Orhan kemal murtaza tekin yayınevi

Page 232

cesi içinde bir nabız gibi atıyordu. Ses tekrarlandı : "Hişt, kız!" Beş taşlarını bırakıp ufacık takunyalarıyla mağazadan fır­ ladılar. Ç ı rçır merdivenlerini bir solukta çıktılar, makinelerine geldiler. Makine şakırtısı, pamuk tozu yüklü havada, yuvaların­ dan fırlamış iri gözleriyle kuşku içindeydiler. "Cin miydi?" "Belki de şeytan." "Hişt, kız; hişt kız... " "Bizi tutsaydı?" "Boğardı." "Belki de adamdı . " "Asker kaçağı m ı , katil m i kimbilir?" "Kati Ise?" "Boğardı bizi !" "Ayyy... " "Ölmek istemiyorum. Sen?" "Ben de." Makinelerine çıktılar, ama hala mağaza köşesinin karanlı­ ğından gelen, 'Hişt, kız'ları düşünüyorlardı. Kontrol Nuh, çırçır dairesinden içeri girmişti. Kafalarında, 'Hişt, kız', Nuh'a sevgiyle baktılar, ama o görmedi. Gecenin bu saatleri uykunun ekmekten aziz olduğu saatler, en dayanaklı iş­ çiler bile makinelerin mekanik şakırtısına uyarak kestirirler. Tam da bu sıraydı işte. Nuh makinelerden birçoğunun kendi kendine çalıştığını , yani üzerindeki işçinin ya yerinde olmadığını, olsa bile uyuduğunu dehşetle gördü. Meydanlarda ne çırçır ustası , n e pamukçu oğlanlar, n e süpürgeci kızlar, ne d e ı rgatbaşı . . . Oysa uzun boylu, ipince bir Muhacir olan ı rgatbaş ı , elinde so­ pasıyla her an makinelerin arası nda dolaş ı r, uyuklayanları uyandırır, avareliğe meydan vermemeye çalışırdı. Onun da or­ talarda olmayışı Nuh'u kuşkulandı rdı. Biliyordu ı rgatbaşı da, iş­ çiler de insandılar. Her biri birer kıyıda kestiriyorlardı , ama Mur­ taza bir kıyıdan çıkıverirse yandıklarının resmiydi. Onun için in­ san hali, dayanma gücü falan gibi şeyler yoktu. uyurken yaka232


Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.