şef, yaşadığı o aydınlanmayı ise şöyle anlatıyor: “Mimolette Restaurant’ta çalışırken Mersin’de yediğim yengeci veya birahanelerdeki haşlanmış fıstık kültürünü servis etmeye çalıştım. D.O.M ile beraber ise sadece kendi bölgem

döndükten sonra Murat Bozok ile Bodrum’daki otelin restoranında mutfak yolculuğuna bir süre daha devam eder. Ne var ki D.O.M ile perdeleri sonuna kadar açılmış, arayışlar başlamıştır bir kere… Genç şef onun üzerine kolları sıvar ve dünyada tekniğini öğrenebileceği yerleri büyük bir gayretle araştırmaya koyulur… Hedefinde dünya gastronomisine adını yazdıran ELceller de Canroca ve Noma gibi michelin yıldızlı restoranlar vardır ki, ilgili personellerini mail bombardımanına uğratır adeta. O süreci bir de Deniz Şef’in ağzından dinleyelim dilerseniz: “Restoranın sitesinde kaç tane mail adresi varsa mail atıyordum. Ta ki cevap gelene kadar… Her gün o maili tekrar atıyordum bir de. Taciz ediyordum aslına bakarsanız. Bundan beş sene önce attığım CV’lerle sadece o mutfakta neden bulunmak istediğimi değil, onun bana katkısının ne olacağını anlatıyordum.”


Merak, heyecan ve bir yaşam biçimi olarak mutfak…

Hedef belli, izlenecek yol belli. Ama ya sonuçları? Belirsizlik ve başarısızlıktan hiç mi imtina etmedi acaba? Bu esnada genç şefi biraz daha yakından tanımak istiyorum. Mizacını meraklı, heyecanlı ve sabırsız olarak özetleyen Temel, bu bileşimin olumlu yansımalarını mutfakta sonuna kadar yaşadığını dile getirerek, “Sabırsızlığım bitmeyen heyecanımdan

ileri geliyor olsa gerek. Bazen agresif miyim, artık değilim herhalde. Merak ve bunun yaşam biçimi haline gelmesi de çok önemli bir detay. Yemek yapmak, mutfağın içinde olmak bir süreç, bir amaç halinde olmamalı. Bu bir yaşam biçimi olmalı. O zaman heyecanlı, başarılı oluyorsunuz, merak ediyorsunuz, o zaman işin sürekliliği sağlanıyor.” diyor ve işin püf noktası da ekliyor: “Sanırım bu meslekte başarının en önemli sırları merak, heyecan ve yaşam biçimi haline dönüştürülmesi.”

temellerini de Noma’da atar Deniz Şef. Tam olarak ne mi öğrenir? Kendi malzemelerine dönüşün yol haritasını çizerek perdelerini açan D.O.M’dan sonra tasarım yeteneğini geliştiren bir okul olmuştur, Noma. Artık bir taraftan kendi yerel ürünleriyle lezzete lezzet katarken diğer taraftan o malzemelerle hikayeleri, anıları, geçmişi, kültürü birleştirebileceği bir tasarım kabiliyetine de sahip olmanın yollarını keşfetmiştir çünkü.

“Noma’da tasarım kabliyetim gelişti”

Doğru pişirme öğretisi, Relae’den…

Tekrar dönüyorum, son derece kararlı ve stratejik bulduğum Deniz Şef’in uluslararası mutfaklara taciz atışlarına… O süreçte mail attığı pek çok restorandan yanıt aldığını ancak en çok Noma’da yol kat ettiğini anlatan Temel, İspanyol Staf Koordinatörü Leonardo sayesinde girdiği dünyanın en iyi restoranında 45 kişilik bir mutfak ekibiyle çalışır… Üstelik ekibin yarısı İngilizce bile konuşamaz. Kaldı ki kendisi bile o lisana zehir zemberek hakim değildir ama önemli olan da vücut dilidir. Yoksa bir restoran beş yıl üst üste nasıl dünyanın en iyi restoranları kategorisinde yer alır ki? Az zaman, çok iş, çok deneyim prensibinden şaşmayan Deniz Temel için o staj günleri de maksimum verimlilikle amacına ulaşır ki, operasyon yönetimi kabiliyetinin ilk

Profesyonel şefin kariyer basamaklarını hızla tırmanışında D.O.M ve Noma kadar bir michelin yıldızlı Relae’nin de etkisi büyük olur, şüphesiz. Bu defa mutfak deneyimlerine doğru ve etkili pişirme tekniklerini de katmıştır çünkü. Temel, üç malzemeyle doğru tekniği birleştirip en lezzetli yemeği elde etmenin lokantasından bu defa “minimum teknik, maksimum lezzet” öğretisini kendine düstur ederek veda eder. Üstelik bu anlayış genç ve her daim öğrenmeye aç şefin yemek pişirme mantığına da çok ters gelmez. “Bana göre ne kadar çok pişirme tekniği uygularsan, bir malzemeyi ne kadar üst üste arındırmaya, berraklaştırmaya çalışırsan lezzetinden, karakterinden de o kadar parça alıp götürürsün. Bu yüzden benim


yemek pişirme mantığımda da doğru malzeme, doğru yerde yetişmiş doğru tohum, en doğru teknik neyse maksimum iki teknikle işleyip servis etmek vardır.” diyen Temel, malzemenin fizyolojisine en uygun teknikleri uygulamaya özen gösterdiklerini anlatıyor.

Alancha ile hayalleri gerçeğe dönüştürme vakti!

Mimolette, D.O.M, Noma, Relae derken şimdi tüm o bilgi, tecrübe ve eğitim alt yapısını misafirlere doyasıya yaşatma zamanı, hayalleri gerçeğe dönüştürme zamanıdır! Alancha markasının kurucusu Kemal Demirasal ile Kopenhag sırasında ilk kez görüşmeye başladığını anlatan Deniz Şef, yoğun mailleşmeler neticesinde ilk proje taslağını eline alır; çok etkilenir ve heyecanlanır… “Çünkü bütün o hayal ettiğim, biriktirdiğim şeyleri uygulayabileceğim bir yerdi. Etraftan toplayabileceğim otlar, alabileceğim taze balıklar var. Alaçatı Alancha, tamamen kendi menümü kendi karakterimi yansıtabileceğim bir yerdi. Kemal abi de bu noktada bize çok iyi bir fırsat verdi. Kendisi sayılı vizyon sahibi aynı aynı zamanda restoran sahibi olan işletmecilerden. Bu özelliği ben dahil etrafındaki mutfağında ki insanlara büyük şeyler vizyon bakış açısı kattı.” sözleriyle Alancha hikayesini özetleyen Deniz Şef, ardından Şubat 2015’te Nişantaşı Alancha’yı hizmete açtıklarını söylüyor.

Yedi bölge tadım menüsünü keşfe hazır mısınız?

Bu topraklarda misafir olduğunuz her evde, ev sahibinin tüm samimiyetiyle algılanırsınız. Karnınız tok olsa bile, hatırla gönülle sofraya bir tabak da sizin için konulur. Bu içtenlik ve Anadolu

misafirperverliğiyle karşılıyor önce sizi Alancha Restaurant… Ve ardından damak severleri Türkiye’nin yedi coğrafi bölgesinden özel olarak seçtiği tadım menülerini keşfe davet ediyor. Başlangıçtan günümüze 13 bin yıllık Anadolu tarihinin tüm lezzetleri içerisindeki o tasting menüde neler yok ki? Yeri geliyor zeytinyağlılarla donatılmış Ege sofrasında an geliyor, emekli ve bilge amcanın karşı taburesine oturarak “En kötü günümüz böyle olsun” dedirtecek tatlarına damaklarınızla şahitlik ediyorsunuz… Yeri geliyor, çay hasadından dönen Karadenizli bir ailenin yer sofrasında, Deniz Şef’in özel sunumuyla ortada imece usulü mıhlama’ya ekmek banıyorsunuz… O sofrada Anadolu’nun merkezinde, İç Anadolu’nun kuzulu, bulgurlu zengin seçenekleri de sizi ağırlamayı bekliyor; Güneydoğu Anadolu evlerinin vazgeçilmezi taş ezmesi çiğ köfte de… Bunlar sadece birkaçı. Deniz Şef’in tasting menüsünde sizleri bekleyen daha pek çok sürpriz tatlar var.

“Beş duyudan yola çıktık”

Hepsi bu kadar da değil! Deniz Şef menüyü öylesine güzel tasarlamış ki, misal siz Ege mutfağının incilerini deneyimlerken, öte taraftan kulağınızda bir zeybek havası estiriliyor, sanırsınız Ege’nin bir kasabasında efelerle afiyettesiniz… Beş duyudan yola çıkılarak oluşturulan Alancha’nın tadım konseptinde lezzeti kendi özel malzemeleri, hikayesi, geçmiş kültürü ve anılarıyla yaşatmak en temel çıkış noktası dedik ya, Nişantaşı’nda başarılı bir örneğine şahit oluyoruz. “Zeybek sesiyle ege mutfağının lezzetlerini tattırmaya çalışıyoruz. Yediği yemekle o sesi birleştirip servis edebilirsem başarmışım demektir. İşte bu noktada benim kullandığım anı da var, bölgenin kültürü de var, bölgenin malzemesi de var, hadi bizden de katalım şeklinde misafiri şaşırtmak adına işin içine müziği de dahil edebiliyoruz.” Sözleriyle yapmak istediğini kısaca da özetliyor Deniz Şef.

Sunumda ürünün geçmişinden gelen malzemeler esas

Ya sunumu? Bir tabağı servis ederken sunumda hangi nüanslara takılıyor, soruyorum şefe. “Önce lezzet sonra sunum” diyen usta şefin sunumunda göze

çarpan detaylar etkileyici. Alancha’da lezzet ve ambiyans kadar tabağın sunumuyla da şaşırmanız kuvvetle muhtemel! Ürünün tabağa kadar ki yolculuğunda onu tamamlayan hangi materyalleri varsa onu görüyorsunuz önünüzde çünkü. Misal balık yiyorsunuz, tabağın o anki eşlikçileri yosun, deniz kabukları ya da bir balık kılçığı olabiliyor. Yine aynı şekilde Temel, içli köfteyi başak otları üzerinde, kuzuyu defne ağacı ile birlikte, midye dolmayı ise yosunlaşmış taşların üzerinde servis ediyor.

“Anadolu mutfağı dünyada markalaşsın istiyorum”

Son olarak Alancha Restaurant’ın yetenekli şefi Deniz Temel’e gelecek planlarını ve hayallerini soruyorum. Şu ana kadar bende kişisel hayallerin ötesinde kendini Anadolu mutfağının gelişimine ve tanıtımına adadığı etkisi uyandıran Temel’in bu düşüncelerimi kanıtlar hayalleriyle söyleşimizi noktalıyorum. Alancha konseptiyle Anadolu mutfağını bir dünya markası yapmaya katkı sağlamayı hedeflediklerini söyleyen Temel, sözlerini şöyle noktalıyor: “Burada anılarımızı bu şekilde servis etmemizin en önemli sebebi elbette ki dünyanın farkında olduğu bir marka bilinci oluşturmak. Bu da demek oluyor ki aslında içimizde bir yerde hep o dünyanın en iyileriyle birlikte, onlar kendilerini ifade ederken biz de bunu Anadolu mutfağımızla anlatmaya çalışıyoruz. Bu noktada en büyük kozumuz da sanırım, Anadolu uygarlıklarının sahip olduğu yemek ve kültür zenginliği. Bunu başarılı bir şekilde kullanabilirsek, dünya mutfakları arasında yer edinmemek için hiçbir nedenimiz yok.”


restaurant 82 hotel & hi-tech

gastro etkinlik

TAŞFED üyesi şefler İsviçre’de Türkiye Aşçılar ve Şefler Federasyonu (TAŞFED) üyesi şefler Emre Altay Erguvan ve Yakup Tomiçin’in İsviçre’nin Zürih şehrinde düzenlenen etkinlikte yaptığı sunumlar yoğun ilgi gördü.

T

ürkiye’nin zenginliğinin en önemli göstergelerinden biri olan Türk Mutfağı’nın İsviçre’de yakından tanıtılması ve son yıllarda tüm dünyada büyük ilgi gören gastronomi turizminin ön plana çıkarılması amacıyla Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından 8-10 Aralık 2016 tarihleri arasında “Türk Mutfağı Tanıtım Günleri” etkinliği düzenlendi. İsviçre’nin Zürih şehrinde, Zürih Kültür ve Tanıtma Ataşeliği ev sahipliğinde gerçekleştirilen etkinliğin ilk gününde, İsviçre’nin gastronomi alanında öne çıkan gazeteci ve bloggerlarının katılımıyla bir workshop düzenlendi. Zürih Kültür ve Tanıtma Ataşesi Hilal Demirel’in açılış konuşmasının ardından Türkiye Aşçılar ve Şefler Federasyonu (TAŞFED) üyesi şefler Emre Altay Erguvan ve Yakup Tomiçin, Türk Mutfağı’nın zenginliğini İsviçreli gazetecilerle

paylaşarak Türk Mutfağı üzerine gazetecilerin sorularını cevaplandırdı.

Türk lezzetlerine yoğun ilgi

Etkinliğe katılan şefler, Zeytinyağı Yaprak Sarma, Orman Kebabı, Mıhlama, Saray Pilavı gibi Türkiye’ye has lezzetleri gazetecilerle birlikte hazırlayarak Türk lezzetleriyle davetlilerden tam not aldı.



restaurant 84 hotel & hi-tech

gastro etkinlik

Mehmet Gürs: “Dünyanın en ünlü şefleri, büyükelçimiz gibi çalışıyor” “Türk Mutfağına Övgü” filminin sunumunu yapan şef Mehmet Gürs, filmde yer alan, dünyanın en ünlü şefleri Roca kardeşlerin, gittikleri her yerde Türkiye’yi anlattıklarını adeta büyükelçi gibi çalıştıklarını söyledi.

T

ürkiye Sinema ve Audiovisuel Kültür Vakfı (TÜRSAK) tarafından Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın desteğiyle gerçekleştirilen 19. Randevu İstanbul Uluslararası Film Festivali’nde çok özel bir buluşma vardı. Türk mutfağını, dünyanın en ünlü şefleri Roca kardeşlerin gözünden izlemek isteyen sinemaseverler, Atlas Sineması’nın salonunu doldurdu. Roca kardeşlerin yolculuğuna da eşlik etmiş olan ünlü şef Mehmet Gürs de gösterimden önce seyircilere, Roca kardeşlerin Anadolu’daki lezzet yolculuğunu belgeleyen “Türk Mutfağına Övgü” (The Turkish Way) filmi hakkında bir sunum yaptı. Roca kardeşler Ocak’ta Türkiye’ye geliyor Gürs; salona gelmeden önce yönetmen Luis Gonzales ve Roca kardeşler ile görüştüğünü ve hepsinin de selamlarını ilettiklerini söyleyerek Roca kardeşlerin, yeni bir proje için Ocak ayında Türkiye’ye gelecekleri haberini

de paylaştı. Gürs, sözlerine şöyle devam etti:“Hikâye şöyle; 3 Roca kardeş, Joan, Josep ve Jordi, Anadolu’yu keşfetmek istedi. Anadolu’nun yemeklerini, şaraplarını, insanlarını… Biliyorlardı ki keşfedilmemiş bir hazine var. Biz belki biliyoruz ama Batı, bizim geleneksel yemeklerimizi çok bilmiyordu. Tabii Anadolu’yu karış karış gezmek kolay değil, dipsiz kuyu çünkü. Belli bölgeler seçtiler. Ve Louis Gonzales çok iyi yakaladı Roca kardeşlerdeki alçakgönüllülük ve müthiş bir öğrenme isteğini. Ve onlar ‘Muazzam bir hazinenin üstünde oturuyorsunuz, bunun hakkını verin ve bu işi el ele hep birlikte yapın’ mesajı verdi. ‘Bunu farklı kamplara bölünerek yapamazsınız’ demişlerdi ta o zaman ve siyaseti hiç bilmeden. Önemli bir film oldu ama onun dışında yeme içme dünyasında en etkili üç kişi, bizim büyükelçilerimiz olmuş vaziyette şu an. Nereye gitseler buradaki amcalardan, teyzelerden, tarlalardan, bahçelerden, üzümlerden

müthiş bir sevgiyle bahsediyorlar!” “Türk Mutfağına Övgü’ mutfak hareketinin doğuşunu belgeliyor” Festivalin bu yıl hayata geçirdiği Gastronomi Filmleri bölümünün açılış filmi olan “Türk Mutfağına Övgü”, dünyanın en iyi restoranlarından El Celler de Can Roca’nın sahibi, Roca kardeşlerin Türk mutfağını keşif hikâyesi. Maksut Aşkar, Mehmet Gürs, Sabiha Apaydın, Sina Sucuka ve Tan Görtan gibi Türkiye’nin önde gelen şeflerinin ve gastronomi üzerine birikim sahibi isimlerin eşlik ettiği bu gezi, bizim için de kendi mutfağımızı uzmanların gözünden yeniden tanıma ve anlama şansı sunuyor. Film, en iyi Türk şeflerinden bazılarının öncülük ettiği mutfak hareketinin doğuşunu belgelemesi açısından da son derece önemli. Filmi izlemeye gelenler arasında, Sabiha Apaydın, Sina Sucuka ve Tan Görtan gibi isimler de bulunuyordu.



restaurant 86 hotel & hi-tech

gastro güncel

Gastronomi Turizmi Derneği 2017’ye hazır!

Türkiye’nin gastronomi turizmi alanında ilk ve tek çatı platformu olan Gastronomi Turizmi Derneği (GTD), beş aylık faaliyet dönemini etkili projelerle sürdürdü. Derneğin 2017 yılı için planladığı ses getirecek projeleri ise yolda!..

T

üm Türkiye’nin gastronomi turizmini kucaklayan vizyoner projeleri, sınırları aşan iş ortaklıkları, temsilcilikleri ve sektöre değer katacak oluşum vaatleriyle 11 Ağustos 2016’da resmen kuruluşunu duyuran Gastronomi Turizmi Derneği, geçen beş aylık süreçte yurt içi ve yurt dışında gerçekleştirdiği yoğun faaliyetleriyle sektördeki iddialı duruşunu ortaya koydu. 2017 yılında Türkiye’nin gastronomi turizmi alanında büyük bir gelişim kaydedeceğine inandıklarını kaydeden GTD Başkanı Gürkan Boztepe, dernek olarak bu gelişime ivme katan bir sivil toplum kuruşu olmaya devam edeceklerini belirterek, yeni dönemde ses getirecek projelerin yolda olduğunun müjdesini verdi.

Ses getirecek projeler yolda!

Bu yıl 24-26 Kasım tarihleri arasında İstanbul Kongre Merkezi’nde gerçekleşen Sirha İstanbul’un içinde Gastronomi Turizmi Konferansı düzenleyerek sektörün uzmanı 14 ünlü ismi ağırlayan GTD, üç oturumda 1.000’i aşkın izleyicisiyle yoğun ilgiyle takip edildi. GTD, ayrıca 10. Travel Turkey İzmir Turizm Fuar ve Kongresi ve 2.

Uluslararası Gastronomi Turizmi Kongresi’nin yanı sıra Ibatech İzmir - 10. Uluslararası Ekmek, Pasta Makineleri, Dondurma, Çikolata ve Teknolojileri Fuarı’ndaki standıyla da yerini alarak yeni yılın ilk planlarını hazırladı. İki ayda dört önemli etkinliğe imza atan GTD, ayrıca World Halal Summit Fuarı’nda da yerini aldı.

Şubat ayında Venedik’te etkinlik 18-20 Aralık 2016 tarihleri arasında, “Incoming to Italy” tarafından Venedik şehri ve dünyaca ünlü termal bölge Abano Terme ile ilgili inceleme gezisine katılan GTD, bölgedeki 18 otel ve firma ile B2B görüşmeleri gerçekleştirdi. Boztepe, “Venedik’te düzenlenen “Incoming to Italy” organizasyonunda pek çok temaslarda bulundum, otel ve turizm acentaları ile yaptığım B2B görüşmeler neticesinde, iki ülke arasında gastronomi turizminin gelişmesi adına önemli adımlar attık.” dedi.

Antakya mutfağı öne çıkacak

Yeni yılda Antakya’da da etkinlikler gerçekleştirmeye hazırlanan GTD, Aralık ayında Antakya’ya bir çıkartma yaptı.

Antakya Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Hikmet Çinçin’in daveti ile gastronomi ve kültür şehrini yakından tanıma fırsatı bulduğunu anlatan Boztepe, “Antakya çok değerli bir kültür mirasına ve mutfağa sahip bir şehir. Ticaret Odası ve Antakya Belediye Başkanlığı ile birlikte bu değerli mutfağın hak ettiği değere kavuşabilmesi için çalışmalara başladık. 2017 yılında ülkemizde gastronomi turizminin büyük gelişim kaydedeceğine eminim.” diye konuştu.

Japonya gezisiyle gastronomik temaslar kuruldu

GTD Yönetim Kurulu üyelerinin B2B görüşmeler yaptığı Japonya gezisi de sektörel anlamda verimli bir faaliyet olarak değerlendirildi. Uzakdoğu ülkesine yapılan ziyaret ile GTD’nin Japonya - Türkiye arasında bir köprü görevi oluşturması hedeflendi.

Gastronomi gezginleri için cep aplikasyonu hazır

Gastronomi Turizmi Derneği & VİP First Class işbirliği ile hayata geçen “kahya” uygulamasında tüm Türkiye’den Gurme Lezzet Noktaları meraklıları ile buluştu.



restaurant 88 hotel & hi-tech

gastro güncel

Otel ve yiyecek içecek endüstrisinin öncü işletmeleri Özyeğin Üniversitesi’nde dördüncü kez bir araya geldi. Üniversitesi Uygulamalı Bilimler Yüksekokulu öğrencilerinin gerek staj, gerekse çalışma dönemlerindeki yüksek performanslarını vurgulayan sektör temsilcileri bu yıl da yeni çalışma arkadaşları ile tanışmaktan duydukları memnuniyeti dile getirdiler.

Alemdar: “Gençlerimize Türkiye ve dünyada istihdam sağlayan bir model uyguluyoruz”

Ö

zyeğin Üniversitesi Uygulamalı Bilimler Yüksekokulu tarafından düzenlenen ve sektörün öncü işletmelerinin İnsan Kaynakları ve diğer departman yöneticilerinin Özyeğin Üniversitesi öğrencileriyle bir araya geldiği ‘Sektör ile Buluşma’ etkinliğinin dördüncüsü bu yıl 8 Aralık 2016 tarihinde Çekmeköy Kampüsü’nde gerçekleşti. 40’tan fazla işletmenin katılımıyla gerçekleşen ‘IV. Sektör ile Buluşma’ etkinliği kapsamında, Özyeğin Üniversitesi öğrencileri, zorunlu yaz dönemi stajlarını gerçekleştirecekleri işletmelerle görüşmelerini yaparak geleceğe yönelik hedeflerini şekillendirmek amacıyla deneyimli sektör temsilcilerinden fikir aldılar ve Mayıs 2017 itibariyle mezun olacak öğrenciler ise işe alım olanakları ve şartlarını görüştüler. Özyeğin

Özyeğin Üniversitesi Uygulamalı Bilimler Yüksekokulu Müdürü M. Teoman Alemdar konuyla ilgili şunları söyledi: “Başarımızda araştırma odaklı görev yapan akademik kadromuzun çalışmalarının yanı sıra, Otelcilik ve yiyecek - içecek sektörlerinin ihtiyaçlarına yönelik uygulamalı eğitim vermenin de katkısı büyük. Bu değerleri önemseyen ve onaylayanlar olarak, Özyeğin Üniversitesi, Otel Yöneticiliği ve Gastronomi ve Mutfak Sanatları Lisans Programı mezunlarını eğitimleri esnasında öncelikli olarak stajlara kabul eden ve bilahare memnuniyetle istihdam eden sektör paydaşlarımızın da bu başarıya verdikleri destek takdire şayandır. Üniversitemiz Uygulamalı Bilimler Yüksekokulu, Otel Yöneticiliği ve Gastronomi ve Mutfak Sanatları Lisans Programları sadece ülkemizde değil, dünya çapında gençlerimizin

istihdam edilmesini temin eden bir eğitim modelini başarıyla icra ediyor.”

Gençtürk: “Eğitim modelimizle öğrencilerimizin ufkunu açıyoruz”

Yapılan çalışmaların Özyeğin Üniversitesi’nin ‘sektörlerle ve yaşamla iç içe eğitim felsefesi’ doğrultusunda geliştiğini ifade eden Özyeğin Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Esra Gençtürk ise şu bilgileri verdi: “Girişimciliği, yenilikçiliği ve sürdürülebilirliği vizyon olarak benimsemiş bir araştırma üniversitesi olan Özyeğin Üniversitesi, öğrencilerin bireysel gelişimine imkan tanıyan, katma değer sağlayan, dönüştürücü bir eğitim modeli uyguluyor. Öğrencilerimizin sadece akademik eğitimle sınırlı kalmayarak, eğitimlerini mutlaka gerçek dünyada, iş dünyasında, sektörlerde yaptıkları pratik/uygulamalı eğitimlerle pekiştirmelerine özen gösteriyoruz. Uygulamalı Bilimler Yüksekokulumuz tarafından bu yıl dördüncüsü düzenlenen ‘Sektör ile Buluşma’ etkinliğimiz de bu eğitim felsefemizin bir uzantısıdır ve öğrencilerimizin ufkunu açarak, her yıl sektör temsilcileriyle buluşmalarını sağlamaktadır.”


Kubilay Özerkan “Gastronominin geleceğini y kuşağı belirleyecek” Pazarlama Zirvesi’nde ‘Noktaları Birleştirmek‘ başlığıyla gerçekleştirdiği sunumda değişen dünya düzeninin ve tüketici alışkanlıklarının gastronomi üzerine olan etkilerini anlatan Metro Toptancı Market Genel Müdürü Kubilay Özerkan, “Gastronominin geleceğini y kuşağı belirleyecek.” dedi.

M

etro Toptancı Market Genel Müdürü Kubilay Özerkan, Pazarlama Zirvesi’nde ‘Noktaları Birleştirmek‘ başlığıyla gerçekleştirdiği sunumda değişen dünya düzeninin ve tüketici alışkanlıklarının gastronomi üzerine olan etkilerini anlattı. Gastronominin deneyim yaşatmak açısından büyük bir potansiyele sahip olduğunun altını çizen Özerkan, müşteri kitlesini oteller, restoranlar ve işletme mutfaklarının oluşturduğu Horeca sektörüne hizmet veren Metro olarak yaptıkları işin müşterilerin bilgi, beceri ve fikirlerini, farklı deneyimler yaratmak üzere bir araya getirmesine yardımcı olan bir iş ortaklığı olarak tanımladıklarını ifade etti. Özerkan, “Metro olarak Horeca profesyonellerine çalabilecekleri en iyi kemanı veriyoruz. Aynı Nicolo Amati gibi. Biliyorsunuz Stradivarius’un ustası. Keman ustaları virtüözler gibi keman çalamıyor. Ancak ikisi bir araya geldiğinde, ortaya çıkan sonuç muazzam. Yani biz onlara sanatlarını icra edebilmeleri için, hayallerini gerçekleştirebilmeleri için, hayatlarını kolaylaştıracak, ihtiyaç duydukları bilgiyi veriyoruz. Değer yaratabilecekleri hikayeleri veriyoruz.”

Metro Toptancı Market iş modeli

Metro Toptancı Market, Pazarlama Zirvesi kapsamında düzenlenen Gamechangers Türkiye yarışmasında, Gastronometro ve Palamutlar Nerede Projeleri ile ‘Vizyon’ ve ‘Etki’ Ödüllerinin sahibi oldu. Metro iş modelini oluşturan noktalara değinen Özerkan, bunlardan ilkini ürün olarak tanımlarken; “Çünkü inanıyoruz ki, iyi ürün olmadan iyi yemek olmaz.” dedi. Özerkan, damak paletinin gitgide daraldığının altını çizerken, binyıllardır bu topraklarda olan ve yalnızca bu topraklarda yetişen tohumlarımızın kaybolma riskiyle karşı karşıya olduğumuzun altını çizerken, Türk mutfağının hak ettiği gerçek potansiyelini ortaya çıkartmanın önündeki en büyük engellerden birinin bu olduğuna dikkat çekti. Özerkan; “Taşköprü sarımsağı 2500 yıldır bu topraklarda. Selenyum, aroma ve içeriği itibariyle eşsiz bir ürün. Bizim dedelerimizin dedesinden evvel de buradaydı. Bunlar topraklarımızda bulunan hazineler, bizim değerlerimiz. Türk mutfağına değer katacak ürünler. İşte damak tadımızı zenginleştirecek, Türk mutfağının hak ettiği yere getirecek, müşterilerimize değer katacak, onları farklılaştırmayı sağlayacak gerçek hikaye

asıl burada. Dolayısıyla artık biz ürün değil, müşterilerine yaşatabilecekleri deneyimlerin hikayelerini sağlıyoruz.” diye konuştu.

Bir deneyim ve keşif mutfağı olarak “Gastronometro”

Türk mutfağının gerçek potansiyelini ortaya çıkartacak bilginin toplanacağı bir platforma ihtiyaç duyduklarını belirten Özerkan, iş modelinin üçüncü ve en önemli ayağı olarak önceki sene faaliyete geçen deneyim ve keşif mutfağı Gastronometro’yu konumlandırdıklarını ifade etti. Özerkan, “Gastronometro bilginin toplandığı ve gastronomi topluluğunun kendi alanlarında exponential başarılar elde edebilmeleri için kullanımlarına sunulduğu bir buluşma noktası. Bizler Gastronometro’da yurtdışından bilgi getiriyoruz. Türk şefler kendi bilgilerini getiriyor. Bu bilgiler birleştirilerek diğer şeflere geri veriliyor. Kendi hikayemizi de buradan yaratıyoruz. Müşterilerimizin kendi müşterilerine sunacakları deneyimin hikayesini yaratıyoruz. Almadan vermenin gücünü kullanıyoruz. Tüm bunlar bir bağlılık, bir topluluk hissi yaratıyor. Aynı zamanda sektörün gelişmesine de katkıda bulunuyor. Bonkör bir şekilde almadan vermenin gücünü kullanarak bir community oluşturuyoruz.” şeklinde konuştu.


restaurant 90 hotel & hi-tech

gastro güncel

Barilla lezzet ailesinin yeni üyelerine yoğun ilgi Dünyanın lider makarna üreticisi Barilla, bu yıl 24-25 Kasım tarihleri arasında düzenlenen turizm sektörünün önemli buluşmalarından ‘Uluslararası Resort Turizm Kongresi’nin sponsorları arasında yer aldı. Şef Foltran’ın Barilla ailesinin yeni üyeleri Collezione serisinden Trofie ve Selezione Oro Chef serisinden Tortiglioni kesme makarnaları ile hazırladığı özel mönü katılımcılardan büyük ilgi gördü.

Ç

alışmalarını “Sizin için iyi, gezegen için iyi” mottosuyla sürdüren Barilla, ulusal ve uluslararası seyahat endüstrisi aktörlerini 2011 yılından itibaren “Turizmin Geleceği, Geleceğin Turizmi” ana başlığı altında ağırlayan Uluslararası Resort Turizm Kongresi’nin sponsorları arasında yer aldı. Kültür ve Turizm Bakanı Nabi Avcı’nın ana konuşmacı olarak katıldığı organizasyonda, RTK Grubu Başkanı Thomas Bösl ve TUI Grubu Chief Executive Friedrich Joussen gibi uluslararası seyahat endüstrisi aktörleri ile önemli siyasiler de konuşmacı olarak yer aldı. Bu yıl 6’ncısı gerçekleştirilen

kongrede, Türkiye’nin turizm sektöründe 2017 yılı stratejileri görüşüldü. 800’den fazla katılımcının yer aldığı sektörün önemli buluşmasında, dünyanın lider makarna üreticisi Barilla, kongre katılımcılarına özel ikram yaptı. Barilla’nın Executive Chef’lerinden Fabio Foltran, etkinlikte Barilla’nın yeni lezzetlerinden olan Trofie ve Tortiglioni kesme makarnaları ile hazırladığı menüde “Pesto Genovese Soslu Kremalı Mantarlı Trofie Makarna” ve “Pesto Rosso Soslu Köz Patlıcanlı Tortiglioni Makarna”nın yanı sıra gerçekleştirdiği şovlarla katılımcıların hem gözüne hem midesine hitap etti.

Barilla Hakkında 1877 yılında makarnanın anavatanı İtalya’nın Parma kentinde küçük bir ekmek fırını ve makarna dükkânı olarak doğan Barilla, bugün Dünya’nın en önde gelen İtalyan gıda şirketlerinden biridir. Barilla, halen makarna sektöründeki dünya liderliğinin yanında, makarna soslarında Kıta Avrupası’nda, unlu mamuller (ekmek, kraker, bisküvi, çikolata kaplamalı gofretler, kekler) alanında İtalya’da, gevrek ekmek alanında ise İskandinav ülkelerinde lider konumundadır. Barilla’nın şu anda toplam 30 üretim merkezi 14’ü İtalya’da ve 16’sı İtalya dışında bulunmaktadır ve ürünleri 100’den fazla ülkeye ihraç edilmektedir. Her yıl; Barilla, Mulino Bianco, Voiello, Pavesi, Academia Barilla, Wasa, Harrys (Fransa ve Rusya), Misko (Yunanistan), Filiz (Türkiye), Yemina ve Vesta (Meksika) markaları altında dünyanın dört bir yanındaki sofralara yaklaşık 1,7 milyon ton gıda ürünü sunulmaktadır. Barilla, bugün dünyanın en saygın gıda şirketlerinden biridir ve geleneksel mutfak prensiplerine ve değerlerine saygılı, çalışanlarını temel varlık olarak kabul eden ve öncü üretim sistemleri geliştirmesiyle İtalyan know-how’unun dünya çapında tanınan bir sembolüdür.



restaurant 92 hotel & hi-tech

gastro aktüel

Ege’de tarım ürünleri ihracatı yüz güldürüyor Gıda ürünleri ihracatıyla Türkiye’ye yüzyıllardır döviz kazandıran, Türkiye’de ihracatın başlangıç noktası Ege Bölgesi’nde, gıda ürünleri ihracatı yüz güldürmeye devam ediyor. Türkiye’nin ihracatında gıda ürünlerinin payı yüzde 14 seviyesinde iken, Ege İhracatçı Birlikleri’nin son bir yılda kayda aldığı ihracatta gıda ürünlerinin payı yüzde 40’ı aşıyor. Ege İhracatçı Birlikleri’nin 2016 yılının Ocak – Kasım dönemindeki ihracatı 9 milyar 993 milyon dolar olurken, tarım ürünleri ihracatı 4 milyar 23 milyon dolar olarak kayıtlara geçti. EİB’de kayda alınan tarım ürünleri ihracatı 2015 yılının aynı dönemine göre yüzde 10 artış gösterdi. EİB’nin ihracatında tarım ürünleri ihracatının payı yüzde 40.3 oldu. EİB’den yapılan tarım ürünleri ihracatı son bir yıllık dönemde ise 4 milyar 404 milyon dolara yükseldi.

Mondelēz International Türkiye’nin yeni genel müdürü İhsan Karagöz Dünyanın en büyük bisküvi, şekerleme ve çikolata şirketi Mondelēz International’da Türkiye Genel Müdürü olarak, 15 Kasım itibarıyla İhsan Karagöz göreve başladı. Kariyerine 1988 yılında Pazarlama Şefi olarak başlayan ve 1989 yılında Satış Şefi olarak Kraft’a katılan Karagöz, 2008-2010 yılları arasında P&G Cenevre ofisinde Doğu Avrupa, Orta Doğu ve Afrika Bölgelerinden sorumlu BRAUN markası Pazarlama Direktörlüğü görevini yürüttü. 2011 yılında Kale Seramik A.Ş.’ye Batı yarımküre Başkan Yardımcısı olarak geçen Karagöz, sonrasında da Iron Mountain’da Ülke Müdürü olarak görev almıştır.

Venezuela Türk yatırımcı bekliyor Güney Amerika ülkesi Venezuela Türkiye’den işlenmiş gıda ürünleri istiyor. Ekonomi Bakanlığı davetiyle Türkiye’de bulunan Venezuela Dış Ticaret ve Uluslararası Yatırım Bakanı Jesus Faria Tortosa, Türkiye’den işlenmiş gıda ürünleri almak istediklerini söyledi ve Türk işadamlarını Venezuela’ya yatırım yapmaya davet etti. Tortosa, İzmir temaslarının ilk durağında Ege İhracatçı Birlikleri Yönetim Kurulu Başkanlarıyla buluştu. Ege Bölgesi’nin yıllık 5 milyar dolara ulaşan tarım ürünleri ihracatıyla, Venezuela’nın taleplerine cevap verebilecek konumda olduğuna işaret eden Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkanı Sabri Ünlütürk, “Zeytin ve zeytinyağı, çekirdeksiz kuru üzüm, kuru incir, kuru kayısı, su ürünleri, kanatlı eti, yumurta, bal, süt ürünleri, hububat, bakliyat, yağlı tohumlar, baharat, meyve sebze mamulleri, konserve, un, tütün, odundışı orman ürünleri başta olmak birçok gıda ürününün üretim merkeziyiz” diye konuştu.

Sofra / Compass Group Türkiye hedef büyüttü Türkiye dahil olmak üzere dünya genelinde 50’den fazla ülkede faaliyet gösteren, 500 binden fazla çalışanı bulunan, 5 milyar öğün yıllık yemek üretim kapasitesine sahip olan dünyanın lider yemek ve destek hizmetler sağlayıcısı Compass Group PLC, 2016 yılı finansal sonuçlarını açıkladı. Dünya çapında güçlü sonuçlar açıklayan Compass Group, yılı, %5 organik büyüme ve 19.9 milyar Euro ciro ile kapattı. Grubun Avrupa bölgesindeki büyümesi ise 2008’den bu yana en yüksek orana ulaştı ve %2,8 olarak gerçekleşti. Geçtiğimiz yıla göre %12,1’lik organik büyüme kaydeden Sofra/Compass Group Türkiye, 2017 yılında 1,4 milyar TL’lik ciro ve çift haneli büyüme hedefliyor. Türkiye’de toplamda 22 binden fazla kişiye iş alanı sağlayan Grup, Türkiye’nin en büyük işverenlerinden biri olarak istihdam yaratmaya da devam edecek.



restaurant 94 hotel & hi-tech

gastro aktüel

Lezzet sokaktan keyfi Tükkan’dan İstanbulluların Karaköy’deki vazgeçilmez buluşma noktası Tükkan, yenilenen menüsünde her damak tadına ve her ana yönelik iştah kabartan lezzetler sunuyor. Alışıla gelmiş lezzetlerin yanı sıra bu sene “sokak lezzetleri” ile yepyeni bir konsepti menüsüne dahil eden Tükkan, sokakla özdeşleşen, kültürümüzün vazgeçilmezi lezzetlerden kış mevsimine en ideal olanları seçerek keyifli yorumlara kavuşturuyor. Kışın vazgeçilmez lezzeti Sucuk Ekmek başta olmak üzere, Arnavut Ciğeri, Tükürük Köfte, Tantuni, Turşucuk, Sucuk Ekmek Tükkan menüsünde kendini gösteren sokak lezzetlerinden…

Seraf Restaurant’tan geleneksel Anadolu kahvaltısı Seraf Restaurant da her biri yöresinden getirdiği ürünlerle Anadolu’nun geleneksel kahvaltı sofrasını İstanbul’a taşıyor. Kahvaltının olmazsa olmazı peynir çeşitlerini, Seraf memleketin dört bir yanından getirtiyor. Hatay’ın otlu peynirinden Erzincan’ın tulum peynirine, Çanakkale’nin ezine peynirinden koyun, keçi, inek peynirlerine kadar pek çok çeşit peynir kahvaltıda sunuluyor. Edremit’in kırma zeytini, Gaziantep’in pekmezi, Tokat’ın tahini ve Anadolu’dan gelen daha birçok kahvaltı ürünü sofradaki yerini alıyor.

Nespresso’dan yıllandırılmış ilk kahve serisi Selection Vintage 2014 Kolombiya’nın yüksek dağlık bölgelerinde yetişen taze “Arabika” çekirdeklerinden elde edilen Nespresso Selection Vintage 2014, algısı güçlü damaklarda eşsiz bir kahve lezzeti bırakıyor. Üç yıl önce hasat edilen ve özenle yıllandırılan nefis kahve serisi, hoş bir odunsuluk, yumuşatılmış meyve notaları ve pürüzsüz kadifemsi dokusu ile eşsiz bir lezzet harmonisini ortaya çıkarıyor.

Bunge, Ana Gıda’yı satın alıyor Bunge, Türkiye’nin öncü zeytinyağı ve bitkisel sıvıyağ üreticisi Ana Gıda İhtiyaç Malzemeleri ve Sanayi Ticaret A.Ş. (Ana Gıda)’nın satın alımı konusunda kesin anlaşma sürecine girildiğini duyurdu. 2001 yılında kurulan Ana Gıda, %30’a yakın pazar payıyla Türkiye’de zeytinyağı sektöründe lider olan Komili markasının sahibidir. Bunge Türkiye Genel Müdürü Paul Ayton, Ana Gıda şirket satın alımının, Bunge’yi yüksek katma değerli zeytinyağı pazarına lider konumdan sokarak, ürün yelpazesini genişleteceğini söyledi. Ayton, “Her iki şirketin bilgi ve uzmanlığını tam gıda zinciri bakış açısıyla birleştirerek üstün nitelikli ürünler ve yüksek müşteri hizmet kalitesine ulaştırıyor olmayı sabırsızlıkla bekliyoruz” dedi.


Sütaş “Dünyanın En İyisi”

Sütaş’ın sürdürülebilirlik faaliyetlerini ve 2020 sürdürülebilirlik hedeflerini içeren “Sütaş 2015 Sürdürülebilirlik Raporu”, dünyanın en itibarlı halkla ilişkiler platformlarından, San-Diego merkezli LACP (League of American Communications Professionals - Amerikan İletişim Profesyonelleri Ligi) tarafından her yıl düzenlenen yarışmada, kendi kategorilerinde “Dünyanın En İyileri”ne verilen büyük ödül “Platin”in sahibi oldu. Sütaş, bu ödülü, 20’den fazla ülkeden bini aşkın raporun değerlendirildiği LACP 2015 Vizyon Ödülleri kapsamında global markaları geride bırakarak “Sürdürülebilirlik Raporu” kategorisi altında “Tüketici Ürünleri” sektöründe kazandı.

Japonya’nın yemek geleneği “Omakase Table” Inari’de Başta Sushi ve Uzakdoğu füzyon mutfağının İstanbul’daki en iyi temsilcilerinden biri olan “Inarı Omakase’den bir ilk daha. Farklı Sushileri, Uzakdoğu esintilerini taşıyan modern dekorasyonu ile Inarı Omakase, Japon füzyon mutfağının en özel tatlarını sushi severlerin beğenisine sunuyor. Japonya’da şefin önerisi anlamına gelen Omakase; sizin için özel hazırlanan farklı tariflerle ve soslarla Sushi yeme ayrıcalığı sunuyor. İnari’nin diğer farklı özelliği ise Sushilerin günlük taze, mevsimin deniz ürünlerinden seçiliyor olması…

PepsiCo Manisa’da temel attı Dünyanın en büyük yiyecek ve içecek şirketlerinden biri olan PepsiCo, 2017’de faaliyete geçmesi planlanan Türkiye’deki 6’ncı üretim tesisinin temelini, Manisa Organize Sanayi Bölgesi’nde 13 Aralık’ta düzenlenen bir törenle attı. Manisa Vali Vekili Ünal Çakıcı, “Üreten ülkeler, toplumlar her zaman daha başarılı olurlar. PepsiCo’nun Manisa’da yeni fabrikasıyla üretime katılması bizleri daha da güçlendiriyor. PepsiCo’nun yatırımından ve bölge ekonomisine sağlayacağı katkılardan dolayı mutluyuz” dedi.

Gıda Güvenliği ‘Güvenilir Eller’de Unilever Food Solutions, geçen yıl bağımsız bir araştırma şirketiyle gerçekleştirdiği Türkiye Şef Araştırmasına katılan şeflerin %80’inin ‘Gıda Güvenliği’ alanında eğitim almayı en önemli ihtiyacı olarak tanımlamasının ardından harekete geçti. Şeflerden alınan bu değerlendirmeyle yola çıkan Unilever Food Solutions’ın, Mayıs 2016’da başlattığı ‘Güvenilir Eller’ gıda güvenliği online eğitim programında ilk 6 aylık dönem tamamlandı. Her boyutta işletmeye gıda güvenliği bilincini taşımayı amaçlayan Güvenilir Eller projesinde, online eğitimleri tamamlayan şeflere Gıda Güvenliği Derneği onaylı isme özel sertifika gönderiliyor. Bugüne kadar yaklaşık 5 bin şef guvenilireller.com’a kayıt olarak eğitimlere başladı. İlk 6 aylık dönemde 2.700’den fazla şefe Gıda Güvenliği Derneği onaylı sertifika gönderimi yapıldı.


restaurant 96 hotel & hi-tech

hijyen röportaj

60 yıllık sektör liderinden yeni oluşum Öztiryakiler Temizlik ve Hijyen Ekipmanları Sistemleri… “Mutfaktan Gelen Tecrübe” sloganıyla çıktığımız bu yolda temizlik sistemleri oluşumuzun yeni olması 2017 hedeflerimiz için öncelikle ürün ve hizmet kalitesini tutundurma yılı olarak geçeceğini düşünüyorum.”

E

ndüstriyel mutfak ekipmanları üretimi ve projelendirmedeki 60 yıllık tecrübesini Temizlik ve Hijyen Ekipmanları oluşumuyla da sektöre aktaran Öztiryakiler, “Mutfaktan Gelen Tecrübe” sloganıyla otel, restoran ve cafelerin profesyonel çözüm ortağı olacak.Bugün dünyada 5 kıtada 100’ü aşkın ülkede hizmet veren lider firmanın temizlik ve hijyen ekipmanları alanına yönelik yeni oluşumunu 2017 hedef ve projeleriyle Türkiye Pazarlama ve Satış Müdürü Kaan Ateşoğlu anlattı…

Kaan Bey, bize kısaca kendinizi tanıtarak, Öztiryakiler’in

sektörel faaliyetlerinden, üretim kapasitesinden ve pazar hacmnden bahseder misiniz?

Yaklaşık olarak 15 yıldır temizlik ve kimyasal sektörüne hizmet vermekteyim. Temizlik hizmetleri olarak başladığım görevime üretici fabrikalarda ve distrübütör markalar da satış yönetiminde bulundum. Şu an ise Öztiryakiler’de Temizlik Sistemleri bölümünün, Türkiye Pazarlama ve Satış Müdürü olarak görevime devam ediyorum. Öztiryakiler, mutfak ekipmanları sektöründe, Türkiye’nin ilk imalatçı firmalarından biri olarak 1958 yılında kurulmuştur. Kuruluşunun

ilk dönemlerinde 50 metrekarelik bir atölyede imalat yapan firmamız bugün 130 bin metrekare kapalı üretim alanında, 10 grup şirketinde 1.300 çalışanı ile hizmet vermektedir.

“Dünyada ilk 15 firma arasındayız”

Türkiye’de 4 bölge müdürlüğü, 50 bayii, 80 yetkili servisi ile yaygın bir pazarlama ve satış sonrası hizmet servis ağına sahiptir. Yurt dışı pazarda ise 5 kıtada 100’ü aşkın ülkede dağıtım kanalları ve yetkili servisleri ile hizmet vermekte olup sektörde dünyada ilk 15 firma arasındadır. Özellikle belirtmek istediğim


bir bölümümüz ise Öztiryakiler, üretim teknolojileri ve makine parkı ile sektörde ve dünyada bilinen en ileri uygulamalara ve üretim teknolojilerine sahiptir. ArGe, Ür-Ge mühendislik birimleri, güçlü laboratuvarı ile ürün-süreç geliştirme çalışmalarına ilişkin proje tasarım ve uygulamaları, teknik üniversiteler ve TÜBİTAK destekli yürütülmektedir.

Müşteri ve ürün portföyünüz hakkında bilgi verir misiniz?

Temizlik kimyasalları alanında yaptığımız bu yeni oluşum sayesinde müşteri portföyümüzü biraz daha genişlettik. Bunlar arasında otel, cafe, restoran zincirleri, hastaneler, eğitim kurumları, kamu kuruluşları, catering ve temizlik şirketlerini sayabiliriz. Aslında mutfak parkuru olarak bu saymış olduğum kurumlarda vardık. Fakat şu anda neredeyse tüm departmanlarında olabiliriz. Buna şöyle bir örnek verebilirim: Otellerin mutfak bölümüne hizmet vermekteydik. Temizlik kimyasalları sayesinde Hausekeeping bölümüne de hizmet verebilir hale geldik. Bunun sebepleri ise, ürün portföyümüzün genel temizlik, banyo, wc temizliği, zemin temizleme, cila ve cila bakım, mutfak hijyeni, kişisel hijyen ürünleri ve saymış olduğum ürünlerin kullanımı daha kolay hale getirebilen aksesuar ekipmanların genişlemesi sayesindedir.

Fiyat politikanız hakkında neler söyleyebilirsiniz?

Pazardaki rakiplerimize göre biraz daha ekonomik ve avantajlı fiyatlara sahibiz diyebilirim. Ayrıca ürünlerin yüksek performans ve konsantrasyona sahip olmasından dolayı kullanıcıların cost oranlarının bir hayli düşeceğine inanmaktayız. Tabii ki fiyatlarımızın uygun olması ürün kalitelerimizde bir fark ortaya koymamaktadır. Çünkü ürün gamımızda A plus noktalara hizmet verebilecek 36 kalem profesyonel, 11 kalem de ekonomik ürün konseptiyle ülkemizin her noktasında ki, kullanıcıların çözüm ortağı olabilmeyi hedefliyoruz.

Pazarda güven ve kalitenin adresi olmak için yaptığınız çalışmalar hakkında bilgi verir misiniz?

Öztiryakiler Temizlik ve Hijyen Ekipmanları yeni bir oluşum olmasına rağmen piyasada belli bir süredir varlık göstermekte ve satışını Öztiryakiler markasının kalite ve güvenecsi ile sürdürmektedir. Firmamız, endüstriyel mutfak ekipmanları üretimi ve projelendirmedeki 60 yıllık tecrübesini, üretimi ve dağıtımını yaptığı tüm marka ve ürünlerde olduğu gibi temizlik ve hijyen ekipmanlarında da aynı tutmuş en kaliteli malzeme ile kalite ve hijyen güvencesi vermiştir.

Sektörde faaliyet gösteren diğer firmalardan farkınız nedir? İlk nedeni çözüm ortağı olmayı hedeflediğimiz partnerlerimize en iyi hizmeti sunabilmek adına Öztirayakiler Ailesi olarak çok geniş bir bayi ve yetkili servis ağına sahip olmamız. Bunu takip eden farklarımız temizlik hijyen ve bakım ürünlerimizin Avrupa Birliği standartlarında ve kullanım alanlarına göre hijyen renk kodlarına göre olmasıdır. Buna örnek verecek olursam; Mavi renk kodlu ürün, mavi etiketli seyreltme şişesi ve mavi mikrofibez oda içi genel temizlikte, Kırmızı renk kodlu ürün, kırmızı etiketli seyreltme şişesi, sarı mikrofibez lavabo ve duşakabin, kırmızı mikrofiber bez klozet ve pisuvar temizliğinde, Yeşil renk kodlu ürün ise zemin temizleme, cila ve cila bakım ürünlerinde kullanılmaktadır. Bahsetmiş olduğum bu temizlik sistemi sayesinde kullanıcılar için çok büyük kolaylık olduğunu düşünüyorum. Ayrıca belirtmem gerekirse bu sistem çapraz kontaminasyonu engelleyerek sağlıklı ve hijyenik bir ortam sağlamış oluruz.

Sizce, müşteriler neden sizin firmanızı tercih etmelidir?

Biraz önce belirttiğim nedenler aslında bizi tercih etmesi için yeterli olduğunu düşünüyorum. Fakat başka nedenler de söyleyebilirim. Örneğin; bir iki soru öncesinde çözüm ortağı olmayı hedefliyoruz demiştim. Bunu biraz daha açacak olursak, çalışmayı hedeflediğimiz partnerlerimize çeşitli kampanyalar ve promosyonlar sunmayı düşünüyoruz. Konseptimizde bulunan ürünlerimizin her bölüm için tamamının alınması durumunda kendilerine ücretsiz servis hizmeti sunabiliriz. Belirli periyotlarla

doğru kimyasal kullanımı ile ilgili eğitim programları set edebiliriz.

Müşterilerinizin hizmet alırken nelere dikkat etmesi gerekir?

En başta bu işin sunumunu yapacak yetkili personelin yeterli kimyasal bilgisinin olup olmadığına kanat getirilmesi, ürün ve hizmet kalitesinin aynı kalitede olabilmesi için tedarikçi firmanın finansal alt yapısının güçlü olması, uygun fiyat avantajı ile cost oranlarının düşürülebilir olduğuna inanmaları, satış sonrasında “zamanında” ürün stok, montaj, servis, eğitim ve yedek parça hizmetlerinin sağlanabilecek olmasına dikkat etmelerini önerebilirim.

Türk turizminin gidişatını ve size yansımasını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Bildiğiniz üzere 2016 yılında ülkemizde terör olaylarının artmasından dolayı güvenlik endişeleri ve Rus ziyaretçi sayısının sert düşüşü ile bir önceki yılın yüzde 35,6 azalarak 4,98 milyar dolar oldu. yaşanan olumsuzluklar yüzünden turizm adına kötü ve karanlık günler geçirdiğimizi söylesem yanlış olmaz sanırım. Tabii ki bu düşüşler yüzünden bir çok gurup otel zincirleri her otelini açamadı personel istihdamında daralmalar, ürün tedariğinde azalmalar meydana geldi. Bu daralma ve azalma sebebiyle geçen yıla oranla yaklaşık 2,1 geriledik ve 1,50 milyar dolar kaybımız oldu.

Yeni dönemde önünüzde nasıl bir yol haritası var? Sn olarak 2017 yılı hedef ve projelerinizi de paylaşır mısınız?

“Mutfaktan Gelen Tecrübe” sloganıyla çıktığımız bu yolda temizlik sistemleri oluşumuzun yeni olması 2017 hedeflerimiz için öncelikle ürün ve hizmet kalitesini tutundurma yılı olarak geçeceğini düşünüyorum. Her şey istediğimiz ve hedeflerimizle doğru oranla ilerlerse 2018 yılı itibariyle daha fazla sorumluluklar alarak sektörümüze daha fazla yatırımlar yapmayı, temizlik ve hijyen adına planladığımız sosyal sorumluluk projelerimizi hayata geçirmeyi düşünüyoruz.


restaurant 98 hotel & hi-tech

hijyen röportaj

THY tekstil hijyeninde

Fotoğraflar: Hakkı Günerkan

Yiğitalp konforuna geçti!.. T

HY özellikle son yıllarda gösterdiği ve halen daha artan büyük başarı grafiği ile tüm dünyada saygın bir marka haline gelmiştir. 113 ülkede yaklaşık 280 noktaya uçan milli gururumuz yine yaklaşık 62 milyon kişiyi 2015 yılında taşımıştır. Sadece büyüklük olarak değil konfor ve hizmet kalitesi ile de diğer dünya firmalarına göre en üst seviyededir.THY’nin yolcularına sağladığı konfor içerisinde kabin içi tekstillerin hijyeni de önemli bir kriterdir. Uçuş esnasında polar battaniye, yastık, mini yorgan gibi ürünler tüm yolcuların konforuna ve sağlığına hizmet vermektedir. Kullanılan bu tekstiller, uçuş sonrası kabin görevlilerince toplanmakta ve yıkanıp tekrar kullanıma sunulmak amacı ile firmamıza getirilmektedir. Gerekli temizleme, hijyen, katlama ve paketleme işlemlerini müteakip özel konteynır ve araçlarla tekrar kullanılmak üzere THY tekstil depolarına geri gönderilmektedir.


Uçak içi hijyenine profesyonel çözümler

Uçak içerisi izole ve kapalı bir ortamdır. Dolayısı ile hijyen bu noktada önem kazanmaktadır. Kullanılan tekstiller; kullanım amacına göre uygun yıkama programına alınmalıdır. Yastık kılıfı ile battaniyeyi düşünelim; yastık kılıfında saçımızdan veya derimizden kaynaklı yağlı bir kir, ter, toz olacaktır. Battaniye ise direkt kıyafetler ile temasta olacak, onların üzerindeki kir ve materyalleri bünyesine katacaktır. Doğal olarak yastık kılıfı temizliği için kullanılan kimyasalda yağ çözücü biraz daha fazla olacak, battaniye de ise su ile çözünen kirlere uygun deterjan kullanımı önem kazanacaktır.

Yıkama, kurutma ve paketlemede de üst seviye hijyen kalitesi

Firmamız tüm yıkama program ve kontrollerini sektörün lider kimyasal firması ECOLAB ile yapmaktadır. Ayrıca; sadece yıkama ve devamı kurutma ya da ütüleme işlemlerinde değil, tek tek yapılan paketleme sistemlerinde de hijyen kalitesi en üst düzeydedir. Sadece bu amaç için alınan katlama, paketleme, istifleme kombinasyonlu makine parkuru; bu işe verdiğimiz önemin en büyük göstergesidir. Son sistem teknolojiden faydalanılarak yapılan bu temizleme işlemi ile günde 30.000 - 40.000 arası yastık kılıfı, 30.000 - 40.000 arası battaniye ve 3500 - 4000 adet arası yorgan temizlenmekte ve THY yolcularının kullanımına sunulmaktadır.

“2016’da tesisimize ilave parkur yatırımları gerçekleştirdik” Biz Yiğitalp Laundry olarak, bu hacmi karşılayacak yeni tesisimizi bu sene içerisinde devreye aldık. Yıkama olarak, tünel sistemi dediğimiz sistem ve onun yanında konvansiyonel makine destekli yıkama parkuru, katlama ve ütüleme parkuru ve bunlara konveyörlerle bağlı paketleme parkurunu toplam 2.000 metrekarelik fabrikamızın en üst katında konumlandırdık. Buradaki personel istihdamımız da yaklaşık 70 kişi civarında. Biri sabah biri öğleden sonra servis sağlayan büyük iki kamyonumuz, bu amaç için hizmete alındı. Biz, firma olarak en üst kalite hizmet ve hijyenin tedariğini sağlamakta ve THY’nin bizi bu konuda tercih etmesinin de haklı gururunu yaşamaktayız.


restaurant 100 hotel & hi-tech

hijyen

Maratem’den Alkol Bazlı El Dezenfektanı

2016 yılında yapılan çalışmaya göre ev dışında yemek yenilecek yere karar verilirken en etkili faktörün “hijyen” olduğu görülüyor. Çalışanların hijyen standartlarına uymaması neticesinde hizmet kalitesi düşüyor ve bu da müşteri kaybına neden oluyor.

K

ış aylarında daha yaygın olan mikroplar, el yoluyla kişilere veya başka yüzeylere kolayca bulaşabiliyor. El hijyeni, işletmelerde personelin uyması gereken en önemli kuralların başında geliyor. Maratem, işletmelere sunduğu Alkol Bazlı El Dezenfektanı ile çalışanları bakteri ve virüslerden uzak tutuyor. Ellerdeki mikropların kolaylıkla kişiden kişiye geçebildiği gibi yiyeceklere bulaşma riski de bulunuyor. Yüksek sirkülasyona

sahip işletmelerde hem çalışan güvenliği hem de müşteri memnuniyeti için el yıkama ve dezenfeksiyonu kurallarına uyulması gerekiyor. Eczacıbaşı Profesyonel bünyesinde yer alan endüstriyel temizlik ürünlerinin öncü markası Maratem, portföyünde bulunan alkol bazlı el dezenfektanı ile işletme çalışanlarına kişisel hijyen çözümleri sunuyor.

Bakterilerin çoğalmasını engelliyor

Bakterilerin büyüme ve üremesini durdurma özelliğine sahip olan Maratem Alkol Bazlı El Dezenfektanı, bakteri ve virüslere karşı etkin bir dezenfeksiyon sağlıyor. Dermatolojik olarak test edilen dezenfektan, cildi korur. Cildi uzun süre bakteri ve virüslerden uzak tutan dezenfektan, yüksek hijyen gerektiren işletmelere el hijyeninde mükemmeli sunuyor.



restaurant 102 hotel & hi-tech

fuar

Kongre, Toplantı ve Etkinlik Sektörü “ACE of M.I.C.E. Exhibition by Turkish Airlines” ile canlanacak Dünyanın en büyük üçüncü MICE (Meeting, Incentive, Congress, Events) fuarı ACE of M.I.C.E. Kongre, Toplantı ve Etkinlik Sektörü Fuarı’nın dördüncüsü 22-24 Şubat 2017 tarihlerinde Turkish Airlines isim sponsorluğunda İstanbul Kongre Merkezi- ICC’de gerçekleşecek. firma yetkilileri, kurumsal firma yetkilileri ve dernek başkanları İstanbul’da ağırlanacak. “Tüm renklerimizle bir araya geliyoruz” mottosuyla 3 gün sürecek ACE of M.I.C.E. Exhibition by Turkish Airlines’da sektör profesyonellerine yönelik oturumlar, network aktiviteleri, MICE sektör profesyonellerini bir araya getirecek, ‘AMEzing Parti’ ve birbirinden renkli etkinlikler de düzenlenecek. Öne çıkan fuar oturumları arasında; MICE profesyonellerinin geleceği inşa etmek üzere bir araya geliyor oturumu, spor etkinlikleri oturumu, iletişim dernekleri buluşması ve geçen senenin ilgi çeken oturumu MICE’ın Cinleri yer alıyor.

15 bin ziyaretçi bekleniyor

T

urizm Medya Grubu tarafından 2014 yılından bugüne düzenlenen kongre, toplantı ve etkinlik sektörünün en önemli buluşmalarından ACE of M.I.C.E. Exhibition by Turkish Airlines, Türkiye MICE turizminin büyümesine reel olarak katkıda bulunacak adımlar atmaya devam ediyor. 22-24 Şubat 2017 tarihleri arasında gerçekleşecek olan ACE of M.I.C.E. Exhibition by Turkish Airlines kapsamında dünyanın her yerinden kongre, toplantı ve etkinlik düzenleyen

Geçen yıl Türkiye ve dünyadan toplam 14 bin 496 ziyaretçiyi ağırlayan fuara bu yıl 15.000 üzerinde ziyaretçi bekleniyor. Bir önceki yılda yurt içinden ve 39 ülkeden toplam 750 satın almacının ziyaret ettiği MICE fuarında bu yıl da yoğun bir ticari işbirliği ağı oluşturulması bekleniyor. Fuar kapsamında dört gün boyunca

İstanbul’da ağırlanacak 200 satın alıcı firma yetkilisi ile Türkiye MICE pazarına pozitif bir etki sağlanması hedefleniyor. Ayrıca fuar kapsamında EMEA bölgesi MICE profesyonelleri ağırlanarak yeni iş birlikleri sağlanacak. ACE of M.I.C.E. Exhibition by Turkish Airlines ile MICE sektörünün tüm aktörlerini bir araya getirmeyi hedeflediklerini ifade eden Turizm Medya Grubu Başkanı Volkan Ataman, “Son yıllarda ülkemizde yaşanan olumsuz gelişmelerin turizmde yol açtığı kayıpları yılın 12 ayı sürdürülebilen kongre, toplantı ve etkinlik (MICE) turizmi ile geri kazanmayı hedefliyoruz. Bu kapsamda düzenlediğimiz MICE fuarı daha da önemli hale geliyor. Şimdiye kadar gerçekleştirdiğimiz fuarlarımızla sektörün her kolundan endüstri profesyonellerinin ticari işbirliği ağı kurmalarına katkı sağladık. MICE turizmine ve ülke tanıtımına büyük katkı sağlayan bu etkinliğin dördüncüsünü 2017’de Türk Hava Yolları’nın isim sponsorluğunda gerçekleştirmek fuarımızın gücüne güç katacak” dedi.



restaurant 104 hotel & hi-tech

fuar

Fuar İzmir zirve yaptı İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin Türk fuarcılığına kazandırdığı Fuar İzmir’de fuar ve kongre bereketi yaşandı. Açılış ve etkinlik maratonuna Kültür ve Turizm Bakanı Nabi Avcı da katıldı.

İ

zmir, bu yıl 8-11 Aralık tarihleri arasında 10. Travel Turkey İzmir Turizm Fuar ve Kongresi ve 2. Uluslararası Gastronomi Turizmi Kongresi’nin yanı sıra Ibatech İzmir - 10. Uluslararası Ekmek, Pasta Makineleri, Dondurma, Çikolata ve Teknolojileri Fuarı’na ev sahipliği yaptı. Açılış maratonu Türkiye’nin ve dünyanın önde gelen turizm sektörü temsilcileri ile uluslararası gastronomi uzmanlarının bir araya geldiği 10. Travel Turkey İzmir Turizm Fuar ve Kongresi ile başladı. Yaşanan krizler nedeniyle sıkıntılı bir sürece giren turizm sektörü İzmir’de umut tazeledi. Çıtasını her geçen yıl daha da yükselten Travel Turkey İzmir, binden fazla katılımcı ve 36 ülkenin turizm profesyonelini İzmir Büyükşehir Belediyesi ev sahipliğinde İzmir’de buluşturdu. Partner İl “Mersin” ve Uluslararası Destinasyon Partneri “Akabe”nin katılımıyla kapılarını açan fuara Kültür ve Turizm Bakanı Nabi Avcı,

İzmir Valisi Erol Ayyıldız, Mersin Valisi Özdemir Çakacak, TÜRSAB Başkanı Başaran Ulusoy, valiler, milletvekilleri, belediye başkanları, siyaset ve iş dünyasının temsilcileri katıldı.

Kocaoğlu: “İzmir’e turizm yakışıyor”

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, geçen yıl 1008 katılımcının yer aldığı fuarın bu yıl yüzde 7.5 büyümeyle 1179 katılımcıya ulaştığını söyledi. Travel Turkey İzmir ile birlikte eşzamanlı olarak Alman Stutgart Messe firmasının düzenlediği Ibatech Fuarı ve Uluslararası Gastronomi Kongresi’nin de gerçekleştirildiğini belirten Başkan Kocaoğlu, şunları kaydetti: “İzmir, aklı ve bilimi kullanarak yol haritasını belirlemiş bu istikamette yürüyen bir kentimizdir. İzmir Büyükşehir Belediyesi öncülüğünde kentin yerelde kalkınması için yaptığımız çalışmalar ve tespitler çerçevesinde İzmir sanayide,

ticarette, lojistikte, liman faaliyetlerinde, tarımda ve sanayinin birçok dalında büyümesini sürdürecektir. Ama sıçrama yapacağımız iki sektörümüz var: Birbiriyle iç içe geçmiş hizmet ve turizm sektörü. Bu stratejik planın sonucu olarak içinde bulunduğumuz fuar alanını gerçekleştirdik.Kongre merkezlerinin yapımı ve proje çalışmaları devam ediyor. Turizmi ve hizmet sektörünü çeşitlendirmek durumundayız. Kongre turizmi, fuar turizmi, ören yeri turizmi ve vazgeçilmez kültür sanat. Doğasıyla, deniziyle en önemlisi dünyaya açık, hoşgörülü, demokrat, kendi yaşam biçimini oluşturmuş ve geliştirmiş bir kent olan İzmir’e, turizm sektörü, yani ev sahipliği yapmak çok yakışıyor. Biz de bu tespitimiz doğrultusunda çalışmalarımızı sürdürüyoruz.”

Avcı: “Turizmdeki sıkıntıyı aşacağız”

2016 yılında dünya genelinde yaşanan


Büyükşehir Belediyesi’ne ve TÜRSAB’a ülke tanıtımına büyük katkı sağlayan, turizm profesyonellerini bir araya getiren, fikir alışverişi gerçekleştirecekleri bir ortam sunan bu fuarı düzenledikleri için teşekkür ediyorum.”

Ayyıldız: “İzmir’de sağlık turizmde de önemli”

olumsuz gelişmelerin Türkiye turizminde de olumsuz etkiler yarattığına değinen Avcı, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Travel Turkey İzmir Turizm Fuarı, turizmde yaşadığımız sıkıntıların giderilmesine yönelik fikirlerin ortaya çıkacağı, sahip olduğumuz potansiyellerin, dünyadaki gelişmekte olan turizm eğilimlerinin masaya yatırılacağı bir fuar olacaktır. İç turizmi canlandırmak için 2009 yılında başlattığımız erken rezervasyon kampanyasının 2017 yılı lansmanının da turizm fuarı kapsamında İzmir’de yapılmasını anlamlı buluyoruz. Yine fuarda yer alan sağlık turizmi özel bölümü de bu alanda hizmet veren kurumların, kişilerin ve kuruluşların bir araya gelmesine fırsat tanıyacak. Fuarda partner ülke Ürdün’ün Akabe kenti ile partner ilimiz Mersin kendini tanıtma fırsatı bulacak. İki kentin ziyaretçi sayısının artmasını diliyoruz. İzmir

İzmir Valisi Erol Ayyıldız, Travel Turkey İzmir Fuarı’nın yerli ve yabancı katılımcılarla turizm alanındaki en büyük buluşmalardan biri olduğunu belirterek, fuarla birlikte düzenlenecek gastronomi kongresi ve 2017 erken rezervasyon tanıtımı gibi önemli bir görev daha üstlendiğini belirtti. İzmir’in doğası, tarihi değerleri, eşsiz güzelliği ile tüm yıla yayılan turizmde geniş bir potansiyel sunduğunu ifade eden Ayyıldız, “Bu fuarda sağlık turizmi özel bölümünün oluşturulması ayrıca önem taşıyor. Medikal, termal, spa, geriatri, engelli turizmi gibi sağlık turizminin çeşitli dallarında İzmir’in ayrı bir önemi var. Bu çeşitliliğin İzmir turizmine önemli ivme kazandıracağına, kenti turizmde hak ettiği yere getireceğine inanıyorum. Travel Turkey İzmir Fuarı’nı yabancı sermayenin İzmir’e ilgisinin artması için önemli bir fırsat olarak görüyoruz” dedi.

Çakacak: “Gururluyuz”

10. Travel Turkey İzmir 2016 Fuarı’na partner il olarak katılmanın gururunu yaşadıklarını belirten Mersin Valisi Özdemir Çakacak, Mersin’in tarihi ile açık hava müzesi olduğunu, keşfedilmeyi bekleyen bir yer yüzü cennetinden biri olduğunu belirterek, “Sizlere içinden Mersin geçer bir fuar yaşatmak istiyoruz. İlimizi turizm sektöründe daha iyi tanıtmak için bu fuardayız. Turizmde yıldızı parlayan Mersin’i geleceğin önemli turizm kentlerinden biri olarak görüyoruz” diye konuştu.

Ulusoy: “Türkiye kaşınacak değil okşanacak bir ülke”

Türkiye Seyahat Acentaları Birliği Başkanı (TÜRSAB) Başaran Ulusoy da yaptığı konuşmada, Travel Turkey’in başarı öyküsünün bugün değil, 1923 yılında İzmir İktisat Kongresi’ni toplayarak fuarcılığın temelini atan Mustafa Kemal Atatürk’le birlikte yazılmaya başlandığını vurguladı. Türkiye’nin kaşınacak değil okşanacak bir ülke olduğunu dile getiren Başaran Ulusoy, siyasi oyunlarla Türk turizminin önünü kesmeye çalışanların Türkiye’den daha fazla zarara uğrayacağını söyledi.

36 ülkeden, 1179 katılımcı

Geçtiğimiz yıl 31 farklı ülkeden 1008 katılımcının yer aldığı fuara bu yıl 36 ülkeden ve 60 ilden toplam 1179 katılımcı dahil oldu. T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın öncülüğünde gerçekleşen “Erken Rezervasyon Kampanyası”nın 2017 lansmanının da yapıldığı fuarda, A.B.D., Afganistan, Arjantin, Avustralya, Azerbaycan, Bahreyn, Belarus, Bulgaristan, Cezayir, Etiyopya, Filistin, Güney Afrika, Güney Kore, Gürcistan, Hindistan, Irak, İngiltere, İspanya, İsrail, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Makedonya, Namibya, Özbekistan, Pakistan, Polonya, Rusya, S. Arabistan, Sırbistan, Sri Lanka, Sudan, Tunus, Türkiye, Ukrayna, Ürdün, Yunanistan ve Zimbabve yer aldı.

Sağlık turizmine özel bölüm

Travel Turkey İzmir kapsamındaki “Sağlık Turizmi” özel bölümünde; özel, vakıf ve üniversite hastaneleri, sağlık turizmi seyahat acentaları, göz hastaneleri, diş sağlığı ve estetik merkezleri, saç ekim klinik ve merkezleri, tüp bebek hastaneleri ve merkezleri, termal oteller ve tesisleri, sigorta şirketleri, assistance firmaları, zayıflama ve diyet klinikleri konusunda faaliyet gösteren firmalar yer aldı.

“Ibatech” de açıldı

Türkiye’nin fuarcılık merkezi “Fuar İzmir”de, Alman Stuttgart Messe firması tarafından düzenlenen “Ibatech” fuarı da kapılarını ziyaretçilere açtı. Ibatech İzmir - 10. Uluslararası Ekmek, Pasta Makineleri, Dondurma, Çikolata ve Teknolojileri Fuarı’nda ekmek, pasta makineleri, kahve ve kahve makineleri, çikolata ve ekipmanları, dondurma, dondurma makineleri, ambalaj makineleri, otel, cafe- bar mutfak ekipmanları, soğutma grupları, dondurulmuş ürünler yer alıyor.


restaurant 106 hotel & hi-tech

fuar

En lezzetli kongre 2. kez düzenlenen Uluslararası Gastronomi Turizmi Kongresi, lezzet dünyasının önemli isimlerini İzmir’de buluşturdu.

İ

zmir Büyükşehir Belediyesi ev sahipliğinde; İZFAŞ, TÜRSAB, İzmir Ekonomi Üniversitesi işbirliğinde ve Reseau Délice Dünya Gurme Şehirler Birliği ile İzmir Aşçılar Derneği’nin katkılarıyla gerçekleşen 2. Uluslararası Gastronomi Turizmi Kongresi, lezzetleri İzmir’de buluşturdu. 8-10 Aralık tarihleri arasında düzenlenen kongre, dünyanın önde gelen gastronomi ve turizm uzmanları ile eğitimcilerini Fuar İzmir’de bir araya getirdi. Kongre boyunca alternatif bir turizm dalı olma yolunda ilerleyen gastronomi için atılabilecek adımlar, uzmanlarca değerlendirildi. Yapılacak çalışmalarla Türkiye’de oluşturulacak farkındalığın, turizme olumlu yönde etki etmesi hedefleniyor.

Panel de var şovlar da…

2. Uluslararası Gastronomi Turizmi Kongresi’nde bu yıl akademik çalışmalarla eş zamanlı olarak özel sektör sunumlarının yer aldığı paneller düzenlendi. Sektörün önemli temsilcileri ile ulusal ve uluslararası konuşmacıların yer aldığı panellerde, Ege kültürünün gastronomi ile

Uluslararası Gastronomi Turizmi Kongresi boyunca alternatif bir turizm dalı olma yolunda ilerleyen gastronomi için atılabilecek adımlar, uzmanlarca değerlendirildi.

ilişkisi ve bu ilişkinin bölge turizminin kalkınmasına olan etkilerini tartıştı. Kongre ve panellere Mehmet Yaşin, Sahrap Soysal, Prof. Dr. Artun Ünsal, Sırma Güven, Namık Kemal Döneleken, Pedro Berruecos, Hande Arslanalp, Ömer Kartın, Ferzan Kırhan, Can Ortabaş, Ebru Koralı, Nedim Atilla, Prof. Alp Salman, Ahmet Güzelyağdöken, Salim Kadıbeşegil, Gökçen Adar, Agnes Caso, Doç. Dr. Levent Köstem, Metin Suerkan, Dag Harman, Ahmet Örs, Ebru Erke ve Nejat Yentürk gibi gastronomi yazarları ve uzmanları konuk olurken, kongre süresince İzmir Aşçılar Derneği ile Tolga Kamiloğlu, Rudolf Van Nunen ve Semen Öner gibi ünlü şefler workshoplar esnasında özel şov ve sunumlar gerçekleştirdi.



restaurant 108 hotel & hi-tech

fuar

Ambiente 2017 Şubat’ta Frankfurt Fuar Merkezi’nde Yeme-içme, gıda, mutfak, ev eşyaları ve lüks gıdalar ile yaşam tarzı, iç mekan tasarımı, dekoratif ürünler, mobilya, mücevherat, moda ürünleri ve hediye ile ilgili trendlerin belirleneceği fuar 10-14 Şubat tarihlerinde Frankfurt Fuar Merkezi’nde...

D

ünyanın önde gelen uluslararası küresel tüketim ürünleri ticaret fuarı olan Ambiente, 10-14 Şubat 2017 tarihleri arasında ​​ dünyanın dört bir yanından gelen alıcıları ağırlayacak. Frankfurt Fuar Merkezi, beş gün boyunca yeme-içme, gıda, mutfak, ev eşyaları ve lüks gıdalar ile yaşam tarzı, iç mekan tasarımı, dekoratif ürünler, mobilyalar, mücevherat, moda ürünleri ve hediyeler ile ilgili hemen her ürün ve markanın görücüye çıktığı, için trendlerin belirlendiği, tasarımların sergilendiği, uzmanların, alıcı ve satıcıların buluştuğu, bunların yanı sıra firmaların gelecek dönemler için

siparişler vermeye giriştikleri büyük bir buluşma platformu olacak.

Yemek, Yaşamak ve Vermek

Bu yıl, Ambiente üç ana ürün grubuna ayrılmış: Yemek, Yaşamak ve Vermek. Fuar alanının doğu yanındaki alanlar son eğilimlerin sergileneceği yemeiçme, Horeca sektörüne, batı yanındaki holler ise ‘Giving and Living’ işletmelerine ayrılmış. Ambiente Fuarı Başkan Yardımcısı Nicolette Naumann “Ambiente, dünya çapındaki tüketim ürünleri pazarının merkez üssü olmayı hakkediyor. Fuarda 90’dan fazla ülkeden gelen ünlü firmalar ve

katılımcılar Frankfurt’ta yeni ürünlerini sergileyecek, 2017 ve sonrasında dünyadaki tüketim pazarlarında yaşanacak trendleri belirleyecekler.” diyor. Geçtiğimiz yıl Ambiente 2016’ya 96 ülkeden 4.367 katılımcı, beş gün boyunca 308.000 metrekarelik geniş bir alanı üzerinde yeni ürünler ve yeniliklerini sergilemek, kendi ürünlerini daha da geliştirmek, yeni pazarlar ve müşterilerle tanışmak için Frankfurt’a geldi. Fuarı 143 ülkeden 137 bin kişi ziyaret etmişti. Fuarın tarihinde ilk defa ticarî ziyaretçilerin yüzde 55’i Almanya dışından geldi. Ziyaretçi yoğunluğu itibariyle Alman


ziyaretçiler ardından ilk on ziyaretçi ülkesi İtalya, Fransa, Hollanda, İngiltere, Çin, İspanya, ABD, İsviçre, Güney Kore ve Türkiye olarak gerçekleşti.

Bu yılın partner ülkesi, İngiltere

Bu yıl Ambiente 2017’de İngiltere yeni partner ülke sıfatıyla katılıyor. İngiltere’den gelen firmalar ürünleriyle birlikte geniş bir Partner Ülke ekranı altında sergilenecek. Ambiente’nin merkezinde yer alan ‘Pasaj’, uluslararası çapta satışlar için kurulmuş fuara mahsus bir özellik haline geldi. Çin, Hindistan, Endonezya, Kore, Hong Kong, Fas, Filipinler, Güney Afrika ve Vietnam gibi ülkelerden gelen çok geniş bir ürün yelpazesi bir arada ve her birine kolayca erişilebilecek biçimde sergileniyor. Pasaj, özellikle uygun kişi, firma, pazar ve tedarikçileri hedeflemek ve doğrudan üreticilere sipariş vermek için geniş fırsatlar sağlayacak. Fuarda sergilenecek ürün yelpazesi ve çeşitleri, endüstriyel olarak üretilen mallardan, çok satılan elle işlenmiş ürünlerin yanı sıra, müşterilere göre özelleştirilmiş ilgili çözümlere kadar geniş bir alanı kapsıyor. Fuar, aynı zamanda orijinal ürün fikirlerini araştıran alıcılara

140’tan fazla Türk firması katılması beklenen fuar, çok çeşitli etkinlikler, promosyon programları, eğilim sunumları ve ödül törenleri ile de alanındaki diğer etkinliklerden farklılaşmayı başarıyor. da hitap ediyor. Meraklı ziyaretçiler, “Yetenekler” ve “Sonraki” adı verilen fuar alanlarında bolca yeni ürün fikir ve önerileri görecekler.

‘Avrupa’da Tüketici Harcamaları’ oturumu gerçekleşecek Ziyaretçiler için fuarın değerini arttıran sunumlardan biri de, fuarın organizatör firması Messe Frankfurt’un Köln Perakende Araştırmaları Enstitüsü’nün gerçekleştirdiği tüketim alanındaki yöneticilere hitabeden ‘Avrupa’da Tüketici Harcamaları’ başlıklı çalışmanın tanıtılacağı oturum olacak. Rapor, 2010-2015 yılları arasında Avrupa Birliği’ne üye 27 ülkedeki, özellikle Almanya, Fransa, İngiltere, Hollanda, Avusturya, Polonya ve İspanya’daki tüketici harcamalarını

inceliyor ve karşılaştırıyor. Araştırma, cam, porselen ve seramik / ev eşyaları, küçük elektrikli ev aletleri, küçük eşyalar, deri eşya ve aksesuarlar, mücevherler, bahçe mobilyaları ve süslemeleri gibi genel olarak Ambiente fuarında sergilenen tüketim ürünlerinin pazar hacimlerini ve satış seyirlerini analiz ediyor, ülkeler itibariyle mal grupları için kişi başı ve hane halkı başına harcamalar ve bireysel bilgiler içeriyor. Raporda ayrıca, AB’deki pazar gelişmelerine genel bir bakış sunulmakta ve gelecekte hangi pazarların tüketim mallarının hangi gruplarıyla ilgili olarak özel ilgi alanı olacağına dair öngörülerde de bulunuyor.


restaurant 110 hotel & hi-tech

dekorasyon röportaj

Hüseyin Pekgüzel “İyi bir otel mobilyası iyi tanıtım yapar” Kaliteli hizmet prensibi ve geliştirdiği sistemlerle çelik kapı sektörünün nabzını tutan HPM Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Pekgüzel, otel mobilyacılığı üzerine açıklamalarda bulundu, sektörün dünya pazarındaki yerini Türkiye rakamlarıyla değerlendirdi.


“Türkiye otel mobilyacılığında 500 milyon dolarlık ciroya sahip”

E

“Otel mobilyaları tercihlere göre çok uçuk rakamlara da mal olabilir düşük rakamlara da. Türkiye’deki fiyatlar dünya pazarına oranla oldukça düşük. Ülkemizde satılan aynı ürünAvrupa’da beş katı fiyatlara satışa sunuluyor.”

vlerde olduğu gibi otellerde de göze ilk çarpan unsurun dekorasyon olduğuna dikkat çeken HPM (Hotel Project Management) Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Pekgüzel, “Otel sektörüne baktığımızda misafirlerin beğenisini kazanmak için binanın genel görüntüsünden, banyoya koyulan küçük bir sabuna kadar her ayrıntı tek tek düşünülüyor. Çünkü otelden memnun ayrılan misafirler otelin adeta tanıtımını yapıyor. Otellerdeki dekorasyon bu memnuniyetin büyük bir kısmını karşılıyor. Dekorasyonun en önemli unsuru ise kuşkusuz mobilyalar oluyor. Burada otel mobilyacılığının önemi ortada. Türkiye’ de otel mobilyacılığına gerekli önemin verildiğini söyleyebiliriz.” şeklinde konuştu. Mobilya dekorasyonundan sonra sistem ürünlerinin de büyük önem taşıdığını söyleyen Pekgüzel, “Yeni yapılan zincir otellerin çoğunda yeni sistemler kullanılıyor. Yangına dayanıklı oda giriş kapısı bunlardan biri. Mesela bizim yangına ‘90 dakika dayanıklı kapı’ projemiz şu anda otellerde kullanıma başladı.” açıklamasında bulundu.

Otel mobilyacılığı sektörünün tahmini cirosal rakamlarını da değerlendiren Hüseyin Pekgüzel, “Bir yıl içerisinde en az 200-300 milyon dolarlık bir ciro söz konusu. Ayrıca turizm sektöründeki durgunluğa bakacak olursak, otel yapımına başlamayacağını söyleyenler mevcut. Bu durumda, sıfırdan başlayanlar yerine renevasyon yapmak isteyen otellere yöneliyoruz. Bu cirosal büyüklüğe renovasyonu da kattığımız zaman rakamın 400-500 milyonlara ulaştığını söyleyebiliriz” dedi. Otellerin bünyelerinde çalıştırdıkları ya da dışarıdan tuttukları mimarlar tarafından dekorasyon tasarımlarını yaptırdıklarını belirten Pekgüzel, “Projeler bize hazır geliyor. Otellerin kendi kurumsal kimliklerini yansıtan çizgileri var, bizler de onun imalatını yapıyoruz. İşimizdeki uzmanlığımız sayesinde tasarımını da bizden isteyen markalar yok değil. Sadece yürekten inandığımız, emeğimizin karşılığını alacağımız işlerde tasarımı üstleniyoruz.” açıklamasını yaptı.

“İstenilen ürünün kalitesi ve tasarımı, fiyatları değiştiriyor”

Türkiye’deki otel mobilyacılığı fiyatlarını dünya pazarı fiyatlarına göre değerlendiren Pekgüzel, “Dünya pazarında bir odayı 10 bin TL’ye de mal edebilirsin, 100 bin TL’ye de. Arzu ve zevklere göre ürünlerin kalitesi gibi fiyatları da değişiyor. Ama yurt dışı fiyatları her durumda Türkiye’ye göre çok daha yüksek. Bizim burada 5 liraya sunduğumuz ürün orada 15 liradan satışa sunuluyor” açıklamasında bulundu. Öte yandan Türkiye’ de otel mobilyacılığı sektörünün büyüklüğü hakkında çok kesin sonuçların olmadığının altını çizen Pekgüzel, “Sektördeki oyuncu sayısını dair net bir bilgi veremiyoruz. Çünkü Türkiye’de bununla ilgili herhangi bir kurum yok. Otel mobilyacılığı sözleşmeye ve satışa bağlı bir iş olduğu için alınan işlerin standart bir değeri olmuyor.” diye ekledi.


restaurant 112 hotel & hi-tech

​Saf tasarım Banyoda beton kullanımı

dekorasyon

Ş

imdi tasarımı yeniden yorumlama zamanı: beton, hem mimaride hem de iç tasarımda Rönesans esintileri katmak ve kült statüsüne ulaşmak için kullanılan doğal bir üründür. Artık iç mekânların ve hatta mobilyaların tasarımını malzemesiz hayal etmek oldukça zor: beton dolaplar, tezgahlar, konsollar ve çeşitli şekillerde kullanılabilecek aksesuarlar ve ahşap malzemeye alternatif olarak kullanılabilecek klasik malzemeler. Yalın beton duvarlar, hem iç hem de dış önemli noktalara yoğunlaşan yeni bir stilin ifadesi haline gelmiştir. Özellikle banyoda, beton beyaz seramik ve Duravit tasarımı ile bir araya geldiğinde daha etkileyici bir görünüm kazanır.

Mükemmel tasarım platformu

Beton da aslında tıpkı seramik gibi saf ve doğal bir üründür. Kireç ve kilden yapılan çimento kum, çakıl ve su ile karıştırılarak çelik gibi diğer maddeler de eklenir. Ağır veya hafif olması, ince veya kaba olması gibi malzeme özellikleri karışım oranında değişiklik yapılarak kontrol edilebilir. İyi öğütülmüş beton duvar, kum taşının inceliği ile samimi bir görünüm kazanır. Bu kalitede, malzeme oldukça abartısızdır, ilgi odağı olmaksızın modern banyo tasarımı için mükemmel platform sunar. Duravit’in ME by Starck serisi için tamamlayıcı platform: koleksiyon kusursuz estetik ve kişisel tasarım olanaklarını bir arada sunar. Lavabo, tuvalet ve pisuvarda da bulunan ince kenar görsel tasarımda imza değerini taşır. Narin kenarı sayesinde, yeni 1300 mm genişliğindeki lavabo neredeyse

kenarsız ve hafif görünür. İnce elenmiş beton kombinasyonu ince hatları öne çıkarır ve seriye yeni bir şekil kazandırır. Gün ışığının içinden geçerek parlamasını sağlayan cam elyaf öğeler modern aydınlık betonun içine işlenerek alanın daha aydınlık ve daha yumuşak görünmesini sağlar. Bu hafif malzeme, ME by Starck ürünleri kullanılan küçük banyolara alan algısı kazandırır.

Antik yapı

Malzemeler irileştikçe beton ürünü kabalaşır. Duravit Stonetto duş teknesi gibi diğer taş benzeri malzemelerle bir araya getirildiğinde beton duvarlar daha anlamlı bir yapı görünümü kazanarak banyoda antik bir his yaratır. Trio EOOS tasarımı ile oluşturulan model mat yüzeyi ile doğal taşa benzer. Bu görünüm DuraSolid Q mineral malzemesinin kullanımı sayesinde elde edilir. Stonetto tipik taş renkleri ile sunulur: beyaz, kum ve antrasit. Üst yüzeydeki küçük benekler ise bu doğal görünümü en üst noktaya taşır. Beton çok sayıda cam ve çelik ile banyoların iç tasarımında endüstriyel cazibeyi ortaya çıkarır. Bu ferah mimari ortamda Paiova Monolith by Duravit ve EOOS önemli özellikleri ortaya çıkarır. Bu versiyonda Paiova banyosunun tipik ikizkenar yamuk şekli dikdörtgen tek gövdeden elde edilmiştir. Böylece banyoda akrilik banyo öğeleri etkileyici ürünlere dönüştürülmüştür. Banyoda beton tasarımı ile stilinden ödün vermeyerek iki kişinin uçlarda banyo yapması ve beraber rahatlaması için bolca yer sunar.



restaurant 114 hotel & hi-tech

yeni mekan

Sandal

Fotoğraflar: Ümit Başer Alkaç

Göktürk’e yanastı... İlk şubesini İstanbul Boğazı’nın en güzel sahil kıyılarından Yeniköy’de 12 yıl önce açan Sandal Balık, Kasım 2016’dan beri İstanbul’un yeni çekim merkezlerinden Göktürk’te lezzet severleri doyumsuz tatlarıyla ağırlıyor.


M

evsimine göre taze eşsiz balık çeşitleri ve damak zevkine hitap eden mezelerin İstanbul’daki en yeni adresi Göktürk Sandal Balık artık. İlk şubesini 12 yıl önce Yeniköy’de açan mekan, Burak Akın- Taner Işıklı ortaklığıyla İstanbul’un yeni çekim merkezi Göktürk’te alkolsüz balık konseptiyle ağırlıyor.

“Bizden başka alkolsüz balık restoranı yok”

Alkolsüz balık konseptiyle de bölgenin iddialı adreslerinden biri olduklarını söyleyen mekanın işletme ortağı Taner Işıklı, yatırım tercihlerini şöyle aktarıyor: “Göktürk, potansiyel olarak çok farklı bir bölge. Her kesimden insanın olduğu, ileride nüfusunun daha da artacağı bir yer burası. Biraz da ileriye dönük yatırımlık bir yer olarak gördüğümüz için Göktürk’ü seçtik. Aynı şekilde 3. havalimanı da bize çok yakın. Onun da bir avantaj olacağını düşündük. Burayı tercih etmemizin bir başka sebebi de, bölgede alkolsüz balık restoranının olmayışıydı. Daha doğrusu Yeniköy’deki şubemize Göktürk’ten çok misafirimiz geliyordu. Onları Yeniköy’den buraya getirmektense Göktürk’te bir şube açalım; hem diğer misafirleri de almış oluruz hem de kendi müşterilerimizi de burada rahat etmiş olurlar dedik.”

Leb-i derya balık menüsü

Türk mutfağından farklı tatları bulabileceğiniz Sandal Balık’ta, pek çok yeni lezzeti denemek mümkün... Keyifli mezelerinin

yanında zengin içecek menüsünün de bulunduğu mekân, özellikle leb-i derya balık menüsüyle dikkat çekiyor. Kapalı mekanda misafirlerini ağırlayan menüde balığın beğendisinden tutun mantısı, kebabı, kokoreçi, çökertmesi, köftesi, böreği ve hatta simidine kadar her çeşit lezzeti deneyimlemek mümkün. Mekanı ağırlıklı olarak çocuklu ailelerin tercih ettiğini söyleyen işletme ortağı Taner Işıklı, “Amacımız bölgenin en iyi balık restoranı olmak ki Göktürk’te bir alternatifimiz olmadığını da görüyoruz” diyor.

Göktürk’te Alaçatı usulü pazar kahvaltısı Ekonomik bir işletme olduklarını ve fiyatların 40 ila 60 TL arasında değiştiğini söyleyen Işıklı, bu arada mekanın müdavimleri için bir müjde de veriyor. Yakın bir zamanda Alaçatı kahvaltısına da başladıklarının müjdesini veren Işıklı, “Kahvaltı


menümüz konsept gereği tamamen doğal ve yöresel olacak. Burak Bey zaten her sene Alaçatı’da. Kendisi köylerde çok güzel dostluklar kuruyor. Bu güzel iletişimler sayesinde biz de mekanımızda yörenin en lezzetli ürünlerini misafirlerimizle paylaşma olanağı buluyoruz. Reçellerimiz Ayvalık’tan, peynirlerimiz yine Balıkesir’den geliyor.” diyor.

Mimaride Ege esintileri…

Hoş atmosferi ve profesyonel ekibiyle konuklarına hizmet veren mekan, iç dekorasyonu özellikle doku olarak Çeşme, Alaçatı, Ayvalık ve Balıkesir mimarisinin renginden ve ruhundan etkilenerek dizayn edilmiş. Özellikle mekan içinde bulunan lambalar, eski köy kapıları, mutfak malzemeleri ve köy evlerinde bulunan tamamlayıcı objeler orijinaline sadık kalınarak değerlendirilmiş. Dekorasyonda özellikle eski görüntüsünü

kaybetmemesi ve modern gözükmesine dikkat edilmiş ki hepsi bir bütünlük içinde mekan içinde başarıyla kombin edilmiş. Mekanın iç aydınlatmaları ise, işletmecisi olan Burak Akın’ın özel tasarımları. Beğendiği aydınlatmaları mobilyacı, elektrikçi ve demircilere götürüp özel olarak yaptırıyor ve ortaya güzel bir tasarım çıkararak mekan içinde değerlendirmiş.

Hedefte Ataşehir var!

Sandal Balık’ın gündeminde yeni yatırım planlamaları da var. Mekanla ilgili hatırı sayılır franchise teklifleri aldıklarını söyleyen Işıklı, “Bazı şirketler bizim restoranımızı bir de kendi bünyelerinde büyütmek istiyorlar. Teklifler arasında Ataşehir var. Bununla birlikte İzmir gibi büyükşehirlerde de büyümek hedefindeyiz” diyor.



restaurant 118 hotel & hi-tech

yeni mekan

Günaydın Dubai’de Türkiye’nin et konusundaki en iddialı restoranı Günaydın, Dubai’deki ilk restoranını butikleri ve uluslararası restoranlarıyla ünlü Souk Al Bahar’ın merkezinde açtı.


Burj Khalifa ve ‘Dubai Fountain’ manzarasına hakim konumu ile Günaydın Dubai, öğlen 12.00 itibarıyla öğle yemeği servisine başlıyor ve gece 12’ye kadar hizmet veriyor.

T

ürkiye’de 40’ı aşkın restoranıyla etin en güvenilir adresi olan Günaydın, yurtdışı yatırımlarına Dubai ile devam ediyor. Yıllardır süregelen uzmanlığı ile Türkiye’de et severlerin ilk tercihi olan Günaydın, Dubai’deki ilk restoranını Souk Al Bahar’da açtı. Yüksek kaliteli et seçenekleriyle konuklarını ağırlayan Günaydın Dubai, özel kebapları, dinlendirilmiş biftekleri ve kebap seçeneklerinin yanı sıra Türkiye’ye özgü zengin ve otantik lezzetlerden oluşan geniş bir menü sunuyor. Menüde ayrıca geleneksel köfte, döner ve en iyi kalite etle hazırlanan ev yapımı burgerler de yer alıyor. Menü, lahmacun, Adana ve fıstıklı kebap gibi geleneksel lezzetlerinin

yanında künefe, katmer ve baklava gibi tatlı seçenekleriyle de dikkat çekiyor.

Otantik

Otantik hissi oluşturmak için Türk kahvesi öğütücülerinden mermer zemine ve Türk mezelerinin sergilendiği açık mutfak konseptine kadar her detayın düşünüldüğü restoran; içeride 124, dışarıda 88 kişilik oturma kapasitesiyle toplam 800 metrekarelik bir alanda hizmet veriyor. Konuklar, açık mutfak sayesinde etlerinin pişirilme aşamalarının yanı sıra sıcak ve soğuk mezelerin nasıl hazırlandığını görme imkânı da buluyorlar.

Asan: “Dubai’yi ete doyuracağız”

51 yıl önce İstanbul’un Bostancı semtinde küçük bir kasap dükkânı olarak faaliyete başlayan Günaydın, o günden bu yana Türkiye’de et konusundaki liderliğini koruyor. Günaydın’ın kurucu ortağı Cüneyt Asan, steakhouse restoran konseptinin modern bir ortamda en kaliteli eti sunma hayali ile başladığını belirtiyor. “Etin Profesörü” olarak anılan Asan, “Dubai’de en iyi kalitede et ile yapılan lezzetlerimiz ile misafirlerimizi şaşırtacak ve ete doymak isteyenlerin iştahlarını dindireceğiz.” diyerek açılış için duydukları heyecanı vurguladı.


restaurant 120 hotel & hi-tech

yeni mekan

Geleneksel Gaziantep Mutfağı’nın temsilcisi

KÜBBAN Yöresel lezzetlerin bulunduğu 144 çeşit ile zengin açık büfe kahvaltı sunulan mekanda, ayrıca her sabah isteğinize göre serpme kahvaltı ve kahvaltı tabağı seçenekleriyle güne sağlıklı besinler ile başlamanıza imkan sunuyor. (Açık büfe her Pazar 9:00 ile 14:00 arası)

2

007 yılı yılında faaliyete giren, Kübban Gaziantep Mutfağı; kültürümüzde yemeğin ardından tatlı yenmesinden yola çıkarak, kebabın en iyisiyle, tatlının en iyisini bir araya getirme düþüncesiyle kurulmuþ. Konukların memnuniyeti ve “müþterinin ayağına hizmet” felsefesi de yollarına ıþık olmuþ.

Gaziantep’in zengin yemek kültürü ile tanışın...

Kübban Gaziantep Mutfağı; zengin menüsü, leziz yemekleri ve tatlıları, ferah ortamı, titizlik, ustalık, zarafet, hizmet kalitelerine verdikleri önem ile lezzet ve huzuru bir arada sunarak misafirlerinin memnuniyetini en üst düzeyde tutmayı amaç edinmiþ. Güneþli’ de bulunan Kübban Gaziantep Mutfağı, haftanın yedi günü, özel toplantılar, organizasyonlar ve toplu yemekler için Gaziantep yöresinin eþsiz yemekleri, Pazar günleri 144 çeþit

ile hazırlanan özel açık büfe yöresel kahvaltı ve haftanın 6 günü Gaziantep usulü, bol çeþitli serpme kahvaltı hizmetleriyle konuklarını ağırlamaya devam ediyor. Her türlü konforun düþünüldüğü mekanda; nezih bir ortamda leziz yemeklerin tadı çıkarken, çocuklar ise oyun odasında, onlarla eþlik etmekle görevli personel ile keyifli vakit geçirecekler.


Kebap cenneti...

Mevsimine göre; Keme Kebabı, Yenidünya Kebabı, Soğan Kebabı, Sarımsak Kebabı gibi çeþitleri ve Þiveydiz , Ekþili Ufak Köfte, Yuvalama, Beyran gibi yöresel yemekleri de misafirlerinin beğenisine sunan mekan hakkında detaylı bilgi edinmek için; www. kubban.com.tr’ yi ziyaret edebilir, çeþitli uygulama ve yeniklerden haberdar olmak için ise; Facebook,Twitter ve Instagram’ da @ kubbangaziantep kullanıcı adıyla Kübban Gaziantep Mutfağı’nı takip edebilirsiniz. Ayrıntılı Bilgi ve Rezervasyon Ðçin: 0212 651 81 61


restaurant 122 hotel & hi-tech

otel-tech

Mena bölgesinin ilk

Samsung İnovasyon Merkezi Türkiye’de açıldı Yıllık 14 milyar dolarlık AR-GE yatırımının ürünü en ileri teknoloji çözümleri, İstanbul’da açılan yeni Samsung Inovasyon Merkezi’nde…

S

amsung Electronics Türkiye, MENA bölgesindeki ilk Samsung İnovasyon Merkezi’nin Türkiye’de açıldığını duyurdu. T.C. Başbakanlık Türkiye Yatırım Destek ve Tanıtım Ajansı Başkanı Arda Ermut’un katılımıyla açılışı gerçekleşen merkezde ziyaretçiler, Samsung’un farklı sektörlerin ihtiyaçlarına göre geliştirdiği yenilikçi ürün ve çözümler ile tanışacaklar. Samsung’un dünya çapında gerçekleştirdiği inovatif çözümlere en hızlı adapte olan ülkelerin başında Türkiye’nin geldiğini dile getiren Samsung Electronics Türkiye Başkanı DaeHyun Kim, “Uzun yıllardır en gelişmiş teknolojilere öncülük eden bir dünya lideri olarak, ihtiyaçları ve beklentileri anlayıp insanların hayat kalitesini artıracak yenilikçi teknolojilerimizi onlarla buluşturuyoruz. MENA bölgesindeki ilk Samsung İnovasyon Merkezi’nin Türkiye’de açmanın gururunu yaşıyoruz” dedi. Teknolojinin artık sadece dikey bir sektör

olarak değil, tüm endüstrileri yatayda kesen bir konsepte dönüştüğünü belirten Samsung Electronics Türkiye Başkan Yardımcı Tansu Yeğen, sözlerini şu şekilde sürdürdü: “Dünya hızla dijitalleşirken, kurumlar teknolojiyi, işlerini hızlandıran bir araç olarak kullanmanın çok ötesinde görüyor. Dijitalin sunduğu rekabet avantajını elde tutmak için, inovasyon ve teknolojiyi kurumsal DNA’larının yapı taşına dönüştürme çabasında olan kurumlar, müşterilerin yeni deneyimler sunma talebini karşılamaya çalışıyor. Zorlu küresel ekonomik şartlarda sürdürülebilir büyümeyi yakalayabilmek için ülkemizde de bu inovasyon ve teknoloji vizyonunun yaygınlaştırılması büyük önem taşıyor. Bu vizyonun kurumlar tarafında sahiplenilmesine destek olmak adına, ‘Samsung İnovasyon Merkezi’mizi Türkiye’deki müşterilerimiz ve iş ortaklarımızın hizmetine açtık. Yılda 14 milyar doları aşan Ar-Ge yatırımımızın

sonuçlarını, ülkemizdeki şirketlere ilk elden ulaştırmanın mutluluğunu yaşıyoruz.”

Sektör liderlerinin buluşma noktası olacak

Samsung İnovasyon Merkezi’nde finans, perakende, ulaştırma, turizm ve eğitim sektörleri başta olmak üzere, birçok endüstrideki kurumun ilgi duyacağı teknolojik çözümler yer alıyor. Merkez, Samsung teknoloji ortaklarının çözümlerini sunmanın yanı sıra sektör liderlerinin de katıldığı çeşitli etkinliklere de ev sahipliği yapacak. Türkiye’nin dijitalleşme yolculuğuna doğrudan katkı sağlayacak merkez, bu hedefe ulaşılmasında yenilikçi teknolojik çözümleriyle destek olacak. Samsung İnovasyon Merkezi sayesinde Samsung müşterileri ve iş ortakları her an kurumsal ürün ve çözümlerini deneyimleme şansına sahip olabilecekler.



restaurant 124 hotel & hi-tech

otel-tech

‘Otelcinin gösterge paneli’

SnapShot kullanımda! Dünya genelinde 2 bini aşkın otelin kullandığı analitik programı SnapShot, Protel Online tarafından Türkiye’de kullanıma sunuldu.

D

irekt satışları artırmaya yardımcı olan yazılım çözümlerini otellerle buluşturan Protel Online, dünya genelinde 2 binden fazla otel tarafından tercih edilen SnapShot’ı Türkiye’de kullanıma sundu. Opera ve Suite8 Otel Yönetim Sistemi ile entegre çalışan analitik programı SnapShot, kullanışlı ve sade yapısı ile etkin bir biçimde otel analizi yapmayı sağlıyor. Büyük ölçekli zincir otellerin yanı sıra bağımsız konaklama tesisleri tarafından da kullanılabilen SnapShot, işletme ile ilgili verileri anlaşılır raporlar halinde incelemek, otel yönetim sisteminde biriken tüm veriyi toplu ve işlenmiş halde görmek isteyen yöneticilere önemli

faydalar sağlıyor. Çözümün önemli avantajlarından biri de otellerin kendi bölgelerinde bulunan ve aynı yıldız sayısına sahip diğer otellerin online satış rakamlarını inceleyebilmelerine olanak tanıması.

Görsel ağırlıklı arayüz

Google Analytics, STR, TripAdvisor, OTA Expert ve sosyal medya gibi farklı kaynaklardan gelen verileri görsel ağırlıklı bir arayüz üzerinden çok kolay ve anlaşılır şekilde kullanıcılara sunan SnapShot ile değerlendirme puanlarına kadar otelle ilgili tüm veriler incelenebiliyor. Opera ve Suite8 entegrasyonu sayesinde, tesisin doluluk

oranından gelir ve ortalama oda fiyatına kadar birçok istatistik ve bilgi de tek bir ekrandan kolayca takip edilebiliyor.

Opera ve Suite8 entegrasyonu da bulunan SnapShot ile yöneticileri otellerine ilişkin birçok istatistik ve bilgiyi ayrıntılı olarak analiz edebiliyor.



restaurant 126 hotel & hi-tech

ürünler

La Cimbali’den Reddot Ödüllü yeni kahve makinesi İtalyan espresso ve kahve makinaları üreticisi ve sektör devi La Cimbali’den La Cimbali S30 Perfect Touch süper otomatik espresso kahve makinası. Kahve denince akla ilk gelen espresso kahve makinesi markası La Cimbali 100 yılı aşan tecrübesi, teknolojik üstünlüğü ve tasarım öncülüğüyle Reddot 2016 ödüllü S30 modelini tüketiciyle buluşturdu. Kullanıcı dostu süper otomatik olan S30 10,4’’ dokunmatik ekran, patentli akıllı boiler teknolojisi ile %30 daha hızlı buhar ve sıcak su üretme kapasitesi, her biri 1,2 kg kapasiteli iki adet entegre kahve değirmeni ve haznesi, sıcak çikolata için 1 adet 1 kg.’lık kakao haznesi, otomatik olarak kendini yıkama özelliği gibi pek çok ileri teknolojiyi bir arada sunan La Cimbali S30’un 200 fincan/ saat kahve, 190 fincan/saat cappucino üretme kapasitesiyle kahvenizi her daim taze için!..

Heatline ile havanızı değiştirin Mati Lifestyling’in kaliteden ödün vermeden sert hava şartlarına dayanıklı dizayn ettiği Heatline elektrikli iç-dış mekan radiant ısıtıcılar dekorunuzu tamamlayacak. Kalitesi ve tasarımının yanı sıra radiant ısıtıcılarda verimliliği en üst düzeye çıkaran Heatline kış aylarına şimdiden hazırlık yapmak isteyenlere çok özel teklifler sunuyor.

Dunavox: Şarap dolabında yeni boyut Hem tasarımıyla hem kalitesiyle sektörünün lider markaları arasında yükselen trend Dunavox şarap dolapları Makpa güvencesiyle şimdi Türkiye’de. Small Compressor, Restaurants, Kitchen Series, Thermoelectric ve Exclusive kategorilerinde, 6 ila 200 şişe aralığındaki kapasite seçenekleriyle üretilen Dunavox şarap dolapları geniş ürün yelpazesiyle teknoloji ve tasarımın sınırlarını zorluyor. Ankastre, tezgahaltı ve bağımsız kullanilabilir ergonomik modelleriyle evden restauranta her türlü mekan ve alanda kullanım kolaylığı sağlıyor. Şarap çeşitlerinin aynı dolapta bulundurulabilmesi için iki ve üç bölmeli tasarımlarında farklı soğutma dereceleri uygulanabilen Dunavox şarap dolapları estetiği kaliteyle buluşturuyor.



restaurant 128 hotel & hi-tech

ürünler

Viko’dan çalışma alanlarına çok özel led aydınlatma Elektrik anahtar ve priz sektörünün lider ismi VİKO by Panasonic, birbirinden kaliteli ürünleriyle aydınlatma alanında da adından söz ettiriyor. Yuvarlak ve kare sıva altı LED ürünlerin yanı sıra sıva üstü LED ürünlerle de aydınlatma sektörüne yeni standartlar getiren marka; oteller, hastaneler, sergiler, koridorlar ve asansörler için en ideal seçenekleri sunuyor. Güçlü kuruluş, yuvarlak ve kare sıva altı LED ürünlerin yanı sıra sıva üstü LED ürünlerle ister yaşam ister çalışma alanları için en uygun aydınlatma seçeneklerini sunuyor. VİKO by Panasonic tarafından geliştirilen LED aydınlatma ürünleri, dahili plug-in soketi ile yüksek verimli sürücüye sahip bulunuyor. Bu sayede kolayca monte edilebilirken, bakım ve onarım da kolaylaşıyor.

LAMP 83’ten 2017 aydınlatma çözümleri Aydınlatma sektöründe son teknoloji ve uzun ömürlü ürünleriyle dikkatleri çeken LAMP 83, 2017 aydınlatma trendlerini mekanlara getiriyor. LAMP 83’ün bu sene içinde yarattığı en önemli yenilikler arasında, aydınlatma sektörüne önümüzdeki dönemde damga vurması beklenen ‘İnsan Odaklı Aydınlatma’ konseptine uygun olarak geliştirilen ürünler ile pleksiglastan üretilen, el yapımı yeni dekoratif ürün serisi yer alıyor. Yeni ürünler arasında, pleksiglastan farklı formlarda ve el yapımı olarak üretilen yeni dekoratif ürün gamı ‘RAST’ serisi de dikkat çekiyor.

Septagram’dan doğal dokunun mekanlardaki eskimeyen temsilcisi Eski Taş Özgün koleksiyonları, yenilikçi vizyonu ve imza attığı seçkin mimari ve iç mimari projeleriyle adından sıkça söz ettiren Septagram, temsilciliğini yaptığı Eski Taş firmasının yüksek kalite teknik özellikler ve doğal malzemelerle ürettiği dekoratif taş koleksiyonları ile iç ve dış mekanları doğal dokunun eşsiz atmosferiyle buluşturuyor. Her tarz iç mekan dekorasyonuna uyum sağlayan ve dış mekanlarda da uygulanabilen Eski Taş, siyah, beyaz, krem, mavi, kahverengi, sarı ve kırmızı renk tonlarının yanı sıra istenilen renklerde ve farklı ölçülerde üretilebiliyor. Taşın üretim aşamasında verilen renk tüm dokuya işlenerek kullanım süresince rengin solmaması sağlanıyor. Üretim sonrasında istenildiği takdirde farklı renklere boyanabilen Eski Taş, iç ve dış mekanlar için sınırsız dekorasyon özgürlüğü sunuyor.

Seramiksan’dan estetik tasarımlar Burn Wood ve Brick Serisi Doğada daha fazla yeşil için ahşap dokusunun birebir seramiğe yansıdığı Burn Wood serisi doğanın sade ve huzur veren halini yaşam alanlarına taşıyor. Banyo mutfak gibi ıslak zeminlerde rahatlıkla kullanılabilen ahşap dokulu seri, 15x90 ebatında gri, kahve ve kızıl renk seçeneklerinde üretiliyor. Mat ve rölyef yüzeyli Burn Wood serisi estetik olarak gerçek ahşap malzemenin bütün avantajlarını sağlarken, sırlı granit malzemenin dayanıklılığını da beraberinde getiriyor. Seramiksan Brick serisi ise tuğla görünümünün verdiği sıcaklık ve doğallıkla tüm dikkatleri üzerine çekiyor. Evinde doğal bir hava estirmek isteyenlerin tercihi Brick serisi, yaydığı enerjiyle samimi bir atmosfer sunuyor. Beyaz, bej, gri, cotto, antrasit renk seçenekleri sunan seri 30x60 cm ebatında üretilirken iç ve dış mekanlarda rahatlıkla kullanılıyor.




Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.