Kurumun asker olmayan üyeleri, resmi ideolojiyi en az gene raller kadar coşkulu bir şekilde savunduklan için orada ol duklarırun bilincindedirler. Askerlerin agırlıkta oldugu bir kurum, otoriter, milita rist bir ideoloj i üretir. Resmi ideoloj iyle bu kurum arasında organik bir bag vardır. Birbirlerini etkilerler, birbirlerinden eikilenirler. Hangisi, ötekinin sonucudur, diye düşünmemek
gerekir. İki kurum bir madalyonun iki yüzü gibidir.
Resmi ideolojinin en önemli özelligi Kürtlerin ulusal ve toplumsal varlıgını inkar etmektir. Dikkat edilirse, Anayasa
Yekta Güngör Özden, "Kürt de yok tur, Kürt . sorunu da yoktur, herkes Türtür" demektedir.
M ahkemesi Başkanı
Bunun yalana dayalı bir saptama oldugu besbellidir. Türki ye'de, yargıçların şöyle bir kanılan var; veya , yargıçlar, Türk toplumunda, yargı !akkında, şu şekilde ortak kanının oluş tugunu düşünüyor: Eger, herhangi bir konuda yargı karar verirse, o karar dogrudur. Hele hele
"yüksek yargıçlar"ın
vermiş oldugu kararların dogrulugundan hiç kuşku duyula maz. Bu karar, hem obj ektif olarak, hem de ahlaki olarak dogrudur. . . Örnegin, "Kürt diye bir halk yoktur, herkes Türktür, Kürtçe diye bir dil yoktur, Kürtçe denen dil, Türkçe'nin mahalli bir a!zıdır, ilkel bir a!ızdır " diyen ...
bir yargı kararı varsa,
artık, Kürtler yoktur, yok edilmiş
olur, Kürtçe yoktur . . . Mahkemelerin, yargı organlarının, yar gıçlarm böyle bir anlayışı var. Halbuki, Kürtlerin varlıgı, ta rihsel. toplumsal bir gerçekliktir. M ahkeme kararlarıyla so- . mut
gerçekliklerin
yok
edilebilmesi
mümkün
degildir.
Mahkeme kararlarıyla somut gerçeklerin yok edilebildigirıi sanmak da ilkel bir anlayıştır. Yalan, mahkeme kararlarıyla dogruya dönüşmez, yine yalan olarak kalır, mahkeme veya yargıç yalan söylemiş olur. Bir yargıç rüşvet alırsa , rüşvet ahlaki olmaz, yargıç, yüz kızartıcı suç işlemiş olur. Yargıçların,
mahkemelerin, yargı orgarurun, böyle bir
konuda kendilerini yetkili saymaları da ilkel bir anlayıştır. Resmi ideoloji tarihsel ve toplumsal bir gerçek olan Kürtlerin varlıgını inkar etmekle, reddetmekle yalana dayalı oldugunu ortaya koymaktadır. Mahkemelerin, yargıçların böyle bir sü reçte görev almaları, kendi görevleriyle hiç ilgisi olmayan bir göreve soyunmalan demektir . Zira, mahkemeler, yargıçlar,
370