Böyle Söyledi Zerdüşt
Ve p e k y a k ı n d a kuru otlar ve bozkırlar gibi dura caklar karşımda, sahiden! Kendilerinden bıkmış - ve dahası sudan çok a t e ş e hasret! Ey kutlu saati yıldırımını Ey öğleden önceki gizem - zama nı gelince onları sönmeyen ateşiere ve alevden dillerle müjde leyeniere dönüştüreceğim: - zamanı gelince alevden dilleriyle müjdeleyecekler: Geliyor o, yakındır b ü y ü k ö ğ 1 e ! Böyle söyledi Zerdüşt.
Zeytindağı'nda Kış, kötü bir misafir, oturuyor evimde; mosmor kesildi el lerim dostça el sıkıştığımız halde. Buyur ediyorum onu, bu kötü misafiri, ama yalnız başına bırakınayı tercih ediyorum. Ondan uzak durmayı tercih edi yorum; ve i y i koşarsa insan, kaçıp kurtulur ondan! Sıcak ayaklada ve sıcak düşüncelerle koşuyorum, rüzgarın esmediği yere - Zeytindağı'mın güneş-köşesine. O zaman gülüyornın haşin rnisafirime ve yine de seviyorum onu, evdeki sinekleri kovduğu ve sayısız küçük gürültüyü sus turduğu için. Çünkü mınidanacak olsa sivrisineğİn biri ya da ikisi, hiç hoşlanmaz o bundan; sokakları öylesine yalnızlığa boğar ki, ay ışığı bile korkar geceleri sokaklardan. Katı yürekli bir misafir o, - ama konuk ederim onu ve na zikler gibi hemen tapınınam o şiş göbekli ateş-putuna. Putlara tapınmaktansa, biraz dişlerim takırdasın daha iyi! - Böyle gerektirir karakterim. Ve özellikle nefret ederim tüm kızışmış, buharı tüten, küf kokulu ateş-putlarından. Sevdiğimi kışın yazdan daha çok severim; kış misafir oldu ğundan beri evimde daha iyi ve daha içten alay ederim düşma nırnla. 171