Presstij Gazetesi

Page 7

Ağustos 2013

7

3 1 0 2 TR A M

7

Gazozcu Faik Ayvalık’ın ara sokaklarından birinde kapısına kilit vurulmuş bir dükkan. Belli ki birçok anı, birçok yaşanmışlık barındırıyor içinde, kapısında, camında, duvarında. İnsan gülüyor bu dükkanı ilk gördüğünde. “Türk milleti işte abi” diyor gençler dükkanın önünden geçerken. Dükkanın bir tabelası bile yok aslında. “Gazozcu Faik” diye geçiyor ismi. Oysa ki gazoz dışında her şey varmış bu dükkanda; camlara, kağıtlara, duvarlara yazılanlar öyle söylüyor bize. Günümüz süpermarket­lerinin ürünlerini tanıttıkları broşürlere inat dükkanda ne var ne yok hepsi camlara, duvarlara, kapılara yazılmış. Ne yokmuş ki bu dükkanda! İtalyan üretimi zeytin toplama tentesinden Erzincan’ın çayırlı kuru fasulyesine; zeytinyağı şişesinden teneke, çuval, bidona kadar her şey varmış. Ayvalık’ın dillere destan zeytinyağı “lapa lapa kar, öbek öbek yağ” sloganıyla satılmaya çalışılmış hiçbir reklam şirketinden destek alınmayarak. Ama belli ki karşı gelememiş birtakım zorluklara. Kapısında hala ‘Açık’ yazsa da uzun bir süredir kapalı aslında. Ece Mehmetoğlu

Çocuk Olmak Hayat sahnesinin ilk perdesidir çocuk olmak. Ama her yerde aynı değildir bu sahnenin dekoru. Örneğin Mardin’in Kuruköy’ünde geçiyorsa bu ilk perde, eksik kalır bir yanı çocukluk hikâyesinin. Çünkü dekor iyi bir oyun çıkarmanıza izin vermez. Sırtınızda daha ilk günden ağır yükler vardır. İşte Hasine de çocukluk hikâyesinin bir yanı eksik kalanlardan. Hasine bir duvarın dibine umarsızca oturmuş ve sanki yüreğindeki umut dolu hayallerini toprağa kazıyor. Üstü başı toz içinde, tırnakları taş ve toprakla törpülenmiş. Yalnızlığının sıkıntısı yüzüne vurmuş. İnsan, şimdi bir porselen bebek olsa da; oynasın diye kucağına bıraksam Hasine’nin diye düşünmeden edemiyor. Ama dedik ya dekor buna elvermiyor! Cemile Bal

Sislerin Arasında Eğlenceli, neşeli bir pazar gününün aksine durgun ve yalnız geçiyordu gün onun için. Bir şeylerden kaçmaya, biraz uzaklaşmaya ihtiyacı vardı. Bu yüzden kaçtı ağaçların arasına belki de. Herkesten uzak, yalnız ve bir o kadar çaresiz. Sislerin arasında kaybolduğunu, kimsenin onu görmediğini sanırken çıkıverdi güneş. Günün yorgunluğunu atmak isterken gördü onu orada. Kendi yorgunluğunu onun yalnızlığı ile birleştirdi. Güneş, onu yalnız halinden kurtarmak için yansıttı ışıklarını bu kez. Karanlıkların ardından çıkarak yol göstermeye devam etti. Masaya yansıttığı ışıklarıyla aslında yalnız olmadığını, sadece etrafına daha dikkatli bakması gerektiğini gösterdi. Karşısında onu bekleyen diğer masayı da ancak böyle fark etti. Artık yalnızlıktan kurtulup gelecek misafirlerini beklemeye başladı. Gizem Konucu

Mersin’de Tatlı Bir Gün Batımı Rüzgarın kuvvetli nefesiyle bütün gün oradan oraya savrulan bulutlar, adeta ona meydan okurcasına Mersin semalarında mola vermiş tatlı bir eğlenceye dalmışlar, kendi aralarında top oynuyorlar. Bir bulut, kendini o kadar kaptırmış olacak ki, aralarındaki bu tatlı oyunu daha fazla gizleyemiyor. Keskin bir objektife yakalanan bu bulut, aslında insanın ve doğanın birbirine ne kadar benzediğini gösteriyor. Adem Beyaz


Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.