Her Nefes - Ekim 2011 / Edeb

Page 22

haddini bilmek de edeptir. Fakat ne yazýk ki günümüzde bir insanýn haddini bilmesi ya da birisine haddinin bildirilmesi, kiþinin aþaðýlanmasý, korkmasý, köþeye çekilmesi, iki büklüm boynu bükük vaziyete geçmesi gibi bir anlamý çaðrýþtýrmaktadýr. Halbuki tasavvufta mürþid-mürid iliþkisi tam olarak, mürþidin müride haddini bildirmesi ve müridin mürþid terbiyesi altýnda seyr-i sülûk ile haddini bilmesine dayanmaktadýr. Yani haddini bilmek durmanýn deðil, tam aksine sürekli hareket hâlinde olmanýn getirdiði bir sonuçtur. Bildiðiniz gibi Ýslâm tasavvufuna göre varlýk, Allah ýn aynasýndan ibârettir. Allah ýn isim ve sýfatlarýnýn görünür kýlýnmasý için kâinat var edilmiþtir. Yani mevcut olan her þeyde Hakk ýn bir isminin olmasý hasebiyle, her þeyin hakikati Hakk a dayanmaktadýr. Þu halde yaþamanýn da gayesi bu hakikati, Hakk ýn üzerimizdeki hakkýný idrak etmekten ibârettir. Ýþte bu hak, kiþinineþyânýn haddidir ve bunun idrak edilmesi de kiþinin haddini bilmesinden ibârettir. Hz. Ömer in halifeliði döneminde dünyaya gelen, Hz. Ebu Hureyre nin de

damadý olan Said bin Müseyyeb isimli hadis uzmaný der ki; Hak celle ve alânýn kendisi üzerinde olan hakkýný bilmeyen, Allah ýn emir ve nehyi ile terbiyelenmeyen bir kimse edepten uzak yaþýyor demektir. Tasavvuf yoluna giren birçok kiþide görülen ilk þey -ki kendimde de izlediðim budurkiþinin hangi konuda olursa olsun, bilmem, yapamam türünden mütevâzý davranýþlar sergilemesidir. Halbuki mütevâzýlýk, sâdece dil ile bilmiyorum demek deðildir; kýnanmayý da, methedilmeyi de kendisinde görmeyerek, kendisindekinin ve kendisine gelenin Hakk a âit olduðunu idrak ederek, her þeyden memnun olabilmesidir. Dolayýsýyla insanýn kabiliyeti dâhilindeki bir konuda bilmiyorum, yapamam türünden olumsuz tepkilerde bulunmasý, kendisinde bulunan Allah ýn hakkýna aykýrý hareket ederek haddini-edep sýnýrlarýný aþmasý demektir. Çünkü insanýn ya da eþyânýn herhangi bir konudaki gerçek potansiyeli, kabiliyeti, onun hakikatidir. Hepinizin bildiði hâdiseyi tekrar hatýrlamakta fayda var: Hz. Peygamber, Kâbe nin içindeki putlarý kýrmasý için Hz. Ali ye omzuma çýk der. Hz. Ali edep ederim deyince, Hz. Peygamber emrim edebinden üstündür der. Bunun üzerine Hz. Ali Hz. Peygamber in omzuna çýkarak putlarý kýrar. Fakat Omuza çýkýnca aslýnda her þeyin Hz. Peygamber den ibâret olduðunu gördüm diye de ekler. Bu hâdisede de görülen þu ki; emir, Allah ýn kiþideki hakikatidir. Yani kiþinin


Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.