2014 / Yıl: 4 Sayı: 8
Vallah anun hürmetine inanuruz mürvetine
Musa3’nın menkabevî hayatını anlatmakta-
Ana muhib olanları yandurmayısa tam’odı
dır. Yazarı ve yazılış tarihi belli olmayan kitapta bizim için önemli olan Abdal Musa’nın
Anun lûtfu yavlak delim anı sever Hayy-ı Alîm Dâim anı disün dilim gönülümdedür ışk odı
dâhil olduğu tasavvufî zümre içerisinde ondan önce yaşamış olan Hacı Bektaş-ı Velî, Hacım Sultan gibi önemli sûfî şahsiyetlere işaret edilmiş olmasıdır. Vilâyetnâme’de,
Sohbetine iren kişi anmadı hiç ayruk işi Hacım yüzin gören kişi yarlıkların elden kodı
Abdal Musa için Abdal Kefî, “Acaba bu sultan hangi soya bağlıdır?” diye sorduğunda diğer abdallar cevap veremeyince Abdal Musa bu dervişe bir şiirle cevap verir:
Zihî hil’at zihî devlet zihî atâ zihî himmet Said aydur yüz bin minnet Hacım bana benüm
“Kim ne (bilür) bizi nice soydanuz Ne bir zerre oddan nâ hod sudanuz
didi” (Gölpınarlı, 1992: 291-292)
Said Emre bu şiirinde Hacım Sultan’ı
Bizim hususumuz marifet söyler
anlatmaktadır. Şiirin iki ayrı mısrasında
Biz Horasan mülkündeki boydanuz
Hacım Sultan’ın ismi zikredilmektedir. Said
Emre bu şiirinde bir ulu zat olarak Hacım
Yedi deniz bizim keşkülümüzde
Sultan’ın övmekte ve intisap ettiğini söyle-
Hacım umman oldu biz o göldenüz
mektedir. Said Emre’nin şiirlerinden yola çıkarak önce H. 669/ M. 1270-71 tarihinde ölen Hacı Bektaş-ı Velî’ye intisap ettiğini söyleyen
Hızır İlyas bizüm yoldaşımızdur Ne zerrece günden ne hod aydanuz
şair (büyük bir ihtimalle onu ölümünden sonra) daha sonra da Hacım Sultan’a intisap ettiğini açıkça yazmaktadır. Said Emre’nin şiirinden hareketle Hacım Sultan’ın, Hacı Bektaş-ı Velî ve Said Emre’nin çağdaşı olan sûfî bir şahsiyet olduğu sonucu ortaya çıkmaktadır. Hacım Sultan’ın adının geçtiği diğer bir eser de Vilâyetnâme-i Abdal Musa adını taşıyan bir menâkıbnâme kitabıdır. Kitap XIV. yüzyılda yaşamış olan Abdal
3 XIV. yüzyılda Orhan Bey zamanında Osmanlı Beyliği içerisinde gazalara katılmış olan Abdal Musa, Bektaşîliğin teşekkülünden sonra bu Tarikatın içerisinde en önemli velîlerden birisi olarak takdis edilmiştir (Ocak, 2010, 37). Âşık Paşazâde’nin “Tevârîh-i Âl-i Osmân” adlı tarih kitabında “Abdal Mûsî dirlerdi bir derviş var ıdı, Hatun Ana’nun muhibbi-y-idi. Ol zamanda şeyhlik ve mürîdlik igen zâhir degüldi, silsileden dahı fârıglardı. Hatun Ana ol azîzın üzerine mezar itdi. Geldi Abdal Mûsî bunun üzerine bir niçe sâkin oldı. Orhan devri geldi, gazâlar itdi.” diye yazmaktadır (Âşık paşazâde, 2010, 486). Abdal Musa’nın Vilâyetnâmesi Hz. Ali’den Hacı Bektaş-ı Velî’ye geçen ruhun ondan da Abdal Musa’ya geçtiğine dair tenasüh inancını barındırmaktadır.
135