Gölge e dergi ekim 2013 sayı 73

Page 41

Öykü

Aliye'ye dualar okuyor,Kuran-ı Kerim okuyor,Allah'a yalvarıyordu. Ama Aliye her geçen gün umudunu yitiriyordu. Keşke biri çıksa da kurtarsaydı onu. Zarar vermiyorlar ama hep rüyalarına giriyorlardı. Aliye bunlardan bıkmış usanmıştı. Bu gece yatarken bütün yaşadığı herşeyi düşündü. Bunları düşünürken uyumuş kalmıştı. Ne zaman bitecek bu kabus ne zaman? Yine o gülen,parlak yüzler. Aliye artık onların ne olduğunu biliyordu. Yine etrafında dolaştılar ve içlerinden birisi Aliye'nin gözlerine bakıp konuştu "Gel yanıma,herşey bitecek. Korkma gel.. gel.. gel.." Ha ha ha hum... Aliye artık onlara karşı koyamıyordu. Çünkü tüm herşeyi,umudu,gücü,sağlığı elinden gitmişti. Korkuyordu,cevap verse ne olurdu? Parlak yüz herşeyin biteceğini söylüyordu işte. Aliye'nin istediği de bu değil miydi? Aliye de parlak yüze baktı ve onayladığını göstererek başını aşağı yukarı salladı. Artık Aliye o parlak yüzün yanına gelmeyi kabul etmişti. Aliye aniden yatağından kalktı. Gözleri hala kapalıydı. Ortalık zifiri karanlıktı. Aliye odadan çıktı kapıya dogru ilerledi. Aliye önünden başka hiçbir yere başını döndürmüyordu. Kapıyı açtı ve artık yolun ortasındaydı. "Gel.. Gel.. Gel.." Aliye sokak lambalarının altında yürüdü ama hala gözleri kapalıydı. Lambalar artık yoktu. Aliye dağ yoluna girmişti. Yolda,kaygısızca karanlığa,onu hep esir eden korkuya dogru yürüyordu. Zifiri karanlıkta Aliye gözden kayboldu. Bir daha da onu gören,duyan olmadı. Sadece o dağ yoluna girenlerin bazıları Aliye'nin iniltisini duyduklarını söylüyorlardı. Bazıları da Aliye'yi ve o c*ni gördüğünü söylüyor.. Furkan GEDİK

80

81


Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.